ĠL: YALOVA AY: EYLÜL TARĠH: 04/09/2015 1 بسم هللا الرمحن الرحمي و ه لل ع ل الناس ح ج البيت م ن استطاع ا ل ي ه س ب ي ال ق ال ر س ول ا ه لل ص ه ل ا ه لل ع ل ي ه و س ه ل 2 ال ح ج ع ر ف ة HAC; KALBE GĠDEN YOLCULUK Muhterem Mü minler! Rabbimiz yüce kitabında Yolculuğuna gücü yetenlerin haccetmesi Allah ın insanlar üzerindeki bir hakkıdır buyurarak haccı Müslümanlara farz kılmıģtır. Hac; Ġslam ın üzerine inģa olunduğu beģ temel esastan biridir. Bir kimsenin ayette bahsedildiği Ģekliyle hacca gitmeye güç yetirebilmesi ve haccın farziyetiyle mükellef olması için fakihler akıl-baliğ olmanın ve yolculuğa çıkabilecek maddi ve manevi imkânlara sahip olmanın gerekli olduğunu bildirmiģlerdir. Hac lügatte muazzam bir şeyi kastetmek anlamına gelmektedir. 3 Hac bildiğimiz hiçbir yolculuğa benzemeyen muazzam bir yolculuktur. Hz. Ġbrahim in ilanına cevap verebilmiģlerin, Arafat ta buluģmaları için yaptıkları bir yolculuktur. Allah Resul ünün Hac Arafat tır diyerek vurguladığı ve düğüm noktası Arafat olan bir yolculuktur. Arafat a ulaģıldığında da dualarla, tevbe istiğfarlarla kiģinin içine doğru yaptığı muazzam bir yolculuktur. Hac bir yolculuktur. Diğer yolculuklardan farklı olarak yola, yoldakilere ve diğer yolculara azami saygının esas olduğu bir yolculuktur. Hac için yola çıkan kişi bilmelidir ki, kavga, kargaşa, tartışma kendisine Allah tarafından da Rasulü tarafından da yasaklanmıştır. 4 Zira bu, her Ģeyden çok kendi yolculuğuna zarar verir. Hac aynı zamanda mahģeri bir buluģmadır. Tıpkı mahģerde olduğu gibi, dünyalık elbiselerinden sıyrılmıģ, sade bir kıyafetle ve ukbadaki yüklerini sırtlanarak Arafat a çıkmıģ Müslümanların buluģmasıdır. Haccını hakkıyla yapan kiģiler Arafat ta bıraktıkları günahlarının ardından, Mina da taģ atarak Ģeytanlarını UzaklaĢtırırlar. ġükür niģanesi olarak da kurbanlarını keserler. Hac tüm ibadetlerin özünü bünyesinde birleģtiren bir özge ibadettir. Hac tıpkı namaz gibi, belli zamanlarda ve belli mekânlarda yapılan rükünleriyle zaman Ģuuru ve mekân Ģuuru kazandırır. Hac hem namaz ve oruç gibi bedeni, hem zekât gibi mali, hem de cihad ve Cuma gibi sosyal bir ibadettir. 5 Hac yolculuğuna çıkan kişinin amacı mebrur bir hac yapmaktır çünkü Mebrur bir haccın karşılığı cennettir buyuruyor Efendimiz (s.a.v.). 6 Bu sebeple denilir ki hac Kâbe yi terkle baģlar. Hacda günahlarından hakkıyla kurtulan kiģinin esas sorumluluğu hacdan sonra baģlar. Tertemiz haliyle Rabbine kavuģmayı temenni eden kiģi yeniden günah iģlemekten sakınır. Kulluğuna çeki düzen verir. Aziz Kardeşlerim! Hac güç yetirebilen kimse için büyük bir nimettir. Ama maalesef herkese nasib olmayabilir. Bununla birlikte Rabbimizin rahmetinin tecellisi olarak tevbe kapısı ölüm gelmezden evvel her insan için açıktır. Rabbimizin tevbe nimetinden istifade etmek için acizliğimizi izhar edip af dilemek de bizleri kurtuluģa erdiren yollardan biridir. Rabbim bizleri nimetlerinden hakkıyla istifade edenlerden, hakkıyla haccedenlerden ve hakkıyla tevbe edenlerden eylesin. 1 Âl-i Ġmran 3/197. 2 Tirmizi, Tefsir, 3. 3 Bulugu l-meram, c.ii, Kitabu l-hac. 4 Bakara 2/187, Buhari, Hac 4. 5 Mustafa Ġslamoğlu, Hac Risalesi, s. 12. 6 Buhari, Ġman 18. HAZIRLAYAN: Hatice AKYÜZOĞLU/ Ġl Vaizi
