MÜHÜR FEKKİ SUÇUNDA «FEKKETME» NİN KAPSAMİ ÜZERİNE BİR İNCELEME

Benzer belgeler
BİRİKMİŞ NAFAKA BORCUNU ÖDEMEMEK HAPİS CEZASI GEREKTİRMEZ...

ADLİ PARA CEZASI KISA SÜRELİ HAPİS CEZASINA SEÇENEK YAPTIRIMLAR KİŞİLERİN HUZUR VE SÜKUNUNU BOZMA

Anahtar Kelimeler : Türkiye İş Bankası Anonim Şirketi, bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesi, ücret

İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE. Stj. Av. Belce BARIŞ ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /32,46

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

Anahtar Kelimeler : İmar Planının Yargı Kararıyla İptali, İmar Hukukunda Kazanılmış Hak, Yapı Ruhsatı

T.C. D A N I Ş T A Y Üçüncü Daire Esas No : 2010/5785. Karar No : 2012/3582

14. Daire 2012/679 E., 2014/2401 K. "İçtihat Metni"

ÖZET : 353 Sayılı Kanunun 10/^ maddesi uyarınca asker kişi sayılan. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ CEZA BÖLtMÜ. sanıkların askerî cezaevinde işledikleri

İÇİNDEKİLER SUNUŞ...V ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR...XV GİRİŞ...1

VERGİ SORUMLUSUNUN İDARİ DAVA AÇMA HAKKININ BULUNDUĞUNA İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZULMASINA İLİŞKİN KARAR YAYIMLANDI

İCRA VE İFLÂS KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN. Kanun No Kabul Tarihi :

Yargıtay 13, Hukuk Dairesinden:

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

İÇİNDEKİLER GİRİŞ KONUYLA İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR.1) KONUNUN TAKDİMİ, ÖNEMİ

BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ VE GEÇİCİ HUKUKİ KORUMA KARARLARI. DR. ADEM ASLAN Yargıtay 11.HD. Üyesi

Ceza Hukukuna Giriş. Ceza Hukukuna Giriş (Özgenç)

ONÜÇÜNCÜ DAİRE USUL KARARLARI. Anahtar Kelimeler : Dava Açma Süresi, Yazılı Bildirim, Başvuru Mercii ve Süresi, Hak Arama Hürriyeti

EMLAK VERGİSİNDEN MUAF OLAN TAŞINMAZLA İLGİLİ DÜZENLENEN ÖDEME EMRİNE İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZMA KARARI

ANAYASA MAHKEMESİNDEN VERGİ USUL KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Kanun No Kabul Tarihi :

T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ CEZA BÖLÜMÜ ESAS NO : 1988/46 KARAR NO : 1988/47

Anahtar Kelimeler : Yargılamanın yenilenmesi, kesinleşen mahkeme kararı, özel tüketim

TAAHHÜDÜ İHLAL SUÇU. Av. Nur Işın KÖROĞLU ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

İlgili Kanun / Madde 5521 S. İşMK. /1

T Ü R M O B TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ SİRKÜLER RAPOR MEVZUAT

Anayasa Mahkemesi Kararlarının Devam Eden Davalara Etkisi

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/8

T.C. D A N I Ş T A Y Yedinci Daire

DANIŞTAYIN SÜRESİNDE AÇILMAYAN DAVAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

"Tüketici Aleyhine Başlatılacak İcra Takibinde Parasal Sınır" "Tüketici Aleynine Ba~latllacak icra Takibinde Parasal ~ınırn

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88

T.C. ERZURUM PALANDÖKEN İLÇE BELEDİYE ENCÜMEN KARARI

OLAĞANÜSTÜ BİR KANUN YOLU: KANUN YARARINA BOZMA

İlgili Kanun / Madde BK/66

İlgili Kanun / Madde 818.S.BK/161

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/18-21

Sirküler Rapor /108-1

Danıştay Tetkik Hakimi Yeniay Kaya nın Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi ve mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU RET KARARI :F.Y.

