Ortadoğu ve Afrika nın. haber. konuştuğu Şii Hilali ne tepkiler CAHİT TUZ. Sizin siyasetiniz. Yeni Türkiye DOÇ. DR. SİNAN CANAN



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

FETÖ cü polisler onlar hakkında da istihbarat toplamış

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Darbeci Kurşununa Hedef Oldu

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ın, Saray Engelsiz Yaşam, Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini Ziyareti

İslam Dünyasından Darbe Girişimine Tepkiler

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

Cumhuriyet Halk Partisi

İkrime Sabri: Mescidi Aksa nın. Bir Karışından Bile Taviz Vermeyiz

Meclis'te sık sık. Babası yoksa

İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI NA. : Şüpheli hakkında suç duyurusu dilekçemizin sunumudur.

Aile Bülteni. ANKA Çocuk Destek Programı nın Tanıtımı Yapıldı. aile.gov.tr

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

Kuzey Irak'a harekat

2016 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Baki olan Rabbimiz ve davamızdır

2016 YILI DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

Cumhuriyet Halk Partisi

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

MİT'ten yurt dışındaki FETÖ'cülere 3 aşamalı operasyon

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU

BALYOZ ZULMÜ KARŞISINDA SUSUP SİNENLER UTANSIN

ABD İLE YAPTIĞIN GİZLİ ANLAŞMAYI AÇIKLA -(TAMAMI) Çarşamba, 03 Temmuz :11 - Son Güncelleme Perşembe, 04 Temmuz :10

Başbakan Yıldırım, 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı sonrası basın çadırını ziyaret etti

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

Şebinkarahisar lı bir baba ve Rumeli göçmeni bir annenin oğlu, İlk, orta ve lise öğrenimini Özel Tarhan Koleji'nde tamamladı,

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU

İdris KARDAŞ Küresel Sorunlar Platformu Genel Koordinatörü

Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi tarafından düzenlenen Filistin Ulusal Projesi Görüşler ve Perspektifler Sempozyumu Filistin in çeşitli kesimlerinden

20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010

16 ŞUBAT 2011 CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ÇETİN SOYSAL IN DİNLEMELERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 3 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU BİLANÇO 05 MAYIS 2017 İHD DİYARBAKIR ŞUBESİ

HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU DEĞİŞİKLİK TEKLİFİ HAKKINDA BİLGİ NOTU

Hackerlar ortaya çıkardı: Birleşik Arap Emirlikleri İsrail yanlısı kurumları fonluyor!

Sayı: 32/2014. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

Başbakan Yıldırım, Ankara Sincan da halka hitap etti

2016 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

ÜLKEMİZDE HUZURU BOZMAK İSTİYORLAR

Y.Selçuk TÜRKOĞLU Bursa Milletvekili Aday Adayı. Biz Bir Ekibiz Ekibimiz Milletimiz

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

Cumhuriyet Halk Partisi

AYŞEGÜL ARSLAN IN KATİL ZANLISI MÜEBBET YEDİ

TMMOB TEMSİLCİLERİNE AÇILAN DAVALAR

Fransa'da, Hz. Muhammed'e hakaret içeren karikatürleri yayınlayan Fransız Dergisi'ne baskın düzenlendi ve 12 kişi öldürüldü.

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 6 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

Strateji Geliştirme Başkanı Sayın Alpaslan AZAPAĞASI konuşmalarında, günümüzde hukuk fakültesi öğrencilerinin meslek yaşamına girmeden uygulama ile ta

T.C. ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ SENATO KARARI KARAR TARİHİ TOPLANTI SAYISI KARAR SAYISI /

İNSAN HAKLARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI ARALIK AYI İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU ARALIK 2012

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

NİSAN AYI BÜLTENİ. Çağrı Merkezi:

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ 2017 YILI İLK 9 AY DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORU -BİLANÇO-

Devrim Öncesinde Yemen

YAŞ ta bedelliye olumlu bakıldı

NATO Zirvesi'nde Gündem Suriye ve Rusya

CHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY

Türkiye'de ilan edilen olağanüstü hal uygulaması dünya basınında geniş yer buldu / 11:14

SARACAĞIZ YARALARIMIZI

Haber Bülteni. Yeni Seçilen Üyelerin TBMM Başkanı Sayın İsmail KAHRAMAN ı Ziyareti. Sayı: 236 Yıl:20. Temmuz 2016

CUMHURBASKANININ YETKİ VE SORUMLULUKLARI

ŞANLIURFA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü İNTERNET HABERLERİ. İnternet Haber Sitesi : Tarih:

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir.

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5

Yorumluyorum. Ceza Hukuku Perspektifinden Güncel Olaylara Bakış

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

EKİM 2014 KAHRAMANMARAŞ SELİM IŞIK

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

Çoğunluk olmak, azınlığı yok saymak

Biz yeni anayasa diyoruz

Saygılarımızla, Genç Barış İnisiyatifi Derneği adına, M. Emre Akkaş Genel Başkan

Karar No : 4098 Karar Tarihi : 18/10/2014

Emekli Albay Ümit Yalım : Gizli mutabakat yapıldı AKP döneminde 17 ada, Yunanistan a geçti

2006 Yılı Türkiye Đnsan Hakları Đhlalleri Bilançosu

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı na

DİYARBAKIR GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE GENÇLİĞİN SİYASAL, SOSYAL VE GELECEK BEKLENTİLERİNİN TESPİTİNE YÖNELİK SAHA ARAŞTIRMASI.

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı

OHAL Bilançosu, Hak İhlalleri Raporu

Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Dizeleriyle başladı.

Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu

HDP li 11 Vekil Gözaltında

Cumhuriyet Halk Partisi

2011 KADIN İSTATİSTİKLERİ

Transkript:

HÜR TEFEKKÜRÜN KALESİ Aylık Siyaset, Strateji ve Toplum Dergisi KASIM 2014 YIL 8 SAYI 96 12,5 TL www.haberajanda.com.tr Yayınları haber CAHİT TUZ DOÇ. DR. SİNAN CANAN Sizin siyasetiniz PROF. DR. TURAN GÜVEN 21. yüzyılda Türkiye nin önündeki birkaç problem ve çözüm önerileri PROF. DR. SEYİT MEHMET ŞEN Yeni Türkiye METİN KÜLÜNK Herkes elini taşın altına koymalı! AYTEN ÇALIŞ Başkanlık Sistemi AYŞE YAŞAR UMUTLU The man versus the state mi? İnsanı yaşat ki devlet yaşasın mı? MURAT İLKTER Alman-Sovyet Savaşı: Barbarossa Harekâtı AHMET YOZGAT Galler deki NATO Zirvesi nin şifresi ve harita operasyonları Majeste nin son mesaisi YUSUF KEMAL BOZOK Keltler uyandı... Ang ve Saksonyalılara karşı Braveheart ın ruhu geri döndü SEYDAHMET KARAMAĞRALI Güneşin dünyayı yakıp kavurduğu günlerde Sıcak-soğuk komplosu PROF. DR. AHMET TAŞĞIN Amerika ve İngiltere den kalkan kuşlar! Varın selam söyleyin sılaya Ortadoğu ve Afrika nın konuştuğu Şii Hilali ne tepkiler

Hür Tefekkürün KALESİ ABONELİK Abonelik başvurularızı e-mail, telefon veya faks yoluyla yapabilirsiniz. Tel: 0312. 380 90 92-0 533 165 39 82 Faks: 0312. 381 45 65 abone.kulturajanda@gmail.com www.kulturajanda.com www.kültürajanda.com

haberajanda İçindekiler SAYI: 96 // KASIM 2014 6 BAŞYAZI DOÇ. DR. SİNAN CANAN Sizin siyasetiniz Her şeyi yeni baştan düşünmek, bir yük, zahmet yahut boş iş değil, Allah ın tüm inananlara doğrudan emri, kadim bir insanî vazifedir. Her bir davranışımızdaki bilinç düzeyimiz, bu dünyaya yaptığımız katkının düzeyini de belirler. Arada bir durup da kesin bildiğimizi düşündüğümüz şeyleri sorgulamak hiç de kötü bir fikir değildir aslında. Zira insanı geliştirecek nice fikir tohumu, doğruluğundan kesin emin olduğu yanlışlarında gizlidir. Arama cehdinin hepimize nasip olmasını dilerim... 54 22 25 26 28 54 22 25 26 28 KAPAK / CAHİT TUZ Ortadoğu ve Afrika nın konuştuğu Şii Hilali ne tepkiler Şii Hilali ne Arap dünyasından resmî olarak ilk tepki gösteren kişi Ürdün Kralı Abdullah tır. Kral Abdullah, 2004 ün Aralık ayında bir televizyon kanalına verdiği demeçte, Sünni Arap ülkelerinin Şii Hilali tarafından kuşatıldığını ifade etmiştir. PROF. DR. TURAN GÜVEN 21. yüzyılda Türkiye nin önündeki birkaç problem ve çözüm önerileri Devlet aygıtında görevlendirdiği ve bazı yetkilerle donattığı insanları yeniden gözden geçirip liyakate gereken özeni göstermezse, toplumsal desteğin giderek azalacağını söylemek bir kehanet değildir. PROF. DR. BÜNYAMİ ÜNAL Devlet ve meşruiyet Tarifini yapmaya çalıştığım durumlar, toplumlar açısından kaçınılmaz iki farklı olumsuz sorunu ortaya çıkıyor: İlki insanların duyarsızlaşması, ikincisi de legal görünüşlü illegal veya doğrudan illegal yapıların varlıklarına ve faaliyet göstermelerine yol açılması PROF. DR. SEYİT MEHMET ŞEN Yeni Türkiye Yeni, bugünkünden farklı anlamında kullanılarak insanımıza heyecan veriyor. Ve insanımız, siyasilerin ve medyanın desteğiyle içi doldurulan Yeni Türkiye kavramını her derde deva olacağı düşüncesiyle bir bekleyiş içine giriyor. METİN KÜLÜNK Herkes elini taşın altına koymalı! Gönüllere hitap ettiğini iddia eden bir yapı, Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu seçimleriyle neden bu kadar yakın ilgilenir, neden Yargıtay da var olmak ister? Bir yapı neden bu derecede devletle iç içe olma talebini açığa vurur? 4 EDİTÖR / M. SERHAT BIÇAK 6 BAŞYAZI: DOÇ. DR. SİNAN CANAN Sizin siyasetiniz 8 AYIN OLAYI Ya devlet başa, ya kuzgun leşe 10 SELÇUK KAYIHAN Türkiye Ajanda 14 ÖMER BEKİR SADIK Dünya Ajanda 18 ULUĞ BAYINDIR Medya Ajanda 22 PROF. DR. TURAN GÜVEN 21. yüzyılda Türkiye nin önündeki birkaç problem ve cözüm önerileri 25 PROF. DR. BÜNYAMİ ÜNAL Devlet ve meşruiyet 26 PROF. DR. SEYİT MEHMET ŞEN Yeni Türkiye 28 METİN KÜLÜNK Herkes elini taşın altına koymalı! 30 LOKMAN AYVA Yeni Türkiye nin Bilge Başbakanı 32 AYTEN ÇALIŞ Kutupsuzlaşan dünyada Yeni Türkiye ye turbo takviye Başkanlık Sistemi 37 AHMET SAĞLAM Canın çıksın çıkarcı politika! 38 AYŞE YAŞAN UMUTLU The man versus the state mi, İnsanı yaşat ki devlet yaşasın mı? 42 SÖYLEŞİ/MUHAMMED İKBAL BAKIRCI DR. CENGİZ YAVİLİOĞLU: Egemenlik üzerine hiçbir kayıt konulamaz! 46 MEHMET SERHAT BIÇAK En iğrenç strateji 48 SERVET HOCAOĞULLARI Kader anı: Cemaat mi, Devlet mi? 2 kasım 2014

