ESKİ İSTANBUL MANZARALARININ ÜNLÜ RESSAMI HİKMET ONAT T A H A TOROS

Benzer belgeler
Batılılaşma Döneminden Günümüze Türk Sanatı. Öğr.Gör. Elif Dastarlı

H.CAHİT DERMAN 18. KİŞİSEL RESİM SERGİSİ 30 MART-13 NİSAN

TT-')CPlr0l t h. 90 NAZLI ECEVİT ( ) "Şile tual üzeri yağlıboya, 1959 tarihli ve imzalı. 45x55 cm MİLYAR.-TL.

BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU

Hoca Ali Rıza ( )

Sakıp Sabancı Müzesi Sakıp Sabancı Cad. No:42 Emirgan İstanbul

NECİP FAZIL KISAKÜREK

TAHA TOROS ' UN YAYINLARI

NESLİHAN AYDINLIOĞLU EŞİN BİRİKİMLERİM VE BİRİKTİRDİKLERİM

YAHYA KEMAL BEYATLI ( )

-rr (-ratçi KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YAYINLARI: 961 HALDUN TANER. Mustafa MİYASOĞLU TÜRK BÜYÜKLERİ DİZİSİ : 98

ili-?., r f ı Apa Ofset Basımevi, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu yayını

İSTANBUL UN İZDÜŞÜMLERİ

Bir Sergi 'T199A I U I

OSMAN HAMDİ BEY ŞEKER AHMET PAŞA HAZIRLAYAN: MEHMET KURTBOĞAN

Savaş ve Barış: "Kurtuluş Savaşından Cumhuriyet'in ilk Yıllarına Türk Resminden Kesitler"

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

BİN YILLAR BOYU AZİZ İSTANBUL

YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ BESYO TME-110 TEMEL MÜZİK EĞİTİMİ 1.HAFTA

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

85 IVAN KONSTANTINOVIC AYVAZOVSKI ( ) Kalyonlar, tual üzeri yağlıboya, 1869 imzalı. 90x138 cm.

SÜHEYL ÜNVER ARAŞTIRMA MERKEZİ RESSAM HOCA ALİ RIZA BEY KOLEKSİYONU KONSERVASYONU

GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ SANAT VE TASARIM FAKÜLTESİ MİMARLIK VE TASARIM FAKÜLTESİ GÜZEL SANATLAR TASARIM VE MİMARLIK FAKÜLTESİ

TÜRK NÖROŞİRÜRJİ DERNEĞİ NÖROŞİRÜRJİ UZMANLIĞINDA 40. YIL PLAKET ve TEŞEKKÜR BELGESİ ALAN ÜYEMİZ

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır.

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

Vakıfların toplumsal yaşamımızdaki hizmetlerini şöyle sıralayabiliriz. 1. Dini hizmetler. 2. Sağlık hizmetleri. 3. Eğitim ve öğretim hizmetleri

40. HOCA A Lİ RIZA İmzalı, karakalem kayalar, ağaç, deniz ve yelkenli konulu peyzaj x 9 cm.

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük SANAT VE SPOR - ÇAĞDAŞ TÜRK KADINI - SOYADI KANUNU


Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

GAZETECİ YAZAR BÜLENT AKKURT BODRUM DA DEFNEDİLDİ

Devrim Erbil: Ritmin Resmi

İstanbul Boğaz Turları

Devrim Erbil Ressam, Profesör, Devlet Sanatçısı

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması BEZELYE TANESİ

Adı: REMBRANDT HARMENSZOON VAN RİNJN Doğum: 15 Temmuz 1606 Leiden Hollanda Milliyeti: Hollandalı Sanat Akımı: Lüministik sanat Alanı: Resim Baskı

EĞİTİM TATİLİ TANIŞMA. Eğitim yolculuğu. Haus Kreisau. v a r d ı ğ ı m ğ z d a h e r k e s

İSTANBUL SAĞLIK MÜZESİ TARİHÇE

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.


