İKTİSADİ HAYATIN DEĞİŞİMİ VE KAYIP MESLEKİ KODLAR ÜZERİNE SOSYOLOJİK BİR ÇÖZÜMLEME: ZONGULDAK / BARTIN / KARABÜK ÖRNEĞİ

Benzer belgeler
T.C. BATI KARADENİZ KALKINMA AJANSI Genel Sekreterlik. Sayı : Konu : 12. Kalkınma Kurulu Toplantısı Hk. 16/03/2015 İLGİLİ MAKAMA

İstanbul Politikalar Merkezi. FUAT KEYMAN 13 Mayıs 2017

ULUSAL ÖLÇEKTE GELIŞME STRATEJISINDE TRC 2 BÖLGESI NASIL TANIMLANIYOR?

COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir.

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS

ZORUNLU GÖÇLER, SÜRGÜNLER VE YOL HİKAYELERİ: ULUPAMİR KIRGIZLARI ÖRNEĞİ ZORUNLU GÖÇLER, SÜRGÜNLER VE YOL HİKAYELERİ: ULUPAMİR KIRGIZLARI ÖRNEĞİ

BATI KARADENİZ BÖLGESİ

DÜNYA MOBİLYA İHRACATI

Sanayi kuruluşlarının ayrımı

TORBALI TİCARET ODASI MOBİLYA SEKTÖR ANALİZİ

Çalışma alanları. 19 kasım 2012

4. Ünite ÜRETTİKLERİMİZ

Üretimde iş bölümünün ortaya çıkması, üretilen ürün miktarının artmasına neden olmuştur.

Sanayi Devriminin Toplumsal Etkileri

1844 te kimlik belgesi vermek amacıyla sayım yapılmıştır. Bu dönemde Anadolu da nüfus yaklaşık 10 milyondur.

Aksaray Üniversitesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü

İZMİR BÖLGE PLANI İLÇE LANSMAN SÜRECİ GAZİEMİR SONUÇ RAPORU

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

GİRİŞ-1 BİRİNCİ BÖLÜM KAYSERİ NİN COĞRAFİK, DEMOGRAFİK, SOSYO-KÜLTÜREL YAPISI KAYSERİ KAYSERİ NİN COĞRAFİK, DEMOGRAFİK,

BÖLGE VE NÜFUSUN GENEL DURUMU. Doç.Dr.Tufan BAL

MALİ DESTEK PROGRAMI SAMSUN

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş )

BÖLGE PLANI SÜRECİ Eskişehir Turizm İhtisas Komisyonu Toplantısı Anadolu Üniversitesi

AVUSTURYA VE MACARİSTAN DA TAHIL VE UN PAZARI

VI.ETAP ÇARŞI CADDESİ

İzmir Bölge Planı. İlçe Toplantıları Seferihisar Özet Raporu

BALIKESİR de. Yatırım Yapmak İçin 101 Neden

TARIM: Ülkemizde farklı iklim özellikleri görülmesi farklı tarım ürünlerinin yetişmesine sebep olmaktadır.

Türkiye de işsizler artık daha yaşlı

BATI İÇEL KIYI KESİMİ - MERSİN MELLEÇ TURİZM MERKEZİ 1/ ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ PLAN AÇIKLAMA RAPORU

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım 2012

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat

BATI KARADENİZ BÖLGESİ

EGE BÖLGESİ İLLERİ EKONOMİK GÖRÜNÜM

Soru Sınıf ve Nu: Müfredat sınıf YGS Harita Bilgisi-Arazi Rehberimiz: İzohipsler

MİLAS TAKİ KENTLEŞME SÜRECİNİN TÜRKİYE GENELİNDEN FARKLILAŞMASI VE NEDENLERİ

Şekil 1: Planlama Alanının Bölgedeki Konumu

Günümüzdeki ilke ve kuralları belirlenmiş evlilik temeline dayanan aile kurumu yaklaşık 4000 yıllık bir geçmişe sahiptir. (Özgüven, 2009, s.25).

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

TURİZM SOSYOLOJİSİ SOS1019U KISA ÖZET

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Kapsamına Giren Kurum ve Kuruluşların Girdikleri Hizmet Kollarının Belirlenmesine İlişkin Yönetmelik

Kırsal Alan ve Özellikleri, Kırsal Kalkınmanın Tanımı ve Önemi. Doç.Dr.Tufan BAL

Neden Malatya ya yatırım yapmalı

SİLİVRİ 2014 PAYDAŞ ANALİZİ

İzmir Bölge Planı. İlçe Toplantıları Kınık Özet Raporu

Doğu ve Batı Mekânsal Tasarım Sürecinin Aktif Yaşlanma Açısından Ele Alınışı

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 24516

BASIN DUYURUSU ENFLASYONDAKİ GELİŞMELER VE 2001 YILI NA BAKIŞ

SOSYOLOJİ DERSİ 2.ÜNİTE TOPLUMSAL YAPI

KAVAK - SÖĞÜT MEYVE DİĞER TARLA Tablo 2

ESNAF VE SANATKAR KAVRAMINDA EMEK VE SERMAYE UNSURLARININ ÖNEMİ

ÇANKAYA BELEDİYESİ KIRSAL KALKINMA PROJESİ ONURLU VE DÜZENLİ TOKLUK İÇİN KIR KENT BARIŞI

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

BÖLGE PLANI SÜRECİ Bursa Turizm İhtisas Komisyonu Toplantısı

YAYLALARDAKİ ARAZİ KULLANIM DEĞİŞİMİNİN CBS İLE İZLENMESİ: TRABZON ÖRNEĞİ. Yrd. Doç. Dr. Mustafa ATASOY

Sürdürülebilir Kırsal Planlamada Doğa Turizmi ve Yerellik

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ULUSAL BİLDİRİMLERİNİN HAZIRLANMASI PROJESİ 6. ULUSAL BİLDİRİM TURİZM BÖLÜMÜ

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

Daha sonra katılımcı firmalar tarafından sektör hakkında görüş alışverişinde bulunularak, sektöre ait sorun ve çözüm önerileri dile getirildi.

Çaldıran daha önceleri Muradiye İlçesinin bir kazası konumundayken 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe statüsüne yükselmiştir.

6. BÖLÜM: BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

COĞRAFİ İŞARETLİ ÜRÜNLER

EKONOMİK GELİŞMELER Haziran 2012

sonra Türkiye deki şehirli nüfus, toplam nüfusun yarısını geçmiştir. TÜİK in 2017 verilerine göre şehirli nüfus oranı %92,5 dir.

PARK-BAHÇE VE PEYZAJ MİMARİSİ

2016 Ankara Mali Destek Hibeleri

OLAĞAN MECLİS TOPLANTISI

Kaynak : CIA World Factbook

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

ŞEHİR YÖNETİMİ Şubat 2018

KIRIKKALE KIRIKKALE YATIRIM DESTEK OFİSİ

TÜRKİYE KIRSALINDA KADIN

İktisat Tarihi II. I. Hafta

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti. Ülkesel Fizik Planı. Bölüm III. Vizyon, Amaç ve Hedefler (Tasarı)

İnsan-Mekân İlişkisi Bağlamında Yaşlı Dostu Mekânlar

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ VE DİYARBAKIR

ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ ARAŞTIRMA PROJELERİ YARIŞMASI ŞENKAYA İLÇE MERKEZİNİN MEKAN OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ PROJESİ ONUR PARLAK TUĞÇE YAĞIZ

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

EKONOMİK GELİŞMELER Ağustos 2012

PEYZAJ MİMARLIĞI VE PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ

BURSA DA İLK 250 ŞİRKET VE İSTİHDAM

DENİZ TURİZMİNİN GELİŞİMİ İÇİN YÖNETİŞİM İHTİYACI: BODRUM BÖLGESİNDE NİTEL BİR ARAŞTIRMA. 24 Şubat 2018

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

TÜRKİYE TURİZM PİYASALARI 2010-(Balıkesir)

T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI

Bu sayfayı isim_soyisim_bolum_örnek1 şeklinde kaydederek web sitesine upload edin

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ VE DİYARBAKIR

BULGARİSTAN ÜLKE RAPORU

PEYZAJ MİMARLIĞI ANABİLİM DALI

EK 10 YENİDEN YERLEŞİM EYLEM PLANI FORMATI

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

ORMANCILIK POLİTİKASI AMAÇ VE ARAÇLARI

AĞAÇ VE ORMAN ÜRÜNLERİ RAPORU

Güzelbahçe İlçe Raporu

İspanya ve Portekiz de Tahıl ve Un Pazarı

EKONOMİK GELİŞMELER Eylül

AHMETLER İLKOKULU. Okul Binası

Transkript:

The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/jasss3346 Number: 48, p. 27-45, Summer II 2016 Yayın Süreci Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date - Yayınlanma Tarihi / The Published Date 14.02.2016 15.08.2016 İKTİSADİ HAYATIN DEĞİŞİMİ VE KAYIP MESLEKİ KODLAR ÜZERİNE SOSYOLOJİK BİR ÇÖZÜMLEME: ZONGULDAK / BARTIN / KARABÜK ÖRNEĞİ A SOCIOLOGICAL ANALYSIS ON THE CHANGE OF ECONOMIC LIFE AND THE CODES OF LOST PROFESSIONS: IN THE SAMPLE OF ZONGULDAK / BARTIN / KARABÜK Doç. Dr. Adem SAĞIR Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öz Geleneksel dönemden modern döneme geçişin önemli parametrelerinden birisi sanayileşme olgusudur. Sanayileşme ekonomik, sosyal ve kültürel değişimleri beraberinde getirir. Ayrıca toplumsal kimlikleri de ürettiği yeni hayat biçimleri üzerinden tanımlamaktadır. Değişen toplumsal yapının en dikkat çekici yönü ise geleneksel döneme ait olan gerçekliklerin kaybolması ve birer nostaljiye dönüşmesidir. Hazırlanmış olan çalışma, üç ana başlık etrafında sanayileşme sonrası gelinen konumu ve sonuçları Cumhuriyet Kentleri bağlamında çözümlemiştir. Bu başlıklardan ilki, Cumhuriyet döneminin ve sonrasındaki kalkınma sürecinin en önemli ayaklarından birisi olan ağır sanayinin izlerini sosyolojik açıdan geçmişten bugüne etkileri/sonuçlarıyla birlikte sürmektir. Burada iki sunum biçiminin iç içe geçirilmesi tasarlanmıştır. Bu bağlama göre, sanayi toplumu metaforuna uygun bir biçimde göç alan ve sosyo-ekonomik açıdan yarattığı kentsel kimliklerle dikkat çeken Karabük ve Zonguldak, bugün dışarıya verdiği göçlerle bölgede geri kalmışlığın olup olmadığını tartışmaya açmasıyla birlikte değerlendirilmiştir. Çalışmanın diğer bir ayağı bölgede yeralan ormancılık mesleğinin bir uzantısı olarak yapılan sosyo-ekonomik bağlantıları keşfetmektir. Çalışmanın son başlığında ise el sanatları ve çeşitli mesleki zanaatlarda yaşanan sosyo-ekonomik kayıplar, sebep ve sonuçlarıyla sosyolojik açıdan betimlenmiştir. Çalışmanın başlıca amaçlarından birisi bölgenin bugün kendi içerisinde yaşadığı geri kalmışlığı ile Cumhuriyet dönemindeki kalkınma dinamiği olmaklığını karşılaştırmalı incelemektir. Çalışmanın sonucu açısından bölgedeki genel değişimlere paralel gerçekleşen göçler ve buna bağlı olarak ortaya çıkan dönüşümler, Cumhuriyet dönemi Türkiye sinde kalkınmanın ana kaynağı, günümüzde ise sosyo-ekonomik durgunluğun temel sebepleri olması bakımından önemli birer gösterge kabul edilmiştir.

28 Adem SAĞIR Anahtar Kelimeler: Sanayileşme, Cumhuriyet Kenti, Bartın, Karabük, Zonguldak, Havza-i Fahmiye Abstract Industrialization is a phenomenon which is one of the most important parameters of the transition from traditional to modern times. Industrialization brings economic, social and cultural changes. It also defines social identities through new ways of life that it has created. The most striking aspect of the changing social structure is that the realities belonging to the traditional period have disappeared and they have turned into nostalgia. In the study, the point arrived at after industrialization in Turkey and its results have been described around three main topics. The first of these titles is to investigate the traces of heavy industry sociologically in republican period which is the most important pillars of the process of development. Here it is planned to nest the two presentation formats. In this context; Karabük and Zonguldak, which were migrationreceiving cities at the beginning of republican period according to metaphors of industrial society, can be assessed as emigrant cities today; that s why nowadays it is open to discuss whether they are backward or not. Another pillar of the study is to search the connections of socio-economic extensions in the forestry of the region. The final title of the work is handicraft in the region. In this context, socio-economic losses in handicraft and several vocational crafts have been described sociologically with their reasons and results. One of the main claims of the study is to analyze the backwardness of the area and its being the dynamics of development in the Republican era comparatively. Migrations taking place in parallel with the general changes in the region and the changes based on these migrations have been accepted as an essential indicator because they were not only the main source of development in the Republican era in Turkey, but also they are the major reasons of not being able to develop today. Keywords: Industrialization, The Republic City, Bartın, Karabük, Zonguldak, Havza-i Fahmiye 1. Giriş Toplumsal değişme söz konusu olduğunda, değişimin kimliklerden mekânlara, sosyal ilişkilerden kültürel göstergelere kadar birçok alanda etkisinin izlerini sürmek mümkündür. Günümüzde toplumsal değişmelerin gerçekleşmesinde birçok faktörün etkili olduğu görülür. Küreselleşme, göçler, teknolojik değişmeler, bilimsel gelişmeler, kitle iletişim araçları vb. gibi birçok başlığı, değişimlerin temel itici gücü olarak sıralamak mümkündür. Burada dikkat çekilmesi gereken önemli noktalardan birisi değişimin üzerine yaptığı baskıya karşı toplumun verdiği tepkilerin biçimleridir. Bu tepkiler değişime uyum şeklinde olduğu gibi değişime direnç yönünde de olabilmektedir. Uyum, topluluğun var olan değişimlere süreç içerisinde ayak uydurabilme becerisini yansıtmaktadır. Direnç mekanizmaları ise topluluğun kültürel gösterge kayıplarına karşı takındığı olumlu veya olumsuz tutumları ifade etmektedir. Her iki tepkinin ortak noktası değişimin bir defa başladığında geri döndürülemez bir gerçekliğe karşılık gelmesidir. Sanayileşme, 18.yüzyıldan itibaren toplumsal değişmelerin önemli bir dinamiği olmuştur. Göçlerle birlikte kentsel mekânların yeniden şekillendiği, süreçle birlikte de geleneksel kültürden modern kültüre doğru bir geçiş yaşandığı görülür. Tarımsal üretimden fabrika üretime geçiş, mesleki kültürün de değişmesine sebep olmuştur. Bu çalışmaya konu olması bakımından iktisadi hayat ve meslek kültürü, Türkiye de hem tarihsel bir belleği yansıtması hem de sanayileşmenin getirdiği değişimleri göstermesi bağlamında dikkate değer bulunmuıştur. Cumhuriyet tarihinin önemli merkezlerinden birisi olarak gelişmeye başlayan Batı Karadeniz Bölge-

İktisadi Hayatın Değişimi Ve Kayıp Mesleki Kodlar Üzerine Sosyolojik Bir Çözümleme: Zonguldak/Bartın/Kar 29 si nde yer alan üç il -Karabük, Zonguldak, Bartın- çalışmanın örneklemi olarak belirlenmiştir. Ağır sanayinin merkezi olarak ön plana çıkan merkezler, aynı zamanda Cumhuriyet Kenti olgusuyla Türkiye nin sosyoekonomik hayatında belirgin izler bırakmıştır. Cumhuriyet kenti kavramı, Türkiye Cumhuriyeti nin kuruluşundan itibaren sosyoekonomik kalkınmada her yönüyle örnek olmuş veya gösterilmiş yerleşim yerlerine atıf yapmak için kullanılan bir nitelemedir. 1930-1980 arası dönem dikkate alındığında Cumhuriyet Kenti metaforu aynı zamanda sosyal hayat, kültürel ve ekonomik değişim süreçleriyle birlikte kalkınma sürecine giren Türkiye nin fotoğrafını yansıtması bakımından vurgulanmaya değerdir. Kavram içerisinde, değişim sürecine giren bir toplumun sosyal hayatından kültürel hayatına, ekonomik ilişkilerinden mekânsal değişimlere kadar birçok gerçeklik barındırmaktadır. Bu bağlamdan hareketle çalışmanın merkezine izleri hala sürülebilen kent kimlikleriyle Zonguldak, Karabük ve Bartın dâhil edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti nin kuruluşundan günümüze, madenciliğin ve ağır sanayinin merkezi konumunda olan bölge, aynı zamanda ormancılık ve buna bağlı olarak ortaya çıkan iş kolları başta olmak üzere el sanatlarının, mesleki zanaatların, haddanelerin, balıkçılığın, ahşap işlemeciliğin de başlıca yerlerinden birisi olmuştur. Bu çeşitlilik aynı zamanda, bugün dahi izleri sürülebilen bir meslek kültürünün de oluşumuna kaynaklık etmiştir. Bu noktadan alarak adı geçen illerin, günümüzde içerisinde olduğu sosyal ve ekonomik şartlarla ilişkili olarak tarihsel bir anlatısını sunma çabası, bu çalışmanın ana odaklarından birisi olmuştur. Bahse konu olan anlatıya tarihselliğin atfedilmesi, iktisadi hayatın geçmişe kıyasla gerilediği ve birçok meslek kültürünün kaybolduğu bir duruma atıf yapma kaygısıyla kullanılmıştır. Hazırlanmış olan çalışmada üç ana başlık etrafında gelinen konum ve sonuçlar betimlenmeye çalışılmıştır. Bu başlıklardan ilki, Cumhuriyet döneminin ve sonrasındaki kalkınma sürecinin önemli ayaklarından birisi ağır sanayinin izlerini, geçmişten bugüne etkileri/sonuçlarıyla birlikte sürmektir. Burada iki sunum biçiminin iç içe geçirilmesi tasarlanmıştır. Buna göre sanayi toplumu metaforuna uygun bir biçimde sürekli göç alan ve sosyo-ekonomik açıdan yarattığı kentsel kimliklerle Türkiye nin önemli merkezlerinden ikisi olan Karabük ve Zonguldak, bugün dışarıya verdiği göçlerle bölgede geri kalmışlığın olup olmadığının da tartışmaya açmasıyla iç içe değerlendirilmiştir. Çalışmanın diğer bir ayağı bölgede yer alan ormancılık mesleğinin bir uzantısı olarak ortaya çıkan sosyo-ekonomik bağlantıları keşfetmektir. Halen varlığını sürdüren orman köyleri, bu bağlamda çalışmanın diğer bir odak noktasıdır. Burada amaç, ormancılıkla uğraşan köylerde hayatın ilerleme ve gerileme noktalarını tespit edebilme kaygısıdır. Bu başlığı bir önceki başlıkla ilişkilendiren temel bağlantı ise geçmişte sanayi üretiminin önemli kaynaklarından birisi olan orman köylerinin, günümüzde sosyo-ekonomik değerini yitirdiği ve sürekli göç veren bir dinamiğe sahipliği olmuştur. Çalışmanın son başlığında ise el sanatları ve çeşitli mesleki zanaatlarda yaşanan sosyo-ekonomik kayıplar, sebep ve sonuçlarıyla betimlenmiştir. Burada ise kayıpları görselleştirmek için üç ana mekân tercih edilmiştir. İlki Zonguldak/Devrek te uzun yıllar, bölgenin dinamiklerden birisi olan bastonculuk, ikincisi Bartın/Kurucaşile de geçmişten bugüne sürdürülen ahşap tekne, gemi ve yat yapımcılığı, sonuncusu ise Karabük/Safranbolu da ise geleneksel el zanaatlarının sürdürülebilirliğidir. Çalışmanın başlıca iddialarından birisi bölgenin bugün kendi içerisinde yaşadığı geri kalmışlığı, Cumhuriyet dönemindeki kalkınma dinamiği olmaklığı bakımından karşılaştırmalı incelemektir. Sanayi üretimi karşısında meslek kültürlerinin kayboluşu ve bölgenin kültürel kimliklerinin kayıp bir hal-