ĠL : YALOVA AY : EYLÜL TARĠH: 11/09/2015 ب س م هللا ال هرمح ن ال هرح مي و م ا ك ن ال م ؤ م ن ون ل ي ن ف ر وا ك فه اة ف ل و ل ه ف ر م ن ك ف ر ق ة م ن م ط ائ ف ة ل ي ت ف قهه وا ف ال ين و ل ي ن ذ ر وا ق و م ه م ا ذ ا ر ج ع وا ا ل ي م ل ع لهه م ي ذ ر ون Tevbe, 9/122 ق ال ر س ول ا لل ص ل هللا عليه وس ل: م ن خ ر ج ف ط ل ب الع ل ف ه و ف س ب يل ا لل ح ت ي ر ج ع Tirmîzî, İlim,2 ĠSLÂM DA ĠLMĠN GEREKLĠLĠĞĠ Muhterem Müslümanlar! Akıl, irade ve beģ duyusunu da kullanarak ihtiyacı olan ilimleri öğrenmesi, insanın en büyük meziyeti, dini bilgiyi edinmesi ise müslüman olarak baģta gelen bir sorumluluğudur. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.): Ġlim öğrenmek kadın ve erkek her Müslüman üzerine farzdır. 6 hadisiyle bu sorumluluğu ifade etmiģtir. Ġnanç, ibadet, ahlak konusunda dini sahih bir Ģekilde anlamak ve uygulamak için asgarî düzeyde de olsa her Müslüman bu görevini yerine getirmelidir. Kıymetli Müminler! Ġlim, bireylere dünyevî nizam, ruhsal ve ahlâkî olgunluk sağlamakla birlikte hocalar ve talebeler vasıtasıyla, kaynağı vahiy olan bilginin; tahrif edilmeden, yozlaģmadan gelecek nesillere intikalinin de vasıtası olmaktadır. Bu sebepledir ki Hz. Peygamber (s.a.s): Öğreten, öğrenen, dinleyen, ya da ilmi seven ol, beşincisi olma yoksa helâk olursun 6 demiģtir. Hutbemize baģlarken okuduğumuz ayet-i kerimede Yüce Allah (c.c.) bazı Müslümanların sadece ilimle iģtigal etmelerinin gerekliliğine ve önemine iģaret ederek Ģöyle buyurmuģtur: (Ne var ki) müminlerin hepsi toptan sefere gidecek değillerdir. Öyleyse onların her kesiminden bir grup da, din konusunda köklü ve derin bilgi sahibi olmak ve döndükleri zaman kavimlerini uyarmak için geri kalsa ya! Umulur ki sakınırlar. 6 Değerli Cemaat! Şüphesiz toplumu aydınlatmak için dinde derinlikli bilgi edinecek uzman bir heyet iş başında olmalıdır. Ancak bununla birlikte din ve ilim, kimsenin tekelinde değildir. Bu sebeple her mümin gücü yettiğince ilmi öğrenmeli başta aile fertleri olmak üzere Müslüman kardeşlerine öğrendiğini gerek anlatarak gerekse yaşantısıyla örnek olarak tebliğ etmelidir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s): Benden bir âyet bile olsa ulaştırınız. 6 buyurmuştur. Bunun lüzumunu şu hâdiseden de anlıyoruz. Müslüman olan Mâlik b. Huveyris (r.a.) ve bir gurup genç Medine ye gelerek yirmi gün kadar Hz. Peygamber in (s.a.s.) yanında misafir olurlar. Hz. Peygamber (s.a.s.) ailelerini özlediklerini fark edince onlara hitâben şöyle der: Haydi ailelerinizin yanına dönün, onların yanında kalın, (öğrendiklerinizi) onlara öğretin ve yapmaları gerekenleri söyleyin 6 Şüphesiz Kutlu Nebî bu sözleriyle ilmin bütün