Ba ve Bs FORMLARININ VERİLMEMESİ NEDENİYLE ADİ ORTAKLIK ADINA KESİLEN CEZAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI YAYIMLANDI

Kabul Tarihi :

DAVACI : Nesrin Orhan Şahin vekilleri Av.Serap Yerlikaya ve Av.İlter Yılmaz

İDARÎ YARGILAMA USULÜ KANUNU NUN 4. MADDESİ VE DİLEKÇELERİN KAYDA GİRİŞ TARİHİ

: Av.Tezcan ÇAKIR Meşrutiyet Cd. N:3/15 - ANKARA

Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü30 Mayıs 2009 CUMARTESİResmî GazeteSayı : ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

İlgili Kanun / Madde 6356 S. TSK/41-43

CEZANIN TEŞDİDEN VERİLMİŞ OLMASI SANIK LEHİNE OLAN KANUNU UYGULAMA YENİ YÜRÜRLÜĞE KONULAN KANUNDA CEZANIN ALT VE ÜST SINIRLARININ ARTTIRILMASI

KUR FARKLARININ KDV SİNDE SON DURUM 14 AĞUSTOS 2018

DANIŞTAY Vergi Dava Daireleri ESAS: 2014/304 KARAR: 2014/563

I sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanunun başvuru konusu kuralının Anayasaya aykırılığı sorunu:

T.C. D A N I Ş T A Y Dördüncü Daire. Anahtar Kelimeler: Abonelik Sözleşmesi, Gecikme Faizi, Tahsil Edilince Beyanname Verilmesi

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş.K. /18-21 DAVACI YARARINA KAZANILMIŞ HAK

İstinaf Kanun Yolu ile Temyiz Kanun Yolu Arasındaki Fark Nedir? Hukuk Davası İçin İstinaf Mahkemesine Başvuru Şartları

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BİLAL MÜŞTAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/233)

Sayı: Ankara, 24 /03/2014 ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA

KIDEM ZAMMI ÜCRETE UYGULANAN AYRI ZAMDIR ÖNCE KIDEM ZAMMI UYGULANIR DAHA SONRA TOPLU SÖZLEŞMEDEKİ NISBİ ZAM UYGULANIR Y A R G I T A Y İ L A M I

Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (5219 sayılı, numaralı, nolu yasası)

T.C. DANIŞTAY Yedinci Daire. Anahtar Kelimeler : Katma Değer Vergisi, Müteselsil Sorumluluk, Ek Tahakkuk, İdari İşlemin İcrailiği

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/4

2- Dâvanın, her biri hakkında aynı sebepten neşet etmesi. hükmü öngörülmüş. iken,

ZAMANAŞIMI SÜRESİ GEÇTİKTEN SONRA DİSİPLİN CEZASI VERİLMESİ

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK. /Geç. 3.

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2017/120 Ref: 4/120

Mevzuat Kroniği CEZA HUKUKU

(2709 S. K. m. 40) (5271 S. K. m. 34, 231, 232, 264) (1412 S. K. m. 310)

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU İKİNCİ DAİRE KARARI Esas No 2013/149. Karar No 2013/1034

T.C. D A N I Ş T A Y Vergi Dava Daireleri Kurulu

7035 SAYILI YASA İLE TEMYİZ SÜRELERİ DEĞİŞTİ

T.C. DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU E. 2011/76 K. 2014/1397 T

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/41

: Kazan Malmüdürlüğü - Kazan/ANKARA

-5- Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

İlgili Kanun / Madde 5434 S.ESK/ S. SGK/101

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /19 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2014/15387 Karar No. 2014/16184 Tarihi:

İTİRAZIN KONUSU: günlü, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu nun;

KARARLARI YARGI KARARLARI YARGI

T.C. DANIŞTAY Sekizinci Daire Esas No : 1992/2271 Karar No : 1993/1754

AVUKAT YASİN GİRGİN

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI. İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Genç Asliye Ceza Mahkemesi

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S. TSK/25

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6 İŞYERİ DEVRİ İŞYERİ DEVRİNİN İŞÇİ ALACAKLARINA ETKİSİ

HASAN BALIKÇI ONUR ÖDÜLÜ PROF. ONUR HAMZAOĞLU NA

Sirküler Rapor /60-1 MALİ YÜKLER İLE İLGİLİ DAVALARIN VERGİ MAHKEMESİNDE AÇILMASIYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

2:Ceza muhakemesinin amacı nedir? =SUÇUN İŞLENİP İŞLENMEDİĞİ KONUSUNDAKİ MADDİ GERÇEĞE ULAŞMAK

KALEM MEVZUATI ADL108 KISA ÖZET

İŞ MAHKEMELERİ KANUNU

Sirküler Rapor /70-1 ANAYASA MAHKEMESİNİN ÖZEL USULSUZLUK CEZASIYLA İLGİLİ BAŞVURUYA İLİŞKİN KARARI

YETKİLİ KİŞİ NEZDİNDE DÜZENLENMEYEN TUTANAĞA İSTİNADEN KESİLEN ÖZEL USULSUZLÜK CEZASININ KANUN YARARINA BOZULMASINA İLİŞKİN KARAR YAYIMLANDI

2918 SAYILI KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU'NUN 3493 SAYILI YASA İLE DEĞİŞTİRİLEN 115. MADDESİNİN SON FIKRASI İLE İLGİLİ İPTAL KARARI

Prof. Dr. Süha TANRIVER Doç. Dr. Emel HANAĞASI

T.C. DANIŞ TAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU Esas No : 2008/574

T.C. YARGITAY Ceza Genel Kurulu. Karar Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 3201 S.YHBK./3

Trabzon üçüncü noteri olan davalı ise, süresinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur.

