ANTONIO BUERO VALLEJO VE BİR MERDİVENİN ÖYKÜSÜ ÜZERİNE

Benzer belgeler
ÖZGEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: H. Şebnem Atakan 2. Doğum Tarihi: Unvanı: Doç. Dr. 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI İSTEK ÖZEL KAŞGARLI MAHMUT ORTAOKULU

İspanyol Edebiyatı. Orta Çağ

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

Üniversite Öğrencilerinde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Belirtileri

KOMEDİ TRAJEDİ ...VE AŞK...VE İHTİRAS...VE SAVAŞ BİRAZ SENİN HİKÂYEN GİBİ... GERÇEK AŞK İÇİN HİÇ BEDEL ÖDEDİN Mİ?

KOLEJ - FEN LİSESİ - ÇAMLICA ORTAOKULU XXVI. EDEBİYAT ve KİTAP GÜNLERİ ETKİNLİK İÇERİĞİ Okuyan insan, yaşayan insan

Nâzım Hikmet - Yosif Abramson mektuplaşmasını sunuş

ANLATIM BOZUKLUKLARI

Geleneksel Bir Metin Olarak Kanlı Düğün: Bir Alt-Metin Okuması. Kanlı Düğün, İspanyol yazar Federico Garcia Lorca nın 1932 de yazdığı, Köy

Miguel de Unamuno is a very important spanish writer of the 19th century.

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

Yaşamda Yeni Başlangıçlar

Nedensellik. BBY606 Araştırma Yöntemleri Güleda Doğan

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

7.2 Uluslararası bilimsel toplantılarda sunulan ve bildiri kitabında (Proceedings) basılan bildiriler

İLERİ DÜZEY SENARYO YAZARLIĞI SERTİFİKA PROGRAMI

Leyla Coşan (2009): Frauenliteratur der 70er Jahre in Deutschland und in der Türkei, Frankfurt a.m., Peter Lang Verlag, 185 sayfa

EKİM 15. Şarkiye Mahallesi Kocakişi Sokak No: Altınordu/ORDU.

BABA NERDESİN KAYBOLDUM

Cesaretin Var Mı Adalete? Çocuklar günümüz haberleriyle, gündemle ne kadar iç içe?

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz?

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

HİSAR OKULLARI ORTAOKUL ÖDÜLLERİ TANIM VE KRİTERLERİ

Örnek Tarot Okuması

TÜRK EDEBİYATINDA 26 DURAK 254 ŞAİR VE YAZAR

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

SAKA (SAtır KApama) Ağustos Umut & Yeşim Uludağ SAKA V. 1.0

DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS A-Çocuk Edebiyatı Ön Koşul

ANADOLU Eğitim Sendikası BASIN DUYURUSU

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III

Bir sözcüğün zihinde uyandırdığı ilk anlama gerçek anlam denir. Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır. Bu yüzden sözlük anlamı da denir.

Ekonomik Rapor Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği / 85

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TÜRKÇE


DOSTLUK. yıllarında büyüyen iki çocuk Hayatın bütün zorluklarına karşı birlikte

ZİHİNSEL PROGRAMLAMA - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ZİHİNSEL PROGRAMLAMA

Akın Uyar. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( )

Ocak / January Temmuz / July 1985

TÜRKİYE DE AVANGARD TİYATRO HATICE HAVVA YAZICI KEREMCAN DUM ENISE GOKBAYRAK 2008 ISTANBUL BILGI UNIVERSITESI

İLETİŞİM BECERİLERİ. Doç. Dr. Bahar Baştuğ

İNSAN HAKLARI SORULARI

SINAVLARDA YAŞANAN KAYGISININ VELİLERE ÖNERİLER

Sanatın Tanımını yaparmı sınız Nurdan Gül Kökten

MENEKŞE TOPRAK Temmuz Çocukları

İHL'yi Ne Kadar Tanıyoruz?