Müslümanlar için ortak gaye olduğunu ve hayattan da kopuk olmadığını ifade etmiştir. Kardeşlerim! Bilgi ve ahlâk temeline dayalı bir toplum düzeni için bilgi alışverişinin ve eğitimin; salt ticaret amacıyla değil, hasbî ve ulvî gayeler üzerine inşâ edilmesi gerekmektedir. Bunun içindir ki eğitimin ve ilmin som kertedeki gayesinin; mü mini, ahlâken kemâle ulaştırmak olduğunu, bunun yolunun da ancak öğrendiklerimizle amel etmekle gerçekleşeceğini bir kez daha hatırlamamız gerekmektedir. Bu hakikati ifade eden nebevî bir duayla hutbemi tamamlamak istiyorum: Allah ım! Huşû duymayan kalpten, kabul edilmeyen duadan, doymayan nefisten ve fayda vermeyen ilimden sana sığınırım. Bu dört şeyden sana sığınırım. 6 Hazırlayan: Melek ALTINTAŞ YILMAZ Yalova il Vaizi Redaksiyon: Ġl Ġrşat Kurulu 1- Ġbn Mâce, Mukaddime, 17. 2- Dârimî, Mukaddime, 26. 3-Tevbe, 9/122. 4-Buhârî, Enbiyâ, 50. 5-Buhârî, Ezân,18. 6-Tirmizî, Deavât, 68.
ĠLĠ : YALOVA AY-YIL : EYLÜL-2015 TARĠH : 18/09/2015 بسم هللا الرمحن الرحمي ل ن ي ن ال الل ه ل ح وم ه ا و ل د م اؤ ه ا و ل ك ن ي ن ال ه الت ق و ى م ن ك م ك ذ ل ك س خ ر ه ا ل ك م ل ت ك ب ر وا الل ه ع ل ى م ا ه د اك م (Hac, 37) و ب ش ر ال م ح س ن ين KURBAN, ALLAH A YAKINLIK ĠÇĠNDĠR Değerli Mü minler! Kurban, Allah a yaklaģmak için olup ibadet maksadıyla belirli Ģartlara sahip olan belirli hayvanları belli bir zamanda usulüne uygun olarak kesmek demektir. Kur an ı Kerim de, Her ümmet için, Allah ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık. 6 Buyrulmakta, böylelikle Kurban ın, ilahi tüm dinlerde ortak olan bir ibadet olduğu bize bildirilmektedir. Vakti geldiğinde Kurban ibadetini yerine getirmek, bu ibadete güç yetirebilen her mü min için önemli bir vazifedir. Âdemoğlu Kurban Bayramı gününde Allah için kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmış olmaz. 6 buyurmuģ olan Efendimiz (sav), bu ibadetten gücü yettiği halde kaçınanları da Kim imkânı olduğu halde kurban kesmezse o kimse bizim mescidimize yaklaşmasın. 6 Buyurarak kınamıģtır. Muhterem Müminler! Gerek Kurban bayramında kesilen kurban olsun, gerekse adak kurbanı veyahutta akika kurbanı olsun, çeģitli adlarla anılan bütün kurbanların asıl gayesi, Allah a itaatimizi ve teslimiyetimizi göstermek olup, O na yaklaģma gayesi taģımaktadır. Nitekim Onların ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşır; fakat O'na sadece sizin takvânız ulaşır. Sizi hidayete erdirdiğinden dolayı Allah'ı büyük tanıyasınız diye O, bu hayvanları böylece sizin istifadenize verdi. (Ey Muhammed!) Güzel davrananları müjdele! 6 Ayeti ne etin ne de maddi baģka bir Ģeyin Allah a ulaģmadığını, bu ibadeti yerine getirmekle Allah a ulaģan tek Ģeyin teslimiyetimiz ve kulluktaki samimiyetimiz olduğu ifade edilmiģtir. Allah a yaklaģmak isteyen her mü min canıyla, malıyla, bütün bir varlığıyla Allah a teslim olmalıdır. Hz. Ġbrahim in Namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, âlemlerin Rabbi Allah içindir... 