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/22, S. STSK/36

1982 Anayasası nın Cumhuriyetin Nitelikleri başlıklı 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti nin bir hukuk devleti olduğu kurala bağlanmıştır.

İPTAL BAŞVURUSUNA KONU OLAN YASA MEDDESİ İLE İLGİLİ AÇIKLAMA:

Transkript:

MÜHÜR FEKKİ SUÇUNDA «FEKKETME» NİN KAPSAMİ ÜZERİNE BİR İNCELEME Asis. Koksal BAYRAKTAR I Kararın metni : Yargıtay Ceza Genel Kurulu Tarih: 29.9.1969 E. No: 4/290 K. No: 404 Suç ve ceza: Belediyece inşaatına konan mühürü inşaata devam etmek suretiyle bozmaktan sanık Ö.A.'nın yapılan yargılaması sonunda TCK. 274/1, 59 ve 647 sayılı yasanın 4 ve 9. maddeleri uyarınca iki ay onbeş gün hapis ve 830 kuruş ağır para cezaları ile hükümlülüğüne ilişkin, 4. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 21.11.1968 gün ve 673/527 sayılı hüküm sanığın temyizi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesince incelenerek bozulmasına dair verilen 16.4.1969 gün ve 605/2809 sayılı karara karşı C. Başsavcılığınca; Özel Daire bozma kararının itiraz yolu ile kaldırılarak mahal mahkemesi hükmünün tebliğname uyarınca onanmasına karar verilmesi istemini bildiren 21.5.1969 gün B 3 sayılı itiraz yazısı ile birlikte dosyası bu kez 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, Gereği konuşulup düşünüldü: Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararı Dosya ve yapılan soruşturma sonuçlarına göre sanık aldığı döşeme, kapı ve pencere yenilemesi, balkon tamiri, sıva, badana ve saçak tamiri hak ve imkânlarını veren 17.11.1966 gün ve 85 sayılı ruhsata rağmen binasının ahşap kısımlarını tamamiyle beton yapıya

544 KÖKSAL BAYRAKTAR çevirmeye kalkıştığı 27.1.1967 günü görülüp tesbit olunarak inşaat ve tamiratı durdurulmuş (bu ruhsat dışı işi yapmasına engel olunmak ve halihazırını muhafaza maksadıyla) zabıta ve ilgililerce bir tutanak düzenlenmek suretiyle binanın giriş kapısı kısmı mühürlenmiş, bu inşaat ve tamiratın kalkması Ö.A.'ya da tutanakla imzalatılmış olduğu halde 1.3.1967 günü yapılan kontrolda kapıdaki mühüre dokunulmadan yasaklanan inşaatın devam ettirildiği, kapı ve pencerelerinin de takılmakta olduğu görülmüş ve yeni bir tutanakla durum tesbit edilmiştir. TCK'nun 274. maddesi hükmüne göre mühür ( bir şeyin muhafazasını veya aynen mevcudiyetini temin için vaz) olunur ve Devlet iradesinin mevcudiyetini gösterir. Bu iradenin bozulması yalnız mühürün fekkedilmesi ile değil, mühür fekkedilmeden başka surette vaki bir eylem ve hareketle de vuku bulabilir. Olayda sanık bu binaya başka taraftan girerek inşaatı devam etmek suretiyle Devlet iradesine karşı gelmiş, mühürlenmenin amacını bozmuştur. Olaydaki suç unsurunun maddenin maksat ve amacına göre yorumlanması gerekir. Bu itibarla itiraz yerinde görüldüğünden kabulüne ve özel dairenin itiraz konusu 16.4.1969 günlü bozma kararının kaldırılmasına ve mahalli mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmelidir. Sonuç: İtirazın kabulüne, 4. Ceza Dairesinin itiraz konusu 16.4.1969 günlü bozma kararının kaldırılmasına, İstanbul 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 21.11.1968 günlü hükmünün tebliğname ve itiraznamede yazılı düşünce gereğince onanmasına çoğunlukla karar verildi (*).. II Olay : İnceleme konumuzu teşkil eden Ceza Genel Kurulu Kararındaki olay şu şekilde meydana gelmiştir: Sanık Ö.A, evinin döşeme, kapı ve pencerelerini yenilemek, balkonunu ve saçağını tamir ettirmek için ruhsat almıştır; Fakat inşaata başladıktan sonra ruhsatın müsadesinin dışına çıkarak binasının ahşap kısımlarını tamamiyle betona çevirmeye başlamıştır. Ö.A'nın bu hareketi yetkili organlarca tesbit olunmuş ve ruhsat dışı işi yapmasına engel olunmak amacıyla 8225. (*) İlmî ve Kazaı İçtihatlar Dergisi, 1969, sayı 108, sahife 8224 -

