9 İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI İSLAM HUKUKU I Yrd. Doç. Dr. Ayhan AK 1
Ünite: 9 Yrd. Doç. Dr. Ayhan AK İçindekiler 9.1. I.... 3 9.1.1. Boşanma Serbestisi Tanıyan Sistemler... 3 9.1.2. Boşanmayı Yasaklayan Sistemler... 3 9.1.3. Boşanmayı Mahkeme Kararına Bağlayan Sistemler... 3 9.1.4. Boşama Yetkisini Eşler, Hakemler ve Mahkeme Arasında Paylaştıran Sistem... 4 9.2. BOŞANMA İLE İLGİLİ KAVRAMLAR... 5 9.2.1. Boşanma Hakkı... 5 9.2.2. Boşama Yetkisi... 5 9.2.3. Talak... 6 9.2.4. Tefvîz-i Talâk... 6 9.2.5. Muhâlea... 6 9.2.6. Tefrik... 6 9.2.7. Sünnî Talak... 6 9.2.8. Bid î Talak... 6 9.2.9. Ric î Talak... 7 9.2.10. Bâin Talak... 8 9.2.11. Beynûnet-i Kübrâ... 9 2
9 Bu ünitede boşanma sistemleri ve İslam hukuk sistematiği içerisinde boşanma ile ilgili olarak kullanılan kavramları ele alacağız. Nikah, süresiz bir akittir. Ancak kimi durumlarda, evlilik hayatı sürdürülemez hale gelirse, evlilik hayatına son vermek söz konusu olabilir. İnsanlık tarihi içerisinde aile hayatının sonlandırılması çerçevesinde ortaya çıkmış farklı sistemler vardır. Burada biz meseleyi, boşanma sistemlerini dörde ayırmak suretiyle tahlil edeceğiz. 9.1. I. Genel manada boşanma sistemleri dört çeşittir: 9.1.1. Boşanma Serbestisi Tanıyan Sistemler Boşanma serbestisi tanıyan sisteme göre, evlenme, tarafların iradesi ile gerçekleştiği gibi, boşanma da tarafların iradeleri ile gerçekleşmelidir. Bu sistemde eşlerden her ikisinin boşanma yetkisi vardır ve boşanma, karşılıklı rıza ile gerçekleşir. Bu anlayışa göre, boşanmak için tarafların herhangi bir şartı yerine getirmeleri veya mahkemeye müracaat etmeleri gerekmez. Bu, modern döneme kadar dünyada en yaygın olan boşanma türü olarak bilinmektedir. 9.1.2. Boşanmayı Yasaklayan Sistemler Boşanmayı yasaklayan sistemler, evlilikle ruhların birleştiği fikri üzerine inşa edilmiştir. Ruhların birleşmesi yoluyla gerçekleşen evlilik birlikteliği kutsaldır ve bu bağ insanlar aracılığıyla sonlandırılamaz. Bu sistemin Roma da asırlarca kabul gördüğü ve insanların bu algıdan dolayı evlilik birlikteliğine son vermekten imtina ettikleri, bilinen bir gerçektir. Katolik hıristiyanlar tarafından da benimsenen bu anlayış, kilisenin çabası ve çalışmaları ile bazı hukuk sistemlerinde kendine yer bulabilmiştir. Katolik Hiristiyanlarca benimsenen bu anlayışa göre, nikah akdi yapılmış ve zifaf gerçekleşmişe, evlilik bağı kurulmuştur ve kimsenin bu bağı ortadan kaldırma yetkisi yoktur. Hiyerarşik yapıda en üstte yer alan papa dahi, evlilik bağını sonlandırmaya yetkili değildir. Ancak, nikah akdi yapıldıktan sonra zifaf gerçekleşmemişse, papanın müsaadesi ile bu aşamadaki evlilik birliği sonlandırılabilmektedir. Teşekkülünden sonra evlilik bağının hiçbir şekilde sonlandırılmasına müsaade etmeyen bu sistem, hayatın gerçekleriyle muvafık görülemez. Çünkü hayatın karmaşık yapısı, kişiler için olağan üstü şartlar ortaya çıkarabilir ve insanlar, evlilik birlikteliğine son vermek sorunda kalabilirler. Nitekim tarihi vakıa da bu gerçekliğe işaret etmektedir. Nitekim bu gerçekliğin yansıması olarak Katolik hukukunda, geçimsizliğin ortaya çıkması durumunda eşlerin ayrı yaşama davası açabilecekleri belirtilmiştir. Bu dava ile taraflar süreli veya süresiz olarak eşinden ayrı yaşama talebinde bulunabilmektedirler. 