6 ġeklinde yaptığı, içten teslimiyetini belirten niyazını, hayatına ölçü belirlemelidir. Değerli Müminler! Ne çevreye mahcup olmamak için, ne yıllık et stokunu yapmak için, ne de kestiği hayvanın büyüklüğü ile övünmek vb. sebepler için kesilen kurbanda takva, teslimiyet ve Ģükürden emare yoktur. Kurban ibadetinde, diğer tüm ibadetlerimizde olduğu gibi, bizi asıl maksada ulaģtıracak tek Ģey, samimi niyet ve içtenlikle teslimiyettir. ĠĢte ancak böylesi bir niyet ve teslimiyet bizi Cenab-ı Hakk a yaklaģtırabilir. Kurban ibadetiyle Rabbimize yaklaģabilmemiz için, kurbanın diğer bir hikmeti olan toplumsal dayanıģmayı da hayatımıza hakim kılma çabasına girmemiz gerekecektir. Bu anlamda Kurban da fakirin, yetimin, yoksulun ve kimsesizlerin payını asla unutulmamalıyız. Ayrıca kurban olmaya engel olan kusurların hayvanda bulunmaması, kesilecek hayvana hiçbir Ģekilde eziyet edilmemesi, kesim öncesi ve sonrası yetkili makamların belirttiği bütün temizlik ve kesim kurallarına uyulması gerekir. Nitekim yüce Allah, noksan ibadetten hoģnut olmadığı gibi, temizlenmeye vesile olan ibadetin, kirliliğe vesile olmasından da hoģnut olmaz. Kurbanlarımız Cenab-ı Hakk a yaklaģtıracak kurbiyetlerimiz olsun, samimi niyetlerimizin ve hakiki teslimiyetimizin niģanesi olsun inģallah Hazırlayan: Âmine BAYRAM Ġl Vaizi 1- Hac, 34. 2- Tirmizi, Edâhî, 1. 3- Ġbn Hanbel, II/321. 4- Hac, 37. 5- Enâm,162-163.
ĠL : YALOVA AY : EYLÜL TARĠH: 24/09/2015 ب س م هللا الر ح من الر ح يم ف ص ل ل ر ب ك و ان ح ر Kevser, ق ال ر س ول هللا صلى هللا عليه وسلم: عن أبي هريرة أن رسول هللا صلى هللا عليه و سلم : قال ( من كان له سعة ولم يضح فال يقربن مصالنا ) KURBAN BAYRAMI Ġbn-i Mace, Edahi, 2 Muhterem Müminler; Bugün; geniģ bir rahmet ihatasında kalan; ölçüsüz bir afv u mağfirete mazhar olan Müslümanların derin bir iman coģkunluğu içinde kaynaģtığı muhteģem, hatıralı mübarek bir gündür. Rasulullah efendimiz (sav) bu gerçeği Ģöyle haber vermektedir: Allah indinde günlerin en kıymetlisi Kurban günü, sonra Mina da ki istikrar günleridir (1) Bayramlardan herkes dini duygu ve Ġslami muhabbet ölçüsüne göre feyz alır. Bayram sadece ferdi bir neģe olmayıp, toplumsal duygu pınarlarıdır. Dünya saadeti, ahlaki ıģıklarladır. Bundan dolayıdır ki hadis Ģerifte; Mağfireti icap ettiren sebeplerin en mühimi Müslüman kardeşine sevinç vermektir (2) Bundan dolayı iman kardeģliğimizi en üst değer bilerek, etrafımıza Güleryüz, tatlı sözlerle insanlık ve bayram ıģıkları saçalım! ġayet varsa kalplerimizde pürüzler giderelim. Dargınsak barıģalım, kalplerdeki garazları silelim. Birbirlerine dargın olan kardeģlerimizi aracı olup barıģtıralım. Aziz Müslümanlar; Ġslam dini, Müslümanlara bir yılda iki bayram getirmiģtir. Bayramlar namazlarla açılırlar. Zira imanlar, vicdanlar için asıl bayram, ebedi istikbal olan ahiret saadetlerinde gizlidir. Bu yönüyle Ġslamiyet, bayramlarda yardımlaģmayı bir vazife olarak tespit buyurmuģ; Ramazan