People are afraid of them. Halk onlardan korkar. I want to go shopping alone. Ben yalnız alışverişe gitmek isterim. Can you come back alone?

Benzer belgeler
İNGİLİZCE SIFAT CÜMLELERİ

1. A lot of; lots of; plenty of

İngilizce Türkçe Gramer 1

İNGİLİZCE SORU CÜMLELERİ

İngilizce de selamlaşma maksatlı kullanılabilecek pek çok yapı vardır. Bunlar Türkçeleri ile beraber aşağıda verilmektedir:

How many - How much - some - any- a few - much - a little - only a few - a lot of

ata aöf çıkmış sorular - ders kitapları - ders özetleri - ders notları

Şimdi de kesin bir zorunluluğun bulunmadığını ifade eden cümlelere örnekler verelim:

1. She traveled the world. a. over b. across c. on d. around. 1. There s a park across the street the hospital. a. of b. to c. from d.

GENİŞ ZAMAN SIMPLE PRESENT TENSE

Lesson 23: How. Ders 23: Nasıl

Exercise 2 Dialogue(Diyalog)

Lesson 22: Why. Ders 22: Neden

Lesson 21: Who. Ders 21: Kim


İNGİLİZCE GRAMER SIMPLE PAST TENSE TO BE (OLMAK FİİLİNİN GEÇMİŞ ZAMANI) GRAMER ANLATIMI ALIŞTIRMA. SIMPLE PAST (to be)

Lesson 29: "It" in Various Usages. Ders 29: "It" Zamirinin Farklı Kullanımları

Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 9 SBS PRACTICE TEST 9

1. Ne zaman yapılacağı kesin belli olan veya gelecekte yapmaya niyet ettiğimiz işleri anlatırken:

MESOS (Merkezi Sistem Ortak Sınav) PRACTICE TEST 1

Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 6 SBS PRACTICE TEST OH! Thank you very much. You are a A) occupied / fought

4. S n f. Bu konuflman n geçti i resim afla - dakilerden hangisidir? name is Engin. Konuflmay resme göre tamamlayan ifade afla dakilerden hangisidir?

Lesson 22: Why. Ders 22: Neden

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ ÇIKMIŞ SORULAR

İNGİLİZCE II Yrd. Doç. Dr. Emrah EKMEKÇİ

a) Present Continuous Tense (Future anlamda) I am visiting my aunt tomorrow. (Yarin halamı ziyaret ediyorum-edeceğim.)

a) Must: meli malı. Bir eylemin yapılmasının zorunluluğunu belirten must ile ifade edilen kişinin kendi isteğinden kaynaklanmaktadır.

Example: 1 Shall I give the baby some tea? (Bebeğe biraz çay vereyim mi?)

A LANGUAGE TEACHER'S PERSONAL OPINION

Ünite 6. Hungry Planet II. Kampüsiçi Ortak Dersler İNGİLİZCE. Okutman Hayrettin AYDIN

ZAFER HOCA YDS ACADEMY HİBRİT ONLİNE EĞİTİM THERE IS, THERE ARE KONU ANLATIMI. Sonu iyi biten her şey iyidir

Lesson 67: Tag Questions. Ders 67: Etiket Soruları

Kısaltılmış biçimi: Olumlu cümlelerde ('ll) Olumsuz cümlelerde: (Won't) A WILLINGNESS (İsteklilik) PROMISE (Vaad):

Let s, Shall we, why don t. Let s, let us: Öneri cümlesi başlatır. Let s elim anlamına gelir. Let s play basketball. Haydi basketball oynayalım.

Genellikle onlar bahçede mı? Onlar şimdi bahçede mı? Yazın bir otelde kalır mısın? O her gün evde mı? Ödev zor mu? Ben yiyorum çünkü açım.

1. English? a. She is b. Is c. He d. Is she. 1. This is an office, and tables. a. those are b. that are c. these d. that is. 1. This is girlfriend.