MÜHÜR FEKKİ SUÇUNDA «FEKKETME» NİN KAPSAMI 545 binanın giriş kısmı mühürlenmiştir. Daha sonraki tarihde yapılan incelemede, Ö.A'nın mühüre hiç dokunmadan, inşaatına devam ettığı görülmüştür. * 111 Çözülmesi gereken problem : Türk Ceza Kanununun 274. maddesinde düzenlenmiş olan mühür fekki suçunun maddi unsuru ile ilgili olarak çeşitli problemler ortaya çıkmaktadır. Tıpkı mühürün bozulmasına rağmen mühür a tındaki eşyanın alınması (1), usulü dairesinde ve kanunî hükümlerine uygun surette vaz edilmeyen mühürün bozulması, kırılması (2), bir şeyin muhafazası gayesiyle vazedilmiş bulunmayıp idari tedbir mahiyetinde konulmuş mühürün fekkedilmesi (3), başkaları tarafından bozulan mühürlü mahalle girilmesi (4) gibi. Bütün bu durumlarda söz konusu suçun meydana gelip gelmeyeceği tartışılabilir ve böylece maddi unsur bütün yönleri ile ortaya konabilir, fakat incelememizde bu gibi problemlerle ilgilenmeyeceğiz. Bu araştırmada incelenecek problem mühür fekki suçunda «fekketme»nin ne surette gerçekleşeceği ile ilgili olacaktır. TCK.nun 274. maddesinde yer almış olan «fekketme»nin, mutlaka mühürün doğrudan doğruya kırılması, bozulması, kaldırılması halinde mi gerçekleşeceğinin kabulü gerekir? Acaba mühürün doğrudan doğruya kırılmayıp ta gördüğü fonksiyonun ihlal edildiği durumlarda suçun meydana geleceği kabul edilebilir mi? Problemi daha açık olarak ortaya koymaya çalışırsak: «Bir şeyin muhafazasını veya aynen mevcudiyetini temin için vazolunan mühürün bozulmadığı, kırılmadığı, ortadan kaldırılmadığı, fakat ko runan eşyanın dolaylı yollardan ihlal edildiği, mühüre dokunulmadan onun koruduğu eşya veya mahal üzerinde tasarrufta bulunulduğu durumlarda acaba söz konusu suçun meydana geldiği ileri sürülebilecek midir? (1) Erol Cihan, Mühür Bozma (Fekki) suçu, (Mukayeseli Hukuk Araştırmaları Dergisi. 1969, sayı. 4), s. 48. (2) Yar. 4 CD., 28.11.1964, E- 5148, K- 5360, (Ad. Der. 1965. sayı 7-8, s. 982). (3) Yar. 4. CD-. 14-L1949, E- 14591, K. 411, <TİK. 1952, ît s. 1426, no. 2110). (4) Yar. 4. CD., 3.11.1964. E. 4096. K. 4361. (Ad. Der. 1965, sayı 4, s. 530). Huk. Fak. Mec F.: 35