YUSUF KEMAL BOZOK Braveheart ın ruhu geri döndü 74 Kurtçuklar, asaları kemirme işlemini tamamladı, tamamlayacak. Majestik derinlik ve derin cebabireyi Ortadoğu nun üzerine yıkmaya çalıştıkları yapay 3. Dünya Savaşı da kurtaramayacak gibi duruyor. Yılanın deliğine elini bir kez atıp sokulan Osmanlı nın torunları ikinci kez sokulmamayı başarırlarsa, insanlık mutlu sona ulaşacak. Bunu geri dönen iki ruh başaracak: Braveheart ve Abdulhamid in ruhları... SÖYLEŞİ/ M. İKBAL BAKIRCI Dr. Cengiz Yavilioğlu: Egemenlik üzerine hiçbir kayıt konulamaz! 42 Yol haritamız üretim merkezli, yani istihdama dönük olacak. Bunun anlamı, daha nitelikli ve kalifiye genç istihdam demektir. Türkiye, artık mutlak göç veren ülke değil, göç alan ülke konumundadır. Avrupa ve Amerika dan Türkiye ye tersine göç başlamıştır. Gurbetteki insanlarımız Türkiye de umut görmekte ve iş imkânı bulmaktadırlar. 50 SABRİ ÖĞE Başa mı dönüyoruz? 52 MESUT EMRE BALCI Biraz feraset, biraz cesaret 54 KAPAK / CAHİT TUZ Ortadoğu ve Afrika nın konuştuğu Şii Hilali ne tepkiler 61 MEHMET FATİH ÖZTARSU Entelektüel görünmek için Kobani şartı 62 SÖYLEŞİ/ATIF ÖZBEY DR. MUHAMMED BAZİYANİ Sulh içerisinde yaşamak varken neden savaşalım? 67 CÜNEYT AKAR IŞİD neden bitmiyor? 68 AHMET YOZGAT Galler deki NATO Zirvesi nin şifresi ve harita operasyonları Majeste nin son mesaisi 74 YUSUF KEMAL BOZOK Keltler uyandı... Ang ve Saksonyalılara karşı BRAVEHEART IN ruhu geri döndü 80 MURAT İLKTER Alman-Sovyet Savaşı: Barbarossa Harekâtı 85 YAHYA KURT Bu meselenin asıl sebebi 86 PROF. DR. AHMET TAŞĞIN Amerika ve İngiltere den kalkan kuşlar! Varın selam söyleyin sılaya 92 SEYDAHMET KARAMAĞRALI Güneşin dünyayı yakıp kavurduğu günlerde sıcak-soğuk komplosu 100 ORHAN RUFAT KARAGÖL Bay Walser in kargaları 102 NADİRE ÇAMLI YILDIRIM Denetim hep ikmalde 104 PROF. DR. RAMAZAN ERDEM Üniversitelerde bilim adamlığından film adamlığına 106 MEHTAP KAYAOĞLU Yönetici ve patronların terapist becerileri eğitimi alması şart! 108 DR. NURETTİN ALABAY Teknoloji 112 AHMET YOZGAT Karikatür 30 38 86 32 80 104 LOKMAN AYVA Yeni Türkiye nin Bilge Başbakanı Bu beni çok şaşırttı. Zira Genel Başkan seçileli 60 gün bile olmadan bir kişinin parti içindeki tüm farklı hassasiyetlere bu seviyede ve bu şiddette hitap edebilmiş olması müthiş ve bence çok ciddi bir başarı. 60 gün içinde bu gerçekleşebiliyorsa, birkaç sene sonra kim bilir neler 30 olacak? AYTEN ÇALIŞ Başkanlık Sistemi Kaldı ki, başta ABD olmak üzere Çin ve Rusya gibi gelişmiş ülkelerin anti-demokratik yöntemlerle yönetildiğini söylemek de pek mümkün değil. Yani başkanlık sistemi de parlamenter sistem kadar demokratik bir 32 yönetim modeli. Hatta yer yer, bir başkanın yetkileri bir başbakanın yetkilerinden çok daha sınırlı bile olabiliyor. AYŞE YAŞAR UMUTLU The man versus the state mi, İnsanı yaşat ki devlet yaşasın mı? Hayatta kalmak için yaradılışımıza işlenmiş kodları, savaş psikolojisiyle hareket ederek birbirimize karşı kullanmaktan çekinmediğimizi kabullenmemiz, yani savaş halinden uzak durmayı ilke edinmemiz gerekiyor. 38 MURAT İLKTER Alman-Sovyet Savaşı: Barbarossa Harekâtı Lozan ı yere göğe sığdıramıyorlar ya hani, Lozan ın şartlarından biriyle Türkiye nin, Avrupa kıtasındaki topraklarında, sahile 30 kilometreye kadar hiçbir 80 asker ve kıyı koruma birliği bulundurulmayacağı şartlara bağlandı. İğneada-Boğaz arasında hiçbir askerî tesisin olmamasının sebebi budur. PROF. DR. AHMET TAŞĞIN Amerika ve İngiltere den kalkan kuşlar! Varın selam söyleyin sılaya Ülke içinde merak edilen husus, acaba büyük efendilerin icazetiyle ülke yönetimine gelmiş siyaset adamlarının neden başörtüsü yasağı uyguladıklarıdır. Nasıl oldu da kendi yalanlarını böylesine acemice açık ettiler? Yalanlarını açık etmeleri hususunda efendileri kendilerine ne dedi ya da on- 86 lardan neden vazgeçtiler? PROF. DR. RAMAZAN ERDEM Üniversitelerde bilim adamlığından film adamlığına Son zamanlarda yerli dinamiklerden, problemlerden hareketle yeni teoriler üretme, yeni modeller ortaya koyma anlamında girişimler olsa da üniversitelerimizdeki genel 104 anlayış bu şekildedir. Yayınladığımız yayınlara uluslararası anlamda ne kadar atıf yapıldığına bakarak ne kadar özgün çalışma yaptığımızı değerlendirebiliriz. kasım 2014 3

Sayı: 96/ Kasım 2014 İMTİYAZ SAHİBİ AJANDA GRUP BAŞKANI YAYINLAR GENEL YÖNETMENİ GENEL KOORDİNATÖR GENEL YAYIN YÖNETMENİ İSTİŞARE KURULU ÜYELERİ SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ İNTERNET SAYFASI EDİTÖRÜ REKLAM ABONE ve DAĞITIM KOORDİNATÖRÜ GÖRSEL YÖNETMEN GRAFİK TASARIM FOTOĞRAFLAR TEMSİLCİLİKLER BALKANLAR TEMSİLCİLİĞİ MAKEDONYA TEMSİLCİLİĞİ KÜLTÜR AJANDA BASKI BASKI TARİHİ İDARİ ADRES HABERLEŞME ADRESİ ISSN ABONELİK Yurtiçi yıllık abonelik 150 TL, kurum ve kuruluşlar için 300 TL, Kıbrıs için 200 TL, Avrupa için 150 ve ABD için 200 $ dir. HESAP BİLGİLERİMİZ Aktüelya Basın Yayın ve Reklam Tic. Ltdi Şti. Vakıfbank Ankara Meşrutiyet Şubesi Hesap (IBAN) No: TR 1200015 0015 8007 287367226 Posta çeki Hesap No: 5315328 Yavuz Selim yavuzselim.ajanda@gmail.com Müzeyyen Selim muzeyyenselim.ajanda@gmail.com Sinan Canan sinancanan.ajanda@gmail.com Erkan Oğur erkanogur.ajanda@gmail.com Nesrin Çaylı nesrincayli.ajanda@gmail.com Ahmet Turgut, Erkan Oğur, Fikri Akyüz, Gülenay Pınarbaşı, Lokman Ayva, Mehmet Şeker, Nesrin Çaylı, Servet Hocaoğulları, Şükriye Çakır, Yavuz Selim Haydar Alp Selim haydaralpselim.ajanda@gmail.com Zehra Ulucak zehraulucak.ajanda@gmail.com Bige Canan bigecanan.ajanda@gmail.com Ahmet Oğuz ahmetoguz.ajanda@gmail.com Aykut Koçoğlu aykutkocoglu.ajanda@gmail.com Aktüelya İlker Kırmızı Anadolu Ajansı Serkan Selim Dilek Bravadziluk 8/71000 Sarajevo Bosnia and Hercegovina Ofis Tel : 00 387 33 225526 Cep : 00 387 62 225526 Gradište 97, Üsküp Skopje - Macedonia Ofis Tel : 00 389 23 220337 Cep : 00 389 70 451737 Aktüelya Basın Yayın ve Reklam Tic. Ltd. Şti. tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayınlanmaktadır. Kültür Ajanda nın isim ve yayın hakları Aktüelya Basın Yayın ve Reklam Tic. Ltd. Şti. ne aittir TŞOF Trafik Matbaacılık A.Ş. Sincan Org. San. Böl. Prof. Dr. Orhan Işık Cd. No: 3 Sincan - Ankara Tel: (0.312) 267 08 97 Kasım 2014 Anafartalar Cad. Şan Sk. 10/303 Kat: 3 Ulus Ankara Tel: (0.312) 380 90 92 Fax: (0.312) 381 45 65 Posta Kutusu 168 06420 Yenişehir/Ankara Posta Kutusu Maltepe/İstanbul okur.kulturajanda@gmail.com Dergide yayınlanan malzemelerin her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. Dergimiz haber ahlak ilkelerine uyar. 1306-5742 Abone bildiriminiz için abone.haberajanda@gmail.com e-mail adresine veya 0 533 165 39 82 GSM numarasına mesaj bırakabilirsiniz. 0 312 381 45 65 e faks çekebilirsiniz veya 0 312 380 90 92 yi direkt arayabilirsiniz. haberajanda Editör Mehmet Serhat Bıçak msbicak.ajanda@gmail.com >> 11 Eylül 2001 gününü hatırlıyorum da tam olarak meselenin ne olduğunu anlamakta zorlanıyorum. Hayır, Dünya Ticaret Merkezi adındaki ikiz kulelere çarptırılan uçaklardan bahsetmiyorum anlamama hezeyanımı dillendirirken; o günden itibaren hangi safta beklendiğini, insanların neye üzüldüğünü, hatta belki fazla sert olacak ama neden zevk aldıklarını anlamlandırmaya çalışıyorum ben. Sosyal medyanın video ayağını oluşturan ağlarda en çok tıklanan görüntülerin komik videolar olduğunu biliyor musunuz? Bu soruyu şununla perçinleyelim: Özellikle komik video arar, izler misiniz? Komiklik ile nitelenen videolarda insanların normal şartlarda asla yapmayacakları, ancak sanki beynin bütün fonksiyonlarının tıkandığı anları denk getirerek ortaya koydukları performansları görürsünüz. Ortada resmen bir acı vardır ve komik diye sıfatlandırıldığı ve kendi başına gelmediği için görüntüye güler izleyenler. Hâlbuki empatik doğal refleks, acı karşısında nörotik bir işaretlemeyle acı hissini tatmayı gerektirecektir. Bu olmuyorsa, kişi refleksini kaybetmiş demektir. Söz konusu komik videoların en çok izlenen ve meşhur olanları ise genellikle başkahramanı çocuk olan videolardır, biliyor musunuz? Bu videolarda çocuğun başına gelmeyen kalmaz. Düşmeler, kalkamamalar, ısırıklar, çarpmalar, istifra halleri derken çocuğa dair ne kadar sıkıntılı an varsa ebeveyni tarafından psikopatça kaydedilip servis edilir. Oysa vicdanî refleks, çocuğun başına gelen acı olay karşısında normal şartlarda ebeveyn telaşı taşımak üzerine programlıdır. Charlie! That s really hard diye ünleyen çocuğun milyonlarca kez tıklanan videosunu biliyor Kanımız Aksa da zafer İslam ın! YENİ dilde kanıksamak denilen iğreti ile yine imtihan edildiğimiz kesin; zira imtihansız günümüzün olmadığı aşikâr. Aksa nın mihrabını postallarıyla çiğnediler diyor bağıran adam o kanıksadığımız hallerin en zirvesini işaret ettiğini sandığı kelimelerle. Postal diyor, çiğnemek diyor anlaşılmadığını düşünerek musunuz? Çok komikti(!) Ebeveynin çocuğuna dahi göstermediği telaşı ne için göstermeli insanlık? Söz konusu insanlığın neden zevk aldığını anlamlandırmaya çalışıyorum ama becermekte zorlanıyorum. Acının işaretlenmesini, empatik duygularla tepki görmeyi, düşene gülmemeyi anlamlandırmaya çalışıyorum en basitinden Gülme komşuna, gelir başına! diyen atalar gibi düşünerek... 11 Eylül de dünyada ağır intikam hissi tutuşturanların bir anın bir zerresi kadar üzüntü hissetmediklerini, zira acının yalnızca araçsallaştırıldığını görüyorum her komik videoda. Bu zor dönemlerde gülmeye ihtiyaç var diyenlerin zor günlerinin bir türlü bitmediğini görüyorum iğrenç sırıtışlarla. Adam bağırıyor Postallarıyla mihrabı çiğnediler! diye, cevaben Postallarıyla mı? diye bir soruyla karşılık vermek düşüyor insanlara. Postallarıyla 11 Eylül den beridir Müslümanlara potansiyel terörist dürbünüyle bakılacağını dikte eden dünya, Aksa ya giren, Ramallah ta cami yakan Yahudi ye yerleşimci dedirtiyor, bu ülkede kalemi olanlar da aynen böyle söylüyor: Yahudi yerleşimci Müslüman, refleksi kaybettiğinde psikopat bir anne-babadan daha sakin, komik diye tabir ettiği videoyu izleyen günümüz normal insanından daha antipatik ve Ya bizimlesiniz, ya teröristlerle! deme cüretindeki acele intikamcılardan daha katil olabilir mi? Olamaz! diyorsa mihrabın çiğnenmesi değil, temiz toprağın kirli ayaklar taşımasına üzülmeli; Kanımız aksa da zafer İslam ın! diyen gönüllerin İslam için yaşamak ve de İslam için yaşatmak arzusunu acı acı hissetmeli 4 kasım 2014

