ÇUBUK YÖRESİ ALEVİ KÖYLERİ



Benzer belgeler
SARAY Saray İlçesinin Tarihçesi:

Çaldıran daha önceleri Muradiye İlçesinin bir kazası konumundayken 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe statüsüne yükselmiştir.

MURADİYE Nüfus Erkek Kadın Toplam Gürpınar Oran %52 % Kaynak: Tüik

JHIA<CI BJEK'Jf A.Ş VJEJLfr

2016 Özalp Tarihçesi: Özalp Coğrafyası: İlçe Nüfus Yapısı: Yaş Grubu Erkek Kadın Toplam 0-14 Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş

KAYACIK KÖYÜ HAKKINDA GENEL BİLGİLER. Kayacık Köyü nün isminin kaynağı hakkında iki rivayet bulunmaktadır. Bunlar şöyle açıklanabilir.

Balım Sultan. Kendisinden önceki ve sonraki Postnişin'ler sırası ile ; YUSUF BALA BABA EFENDİ MAHMUT BABA EFENDİ İSKENDER BABA EFENDİ

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

İdari Durum. İklim ve Bitki Örtüsü. Ulaşım

2016 Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

OTS 2735: Sami Kosat evinin kuzeybatı köşesinden 29 metre kadar kuzeyde aynı şahsa ait tarla içinde ağaç kazık çakılarak nokta yenilendi.

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

Samaruksayı Seyir olarak bilinen köyün eski adı, Cumhuriyetin ilk yıllarında,

ÇATAK Kaynak: Tüik

T.C. NİĞDE TİCARET BORSASI AYLIK BORSA BÜLTENİ. - 31/10/2016 Şube Adı: Sayfa: 1-10 Maddelerin Cins ve Nev'ileri. Enaz Fiyat.

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

ANTAKYA SAMANDAĞ GEZİSİ I 25 HAZİRAN 2012 MUSA DAĞI SİMON DAĞI

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir?

Adıyaman'ın İsmi Nereden Geliyor?

ÇALAPVERDİ KASABASI. Köyümüz 1995 yılında belediyelik olmuştur.

AKŞEHİR İLÇESİ TARIMSAL VERİLERİ

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır.

BULDAN ÖRNEĞİNDE DENİZLİ YÖRESİ ALEVİ-BEKTAŞİ KÜLTÜRÜ

Türkiye'de Toprakların Kullanımı

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Şimdiye kadar özelliklerini belirtmeye çalıştığımız Kütahya Yöresi'nin kuzey kesimi içerisinde de farklı üniteler ayırd etmek mümkündür.

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

2016 Gürpınar Tarihçesi: Coğrafi Yapı:

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1247

6. SINIF. Oturan, duran, kovsuz, gıybetsiz Hakk Muhammed Ali deyip evine vara, tüm canların Yüce Allah dildeki dileğini, gönüldeki muradını vere!

GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI:

SUSURLUK. TiCARET BORSASI. Ekonomik İstatistik Raporu SAYI : 2

Abd-i Kethüda (Cücük) Camisi

YABANI MEYVELER ve KULLANıM ALANLARı. Araş. Gör. Dr. Mehmet Ramazan BOZHÜYÜK

IĞDIR ARALIK RÜZGÂR EROZYONU ÖNLEME PROJESİ İZLEME RAPORU

MANİSA İLİ SARUHANLI İLÇESİ

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Ilgın Sahip Ata Vakıf Hamamı. Lala Mustafa Paşa Külliyesi ve Cami. Ilgın Kaplıcaları. Buhar Banyosu

MANİSA İLİ SARUHANLI İLÇESİ

Muhteşem Pullu

EDİRNE UZUNKÖPRÜ DOĞAL ORTAMI TEMİZ HAVASI İLE SÜPER BİR YAŞAM BURADA UZUNKÖPRÜ DE. MÜSTAKİL TAPULU İMARLI ARSA SATIŞI İSTER YATIRIM YAPIN KAZANIN

4. Ünite ÜRETTİKLERİMİZ

BRİFİNG D O S Y A S I

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

AŞAĞI BORANDERE KÖYÜ

Edirne Çarşıları. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

AHMET ALİ YAĞCI VETERİNER HEKİM

2011 YILINDA DOĞU ANADOLU BÖLGESİN DE URARTU BARAJ, GÖLET ve SULAMA KANALLARININ ARAŞTIRILMASI ALİKÖSE KANALI

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı

ERCİŞ Erciş in Tarihçesi:

T.C. NİĞDE TİCARET BORSASI YILLIK BORSA BÜLTENİ. Şube Adı: Sayfa: 1-15 Maddelerin Cins ve Nev'ileri. Enaz Fiyat. Ortalama Fiyat.

50 MİMARİ I TAHİR AĞA TEKKESİ TAHİR AĞA TEKKESİ. Yazı ve Fotoğraf: İsmail Büyükseçgin /

PINARBAŞI MAHALLESİ. Mahalle Muhtarı FİKRİ GÖKDUMAN. Sokak Sayısı: 11 Nüfus: 836

KARAMAN ERMENEK BALKUSAN KÖYÜ

BÖLÜMLERİ: - 1. Adana Bölümü - 2. Antalya Bölümü YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ: AKDENİZ BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: Akdeniz Bölgesi

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

XV. BÖLÜM - SONUÇ VE ÖNERİLER 15. SONUÇ

Sayfa 148,149,150,151,152,153,154

KALEKIŞLA KÖYÜ TAKVİMİ 2019

BİRECİK İLÇEMİZ Fırat ta Gün Batımı

DEVLETİN ADI: Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı BAŞŞEHRİ: Londra YÜZÖLÇÜMÜ: km2 NÜFUSU: RESMİ DİLİ: İngilizce

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

PERVARİ İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

T.C. MUĞLA TİCARET BORSASI İKİ TARİH ARASI BORSA BÜLTENİ. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat. Ortalama Fiyat ARPA YEMLİK MTS , KG 2,190.

Beşparmak, Karakümes ve Marçal Dağları'ndan oluşan dağlara "Batı Menteşe Dağları" denir.

T.C. GÖNEN TİCARET BORSASI AYLIK BORSA BÜLTENİ. Ortalama Fiyat. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat ARPA YEMLİK MTS , KG 155,626.

T.C. DÜZCE TİCARET BORSASI AYLIK BORSA BÜLTENİ. - 31/07/2015 Şube Adı: Sayfa: 1-8 Maddelerin Cins ve Nev'ileri. Ortalama Fiyat.

ŞANLIURFA YI GEZELİM

T.C. ISPARTA TİCARET BORSASI GÜNLÜK BORSA BÜLTENİ. Ortalama Fiyat. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat MAKARNALIK BUĞDAYLAR , KG 26,470.

İzmir İli Arkeolojik Yüzey Araştırmaları

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

HUBUBAT T.C. KARAMAN TİCARET BORSASI AYLIK BORSA BÜLTENİ - 31/10/2010. Tarih: Sayı: 10 Maddelerin Cins ve Nev'ileri

T.C. KARAMAN TİCARET BORSASI YILLIK BORSA BÜLTENİ. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat. Ortalama Fiyat ARPA BİRALIK MTS , KG 5,840.

* Bu dökümanın herhangi bir kısmı, ilgili kurumlardan izin alınmadan yayınlanamaz.

T.C. DÜZCE TİCARET BORSASI GÜNLÜK BORSA BÜLTENİ. 01/08/ /08/2016 Şube Adı: Maddelerin Cins ve Nev'ileri. Ortalama Fiyat. Ençok Fiyat.

HUBUBAT T.C. KARAMAN TİCARET BORSASI YILLIK BORSA BÜLTENİ 01/01/2014. Tarih: Sayı: - 31/12/2014 Satış Şekli

SUSURLUK. Ekonomik İstatistik Raporu. TiCARET BORSASI. Sayı: 2

son hacim litre olacak şekilde sulandırılarak toprak yüzeyine püskürtülüp, cm toprak derinliğine karıştırarak uygulanabilir.

ÇIRAĞAN A DOKUNMA! Tarihi Fıstıklı Meydanı dev bir beton yığını altında kalıyor.

Silivri Nüfus Bilgileri Yıl Toplam Kadın Erkek

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ KLASİK ALEVİLİK NEDİR? Halk Mezhebi... 18

* Cümle içinde, tırnak içinde verilen cümleler büyük harfle başlar. Tolstoy, Amaç olmayınca hayatın da bitmesi gerekir. demiştir.

Hac ve Umre İle İlgili Mekânlar

STRATONIKEIA ANTİK KENTİ SU YAPILARI. Antik kent Muğla Milas yolu üzerindedir. Aşağıda görüldüğü gibi Helenistik kurulmuştur.

NO ADI SOYADI AİDATLAR GÖZGÖZ SEFER GÖZGÖZ 60,00 60,00 60,00 60,00 2 ERCAN GÖZGÖZ 60,00 60,00 60,00 60,00

Hırkatepe Köyü-Beypazarı (30 Kasım 2008) Yazan ve fotoğraflayan: Hüseyin Sarı

SİVAS İLİ TARIM VE HAYVANCILIK RAPORU

TURGUTLU (MANİSA) DERBENT MAHALLESİ, 154 KV ALAŞEHİR HAVZA TM-SALİHLİ-DERBENT-BAĞYURDU ENERJİ İLETİM HATTI NAZIM İMAR PLANI.

Bağcılar'daki kurban satış yerleri ve kurban kesim yerleri

Ankara da SELÇUKLU MİRASI. Arslanhane Camii. (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA

Tekfur un güzel kızı Moni,Kaleyi kuşatan Türk askerlerinin komutanına, kalenin burçlarından görür görmez aşık olur. Aşkını ise dadısı aracılığıyla

T.C. IĞDIR TİCARET BORSASI YILLIK BORSA BÜLTENİ. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat. Ortalama Fiyat ARPA YEMLİK İHR , KG 6,046.

