KOBİ'LERE YÖNELİK DESTEKLER SEMİNERİ



Benzer belgeler
Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız ve Değerli Konuklar,

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım..

SANAYİ LOKOMOTİF SEKTÖR OLMAKTAN ÇIKTI

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

TBD Antalya Şube Başkanı Akyelli: Özellikle yazılımcıların yatırımlarını Antalya da yapmamaları için hiçbir neden yok

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Hepinizi Şahsım, Yönetim Kurulum ve etkinliğe emeği geçenler adına selamlıyorum.

2 Ekim 2013, Rönesans Otel

Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları,

TÜBİSAD Bilişim Çözümleri Platformu

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti

KOBİ ler Nefes alacak / Ankara. TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata

T.C. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Mehmet TEZYETİŞ OSTİM Hizmet Merkezi Müdürü

On Combatting Youth Unemployment in Accession Countries: Common Problems, Common Solutions

Temiz üretimin altı çizilmeli ve algılanması sağlanmalıdır

5 soru-cevap:layout 1 4/28/11 12:14 PM Page 201 CEVAPLAR VE PARALEL OTURUM I SORULAR 201

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

KRİZ ÖNCESİNİN TEK İYİ HABERİ

Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı. Dr. Vahdettin Ertaş. Finansal Erişim Konferansı. Açılış Konuşması. 3 Haziran 2014

Sentez Araştırma Verileri

YÖNETİM KURULU BAŞKANI MUSTAFA GÜÇLÜ NÜN KONUŞMASI

Sayın Uşak Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Üyelerimiz ve Meslek Komite Başkanlarımız;

Faktoring sektörü 76 milyar TL işlem hacmi ve reel sektöre sağladığı 12,4 milyar TL ile Türk ekonomisine destek veriyor

AKSARAY TİCARET VE SANAYİ ODASI

BÖLGESEL TİCARET TOPLANTISI İZMİR

SAYIN BAKANIM SAYIN BAŞKAN OTOMOTİV SANAYİİ DERNEĞİ NİN SAYGIDEĞER TEMSİLCİLERİ DEĞERLİ MİSAFİRLER VE KIYMETLİ BASIN MENSUPLARI

İLK 250 BÜYÜK FİRMA NE KADAR KÂR EDİYOR?

Ana Sponsor. Altın Sponsorlar.

Referans Araştırması Formu

KALKINMA BANKALARI ARASINDA İŞBİRLİĞİ

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ 1 / 7

İŞLETME FAKÜLTESİ İŞLETME MÜHENDİSLİĞİ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ (UOLP) EKONOMİ İŞLETME (UOLP) İSTANBULTEKNİKÜNİVERSİTESİ

AKSARAY TİCARET VE SANAYİ ODASI

Değerli Yöneticiler, son yıllarda vergi incelemeleri büyük ölçüde bu konu etrafında dönmeye başladı.

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

08 Kasım Ankara

Küresel Katılım Finans Zirvesi (GPAS) Haliç Kongre Merkezi Kurum ve Sivil Toplum Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

Türkiye ye Yönelik Beklentiler Olumsuz Olamaz

Başbakan Sayın Binali YILDIRIM KANAAT ÖNDERLERİ VE STK İLE BULUŞMASI KAYSERİ


MÜSİAD 2 EXPO BY QATAR DOHA Exhibition and Convention Center. Değerli Yönetim Kurulu Üyelerim, Sektör Kurulu Başkanlarım,

KOBİ LERE YÖNELİK KOSGEB DESTEKLERİ

1. Stratejik Yol Haritası Hazırlanarak Yararlanılabilecek Destekler

İSO YÖNETİM KURULU BAŞKANI ERDAL BAHÇIVAN IN KONUŞMASI

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

DTİK TÜRK GİRİŞİMCİLER KURULTAYI. Gala Yemeği Konuşması. Ömer Cihad Vardan, DEİK Başkanı. 26 Mart 2016, İstanbul

Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 60

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

Yavuz Bayülken Tarafından Hazırlanıp Sunulan Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmeleri Başlıklı Rapor Üzerine Görüşler

MÜSİAD TEKİRDAĞ ŞUBESİ GENEL KURULU Sayın Valim, Kaymakamım, Büyükşehir Belediye Başkanım,

KAYSERİ ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ (KAYHAM) STRATEJİK PLAN ( )

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

İŞLETME VE YÖNETİM BİLİMLERİ FAKÜLTESİ GİRİŞİMCİLİK BÖLÜMÜ

KOSGEB DESTEK MODELLERİ. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı

SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ VE İHRACAT STRATEJİK PLANI

Türkiye İstişare Toplantısı. Hayvancılıkta Kalkınma MÜSİAD Kasım 2017

GÜZ DANIŞMANLIK'ı sizlerle tanıştırmak ve faaliyetlerini sizlerle paylaşmaktan onur duyuyorum.

Değerli İhracatçılar, Değerli Basın Mensupları,

DTİK TÜRK GİRİŞİMCİLER KURULTAYI. Açış Konuşması. Ömer Cihad Vardan, DEİK Başkanı. 26 Mart 2016, İstanbul

Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir.

T.C. Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı

Sponsor Ol Rengini Seç Kendini Göster

Yine yapmak istediklerimizden birisi olan, spesifik sektörlerde, belki daha az, ama daha etkin iş adamları seyahatlerini önemsiyoruz ve buna

Hepinizi Şahsım, Yönetim Kurulum ve etkinliğe emeği geçenler adına saygıyla selamlıyorum.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK POLİTİKASI. Sürdürülebilirlik vizyonumuz

Page 1 of 6. Öncelikle, Edirne de yaşanan sel felaketi için çok üzgünüz. Tüm Edirne halkına, şahsım ve üniversitem adına geçmiş olsun demek istiyorum.

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı


Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

ÇANTA VE KIRTASİYELER ONİKİŞUBAT TAN

LİDER DEĞİŞİRKEN. Prof. Dr. Necmi Gürsakal ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ İ.İ.B.F. ÖĞRETİM ÜYESİ

KOSGEB DESTEKLERİ NEVŞEHİR TİCARET VE SANAYİ ODASI

İSLAM KALKINMA BANKASI SERMAYE PİYASASI KURULU ORTAK KONFERANSI

İTO Başkanı İbrahim Çağlar: İstanbul yerli ve yabancı yatırımcıya muazzam fırsatlar sunuyor

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

ÜÇÜNCÜ TÜRK KENEŞİ İŞ FORUMU. (24 Ekim 2014, Nahçıvan) TÜRK KENEŞİ GENEL SEKRETERİ RAMİL HASANOV UN İŞ ADAMLARINA HİTABI

İŞLETME FAKÜLTESİ İŞLETME MÜHENDİSLİĞİ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ EKONOMİ İŞLETME (UOLP) İSTANBULTEKNİKÜNİVERSİTESİ.


2. Gün: Stratejik Planlamanın Temel Kavramları

KOBİ'LERE YÖNELİK DEVLET DESTEKLERİ VE FİNANSAL AVANTAJLAR

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

B Ö L G E S E L. TİM Akademi İzmir Panelinden İzlenimler. Hande UZUNOĞLU

MÜSİAD İSVİÇRE Değerli Yönetim Kurulu Üyelerim, Şube Başkanlarım,

İNTERNETTE B2B İLE İŞİNİZİ BÜYÜTÜN SEMİNERİ

SUNUM DOSYASI Ankara 2010

İstihdamın teşviki ayrı olacak

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ

TÜRK-ARAP SERMAYE PİYASALARI FORUMU 2013 TÜRKİYE

GENEL BİLGİ. KOBİ ler ve KOSGEB

Transkript:

İSTANBUL TİCARET ODASI KOBİ'LERE YÖNELİK DESTEKLER SEMİNERİ 21.04.2005 YAYIN NO: 2005-24 İstanbul, 2005

Bu eserin yayın hakları İstanbul Ticaret Odası'na (İTO) aittir. Eser üzerinde 5846 sayılı FSEK tarafından sağlanan tüm haklar sınırlıdır. İTO'nun ve yazarın adı belirtilmek koşuluyla eserden normal ölçüde alıntı yapılabilir. İTO'nun yazılı izni olmadan eserin tamamı veya bir bölümü fotokopi, faksimile veya başka bir araçla çoğaltılamaz, dağıtılamaz, elektronik ortamlarda ticari ya da başka bir amaçla kullanılamaz. İstanbul Ticaret Odası: 03.09.01 KOB KOBhere Yönelik Destekler İstanbul, 2005J44 sayfa 1.YATIRIM TEŞVİK I. KOBİ DESTEKLERİ II.YATIRIM DESTEKLERİ. DEVLET DESTEKLERİ IV.TEŞVİK BELGELİ YATIRIMLAR V. AR-GE DESTEKLERİ VI. İHRACAT DESTEKLERİ VII. SEMİNER VIII. İTO ISBNNO:975-512-985-5 Türkçe Reşa d iye Cad. Eminönü/İstanbul İTO BİLGİ HATTI (212) 455 61 61 www.ito.org.tr İTO yayınları için ayrıntılı bilgi Bilgi ve Doküman Yönetimi Şubesi Dokümantasyon Servisinden alınabilir. Tel: (212) 455 63 29 Faks: (212) 512 06 41 E. Posta: ito.yayin@ito.org.tr Web: www.ito.org.tr BASKI CAN AJANS Reklam, Tasarım, Matbaacılık Tel:(212)-577 49 12 Faks: (212)-577 49 44 canajans_@hotmail.com

