İKV DEĞERLENDİRME NOTU

Benzer belgeler
İKV DEĞERLENDİRME NOTU

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

Ayşegül DEDE / Etüd Araştırma Servisi / Uzman 2009 YILI TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ GENEL DEĞERLENDİRME

Ekonomik ve Sosyal Komite - Avrupa Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü AB Politikaları AB Konseyi AB Bakanlar Kurulu Schengen Alanı

Yrd. Doç. Dr. Münevver Cebeci Marmara Üniversitesi, Avrupa Birliği Enstitüsü

AVRUPA BİRLİĞİ İLE KATILIM MÜZAKERELERİ

AVRUPA BİRLİĞİ GELİŞİMİ, KURUMLARI ve İŞLEYİŞİ

AVRUPA BİRLİĞİ TARİHÇESİ

Cumhurbaşkanı Konuşması

ĐKV DEĞERLENDĐRME NOTU

11 Eylül: AET Bakanlar Konseyi, Ankara ve Atina nın Ortaklık başvurularını kabul etti.

ABD İLE YAPTIĞIN GİZLİ ANLAŞMAYI AÇIKLA -(TAMAMI) Çarşamba, 03 Temmuz :11 - Son Güncelleme Perşembe, 04 Temmuz :10

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

AB Müzakerelerinde K br s Sorunu Ara De erlendirmesi ve Gelecekteki Geliflmeler

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

ÖZETLE. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

AB, 2030 İKLİM VE ENERJİ PAKETİ ÜZERİNDE ANLAŞMAYA VARDI

Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), Suriye de insan hakları ihlallerinin

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

İktisadi Kalkınma Vakfı

AB KRİTERLERİ IŞIĞINDA TÜRKİYE NİN UYUM SÜRECİ VE BEKLENTİLER

Kıbrıs Müzakereleri ve Kıbrıs ta Son Gelişmeler

BM Güvenlik Konseyi nin Yeniden Yapılandırılması

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

Cumhurbaşkanı Konuşması

Türkiye ve Avrupa Birliği

Avrupa Birliği Yol Ayrımında B R E X I T

159 NOLU SÖZLEŞME SAKATLARIN MESLEKİ REHABİLİTASYON VE İSTİHDAMI HAKKINDA SÖZLEŞME. ILO Kabul Tarihi: 1Haziran Kanun Tarih ve Sayısı (*) :

Genel Sekreter in Kıbrıs taki Müzakerelerin Durumu ile ilgili Değerlendirme Raporu nun ön kopyası Güvenlik Konseyi üyelerinin bilgisi için ekte

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI

İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI (İİT) GENEL SEKRETERİ SAYIN YOUSEF BIN AHMAD AL-OTHAIMEEN İN İİT. EKONOMİK ve TİCARİ İŞBİRLİĞİ DAİMİ KOMİTESİ (İSEDAK)

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi. Avrupa Ekonomik ve Sosyal

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

Havuz Teorisi: Yunanistan 1 ay önde; Denge arayışı; Havuzun boş olduğunu bilseniz dahi, Yunanistan atlıyorsa siz de atlayınız

İstanbul Bilgi Üniversitesi TEPAV 7 Aralık k 2006

çevre teknoloji Avrupa ((0.1)) aktüalite ((0.1)) bilim ((list intonation))

1 MAYIS 2 MAYIS 3 MAYIS

AB Kulisi. Ajanda Türkiye nin AB katılım sürecinde önemli tarihler ve dönüm noktaları...

TÜRKİYE - GANA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

AESK ve Türkiye REX. Dış İlişkiler. Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi

Kıbrıs Antlaşmaları, Planları ve önemli BM, AB kararları-1

YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ LİSANS TEZİ

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

Doğrudan Ticaret Tüzüğü: Tüm taraflar için bir çıkış yolu olabilir mi? Nilgün Arısan Eralp TEPAV AB Enstitüsü Direktörü

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

Göç ve Serbest Dolaşım Eğilimler ve Engeller. Ayşegül Yeşildağlar Ankara, Turkey

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE İRAN İSLAM CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA ÇEVRE ALANINDA MUTABAKAT ZAPTI

BANDIRMA AB YOLUNDA PROJESİ ANKET SONUÇLARI DEĞERLENDİRMESİ

18- EĞİTİM, ÖĞRETİM VE GENÇLİK

Genel Sekreter in Kıbrıs'taki iyi niyet misyonu hakkında raporu I. Giriş

2011 MİLANO ULUSLAR ARASI MOBİLYA FUAR RAPORU Salone Internazionale del Mobile

T.C. Sağlık Bakanlığı Dış ilişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü

YAŞ ta bedelliye olumlu bakıldı

TÜRKİYE VE AVRUPA BİRLİĞİ: MÜZAKERELERİN GİDİŞATI NEREYE?