Transkript:

ÇUBUK YÖRESİ ALEVİ KÖYLERİ Doç. Dr. İbrahim Arslanoğlu G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Bu yazıda, Çubuk Yöresi Alevi köylerinin sosyal ve ekonomik durumları ile Alevi tarikat toplantılarının yapıldığı dergahların (halkın deyimiyle cemevlerinin) yapısı, bazı köylerin 12 hizmet mensupları ve Alevi ulularının yatırları ile bunların menkıbeleri üzerinde durulacaktır. Türkiye de Evliya menkıbelerinin kültür tarihi, sosyolojik, psikolojik, folklorik açıdan tahlil ve incelenmeye tabi tutulduğu söylenemez. Evliya menkıbeleri, tarihsel olaylardan daha gerçek olup değerli birer belgedirler ve onlar halkın hayatını incelerler. Bu yönüyle menakıbnameler sosyal değerleri yansıttıkları için sosyolojik incelemeler için mükemmel bir kaynak teşkil ederler. Bu alandaki sosyolojik incelemeye örnek olarak Stephan Czarnowski nin Le Culte des Heros et ses Conditions Sociales(Paris,1919) adlı eseri gösterilebilir. Yazar bu eserinde İrlanda yı Hıristiyanlaştıran Saint Patrick in menkıbelerini ele almış ve çok ilgi çekici sonuçlara ulaşmıştır(ocak,1992). Fügen Berkay(1966) a göre her dinde ortak olan noktalar şunlardır:1.her dinin bir inanç sistemi vardır. 2.Her dinde seremoni(ibadetler) vardır. 3.Her dinin tapınağı vardır. 4.Her dinin mutlaka bir ümmeti vardır. 5.Her dinde irrasyonel taraf vardır. İslam dininde yalnız bunlardan birisi eksiktir. O da İslam dininin irrasyonellikten uzak rasyonel bir din olmasıdır. Özellikle Hıristiyanlık taki akıldışılığa verilebilecek en tipik örnek trinite(teslis)yani üçleme inancıdır. Buna göre Tanrı hem birdir hem üçtür. Oysa mantıktaki aynilik prensibine göre, bir şey ya birdir ya üçtür. Hem bir hem üç olamaz. Öyleyse İslam dininin rasyonel oluşu, onun bir eksikliği değil, diğer evrensel dinlere üstünlüğü olarak değerlendirilebilir. Prof. Cahit Tanyol a göre halk, ümidini kendisi yaratmak istedikçe, kerametler, mucizeler için çırpınmış, mezhep kurucularının yapamadığı dinde reformu, tarikatlar kurarak yapmıştır. Anadolu daki yatır ve evliyalar boşuna türetilmemiştir. Halk, Şaman kalıntılarını işin içine katarak İslamiyet e irrasyonel bir form vermeye çalışmıştır(a.g.y.). Bu görüşlere saygı duyulabilir, ancak İslam Dinine göre bu dinin, Tanrı tarafından gönderiliş sebebi; daha önceki dinlerin kutsal kitaplarının insanlar tarafından değiştirilmesi ve böylece eski dinlerin orijinalliklerini kaybetmeleri ve yeni bir dine ihtiyaç duyulmasıdır. Ayrıca dinlerde mutlaka irrasyonel tarafın bulunması gerektiği savı, Yahudi ve Hıristiyan kültür çevrelerinde ve bu dinlerin etkisi altında yetişen bilim adamlarına aittir, dolayısıyla bu görüşün mutlak, değişmez evrensel doğru olduğu savunulamaz. Kaldı ki, bilimde zaten mutlaklık yoktur, yapılacak yeni araştırmalarla bilimsel gerçekler her zaman değişebilir. Bu sebeple yukarıdaki teze karşı, İslam dini dışındaki evrensel dinlerin akıldışılıklarının, ilk ve

ortaçağlardaki irrasyonel insan düşüncelerinin kutsal kitaplara girmesinden kaynaklanmış olabileceği öne sürülebilir. Olmazlık duygusu uyandıran yanlarıyla da çarpıcı olan efsaneler(bunlara menkıbeler de diyebiliriz), inanmayı zorladığı ve güçleştirdiği için en zayıf tarafları değil, aksine en güçlü yanlarıdır. Burada kişinin bir noktada duran hayalgücü işlemeye başlar. Bunlar inanmanın verdiği rahatlıkla pay alma ve ders çıkarmaları içerir, fakat bütün bunların üstünde bir eğitim ve nefis terbiyesi olarak sıradan adamın ruh hayatını olgunlaştırıp zenginleştirirler(sepetçioğlu,1975). Halk, aydınların kitaplı felsefesini değil, ümmilerin canlı, kolektif felsefesini kullandı ve bu hayat anlayışı ile kurtuluş savaşında zafere ulaştı. Mitolojimiz, masallarımız, hikmet ve nükte kahramanlarımız milli felsefemizi verecek kadar canlı, hayatı, oluşu, evrimi açıklayıcıdır(baltacıoğlu,1972). Yunan felsefesi, Yunan efsanesinden doğmuştur, fakat bugüne kadar Türk efsaneleri Türk felsefesini yaratamamıştır. Aslında Türk efsanelerinin bu felsefeyi ortaya çıkaracak güçte olduklarını düşünüyoruz. Halkın ruh zenginliği olan türküler, masallar, destanlar ve efsanelerin hepsi bir bütün olarak ele alınıp incelendiğinde bir milletin nasıl geliştiği, varlığını nasıl koruduğu anlaşılabilir(sepetçioğlu,1975). Çubuk Yöresi Alevi ocakları dedeleri talibi olan Ankara nın Kale ilçesine bağlı Elmapınar, Yüzbeğen, Hancılı, Karatepe ve Avşar köyleri, bu çalışmanın dışında tutulmuştur. Şimdi alfabetik sıraya göre Çubuk yöresi Alevi köylerini ele alıp inceleyim. 1.Aşağı Emirler Köyü Aşağı Emirler Köyü, Çubuk İlçesi nin doğusunda ve ilçeye 25 km uzaklıktadır. Köy üç tepe, iki dere(yayla Çayı ve Çöte çayı) arasında ve engebeli bir arazi üzerinde kurulmuştur. Arazinin 1 3 ü ekime elverişli olup gerisi taşlık ve verimsizdir( Koçak.,1997). Köyün doğusunda Tavşancık, güneydoğusunda Hasayaz ve Yılanlı Köyü, Kuzeyinde Oymide, kuzeydoğusunda Eşme Deresi, güneyde Yeniçöte ve Topal İmam köyleri bulunmaktadır.(a.g.y.) Köyün arazisi içinden Çöte Çayı, Yayla Çayı ve Handeresi Çayı olmak üzere üç dere geçmektedir. Ayrıca Koca Göl, Çatal Göl ve Arifağa Gölleri bulunmaktadır(a.g.y.). İklim, kışları sert ve kar yağışlı, yazları ise kurak ve sıcak olması dolayısıyla İç Anadolu iklim özellikleri gösterir. Buna bağlı olarak bitki örtüsü; kekik, yavşan, buzağılık, akçalı, alıç, dağlarda ahlat ve meşe, dere kenarlarında ise söğüt, kavak, iğde ve akasya ağaçları vardır(a.g.y.). Aşağı Emirler, Ortaasya dan gelen 24 Oğuz boyundan birisi olan Eymür boyundandır. Bu boy 440 da Anadolu ya gelerek Gaziantep ve Maraş a yerleşmişlerdir. Bunlardan bir grup daha sonra Antalya nın Serik İlçesine yerleşmiş ve halen orada hayatlarını sürdürmektedirler. Yine bunlardan bir grup 1446 da Konya Meram bölgesine yerleşmişler ve daha sonra Bursa, Bilecek ve İstanbul a göç etmişlerdir. Konya dan bir grup Eskişehir in Koşmat Köyü ne yerleşmiştir. Bundan yaklaşık 300 yıl önce Kalecikli Şahsuvar isimli bir zenginden köyün olduğu yeri satın almışlardır. Daha sonra Aşağı Emirler, Susuz, yukarı Emirler, Kuyumcu

köylerine bölünüp 4 emirler adını almışlardır. Köye ilk gelenlerden Emir Dedenin türbesi vardır(a.g.y). Köy arazisinin %40 ı tarıma elverişli olup kalan kısmı meyilli ve taşlıktır. Köyde arpa, buğday ve nohut ekilmektedir. Bunun dışında sulak alanlarda sebze yetiştirilir. Ahlat ağaçlarına Ankara Armudu aşılanmıştır. Arazinin bir bölümüne bağ dikilmiştir. (a.g.y,). Köy, şu anda 85 hane olup 158 nüfus yaşamaktadır.(şenel,1998). Köyde ağırlıklı olarak fotoğrafçılık yapılmaktadır. Mesleğin piri Şevket Yıldızdır ve halen köyde 24 kişi fotoğrafçılıkla uğraşmaktadır(koçak, 97). Köyde gelenek ve görenekler: Eskiden düğünler 1 hafta kadar sürer, davul-zurna çalınır ve başlık alınırdı. Kına gecesi geleneği hala sürmektedir. Mani ve ağıtlarla baş bağlama yapılır ve gelin Emir Dedenin Türbesi ne ziyarete götürülür. Teke yüzü geleneği vardır. Tırtıl duası yapılır. Yağmur duası için yalnız Gazi Türbesi ne çıkılır(a.g.y.). Köydeki cemevi 1963 yılında yapılmıştır. Bu tarihten önce cem törenleri evi büyük olan kişilerden birinin evinde yapılırdı. Cemevinin oda sayısı üçtür. 1. Erkan Odası: Aleviler, burada hem ibadetlerini yapar, hem de lokma yerler. Bu odanın ortasında 12 hizmet sahibinin oturduğu kırklar meydanı veya halka adı verilen bir bölüm bulunmaktadır. 2. Kurban Odası: Cem törenlerine ait her türlü kurban bu odada kesilir. 3. Mutfak: Burada lokma pişirilmekte ve aynı zamanda burası kiler ve çay ocağı olarak da kullanılmaktadır(şenel,1998). Cemevindeki eşyalar: Hz. Ali ve 12 imamın resimleri, şamdan, karakazan, halıflex, kilim, yastık, kauçuk minderler, 100 kadar kemerbest, sofralar, sofra bezleri, kap- kacak ve kaşıklar. Cemevinde saz bulunmamakta, aşık törene gelirken sazı yanında getirmektedir(a.g.g). Hizmet Sahipleri(a.g.g) 1. Dede: Susuzdan(Yeni Köy) Zülfikar Elden 2. Gözcü: Bu görevi, genellikle aynı sülaleden kişiler yaparlar, isimleri; Süleyman Topçu, Ali Topçu, Zarif Topçu ve Halil Bartan 3. Kapıcılar: Kenan Çamlıbel, Gazi Kılıç, Hasan Başdemir 4. Carıcı( süpürgeci): Halil Bal 5. Çaycı: İlyas Kılıç, Halil Akbaba 6. Lokmacı: Halil Bal 7. Yürekçi: Hüseyin Savaş 8. Tığcı(Kurbancı): İbrahim Doğan 9. Kilerci: Habip Koç, Musa Doğan 10. Sofracı: Cevat Dönmez 11. Sakkacı: Hasan Topçu 12. Aşık: Köyde aşık yoktur. Genellikle Yukarı Emirler Köyünden Şükrü Çavuş, Bulgurlu Köyünden Hasan adlı şahıs gelir. Köyde rehber yoktur, vekaleten de bu görevi yapan birisi bulunmamaktadır. Köydeki caminin yapılış tarihi 1880 dir. 1964-65 yıllarında köy halkı tarafından tamir edilmiş ve caminin üstündeki ağaçlar alınarak çatı yapılmıştır. 1996 yılında tabanın yarısı tahta döşenmiş tavan suntayla kaplanmış ve elektrik tesisatı yeniden döşenmiştir. Caminin altı

