İSLAM ÖNCESİ DEVREDE ORTA ASYA'DA YAŞAYAN TÜRK BOYLARI. İçindekiler Tablosu

Benzer belgeler
ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 6.ders. Dr. İsmail BAYTAK. İlk Türk Devletleri KÖKTÜRK DEVLET

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 7.ders. Dr. İsmail BAYTAK. İlk Türk Devletleri II. KÖKTÜRK DEVLETİ

SABARLAR Türk Milli Kültürü, Türk Milli Kültürü, Belleten, Belleten,

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 5.ders. Dr. İsmail BAYTAK. İlk Türk Devletleri TABGAÇLAR

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ PDF

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 6.ders. Dr. İsmail BAYTAK. İlk Türk Devletleri KÖKTÜRK DEVLETİ

SİR TARDUŞLAR Ahmet TAŞAĞIL

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ Ders.11. Dr. İsmail BAYTAK. İlk Türk Devletleri KARLUKLAR

Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti) Orta Asya da bilinen ilk teşkilatlı Türk devleti Hunlar tarafından kurulmuştur. Hunların ilk oturdukları yer

III. ÜNİTE: İLK TÜRK DEVLETLERİ 2. KONU: ORTA ASYA DA KURULAN İLK TÜRK DEVLETLERİ

ÇengIzoğulları. Yayına Hazırlayanlar. Hayrunnisa Alan İlyas Kemaloğlu

İstanbul, Bilge Kültür Sanat Yayınları, 2016, 352 sayfa, ISBN:

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ A

Nihat Sami Banar!ı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, s 'ten özetlenmiştir.

Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti): Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devletî):

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

G Ö K T Ü R K L E R. İçindekiler Tablosu

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 2.Ders. Dr. İsmail BAYTAK ASYA HUN DEVLETİ

/uzmankariyer /uzmankariyer /uzmankariyer

70 inde doğuran ortalama 120 yıl yaşayan kanser bilmeyen Türkler

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir

Tarihteki Türk Devlet Bayrakları Videosu. Tarihteki Türk Devlet Bayrakları Ders Notu

İstanbul Fikir Enstitüsü Yayınları Haziran BİLGE KAĞAN Merve Rabia MERAL

İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ

Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi

BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ

tamamı çözümlü tarih serkan aksoy

Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Türk Eğitim Tarihi. 2. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri. Dr.

630 yılında Doğu ve Batı Gök-Türklerinin Çin hakimiyetine girmeleriyle beraber bu boyların durumu çok değişik bir manzara arz etmeye başlayacaktır.

Türk Eğitim Tarihi. 1. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri. Yrd. Doç. Dr.

Kafiristan nasıl Nuristan oldu?

TÜRK BÜYÜKLERĐ XII. Prof.Dr. Saadettin GÖMEÇ BAZ KAGAN

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 2.Ders. Dr. İsmail BAYTAK ASYA HUN DEVLETİ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi

ÇİN KAYNAKLARINA GÖRE ÇİN TÜRKİSTANI'NIN ŞEHİRLERİ

Abdrasul İSAKOV. Tarih Kritik - Sayı 2, Ocak Dr.,

JUAN-JUANLARIN ÇÖKÜŞÜ VE DAĞILIŞI. Özet

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 4.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. İlk Türk Devletleri AKHUNLAR

DERS YILI MEV KOLEJİ ÖZEL ANKARA ANADOLU LİSESİ VE FEN LİSESİ 10. SINIFLAR TÜRK EDEBİYATI DERSİ YARIYIL ÖDEVİ

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi. 8. Sanherib Dönemi (Siyasi tarih, mimari ve kabartmalar).

ŞAMANİZM DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2

YENİ DERS ÖNERİSİ. : Çin Tarihi I (Kelimelerin ilk harfleri büyük olacak şekilde küçük harfle yazılması gerekmektedir.)

Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat

ETKİNLİK - 1 BOŞLUK DOLDURMA

Türk İslam Tarihi Konu Anlatımı. Talas Savaşı (751)

HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI

KAYACIK KÖYÜ HAKKINDA GENEL BİLGİLER. Kayacık Köyü nün isminin kaynağı hakkında iki rivayet bulunmaktadır. Bunlar şöyle açıklanabilir.

TARİH KPSS İSLAMİYETTEN ÖNCE TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET ARİF ÖZBEYLİ

KİTAP İNCELEMESİ / BOOK REVIEW: KIPÇAK TÜRKLERİ Dilnaz SAİPEDİNOVA *

JUAN-JUANLARIN ÇÖKÜŞÜ VE DAĞILIŞI

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ

Aralık 2013 December 2013 Yıl 6, Sayı XVI, ss Year 6, Issue XVI, pp DOI No:

TARİH GÜNÜMÜZDEKİ TÜRK DEVLET VE TOPLULUKLARI MUHTAR TÜRK CUMHURİYETLERİ

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 8.ders. Dr. İsmail BAYTAK UYGUR DEVLETİ

BOZKIRIN BOZKURTLARI: GÖKTÜRKLER

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

KUZEY ASYA DAKİ ESKİ BOZKIR DEVLETLERİNİN TEŞKİLÂTI

İLK TÜRK DEVLETLERİNDE HUKUK

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

Gidyon un Küçük Ordusu

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

TARİH 1.


Dersin Adı İSLAM TARİHİ Sınıf 12 İSLAM TARİHİ

HELLENİSTİK DÖNEM UYGARLIĞI 9.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. (Diadokhlar Dönemi ve İPSOS SAVAŞI)

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

13. YY. DA ARAMİ KAVİMLERİ BET ZAMANİ: Qir ülkesi halkı daha Emar metinlerinde görülmeden önce, Arami kavimlerine eski Kaŝiyari Dağı olan Tur Abdin

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İlk Türk devletlerinde kültür ve medeniyet

TARİH 1.

İktisat Tarihi II. 2. Hafta

GÖKTÜRK BOYLARININ OYNADIĞI TARİHÎ ROLLER HAKKINDA

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

ŞANLIURFA YI GEZELİM

1- Kurnazlık: Oyunun stratejisini planlamak ve oyun kurallarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanabilmek.

tamamı çözümlü tarih serkan aksoy

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

/uzmankariyer /uzmankariyer /uzmankariyer. Değerli Kamu Personeli Adayları,

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI

Samaruksayı Seyir olarak bilinen köyün eski adı, Cumhuriyetin ilk yıllarında,

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı

III.BÖLÜM A - KARADENİZ BÖLGESİ HAKKINDA

Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ. Dr. İsmail BAYTAK. İlk Türk Devletleri KIRGIZLAR

TARİH BOYUNCA ANADOLU

BAGA KHAIRKHAN DAKİ ESKİ TÜRK YAZITLARI

Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir.

Transkript:

İçindekiler Tablosu Ting-lingler... 4 Ogurlar... 5 Sabarlar... 6 Vusunlar... 6 Kao-ch elar (Kanglılar)... 8 Töles Boyları... 11 Apar (Avar)lar... 14 Aramutlar... 15 A-tie (Ediz)ler... 15 Azlar... 15 Bayırkular... 16 Basmıllar... 17 Bulaklar... 18 Çaruklar... 18 Ch i-piler... 19 Çigiller... 19 Çikler... 20 Ezgişler... 20 Halaçlar... 20 Hu-hsieler... 21 Kanglılar... 21 Karluklar... 21 Kıpçaklar... 27 Kırgızlar... 27 Kimekler... 33 Sayfa No: 1

Kuei-kuolar... 34 Kurıkanlar... 35 Ku-mo-nienler... 35 Oğraklar... 35 Oğuzlar... 36 Po-malar (Alaca Atlılar)... 38 Pu-kular (Bugu/Bugut)... 38 Pai-hsiler (Beyaz Kaylar)... 39 Peçenekler... 39 Sha-t olar... 40 Sir (Altı Sir) ler... 42 Ssu-chie (İzgiller)... 43 Sir Tarduşlar... 43 Ta-hanlar... 48 Tarduşlar... 48 Tokuz Oguzlar... 49 To-lan-kelar... 50 Tu-polar... 50 Tongralar (T ung-lo)... 51 Tuhsiler... 51 Türgişler... 52 Türkmenler... 57 Yağmalar... 57 Dipnotlar... 58 Kaynaklar... 73 Prof. Dr. Ahmet TAŞAĞIL Ahmet Yesevî Üniversitesi / Kazakistan Sayfa No: 2