Yurtiçi ve yurtdışı vip turlar Yurtdışı ve yurtiçi tüm havayolları ve hızlı tren yetkili acentası Alemara Turizm Seyahat Acentası İzmir Cad. Arık İş Merkezi No: 36/22-23 Kızılay-Ankara Tel: 0312 4241323-0553 2812737-05324044237 E-mail: info@alemaraturizm.com

haberajanda Başyazı Sizin siyasetiniz ÇOĞUMUZ, siyaset yahut politikayı günlük hayatımız içerisinde cereyan eden bazı politik olaylar koleksiyonu olarak algılamaya eğilimliyizdir. Özellikle güncele boğazına kadar batmış gazetecilerin yoğun olarak gündem belirlediği bir vasattaki bu algı çok da yanlış değildir. Siyasiler bir şeyler söyler, bazı kararlar alınır, kimi zaman krizler ve sürtüşmeler ortaya serilir ve siyaset dışı olan sivil, sıradan insanlar, sıklıkla bunların sonuç ve nedenleri üzerinde konuşur, fikir alışverişi yapar ve üzerinde fazlaca durmadan geçer giderler. >> Bu kadar bizden, sıradan insandan uzak ve etki-yetki alanı dışında bir mesele olarak durmasına rağmen siyaset, fena halde yaşamımızın da içindedir. Birçoğumuz her gün bir vesile ile siyasete dair bir mevzuda fikir beyan eder, endişe duyar, destek ibraz eder yahut aslını öğrenmek için çeşitli ölçeklerde zaman harcar, bir tanıdığından duyduğu perde arkası bilgileri anlatmayı seven arkadaşları dikkatle dinlemeyi severiz. Bu sanal iktidar oyunu, sıradan insanın her zaman ilgisini çeker ve bundan böyle de bu gerçek pek değişecek gibi değildir. Desteklediğiniz kişi yahut kurum idealist, hak yemez, adaletin temsilcisi gibi bir algı ile kodlanırken, karşı kampa ait kişi ve kurumlarsa cahillik, aptallık, düşmanlık, hainlik yahut işbirlikçilikle kodlanır. Zihin açısından ileri düzeyde konforlu böyle bir etkiletlendirme sistemi üzerinden bir insan beyni, hemen hemen kendisini hiç kullanmadan/yormadan günlerce ve aylarca fikir yürütebilir, bununla orta şiddetli nice tatminler yaşayabilir. Siyaset, aslında insan faaliyetleri arasında oldukça önemli bir yer tutmalıdır, buna bir sözüm yok; zira siyaset, sizin dünyayı nasıl algıladığınız, ona nasıl muamele ettiğiniz, fikrinizi ve yaşamsal zihin kodlarınızı nasıl uygulamaya döktüğünüz yahut dökeceğiniz ile yakından ilgilidir. Fakat bizdeki günlük siyaset anlayışı bunları nadiren içeren bir yapıya sahiptir. Bizler ekseriyetle tanımadığımız, bilmediğimiz, medyadan sürekli ve programlı olarak üzerimize pompalanan insan silüetlerinin yapıp ettiğini vehmettiğimiz zanlar üzerinden sanal münakaşa zemininin kaygan yüzeyinde yaşayıp gideriz. Ama siyasetin -aslında ve esasında- yaşamımızı ne kadar şekillendirmiş/ şekillendirmekte olduğunu pek bilmeyiz yahut bilmek istemeyiz. Çoğu insan gibi belki siz de arkadaşlarınızla siyaset konuşmadığınızda yahut gazete köşelerinde, internet sitelerinde siyasete dair bir haber okumadığınız zamanlarda siyasetten 6 kasım 2014