halıfleks kaplanmış boya ve badanası yeniden yapılmıştır. Caminin giriş kısmına demir kapı ve korkuluklar yapıldı, anfi ve ses düzeni yeniden kuruldu, cami avlusunu betonu atıldı ve cenaze yıkama yeri yapıldı(şenel,1998). Köyde, Horasan erenlerinden olduğu söylenen Emir Dede adında bir yatır vardır. Hayatı ve nereden geldiği kesin olarak bilinmiyor,kimine göre soyu Cibali Sultana kadar dayandırılıyor. Kerametlerinden birisi şöyle: Emir Dedenin çevresinde ağaçlar var. Halk inancına göre bu ağaçları olduğu yerde yakarsan bir şey olmuyor, fakat evine getirip yakarsan başına bir felaket geliyor. Bir kış günü odunsuz kalan göçmen, Emir Dedenin yanındaki ağaçları kesmeye başlıyor. Bunu gören bir köylü o şahsı uyarıyor. Fakat bu uyarıyı dikkate almayan göçmen odunları keserek evine götürüp yakıyor. Bunun üzerine üç oğlu ardarda ölüyor. Emir Dedenin bu kerameti halk tarafından anlatılmaktadır(a.g.g). Burada anlatılan menkıbe, ağaçları ve yeşili koruma işlevini yerine getirmektedir. Çünkü yeşillikte piknik yapmak amacıyla kuru dallardan bir miktar ağaç yakılabilir, ancak her önüne gelen oradaki ağaçları keser ve evine götürürse yeşil örtü yok olur ve orası çöle döner ve bütün canlılar yok olur, insanlar için de hayat bitebilir. 2. Aşağı Karaköy Bu köyün ataları, Horasan erenlerinden Mehmet Abdal ile Anadolu ya gelip yerleşen Türkmenlerdir. Mehmet Abdal, Caber Türk aşiretinin imamı olarak musahibi Cabbar Baba ile birlikte Anadolu ya gelmiş ve Hacı Bektaş Veli, Mehmet Abdal ı Çankırı ili Orta ilçesinin bugünkü adıyla Doğanlar (eski adıyla Evrateli) Köyü ne yerleşmesi için göndermiştir. Mehmet Abdal ın bu köyde türbesi bulunmaktadır.(teberoğlu, 1997). Evrateli Köyü sakinleri 1933 yılında Atatürk ün paşalarından birisine ait olan 10 bin dönümlük bir araziyi satın alarak Karaköy e yerleşmişlerdir. Karaköy ahalisinin bir kısmı, Çubuk Barajına yakın bir alana göç ederek Aşağı Karaköy ü kurmuşlardır, burası Altındağ Belediyesi hudutları içindedir (Avcı,1987). Köy, Çubuk Ovası nın güney bölümünde ve Ankara ya uzanan boğazda yer alır. Köyün komşuları; Saray, Saracalar ve Karacaören köyleridir. Köyün Ankara-Dışkapıya uzaklığı 18 km.dir(karaman,1997). Köyün yerleşim yeri ve arazisi ovalık olup, yüksek olmayan hafif engebeli tepeler vardır. Çubuk Çayı köy arazisinin ortasından geçer. Arazide kekik, yavşan, buzağılık, çayırotları yetişmektedir. Sulak dere boyunda söğüt, kavak ve bir miktar meyve ağaçları yetişmiştir(a.g.y.). Köyün geçim kaynakları; köyde oturanlar sınırlı arazi içinde tarla tarımı ve ağaç dikimi ile uğraşmaktadırlar. Ayrıca az sayıda da olsa koyun ve keçi beslenmektedir. Köyde az sayıda insan tarafından fenni şekilde büyük baş hayvan beslenerek sütçülük yapılmaktadır. Yabani hayvanlardan tilki, tavşan ve keklik yetişmektedir( a.g.y.). Ankara da çeşitli meslek dallarında çalışan köylüler olduğu gibi, öğretim üyesi, öğretmen, avukat, muhasebesi gibi okumuş aydınlar da yetişmiştir(a.g.y.). Aşağıkaraköy cemevine bir sundurmadan girilmektedir. Kapıdan girişte uzun bir koridor vardır. Burası ayakkabılık olarak kullanılmaktadır. Girişe göre soldaki ilk oda erkan

odasıdır. Yine koridorun en solunda ilk oda kurban evi ve onun yanında mutfak bulunmaktadır(güvenç, 1999). Bütün cemevlerinde olduğu gibi burada da solda kadınlar sofası, sağda erkekler sofası ve ortada kırklar meydanı yer almaktadır. Bütün zemin halılarla kaplıdır. Onun üzerinde minderler ve yaslanmak için yastıklar bulunmaktadır. Bu cemevinde de başta Hz. Ali olmak üzere Hacı Bektaş Veli, 12 İmamlar ve Atatürk ün resimleri vardır. Bunun dışında eşyalar şunlardır. Karakazan, siniler ve sofra altları ile 300 kişiye yetecek kadar tabak, çatal, ve kaşıklar(a.g.g). 3. Çit Köyü Bu köy Çubuk ilçesinin kuzeybatısına düşer. Aydost Dağının eteklerine yakın Çit deresi denilen bir vadide kurulmuştur. Kuzeyinde Okçular, Hacılar, Balcılar, Kuzeydoğusunda Yukarı Çavındır Köyü, güneyinde Sele ve Manastır köyleri, batısında Tahta Yazı, Sarıkoz ve Mahmutoğlan köyleri bulunmaktadır. Ayrıca köye bağlı olan Avdullah Mahallesi köyün kuzeyinde yer alır(avcı,1987). Köy genellikle küçük tepelerden oluşan dağlık, kayalık ve engebeli bir yapıya sahiptir. Çubuk iki barajını dolduran, bir ırmağın oluşturduğu vadinin yamaçlarında kurulmuştur. Ekilebilir geniş arazilere sahip değildir. Küçük meşe korulukları çoğunluktadır(a.g.e.). Köyde yetişen karameşe ve akmeşe ağaçları yakacak olarak kullanıldığı gibi, köyde beslenen keçi sürülerinin de yiyeceği olur. Bunun dışında karaçalı, kuşburnu ve söğüt ağaçlarına rastlanır(a.g.e.). Arpa, buğday, korunga, yonca üretimi ve fiğ üretimi köyün baylıca gelir kaynakları arasındadır. Köyde yetişen sebzeler, taze sırık fasulye başta olmak üzere patates, soğan, domatestir. (a.g.e.). Köyde şu anda ikamet eden yaklaşık 25 hane kadardır. Bu yaz aylarında 50 veya 60 haneye kadar çıkabilmektedir. Köyün ahalisinin çoğu Ankara ya göç etmiş olup bunlardan çoğunun köyde evi yoktur(dövüşkaya,1998). Cemevi, üç odadan meydana gelmektedir. Sağ tarafta kurban odası, solda mutfak, ortada erkan odası yer almmaktadır.(levent,1999). Hz. Ali nin varlığını bilmek için Hz. Ali resimleri, delil için şamdan, aşıkların sözlerine eşlik etmesi için saz, kesilen kurbanların pişirilmesi için karakazan, cem evine gelenlerin küs olanların barıştırılması ve diğer erkanın yürütülmesi için seccade olarak kullanılması için halı veya kilim bulunmaktadır. Köyde şu anda rehber bulunmuyor, dede rehberliği kendisi yapıyor. Köy Şah Kalender Veli Ocağı na bağlıdır(dövüşkaya 1998). Köyde herkes kendi emsaliyle musahip olmaktadır. Şu anda 50 kadar aile birbiriyle musahip olmuş durumdadır. Musahip olanlar dedenin nezaretinde bir kişiyi delil(şahit) göstererek musahip olurlar. Musahip olan iki kişi birbiriyle her zaman anlaşmak durumundadır, hiçbir yere ve kuruma musahibini şikayet edemez(a.g.g.). Abdal Musa, Aleviliğin kapısıdır. Abdal Musa yapılmayınca cem yapılamaz. Abdal Musa milleti birliğe çağırır, küsleri barıştırır. Oraya girerken hiçbir kimseyle bir sorun olamaz, aksi takdirde Abdal Musa ya girilmez(a.g.g.).

Köy camisi 1955 yılında köylüler tarafından yaptırılmıştır. 1970 yılında caminin çatısı yine köylüler tarafından tamir ettirilmiş ve caminin önüne bir Atatürk büstü dikilmiştir(dövüşkaya,1998). Köyde üç tane yatır bulunmaktadır. Bunlar Ümmühan Dede, Çamlı Dede, Damlalı Dede. Köylülerin inancına göre, bundan 5 sene önce yatırın olduğu yere greydar çalışmış ve Ümmühan Yatırı kerametini göstererek graydar ın dişlerini kırdı ve İsmail Vural ın torunu kabri yeniden yaptırmak zorunda kaldı ve yanına çeşme yaptırdı(levent,1999). Bu zatlardan Damlalı Dede nin kerameti şöyle anlatılmaktadır: Düşmanlar Damlalı Dedenin ırzına-namusuna zarar vermek için gelmişler, Damlalı Dede: Açıl ya kaya açıl deyince kaya açılmış içine girmişler, Kapan ya kaya, kapan deyince kaya kapanmış ve Damlalı Dede ağlayınca göz yaşları kayanın çeşitli yerlerinden dışarıya fışkırmıştır. Halen o kayalardan sular damlamaktadır. Damlalı Dedenin kendisi sır olmuştur. Şu anda bile kayadaki sular az damlamasına rağmen, yatırın yanına varıldığı zaman birkaç dakika sonra sular çoğalmaktadır. Bu halk tarafından Damlalı Dedenin ağlaması şeklinde yorumlanmaktadır(levent,1999). Diğer iki yatırın menkıbeleri bilinmemektedir, fakat mezarları yapılmıştır(dövüşkaya,1998). Birinci menkıbe, tarihe ve kültüre saygıya ve bunların korunmasına dikkat çekmektedir. İkincisinde ise toplumsal hayatta başkasının ırzına ve namusuna göz dikmenin kötü sonuçları belirtilmekte ve bunları yapanların mutlaka karşılığını bulacakları mesajı verilmektedir. 4. Dağkalfat Köyü Köyün kuzeyinde Aydos Dağı, batısında Yukarı Çavundur Köyü, güneyinde Demirlitepe, doğusunda ise Dalyasan Köyü vardır(avcı,1987). Köyün kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber 1700-1800 tarihleri arasında 5 veya 7 hane kurulduğu sanılmaktadır. Önceleri hayvancılık ve Söbeçimeni çiftliğinde yarıcı olarak çalışan köylüler daha sonra bu çiftliği satın almışlar ve çiftçiliğe başlamışlardır(çağlayan,1997). Dağlık bir kesimde kurulduğu için Dağkalfat adını alan köy, ilçeye 18 km uzaklıktadır. Heyelan nedeniyle köy eski yerinden 1,5 uzaklıktaki şimdiki yerine, 1978-1983 yılları arasında taşınmıştır. Köy Toprak İskan Genel Müdürlüğü nün kredi ve proje desteğiyle modern bir yerleşim ünitesi haline gelmiştir. Köye otomatik telefon, kanalizasyon, elektrik ve su şebekesi gibi her türlü alt yapı hizmetleri getirilmiştir(a.g.y.). Köyün iklimi İç Anadolu ikliminin bir çok özelliklerini taşır. Kışlar soğuk ve karlı geçer. Yüksek yayla konumunda olduğu için yaz aylarında çok sıcak olmaz. Bu iklime bağlı olarak buğday, arpa ve fiğ üretimi yapılır, fakat verim son derece düşüktür. Bu yüzden mevcut tarlaların büyük bir kısmı ekilmemektedir. Son yıllarda tarlalar vişne bahçeleri haline getirilmiştir. Ağustos sonu ve eylül ortalarına kadar dallarında bırakılan vişne Türkiye genelinde son turfanda durumunda oldukça karlı bir yatırım haline gelmiştir. Ayrıca otlak durumundaki meraların hayli geniş olması nedeniyle ilk bahar ve yaz aylarında küçük çapta hayvancılık yapılmaktadır.(a.g.y.)