17- S Q T 3 9. Tuval -yağlıboya, 130x100 cm. özgün dokuma. 80x90 cm. »I GARANTİ

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

Emine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi

Ekim Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu Koleksiyonu ve Haldun Özen

Dönem DENEME TESTİ (Mart 2009)

Hayri Ülgen Türk futbolunun ve Türk. basınının centilmenlerinin ilk sıralarında en önemli yerde olan örnek bir insandır. 16/04/195

Sunum ve Sistematik 1. BÖLÜM: MUSTAFA KEMAL İN HAYATI

Padişah Yaveri İki Sadrazam Oğlu anlatıyor

hanedandan bir ressam Abdülm ecid y Efendi ^ 60yı] YAPI KREDİ m N A T IO N A L P A L A C E S T B M M M İLLİ S A R A Y L A R

ÖZEL MEF LİSESİ LİSELER ARASI FOTOĞRAF YARIŞMASI ŞARTNAMESİ

Bir sözcüğün zihinde uyandırdığı ilk anlama gerçek anlam denir. Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır. Bu yüzden sözlük anlamı da denir.

Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti

HOCA ALÎ RIZA ( ) Peyzaj 47 x 74 cm

ABİDİN DİNO

T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI TÜRKİYE KÜLTÜR PORTALI PROJESİ SANAT TARİHİ TÜRK HEYKEL SANATI HEYKEL SANATINDA GERÇEKÇİ YORUMLAR

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Sergi açılış kokteylini onurlandırmanızı dileriz.

ÖZEL KIRAÇ ORTAOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ RAPORU (NİSAN 2015) KARŞILIKSIZ İYİLİK YAPMAK

İZMİR BALÇOVA ANADOLU LİSESİ İSTANBUL ÜNİVERSİTE TANITIM VE KÜLTÜR GEZİSİ

2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde büyük harflerin kullanılışı ile ilgili yanlış yapılmıştır?

Gürkan Genç, 1979 yılının Ocak ayında dünyaya geldi. Hemen hemen her çocuk gibi en büyük tutkusu bisikletiydi. Radyo-Televizyon-Sinema bölümünden

SAĞLIK KÜLTÜR ve SPOR DAİRE BAŞKANLIĞININ 2012 YILI SOSYAL FAALİYETLERİNDEN GÖRÜNTÜLER

SAN Kİ ÖNCELEYİN GÜL AŞIK OLMUŞTU. kadının yeniden yaratılmasına sebebiyet vermiştir, onlara olan eşsiz aşkıyla. Bir yandan bu

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU I BİLDİRİLER CİLT 2. Editörler. Prof. Dr. Zekeriya Kurşun Doç. Dr. Ahmet Emre Bilgili Dr. Kemal Kahraman Celil Güngör B E L E D

Benim en büyük şansım Adnan Turani gibi hem iyi bir sanatçı hem de iyi bir eğitimci atölye hocamın olmasıydı.

Bu sorunun içinde bir iltifat seziyorum. Onun için teşekkür ederim. Kestirmeden giderek şunu

kanaryamın öyküsü Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan

BATIKENT O ZEL I NCI OKULLARI YAŞAYAN DEĞ ERLER EĞ I TI MI PROĞRAMI


MİMARİ RESTORASYON ÖĞRENCİLERİ EĞİTİM GEZİSİ

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

KLÜ DEN SAGLIK OKURYAZARLIGI EGITIM SEMINERI

Zengin Adam, Fakir Adam

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

son sarası ressamı taha toros ÜRKİYE de resim sanatının

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

AFYONKARAHİSAR REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ

KİŞİSEL GELİŞİM NASIL BAŞLAR?

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA

The Marmara Collection otellerinde kusursuz bir düğünle "Evet" demek...

