DÜŞTEN DÜŞÜNCEYE MESNEVİDEN CİNLERE
SANAT AKMERKEZ DE 7 2008 ve 2009 yıllarında fiziksel yenileme çalışmalarımız nedeni ile ara verdiğimiz Sanat Akmerkez de etkinliklerimize 2010 yılında tekrar başlamıştık. Teknolojik ve ekonomik gelişmelerin rüzgarına kapılan günümüz insanı için sanat boş zaman geçirme aracı olarak görülmektedir. Oysa sanat insanın gelişmesini, ilerlemesini sağlayan bir araçtır. Bu nedenle 21 yüzyılda Louvre Müzesi ni gezmekten nasıl zevk alınıyorsa George Pompidou merkezindeki Sürrealist Macera isimli sergi de o kadar keyif vermektedir. Sanatın tarihsel ve coğrafi içeriği değişse de ortaya konan güçlü ve yoğun duygu aynı kalmaktadır. Ressamın tablosu ile heykeltraşın yapıtı gözlerimize seslenirken, müzik kulaklarımıza seslenir, romanlar ve şiirler ruhumuzu esir alırlarken güzel bir film ve tiyatro eseri duygularımızı heyecanlandırır. Tüm toplumlar ilkel veya teknolojik, tutucu veya liberal, zengin veya fakir olsun hep güzel yapıtlar üretmişlerdir. 1940 larda Amerika Birleşik Devletleri nde Gershwin in bestelediği bir yapıt Sovyetler Birliği nde Şostakoviç in bestelediği diğer bir yapıttan daha güçlü değildir. Kölelik zamanında yapılmış bir heykel günümüzün demokratik ve teknolojik toplumunda yapılmış bir heykelden daha üstün değildir. İşte sanatın bu evrenselliği içinde 2011 yılına geldiğimizde çağdaş sanatçılarımızın yapıtları ile ziyaretçilerimizi buluşturmaya ve sanat ile doğrudan ilgisi olmayan ziyaretçilerimize resim, heykel ve yerleştirme sanatının başyapıtlarını tanıtmaya devam edeceğiz. Akmerkez gibi toplum tarafından benimsenmiş ve pekçok konuda sektöründe lider olan, ziyaretçilerinin gelecekteki beklentilerini karşılamak üzere sürekli kendi ile yarışan alışveriş merkezimizde, sanatın topluma yakınlaşmasını sağlamak bizim için önemli bir sosyal sorumluluk projesi olmuştur. Herşeyin çok çabuk hareket ettiği, bilgi dolaşımının sınır tanımadığı yaşamakta olduğumuz iletişim çağında, sanatın daha fazla değer kazandığı bir gerçektir. Belki de insanlar sanal dünyaya daha fazla yakınlaştıkça gerçek dünya daha değerli olmaktadır. Bu nedenle Adnan Çoker in, Bubi nin, Mustafa Ata nın, Bedri Baykam ın eserlerinin karşısına geçip bakmak, bu değerli yapıtlara Akmerkez de ulaşabilir olmak genç-yaşlı her yaştan konuklarımız için daha fazla değer kazanmaktadır. Sanat Akmerkez de etkinliğimize tüm konuklarımızı bekliyoruz. 4 Saygılarımla, Zeynep H. Akdilli ORAL After giving our Art is at Akmerkez events a break in 2008 and 2009 due to renovations, we re-started them in 2010. For today s person caught up in the whirl of technological and economic developments, art is seen as simply a leisure activity. Yet art is an instrument that helps mankind develop and go further. It is for this reason that the Surrealist Adventure exhibit at the Centre Georges Pompidou is as enjoyable as touring the Louvre museum in the 21st century. Even if the historic and geographic content of art changes, the forceful and intense emotion remains the same. While the painting of the artist and the masterpiece of the sculptor appeal to our eyes, music appeals to our ears, novels and poems take our soul hostage and a good film or theater piece excites our emotions. All societies-primitive or technological, conservative or liberal, rich or poor-have created beautiful works. A work that Gershwin composed in the United States in the 1940s is no stronger than one composed by Shostakovich in the Soviet Union. A sculpture made in the time of slavery is no more distinguished than one made in the democratic and technological society of our day. It is within this universality of art that in 2011 we will continue to bring our visitors together with works from contemporary artists, and introduce masterpieces of painting, sculpture and installation to our guests who may not be intimately connected with art. Bringing art closer to society has been an important social responsibility project for us at Akmerkez, a shopping mall that s a leader in its industry in many areas and that has been accepted by society, a place that continuously competes against itself in order to meet its guests future expectations. It is a reality that art is even more valuable in the communication age in which we live, when everything moves at lightning speed and the flow of information has no bounds. Perhaps as people get closer to the virtual world, the real world becomes more valuable. This is why it is even more important for our visitors of all ages, young and old, to stand across from the works of Adnan Çoker, Bubi, Mustafa Ata and Bedri Baykam and be able to access these valuable works at Akmerkez. We hope to see all our guests in attendance at our Art is at Akmerkez event. Respectfully, Zeynep H. Akdilli ORAL ART IS AT AKMERKEZ 7