Köyde cami, sağlık ocağı ve çocuk parkı yapılmıştır. Köydeki sülaleler, Kara Mehmetler, Kara Hasanlar, Mehmet ve Ahmetgiller dir(avcı,1987). Köyün yerleşik nüfusu 75 kişi kadardır. Ankara da oturup ticaretle uğraşan kesim köyle olan ilişkisini sürdürmekte ve köye yatırım sürekli olarak devam etmektedir. Köyde yaşlılar oturduğundan okul çağında çocuk bulunmadığı için köydeki ilkokul kapanmıştır(çağlayan,1997). Köyde eski gelenekler büyük ölçüde unutulmakla birlikte bunlardan bazıları devam ettirilmektedir. Şöyle ki, köyde düğünler 3 gün sürmekte, teke yüzü devam ettirilmektedir, Bunlardan başka Hıdrellez, Kale Şenliği ve ağaç dikme etkinlikleri gençlerin bilinçli ve özverili gayretleriyle sürdürülmektedir. Köyde çok güzel doğal piknik alanları ve dinlenme yerleri vardır. Son yıllarda ilkbahar ve yaz aylarında piknik ve dinlenme amacıyla köye gelenlerde büyük artış gözlenmektedir(a.g.y). Eskiden kimin evi müsaitse cem törenleri onun evinde yapılırdı. Çubuk yöresinde ilk örnek cemevi 1940 yılında Dağkalfat köyünde yapılmıştır. Bu cemevinde girişte bir ayakkabılık vardı ve burada aynı zamanda yasavurlar da görevlerini yapıyorlardı. Erkan odasının sağ tarafında kadınlar musfası solunda ise erkekler musfası yer almaktadır. Karşı duvarın ortasında bir ocak vardı. Mutfakta erkan odasının içinde idi(erbasan, 1999). Köy yeni yerleşim bölgesine taşındıktan sonra bu defa yine Çubuk yöresinin modern anlamdaki örnek cemevi burada 1982 yılında yapılmıştır. Bina betonarma olup girişe göre sağda mutfak ve alt katta kurban odası veya kesimhane bulunmaktadır. Bunun dışında erkan odası üç bölümlü olup sağ tarafta kadınlar, sol tarafta ise erkekler musfaları bulunmaktadır. Ortada halka veya kırklar meydanı yer almaktadır. Zemin tamamen halıfleksle kaplanış olup onun üzerinde kauçuk döşekler bulunmaktadır(a.g.g.). Cemevinde başta Hz. Ali olmak üzere 12 iimamlar, Hacı Bektaş Veli ve Atatürk ün resimleri ile Türk bayrağı vardır. Bunun dışında karakazan, mutfak eşyaları, kemerbestler bulunmaktadır(a.g.g.). 5. Dalyasan Köyü İlçeye uzaklığı 28 km. olan Dalyasan ın dağ eteğine yakın bir bölgeye yerleşmiş olmasından bu adı aldığı söylenmektedir. Köyün doğusunda Ayı Kayası ve Küçük Kayalar bulunmaktadır. Köy bu tepeler arasındadır(avcı,1987). Köyün kuzey doğusunda Meşeli, batısında Susuz, kuzeybatısında Dağkalfat köyleri bulunmaktadır. Köyün yaklaşık 4/3 ü ormanlıktır. İklim, kışın çok soğuk olmamakla birlikte yazları da serin sayılabilir(gümüşlüoğlu,1999). Köye gelen ilk sülalenin Mercan Oğulları olduğu sonradan bunların Ankara ya göç ettikleri ifade edilmektedir. Köydeki sülaleler: Kahya Oğulları, Çolak Oğulları, Aktaşlardır(Avcı,1987). Köyün şu andaki nüfusu, kışın yaklaşık 70, yazın 150 kişiyi bulmaktadır(a.g.g.). Okuma-yazma oranı yüksek olan bu köyden öğretmen, iktisatçı, mühendis gibi meslek mensupları yetişmiştir. Ankara da memuriyetten emekli olup köye dönen kişiler bulunmaktadır(avcı,1987).

Köy su sıkıntısı çekmektedir. Bu yüzden tahıl ekilmediği gibi sebze ve meyve de yetiştirilmemektedir. Buna karşılık 20 aile kendi ihtiyacını karşılamak maksadıyla bir iki süt ineği beslemektedir(gümüşlüoğlu,1999). Köyde ilk cemevi 1947 yılında yapıldı. Bu bina ahşap olup üzeri toprak idi. Cemevi, üç bölümlü olup sağda mutfak, solda kurban odası ortada erkan odası bulunmaktadır. Burada Hz. Ali, 12 imamlar ve Hacı Bektaş Veli ve Atatürk ün resimleri vardır. Zeminin %70 i halı kaplı olup üzerinde sünger minderler serilmiştir. Bunun dışında kilimler, karakazan ve mutfak eşyaları vardır. Cemevi 1968-1970 lerde İstiklal Savaşı Gazisi olan Sadık Ağa diye anılan Sadık Serçe tarafından tamir ettirilmiştir. Sadık Ağa malül gazi maaşı aldıktan sonra biriken parası ile cemevinin üstüne çatı yaptırmış ve üzerine kiremit kaplatmıştır. Bu adam aslında çok fakir olmasına rağmen biriken bütün gazilik maaşını buraya harcamıştır(a.g.g). Köyde Bayram Dede ve Silcan Evliya olmak üzere iki yatır bulunmaktadır. Buralara adak kurbanı, yağmur duaları için çıkılır ve zaman zaman da halk tarafından ziyaretler yapılır. Bayram Dede, köyün Kaplan Evliya semtindedir. Bu dede, Çorum Şah İbrahim Ocağından olup köye cem töreni için geldiğinde 1940 yılında vefat etmiş ve burada gömülmüştür(a.g.g.) Cemal Gümüşlüoğlu(1999), bir dedenin kerametini şöyle anlattı: 1954 yılında Demirli Türbesi ne yağmur duasına çıkmıştık. Burada Kargın Köyü Şah Kalender Veli Ocağı dedelerinden Muharrem Dede de vardı. Kurban kesildi, lokma pişerken birisi, dede, hala yağmur yağmayacak mı? dedi. Bir ara Muharrem Dede kazanın başına geldi, bir iki oflama ve puflamadan sonra elini dirseklerine kadar kollarıyla birlikte kaynayan kazanın içine soktu ve kazanın altındaki yiyecekleri üstüne çevirdi. Sonra gökyüzüne baktı ve bir müddet sonra öyle şiddetli bir yağmur yağdı ki, selden köye inmekte zorlandık. Ahmet Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya adlı eserinde şunları yazmaktadır: Hz. Muhammet, 7 yaşında iken dedesinin ölümü üzerine amcası Ebu Talib in evine gider, o sene Mekke de kuraklık olması üzerine Kureyşliler, Ebu Talip ten yağmur duasına çıkmasını isterler. Bunun üzerine Ebu Talip, Hz. Muhammed in elinden tutarak Kabe ye götürür ve dua yapmasını ister. Bunun üzerine Hz. Muhammed, Kabe nin duvarına dayanıp yağmur duası yapar ve sonunda yağmur yağmaya başlar. Bilindiği gibi Alevi dedeleri soylarının Hz. Muhammed e ulaştığını söylerler. Alevi halkı da soyu Hz. Muhammed e dayanan dedelerin, buna benzer kerametler gösterebileceklerine inanmaktadır. Cemal Gümüşlümüoğlu Alevilik, dede ve talipler hakkındaki düşüncelerini şöyle dile getirdi: Günümüzde ne gerçek sıdk-ı bütün dede ne gerçek talip ve ne de gelenek ve görenek kaldı. Eski dedeler gününde adalete ihtiyaç kalmazdı. Çünkü mahkemenin 5 senede bitiremediği davaları eski dedeler 5-10 dakikada hallederlerdi. 6. Demirci Köyü Dağlık bir kesimde kurulmuş olan bu köyün ilçeye uzaklığı 32 km.dir. Köyün doğusunda Kösrelik Çayı, batısında Kalpakkaya, Üç Baş Tepesi, güneyinde Oymide Köyü ve Yamaç Köyü, kuzeyinde ise Kavaklık ve Asvap dereleri vardır(avcı,1987). Köye ilk gelen aileler: Naili Oğulları, Gök Oğulları, Ulusoy Oğulları. Bu sülalelerin nereden ve zaman geldiklerini bilen yoktur. Bundan başka Karasüleyman oğulları, Çağlar Oğulları, Cüce Oğulları, Danışmaz Oğulları, Dişçi Oğulları, Vezvez Oğulları, Ateş Oğulları,

Gök Veli Oğulları adlı sülaleler bulunmaktadır. Ayrıca Şabanözü Göldağ Köyünden Ak Oğulları köye gelip yerleşmişlerdir. Atmaca ve Cin Ali Oğulları da başka yerlerden gelip burada değirmencilik yapmışlardır. Son yıllarda köyden şehre göç durmuştur(a.g.e.). Köyde şu anda 45 hane ve 250 kişi kadar bir nüfus yaşamaktadır(gökoğlu,1999).köyden yetişenlerden Çalışma Bakanlığında iş Müfettişliği yapan, mimar ve mühendis olanlar vardır(avcı,1987). Köyde arpa, buğday, fiy, nohut, mercimek, domates, patates, elma, armut yetişmekte ve vişne tarımı da yapılmaya başlanmıştır. Köyde hayvancılık da yapılmaktadır. Sadece Ali Gökoğlu, küçük baş hayvan beslemekte ve 60 koyuna sahip bulunmaktadır. Bunun dışında 7-8 aile büyük baş hayvan beslemektedir(gökoğlu,1999). Ali Gökoğlu(1999) nun verdiği bilgiye göre köyde cemevi 1951 yılında yapılmış olup üç odadan müteşekkildir. Solda mutfak, sağda kurban odası ortada kırklar meydanı bulunmaktadır. Cemevindeki eşyalara gelince; halı ve kilimler, karakazan, Hz. Ali, 12 imamların ve Atatürk ün resmi ve Türk Bayrağı bulunmaktadır. Yine Ali Gökoğlu nun iddiasına göre cemevi ile ilgilenen yok bu sebeple bakımsızdır. Tapulu yeri bulunmasına rağmen yeni cemevi bir türlü yapılamamaktadır. Köyün içinde iki türbe vardır. Bunlardan birisi Ağa Tekkesi, diğeri ise Türabi Ocağından Martlı Arif Dede Yatırıdır. Arif Dede, 1960 yılında bir cem törenini yönetirken postta vefat etmiş ve bunun üzerine bu köye gömülmüştür. Halen Adak kurbanları bu yatırlarda kesilmektedir(gökoğlu,1999). 7. Karaağaç Köyü İlçe merkezine en yakın köylerden birisi olup ilçe merkezine 5 km uzaklıktadır. Bu köyün çevresini Yukarı Obruk, Eğri Ekin, Aşağı Çavundur, Karaman ve Ovacık köyleri vardır. (Avcı,1987). Köyde şu anda kışın 13-14 hane yazın ise yaklaşık 25 hane yaşamaktadır. Köyde arpa, buğday, nohut, Ankara armudu, az miktarda erik ve özellikle satmak için elma ve vişne yetiştirilmektedir. Köyde ayrıca Mustafa Şimşek 8-10 büyük baş hayvan beslemektedir(şimşek,1999). Köylülerin verdiği bilgilere göre cemevi veya dergah, 1979 yılında inşa edilmiş ve buranın yeri köyden ve 12 hizmet sahiplerinden Yaşar Erener tarafından bağışlanmış. Binanın yapısı taş, zemin beton ve üstü kiremitle örtülmüş. Karaağaç köyü cem evi 2 odadan müteşekkil, kapıdan girince ayakkabıların konulduğu bir holle karşılaşıyoruz. Burada sağdaki bir kapıdan küçük bir odaya giriliyor. Bu oda, hem kiler hem lokma odası ve hem de kurban odası olarak kullanılıyor. Onun solundaki kapıdan törenlerin yapıldığı ve üç bölümlü geniş bir mekana(erkan odası) giriliyor. Girişte ortada kırklar meydanı veya falaka olarak adlandırılan bölüm yer alıyor. Falakanın sağında kadınlar musfası, solunda ise erkekler musfası bulunmaktadır. Kırklar meydanının etrafı çevrilmiş olduğu için buraya kapı boşluğu gibi bir yerden giriliyor. İşte bu boşluğun solundaki direkte Ehl-i Beytin tarihçesini gösteren bir tablo asılıdır.

