_ DERGiSi... CİLT MART- NİSAN 1969 82-83. SAYI
HZ. PEYGAMBER KiSRA'YA GÖNDERDiGi (S.A.V.} ' i N MEKTUBUN ASLI Yazan: Prof. Dr. Muhammed HAMIDULLAH Çeviren: Muharrem ŞEN islam Peygamberi'nin iskenderiye Kıralı Mukavkıs'e 1 gönderdiği mektup hakkında, Paris'te çıkan "Le Journal Asiaitique" (1854, sahife 482-518) daha önce bize majomat vermişti; bu mektup Mısır'da bulunmuştu. islam Peygaıııberi'nin Bahreyn Kıralı EI-Münzir lbn-i Sava'ya gönderdiği mektubu, Berlin' deki "La ZDMG" (1863, sahife: 385-6) ve Necaşl'ye gönderdiği mektubu da, Londra'daki "Le JRAS" (1940, sahife: 54-60) açıklamıştır; bunlar da ;Jam'da eie geçiriimişri. Nihayet işte yeni bir buluş: iran'ın büyük reisi Kisra'ya (Chosroes) yazılan mektubun aslı ele geçirildi. Bu mevzuda yapılan bütün incelemeleri bir araya getirerek şu neticeye vardım: Bazı teşebbüslere rağmen/ daha önce bulunmuş olan bu belgelerin uydurma nitelikte oldukları gösterilememiştir. Mukavkıs hakkında "Le Prophete de L'lslamu (Paris 1959 1 1 212-6) adlı eserimer ei-münzir hakkında aynı eserime (1 1 253-7) ve Necaşl için de yine aynı eserime (1, 205-7) mür acaat ediniz. Böylece yeni bulunan vesikanın incelenmesi, ön yargı ve komplekslerden kurtulmuş, serbest bir zihinle ele alınacaktır. Mektubun Bulunmasının Hika~ yesi: 1963 Mayısının 2. hafta başmda, basın ajansları, Beyrut'ta çıkan günlük ei-mesa gazetesinin bir haberine -öyle sanıyorum ki, bir ifşasına- dayanarak, Hz. Peygamber'in çağdaşı olan iran imparatoru Kisra'ya gönderdiği mektubun aslının (Lübnan'ın eski Dışişleri Bakanı) Mr. Henri Pharaon'un koleksivonları arasında oldu(junu çıazetelerine haber verdiler: o sırada ben istanbul'da bulunuyordum. Bu haberden birkaç ay önce Paris'teki (1) "Mukavkıs" kelimesinin eti'molojisi hakkında yeni bir faraziye yürütmek için, Le Prophete de!'islam, 1, S. 230 adlı eserime bakınız.
Milli Kütüphane, tetkik etmek üzere bu mektubun fotoğrafını getirtmiş ve ben de, Mr. Georges Vajda' nın IOtufkarlığı sayesinde onu orada görmüştüm. Bütün dünyanın ilgilendiği bu hadiseyle Türkiye basını da ilgilendi ve Kisra ile mektuplaşmanın hikayesini anlatmak için bu mevzuda tafsilatlı makaleler yayınlandı 2 Bundan kısa bir müddet sonra Beyrut' taki günlük el-hayat gazetesi (27.12.1388 H. - 22.5.1963 M., N. 5242, sah. 1 ve 7) de bize kafi miktarda maiomat verdi ve belgenin fotoğrafını üç sütun üzerinde yayınladı. Burada bahis konusu olan, tanınmış alimlerden Dr. Selahattin ei-müneccid'in bir makalesidir; bu makalenin Arapça başlığı şöyledir: "Hz. Peygamber Muhammed ibn-i Abdullah'ın -AIIah'ın salatı ve selamı ona olsun- iran Kıralı ibreviz'e gönderdiği mektup." Mr. Müneccid bu mes'eleyi paleografik bir nokta-i nazarla yapılmış daha teknik bir inceleme içinde yeniden ele almak için söz veriyor. Mr. Müneccid'in bu vaadini yerine getirmesini beklerken, bu vesikayı, bazı müşahedelerle birlikte Batı'da neşretmekte herhangi bir sakınca yoktur. Belki de böylece, neşredilecek bu vesika, başka aiimieri de ketidi zaviyelerine göre, bu mes'ele hakkında faydalı bilgiler vermeye teşvik edecektir. Böyle bir incelemeye girişrnek hususunda bizi her yönden teşvik eden ve bize vesikanın büyük boyda (40X30) harikulade iki fotoğrafını vermek IOtfunda bulunan Mr. Henri Pharaon'a şahsımız ve