Doç. Dr. Sinan Canan sinancanan.ajanda@gmail.com Aynı çatı inanca, İslam inancına sahip olup da kendi mensup olduğumuz mezhebimizden olmayan insanları doğrudan öteki olarak algılamamız, aslında dinî değil, siyasî bir meseledir. Aynı otomatik etiketleme sistemi, cemaatlerden mahallelere kadar inebilir. Bunların tamamının kökeninde ise İslam ın temel kaynaklarındaki bilgiler değil, geçmiş zamanın siyasî tercih ve ekollerinin etkisi vardır. Bakarsanız hepsi İslam, hepsi Müslümandır; fakat birine göre yekdiğeri şaşkın, sapkın, gafil yahut cahildir. uzak, normal bir hayat yaşadığınızı düşünüyor olabilirsiniz. Ama bu düşünce, aslında fena halde yanıltıcıdır. Bugün, bizzat o sıradan sivil hayatlarımızda yaşarken yaptığımız birçok sıradan faaliyet, geçmişteki siyasî tercihlerin ve baskın fikriyatın şekillendirdiği alışkanlıklardan ibarettir. Giyim kuşamımız, konuştuğumuz dildeki kelimeler, kafamıza taktığımız yahut takmadığımız başlıklar, ceplerimizde gezdirdiğimiz aksesuarlar, bir marş duyduğumuzda gösterdiğimiz tepkiler, sevdiğimiz müzik türleri, beğendiğimiz sanat eserleri gibi birçok sıradan insanî davranış kalıbımız, geçmiş dönemlerdeki siyasî karar ve izleklerin günümüzde bize bıraktığı tonlarla boyanmıştır. Hatta dini inançlarımız bile Siyasî fikri din hiyerarşine dönüştürmenin vebali Aynı çatı inanca, İslam inancına sahip olup da kendi mensup olduğumuz mezhebimizden olmayan insanları doğrudan öteki olarak algılamamız, aslında dinî değil, siyasî bir meseledir. Aynı otomatik etiketleme sistemi, cemaatlerden mahallelere kadar inebilir. Bunların tamamının kökeninde ise İslam ın temel kaynaklarındaki bilgiler değil, geçmiş zamanın siyasî tercih ve ekollerinin etkisi vardır. Bakarsanız hepsi İslam, hepsi Müslümandır; fakat birine göre yekdiğeri şaşkın, sapkın, gafil yahut cahildir. İbadetlerimizde benimsediğimiz usuller, giydiğimiz esvap, tesettür anlayışımız, okuduğumuz virdler gibi argümanların hemen hepsi, siyasî geçmişin izlerini taşırlar. İslam da mezhepler arasındaki ihtilaflar, aslında temelde değil, siyasî alanda farklılık gösteren anlayışlardan müteşekkildi. Bugün farklı mezhep akımları arasındaki farklılıklar sadece basit içtihat farkları olmanın ötesinde, siyasî bir ayrışma noktasına kadar gelmiş durumdadır. Çok şükür ki bu tip bir yarılma, Hıristiyan dünyasındaki mezhep ayrımcılığı kadar derin bir bölünmeyi netice vermemiş durumda. Fakat yaşadığımız anki uyanıklık düzeyimiz, geleceğin dünyasının siyasî duruşlarını da etkileyecek bir potansiyele sahip, aynen bizlerin, geçmişin yükünü taşıdığımız gibi. Bir dönem bu ülkede, hanımların örtünmek amacıyla kullandığı başörtüsü bir siyasî simge olarak işaretlendi ve kamu kurumlarında, hatta ortalık yerlerde göz çarpması ne pahasına olursa olsun engellenmeye çalışıldı. Karşı argüman, Hayır! Biz bunu inancımızdan dolayı örtüyoruz biçiminde ifade edildi ve bu kavga yıllar boyu devam etti. Fakat gerçek daha basitti aslında: Evet, başörtüsü gerçekten de bir siyasî simge idi, aynen başörtüsüzlüğün, tayyör giymenin, yakaya takılan Atatürk rozetinin yahut falanca kulübe/cemaate mensubiyetin birer siyasî simge olması gibi. En açık kanıt ise baş örten kızlarımızın başörtüsünün şeklinden bağlanma biçimine, iğneleme yerlerine ve duruşuna gösterdikleri ileri düzey biçimsel hassasiyetti. Belli bir şekle oturtulmayan başörtüsü olmuyor idi. Belirlenmiş, kuralları çizilmiş tesettür biçimi, aynen modern Cumhuriyet kadınları için mecbur olan esvap gibi mecburdu. Hâlbuki iyi düşünüldüğünde tesettürlü gezmenin teorik olarak milyon çeşidinin mevcut olması lazım gelir. Ama yoktu, Ya o, ya bu! şeklindeki tercih zorunluluğu, o dönemin en bariz dayatması olarak aklımızda kaldı. Zira o spesifik örtü biçimi, ne Kur an da, ne sünnette tarif edilmişti. Fakat siyasî geçmiş içinde inşa edilen kimlik ifadesi, tabiî olarak insanlarda kendisini bu şekilde gösteriyordu. Kelebek gibi uçurur ama arı gibi sokar Bir kavganın terminolojisi, kavgayı anlamak ve belki de sulha erdirmek için en önemli ipuçlarını içerir, ama biz, onlara vakit ayıramayacak kadar günlük siyasetle kavga ederiz, ettiriliriz. Etrafımızdaki insanların ekserisi, ana babadan gördüğü, ailesinden tevarüs ettiği dine, mezhebe, yaşam tarzına bağlı yaşar. Üzerinde düşünülmüş, tercih sonucu irade edilmiş bir tarz-ı hayat, pek rastladığımız bir seçenek değildir. Siyaset biraz daha gevşektir; bazımız ana babasının, ailesinin siyasî eğilimden farklı bir çizgi izler elbette ama bu çizgi, başka sözü geçen, başka öykünülen kişi, grup yahut insanlardan mülhemdir. Kısacası, uğruna kavga ettiğimiz birçok özelliğimiz, aslında birer mirasyedi misali cebimizde hazır bulduğumuz değer ve davranış kalıplarından ibarettir. Bugün bu kör dövüşünü, bu kısır döngüyü kırmaya niyetli insan sayısında şahsen bir artış müşahede ediyorum. Siyaset bayağılaştıkça ve toplumsal hafızayı destekleyen internet arşivleri birikmeye devam ettikçe bu uyanıklık halinin artacağına dair bir hüsnüzannım var. Bugün gönülden ve ciğerden taraftar olduğumuz siyasî tercihlerin yarın çocuklarımızı ve torunlarımızı nasıl bir dünyada yaşamaya zorlayacağını düşünmeye çalışanların sayısı çok şükür ki artıyor. Elbette halen ekseri türdaşımız, ne için ettiğini bilmeden bir şeylerin kavgasında nefer olmaya can atıyor, hatta belki fırsat buldukça ön saflarda çarpışıyor. Fakat bugünün siyasetinin bugüne etkisinin aslında ne kadar az olduğu, geçmişin siyasî maceralarının bugüne ve bugünün kavgalarının yarına nasıl etki edeceği sanki biraz biraz anlaşılmaya başlanıyor gibi. (İnşallah öyledir!) Her şeyi yeni baştan düşünmek, bir yük, zahmet yahut boş iş değil, Allah ın tüm inananlara doğrudan emri, kadim bir insanî vazifedir. Her bir davranışımızdaki bilinç düzeyimiz, bu dünyaya yaptığımız katkının düzeyini de belirler. Arada bir durup da kesin bildiğimizi düşündüğümüz şeyleri sorgulamak hiç de kötü bir fikir değildir aslında. Zira insanı geliştirecek nice fikir tohumu, doğruluğundan kesin emin olduğu yanlışlarında gizlidir. Arama cehdinin hepimize nasip olmasını dilerim... kasım 2014 7

Ayın Olayı Haber Ajanda AYINOLAYI Elbette bu tip düzenlemelerin dezavantajları olacaktır. Ancak dezavantaj, düzenlemenin kendisinden değil, uygulayıcısı olan memurdan kaynaklanır. Eğer memur kötü niyetliyse, uygulama esnasında ortaya çıkan manzara da kötüdür. İhkak-ı hakkın doğması yerine kamunun emanetçisi devletin doğrudan ve adil şekilde hesap görmesini istiyorsak, Başbakan Davutoğlu nun açıkladığı İç Güvenlik Yasası nın suç ve suça teşebbüsle mücadele neler ihtiva ettiğini de bilmemiz gerekir. Ya devlet başa, ya kuzgun leşe KOBANİ ve IŞİD bahanesiyle ülkeye elemli günler yaşatan terörist zihniyet ve elemanları, ulusal güvenlik bahsinin derinlemesine açılmasına vesile oldular. >> Türkiye de fırsatının yakalandığı her aşamada Polis devleti oluyoruz! çığırtkanlığı yapanların karşısına Başbakan Ahmet Davutoğlu öyle bir düzenlemeyle çıktı ki, biz Ya devlet başa, ya kuzgun leşe derken, onlar İşte söylemimizin ispatı! iştahına kesildiler. 11 Eylül senaryosuyla oynanan İslamofobik manzaraları hepimiz hatırlarız. Avrupa ülkelerinde ve ABD de, metro istasyonunda öldürülen genci, sokak ortasında tartaklanan sakallıyı, Sniper tipi tüfekle vurulan Müslümanı herkes bilir. Ne ABD, ne de Avrupa ülkelerini polis devlet olmakla itham edenler, Gezi provokasyonu sırasında Haydi direnin! 40 gün daha böyle devam ederse AB bu hükümeti feshedecek hezeyanlarıyla idarecisini diktatör ve polisini cani sıfatıyla niteleyip has polis devletlerine demokrasi adına şikâyet etmişlerdi Türkiye yi. Bir insan herhangi bir eyleme katılırken neden yüzünü örter? Aslında bu sorunun cevabını ve bir zamanlar hakikî bir polis devletiyken şimdi niçin dedikleri gibi bir devlet olmadığımızı açıklayalım. 28 Şubat ı acıyla yaşayanlar, 28 Şubat ın acısını yaşayanlar, 28 Şubat ın acısıyla yoğrulanlar bilirler ki eylem sırasında baş örtmek suçtur, yüz örtmek değil. O kahır günlerde sessiz sedalarıyla arzı değil, arşı inleten beyaz güller, karşılarına çıkan polislerce yerlerde sürükleniyor, hiçbir mala zarar vermez, hiçbir silah, patlayıcı madde veya molotof bulundurmazken coplanıyor, yaka paça gözaltına alınıyorlardı. O beyaz güllere karşı yapılan en incitici hareket de başlarındaki örtünün insaf bilmez, his yoksulu, cani polislerce çekiştirilmesi, hatta yırtılmasıydı. Polis devleti oluyoruz çığırtkanları! O günleri, o polisi bilir misiniz siz? Elbette bu tip düzenlemelerin dezavantajları olacaktır. Ancak dezavantaj, düzenlemenin kendisinden değil, uygulayıcısı olan memurdan kaynaklanır. Eğer memur kötü niyetliyse, uygulama esnasında ortaya çıkan manzara da kötüdür. İhkak-ı hakkın doğması yerine kamunun emanetçisi devletin doğrudan ve adil şekilde hesap görmesini istiyorsak, Başbakan Davutoğlu nun açıkladığı İç Güvenlik Yasası nın suç ve suça teşebbüsle mücadele neler ihtiva ettiğini de bilmemiz gerekir. Sayın Başbakan ın bu konudaki açıklamalarına aşağıda yer vereceğiz. Ancak bu noktada bir şerh düşmeliyiz: Yeniden toplanan Akil İnsanlar Heyeti nin, isim isim gözden geçirilmesi ve sorunlara doğrudan katkı sağlayacak hakikî akillerle donatılması şarttır. Şimdi Başbakan Davutoğlu nun aktardığı gündemden kısa satırbaşlarına bakalım Çözüm Süreci de, Akil İnsanlar da millidir ve bir örneği de yoktur. Bu süreç bittiğinde Türkiye, ayaklarındaki prangalarından kurtulacaktır. Vatandaş, artık mahkemeye gitmeden, bir dilekçe ile soyadını değiştirebilecek. Pasaport alacak olan, bundan sonra Emniyet Genel Müdürlüğü ne değil, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü ne gidecek. Böylece pasaportla yurtdışına çıkan vatandaş potansiyel bir suçluymuş gibi Emniyet kapılarında pasaport ya da ehliyet için beklemeyecek. Nüfus ve ikametgah gibi işlemler e-devlet üzerinden verilecek. Bakanlıklarımızın yeniden 8 kasım 2014

Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu yapılandırılması gerek. Hangi bakanlıkta hangi reform gerekliyse o yapılacak. Şiddet işlemek amacıyla yüzünü kapatanlara izin verilmeyecek. Toplantı ve gösteri yapmak isteyen, kendisini gizlemeden yapacak. Emniyet Genel Müdürlüğü nün yetkilerini arttıracağız. Şu an çok ciddi bir eksiklik var. Her güvenlik birimi elemanı şeffaf olacak. Herhangi istihbarî bir çalışma yapılıyorsa, bunun denetimi yapılacak. Teknik takip gibi konuların denetimi yapılacak. TBMM de oluşturulan 17 kişilik ekibe rapor sunulacak. Dinlemelerle ilgili rahatsızlığı da ortadan kaldıracağız. Adli bir vaka için yapılan dinlemenin tüm konuşmaları, her partinin yer aldığı ekibe rapor şeklinde verilecek. Her hak ve özgürlük gibi toplantı ve gösteri hakkı da bir haktır, ancak birilerinin hakkını gasp edilerek yapılamaz. Bu alan benim alanımdır, burada benden başkası olamaz denilemez. Vatandaş çıkıp da Devlet nerede? derse, biz de Devlet de burada, millet de burada! diyeceğiz. Şiddete dönüştürülen her türlü eylem suç sayılacak. Molotof kokteyli bir saldırı aracıdır Silahlı gösteriye katılanlar, 2 buçuk yıldan 4 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanacak. Bundan sonra yakıp yıkanlardan, verdiği zarar tazmin edilecek. Polise 24 saat gözaltı yetkisi veriyoruz, tabiî üst amirin kararı ve denetimiyle. Bonzai ve diğer uyuşturucu işi yapanlar terör muamelesi görecekler. Her biri birer teröristtir. Okul çevrelerine yaklaştırılmışsa bu muamele iki katına çıkacak. Sanal ortamda şiddet dili içeren mesajlar da engellenecek. Kolluğun üst ve araç arama yetkisi tamamıyla hukukî denetime açık şekilde ve tabiî gerekli izin prosedürleri de işlenerek yeni bir düzenlemeye kavuşturulacak. Hiçbir vatandaşımızın üstü, aracı ya da evi rastgele ve keyfî şekilde aranamaz. Çok güçlü bir delili oluşturacak hale dönüşmüşse, bunun için de yargı süreçleri paralelinde işlemek suretiyle izin alındıktan sonra arama yapılabilecek. *** Bütün bu maddeleri art arda sıraladığımızda polis devleti olmayı akla getirmenin ne büyük bir kasıt taşıdığını görmezden gelemeyiz. Bu kasıt, ülkemizde şimdiye kadar diledikleri gibi at koşturanların eyerlerinin düşmesi ve üzengilerinin dağılmasıyla bozulmuştur. Pasaportu Emniyet ten Nüfus Müdürlüğü ne havale ederken Vatandaşa potansiyel suçlu muamelesi yapılamaz diyen zihniyetin kamu güvenliğinden başka düşündüğü bir amaç fikir edilemez. Güvenlik, toplumun soluduğu nefestir. Ve bu nefese kastedenin nefesi derhal kesilmelidir. İşte o yüzden denilmiştir: Ya devlet başa, ya kuzgun leşe kasım 2014 9

