Global Gelişmeler Son zamanlarda gerçekleşen seçim sonuçlarının, bölgesel politik belirsizliklerin ve Amerika ekonomisinden gelen verilerin geniş çaplı sermaye hareketlerine sebep olduğu görülmektedir. Bu hakeketleri anlamak ve yorumlamak piyasada ilerlemek açısından birinci derecede önem arz etmektedir. 2013 yılı Mayıs ayında FED Başkanı Ben Bernanke nin yapmış olduğu açıklamada; genişlemeci para politikasının zamanında önce durdurulabileceği açıklaması o tarihten itibaren Dolar ın global çapta değer kazanmasına, güçlenmesine neden olmuştur. O zamanlardan bu yana ülkeler çapında olaylar, FED toplantıları, ECB toplantıları ve faiz kararları meydana gelmiş fakat biz yakın dönemi anlatacağımız için başlangıcı 8 Kasım Amerika da gerçekleşen başkanlık seçimlerinden alacağız. 8 Kasım tarihinde Amerikan seçimlerinden sonra piyasada sert bir kırılım olmuş ve Dolar ın güçlenmesi yanında Donald Trump ın business kısmı önde tutacak şeklindeki söylemleri ve kararları sonrası Endeksler de yukarı yönlü hareketler meydana gelmiş ve gelmeye devam etmektedir. Bunun sebebi olarak Trump ın seçim kampanyasında kullandığı, içeriği tam olarak doldurulmayan fakat 1-2 hafta içinde ayrıntılarının açıklanacağını duyurduğu, Kurumlar dan alınan Kurumlar Vergisi ndeki indirim söylentileri ve altyapı harcamaları etkili olmuştur denilebilir. Bunun yanında FED in uzun süredir uyguladığı para politikasının Amerikan ekonomisini nihai hedefe ulaştırmada çok yakın olduklarını gösteren veriler ve FED toplantı tutanaklarından çıkan açıklamalar doğrultusunda anlaşılmaktadır. Özellikle yakından takip edilen CPI verisinin FED in uyguladığı para politikasının sonucu %2.5 seviyelerine gelmesi, enflasyonun ne kadar yükseldiği konusundaki öncü veri, ve diğer ekonomik verilerinde gitgide daha olumlu açıklanması sonucu ekonomiye duyulan güvenin artmasıyla şirket kârlarının, bilânçolarının düzeltme beklentisi sonucu tahvil piyasasından altın piyasasına ama özellikle endekslere doğru bir hareketin gerçekleştiği görülmüştür. Aşağıdaki tabloda Amerikan Tüketici Güven Endeksi nin 2009 yılından itibaren devam eden yükselişi görüldüğü gibi 2007-2008 finansal kriz öncesi seviyelere gelmiştir.
Tablo -1: Tüketici Güven Endeksi Tahvil piyasasından endekslere doğru geçmekte olan sermaye hareketini sadece Amerika kaynaklı düşünmemek gerekir. Avrupa tarafına baktığımızda ise politik belirsizliklerin, Brexit in ve Yunanistan ın borç durumu Euro bölgesinde Avrupa Birliği nin geleceğine dair soru işaretlerini arttırmaktadır. Bu bölgede ortaya çıkan sorunlar aynı şekilde Avrupa bölgesindeki tahvil getirilerinde de yukarı yönlü hareketi tetiklemiştir. Son 1 aylık Euro Bölgesi tahvil piyasasına baktığımızda özellikle Yunanistan tahvillerinin ciddi satış baskısı altında olduğunu görmekteyiz.
Tablo 2: Son 1 ay içerisinde Avrupa Bölgesi 10 Yıllık Tahvil Getirileri Yunanistan ın krizine baktığımızda karşımıza çıkan tablo; Avrupalı kreditörler ile Atina Hükümeti arasında mali politikadaki anlaşmazlıklardır. Örnek olarak son dönemdeki güncel haberde; Tsipras ın kampanyası esnasında kullandığı düşük gelirlilere yılbaşı ikramiyesi dağıtma kararı, Almanya başta olmak üzere Avrupa daki kredi sağlayan kaynakları Yunanistan ın öncelikli sorunlarına odaklanıp borç ödemelerini gerçekleştirmemesi ve bütçe dengesindeki bütçe fazlasını düşürücü etki yapmasından dolayı rahatsız etmiştir. Avrupalı kreditörlerin talebi olan 2018 yılına kadar bütçe fazlasını %3.5 seviyesine çıkartmayı kabul etmeyen hükümetin bu davranışı piyasada negatif karşılanmıştır. Hâli hazırda 2 ayrı kurtarma paketini almış olan Yunanistan ın ödemelerini gerçekleştirmekte güçlük çekmesi ve teknik olarak 3.yardım paketine ihtiyaç duyması Avrupa bölgesindeki Maliye Bakanları nın ortak konusudur. Fakat yatırımcıları tedirgin eden ve tahvil satışlarına neden olan asıl konu ise IMF nin 3.yardım paketine dahil olmak istememesidir. Şu ana kadar