bütün okuyucularımız adına burada minnet dolu teşekkürlerimizi sunarız. "Vesikanın Mazisi": Bu vesikanın Medine'den Medain'e gönderilişinden bu yana geçen 13 asır boyunca başından neler geçti, bu hususta henüz pek fazla bir şey bilinmiyor. Fakat günlük el-hayat gazetesinin yukarıda zikreitiğimiz sayısına göre, Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda, vesikanın simdiki sahibinin babası bu vesikaçı Şam'da 150 altın (Türk?) lirası karşılığında satın aldı. Bu tarihi belgenin değerini ya bilmiyordu, ya da ifşa etmek istemiyordu; liyakat/i varisi olan oğlu Mr. Henri Phraon da bu vesikanın değerinden blhaberdi. Nihayet 1962 senesinin Kasım ayı sonlarına doğru bu vesikayı okuması için Mr. Müneccid'e verdi. Mr. Müneccid, bu vesikanın, rengi (zamanla) değişmiş, dokuması eskimiş yeşil bir kumaşla yapıştırılmış ve bir çerçeve (ltar) içine yerleştirilmiş bir raqq (Parşömen) olduğunu söylüyor. Bu muhafaza camdan bir çerçeve ile korunduğu için, parşömen oraya ya. oısrnıs; --.-- -...- kalmıştır. f\~r~ f\~-u-nec.ci-d-- bu h t.. 1 rl ~.-ı:. ~-... usus.a şoy.e... evam çuiyvı. 1 - Eski ve yumuşak olan koyu kahverengi rengin- parşömen (2) Mesela, istanbul'da çıkan 10.5.1963 tarihli günlük Cumhuriyet ga zetesi, 21 Haziran 1963 tarihli haftalık Yeni istiklal.
dedir; kenarları da bu yüzden sıyahlaşmıştır. Boyu 28 cm., eni 21,5 cm.' dir. 2 - Parçanın boyu eninden uzun fakat üst kısım alt kısımdan daha geniştir. 3 - Uzunlukları yerine göre (yani parşömendeki metne göre) 2,5 cm. ile 21,5 cm. arasında değişen 15 satır vardır. 4 - Satırların altında, 3 cm. çapında dairevi bir mühür izi mevcuttur. 5 - Yukarıdan aşağıya doğru akmış olan su izlerine raslanır; bu izler bazı yerlerde kelimeleri (veya harfleri) si 1 miş, bazı yerlerde mürekkebi zayıflatmış ve mührün sağ tarafına doğru, ortasına yakın bir yerde bulunan muhtemelen Resul kelimesinin R harfi hariç, mühürdeki yazıyı silmiştir. 6 - Vesikanın yırtılmak istendiği de söylenebilir. Gerçekten yırtık 3 üncü satırın ortasına kadar gitmekte, sonra da 10 uncu satıra kadar düşey olarak inmektedir; böylece yırtık izi ters bir L şeklini almaktadır. 7 -- Bu yırtık, parşömenden daha sonraki zamana ait ve parşömenden farklı olan ince bir deri iplikle dikilmiştir. 8 - islam devrinin en es'<i 1\ -- ---. --- - ~- - :.,~-. : -.-'----~ - -- 1'\idt--J~a yali.::ıiiillı ııuıııuııc:ıc;ıı aıusırıuct, önce, Meulrıe'Je ' ouıurıctrı ' Sal' tepesindeki grafit kaya gelir; üzerinde Ebu Bekir, Ömer ve Ali' nin isimleri vardır ve Hicrl 4. yıla tarihlenir 3. Mr. Müneccid'in vesika hakkında elde ettiği malomatın esası işte budur. Mektuplaşmanın Arka Planı: Hz. Muhammed (S.A.V.) 'in, Allah (C.C.) 'a itaat demek olan islam Dini'ne insanlığı davet etmek için, ilahi bir görevle vazlfelendirilmiş olduğunu i'lan etmesi, Miladi 61 O senesine tesadüf eder. O zamanki beynelmilel hava oldukça gergindi. 