Türkiye Ajanda E n u z u n M G K 28 AĞUSTOS 2014 günü Cumhurbaşkanlığı görevini aldığı günden bu yana 12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ın ilk kez başkanlık ettiği Milli Güvenlik Kurulu toplantısı gerçekleştirildi. Erdoğan ın Yürütmenin başı ve Başkomutan sıfatlarıyla ilk kez katıldığı MGK nın önemi de zaten bu nitelikle anlaşılıyor. >> Nitekim Recep Tayyip Erdoğan, başkanlık ettiği bu ilk MGK da oluşturulan gündemle gelecek günlerin Türkiye sinin hassasiyetlerini belirleme noktasında ilk önemli hamleyi gerçekleştirmiş oldu. Öyle ki toplantı, Cumhuriyet tarihindeki en uzun Millî Güvenlik Kurulu toplantısı özelliğini de üstlenmiş oldu. Cumhurbaşkanlığı seçiminin Erdoğan ın zaferiyle bitişinin ardından, Türkiye biliyordu ki 2015 genel seçimlerine dek çok zorlu günlerle karşılaşacak. Söz konusu zor günlerin ilk temsillerinden birine Kobani deki IŞİD terörünü bahane ederek sokakları savaş alanlarına çeviren terör provokasyonlarıyla şahit olmuşken, özellikle son bir yılda açık bir mücadele içinde bulunulan paralel yapı ve yapıların ihanet hallerinin devamını da esefle takip ediyoruz. İşte özellikle bu iki sürekli konu üzerine toplanan MGK, Kırmızı Kitap ta birtakım değişikliklere de gitmek üzere toplandı Erdoğan başkanlığında. Zaten 30 Ekim 2014 Perşembe yi Cuma ya bağlayan gece yarısında yayınlanan MGK bildirisinde de iç ve dış legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten yapılanmalar ifadesi kullanılarak öncelikle paralel yapıyla mücadele konusundaki kararlılık bildirilirken, ikinci olarak da PKK terörüne karşı kamu düzeninin korunmasına yönelik alınacak tedbirlerden bahsedildi. Yaklaşık 10 saat 20 dakika süren toplantının sonuç bildirgesinde şunlar yer aldı: Ülkemizin güvenliği, halkımızın huzuru ve kamu düzenini ilgilendiren hususlar ayrıntılı olarak görüşülmüştür. Bu kapsamda millî güvenliğimizi tehdit eden ve kamu düzenini bozan iç ve dış legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten paralel yapılanmalar ve illegal oluşumlar ile yürütülen mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceği vurgulanmıştır. Terörle çok boyutlu mücadele kapsamında sürdürülen Çözüm Süreci ele alınmış, sürecin oluşturduğu olumlu atmosferi ve huzur ortamını bozmaya yönelik provokatif olaylara karşı kamu düzeni ve güvenliğini koruma konusundaki kararlılık teyit edilmiştir. Suriye de dördüncü yılını tamamlamak üzere olan çatışma ortamının, ülkemizin ve bölgemizin güvenlik ve istikrarına yönelik yansımaları, bu konudaki bölgesel ve uluslararası yaşanan son gelişmeleri de içerecek şekilde müzakere edilmiştir. Deniz yetki alanları başta olmak üzere, Ege ve Doğu Akdeniz deki gelişmeler gözden geçirilmiş, Türkiye nin kendi kıta sahanlığı içerisinde ve garantör ülke olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nin ruhsatlandırdığı sahalardaki hak ve menfaatlerinin korunması için gereken her türlü tedbirin önümüzdeki dönemde de kararlılıkla alınacağı belirtilmiştir. Irak ve Suriye de IŞİD ve diğer terör örgütleriyle mücadele, ülkemizin bu mücadelede uluslararası koalisyon içindeki konumu, Türkiye ye müzahir gruplar başta olmak üzere, ılımlı muhaliflerin durumu ve yerinden edilen kişilere yönelik insanî yardımlarımız görüşülmüştür. Ayrıca Irak taki siyasî süreçte son dönemde yaşanan gelişmeler gözden geçirilmiş, ikili ilişkilerin güçlendirilmesi yönündeki irade teyit edilmiştir. Başta Gazze de sağlanan ateşkes olmak üzere, İsrail-Filistin ihtilafında yaşanan son gelişmeler, Libya ve Yemen deki mevcut durum ile bölgesel yansımaları kapsamlı biçimde görüşülmüştür. Afganistan daki başarılı siyasal süreç ve gelişmeler değerlendirilerek Türkiye nin desteği vurgulanmış, ayrıca Ukrayna ve Tunus seçimleri gözden geçirilmiştir. Az önce değindiğimiz üzere yaklaşık 10 saat 20 dakika süren bu MGK toplantısının en yakın dereceye sahip olanı, meşhur (!) 28 Şubat kararlarının çıktığı ve 28 Şubat 1997 de yapılan tarihî toplantıydı ki yaklaşık 9 saat sürmüştü. Paralel yapı, kendisinin olan medya organlarında boşuna 28 Şubat gibi deyip durmuyor demek ki (!) Demirel den tanıklığa ret BELKİ de herkesin istediği bir şeydi 28 Şubat Davası nda 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel in en azından bir defaya mahsus tanık olarak dinlenmesi. Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi nin baktığı davada müdahil avukatların isteği de bu yöndeydi ve Demirel e bu konu hakkında mahkeme tarafından çağrıda bulunuldu. Ekim ayı sonunda görülen 67 ve 68 inci duruşmalar öncesinde merak edilen bu durum, Süleyman Demirel in avukatları tarafından vekâleten cevaplandı. Şaşılmayacak cevap, çağrıya ret niteliği taşıyordu. Böylelikle o meşhur kararların alındığı gün Millî Güvenlik Kurulu na kimin başkanlık ettiği de çok acayip bir hal aldı, zira Mustafa Kalemli o günlerde TBMM Genel Kurul Salonu ile ilgileniyordu (!). 10 kasım 2014

Selçuk Kayıhan // selcukkayihan.ajanda@gmail.com Türkiye de Savcı dediğin TÜRKİYE de süregelen korku imparatorluğunun hangi tanımlamalar ve sloganlar altında tertipli biçimde yürütüldüğü bellidir ki bunlardan biri de hukukun üstünlüğü garabetidir. Hukukun üstünlüğü yargısı, bu ülkede yaşayanların üzerinde fobik bir önyargı sebebidir. >> Zira hukukun üstünlüğü fermanıyla gezenler, hakarette, tehditte, saldırıda, aymazlıkta ve dahi hukuk tanımazlıkta had hudut bilmezler. Onların derdi hukukun değil, hukukçunun üstünlüğü üzerinedir. Bu safsataya sığınan örnekleri doğrudan göremeyiz. Zira onlar her zaman mağaralara sığınarak yaşayan yarasalardan farksızdırlar. Karanlıkta hareket etmekten hoşlanır, cesaretten yoksun oldukları için gündüz gezinmeyi bilmezler. Sanallığın delikanlılığına yaslanan bu hukukçular, hazinesinden yedikleri devlete amiyane tabirle işkembeden sallamayı da iyi bilir, Biz bu ülkenin sahipleriyiz, istediğimize söveriz. Bizi hesaba çekecek kim var? diye düşünürler. Ümraniye Dosyası ile tanınan ve 17 Aralık darbe girişiminin ardından Başbakan olduğu dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan a ağır hakaret ve ithamlarda bulunan alelade savcı Zekeriya Öz de bu hukukçunun üstünlüğü imanına sahip olanlardandı. Ancak Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı, Bolu Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz hakkında 17 Aralık soruşturmasını gerekçe göstererek dönemin Başbakanı Erdoğan a hakaret ve tehditte bulunduğu iddiasıyla kamu davası açıldığını bildirdi. Başsavcılık tan yapılan açıklamada şunlar kaydedildi: Halen Bolu Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapan Zekeriya Öz hakkında, kendisine ait Twitter hesabından 17 Aralık soruşturmasını gerekçe göstererek dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan a hakaret ve tehditte bulunduğu iddiası ile ilgili olarak Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı nca yürütülen soruşturma sonucunda Düzce Ağır Ceza Mahkemesi nde isnat edilen hakaret ve tehdit suçlarından yargılanmak üzere kamu davası, Düzce Cumhuriyet Başsavcısı Akif Celalettin Şimşek imzası ile tanzim edilen iddianame çerçevesinde açılmıştır. 17 Aralık Komisyonu soruşturmaya başladı İSTANBUL merkezli 17 Aralık soruşturması kapsamında hakkında takipsizlik kararı verilen eski bakanlardan Zafer Çağlayan ın oğlu Oğuz Kaan Bayraktar, İstanbul Adliyesi nde çalışmalarına başlayan Meclis Soruşturma Komisyonu na ifade verdi. >> TBMM de dört eski bakanla ilgili kurulan Meclis Soruşturma Komisyonu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Birimi tarafından yürütülen İstanbul merkezli 17 Aralık soruşturması kapsamında Bayraktar dan yaklaşık 1 saat süren ifadesini aldı. Bayraktar ın ifadeye birlikte geldiği avukatı, adliye önünde yaptığı açıklamada müvekkilinin Komisyon çağrısına uyarak adliyeye geldiğini belirtti ve ekledi: Kendisinin bilgisine başvuruldu. Biz de ifade verdik ve akabinde ayrıldık. Daha sonra aynı soruşturma kapsamında yine hakkında takipsizlik kararı verilenlerden biri olan işadamı ve eski TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar ın da komisyon üyeleri tarafından dinlenildiği öğrenildi. 17 Aralık soruşturmasında ismi zikredilen dört eski bakanla ilgili kurulan Meclis Soruşturma Komisyonu, çalışmalarını 26 Aralık a kadar sürdürecek ve yapılacak işlemlerin ardından hazırladığı raporu Türkiye Büyük Millet Meclisi ne sunacak. kasım 2014 11