Lesson 19: What. Ders 19: Ne

BBC English in Daily Life

THE LANGUAGE SURVIVAL GUIDE

Lesson 20: Where, when. Ders 20: Nerede, ne zaman

SBS PRACTICE TEST 2. Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 2* 1. Verilen cümlede boşluğa gelecek sözcüğü seçeneklerden işaretleyiniz.

Unit 1. My Daily Routine. A) How old are you? B) What s your name? C) Where are you from? D) What s the time? A:... time is it? B: It s three o clock.

can herhangi bir şeyi yapabilmeye yetenekli olduğumuzu belirtmek için

NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ UNIT 6

TEOG 1. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR İNGİLİZCE DERSİ BENZER SORULARI

Grade 6 / SBS PRACTICE TEST Test Number Konuşma balonunda boş bırakılan yere uygun olan ifadeyi işaretleyiniz.

SBS PRACTICE EXAM 4. Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 4* 1. Aşağıdaki cümleyi tamamlayan sözcük hangi seçenektedir?

a, ı ı o, u u e, i i ö, ü ü şu that (something relatively nearby) şu ekmek o that (something further away) o dondurma

Ünite 5. Hungry Planet. Ortak Dersler. İngilizce II. Yrd. Doç. Dr. Emrah EKMEKÇİ

ÜNİTE 7 QUANTIFIERS (2) İÇİNDEKİLER HEDEFLER YABANCI DİL I. Quantifiers: - lots of - a lot of - several - a bit - How many - How much

8. SINIF YARIYIL ÇALIŞMA TESTİ

5İ Ortak Dersler. İNGİLİZCE II Okutman Aydan ERMİŞ

ÜNİTE 1. Baturay ERDAL PRONOUNS YABANCI DİL 1 İÇİNDEKİLER HEDEFLER

Lesson 30: will, will not Ders 30: will, will not

Students can get almost everything they need near the university campus. Student: Öğrenci Can: -ebilmek get: almak, sahip olmak, erişmek

I WOULD come to the party but... You He,She,It We They

İNGİLİZCE. My Daily Routine. A) It's one o'clock. It s on Monday. Zeka Küpü Yayınları

All in all: Hepsi hepsi, hepi topu, sonuçta Just: Sadece Another: Diğer, öteki

Lesson 24: Prepositions of Time. (in, on, at, for, during, before, after) Ders 24: Zaman Edatları. Zaman Edatlarını Kullanmak

İNGİLİZCEDE ÖNTAKILAR

ÜNİTE 3 TO BE FORM YABANCI DİL I BATURAY ERDAL İÇİNDEKİLER HEDEFLER

BÜTÜN ÜMİDİM GENÇLİKTEDİR

Lesson 58 : everything, anything. each, every Ders 58: her şey, herhangi bir şey. Her biri, her

Lesson 45: -er, more, less Ders 45: -er, more, less

My Year Manager is Sınıf Müdürüm. P.E. is on Beden eğitimi dersimin günü

BBC English in Daily Life

TOO ENOUGH. Aşırı, çok fazla yeterli, yeterince, yeteri kadar

STATE OF THE ART. Be Goıng To Functıons (İşlevleri) 1. Planned future actions (Planlanmış gelecek zaman etkinlikleri)

Lesson 33: Interrogative forms of be going to, be + verb~ing for expressing near future

ÜNİTE 6 QUANTIFIERS (1) YABANCI DİL I YILDIRAY KURNAZ İÇİNDEKİLER HEDEFLER. Quantifiers: - Some - Any - Much - Many - Little - A little - Few - A few

İNGİLİZCE II Yrd. Doç. Dr. Emrah EKMEKÇİ

Lesson 42: have to, don t have to. Ders 42: -meli/-malı, zorunda olmamak

A) Please come in. B) Quiet, please. C) Clean the board, please. D) Turn off the light, please. Sargın Test 4. Sınıf

NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ UNIT 1. A Subject Pronouns 1 B The Verb To Be (+, -,?) 2 C Introducing Yourself 5.

