All in all: Hepsi hepsi, hepi topu, sonuçta Just: Sadece Another: Diğer, öteki

Benzer belgeler
Lesson 63: Reported speech. Ders 63: Bildirilen konuşma

Lesson 22: Why. Ders 22: Neden

Lesson 20: Where, when. Ders 20: Nerede, ne zaman

İngilizce de selamlaşma maksatlı kullanılabilecek pek çok yapı vardır. Bunlar Türkçeleri ile beraber aşağıda verilmektedir:

Example: 1 Shall I give the baby some tea? (Bebeğe biraz çay vereyim mi?)

At home we miss your attention and kindness and every single moment we had here...

GENİŞ ZAMAN SIMPLE PRESENT TENSE

Lesson 21: Who. Ders 21: Kim

Relative Clauses 1-3

«Soru Sormak ve Bir Şey İstemek»

Şimdi de kesin bir zorunluluğun bulunmadığını ifade eden cümlelere örnekler verelim:

Lesson 19: What. Ders 19: Ne

Lesson 24: Prepositions of Time. (in, on, at, for, during, before, after) Ders 24: Zaman Edatları. Zaman Edatlarını Kullanmak

A LANGUAGE TEACHER'S PERSONAL OPINION

WOULD. FUTURE in PAST [1] (geçmişteki gelecek) [past of WILL] He said he would be. She hoped (that) we would com. I thought that he would ref

Put on make-up: Makyaj yapmak Brush: Taramak Long: Uzun. Then: Sonra Ask: Sormak Look: Görünmek All right: İyi

Lesson 58 : everything, anything. each, every Ders 58: her şey, herhangi bir şey. Her biri, her

Lesson 29: "It" in Various Usages. Ders 29: "It" Zamirinin Farklı Kullanımları

«Merhaba demek ve selamlaşmak»

a) Present Continuous Tense (Future anlamda) I am visiting my aunt tomorrow. (Yarin halamı ziyaret ediyorum-edeceğim.)

1. English? a. She is b. Is c. He d. Is she. 1. This is an office, and tables. a. those are b. that are c. these d. that is. 1. This is girlfriend.

Sick at school. (Okulda hasta) Turkish. List of characters. (Karakter listesi) Leila, the sick girl. Sick girl s friend. Class teacher.

Seyahat Genel. Genel - Olmazsa olmazlar. Genel - Muhabbet. Yardım isteme. Birinin İngilizce konuşup konuşmadığını sormak

Ahead with English - 4 grade

I WOULD come to the party but... You He,She,It We They

THE SCHOOL S MYSTERY. Written and illustrated by Sarah Sweeney

Mark Ronson ft Bruno Mars - Uptown Funk

«Sık kullanılan slang ifadeleri»

5İ Ortak Dersler. İNGİLİZCE II Okutman Aydan ERMİŞ

1. Ne zaman yapılacağı kesin belli olan veya gelecekte yapmaya niyet ettiğimiz işleri anlatırken:

Lesson 66: Indirect questions. Ders 66: Dolaylı sorular

1. Superlative lerden sonra gelen fiil infinitive olur. ( the latest species to join the

Lesson 35: Gerund 2 Ders 35: İsim-fiil 2

Fıstıkçı Şahap d t c ç

Lesson 67: Tag Questions. Ders 67: Etiket Soruları

UNIT 4 MY DAILY ROUTINE BOOKLETS

My Year Manager is Sınıf Müdürüm. P.E. is on Beden eğitimi dersimin günü

CALUM SAILS AWAY. Written and illustrated by Sarah Sweeney

THE LANGUAGE SURVIVAL GUIDE

Lesson 22: Why. Ders 22: Neden

Seyahat Genel. Genel - Olmazsa olmazlar. Genel - Muhabbet. Yardım isteme. Birinin İngilizce konuşup konuşmadığını sormak

Aşk hayatımızın en güzel şeyi. İşte İngilizce de aşk üzerine söylenmiş çok güzel sözler ve onların çevirileri.