Avrupa Birliği ÇevrePolitikası. Kerem Okumuş REC Türkiye Direktör Yardımcısı 5 Ocak 2010, İstanbul

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜÇ KULLANMA SEÇENEĞİ ( )

Kıbrıs ta Yeniden Çözüm Girişimi: 2015 Akıncı-Anastasiadis Görüşmeleri



IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

Türkiye Siyasi Gündem Araştırması

Cumhuriyet Halk Partisi

2-) Türkiye de tek dereceli seçim ilk kez hangi seçimlerde uygulanmıştır? A) 1942 B) 1946 C) 1950 D) 1962 E) 1966

MESGEMM İSG/Mevzuat/Yönetmelikler. Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi Yönetmeliği Resmi Gazete Yayım Tarih ve Sayısı :

IKV Turkey: Past, Present and Future başlıklı çalışmasını yayınladı. Macaristan AB Dönem Başkanlığı nı Belçika dan devraldı.

AB MÜZAKERLERİ GİDİŞAT TABLOSU - 30 OCAK 2009

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Venezuela Devlet Başkanı Maduro ile ortak basın toplantısında konuştu

"Türkiye, Gürcistan'a ilham kaynağı olabilir"

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi Yönetmeliği.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ KALİTE KOMİSYONU ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Doğu Akdeniz de Enerji Savaşları

AB nin Özellikleri ve Kurumsal Yapısı

KARADENİZ EKONOMİK İŞBİRLİĞİ PARLAMENTER ASAMBLESİ KEİPA ÖZET

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine dönemi için aday olan Türkiye'nin,

DenizBank Yatırım Hizmetleri Grubu Özel Bankacılık Araştırma İngiltere, Haziran 2017 Seçim Sunumu

3.Meclisin faaliyetlerine ara vermemesi şeklinde olan meclisin her zaman açık olması yasamanın hangi ilkesi ile ilgilidir?

KIBRIS TA BARIŞI HAYAL ET KONFERANSI KKTC İŞ VE İNCELEME GEZİSİ Kasım 2011

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ 12. TARAFLAR KONFERANSI (COP12) EKİM 2015 TARİHLERİNDE ANKARA DA YAPILACAKTIR.

TED den, Siyasete Eğitimde Mutabakat Çağrısı

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

AVRUPA BĠRLĠĞĠ MÜKTESEBATININ KKTC NDE ASKIYA ALINMASININ YARATTIĞI VEYA YARATACAĞI SORUNLAR

AB Çevre Müktesebatı Semineri Avrupa Birliği Kurumsal Yapısı, Temel Belgeler ve AB Müktesebatı

AB VE ABD ARASINDAKİ TRANSATLANTİK TİCARET VE YATIRIM ORTAKLIĞI MÜZAKERELERİ VE TÜRKİYE YE ETKİLERİ SEMİNERİ YAPILDI

AVRUPA BİRLİĞİ SİGORTA MÜKTESEBAT REHBERİ

AB de Önemli Bir Adım: Lizbon Antlaşması

HAZİRAN AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. AB Liderleri Jean-Claude Juncker in AB Komisyonu Başkanı Olması İçin Uzlaştı

TÜRKİYE-HIRVATİSTAN-MAKEDONYA CUMHURİYETİ AVRUPA BİRLİĞİ MÜZAKERE SÜRECİ

TÜRKİYE-AB GÜMRÜK BİRLİĞİNİN GÜNCELLENMESİ. Doç. Dr. Çiğdem Nas İktisadi Kalkınma Vakfı

TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİNİN İLETİŞİM BOYUTU

İLK KIBRIS TÜRK PUL SERİSİ

Transkript:

28 Aralık 2010 İKV DEĞERLENDİRME NOTU Kıbrıs ta Çözüme Ne Kadar Yakınız ya da Gerçekten Yakın mıyız? Çağdaş ÖZENMİŞ İKTİSADİ KALKINMA VAKFI www.ikv.org.tr