Boylar ve onların meydana getirdiği tarihi hadiseler, Türklerin İslamiyet e girmeden önceki devrelerinde adeta bir ağacın köklerinden çıkarak gövdesini oluşturması sonra dallara ayrılmasına benzemektedir. Hun, Göktürk, Uygur gibi büyük devletleri arka planında olup onların alt yapısını şekillendiren boylar, tarihimizin eski devrinin bir başka cephesidir. Onları iyi analiz edip tarihlerini tam ortaya koymadan Orta Asya tarihinin özellikle eski devirlerini anlamak mümkün değildir. Böyle önemli bir konuda burada tarihin derinliklerinden X. asra kadar yaşamış olan Eski Türk boyları ele alınacaktır. İslam öncesi devrede ilk gözümüze çarpan boy Baykal Gölü nden geniş Kazakistan bozkırlarının batısına kadar geniş sahada yaşayan Ting-ling ler idi. Bunun yanında Orta Asya nın diğer alanlarında bulunan küçük boylar dikkat çekiyordu. Vusun lar, Tanrı Dağları nda yaşayan ve kaynaklarda oldukça fazla yer alan bir başka gruptur. M.S. III-IV asırlara kadar bu durum devam ederken, bir kısım Türk kitleleri İtil (Volga) ırmağını geçip Orta Avrupa ya doğru ilerlemiştir. Hun devletleri de tarih sahnesinden çekilince Orhun bölgesinde Juan-juan ların, Batı Türkistan-Afganistan havalisinde Akhunların, Çin de Tabgaçların kurduğu devletler ortaya çıktı. Aynı devirlerde kuzeyde yani Kazakistan bozkırları ağırlıklı olmak üzere bütün Orta Asya da Kao-ch e boyları Ting-ling lerin yerini almışlardı. Onlar da yüzyıllarca varlıklarını devam ettirdiler. Ancak, hiç bir zaman bir araya gelerek kuvvetli bir devlet kuramadılar. VI. asırda Göktürkler tarih sahnesine çıkarken, Orta Asya da yaşayan boyların genel adı Töles olarak beliriyordu. Yani Kao-ch e ların yerini Tölesler almıştı. Çok kalabalık oldukları kaynaklar tarafından açıkça bildirilen Tölesler, Göktürklerin bağımsızlıkları yolunda önemli bir basamak meydana getirmişler, daha sonra onlar bütün Orta Asya yı kapladığında hepsi esas halk kitlesini meydana getirmişlerdi. 627 yılından sonraki tarihi olaylar onların Türk milletinin ana unsuru olduğunu göstermektedir. Bu arada kuzeyde Kırgız, Kurıkan gibi Töles grubuna girmeyen başka boylar da vardı. Göktürklerin zamanla zayıflaması çok sayıda Töles boyunun işine yaradı. Ancak artık Töles adıyla anılmıyorlardı. Her boy kendi adıyla tarih sahnesinde yer almaya başlamıştı. 627 tarihi bu açıdan bir dönüm noktasıdır. Önce Tola-Kerulen havalisinde yaşayan boylar isyan ettiğinde liderlik Sir Tarduş boyunda idi. Bundan sonra dahi Töles adı çok küçük bir gruba şamil olarak yaşamaya başlamıştır. Bundan sonra Göktürk yazıtlarına göre Ötüken in doğusunda yaşayanlar Dokuz Oğuz, batısında yaşayanlar ise Tarduşlar idi. 627-647 arasında bağımsız kağanlıklarını kuran Sir Tarduşlar, yıkıldıktan sonra varlıklarını boy halinde devam ettirmeyi başardılar. II. Göktürk Devleti döneminde bu devlete bağlanmak istemeyen boylarla kıyasıya mücadeleler olmuştur. Dokuz Oğuzlar, Karluklar, Bayırkular, Türgişler, Kırgızlar isyanlarda ön plandadır. Nihayet 723 civarında bütün boylar Bilge Kağan tarafindan itaate alındı ve ülke huzura kavuştu. Onun 734 te ölümü üzerine tahta geçen idarecilerin başarısız idaresi devleti zayıflatınca, 742 den sonra Uygur, Karluk, Basmıl gibi boylar ön plana çıktılar ve hep beraber Göktürkleri yıktılar. Dokuz Oğuzlar, Uygur Kağanlığı nın esas kitlesini meydana getirirken, Karluklar batıya doğru kaydılar. Issık Göl-Tanrı Dağları havalisine hatta Talas a kadar uzandılar. Kırgızlar ise 840 yılında Uygurların devletini yıkınca önem kazandılarsa da 50-60 yıl sonra kendi esas bölgeleri olan Yenisey e dönmek zorunda Sayfa No: 3

kaldılar. Ötüken bölgesi artık Kıtayların (Kitan-Liao) eline geçmişti. Batı Göktürk ükesi de 630 lara doğru Kağan T ung Yabgu nun idaresine karşı boyları başkaldırmalarına sahne oldu. Adı geçen kağanın amcası tarafından öldürülmesinin ardından ülke tam karışıklığa sürüklendi. Başa geçen hiç bir kağan kontrolu sağlayamayınca Batı Göktürk ülkesindeki boylar kendi aralarında teşkilatlandılar. Teşkilatlanma on boy halinde oldu ve bu yüzden kaynaklarda On Ok şeklinde kaydedildiler. Bir grup İli ırmağı civarında yerini alırken, diğer bir grup Çu ırmağının kenarını seçmişti. Daha sonraları hanedan üyelerinin birbiri ardına başarısız olup gidip Çin e teslim olmaları üzerine On Ok boylarından biri olan Türgişler temayüz ettiler. Geniş bir alana hakim oldular. İslam kuvvetleriyle Sir Derya boyunda şiddetli mücadelelere girerken doğudaki II. Göktürk Devleti ne karşı bağımsızlıkları için direndilerse de başarılı olamadılar. 766 lı yıllarda İli havalisindeki yerlerini terk edip kuzeye ve batıya doğru kaydılar. Sir Derya havzası onların yeni yurdu idi. Derken Türgiş adı aniden kayboldu ve yerlerine aynı sahada Oğuzlar çıktı. Kışın Sir Derya civarında kışlayan Oğuzlar, yazın Kuzey Kazakistan bozkırlarına göç ediyorlardı. X. asra doğru Oğuz yurdu Hazar Denizi ne (Mangışlak) Cim-Emba nehirlerine ulaşıyordu. En doğu uçları ise Sayram (İsficab) dan başlamaktaydı. Aslında Türgişlerden ve Karluklardan çok sayıda boy çıkmıştır. Bunların adını İslam kaynaklarından ve Türkçenin en eski sözlüğü Divan-u Lugat-it Türk ten öğrenebiliyoruz Ting-lingler Mo-tun tarafindan Büyük Hun İmparatorluğu M.Ö. 209 (206) yılından sonra Orhun havalisi merkezli geliştirilmeye başlanıp etrafındakı farklı boy ve kavimleri teker teker hakimiyeti altına aldığında karşımıza Baykal Gölü nün batısından Güney Sibirya ya, Yenisey havzasına kadar uzanan sahada en eski Türk boylarından Ting-ling ler çıkmaktadır. Onların batı grubu İrtiş ırmağı güney grubu ise Gobi çölünden Çin e doğru yayıldı. Kuzey grubunu ise Baykal-Yenisey civarında yaşayanlar oluşturuyordu. Batı grubu önce Güney Kazakistan a sonra Avrupa ya, güney grubu Sarı ırmağın doğduğu yere doğru yayıldı. Her ne kadar onlar hakkındaki ilk bilgiler Mo-tun la (M.Ö. 209-174) başlasa da onları bir evveliyatı olmalı, tarihin bilinmeyen devirlerinden gelmelilerdi. Fakat, kaynakların azlığı bize bu konuda fazla yorum yapma imkanı vermemektedir. Tarihi kaynakların ifadesine göre Ting-ling ler Hunların kuzeyinde bulunuyorlardı. Daha sonraları Maveraünnehrin kuzeyine kadar yayıldıkları anlaşılmaktadır [1]. Neticede Tingling boylarının Baykal Gölü nün batısından Yenisey nehrinin kaynakları, Güney Sibirya ve Batı Kazakistan bozkırlarına yayılmaları söz konusudur. Diğer taraftan arkeolojik araştırmaların sonucuna göre M.Ö. XII-VII. asırlar arasında varlığını sürdüren Karasu kültürünün Ting-ling lerin atalarına ait olduğu söylenmektedir [2]. Muhtemelen M.Ö. 206-201 yılları arasında Mo-tun a bağlanan Ting-ling lerin adına yaklaşık bir yüzyıl kaynaklarda rastlanmamaktadır. Bunun sebebi Hun İmparatorluğu içinde yer alarak herhangi bir isyan hareketinde bulunmamalarıdır [3]. Dolayısıyla kaynaklarda adlarının zikredilmesine gerek görülmemiştir. M.Ö. 101 yılında Hun hükümdarının Baykal Gölü tarafina sürgüne gönderdiği Çin elçisi Su Wu, hükümdarın kardeşi ile birlikte Ting-ling ler arasında yaşayarak, avcılıkta ustalaşmış, ok ve yay yapımını öğrenmiştir. Yine Hunlara sığınan Wei Lüe adlı devlet adamı ise Ting-ling ler üzerinde on yıl idarecilik yapmış, ve M.Ö. 79 yılında ölmüştür [4]. Sayfa No: 4

