Bireysel Emeklilik Stopajına İlişkin Önemli Bir Yargı Kararı



Benzer belgeler
DANIŞTAYIN HAYAT SİGORTASI POLİÇESİNİN İPTALİ DURUMUNDA YAPILAN VERGİ KESİNTİSİ İLE İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN REDDİ KARARI

SUN BAĞIMSIZ DIŞ DENETİM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

SĐRKÜLER Đstanbul, Sayı: 2011/91 Ref: 4/91

Bireysel emeklilik ve sigorta şirketlerinden yapılan ödemelerde stopaj matrahı

a) Anapara Tutarları Üzerinden Yapılmış Olan Kesintilerin Red ve İade İşlemleri

BAKIŞ MEVZUAT. KONU: Bireysel emeklilik sitemi uygulamasında ana para üzerinden yapılan gelir vergisi tevkifatının iadesi yapılıyor

Duyuru : 2012/ DUYURU (Sadece Müşterilerimiz içindir)

SİRKÜLER İstanbul,

DANIŞTAYIN 1606 SAYILI YASAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

Anahtar Kelimeler : Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşen mahkeme kararı, özel tüketim

T.C. D A N I Ş T A Y Yedinci Daire

Anahtar Kelimeler : Türkiye İş Bankası Anonim Şirketi, bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesi, ücret

DANIŞTAYIN SÜRESİNDE AÇILMAYAN DAVAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

MALĐ MEVZUAT SĐRKÜLERĐ NO : 2012 / 70

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2015/030 Ref: 4/030

EMLAK VERGİSİNDEN MUAF OLAN TAŞINMAZLA İLGİLİ DÜZENLENEN ÖDEME EMRİNE İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZMA KARARI

6327 sayılı kanun ile yapılan değişikliklerin vergi uygulamalarına etkileri madde madde aşağıdaki gibidir.

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire. Anahtar Kelimeler: Abonelik Sözleşmesi, Gecikme Faizi, Tahsil Edilince Beyanname Verilmesi

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /81

İlgili Kanun / Madde 3201 S.YHBK./3

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU RET KARARI :F.Y.

Sayı : 2012 / 220 Konu: Bilgilendirme 19 Kasım 2012

VERGİ SORUMLUSUNUN İDARİ DAVA AÇMA HAKKININ BULUNDUĞUNA İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZULMASINA İLİŞKİN KARAR YAYIMLANDI

T.C. MALİYE BAKANLIĞI Gelir İdaresi Başkanlığı. TASLAK Gelir Vergisi Sirküleri/85

T.C. D A N I Ş T A Y Üçüncü Daire Esas No : 2010/5785. Karar No : 2012/3582

BAKIŞ MEVZUAT KONU: 85 NO LU GELİR VERGİSİ KANUNU SİRKÜLERİ SAYI: 2012/118

Konu : Bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları ile şahıs sigorta primleri

: Karabük Valiliği İl Defterdarlığı - KARABÜK

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ek 1 Nolu Protokol

BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİNE YAPILAN AKTARIMLAR VE TEVKİFAT UYGULAMASINA İLİŞKİN GVK SİRKÜLERİ YAYIMLANDI

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire Esas No : 2010/8630 Karar No : 2013/4481 Anahtar Kelimeler : Haciz, Ödeme Emri, (BS) Formu Özeti : sayılı

1 Bireysel emeklilik sistemine yapılan katkı payları ile şahıs ve hayat sigorta poliçeleri nedeniyle ödenen primlere yönelik yapılan düzenlemeler

ONÜÇÜNCÜ DAİRE USUL KARARLARI. Anahtar Kelimeler : Dava Açma Süresi, Yazılı Bildirim, Başvuru Mercii ve Süresi, Hak Arama Hürriyeti

6327 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinde yapılan değişiklikler uyarınca;

ANAYASA MAHKEMESİNDEN GVK GEÇİCİ 73 ÜNCÜ MADDEYLE İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

İŞLETME İLE ORTAKLARI ARASINDAKİ PARASAL TRAFİĞİN BANKALAR ARACILIĞIYLA TEVSİKİ ZORUNLU MU?