KIBRIS TA ÇÖZÜME NE KADAR YAKINIZ YA DA GERÇEKTEN YAKIN MIYIZ? En kalıcı anlaşma tarafların masadan eşit derecede gayrimemnun olarak ayrıldıkları anlaşmadır diyor Henry Kissinger, sadece ulusal güvenlik danışmanı ve dışişleri bakanı şapkasıyla değil, aynı zamanda önemli bir uluslararası politika teorisyeni olarak da tanınan, bir döneme damgasını vuran Amerikalı diplomat. Bu vecizeden mülhem, masaya oturmak için de aynı şeyi söyleyebiliriz pekâlâ. Daha açık bir ifadeyle, tarafların masaya oturmaları için eşit olmasa da birbirine yakın bir gayrimemnuniyet in söz konusu olması gerektiğini kastediyorum. Kissinger bunu da biliyordu muhakkak, ama muhtemelen söylemeye gerek bile duymadı. Kıbrıs tan bahsettiğimiz belli. Türk dış politikasının en öncelikli gündem maddelerinden biri olmaya devam ediyor Kıbrıs uzun yıllardır. Gün geliyor popülaritesini kaybediyor ama hiçbir zaman ikinci plana düşmüyor. Son günler ve son haftalarda, Türkiye nin yoğun dış gündemine rağmen NATO Zirvesi, füze savunma sistemi tartışmaları- Kıbrıs konusu yine ajandanın üst sıralarında yer almaya başladı. Bunun 3 temel sebebi olduğunu söyleyebiliriz, bunlar, bu yazının da konusunu oluşturan: bir süredir gerçekleşmesi beklenen Doğrudan Ticaret Tüzüğü (DTT) görüşmelerinin Avrupa Parlamentosu Hukuk İşleri Komisyonu nda karara bağlanması (18 Ekim), Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-moon un tarafları telefonla arayarak New York a görüşmeye davet etmesi (21 Ekim) sonrasında gerçekleştirilen üçlü görüşme (18 Kasım) ve son olarak Genel Sekreter in Kıbrıs taki görüşmelerle ilgili hazırladığı raporunu yayımlaması ve BM Güvenlik Konseyi üyelerine sunması (25 Kasım). Görüldüğü üzere 1 aylık kısa -aslında dış politika için bir o kadar uzun- bir zaman zarfında Kıbrıs konuşmamız için fazlasıyla bahanemiz oldu. Her yıl Kıbrıs la ilgili nelerin belirtileceği merak konusu olan İlerleme Raporu nun adını zikretmedim bile. Ben de bu vesileyle bu gelişmeler ışığında, çözüm yakın mı, ışık görünüyor mu sorunsalı çerçevesinde adadaki son durumu değerlendirmek istedim. En kalıcı anlaşma tarafların masadan eşit derecede gayrimemnun olarak ayrıldıkları anlaşmadır diyor Henry Kissinger, sadece ulusal güvenlik danışmanı ve dışişleri bakanı şapkasıyla değil, aynı zamanda önemli bir uluslararası politika teorisyeni olarak da tanınan, bir döneme damgasını vuran Amerikalı diplomat. Bu vecizeden mülhem, masaya oturmak için de aynı şeyi söyleyebiliriz pekâlâ. Daha açık bir ifadeyle, tarafların masaya oturmaları için eşit olmasa da birbirine yakın bir gayrimemnuniyet in söz konusu olması gerektiğini kastediyorum. Kissinger bunu da biliyordu muhakkak, ama muhtemelen söylemeye gerek bile duymadı. Kıbrıs ta şartlar 2004 öncesine göre çok farklı. 2004 yılının Nisan ayında gerçekleştirilen referandumda, Kıbrıs Türk tarafı evet demesine rağmen çözüme hayır kararının çıkması ve aynı yılın 1 Mayıs ında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi nin (GKRY) Avrupa Birliği ne üye olması 2004 öncesindeki müzakere şartlarının bir hayli değişmesine yol açtı. Şöyle ki, artık AB ye üye 27 ülkeden