30 Adem SAĞIR kaya dönüş hikâyesinin betimlenmesi ise bir diğer iddiayı yansıtmaktadır. Çalışmanın sonucu açısından bölgedeki genel değişimlerle paralel bir şekilde gerçekleşen göçler ve buna bağlı ortaya çıkan dönüşümler, bölgenin Cumhuriyet dönemi Türkiye sinde kalkınmanın ana kaynağı, günümüzde ise geri kalmışlığının temel sebepleri olması bakımından önemli bir gösterge kabul edilmiştir. 2. Cumhuriyet Kenti Bağlamında Sanayileşmenin Kültürel Kodları 18.yüzyılda İngiltere de başlayan, daha sonra bütün Avrupa ya yayılan bir değişim ve dönüşüm sürecinin adı kabul edilen sanayileşme; ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel sonuçlarıyla birlikte değerlendirildiğinde başlı başına sosyolojik bir vaka olduğu anlaşılır. Sanayileşmeyi önemli kılan ölçütler, göç ve buna bağlı olarak ortaya çıkan kentleşmedir. Burada hareketle sanayileşmeyi, bahsi geçen bu iki ölçütü toplumsal hayatın bir gerçeğine dönüştürmesi olarak tanımlamak da mümkündür. Çünkü göçler, kırsal alanlardan tarım uğraşısını bırakarak kentlere doğru akan insan yığınlarını gündeme getirmiştir. Bu kitleler, aynı zamanda sosyal ilişkilerden kültürel hayata, mekânsal değişimlerden siyasi değişimlere kadar birçok alanda değişimin ana aktörleri olarak rol almaya başlamışlardır. Kentleşme kavramı ise aynı kitlelerin kendilerine açtıkları yaşam alanlarıyla gündeme gelmiş, varolan kültürel ve sosyal dokunun üzerine yenilerinin eklemlenmesiyle kendisini meşrulaştırmıştır. Bu eklemeler, kuşkusuz mekânsal alanın tarihle bağının kopmasına ve geleneksel hayatın ya da kültürel kodların çözülmesine kaynaklık etmiştir. Türkiye, dünyada olduğu gibi aynı süreçleri yaşamış ve değişimlerden etkilenmiş bir toplumsal değişme sürecine sahiptir. Türkiye de özellikle 1930 sonrası kentsel dokuyu belirleyen en temel süreçler, kuşkusuz sanayileşme, sanayileşmenin getirdiği göçler ve her ikisinin de yarattığı değişimler olmuştur. Sanayileşme ve göçler, mekânların biçimlenmesinden sosyal hayatın değişmesine, kültürel sentezlerden kimlik farklılıklarına kadar pek çok sonucun ortaya çıkmasını etkileyen nedenlerin başında yer almıştır. 1920 li yıllarda yaklaşık 13 milyon nüfusa sahip gelişmemiş bir tarım ülkesi görünümünde olan Türkiye, köylü oranının yaklaşık %85 lere yakın olduğu bir konumdadır (Silier, 1981). Bu dönemin en belirgin iki özelliği vardır. Birincisi İzmir ve İstanbul da yoğunlaşan sanayinin yok denecek kadar az olmasıdır (Altan, 1986). İkincisi ise Osmanlı dan devralınan yükümlülüklerdir. Savaşların etkisiyle üretim azalmış, enflasyon üst seviyelerde ve en önemlisi de savaşlar nedeniyle eğitilmiş insan gücünün büyük bir bölümünün yitirildiği bir dönem olmuştur. Buradan bakıldığında yeni kurulmuş olan Cumhuriyet Türkiye sinin, Osmanlı dan devraldığı ve içerisinde yer aldığı sosyal ve ekonomik mirasın oldukça karamsar bir tablo çizdiği görülmektedir. Kalkınmaya dönük ekonomik politikaların belirlenmesinde 1923 yılında İzmir de yapılan I. Türkiye İktisat Kongresi önemli bir adım olmuştur. Atatürk ün bu kongrede yaptığı konuşma ve kongre sırasında alınan kararlar, ekonomik gelişme ve ağır sanayi hamlesinin uygulanmasında belirleyici olmuştur. Her ne kadar ana çizgileriyle dileklerden ibaret olsa da, bu dönemin başlangıcında egemen olan iktisadi felsefeyi ve görüşleri temsil etmesi bakımından (Boratav, 1988) İzmir İktisat Kongresi oldukça önemli kabul edilmiştir. 1929 yılındaki dünya ekonomik buhranının etkisiyle devletçiliğin aktif olarak uygulandığı bir sanayileşme ve kalkınma hamlesinin başlatıldığı görülmektedir. Özellikle 1934-1938 yılları arasında uygulanan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı döneminde, Zonguldak Kömür Şirketi ve İzmir Telefon Şirketi gibi şirketlerin kamulaştırıldığı ve yerli hammaddeyi kullanacak sanayi kuruluşlarının teşvik edildiği bir dönem olmuştur (Bkz. Yücel, 2014). Aynı yıllarda Karabük ü ağır sanayinin önemli merkezlerinden birisi haline getirecek Demir Çelik Fabrikaları kurulmuştur. Cumhuriyet tarihi boyunca hem Zonguldak hem de Karabük, Türkiye nin kalkınmasında tarihi bir rol almış ve günümüzde hala