SELÇUK ERDOĞAN Resim Sergisi 17 Şubat - 7 Mart

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( )

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

ATATÜRK ün Balmumu Heykelleri

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Editörlük Yaptıgım Yayınlar:

Deniz Esemenli ile Üsküdar Turu 27 Ekim 2013, Pazar

''Hepimiz Atatürk'üz''

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Mayıs 2010 DİKKAT

angın sonunda harabeye dönen bir saraydan topluma ışık veren bir eğitim ve kültür merkezine

XVII. ERMCO KONGRESİ

Transkript:

1 ESKİ İSTANBUL MANZARALARININ ÜNLÜ RESSAMI HİKMET ONAT T A H A TOROS Empresyonist akımının Türkiye'deki devamcılarmdan olan Hikmet Onat, Tiirk Resim Tarihi'nin büyük ustalarındandı. Bir asra yaklaşan yaşamında ancak, bir kere sergi açabildi. Bunun nedenleri var; Hikmet hoca yaradılıştan alçak gönüllü idi. Eski deyimle, son derece mütevazi bir kişiydi. Gösterişi sevmez, reklama sırtını çevirmiş bir sanatkardı. Onat, çok az, fakat öz konuşurdu. İçine kapanıklığı nedeniyle, kendisini, toplumun gürültülü vaşammdan uzak tutardı. Ancak, takdir ve saygı toplayan yönleri vardı. Hayat arkadaşı, yıllarca yatalak şekilde, dört duvar arasında yaşadı. Melek huylu Hikmet Onat, aynı zamanda her felaketi tevekkülle karşılayan, dayanıklı bir kişiydi. Bu açıdan Hikmet Bey günlerinin çoğunu hastası ile başbaşa geçirdi. Dışarılarda pek görülmezdi. Ancak, elverişli havalarda ve erken saatlerde boğaza giderek, o güzelim manzaraları tuvaline aktarırdı. Hikmet Onat, nadir olarak ziyaret ettiği sergilerden -güneş batmadan eve dönmeliyim.- diverek, erken ayrılırdı. Geceleri sokağa çıkmazdı. Hikmet Onat'm -vefa dolu kalpli kızı ile nöbetleşerek, hasta eşine eliyle yemek vedirdisi ve başucundan ayrılmadığı herkesçe bilinmekteydi. Baba ile kızının hastalarına olan bu olağanüstü bakımlarıyla -Tanrı şahittir ki- bayan Onat şükran duyguları içerisinde gözlerini kapadı. Bu ölüm, Hikmet Bey'in ölümünden üç, dört vıl öncesine rastlar. Hikmet Onat'm hayatında, kalbini yakan en acı olay, boyu beraber büyüttüğü yüksek mimar oğlunun ölümüydü. Öylesine yetişkin ve olgun çağda bir evlat kaybı, içine dönük sanatkarımızı büsbütün durgunlaştırdı. Onu, sonsuz bir sessizlik içerisine itti. Ne varki Hikmet Onat, serinkanlılığının verdiği güçle bu acıyı da dindirmeye çalıştı. Yukarıda belirtildiği gibi, elverişli havalarda ve erken saatlerde tuvalini koltuğunun altına alarak Boğaz'a çıkar, tabiatla başbaşa fırçasını güçlü bir objektif yaparak, tablolarını hazırlardı. İnsan elivle, her gün güzelliğinden ve tabiiliğinden yara alan Boğaziçi, bundan sonraki yıllarda ancak ve ancak Hikmet Onat'm tuvallerinde yaşayacaktır. O, dünyamızdan ayrıldıktan sonra Boğaziçi, kendine aşık bir dosttan mahrum kaldı. Artık. Boğaziçi ni Hikmet Onat gibi seven, böylesine bir sanatkar da hemen hemen aramızda yok gibidir. Eski İstanbul'un gravürlerini, gittiğimiz batı ülkelerinin sanat merkezlerinde arar, bulurduk. Onları, İstanbul'un geçmişi yerine koyarak avunurduk. Bir gün