biri olan GKRY den bahsediyoruz ve de unutmayalım ki GKRY tüm adayı temsilen Birlik içinde yer alıyor. Şimdi, moda tabirle, resmin tamamı nı görmeye çalışalım: 1959 da imzalanan Zürih ve Londra Antlaşmaları, Kıbrıs Cumhuriyeti nin kurulması, 1974 te, çok daha önceden başlayan malûm olaylar sebebiyle Türkiye nin adaya müdahale etmek zorunda kalması, 1983 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nin (KKTC) ilan edilmesi, 2004 te çözüme yönelik Annan Planı nın referandumda adanın güneyi tarafından reddedilmesi ve hemen akabinde GKRY nin tüm adayı temsilen AB ye üye olması, ve tabii ki tüm bu yıllar içinde bitmek tükenmek bilmeyen müzakereler, değişen liderler, değişen BM genel sekreterleri. Özetle, taraflardan biri 2004 yılında beri AB ye üye, diğeri ise 1983 yılında bağımsız bir devlet kurmuş fakat AB ye üye hiçbir devlet tarafından tanınmıyor. İşin bir de ekonomik boyutu var. Taraflardan biri müreffeh, 2008 yılından beri Avro Alanı içerisinde, diğeri söz konusu izolasyonlar sebebiyle Birlik üyelerine doğrudan ticaret dahi gerçekleştiremiyor. Şimdi ilk paragrafı bir daha mı okusak? BM Güvenlik Konseyi nin 1964 yılındaki 186 sayılı Kararı sonrasında iyi niyet misyonu çerçevesinde Kıbrıs sorunuyla ilgilenen ilk genel sekreter Ban Kimoon değil. Ondan önce Kurt Josef Waldheim, Pérez de Cuéllar, çözüme yönelik Fikirler Dizisi ni oluşturan Boutros Ghali ve Kofi Annan da Kıbrıs ta çözüme yönelik çalışmalar yürütmüştü. Rumlar Kıbrıslı Türkleri çözüme mahkûm, kendilerini ise çözüme ihtiyaçları yok şeklinde görüyorlar Az önce altını çizdiğim üzere KKTC AB ülkelerine doğrudan ticaret yapamıyor. Aslında 1994 öncesinde durum bundan farklıydı. 1994 yılındaki Avrupa Toplulukları Adalet Divanı nın ilgili kararına kadar, Kıbrıs Cumhuriyeti ile 1973 yılında imzalanan ve Kıbrıslı Türklerin de ortak imzasının bulunduğu Ortaklık Anlaşması hükümleri gereğince, KKTC limanlarından AB ülkelerine doğrudan ticaret gerçekleştirilebiliyordu. 2004 te gerçekleştirilen referandumdan iki gün sonra, 26 Nisan tarihinde, AB Bakanlar Konseyi Kıbrıslı Türklerin izolasyonuna son verilmesi için (doğrudan ticareti ve KKTC ye mali yardımın sağlanmasını içeren bir öneri) Avrupa Komisyonu ndan bir tüzük hazırlamasını istedi. Kıbrıslı Türklere mali yardım süre içerisinde onaylandı fakat Doğrudan Ticaret Tüzüğü Kıbrıslı Rumların vetosu nedeniyle uygulamaya konamadı. Fakat 1 Aralık 2009 tarihinde Lizbon Antlaşması nın yürürlüğe girmesiyle Doğrudan Ticaret Tüzüğü için yeni bir umut doğmuş oldu. İlgili antlaşmanın yürürlüğe girmesi ve nitelikli çoğunlukla alınan kararların kapsamının genişletilmesi sonrasında 1 Mart 2010 tarihinde, Avrupa Komisyonu DTT ile ilgili taslağı Avrupa Parlamentosu na ve Bakanlar Konseyi ne sundu. Avrupa Parlamentosu Hukuk Servisi nin konuyla ilgili hazırladığı rapor 18 Ekim tarihinde oylandı ve Hukuk Servisi nin KKTC limanlarından AB ülkelerine yapılacak ticaretin Avrupa Komisyonu nun ileri sürdüğü şekilde Ortak Ticaret Politikası çerçevesinde değil GKRY nin AB ile imzalamış olduğu Katılım Antlaşması çerçevesinde değerlendirilmesine karar verildi. Bu da GKRY nin veto hakkını muhafaza ettiği anlamına geliyor. Karar her ne kadar bağlayıcı nitelik taşımasa da, sonraki günlerde AP de yapılacak bir oylamadan da benzer bir karar çıkacağı yönünde bir izlenim uyandırdığı için önem taşıyor. Ayrıca önemi, izolasyonların kaldırılmasının Türkiye nin AB ile yürüttüğü üyelik müzakereleri ile ilgisi göz önünde bulundurulduğunda müzakerelere yeni ve taze bir ivme kazandırma ihtimalinden de kaynaklanıyor. Belki de bu, Rum tarafını masaya yaklaştırmak için bir şanstı, KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu nun dediği gibi ambargolar ve izolasyonlar kalkarsa Rumlar çözüme motive olacaktır. Ama AP Hukuk İşleri