bayramında Fıtır sadakasını, kurban bayramında kurban kesmeyi hali müsait olanlar için vacip kılmıģtır. Ġçinde bulunduğumuz Kurban Bayramı, kurban ibadetiyle mükellef bulunduğumuz bir gündür. Fâni günleri bayram yapan sır; Allah muhabbeti, iman lezzetidir. Bugün her varlıklı mümin Allah muhabbetiyle kurban kesmek mecburiyetindedir. namazdan sonra kesenin kurban ibadeti ve sevabı tamdır ve o kişi Müslümanların yolunca gitmiştir (4) buyurulmuģtur. Kurbanlar bayramın üçüncü günü akģamına kadar kesilir. Kurban günleri içinde mutlaka kan akıtmak Ģarttır. Kurban niyetiyle para vermek caiz değildir. Bir özre binaen, üçüncü gününün akģamından sonraya kalan kurban hayvanı kesilip kurban vecibesi yerine getirilirse de o kiģi sadece kurban borcunu yerine getirmiģ olur. Ġbadet sevabından mahrum kalır. Eğer hayvan alınmamıģsa, tekrar hayvan alıp kesmeğe lüzum yoktur. bir kurban alınacak miktarda para sadaka olarak dağıtılır. Kurbanlık hayvanlar deve, sığır, koyun, keçiden ibarettir. Koyun, keçi, bir kiģiden Kurban olur. Deve, sığır gibi büyük hayvanlara kurban niyetiyle yedi kiģi iģtirak edebilir. Kurban edilecek devenin beģ yaģını, sığırın iki yaģını, koyun ve devenin bir yaģını bitirmiģ olması lazımdır. Zaruret halinde; deveden dört, sığırdan bir yaģ, koyun ve keçiden altı aylık gürbüz olmak Ģartıyla kâfidir. Muhterem Kardeşlerim! Biz de bugün kurbanlarımızı kesip Rabbimizden af ve mağfiretler dileyeceğiz. Kurban kesemeyen mümin kardeģlerimiz de üzülmesinler, cihana rahmet olarak gönderilen Efendimiz (sav) ümmeti için bizzat kendi elleriyle kurban kesmiģtir. Bizi peygambere ümmet yapan Allah Zülcelal e sonsuz hamd-ü sena ederiz. Bayram, büyüklerle çocukların müģterek sevinç ve mutluluk zamanıdır. Onlara bayramı bayramca yaģatmalıyız. Merhamet ediniz ki merhamet göresiniz. Her birimizin bayramı mübarek olsun. EĢimizledostumuzla ve çoluk-çocuğumuzla daha nice bayramlar görmenizi diliyorum. Hazırlayan: Hatice SANCAKLI Yalova Ġl Vaizi Kaynaklar: 1-Ebu Davut menasik, 18 2-Mucemul evsat, c.8, s.153 3-Ġbni Mace, Edahi, 2 4-Müslim, Edahi, 1 5-Güzelyazıcı, Abdurrahman, Din Dersleri, II Bir hadisi Ģerifte; Bir kimse, mali imkânları müsait olup da kurban kesmezse, namazgâhımıza yaklaşmasın (3) Buyurulmaktadır. Kurbanlar bayram namazı kılınan yerlerde bayram namazından sonra kesilir., Nitekim hadisi Ģerifte: Bayram namazından önce kurbanını kesen kimse, onu kendisine et olarak kesmiş olur;
ĠLĠ : YALOVA AY-YIL : EYLÜL-2015 TARĠH : 25/09/2015 ب س م اهلل الر ح من الر ح يم و ال ي و م إ ن م ا ي ع م ر م س اج د الم ه م ن آم ن ب الم ه اآلخ ر و أ ق ام الص ال ة و آت ى الز ك اة و ل م ي خ ش إ ل الم ه Tevbe,18 KUTSAL MEKÂNLARIMIZ; CAMĠLERĠMĠZ Muhterem Cemaat! Kulluğumuzu, teslimiyetimizi, itaatimizi en güzel Ģekilde ifade eden, Rabbimize en yakın olduğumuz an olan secdelerimizden alır ismini mescit. Secde edilen yer anlamında bir mekân ismidir. Kur an-ı Kerim, hadis-i Ģerifler ve ilk Ġslam