DANIŞTAY Vergi Dava Daireleri ESAS: 2014/304 KARAR: 2014/563

Ba ve Bs FORMLARININ VERİLMEMESİ NEDENİYLE ADİ ORTAKLIK ADINA KESİLEN CEZAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI YAYIMLANDI

İlgili Kanun / Madde 5434 S.ESK/ S. SGK/101

KIDEM ZAMMI ÜCRETE UYGULANAN AYRI ZAMDIR ÖNCE KIDEM ZAMMI UYGULANIR DAHA SONRA TOPLU SÖZLEŞMEDEKİ NISBİ ZAM UYGULANIR Y A R G I T A Y İ L A M I

: Av.Tezcan ÇAKIR Meşrutiyet Cd. N:3/15 - ANKARA

İlgili olduğu maddeler : Gelir Vergisi Kanunu Madde 22, 40, 63, 75, 86, 89, Sayılı Kanun Geçici Madde 1. Verilmesini Gerektiren Gelirler

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2015/014 Ref: 4/014

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2012/57 TARİH:

Uzun Sok. Kolotoğlu İşhanı Kat: 3 No:75 - TRABZON Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı) : Karayolları Genel Müdürlüğü - ANKARA

Sirküler Rapor /70-1 ANAYASA MAHKEMESİNİN ÖZEL USULSUZLUK CEZASIYLA İLGİLİ BAŞVURUYA İLİŞKİN KARARI

T Ü R M O B TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ SİRKÜLER RAPOR MEVZUAT

DEĞER YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

T.C. DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU E. 2011/76 K. 2014/1397 T

ANAYASA MAHKEMESİNDEN KATMA DEĞER KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

SAVUNMANIN ÖZETİ : Tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2009/57 TARİH:

: Kazan Malmüdürlüğü - Kazan/ANKARA

İrfan VURAL Gelirler Kontrolörü

KUR FARKLARININ KDV SİNDE SON DURUM 14 AĞUSTOS 2018

BAKIŞ MEVZUAT 92 NO LU GELİR VERGİSİ SİRKÜLERİ

14. Daire 2012/679 E., 2014/2401 K. "İçtihat Metni"

İkale sözleşmelerine istinaden ödenen tutarların Gelir Vergisi Kanunu karşısındaki durumu

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU ŞİKAYET NO : /572 KARAR TARİHİ:10/02/2014 RET KARARI ŞİKÂYETÇİ : F.Ş

T.C. DA N I Ş T A Y. Vergi Dava Daireleri Kurulu. Anahtar Kelimeler: İndirimli Oran, Katma Değer Vergisi İade, 99 Seri No lu KDV Tebliği Özeti :

İlgili Kanun / Madde 506.S.SSK/61 YAŞLILIK AYLIĞININ HESAPLANMA YÖNTEMİ

ESAS NO : 2010/1629 KARAR NO : 2011/1726

SİRKÜLER RAPOR GELİR VERGİSİ SİRKÜLERİ. (Seri No :92) (BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİNE YAPILAN AKTARIMLAR VE TEVKİFAT UYGULAMASI)

S İ R K Ü L E R. KONU : İkale Sözleşmesi Kapsamında 27 Mart 2018 den Önce Ödenen Tazminatlardan Kesilen Vergilerin İade Usulü Açıklandı.

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

T.C. D A N I Ş T A Y. Vergi Dava Daireleri Kurulu

YETKİLİ KİŞİ NEZDİNDE DÜZENLENMEYEN TUTANAĞA İSTİNADEN KESİLEN ÖZEL USULSUZLÜK CEZASININ KANUN YARARINA BOZULMASINA İLİŞKİN KARAR YAYIMLANDI

Sirküler Rapor /108-1

KARAR 1 (672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmaya dair) Davalı : Başbakanlık /ANKARA

KARARLARI YARGI KARARLARI YARGI

No: 2012/117 Tarih: Konu: 85 Sıra No.lu Gelir Vergisi Sirküleri 23/10/2012 tarihinde yayımlanmıştır.