Türkiye Ajanda Yeni Büyükelçi Bass TÜRKİYE bir imparatorluğun çöküşünü izlettirme heveslisi olan sefiri uğurlarken, ABD nin yeni Ankara Büyükelçisi ile de tanıştı. Ehliyete yeni düzenleme SÜRÜCÜ belgelerinin alınması hakkındaki düzenlemelerin ardından, sanırım en çok da her gün trafiğe çıkanları sevindirecek bir uygulamaya geçiliyor. Artık daimî sürücülük yerine sınırlı sürücülük sistemi geliyor. >> ABD Dışişleri Bakanı John Kerry nin Özel Kalem Müdürlüğü görevinden ayrılarak yaklaşık bir yıllık kulis geçmişinin ardından Türkiye görevi sevdasına kavuşan eski ABD Tiflis Büyükelçisi John Bass, Başkan Barack Obama nın kendisini aday göstermesinin üzerine Senato tarafından alındığı uzun mülakatlar sonunda Türkiye ye geldi ve yeni büyükelçilerin güven mektuplarını sunduğu törende yer aldı. Daha önce Türkiye ye dair ve Türkiye de hiçbir görev almayan Bass, sadece Tiflis görevi sebebiyle değil, üzerine yaptığı çalışmalarla da bir Kafkaslar uzmanı. Belki de genellikle Türkiye deki ABD büyükelçilerinin Ortadoğu üzerine yaptıkları çalışmalar, bu süreçle birlikte biraz Kafkaslara da uzanacaktır. Zira Ortadoğu da neye dokunsa tarumar eden ABD için Ukrayna ile en belirgin halini alan Rusya çatışması yine Türkiye üzerinden şekillendirilmeye çalışılacaktır. Tüm bunları zaman gösterecek. Türkiye görevine olan iştiyakıyla Türkçe bilmemesine rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan ın karşısına Türkçe selamla çıkan Bass, ülkemizdeki bu göreve tam bir kariyer basamağı olarak bakıyor olsa gerek, zira buradan dahi iyi bir referans olabilir mi? Ayrıca Riccardione ye Güle güle! derken, Bass Hoş geldiniz ama halefiniz gibi hadsiz olmayınız hatırlatmasını yapalım bu satırlardan. Bu uygulamayla A ve B tipi ehliyet sahiplerinin 10, D ve E tipi ehliyet sahiplerininse 5 yılda bir ehliyetlerini yenilemeleri gerekiyor. Yenileme işlemi için sürücülerin yapılacak sağlık kontrolünden geçmesi gerekiyor. Sağlığı araç kullanmaya müsait olmayan sürücülere yenileme işlemi yapılmayacak. Bu arada otomatik vitesli araç kullanıcılarına B1 adındaki yeni tür ehliyetler verilecek. Böylelikle sürücü kurslarına getirilecek olan otomatik araç kullanma eğitimi ve de bu tür araçlarla imtihana girme imkânı da doğacak. Her nedense bu konuyu Hanımlara müjde! şeklinde ilan edenler mevcut; Türkiye de otomatik araç kullananların ve bu tür araçların satışının ne denli arttığını bu kesim bilmiyor olsa gerek. Ve HSYK tamam, görevler dağıtıldı GEÇTİĞİMİZ ay bütün Türkiye yi kendisine kilitleyen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu için seçimler yapılmış, seçimle işbaşı yapacak üyeler belirlenmişti. Cumhurbaşkanı nın atayacağı 4 üye de HSYK ya gönderildi ve Kurul, vazifeye başladı. >> Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu asıl üyeliklerine Rasim Aytin, Muharrem Özkaya, Hayriye Şirin Ünsel ve Aysel Demirel i seçti. Dört isimden Rasim Aytin HSYK üyeliğine devam ederken, diğerleri İstanbul ve Ankara Baroları na bağlı avukatlar olarak ilk kez HSYK ya girmiş oldular. Cumhurbaşkanı Erdoğan ın yaptığı atamaların ardından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu nda görev dağılımı da yapıldı. Buna göre Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanvekilliği ve 3. Daire Başkanlığı na Metin Yandırmaz, 1. Daire Başkanlığı na Halil Koç ve 2. Daire Başkanlığı na Mehmet Yılmaz seçildi. Ayrıca 1. Daire Başkanlığı üyeliklerine Kenan İpek, Yakup Ata, Mehmet Durgun, Rasim Aytin, Ömür Topaç ve İsa Çelik, 2. Daire Başkanlığı üyeliklerine Taci Bayhan, Hayriye Şirin Ünsel, Mustafa Kemal Özçelik, Muharrem Özkaya, Ramazan Kaya ve Mahmut Şen seçilirken 3. Daire Başkanlığı üyeliklerine de Şaban Işık, Ömer Kerkez, Kerim Tosun, Aysel Demirel, Ahmet Berberoğlu ve Turgay Ateş getirildi. 12 kasım 2014

Selçuk Kayıhan Tevhid Selam hakkında takipsizlik ANKARA Cumhuriyet Başsavcılığı, Tevhid Selam Kudüs Terör Örgütü üyeliği iddiasıyla yürütülen soruşturmada, bazı Alevi dedelerinin de aralarında bulunduğu 9 kişi hakkında delil yetersizliğinden ötürü takipsizlik kararı verdi. >> Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu nda görevli Cumhuriyet Savcısı Durak Çetin tarafından verilen kararda, İsrail istihbarat servisinden Türkiye deki İsrail diplomatlarına yönelik terör saldırısı yapılacağına dair ihbarda bulunulması üzerine başlayan soruşturmada, şüphelilerin bu saldırı iddiasıyla ilgili nasıl bir irtibat kurularak soruşturmaya dâhil edildiklerinin ve haklarında iletişimin tespiti, teknik araçlarla izleme işlemleri yapılmasına gerek duyulduğunun belirlenemediği kaydedildi. İşte bizim dikkatimizi çeken nokta da burası oldu! Zira Uğur Mumcu suikastıyla duyduğumuz Tevhid-i Selam adlı örgütü Selam Tevhid evrimiyle zikreden yapının neyin peşinde olduğu bu kıstaslarla ortaya çıkıyor. Dosyadaki mevcut delillerden şüphelilerin suç teşkil eden herhangi bir söz veya eylemlerine rastlanılmadığı vurgulanırken, Tevhid Selam-Kudüs terör örgütüne üye olduklarına ve bu terör örgütünün faaliyetleri doğrultusunda suç işlediklerine dair soyut iddialar dışında hiçbir şey yok. Takipsizlik kararı verilerek terör örgütü üyeliği ve yöneticiliği ile ilişkilendirilen EHDAV Başkanı Ali Yeral, Hüseyin Gazi Derneği Başkanı Gülağ Öz, Alevi Dedesi Hüseyin Dedekargınoğlu, Araştırmacı-Yazar Piri Er, Bektaşi Babası Şakir Keçeli, Alevilik Araştırma Merkezi Başkanı Ali Yıldırım, Alevi Dedesi Hüseyin Alagöz, Aresh Gahmani ve Seyed Askar Seyedturabi hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığı belirtildi. 17 Aralık tan bu yana sürdürülen Selam Tevhid söylemlerinin kök ucunu Anadolu da değil, Uğur Mumcu dan beridir Türkiye yi nasıl abluka altına aldığını gösterme gayretinde olan bürolarda aramak gerekir. Jandarma atamaları kısmen İçişleri Bakanlığı nda JANDARMA ve Sahil Güvenlik Komutanlığı nın, askerî görevler dışındaki görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin atama, değerlendirme ve disiplin konularının İçişleri Bakanı ve valilerin yetkilendirilmesi hakkında çalışmalar yapıldığı bildiriliyor. >> İçişleri Bakanlığı ndan yapılan açıklamada, bazı basın ve yayın organlarında Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı ile ilgili haber ve değerlendirmelerin yer aldığı hatırlatılırken, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi bakımından açıklama yapılmasına gerek duyulduğu belirtildi. Açıklamada, Hazırlanan tasarı taslağında, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı nın askerî görevleri dışındaki görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin olarak atama, değerlendirme ve disiplin konularında İçişleri Bakanı nı ve valileri yetkilendiren düzenlemeler yapılmıştır ifadesi kullanıldı. Bu açıklamaya göre en basit cümlelerle şunu diyebiliriz sanırım: Jandarma ve Sahil Güvenlik, tamamen değil, ancak kısmen İçişleri Bakanlığı na bağlanıyor. Bu örneğin bulunduğu önemli ülkeleri düşündüğümüzde, tam da kısmî bağlılığın faydalı olacağı aşikârdır. Şehitlerimizi rahmetle anıyoruz ÜLKEMİZİ geçmişteki kara günlere geri götürmek isteyen düşmanların hainlerin hedefinde güvenlik kuvvetlerimiz vardı bu ay. Bingöl ve Hakkari de gerçekleşen iki hain saldırı sonunda iki polisimiz ve üç askerimiz şehadetle tanıştı. Hakkari deki suikastla ilgili konulan basın yasağına destek verirken, bu yasak sebebiyle haber detayına girmekten imtina ediyoruz. Allah şehitlerimizi Resulü ne komşu etsin Vatan sağolsun!.. kasım 2014 13