DÜŞTEN DÜŞÜNCEYE MESNEVİDEN CİNLERE Soyut, soyutlama Çoğu zaman sadece yapıtı tanımlamak için kullandığımız bu iki kelime aslında içine diğerlerini de sığdıracak geniş bir kavramlar dizgesine işaret eder. Kendi içinde sürekli yeniden üreten soyut kavramı, göstergeleri belli bir düzlemde ilerliyormuş izlenimi verse de yaratıcıların tavırlarıyla birbirine karşıt düşünceleri de barındırır. Soyut sanatın temel ilkelerini ortaya koyan Kandinsky de biçim, aynı zamanda tinsel bir ifade aracıdır. Kandinsky, plastik dilini kurgularken ruhsal arınmayı, yaratım sürecine dâhil etmiştir. Hatta madde ve ruhu birbirinden bağımsız değil aynı ilkenin farklı aşamaları olarak gören, duyguların esaretinden kurtuldukça ruhsallık boyutuna erişilebileceğini ve bu boyutun en üst aşamasının da sanat olduğunu ortaya koyan teosifi akımından oldukça etkilenmiş ve akımın ilkelerini kendi sanatsa anlayışı içinde değerlendirmiştir. Kandinsky nin soyut çalışmalarını ortaya koymasından sadece birkaç yıl sonra Rusya da Konstruktivizm, Hollanda da De stijl akımları soyut sanatın ilkelerini çok farklı bir anlayış ile belirlemişlerdir. Bu iki akım duyulardan önce akıl ve mantık süzgecini öne çıkaran bir yaratım anlayışı geliştirmiştir. 5 Bizde 1950 lerden itibaren ilk örneklerini veren soyut sanat, Türkiye de de benzer bir yol izlemiş, sanatçıların ilgi alanları ve dünya görüşleri paralelinde farklılaşmıştır. Ferruh Başağa Türkiye de soyut resme ilk yönelen sanatçılar arasındadır. Soyut resim denemelerine akademiden henüz mezun olduğu zamana denk gelen 1940 lı yılların ikinci yarısında başlamıştır. İlk dönem resimlerinde kübizme yaklaşan çalışmalarının yanında salt renk lekeleriyle ortaya koyduğu lirik işler de vardır. 1960 lı yıllar daha önce Avrupa da gündemde olan taşizm yıllarıdır onun için. Bu resimler, boya ve doku etkilerinin yeniden sorgulandığı dönemi işaret etmektedir. Bugün Başağa kuşkusuz olgunluk dönemi işleri olarak adlandırabileceğimiz geometrik soyutları ile usumuzda yer etmiştir. Başağa, resimde usun egemenliğini savunan sanatçılardan olmuştur. Onun Artık
gördüklerimin değil düşündüğümün resmini yapıyorum sözü sanatsal yaklaşımını da özetlemektedir. Belirli bir rengin hâkimiyetiyle kurduğu geometrik kompozisyonlarını yumuşak geçişlerle tamamlar. Onun yapıtı duyusal esinin yansıması değil düşüncenin nesneye dönüşmesidir. Kariyerine Amerika da başlayan Erol Akyavaş, ilk çalışmalarında dönemin genel sanat anlayışını benimsemiş, lirik anlatımlarla serbest çalışmalar ortaya koymuştur. Başlangıçta dışavurumcu olarak da tanımlanabilecek bir tarzda çalışan sanatçı, ilerleyen dönemlerde kendi kaynaklarına yönelmiş, ikonalardan kaligrafiye kadar doğduğu toprakları temel alan sentezlemelere gitmiştir. Akyavaş ın Mesnevi den yola çıkarak oluşturduğu dünya görüşü yapıtlarında da bire bir karşılığını bulmuştur. Özellikle olgunluk döneminde mistisizmi harmanlayan işler ortaya çıkarmıştır. Henüz 1959 yılında yaptığı Padişahların Zaferi adlı eseri ile MoMA koleksiyonuna giren Erol Akyavaş İslam kültürünün verilerini yapıtlarında yorumlarken inanç üzerinden evrensel bir dil yakalamıştır. 6 Sanat eğitimi yerine mühendislik eğitimi almayı seçen Ömer Uluç un kariyerini değerlendirirken alaylı bir ressam olduğunu söylemek ne kadar doğru olur bilinmez ama alaycı bir ressam olduğu gerçektir. Onun figürden soyuta varan yetmediği yerde tuvalden çıkmalarla heykele dönüşen yapıtlarında her zaman mizahi bir yön olmuştur. Uluç, plastik dilin temel sorunlarıyla ilgilenirken yapıtlarında kendine özgü bir dünya kurgulamıştır. Son dönem eserlerindeki cinlerine sanatsal kariyerinin en üst noktası olarak bakmak hiç de yanlış olmayacaktır. Çünkü bu yapıtlarında sanatçı sadece kurguladığı dünyayı izleyici ile buluşturmamış kendisinden ve eserinden bir üst dil oluşturmuştur. Nilgün Yüksel FROM DREAMS TO THOUGHT, FROM RUMI S VERSE (THE MESNEVI) TO DJINNS The abstract and abstraction Usually these two words are used simply to describe a work, but in fact they indicate a broad conceptual system in which each can embrace the other. Continually renewing within itself, the concept of the abstract may give the impression that its signs progress on a certain plane, but it also harbors mutually opposing views with the attitudes of its creators.