SAVUNMA: Ben sizin sanığınız değilim AHMET ALTAN

TÜRKİYE GRAMEEN MİKROKREDİ PROJESİ BİSMİL ŞUBESİ. KONU: TGMP Bismil Şubesi Üyelerinden Hasibe TEKİN in Hayatı

Ocak / January Temmuz / July 1985

Basında Sorumluluk Rejimi. Medya Ve İletişim Ön Lisans Programı İLETİŞİM HUKUKU. Yrd. Doç. Dr. Nurhayat YOLOĞLU

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Afiş No : 1 SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ PERSONEL DAİRE BAŞKANLIĞI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ

1. Çağımızda, toplumların mutluluk ve. refahlarının hatta bağımsızlıklarının; bilimin. ışığında sürdürülen araştırma ve geliştirme

KONYA-KARAMAN YAŞAM MEMNUNİYETİ DEĞERLENDİRMESİ

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI YETİŞKİNLER DALINDA VERGİ KONULU ÖZGÜN TİYATRO OYUNU YAZMA YARIŞMASI

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

Ocak / January Temmuz / July 1985

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

Number of workers (T) union members (S),their ratio (S/T) for each half year from January 1984 to July Ocak / January Temmuz / July 1985

Ç O C U K L U K T A A R K A D A Ş İLİŞ K İLERİ

3. Yazma Becerileri Sempozyumu

Hem. Dr. SONGÜL KAMIŞLI Hacettepe Üniversitesi Kanser Enstitüsü Prevantif Onkoloji A.B.D. Psikososyal Onkoloji Birimi

ÖZEL ANTAKYA ATA İLKOKULU- ORTAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

BEBEĞİNİZİN BİR SORUNU VAR

Hayata dair küçük notlar

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır:

Number of workers (T) union members (S),their ratio (S/T) for each half year from January 1984 to July Ocak / January Temmuz / July 1985

IX. HAFTA HİN 412 KLASİK SANSKRİT EDEBİYATINDAN SEÇMELER

1) Eğer tartı eksik gelmişse, bu benim hatam değil, onun hatasıdır.

Edebiyat eleştirisinin yeniden ulus-aşiri hale getirilmesi

ÖZEL KAŞGARLI MAHMUT ORTAOKULU NİSAN 2016

Miguel MİHURA AND ONE OF HİS PLAYS: "Three Top Hats"

SEMBOLİK ANLATIMIN İŞLEVSELLEŞTİĞİ BİR TİYATRO ÖRNEĞİ; KANLI DÜĞÜN

Sık sık Ne zaman derslerine çalışacaksın! Bak sınavlar yaklaşıyor; sonra görüşürüz seninle! gibi cümlelerle aile ergen arasında gergin bir hava eser.

Düşüncelerimizi, duygularımızı ve kültürümüzü oyunlar aracılığı ile ifade ederiz.

BİLGİSAYARDA OFİS PROGRAMLARI BİÇİMLENDİRME

SEDA ÇAYIR - FUNDA GÖREN

Ocak / January Temmuz / July 1985 DOK GEMİ İŞ 5, , , , , , , ,

YAZI TÜRLERİ ŞENDA SOLMAZ KONUSUNU YAŞAMDAN ALAN YAZI TÜRLERİ OLAY YAZILARI

Number of workers (T) union members (S),their ratio (S/T) for each half year from January 1984 to July Ocak / January Temmuz / July 1985

ULUSLARARASI İŞÇİ DAYANIŞMASI DERNEĞİ. Meslek Liseliler Ne Yaşıyor? Ne İstiyor? Boyun Eğme. Mücadele Et!

Berk Yaman. Demodur. Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

Bu cümledeki boşluğa aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygun olur?

Anne-Baba-Çocuk Üçlüsünün İletişimi Nasıl Olmalı?

TEST: Nasıl Daha Verimli Öğrendiğinizi Biliyor musunuz?

Ocak / January Temmuz / July 1985

15 TEMMUZ KONULU TİYATRO ESERİ SENARYO YARIŞMASI

EGE ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ NİSAN 2015 ETKİNLİK PROGRAMI

Meslek seçmek;hayat biçimini seçmek demektir.bu nedenle doğru ve gerçekçi seçim yapılması önemlidir.