İktisadi Hayatın Değişimi Ve Kayıp Mesleki Kodlar Üzerine Sosyolojik Bir Çözümleme: Zonguldak/Bartın/Kar 31 Cumhuriyet Kenti olarak kabul edilmektedir. Karabük te ağır sanayinin gelişimine ve şehirde yarattığı etkilere bakıldığında karşımıza çıkan noktaları şu şekilde betimlemek mümkündür. Türkiye de demir çelik sanayisinin kurulmasına yönelik ilk girişimlere İktisat Vekâleti tarafından 1925 yılında başlanmıştır. Bu amaçla Avrupa dan getirtilen uzmanlara Türkiye deki maden yatakları incelettirilmiş, 29 Mart 1926 tarihinde ise demir sanayisinin tesisine dair ilk kanun resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Demir Çelik sanayisinin kuruluş yerinin saptanması ve diğer sorunlarının incelenmesi için ise Sümerbank ve Erkan-ı Harbiye temsilcilerinin ortaklaşa yürüttükleri çalışma ile gerekli koşullar her yönüyle araştırılmış ve Türkiye nin ilk entegre demir-çelik sanayisinin; maden kömürü havzasına ve sahile yakınlığı, demiryolu güzergahında yer alması, jeolojik bakımdan ağır endüstrinin kurulmasına elverişli olması ve stratejik uygunluğu nedeniyle 13 hanelik Karabük Köyü nde kurulmasına karar verilmiştir. Karabük Demir-Çelik Fabrikaları 6 Haziran 1939 dan itibaren işletmeye açılmıştır. Demir-Çelik İşletmesinin en önemli özelliği Zonguldak havzasıyla entegre olması ve ülkenin dört bir köşesindeki tersane, liman, baraj, petrokimya tesisi, köprü, spor salonu ve en önemlisi de endüstriyel tesislerin proje, imalat ve montajının gerçekleştirmiş olmasıdır. Böylece fabrikanın adı tarih boyunca fabrikalar kuran fabrika olarak kalmıştır. Nitekim Ereğli- Demir Çelik İşletmeleri ve İskenderun Demir Çelik İşletmeleri de Karabük teki işletmenin uzantısı ve desteğiyle kurulmuş, böylece Türkiye nin sanayileşmesinde önemli bir parametre olmuştur. 1 Karabük, uzun yıllar Türkiye nin farklı yerlerinden aldığı göçlerle de insanların önemli yerleşim mekânlarından birisi olmuştur. Değişimin oldukça hızlı olması ve kentleşmenin düzensiz olması nedeniyle 1 Daha detaylı bilgi için bkz. http://www.tdci.gov.tr/html/tarihce.html, Erişim Tarihi:09.08.2015 geleneksel hayat üzerinde negatif etkiler yaratmıştır. 1994 yılında Demir Çelik İşletmeleri nin özelleştirilmesiyle birlikte işgücü alımları azalmış ve Karabük ün diğer şehirlere göç vermeye başladığı görülmüştür. Zonguldak da Taş Kömürü İşletmeleri nin oldukça yoğun çalıştığı dönemde Türkiye nin farklı yerlerinden göçler almış, ancak zamanla işletmenin hantallaşması ve maden yataklarının eski değerini kaybetmesi nedeniyle sosyoekonomik hayat gerilemeye başlamıştır. Artık Zonguldak da Karabük gibi göç veren bir şehir görünümüne bürünmüştür. Zonguldak, Batı Karadeniz bölgesinde bulunmakta ve sahip olduğu limanla da yıllardır Türkiye nin Karadeniz ülkeleriyle arasında yaptığı deniz ticaretinde önemli bir yere sahip olmuştur. Karabük te kurulan Demir-Çelik Endüstrisi ve Ereğli-Demir-Çelik fabrikaların üretimlerinin dışarıya ve iç piyasaya gönderilmesi hususunda da önemli bir liman şehri konumdadır. Ayrıca Türkiye nin zengin taş kömürü madenlerini barındırır. 1829 yılında başlayan kömür işletmeciliğinin geçmişten bugüne devam ettirildiği ve uzun bir süre kömür işletmeciliğinin Zonguldak için vazgeçilmez kaynaklardan birisi olduğu görülür. Demir-Çelik ve Enerji Sanayisinin kömür ihtiyacının karşılanmasına yönelik kömür havzaları 1940 lı yıllarda genişletilmiş ve maden işletmeleri Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ) bünyesinde toplanmıştır. Uzun yıllar Zonguldak ve bölgenin sosyoekonomik hayatı bu alan üzerinde yükselmiştir. 1982 yılında Türkiye Taş Kömürü Kurumu Genel Müdürlüğü kurulmuş, Armutçuk, Amasra, Kozlu, Üzülmez ve Karadon Taş Kömürü İşletmeleri Müesseseleri bu kurumun bünyesinde yer almıştır. Ancak günümüzde geçim kaynaklarının sadece taş kömürüne odaklaması ve taş kömürü stoklarının da belli bir doygunluğa erişmesinden dolayı şehirdeki nüfusun gittikçe gerilediği görülmektedir. Bunun sonucunda çevre illere ve büyükşehirlere doğru bir göç hareketi başlamıştır. Zon-

32 Adem SAĞIR guldak ın bir diğer önemli özelliği ise Havza-i Fahmiye sayılmasıydı. Osmanlıca kömür havzası (bölgesi) adına gelen Havza-i Fahmiye, Zonguldak ta kömür bulununca bölgenin bu isimle anılmaya başlamasıyla birlikte yaygınlık kazanmıştır. Arkasında bu bölge ile ilgili bir irade-i samiyye (Başbakanlık Tezkeresi) çıkarılmıştır. Havzai Fahmiye olarak bilinene taşkömürü havzasının sınırları 17 Ocak 1910 tarih ve 289 sayılı teskere-i samiyye (sadaret teskeresi) ile belirlenmiş olup, daha sonra bu sınır 1958 tarihinde bakanlar kurulu kararı ile genişletilmiştir. Bu sınırlar dâhilinde kalan taşınmaz mallar hazine adına tescil edilmiştir. Bu sahada zilyetlik (fiili hakimiyetlik) yoluyla taşınmaz mal edinilmesi 1986 yılına kadar yasaklanmıştır. Doğuda Cide (Kastamonu) Batıda Karadeniz Ereğli (Zonguldak) arasında yaklaşık 200 kilometrelik kıyı şeridi boyunca 13.350 kilometrekarelik bir saha içince özel mülk sahibi olabilmek için taşınmazın 1910 tarihinden önce edinilmiş olması gerekiyordu. Teorik olarak neredeyse özel mülk yok gibiydi. 2 Zonguldak ve Karabük ile kıyaslandığında Bartın ın sosyo-değişimi daha yavaştır. Bartın ın bir kıyı kenti olarak bilinir. Tarım, özellikle kırsal kesimde yaşayan halkın temel geçim kaynağı olarak ön plana çıkmaktadır. Çiftçilik, ormancılık ve balıkçılık da sosyoekonomik hayatın önemli besleyicileridir (Arslan & Takım, 2013). Ayrıca Bartın ın bir ilçesi olan Amasra nın da kıyı turizmiyle kentin değişiminde belirgin bir etki yarattığı görülmektedir. Ereğli-Amasra kıyı şeridindeki taşkömürünün öyküsü ise 1840 lı yıllarda başlamıştır. Sakaoğlu nun (1987: 135) aktardığı bilgilere göre havzada işletmeye açılan ilk kömür ocakları Amasra nın Dökük mevkiindedir. Havzada 1880 li yıllarda artan üretim ve çoğalan ocaklar, yabancı işçilerin yanı sıra, 2 Konuyla ilişkili olarak basına yansımış birçok habere ve bilgiye rastlamak mümkündür. Bu yasanın en önemli etkisini Zonguldak için kullanılan Tapusuz Şehir ifadesinde bulmak ihtimal dâhilindedir. Daha ayrıntılı bilgi için bkz. http://www.tkgm.gov.tr/sites/default/files/icerik/ekleri/4-3-2-91-3811-3826.doc, kömür işlerinde çalışmak isteyen yerel halk için de bir istihdam sahası haline gelirken, çevrede yer alan ormanlar da maden direği ihtiyacıyla kullanılmaya başlanmıştır. Kuşkusuz Bartın ve çevresine gerçekleşen göçler de burada belirgin değişimler yaratmıştır. Bu göçlerin belirleyici olduğu dönemler 1970 ile 1990 yılları arası olmuştur. Mekansal olarak sosyo-ekonomik hayatın değişimine bakıldığında örneğin 1940 a kadar ocakların çevresinde işletmeciler ve özel şahıslar tarafından lokanta, kahvehane, bakkal gibi çeşitli tesislerin yapıldığı görülmektedir (Akt. Özdemir, 2007). Çalışmanın buraya kadar olan bölümünde Batı Karadeniz Bölgesinde yer alan iki önemli merkezler olan Karabük, Zonguldak ve Bartın ın Türkiye Cumhuriyeti nin sosyoekonomik tarihinde oynadığı role gönderme yapılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti tarihine bakıldığında kuruluş yıllarının devlet eliyle sanayileşme çabasından örülü olduğu görülmüştür. Devletçilik ilkesinin uygulamaya koyulduğu 1930 lu yıllar sonrası bu bağlamda en dikkat çekici dönem olmuştur. Türkiye nin değişiminde öncü bir rol modeli olan adı geçen şehirlerin, yıllardır üstlendiği misyona rağmen bugün göç veren şehirler arasında ilk sıralarda yer alması dikkat çeken bir paradoks olmuştur. Sanayileşmenin adı geçen bölgede yarattığı iktisadi değişimlere kültürel çerçeve çizilerek değinilmesinde de fayda vardır. 3. Araştırmanın Metodolojisi Bu makale, nitel bir araştırma olarak tasarlanmıştır. Çalışmada iki veri toplama tekniği kullanılmıştır. Bunlardan ilki doküman incelemesidir. Doküman incelemesi, araştırılması hedeflenen olgu veya olgular hakkında bilgi içeren yazılı materyallerin analizini kapsar ve hemen her araştırma için kaçınılmaz olan bir veri toplama tekniğidir (Yıldırım & Şimşek, 2006). Bu bağlamdan hareketle çalışmada ilk olarak kaynak taraması ile toplanan veriler kullanılmıştır. Araştırmanın diğer bir veri toplama tekniği ise derinlemesine mülakatlar ve farklı zamanlarda adı geçen merkezlerde yapılan gözlemlerdir. Ça-