ÖNSÖZ "Rekabet" kavramının, gündemin ön sıralarındald yerini koruduğu günümüz dünyasında, ancak araştırma-geliştirme faaliyetlerine önem veren, markalaşma bilincine sahip olan işletmeler dünyaya açılabilmekte ve ülke ekonomisine katma değer sağlayabilmektedirler. Bu özelliklere sahip işletme sayısının artmasının dünya pazarlarından alınan payın büyümesine, refah seviyesinin artmasına, istikrarın yakalanmasına ve sorunların çözümüne katkıda bulunacağı muhakkaktır. Rekabet ortamında güçlü olmanın en önemli parametrelerinden biri de eğitimdir. KOBİ'lerimizin bilimsel metodlarla yönetilmeleri, teknolojiye uyum sağlayabilmeleri ve sağlıklı büyüyebilmeleri, iyi eğitim almış, hızlı ve doğru şekilde iş yapan elemanlar ve doğru yönetim politikaları ile sağlanacaktır. Ancak ekonomik gelişmenin öncüsü olan KOBİ'lerimizin, refah seviyelerini yükseltebilmeleri Dünya pazarlarındaki paylarını arttırabilmeleri, uluslararası firmaları yakalamaları kısaca rekabet edebilmeleri için belirli desteldere ihtiyaç duyduklarıda bir başka gerçektir. Odamızca, bu yöndeki çeşitli çabalara katkıda bulunmak ve KOBÎ'lerimizi mevcut desteklerden ne şekilde yararlanabileceklerine ilişkin olarak bilgilendirmek üzere "KOBİ'lere Yönelik Destekler" semineri düzenlenmiştir. Anılan seminerimizin gördüğü ilgi üzerine, yapılan konuşmaların yazılı hale getirilmesinin ve bu şekilde etkinliğe katılamamış üyelerimize de yararlı olunmasının doğru olacağı düşünülerek, bu yayın hazırlanmış ve ilgililerin istifadesine sunulmuştur. Gerek seminerin, gerekse de bu yayının gerçeldeştirilmesine katkıda bulunan KOBİ-Araştırma ve Geliştirme Şubesi çalışanlarına teşekkür ederim. Genel Sekreter Dr. Cengiz ERSUN

İÇİNDEKİLER Açış Konuşmaları Oturum Başkanı Prof.Dr. Metin Yerebakan 7 Selçuk Tayftın Ok 7 (İstanbul Ticaret Odası Genel Sekreter Yardımcısı) Erkan Gürkan 11 (KOSGEB Başkanı) Ahmet Şenkal 24 (ÎTO Sanayi Şubesi Müdürü) LOturum Mustafa Kaplan 26 (KOSGEB İstanbul İkitelli İşletme Geliştirme Merkez Müdürü) KOBİ'lere Sağlanan Destekler Sırrı Baykal 34 (T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Teşvik ve Uygulama Uzmanı) Yatırımlara Sağlanan Devlet Destekleri Mustafa Toy 38 (Türkiye Kalkınma Bankası A.Ş. Proje 1 Müdürü) KOBİ Teşvik Belgeli Yatırımlara Sağlanan Destekler

Ali Cemal Ünen 41 (Türkiye Kalkınma Bankası A.Ş. Kredi 1 Müdürü) KOBÎ Teşvik Belgeli Yatırımlara Sağlanan Destekler Mahmut Kiper 45 TIDEB Alan Koordinatörü Ar - Ge Faaliyetlerinin Desteklenmesi Emrah Sazak 51 (T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı - Dış Ticaret Uzmanı) İhracata Yönelik Devlet Destekleri Soru - Cevap 57 Ek 1: Sunumlar 87

AÇILIŞ KONUŞMALARI Prof.Dr. Metin Yerebakan Oturum Başkanı Bilindiği üzere, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelere dönük çalışmalarımız iş programımızda önemli bir yer tutmaktadır. Bu çalışmalarımız çerçevesinde KOBİ'lerimize dönük destekleri, teşvikleri, güncel durumuyla bir ele alalım, inceleyelim istedik. Bu ilgiye çok da teşekkür ediyoruz. Sanıyorum biraz sonra toplantıyı Odamız adına açacak olan Odamız temsilcisi size bu konuda bilgi verecektir. Ama ben sizin değerli vakitlerinizi hem almak istemiyor ayrıca konuşmacılara ve sizin soru cevaplarınıza yeteri kadar cevap ayırmak için kısa kesmek istiyorum. Tekrar hoş geldiniz diyorum ve toplantımızı açmak üzere İstanbul Ticaret Odamızın Genel Sekreter Yardımcısı Sayın Selçuk Tayfun Ok Beyefendiyi kürsüye davet ediyorum, buyurun Selçuk Bey. Selçuk Tayfun Ok İstanbul Ticaret Odası Genel Sekreter Yardımcısı Açış Konuşması Efendim hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum, şahsım ve İstanbul Ticaret Odası adına, özellikle Başkanımız Sayın Murat Yalçmtaş adına da yine hem özrümüzü hem de saygı ve selamlarını iletiyorum sizlere, kendisi Odamızın Olağanüstü Meclis Toplantısı nedeniyle, katılma olanağı bulamadı, özellikle kendisi gelmek istiyordu, ama olmadı. Ben onun adına tekrar sizlere özürlerimizi iletiyorum. İnşallah başka bir toplantımızda, kendisi de sizlerle bir araya gelmeyi arzu ediyor. Bilindiği üzere İstanbul Ticaret Odası'nın faaliyetlerinin içerisinde en çok yer tutan konu. Küçük ve Orta Boy İşletmelerimize, kısaca KOBİ dediğimiz işletmelerimize dönük hizmetler ve bu hizmetler içerisinde en çok yer ayırdığımız emek verdiğimiz konu da. Küçük ve Orta Boy üyelerimizin güncel iki gelişme konusunda bilgilendirilmesi, birikimlerinin güncelleştirilmesi ve

özellikle çağdaş uygulamaların Küçük ve Orta Boy İşletmelerimize adaptasyonunun hızlandırılması bakımından yaptığımız çalışmalardır. Bu çalışmalar içerisinde de bugünkü düzenlediğimiz seminerler ve bilgilendirme toplantıları ağırlık kazanıyor. Bugünkü çalışmamız yine bilgilendirme çalışmaları içerisinde belki sizlerin en çok ihtiyaç duyduğu konulardan birisi ve bugünkü toplantıya ilginiz bizi son derece memnun ediyor. Biz normal şartlarda, genellikle bu tür toplantılarımızı, 100, 150 kişilik bir katılımla yaparken, bugün fark ediyorum ki, bu toplantı salonu 200 kişilik, ayakta olanlar ve dışarıdakilerle birlikte demek ki aşağı yukarı 400 e yakın bir katılım var. Ben bu ilgiden aldığım cesaretle sizlere odamız adına şunu belirtmek isterim ki, toplantının aynısını, olanak bulursak, aynı konuşmacılarla sizlere bir ay içerisinde tekrar yapmayı arzu ettiğimizi belirtmek isterim. Demek ilgi var, bu konuda bir bilgilenme ihtiyacı var. Bunu gidermeye elimizden geldiğince çaba sarf edeceğiz. Bugün gerçekten burada hem KOSGEB Sayın Başkanı ve değerli Yöneticileri ve hem de Sayın Prof Dr. Metin Yerebakan ve diğer konuşmacılarımız hepsi kendi alanlarında gerçekten bunu latife olsun diye söylemiyorum, gerçekten deneyimli, birikimli ve sizlere son derece yararlı bilgiler verebilecek uzmanlardan oluşmaktadır. Sizlere tavsiyem onları burada bulmuşken, hep beraber aklınızda kalan bütün soruları sormanızdır, toplantılarımızda sizlerin talepleri doğrultusunda, konuşmacılarımızın kendi konuşma sürelerini olabildiğince kısıtlayarak, soru ve cevaplara daha çok süre ayıran bir seminer, toplantı düzenimiz var, o bakımdan en son bölümdeki tartışma bölümünde, soru cevaplarda, sizlerin bütün sorularınıza açıklık getirilmeye çalışılacaktır. İstanbul Ticaret Odası olarak bizi, KOBİ'lerle ilgili pek çok çalışmamız var diye belirtmiştim. Gerçekten Türkiye'de KOBİ anlayışı ve tanımı, özellikle son 10 yılda büyük önem kazandı, gerçekte Türkiye'nin % 99 u KOBİ'dir. İmalat sanayinde veya hizmet sektöründeki şirketlerimizin % 99 u KOBİ niteliğindedir, yani bir anlamda ekonominin sayısal anlamdaki verileri tam olarak yargımızı