ikna edilemeyen IMF nin de beklediği 20 Şubat ta gerçekleştirilecek olan ve Yunanistan ın yardım paketininde konu olacağı Maliye Bakanları nın toplantısından çıkacak karar olabilir. Bunun yanında bu sene içerisinde Almanya ve Fransa bölgesinde gerçekleştirilecek seçimler ile yükselen korumacı, Anti-AB söylemler Yunanistan ın borç sorununa karşı kredi görüşmelerinde daha taviz-vermez bir tutum içerisinde olmasına sebep olmaktadır. Fransa da gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilleri genel seçimleri, Avrupa da yer alan bu bölge üzerinde de riskleri arttırmaktadır. Daha öncesinde 2 büyük seçimde yanılan anket şirketlerinin inandırıcılığı da bu alanda sorgulanmaktadır. Güvenilirliği sorgulansada ön araştırma olarak anketlerden edinilen bilgiye göre; suçlamalar öncesi birinci sırada ilerleyen Fillon, hakkında çıkan suçlamalar sonrası destekçilerinin büyük bölümünü aşırı sağcı aday Le Pen e kaybetmiştir. Le Pen in ise bulduğu destek sonrası anketlerde birinci sıraya yükseldiği görülmüştür. Aşırı korumacı, AB hakkında seçmenlere referandum önerisi, kampanyasında söylediği antiglobal söylemler üzerinde kara bulutlar dolaşan Avrupa Bölgesi ni daha da tedirgin etmektedir. Anti-AB görüşleri, özellikle AB hakkında referandum söylemleri, kendi Merkez Bankası nın bağımsızlığına dönmesi ve göçmenlik konusundaki katı fikirleri kampanyasında ön plâna çıkan satır başları olarak göze çarpmaktadır. *Fransa Cumhurbaşkanlığı hakkında kısa bir bilgi vermek gerekirse; seçim çift oylamayla sonuçlanmaktadır. Birinci seçimde en yüksek iki oyu alan iki aday, ikinci seçimde tekrar seçmen karşısına çıkarak nihai sonuç alınır. Şu anda anketlerde görülen %25.5-26 ile Le Pen in seçmen tercihinde birinci sırada yer aldığı, ikinci sırada ise %22-23.5 ile eski Ekonomi Bakanı Emmanuel Macron, üçüncü sırada ise suçlamalarla boğuşan %18 le Fillon gelmektedir. İkinci seçim için ise anketlerin gösterdiği Macron un %63-37 gibi sonuçla kazanacağı şeklindedir. Fakat anketlerin bu zamana kadar başarısız olması yatırımcılarda tedirginliğe yol açmakla beraber Fransa da gerçekleşen bu politik belirsizlik ve AB karşısında yarattığı kara bulut yatırımcıların bu bölgede de tahvil piyasasında satış baskısı oluşturmasına neden olmaktadır. Şimdinin konusu olmayan ama daha öncesinde, hafızalarımızı tazelersek eğer, oldukça gündemde kalan İtalyan Anayasa Değişikliği referandumu da Avrupa Bölgesi nde soru işareti yaratan bir diğer durum olarak yatırımcıların aklında yer etmiştir. Romanya bölgesinde hükümete karşı gerçekleştirilen yolsuzluk iddiaları
sonrası ülke içerisinde gerçekleşen olaylar ve Brexit seçimi sonrası May in Parlamento dan onay alması gibi büyük küçük pek çok haber Avrupa bölgesindeki yatırımcıların aklında soru işaretleri oluşturmaktadır. Amerika ve Avrupa bölgesindeki bu gelişmelerden sonra tahvil piyasalarında gerçekleşen satışlar sonrası sermayenin 2 ayrı yere geçtiği görülmektedir. Birincisi Gelişmekte olan Ülke Borsaları diğeri ise Amerikan Endeksleri dir. Tablo 3: Son 1 ay içerisinde Gelişmekte olan ülke borsalarının hareketi Yukarıdaki tabloda son 1 ay içerisinde Gelişmekte olan Ülkeler deki Endeksler in hareketleri göze çarpmaktadır. Gerçekleşen en büyük ralli, güçlenen Dolar karşısında para birimleri açısından en çok değer kaybeden iki ülke borsası Brezilya ve Türkiye Borsası nda gerçekleşmiştir. Avrupa ve Amerikan Tahvilleri nden çıkan sermayenin ucuz olan endekslerde ralli gerçekleştirmiş olduğu görülmektedir. Bu hareketler unutulmamalı ki Dolar Endeksi nde 101 seviyelerinden 98 seviyelerine çekilmesi ile gerçekleşmiştir. FED in Aralık ayında açıkladığı 2017 için öngördüğü 3 adet faiz artışının bu sene kimi yatırımcı kitlesi tarafından kuşkuyla karşılandığı ortadadır. Bunun sebebi olarak Amerikan Merkez Bankası nın (FED) 2016
yılı için 2015 yılında 4 faiz artışı öngörmesine rağmen sene sonunda 1 faiz artışı ile 2016 yı tamamlaması ve Başkan Donald Trump ın güçlü Dolar dan rahatsızlık duyduğunu belirtmesidir. Fakat bu yıl gelen veriler, FED in uyguladığı para politikasını hakkında nihai hedeflere çok yakın olduğunu sürekli belirtmesi ve Trump ın uygulayabileceği(henüz belli olmasa da) genişlemeci mali politikalar dahilinde FED in 3 ayrı faiz artışı yapabileceği çokta ihtimal dışında değil aksine Trump ın açıklayacağı genişlemeci mali politikalarına bağlı olarak değişecektir. Özellikle son dönemde açıklanan oldukça umıutlandırıcı verilerin ardından FED Funds Rate te ne zaman faiz artışına gidileceği yakın zaman için fiyatlanmaya başlanmıştır. 1 Hafta öncesinde %24 olan Mart ayı faiz artışı beklentisi şu anda piyasada %44 olarak beklenmektedir. Tablo 4: FED Funds Rate Beklenti Anketi FED in faiz arttırım politikasının, Trump ın açıklayacağı mali politikaya bağlı Amerikan 10 Yıllık Tahvilleri nin hareketi önümüzdeki günlerde sermayenin hareketini en çok etkileyecek olayların başınca gelecektir.