M.Ö. 72 yılında Çinliler Vusun larla işbirliği yaparak Hunları ağır bozguna uğratınca, Ting-ling ler tarih sahnesinde seslerini duyurmaya başladılar. Hunların zor durumda olmasından faydalanarak atlarını, koyunlarını ve sığırlarını yağmaladılar. Bundan sekiz yıl sonra aynı akını bir daha tekrarladılar. Hunlar onların hücumlarına karşı bır ordu gönderdilerse de Ting-ling ler kuzeyin karlı ve buzlu dağları arasında çabuk kaybolduklarından yakalayamadılar. Bu hadiseler dolayısıyla M.Ö. 7151 arasında Tingling lerin bağımsız yaşadıkları söylenebilir. Hun devlet meclisinde ağabeyi Hu-han-ye ile anlaşmazlığa düşen Chih-chi Shan-yü kendisine bağlı kuvvetlerle birlikte batıya doğru ilerlerken önce Kırgızları, sonra da Tingling leri mağlubiyete uğrattı. Onları yenen Chih-chi nin M.Ö. 36 yılında öldürülmesinden sonra bir süre bağımsız kaldılarsa da daha sonra doğudaki Hun hükümdarı Hu-hanye ye bağlandıkları düşünülmektedir. Bu arada M.S. 6-23 yıllarında ihtilal yapan Wang Mang, Çin İmparatoru olduktan sonra Hunlara karşı savaşmak üzere bazı boyları T aich üan de yerleştirdiğinde aralarında Ting-ling boyları da vardı. Neticede adı geçen Çinlinin onlara yiyecek ve yerleşecek yer vermemesi üzerine isyan ederek etrafı yağmalamışlar ve daha sonra kaçarak Hunlara bağlanmışlardı [5]. V. yüzyıldan sonra kuzeyde yaşayan Türk boyları artık Töles adıyla anılıyordu. Yine bazı Kao- ch e boylarının Juan-juan lara saldırmaları dolayısıyla kaydedilen tarihi olaylarda adlarının Ting-ling olarak geçtiği görülmektedir [6]. Zaten Tabgaç Devri nde bazen Kaoch e Ting-ling tabirine rastlanmaktadır [7]. Hunlar yıkıldıktan sonra bir kısım Ting-ling gidip Çin in Kansu eyaletine yerleşmişti. Bunlar 447 yılına kadar çeşitli tarihi olaylara karışarak varlıklarını devam ettirdiler. M.S. 350 li yıllarda Çin kaynakları Ting-ling leri üç ayrı noktada göstermektedir. Biri Gobi çölünde, ikincisi Baykal Gölü nün güneyinde diğeri Kazakistan bozkırlarında bulunmaktaydı. Hunlar Orta Avrupa ya doğru hareketlenince onlardan doğan boşluğu Ting-ling lerin batı grubu doldurdu. Sir Derya nın kuzey sahalarına yerleşen bu grup daha sonraları Doğu Avrupa ya doğru ilerleyerek (M.S. 460) Ogurları oluşturacaktır [8]. Gobi çölündeki grup Çinlilerle doğrudan temasa geçtiği gibi daha sonra Töles adını alacak ve yüzyıllarca Çin kaynaklarında bu adla anılacaktır. Büyük Hun İmparatorluğu döneminde ayrıca Pamirlerin kuzeyinde yaşayan Hu-te, Baykal Gölü nün batısında Kırgızların ataları Chien-k un, Hunların kuzeyinde Hun-yü, güney batılarında Ch ü- she, Tanrı Dağlarının batı kısmından İli ülkesine doğru uzanan sahada Hu-chie gibi boylar da yaşamakta idi [9]. Ogurlar Tarihi kaynakların ışığında Ting-ling lerin batı grubundan çıktıkları anlaşılan Ogurlar, Doğu Avrupa ya göç etmeden önce üç ayrı grup halinde yaşıyorlardı. Birinci kitle Sir Derya-Çu arasında, ikinci kitle Emba havzası yani Batı Kazakistan bozkırlarında, üçüncü kitle ise Yayık ırmağı civarında yaşıyordu. Büyük ihtimalle birinci grup On Ogurları, ikinci grup Otuz Ogurları, üçüncü grup ise Dokuz Ogurları meydana getiriyordu. Ogurlar daha sonra Sarogur (Sarı-Ak Ogur), Bitte (Beş Ogur), Ultingur- Altziagir (Altı Ogur), Kutrigur- Sayfa No: 5

Kuturgur (Tukurgur-Dokuz Ogur), Ungur, Hunugur (On Ogur), Utirgur- Uturgur (Otuz Ogur) gibi boy birlikleri halinde görülmektedirler [10]. Sabarlar tarafından 461-465 tarihlerinde Ural dağlarının doğusundan batısına itilmişlerdi. Ogurlar meşhur oldukları avcılık ve kürkçülük yanında yaşadıkları sahanın gereği ziraatle de uğraşıyorlar, tarımın her türlüsünü yapıyorlardı. Karadenizin kuzeyine geldikten sonra devletleri parçalanıp yıkılan Avrupa Hunlarının bakiyelerini idare eden İrnek idaresine katılan Ogurlar bundan sonra Bulgar adıyla anılmaya başlanmıştır. Yeni geldikleri sahada da üç ayrı grup halinde yaşamaya başladılar. Kafkasların kuzeyinde Azak denizinin doğusunda On-Ogurlar, Don-Volga arasında yani daha kuzeyde Otuz Ogurlar, batıda Dnyeper e doğru Dokuz Ogurlar bulunuyordu. Daha sonraki devirlerde doğudaki grup önce Sabarların daha sonra Göktürklerin hakimiyetine girdi. Batıdaki grup ise Avarlara bağlandı. Doğudaki grup 630 lara doğru kısa ömürlü Büyük Bulgarya (Magna Bulgarya) adı verilen devleti kurdu [11]. Sabarlar Sabarlar hakkında kaynaklarda oldukça az bilgi vardır. Bizans kaynaklarında Sabar, Sabeir, Saber, Ermeni Süryani ve İslam kaynaklarında Sabir, Sebir gibi isimlerle anılmışlardır. Tarih sahnesine ilk çıktıkları yıl kesin bilinmemekle birlikte, onlara ait ilk haberin 461-465 yılları dolayısıyla olması sebebiyle bu tarihin kabul edilmesi gerekmektedir. İli ırmağı ile Tanrı Dağları havalisinde yaşayan Sabarlar, Juan-juan ların baskısı sonucu kuzeybatı Kazakistan a gelerek Tobol ve İşim ırmakları dolaylarına yerleştiler ve burada yaşayan Ogurları batıya ittiler. Aynı Sabarlar, bu sefer Avarların sıkıştırması yüzünden 506 yılını takiben Avrupa ya yöneldiler. Nihayet 558 tarihinde Kafkasya çevresini ele geçirdiler. Sasani ve Bizans ile ilişkiler kuran Sabarların özellikle Kuban ırmağı civarında yoğunlaştıkları anlaşılmaktadır. Diğer taraftan Sasanilerle işbirliği yaparak Ermeniyye bölgesine ilerledikleri, hatta Anadolu ya girip Kayseri, Konya ve Ankara dolaylarına kadar akınlar yaptıkları bilinmektedir. Bu esnada Balak (Belek) adlı hükümdara sahiptiler ve onun 520 de ölümünden sonra eşi Boarık (Bu[arık) tarafından idare edildilerse de 557 de Avarlardan ağır bir darbe yediler. Arkasından Göktürklere bağlandılar. Aynı bölgede VII. asrın ortalarından itibaren ortaya çıkan Hazar kağanlığının temelini oluşturdular. Özellikle Semender ve Belencer kabileleri bunda büyük rol oynamıştır. Her ne kadar tarihi kaynaklarda varlıklarını kısa ve az bir şekilde gösterseler de Sabarların kültürel alanda önemli etkileri olmuştur. Özellikle XIX. yüzyıl sonlarında Batı Sibirya daki Vogul, Ostiyak ve İrtiş Tatarları üzerinde yapılan incelemelerde Sabarların yerli halkı kalıcı bir şekilde etkiledikleri ortaya çıkmıştır. Tobolsk dolaylarında Ob, Tura ve İrtiş boylarında çok sayıda sabar, saber, soper, savri, sabrei, sibir gibi kale ve yer adları tesbit edilmiştir. Ayrıca Ay Sabar ve Gün Sabar gibi kullanılan şahıs isimlerinde Sabar adı yaşamaktadır. Diğer taraftan Tobolsk halkı o bölgenin eski halkını sybyr-syvyr diye anmakta, ayrıca mitolojilerinde geniş yer vermektedir. Rusların XVI. asırda kurulan İsker (Sibir) şehrini aldıktan sonra bu bölgeye verdikler Sibirya adı gittikçe daha geniş alanlara yayılarak günümüze kadar gelmiştir [12]. Sayfa No: 6