kuvvetlendirir anlamda olmasa da çünkü istihdamda, ihracat ve vergideki birtakım performanslar, KOBİ paymm düşük olduğunu gösteriyor ise de gerçekte tüm üretimin KOBİ geçtiği, KOBİ'lerin üzerindeki dış ticaret sermaye şirketleri ve/veya grupların ana şirketleri vasıtasıyla pek çok performansın, vergi, dış ticaret konusunda ortaya çıktığını diklcate aldığımızda, gerçek anlamda Türkiye ekonomisinde büyük bölümünün KOBİ'ler tarafından gerçekleştirildiğini biliyoruz. Zaten bir başka özelliği daha vardır KOBİ'lerin, yine hepimiz biliyoruz ki, özellikle gelişen ekonomilerde, gelişmekte olan ülkelerde, esnek ve çabuk karar verip, çabuk uygulayabilen özellilderi nedeniyle, KOBİ'ler ekonomi için de, ekonomi hayatı için de tartışılmaz ve vazgeçilmez niteliklere sahip bir şirket tipidir. O bakımdan esneklik anlamında ülke ekonomisine bir başka boyut kazandırabilen şirketlerdir. Bu sebepten KOBİ'leri koruyup, kollamak da İstanbul Ticaret Odası ve kamu kuruluşları açısından vazgeçilmez bir görevdir. Bu görevi de gerek İstanbul Ticaret Odası ve gerekse diğer odalar ve özellikle kamu başta KOSGEB olmak üzere diğer kamu kuruluşları, buna ülkemizin olanakları çerçevesinde gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Tabii ülkemizin olanakları dediğimiz zaman da en önce aklımıza gelen parasal, fınansal olanaklar, yine ülkemizin uzun yıllardır bir kriz zinciri içerisinde yaşamını sürdürdüğü, ekonominin zorluklar içerisinde düzlüğe çıkartılma çabalarının, değişik hükümetler döneminde sürdürüldüğü, bu konuda zaman zaman başarılı, zaman zaman başarısız olunduğu yine hepimizin malumu. 2001 krizinin özellikle Türkiye'de en azından bizim kuşakların hatırladığı en ciddi kriz olduğunu biliyoruz. Bu kriz nedeniyle, hem büyük, hem küçük şirketlerimiz hem de fınans sektörümüz büyük zarar gördü ve bunun yaralarını sarmaya çalışıyoruz, belli bir noktaya geldik. Bazı konularda hala yapılacak pek çok iş var, ama parasal anlamda, devletin Küçük ve Orta Boy İşletmelerimize teşvik anlamında sağlayabildiği, parasal teşvik anlamında sağlayabildiği kaynaklar sınırlı ve tabii sınırlı olan kaynakların rantabl kullanılabilmesi ve hak ettiği yere gidebilmesi çok büyük bir sorumluluk gerektiriyor. Kamu kuruluşları açısından, burada birtakım hem işletme düzeyinde, hem de

uygulamacılar anlamında sıkıntılar var. Bunlarda biz aracılık yaparak, bu sorunları olabildiğince çözmeye çalışıyoruz ama tabii sıkıntılarımız mevcut. En azından kaynaklar yetersiz. Belirttiğimiz gibi, işte teşvik düzenine ilişkin birtakım eleştirilerimiz var. Şu andaki mevcut teşvik sisteminin, ülkemizin ihtiyaçlarını karşılamadığına ilişkin, hepinizin bildiği, kamuoyuna da yansımış, görüşlerimiz var. Bu çerçevede yapılan çalışmalara çeşitli katkılarda bulunuyoruz, önümüzdeki yıllarda bu teşvik sisteminin belki daha farklı bir sistematiğe kavuşturulması bakımından yapılabilecek olanlar var, hükümet bu konuda değişik hazırlıklar içerisinde, önümüzdeki yıllarda umuyoruz ve diliyoruz ki, teşvik sistemimiz bizi daha tatminkar boyutlara götürebilecek bir yapıda olacaktır. Ben sözlerimi daha fazla uzatmak istemiyorum. Çünkü biraz sonra Sayın Gürkan da belki benimkine benzer bir konuşma yapacaktır. O bakımdan tekrarlamamak ve uzmanların alanlarına girmemek bakımından, ben sözümü burada tamamlıyorum, katıldığınız için çok teşekkür ediyorum. Son cümle olarak sizlere bu çalışmalarımızda bize yol gösterecek, rehberlik yapacak görüş ve önerilerinizi samimiyetle beklediğimizi belirtmek istiyorum. Gerçekten sizlerden alacağımız görüş ve öneriler, bizleri çalışmalarımızda besleyecektir, bizler, sizlerin hizmetindeyiz, bunu bilmenizi istiyoruz, odamıza gelerek, faks göndererek, elektronik posta ile, her türlü sorunuzu ve önerilerinizi almayı beklediğimizi bir kere daha ifade ederek, hem KOSGEB'e bu toplantı için bizle işbirliği yaptıkları için hem de diğer kamu kuruluşlarımızın temsilcilerine, konuşmacılarımıza katkıları için teşekkür ediyor, sizlere de bu toplantının yararlı geçmesini diliyorum, teşekkür ederim. Oturum Başkanı: Efendim Selçuk Beye teşekkür ediyoruz. Şimdi KOSGEB'imizin değerli Başkanı Erkan Gürkan Beyefendiyi alacağız, efendim Sayın Başkanım, istediğiniz kadar size konuşma süresi, buyurunuz efendim.

Erkan Gürkan KOSGEB BAŞKANI Baylar, bayanlar, değerli basın mensupları, sizlerle beraber olmak tabii bizi çok memnun ediyor. Ama ben bugün epeyce bir heyecanlandım, çünkü İstanbul'da bu kadar geniş bir katılımlı bir toplantıda bu boyutta bulunmamıştım. Anadolu'nun dört bir köşesinde bulunduk, binlerce sanayici ile beraber olduk ama, İstanbul Türkiye için çok önemli kritik bir yer. Ve burada oluşacak hava ve motivasyon bizim de hareket tarzımızı, arzumuzu, isteğimizi, şevkimizi şekillendirecek, o yüzden ben buradaki toplantının Sayın Başkan ve diğer konuşmacı arkadaşlarla birlikte. Sayın İstanbul Ticaret Odası yöneticileriyle beraber hayırlara vesile olmasını diliyorum. İnşallah vatana, millete faydalı sonuçları olan bir çalışma ve toplantı olur. Sayın Başkan'ın ve değerli dostumuzun söylediği noktadan yola çıkarsak, konuşmaya başlanıldığında arkası kesilmiyor, bu arkası kesilmemesiyle alakalı durum, sizlerle alakalı, yani sizden gazı aldığımız zaman konuşma devam ediyor, İnşallah sizleri fazla yormadan ve memnun eden bir toplantı olur. Değerli dostlar, Türkiye'de KOBİ'lerle ilgili problemler nelerdir diye sorulduğunda, hemen ilk planda tanımlamamız olmamakla birlikte, tanımda da problem yaşanır. Bu problemi nasıl aşacağız diye hep sorgudan geçilir. KOSGEB İdaresi Başkanlığı'nın bir tanımı var. Kanuni bir tanımı ama. Meclisten geçen yeni bir yasa ile birlikte Sanayi Bakanlığımız bu konuda yetkinleşti biliyorsunuz ve Avrupa Birliği uyumu ile ilgili ve diğer süreçlerle ilgili tam yetkiyle Sanayi Bakanlığımız yönetmelik hazırlayacak ve sonrasında alınan kararlarla süreç devam edecek. Ama bana KOBİ kimdir diye sorduklarında, aslında çok kısıtlı, kriterleri birçok boyutuyla koyulması mümkün olan bir şey, ama ben farklı bir yerden bakıyorum. Hatta, KOBİ deme ifadesini de zayıf buluyorum. KOBİ de Türk sanayisinin ruhunu anlatmıyor. Evet, toprağın bağrından gelen, enteresan bir ruhsal yapı var. Ben o tanımı öyle görmek istiyorum. İsterseniz kısaca size nasıl baktığımızı anlatayım. Ama önce