gelecek. Batıklar gerçek görkemli Boğaziçi'ni görmek için İstanbul'a uğradıklarında, o büyüleyici manzaraları bulamayacaklardır. Ancak, -şayet bulabilirlerse- Hikmet Onat'm tablolarından birini alıp, gideceklerdir. İSTANBUL'A AŞIK BlR İSTANBUL ÇOCUĞU Hikmet Onat, aile itibariyle, İstanbulludur ve babası Deniz Binbaşılarından Murat Bey di. Ne varki, gerçek doğumu 1882 yılı olmakla beraber, ülkemizde yayınlanan -hemen lıemen- bütün ansiklopediler, broşürler, eleştirmenler onu 1880 veva 1881 yıllarında, çoğunlukla da 1884 ve 1885 yıllarında doğmuş gibi gösterirler. Bunların tümü yanlıştır. Bizdeki ansiklopediyenler, genellikle bir evvelkinden aktarma yapmayı uygun görüp, bir inceleme ve araştırma zahmetine girmezler. Bu tür hatalı rakamlar ansiklopedilerin yüzlerinde, güzellikleri zedeleyen, birer şah çıbanı gibi durmaktadır! Asıl kötüsü, bunlardan faydalanmak isteyen, etüd vapacak olanların da aynı hataya düşmeleridir. Hikmet Oııat'ı resim sanatına meylettiren yaradılışındaki sevgidir. O, resim yapmaya çocuk yaşlarında başladı. Kendisinin anlattığına göre, eline geçirdiği bir tebeşir, bir kurşun kalem veya fırça ile duvarlara, kağıtlara beyazlı siyahlı çizgilerle çocuksu duygularını yansıtmaya çalıştı. Çocuk yaşta suya ve denize tutkusu yüzünden Bahriye Okulu'na girdi. Fakat, orada da resme karşı olan sevgisini istediği gibi stirdüremedi. Ne varki, bu mektepteki eğitiminde de resme ağırlık verdi. Ders aralarında teneffüse çıkmaz, sınıfta resimler yapardı. 1903 yılında Ada'daki Bahriye Okulu'ndan diploma alarak deniz teğmeni oldu. Fakat bu meslek onu ressamlığa ulaştıramıyordu. Bunun için Güzel Sanatlar Akademisi'ne devam etti. İçindeki sanat alevini bu suretle tutuşturmuş oldu. Burada altı sene okudu. Askerlik hayatına veda etti. Resim alanında Avrupa'ya gönderilecek adaylar arasında sınava girdi ve bu suretle Güzel Sanatlar'ın dünyadaki merkezi sayılan Paris'e gönderildi. Orada Cormon'un öğrencisi oldu. Ne varki, I. Dünya Savaşı'nın başlaması üzerine, Paris'de resim eğitimi gören arkadaşları ile birlikte yurda döndü. Arkadaşları ile birlikte bazı peyzajlarını sergileme fırsatı buldu. Galatasaray'da gelenek haline gelmiş bulunan Türk Ressamlar Cemiyeti'nin sergilerine katıldı. Bir aralık Nişantaşı Sultanisi'nde ve Galatasaray'da resim öğretmenliği yaptı. Daha sonra şimdiki Güzel Sanatlar Akademisi'nin öğretmenliğine atandı. Birlikte Paris'de eğitim gören arkadaşları (Ruhi, Nazmi Ziya, Namık İsmail, Feyhaman, Çallı, Avni Lifij) ile Akademi'de modern usullerle eğitim yapılmasına el birliği ile çalıştılar. Hikmet Onat, Güzel Sanatlar Akademisi'ndeki uzun profesörlük döneminde yüzlerce sanatkar yetiştirdi ve 1949 yılında emekli oldu. Hikmet Onat, gerek özel yaşamı, gerek sanatkarlığı döneminde kimseyle anlaşmazlığa düşmedi. Fliçbir gürültülü ve söylentili konulara yakın olmadı. Tek bir sanat arkadaşı ile tartışması oldu. Onda da kendisi haklı çıktı. Bu meslek arkadaşı, sanat dünyamızın pek genç yaşta kaybettiği Avni Lifij'di.