Kırklar meydanının karşı duvarının ortasında ocak yer alıyor. Ocağın yukarısında ortada Hz. Ali nin belden yapılmış temsili bir resmi asılmış. Onun yanında bir tablo bulunuyor, bunun içinde elinde kılıcı olan bir Hz. Ali resmi ve onun önünde yerde yatan bir aslan bulunmaktadır. Bu resmin sağında Hacı Bektaşi Veli nin temsili resmi, onun altında Kızıldeli nin (Seyyit Ali Sultan) resmi, onun sağında Hz. Hüseyin onun sağında Hz. Hasan ın resimleri bulunmaktadır. Bunların altında Türk Bayrağı, ve belden yapılmış Atatürk resmi yan yana asılmış bulunuyor. Halkada ocağın sağında dede postu bulunuyor. Burası yerden biraz yükseltilmiş, adeta camideki kürsüyü andırmaktadır. Dede postunun sağında ve ocağa yakın dede postuna göre biraz daha yüksekte boş tutulan bir post yer alıyor. Bu Hz. Muhammed e ait olan mürşit postudur. Burası, sahibinin hatırasına binaen tören boyunca boş tutulmaktadır. Dede postunun üzerindeki bir direkte sırmalı, yeşil bir dede cübbesi ile yeşil bir kemerbest asılı, onun üzerinde püsküllü bir fes asıllı durmaktadır. Bu cübbenin yanında, örtüsü içinde duvara asıllı bir Kur anı Kerim bulunmaktadır. Bunlardan başka falakayı kadınlar bölümünden ayıran direklerden falakaya giriş kısmına en yakın olanında bir tablo asılıdır. Bu tablonun başlığı şu: Tarikı Müstakıymda Hizmetler ve Görevleri. Kadınlar kısmını halkadan ayıran direklerde; süpürge ve sofra bezleri, erkan çubuğu ve kemerbestler asılı. Buna karşılık erkekler bölümünü kırklar meydanından ayıran direkler arasında gözcü çubuğu, pervane ve bekçilerin kullandığı yasavur değnekleri asılmış. Hem kadınlar ve hem de erkekler bölümlerinde Hz. Ali nin resimleri var. Ayrıca kadınlar kısmında 12 imamın temsili resimleri yer almış. Kadınlar kısmının duvarlarında 4 halı var. Bunlardan ikisinde kadın resimleri desenli, işlenmiş. Kadınlar kısmının kapıya bitişik duvarlarında üç ayaklı 7 tane sofra altları ve yanlarında sofra bezleri ulunuyor. Kırklar meydanını kadınlar kısmından ayıran direklerde; süpürge, sofra bezleri, erkan çubuğu ve kemerbestler bulunuyor. Buna karşılık halkadan erkekler bölümünü ayıran direkler arasında gözcü çubuğu, pervane ve bekçilerin kullandığı yasavur değnekleri asılı. Erkekler sofasında birinde kadın deseni bulunan 2 halı, onun üzerinde saat bulunmaktadır. Erkekler musfasının kapıya bitişik duvarlarında bir çay ocağı ve içme suyu bidonları yer almaktadır. Ocaktan köz almakta kullanılan kürek, kapının yanında duvara asılı duruyor. Lokma evi veya kurban odasında 4 karakazan ve kurban asmakta kullanılan 1 çengel bulunmaktadır. Sağ taraftaki duvarda bulunan tezgahta yaklaşık 100 tane çanak ve tabaklar, 5 bıçak, 1 satır vardır. Kurban odasında duvarın ortasında bir ocak var. Ocağın sağ ve solundaki boşluklarda birer yürek tavası bulunuyor. Ayrıca burada çomça adı verilen ucu bir ağaç kaşığın ağzını andıran bilek kalınlığındaki bir odun parçası bulunuyor. Bu, karakazanda pişen lokmayı karıştırmada kullanılan bir araçtır. Ayrıca lokma piştikten sonra karakazan bunu eline alarak halkaya gidiyor ve dedeye gösteriyor.

Bunun anlamı; lokmanın piştiğini ve yemeğin hazır olduğunu göstermektir. Ocağın sağındaki boşlukta 4 kepçe bulunuyor. Karaağaç Köyünde Dergahta Yapılan Törenlerde Görev Alan Hizmet Sahiplerinin İsimleri 1. Dede: Ahmet Kuzukıran 2. Rehber(Vekaleten): Yaşar Erenel 3. Zakir: Ziya Sevgilican 4. Gözcü yaşar Erenel 5. Saki: Süleyman Yücel 6. Carıcı: Mustafa Şimşek 7. Sakka Suyu : MustafaŞimşek 8. Seccadeci : Mustafa Yücel 9. Tığcı(karakazan): Hasan Güler 10. Mehdi(kapıcı): Satılmış Erkol 11. El Suyu: Satılmış Sevgilican 12. Yürekçi: İbrahim Çelikyılmaz 13. Delilci: Ziya Sevgilican 14. Ocakçı(Gürgür Baba): Orhan Güler 15. Sofracı: Yaşar Erenel 16. Çaycı: Hüsein Taş 17. Kadıncık Ana: Güzide Erkol Köyde bulunan yatırlar. Köyün içinde Sarı Dede, doğusunda Zırah Dedesi, güneyde Ulupınar Dedesi, batıda Hamamkaya Dedesidir. Hamamkaya Dede ile ilgili bir keramet anlatılmaktadır. Şöyle ki, Çubuk II. Barajı nın yapıldığı yıllarda, kepçenin operatörü, yatır da ne oluyormuş, diyor ve kepçe ile yatırın olduğu yeri kazıyor, fakat gece sabaha kadar korkusundan uyuyamıyor ve sabah kalktığında ağzının ve burnunun eğrildiğini görüyor. Bunun üzerine kepçe operatörü kabri eski haline getiriyor. Ali Şimşek aynı kabri balyozla kırıp demirle çevirmek istiyor ve kabri parçalayamadığını söylüyor(şimşek,1999). Yine aynı köyden halen yaşayan 85 yaşındaki Arif Gülbeş in anlattığına göre, şantiyeyi bekleyen Sünni gece bekçisi bu yatır hakkında gündüz aleyhte bir takım sözler söylüyor. Fakat geceleyin yatırda yatan şahsın kendisine gelip bir kötülük yapacağından korkarak eline tabancasını alıp beklemeye başlıyor. Gecenin bir saatinde yeşil cübbeli ve beyaz sakallı bir şahıs, bu bekçinin yanına gelerek ağzını açtırıyor ve iki parmağıyla dilini bastırarak, Şimdi gündüz söylediklerini söyle bakalım diyor ve bekçi bundan çok korkuyor(şimşek,1999). Burada verilmek istenen mesaj, erenlerin yatırlarına saygı gösterilmesi gerektiğidir. Eğer yatırlara saldırılıp yok edilmek istenirse veya saygısız sözler sarfedilirse, o şahsın ölü iken de kendisini savunabileceği ve koruyabileceğine inanılmaktadır. 8. Kargın Köyü Kargın kelimesi, bereketli, doğurgan anlamına gelmektedir. Reşididdün e göre, Oğuzların Yıldızhan oğullarından Kargın Boyu vardır. Kargın Köyü, 11. asırda ve Anadolu Selçukluları döneminde kurulmuştur(avcı,1987).

Kargın Aşireti nin beyi S. Kalender Veli ye gelerek Efendim, müsaade ederseniz aşiretimin bazı mensupları ile yerleşik hayata geçmek istiyoruz. Zat-ı Alinize de bir hane yapmak istiyoruz, ne buyurursunuz? der. Kalender Veli, Ben ocağımın başında kalmalıyım, fakat oğlum Abdülkadir sizinle gelsin ve orada bir hanesi bulunsun ve sizlerin imamı olsun. der. S. Hacı Ali Türabi nin torunu ile yeni evlenen Abdülkadir, Kargın Aşireti nin beyi ile birlikte 8 haneli bir köy kurarlar(teberoğlu,1998). Bu Türkmenler, Timur ile birleşerek 1402 Ankara Savaşı nda yer almışlar ve savaş sonrasında Tütün Tepesinin dibine yerleşmişlerdir. (Avcı,1987). Bir rivayete göre de Kargın köyünü kuranların atası Hamdi Sultan, babası Kalender Veli ile birlikte önce Cücük Köyüne yerleşmiş ve burada yaşamışlardır. Burada şu anda sadece Hamdi Sultan ın türbesi bulunmaktadır. Köy daha sonra şu andaki yerine taşınmıştır(akçay,1969). Kalender Veli nin oğlu Hamdi Sultan, Hacı Ali Türabi nin torunu ile evlenerek Cücük Çiftliğine ev yaparak yerleşir. Zamanla koyun ve sığır sürülerine sahip olur. Günlerden birgün Hamdi Sultan ın babası Kalender Veli ile Hacı Bektaş Veli onu ziyarete gelirler. Hamdi Sultan, Hacı Bektaş Veli için 300-400 kuzu kurban eder. Hacı Bekaş Veli bunun üzerine Hamdi amma da kuzukıranmışsın,. Bu kadar kuzu kesmene ne gerek var. Bir kuzuyu bizim yememiz için eşin hazırlasın. Ben dua edeyim, siz amin deyin ve diğer kuzular dirilsin der. Sonuçta kuzular dirilip ayağa kalkarak yürümeye başlarlar. O tarihten sonra Hamdi Sultan ın lakabı Kuzukırandır. Nitekim onun soyundan gelenlerin soyadları Kuzukıran, Büyükkuzukıran, Özkuzukırandır(Tebereğlu,1998). Bu menkıbede, bir taraftan Hamdi Sultan erenlerin piri olan Hacı Bektaş Veli ye ne kadar saygı duyduğunu ve değer verdiğini göstermekte, diğer taraftan Hacı Bektaş Veli, israfın yanlışlığı ve tutumlu olmak gerektiği konusunda taliplerine kalıcı bir ders vermektedir. Köyün doğusunda Deliviran(Mutlu) Köyü, batısında Çubuk, kuzeyinde Kızılöz, güneyinde Ömercik köyleri yer almaktadır( Dağıstan,1999). Köye ilk Emiroğulları sülalesi, daha sonra da Memiş Oğulları, Salih Oğulları, İmam Derviş Oğulları, Davut Oğulları, Deli Satılmış Oğulları, Kuzukıran, Kemikkıran Oğulları, Himmet Oğulları sülalesi gelip yerleşmiştir( Avcı,1987). Kargın da halen 70-80 hane yaşamaktadır. Arpa, buğday, fiy, nohut mercimek ekilmekte ve vişne erik yetiştirilmektedir. Bunun dışında köyde besicilik yapılmakta, Şükrü Kuzukıran ın mandrası olup 40-50 büyükbaş hayvanı vardır. Bunun dışında 15-20 aile süt ineği beslemekte ve sütleri Ankara da satmaktadırlar(dağıstan,1999). Kargın, Kalender Veli Ocağı dedelerinin yaşadığı köylerden birisidir. Bu ocağın diğer dedeleri Sele köyünde ikamet etmektedirler. Kargındaki dedelerden bazılarının isimleri şöyledir: Şıh Bayram Kuzukıran, Ahmet Kuzukıran,Hacı Mehmet Kuzukıran, Hamza Engür(Kuzukıran,1998). Köyün Cemevinde sağda, kurban odası, solda, mutfak, ortada erkan odası yer almaktadır. Her cem evinde olduğu gibi erkan odası sağda kadınlar, solda erkekler musfası, ortada kırklar meydanı veya halka vardır. Cemevindeki eşyalara gelince, Hz. Ali, 12 imamlar,