tırnak içinde bir şey söylemek istiyorum. Konuşmalarımı yaparken Mevlana'nın bir sözünden yola çıkarak bilgilerimi aktarıyorum. Söylenen söz, kalpten çıkarsa, kalbe kadar gider. Eğer ağızdan çıkarsa, kulağı bile aşmaz diyor. Şimdi böyle bir düsturla ben anlattığım zaman, kendi içimde bir heyecan hissediyorum, sonra da kendi sınırlarım belki biraz daha rahatlıyor, geniş bir hareket alanı elde ediyorum. Bazen bu şov gibi algılanıyor. Değerli dostlar, bizim sizlerden, yani bizi burada dinleyen dostlardan ve bu sürecin sonucunda ortaya çıkacak katma değerden şahsımız adına hiçbir talebimiz yoktur. İdare Başkanlığını da buradaki dostlarımıza inandığımız için yapıyoruz. Yani Türk Sanayisine ve Türk Devleti'nin güçlenmesine, bu anlamda oturduğumuz yerin tarihinin ne zaman biteceğine ait kriterleri bile söyleyecek kadar rahatız, güç vermeye başladığımız zaman devam ediyoruz, güç aldığımız zaman terk ediyoruz. Mesele bu milletin güçlenmesi ve küresel dünyada güç olmasıdır. KOBİ kimdir diye sorulduğunda, Avrupalılar diyorlar ki değişimin motorudur. Ben değişimin ve ayakta kalmanın ruhudur diyorum. Eğer motor derseniz mekanik bir algı elde edersiniz, enerjisini de kendi kendisini üretemez bir halde olabilir. Nedendir diye sorulacak olursa, krizler yaşandığında bu ekonomiyi ayakta tutan enteresan bir kurgu ve algı var. Sanayicimizde, öyle, kurgu, öyle bir algı ki bu. Krizler yok etmiyor. Bir süre içerisinde küçülüyor, bir tezgahın başında bekliyor. Sonra tekrar büyüyor, ama varlığını devam ettiriyor, ama o varlığını devam ettiren sebep nedir diye bakıldığında, elindeki kıt kaynaklarıyla, bir işletmeyi kurup, sonra da gecesini, gündüzünü o işletmeye veren insan, o mekanı ve o imkanı kolay kolay terk etmez. Ve o terk etmemenin güdüsü, zaman zaman hanımından veya hanım girişimciler varsa, eşlerinden, ya bizden daha çok seviyorsun işyerini diyebilecek, hatta çocuklarını, aman işte büyüğün gibi olma, sen memur ol denilecek yönlendirmeler ortaya çıkıyor. Fakat özüne bakıldığında, ekonomiyi diri tutan bir algı ve bir kurgu. Şimdi bunlardan kendimize bir pay çıkartacağız, size KOSGEB'in rolünü tanımlayacağım İkinci bir algı var. KOBİ, veya Türk girişimcisi, sanayicisi, oturduğu yerden de güç almaz, oturduğu yere güç verir, güç almaya başladıktan sonra hortumlamak zorunda, çünkü işletmenin tekerinin dönmesi için başka yerlere yönelmek zorunda, KOBİ'lerin de öyle bir kültürel alt yapısı olmadığı için o tırnaklarıyla kazıp ve işini devam ettirir. Eğer orayı taşıyamıyorsa, sistemini, orayı bırakmak zorunda kalacağını da bilir. Yani kendi bulunduğu mekana güç verir, eğer

ormana bakacak olursanız Türkiye Ekonomisine güç verir. Şimdi böyle bir ruhsal yapıya, hizmet verebilmek için, bu ruhsal yapının içinde olmak zorundasınız. KOSGEB'e ne pay düşüyor.kosgeb İdaresi Başkanlığı, Türkiye'de KOBİ'leri desteklemek üzere geliştirilmiş, yapılandırılmış, 1990 yılında rahmetli Özal'ın Türkiye'ye hediye ettiği bir kurum. Özerk bir kurum. Yetkinlikleri, olan bir kurum hızlı karar verebilen, yatarsa çok yatan, kalkarsa da hızlı kalkıp hareket edebilen bir kurum. Ama çok önemli bir rolü var. Az önce tanımladığım kriterlerdeki o muhteşem bir algıya ve kültüre hitap etmek zorunda. Bu kültürün ve algının, küresel dünyada 3 tane ana problemi var. Bu üç ana problemin bir tanesi, değişim. Eğer değişimi algılayamıyorsak, KOSGEB olarak, sanayici olarak, diğer ilgili kurum ve kuruluşlar olarak ve bu algıya uygun yapılanamıyorsak bunun değişimini yönlendiremiyorsak, yönetemiyorsak, planlayamıyorsak, ciddi bir problem var. O zaman değişim kontrol edilebilir olmalı. Ne kadar ediyorsak o kadar, pekala sanayici bunu tek başına yapabilir mi? Hayır yapamaz. Neden? Her şeyin o kadar çok hızlı değiştiği bir ortamda sanayici bu bilgileri nereden derleyecek? Nereden bunu yönlendirecek? O zaman birileri rol olmak zorunda burada. Ama bu anlattıklarım işin hikayemsi tarafı değil. Aslında KOSGEB'le alakalarını kuruyorum şu anda, ayakları oluşturuyorum. İkincisi, bu üç problem KOSGEB'in de şu anda gelmiş olduğu modeli anlatıyor ama, özellikle üzerine basarak duruyorum. Yani son gelinecek noktayı anlatıyor. İkincisi, güven problemi, birçok şeyin alt üst olduğu bir ortamda, bir işletme, küresel pazarda, istediği kadar gerekli belgeleri alsın, istediği kadar gerekli yapılanmalara sahip olsun, bir taraftan da kendini ispat etme problemi var. O problemi ispat ettikten, ortadan kaldırdıktan sonra, ben varım dedikten sonra da üçüncü problem geliyor. Sürdürülebilir bir süreçte durması lazım. Yani dıştan gelen etkiler ve iki ilişkinin, ticari ilişkinin sonuçlarında, ortaya çıkacak negatif durumu da kontrol edebilir olması lazım. Bu üçünü kontrol edemezse, işletme sıkıntıda, tek başına bunu yapabilir mi? Yapamaz. 2003 yılının başlangıcında bu üç problemden yola çıkarak bir yapılanma süreci başlattık. 2005 yılma kadar bu devam etti. Şu anda yapının son kirişlerini çaktık. Şimdi size onu sunacağım. Ama bunu yaparken de bilgiye

dayalı bu yapılmalıydı, yani KOSGEB Başkanlığında oturan birileri, hadi oturalım, bakalım bu üç problemi çözelim, bizim bildiğimizle bu iş çözülür deseydi, bu iş olmazdı. Türkiye'de bulunan KOBİ'leri temsil eden oda, dernek, bütün kuruluşlara yazı yazılmış, yaklaşık 600 yere, biz bir şeyler yapacağız duyurusunda bulunulmuş, ama bu yapacağımız şeyin sizlerce cenahı duruşu nedir? Yani siz meseleye nasıl yaklaşıyorsunuz, öyle bir şey yapalım ki, bu yaptığımız şey sonuçta, topyekun bizi küresel rekabete taşısın. Cevaplar geldi. Yetmedi, KOSGEB'te senelerden beri çalışmış ve bir miktar da dışarıdan olmak kaydıyla, Türkiye'nin seçkin insanlarının oluştuğu, 60 tane komisyon, yaklaşık 180 kişiden oluşan bir komisyon oluştu. İşi yapmayacaksan komisyona havale et mantığının çok dışında bir şey tabii ki bu. Bir an evvel yapmamız lazımdı ve süreci birkaç aşamaya böldük. Bunlardan bir tanesi, KOSGEB elemanı, sanayiciye inmeli, sanayiciyi tanımalı, çünkü biz kapalı devre yaşadık. Uzun süre sizden uzak durduk. Bunun suçlusunu aramaya gerek yok. Sonuçta böyle bir şey oldu ve sanayici KOSGEB'i, KOSGEB sanayiciyi öyle bir algılamalı ki bu sürecin sonucunda arkadan gelecek şeyi, doğru yapabilir bir yetkinliğe hep beraber ulaşalım, yoksa 2003 ve 2004 teki verdiğimiz destekler, asıl ana gövde hareketinin bu üç problemi çözücü hareketinin başlangıcıydı. Uzmanlarımıza dedik ki, sanayiciye destek vermek için analiz yapmak zorundasınız. Firmaya gideceksin ve eğitimden geçirdik, acil bir eğitim süreci başlattık. Fakat bu arada bir şey fark ettik, sanayiciye destek vermek üzere uzmanı göndereceğiz, ama eğitim başladı, 48 tane belge istiyoruz. Şimdi İstanbul'daysanız, sadece bir Kapasite Raporu bile, epeyce bir zaman alıyor. Sanayici o belgeleri hazırlayıp, gelip, tamam kardeşim oldu diyene kadar epeyce bir zaman almaktadır. Ne veriyoruz diye baktık. 8 tane destek veriyoruz. Şimdi size bir gözünüzün önüne, eczanesi olan var mı bilmiyorum, bir eczaneyi düşünün, hekim demiş ki senin hastalıkların var, git eczaneden ilacın adını da vererek hastalığına uygun ilaç al dediğini, eczaneye gittiğinde sadece bana a

ilacından ver dese, veya eczane sadece a ilacını satıyorsa, orada bir anormallik var, yani adamın midesi hasta, gözü hasta, kalbi hasta, bir sürü şeyi hasta, çünkü dış etkenler her tarafı hasta etmiş. Siz dönüp bir tane ilaç veriyorsunuz, sonra da diyorsunuz, fonksiyonel değişime girmeni istiyorum. Mümkün mü bu? Değil. Bir tarafı sağlamlaştırırken, bir tarafı da bozabilirsiniz bu arada. Biz dedik ki o zaman belge sayısını indireceğiz, ilk parti 5 ve 2 arasında, ikinci parti bütün şu andaki iş planlarını da kaldırdık. Ama bir şeyi zorunlu hale getirdik. Bu arada sanayiciden isteyeceğimiz, belge sayısı azaldığı gibi, faturaya dayalı bir sisteme geçiş yapıldı. Şu anki en son gelinen yapıya dönüşünceye kadar destek çeşidini de ihtiyaca uygun olarak genişlettik. Şimdi bunları yaparken 4 tane ilke belirledik değerli dostlar, bir tanesi, KOSGEB İdaresi Başkanlığı'nda benimsenen bir ilke bu, sürekli değişim ilkesi. Bir kamu kurumunda sürekli değişimi benimsemek zordur. Bir kamu kurumunda performans sistemini kurgulamak zordur. Bir kamu kurumunda elemanın sahaya entegrasyonunu bunlarla birlikte yapmak zordur ve tam yetkiyle, ademi merkeziyetçi bir algıyla, yetkiyi devretmek zordur. Çünkü neden? Risk vardır. Herkesin imza atmaktan çekindiği bir ortamdaysanız ve bizim kardeşlerimize yetki verdik, ben daha önceden Başkanlığa ilk geldiğimde, masamın üstü öyle doluydu, arka tarafı göremiyordum. Şimdi bir tane desteğe yetkim yok. Hiçbir yetkim kalmadı, bütün yetkilerimi komisyonlara ve uzman arkadaşlara, İstanbul'da, iş merkezde biter hale getirdik. Şimdi bu değişim algısına paralel, ikinci bir kurgumuz oldu. Ne kadar başardık diye sorarsanız, yolunda ölürüm ya demiş. Bu bir duruş sergileme, bu bir hedefe doğru gitme, bu bir değişim süreci. Değerli dostlar; sorun değil, çözüm üret ilkesini benimsedik. Pekala sorun üretmeyi kaldırdık mı? Düne göre az, bugüne göre ileriye doğru bir kurgu geliştirdik. İkincisi de sinerjik bağ kurma kurgusunu geliştirdik ve dördüncüsü de buna bağlantılı olarak bunu bir sevdaya dönüştürmeye çalıştık. Şimdi sanayici kardeşlerimizin bazılarının kafasında şöyle bir şey geçecek. Diyecek ki, ya sen