Ocak / January Temmuz / July 1985

Risk Altında ve Korunması Gereken Çocuklar Uluslararası Sempozyumu Nisan 2011-Ankara

Ocak / January Temmuz / July 1985

GÜNÜMÜZ İSPANYOL ÖYKÜSÜ

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

İçindekiler DÜNYA TİYATROLAR GÜNÜNÜ KUTLUYORUZ

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Eziyet Eden Birinden Vaaz Eden Birine

Transkript:

ANTONIO BUERO VALLEJO VE BİR MERDİVENİN ÖYKÜSÜ ÜZERİNE Doç. Dr. Yıldız Ersoy CANPOLAT 1936-1939 yılları arasında İspanya'da kıyasıya geçen, içsavaş, yüzbinlerce insanın ölmesine ya da yaralanmasına, ülkenin baştan başa yakılıp yıkılmasına neden olmakla kalmamış, kültür yaşamına da büyük bir darbe indirmiştir. Savaşı izleyen yıllarda sansür kurallarına uymak koşuluyla roman ve şiirde tek tük kıpırdanmalar olduysa da İspanyol tiyatrosu tam bir gerileme dönemine girmişti. Ramon del Valle Inclan ölmüş, Federico Garcia Lorca kurşuna dizilmişti. Alejandro Casona, Rafael Alberti, Max Aub gibi tiyatro yazarları yaşamlarını sürgünde sürdürmeye çalışıyorlardı. Miguel Hernandez ise cezaevindeydi, yapıtları da yasak kitaplar arasında. İçsavaşın acılarını anımsamak istemeyen, ikinci dünya savaşına katılmamış bile olsa ekonomik etkisini duyan İspanyol seyircisi, özellikle de kentsoylu seyirci ipe sapa gelmez kaba güldürü türü ya da müzikal oyunları yeğliyordu. Bir de sık sık yinelenen klasik oyunlar, Altın Çağ'ın tiyatro oyunları seyrediliyordu. Bu kesim tiyatroyu, geleneksel değerlerin savunucusu durumuna indirgemişti. Gerçekçilikle uzaktan yakından ilgisi olmayan dinsel oyunlar bile canlandırılmaya çalışılıyordu. Beş yüz bin nüfuslu Madrid' de devletin desteklediği sekiz tiyatroda Edgar Neville, Ruiz, Uriarte gibi, yalnızca zaman öldürmek ve eğlenmek için tiyatroya gitme alışkanlığı olan seyircinin ''istediğini, sevdiğini verme" ilkesini benimsemiş yazarların yapıtları yer alıyordu. Alfonso Sastre'nin dediği gibi "bu ülkede trajedi sanki bir toplumsal günahtı." 1 "Trajedi" sözcüğünün afişlere yazılması bile biletlerin satılmaması için yeterli bir nedendi. Seyirciler, trajedi yazarlarını toplumda karışıklıklar çıkarmak isteyen, sansürce cezalandırılması gereken kişiler olarak algılıyorlardı; eleştirmenler de sonu acı biten yapıtlara önyargıyla yaklaşıyordu; trajediler seyirciye acı olayları yansıtarak işkence ediyorlardı, hakları var mıydı buna? 1 Alfonso Sastre: Revista Espanola, Madrid 1953, Mayıs-Haziran s. 17.