Vusunlar Vusun lar, Büyük Hun İmparatorluğu döneminde varlığını sürdüren en önemli boylardan biridir. Yerleştikleri Tanrı Dağları havalisinde onların tarihi de asırlarca devam etmiş, Hunların siyasi tarihi ile iç içe gelişmiştir. 6-7 asır sonra Göktürklerin ortaya çıkışında olduğu gibi Vusun ların da menşeyi efsanelerle karışık anlatılmıştır. Kısaca bir göz atarsak Hunlar ya da Yüeçi ler Vusun ların ülkesine hücum etmişler ve meşhur hükümdarları K un-mo nun babasını öldürmüşlerdi. Ancak, K un-mo nun yaşı küçük olduğu için öldürmeye kıyamamışlar, otların içine atmışlardı. Sonra kara bir kuş gelip çocuğun üzerinde uçarak ona et verirken, dişi bir kurt onu emzirmişti. Bu olayları uzaktan izleyen Hun hükümdarı hayran kalıp çocuğun kutsandığını düşünerek otlar arasından aldırıp, büyüttü ve ordusunda kumandan yaptı. Akabinde Hun ordusunda büyük başarılar kazanması üzerine, eski halkı ve ülkesi kendisine idare edilmek için geri verildi. Böylece Vusun ların başına geçen K un-mo eski halkını toparlayıp geliştirdi. Neticede bir kaç on bin kişilik okçu askerine sahip oldu. Söz konusu Hun hükümdarı ölünce bağımsızlığını ilan etti. Üzerine gönderilen orduları yenince Hunlar tarafından, Tanrının onu koruduğu düşünülmeye başlandı. Aslında Vusun lar Ch i-lien ile Tun-huang arasında Yüeçi lerle birlikte otururlarken, onlar tarafından mağlup edildikten sonra Hunlara sığınmışlardı. İşte adı geçen K un-mo, o sırada yeni doğmuştu ve Pu-chiou Yabgu adlı birisi kollarına alarak onu kaçırdı. Sonrası yine efsanelerle karışık anlatılmaktadır. Dolayısıyla Vusun ları yenenlerin Hunlar değil Yüeçi ler olduğu kanaatine varmak da mümkündür. Bundan sonra güçlenen K un-mo, Hun hükümdarının izniyle Yüeçi lere hücum ederek onları yendi ve Toharistan a göç etmek zorunda bıraktı [13]. Onların boşalttığı alanlara Vusun lar oturdu. Arkasından Hun sarayında yapılan kurultaylara artık katılmayan Vusun hükümdarı daha da büyüyerek komşularını itaat altına almıştı. Doğularında Hunlar, kuzeybatılarında K ang-chü krallığı, batılarında Fergana, güneylerinde ise surlarla çevrili Doğu Türkistan ın eski şehir devletleri ile komşu oldular [14]. Genel olarak ülkelerinin İli ırmağı-tanrı Dağları havalisi olduğu söylenebilir. Hun hükümdarı Lao-shang (M.Ö. 174-161), K un-mo ya yardım ederek Yüeçi lere bir darbe daha vurmayı başardı. Bundan sonra Doğu Türkistan daki Narın ırmağının yukarı tarafında Ch i-ku adlı kale onların başkenti oldu. Nihayet M.Ö. 161 de Hun hükümdarı Lao-shang Shan-yü ölünce Vusun lar gerçek anlamda bağımsızlıklarını kazanmaya başladılar. Bu arada batıya göç eden Yüeçi lerin ve Sai ların bazı kalıntılarının Vusun ların arasında kaldığı bildirilmiştir [15]. M.Ö. 121 yılı dolaylarında Çinli elçi Chang Ch ien, imparatoruna sunduğu raporda Hunların zor durumda bırakılması için Vusun lara bir Çin prensesinin gönderilerek ittifak yapılmasını tavsiye etti. Bunu kabul eden imparator, Chang Ch ien i üç yüz adam, her birine iki at sığır ve koyunlardan on binlerce, bir milyondan fazla altın, kağıt, kumaş ve başka eşyalarla Vusun lara göndererek, Hunlara saldırmaya ikna etti. Ancak, bu sırada Vusun ülkesinde karışıklık çıktığı için Hunlara karşı harekat yapılamadı. K un-mo ihtiyarladığından dolayı oğulları arasındaki taht mücadelesi ülkeyi sarstı. Yine bu arada adı geçen Çinli elçi ile Çin e giden Vusun elçileri, bu ülkenin zenginliğine hayran kalmışlar, döndüklerinde hükümdarlarına anlatarak Çin deki Han hanedanına daha çok önem verilmesini sağlamışlardı [16]. Hunlar, Vusun ların Çinle ilişki kurduklarını Sayfa No: 7

duyunca kızdılar. Bu yüzden çok korkan Vusun lar, Çin deki Han hanedanına ardı ardına elçiler göndererek yardım istediler. Onların teklifi Fergana bölgesinde yetişen meşhur kan terleyen atlardan elde etmeyi hesaplayan Çinliler tarafından kabul edildi [17]. Çin e Batı Türkistan ın kapılarını açan meşhur elçi Chang Ch ien M.Ö. 115 yılında tekrar Vusun ları Hunlara karşı savaşa ikna etmek istedi ise de başarılı olamadı. Ancak, Vusun-Han ilişkileri daha da gelişti. Ülkeye Çin elçileri gelmeye devam ediyordu. Hunlar da eski güçlerinde olmadıklarından Vusun lara fazla baskı yapamadılar. Bir prenseslerini gönderip Vusun hükümdarı ile evlendirdiler. Vusun lar bu prensesi doğu kanat prensesi tayin ederek batı prensesi tayin edilen Çinli hatundan üstün tuttuklarını gösterdiler. Fakat daha sonraları sürekli gönderdikleri hediyelerle Vusun lar üzerinde etkili olunca Çinli prensese saray yaptılar. Çin kültürü Vusun lar arasında yayılmaya başladı. Çinliler devamında bir başka prenses dahi yollamışlardı. Neticede gelişen Çin- Vusun ittifakına karşı Hunlar M.Ö. 74 yılında Vusun lara bir taarruzda bulundu. Yenilen Vusun lar yardım istediklerinde, Çinliler iki yüz bin kişilik orduyu göndermişlerdi. Neticede Hunlar çok ağır bir bozguna uğradılar. M.Ö. 64 yılında Hunlar, Vusun lar üzerine yeni bir ordu çıkardıklarında yine Han hanedanından yardım talebinde bulundular. Bu arada taht mücadelesi başladı. Arkasından batı yönüne doğru ilerleyen Chih-chi önce Vusun larla müttefik olmak istemiş, ancak onların bunu reddedip Çin den yardım talepleri üzerine, Semerkand krallığı ile birlikte onların üzerine yürüyüp mağlup etmişti. Issık Göl ün kenarındaki merkezleri Ch ih-ku (Kızıl Kale) ye kadar gitti. Halklarının bir kısmını öldürdüğü gibi hayvanlarını ele geçirdi. M.Ö. 44 te Chih-chi, Vusun lara bir darbe daha indirim, onların müttefiki Çinliler hiç bir şey yapamamıştı. Böylece zayıflayan Vusun lar bir daha asla eski günlerine dönemediler. M.S. 177 yılına kadar az da olsa Çinlilerle ilişkileri dolayısıyla kaynaklarda zikredilirler. Tabgaç Dönemi nde Juan-juan larınn akınlarına maruz kalan Vusun lara onların imparatoru Tun Wan elçi göndermişti. Bundan sonra sayıları iyice azalan Vusun lar hakkında kayıtlar kaybolmaktadır. Sadece 938 yılında Liao hanedanının imparatoru Tai-tsu ya elçi yolladıkları kaydı vardır [18]. Vusun ların esas işi hayvancılık ve avcılık olup tarımla uğraşmazlardı. Özellikle at yetiştiriciliği gelişmişti. İnsan başına dört-beş bin yılkı düşerdi. Keçeden mamül evlerde oturup, et ve süt ile beslenirlerdi [19]. Her ne kadar Çin kaynakları bu bilgileri verse de onların yaşadığı Yedisu, Çu, Talas ırmakları etrafında yapılan arkeolojik kazılarda tarımla uğraştıkları, yerleşim yerleri kurdukları açığa çıkmıştır. Sulama kanallarının bulunması ve sulu ziraat yapıldığının ortaya çıkması enteresandır [20]. Yine Çin kaynağı Wei Shu da kültürleri ilginç bir şekilde kaydedilmiştir. Buna göre başkentleri Ch ih-ku kalesidir. Toprakları otlu ve düzlüktür, çok yağmur ve kar yağar, dağlarında çok çam ağacı vardır. Yeşil göz ve kırmızı saçları vardır. Al renkte bir çeşit şarapları olup yağa benzer ve kemiklere güzel koku verirdi [21]. Yine Çin in Chao-su eyaletinde bulunan bir Vusun mezarının yanında demir saban ve ağaç tabutun dışındaki metal izler onların demir madenini iyi kullandıklarını göstermektedir [22]. Kao-ch elar (Kanglılar) Orta Asya da Ting-ling lerin tarih sahnesinden çekilmesinden sonra onların yerini Kaoch e boyları alarak yaklaşık iki asırdan fazla varlıklarını sürdürdüler. Dağınık vaziyette doğuda Moğol asıllı Juan-juan ların güney doğularında Tabgaçların güney ve güney Sayfa No: 8