Komisyonu nda kabul edilen karar Rumları masaya yakınlaştırmaktan çok masadan uzaklaştırmaya yaradı gibi görünüyor. İlânihaye müzakere masasında kalamayız Bu oylamadan üç gün sonra, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon Kıbrıs taki tarafları, müzakerelerdeki ilerlemeyi ve son durumu görüşmek üzere New York a davet etti. 18 Kasım tarihinde New York ta gerçekleştirilen üçlü görüşmeden Ocak ayı sonunda tekrar bir araya gelme kararı çıktı. Görüşme sadece bu kararla değil, sonrasında gerçekleştirilen basın açıklamasında Genel Sekreter Ban Kimoon un kullandığı ifadelerle de geniş yankı uyandırdı. Kıbrıs halkı ve uluslararası toplum, sonsuz görüşmeler değil, bir çözüm arzusundadır ifadelerini kullanmaktan imtina etmeyen Ban Ki-moon bu görüşmeye neden ihtiyaç duyulduğunu açıklarken, bu yılın başlarında adayı ziyaret ettiğinde, her iki taraftaki halkın arasında Kıbrıs ı yeniden birleştirecek bir çözüm konusundaki umut ve beklentiyi hissedebildiğini ve müzakerelerde gerçek bir ilerleme kaydedildiği belirttikten sonra, yılın sonraki aylarında müzakerelerin net bir ilerleme olmaksızın devam etmesinin beklentileri düşürdüğünü vurguladı. Ban Ki-moon, Kıbrıs taki barış görüşmelerinin ivme kaybediyor olduğunu ve iki tarafın bir anlaşmaya varması için hâlâ vakit varken ve siyasi ortam buna müsaitken, görüşmelerde ivmenin artırılmasına ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu bu konuya ilişkin, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon un önümüzdeki Ocak sonuna kadar yoğunlaştırılmış müzakerelere devam edilmesi ve sonrasında Cenevre de tekrar görüşülmesi kararının kendisi için çok önemli olduğunu vurguladı ve ilânihaye müzakere masasında kalamayacaklarını ifade etti. Rum basını bu görüşmeye büyük yer ayırdı. Politis Gazetesi görüşmeleri Ban, Ocak Ayı Sonu İçin Cenevre de Yeni Randevu Verdi - Ültimatom İki Ayınız Var - Ban, Liderlerden Pratik Plan Talep Etti başlıklarıyla kamuoyuna yansıttı. Gazetede, BM Genel Sekreteri nin, taraflara özlü ilerleme sağlamaları için iki ayları bulunduğu şeklinde tavsiyede bulunduğu aktarıldı. Sadece süre kısıtlaması bile Rumların geleceğe dönük endişe duyması için yeterli oluyor, zira çözümsüzlük, müzakerelerde takvimsiz bir prosedürü esas almak isteyen Rum tarafına pek de halel getirmiyor. Önemli olan nicelik değil nitelik Bu görüşmenin bir hafta sonrasında da Genel Sekreter Kıbrıs taki müzakereleri ve son durumu konu alan raporunu yayımladı ve BM Güvenlik Konseyi ne sundu. Genel Sekreter in bu raporda hangi ifadeleri kullanacağı uzun süredir merakla bekleniyordu. Nitekim, raporun en çarpıcı olarak nitelendirilebilecek bölümünün, Genel Sekreter in iki taraf liderlerinin 2008 Eylül ünden bu yana toplam 88 defa görüştüklerini hatırlattığı, bununla birlikte müzakerelerin başarısının gerçek ölçüsünün liderlerin kaç kere görüşebildikleri değil, zor meselelere iki tarafça da kabul edilebilecek çözümler bulma yolunda elde ettikleri ilerleme olduğunu vurguladığı bölüm olduğu söylenebilir. Genel Sekreter bu konuyla ilgili raporda Görüşmüş olmak için görüşmek nihayetinde verimli değildir cümlesini sarf etmekten kaçınmadı. Önümüzdeki yılın Mayıs ayında GKRY de, Haziran da da Türkiye de seçim olacağını hatırlatan Genel Sekreter Ban, tüm başlıklarda seçimler öncesinde esaslı bir uzlaşma sağlanamaması durumunda, müzakerelerin askıda kalabileceğini ve hatta ölümcül şekilde başarısız olması yönünde ciddi risk bulunduğunu ifade etti. 2009 yılı sonunda hâkim olan olumlu havanın artık mevcut olmadığına da değinen Genel Sekreter, müzakerelerin başarısı için kamuoyundaki havanın iyileştirilmesi gerektiğini belirtti. Ban, bölgesel ve siyasi aktörlerin, sivil toplumun, adadaki siyasi partilerin ve parlamenterlerin de müzakere sürecine olan desteklerini göstermelerini istedi. Özellikle KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi

lideri Dimitris Hritofyas arasında müzakere sürecine ilişkin anlaşmanın gerçekleştiği 21 Mart 2008 tarihinden sonraki gelişmelerden ayrıntılarıyla bahsedilen raporda BM Genel Sekreteri, genel olarak müzakerelere ilişkin görüş ve tavsiyelerine yer verdi. Genel Sekreter müzakere edilen Mülkiyet başlığının en karmaşık konu olduğunun farkında olduğunu dile getirdikten sonra, bu konuda 6 aya yaklaşan bir süredir devam eden görüşmelere rağmen, Kıbrıs Özel Danışmanı nın, ilgili konuda kavramsal bir çerçeve üzerinde anlaşmaya yönelik çabalarda endişe verici bir ilerleme eksikliğinin olduğunu bildirdiğinin altını çizdi. Ban, mülkiyet konusunda, ilke olarak kuzeyde mülkleri olan Rumların takas, tazminat, iade şıklarından birini seçme haklarının olması gerektiğini savunan Rum tarafıyla, kuzeydeki mülklerin yüzde 70-80 inin Rumlara ait olduğunu, eğer tüm Rumlara mülklerinin iadesi izni verilirse, bunun Kıbrıslı Türklerin iki bölgeliliği korumasını imkânsız hale getireceğini ileri süren ve bu kapsamda malların iadesini isteyen Rumların sayısında bir tavan talep eden Kıbrıs Türk tarafı arasında ciddi görüş farklılıkların mevcut olduğunu belirtti. Mülkiyet konusundaki anlaşmazlığın temelindeki etken şu: Rum tarafı Kuzeyde mülkleri olan Rumların takas, tazminat, iade şıklarından birini seçme haklarının olması gerektiğini savunurken, Kıbrıs Türk tarafı kuzeydeki mülklerin yüzde 70-80 inin Rumlara ait olduğunu, eğer tüm Rumlara mülklerinin iadesi izni verilirse, bunun Kıbrıslı Türklerin iki bölgeliliği korumasını imkânsız hale getireceğini ileri sürüyor ve bu kapsamda malların iadesini isteyen Rumların sayısında bir tavan talep ediyor. BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, kendi genel sekreterlik süresi içinde Kıbrıs ta bir anlaşmaya varılmasını umup ummadığı yönündeki soruya şöyle cevap veriyor: Bence olmasını sağlayabiliriz, olması için daha çok çaba göstermeliyiz. Bunun ne zaman olabileceğini söyleyemem ama bugüne kadar yapılan görüşmelerin sayıları ve derinlikleri göz önüne alınırsa, anlaşma erişilebilecek mesafede. Görüş farklılıklarının olduğu aşikâr; olmasaydı müzakereler bu kadar uzun sürmez ve bu derece sonuçsuz kalmazdı. Mesele, sorunun başladığı ilk yıllardaki konjonktür ve şartlar bağlamında ele alınırsa çözüm bir o kadar uzak kalmaya devam edecek. İster kabul edelim, ister etmeyelim, Kıbrıs sorunu Türkiye nin hem AB politikasındaki hem de genel anlamda dış politikasındaki temel dinamik olmaya devam ediyor. BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon her fırsatta adanın kaderinin adalıların elinde olduğunu vurgulasa da, hem Kıbrıs ın Yunanistan dış politikasının en öncelikli konusu olduğunu dile getiren Papandreu nun Yunanistan ı hem de bu meseleyi millî mesele olarak addeden Türkiye için basit bir sınır sorunu ya da anlaşmazlık olmaktan öte. Sorunun ne yazık ki Türkiye nin AB serüveniyle de birebir ilintili olması zaten karmaşık olan dengeleri daha da karıştırıyor. Yukarıda da belirttiğim üzere Genel Sekreter in ağzından çıkan Ocak ayında tekrar bir araya gelme kararı aldık sözü bile Kıbrıslı Rumları telaşa sevk etmeye yetti. Sadece masadan kalkan taraf olmamak için müzakere yürütmek ya da yürütüyormuş gibi yapmak uzun vadede ne kadar sonuç verebilir, bu tartışılır. Kıbrıs ta sular daha da ısınacağa benziyor, suların durulması için de önce kaynaması gerekiyor.