In Kandinsky, who put forward the basic principles of abstract art, form is at the same time a means of spiritual expression. In building his plastic language, Kandinsky included spiritual purification in the creative process. Indeed, he was strongly influenced by a movement called theosophy, which maintained that rather than being independent, matter and spirit were manifestations of the same principle, that by liberating oneself from the thralldom of the emotions one could arrive at a spiritual plane, and that the highest degree of this plane was art; and he incorporated the principles of this movement in his own artistic approach. Just a few years after Kandinsky came forward with his abstract works, two new movements Constructivism in Russia and De stijl in the Netherlands used a highly different approach to present the principles of abstract art. These movements developed an approach to creativity that gave precedence over the senses to the filter of mind and logic. The first examples of abstract art in Turkey were seen as of the 1950s, and in this country the genre followed a similar path, diversifying in accordance with the interests and world views of the artists. Ferruh Başağa was one of the first artists in Turkey to take up abstract painting; he made his first attempts in the genre during the second half of the 1940s just after graduating from the academy. In his first period, alongside works in a cubist vein, there are lyrical paintings which consist purely of color stains. For him the 1960s were years of tachism, which had earlier been practiced in Europe. These Başağa works indicate a period when the effects of paint and texture were reexamined. Today this artist is of course a mental fixture for us because of his geometric abstracts, which might be called the works of his mature period. Başağa was an artist who held that in painting the mind reigned supreme. His artistic approached is summed up by the dictum, I no longer paint what I see but what I think. His geometric compositions feature the dominance of one color complemented by gentle transitions. A work by Başağa is not the reflection of sensory inspiration but rather the objectification of thought. 7 Beginning his career in America, Erol Akyavaş at first adopted the general artistic approach of the period, offering up lyrical expressions and free works. At the outset Akyavaş worked in a style which might be termed expressionistic, but as time went by he turned to his own sources, developing syntheses based on the land of his birth and extending from icons to calligraphy. The world view which this artist conjured up out of the Mesnevi finds its exact equivalent in the works he created. During his mature period especially, his work is blended with mysticism. Erol Akyavaş first found his way into the MoMA collection with a work entitled Triumph of the Sultans done in 1959, and in interpreting the inputs of the Islamic culture in his paintings he captured a universal language through the prism of faith. Ömer Uluç chose an education in engineering over training in art. In assessing his career one is not sure whether to call him a mocking painter, but in the end the fact is that he was. His works range from figurative to abstract; when the canvas proved inadequate he ventured outside it to produce sculpture, and his works are always marked by humor. While concerning himself with the fundamental problems of plastic language, Uluç developed in his works a world all his own. It would not be in the least mistaken to view as the acme of his career the djinns which we find in the works of his last period. For here the artist not only offers to the spectator the world which he has created, he also generates a metalanguage out of himself and his work. Nilgün Yüksel