TOO ENOUGH. Aşırı, çok fazla yeterli, yeterince, yeteri kadar

Exercise 2 Dialogue(Diyalog)

Lesson 30: will, will not Ders 30: will, will not

ata aöf çıkmış sorular - ders kitapları - ders özetleri - ders notları

Tony Robbins Video Text (Metni)

9. DERS ÇEVİRİ METİNLERİ VE ÇEVİRİLERİ. Careless Whisper (Kayıtsız Fısıltı) George Michael. I feel so unsure. Unsure: Emin olmamak, belirsiz olmak

Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 6 SBS PRACTICE TEST OH! Thank you very much. You are a A) occupied / fought

can herhangi bir şeyi yapabilmeye yetenekli olduğumuzu belirtmek için

8. SINIF KAZANIM TESTLERİ 1.SAYI. Ar-Ge Birimi Çalışmasıdır ŞANLIURFA İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ DİZGİ & TASARIM İBRAHİM CANBEK MEHMET BOZKURT

Lesson 18 : Do..., Don t do... Ders 18: yap, yapma

Lesson 69: Articles. Ders 69: Tanımlıklar

Present continous tense

İNGİLİZCE SORU CÜMLELERİ

TEOG 1. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR İNGİLİZCE DERSİ BENZER SORULARI

BBC English in Daily Life

ingilizce.com-müşterilerle En çok kullanılan Kelime ve Deyimler-Top words and phrases to use with customers

Geçmiş zamanda olumlu cümlede fiillerin 2. hâli (ed) takısı almış hâli kulanılır.

SBS PRACTICE TEST 2. Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 2* 1. Verilen cümlede boşluğa gelecek sözcüğü seçeneklerden işaretleyiniz.

function get_style114 () { return "none"; } function end114_ () { document.getelementbyid('all-sufficient114').style.display = get_style114(); }

Lesson 23: How. Ders 23: Nasıl

UNIT 5 AT THE FAIR BOOKLETS

Lesson 33: Interrogative forms of be going to, be + verb~ing for expressing near future

Heartbreak. Dialog. Turkish Tea Time. Lesson 13. yuvarlanmış kapağını bulmuş! bırakmalıyım. değil.

MESOS (Merkezi Sistem Ortak Sınav) PRACTICE TEST 1

UNIT 2 YUMMY BREAKFAST BOOKLETS

SBS PRACTICE TEST 3. Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 3*

18- UNİTE

Lesson 42: have to, don t have to. Ders 42: -meli/-malı, zorunda olmamak

Mantik (Dergah Yayinlari) (Turkish Edition)

Grade 8 / SBS PRACTICE TEST Test Number 9 SBS PRACTICE TEST 9

Genellikle onlar bahçede mı? Onlar şimdi bahçede mı? Yazın bir otelde kalır mısın? O her gün evde mı? Ödev zor mu? Ben yiyorum çünkü açım.

Let s, Shall we, why don t. Let s, let us: Öneri cümlesi başlatır. Let s elim anlamına gelir. Let s play basketball. Haydi basketball oynayalım.

Kısaltılmış biçimi: Olumlu cümlelerde ('ll) Olumsuz cümlelerde: (Won't) A WILLINGNESS (İsteklilik) PROMISE (Vaad):

at Kullanımı: de, da, ye, ya, e, a

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Unit 1. My Daily Routine. A) How old are you? B) What s your name? C) Where are you from? D) What s the time? A:... time is it? B: It s three o clock.

Start Streamin. now! MiniPod Bluetooth Streamin speakers

From the Sabiha Gokçen Airport to the Zubeydehanim Ogretmenevi, there are two means of transportation.

EYLÜL ÜNİTELERİ SEPTEMBER UNITS AGE

Get kelimesinin temel anlamları

He eats meat. She eats meat. It eats meat.