546 KÖKSAL BAYRAKTAR ı IV Mercilerin problemi çözüm şekilleri : Olay dolayısiyle belirttiğimiz hukukî problemle ilgili olarak Esas Mahkemesi ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu aynı şekilde, Yargıtay Ceza Dairesi de farklı şekilde karar vermişlerdir. Esas Mahkemesi ve Yargıtay Ceza Genel Kuruluna göre bir şeyin muhafazası veya mevcudiyetinin temini için konulan mühür bozulmaksızın o şey alınmış, mevcudiyeti ihlal edilmişse mühür fekki suçu meydana gelmiştir. Çünkü «Mühür birşeyin muhafazasını veya aynen mevcudiyetini temin için vazolunur ve Devletin iradesinin mevcudiyetini gösterir. Bu iradenin bozulması yalnız mühürün fekkedilmesi ile değil, mühür fekkedilmeden başka surette vaki bir eylem ve hareketle de vuku bulabilir.» Mühür fekkedilmeden başka şekillerde mühürlenen yere girmek veya mühürlenen eşyayı almakla «mühürlenmenin amacı bozulmaktadır.» ilgili mercilere göre mühür fekki suçundaki unsurların, dolayısiyle fekketmenin «maddenin maksat ve amacına göre yorumlanması gerekir». Yargıtay Ceza Dairesine göre ise mühür fekki suçunun meydana gelebilmesi için eşyanın üzerine konulan mühürün fekkedilmesi gerekmektedir. Bu merci'e göre mühüre dokunulmaksızın, onun koruduğu eşyanın tecavüze uğratılması durumunda mühür fekki suçu meydana gelmemektedir. V Görüşümüz : J Ortaya koyduğumuz problemi cevaplandırabilmek, Mahkemelerin kararlarını değerlendirebilmek için, kendi açımızdan çözüme ulaşmadan önce, fekketmek fiilinin ne anlama geldiğini kavram olarak tesbit etmenin ve karşılaştırmalı hukuk ve hukuk doktrinindeki durumu belirtmenin faydalı olacağını düşünmekteyiz. 1 Kavram. Fekketmek fiilinin ismi olan «fekk» genel sözlüklerde «ayırma, açma, kırma, koparma, kaldırma» şeklinde karşılığını bulmaktadır (5): TCK'nunda belirtilen deyim 1274 Ceza Kanununda da yer al- (5) Mustafa Nihat Özön, Osmanlıca - Türkçe Sözlük, İstanbul, 1965, s. 203; AH Rıza AHp - Sabahat Alp, Büyük Osmanlı Lügati, c, I, 1958, s. 360; Larousse, t- II, s- 378.

MÜHÜR FEKKİ SUÇUNDA «FEKKETME» NÎN KAPSAMİ 547 makta idi, bu kanunun «Mühür fekkine ve emanet eşya ve evrakı resmiyenin ahzine mütecasir olanların mücazatı» başlığını taşıyan 122 ve devamı maddelerinde mühür fekki «mühürün bozulup açılması» şeklinde ifade edilmişti (6). Böylece kanunda fekketmenin ne olduğu açıkça belirtilmişti. Cumhuriyet devri Ceza Kanununda da aynı deyim kullanılmıştır. Kanunun uygulaması sırasında çeşitli mahkeme kararlarında fekketmenin ne olduğu belirtilmiş bulunmak tadır. Bu kararlara göre fekketme «bozma, sökme» anlamına gelmek tedir (7). Böylece fekketmek kelimesinin taşıdığı anlam, mühürün maddeten bozulması, kırılması, parçalanması, ayrılmasını ifade etmektedir. Bu anlamda mühürün fekkedilmesi, onun cevherinin, maddi varlığının tecavüze uğramasını belirtmektedir. Mühürün varlığının ihlale uğramaması fakat mühürlenen eşyanın tecavüze uğraması, mühürleme ile ulaşılmak istenen amaca aykırı hareket edilmesi böylece fekketme niteliğini taşımamaktadır. 2 Karşılaştırmalı hukuk Mühür fekki suçunun maddi unsuru yönünden çeşitli hukuk sistemleri iki bölüme ayrılabilir. İlk bölümde yer alan hukuk sistemlerinde mühürün ihlâle uğraması geniş anlamda kabul edilmektedir. İkinci bölümde bulunan hukuk sistemlerinde ise mühür fekki dar anlamda kullanılmaktadır. Birinci bölüm olarak nitelendirdiğimiz hukuk sistemlerinde de mühür fekki çeşitli deyimlerle belirtilmektedir. Mühürün, kırılması, koparılması, zarara uğratılması, meydana getirilen resmî önle menin kaldırılması (Alman CK. par. 136); ihlal edilmesi (İtalyan CK. m. 349); koparılması, parçalanması, ihlal edilmesi ve her ne suretle olursa olsun bozulması (Lihtenşytayn CK. m. 315); kırılması, bozulması, herhangi bir surette işlemin önüne geçilmesi (Yunan CK. m. 178) (8); kırılması, koparılması veya etkisinin önüne geçilmesi (İsviçre CK. m. 290) gibi deyimler kanunların geniş anlamda uygulanmasını sağlamaktadır (9). Fransız Ceza Kanununda yapı * "^M~T*^^^M.. *. ^ ^ ^ (6) Halil Rifat, Külliyatı Şerhi Ceza, İstanbul, 1312, s. 211. (7) Yar. 4. CD., 3.11-1964, E. 4096, K. 4361 (Ad. Der., 1965, sayı 4. s. 530); YCGK., 21.2.1966 E. 4/34, K. 43 (İlmi ve Kazai İçtihatlar Dergisi, 1966, sayı 65, s. 4500). (8) Marc Ancel - Yvonne Marx, Les codes pénaux européens, t. I, s. 40; t. II, s. 938, 748; t. III, s. 1078. (9) Paul Logoz, Commentaire du code pénal suisse, partie spéciale, II, Neuchatel, 1956, s. 673.