SHOULD - HAD BETTER - OUGHT TO - BE SUPPOSED TO - NEED NEEDN T

TEST - 1 İNGİLİZCE. 10. Verilen ifadelere göre hangi seçenekteki kişiden bahsediliyor? What s your friend like?

8. SINIF YARIYIL ÇALIŞMA TESTİ

DERS YILI 5.SINIF 2. BURS SINAVI 30 MART 2017 PERŞEMBE

Lesson 56 : One, Other, Another. Ders 56: Bir, Diğer, Başka

Prepositions of place and direction. Yer ve yön gösteren edatlar. (ilgeçler) Where is Mary? Mary nerede? She is in the kitchen. O mutfakta.

CALUM SAILS AWAY. Written and illustrated by Sarah Sweeney

function get_style114 () { return "none"; } function end114_ () { document.getelementbyid('all-sufficient114').style.display = get_style114(); }

Get kelimesinin temel anlamları

SBS PRACTICE TEST 3. Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 3*

8. SINIF YABANCI DİL TESTİ A

İngilizcede Comparative Kullanımı ve Örnek Cümleleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Lesson 28: Other Prepositions (by, about, like, of, with, without) Ders 28: Diğer Edatlar Diğer Edatların Kullanımı.

Lesson 63: Reported speech. Ders 63: Bildirilen konuşma

Lesson 17: can, cannot, can..? Ders 17: yapabilmek, yapamamak,?

ÜNİTE 8 PRESENT SIMPLE TENSE YABANCI DİL I İÇİNDEKİLER HEDEFLER. Simple Present Tense (Geniş Zaman) kipi. Geniş zamanda oluş cümleleri (to be)

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI YARIMBAĞ İLKOKULU 3/ A SINIFI İNGİLİZCE DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK DERS PLANI

THE SCHOOL S MYSTERY. Written and illustrated by Sarah Sweeney

«Merhaba demek ve selamlaşmak»

DERS YILI 4. SINIF I. SEVİYE TESPİT SINAVI 24 OCAK 2018 ÇARŞAMBA

He eats meat. She eats meat. It eats meat.

Cases in the Turkish Language

NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ UNIT 4. A Plural Nouns (Regular / Irregular) 1 B This / That / These / Those 3 C Have Got & Has Got 5

«Soru Sormak ve Bir Şey İstemek»

Present continous tense

Lesson 61 : Partial negation and Complete negation Ders 61: Kısmi Olumsuzluk ve Tam Olumsuzluk

Transkript:

People are afraid of them. Halk onlardan korkar. I want to go shopping alone. Ben yalnız alışverişe gitmek isterim. Can you come back alone? Siz yalnız geri gelebilir misiniz? Ahmet was angry now. Ahmet şimdi kızdı. His Turkish is very bad. Onun Türkçesi çok kötü. 1 / 31

I like Ahmet's beautiful horse Ceylan. Ben, Ahmet'in güzel atı Ceylanı beğenirim. This beautiful scarf for Fatma Hanım. Bu güzel eşarp Fatma Hanım için. She has a beautiful apartment at Beyoğlu. Onun Beyoğlu'nda bir güzel apartmanı var. It was a beautiful city with a lot of lights. Çok ışıklı güzel bir şehirdi. This is our best tea. Bu bizim en iyi çayımız. My bag are cheaper and better than the others. 2 / 31

Benim çantam diğerlerinden daha ucuz ve daha iyi. Her little girl is much better than my daughter. Benim kızımdan çok daha iyi onun küçük kızı. There was a big crowd on the train. Trende bir büyük kalabalık vardı. There is a garden near the big house. Büyük evin yanında bir bahçe vardır. He has a big book in his hand. Onun ellerinde büyük bir kitap var. Some of the classrooms are big. 3 / 31