Yahşi Baraz Arşivi / Archive
FERRUH BAŞAĞA
10 Ferruh Başağa 2005 tuval üzeri yağlıboya oil on canvas 140 x 85 cm.
Ferruh Başağa 1995 tuval üzeri yağlıboya oil on canvas 64 x 49 cm. 13
14 Ferruh Başağa 1996 tuval üzeri yağlıboya oil on canvas 45 x 45 cm.
Ferruh Başağa 1990 tuval üzeri yağlıboya oil on canvas 49,5 x 40,2 cm. 17
Yahşi Baraz Arşivi / Archive
ÖMER ULUÇ
20 Ömer Uluç 2002 tuval üzeri yağlıboya oil on canvas 150 x 150 cm.
22
Ömer Uluç 2006 ahşap üzeri karışık teknik mixed media on wood 210 x 171 cm. 23
Ömer Uluç 1995 tuval üzeri yağlıboya oil on canvas 75 x 100 cm.
25
26
Ömer Uluç Paris 1988-1991 prestuval üzeri yağlıboya oil on canvasboard 100,5 x 72,5 cm. 27
Yahşi Baraz Arşivi / Archive
EROL AKYAVAŞ
30 Erol Akyavaş Kimya-i Saadet 1984 el yapımı Hint kağıdı üzeri akrilik acrylic on hand made Indian paper 76 x 57 cm.
Erol Akyavaş karton üzeri karışık teknik mixed media on cardboard 66,5 x 51 cm. 33
34 Erol Akyavaş Duvarlar / The Walls 1968 duralit üzeri karışık teknik mixed media on hardboard 45 x 38 cm.
Erol Akyavaş Kimya-i Saadet 1984 el yapımı Hint kağıdı üzeri akrilik acrylic on hand made Indian paper 76 x 57 cm. 37
Danışma Kurulu / Committee Council Zeynep H. Akdilli Oral Dr. Nur Ziyaoğlu Aytekin Füsun Batur Banu Birkan Bubi Sergi Tarihi / Exhibition Date 25 Mayıs - 1 Temmuz 2011 Sanat Akmerkez de Projesi Koordinatörü / Project Coordinator Bubi Sergi Tasarımı / Exhibition Design Füsun Batur Metin / Text Nilgün Yüksel Çeviri / Translation Burcu Halacoğlu Yeşil Fotoğraflar / Photos F&G Stüdyo - Yahşi Baraz Grafik Tasarım / Graphic Design Gürkan Kızılsakal Halkla İlişkiler / Public Relation BPR İletişim Baskı Adedi / Number of Copies 500 Baskı Tarihi / Print Date 2011 Baskı / Print Orkide Matbaacılık San ve Tic.Ltd.Şti. T. 212 485 86 87 F. 212 485 80 36 www.orkidematbaasi.com Sergi Adresi / Exhibition Address Akmerkez Zemin Çarşı No:206-207 Bu katalog Sanat Akmerkez de 7 etkinlikleri kapsamında Akmerkez ve Tunca Sanat Galerisi işbirliği ile gerçekleştirilmiştir. This catalog was carried out in collaboration with Akmerkez and Tunca Sanat Galerisi as part of the activities Art is at Akmerkez 7.
tunca sanat Nispetiye Cad. Akmerkez 34337 Ulus - Etiler - Istanbul t: +90 0212-282-01 70 (10 hat) f: +90 0212-282-01 65 e: info@akmerkez.com.tr w: www.akmerkez.com.tr Bülbül Mah. Paşabakkal Sk. Eskici İş Merkezi No 28-34 Kat3 Dolapdere Beyoğlu / İstanbul t: +90 212 256 96 00 / 297 77 68 f: +90 212 256 10 39 m: +90 530 498 08 76 e: info@tuncasanat.com w: www.tuncasanat.com