Hacı Bektaş Veli ve Atatürk ün resimleri, halı, kilim, karakazan ve mutfak eşyaları mevcuttur(a.g.g.). Dede Ahmet Kuzukıran(12.3.1998) ın bildirdiğine göre Kargın Köyü Camisi nin 700 yıllık bir geçmişi bulunmaktadır. 1972 yılında Vakıflar İdaresinin para yardımı yapması sonucu cami tamir ettirilmiştir. O tarihe kadar caminin çatısı toprak damlı iken yenilenmiş ve bina betonarme olarak yapılmış ve güzelce sıvanmıştır. Nizamettin Dağıstan a göre, eski Alevilik yok ve sürek bozuldu. Eskiden dedeler bir kötülük yapmadığına dair köydeki kişilere Kur ana el bastırırlardı. Şimdi bazı kötülükleri yapıp yine de cem evine girip törenlere katılabilmektedirler. 9. Kösrelik Köyü Kösreliğin doğusunda Gümerdiyen ve Sarısu köyleri, batısında Elmalı ve Gahir köyleri, kuzeyinde Yukarı Çavundur, güneyinde Dalyasan köyleri vardır(erdem,1999). Köyde kösre(bileği) taşı çıktığı için köye bu ad verilmiştir. Kösrelik Köyünün ilçeye uzaklığı 40 km. dir. Köyün doğusunda Kuşburnu, batısında Aydos Dağı, kuzeyinde Karakuzey, güneyinde Güneyli mevkii yer almaktadır(avcı,1987). Köydeki sülaleler, Çorumlular, Dervişler, Sarıoğlugil, Omarlar ve Aydosoğullarıdır(Avcı,1987). Köyde halen 130-150 arasında nüfus yaşamaktadır(erdem, 1999). Köyde arazi verimsiz ve kurak olması yüzünden tarıma elverişli değildir. Buna karşılık hayvancılık yapılmaktadır. 10 Hane et ve süt için büyükbaş hayvan beslemektedir. Az oranda koyun besiciliği de yapılmaktadır. Halen 3 hanede beslenen koyun miktarı 600 civarındadır(a.g.g.) Köyün yakınındaki Aydost dağında eskiden Atatürk Orman Çiftliği nin mandrası vardı. Buraya koyunlar yazın otlatmak maksadıyla çiftlikten getirilir, kışın Ankara ya götürülürdü. Sonra bu koyunlar gelmemeye başladı ve mandra da yıkıldı(a.g.g.). Kösrelik Köyünde eski bir cemevi bulunmaktadır. Cemevinin altında bir kurban kesim yeri üstte ise sağda mutfak sol tarafta erkan odası bulunmaktadır. 1970 yılında cemevinin üstüne çatı yapılmış ve kiremitle kaplanmıştır(a.g.g). Cemevinde başta Hz. Ali, 12 imamlar, Hacı Bektaş Veli ve Atatürk ün resmi ile Türk bayrağı, kilimler, sünger yataklar, mutfak malzemeleri bulunmaktadır(a.g.g.). Köyün batısında Aydost Dağı nın dibinde Mehmet Tekke adlı bir yatır bulunmaktadır. Söylentiye göre bu şahıs, yaklaşık 200 yıl önce yaşamış Cibali Sultan Ocağından Susuz Köyü eski Dedelerinden Seyit Süleyman ın amcasıdır. Burada deve güderken vefat etmiş ve öldüğü yere gömülmüştür(a.g.g.). Bu türbe birkaç defa onarılmasına rağmen kendiliğinden yıkılmıştır. Türbede adak niyetiyle kurban kesilmektedir(avcı,1987). 10. Kuyumcu Köyü Köyün İlçeye uzaklığı 17 km.dir. Köyün doğusunda Demirci, batıda Susuz, kuzeyde Dalyasan, güneyde Dedeler köyleri bulunmaktadır(erol,1999).

Köy yüksek bir mevkide kurulduğu için iklim, kışın soğuk ve yazın ise serindir. Dağlarda ardıç, meşe ağacı yetişmektedir. Daha önceleri Ankara keçisi yetiştirildiği halde sonra orman idaresinin yasaklaması üzerine bu hayvanın nesli tükenmiştir(kılıç,2001). Bir rivayete göre köyün yeri, daha önce Deliören Köylüleri tarafından yayla olarak kullanılırken daha sonra burada Alevi Maymun Hasan adında birisi göçebe olarak yaşadı. Köyün kurucusu olan Çarıksız Ali, önce Horasan dan Gazianteb e oradan Kırıkkale nin Sulakyurt ilçesinin Faraşlı Köyü ne geldi. Daha sonra bundan 200 yıl önce Kuyumcu Köyü ne gelerek yerleşti(kılıç,2001). Çarıksız Ali nin zamanla Mehmet, Mahmut, Hasan ve Hüseyin adında 4 oğlu dünyaya gelir ve köy bu çocukların torunlarından oluşmuştur. Köydeki sülaleler: Meslihler, Çarıksızlar, Hasanlar, Klimitler, Karaçörekler ve Kabakçılardır(a.g.g). Köy, 12 hane olup nüfusu 25-30 kişi arasında değişmektedir(erol,1999). Eskiden arpa,buğday ve fiğ tarımı yapılmakta idi(avcı,1987) Arazi verimsiz olduğu ve su bulunmadığı için şu anda tarım yapılmamakta fakat büyük ve küçük baş hayvan ve kümes hayvanları beslenmektedir(erol,1999). Köy ahalisinden bir grup Sivas Alevi Ocaklarından Şeyh Şazili Ocağı, diğerleri ise Çubuk yöresi Alevi Ocaklarından Kalender Veli Ocağı talibidirler(kılıç,2001). Köye cemevi yapılmadan önce cem törenleri Ali Kılıç ın evinde yapılıyordu. Fakat Kuyumcu Köyü Yardımlaşma Derneği Başkanı Hüseyin Kılıç ın teşebbüsü ve köylülerin yardımları ile ve imece usulü ile 1995 yılında köyde cemevi inşaatı başlamış ve 1996 yılında bitirilmiştir. Cemevi üç odadan oluşmaktadır. Kapıdan girince sağ tarafta abdest alınacak yerler ve bir ayakkabılık bulunmaktadır. Hemen onun bitişiğinde yine sağ tarafta kiler odası vardır. Kırklar meydanına girdikten sonra sağ taraftaki bir kapıdan lokma odası veya mutfak yer almaktadır(kılıç,2001). Cemevindeki başlıca eşyalar ise başta Atatürk olmak üzere Hz. Ali ve Hacı Bektaş Veli nin resimleri ve Türk Bayrağıdır. Yerler halı ile kaplı olup onun üzerinde sünger minderler ve halı yastıklar vardır. Bundan başka 200 kişiye yemek verilebilecek şekilde yemek takımları bulunmaktadır(a.g.g.). Köyde iki yatır bulunmaktadır., bunlardan birisi, Pabuç Ziyaretgahı adını alır. Burası, başta ağız felci olmak üzere diğer çeşitli hastalıklara yakalananlar tarafından ziyaret edilmektedir. İkinci yatır, İsmail Gökçe Dededir. Bu dede köyün bir bölümünün piridir. Hacı Bektaş Veli nin 9. Postu olan Şeyh Şazili ocağına bağlıdır. Dede aslen Sivaslı olup Ankara da ikamet etmekte iken 1997 yılında vefat etmiş ve kendisinin vasiyeti üzerine taliplerinin bulunduğu Kuyumcu Köyüne gömülmüştür. Bu dedenin henüz türbesi yapılmamıştır (a.g.g.). 11. Mahmutoğlan Köyü Köy,1402 tarihinde yapılan Ankara Savaşı ndan sonra kurulmuştur. Köyün adının Yıldırım Beyazıt ı esir alan Timur un hanı Mahmutoğlan dan aldığı bilinmektedir. Mahmutoğlan Ankara Savaşı ndan sonra bu köye yerleşmiş ve onun zürriyetinden bugünkü köy halkı oluşmuştur. Mahmutoğlan aslında bir pehlivanmış(avcı,1987).

Köyün doğusunda Çit ve Sele köyleri ile Avdullah mahallesi, kuzeybatısında Kuruçay, güneyinde Sarıkoz, kuzeyinde Avcıova köyleri vardır. Köyde kışın 120, yazın ise yaklaşık 200 nüfus yaşamaktadır(yücel,1999). Mahmutoğlan köyünde arpa, buğday, fiy ve korunga ekilmekte ve armut ve vişne yetiştirilmektedir. Bununla birlikte 3-4 aile hariç diğerleri 2-3 süt ineği beslemektedirler(yücel,1999). Köyde ilk cemevi 1960 yılında yapılmıştır. Bu cemevi 1990 da yıkılarak betonarme olarak yeniden yapılmıştır(yücel,1999). 165 metre kare erkan odası, mutfak ve kurban kesim odası olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. Bundan başka bay ve bayanlar için iki adet tuvalet, bir abdest alma yeri bulunmaktadır. Eşyalara gelince Ya Resülallah adı ile başlayan yazı ve 12 imamların temsili resimleri ve sazlar bulunmaktadır. Bunların dışında Karakazan, kilim ve seccadeler mevcuttur(koç,1998). Bundan başka Hz. Ali, Hacı Bektaş Veli, Atatürk ün resimleri ile Türk bayrağı bulunmaktadır. Taban tahta ile kaplanmıştır(yücel,1999). Köyün camisinin 7 asırlık bir tarihi vardır. Köy camisinin mimarının, üç cami yaptırdığı ve en son Ömercik Köyü ndeki camiyi yaptırdıktan sonra vefat ettiği söylenmektedir. Ömercik Köyü adını bu mimardan almıştır. Mahmutoğlan camisindeki 15.yy.eseridir yazısı, bu köyün tarihi hakkında bilgi vermektedir(avcı,1987). 1986 yılında Vakıflar İdaresi ile Mahmutoğlan Köyü Kalkındırma ve Güzelleştirme Derneği nin işbirliği ile restore edilmiş ve ibadete açılmıştır(koç,1998). 12. Meşeli Köyü Daha önceki adının Sarıkurt olduğu söylenen köyün, çevresi Meşelik olduğundan bu adı almıştır. Köye ilk gelen Muratoğlu ve Hüseyinler sülaleleri önce köyün 5 km. ötesindeki Yıkık Cami denilen yere yerleşir ve daha sonra bugünkü yere taşınırlar(avcı,1987). Köyün doğusunda Kuş Sivrisi, batısında Ay Kayası, kuzeyinde Fırın Deresi ve Gök Sekisi, güneyinde ise Aktepe mevkileri bulunmaktadır(a.g.e.) Köyde yaşayan sülaleler şunlardır: 1.Kaderoğulları 2.Kerimoğulları 3.Haydaroğulları 4.Emioğulları 5.Muroğulları 6.Civaoğulları 7.Yanıklar 8.Koçlar 9.Çökelekoğulları 10.İşcanoğulları 11.Çıraklar 12.Çolaklar. Son beş sülale köye sonradan gelmişlerdir. Yanıklar sülalesinden şu anda köyde hiç kimse oturmamaktadır. Bunlar şehre göç etmişlerdir. Çıraklar sülalesi köye imam olarak gelmiştir(koç, 1999). İçinden bir çay geçtiği için köy sulaktır bu sebeple sebzecilik ve meyvecilik yapılmaktadır. Fasulye, kabak,domates ve biber gibi sebzeler ile kiraz, vişne, elma, armut, Hasan Dede üzümü gibi meyveler yetişmektedir. Köyde ayrıca selvi, kavak ve söğüt ağaçları bulunmaktadır(koç,1999). Köyde ayrıca küçük ve büyükbaş hayvan beslenmektedir(avcı, 1987). Köyde okuma-yazma oranı yüksek olup, köyden subay, mühendis, doktor, hakim, öğretmen gibi meslek mensupları yetişmiştir(a.g.e:348).köyden şehre göç sonunda köy boşalmış olup ilkokul kapanmıştır. Şu anda köyün nüfusu kışın 60, yaz aylarında ise yaklaşık 100 kişidir. Son yıllarda emekliler şehirden köye geri dönmektedirler(koç,1999).