36 YILDIZ CANPOLAT İşte bu düşüncelerin, bu görüşlerin ülkede egemen olduğu bir dönemde, aşağı yukarı on, on iki yıl sonra 14 Ekim 1949'da Teatro Espanol de Madrid'de sahnelenen Antonio Buero Vallejo'nun "Bir Merdivenin Öyküsü" (Historia de una escalera) adlı yapıtı, Luciano Garcia Lorenzo'nun da belirttiği gibi: "savaş sonrası İspanyol Tiyatrosunun başlangıç noktası" olur. 2 İspanyol tiyatrosunun yeniden dirilmesini sağlayan yapıt, daha ilk sahnelenişinde hem halkın hem de eleştirmenlerin beğenisini kazanır, sürekli sahnelenen Zorilla'nın Don Juan'ını afişten indirir. Jose Maria Valverde'nin yazdığı gibi: "bu yapıt yalnızca İspanyol tiyatrosunun bir dönüm noktası olmakla kalmaz, daha sonraki yazarlar üzerinde sürekli etkileri görülür." 3 1916 yılında Guadalajara'da doğan Antonio Buero Vallejo, lise eğitimini bitirir bitirmez Madrid'e gider; Güzel Sanatlar Yüksek Okulunda resim öğrenimi yaparken bir yandan da Üniversite Öğrencileri Federasyonunun düzenlediği gece toplantılarına katılır, bildiriler sunar; pek çok yazar gibi Buero da cumhuriyetçiler yanında yer almıştır; içsavaş Frankocuların yengisiyle son bulunca yakalanır, toplama kampına yollanır, çok kısa bir yargılamadan sonra da ölüme mahkûm edilir. Bu cezası hapse çevrilen yazar, yollanıldığı cezaevlerinde yalnızca resim yapar, şartlı olarak salıverildikten sonra da yaşamını resimle kazanır; 1946 da kaleme aldığı ilk yapıtı "Yakıcı Karanlıkta" (En la ardiente obscuridad) sahnelenemez; tüm kahramanları görme özürlü olan yapıtta körlük, İspanya'nın içine düştüğü politik körlükle eş anlamlıdır; görme özürlüler gibi halk da yönetiliyor, yönlendiriliyor, yönetime katılması söz konusu değil; birkaç yıl sonra yazacağı "San Ovidio'nun Konseri" (Concierto de San Ovidio)' nde bu körlük mitleşiyor ve başkaldırıya neden oluyor. Bir yıl sonra yazdığı "Bir Merdivenin Öyküsü" ile, on beş yıldır kimseye verilmeyen Lope de Vega Tiyatro Ödülü'nü kazanıyor; bir yazarın ancak yapıtlarıyla tanınabileceğini, Lope de Vega Tiyatro Ödülü'nün de kendi adını bilinmezlikten kurtardığını söyler Antonio Buero. Daha ilk sahnelenişinde 187 kez sahne ışıklarına çıkmış olan "Bir Merdivenin Öyküsü" bir başarısızlığın öyküsüdür; sanki toplumsal 2 Luciano Garcia Lorenzo: Teatro Espafiol Actual, Fundacion Juan-March-Catedra, Madrid, 1977, s. 19. 3 Jose Maria Valverde: "Historia de la Literatura Universal, Cilt X, Planetea, Barcelona, 1977, s. 212.

ANTONIO BUERO VALLEJO 37 ve bireysel devinimsizliği simgeleyen bir merdiven ve içinde bulundukları çemberi kırıp çıkmak isteyen, birbirini izleyen üç kuşağın insanları, İspanyollar. Bir önceki kuşaktan ana babaları gibi kabuklarından çıkmaya, daha iyi yaşam koşulları sağlamaya çalışırlar, umutludurlar hep, ama başarı elde edemezler. Bu başarısızlığın kökü yalnızca koşullarda değil, kişinin kendisindedir. İnsanlar muhakkak yazgının edilgin kurbanları olmayıp mutluluk ve mutsuzluklarının kollektif ve bireysel sorumlularıdır, umut bu insanları harekete geçirir; gerçek bir atılımda bulunacak olsalar bu merdivenin çevresindeki insanlar da kurtulabileceklerdir belki. Kötü seçim yapmış olmaktan kendileri sorumludur. İlk perdede birisi gerçekçi, öteki ise düş evreninde yaşayan Fernando ve Urbano'yu görüyoruz. Birbirleriyle çelişkili görüşleri var. Fernando bireycidir, ilerlemek için dayanışmaya inanmıyor, zaten başkaları da pek umurunda değildir; bireysel çabalarıyla köşeyi döneceğini düşler; Urbano ise dayanışma yanlısı, kolletktivist bir eylem adamıdır; sevdikleri Carmina yüzünden birbirlerine rakiptirler. Bu iki gencin değişik alanlardaki anlaşmazlıkları, bu karşıtlık, içsavaşın iki karşıt cephesini simgeler. Bu yüzden oyunun pek çok diyaloğu ancak Franco'nun ölümünden sonra yayımlanabilmiştir; ilk baskılarda sansürün hışmından kurtaramamıştır kendilerini. Aynı merdiveni kullanan, bu merdivenden inip çıkan dört aile, o dönem İspanyol toplumunun küçük bir kesitini yansıtmaktadır. Yoksul sınıfın içinde bulunduğu kısır döngü sergilenmektedir. Ne on yıl, ne yirmi yıl, ne de otuz yıl sonra maddî olanaklarını iyileştiremiyorlar bir türlü. Kimi zaman bu bataklıktan kurtulacak gibi oluyorlar, ama istençleri yetersiz kalıyor, kimi zaman da koşullar elvermiyor gerçekten. Çıkışı, ışığı, bacası olmayan bir merdiven yukarı çıkmalarını sağlamıyor, hep iniştedirler. Baskısı altında bulunduğu çevreden kurtulmayı düşleyen Fernando, tam kendi lehinde bir karar alacağı zaman aşkına, dolayısıyla kendisine ihanet ediyor; sevdiği Carmina ile değil de varsıl olduğu için don Manuel'in kızı Elvira ile evleniyor, ama bu çıkar evliliği bile yazgısını değiştiremiyor, beş parasız kalıyor sonunda. Urbano ise güçsüzlüğünü yazgısı ile özdeşleştirir, kendisini sevmediği halde yalnızca "evde kalmış kız" olmaktan kurtulmak için evlenme önerisini kabul eden Carmina ile evlenir, ama mutsuzdur; Carmina'nın umutsuz durumundan yararlanmanın cezasını çekecektir. Aynı binada oturan kiracıların tekdüze yaşamlarındaki ufacık bir