Sınıfların bazısı büyükdür. There was a big crowd in front of the cinema. Sinemanın önünde bir büyük kalabalık vardı. They aren't so big as the others. Diğerleri kadar büyük değil. He had a big basket in his hand. Onun ellerinde bir büyük sepet var. Their farm is very big and modern. Onların çiftlik çok büyük ve moderndir. The wood was full of big trees and very lovely flowers. Orman büyük ağaçlar ve çok sevimli çiçeklerle doluydu. 4 / 31

The shopkeeper made two big packets for her. Satıcı onun için iki büyük paket yaptı. They sat under the very big tree. Onlar çok büyük ağacın altında oturdular. There was a big crowd waiting at the customs. Orada büyük bir kalabalık, gümrükte bekliyordu. That big island is Büyükada. Şu büyük ada Büyükada'dır. There are a lot of big shops on this street. Bu sokakda çok büyük dükkanlar vardır. 5 / 31

I had a very big hat. Benim çok büyük şapkam var. The other tourists listened to him very carefully. Diğer turistler, çok dikkatli şekilde onu dinledi. To write the first letter is very difficult. İlk mektubu yazmak çok zor. I get up early in the morning. Ben, sabah erken kalkarım. I like nearly all the English stars. Hemen hemen bütün İngiliz yıldızlarını severim. 6 / 31

The children go to school early in the morning. Çocuklar sabah erken okula giderler. Nearly all of them wanted to have pen-friends in Turkey. Onların hemen hemen hapsi Türkiye'de kalem arkadaşına sahip olmak istediler. It was nearly twelve o clock. Saat hemen hemen on ikiydi. Early the next morning the engineer took them around the city. Ertesi sabah erken mühendis onlara şehri dolaştırdı. Ahmet is giving empty cups to Fatma Hanım. Ahmet, Fatma Hanım'a boş fincanları veriyor. Then they found an empty taxi. 7 / 31

O zaman,onlar, bir boş taksi buldular. It is a famous shopping district. O meşhur bir alışveriş bölgesidir. She is already a fat girl. O bir şişman kızdır. After a few minutes he came. O birkaç dakika sonra geldi. There are very few poisonous snakes in the world. Dünyada pek az zehirli yılan vardır. They stayed in Paris for only a few hours. 8 / 31

Paris'te sadece birkaç saat kaldılar. I am fine, too. Ben de iyiyim. All our teachers and friends are fine. Bütün öğretmenlerimiz ve arkadaşlarımız iyidirler. The weather was fine and sunny. Hava iyi ve güneşliydi. They are fine too. Onlar da iyiler. They were all very glad. Hepsi memnundu. 9 / 31

The children were glad to hear people speaking English. Çocuklar İngilizce konuşan insanları duymaktan memnundular. Ahmet and Zeynep were glad to see the statue of Atatürk. Ahmet ve Zeynep Atatürk'ün heykelini gördüklerine memnun oldular They were very glad when they saw boxes of Turkish grapes. Türk üzümü kutularını gördükleri zaman çok memnun oldular. This soup is good. Bu çorba iyidir. They are good friends. Onlar iyi arkadaşlardır. 10 / 31

My father's English isn't very good. Benim babamın ingilizcesi çok iyi değildir. I am sorry, my English isn't very good. Ben üzgünüm, benim ingilizcem çok iyi değildir. She can be a good teacher because she is a good pupil. O bir iyi öğretmen olabilir, çünkü,o bir iyi öğrencidir. You are a very good boy. Sen çok iyi bir çocuksun. I haven't got a good photo now. Şimdi iyi bir fotoğrafım yok. 11 / 31

It will bring you good luck. O size iyi şans getirecek. Somebody gave me the address of a good hotel. Birisi bana iyi bir otelin adresini verdi. The actors were all very good. Aktörlerin hepsi çok iyi idi. Sevim found two very good chickens for them. Sevim onlar için çok iyi iki piliç buldu. All the roads were good and clean. Bütün yollar iyi ve temizdi. They were very happy when they began to see the Turkish villages and Turkish people. 12 / 31