T.C. DANIŞTAY Sekizinci Daire Esas No : 1992/2271 Karar No : 1993/1754

Munzam Sandıklara İşverenlerce Yapılan Katkı Payı Ödemelerine İlişkin Anayasa Mahkemesi Kararı

İlgili Kanun / Madde 506.S.SSK/Ek-47

ELAZIĞ VALİLİĞİNE (Defterdarlık) tarihli ve /12154 sayılı yazınız

İDARÎ YARGILAMA USULÜ KANUNU NUN 4. MADDESİ VE DİLEKÇELERİN KAYDA GİRİŞ TARİHİ

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2013/113. Bireysel Emeklilik Sistemine Yapılan Aktarımlar ve Tevkifat Uygulamasına İlişkin Sirküler Yayınlandı.

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2013/220 Ref: 4/220

Danıştay Dördüncü Daire Başkanlığından. Karşı Taraf: Denizli Vergi Dairesi Başkanlığı DENİZLİ (Pamukkale Vergi Dairesi Müdürlüğü)

272 SERİ NO LU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ YAYIMLANDI

TARİHİNDEN İTİBAREN ŞAHIS SİGORTALARI VE BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİNE İLİŞKİN VERGİSEL AVANTAJLAR

İŞYERİNDE 15 YIL VE 3600 GÜN ŞARTINI TAMAMLAYAN HER İŞÇİ KIDEM TAZMİNATINA HAK KAZANIR MI?

I sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanunun başvuru konusu kuralının Anayasaya aykırılığı sorunu:

SEKİZİNCİ DAİRE KARARLARI. Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : İzmir Defterdarlığı Milli Emlak Dairesi Başkanlığı

İstanbul, Sirküler No: 2012 / 59 Konu: Bireysel Emeklilik Tasarruf Ve Yatırım Sistemine Yönelik 6327 Sayılı Kanun İle Değişiklik Yapılması

Sirküler Rapor /60-1 MALİ YÜKLER İLE İLGİLİ DAVALARIN VERGİ MAHKEMESİNDE AÇILMASIYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

ÖDEMEDEN MAHKEME KARARIYLA ÖLÜM AYLIĞI ALABİLİRLER

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88

KATILIMCILARA DUYURU ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş. EMEKLİLİK YATIRIM FONLARI İÇTÜZÜK VE İZAHNAME DEĞİŞİKLİKLERİ

5. Daire 2012/5124 E., 2014/2469 K. "İçtihat Metni"

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2019/078 Ref: 4/078

Sirküler No: 049 İstanbul, 17 Haziran 2016

GÖRÜŞ BİLDİRME FORMU

T.C. DANIŞTAY Yedinci Daire. Anahtar Kelimeler : Katma Değer Vergisi, Müteselsil Sorumluluk, Ek Tahakkuk, İdari İşlemin İcrailiği

DANIŞTAYIN HAKSIZ ÇIKMA ZAMMIYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

İlgili Kanun / Madde 6356 S. TSK/41-43

ZAMANAŞIMI SÜRESİ GEÇTİKTEN SONRA DİSİPLİN CEZASI VERİLMESİ

Yargıtay 13, Hukuk Dairesinden:

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2009/82 TARİH: Gelir Vergisi Kanunu nda Yer Alan Had ve Tutarlara İlişkin 273 no.lu G.V.K.

Transkript:

Tahir ERDEM Gelirler Başkontrolörü Bireysel Emeklilik Stopajına İlişkin Önemli Bir Yargı Kararı Giriş Ülkemizde, 4632 sayılı "Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu" i ile kurulan Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) 07.10.2001 tarihinden itibaren uygulamaya girmiştir. Bu süreçte, ülkemiz açısından yeni olan sistemin sağlıklı bir şekilde yaygınlaştırılması ve kendisinden beklenen sonuçları sağlayabilmesi için gerekli vergisel düzenlemeler de 4697 sayılı Kanun'la ii yapılmıştır. Ayrıca, 4697 sayılı Kanun'la yapılan ve sistemin vergisel boyutuna ilişkin düzenlemelerin uygulanmasına ışık tutmak açısından Gelir İdaresi tarafından 3 seri nolu Gelir Vergisi Sirküleri iii kapsamında açıklamalar yapılmıştır. Bugüne kadar başarılı iv bir grafik seyri izleyen BES'in gelişiminin arka planında sisteme yönelik olarak öngörülen vergisel teşvikler de yer almakla birlikte, vergi uygulamaları yönünden eleştiriye uğrayan önemli bir konu ise sistemden ayrılma esnasında katılımcılara yapılan ödemelerde nihai vergileme olarak gündeme gelen vergi kesintisine (stopaja) esas alınan matrahtır. Sistemin yeni olmasından ve henüz sistemden ayrılma aşamasının çok fazla gündeme gelmemesinden dolayı bu sorun katılımcılar tarafından şimdiye kadar somut olarak algılanamamıştır. Buna karşın, sistemin emekli üretme aşamasına gelmesiyle ve özellikle de yaşanan ekonomik krizin etkileriyle sistemden ayrılanlarla birlikte bu sorun katılımcılar tarafından yeni yeni hissedilmeye başlamaktadır. 4697 sayılı Kanun'la BES kapsamında katılımcılara ya da hak sahiplerine yapılan ödemelerin tamamı menkul sermaye iradı olarak tanımlanırken anapara-irat ayrımı yapılmaksızın bireysel emeklilik şirketlerince yapılan bu ödemelerin tümü üzerinden nihai vergi olarak tevkifat (kesinti) yapılmasına yönelik hüküm sorunun temelini oluşturmaktadır. Gelir Vergisi Kanunu'nun gelir tanımıyla ve gelirin vergilendirilmesi yaklaşımıyla örtüşmeyen bu durum aynı zamanda Anayasa'nın hukuk devleti, eşitlik ve mali güce göre vergilendirilme ilkelerine de aykırılık teşkil ettiği yönünden eleştiriye uğramaktadır. Bireysel emeklilik için de emsal teşkil edebilecek bir davada hayat sigortası poliçesi kapsamında 3 yıl süreyle ödenen ve poliçenin sonlandırılması üzerine davacıya iade edilen tutar üzerinden yapılan kesintiye konu edilen matrahın belirlenmesine yönelik davaya bakmakta olan vergi mahkemesi tarafından idarenin yaklaşımından farklı bir yorum yapılarak, hayat sigortasından ayrılan sigortalıya yapılan ödemelerden anapara dışında kalan tutarın menkul sermaye iradı sayılıp sadece bu irada ilişkin kısım üzerinden vergi kesintisi (stopaj) yapılması gerektiği yönünde bir karar verilmiştir. Son olarak, vergi mahkemesinin bu yöndeki kararı Danıştay tarafından da benimsenerek duraksamalara neden olan bu konuda Anayasal ilkelere uygun yargısal bir çözüm üretilmiştir. Daha önceki çalışmamızda vergi mahkemesi kararı üzerinden bireysel emeklilik sisteminden ayrılma aşamasında gündeme gelen vergilendirme sürecinin değerlendirilmesi yapılırken bu çalışmamızda Danıştay'ın aynı yöndeki önemli kararının konuya katkısı ele alınacaktır. Konuya İlişkin Danıştay Kararı Bireysel emeklilik için de emsal teşkil edebilecek bir uyuşmazlıkta, bir sigortalı tarafından hayat sigortası poliçesi kapsamında 3 yıl süreyle ödenen ve poliçenin sonlandırılması üzerine kendisine iade edilen tutar üzerinden 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75'inci maddesinin 15/a bendi ve 94'üncü maddesinin 15/a bendi uyarınca yapılan gelir vergisi tevkifatının, ödenen prim tutarına isabet eden kısmının yasal faiziyle iadesi istemiyle dava açılmıştır. İstanbul 3. Vergi Mahkemesinin 30.01.2009