HİKMET ONAT'IN RESSAMLAR CEMİ YETİ'NE KATKILARI Türkiye'de, resim sanatında, ilk topluluk 1916 yılında (Osmanlı Ressamlar Cemiyeti) adı ile kuruldu. Hikmet Hoca bu cemiyetin kurucuları arasında Şevket Dağ. Fevhaman Duran ve Çallı ile birlikte çalıştı. Ru sanat örgütü, değişik adlarla günümüze kadar yaşamını sürdürdü. Bu cemiyetin zaman zaman, sergiler açarak resim sanatının ülkemizde gelişmesine hizmeti olmuştur. Ressamlar Cemiyeti'nin ilk yıllarında ilk destek -o zamanki adı ve sıfatı ile- Şehzade Abdülmecid Efendi'den gelmiştir. Kendisi de güçlü bir ressam olan Abdülmecid Efendi, bu ressamları korumayı, desteklemeyi Veliahtlığı ve Halifeliği döneminde de sürdürmüştür. Mecid Efendi, aynı zamanda bir resim eleştirmeniydi. Dönemin ressamlarına dair sanat görüşünü gavet güzel sözlerle yansıtmıştı. Son Halife olan ressam Abdülmecid Efencli'nin konumuz olan Hikmet Onat için eleştirisi şöyleydi: "... Ressam Hikmet Bev'in eserlerinde gerçekçilik var. (Sah Pazarı Sahilinde Sabah) adındaki tablosu birincilik ödülü kazanabilir. Bu tablo dünyanın her ülkesindeki sergilere katılabilir ve büyük takdirler kazanabilir..." Mecid Efencli'nin -özetleyerek ve sadeleştirilerek- yukarıya aldığımız cümlesi ressamımızın gerçek değerini yansıtmış bulunuyor. HİKMET ONAT IN ÖNEMLİ TABLOLARI Hikmet Onat, İstanbul ve Boğaziçi ressamı olarak tanınır. O, sulara, kıyılarla öpüşen denizin maviliklerine hayran bir empresyonistti. Pek az portre yaptı. Osmanlı dönemindeki ilk sergisinde yer alan bir Çerkeş kızının portresi, peri masallarındaki güzeller gibiydi. Hikmet Onat'ın yaptığı ikinci portre, 1917'de tuvale geçirdiği eşinin görünümüydü. Ressamımız, kahramanlık ve savaşla ilgili konularda da bir kaç eser vermiştir. Atatürk'ün anıtı ile Başkumandanlık Meydan Muharebesinden önce durumu harita üzerinde değerlendiren Mustafa Kemal, Mareşal Fevzi Çakmak'la İnönü üçlüsünü bir arada yaptığı tablo bunlara örnektir. Sanatkarımızın asıl hüneri, bütün gücü ile altın fırçasını doğaya yöneltmesidir. Tabiatın çekiciliğini ve tutkusunu onun denizli manzaralarında görmek mümkündür. Hep denizli, boğazlı, cami minareleri siliietli olan İstanbul'un görkemli manzaraları onun tuvale geçirdiği şaheserlerdir. Bugün bazı bankaların koleksiyonlarını ve bazı İstanbul aşıklarının salonlarını süsleyen bu tür tablolar, eski İstanbul'un sevgi dolu görünümlerini gelecek kuşaklara yansıtan yegane eserlerdir. ÖZEL MERAKLARI Eski dönemlerde ülkemizde resim sanatı ile biraz yakınlığı bulunan "Hat" sanatımız vardı. Türkiye bu açıdan ünlü hattatlar yetiştirmişti. Bu hattatların insan duygusuna heyecan veren kalıntıları hala yaşamaktadır. Hikmet Onat, ilk önceleri Hat sanatına tutkunmuş. Bir aralık süsleme sanatı ile de uğraşmış. O, hat sanatını da resim sanatı kadar severdi. Hikmet Onat'la sohbetlerimiz esnasında öğrendiğim