48 KÖKSAL BAYRAKTAR I lan bir değişiklik ile bu hukuk sisteminde de mühür fekki suçunun kapsamı genişletilmiş bulunmaktadır. Buna göre. herkim mührün konulmasını belirten tutanakta yer alan eşyalardan birine tecavüz edecek olursa mühür fekki suçunu işlemiş olur ve aynı ceza ile cezalandırılır (10). - İkinci bölümde yer alan hukuk sistemlerinde ise mühür fekki suçunun maddi unsuru daha dar olarak anlaşılmaktadır. Mühürün kırılması (Avusturya CK. par. 316; Belçika CK. m. 283; Lüksemburg ı CK. m. 283; Monaco CK. m. 212), koparılması veya harap edilmesi (İzlanda CK. m. 113); açılması veya kırılması (Portekiz CK. m. 310) gibi deyimler bu ülkelerin ceza hukuku uygulamasında mühür fekki suçunun ancak mühürün doğrudan doğruya bozulması durumunda gerçekleşebileceği sonucunu meydana getirmişlerdir (11). 3 Doktrinde ileri sürülen görüşler. Ceza Hukuku bilimcileri kanunlarındaki değişik deyimlere dayanarak mühür fekki suçunun maddi unsurunu incelemişlerdir. Bir kısım hukukçular mühür fekkini doğrudan ve dolayısiyle ihlallere kadar genişletirken, diğerleri de fiili dar anlamda kabul ederek sadece mühürün kırılması, bozulması gibi maddî ihlali benimsemektedirler. ManzinVye göre konulan mühürle devletin iradesi tezahür etmektedir. Devletin iradesi menkul veya gayri menkul eşyanın her türlü tecavüze karşı korunmasına yönelmektedir (12). Mühür aslında maddî bir eşya değil, bir semboldür (13). Korunan menkul veya gayrî menkulü belirten bir nesnedir. «Binaenaleyh mühürlerin ihlali mühürleyen maddenin fizikî ihlâlinden çok, mühürlenmiş eşyanın ihlalidir» (14). Aynı görüşü benimseyen Schönke - Schröder'e göre de mühüre dokunulmadığı fakat mühürlenen yerdeki eşyanın yerinin değiştirilmesinde, alınmasında söz konusu suç meydana gel- (10) Maurice Aydalot - Pierre Arpaillange, Répertoire de droit pénal et de procédure pénal, t. III, Paris, 1969, ch. Scellés. 841. (11) Ancel - Marx, t. I, s. 147, 223; t. III, s. 1160, 1236, 1582; t. II, s. (12) Vincenzo Manzini, Trattato di diritto pénale italiano, V. 5, To rino, 1962. s. 591. (13) Manzini, s. 594. (14) Manzini, s. 594.

MÜHÜR FEKKİ SUÇUNDA «FEKKETME» NtN KAPSAMI 549 inekledir. Böylece kapısı mühürlü yerin yanından içeri girilerek eşyanın alınmasında, tabela ile rehinli olduğu belirtilen ve mühürlenen ekinlerin biçilmesinde (15), mühürlenen tabelanın kapatılarak yasaklanan yere girilmesinde (16), mührün fekkedildiği, dolayısiyle suçun meydana geldiği kabul edilmektedir, isviçre doktrininde, mühür fekki suçunun hareket çeşitlerinden biri olarak kanunda belirtilmiş olan «mühürün etkisinin önüne geçilmesi» üzerinde durularak çeşitli yollardan mühürün etkisinin ortadan kaldırılması ile suçun meydana geleceği ileri sürülmektedir (17). Bu eğilim Türk Hukukunda da kabul edilmiştir. Erem'e göre «mühürün her ne suretle olursa olsun, fekkedilmesi suçun maddi unsurudur. Maddî unsurun suçun mahiyetine göre yorumlanması gerekir. Mühür maddî şekilde muhafazayı sağlayan bir tedbir değildir. Mühür, bir şeyin olduğu gibi muhafazası hususunda devletin iradesinin mevcudiyetini gösteren temsilî bir işarettir. Bu itibarla mühürün fek edilmesi, maddî manada tahrip edilmesi değil, bir şe yin olduğu gibi muhafazası hususundaki devlet iradesinin ihlal e dilmesidir. Bu itibarla mühüre hiç dokunmaksızın dahi bu iradenin ihlal edilmesi mümkündür, kapısı mühürlü odaya başka bir yerinden girmek gibi» (18). Cihaırda aynı düşüncededir. Yazara göre: «Mühür, fiilen maddî biçimde nesneyi koruyan bir tedbir değildir. Mühürün fekkedilmesi maddî anlamda tahrip edilmesi değildir. Olsa olsa söz konusu nesnenin olduğu gibi korunmasını gösteren devlet iradesinin ihlale uğramasıdır... Mühüre hiç dokunmadan da söz konusu devlet iradesinin ihlal edilmesi mümkündür» (19). Fransız ve Belçika doktrinleri ise karşı görüşü destekleyen sebepleri içine almaktadır. Doktrinlerin bu eğilimde olmaları pozitif hukukun mühür fekki suçunun hareketini açıkça belirtmiş, adeta sınırlandırmış olmasından ileri gelmektedir. Fransız hukukunda bu durum 1967 yılma kadar devam etmiş, bu yılda yapılan kanun değişikliğinden sonra uygulama yukarıda belirten görüşe uygun şekilde (15) Schönke - Schröder, Strafgetszbuch Kommentar. 14- Auflage. München. 1969. par. III, 1, 2, s. 799. (16) Dalcke - Fuhrmann - Schafer, Strafrecht und Strafverfahren, 37. Auflage, 1961. par. 136. no. 4. OLG Frankfurt. NJW. 59/1288- (17) Log-oz. s. 673- (18) Faruk Erera. Ceza Hukuku - Hususi Hükümler, c. I, Ankara, 1968, s. 383. (19) Cihan, s- 51.