günlü ve E:2007/782, K:2009/398 sayılı kararıyla, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75'inci maddesinin 15/a bendinde tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile emeklilik ve sigorta şirketleri tarafından on yıl süreyle prim, aidat veya katkı payı ödemeden ayrılanlara yapılan ödemelerin menkul sermaye iradı olduğu hükme bağlanmış ise de; maddede ödemelerden kastedilenin davacıya ödenen tutarın (anapara dahil) tamamı değil, elde edilen gelir olduğu, dolayısıyla elde edilen gelirin menkul sermaye iradı kabul edilmesi ve tevkifatın bu miktar üzerinden yapılması gerektiği anlaşıldığından davacıya yapılan ödeme tutarı üzerinden 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94'üncü maddesinin 15/a bendi uyarınca yapılan kesintide hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle yapılan tevkifatın davacının ödediği pirim tutarına isabet eden kısmının iadesine, vergi kanunlarında fazladan ödenen vergilerin faizi ile birlikte iade edilmesi gerektiği yönünde bir yasal düzenleme bulunmadığından yasal faiz isteminin reddine karar vermiştir. Vergi Mahkemesi kararı Bölge İdare Mahkemesine itiraz edilmeyerek kesinleşmiştir. Gelir İdaresi Başkanlığınca 18.09.2009 tarihinde Danıştay Başsavcılığına yapılan başvuru üzerine Danıştay Başsavcılığı tarafından bu kararın aşağıdaki gerekçelerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51'inci maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenmiştir. " Bu düzenlemeler karşısında yapılan bu ödemelerin gelirin unsurlarından olan menkul sermaye iradı olduğunda bir tereddüt bulunmadığı gibi, 94'üncü maddenin 15 numaralı bendinin (a), (b), (c) bentlerinin hepsinde "yapılan ödemeler" şeklinde açık bir ifade kullanıldığı ve anapara-nema ayırımı yapılmadığı gerçeği karşısında, bu ödemeler konusunda kanun koyucunun, iştirakçiler tarafından yatırılan anapara ödemelerini aşan kısmın, diğer bir ifade ile anaparanın nemasının menkul sermaye iradı olduğu yolunda bir irade ile düzenleme yaptığını söylemeye de olanak yoktur. Zira, kanun koyucu 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75'inci maddesinde menkul sermaye iradını tanımlarken, 7 numaralı bendinde açıkça mevduat faizi ifadesini kullanmış, sermaye ya da toplanan paralar dolayısıyla elde edilen faiz, kar payı, kira ve benzeri menkul sermaye iradı şeklinde açık bir belirtme yapmıştır. Anılan maddenin 2'nci fıkrasının 7 numaralı bendinde mevduat faizinden ne anlaşılması gerektiği aynı bent kapsamında ayrıntılı olarak açıklanarak olası tereddütler giderilmiştir. Bu ayrıntıyı bilerek hareket eden kanun koyucu, 193 sayılı Kanunun 75'inci maddesinin ikinci fıkrasına 15 numaralı bent olarak eklenen bentte ise, yapılan ödemelerin tamamını menkul sermaye iradı olarak tanımlamıştır. Açık olarak ortaya konulan bu iradenin nasıl anlaşılması gerektiği konusunda yorumu gerektiren bir ifadeye yer verilmemiştir. Dolayısıyla bu bent kapsamında yapılan ödemelerin tamamının menkul sermaye iradı sayılması yasal bir zorunluluktur. Nitekim kanun koyucu, yukarıda metni verilen ve menkul sermaye iratlarında istisnayı düzenleyen 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 22'nci maddesinde de; tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile emeklilik ve sigorta şirketleri tarafından zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılan ödemelerin maddede belirtilen şartlarda bir kısmını ya da tamamını istisna kapsamına almak suretiyle esasen yapılan bu ödemelerin tamamının menkul sermaye iradı sayıldığını da hüküm altına almış olmaktadır. Gerek bu maddede, gerek konu ile ilgili diğer yasal düzenlemelerde, bireysel emeklilik sisteminden elde edilen getirinin, diğer bir ifade ile sisteme yatırılan mevduatın sadece nemasının menkul sermaye iradı sayılacağına ilişkin bir düzenlemeye yer vermemiştir. İncelenen olayda davacı üç yıl kaldıktan sonra kendi isteği ile bireysel emeklilik sisteminden ayrılmış, bu nedenle de sistem kapsamında yapmış olduğu ödemeler nemasıyla birlikte Sigorta Şirketi tarafından kendisine ödenmiştir. Ödeme esnasında Sigorta Şirketi tarafından yapılan ödeme tutarının tamamı üzerinden gelir vergisi tevkif edilmiş, davacı tarafından da yapılan bu tevkifatın ödeme tutarının tamamı üzerinden değil, anapara ödemelerinin sadece neması üzerinden yapılması gerektiği ileri sürülerek fazladan yapılan tevkifatın kaldırılması istemiyle dava açılmış ve ödenen tutarın iadesi talep edilmiştir. Yerel Mahkemece tek hakimle verilen kararda; sigorta şirketleri tarafından bireysel emeklilik sistemi kapsamında iştirakçilerine yapılan geri ödemelerin menkul sermaye iradı sayılması