İktisadi Hayatın Değişimi Ve Kayıp Mesleki Kodlar Üzerine Sosyolojik Bir Çözümleme: Zonguldak/Bartın/Kar 33 lışma kapsamında Karabük, Bartın ve Zonguldak ta Temmuz-2015 ile Eylül-2015 tarihleri arasında çeşitli zamanlarda kartopu örneklemle seçilmiş kişilerle mülakatlar yapılmış, bu mülakatlara destekleyici gözlemler gerçekleştirilmiştir. Örneklem sırasında adı geçen şehirlerin ana akım caddelerinde yer alan esnaflar tercih edilmiştir. Safranbolu da toplanan veriler de ekstradan ikili bir yol izleği takip edilmiştir. Birincisinde kayıp mesleki kodların izleri sürülmeye çalışılmış, bu konuda Sağır ın daha önce hazırlamış olduğu İktisadi Hayata Mezarlıklardan Bakmak başlıklı çalışması analize tabi tutulmuştur. Burada Safranbolu da eskiden olup, günümüzde kaybolan mesleklerin ve bu mesleklere ait kültürün izleri sürülmüştür. İkincil yol izleğinde ise Safranbolu nun yerli sakinleriyle araştırmacıların Ağustos- 2015 ayı içerisinde çeşitli zamanlarda yaptığı mülakat verileri kullanılmıştır. Zonguldak ın iktisadi hayatının geçmişten bugüne incelenmesinde doküman incelemesi birincil teknik olarak kullanılmakla birlikte adı geçen tarihlerde şehirde, maden işletmeciliği ile ilişkili dernekler, sendikalar ve esnaf ile yapılan mülakatlar kullanılmıştır. Kaybolan mesleki kültür bağlamında ise Devrek teki Bastoncular Çarşısı nda sanatlarını sürdürmeye çalışan son baston ustaları ile yapılan mülakat verileri kullanılmıştır. Bartın ın Zonguldak ve Karabük ile bütünleşik yapısı, ilin sosyo-ekonomik tarihinin izleri sürülürken sürekli karşımıza çıkmıştır. Bu nedenle Bartın başlığı, kısmi olarak çalışmaya katılmıştır. Amasra nın geçmişten bugüne turizm ve balıkçılık potansiyeli, Ulus ilçesinin kırsal turizm özellikleri ve Kurucaşile de ise ahşap işleme ustalarıyla yapılan mülakat verileri kullanılmıştır. 4. Değişen İktisadi Hayat ve Kayıp Meslek Kodları Peşinde Bir Sosyolojik Gezinim Toplumsal değişme, toplulukları derinden sarsan bir etkiye sahiptir. Bu etki gücünü, değişimin bir defa başladığında geri döndürülemez oluşundan almaktadır. Toplumsal değişmenin tartışılmaya başlandığı yer ise toplumun değişme karşı oluşturduğu direnç noktaları/odaklarıdır. Değişime karşı direnen kesimlerin toplumsal kültürün yozlaştığı üzerine kurdukları argümanları kendi içlerinde tutarlı bir çerçeve oluştursa da; değişim karşıtlarının bile çoğunlukla değişimle yüzleşmek zorunda kaldıkları görülmektedir. Toplumda kayıplardan bahsedildiğinde eski, kendisini nostalji şeklinde açığa vurmakta ve bireyler tarafından eskinin yaşandığı mekânsal anlatılar üretilmektedir. Müzeler, mezarlıklar, anıtlar, tarihi eserler bu tür anlatıların somutlaştırılmış hikâyesidir. Ayrıca Türkiye de birçok tarihi yerde karşılaşan mesleklere göre isimlendirilmiş mekânsal ayrışmalar da bu anlatının bir başka hikâyesel bölümüdür. Değişimin en etkili kaynakları bilimsel-teknolojik ilerlemeler ve ekonomik unsurlardır. Bu iki faktörün somut maddi kültür üzerindeki etkisi oldukça yoğundur. Örneğin teknolojik gelişmeler, sanayi üretimi bir anda el emeğine dayalı mesleklerin toplumsal hayattan müzeye aktarıldığı bir sürece yol açabilir. Değişen ekonomik şartlar, işsizliğin de etkisiyle insanların göç etmelerine sebep olurken, varolan meslek halkaları kuşkusuz bu değişimden etkilenmektedir. Türkiye de kayıp mesleki kodların ve iktisadi hayatın izlerini bu şablon çerçevesinde sürmek mümkündür. 4.1. Zonguldak, Karabük ve Bartın da İktisadi Hayatın Panoraması Osmanlı döneminde küçük taşra kentlerinin Anadolu daki ekonomik yaşantı içindeki yeri ve önemi büyüktür. Bu yerleşmelerin birçoğu önemli ticaret merkezlerini birbirine bağlayan ticaret yolları üzerinde kurulmuştur. Bu yerler aynı zamanda malların yüklenip indirilmesi, belirli bir bölgenin soygunculara karşı güvenliğinin sağlanması ve güç koşullarda yapılan yorucu yolculuklarda konaklama olanağı vermesi açısından ticaret yolları üzerinde dikkate değer bir role sahip-

34 Adem SAĞIR tir. Buna ek olarak birçok küçük kent, işlevsel açıdan ticaret merkezleri arasında iş yapan tüccarlara dokumacılık, tabaklama, bakır işçiliği, semercilik ve yemenicilik gibi farklı meslek alanlarının gelişmesine imkân sağlamıştır. Safranbolu da geleneksel sanatların gelişmesinde kuşkusuz Osmanlı Devleti nin önemli etkisi olmuştur ki öncesinde Safranbolu nun ekonomik hayatı tarım ve hayvancılığa dayanmaktaydı. Osmanlı idaresi ile birlikte birçok el sanatı ve zanaat alanı gündeme gelmiştir. Özellikle Anadolu da yaygın bir şekilde karşımıza çıkan Ahilik teşkilatı Safranbolu da uygulanmaya başlamış ve kent merkezinde çeşitli meslek gruplarının çarşıları kurulmaya başlamıştır. Dönemin gereği olarak demircilik, semercilik, nalbantlık ve katırcılık geçerli meslek dalları olarak göze çarpmaktadır. Safranbolu nun aynı zamanda Kastamonu ya geçiş güzergâhında yer alması nedeniyle kervanlara hizmet veren nalbantlar özellikle dikkat çekmiştir. 16. yüzyılda kent ticaretinin merkezi Tucu Hanı dır. Bu dönemde dericiliğin yanı sıra dericilikle bütünleşmiş diğer meslek dalları da hızlı bir gelişme aşamasına girmiştir. Yine bununla birlikte Yemeniciler Çarşısı (Arasta) nın bu dönemde kurulduğu dikkat çekmektedir. Görüleceği üzere dönem dönem ortaya çıkan yeni ihtiyaçlar, farklı meslek kollarının Safranbolu da ortaya çıkmasına kaynaklık etmiştir. Safranbolu da Cinci Hanı nın yapılmasıyla birlikte ticaret hayatı farklı bir zeminde gelişerek devam etmiştir (Tunçözgür, 1999 ; Kütükçüoğlu, 2012 ; Altınay, 2010 ; Sağır, 2013). Cinci Hanı, ilk yapıldığında 60 oda, depo ve büyük bir ahırdan oluşmaktaydı. Cinci Hanı, o dönem Ankara da yer alan Kurşunlu Hanı ndan daha büyüktür. Bu han 17. yüzyıl ortalarında bölgeler arası ticaretle uğraşan yabancı tüccarların oda kiralayıp acente olarak kullandıkları bir şehir içi hanıdır. Aynı dönemde 70 binden fazla nüfusu olan Bursa da Pirinç Hanı benzer işlevi görmektedir. Nüfusu 6 binden fazla olmayan Safranbolu kentinde böyle bir hanın olması kentin ticaret hayatındaki önemini göstermesi bakımından dikkate değerdir. Bu dönemde şehirdeki temel üretim kolu dericiliktir. Bu yüzyılda dericilik üzerine esnaf örgütlenmeleri yoğundur. Bölgede deriyi işleyen tabakhaneler oldukça yaygın bir biçimde inşa edilmiştir. 18. yüzyılda Sadrazam İzzet Mehmet Paşa nın kente yatırımlarıyla birlikte ekonomik hayat oldukça canlanmıştır. Yaptırdığı dükkânlar ve vakıf hizmetleriyle birlikte sosyo-ekonomik hayatın değişmesinde ve gelişmesinde önemli bir isim olmuştur. Bu dönemde çarşıda meslek kollarının sokak sokak çarşıları kurulmuştur. Bu meslek kollarının çarşıları: semerciler, demirciler, saraçlar, aktarlar, boyacılar, kunduracılar, kasaplar, terciler, sebzeciler, kuyumcular gibi adlandırılmaktadır. Bu dönemde ihracatın da başladığı ve Bartın Limanı ndan İstanbul a üretilen ürünlerin gönderildiği tespit edilmiştir (Tunçözgür, 1999) Safranbolu da 19. yüzyıl ticaret hayatının en üst noktaya çıktığı bir dönem olarak göze çarpar. Bu dönemde kentte bulunan tabakhanelerin sayısı kaynaklarda 84 olarak verilmektedir. Bu dönemde kentte bulunan 1500 konuta karşın 945 dükkân, 61 kereste işleyen atölye, 84 tabakhane bulunurken, dericiliğe bağlı olarak gelişen tabaklama, dikicilik, ayakkabıcılık gibi mesleklerle de zengin sınıfların oluşmaya başladığı görülmektedir. 1926 yılında özellikle Rumların yoğun olarak oturdukları Kıranköy kesiminde evlerin bodrum katlarında bulunan şaraphanelerden, Safranbolu nun bağcılıkta da ön plana çıktığı ileri sürülebilir (Tunçözgür, 1999 ; Sağır, 2013). Hatta bu dönemde bağ eğlencelerinin ve festivallerinin de dikkat çektiği görülmektedir. Bu festival ve eğlencelerde insanlar bir araya gelir, maniler söylenir, fıkralar anlatılırdı. Böylece sosyal bir etkileşimin de bu eğlenceler etrafında ortaya çıktığı görülmektedir.