38 YILDIZ CANPOLAT mutluluk olasılığı, koşullar yüzünden düşkırıklığına dönüşür hep; gerçekleşmesi için gösterilen çabalar da donkişotça görünmeye başlar. Sendikaya girmediği için Urbano, Fernando'yu suçlarken, yazar, üstü kapalı olarak Franco rejimini eleştirmektedir. 1949 yıllarında rejimi doğrudan doğruya eleştirmek zaten söz konusu olamazdı. Merdivenin çevresindeki komşular üzerinde faşist Franco rejiminin boğucu, ezici havası tüm oyun boyunca ağırlığını duyurur. Toplumun bu kesitini oluşturan insanların bireysel dramlarından çıkacak toplumsal boyut İspanyol seyircisi için hiç de yabancı değildir. Urbano'nun da, Fernando'nun da umutlarının boşa çıkacağını çok iyi biliyordu seyirci. Buero Vallejo'nun tüm yapıtlarında olduğu gibi "Bir Merdivenin Öyküsü"nde de umutla trajedi özdeşleşiyor: son perdede genç Fernando ile genç Carmina"nm son kuşak gençlerianne ve babalarının birinci perdenin sonunda söyledikleri aynı diyalogları yinelediklerine tanık oluyoruz: "Analarımızdan, babalarımızdan daha güçlü olmalıyız, der Fernando. Onlar yaşama yenik düşmüşler. Otuz yıl boyunca bu basamakları inip çıkmışlar... gittikçe daha alçalarak, daha yoksullaşarak... Ama bu ortamın bizi yenmesine izin vermeyeceğiz. Hayır! Çünkü çekip gideceğiz buradan. Birbirimize destek olacağız... Bu evi, bu tartışmaları, bu dar görüşlülükleri bırakıp gitmeme, yükselmeme yardım edeceksin, değil mi?" gibi. Otuz yıl önce aralarında aynı konuşmalar geçmiş olan yaşlı Fernando ile Carmina sessiz sessiz dinlerler gençleri. Yaşlılar, gençlerin aynı devinimsizliği göstermelerine engel olabildikleri ölçüde çocuklarının mutlu olmalarını sağlayabileceklerdir ancak. "Bir Merdivenin Öyküsü" ile Antonio Buero Vallejo, kendinden önceki tiyatro yazarlarından bir hayli uzaklaşmıştır, gerçekçidir fakat gelenekçi değildir. Oyun, içsavaş sonrasının karanlık yıllarını eleştirel açıdan ele almakta ve sorumluları suçlamaktadır. Karanlık bir dönemin açık penceresidir sanki. Buero'nun yapıtlarına içtenlik ve açıklık egemendir. Değişik sınıftan insanları yiğitçe dramatize etmeye çalışmıştır. Bu yüzden de iktidar yanlısı eleştirmenlerce kendisi ve yapıtları bir hayli saldırıya uğramıştır Yazınsal değeri olmayan bu eleştirileri bir yana bırakacak olursak, her zaman ilkelerine bağlı, dürüst ve yetenekli bir tiyatro yazarı olarak değerlendirilmiştir, zaten peşpeşe aldığı ödüller de bunun bir kanıtıdır: "Bir Merdivenin Öyküsü" ve "Yakıcı Karanlıkta" için aldığı 1949 Lope de Vega ödülünden sonra sırasıyla Maria Rolland Ödülü, Fundacion Juan-March Ödülü, Ulusal Tiyatro Ödülü