batılarında Akhunların arasında varlıklarını sürdürdüler. Hiç bir zaman bir araya gelip devlet kuramadılarsa da bazen bazı boylar kuvvetlenerek ön plana çıktılar ve önemli roller oynadılar. VI. asrın ortalarında yerlerini Töles adına bırakarak tarih sahnesinden çekildiler. Daha doğrusu tarihi gelişim sürecinde Kao-ch e adı Töles e dönüştü. Kao-ch e adının anlamı Yüksek Arabalılar demektir. Bunun da bilindiği gibi Türkçe karşılığı kağnılı yani eski söylenişiyle Kanglı (Kanklı) olup tarihte ve günümüzde yaygın şekliyle kullanımı vardır. Eğer Kao-ch e sözünün anlamından hareket edersek XI. asırda Aral Gölü nün kuzeyinde ortaya çıkan Kanglı (Kanklı) boyunun söz konusu Kaoch e ların devamı ya da başka bir ifade ile onların kalıntısı olduğu sonucuna varmak mümküm olabilir. Öyleyse Çinliler Kanglı (kanklı) kelimesini Kao-ch e yüksek arabalılar diye tercüme ederek, onlara bu ismi vermişlerdi. Genelde olduğu gibi Türkçe isimleri kendi sesleriyle transkripte etmemişlerdi. Kanglılar (Kao-ch e lar) her ne kadar büyük bir devlet kuramasalar da yine de Çin kaynaklarında önemli yer tutmuşlardır. Menşeyleri Hunların ataları döneminde geçen en eski kabile gruplarından Kızıl Ti (Ch ih Ti) lere dayandırılmaktadır. Aslında onların köklerinin çok eskilere dayandırılması ilginçtir. Çünkü herhangi büyük bir siyasi kuruluş meydana getirememişlerdi. Diğer yandan Hunlarla aynı dili konuştukları bildirilmiştir. Yine bazı kaynakların bildirdiğine göre onların atası Hun hükümdarının yeğeni idi [23]. Büyük Hun İmparatorluğu nun parçalanıp yıkılmasından sonra III. asrın başında Moğolistan coğrafyasında ortaya çıkan Hsien-pi devletine Kao-ch e (Kanglılar) da bağlanmak zorunda kaldılar. Daha sonra kurulan Juan-juan Devleti V. asrın ilk yıllarında Kao-ch e ların doğu bölgesini ele geçirdi. Onlara mağlup olan Pei-hu-li, Çin deki Tabgaç (T o-pa) Devleti ne kaçarak kendisini kurtarabildi. Aslında Tabgaçlar 389 yılında onları ağır bir bozguna uğratmıştı. Bu esnada onların kabile sayısı otuz yedi idi. Juan-juan ların baskınından sonra doğudaki Kao-ch e siyasi birliği dağıldı. Bu yüzden Tabgaç hükümdarı Juan-juan lara biri 429 da olmak üzere üç önemli sefer tertip etmiş, onları yenmişti. Neticede Juan-juan lar zayıflayınca Kao-ch e boylarının bir kısmı Tabgaçlara tâbi olurken Kuzey Moğolistan daki Fu-fu-lo kabilesi ile birlikte bazı kabileler batıya doğru harekete geçti. 481 de Tanrı Dağları nın güneydoğu etekleri ve Turfan a geldiler. Bundan sonra kuvvetlenen Fu-fu-lo kabilesi A-fu-chih-lo idaresinde 485-486 yıllarında Tanrı-Altay dağları arası Tarbagatay-Cungarya havalisinde bir devlet kurmayı başardı. Fakat, Akhunlar bu devleti yıktılar. Böyle ana hatlarıyla açıkladığımız Kao-ch e tarihiyle ilgili dağınık bilgileri biraz açarsak şu bilgiler gözümüze çarpmaktadır. Yukarıda da söylediğimiz gibi Kao-ch e lar çok sayıda boydan müteşekkil idiler. Ancak bazı boy adları ön plana çıkıyordu. Temayüz eden öemli boy adları Ti, Yüan-ho, Hu-lü, Chie-pi, Hu-ku, İ-ch i-chih idi. Kao-ch e boylarının toplandığı ağırlıklı bölge Turfan olup burada kuvvetlendikleri için Tabgaç hükümdarı T ai-wu onlar üzerine sefere çıkmak zorunda kalmıştır. Aralarında kuvvetli bir birlik olmadığı için Kao-ch e lar yenildiler. Çin e bağlananların kolayca avlanabilmeri için bir av sahası tahsis edilmişti [24]. Ön plana çıkan kabileler arasında Hu-lü kabilesi de vardı. Reisleri Pei-hu-li, Juanjuan ların Tabgaçlar tarafından mağlup edilmesi üzerine devreye girdi ve Juan-juan memleketine girip kolay zaferler elde etti. Ancak çabuk rehavete kapılmışlardı. Yendikleri Juan-juan ların kızlarını kadınlarını alarak uykuya daldılar. Juan-juan reisi She-lun Sayfa No: 9

dağılan askerlerini toplayıp sabah ani bir hucumla baskın yaptığında Hu-lü boyunun sadece onda ikisi üçü kurtulabilmişti. Bunun üzerine reisleri Pei-ho-li de gidip Tabgaçların hizmetine girdi. Çinde çok meşhur olan bu şahıs dürüst karakterli olduğu gibi savaş atlarına bindiğinde özellikle heybetiyle bütün insanlardan farklı görüntü çizdiği vurgulanmıştır. Bundan sonra Yüan Ho adlı kabile ön plana çıkmaktadır. Adı geçen boyun Uygurların V. asırdaki ataları olduğu iddia edilmiştir [25]. 413 yılında Ch ih-lo-hou adlı bir Kao-ch e beyi Juan-juan lara sığınmış, hatta onların hükümdarına rehberlik ederek kendi halkı Kaoch e lara saldırtmıştır. Kendi halkına bu ihanetine rağmen Ch ih-lo-hou, Juan-juan lar tarafından desteklenmeyip öldürülmüştür. 424 lü yıllarda Tabgaç-Juan-juan savaşları hızla devam ediyordu. Neticede Tabgaçlar galip geldi ve ülkelerine geri dönerken Kao-ch e boylarını teslim aldı. Çin tabiyetine giren Kao-ch e ların yüzbinlercesi Gobi çölünün güneyine yerleştirildi. Ekin ekmeyi yani tarımla uğraşmayı öğrendikleri gibi hayvanlarının sayısı çok artmıştı. Bundan sonra Juanjuan larla meydana gelen savaşlarında (430 lu yıllar) Tabgaçlar, bu Kao-ch e ları kullanmışlardır. Ancak, onların daha da ileri giderek güney yönündeki seferlerine katılmak istediklerinde kabul etmeyen Kao-ch e lar kendi içlerinde Yüan-ho ailesinden Shu-che yı reis seçerek kuzeye çekildiler. Ancak başarısız olup Çin e geri döndüler. 471 den sonra Fu-fu-lo kabilesi yükselmeye başladı. Önce Juan-juan lara vassal olan bu boy ikiye bölünerek halklarını idare ediyorlardı. A-fu-chih-lo ve onun amcasının oğlu Ch iung-ch i nin önderliklerinde yüz bin kişi Tabgaçlara sığındılar. Kendilerine saldıran Juan-juan ları yendiler. Akabinde 487 den sonra A-fu-chih-lo kendine bağlı olanlarla birlikte batıya giderek bağımsızlığını ilan etti. Artık Kao-ch e ların bu grubu ekonomik açıdan kalkınmaya da başlamıştı. Bunda ipek yolu üzerinde hakim olmanın ve Turfan civarında ekinciliğe başlamanın rolü vardır. Hatta daha da ileri giderek Tabgaçlarla birlikte Juan-juan lara saldırma teklifinde bulundular. Ancak, onların kuvvetlenmeleri Batı Türkistan daki Akhunların menfaatine dokunmuştu. Bu sebepten onlar Kao- ch e ların güney kanadının idarecisi Ch iung-chi ye hücum edip öldürdüler. Oğlu esir düştüğü gibi dağılan boyların bir kısmı da Juan-juan lara sığındı (491-500). Kuzeydeki A-fu-chih-lo idaresi ise kendi içinde karıştı. İsyanların birinde öldürülüp yerine başka biri geçirildi. Fakat, yine de Kao-ch e ülkesinde huzur sağlanamayınca, bu sefer yerine A-fu-chih- lo nun oğlu Mi-wu-t u reis seçildi. Bu hükümdar Juan-juan ları yenmeyi başardı. 516 yılına gelindiğinde Juan-juan lar Mi-wu-t u nun ordusunu yenerek, kendisini feci bir şekilde öldürdüler. Onun ölümü üzerine Kao-ch e ların hepsi kaçarak Akhunlara sığındılar. Mi-wu-t u nun küçük kardeşi İ-fu yeniden hükümdar oldu. İ-fu, düşmanları Juan-juan ları yeniden bozguna uğrattı ve 552 de Çin e elçi gönderdi. Ancak Juanjuan larla yapılan ikinci savaşı kaybeden İ-fu, geri döndüğünde kendi küçük kardeşi Yüechü tarafından öldürülmüştür. Fakat oğlu intikamını alarak başa geçti. 536 yılında Juanjuan lar onları tekrar yenerek tamamen ortadan kaldırdılar. Bu tarih Kao-ch e adının tarih sahnesinde göründüğü son yıldır. Yukarıda da söylediğimiz gibi artık onlar Töles adıyla anılacaklardır [26]. Çin kaynaklarında Kao-ch e lar hakkında enteresan kayıtlar tutulmuştur. Belirli bir hükümdarlarının olmadığı vurgulandıktan sonra at ve koyun, sığır gibi hayvanların vergi veya düğün hediyesi olarak verildiği, ölülerin silahları ile mezara konulduğu, düğünlerinde çiğ et yenilip, kısrak sütü içildiği, arabalarının tekerleklerinin büyük olduğu, Sayfa No: 10