bunları çözdün ama, 6 aydan beri, 7 aydan beri bana destek vermiyorsun. Bir kurum, 40 tane delikten geçiyorken, eğer o desteği alamayan sanayici kardeşim o delikten geçiş sürecinin ince ayrıntısını görmezse sıkıntı başlar. Sadece basına baksa, başka bir yere baksa bunu görür zaten, nereden bu KOSGEB çıktı geldi. Nerelerde açmazlara girdi. Şimdi bu kürsüden bu söylenecek durum değil. Ama bir şey var, her girdiğimiz delikten Sayın Başbakanımızın, Sayın Bakanımızın destekleriyle iyi bir noktaya kadar geldik. Kurumlar arası bir koordinasyonla geldik. Şimdi ne yapmaya çalıştık? KOSGEB idaresi Başkanlığı, 393 tane uzmanın çalıştığı bir yer, bütün hepsi bu. Hitap ettiği kitle, 246 bin sanayici. Şimdi sadece tedarik envanterine giren firma sayısı da yaklaşık herhalde 5 bin civarında filan. Ne olması lazım? İşte o son noktadaki söylenen şey olması lazım. Bir sevda köprüsünün kurulması lazım. Ne yaptık ve işi nereye getirdik. Geldiğimiz nokta şu, bundan sonraki olayda, 3 yıllık dönem içerisinde işletme bir kere plan yapmak zorunda, o saha analizi yapıldı. Firmalar kategorilere ayrıldı. Kabiliyetleri plan yapabilir ve yapamaz diye tanımlandı. Değerli dostlar; sanayici plan yapamaz tasnifine girdi de bizden destek mi alamadı? Yok. Ben bunu yapabilir kabiliyetteyim derse, gelip hemen bir analizden geçiririz, o sürece girer tekrar. Eğer firma belli sebeplerden verilerini doğru vermemişse, o zaman da bizim yapacağımız bir şey kalmaz. Çünkü neden? Kaynak insan ve imkanın birlikte eşgüdümünü sağlamak zorundayız, Türkiye'yi küresel rekabetle tanıştırmamız lazım. Ne yaptık? KOSGEB idaresi Başkanlığının en doğru yaptığı iş, şu anda geldiği nokta, 3 yıllık planlarda stratejik yol haritasını hazırlatması. Şu anda 10 bin işletmelik bir harekete dönüştü. Bizim ilk hedefi:e 8 bindi. Oraya doğru geldi ve 20 bine doğru gidiyor. Şu anda destek yeni açılacak, önümüzdeki günlerde inşallah ve kapısı açık gidiyor. Stratejik yol haritası ne? Niye biz bunu istiyoruz ve neyin peşindeyiz? Değerli dostlar, şimdi size ben istatistikler söylesem. KOBİ'lerin Kredilerden aldığı pay % 3. Ben soruyorum doğru mu, yanlış mı? Bankalar bizde bu şekilde bir istatistik bilgilerin olmadığını söylediler. Neden? Onlar ahnan kredi büyüklüğüne göre rakamlandırmışlarda, ölçek büyüklüğüne göre

rakamlandırmamışlar. Bir gün, Türkiye'nin kamu bankalarmdan bir tanesinin üst düzey yetkilisine sordum, bu nedir? Biz bunun cevabmı bulamadık deyince, bana şöyle dedi. Ben de merak ettim ve araştırdım. Tamer Müftüoğlu'nun kitabı, en son bize kadar gelmiş, demişler ki kaynak KOSGEB. KOSGEB o zamanlar demiş ki bir araştırma yapalım. Araştırma yapıldığında enteresan bir şey çıkıyor karşımıza, KOSGEB sizden aldık bu bilgiyi diyor. Onlar inceliyorlar, ya bu bilgi doğru değil yada eksik bilgi. Şimdi bu 5 çıtası hiç oynamadı. Ben bildim bileli bu 5 çıtası duruyor. Bu 5 çıtasının yani % 5 çıtasının biraz oynaması lazımdı, 6 olması lazım, 7 olması lazım. Biz sıfır faizli yaklaşık 3 bin firmaya bizden 300 trilyona yakın para verdik. Bu çıta yine oynamadı. Buradan geldiğim nokta şu. İstihdamın kayıt dışı olduğu bir ekonomide veya mali analizlerin kayıt dışı olduğu bir ekonomide, siz KOBİ'lerin katma değerini analiz edip istihdam katkısını analiz etmeniz mümkün değil. Bilgi eksikse, KOBİ'lerin gücü nerede? Yani KOBİ kim? Ne yapar? Etkinliği nedir? Gücü nedir? Bakıldığında bir problem gördük, kendi kendimize dedik ki, biz verdiğimiz desteğin sanayicimiz üzerindeki katkısı ne? Yani biz ekonomide yerinden neyi oynatıyoruz? Hangi etkinliğe ulaşıyoruz? Sorgulamaya başladığımızda, karşımıza enteresanlıklar çıktı. Küresel Pazar da bunu soruyor. Senin ülkende güç kimde? Yani sanayici anlamında, hangi sektörde? Hangi firmalara? Hangi kabiliyetlere sahipsin, diye sorguladığında, cevap verme zorluğu yaşıyorsunuz. Hatta sürekli değişimin olduğu bir ortamı düşünün. Şartların sürekli değiştiğini düşünün ve bu değişim ortamında, siz dönüp diyorsunuz ki, benim pozisyonum budur. Bir örnekle konuyu pekiştirmek istiyorum. KOBİ'ye, KOSGEB'in stratejik yol haritasında, hem KOBİ'ye, hem de sanayicimize kendini bir sorgulaması gerektiğini aktardım. Ben danışman şirketlere bir yazı yazdım ve kati surette, küçük ve orta ölçekli işletmelerinize gidip stratejik yol haritasını doldurmayın dedim. Biz burada işletmenin tepesine çöküp, onun denetçihğini yapmak istemiyoruz. İşletmemizin değişim sürecini gözlemlemek, kendi işletmesine dönüp bakmasını istiyoruz. Yazılımı o yüzden yaptık ve gelen bilginin, işletmemizde, dönemlik hallerde ne kadar değiştiğini görmek istiyoruz. Derdimiz bu. Ve onu alıp, biraz sonra anlatacağım, basit çerçeve içerisinde küresel pazara taşımak istiyoruz. Diyeceksiniz ki Sayın

Başkan, öyle yapma. Ne var. Bir fatura, bir belge, nasıl olsa bizi tanıyorsunuz, analizden de geçirdin ver. Vermek yeterli de 3 tane piyasaya veriyi nasıl taşıyacağız? Hangi KOBl'de, 2007 den sonra BDDK Başkanının da açıklamaları var, o tarafa doğru gidiyor, raiting mantığına finansman dünyası giriyor. Sermaye piyasalarında KOBİ borsaları oluşuyor, bakın KOBİ'lerin pastadan pay alması lazım. Finans dünyasından, ayrıca uluslar arası piyasada finans kaynakları var. Ve bunun üstüne, KOBİ'yi uluslar arası pazara eşleştirme servisi yapmamız lazım, KOSGEB'in 2005 öncesi ayrı bir kurgu, şu anda geldiği nokta bundan sonraki gideceği nokta. Ve BDDK Başkanı bu açıklamayı yaptı, şimdi çalışmalar başladı. Bizimle beraber yürütüyorlar.nereye geliyoruz? KOBİ'yi ispat etmeye. KOBİ'nin yanında durmaya, onunla var olduğunu anlatabilme güdüsüne doğru gitmeye çalışıyoruz. Kim olarak? Değerli dostlar, makamlar gelip geçicidir, ben KOSGEB Başkanıyım, bu makamda 13 kişi gelip geçti. Ben de yarın gideceğim, gittikten sonra diğerleri gibi beni de kimse tanımayacak. Mesele geriye döndüğümde benim kendi vicdanımla baş başa kaldığımda, ne yaptığımla alakalı bir durum. Ve bu problemlerin hepsi bana ait tek başına bir problem değil. Sizlerle beraber benim ortak problemim. Birlikte çözmek zorunda olduğum bir iş, bana da Allah böyle bir yetki verdi, geç buraya bu işi yap dedi. Benim elemanımın arızası varsa, bizim problemimiz, benim problemim değil. Benim sistemimin arızası çıkarsa, bizim problemimiz, fakat sistem hakkında daha iyi projeleriniz var ise gelip yardım etmesi gerekir. Gelin bunu birlikte yapalım. Bunun adı ne? Sorun değil, çözüm üret mantığı. Kiminle, hep beraber. Bakın bununla alakalı olarak benim kurguladığım bir şey var. Kabul eder misiniz, etmez misiniz bilmem ama, iletişimcilerin birçoğu derler ki, pozitif düşün, bardağın dolu tarafinı gör, boş tarafını görmek iyi bir şey değildir. Hepimiz buna benzer kurguları öğrendik. Ben tam tersini iddia ediyorum. Bardağın boş tarafını gör. Neden? DeğerH dostlar, bardağın dolu tarafinı herkes görüyor, susayan adam dolu tarafını görür. Önemli olan bunu dolduracak adamları bulmak, bu ülkede. Bardağın bu tarafi boş. Hele bir de susayıp da bu suyu bitirmişse, tamamiyle problem var demektir.