bir özelliği de musiki sevgisiydi. Ve bunlar arasında (Ud)u severdi. Onat, gençliğinde ud çalarmış! Ve başarılı bir -eski deyimle- udi imiş. Paris'e gidinceye kadar bu merakını sürdürmüş. Ancak, Paris'e udla gitmeyi uygun görmemiş! Hikmet Onat'la birlikte Paris'e gönderilen diğer ressamlarımız -kendilerinden evvel Paris'e gidenlerde olduğu gibi- oraya 1890'ların sonuna doğru gönderilmiş bulunan ressam Galip Bey'in evine devam ederlermiş. Ressam Galip Bey, İstanbul'daki Güzel Sanatlar Mektebi'ni birincilikle bitirip, devlet tarafından oraya gönderilenlerdendir. Yurda dönmeyen Galip Bey Jön Türkler akımına karışmış, Paris'de Sultan Abdülhamid yönetimine karşı, ilk defa renkli olarak (İncili Çavuş) adında bir mizah gazetesi yayınlamıştır. 1908 Meşrutiyet İnkılabı üzerine tüm Türkler anayurda döndükleri halde, Galip Bey orada kalmıştır. Galip Bey, uzun yaşamını Paris'de noktalamıştı. Evi Türkiye'den gidenlerin ziyaretine açıktı. Bize anlatıldığına göre, Hikmet Onat, Çallı, Feyhaman Galip Bey'i ziyaret etmişler. Galip Bey'in odasında bir ud asılıymış. Hikmet Bey bunu görünce duramamış, udu almış ve güzel parçalarla onlara bir musiki ziyafeti vermiş. Bunu hem Hikmet Onat, hem yaşlılık döneminde Galip Bey tebessümle anlatırdı. HİKMET ONAT'in SÜRPRİZLİ ÖLÜMÜ 95 yaş, çok ileri bir yaştır, diyeceksiniz ama, Hikmet Bey hiç de bu yaşın adamı gibi ihtiyar değildi. Dinçti, yürümeyi severdi. Hatta o yaşında eli titremeden fırça kullanırdı. Önce, yıllarca hasta yatan eşi öldü. Bu alçak gönüllü adam eşinin ölümünü gazetelerle bile sevdiklerine bildirmedi. Üç beş dostu ile birlikte cenaze kaldırıldı. Arkasından ilk ve son sergisinin hazırlığı başladı. Sınava girecek bir çocuk gibi heyecanlıydı. Eski, yeni, elinde ne kadar eser varsa bunları seçkin bir davetli önünde sergilemeyi kabul etti. Bu eserlerin çoğu müzelikti. O, bunları elden çıkartmak istemiyordu. Belki de herbirinin ayrı ve özel anıları vardı. Sergisine gelenler tarih olmuş İstanbul'da Boğaziçi'nde bir mazi cennetinde yaşar gibiydiler. Sergiye yüzlerce sanatsever, binlerce hayranları günlerce katıldılar. Sergi kapandıktan sonra, tabloların evine taşınması Hikmet Onat'ı yormuştu. Sergisinin son saatinde yanındaydım. Bir iki gün evinden çıkmamıştı. Bizi evine çaya çağırdı. Ertesi gün çok sevdiği hasta bir dostunun -Şair Nigar Hanım'ın oğlu Keramet Bey'in- ziyaretine gidince fenalık geçirmiş, işitir işitmez, ziyaretine gittim. Ateşi 39,5'du! O haliyle bile karvoladaıı kalkmak isteyişini, üstün nezaketini unutamıyorum. Devam eden ateş, iç organlardaki bir iltihabın belirtisi olarak nitelendirildi. Hemen hastaneye kaldırıldı. O yaşında ameliyat yapıldı, ilk günleri normaldi. Ziyaretçileri ile tatlı tatlı konuşuvordu. Fakat bu iyilik belirtisi bir haftadan fazla sürmedi. Peritonit'ten 16 Mart 1977'de öldü. Kısa müddet evvel açmış olduğu ilk ve son sergisine gelenler bu ölüm haberi karşısında sonsuz bir üzüntüye boğuldular. Daha iki hafta öncesi o güzel sergisinde bir delikanlı gibi herkesi karşılıyor ve onlarla az da olsa, tatlı tatlı konuşuyordu. O

günlerde Hikmet Onat, bahar kuşları gibi cıvıltılı ve hafifti. Sergisine gelenler, yüz yaşında ikinci bir sergi açması dileğinde bulundulardı. Ve bunun gerçekleşeceğini umuyorlardı. Öylesine son derece dinçti. Ne varki, her zaman arzular ve dilekler amacına ulaşamıyor! Ama, Hikmet Onat karşımızda Türk Resim Sanatı'nm renkli ve unutulmaz bir portresi olarak yaşıyor. Taha Toros Arşivi