çadırlarda oturup at besiciliğiyle uğraştıkları, kurttan türeme gibi mitolojiye sahip bulundukları anlatılmıştır. Bu arada 429 dan sonra bir çok Kao- ch e boyunun göçebeliği terkedip ziraate geçtiği, 450 yılındaki büyük törende beş büyük boylarının göğe kurban sundukları kaydı geçilmiştir [27]. Töles Boyları 627 yılına kadar Baykal Gölü nün doğusundan Karadeniz in kuzeyine kadar ulaşan geniş sahada yaşayan diğer Türk boylarının genel adı Töles olarak ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla Orta Asya da çok geniş bir coğrafyaya dağılmış vaziyette yaşayan Tölesler, Çin in diğer komşularına göre en fazla boy sayısına sahip idiler. Töleslerin IV. ve V. yüzyıllarda yaşayan boyların genel ismi olan Kao-ch e larla aynı oldukları bilinmektedir [28]. Orta Asya Türk tarihi hakkında bilgi veren Çin kaynakları, öncelikle çok fazla münasebet tesis ettikleri büyük devletlerden veya devlet haline gelememiş olmasına rağmen belirli bir siyasi güce sahip olan topluluklardan bahsetmektedir. Bunun yanında daima mümkün olduğu kadar, o zamanki büyük güce bağlı küçük kavimlere hasredilmiş epey teferruatlı bilgiler de bulunmaktadır. Çin kaynakları dikkatlice incelendiğinde Büyük Hun İmparatorluğu nun kuruluşundan itibaren I. Göktürk Devleti yıkılana (630) kadar bilinen kesin tarihi devrede Orta Asya da hakim olan devletin yanında ona bağlı boyların da kendilerine ait bölümleri olduğu görülmektedir. Ancak önemli olan husus yıllıklarda devlete bağlı olan boyların önce genel bir ad altında toplanması sonra buna dahil küçük boyların isimlerinin verilmiş olmasıdır. Diğer önemli bir nokta da söz konusu bu boyların, daha çok devletin batı tarafında belirli coğrafi bölgelere ayrılarak yaşamış bulunmalarıdır. 630 yılında Doğu ve Batı Göktürklerinin Çin hakimiyetine girmeleriyle beraber bu boyların durumu çok değişik bir manzara arz etmeye başlayacaktır. Özellikle 627 yılında başlayan ve Çin kaynaklarının Töles diye adlandırdığı Türk boylarının isyanına kadar olan dönem burada değerlendirilecektir [29]. Töles boyları önemli bir şekilde ilk defa kaynaklarda Juan-juan lara saldıracak iken Göktürklerin, onları yenerek 50 bin ailesini kendilerine bağlamaları dolayısıyla geçmektedirler. Töles lerin katılmasıyla sayılarının artması üzerine kendilerini Juanjuan larla aynı seviyede görmeye başlamışlardı. Bunun neticesinde Juan-juan lara evlilik teklifinde bulundular. Teklifin reddedilmesi ve kendilerine hakaret edilmesi neticesinde onlara hücum edip, büyük bir bozguna uğratarak, bu Moğol devletini ortadan kaldırmışladır [30]. 552 yılında meydana gelen bu hadiseden sonra Göktürkler bağımsızlıklarını ilan edip devletlerinin kurmuşlardı. Görüldüğü gibi Töleslerin, Göktürklerin devletinin kurulmasıyla çok sıkı bir münasebeti vardır [31]. Henüz devletin kuruluş safhasında bile önemli rol oynayan Göktürklerin yaklaşık iki yüz yıl süren tarihleri boyunca, Töles boylarının faaliyetleri çok sık ve farklı durumlarda ortaya çıkacaktır. Göktürk tarihi boyunca Töles adıyla zikredilen bu Türk boyları hakkında Orhun Abideleri [32] ve Çin kaynaklarında epey bilgi vardır. Aslında I. Göktürk Devleti döneminde Töles boyları hakkında verilen malumatın, ikincisine devreye (630-744) göre daha az olduğunu belirtmek gerekmektedir. Kaynaklar içerisinde Suei Shu, Sayfa No: 11

Pei Shih ve Chiou T ang Shu da [33] müstakil Töles bölümleri vardır. Kaynak metinlerinde de görüldüğü üzere Töles (T ie-lo) diye adlandırılan Türk boyları grubu, Hunların neslinden geliyordu. Aslında Hunların neslinden geliyordu ifadesi çok geniş açıklamaya muhtaçtır. Çünkü, Çin in kuzeyinde büyük bir imparatorluk kuran Hunlar, bünyelerinde Orta Asya daki hemen bütün kavimleri toplamıştır. Bu daha sonra Çinlilerin hafızasında derin yer edinmelerine sebep olmuş ve yüzyıllar sonra dahi kurulan devletleri ve boyları Hunlara bağlamışlardır. Tölesler kendi bölümlerinde de belirtildiği gibi, Göktürklere benzer şekilde yaşıyorlardı. Belirli bir yerde ikamet etmediklerinin yanında, dağları vadileri takip ederek yaşadıkları bildirilmiştir. Diğer taraftan bu serbest hayat tarzları neticesinde ağır ve vahşi hayat şartlarına karşı dayanıklı oldukları vurgulanmıştır. Yine Orta Asya da yaşamış bütün Türk topluluklarının ortak özelliği olan atın üstünde ok atmada usta olduklarının söylenmesi dikkat çekici bir noktadır. Çok kısa açıklanmış olmasına rağmen Çin in batı sınırlarına yakın yerlerde, yani Turfan civarında yaşayan Töles gruplarının bitki yetiştirme, tarım yapma gibi işlerle uğraşmaları da Türklerin İslâmiyeti kabullerinden önce Orta Asya da tarım yaptıklarını, bitki yetiştirdiklerini göstermesi açısından hayli enteresandır. Tarımla ve bahçecilikle uğraşmaları sonucu daha çok sığır yetiştiriyorlardı, dolayısıyla ata ihtiyaçları azdı. Tölesler in Göktürk tarihi içinde oynadığı rol henüz kuruluşunda bildirilmişti. Daha sonra Göktürk Devleti hızla yükselip Orta Asya yı tamamen hakimiyeti altına aldığında yine kaynağın ifadesine göre topluca doğu ve batı kısımlarına bölünerek bağlandılar. Bu Töles kitlelerin doğudan batıya bütün Göktürk Devleti içinde yerlerini almış olduklarını göstermektedir. Bunu Göktürk Devleti nin kuruluşunda tamamen devletin içinde yer almalarına ve en önemli unsurlarından biri olmalarına bağlıyoruz. Bumın Kağan ın Tölesleri 551 yılından önce mağlup edip devlete bağlayışından 600 lü yılların başlangıcına kadar Çin kaynaklarının Tölesler hakkında herhangi bir malumat verdiğine rastlamıyoruz. 603 yılında Batı Göktürklerinin kağanı Tardu nun yenilgiye uğratılması sonucunda Töles boylarının dağılması kaydı, bunların çoğunun özellikle Altayların batısında Tanrı Dağları havalisinde yaşayanların Batı Göktürklerine bağlı olduğu fikrini ortaya çıkarmaktadır. Zaten bu tarihten sonra Töles boylarının tarihleri büyük çoklukla Batı Göktürkleri içinde gelişecektir. Ancak, Sir Tarduş, Bayırku ve benzeri boyların bunlara dahil olmadığı anlaşılmaktadır. Doğuda kalanların hepsinin 627 ve takip eden yıllarda birer müstakil siyasi güç olarak ortaya çıktıkları, Chiou T ang Shu daki Töles bölümünden anlaşılmaktadır [34] Söz konusu boylar aşağıda ayrı başlıklar altında incelenecek olduğundan burada sadece coğrafi dağılımlarına yer veriyoruz. Bir başka dikkat çekici husus bazı Töles boylarının ise çok küçük hatta urug [35] seviyesinde olduğunun görülmesidir. Töles boylarının coğrafi dağılımına gelince: Genel olarak baktığımızda beş ayrı bölgeye ayrıldıkları anlaşılmaktadır [36]. Dolayısıyla beş farklı bölgede mütalaa etmek gerekmektedir. Birinci bölge olarak Tola Irmağı nın kuzeyine işaret edilmekte ve burada P u-ku (Bugut) Sayfa No: 12

[37] T ung- lo (Tongra), Wei-ho, [38] Bayırku (Pa-ye-ku), [39] Fu-lo boylarının bulunduğu bildirilmektedir. Bu beş boy bir erkinde [40] birleşmişlerdi. 648 i takiben her biri güçlenmeye başlayacaklar ve her biri müstakil erkinliklere sahip olacaklardı. Diğer taraftan bu bölge Meng-ch en, T u-jo-ho, Ssu-chie (İzgil) [41], Hun, Hu-hsie gibi küçük kabileler (urug) de bu bölgede yaşıyorlardı ve toplam yirmi bin yetişmiş askere sahiptiler. Metinde ikinci bölge olarak Hami (İ-wu) nin batısı, Karaşar (Yen-ch i) ın kuzeyi, Pai-shan (Ak dağ) ın etekleri [42] gösterilmektedir. Burada Ch i-pi, P u-lo-chih, İ-shih, Su-p o, Na-ho, Wu-kuan, Ye- shih, Yü-hi-huan ve diğer küçük kabileler oturuyorlardı ve yirmi iyi yetişmiş askere sahiptiler. Bunların 603 yılına kadar Batı Göktürklerine bağlı olduklarını tahmin ediyoruz. Tarımla ve ağaç yetiştirmekle uğraşan Töles boylarının bunlar olması da kuvvetle muhtemeldir. Coğrafi dağılımlarına bakıldığında bu grubun Çin in batı sınırlarına en yakın olduğu anlaşılmaktadır. Üçüncü bölge biraz daha kuzeyde Altay Dağları nın güney batısında idi. Sir Tarduş (Hsie-yen- t uo), Shih-p an, Ta-ch i ve diğerlerinin on binden fazla askerleri vardı. Dördüncü bölge olarak Semerkand ın kuzeyi Sır Derya (A-te Suyu-Arıs ırmağı) nın yanında, Ho- shih, Ho-chie, Po-hu, Pi-kan, Chü-hai, Ho-pi-hsi, Ho-ts o-su, Pa-ye-wei ve Ho-ta gibi kabileler yaşıyordu. Bunlarında otuz bin asker çıkarabilecek güçleri vardı. Beşinci grup Töles boyları kitlesi, Hazar Denizi (Te-i Hai) nin doğusunda yaşıyordu. Sansuo- yen, Mie-ts u, Lung-hu gibi kabileler bulunuyor ise de bunların hepsini Töles olarak saymanın doğru olmadığı kanaatindeyiz. Aynı devrelerde Karadeniz in ve Hazar Denizi nin kuzeyinde Türklerin batı gruplarına dahil Ogur boyları yaşıyordu [43]. Altıncı grup Töles boyları, Bizans (Fu-lin) ın doğusunda En-chü, A-lan, Pei-ju, Chiou-li, Fu-wen- hun ve diğerleri bulunmaktaydı. Bunların sayısı yirmi bine yakındır. Hepsinin Türk olduğu söylenememekle birlikte (mesela İran asıllı Alanlar gibi) büyük çoğunluğunun Türk olduğu ifade edilebilir. Çünkü Orhun Abidelerinde belirtildiği üzere Fu-lin (Aparum-Apa rum) [44], Bizans ın adıdır. Aynı tarihlerde Bizans ın doğusunda Sabar Türkleri yaşıyorlardı. Bu devlet 576 yılına kadar siyasi varlığını devam ettirebilmişti [45]. Bilindiği gibi bu bölgede daha sonra onların yerini Hazarlar alarak çok uzun süre varlıklarını sürdürmüşlerdi. Ch u-lo nun güçten düşüp Töles boylarının temayüz etmelerine Çin karşı çıkmış ve P ei Chü adlı devlet adamı vasıtasıyla duruma müdahale etmiştir [46]. Tölesler, Göktürk Devleti nin zayıflaması ve Tardu nun istiklal mücadelesini kaybedişi (603) üzerine tekrar siyasi sahnede rol oynamaya başladılar. Tardu nun mağlubiyeti ile bir ara dağılan Töles boylarının orta grubu, yani Altay Dağlarının güney-batısı ile Tanrı Dağlarının kuzeyinde yaşayanlarının, Batı Göktürk kağanı Ch u-lo tarafından itaate alındığını söylemek mümkündür. Töleslerin güçlenip kuvvetlenmelerinden endişelenen Ch u-lo Kağan, ağır vergilerle onların mallarını topladı. Arkasından Sir Tarduşların kendisine itaatten vazgeçeceklerini zannederek onların kabile liderlerinden yüzden fazlasını öldürttü. Bu ağır baskılara dayanamayan Ch i-pi ler, erkinleri Ke-leng liderliğinde bir defasında Ch u-lo yu mağlup etmeyi başarabildiler. Bunun üzerine halkı tarafından "İ-wu-chen Moho (Baga) Kağan ilan edilen Ke-leng, T an-han Dağında (Tanrı Dağlarının doğu ucu) oturmaya başladı. Sir Tarduşlar da İç erkinleri Ye-shih yı "Küçük Kağan unvanıyla tahta geçirdiler. Diğer taraftan Ch u-lo yu mağlup ettikten sonra büyümeye başlayan Baga Sayfa No: 13