gerektiği yolundaki yasal düzenlemenin menkul sermaye iradının tarifi ile birlikte değerlendirilmesinden ödemelerden kastedileninin iştirakçi tarafından yapılan anapara ödemesini değil, bu paranın getirisi olduğu sonucuna varılarak, fazladan yapılan tevkifatın iptali ile davacıya iadesine karar verilmiştir. Bir ihtilafla ilgili olarak, bu ihtilafa uygulanacak Kanun hükmünün anlam ve kapsamı konusunda bir tereddüt hasıl olmuş ise, bu hükümden ne anlaşılması gerektiği konusunda gerekli araştırmalardan sonra bir sonuca ulaşılabilir. Bu kapsamda kanunun gerekçesinden, kanunun T.B.M.M.'de kabulü esnasındaki müzakere tutanaklarından yararlanılarak kanundan ne anlaşılması gerektiği araştırılabilir ve yorumlanabilir. Hatta eğer ihtilafa uygulanmak istenen Yasa hükmü olaya bire bir uymaz ve bu olaya ilişkin olarak başka herhangi bir yasal düzenleme bulunmaz ise; yani hukuken yasada bir boşluk varsa, o takdirde de Hakim, Medeni Kanununun 1'inci maddesinde belirtildiği şekilde kanun koyucu gibi hareket ederek ihtilafı buna göre çözebilir. Ancak ihtilafa uygulanması gereken Kanun hükmünün çok açık ve yorum yapmayı gerektirmeyecek bir durumda olması halinde, hakimin açık hükme rağmen bu hükmü yorum kurallarına aykırı bir şekilde yorumlayarak karar vermesi, hakime tanınmamış bir yetkinin kullanılması sonucunu doğurur. Kaldı ki; bu uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak yasal düzenleme nedeniyle doktrinde de konu tartışılmış, Kanunda belirtilen "yapılan ödemeler" ibaresinin sigorta şirketleri tarafından iştirakçilere yapılan anapara ve nemayı kapsayan toplam ödeme tutarı olduğu konusunda müellifler birleşmişler, ancak söz konusu yasal düzenlemenin Anayasa'da yer alan vergide eşitlik ve adil vergileme ilkelerine aykırı olduğu, mükerrer vergileme sonucunu doğurduğu hususunda eleştiri getirmişlerdir. Bir yasa hükmünden ne anlaşılması gerektiğinin tespiti ayrı bir konudur, bu yasa hükmünün Anayasaya ve vergileme ilkelerine aykırılığının ileri sürülmesi ayrı bir konudur. Anayasaya aykırılığın ileri sürülmesi halinde mahkemelerce yapılması gereken işlemler Usul Kanunlarında ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Anayasaya aykırılık iddiası yoksa ya da Mahkemelerce bu iddia ciddi görülmemiş ise olaya uygulanacak yasa hükmü, olması gereken şekliyle değil, mevcut düzenlemeden anlaşılan şekliyle ele alınmalıdır. Buna göre; bireysel emeklilik sistemi dahilinde sistemde on yıldan az süre kalarak kendi isteği ile ayrılanlara sigorta şirketi tarafından yapılan ödemelerin istisnalar düşüldükten sonra tamamı üzerinden Kanunda yazılan nispette tevkifat yapılması, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75'inci maddesinin 2'nci fıkrasının 15 numaralı bendi ve aynı Kanunun 94'üncü maddesinin 1'inci fıkrasının 15 numaralı bendi hükümlerinin gereği olduğundan, davacının üç yıl süreyle sistemde kalarak ayrılması üzerine tarafına Sigorta Şirketince yapılan ödeme tutarı üzerinden yasa hükümlerine uygun olarak yapılan gelir vergisi tevkifatında hukuka aykırılık görülmemiştir. Bu nedenle dava konusu işlemin iptali ile fazladan yapılan tevkifatın davacıya iadesi yolunda verilen Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır. " Danıştay Başsavcılığı tarafından İYUK' un 51'inci maddesi uyarınca yapılan kanun yararına bozma istemi Danıştay 4'üncü Dairesi'nce reddetmiştir. Bu kapsamda verilen kanun yararına bozma isteminin reddine yönelik kararın gerekçesi aşağıdaki şekildedir; "Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü: Danıştay Başsavcılığınca 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75'inci maddesinin 15/a bendinde tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile emeklilik ve sigorta şirketleri tarafından on yıl süreyle prim, aidat veya katkı payı ödemeden ayrılanlara yapılan ödemelerin menkul sermaye iradı olduğunun hükme bağlandığı, bu hükme göre sigorta şirketince davacıya yapılan ödemenin