Biz belli programlarda KOBİ'lerin yolunu açacak bir mekanizmaya dönüştürdük. Her işletmeye ayrı ayrı görevlendirilen uzmanlar gidecek. O uzmanın bundan sonraki vazifesi, o işletmeye düzenli gidip gelip, o işletmenin değişimine yardımcı olmak, değişimini denetlemek değil. Ona fayda sağlamak. Sadece KOSGEB kaynakları değil, diğer konularla ilgili, bundan sonra o işletmeye uzmanın stratejik yol haritası ile birlikte şirketteki değişimi denetlemek üzere zincirleme bağlıyoruz. Ve 3 yıllık dönemde, işletme programlara, yani işletme geliştirme programı, o sizin doldurduğunuzun arka yüzünden bir veri komisyonlara geliyor. Teknoloji geliştirme programı ki AR- GE destekleriyle alakalı, eğer bir işletme hem işletmenin geliştirilmesine kodlu, hem de teknoloji geliştirme duyarlıhğı varsa, diyoruz ki seni AR-GE merkezindeki arkadaş alacak, seninle ilgilenecek, hem işletmenin gelişimini takip edecek, hem de bu teknolojik gelişimini yürütecek, yani işletmenin içine kültür katacak. Eğer işletmede ürün geliştirme, laboratuar kültürü ve benzeri kültürler varsa, o zaman başka bir yapının içerisine taşıyoruz. Sonuçta, bütün bu programlardan çıkan veriler, her ay Başkanlıkta toplanan bir mekanizmayla takibe alınıyor. Ne zaman? Bu süreç yeni başladı. Diyeceksiniz ki bu çabuk biten bir şey olmalı mıydı? Değerli dostlar şöyle yapmamız lazımdı. KOSGEB'in adını kimse duymuyordu, 2003 yılında oturup, haydi kardeşim bir plan yapın, bekleyin diyecektik, yazılım da zaten 1.5-2 sene sürer deyip, kervanı yolda düzenleyip, gerçekleri görerek yapı kurma yerine, teorik bir yapının çalışmaması üzerine kurgu çıkabilirdik. Gelinen nokta, yazılımı bitti. Her bir işletmenin ne yaptığını takip eden bir hale geldik. Hangi tedarikçiden, hangi desteği aldı, etkisi ne oldu ve hangi uzman burayı takip etti. Şu anda yazılım çalışıyor. Yapı bitti. Bunun üstüne üstlük, uzmanların performans sistemleri dönüştürüldü ve en son haliyle eşleştirme mantığına giden bir networkte yapı kuruldu. Son hali ne? Değerli dostlar, firma sağada analizden geçiyor. Mevcut durumu ortaya çıkıyor. İşletme diyor ki bunu beni yeniden analizden geçirin. Buyurun geçirebiliriz. Sonra stratejik yol haritası doldurma kültürüne uygun olduğu görüldükten sonra işletmeye deniyor ki, bunu doldur. Yazılım içine dolduruyor. Bakın bu

yazılımın sadece hazırlanması başh başına size bir hizmettir. Bu bir hizmet, bakın bu sizden bir destek politikası değil. Bunu birbirine karıştırmayın, yani KOSGEB kafanızda şuraya girsin değerli dostlarım, para dağ;ıtan, destek dağıtan bir yer değil. Bizim bir tane amacımız var, para dağıtmak, destek dağıtmak, önceki kültürümüzdü. Bizim bir tane ölçümüz var. Geliştirdiğimiz sanayicimizin ne kadar geliştiğini bilmek ve onu güçlü kılıp, onu dünyaya örnek gösterebilmek, onu finans ve sermaye pazarına referans gösterebilmek. Bunun dışında eğer biz işletmeleri geliştiremiyorsak, destek vermenin bir anlamı yoktur. O çok kolay bir iş. Bu anlamda stratejik yol haritasını dolduran işletme, bizlerden 3 yıllık dönem içerisinde programa giriyor ve değişimi gözlemlenerek desteklerini alıyor ve planlanmış bir dönemde bu yapılıyor. O uzman da gidiyor, geliyor, onun ne durumda olduğunu gözlemliyor. Pekala tek başına uzmana bağlı bir süreç mi? Hayır, değil. Bu yine size yardımcı olmak üzere uzman sizin dosyanızı alıyor. Size yardımcı olmak için ne kadar doğrudur, bilinmez işletmenin bu konuyu bilip bilemediği vede yanlış veya eksik doldurup doldurmadığının tespit edilmesi için yine alt bir kuruluştakilerin oluşturduğu komisyonlarda inceleniyor ve sanayicilere yola çıkabilmesi için direktifler veriliyor. Artık beraber yürüyoruz, artık entegre olduk. Evraklarımız ortadan kalktı, ama belli periyodlarda senin bize fatura getirmen gerekecek. Pekala kimden? Tedarikçiden, tedarikçinin durumu ne? KOSGEB uzmanlarına, bir genelge ile tedarikçi referans göstermesi yasaklandı. Hiçbir şekilde bir uzman bir tedarikçiyi referans gösteremez. Nereden bulacağız tedarikçiyi? Tedarikçileri havuza alıyoruz, havuza giriyor, sanayicimize kapısını açıyoruz, referanslarıyla birlikte, desteğin açıldığının hemen arkasından bu başlıyor, oraya girecek, kendi referansını kendisi orada görecek, kendi firmasını kendisi görecek. KOSGEB'in uzmanı firmanın işini zorlaştırmanın aksine, çağırıp destek olacak. Şimdi bu süreçte firma tedarikçisini buldu, hizmetini gördü, değişimini gördü, belli periyotlarda KOSGEB elemanıyla uzmanlarla işini yürüttü. Uzmanın yetmediği yerde dışarıdan eleman alıyoruz. Onun yetkilerini müdürlere verdik ve 37 tane portal. KOBİ havuzundan, KOBİ'net havuzundan veriyi alıyor, e-ticaret portallarından dışarıya çıkarışı yaparken,bazı önemli hususlar mevcuttur. Değerli dostlar, eşleştirme merkezi diye 4 ana modülden oluşan bir yapı kurduk.

Bu modül şu, Almanlarla ilk anlaşmayı yaptık, onlar bir firmayı akredite ettiler, Ruslarla yaptık, ancak orada şu anda onlardan gelecek süreci bekliyoruz ve dünyanın birçok ülkesi ile, iki ülke arasında anlaştıktan sonra, havuza ortak değerlerimizde olan firmaları koydular. Yani benden otomotivi istemişse, ben otomotivi o havuza koyuyorum. Pekala bu havuzu kim işletiyor? O ülkenin benim hazırladığım modül boyutundaki tedarikçisi, yani bir işletici yapıyor. Parayı nereden alıyor? Ben sadece mali danışman ve hukuk danışmanına para veriyorum. Yani avukat ihtiyacı varsa, o pazarlığa girdiğinde, onu veriyorum. Pekala oradaki ticaret nasıl dönüyor? Yapılan satıştan yüzdesini alıyor, oradaki işletici. Yani % 1, % 2 gibi, uluslar arası boyutta ve KOSGEB oranın performansını bir internet ortamından, yazılımı da bitirdik, takip ediyor. Yani basit anlamıyla buradaki sağlamın küresel pazardaki sağlama giden bir network kurgusunu oluşturduk. İki seneden beri uğraştığımız iş bu. Gecemizi, gündüzümüze kattık. Geldiğiniz nokta nedir? Sayın Başkan diye soracak olursanız, işin özüne geleyim. Şu anda 60 a yakın ülkeden eğer bu yapı filtre sistemi çahşacaksa, şimdi stratejik yol haritası dünyada daha çok duyuldu, bu yol haritası da doğru doldurulup, takip edilecekse işletmeleriniz deyip dünyanın 60 a yakın ülkesinden işbirliği teklifi geldi. İslam ülkeleri, Tayland'da toplandı ve KOSGEB modelini tercih ettiler. İslam Kalkınma Bankası, İslam ülkelerinden kendinden hibe yardımı isteyen ülkeler boyutunda, KOSGEB modeli uygulanacak diye KOSGEB modelini altına ekledi. OECD dünyanın her tarafina bu raporu ilan etti. Biliyorsunuz geçen sene OECD bakanlar konferansını organize ettik. Çok küçük bir parayla. Odalar BirHğimizle beraber, bir koordinasyon halinde, Adem peygamberden bu yana, KOBİ'ler adına Bakanlar düzeyinde yapılmış en büyük toplantıyı yaptık ve 1850 delege, 94 uluslar arası kuruluş, 64 ülkenin ve 35 ülke bakanının katıldığı bir toplantı. Bu KOBİ'leri dünyaya tanıtmamız için önemli bir firsattı. Şimdi geldiğimiz noktanın bu boyutundan bakılacak olursa, değerli dostlar, biz Avrupa ilerleme raporunda, OECD raporlarında ve dünyanın birçok yerinde, iyi yaptığı gözlemlenen bir kurum olmamız yeterli midir diye soracak olursanız, hayır. Bu bir süreç, bu iyiye ve ideale doğru giden süreç ve bu sürecin bugün