Köyde iki cemevi bulunmaktadır. Bu cemevleri yapılmadan önce cem törenleri Satılmış Haydaroğlu nun evinde yapılmakta idi. Bu binanın kapısı halen ayaktadır. İlk cemevi 1958 yılında yapıldı. Bu binanın malzemeleri taş ve kerpiç karışımı olup iki odadan oluşmaktadır. Bunlardan birisi hem kurban kesim odası hem de mutfak olarak kullanılmıştır. Diğeri ise erkan odasıdır. Burada sağ tarafta kadınlar musfası, sol tarafta erkekler musfası ve ortada kırklar meydanı yer almaktadır. Kırklar meydanının ortasında bir ocak bulunmaktadır. Bu bina köyde yapılan törenlerde kullanılmamakla birlikte içinde halen çeşitli eşyalar bulunmaktadır. Bunlar cemevi dışında yapılan adak kurbanları ile türbelerde yapılan kurbanlarda kullanılmaktadır(koç,1999). Yeni cemevi, 1997 yılında hizmete açıldı..bu bina iki katlı modern bir yapı olup hem köy konağı hem cemevi ve hem de gasilhane olarak kullanılmaktadır. Kurban kesim odası ile gasilhane binanın dışında bu binaya ek odalar şeklinde yapılmıştır. Alt katta mutfak ve yemekhane bulunmakta, üst katta cemevi ve muhtar odası yer almaktadır. Yemekler alt kattaki yemekhanede yenilmekte olup yemek önce kadınlara sonra erkeklere verilmektedir. Sadece dede, rehber ve onların yanındaki birkaç kişi dışında burada kimseye yemek verilmemektedir(a.g.g.). Girişe göre muhtar odası sol taraftadır. Erkan odasında ortada kırklar meydanı veya halka, sağ tarafta kadınlar musfası, sol tarafta erkekler musfası bulunmaktadır. Halkada ortada sembolik olarak elektrikli bir ocak yer almaktadır. Cemevinde Hz. Ali başta olmak üzere, 12 İmamlar, Hacı Bektaş Veli ve Atatürk ün resimleri ile Türk Bayrağı vardır. Yerler halıfleks olup üstü seyyar kaucuk kaplamadır. Halkada sırta ve duvara gelen yerler döşemedir(a.g.g). Köye 5 km uzaklıkta Eski Yaylada Eski Yayla Türbesi bulunmaktadır. Buradaki yatırın kimliği hakkında bir bilgi yoktur. Haziran ayında köye hasat için dönülürken burada kurbanlar kesilir. Ayrıca yıl içinde adağı olanlar da burada kurbanlarını keserler. Ayrıca köyün yaslı olduğu tepede evliya nazarlaması vardır. Vaktiyle ermiş bir kişi burayı kutsamıştır. Buraya taşlar toplanmış ve bir işaret oluşturulmuştur. Buradaki ağaçlar kutsal kabul edildiklerinden dolayı kesilmemiş ve oldukça büyümüşlerdir. Burada Hıdrellez de (6 Mayıs) birlik kurbanı kesilmektedir. Bu kesilmezse köye felaket ve kıtlık geleceğini inanılmaktadır. Yine kurak yıllarda bu tepeye çıkılarak yağmur duaları yapılmaktadır(a.g.g.). Köyün doğusunda ve batısında iki türbe bulunmaktadır. Bunların Horasan dan gelen Kuzukıran ve Muradi adında evliyalar olduğu söylenmektedir. Halk burada çeşitli amaçlarla kurban kesmektedir (Avcı,1987). Hacı Murad Türbesinin üzeri kiremitle kaplanmıştır. Buradaki ağaçlara da yine kutsallık nedeniyle dokunulmadığı için ağaçlar alabildiğine büyümüş ve gelişmişlerdir (Koç,1999). Ali Koç, köylerinde cem törenlerinin geçmişte bir süre yapılmadığını şöyle anlattı: 1976-1982 yılları arasında köyden Ankara ya göç eden bazı ailelerin sol düşünceli gençleri, Ankara daki Alevi olmayan sol düşünceli gençlerle de işbirliği yaparak cem için köye gelecek olan dedelerin köye girmelerine engel oldular ve köylülere bu inançların boş olduğunu söylediler. Böylece 6 sene cem törenleri ve türbe ziyaretleri yapılmadı ve kurbanlar kesilmedi. Eskiden huzur ve barış içinde yaşayan Alevi köyleri arasında kavgalar başladı. Bizim köy olan Meşeli ile Demirciköy arasında sınır kavgaları oldu. Bu kavgada Demirciköyden bir kişi öldü ve hem bizim köyden ve hem de Demirciköyden yaralananlar oldu. Sonunda her iki köyden bazı kişiler hapse girdiler. Halk, bunu inançtan, erkandan ve yoldan uzaklaşıldığına bağladı. Daha sonra cem geleneğine dönüldü ve halen bu törenler yapılmaktadır.

13. Ovacık Köyü Köyün tarihi, bazılarına göre Hititler e kadar, bazılarına göre ise Ankara Savaşı öncesine dayanmaktadır. Daha önceki adı azıcık anlamında Acık iken, Cumhuriyetten sonra Ovacık olarak değiştirilmiştir. Ankara Savaşı sırasında köyün etrafının ormanlarla kaplı olduğu söylenir, fakat bugün bu ormanlar yoktur. Yapılan arkeolojik kazıdan başı kopmuş bir aslan heykeli çıkarılmıştır. Bunun Bizanslılar dönemine ait olduğu söylenmektedir(avcı,1987). Köy 81 hane olup köyde ikamet eden nüfus 450 kişidir. Kışın Ankara da oturup yazın köye gelenler oluyor bu sebeple köyün yaz nüfusu yaklaşık 500 kişiyi buluyor(karabacak,1998). Köyde tarımcılık, hayvancılık ve arıcılık halkın başlıca geçim kaynağıdır. Arpa, buğday, nohut, mercimek ve fiğ yetiştirilmektedir. Ayrıca vişne ziraatı gelişmiştir. Şu anda 300 ağaçtan vişne alınmaktadır. Yeni dikilenlerle bu sayı 500 e ulaşmıştır. Bundan başka sebze olarak domates, biber, fasulye, salatalık, kabak; meyve olarak da vişne, ahlat eriği, kuşburnu, alıç ve yaban eriği yetiştirilmektedir. Büyükbaş hayvancılık gelişmiş olup, köyde 200 büyükbaş hayvan bulunmaktadır(kesen,1997). Köyde 3 aile, tahminen 200 kovanla arıcılık yapmaktadır. Bazı aileler Ordu, Erzurum, Van ve Güney-Doğu illerinden bal almakta, bunları toptan ve parakende olarak satmaktadır(a.g.g). Köyde 50 traktör, 15 pikap, 2 minibüs bulunmaktadır. Pikaplar il dışı bal ticaretinde kullanılmaktadır. Köydeki zirai aletler; traktör, römork, pulluk, potas, mibzer, holder, kazayağıdır(a.g.g). Ovacık köyündeki Cemevi, 1973 tarihinde yapılmıştır. Cemevi, erkan odası, mutfak ve kasaphane olmak üzere üç odadan müteşekkildir. 200 den fazla insanı alabilecek kapasitededir. (Karabacak,1998). Cemevindeki başlıca eşyalar: yemek pişirmek için 6 adet karakazan, 300 adet çatal ve kaşık, 150 adet çorba tası, 150-200 arasında servis tabakları,, 30 adet sini bulunmaktadır. 6 adet Hz Ali nin tek resmi, 2 adet Hacı Bektaş Veli ile Hz Ali resmi, 3 adet 12 İmamlarla Hz. Ali resmi, bir de Hz. Ali, Hacı Bektaş ve Atatürk ün birlikte resmi vardır. Ayrıca Atatürk ün tek resmi bulunmaktadır. Bunlardan başka 1 adet saz, 7 adet mum, 120 adet halı ve kilim, 1 adet Allah, Muhammed yazılı saat, 1 adet Ayet el Kürsi Levhası bulunmaktadır. Köyün rehberi, Haydar Güneştir(a.g.g). Köyde daha önce kerpiç yapı küçük bir cami vardı. Köy halkı 1965 yılında bunu yıkarak yerine taştan yeni bir cami yaptırmıştır. Cami yaklaşık 300 kişiyi alabilmektedir(karabacak,1998). Köyde Hacı Bayram Dede ve bunun yanında dört dede yatırı bulunmaktadır. Hacı Bayram Dedenin köyün güneyinde ve köye 500 metre mesafede yatırı bulunmaktadır. Üç dede yatırları: 1.Setlik Dede 2.Karakaya Dedesi 3.Seyidim Dedesi.4.Balca Dede. Bunların yerleri belli olup isteyenler ziyarete gider ve dilek çaputu bağlarlar.(kesen,1997).