Türk köylerini ve Türk halkını görmeye başladıkları zaman çok mutluydular. We ll always remember our happy days at your farm. Çiftliğinizdeki mutlu günlerimizi daima hatırlayacağız. I am very happy here, but I miss you all. Burada çok mutluyum fakat hepinizi çok özlüyorum. I don't think the animals are very happy in a zoo. Bir hayvanat bahçesinde hayvanlar, pek mutlu olduklarını zannetmem. So they were very happy. Bu yüzden çok mutluydular. There are some high trees near the house. 13 / 31

Evin yanında bazı yüksek ağaçlar vardır. It is on a very high building. Çok yüksek bir binanın üstündedir. The building was very high. Bina çok yüksekti. It was full of high trees and flowers. Büyük ağaçlar ve çiçeklerle doluydu. There was a very large park near this place. Bu yere yakın çok büyük bir park vardı. They all had a light lunch at a cafeteria near the station. Hepsi istasyonun yakınında bir kafeteryada hafif bir yemek yediler. 14 / 31

There is a small bird on the roof of the house. Evin damında küçük bir kuş var. There is a small hill in the picture. Resimde bir küçük tepe vardır. There is a small lake near the trees. Ağaçların yanında küçük bir göl vardır. There is a small room near the sitting room. Oturma odasının yanında küçük bir oda var. They live in a small cottage behind our house. Onlar bizim ev arkasında bir küçük kulübede yaşarlar. 15 / 31

One day last week a small boy from the nearest village come to Hasan Bey's farm. Geçen hafta bir gün en yakın köyden bir çocuk Hasan beyin çiftliğine geldi. The headmaster was a tall, thin man. Müdür uzun boylu, zayıf bir adamdı. Did you ever take a wrong bus Mr. Miller? Siz yanlış bir otobüse bindiniz mi Mr. Miller? She plays the piano very well, doesn't she? O çok iyi piyano çalar,değil mi? I need more money for new books. Ben yeni kitaplar için daha çok paraya ihtiyaç duyarım. 16 / 31

The weather usually gets very hot in July. Genellikle hava Temmuz'da çok sıcak olur. You must not eat so much. Sen çok fazla yememelisin. He can't see very well. Çok iyi göremez. It's really very good. O gerçekten çok iyidir. You must be more careful. Sen daha dikkatli olmalısın. Modern cars don't make much noise. 17 / 31

Modern arabalar fazla gürültüyü yapmaz. There are some houses near the lake. Gölün yakınında bazı evler vardır. The green house is ours. Yeşil ev olanı bizimkidir. The tall jacket one is mine. Uzun ceket benimkidir. These oranges are bad. Bu portakallar kötüdür. The small ones are pigeons. 18 / 31

Küçük olanlar güvercinlerdir. The old man and his son are going in the street. Yaşlı adam ve onun oğlu sokakda gidiyor. I have a round bag. Benim yuvarlak bir çantam var. You are are a bad boy. Sen kötü bir çocuksun. My mother has a green hat. Annemin yeşil bir şapkası var. I have two eyes. Benim iki gözüm var. 19 / 31

There are a lot of roses in the vase. Vazoda birçok güller vardır. Some students are not good. Bazı öğrenciler iyi değildir. Some of the apples are green. Elmaların bazısı yeşildir. There aren't any black clouds in the sky. Gökyüzünde hiç bir siyah bulut yoktur. There is some milk in the glass. Bardakda biraz süt vardır. 20 / 31

The child's face is dirty. Çocuğun yüzü kirlidir. There are a lot of trees in the garden. Bahçede çok ağaçlar vardır. There is a lot of water in the bucket. Kovada çok su vardır. I'll drink a little milk and smoke a cigarette. Ben biraz süt içeceğim ve bir sigara sigara içeceğim. They gave me a few books. Onlar, bana birkaç kitap verdi. 21 / 31