9.1.3. Boşanmayı Mahkeme Kararına Bağlayan Sistemler Boşanmanın mahkeme kararına bağlanması şeklinde gelişen sistem, özü itibariyle boşanmanın yasak olduğunu belirten boşanma sistemine tepki olarak batıda 3
İSLAM HUKUKU I 19 ortaya çıkmıştır. Bu sisteme göre kanunen belirtilen boşanma sebepleri bulunduğunda ve hakim boşanmaya hükmettiğinde evlilik birliği sona ermiş olur. Boşanmanın mahkeme kararına bağlanması şeklinde gelişen boşanma sistemi Protestanlığın da etkisiyle günümüzde birçok hukuk sistemince benimsenmiştir. Türk Medeni Kanunu nun kabul edildiği 1926 tarihinden itibaren Türkiye de de boşanmayı mahkemenin kararına bağlayan sistem benimsenmiştir. Buna göre Türkiye de boşanmaya hükmedecek, aile birlikteliğini sona erdirecek kurum mahkemelerdir. 9.1.4. Boşama Yetkisini Eşler, Hakemler ve Mahkeme Arasında Paylaştıran Sistem İslam hukukunda, boşanma sistematiği açısından nevi şahsına münhasır bir usul benimsenmiştir. İslam hukukunda yer bulan boşanmaya ilişkin yapıyı, yukarıda verilen boşanma sistemlerinden birine dahil edebilmek mümkün değildir. Hali Cin gibi bazı araştırmacılar İslam hukukunda ortaya konan boşanma usulünün serbest boşanma sistemi olduğunu söylemişlerdir. Ancak İslam hukukunda yer bulan boşanma kurgusuna göre gerek erkeğin, gerekse kadının boşanma hakkı bulunmaktadır; boşanma yetkisi eşler, hakemler ve mahkemeler arasında paylaşılmıştır ve boşanma konusunda birtakım dini ve hukukî sınırlamalar bulunmaktadır. İslam hukukunda ortaya konan boşanma sisteminin, boşanma serbestisi tanıyan sistem ve boşanmayı mahkeme kararına bağlayan sistemlerle bir kısım benzerlikleri bulunmaktadır. Bu benzerliklerle birlikte, sistemler arasında önemli farklılıklar vardır. Bu farklılıkları şöyle ifade etmek mümkündür: İslam hukukunda kocanın boşaması kabul edilmekle birlikte, boşama yetkisi bütünüyle kocaya ait değildir. Bu yetki kadına, üçüncü bir şahsa ya da mahkemeye verilebilmektedir. Çoğunluğun kabul ettiği görüşe göre koca vekâlet yoluyla boşama yetkisini kadına verebileceği gibi başka bir şahsa da verebilir. Ayrıca koca boşama yetkisini, dilediğinde kullanması için kadına devredebilir. Tefvizi talak olarak bilinen bu uygulama Kitâb ve sünnet ile sabittir. Konuyla ilgili ayet şöyledir: ي ا ا ي ه ا الن ب ى ق ل ل ز و اج ك ا ن ك ن ت ت ر د ن ال ح ي وة الد ن ي ا و ز ين ت ه ا ف ت ع ال ي ا م ت ع ك ن و ا س ح ك ن س اح ا ج م يل Ey Peygamber! Hanımlarına de ki: Eğer dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanız, gelin size mut a vereyim ve sizi güzelce bırakayım. İslam hukukunda kocanın sınırsız bir boşama yetkisi yoktur. Bazı durumlarda kocanın eşini boşaması haramdır. Kocanın karısını adet halinde veya cinsî münasebette bulunduğu temizlik süresi içinde boşamaması