İktisadi Hayatın Değişimi Ve Kayıp Mesleki Kodlar Üzerine Sosyolojik Bir Çözümleme: Zonguldak/Bartın/Kar 35 Tablo 1. Karabük te Geleneksel Meslek Dallarının Görünümü Yemenicilik Debbağlık Kunduracılık Kavaflık Semercilik Saraçlık Deri Ticareti Nalbantlık Kasaplık Börekçilik Kebapçılık Aşçılık Pastırmacılık Fırıncılık Katırcılık Hallaçlık Dokumacılık Keçecilik Boyacılık Urgancılık Demircilik Sobacılık Kalaycılık Hattatlık Mücellitlik Bezirhane Mühür Kazıcılığı Keten ve Tahin İmalatçılığı Kerestecilik Helvacılık Şekercilik Dülgerlik Yapıcılık Çekiçlik(El Tornası) Manifaturacılık Emtia Ticareti Zahirecilik Hayvan Ticareti Tabakçılık Kaynak: 1924 Yılı Zağfranbolu Adlı Risale, Safranbolu Ticaret ve Sanayi Odası 20. yüzyılın başında Safranbolu da deri işlemek için kurulan fabrika işçi bulamama ve işletme zorlukları nedeniyle işlev göremeyerek kapanmıştır. Ticaret hayatının büyük bir kısmının Rumların elinde bulunması ve 1924 yılında mübadele ile birlikte bu Rumların Safranbolu da ayrılmaları ticaret hayatının kesintiye uğramasında da önemli bir belirleyici olmuştur. El sanatları düzeyinde üretim yapan birçok meslek alanı, ustaçırak ilişkisinde gerekli işgücü gereksinimini bulamadığı için kaybolmaya başlamıştır. Asıl büyük işgücü açığı ise Karabük Demir ve Çelik Fabrikaları na işçi toplanması ile açığa çıkmıştır (Tunçözgür, 1999). Dericilik, Safranbolu da yaygın meslek alanlarından birisidir. Safranbolu da dericilik, bakırcılık, demircilik, semercilik, saraçlık, yemenicilik, nalbantlık, keçecilik ve dokumacılık gibi işlenmiş eşya üretimine yönelik zanaat kollarının, eski lonca düzenine uygun olarak ayrı ayrı sokaklarda toplandıkları görülür. Lonca sisteminin temeli, üretim ve ticaret dallarının kendi aralarında ayrı ayrı olarak birer meslek kuruluşu şeklinde örgütlenmeleridir. Yemeniciler Loncası, Demirciler Loncası, Aşağı Tabakhane ve Yukarı Tabakhane Loncası gibi loncalar, günümüzde meslek odalarının karşılığı olup sistematik bir yapıda düzenlemiştir. Dericilik, çarşının Akçasu ve Gümüş deresinin birleşim yeri Tabakhane yerel deyişle Tabahna olarak isimlendirilen semtte yer almıştır. Tabakhanenin mescidi ve kahvehanesi günümüze kadar ulaşmış yapılar arasında yer almaktadır (Bkz. Sağır, 2013). Tablo 2. Ticaret Odasına Kayıtlı Meslek ve Sanat Yapan Kişi Dağılımı Meslek ve Sanat Kişi Meslek ve Sanat Kişi Debbağ (Derici) 415 Mutabiye, Dokuma Tezgâhı 120 Yemenici, Kunduracı, Dikici 430 Şekerci 5 Tacir, Manifaturacı, İplikçi 135 Helvacı 15 Keresteci 15 Lokantacı 10 Terzi 10 Tenekeci 10 Demirci 105 Dava Vekili 8 Semerci 120 Sobacı ve Çilingir 9

36 Kalaycı ve Bakırcı 40 Keçeci 10 Nalbant 80 Zahireci ve Mültezim 35 Kuyumcu 2 Saatçi 8 Kiremitçi, Tuğlacı, Kireççi 15 Hırhırcı ve Çekmeci 10 Değirmenci 100 Bez Dokuma Tezgâhı 350 Otel ve Hancı 20 Boyacı 15 Kahveci ve Kıraathane 30 Marangoz 250 Berber 20 Taşçı Kalfası 25 Pastırmacı 25 Bakkal 60 Toplam 5.777 Kaynak: 1924 Yılı Zağfranbolu Adlı Risale, Safranbolu Ticaret ve Sanayi Odası Adem SAĞIR Semercilik ve Saraçlık mesleğine bakıldığında saraççılık, koşum ve eyer takımları yapan veya satan ya da deri, muşambadan bavul, çanta yapan kişilerin işlerine verilen addır. Ayrıca atlara amut yapma, koyunlara çıngırak, kemerlik, hasır işleme, sarka, atlara başlık, hayvan süslemeler, heybe ve buna benzer malzemeleri de yaptığı görülür. Safranbolu da ulaşımda motorlu taşıtların yaygınlaşmasına kadar devam eden semercilik ve saraçlık, çarşıda semerciler içi ile saraçlar içi sokaklarında faaliyet göstermiştir. 2012 Aralık ayı içerisinde son semercinin vefat etmesi, semerciliğin de Safranbolu/Eski Çarşı da artık yapılmayacağının göstergesi olmuştur. Tabloda diğer meslek kollarıyla ilgili bilgi vermek gerekirse; binek hayvanlarının nallanması, yolcu hanlarının içinde ya da ahır olarak kullanılan nalbantlar tarafından yapılırdı. Safranbolu da gezici nalbantlar da bulunmakla birlikte, nalbantlık yaygın geleneksel mesleklerden birisiydi. Yemeninin ilk kullanıldığı zaman bilinmemekle birlikte çarıktan daha yeni olduğu ifade edilmektedir. Özellikle daha kullanışlı ve koruyucu olduğunda inanılan yemeni, uzun bir süre en önemli ayak giysisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Safranbolu da Osmanlı döneminde sıklıkla askerlerin ayak giysisi olarak kullanılan yemeni, Kurtuluş Savaşı yıllarında Safranbolu daki tabakhanede üretilen deriler yemeniciler çarşısında dikilerek ordunun kısmen ihtiyacı karşılanmıştı. Günümüzde uluslararası ve turistik bir değer kazanan şekercilik ve lokumculuk, Safranbolu da 19.yy da başlamış ve günümüze kadar gelişerek devam etmiş ticaret alanlarından birisi olmuştur. Bakırcılık, kalaycılık ve demircilik Safranbolu da karşımıza çıkan ve bugün de kısmen devam eden zanaatların başında yer alır. Eskiden bakır kapların mutfakta kullanılması nedeniyle bakırcılık ve kalaycılık birbirinin tamamlayan iki önemli zanaat kollarından birisidir. Demircilik ise Osmanlı döneminden günümüze kadar yapıların kabara çivisi, güllap, kapı göbeği, mandalı, tokmağı ve anahtarı vb. bütün demir malzemeleri bu meslek formuyla gündeme gelmiştir (Sağır, 2013). Bahsi geçen bu mesleklerin yanında, mesleğinde başarılı olmuş bazı isimlerin mezartaşlarında yazılan yazılar özellikle dikkat çekmiştir. Örneğin bir mezartaşında Karabükün Safranbolu nun Berber Samisi ; diğer birinde Ilbarıt köyü Yusufgil Halkından emekli ilköğretim müfettişi ; Malatyalı Bakkal ; Safranbolunun Ebe Annesi ; Safranbolu Eşrafından şeklinde yazılar bulmak mümkündür. Ayrıca mezartaşlarında babalarının meslekleri ile anılan isimler de tespit edilmiştir. Örneğin Boyacı Cemal ın Babası ; şoför Muzafferin Oğlu ; Yorgancı Fatma Oğlu ; Hattat Hafız Mehmet Oğlu ; Hattat Hafız Mehmet Zevcesi ; Hamamcı Metmetağa annesi ; Sucu Muhiddinin Kayınvalidesi ; Emekli Öğretmen Ata Doğan Eşi ; Ormancı Saim Dalgıç Eşi şeklinde biçimler karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca farklı olarak Kıranköy Muhtarı Bakkal şeklinde iki meslek formunun bir arada kullanıldığı modern biçimler karşımıza çıkarken; sadece Yorgancı Fatma Hanım şeklinde bir mezarta-