tamamının menkul sermaye iradı olduğu ve bu tutar üzerinden 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94'üncü maddesinin 15/a bendi uyarınca tevkifat yapılması gerektiği, kanun hükmü açık olmasına karşın yapılan ödemelerin tamamının menkul sermaye iradı olarak değerlendirilemeyeceğine hükmeden mahkeme kararının yürürlükteki hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kanun yararına temyiz isteminde bulunulduğundan yukarıda belirtilen Yasa hükmü uyarınca temyiz istemi 193 sayılı Kanunun 75 ve 94'üncü maddeleri kapsamında sınırlı olarak incelendi: 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun Menkul Sermaye İradı Başlıklı 75'inci maddesinin ilk fıkrasında sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkül sermaye dolayısıyla elde ettiği kar payı, faiz, kira ve benzeri iratların menkul sermaye iradı olduğu, aynı maddenin 15/a bendinde ise tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile emeklilik ve sigorta şirketleri tarafından on yıl süreyle prim, aidat veya katkı payı ödemeden ayrılanlara yapılan ödemelerin menkul sermaye iradı sayılacağı hükmüne yer verilmiştir. Dosyanın incelenmesinden davacı ile sigorta şirketi arasında düzenlenen hayat sigortası poliçesi uyarınca davacının 3 yıl süreyle prim ödediği, poliçenin davacının isteği ile sonlandırılması üzerine sigorta şirketi tarafından davacıya 3 yıl boyunca ödediği ana para ve getirisinin iade edildiği, ancak ödeme yapılırken anapara ve getiriden oluşan toplam tutar üzerinden 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94'üncü maddesinin 15/a bendi uyarınca gelir vergisi tevkifatı yapıldığı fazladan yapılan kesintinin iadesi istemiyle dava açıldığı Vergi Mahkemesince de sigorta şirketince davacıya ödenen tutarın tamamının değil, elde edilen gelirin tevkifata tabi olduğu gerekçesiyle fazladan yapılan kesintilerin iadesine karar verildiği anlaşılmaktadır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun yukarıda belirtilen 75'inci maddesinin ilk fıkrasında menkul sermaye iradının tanımı yapılmış ve açıkça nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde edilen kar payı, faiz, kira ve benzeri iratların menkul sermaye iradı olduğu belirtilmiştir. Buna göre davacının sigorta şirketine üç yıl boyunca nakden yaptığı ödemeler dolayısıyla elde ettiği gelir, menkul sermaye iradı sayılacağından, sigorta şirketince yapılan ödemelerin tamamı değil bu ödemenin ana para dışında kalan kısmı menkul sermaye iradı niteliğindedir. Bu nedenle davacıya iade edilen toplam ödeme üzerinden 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94' üncü maddesinin 15/a bendi uyarınca yapılan tevkifatta hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Bu durumda yürürlükteki hukuka aykırı bir sonuç ifade etmeyen İstanbul 3. Vergi Mahkemesi kararının kanun yararına bozulması hukuken olanaklı değildir. Açıklanan nedenlerle, kanun yararına bozma isteminin reddine 24.1.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi." Değerlendirme ve Sonuç Daha önceki çalışmamızda da belirttiğimiz üzere, hayat sigortası ve bireysel emeklilik sisteminden ayrılma aşamasına ilişkin olarak öngörülen nihai vergileme kapsamındaki stopaj uygulamasının kesintiye konu olacak matrah yönünden sıkıntı taşıdığı açıktır. Söz konusu düzenleme gelir vergisi uygulamasının gelirin vergilendirilmesi yönündeki kendi iç sistemiyle çelişmenin dışında Anayasa'da belirtilen vergilendirme ilkelerine de açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Dolayısıyla, 4697 sayılı Kanunla GVK'nın 75 ve 94'üncü maddelerinde yapılan değişikliklere istinaden hayat sigortası ve bireysel emeklilik sisteminden ayrılma ve/veya emekli olma aşamasına ilişkin olarak yapılan kesintilerin dayanağını teşkil eden vergi düzenlemelerinin hukuka aykırı olduğu ve temel hak ve özgürlükleri zedeleyecek nitelik taşıdığı söylenebilir.