yasaklanmıştır. İslam hukukunda boşama hakkı üçle sınırlandırılmıştır. Hz. Peygamber de üç boşama hakkını aynı anda kullanmak isteyen kişiyi uyarmıştır. Ayrıca Kur an da bildirildiği üzere, boşanma aşamasına geçmeden önce aile içindeki problemlerin çözümü için ortaya konmuş bir usul söz konusudur. Bunun delili şu ayettir: و ال ت ى ت خ اف ون ن ش وز ه ن ف ع ظ وه ن و اه ج ر وه ن ف ال م ض اج ع و اض ب وه ن ف ا ن ا ط ع ن ك م ف ل ت ب غ وا ع ل ي ه ن س ب يل (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara 4
9 Öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün Bu ayette belirtildiği üzere, aile içerisinde karşılaşılan problemlerin çözümünde uygulanacak yöntemlerin sıralaması şöyledir: 1. Nasihat etme, öğüt verme. 2. Bir müddet ayrı kalama. 3. Fiilî müdahale. 4. Eğer eşler kendileri aile içi problemlerini çözemiyorlarsa, bu aşamadan sonra eşler arasındaki sorunların çözümü için aileler sürece dahil olur. Bununla ilgili ayet şöyledir: و ا ن خ ف ت م ش ق اق ب ي ن ه م ف اب ع ث وا ح ك م م ن ا ه ل ه و ح ك م م ن ا ه ل ه ا ا ن ي ر يد ا ا ص ل ح ا ي و ف ق الل ه ب ي ن ه م ا ن الل ه ك ان ع ل يم خ ب ري ا Eğer karı-kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. İki taraf (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da onları uzlaştırır. Şüphesiz Allah, hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdardır. Buna göre meselelerin çözülmesi ve taraflar arasında uyumun sağlanması için kadın ve erkeğin ailesinden birer hakem tayin edilir. Bu hakemler aile birliğinin devamı için gerekeni yapmaya çalışırlar. Bütün bu tedbirlere rağmen uzlaşma sağlanamamış ve nikah akdine son vermek zorunluluk haline gelmişse, şahitlerle birlikte aile birliği sona erdirilir. Nitekim konuyla ilgili ayet şöyledir: ف ا ذ ا ب ل غ ن ا ج ل ه ن ف ا م س ك وه ن ب ع ر وف ا و ف ار ق وه ن ب ع ر وف و ا ش ه د وا ذ و ی ع د ل م ن ك م و ا ق يم وا الش ه اد ة ل ل ه Boşanan kadınlar iddetlerinin sonuna varınca, onları güzelce tutun, yahut onlardan güzelce ayrılın. İçinizden iki âdil kimseyi şahit tutun. Şahitliği Allah için dosdoğru yapın. Boşanma konusunda İslam hukukunun ortaya koyduğu prensipler, bu konuda İslam hukukunun diğer sistemlerden farklı olduğunu söylemek için yeterlidir. 9.2. BOŞANMA İLE İLGİLİ KAVRAMLAR 9.2.1. Boşanma Hakkı Boşanma hakkı, evlenme hakkı gibi temel haklardan biridir. İslam hukukuna göre boşanma hakkına sahip olmak bakımından kadın ve erkek eşittir. Ancak boşanma hakkının kullanılması bakımından kadınla erkek arasında farklar bulunmaktadır. İslam hukukuna göre koca boşanma hakkını talak veya tefrik yoluyla kullanır. Boşanmak isteyen kadın eğer tefviz-i talak sahibi ise bu yolla sahip olduğu talak yetkisini kullanır. Eğer kadının tefviz-i talak yetkisi yoksa, muhâlea veya tefrik yolunu kullanabilir. Erkeğin boşanma yolu olarak kullandığı talakı kadının şartsız biçimde kullanamaması, kadının boşanma hakkının bulunmadığı şeklinde yanlış bir anlayışa sebep olmuştur. Bu yanlış anlayış, İslam aile hukukuna yönelik yanlı eleştirilerin de gerekçesini teşkil etmiştir. 5