550 KÖKSAL BAYRAKTAR gelişmeye başlamıştır. Fakat son iki yıla kadar Fransada ileri sürülen ve Belçikada halen benimsenen görüşe göre mühür fekki suçunun meydana gelmesi için mührün maddî olarak tahrip edilmesi şarttır, (20) bu tahrip koparma, kırma, yıkma şeklinde olabilir (21), mühür tahrip edilmeden korunan eşyanın ihlal veya tahrip edilmesinde mühür fekki suçu meydana gelmez (22). Bu incelemeler ışığında Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, mühür fekki suçunun meydana gelmesinde önemli gelişmelere yol açacak olan prensip kararını değerlendirecek olursak şu sonuçla karşılaşırız: I 4 Sonuç Doktrinde bu suç ile kanunun, Devlet otoritesine karşı girişilen tecavüzleri cezalandırdığı, böylece Devlet otoritesinin düzenlediği işlemi koruduğu ve teminat altına aldığı ileri sürülmüştür (23). Buna benzer görüşlere göre de: «Devlet, bazı eşyayı muhafazası altına almakta amme menfaati görebilir. İşte mühür denilen, devletin iradesinin temsilî işareti, bir eşyanın olduğu gibi muhafaza edilmesi konusundaki devletin iradesini gösterir. Devletin bazı eşyanın muhafaza edilmesinde amme menfaati görmesini, mühürle tesbit ettikten sonra bu mührü bozanlar, hakikati halde, söz konusu mührün temsil etmiş bulunduğu devlet iradesini, otoritesini ihlal etmiş olmaktadırlar. Bundan böyle mühür fekki suçunda, amme otoritesinin normal fonksiyonu ile ilgili menfaatlere karşı bir suç işlenmektedir. Bir diğer deyişle, Ceza Hukuku bakımından korunan değer, belirtilmiş olan devlet otoritesidir Mühür bozulması suçunda korunan değer, bizatihi nesne değildir, nesnenin temsil ettiği devlet otoritesidir.» (24). TCK. m. 274'ün incelemesi doktrinde belirtilen bu nihaî (20) Antoine Blanche, Etudes pratiques sur le code pénal, t. 4, 1868. Paris, s. 246. (21) Garraud. Traité théorique et pratique du droit pénal français, t. 4. Paris, 1922, s- 631-632; Francisque Goyet, Précis de droit pénal spécial, Paris, 1945, s. 194; Robert Vouin, Droit pénal spécial, t. I, 2. éd., 1968, s. 401; Marcel Rigaux - Paul Trousse. Les crimes et les délits du code pénal, Bruxelles, t. IV., 1963, s. 565. (22) Garraud, s. 631-632; Goyet, s. 194; Blanche, s. 246; Vouin, s. 401; Rîgaux - Trousse, s. 565. (23) Emile Garçon, Code pénal annoté, livre III, s. 893. (24) Cihan, s. 47.