cesarette eşsiz olduğu için halkının kalbini aşırı derecede kazanmıştı. Neticede onun gücünden korkuya kapılan Hami, Koço, Karaşar gibi küçük devletçikler de ona bağlandı. Bu erkinin asıl ismi İ-shih-chin idi. Sonra Yen-mo dağında oturmaya başladı. Aniden bağımsız kalan iki Töles boyu bunu uzun süre devam ettiremedi. Ch u-lo nun Çin e gidip kağanlığı terk etmesinden sonra Batı Göktürklerden kağanlığını ilan eden Tardu nun torunu She-kuei, gücünü iyice artırınca Baga ve Ye-shih, kağanlıktan vazgeçerek ona bağlandılar. Uygurların da aralarında bulunduğu altı boy ise Hsien-shu Dağı nda oturarak Doğu Göktürk kağanı Shih-pi ye itaat ettiler. Altay Dağlarında bulunan bütün boylar ise bunların arasında daha önce kağanlığını ilan eden İ- shih-po da vardı. En sonunda hepsi T ung Yabgu nun hakimiyeti altına girdiler (621 den sonra). Genel olarak Göktürk Devleti nin tekrar Shih-pi Kağan sayesinde eski kuvvetine kavuşmasıyla pasifize olup Doğu Göktürk Devleti ne bağlanan Töles boylarının Tola, Kerulen ırmakları civarında oturanları, 627 yılından sonra Çin desteği ile [47] isyan ettiler. Doğu Göktürk Devleti, bu isyan neticesinde iyice zayıfladı ve arkasından da kıtlık çıkınca tamamen dağıldı [48]. Doğu ve Batı Göktürk Devletlerinin Çin esaretine girmesi üzerine başıboş kalan Töles boylarının çoğu Çin ile münasebet tesis ederek bağımsız denebilecek bir şekilde yaşamaya devam ettiler. En kuvvetlileri Sir Tarduşlar, Bayırku lar, Uygurlar idi. Fakat, onların güçlenip tekrar Çin e rakip olmaları, söz konusu boyların hareketlerini yakından dikkatlice takip eden T ang hanedanı imparatoru T ai- tsung tarafından önlenmiştir. II. Göktürk Devleti nin kuruluşuna katılılıp bağlananlar arasında da Töles adı geçmektedir. Buna göre Tölesler o zamanki merkezin doğusunda idiler [49]. Burada Töles adı yukarıda işaret edildiği gibi genel bir ad değil belirli bir kabilenin adı olarak düşünülmelidir. Bu yüzden ayrı başlık altına aldık. Bilge Kağan ın idaresine göre II. Göktürk Devleti tam anlamıyla teşekkül ettikten sonra Töles ve Tarduş halkları düzenlenmiş, yabgular onların üzerine idareci olarak gönderilmiştir [50]. Uygur Devleti nin her alanda gerçek yükselticisi olan Bayan Çor, Şine Usu Yazıtı nda kendi ağzından hakim olduğu boyları sayarken Töleslerden başlamaktadır [51] Moğolların Gizli Tarihi nde Adargin boyu zikredilirken Baykal Gölü nün batısında yaşayan Tooles adlı kabilenin Töles isminin devamı olduğu zannedilmektedir [52] VI-X. Asırlar Arasında Orta Asya da Yaşayan Boylar Apar (Avar)lar Apar boyu, Orhun Yazıtlarında sadece bir yerde geçmektedir. Onda da 572 yılında Mukan Kağan öldüğünde cenazesine katılan kavimler arasında adları bildirilmektedir [53]. Bunları Juan- juan lardan farklı bir kavim oldukları ve Avrupa da yaklaşık üç yüz yıl hüküm süren Avar İmparatorluğunun kaydedildiği anlaşılmaktadır. Bu boy aslında War ve Gun adlı iki Hun kabilesinden oluşuyordu [54]. War-Gunların (Uar-Hun) tarih sahnesine çıkışları M.S. 350 dolaylarındadır. Juan-juan Devleti V. asrın ortalarına doğru kuvvetlenip Tanrı Dağları bölgesini tehdit eder hale Sayfa No: 14

gelmişti. Onların önünden çekilen Uar-Hunlar, Toharistan ve Kuşan bölgesini, Sogdiya yı ele geçirdiler. Hatta buradan Çin e dahi elçi gönderdiler [55]. Onlara ait sikkeler de bulunmuştur. Akhun Devleti nin kuruluşu 358 den sonra olmalıdır. Uar-Hunlara Çinliler, Hua (Uar) diyorlardı. Kurdukları devlet Akhun, Eftalit (Heftalit) gibi isimler taşıyordu. Cürcan daki Çol (Çöl) boyu ve Batı Göktürkleri zamanındaki Askiller, Akhun Devleti boylarından idi. Bir başka Akhun grubu Kızıl Hun (Karmir Hyon, Kermichion, Hermichion) adıyla anılmıştır. Onların Zavul adlı bir boyu orta ve güney Afganistan da ayrı bir yerde beylik kurmuştur. Bu boy ya da boylar grubu daha sonra Kuzey Hindistan ın ele geçirilmesinde önemli rol oynamıştır. Hint kaynakları onları Huna diye kaydetmiştir [56]. Neticede Akhun Devleti ağılık merkezi Soğdiya, Baktriya ve Toharistan olmak üzere 558 yılına kadar varlığını sürdürmüştür. Bu yılda I. Göktürk Devleti nin batı kanadının idarecisi İstemi Yabgu ile Sasanî hükümdarı Anuşirvan ın ortak hareketi neticesinde yıkılmıştır [57]. Uar-Hun (War-Gun) lardan bir kol ayrılıp önce Kafkaslara sonra Karadenizin kuzeyinden Orta Avrupa ya gimişler ve orada 805 yılına kadar varlığını sürdürecek olan bir devlet kurmuşlardır. Bu devletin adı Bizans kaynaklarında açıkça yazıldığı gibi Avar idi. Aramutlar Haklarında fazla bilgi bulunmayan Aramutlar da Uygurlara yakın bir topluluk olarak gösterilmektedir [58]. A-tie (Ediz)ler Ediz boyunun Çin kaynaklarındaki yazılışı A-tie şeklindedir. Adı geçen boy ilk önce Töles boylarının arasında zikredilmez. Ancak, sadece bir kaynakta Semerkand ın kuzeyinde belirtilen He- shih boyu ile A-tie ler aynileştirilmektedir [59]. Bu metinde Pei Shih ve Suei Shu vesair yerlerde gösterilen Töles Boyları listesinde kaydedilmeyen bir bilgi ile He-shih A-tie bağlantısı ortaya konulmaktadır. Bu bilgiden hareketle 603 yılından önce Ediz (Atie) boyunun Sir Derya ırmağının kuzeyinde yaşadığı sonucuna varılabilinir. Dolayısıyla Batı Göktürk ülkesi sınırları içinde yaşıyorlardı. Fakat, bu durum oldukça enteresandır. Çünkü daha sonra Baykal Gölü nün güneydoğusunda Tola ırmağının civarında yaşayan boylar arasında gösterilirler [60]. Bu esnada yani 626 yılından önce yetişmiş asker sayıları 1700 idi [61]. 627 yılında aynı bölgede beraber yaşadıkları Bayırku lar Çin ile temasa geçtiklerinde onlar da Çin e bağlılıklarını bildirdiler. 648 den sonra onların topraklarının adı Çinliler tarafından değiştirilerek "Chi-t ien eyaleti (chou) oldu [62]. 711 yılından sonra reisleri Chia-t ie-ssu-t ai idaresinde tâbi olduğu II. Göktürk Devleti hükümdarı Kapgan (Mo-ch o) dan kaçarak Çin deki T ang imparatorluğuna sığındılar [63]. Muhtemelen onun oğulları olan Kuang-yen ve Kuang-chin Çin imparatoru adına başarılı savaşlarda bulundu. Bu sebepten Çin imparatoru onları yüksek makamlara getirdiği gibi kendi tabiiyetine aldı [64]. T ang hanedanı adına başarılı hizmetler gördükleri için ölümlerinden sonra onlar adına Çin tarihlerinde biyografiler yazılmıştır [65]. Kül Tegin, Oğuzlarla Togu Balık şehrinde savaştıktan sonra Koşulgak ta Ediz boyu ile Sayfa No: 15