Dünya Ajanda Ar damarı çatlamıştan arsız baskın! EN son saçtığı vahşetin daha yaraları soğumamışken, İsrail, bu kez de Mescid-i Aksa da yaptıklarıyla karanlık hislerini konuşturmaktan çekinmedi. Tıpkı üç yerleşimcinin kaybolduğu zamanlarda Hamas katletti! bahanesiyle Gazze ye girdiği gibi, Ekim ayının sonunda, bu kez bir hahama yapılan silahlı saldırıyı mazeret sayarak Aksa ya bütün girişleri kapattı. >> Batı Kudüs te aşırı sağcı bir hahamın silahlı saldırı sonucu ağır yaralanmasının ardından İsrail polisi, ikinci bir bildirime kadar Mescid-i Aksa nın tüm Müslümanlara kapatıldığını duyurdu. Buna göre turistler ve Yahudi yerleşimciler de dâhil olmak üzere hiç kimse Aksa ya giremeyecekti. Haham ölmemişti, ancak bu yasağın ardından İsrail Emniyet Müdürlüğü Sözcüsü Micky Rosenfeld, kendi Twitter hesabından yaptığı açıklamayla terörle mücadele polisinin Abu Tor da bir evi kuşattığını ve kendilerine ateş açılması üzerine şüpheliyi vurarak öldürdüğünü ilan etti. Belirttiğimiz üzere İsrail yönetimi, ikinci bir emre kadar turistlere ve Yahudilere dahi Aksa nın açılmayacağını açıklamıştı. Ancak bu yasak ilanından sadece beş gün sonra, İsrailli emniyet güçlerinin 100 kadar Yahudi yerleşimciyi Mescid-i Aksa avlusuna Megaribe Kapısı ndan alması Filistinli Müslümanların tepkisini çekti. Durumu protesto eden Filistinlilerle İsrail askerleri arasında çatışma çıktı. Mescid-i Aksa avlusuna giren 300 İsrail askeri, cami avlusunu savaş alanına çevirerek Filistinlilerin üzerine plastik mermi, ses ve gaz bombalarıyla saldırdı onlarca kişinin yaralanmasına sebep oldu. Ayrıca çatışma esnasında avlu içinde bulunan Kıble Camii ne sığınan Müslümanları kovalayan İsrail askerleri, Kıble Camii içerisinde postallarıyla gezerek göstericileri tartakladı, bu sırada cami içerisindeki Kur an-ı Kerimler etrafa saçıldı. Bu iğrenç durum, 1967 den beri ilk defa tekrarlanıyor. Demek oluyor ki, son vahşetin ardından İsrail, artık eceli gelmiş gibi cami duvarına pisliyor. Dışarıdaki gerginlik sırasında ise Hıtta Kapısı önünde toplanan Filistinlilerin İsrail askerlerini protestosu vardı. İsrail askerleri bu protestoya da plastik mermi ve ses bombaları kullanarak cevap verdi. Tüm bunlar yaşanırken İsrail Emniyeti nden yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: Çıkan olaylarda herhangi bir gözaltı ve tutuklama olmadı. Saat 10:00 itibariyle Aksa nın kapıları tekrar ziyaretçilere açıldı. Yani İsrail Emniyeti, İsrail in yine kendi koyup kendi çiğnediği yasağı gündeme getirmekten kaçınarak yine Filistinlilerin olay çıkarttığını ve bu olaylarda güya şefkatli davranarak her şeye rağmen gözaltı gibi bir durumun yaşanmadığını ifade etti. Ancak onlarca yaralının arasında Anadolu Ajansı ile TRT Türk muhabirlerinin bulunduğu biliniyor. Bütün dünya IŞİD i, Peşmergeyi, PYD yi, Kobani yi ve koalisyon güçlerinin hava saldırılarını konuşurken, bir hahamın derinliği belli dahi olmayan herhangi bir saldırıya uğramasının ardından İsrail in hangi hesaplar içinde olduğunu görmezden gelmek mümkün olabilir mi? Çin ve Kuzey Kore hakkında haber alınamayan ülkeler şeklinde kullanılan nitelemeler ne kadar doğrudur, ancak İsrail için bu sıfat az bile. Zira İsrail, içeriden haber alınamadığı gibi, terör politikası üzerine dizayn edilen yalan haberleriyle sade- ce manüpilasyon oluşturuyor. İsrail in Mescid-i Aksa da yaptığı bu hayâsız baskın elbette birçok ülkeden tepki aldı. Ancak Dünya Müslüman Alimler Birliği, Mescid-i Aksa nın korunması hakkında tüm dünya Müslümanlarına genel seferberlik çağrısında bulundu. Birliğin yaptığı bu çağrı elbette samimiyet ve iman kardeşliği üzerine gerçekleştirilmiş bir çağrı. Zira Dünya Müslüman Alimler Birliği nin aslında dikkat çekmek istediği nokta farklı. Birlik Başkanı Yusuf el-karadavi ve Genel Sekreter Ali Karadaği nin imzasıyla yapılan yazılı açıklamada Müslümanların, İsrail in Kudüs ve Mescid-i Aksa ya yönelik ihlallerine karşı sessiz kalmamaları gerektiği belirtilirken asıl vurgu şu konuya yapılıyor: Mescid-i Aksa nın korunup zaman ve mekân olarak ikiye bölünmesini önlemek için tüm Müslümanları seferber olmaya çağırıyoruz! Peki, Mescid-i Aksa nın zaman ve mekân olarak ikiye bölünmesi ne demek? İsrail Parlamentosu Knesset te yapılan çalışmalar, Mescid-i Aksa nın bölünmesi için yürütülen yöntemleri içeriyor. Avlu basma ve ayakkabılarla camiye girmek de bu yöntemlerin manüpilasyon çalışmalarından bir örnek, böylece Müslümanların nabzı ölçülüyor. İsrail yönetimi, bu tip yöntemlerle 1994 te El-Halil deki İbrahim Camii ni de Yahudilerle Müslümanlar arasında paylaştırmıştı. Aksa baskınından yalnız iki hafta önce gerçekleşen bir detaydan bahsederek İsrail in hayvanî hamlelerine ilişkin yorumumuza son verelim. Bilindiği gibi İsrail, 40 yaşın altındaki Müslümanların Mescid-i Aksa ya girişine izin vermiyor. Cuma namazını Aksa ya en yakın yerlerde kılmaya çalışan Filistinliler, namazın ardından bu yasağı protesto ediyorlar. İşte baskından tam da iki hafta önceki eylemde, İsrail güvenlik güçlerine ait TOMA lardan foseptik sıvı sıkıldı. Bunun üzerine daha fazla şey söylemeye gerek var mı? 14 kasım 2014

Ömer Bekir Sadık // obsadik.ajanda@gmail.com İsveç, Filistin in bağımsızlığını tanıdı İSVEÇ Dışişleri Bakanlığı, Filistin i bağımsız bir ülke olarak tanıdıklarını açıkladı. Yeni seçilen merkez-sol hükümetinin gerçekleştirdiği bu hamle, bağımsız Filistin davasına önemli bir destek sağladı. >> İsrail ile Filistin arasındaki görüşmelerin yalnız İsrail i değil, ancak iki devletin de tanınmasıyla gerçekleşeceğine inanan İsceç yönetimi adına konuşan İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallstrom, bir gazeteye verdiği beyanda İsveç hükümetinin müzakere masasında oturacak Filistinlileri destekle- mek istediğini ifade etti. İsveç in çiçeği burnunda başbakanı ve Sosyal Demokrat Parti lideri Stefan Löfven de Filistin in bağımsızlığını tanıdıklarını belirterek, İsrail ile olan sorunlar, uluslararası hukuka uygun olarak iki devletli çözüm ile aşılabilir dedi. İsveç in Filistin i tanıması, bir AB üyesinin böyle bir karar alması bakımından büyük önem taşıyor. İsveç ten başka Macaristan, Polonya ve Slovakya da Filistin i tanıyan ülkeler, ancak bunlar, AB üyesi olmadan önce Filistin i devlet olarak tanımışlardı. İsveç in almış olduğu bu karara karşı İsrail den yanıtsa gecikmedi. İsrail Başbakanı Netanyahu, İsveç in Filistin Devleti ni tanıma kararı tek taraflı bir adımdır. Tek taraflı adımlar geçmişte imzalanan anlaşmalara aykırıdır ve barışı yaklaştırmak yerine uzaklaştırır dedi. Her nedense Netanyahu nun açıklamasının ardından iyi ki felsefe ve mantık dersleri aldığıma şükrettim; mutlaka var bir hikmeti... Bangladeş te idamlar peşi sıra GEÇEN senenin bugünlerinde yine Bangladeş i ve yine idamı konuşuyorduk. 65 yaşındaki Cemaat-i İslamî Genel Sekreteri Abdulkadir Molla hakkında Bangladeş Yüksek Mahkemesi nin insanlığa karşı suç işlediği gerekçesiyle verdiği idam cezasının infazı gerçekleşmiş, tüm dünya Müslümanları ve o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere bütün Türk diplomat ve de yetkililer duruma sert tepki göstermişlerdi. Denge bırakmayacak tehlike İSVİÇRE de İsviçre, altınımızı biriktir! sloganıyla gerçekleştirilecek referandumda sonuç Evet çıkarsa, İsviçre Merkez Bankası, 5 yıl içinde bin 600 ton altın satın almak zorunda ka- lacak ve tekrar altın satmasına izin verilmeyerek İsviçre nin sahip olduğu altının tamamı ülke içinde tutulacak. Ülkenin sahip olduğu altın rezervinin yaklaşık yüzde 70 i ülke içinde, yüzde 20 si ülke dışındaki bankalarda, yüzde 10 u ise Kanada Merkez Bankası nda tutuluyor. Yani Evet ile yurtdışındaki altın rezervleri de ülkeye girecek. İsviçre Halk Partisi (SVP) tarafından sunulan bu teklife İsviçre hükümeti, İsviçre Merkez Bankası ve birçok siyasî parti karşı çıkıyor. Teklifin kabul edilmesi durumunda altın fiyatlarının yükseleceği ve avro-isviçre frankı kur dengesinin bozulacağından endişe ediliyor. >> Neredeyse bir yıl geçti ve Bangladeş te yine Cemaat-i İslamî liderlerinden Motiur Rahman Nizamî, 43 yıl önceki iç savaşta savaş suçu işlediği gerekçesiyle idam cezasına çarptırıldı. Ayrıca Cemaat-i İslamî nin bir başka lider ismi olan Ğulam Azzam da mahkûm olarak geçirdiği hayata solunum yetersizliğinden ötürü 92 yaşında veda etti. Bangladeş Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi, 2009 yılında iktidardaki Avami Ligi Partisi tarafından 1971 deki iç savaşta işlenen suçları araştırmak için kurulmuştu. Bangladeş in Pakistan a karşı başlattığı ve 9 ay süren bağımsızlık savaşı sırasında 3 milyondan fazla kişi ölmüş, 200 bin kadına tecavüz edilmişti. kasım 2014 15