İSLAM HUKUKU I 19 9.2.2. Boşama Yetkisi İslam hukukuna göre boşama yetkisi yalnızca belli bir kuruma ait değildir. Hem mahkemeler hem koca hem de nikah sırasında anlaşmaları şartıyla kadın boşama yetkisine sahiptir. Erkek ve ya kadının boşanmak için mahkemeye başvurması durumunda mahkeme evlilik bağının sona erdirilmesine hükmedebilir. Bu durumda mahkeme, boşama yetkisini kullanmış olmaktadır. Bu yola kazâî boşama veya tefrik denir. Ayrıca kimi durumlarda hakemler de boşama yetkisine sahiptirler. 9.2.3. Talak Genel anlamda talak, nikah sözleşmesini belli sözlerle bozmaktır. Özel anlamda talak, boşama ehliyetine sahip olan kocanın tek taraflı iradesiyle hanımını belli lafızlar kullanarak, derhal veya belirttiği gelecekteki bir zaman itibariyle boşamasıdır. Talak, boşanma yolarından biri olup, çoğunlukla erkek tarafından kullanılan bir yöntemdir. 9.2.4. Tefvîz-i Talâk Tefvîz-i talak kocanın, boşama yetkisini tek taraflı iradesi ile eşine veya bir başka kişiye devretmesidir. Burada devredilen boşanma hakkı değil, boşama yetkisidir. Böylece kadın da boşanma yetkisine sahip olmaktadır. 9.2.5. Muhâlea Muhâlea, kadının bir bedel karşılığında evlilik bağını sona erdirme konusunda kocası ile anlaşmasıdır. Ulemânın çoğunluğuna göre muhâleada tarafların rızası şarttır. Aynı anlamda olmak üzere hulû tabiri de kullanılmaktadır. 9.2.6. Tefrik Tefrik, hakimin bir sebebe binaen karı-koca arasını ayırmasıdır. Nitekim İslam hukuk literatüründe tefrik terimi kazâî boşama olarak da nitelendirilmektedir. Tefrik sebepleri olarak şunlar zikredilebilir: Nikah akdi esnasında bulunan eksiklikler. Eşin cinsel iktidarsızlığının bulunması. Eşlerden birinin bulaşıcı veya diğer eşe tiksinti verici bir hastalığa yakalanması. Eşlerden birinin kayıp olması. Eşler arasında şiddetli geçimsizliğin bulunması. 9.2.7. Sünnî Talak Sünnî talak, erkeğin, kendisi ile zifafa girdiği karısını, cinsel ilişkide bulunmadığı temizlik döneminde bir talakla boşaması ve iddet sona erene kadar onu terk etmesi şekliden gerçekleşen boşamadır. Sünnî talak, İslamî prensiplere bütünüyle uygun olarak gerçekleştirilen talaktır. Buna göre, eşler anlaşmazlığa düştüklerinde güzelce konuşup çözüm aramışlar, bu şekilde sonuca ulaşamayınca bir müddet ayrı kalmışlar, aile birlikteliğini sağlamak için her türlü yolu denemişler, hakemler aracılığıyla da sorunlarını çözememişler ve tek yol olarak nikah bağının sona erdirilmesi kalmışsa; koca cinsel birleşmenin olduğu temizlik süresinin geçmesini, ardından da adet süresinin geçmesini bekler, cinsel birleşmenin olmadığı temizlik süresi içinde iki şahit huzurunda bir talakla boşama hakkını kullanırsa bu şekilde gerçeleşen talaka sünnî talak denir. 6