613'te halkın islamiyetin propagandasını yapma faaliyeti, :)am (Kutsal Haç'ı ile), Yeruşalim ve hatta lskenderiye'nin fethi ile nei icelenen iran taarruzu ile aynı tarihe raslar. Bu fetih, iran'ın en parlak devrini yaşadığını göstermektedir. iran imparatoru ibreviz (Perviz) 'in sefahatı, dostlarını kendisi :-:e düşman ettiği gibi, tabisi olan Hlı e'nin hükümdarı ile aralarında ani bir savaşın çıkmasına sebep oldu; bu savaş sırasında, ZOkar yakınında iran Ordusu büyük bir zayiat verdi. (3) Mr. Müneccid şüphesiz, lslamic Culture, Hyderabad-Deccan, Ekim 1939, S. 42-39'da çıkan "Some Arabic lnscriptions of Madinah of the Early Years of Hijrah" adlı makaleme istinad etmektedir. Mr. Müneccid iki kitabenin muhteviyatını birleştirmektedir; zira birinde Ebu Bekir ve Ömer, diğerinde ise sadece Ali ismi vardır. Ben bunları 5. Hicri yıl, yani Hendek Savaşı devri olarak tarihlendirdim. Fırsattan istifade ederek şunu da belirtelim ki, yukarıda zikrettiğim makalemde (S. 436), orada neşrettiğim fotoğrafa istinad ederek, "Ali ibn-i Ebu Talib" yazılmış olduğunu teyid etmiştim. Fakat 1946' da aynı yeri tekrar ziyaretimde, ışığın klişeme bir oyun oynadığını ve kaya üzerine yazılan metnin, "Ali ibn-i Ebi Talib" olduğunu müşahede ettim. 97
EI-Yak0bl'nin 4 naklettiğine gore, bu hadise 624 senesinin Temmuz ayında meydana gelmiştir. Zeki Velidi Togan'ın 5 belirttiğine göre, Türk Kralı Tung Yabgu (Saltanatı: 619-630) Rey ve isfahan şehirlerini iranlılardan aynı devirde almış, sonra savaşta Heraklius'un bölüğüne katılmış ve iran'ı 623'te büyük bir bozguna uğratmıştı. 627 de iran, Ninova mevkiinde kesin bir yenilgeye uğramıştı. Birkaç ay sonra Heraklius'un oğluna 6 yazmış olduğu mektuba göre 628'de ibreviz bir hain (parricide) tarafından öldürüldü. Bu kasıtlı cinayet neticesinde, müteakip seneler boyunca, Medain tahtında, insanı hayretler içinde bırakan bir kadın ve erkek silsilesi yer aldı. Hz. Muhammed (S.A.V.) 'in Mekke'li hemşehrileri, komşuları olan iran ve Bizanslı/arda olup bitenlerden haberdardılar; bu, Kur' an-ı Kerim'in 30. bölümünde "ROm" (Bizanslılar) SOresinde belirtilmekte ve Hicret'ten önceki devre tarihlenmektedir. Hz. Muhammed (S.A. V.) vaazlarına (hutbelerine) başlarken şu formülü kullanıyordu: "Beni takip ediniz 1 Allah size Sezar ve Kisra'dan miraslar verecektir."'. Hz. Muhammed (S.A.V.), Medine' ye 622'de hicret etmiştir ve bu Hicret iran'ın tarihi mukadderatıyla garip bir şekilde aynı tarihe raslamaktadır. Birçok yazarlar 8 bize ilgi çekici bir hikaye anlatmaktadırlar: Araplarla lranlılar arasında yapılan ZOkar savaşı sırasında bedevl Ierin parolası (şi'ar), "Ey Muhammed!" idi; ve Hz. Peygamber Arap- ların zaferini öğrendiği zaman şöyle haykırdı: "Bl nusiro" (Zaferi benim sayemde kazandılar). Ninova savaşının tarihi olan 628 yılında, Hz. Peygamber, Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarını kazanmış, Medine'de bir site devleti kurmuş ve bu devleti takviye etmiş durumdaydı; bu şehir devletine yakın bölgeler de katılmaya başlamıştı. Hz. Peygamber o zaman Mekke'deki eski kafir hemşehrileri ile barışa teşebbüs etti ve 628'de meşhur Hudeybiye anlaşmasını yaptı. Bu ince/ememizin konusu o lan mektubu, Hz. Peygamber Kisra'ya bu devirde göndermiştir. ilk krono!oji mes'eleleri: islam'ın Hicrl takvimi bugün kullanmaktayız; bu takvimin kendine has özelliklerini, ay senesinin başlangıç ve bitim anını kesin olarak biliyoruz. Fakat Hz. Peygamber'in yaşadığı devirde durum aynı değildi. Bu takvimi, 638 yılında Halife Hz. Ömer (R.A.) 'in tesbit ettiği bilinmektedir. Bu tarihten önce, zama- (4) Tarih, ll, 47. ( 5) Umumi Türk Tarihine Giriş (Istanbul 1946), 1, 70-71. (6) Theophane, Geriand tarafından ~~~a;'":ıadnin~;}, Dh:: persh~che ~eidzüge deş (7) Bk. ei-balazuri, Ansab el-eşraf (Kaiıire bas. 1959), 1, 131-2; lbn Hişam, Slyer, s. 278-326; ibn Sa'd, Tabakat, cilt 1, bölüm 1, s. 134; es-suhayli, er-ravd el - unuf, ll, 6; et-taberi, Annales, 1, 1162, vs. (8) ibn Habib, ei-muhabbar, s. 360; el-yakubi, Tarih, ll, 47; et-taberi, Anna fes, 1, 1031. 98