kaynaklarında cami karģılığında mescit kelimesi geçmektedir. BaĢlangıçta sadece Cuma namazı kılınan büyük mescitler için kullanılan elmescidü l-cami tamlaması zamanla kısaltılarak tüm mescitleri ifade etmek üzere cami ismi kullanılmaya baģlanmıģtır. Camiler, toplayan, bir araya getirendir. Camiler, Ġslam ın en temel sembollerindendir. Camiler, her yaģ ve gruptan insana din hizmeti verilen, dinin öğretildiği, yaģandığı, ümmet Ģuurunun, bir ve beraber olma olgusunun yaģatıldığı, Allah ın nurunun aydınlattığı, Kâbe nin Ģubeleri olan kutsal mekânlardır. Değerli Kardeşlerim! Tarih boyunca Müslümanların ibadet ve sosyal hayatlarında camiler önemli rol üstlenmiģtir. Öyle ki Hz. Peygamber, Medine ye hicret ettiklerinde ilk iģ olarak mescit inģasıyla ilgilenmiģ, mescit merkezli bir Ġslam toplumu oluģturmuģtur. Kutlu Nebi, mescitlere Ģeytandan Allah a sığınarak ve rahmet kapılarının açılmasını dileyerek sağ ayağı ile girer ve Allah ın lütfunu temenni ederek çıkardı. Mescitte bulunduğu sürece mi minin vakar ve sükûnetle hareket etmesini gerekli görür, bu sükûneti bozacak her türlü söz ve davranıģtan ashabını men ederdi. Kıymetli Cemaat! Camiler, mihrabıyla bir mabed, minber ve kürsüsüyle bir mekteptir. Sahabenin alimleri, mezhep imamları ve daha sonraki dönemlerde nice Ġslam alimleri hep camide yetiģmiģlerdir. Bugün de, vaazlarla, hutbelerle, cami dersleriyle, yaz kurslarıyla camiler mektep olma özelliğini sürdürmektedir. Kardeşlerim! Hutbemin baģında okumuģ olduğum ayet-i kerimede Cenab-ı Hak Allah ın mescitlerini ancak Allah a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve Allah tan başkasından korkmayan kimseler imar ederler 2 buyuruyor. Bu ayet-i celile gereği Hz. Peygamber ve sahabe dönemlerinden günümüze dek cami ve mescitlerin inģası bütün Ġslam âleminde önemli görülmüģ ve Müslümanlar, nesiller boyu muhteģem camilerle yeryüzünü donatmıģlar, camilerin bakımı ve onarımına özen göstermiģlerdir. Ġlgili ayet-i kerime aynı zamanda mescitlerin manevî anlamda imarı Ģeklinde de anlaģılmıģtır. Hatta mescitlere gereken ilgiyi gösterme, Resulullah ın uygulamaları ıģığında caminin fonksiyonlarını canlı tutma, özellikle Allah a kulluk ve Ġslam kardeģliğinin pekiģtirilmesi amacına dönük faaliyetlerle mescitleri ihya etme anlamı daha güçlü bulunmuģtur. Öyleyse Kardeşlerim! Allah ın evleri olmaları sebebiyle birer huzur ve sükûnet kaynağı olan, hayatın karmaģasından kaçıp nefes almamızı sağlayan, Ġslam kardeģliğinin sembolü olan mescitlerimizi hem maddî hem de manevî anlamda imar edelim. Rabbim minarelerimizi ezansız, camilerimizi cemaatsiz bırakmasın. Gelin hep birlikte sevgili Peygamberimizin Ģu tasvirine kulak verelim: Müslüman bir kimse mescitleri namaz ve zikir için kendine yer-yurt edindiğinde, Allah onun bu durumuna, ailesinin gurbetten dönen kişiye sevindiği gibi sevinir. 2 1-Tevbe, 18 2-Ġbn Mâce, Mesâcid, 19 Hazırlayan: Elif GÜLSÜN Ġl Vaizi Redaksiyon : Ġl ĠrĢat Kurulu