Bu konuya ilişkin somut bir uyuşmazlıkta vergi mahkemesi bakmakta olduğu davada uygulaması gereken mevcut kuralın açık lafzına karşın bu kuralı Anayasa'ya uygun bir içerikle yorumlamıştır. Anayasa'ya uygun yorum yöntemiyle yasal düzenlemeyi Anayasa'ya uygun bir içerikle anlamlandıran ilk derece mahkemesi konuyu Anayasa'ya ve gelir vergisi sistematiğine uygun bir şekil çözümlemiştir. Vergi Mahkemesi, uyuşmazlığın çözümünde GVK'nın 75/ 15'inci maddesini maddenin açık hükmüne ve Gelir İdaresi'nin konuya ilişkin açıklamalarına karşın madde hükmünü farklı bir şekilde yorumlamak suretiyle ayrılma esnasında sigortalıya yapılan ödemelerin tamamının değil sadece irada ilişkin kısmı üzerinden vergi kesintisi yapılması gerektiği yönünde karar vermiştir. Bir ileri adım olarak, Danıştay 4. Dairesi de konuyu aynı paralelde çözümleyerek bu alanda önemli bir katkıda bulunmuştur. Bu noktada, yargı biriminin bir normu Anayasa'ya aykırı anlamı karşısında Anayasa'ya uygun alternatif içeriğiyle uyuşmazlığa tatbiki yasama organı yerine geçerek bir fonksiyon gaspı yaratmak olmadığı gibi yasal bir boşluğu doldurmak anlamına da gelmemektedir. Nitekim, var olan/mevcut kuralın Anayasa'ya uygun anlamıyla ve içeriğiyle uygulanması uyuşmazlığın çözümünde en makul seçenektir. Bu noktada, vergi mahkemesinin ve Danıştay'ın konuya ilişkin aynı yöndeki kararları önemli emsal oluşturmaktadır. Buna karşın, mevcut yasa hükmünün uygulamaya bakan yönü itibariyle idarenin yorumu da önem arz etmektedir. İdarenin mevcut yaklaşımı dikkate alındığında uygulamada GVK'nın 75/15' inci maddesi kapsamında menkul sermaye iradı sayılan ödemelerin tamamı üzerinden GVK'nın 94/15'inci maddesi uyarınca vergi kesintisi yapılması gerekmektedir. Bu durumda, irat ve anapara ayrımı yapılmaksızın hayat sigortası ya da bireysel emeklilik sisteminden aldıkları paraların tamamı üzerinden kesinti yapılan kişilerin bahse konu haksızlığı gidermek açısından yargı kararlarını da emsal alarak dava açmaları gerekmektedir. Ancak, kanaatimizce bu konuda yasal bir düzenleme yapılarak GVK'nın 75/15'inci maddesinin vergi sistemine ve Anayasa'ya uygun olarak açıkça tekrar tanımlanması daha uygun olacaktır. Öz açısından olmasa da şekil açısından gerekli görülebilecek bu yasal düzenlemenin hayata geçirilmesi sürecinde ise muhtemel ihtilafların önlenmesi için idarenin bu alandaki düzenlemelerini emsal yargı kararlarını da dikkate alarak Anayasa'nın vergilendirme ilkelerine uyumlu hale getirmesinin yararlı olacağı kanaatindeyiz. *Bu Makale Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi Mayıs 2011 Sayısında Yayımlanmıştır. i 07.04.2001 tarihi ve 24366 sayılı Resmi Gazete' de yayımlanmıştır. ii 4697 sayılı Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 10.07.2001 tarihli ve 24458 sayılı Resmi Gazete' de yayımlanmıştır. iii 13.08.2003 tarihli ve 3 Seri No.lu Gelir Vergisi Sirküleri için bknz. www.gib.gov.tr iv BES, 01.04.2011 tarihi itibariyle 2.381.032 katılımcıya ve 9.893.000.000 TL tutarında yatırıma yönlendirilmiş fon büyüklüğüne ulaşmıştır. Bknz; http://www.egm.org.tr