9 Ulemânın çoğunluğu sünnî talak için iki şahidin bulunmasını şart koşmazlarsa da Buhârî, şahit bulundurmayı sünnî talakın şartı olarak zikretmektedir. Sünnî boşama, taraflara geri dönüş imkanı vermesi bakımından önemli ve anlamlıdır. Sünnî talakın uygulanmasıyla eşlerin fevrî kararlar vermek suretiyle ailelerini dağıtmalarının önü kapatılmış olmaktadır. 9.2.8. Bid î Talak Aşağıda zikredilen şekillerden biriyle gerçekleştirilen talaka bid î talak denir: Kocanın karısını adet halindeyken boşaması. Kocanın karısını temizlik döneminde cinsel ilişkiden sonra boşaması. Kocanın, birden fazla boşama hakkını bir defada kullanarak boşaması. Yukarıda belirtilenlerden her biri, talak bid î talak olarak nitelendirilme gerekçeleridir. Derinlemesine bakıldığında, İslam ın ortaya koyduğu sorun çözme süreçleri ve usulleri işletilmeden gerçekleştirilen talakın da bid î talak olarak nitelendirilmesi mümkün olacaktır. Bid î talakın haramlığı konusunda ulemâ arasında ittifak bulunmakla birlikte, böyle bir talakın geçerliliği konusunda fukahâ arasında görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Dört mezhep alimleri, bu tür boşamayı üç talak olarak kabul etmişlerdir. Ancak sonraki dönem alimlerinden bir kısmı böyle bir talakın geçersiz sayılması ya da bir talak olarak nitelendirilmesi gerektiği yönünde görüş beyan etmişlerdir. Buradaki tartışmaların temelinde iki husus bulunmaktadır: Kişinin hakkını dilediği gibi kullanması konusunda sınırlamaların getirilebilme imkanı. Boşanma ile ilgili olarak ayet ve hadislerde yer alan diyânî hükümlerin hukukî hükümler olarak değerlendirilebilme, kabul edilebilme imkanı. Nasslardaki hükümleri sadece diyânî hükümler olarak nitelendirenler, bid î talak şeklinde gerçekleşen hukukî işlemin hatalı ancak geçerli olduğu kanaatindedirler. Buna mukabil, talakla ilgili olarak nasslarda yer alan hükümlerin diyanî olmanın yanında hukukî hükümler olduğunu söyleyenlere göre bid î talak geçersizdir, herhangi bir hukukî sonuç doğurmaz ve bunu yapan kişi günahkar olur. 9.2.9. Ric î Talak Ric î talak, dönüşü kolay olan talaktır. Ric î talak, erkeğin boşama yetkilerinden birini kullandıktan sonra pişman olması ve evlilik hayatına devam etmek istemesi durumunda, başka herhangi bir hukukî işleme gerek olmaksızın tarafların evlilik hayatlarına devam etmelerine imkan veren talak çeşididir. Ric î talak olarak nitelendiren boşamalar şunlardır: Kocanın gerdek sonrasında karısını boşaması. Hanefîlere göre, şiddet içermeyen açık ifadelerle boşama. Kadının, boşanma karşılığında herhangi bir tazminat ödemesinin söz konusu olmadığı şekilde boşama. Çoğunluk alimlere göre îlâ müddetinin bitimindeki ayrılır. Îlâ, erkeğin eşine yanaşmamaya yemin etmesidir. Bu durumda erkek, eşinden en fazla dört ay ayrı kalabilir. Bu sürenin sonunda eşine dönmelidir. Ancak eşine 7
İSLAM HUKUKU I 19 dönmemesi durumunda işletilecek hukukî süreçler konusunda ihtilaflar bulunmaktadır. Ric î talakla boşanan erkek, eşinin iddet süresi içerisinde, yeniden mehir ve nikaha ihtiyaç olmaksızın eşine dönebilir. Hanefilere göre ric î talaktan dönen kişinin bundan döndüğünü beyan etmesine dahi gerek yoktur. Buna göre erkek ric î talakla boşadığı kadına dönüşünü koluna girerek veya dönüşünü gösteren benzeri hareketlerle belirtebilir. Şâfiîler ise ric î talaktan vazgeçen erkeğin boşanma kararından