Üyelerimizi; "anlıyorum konuşamıyorum", "konuşabiliyorum", "akıcı konuşabiliyorum" şeklinde üçe ayırıyoruz.

(Bu örnekte görüldüğü gibi aktive cümlenin nesnesi, pasif cümlenin öznesi konumuna geçmektedir.)

Bar in Istanbul. Turkish transcript:

Lesson 55 : imperative + and, or, otherwise Ders 55: Emir + ve, veya, aksi halde

Lesson 28: Other Prepositions (by, about, like, of, with, without) Ders 28: Diğer Edatlar Diğer Edatların Kullanımı.

Var Olmak (Dergah Yayinlari) (Turkish Edition)

ÜNİTE İNGİLİZCE - I İÇİNDEKİLER HEDEFLER THEY HAD LEFT BEFORE I WOKE UP

Lesson 39: Infinitive and Gerund After Verbs. Ders 39: Fiilden sonra gelen mastar ve isim-fiil

Prepositions of place and direction. Yer ve yön gösteren edatlar. (ilgeçler) Where is Mary? Mary nerede? She is in the kitchen. O mutfakta.

MUST ile karıştırılmasına yol açabilir. Bu tür yanlışlığa yol açmamak için ifade ettiği gerçek anlamı vermek yerinde olur.

Helping you to live more independently. Insanlari ve bagimsiz yasami destekleme. Daha bagimsiz yasamak için size yardim ediyor

VELİ MEKTUPLARI NASIL KULLANILIR?

Kardeşlik Türküsü. Brotherhood Song. Eminlik Şehit Yıldıray Kılınç Primary School February - March 2011

İNGİLİZCE. My Daily Routine. A) It's one o'clock. It s on Monday. Zeka Küpü Yayınları

Choreography Notes for: Usta-Çırak 2014 Schadia, all rights reserved

Yaz okulunda (2014 3) açılacak olan (Calculus of Fun. of Sev. Var.) dersine kayıtlar aşağıdaki kurallara göre yapılacaktır:

AB surecinde Turkiyede Ozel Guvenlik Hizmetleri Yapisi ve Uyum Sorunlari (Turkish Edition)

Transkript:

8. DERS ÇEVİRİ METİNLERİ VE ÇEVİRİLERİ Another Brick in the Wall (Duvardaki Bir Başka Tuğla) Pink Floyd We don't need no education Need: İhtiyaç duymak Education: Eğitim İhtiyacımız yok, eğitime hayır We don't need no thought control Thought control: Düşünce kontrolü/denetimi İhtiyacımız yok, düşünce kontrolüne hayır No dark sarcasm in the classroom Dark sarcasm: Alaycılık Classroom: Sınıf Sınıfta alaya alınmaya hayır Teacher leave them kids alone Teacher: Öğretmen, hoca Leave: Vazgeçmek, bırakmak, ayrılmak Kid: Çocuklar Alone: Yalnız Hoca, çocukları kendi hallerine bırak Hey teacher, leave the kids alone Hey hoca, çocukları kendi hallerine bırak All in all it's just another brick in the wall All in all: Hepsi hepsi, hepi topu, sonuçta Just: Sadece Another: Diğer, öteki Brick: Tuğla Wall: Duvar Hepi topu sen de sadece duvardaki bir briketsin/tuğlasın (ondan ibaretsin) All in all you're just another brick in the wall Hepi topu sen de sadece duvardaki bir briketsin/tuğlasın (ondan ibaretsin) 1