Dünya Ajanda Peşmerge Suruç tan geçti IRAK Kürt Bölgesel Yönetimi tarafından Kobani ye gönderilen Peşmerge grupları, Şanlıurfa nın Suruç ilçesinde buluşarak bölgeye intikal etti. Rohingyalar Arakan dan kaçıyor MYANMAR da Müslüman Rohingyalar, hükümetin son dönemde bölgede çok sayıda kişiyi tutuklaması üzerine ülkenin batısındaki Arakan eyaletinden kaçıyor. >> Erbil den Kobani ye gönderilmek üzere hareket eden ağır silahlı Peşmerge grupları, Suruç ilçesinin sınır hattındaki güzergâhı kullanarak daha önce havayoluyla gelen grupla birleşip Suriye ye geçti. Peşmerge konvoyu, Türk polisi ve jandarma ekiplerinin yoğun güvenlik önlemi altında Mürşitpınar Sınır Kapısı yakınlarında bekleyen grubun bulunduğu özel alana girdikten sonra bölgeye konuşlanırken, Özgür Suriye Ordusu ndan 200 eğitimli savaşçı da yine Türkiye üzerinden aynı bölgeye giriş yaptı. Ancak Kobani konusunda Türkiye nin kısmî desteğini alan koalisyon güçlerinin hava saldırıları sürerken Özgür Suriye Ordusu ndan da destek almaları son derece ilginç bir manzara oluşturdu. Zira dört yıldır Esed cinayetlerine maruz kalan Suriye nin bu mazlum kuvveti, dört yıldır uluslararası toplumdan ve uzanabildikleri her ülkeden destek bekliyor, yardım istiyor. Koalisyon güçleriyse, kara harekâtına cesaret edemediği demde bu mazlum kuvvetten Peşmerge nin yanında yer almasını istiyor. ÖSO ise bu talep karşısında bir anlamda Türkiye nin gözünün içine bakıyor. Türkiye nin güvenli bölge oluşturma niyetine bütün kararlılığıyla karşı çıkan ABD nin ÖSO ya nasıl mahkûm olduğu ortada. İlerleyen süreçte bölgeye bu kuvvetten katılacak binlerce kişi olacak. Bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan ın Fransa ziyaretinde Hollande ile gerçekleştirdiği görüşmenin önemi de büyük. >> Bir haftada 8 bin Rohingyanın Arakan dan ayrıldığı belirtilirken, bu sayının 2013 yılı boyunca bölgeden kaçan Rohingyaların sayısından fazla olduğu vurgulanıyor. El-Kaide lideri Zevahiri, yayınlanan bir videoda örgütün Güney Asya yapılanmasını Myanmar daki Müslümanlar için iyi bir haber şeklinde müjdelemiş, Myanmarlı Müslümanların haksızlık ve baskıdan kurtulacağını ifade etmişti. İşte bu açıklama, Myanmar hükümeti tarafından Rohingyaları hedef alan operasyonun bahane olarak kullanılmaya başlandı. Yani Müslümanlar bilmeli ki, terör örgütünden dost olmaz. ABD den Mısır a malî destek ABD Hazine Bakanı Jacob Lew, Mısır a 200 milyon dolar yardımda bulunacaklarını açıkladı. >> Lew, temaslarda bulunduğu Kahire de, Mısır Maliye Bakanı Hani Kadri ile görüşmesinin ardından düzenlenen basın toplantısında, ülke ekonomisinin desteklenmesi amacıyla hükümetler arası çalışmalarda bulunmak amacıyla Mısır ı ziyaret ettiğini ve ülkesinin Mısır ekonomisini güçlü bir şekilde desteklediğini ifade etti. Şubat ta bir Mısır Ekonomi Zirvesi düzenlenmesi planlanıyor. İşte bütün bunları gördüğünüzde en başa dönüp soruyorsunuz Boşuna mı Sisi nin yaptığına darbe demekten korktu? diye. ABD de yapılan Senato seçimlerinde Cumhuriyetçilerin Demokratlara karşı ele aldığı gücü görünce Mesajı aldım diyen Obama dan da bu beklenirdi. Küba da Katolik kilisesine izin KÜBA hükümeti, 55 yıl aradan sonra, ülkede bir Katolik kilisesi inşa edilmesine izin verdi. Kilisenin finansmanı, Florida nın Tampa kentindeki Katolikler tarafından sağlanacak. 200 kişi kapasiteli kilisenin inşasına izin verilmesi, Küba ve Katolik dünyası arasındaki ilişkilerde yeni bir adım olarak görülüyor ve Vatikan ile komünist Küba arasındaki ilişkilerin olumlu gittiği şeklinde yorumlanıyor. 59 Devrimi nin ardından Küba Katolik Kilisesi ve hükümet arasındaki ilişkiler gergindi. 16 kasım 2014

Ömer Bekir Sadık Boko Haram saldırılara devam ediyor NİJERYA yı bir korku afeti gibi teslim alan Boko Haram terör örgütü, ülkenin kuzeydoğusundaki Kukawa kentinde yine silahlı bir saldırı düzenleyerek çok sayıda insanı katletti. Türkiye, Libya da Ben buradayım diyor CUMHURBAŞKANLIĞI ve Hükümet Kuzey Afrika Özel Temsilcisi sıfatıyla Libya da temaslarda bulunan AK Parti Ankara Milletvekili Emrullah İşler, Türkiye nin, Libya da çatışan taraflar arasında diyalog sürecine katkıda bulunmaya hazır olduğunu söyledi. >> Saldırının ardından birçok kişi bölgeyi terk etmek zorunda kalırken, saldırganlar karakol, postane ve birçok evi ateşe verdi. Ayrıca örgüt militanlarının Lake Chad Basin bölgesinde bir sağlık merkezi ve petrol şirketi binasına da saldırdığı belirtildi. Bu arada aylar önce kaçırılan 200 kadar kız öğrencinin güvenli bir şekilde evlerine dönmesi, ayrıca ülkenin kuzeydoğusunda barış ve istikrarın tesis edilmesi için taraflar arasında görüşmeler devam ederken, Boko Haram ın 60 kadını daha kaçırdığı iddia ediliyor. Tam da ateşkesin sağlanmaya yaklaşıldığı süreçte böylesi bir hamlenin gerçekleştirilmesi endişelerin artmasına sebep olurken Nijerya üzerinde hangi tip senaryoların kurgulandığına dair düşünceleri derinleştiriyor. Ateşkes ülkenin büyük bölümünde şüpheyle karşılanırken, Boko Haram militanları ateşkes ilanından hemen sonra ülkenin kuzeydoğusundaki Borno eyaletinde iki köye saldırmış, Damboa şehrini de ele geçirmeye kalkışmıştı. Burada çıkan çatışmalarda 28 militan öldürüldü. >> İşler, Tobruk, Misrata ve Trablus ta gerçekleştirdikleri görüşmelerle Libya daki durumu tespit etmeye çalıştıklarını ifade ederken şunları söyledi: Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Özel Temsilcisi Bernardino Lenon un başlattığı diyalog sürecini destekliyor, bu sürecin daha kapsayıcı şekilde ilerlemesini temenni ediyoruz. Taraflar arasındaki siyasî ve hukukî görüş ayrılığının da diyalog yoluyla giderilebileceğini ümit ediyoruz. Bingazi çevresinde ve Trablus un güneyinde meydana gelen son çatışmaları ve hava saldırılarını endişeyle karşıladık. Bu konuda uluslararası toplum tarafından yapılan açıklamaları da destekliyoruz. Arap Baharı nın Libya da da başarısız olmasını isteyenler var. İnanıyoruz ki, Libya halkı buna izin vermeyecektir. Libya da Kaddafi nin devrilmesine kadar ilerleyen süreçte Türkiye nin ne tür başarılı aksiyonlar gösterdiğine tüm dünya şahit olmuştu. Libya-Türkiye kardeşliğine dair bu atılımı biz de can-ı gönülden destekliyoruz. kasım 2014 17

Medya Ajanda MEDYA AJANDA Agos ta eleştiri ve özeleştiri iç içe TÜRKİYE Ermenilerine yönelik haberleriyle haftalık olarak yayınlanan Agos gazetesinin 30 Ekim 2014 tarihli baskısında ilginç bir analiz-haberle karşılaştım. Lora Sarı imzalı çalışmada ilk uluslararası Ermenice şarkı yarışması olan Tsovits Tsov dan bahsedilirken, yarışmaya katılan iki ayrı parçanın sözleri üzerinden günümüz Ermenilerinin Türkiye ye ve kendilerine nasıl baktıklarını, ancak hangi açılardan bakmaları gerektiğine dair eleştiri ve özeleştirinin bulunduğu pasajlar yer alıyordu. >> Ayrı dünyaların Ermenileri başlığıyla verilen analiz-haberde, öncelikle daha evvel yarışmada bir Azeri müzik türü olan muğam a getirilen yasaktan dem vurularak uygulama ırkçı nitelemesiyle sert şekilde eleştiriliyor. Sevak Amroyan a ait olup yarışmanın finaline kalan ve Türklere karşı açık nefret söylemleri içeren Axpers u Es, yani Kardeşim ve Ben adlı parçanınsa savaş naraları attığı ve bu şarkı dolayısıyla yarışmada bazı şeylerin değişmediği vurgulanıyor. Daha önce muğam konusuna dair yine Agos tarafından yapılan haber vesilesiyle söz konusu yasak kaldırılmış, zira İstanbullu olan Vomank adlı grup da bu yasağa tepkisini dillendirmiş. Yazışmalar sonucunda ise yetkililer, kötü bir niyetleri olmadığını belirtmişler ama Agos taki çalışmaya göre özrü kabahatinden büyük bir durum gerçekleşmiş. Zira yarışmada asıl yasaklanmak istenen türün muğam değil, rabiz olduğu öğrenilmiş. Rabiz ne mi? Muğamla özdeşleştirilerek hor görülen bir Ermeni müzik türü Yorumda Amroyan ile Medz Bazar ın iki tip Ermeni düşüncesini resmettiği belirtilirken şöyle bir söylem getiriliyor: Medz Bazar Ariur Ar Ariur adlı şarkıda, Fransa da yaşayan Ermeniler arasında yüzde yüz Ermeni olmak için gerekli görülen özellikleri hicvediyor. Bu grubun ikincisi dünyaca ünlü cazcı Tigran Hamasyan olurken, Hamasyan, grup birinciliğini Ermenistanlı müzisyen Sevak Amroyan ın son derece şoven şarkısı Axpers u Es e kaptırdı. Amroyan ın şarkısı milliyetçi, militarist ve şiddet göndermeli sözlerle dolu. Türk e karşı verilecek savaştan, dökülecek asil Ermeni kanından, bu savaşın kutsallığından ve türlü milliyetçi göndermelerden geçilmeyen şarkının bu tür bir yarışmada kendine nasıl yer bulduğu büyük bir merak konusu. 23 Kasım da Kremlin Sarayı nda sahne alacak, büyük çoğunluğun Ermenistan ve Rusya dan olduğu görülen 14 finalist arasında yedinci sırada Tigran Hamasyan, 10. sırada Vomank, Vomank ın hemen altında Sevak Amroyan ve 13. sırada Collectif Medz Bazar var. Halk oylamalarının çoğu zaman müzikaliteye göre değil, ne kadar dost unuz olduğuyla doğru orantılı yapıldığının bilincinde olarak Amroyan ın finale kalamayacağını, jürinin böyle şiddet ve ayrımcılık yüklü bir şarkıya geçit vermeyeceğini tahmin etmiş olsak da, görüyoruz ki Amroyan, Kremlin de anavatan ı geri almak için kanunsuz Türkler le kanlı bir savaş vereceğini bağıra çağıra ilan edecek. Yine de iyi şeyler de var. En başta, Amroyan ın Türkleri topyekûn düşman ilan eden ve onlara karşı nefret aşılayan kindar zihniyetinin karşısında Ariur Ar Ariur var. Medz Bazar, Amroyan ın övüne övüne bahsettiği cesur Ermeni kanı ve nefretiyle, ulu Ermeni ulusu yla dalgasını geçecek ve bu değerleri zekice yerle bir edecek. Görünen o ki, Amroyan ın bu tür bir şarkıyla yarışmaya katılmasına müsaade eden yetkililer, bu şarkıyı oylarıyla destekleyenler ve finale kalmasına müsaade eden jüri üyeleri, ilk uluslararası Ermeni şarkı yarışmasının adının bu şekilde anılmasına katkıda bulunmuş oldular. Müziğin milliyetçiliğe kurban edilmesine Türkiye de çokça alışığız, ancak aynı hastalıktan Ermenilerin de mustarip olduğunu görmek gerçekten üzücü. Bu durumda da bize, aynı şey Türkiye de yaşanmış olsa yapacağımız şeyi yapmak düşüyor. Eleştirmek, susmamak, kınamak!.. Dileriz ki duyan olur.