nın tayinini güçleştiren ve aynı a yarda olan birçok zaman ayarlama usulü vardı. islam'dan önceki Mekkelilerde Kamer! - Şemsi yıl revaçtaydı; aylar yeni ayın görünmesiyle başlıyor ve haccın daima aynı mevsime rasiarnası için her üç senede bir bu ayiara bir ay ilave ediliyordu, 632' de vefat eden Hz. Peygamber, vefatından birkaç ay önce, Veda Haccı sırasında bu ilave usulünü kal-. dırdı. Araplar zamanı, harb, kıtlık, sel baskını vs. gibi büyük hadiselere göre hesaplamak adetinde idiler. ilk müslümanlar zamanı, Medine'ye Hicret hadisesinden evvel hesaplamışlardır; islam Hükumetinin bu zaman hesabını resmen kabulünden önce de, bunu tatbik ediyorlardı; bu bizi hiç şaşırtmasın. EI Beyhakl bu hususta çok önemli bir hadisevi bize açıklamaktadır. Delailü'n-Nübüvve" adlı eserinde, Sahabelerin çok erken bir devirde zamanı Hz. Peygamber'in Hicretine göre hesap etmek i'ı-iyadında olduklarını, fakat hesaplama metodunda uyuşmadıklarını bildirmel<tedir. Muharrem, an'anevl olarak senenin ilk ayı idi. O halde bir kısmı hesaplarına, Medine'ye Hicrete müsaade eden,ô,kabe Anlaşmasının yapıldı Ol senenin Muharrem'inden i'tibaren başlıvorlardı. (Bu muahede 12. ayda olmuştu; fakat onun çağı bu aynı senenin ilk ayından i'tibaren başlatılıyor; bu, Hicretten önce birinci yıldır.) Diğerleri ise, Hz. Peygamber'in bizzat Medine'ye hicret etiiği senenin Muharrem'inde başlıyorlardı; Hz. Peygamber'in Hicreti bu senenin üçüncü ayındadır (Bu bilahare tatbik edilmiştir). Ve yine bir başka kısmı hesaplarına, Hz. Peygamber'in Medine'ye vasıl oluşundan sonraki ilk Muharrem'le başlıyorlardı; bu, Hicrl ikinci yıldır. EI-Beyhakl'nin verdiği bu sarih bilgiler sayesinde görüyoruz ki, aynı hadise üç ayrı senede tarihlendirilebilir. Mesela: Benu'I-Mustalık' ların savaşı, Musa ibn-i Ukba'ya göre10 4. Hicrl yılda, ei-vakıdl'ye 11 (ve tabi'leri ibn-i Sa'd, ei-belazurl vs.) göre 5. Hicrl yılda ve ibn-i ishak'a 12 göre de 6. Hicrl yılda olmuştur. Gerçekten de burada hiçbir tezat mevcut değildir; sadece, çeşitli ravller bu hadisenin tarihini farklı olarak belirtmişlerdir. Hatta, ei-vakıdl ve ibn-i Sa'd gibi, Hz. Peygamber'in bizzat Hicret ettiği Reblülevvel (takvimin 3.) ayına göre hesap yapan tarihçiler de mevcuttur. Bu müelliflerin eserlerinde ravl şöyle demektedir: Bu, "Hz. Peygamber'in Medine'ye vasıl oluşundan şu kadar ay sonrau olmuştur. Bu durum, hadise hakkında ma'lumatı olmayan bir dinleyiciyi (veya okuyucuyu) yanıltabilir ve hadiseden sonra (Post eventum) yapılacak olan bir hesap ile hazırlanan takvim arasında üç aylık bir farkın meydana geldi(ji qörülür. Dahası var: Şayet her- (9) istanbul, Köprülü (Kütüphanesi), No. 286, Bk. ll, 127/b. (10) El-Buhar!, Sahih, 64/34. ( 11) El-Mağazi (El yazması, British Museum, 99/A. (12) ibn-i Hişam tarafından Siyer, S. 725'1e zikredilmiştir. Bir tartışma için, Bk. e!-makrizi, lmta el-esma, 1, 214-S.