ANTONIO BUERO VALLEJO 39 ve nihayet her yıl İspanyolca yazılmış yapıtlara verilen Uluslararası Miguel de Gervantes Ödülü. Antonio Buero Vallejo birbirine karşıt iki biçemin, gerçekçi ve simgeci biçimlerin bir sentezini yapmaktadır; gerçekçi ve simgeci unsurlar birbirlerine yamanmış gibi değil de, uyum içinde yer alırlar. Simgeler, gerçekçi sahnelerin, konuşmaların aralarına serpiştirilmiştir. Kimi zaman simge olarak ele aldığı tarihsel kişiler, yapıtların seyircilerce daha kolay hazmedilir olmasını sağlar: "Nedimeler"de (Las Meninas) Velazquez'i, "Akıl Düşü"nde (Sueno de Razon) Goya'yı ele alır. Öte yandan var olmanın trajik duygusunu renkli fırça darbeleriyle vermeye çalışır. Buero tiyatrosunda vurgulanan belli başlı noktaları şöyle özetleyebiliriz: 1) körlük, sağırlık, delilik gibi fiziksel kusurların simge olarak kullanılması, 2) etkinlik ve tepkisizlik çelişkisi, 3) toplumsal, siyasal çatışmalarla ilgili imler, 4) üstü kapalı olarak ya da açıkça ortaya konulan İspanya teması. Buero Vallejo'nun şimdiye kadar yayımlanan yirmi altı tiyatro yapıtının tümünde konular ve ele almış biçimleri farklı olsa bile, hepsi bir noktada birleşir: İnsanoğlunun dramı ve umudu. Kurşunlanarak öldürülen babasının acısı, ölüme mahkûm edilişi, öldürüleceği anı bekleyişi, toplama kampında ve daha sonra cezaevlerinde geçirdiği yıllar, kısacası İspanya'nın tüm acısı yüreğine çöreklenmiş bir yazarın her yapıtı, bu yaşanmış gerçekleri yansıtır. "Ben, çevremdeki insanlardan, içinde bulunduğum ortamdan hiç uzak kalmadım, bundan sonra da kalmayacağım" der, Buero. İnsancıl ve toplumsal kimi kaygıları ve sıkıntıları içeriyor her yapıtı; yaşamın insanoğlunun önüne çıkardığı sevinci, acıyı, başarıyı, başarısızlığı, mutluluğu, mutsuzluğu sergiliyor seyircinin önüne. Çoğu zaman ortaya attığı sorunların çözümünü seyirciye bırakıyor; çünkü Buero'ya göre yazarın görevi seyirciyi büyüledikten sonra uyarmak, tedirgin etmek ve harekete geçmesini sağlamaktır. Kendisini kötümser olmakla suçlayan eleştirmenlere de: "Biz yazarlar bizi çevreleyen yaşamın, tedirginliklerin, kötümserliğin ve umudun makyajsız gerçek yüzünü gösteren içtenlikli bir tiyatro yapmak durumundayız" der. 4 4 Antonio Buero Vallejo: "El teatro como problema" Almanaque de Teatro y Cine, Madrid, 1951, s. 88.

40 YILDIZ CANPOLAT Antonio Buero Vallejo'nun oyunları, Franco döneminin diktatör yönetimi altında ezilmiş, sesi soluğu çıkmaz olmuş halk yığınları üzerinde çok etkili oldu. Gerçi kimi oyunları oynanamadı bile. Yine de içeriğini değiştirmeden sansürün hoşgörüsüz baskısından kurtararak bu oyunları gün ışığına çıkarabilmek için sözcüklerin dozunu nasıl ayarladığına şaşmamak elde değil. Antonio Buero Vallejo, kuşkusuz yeni gerçekçi İspanyol tiyatrosunun en usta yazarıdır. 1971'de İspanya Kraliyet Akademisine seçilir. Bu, yalnızca Vallejo'nun değil, Angel Maria de Lera'nm söylediği gibi: "savaş sonrası İspanyol edebiyatının Akademi'ye girişidir."