2016/2017 Özel Gebze Lale Bahçesi Anaokulu Nisan Ayı Bülteni İLETİŞİM : 0262 646 40 25-0 553 556 62 22 https://facebook.com/gebzelale www.gebzelalebahcesi.com
REHBERLİK SERVİSİ KARARLI ANNELİK HUZURLU ÇOCUKLUK Anneliğin binlerce farklı tanımı yapılabilir değil mi? 8 yıldır hangi anne ile anlık sıkıntılar, gündelik zorluklardan söz etsek, eğer o gün ruhen sakin, dengeli bir günümde isem, sözlerim şöyle bitiyor, istisnasız: Anneliğin onda dokuzu kararlılıktan ibaret. Çok seviyoruz onları. Şüphesiz. Hatta çoğu zaman nasıl ve ne şekilde ifade edemeyeceğimizi düşündürecek kadar çok. Ama bir o kadar da yoruluyoruz. Hangimizin, öyle ya da böyle bir sebepten ötürü sınırlarımızın zorlandığını hissetmediğimiz olmuyor ki? Kararlılık bu anların cevabı bana göre. Kararlılıktan kastımı açayım mı biraz? Çocuğumuza emrivaki yapmamak, kendimize de öyle. Kriz anlarında ondan bir adım önde olup, durumu erken fark etmek. Fark ettiğimizde ne yapacağımızı biliyor olmak. Çocuğumuzun
yaşını iyi idrak etmek, karakterini iyi gözlemlemek. Ona ne zaman ve ne için hayır diyeceğimizi anlık ve değişken seçimlerle değil, anlamlı bir bütünsellik içinde bilebilmek. Bunun için akıl yürütmek. Ama aklımıza esir de olmamak Çocuğumuza sözle değil, davranışlarımızla yön veriyoruz. Kitaplar da bunu söylüyor, tecrübe de, hatta az biraz büyüdüklerinde onlar da Davranışlarımıza ne yön veriyor o zaman? Tutarlı olmayan bir davranışın iz bırakmasını bekleyebilir miyiz? 8 aylıkken yatağında uykuya dalabilmesini sağlamak için gereken şey de kararlılık: Kitaplarda öyle yazdığı için değil, onun da kendini güvende hissedebilmesi için kararlı durabilmek. Her nasıl bir yöntem seçmişsek seçelim, bunu onun karakterine en uygun yaklaşımla uygulamaya çalışmak. Hayata alışmasını sağlamak bir kararlılık: Çocuğumuz ağlıyor diye ondan daha ağlamaklı olup da, yapma biçimlerimizi sürekli değiştirmemek, bizi izlerken kendi içinde güveni hissetmesini sağlamak. Tuvalete alıştırırken, yeni yemekleri keşfetmesini ve sevmesini sağlarken, emziği bıraktırırken, kardeşine vurmamasını öğretmeye çalışırken, oto koltuğuna alışmasını sağlarken Hepsinde çocuğumuz sadece bizi izliyor, tıpkı bir ayna gibi. Biz nasıl bir duyguyla yaparsak, o da onu benimsiyor. Yani aslında kararlılığın arkasındaki itici
güç duygusal. Anne çocuğu yeni bir aşamadan geçerken ne denli sakin ve huzurlu davranıyorsa, çocuğu da o kadar kolay atıyor adımlarını. Ve aslında belki de farkında olmadan onlara hayattaki en büyük anahtarı kazandırıyoruz: Sorunları çözebilme becerisi. Sorunları çözerken kararlı ve sakin kalabilme becerisi. Çocukları izlerken görüyorum ki birçok huylarının altında benim ve eşimin izleri var. Genlerinden çok, öğrendiklerinden geliyor bu izler. Sıkıntılar ve günlük sorunlar karşısında attıkları her sakin ve kararlı adım beni mutlu kılıyor. Tamam diyorum kendi kendime, ilerisi için umut var Küçük canları yeşertmek, hayatı keşfetmelerine destek olmak, neşelerine ortak olmak, iç seslerini bulmaları için yol göstermek, aile olmanın huzurunu bilerek büyümelerine gayret etmek, alternatif patikaları es geçmemelerini sağlamak, küçük mutlulukları kalplerine dizebilmeyi öğretmek Sanırım benim de varoluş nedenim bu, hayattaki sebebim Ya sizin? ALINTI: ÇOCUKLAR BÜYÜKLER Lale Bahçesi Anaokulu REHBERLİK SERVİSİ
NİSAN YAĞMURLARI Peygamber Efendimizden Rivayet olun du ki: Cebrail a.s. bana öyle bir ilaç öğretti ki ( o ilaç sayesinde insanların ) doktorların ilaçlarına ihtiyacı kalmaz. Ashab-ı Kiram (O ilaç) bize de haber ver ya Rasulallah dediler. Peygamber Efendimiz : Nisan Yağmuru Alınız ( toplayınız ) Cebrail bana dedi ki bu su dan içen kimsenin cesedinden damarından sinirinden, etlerinden o kimseye ağrı,acı veren rahatsızlığını cenabı hak giderir ve o kimseye sihat verir. Nisan yağmuru maddi ve manevi bütün rahatsızlıklara Allah u Teala nın izniyle şifadır.