İktisadi Hayatın Değişimi Ve Kayıp Mesleki Kodlar Üzerine Sosyolojik Bir Çözümleme: Zonguldak/Bartın/Kar 37 şı; Bu nişan taşı Köprülü Kayyimi Dülger adına dikilmiştir şeklinde farklı kullanımlar mevcuttur. Laz Kasap ve Malatyalı Bakkal şeklindeki mezartaşları ise bahsi geçen bu farklı kullanımların bazılarıdır (Sağır, 2013). Artık Safranbolu yerel kültüre ait göstergeler, iki önemli mekânsal alanda karşımıza çıkmaktadır. Birincisi Safranbolu da yer alan müze, ikincisi ise Safranbolu şehir mezarlığıdır. Müze, eski mesleki alanlara ait olan göstergelerin sergilendiği mekân iken, mezarlıkta ise Türk kültür geleneğinin bir uzantısı olarak mezartaşlarına yazılan meslek isimleridir. Kuşkusuz Safranbolu da ve genel olarak Karabük çevresinde meslek kültürünün bozulmasında çalışmanın bir önceki bölümünde ifade edilen sanayileşmenin etkisi büyüktür. Karabük ve çevresinde yapılan mülakatlarda, köylerden kent merkezine doğru göçün, el sanatları ve zanaatlarını bitirdiği konusunda genel bir kabul olduğu görülmüştür. Sanayileşme sonrasında oluşan emek gücü nedeniyle köylerde ve çevre yerlerde yaşayan insanların Karabük e göç etmesi iki bakımdan mesleki hayatı değiştirmiştir. Birincisi gençlerin fabrikada çalışmaya başlamaları sonrasında, ustaların çırak bulmakta zorluk yaşamaları olmuştur. Geleneksel meslek hayatı içerisinde kuşaktan kuşağa aktarılan beceriler, çırak bulamayınca ustalarıyla birlikte kaybolma noktasına gelmiştir. Dolayısıyla meslek kültürünün kaybolmasında, sanayileşmenin önemli bir araç olduğu görülmüştür. Göçlerin meslek hayatını değiştirmesinin bir diğer uzantısı ise ekonomik açıdan fabrikada çalışmanın getirdiği yüksek gelir ve kaliteli hayat beklentisidir. Nitekim Karabük ün sosyo-ekonomik ve kültürel hayatında Demir-Çelik İşletmeleri, 1990 lı yıllara kadar merkezi konumu korumuştur. İnsanlar için de cazip bir çalışma sahası olmuştur. İnsanlar, geleneksel mesleklerini bırakarak fabrikada çalışmak için iş başvurusunda bulunmuşlardır. Zonguldak ilinin sosyo-ekonomik hayatı temelde madenciliğe ve sanayiye dayanmaktadır. Ormancılık, hayvancılık ve tarım ise destekleyici diğer ekonomik kaynaklardır. Geçmişten bugüne değerlendirildiğinde Zonguldak, kömür yataklarının yoğun olarak bulunduğu bir havzada yer almaktadır. Osmanlı nın son döneminde ön plana çıkmaya başlayan bu bölge, aynı zamanda sanayileşmeyi de maden kaynakları açısından beslemiştir. Özellikle Karabük te ve Ereğli de kurulan Demir Çelik İşletmeleri, Zonguldak taki maden yataklarının desteklediği sanayileşme süreçlerinin ikisidir. Dolayısıyla Zonguldak, Bartın ve Karabük ün sosyo-ekonomik hayatının fiziksel olarak birbirlerini ilişkilendirildiği görülmektedir. Bu ilişki, adı geçen iller arasında Kültürel Üçgen 3 de oluşturmuştur. Böylece toplumsal değişmenin de birbiriyle ilişkili bir şekilde belirdiği bir süreç ortaya çıkarmıştır. Örneğin Karabük te ve Ereğli de fabrika kurulduğunda Zonguldak ve çevresinden maden sektöründe çalışan birçok işçinin göç ettikleri görülmüştür. Tersi bir ilişkide ise Karabük ten Zonguldak ta maden sektöründe çalışmak için giden işçilerle karşılaşılmasıdır. Bu bölgede dikkat çeken özelliklerinden birisi de özellikle Zonguldak ın genlinde, Karabük ün ise Yenice ilçesinden yurtdışına doğru gerçekleşen işçi göçleridir. Mülakatlar sırasında Zonguldak bölgesinde maden işçiliği yapmış olmalarından dolayı yurtdışı emek göçlerinde Avrupa ülkeleri tarafından tercih ediklerini aktaran emekli insanlarla karşılaşılmıştır. Yurtdışıyla bağlantısı olan ailelerin dikkat çekici bir sayıda olmasına rağmen, yurtdışı göçlerinin yaşam merkezlerinde belirgin deği- 3 Kültürel üçgen, tarihsel olarak iç içe geçmiş bir birlikteliği ifade etmek için kullanılmaktadır. İç içe geçişler öncelikle fizikseldir. Burada birbirine bağımlı bir şekilde yaşayan topluluklar söz konusudur. Safranbolu, Zonguldak ın bir ilçesiydi. Karabük, Safranbolu ya bağlı bir köydü. Arkasında Karabük bir merkez olmuş, Zonguldak ve Safranbolu, O na bağlı olarak birtakım köklü değişimler yaşamıştır. Kültürel üçgen kavramı, aynı zamanda sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel geçişleri ifade etmek için de tercih edilmiştir.

38 Adem SAĞIR şimler yaratmadığı gözlenmiştir. Sokakların düzensizliği, konutların yoksulluk görünümleri, insanların davranış pratikleri ve geçim kaynakları vb. gibi birçok başlık, bu değişimlerin gözlenmediği alan olarak sunulabilir durmaktadır. Zonguldak ili ayrıca orman varlığı bakımından çok zengin sayılır. 540.000 hektara yakın orman ve 30.000 hektara yakın fundalık alanı vardır. Orman içinde 254 ve orman kenarında 269 köy vardır. İl genelinde bol miktarda sanayi odunu ve yakacak odunu elde edilir. Ayrıca orman ürünlerinin farklı şekillerde işlendiği görülür. Devrek te bulunan ve günümüzde hala varlığını sürdürmeye çalışan bastoncular çarşısındaki Devrek bastonu kültürünün önemli bir kültürel kimlik göstergesi olduğu belirlenmiştir. Ancak Devrek bazında düşünüldüğünde ilçe, hızla göç vermektedir. Bu nedenle temel alanlardan birisi olan ormancılık mesleğine olan ilgili 1985 yılından sonra azalmaya başlamıştır. Ayrıca orman ürünlerine duyulan ihtiyacın azalmasının ve ormancılık geleneğinin bozulmasının da ormancılığı bitirdiği tespit edilmiştir. Sadece Zonguldak için değil, Karabük ve Bartın için de aynı durum geçerlidir. Baston kültürünün kayboluşunda sadece ormancılığın bitişi değil, sanayi üretiminin de önemli bir tehdit unsuru olduğu tespit edilmiştir. Bastonculara ait olan bir çarşı ve bu çarşıda hala mesleği kendi imkânlarıyla sürdürmeye çalışan ustalar olmakla birlikte sanayi ürünü bastonların, ustaların yaptıkları işi maddi-manevi değersizleştirdiği görülmüştür. Nitel görüşmeler sırasında, son baston ustaları, kendilerinden sonra Devrek bastonunun artık sadece fotoğraflarda ve müzelerde kalacağını aktardıkları görülmüştür. Derinlemesine mülakatlarda bastonculuğa ait kültürel kodların kaybolmasına zemin hazırlayan farklı unsurlar karşımıza çıkmıştır. Örneğin bir baston ustasının el yapımı bastonun fiyatının yüksek alıcısının az, sanayi üretimi bastonun fiyatının ise düşük alıcısının yüksek olmasını aktarması bastonculuk zanaatını silikleştiren önemli mekanizmalardan birisinin sanayileşme olduğu görülmektedir. Sanayileşmenin uzantısı olarak karşımıza çıkan göçlerle de bastonculuk zanaatındaki insan kaynağının tükenmesi söz konusudur. Bu bağlamda baston ustaları usta-çırak ilişkisi ile devam ettirdikleri meslekte, ustalığı kendilerinden sonra devredecek çırak bulamadıklarından yakınmaktadır. Mesleğin kaybolmasıyla ilişkili bir diğer görünür sebep ise el yapımı bastonun üretim sürecinin oldukça uzun ve maliyetli olması gösterilmiştir. Kuşkusuz Devrek te yaşanan bu değişimi, daha önce çalışmada bahsi geçen Safranbolu daki kültürel kayboluşun hikâyesiyle birleştirmek mümkündür. Çünkü iki değişimin hikâyesi de aynı nedenlerden etkilenmektedir. Sanayileşmenin bir dönem olumlu yönde değiştirdiği ve dönüştürdüğü yaşam merkezlerinde fabrikalar artık, kültürel kayboluşun kaynağı olarak algılanmaya başlanmıştır. Burada Ormancılık söz konusu olduğunda Karabük ün Yenice ve Eskipazar ilçelerine özellikle değinmek gerekir. Günümüzde hem Eskipazar da hem de Yenice de ormancılık ile uğraşan köylerin varlığı geçerliliğini korumaktadır. Ormancılık, geçmiş sosyal şartlarda değerlendirildiğinde, bir kültür ve yaşam biçimi olmakla birlikte günümüzde sadece köyde kalan emeklilerin ve yaşlıların ilgilendiği uğraşlardan birisine dönüşmüştür. Çünkü hem getirisinin düşüklüğü hem de işin zorluk derecesi karşısında gençlerin bu mesleki kültüre dâhil olmadıkları ve göç etmeyi tercih ettikleri belirlenmiştir. Özellikle Eskipazar/Yalakkuzu köyünde yapılan görüşmeler sırasında, bölgenin Türkiye nin en kaliteli ağaçlarının yer aldığı depo olmasına rağmen, köyde sadece yaşlılar bu işi yapmakta; gençler ise çoktan köyü terk edip büyükşehirlere yerleşmişlerdir. Burada dikkat edilmesi gereken noktalardan birisi, ormancılıkla uğraşan köylerde kooperatiflerin olması ve köylülerin bu kooperatiflerde aktif olarak rol alarak sosyal paylaşım alanları oluşturması dikkate değer bulunmuştur. Ayrıca ormancılık mesleğine dair bilinçlendirme ve eğitim programlarının bakanlıklar tarafından gönderilen mühendislerle destekleyici bilgilerle sürdürülebilir ol-