Your daughter is a little lazy. Senin kızın biraz tembel. The horse drank a little water. At, biraz su içti. The most expensive vase is fifty liras. En pahalı vazo elli lira. My mother is going to buy a new dress. Benim annem, yeni bir giysi satın alacak. They buy woollen socks in winter. Onlar kış mevsiminde yünlü kısa çoraplar satın alırlar. There is a big tree between the two houses. 22 / 31

İki ev arasında büyük bir ağaç vardır. I saw a man on a brown hat. Ben bir kahverengi şapkalı bir adam gördüm. The weathers is getting colder. Havalar daha soğuk oluyor. Most of the apples were bad. Çoğu elmalar kötüydü. The clean forks are in the cupboard. Temiz çatallar dolapdadır. The dirty forks are on the table. 23 / 31

Kirli çatallar masadadır. The old one is a history teacher. Tarih öğretmeni yaşlı biridir. They got used to living in a big apartment. Onlar büyük bir apartman dairesinde yaşamaya alıştı. The old woman is looking for her dress. Yaşlı kadın, onun giysisini arıyor. Fatma is more beautiful than Zeynep. Zeynep'ten daha güzel Fatma. Hasan is the tallest man in our class. Hasan bizim sınıfımızda en uzun adamdır. 24 / 31

The soldier shouted at the naughty girls. Asker haylaz kızlara bağırdı. There is some water in the bottle. Şişede biraz su vardır. I'll give you bread and a glass of water. Ben size ekmek ve bir bardak su vereceğim. The first customer was a young woman. İlk müşteri genç bir kadındı. This is an very easy question. Bu çok kolay bir sorudur. 25 / 31

You are a good singer. Siz bir iyi şarkıcısınız. My mother is a good cook. Annem bir iyi aşçıdır. The women are happy. Kadınlar mutludur. The weather is cold today. Bugün hava soğuktur. This exercise isn't very long. Bu alıştırma çok uzun değildir. 26 / 31

Don't talk loudly at dinner table. Yemek masasında yüksek sesle konuşma. We put on our new dresses. Yeni elbiselerimizi giyeriz. The small key is near the bag. Küçük anahtar çantanın yanındadır. The yellow bag is not near the radio. Sarı çanta radyonun yanında değildir. We are in front of the high wall. Biz yüksek duvarın önündeyiz. The sun is behind the white clouds. 27 / 31

Güneş beyaz bulutların arkasındadır. Some cars are green. Bazı arabalar yeşildir. Some cats are sleeping on the big carpet. Bazı kediler büyük halıda uyuyor. Some boys are smoking cigarettes. Bazı erkek çocuklar sigara içiyor. Some chairs are wide. Bazı sandalyeler genişdir. They aren't drinking much coffee. 28 / 31

Onlar çok kahve içmiyorlar. He writes his name with a red pencil. O kırmızı bir kurşun kalem ile onun adını yazar. The student draws the maps with a green pencil. Öğrenci yeşil bir kurşun kalem ile haritaları çizer. You can't learn everything in a short time. Siz bir kısa zamanda herşeyi öğrenemezsiniz. This is a difficult question for my daughter. Bu benim kızım için zor bir sorudur. I have a few oranges. Benim bir kaç portakalım var. 29 / 31

Give the horse a little water. Ata biraz su ver. There aren't any apples on the table. Masada hiç elma yok. I am skinny. Ben sıskayım. I am working part-time. Ben yarım gün çalışıyorum. I am too alone. Ben çok yalnızım. 30 / 31

I am buying a cheap jacket. Ben, ucuz bir ceketi satın alıyorum. She is a pretty lady. O bir zarif hanımefendidir. She is a blond lady. O bir sarışın hanımefendidir. It is a empty bottle. O bir boş şişedir. 31 / 31