bence en önemli tarafı. Bugün 5, 6 aydan beri kendi elimizde olmayan sebeplerden dolayı, kamu kurumlarıyla, eş güdümlü, mutabakat sağlayarak, yönetmeliğin daha etkin olmasıyla bir kurgunun ortaya çıkmasının da gereği ön planda olmak kaydıyla, hiçbir kamu kurumuyla aramızda bir problem olmadığını da sizlere beyan etmem kaydıyla, birkaç gün içerisinde yönetmeliğimiz kamuya ilan edilecek inşallah. En son haliyle ve bir süreç geçirdik bugüne geldik. Bugüne geldiğimizde bir şey gördük, aylardan beri destek veremeyen bir kurum, bugün 10 binlerce firma tarafindan, stratejik yol haritası doldurumuma girdiğini gördük. Bu şu demek, sanayici kardeşlerimiz önceden KOSGEB'e destek veren yer bakarken, şimdi beraber olmasını arzu ettiği yer haline doğru dönüştü. Biz desteğimizi Millet ne ise, ona hizmet edenler odur. Sizlerin iyiliği için kendimizi az önce başlangıçta söylediğim tanım üzerine kurguladık kendimizi. Hizmet verebildiğimiz yere kadar veririz, beceremediğimiz yerde buradan gideriz. Ama sizlerden bir ricam var. Bu ricamı söylemeden edemeyeceğim. 1990 yılında kurulan bu kurum, şu anda yaklaşık 2003 yılında yaklaşık KOBÎ'lere 15 misli daha fazla destek verdi. Bir önceki senenin, 5 misli 12 yıllık sürecin üstünde destek verdi. Bu iş hiçbir kadroyu, hiçbir elemanı değiştirmeden yaptık. Ama aynı elemanlarla, 12 sene KOSGEB'in verdiği desteğin ne durumda olduğuna bakarsanız, cari gideri ile desteği arasındaki fark, rahmetli Özal'ın söylediğinin çok dışında bir yer. Cari giderler 10, destekler 90 olacak denirken, 12 yılın geçmiş için söylüyorum ama, hep karıştırılıyor bu, tam tersine dönmüş. 84 civarındaydı cari gideri. Şimdi iki seneden beri biz bunu tam tersine dönüştürdük. Rahmetli Özal'ında söylediği gibi ilk defa lojman satın aldık. Devamlılık istiyorsanız, kamunun yani bizim gibi kurumların sizlerle entegrasyonunu istiyorsanız, öyle bir dişlerinizi geçireceksiniz ki, rahmet anlamında, sevgi anlamında, öyle parmaklarınızı bütünleştireceksiniz ki, bunun adı sinerji olacak. Hep beraber tekamül etme üzerine kurgulanacak ve binlerce firmamıza bakabilir hale gelmiş bir sistemimizi kurgulayacağız. Şimdi bu sistemin çok basit bir tarafı var. Biraz kendinizi zorlayıp, bilmediğiniz tarafları, elemanlardan, eğitimden, vs. eksiklikleri de biz kabul etmek kaydıyla şu entegrasyonu yapacağız. Bize bu anlamda sevda kollarınızı açacağınız konusunda tereddüdüm yok. Sizlerden en son ricam da şu. Dostlar, herhangi

bir hayatın basit bir parçasında duran insan, bunun kimliğini değiştirebilirsiniz, değişik rollerde olabilir. Küçük bir şey yaptığı zaman, binlerce insan ayağa kalkıyor ve onun arkasından sloganla bağırıyor. Türkiye ekonomisinin lokomotifi ve motoru olan bir ruh, bu adamla bir alakası olmamak kaydıyla, kendi nefsimi bu işin dışında tutuyorum. Niye kendi içindeki pozitif enerjiyi ve kendi içindeki aşkı ben varım diyip ortaya koymaz. Ve kapalı dükkanlarımızın içerisinde sadece kendi kendimize dertlenir hale geliriz. Bence burada bu olur mu olmaz mı bilmem ama, bugün fırsatı ise bugün yapalım, birileri kalksın, buradaki kardeşlerimiz el ele tutuşsun ve içindeki pozitif enerjiyi, ben katma değer üretiyorum, ben bu ekonominin tekeliyim ve ben varım deyip kimliğini pozitif anlamda ortaya koysun. Değerli dostlar, kalkanlardan da, kalkmayanlardan da Allah razı olsun. Bu iş, son cümlesiyle alakası şu, arkadaşım destekleri anlatacak, ister beni beğenin, ister beğenmeyin bugün varım, yarın yokum, ama var olan bir şey var. Bu devlet var, bu millet var. Varlığını ifade edebilen ve yaptığı iyilikleri söyleyebilenler var olmaya devam eder. Yokluğunun içerisinde sorunlarını büyüterek bardağın boş tarafında kalırsak, kardeşlerim, hepinizin ben belki küçüğüyüm, belki bir kısmınızın büyüğüyüm, değerli büyüklerim ve değerli dostlarım, var olma kavgasında, pozitif enerji vererek, dünyaya ben varım demekte zorlanırız. Önce kendi içimizde, ister bunu stadyumda yapın, ister boş bir harmanda yapın, isterseniz bir merada yapın. Ama kardeşimiz kalksın, bütün sorunlarının içerisinde bunu çözecek kendisini gördüğü için varım desin. Biz de acizane çözebildiğimiz yere kadar, gecemizi gündüzümüze katarak çözelim. Şunu da bilin ki, burada arkadaşlarımın bir çoğu da, ben de dahil olmak üzere, gecede 3 saat uykuyla koşturuyoruz. Kimseden de bir talebimiz yok. Hiç kimseye de bir selamımız bu anlamda olmaz. Yaptığımız iş, ama kardeşlik ve dostluk için, hizmetin hedefine kadar gidecek. Ne zaman göreceğiz sonucunu? 2003 ve 2004 KOSGEB'in yaptıklarını gördük, eksiklikleriyle, fazlalarıyla, sıkıntılarıyla, ama 2005'de sonuna doğru şimdi destekler de açılıyor. Ben bir daha bu kürsüye gelirsem, davet ederseniz, bir ay sonrası olmaz da bir ay sonra bitmez çünkü bütün hepsi. Tekrar bir araya geldiğimizde. Beyler, kurduk, çalıştı, sonucu bu diyeceğiz.

Ahmet Şenkal İTO Sanayi Şubesi Müdürü Efendim KOSGEB'in değerli Başkanma çok teşekkür ediyoruz. Bu salonun heyecanmı tutan konuşması için. Şimdi değerli konuklar, oturumumuza başlayacağız. Konuşmacıların çeşitli kuruluşlardan gelen konuşmacılarımız, KOBİ'lere dönük teşviklerinin somut olarak aktaracakları konuşmalara geçeceğiz. Oturumumuzu oturum Başkanı olarak değerli hocamız. Prof Dr. Metin Yerebakan hocamız idare edecek. Vallaha hocamızı çoğu tanıyor zaten, ben gehrken gördüm hocam sizi, herkesin bir selamı, merhabası var, salonda öğrencileri bol. Hocamızın aktiviteleri çok tabii, kendisinin İTÜ den metalürji eğitimi var, öğrenimi var. Ege Üniversitesinden mühendislik öğrenimi var. Yerli ve yabancı yani yurt dışında ve yurt içinde birçok Üniversitede öğretim üyeliği var. Yine yurt içinde ve yurt dışında birçok şirkette üst düzey yöneticiliği var. DPT de Teşvik Uygulama Genel Müdürlüğü'nde yanlış söylemiyorsam, görevleri var. Halen hocamız danışmanlık yapıyor. Yatırım teşvikleri konusunda toplam kalite, CE işareti, standart konulu ve yabancı sermaye gibi çok önemli konularda danışmanlık yapıyor. Çok sayıda esefi, araştırması, kitabı var. Son olarak da bizim Ticaret Üniversitemize, İstanbul Ticaret Üniversitesine hizmetleri var. Efendim yani kendi evinde bir oturum yönetiyor. Sayın hocam buyurun. Oturum Başkam: Çok teşekkür ederim. Çok sağ olun. Öncelikle 30 yılı geçen bir geçmişim var. Devlet yardımlarında. 1974'de Teşvik Uygulama'ya girdim, o günden bugüne bir çok toplantılarda görev aldım. Bugün katılımın fazlalığı gerçekten dikkatimi çekti, yani 1983'de yine böyle bir katılımı yönettim, o dönemde ihracatla ilgili hamle yaşıyorduk, oradaki katılım, İzmir ticaret odasındaydı, çok aşırı etkilendim. Şimdi ayakta duran katılımcıları gördükçe, bana ayrılan süreyi nasıl kullanacağımı, onları üzmeden fakat değerli konuşmacılarımızın da ellerindeki paketleri ve bilgileri size tam eksiksiz anlatmalarını sağlamak koşuluyla, bu zamanı en iyi kullanmaya çalışacağım. Dışarıda da var evet. Tabii bu bilinç içinde, zamanı iyi kullanmaya gayret