MÜHÜR FEKKİ SUÇUNDA «FEKKETME» NÎN KAPSAMI 551 gayeye bağlı başka bir gayenin bulunduğunu göstermektedir. Vasıta gaye olarak ta nitelendirilebilecek olan bu ilk gaye mühür altına alman eşyanın korunması veya mevcudiyetinin teminidir. A çıkça belirtmek gerekir ki Alman ve İtalyan doktrinindeki genel eğilime uygun nitelikteki kararı ile Yargıtay Ceza Genel fekketme ibaresinin sadece mühürün kırılması, bozulmasını Kurulu, değil, fakat mühürleme ile korunan menfaatin dolaylı yollardan ihlal edilmesini kapsadığını belirterek kanunun amacına uygun hareket etmiş bulunmaktadır. Acaba Ceza Kanunumuzda yer almış bulunan mühürü fekketme deyimi bu şekilde bir yoruma elverişli midir? Yukarıda kavram bölümünde açıklandığı gibi fekketme sadece kırma, bozma, koparma gibi eşyanın cevherine, özüne dokunan ihlalleri ifade etmektedir. Dolayısiyle mühürün fekkedilmesi doğrudan doğruya mühürün maddî varlığının bozulmasını, kırılmasını, koparılmasını, açılmasını belirtmektedir. Böylece mühürün tahribe uğramadan, mühürle korunan eşyanın ihlale uğraması durumunda söz konusu suçun meydana geldiğini ileri sürmek fekketme deyiminin taşıdığı anlamdan daha ileri gitmek demek olmakladır. Bu şekil bir düşünce ile fekketme deyiminin sınırı genişletilmekle kalmamakta, fakat fekketme deyiminin taşıdığı anlamın da dışına çıkılmaktadır. Böyle bir işlem le adeta kanuna yeni unsur getirilmektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun bu yeni karan kanunun amacına ve Alman ve İtalyan doktrinlerinde adeta oybirliği ile kabul edilmiş görüşe uygundur. Fakat yukarıda karşılaştırmalı hukuk bölümünde açıklandığı gibi bu hukuk sistemlerinde mühürün fekkedilmesinden değil, ihlale uğratılmasından ve hatta mühürle temin edilen durumun önlenmesinden açıkça bahsedilmekte ve bu gibi geniş kapsamlı deyimler kanunlarda unsur olarak belirtilmektedir. Türk Ceza Kanununun 274. maddesinde yer almış olan maddi unsurun kapsamı söz konusu kanunlardakinden çok daha dardır. Alman ve İtalyan bilimcilerinin kanunlarının amaç ve unsurlarına tamamen uyan görüşlerinin bu sebeple Hukuk sistemimizde savunulmasına imkân bulunmamaktadır. Çünkü böyle bir görüşte bulunmak ceza hukukunun en önemli ilkesini, suçta ve cezada kanunilik ilkesini ihlal anlamını taşımaktadır. TCK'nun 274. maddesini mühürün fekkedilmesinin dışındaki ihlallerde de uygulamak, söylediğimiz gibi kanuna yeni unsurlar getirmek anlamını taşıyacak ve böy-

552 KÖKSAL BAYRAKTAR lece suç unsurlarının ancak kanunda bulunabileceği kuralı çiğnenmiş olacaktır. İnceleme konusu karar bizi TCK. 274 üncü maddesinde suçun unsurları ile kanunun ulaşmak istediği amaç arasında bir boşluk bulunduğu, amacın kanunun bugünkü durumu ile korunamıyacağı gerçeğine götürmektedir. Fakat kanunun bu boşluğunu, eksikliğini kanun uygulayıcısının kapatamıyacağı, gideremiyeceği de ceza hukukunun diğer önemli bir ilkesidir. Bu durumda tıpkı Fransada olduğu gibi ceza kanunun ilgili maddesinde kanun koyucusunun bir değişik yapması, maddeyi amacına uygun hale getirmesi gerekir (25). Kanaatimizce Yargıtay, Ceza Genel Kurulu incelenen kararı ile kanunun amacına uygun hareket etmek çabası içinde kanuna yeni bir unsur getirmiş, böylece suçta kanunilik ve yargıcın kanun koyucu yerine geçemiyeceği ilkelerini ihlal etmiştir. Bu sebepledir ki söz konusu karara katılamamaktayız. (25) Fransız Ceza Kanununun 249 ve devamı maddelerinde mühürün kırılması deyimi yer almakta idi. Fakat hazırlık çalışmalarında da belirtildiği gibi bazı durumlarda eşyanın mühür altına alınmasına imkân bulunmadığı veya kanundan kaçmanın mümkün olması gerçeği karşısında kanuna yeni bir fıkra eklenmiştir. Buna göre mühür altına alınan eşyaların bir tutanakta sıralaması yapılmakta ve mühle dokunulmaksızın bu eşyalar üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunulması durumunda mühür fekki suçunun meydana geldiği kabul edilmektedir. Bkz. Juris Classeur Pénal, t- I bis, ch. Bris* des Scellés, no. 38.