MİRAÇ KANDİLİMİZ MÜBAREK OLSUN İSRA VE MİRAC MUCİZESİ Peygamberimiz (s.a.v), Hicret ten bir buçuk sene evvel Receb ayının 27. gecesi Burak ile Mescid-i Haram dan Mescid-i Aksâ ya götürüldükten sonra Sahra dan semâya çıkarıldı. Semâ katlarının her birinde peygamberlerden biriyle görüştü. Nice melekler gördü. Cennet ve cehennemi müşâhede etti, gördü. Sidre-i Müntehâ yı geçti, Allâhü Teâlâ nın melekûtundan birçok acâyibât gösterildi. Beş vakit namaz emriyle aynı gece geri döndü. Sabah mescide çıkıp Kureyş e haber verdi. Şaşkınlık ve inkârdan kimi el çırpıyor, kimi elini başına koyuyordu. Îman etmiş olanlardan bâzıları, dinden
döndüler. İçlerinden bir kısmı Hz. Ebûbekr e (r.a.) koştular: Eğer bunu o söylediyse şüphesiz doğrudur. dedi. Onu, bunda da mı tasdik ediyorsun? dediler. Ben onu bundan daha ötesinde de -yani peygamberliğini- tasdik ediyorum! dedi. Bunun üzerine Sıddîk diye isimlendirildi. Kureyşlilerden Mescid-i Aksâ yı bilenler Peygamber Efendimiz e (s.a.v.) onunla alâkalı sualler sordular, târifini istediler. Allâhü Teâlâ Mescid-i Aksâ yı Resûlullâh a gösterdi, ona bakıp târif ediyordu. Müşrikler, Târifinde doğru söyledi. dediler. Sonra da Haydi bakalım, bizim kervanı haber ver. O, bizce daha mühimdir. Onlardan bir şeye rast geldin mi? dediler. Evet, filanların kervanına rast geldim, Revha da idi. Bir deve yitirmişler, arıyorlardı. Yüklerinde bir su kırbası vardı. Susadım, onu alıp su içtim ve yine yerine koydum. Geldiklerinde sorun bakalım, kırbada suyu bulmuşlar mı? buyurdu. Bu da diğer bir delildir. dediler. Sonra sayılarını, yüklerini, şekillerini sordular. Bu defa da Resûlullâh a (s.a.v.) kervan gösteriliverdi ve sorduklarının hepsini haber verdi: İçlerinde falan ve filân, önde karamtık beyaz bir deve üzerinde dikilmiş iki büyük çuval olduğu halde filân gün güneşin doğuşuyla beraber gelirler. buyurdu. Bu da diğer bir delildir. dediler. O gün hızla tepeye doğru çıktılar. Güneş ne zaman doğacak da onu yalancı çıkaracağız diye bakıyorlardı. Derken içlerinden birisi Güneş doğdu. diye haykırdı, diğer birisi de İşte kervan geliyor, önünde karamtık beyaz deve ve içlerinde falan ve filan da var, tıpkı dediği gibi. dedi. Böyle iken yine îmân etmediler de Bu apaçık bir sihirdir. dediler. ( Elmalılı Tefsîri, İsrâ sûresi, âyet 1)
CUMA GÜNLERİN EFENDİSİDİR Cebrâil Aleyhisselam cuma gününün, Allâhü Teâlâ tarafından Peygamberimize ve ümmetine bir bayram kılındığını, ayrıca melekler katında da günlerin efendisi olduğunu bildirmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: Allâhü Teâlâ her cuma günü altı yüz bin kişiyi cehennemden âzad eder. Cuma günü vefat eden kimseye Allâhü Teâlâ şehid sevabı yazar ve onu kabir fitnesinden muhafaza eder. Cuma gününden daha faziletli bir gün üzerine güneş ne doğar ne de batar. Muhakkak cuma günü, günlerin efendisidir. Allâhü Teâlâ katında Kurban ve Ramazan bayramı günlerinden daha büyüktür. O günde beş haslet vardır: Allâhü Teâlâ, Âdem Aleyhisselâm'ı o günde yarattı, Cennetten yeryüzüne o günde indirdi ve o günde vefat ettirdi. Cuma gününde öyle bir zaman vardır ki bir kul o anda haram bir şey istemedikçe muhakkak Allâhü Teâlâ onun isteğini verir; duâsını kabul eder. Kıyamet de, cuma günü kopacaktır. Bu yüzden mukarreb melekler, gökler, yerler, rüzgâr, dağlar ve denizler hepsi cuma gününden korkarlar. (İbn-i Mace) Hazret-i Ka'b'dan (radıyallâhü anh): Allâhü Teâlâ beldelerden Mekke'yi, aylardan Ramazan'ı, günlerden cumayı fazîletli kılmıştır.