vazgeçtiğini beyan etmesi gerektiğini söylemişlerdir. Kocanın pişmanlık duyarak eşine dönmesi durumunda kadının buna engel olma hakkı yoktur. Bununla ilgili ayet şöyledir: و ال م ط ل ق ات ي ت ب ص ن ب ا ن ف س ه ن ثث ل ث ة ق ر وء و ل ي ح ل ل ه ن ا ن ي ك ت م ن م ا خ ل ق الل ه ف ا ر ح ام ه ن ا ن ك ن ي ؤ م ن ب الل ه و ال ي و م ال خ ر و ب ع ول ت ه ن ا ح ق ب ر د ه ن ف ذ ل ك ا ن ا ر اد وا ا ص ل ح ا و ل ه ن م ث ل ال ذ ى ع ل ي ه ن ب ال م ع ر وف و ل لر ج ال ع ل ي ه ن د ر ج ة و الل ه ع ز يز ح ك يم Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç ay hâli (hayız veya temizlik müddeti) beklerler. Eğer Allah a ve ahiret gününe inanıyorlarsa, Allah ın kendi rahimlerinde yarattığını gizlemeleri onlara helâl olmaz. Kocaları bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almağa daha çok hak sahibidirler. Kadınların, yükümlülükleri kadar meşru hakları vardır. Yalnız erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. Eğer erkek ric î talak yapmışken boşanmaktan vazgeçmiş ve kadın da erkeğin kendisine haksızlık ve zulmetmek için geriye döndüğünü söyleyip bunu ispatlamışsa, hakim bu dönüş hakkına müsaade etmeyebilir. Üç boşanma hakkından birincisi ve ikincisi ric î talak şeklinde yapılabilir. Ancak üçüncüsü ric î talak olmaz, üçüncü boşama beynûneti kübrâ olarak isimlendirilir. 9.2.10. Bâin Talak Kesin ayrılığı gerektiren boşama türüdür. Bir bâin talakta, eşler sadece bir boşanma haklarını kullanmış olmaktadırlar. Koca karısını bâin talakla boşadığında, mehir ve yeni bir nikah akdi olmadan evlilik hayatına tekrar dönemez. Bâin talak olarak nitelendiren boşamalar şunlardır: Kocanın, cinsel birleşme öncesindeki boşaması. Hanefilere göre, kapalı ve şiddet içermeyen sözlerle yapılan boşamalar. Kadının tefvizi talak hakkını kullanarak boşaması. Ric î talak sonrasında, erkek eşine dönmeden kadının iddet süresinin bitmesi hali. Eşlerin boşanma davası açması neticesinde mahkemenin boşanmaya hükmetmesi durumu. Ebu Hanife ye göre îlâ müddeti bittiği halde erkeğin karısına dönmemesi durumunda söz konusu olan boşanma türü. Bunlar bâin boşama türleridir. Bain talakla boşanan kişilerin boşanma haklarından biri eksilmiş olur. Eğer eşler pişman olup evlilik hayatına devam etmek isterlerse bu, ancak yeni bir nikah ve mehirle mümkün olabilir. 8
9 Bâin talak sonrasında kadın evliliği sürdürmek istemediğinde, yalnızca erkeğin istemesiyle evlilik hayatı sürdürülemez, kadının da istemesi gerekir. Bâin talakın ric î talaktan ayrıldığı nokta burasıdır. Bâin talakla boşanan eşler üçüncü boşanma haklarını kullanmamışlarsa, diledikleri zaman nikah akdetmek suretiyle evlilik birliğini tekrar tesis edebilirler. Bu, bâin talaktan birkaç gün, ay veya yıl sonra olabilir. Bâin talaktan sonra, iddetinin bitimiyle birlikte kadın ilk kocasından farklı bir şahısla nikah akdedebilir. Kadının başka bir şahısla nikahlanabilmesi için ilk kocası için söz konusu olan üç boşanma hakkının da kullanılmış olması gerekmez. Günümüzde Türkiye de mahkemeler yoluyla gerçekleştirilen boşanmalar, bir