hangi biri tesadüfen ilk Mekkelilerin Medine'ye Hicretini nazar-ı i'tibara alacak olursa -fakat bu hususta kesin deliilere sahip değilim- az evvel bahsettiğim üç sene bir tarafa, resmi takvimle dört aylık bir fark ortaya çıkacaktır. Yine bir başka karışıklığı da belirtmeyi unutmayalım: ilave av usulü, Mekke'de teknik ve alimane bir işti; bu ilavenin "mesleki sırları" takvim bakanı olan, Temlm kabllesinin Kalammas'ı tarafından kıskançlıkla saklanmaktaydı; her birkaç senede bir 13, 12. ayda, müteakip ayın boş bir ay olacağını, senenin ilk ayı olan Muharrem'in ise bundan sonra başiayacağını kısa bir şekilde i'lan ediyor ve halk da bu i'lana körükörüne riayet ediyordu. Hicret'ten sonra, islamiyet'i kabol eden Medlneliler Mekke'de bulunan Ka'be'ye hacdan ardı ardına yedi sene süresince tamamiyle men' edilmişlerdi. O halde onlar, ay ilavesini nazar-ı i'tibara almamış olmalıdırlar; ve bu ay ilavesinin 10. Hicrl senede Hz. Peygamber tarafından kaldırılması sırasında, Mekke takvimini kaboi edenlerle etmeyenler arasında üç aylık bir zaman farkı olmuştur. lslamiyeti ancak sonraları, 6. Hicri senede, Hudeybiye Anlaşmasında, hatta bundan da daha sonra kaboi eden binlerce Arabı düşünelim. Bilahare onlar, Hz. Peygamber'le yaptıkları savaşlara dair bir şey anlatsalardı, bilmeden ve tam bir iyi niyetle, Medine Iiierin ay ilave edilmemiş hesapları ile, seneye göre bir, iki veya üç aylık bir fark olan bir tarih gösterebi- lirlerdi. Hz. Peygamber'in Kisra'ya göndermiş olduğu mektubun tarihinin de böyle bir zaman değiştirmenin kurbanı olması sebebiyle bu İstidrada cür'et ettim. Mektubun Gönderilmesi: Hz. Peygamber'in elinin boşal ması ve nisbi bir huzura kavuşması, Mekke site devleti ile ResOluilah (S.A.V.) arasında yapılan Hudeybiye Muahedesinin bir sonuca bağlanması netleesinde mümkün olmuştur. Hz. Peygamber o zaman faaliyet sahasını genişletmeyi düşündü. Zaman, 6. Hicri senenin 11. ayıdır. Hz. Peygamber 12. aydan i'tibaren Medine'ye dönmüş bulunuyordu. (Devamı gelecek sayıda) ( 13) Bu hususta klasik yazarlar ihtilaf halindedirler. Belki de ileride bu hususa tekrar değineceğim. Şimdilik yeni kaynakları işaret ediyorum: Ebu Ubeyd, Garibü'I-Hadis (Köprülü "Kütüphanesi", - ---- - --'"'~-"- ~~-""'---... _ ---""-"'--- ---"--~-_""?',_ ----~-~-- tf -.:ı yaznıası f\io. ;}Jb, -~. t"tto. loıja""o-r;--eaoo olan kısım, Köprülü Kütüphanesi, el yazması, N. 1004, S. N. 1726-8); ei-ezraki, Ahbar-ı Mekke, 1, 118, 125-7; ibn-i Habib, ei-munammak (luhow'da el yazması, S. 176-7); ei-berüni, ei-asarü'i-bakiye, s. 12, 62-3; ei-mesodi, et-tenbih ve'l israf, S. 218; es-suheyli, er-ravdü'i-unuf, 1, 42 ve 75, ll, 254-5. 100