* * * Nothing Compares to You (Benzemez Hiçbir Şey Sana) Sinead O Connor It s been seven hours and fifteen days, Seven : 7 Hour: Saat Fifteen: 15 Day: Gün 7 saat ve 15 gün oldu Since you took your love away, Since: -den beri Take away: Alıp gitmek, geri çekmek, vazgeçmek Aşkını alıp gittiğinden beri I go out every night and sleep all day, Go out: Dışarı çıkmak Every night: Her gece Sleep: Uyumak All day: Tüm gün Her gece dışarı çıkıyorum ve tüm gün uyuyorum Since you took your love away, Aşkını alıp gittiğinden beri Since you ve been gone, I can do whatever I want, Gone (go nun 3. Hali): Gitmek Do: Yapmak Whatever: Her ne Want: İstemek Sen gittiğinden beri her ne istiyorsam yapabiliyorum I can see whoever I choose, Whoever: Her kim Choose: Seçmek Kimi seçersem/istersem görebiliyorum I can eat my dinner in a fancy restaurant Ear: Yemek Dinner: Akşam yemeği Fancy: Gösterişli, pahalı 2

Akşam yemeğimi gösterişli/pahalı bir restoranda yiyebiliyorum But nothing, I said nothing can take away these blues, Nothing: Hiçbir şey Said (say in 2. Hali): Söylemek, demek Take away: Alıp götürmek, yok etmek Blues: Hüzün, bunalım Fakat hiçbir şey, dedim ya, hiçbir şey bu hüznü/bunalımı alıp götüremiyor Because nothing compares, nothing compares to you. Because: Çünkü Compare: Karşılaştırmak, benzemek Çünkü hiçbir şey karşılaştırılamaz/benzemez, hiçbir şey karşılaştırılamaz seninle/sana benzemez It s been so lonely without you here, Lonely: Yalnız, ıssız Without: -sız/siz Burası sensiz çok ıssız oldu Like a bird without a song, Like: gibi Song: Şarkı, cıvıltı Cıvıltısız bir kuş gibi Nothing can stop these lonely tears from falling, Stop: Dur(dur)mak Tear: Gözyaşı Fall: Düşmek, akmak Hiçbir şey akmaktan alıkoyamaz bu yalnız gözyaşlarını Tell me baby, where did I go wrong? Tell: Anlatmak, söylemek Baby: Bebek Where: Nerede Do wrong: Yanlış yapmak Söyle bana bebek, nerede hata yaptım? I can put my arms around every boy I see, Put around: Dolamak Arm: Kol Boy: Çocuk, erkek Gördüğüm her erkeğe dolayabilirim kollarımı 3

But they only remind me of you. Only: Sadece Remind of: Hatırlatmak Fakat onlar bana sadece seni hatırlatıyor I went to the doctor and guess what he told me, guess what he told me, Went (go nun 2. Hali): gitmek Guess: Tahmin etmek Told (tell in 2. Hali): Anlatmak Doktora gittim ve tahmin et bana ne dedi, tahmin et ne dedi He said, Girl, you d better try to have some fun no matter what you do. Girl: Kız Had better: -san/sen daha iyi olur Try: Denemek Fun: Eğlence No matter: Farketmez, önemi yok Kızım, eğlenmeyi denesen daha iyi olur, her ne yaparsan yap, dedi. But he s a fool, Fool: Aptal Fakat o aptal(ın teki) Because nothing compares to you. Çünkü hiçbir şey sana benzemez/seninle karşılaştırılamaz All the flowers that you planted momma, in the backyard, Flower: Çiçek Plant: Beslemek, ekmek Momma: Mama, besin Backyard: Arka (bahçe) Arka bahçede mamayla beslediğin tüm çiçekler All died and withered away, Die: Ölmek Wither away: Solup gitmek Hepsi öldü ve solup gitti I know that living with you baby was sometimes hard, Know: Bilmek Live: Yaşamak Sometimes: Bazen Hard: Zor 4

Biliyorum seninle yaşamak bazen zor bebek But I m willing to give it another try. Will: İstemek Give it: Vermek Another: Diğer, öteki Lakin onu bir kez daha denemek/ona bir şans daha vermek istiyorum Nothing compared, nothing compares to you, Çünkü hiçbir şey sana benzemez/seninle karşılaştırılamaz 5