Hacı Bayram Dede, Çubuğun Kargın Köyünden gelmiştir ve Seyit Kalender Veli Ocağı dedelerindendir. Hacı Bayram Dedenin pek çok kerametleri anlatılmaktadır: Bunlardan bir tanesi şöyle anlatılmaktadır: Hacı Bayram Dede bir gün Çubuğun Yiğitler Köyüne misafir olarak gider orada köy halkı bunun bir kerametine şahit olur. Kerameti şudur: Ateş kütüğü ile köyün içinde dolaşmıştır. Bunu gören halk bunun dede olduğunu ve bunun bir keramet olduğunu anlamışlardır.(karabacak,1998). Bu menkabe, bütün Anadolu Alevilerinde görülen Alevi dedelerinin ateşe hakim olma inancının Çubuk yöresi Alevilerinde de bulunduğunu göstermektedir. 14.Ömercik Köyü Köyün doğusunda Akkuzulu, batısında Kargın ve Çubuk İlçesi, Kuzeyde Deliören, güneyde Sünnü köyleri bulunmaktadır( Çamur,1999). Ömerciğin kuruluş tarihi kesin olmamakla birlikte Ankara Savaşından önce kurulduğu bilinmektedir. Ankara savaşı köyün çayırı olan Kanlı Yazı kısmında yapıldığı söylenmektedir(koçak, 1997: 8).Bundan 700 yıl önce Ömer isimli mimarın bu köye cami yapmasıyla Ömercik adını almıştır. Bundan başka Mahmutoğlan Köyü camisi ile kesin olmamakla beraber Kutuören Camisini de yapmıştır. Her üç caminin de tarihsel ve sanatsal değeri bulunmaktadır(avcı,1987). Bu açıklamadan anlaşılacağı üzere köyün kuruluş tarihi 700 yıl öncesine dayanmaktadır. Vaktiyle 6 hane olan köye sonradan göç ederek yerleşenler olmuştur. Köye yerleşen sülaleler 1.Çamuroğlu sülalesi 2.Bodukoğulları sülalesi 3. Kaltakoğulları sülalesi 4.İbişoğulları sülalesi 5.Aşıkoğulları sülalesi. Çamuroğlu sülalesi Malatya dan Bodukoğulları sülalesi Ovacık köyünden gelmiştir (Avcı,1987:351). Köyde halen 35-40 hane bulunup yaklaşık 100 nüfus yaşamaktadır(çamur,1999). Ömercik Köyü nün akarsuları, güneydoğu daki Uludere ile yazın kuruyan Kocadere dir (Koçak,97:8). Köyün 2-2,5 km uzaklığında Kocagöl bulunmakta bu göl altından çıkan sularla ve yağmur suları ile beslenmektedir, fakat kuraklık nedeniyle yazın kurumaktadır. Köyde arpa, buğday ekilmekte ve bire sekiz veya on verim alınmaktadır. Bunun dışında meyve olarak elma ve vişne yetiştirilmektedir. Ömercik Köyünde Türkiye Kalkınma Vakfının Örnek Açık Besi İşletmesi bulunmakta ve burada sığır yetiştirilmektedir. Arazi kıraç ve verimsiz olduğu için orman bulunmamaktadır. (Çamur,1999). Ömercik Köyü ile Deliören Köyü arasında Hava işletmesi Radarı bulunmaktadır. Radarın altından yeni otoban geçmekte bu yol Ankara yı Çankırı ya bağlamaktadır. Köyün doğusunda Yediler tepesi bulunmaktadır. Bu tepe 900 m. yüksekliğindedir. Söylentiye göre buraya köyden 7 kişi çıkmış ve bir daha geri dönmemişlerdir. Bu yüzden bu adı almıştır. Köyün doğusunda bataklık vardır. Eskiden köy burada imiş fakat zamanla köy buradan şu andaki yerine taşınmıştır(çamur,1999). Köye ilköğretim, kaymakam Turgut Göle zamanında 1946 dan sonra gelmiş olup, okuma-yazma oranı yüksektir. Köyden subay ve mühendis gibi meslek mensubu yetişmiştir(avcı,1987). Köyde eski bir cemevi bulunmaktadır. Bu üç sene önce Ömercik Köy Derneği tarafından tamir ettirildi. Taş duvarlar betonlandı ve sıvattırıldı. Cemevi üç odadan oluşmaktadır. Sağ tarafta yanyana kurban odası ile mutfak, solda ise erkan odası yer

almaktadır. Cemevinde çok sayıda halı, kilim bulunmaktadır. Özellikle camiye gelen halılardan fazlalıklar cemevine getirilmektedir. Bundan başka Hz. Ali, 12 imamlar, Hacı Bektaş Veli ve Atatürk ün resimleri ile Türk Bayrağı bulunmaktadır(çamur,1999). Ömercik Köyünde köyün 700-800 m. dışında Dede Türbesi veya Dede Çalısı Yatırı bulunmaktadır. Köydeki adak kurbanları burada kesilmektedir(çamur,1999). 15. Sarıkoz Köyü 1402 Ankara Savaşı ndan sonra Yıldırım Beyazıd ı yakalayan Mahmut Pehlivan, Mahmutoğlan Köyüne yerleşir. Yıllar sonra hizmetçilerinden biriyle kız kardeşini evlendirir. Düğün hediyesi olarak da bu köyün yerini verir. Kızkardeşi sarışın olduğu için buranın adı Sarıkız olur, daha sonra Sarıkoz a dönüşür(avcı,1987). Köy, ilçeye12 km. uzaklıkta olup, çevresinde Saraycık, Tahtayazı, Yazlıca, Sele ve Mahmutoğlan Köyü vardır(a.g.e.). Köyde şu anda yaklaşık 50-55 kişi ikamet etmektedir(gülden,1999). Sarıkoz Köyünde arpa, buğday, fiy ekilmekte; elma armut ve vişne yetiştirilmektedir. 5-6 hane yaklaşık 60 büyükbaş hayvan beslemektedir. Kemal Gülden, 150 koyun ve 50 keçi beslemektedir(gülden,1999). Sarıkoz Köyü Cemevi, 1978 tarihinde yapılmıştır. Erkan odası ve mutfak olmak üzere iki odadan oluşmaktadır. Cemevindeki eşyalar ise, Hz Ali ve 12 imamların resimleri ile Atatürk ün resmi bulunmaktadır. Bunların dışında karakazan, halı, kilim, anfi soba ve mutfak eşyaları bulunmaktadır(durmuş,1998). Köydeki caminin yapılış tarihi 1947 dir. Bu cami 1993 yılında Ahmet Özen ve Cemal Özmen tarafından tamir ettirilmiştir(durmuş,1998). 16. Sele Köyü Bu köy Çubuk ilçesine 16 km. uzaklıkta olup, Çubuk II Barajı nın hemen üst tarafındadır. Güneyinde Tahtayazı ve Susuz köyleri, doğusunda Çit, Kuzeyinde Sarıkoz köyü ile çevrilidir. Çubuk II barajı köyün batı sınırını çizer. Köy dağlık olup, engebeli bir arazi yapısına sahiptir. Çevre meşe ağaçları ile kaplıdır. Aydos dağından çıkan çay, köyü ikiye ayırmaktadır. Arazi içinde birkaç tane küçük gölcük vardır.(koçak,1998). Köyün kuruluş tarihi, 1211 yılında Seyit Siyami ve oğlu Kalender Veli nin Horasan dan gelerek köye yerleşmesiyle başlar. Kalender Veli, savaşta askerlere sele ile su taşıdığı için, köy bu adı almıştır. Kalender Velinin köyde türbesi bulunmaktadır.(a.g.y.). Halk inanışına göre Seyit Kalender Veli, zaman ve mekanı aşarak Mekke ye gidip orada Cuma namazını kıldırmıştır. Anadolu nun Türkleşmesinde Kalender Veli nin büyük yardımları olmuştur. Bundan dolayı Cücük ve Taşpınar köyleri civarını 4. Kılıçarslan bir fermanla kendisine vermiştir(teberoğlu,1998). Gerek Seyit Siyami ve gerekse Seyit Kalender Veli yaşadıkları dönemde akıl hastalarını tedavi ederek bu konudaki kerametlerini göstermişlerdir. Onların ölümlerinden bugüne kadar yine Alevi-Sünni bütün halk akıl hastalarını bu türbelere getirirler ve hastaların bu şekilde

tedavi edildiğine inanılır ve tedaviden sonra buraya gelinerek kurbanlar kesilir. Yine çocuğu olmayan halk bu türbeleri ziyaret ederler(akçay,1969). Kalender Veli Ocağı dedeleri, Çubuk Yöresindeki Cibali ve Türabi ocaklarının piri, Seyit Mehmet Abdal, Seyit Hacı Murat Veli ocaklarının mürşididir. Kalender Veli soyundan gelen Sele deki dedeler Atamanlar, Kalenderler, Yurdakadimler ve Bozkıranlar sülalelerinden gelmektedir. Yakın geçmişte tespit edilen dedelerin isimleri şöyledir: Şükrü Ataman, Cemal Ataman, Cafer Kalender, Yahya Kalender, Kadir Kalender, Mustafa Kalender, Hasan Kozkıran, Hüseyin Kozkıran, Şükrü Yardakadim, Veli Yurdakadim, Kadir Yurdakadim, Hamdi Yurdakadim dir(yurdakadim, 2001). Köyün nüfusu 28 kişi olup, bayram ve yaz tatillerinde artmaktadır. Emekliler tekrar köye dönmeye başlamıştır. Köyün geçim kaynağı tarımdır. Kıraç arazide arpa, buğday, yulaf, mercimek vb. tahıl; sulak arazide ise, sebze ve meyve yetiştirilmektedir. Küçük çapta büyük ve küçükbaş hayvan yetiştirilmektedir.(a.g.y). Eskiden köyde cem törenleri Çubuk çevresinde hem Alevilerin hem de Sünnilerin şıhı olan Mustafa Kalender in(muhtar Arif Kalender in babası) evinde yapılırdı(yurkadim,1999). Köydeki cemevi inşaatına 1986 yılında köyün ileri gelenlerinden Satılmış Yıldız ın önderliğinde başlanmış, 1991 yılında hizmete açılmıştır. 200-250 kişilik olup, kültür merkezi niteliğindedir(koçak,98). Cemevine ilk girişte ayakkabıların konulduğu bir koridor, sağ tarafta kesimhane ve onun bitişiğinde bir mutfak bulunmaktadır. Solda ise sigara içilen bir dinlenme odası ve onun bitişiğinde kilerlik yer almaktadır. Ortada erkan evi bulunmaktadır. Bütün cemevlerinde olduğu gibi sol tarafta kadınlar musfası, sağ tarafta erkekler musfası ve ortada halka veya kırklar meydanı bulunmaktadır(yurdakadim,1999). Cemevindeki eşyalar: karakazan, 150 den fazla çatal, kaşık ve tabaklar, Hz. Ali ve iki yanında Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin in ve Hacı bektaş Veli ile Atatürk ün resimleri vardır. Yerler boydan boya halı ile döşelidir. Halka, kadınlar ve erkekler musfalarında yastıklar bulunmaktadır(a.g.g.). Köyde sözlü kültür, yörede olduğu gibi gelişmiş olup sazı, sözü ve şiiri olanlar çalıp, söyleyip, yazmaktadırlar. Ozan Hamdi Kalender, yazdığı şiirlerini bir kitapta toplamıştır. Bundan başka köy muhtarı Arif Kalender zaman zaman şiir denemeleri yapmaktadır(koçak,1998). 17. Sarısu Köyü İlçeye 42 km uzaklıkta olup doğusunda İnceboyun, batısında Kocagöl ve Kösrelik Köyü, kuzeyinde Tepe Köy, Gına Hasan, Gümerdiğin köyleri, güneyinde Dalyasan bulunur. Sarısu, Aşağı ve Yukarı Sarısu olmak üzere iki köydür(avcı,1987). Köye ilk olarak Gerdaklı sülalesi gelip yerleşmiştir. Diğer sülaleler: 1.Tekaütler 2. Abbaslar 3.Tokmakgiller 4.Dandırlar 5.Müdürler 6.Yalamalar 7.Caferler 8.Keller 9.Topçugiller 10. Sarıoğlangiller 11. Kulalar 12.Aşakılar 13.Mollaosmangil 14.Babagiller 15.Cicigiller(Avcı,1987).