İktisadi Hayatın Değişimi Ve Kayıp Mesleki Kodlar Üzerine Sosyolojik Bir Çözümleme: Zonguldak/Bartın/Kar 39 ması da, geleneksel üretim biçimleriyle modern üretim biçimlerini birleştirmesi bakımından dikkat çeken noktalardan birisi olmuştur. Ormancılıkla ilgili olarak vurgulanması gereken noktalardan birisi de Kurucaşile ye ait olan yerel kültürel özelliktir. Kurucaşile, tekne ve yat yapımcılığı ile Bartın ın dikkat çeken küçük ilçelerinden birisidir. İlçe merkezinde küçük ölçekli esnaf faaliyetleri görülmektedir. Orman varlığına dayalı olarak ahşap tekne ve ahşap doğrama atölyeleri bunların en belirgin olanıdır. İlçe merkezi, Kapısuyu ve Hisar köyünde yaklaşık 28 civarında ahşap tekne imalatıyla iştigal eden işyeri bulunmaktadır. Ayrıca ahşap doğramacılıkla uğraşan 10, mobilya imalatıyla uğraşan 5 işyeri bulunmaktadır. Çok az sayıda da olsa orman işçiliği ile geçimini sağlayanlar da bulunmaktadır. Yine az sayıda vatandaş geçimini balıkçılık yaparak sağlamaktadır. İlçe merkezi ve Hisar köyünde 2 balıkçı barınağı bulunmaktadır. Kurucaşileli tekne ustaları zaman içinde ihtiyaçlara göre tekne yapımı çeşitlendirmişlerdir. Tarihsel süreçte Osmanlı donanmasına savaş gemilerini yapan ustalar, Türkiye de ticari hayatta önemli bir rol oynayan ve ticaretinin yükünü çeken çektirme tipi yük tekneleri yapmışlardır. Kurucaşileli ustalar, Karadeniz de yapılan balıkçılık faaliyetlerine destek olacak tekneler üretmişlerdir. Yat ve gezi tekneciliği konusunda da oldukça başarılı oldukları görülmektedir. Batı Karadeniz Bölgesi nin doğası gereği oldukça geniş bir alana sahip orman örtüsü ve özellikle kestane ağaçlarının fazlalığı, ustaların yaptığı teknelerin sağlam olmasına imkân sağlamıştır. Kurucaşile, ahşap tekne yapımcılığının kendine özgü kalitesi, bu mesleğin yaşamasında ve bölge hayatına damgasını vurmasında önemli bir etken olmuştur. Yapılan ürünlerin kalitesi teknecilik mesleğinin devam etmesinde etkili bir rol oynamıştır. Ahşap tekne yapımcılığının varlığını sürdürmesinde ve bir meslek kültürü oluşturmasında kuşkusuz usta-çırak eğitimi yönteminden beslenmesi önemli olmuştur. Tarihsel süreçte mesleki kültür, nesilden nesile aktarılmış ve yeni teknikler ile yeni tekne tipleri ortaya çıkmıştır. Geleneksel bir meslek alanı olarak babadan oğula, ustadan çırağa aktarılan tecrübeler ahşap tekneciliğinin sürdürülmesinde büyük bir rol oynamıştır. Kurucaşile de gemi yapımcılığıyla ilgili meslek kültürü, aynı zamanda sosyal bir ağ oluşturmuş ve insanlar arasındaki sohbet konularına dâhil edilmiştir. Örneğin teknenin neresine hani tür ağacın gerektiği, ormanın neresinde yetiştiği, ne zaman kesilirse iyi olacağı, gibi başlıklar, yalı kahvelerinde ve evlerdeki sohbetlere sıklıkla konu olmaktadır. Kalafatçı, Makaracı, Kalaycı, Demirci, Gömü (Osmanlıca da yelken ) gibi köy adları, bu mesleğin yöre açısından önemini de ortaya koymaktadır. 4 Kurucaşile ilçe merkezi, Kapısuyu ve Hisar Köyü (Tekkeönü) tekne üretimi konusunda ilçenin önde gelen yerleridir. Ahşap tekne imalatçıları bu noktalarda toplanmışlardır ve eskiye oranla sayıları azalsa da üretim faaliyetlerini buralarda sürdürmektedirler. Zaman içinde değişen ve gelişen piyasa şartları üreticileri biraraya gelme konusunda yönlendirmiştir. 25 yıllık süreç içinde işletmeler kooperatifler çevresinde toplanmayı tercih etmişlerdir. İlk teşebbüs Kurucaşile ilçesindeki merkez ve köyleri de içine alan - tüm ahşap tekne üreticilerini kapsayacak şekilde bir kooperatif kurmak suretiyle gerçekleşmiştir. Belli bir süre faaliyetlerine devam eden kooperatif, üyeleri arasındaki anlaşmazlıklar ve yasal prosedürlerin yerine getirilememesi nedeniyle faaliyetlerini sonlandırmıştır. Bu süreçteki en önemli kazanım işletmelerin birbirlerini tanıması olmuştur. İkinci teşebbüs ise üretimin ve işletmelerin yoğun olduğu ilçe merkezi ve Hisar (Tekkeönü) Köyü nde bulu- 4 Daha detaylı bir okuma için bkz. http://www.kurucasile.gov.tr/default_b0.aspx?content=10 9

40 Adem SAĞIR nan üreticilerden gelmiştir. Daha önce tek bir kooperatif çatısı altında toplanan işletmeler bu kez Kurucaşile Ahşap Tekne ve Yat İmalatçıları ve Piri Reis Yat ve Tekne Yapı Kooperatiflerini kurmuşlardır. Böylece ilçe merkezinde 12 üyesi bulunan ve Hisar (Tekkeönü) Köyünde ise 11 üyesi bulunan iki ayrı kooperatif kurulmuştur (BAKKA, 2013). Ancak günümüzde durum, bölgedeki diğer birçok yerde olduğu gibi kültürün sanayi üretimi karşısındaki kayboluşunu yansıtmaktadır. Kurucaşile de de son çekdirme mimarlarıyla birlikte meslek kültürünün kaybolmaya yüz tuttuğu tespit edilmiştir. Gemi mimarlığı, Kurcaşile de bulunan tersanelerde öncelikle çırak olarak çalışmaya başlayıp ustalık aşamasına ulaşan ve daha sonra tersane adı verilen ki burası yöre insanı arasında mağaza olarak adlandırılmaktadır, bir işletme açarak mimar vasfını kazanan, gemi inşa sürecini başından sonuna kadar yürütme becerisine sahip kişilerdir. Diğer geleneksel meslekler gibi ahşap tekne yapımcılığı da usta-çırak ilişkisi içerisinde kuşaktan kuşağa aktarılan bir meslek dalıdır. Ahşap tekne yapımcılığının aynı aileler tarafından sürdürülmesi yaygın bir durum olarak görülmektedir. Buna benzemesi bakımından Devrek te görüşme yapılan baston ustası da mesleği annesinden devraldığını aktarmış ve annesi ile birlikte aynı dükkânda mesleği devam ettirdiği görülmüştür. Bu mesleki eğitim sürecinde, yazılı materyallerden ziyade göze ve kulağa dayalı olarak devam eden bir süreç söz konusudur. Gerçi modern teknolojik sistemlerin gelişmesi ve mesleki uzmanlıkların ortaya çıkmasıyla birlikte geleneksel biçimlerle modern biçimlerin iç içe geçtiği alanlar görülmektedir. Nitekim Eskipazar ve Yenice orman köylerinde bakanlıklar tarafından gönderilen mühendisler tarafından hazırlanan eğitim programları bunlara örnektir. Kurucaşile de geleneksel olarak devam ettirilen mesleki eğitim sürecinde çırak olarak başlama yaşı oldukça değişkendir. Genellikle ilkokulu bitiren çocukların çıkarak olarak ustanın yanına verilmesi söz konuş iken, çocukların bu mesleğe hevesli olması da önemli etkendir. Ancak göçlerin yarattığı dönüşüm ve nüfusun azalışı, bu sosyal ağın bozulmasına kaynaklık etmiştir. Yapılan nitel görüşmeler sırasında günümüzde eskisi gibi yaygın bir gemi mimarlarının varlığını saptamak zordur. Bu gemi mimarlarından halen yaşayanlardan bir usta, mesleği babasından öğrendiğini, dedesinin de bir çekdirme mimarı olduğunu aktardığı belirlenmiştir. Yardibi mevkisinde en son çekdirmeyi kendisinin yaptığını belirten usta, kendisiyle birlikte mesleğin artık sona geldiğini aktardığı görülmüştür. Batı Karadeniz Bölgesi nde yer alan Zonguldak, Bartın ve Karabük ün içerisinde yer alan üçgen, köyleri ve kasabalarıyla günümüzde hala keşfedilmeyi bekleyen birçok kültürel unsuru içerisinde barındırmaktadır. Araştırma süresince yapılan nitel görüşmeler ve gözlemler sırasında bugün de varlığını devam ettiren bazı mesleki kültürel unsurlardan bahsetmek doğru olacaktır. İlk olarak Bartın yöresinde, şehrin denize sahili olması nedeniyle balıkçılık kültürünün yaygın olduğu görülmüştür. Bunun yanı sıra Bartın ın tüm ilçelerinde rastlanılan reçel, şerbet ve pekmez kültürünün de önemli bir öğe olduğu belirlenmiştir. Amasra ve Kurucaşile de dışarıdan gelenlere yoğun bir şekilde çeşitli kavanoz ve seçeneklerle sunulan bu ürünler, aynı zamanda semt pazarlarının da birer ekonomik metası haline dönüşmüştür. Öyle ki Ulus ilçesinde bile dışarıdan Küre Dağları na turistik amaçlarla gelen turistlere yöresel ürünlerin pazarlandığı görülmüştür. Burada bölgede yer alan semt pazarlarının yerel üreticiler için önemli bir Pazar ekonomisi alanı olduğuna vurgu yapmak gerekir. Nitel görüşmeler sırasında pazarcılık kültürünün, tarım ve hayvancılıkla uğraşan köy ve kasaba sakinleri için önemli birer alan olduğu tespit edilmiştir. Seracılığın da yaygın olması nedeniyle semt pazarları, vazgeçilmez ekonomik alanlardan birisidir. Bölgede işsizliğin yaygın olması nedeniyle özellikle genç kuşağın bölge dışında şehirlere göç ettiği belirgin bir temadır. Geride kalan orta kuşak ve üstü insanların da