çarpışmıştır. Kül Tegin bu savaşta az yağız atına binerek sabırsızca hücum etmiş ve bir eri mızraklayıp, dokuz eri de kuşatarak dövmüştür. Neticede Ediz boyu halkının Koşulgak Savaşı nda öldüğü bildirilmektedir [66]. Ancak, her halde arta kalanlar olmuştur ki, 716 da Bilge kağanlık tahtına oturduğunda hakim olduğu boyların adlarını sayarken onların da adlarını zikretmektedir [67]. Kemçik ırmağının Cirgak mevkiinde bulunmuş olan yazıtta da Ediz boyunun adı geçmektedir. Yazıtta söz konusu bey, Ediz urugunu, Kabay boyunu hazineci olarak almıştır [68]. Azlar 697 yılında Çinliler, Türgişler ve Kırgızlar kendi aralarında II. Göktürk Devleti ne karşı hücuma geçmek üzere anlaştıkları zaman Kırgızlar üzerine sefer tertiplenmişti. Bu seferden önce Tonyukuk, o toprakları daha iyi tanıyan bir rehber aramış ve Az boyundan birini bulmuştur. Kılavuzdan Az ülkesinin yolunun Anı ırmağı kenarında olduğunu öğrendi. Ancak yolu bir atın geçebileceği kadar dar idi. Kendisi o yoldan bir kez geçtiğini söyleyince Tonyukuk "bir atlı gitmiş olduğuna göre o yoldan yürüyebiliriz dedi. Göktürk ordusu yürüdü ve Ak Termel ırmağını geçerek zaman kazandı. Arkasından son derece zorlu bir yolculuktan sonra Kırgızları uykuda bastılar. Bu arada kılavuz yanıldığı ya da yanlış bilgi verdiği için boğazlanarak öldürülmüştür [69]. 711 yılında Türgişler mağlup edildikten sonra Az halkı da düzene sokulmuştu. Onların ve Türgişlerin kağanı tayin edilen Bars Bey, Bilge ve Kül Tegin in kız kardeşleriyle evlenmesine rağmen isyan edince üzerine ordu gönderilmiş ve hükümdarları öldürülmüştür. Kögmen ülkesi sahipsiz kalmasın diye Az ve Kırgız boyları yeniden teşkilatlandırılmıştı [70]. Azların Türgişlerin kuzeyinde, Kırgızların aralarında olduğunu tahmin ediyoruz. Bolçu Savaşı ndan sonra Türgişlerin içinde Az valisi ki, o esnada Türgiş kağanının kumandanlığını yapıyordu ve Kül Tegin tarafından yakalanmıştı (711) [71]. 715 yılında Azlar, II. Göktürk Devleti ne karşı isyan etmişlerdi, Kül Tegin otuz bir yaşında olduğu sırada cereyan eden savaşlarda Karlukları mağlup ettikten sonra Az boyunun üzerine yürüdü. Kara Göl de yapılan savaşta Alp Şalçı Kır atına binen Kül Tegin, hızla Azlara saldırmış ve onların reisi İlteber i yakaladığı halkını da mahvetmişti [72]. Bayırkular Bayırkular tarih sahnesinde ilk görüldüklerinde Tola ırmağının kuzeyinde yaşıyorlardı [73]. (P u-ku) Bugu boyunun doğu sınırlarında bulunan Bayırkular, aynı zamanda Mo-ho ların batı komşusu olarak, Gobi çölünün kuzeyinde yeşil bozkırlarda ikamet ediyorlardı [74]. Doğu Göktürk Devleti nin 625 yılından sonra zayıflamaya yüz tutması üzerine başıboş kalan Bayırkular, P u-ku, T ung-lo, Hsi ve K u-mo-hsi gibi boylarla birlikte 629 yılında Çin sarayına gelip bağlılıklarını bildirdiler [75]. Ancak, bundan sonra 647 yılına kadar yaklaşık on sekiz yıl adlarından bahsedilmemektedir. Bu esnada Doğu Göktürk hakimiyeti ellerinde tutan Sir Tarduşlara bağlanmış olmalılardı. Bu yılda yani 647 de reisleri Ch ü-li-shih İlteber bütün boy halkıyla birlikte T ang imparatoruna itaat etti [76]. Bunun üzerine imparator onun boyunu You-ling askeri valiliği ilan etti [77]. Böylece İzgil, Bugu, Tongra gibi boylarla Çin hakimiyetine girmişlerdi. Ancak, Sayfa No: 16

adı geçen boyların halkları 656 yılını takiben Çin idaresine karşı isyan etmişlerdi. Bunun üzerine Çin deki T ang imparatoru, Chang Jen-t ai adlı generali onların yaşadıkları yere göndermiş ve reislerinin başını kesip öldürmüş, neticede kanlı bir şekilde bu ayaklanmayı bastırmıştı [78]. 682 yılında İlteriş Kutlug liderliğinde bağımsızlığını kazanan Göktürkler, devletlerini kurduklarında Bayırku gibi çok sayıda boy da onlara tâbi oldu [79]. 700 lü yılların başına gelindiğinde iktidarda bulunan Kapgan ın sert ve acımasız idaresi yüzünden diğer Türk boyları sık sık ayaklanıyordu. 711 den sonra çıkan isyanlarda Bayırkular da görülmektedir. 710 yılında Türgi Yargun Göl de Bayırku lar ile Bilge ve Kül Tegin kardeşler savaştılar. İsyan eden diğer boylar gibi Bayırku lar da Kapgan ın zalimce idaresine karşı başkaldırmışlardı. Reisleri Ulug Erkin mağlup olunca yanındaki az sayıdaki askerle kaçıp gitmişti [80]. 716 yılında Kapgan Kağan, bastırdığı bir Bayırku ayaklanmasından geri dönerken söğüt ormanında onlar tarafından kurulan bir pusuya düştü ve öldürüldü [81]. Onların yanında bulunan bir Çinli devlet adamı (ajan) Ho Lingch üan, Kapgan n kesik başını Çin başkentine getirmişti [82]. 716 yılında Bilge Kağan, kuzeyde Yir Bayırku ülkesine kadar sefer tertiplediğini bildirmektedir [83]. Bütün bu faaliyetlerine rağmen Bayırkular her hangi bir siyasi kuruluş oluşturacak güç bulamadılar. Ancak, 742 yılında II. Göktürk Devleti nin zayıflaması üzerine bağımsız kalıp tekrar Çin le temas kurabildiler [84]. Bayırkuların yaşadığı yerler güzel otlarla kaplı çayırlıklar idi. Asker sayılarının on binden fazla olduğu bildirilen bu boyun insan sayısı altmış bin çadır ile ifade edilmiştir [85]. Bunun yanında iyi atlar yetiştirdikleri ve kaliteli cins demir madeni çıkardıkları belirtilmiştir. Bayırkuların yaşadığı yerden K ang-kan deresi (ırmağı) geçiyordu. Onlar çam ağacını keserek adı geçen ırmağa atarlar üç sene [86] beklettikten sonra ağaç taşlaşıp yeşilimsi bir renk alır ve bunun bulundukları yere dikerlerdi. Ataları buna ırmağın adından dolayı K ang-kan taşı derlerdi. Bazı devlet adamları taşın yakınında ikamet ederler, çam taşlaştıktan sonra onlar için abide olurdu. İnsanları ağaç ayak (kabı) takarlar ve buz üzerine koyarak geyik avlarlar. Ekin ekme işine az oranda yapan Bayırkuların gelenekleri büyük oranda Töles boyları ile aynı idi. Ancak, dillerinde çok az farklılıklar bulunuyordu [87]. Basmıllar Basmılların Çince transkripsiyonu Pa-hsi-mi dir. Yaşadıkları toprakların bir diğer adı Pi-la Ülkesi idi. 603 yılı dolaylarında bildirilen Töles boyları arasında gösterilmezler [88]. Buna rağmen yine de Suei hanedanı devrinde (581-617) Turfan ın kuzeyi, Baykal Gölü nün güneyi Kırgızların güneydoğusunda dağınık halde yaşadıkları ifade edilmişti. Tunhuang a 9 bin li (yaklaşık 4500 km) mesafede oldukları da vurgulanmıştır. O sıralarda hane sayıları iki binden fazla idi [89]. Çin ile ancak 649 yılında ilk siyasi temaslarını kurabildiler. Herhalde bundan önce Sir Tarduşlara bağlı idiler. Bulundukları yere göre bu karara varabiliyoruz. Bu esnada başlarında Tou-mao Tarkan Fei-lo-ch a bulunuyordu [90]. Ondan da önce Göktürk kağanlığına tâbi olarak yaşıyorlardı. Bilge Kağan yirmi yaşında iken yani 703 yılında Sayfa No: 17