boşanmadır. Bunları üç talak olarak nitelendiren yaklaşımlar isabetli değildir. Eşler ancak birinci ve ikinci boşanma haklarını bâin talak olarak kullanabilirler. Üçüncü boşanma ise farklı bir durum arz eder. 9.2.11. Beynûnet-i Kübrâ Eşlerin üçüncü boşama haklarını kullanmaları durumunda beynûnet-i kübrâ söz konusu olur. Bu durumda, eşler pişmanlık duysalar da tekrar evlilik hayatına dönemezler. Birinci ve ikinci ayrılıklar ric î veya bâin talakla gerçekleşebilir. Üçüncü boşama ise bâin talakla gerçekleşmelidir ki buna büyük bain anlamında beynûnet-i kübrâ denir. Beynûnet-i kübrânın sonuçları: Beynûneti kübrâ sonrasında, boşanan kadın iddeti bittikten sonra başka bir erkekle evlenebilir ya da herhangi bir evlilik yapmaksızın hayatına devam edebilir. Eğer karı-koca, üçüncü boşama ile ayrılmışlarsa, bu vaziyette tekrar evlenebilmeleri mümkün değildir. Nitekim bu, İslam ın nikah akdine verdiği ehemmiyetin göstergesidir. Eğer eşler arasında üç defa nikah yapılmış ve üç defa boşanma söz konusu olmuşsa, bu kişilere ilk üç nikahta olduğu gibi nikah akdetme yetkisi verilmemiştir. Ancak üçüncü talaktan sonra iddet bekleyen kadın, iddet süresi bittikten sonra birinci eşle tekrar evlenebilmenin hukukî altyapısını oluşturma kastı bulunmaksızın başka bir erkekle evlenir ve evlendiği kişi ölür ya da çeşitli sebeplerle boşanırlarsa, kadınla eski kocasının iddet süresi bittikten sonra yeniden nikah akdetmeleri mümkündür. Bu, yeni bir evlilik olduğu için eşler yeniden üç talak hakları bulunur. Hülle olarak isimlendirilen, eski eşlerin yeniden nikah akdedebilmeleri amacıyla kadının sözde bir erkekle evlenmesi ve üç beş gün sonra boşanmaları şeklinde gerçekleştirilen uygulama hiçbir şekilde İslamî değildir, İslam hukukuna uygun değildir. Hüllecilik, birçok yönden İslam anlayışına ters, çirkin ve haram bir uygulamadır. Hiçbir mezhep böyle bir uygulamaya cevaz vermemiştir. Çünkü bu, özü itibariyle salim insan tabiatına da aykırıdır. Üç talaktan sonra ortaya konan hiçbir fiil, sözde olmamalı, eski eşlerin tekrar nikah akdetmeleri amacına matuf olmalıdır. Hayatın olağan akışı içerisinde üç talak hakkı kullanılmak suretiyle boşanan kadın başka bir erkekle evlenmiş ve yine eski eşle evlenebilme amacına yönelik herhangi bir fiil bulunmaksızın bu evlilik de sona ermişse, kadın eski eşiyle evlenebilecektir. 9
İSLAM HUKUKU I 19 Ancak burada zamansal bir hesaplama yapıldığında, kadın beynûneti kübrâ sonrasında 90 gün, diğer eşle yaptığı evliliğin sona ermesi sonrasında boşanma ise 90, ölüm ise 130 gün iddet bekleyecektir. Bu durumda aralarında beynûneti kübrâ gerçeklemiş olan şahısların tekrar nikah akdedebilmelerinin en erken süresi 7-8 ay olmaktadır. İslam, evlilik kurumunun ciddiyetine binaen, üç boşamadan sonra aynı kişilerin tekrar evliliğinin yolunu son derece zorlaştırmış, neredeyse kapatmışken; nikah akdinin ciddiyetiyle bağdaşmayacak bir şekilde göstermelik yollarla dördüncü nikahın önünü açmaya çalışmanın İslam hukuku bağlamında mantıkî, etik ve kültürel tutarlılığı yoktur. 10