edeceğim. Sırayla, çok değerli konuşmacılarımız var, ama adınıza, yani bütün katılımcılar adına bizim yani bu katılımın çokluğunu devlet yardımlarının görünür hale gelmesi ile bağdaştırıyorum. Devlet yardımları demek ki, görünür hale geldi ki, ilgi de arttı. İnşallah gelecek günlerde bu katılım daha da artar. Ben bu bağlamda KOSGEB Başkanının yürekten konuşmalarını tebrik ediyorum ve teşekkür ediyorum. Yani Sayın Erkan Gürkan, kıvılcım diyorum soyadına da, kıvılcım çakıyor gerçekten, inşallah çalışmalarına görevi boyunca daha büyük artışla devam edecektir. Şimdi sırayla 3 konuşmacı konuşacak ve 3 konuşmacıdan sonra bir ara vermek durumunda kalacağız. Saat 3 te planlıyorum. Belki bir 5 dakika kadar gecikebilir. 20 dakika veya 15 dakika kadar bir ara verdikten sonra diğer değerli iki konuşmacı konuşacak, saat 4, 5 arası herkesin merak ettiği soruları, kabul edeceğiz ve ilgili arkadaşlara yönelterek cevap arayacağız. Onun için konuşmacı arkadaşlarımızın bir zamanlarını iyi kullanmasını diliyorum. İki, konuşma esnasında kesilmemesini sözlerinin ve konuşmacılara konuşma boyunca soru sorulmamasını istirham ediyorum. Teşekkür ederim. Şimdi KOSGEB'in yardımlarını anlatmak üzere, KOSGEB'in değerli müdürlerinden ikitelli merkez müdürümüz, Mustafa Kaplan Bey konuşacaklar. Mustafa Kaplan Bey, kendisi Elektronik Mühendisidir. 2001 yılında İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesinde yüksek lisans yaptı ve 2003 yıhnda da KOSGEB'e girdi, KOSGEB'te halen İkitelli Merkez Müdürlüğünü yapmakta, kendisini birçok oturumlardan, toplantılardan tanıyorum ve size öyle zannediyorum müjdeleri de olacak. Güzel konulardan desteklerden bahsedecekler. Yararlanmanızı diliyprum. Saygılar sunuyorum. Buyurun efendim.

1. OTURUM Mustafa Kaplan (KOSGEB İstanbul İkitelli İşletme Geliştirme Merkez Müdürü) KOBİMere Sağlanan Destekler Teşekkür ederim hocam. Herkesi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Başkanımız iyi bir hatip gerçekten. Onun arkasından konuşmak oldukça zor, ama gerçekten ben hem bu ilgi, hem de heyecanın üst seviyede olması toplantının verimli geçeceğine inancımı daha da güçlendiriyor. Tabii Başkanımız KOSGEB'in değişimini çok güzel özetledi. Bana da daha çok destekleri anlatmak kaldı. Sizlere daha doğrusu somut olarak KOSGEB'den sizlere neler gelebiur veya sizlere neler sağlanabilir? Onları burada kısaca arz etmek istiyorum. KOSGEB'in 90 yılında kurulan bir kamu kuruluşu olduğunu başlangıçta söylemekte fayda görüyorum. Hedef kitlesinin kimler olduğunu tanımlamakta, çünkü izleyenlerden belki ticaret erbabı olanlar da olabilir düşüncesiyle, çünkü KOSGEB sadece imalat sanayinde faaliyet gösteren, 150 çalışanı olan işletmelere, 150 çalışana kadar olan işletmelere destek olabiliyor. 2005 yılında KOBİ tanımına yönelik bir yasada revizyon yapılması planlanıyor. Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde, bu 250 ye kadar çıkabilecek bu tabii değişen şartfara göre de muhtemelen hep revize edilecektir. Ama şu an için kanunen 150 çalışana kadar olan bir işletme grubuna sadece destek olabiliyoruz ve imalat sanayinde olmazsa olmaz şartımız. Hedeflerimiz zaten bunlar bilinenler, bu değişim sürecini ben mümkün olduğu kadar hızh geçmek istiyorum. Özellikle bu 2004 ve 2005 yılında Başkanımızın da ifade ettiği, saha tarama çalışması, çok önemh bir çalışmaydı gerçekten. İnanın KOBİ'lere yönelik işte orada galerici örneğinde olduğu gibi, hangi kurum, konuşursa konuşsun böyle verilere dayalı bir şey konuşulamıyordu. Ve bu manada da olunca hem ülkemiz adına, hem de kendi gelecekleri adına belki planlama veya böyle bir manada gelişim planları yapmak durumunda olanların bütün planları işte hep tahminin ötesine gitmiyordu. Ama KOSGEB'de bu rakam 46 bin oldu, 46 bin tane KOBİ'ye, yaklaşık 300 soru, sorularak bir anket çalışması bir veri tabanına aktarma çalışması yapıldı. Ve buradan inanılmaz tahliller biz elde ettik ve bunu kamuoyuyla da zaten dönem dönem paylaşıyoruz ve paylaşacağız da. Bizim için de şu güzelliği vardı. Reel verilerle direk işte ölçümlenebilen ve direk reel

verilerle oluşturulan bir veri tabanı söz konusuydu. Ve buradan, bu bilimsel metodlarla analiz yapıldı, temel karakteristikleri ortaya çıkartıldı. Bu bölgesel, sektörel kalkınma stratejilerine kadar da gidecek analizlere kadar da inşallah gidecek. Çünkü Anadolu'da illere, ilçelere varıncaya kadar sayılmayan KOBİ kalmadı. Ama sadece İstanbul, İzmir, Ankara gibi belki işte büyük şehirlerde bursa da dahil olmak üzere biraz daha kontrollü gidildi. Çünkü hem dağınık olması, hem de yekunun fazla olması nedeniyle, ama şunu söyleyebilirim ki Anadolu'nun bütün karakteristik KOBİ haritası ortaya çıkmış oldu. Ve sorunlu KOBİ'lerin de zayıflıkları belirlendi. Bu fotoğraf çok ciddi bir fotoğraf. Şimdi burada biz bu sınıflandırmada özellikle işletmeleri 4 tane kategoriye ayırmıştık. Yüzde 53 gibi büyük bir oran da mikro işletmeler mevcut olup bizim ülkemiz adına belki önemli bir veridir. Neler yapılması gerektiği konusunda da uzun tartışmalar götürebilecek bir konu dur. % 53 oranında mikro işletmeler dediğimiz küçük işletmeler, atölyeler tanımlayabildik ve o % 50 den yukarısı da abc diye adlandırdığımız, özellikle ihracat potansiyeli olan ve ihracat yapan işletmeler diye tanımlayabildiğimiz işletmelerde bizim katma değer üretme konusunda stratejik planı isteyeceğimiz grup, olacaktır. Yani abc diye yapılan tarama çalışmalarının bir miktarına önceden yapılmış olanlara mektup ulaşarak sonuçlar bildirildi. İşte hangi grupta olduğunuzu, orada şifrenizle birlikte girdiğinizde programda görebiliyorsunuz. Bizler özellikle d grubu diye adlandırdığımız o piramidin en altında kalan o % 53 gibi rakama da Başkanımızın ifade ettiği gibi, hani destek vermeyeceğiz, destek olmayacağız manası kesinlikle çıkmasın, kendilerinin destek kullanabilme kabiliyetlerine yönelik destekler sunacağız. Onlardan stratejik yol haritası dediğimiz 3 yıllık planı istemeyeceğiz. Yalnız abc dediğimiz o gruba, ülkemizin kalkınmasında motor olarak gördüğümüz gruptan açıkçası, bu planları isteyeceğiz açıkçası. Tabii ben destek tanımını bir de hazır bu kadar bir topluluk bulmuşken yapmak istiyorum. Hani KOSGEB böyle ister istemez para dağıtan bir kurum gibi bazı algılamalara da sebebiyet verebiliyor. Kamuoyunda, çünkü bizim bankalarla yürüttüğümüz çalışmalar da var. Oralarda yürüttüğümüz çalışmalarda da hani bir finansman çözümü olduğu için ister istemez böyle bir algı olabiliyor. Fakat destek vermek, KOSGEB'in temel misyonu. Kendisi gelişmek, büyümek isteyen ve bu konuda da hizmet alan işletmelere, geri ödemesiz, çoğunlukla destekler