Gerasimos Augustinos Küçük Asya Rumları 19. Yüzyılda İnanç, Cemaat ve Etnisite Ingilizceden çeviren Devrim Evci dipnot yayınları
İÇİNDEKİLER TÜRKÇE BASIMA ÖNSÖZ 9 ÖNSÖZ, 11 GİRİŞ 17 BİRİNCİ KISIM TARİH VE BEŞERİ ORTAM 1 TARİH VE DEMOGRAFİ: HELENİZMİN KÜÇÜK ASYA'DAKİ YAZGISI 29 Coğrafi Şuurlar: Fiziki Ortam 29 Küçük Asya'da Türkler ve Helenizmin Yazgısı 32 Küçük Asya'da Demografik Değişiklik İronileri: 19. Yüzyıl 39 Küçük Asya'da Rum Göçleri 49 2 RUM CEMAATİNİN YAPISI 57 Millet-i Rum: Özel Bir Dünyada Kamu Otoritesi 57 Cemaatler: Etnik Temelli Toplumsal Gelişme 65 Cemaat Otoritesi: Karşıt Çıkarların İstemleri 70 Vatanın (Patrida) İdamesi 77 İKİNCİ KISIM BÜROKRATİK REFORM VE EKONOMİK DEĞİŞİM 3 BÜROKRATİK REFORM VE RUM TOPLUMU: İLERLEME PARADOKSU 89 Toplumsal ve Sivil İlerleme Vaadi 89
Yönetsel Reform ve Rum Reaya: Karşıt Çıkarlar 91 Tanzimat ve Gayri Müslimler: Gerçeklikler ve Algılayışlar 98 4 TAŞRADA ZENGİNLEŞME: ANADOLU EKONOMİSİ VE RUMLAR 115 Osmanlı İktisadi Dünyasının Yapısı 115 Yemden Biçimlenen Osmanlı Ekonomisi: Avrupa'nın Etkisi 120 Geleneksel Ticari Kurumların Yazgısı ve Gayri Müslimler Açısından Önemi 123 Yollar, Buhar ve Demiryolları: Anadolu'da İletişim ve Ticaret 130 Küçük Asya'da Rumların Ticari Hayati: İzmir'in Lider Konumu 138 Rumlar ve Anadolu 'nun İç Kesimlerinde Ticaret 143 Ticaret ve Sanayide Rumlar: Bursa'da Tekstil Endüstrisi 147 Toprağa Bağlılık: Tanm ve Ticaret 154 Ekonomi ve Etnisite: Rumlar ve Ticaret 156 ÜÇÜNCÜ KISIM İNANÇ, CEMAAT VE ETNİSİTE 5 DİN VE ETNİSİTE: RUM MİLLETİ TEHDİT ALTINDA 163 Ortodoks Kilisesi ve Ruhani ve Dünyevi Meseleler 163 Protestan Misyonerler ve Küçük Asya Rumlan 168 Tehdit ve Uzlaşma: Rum Milleti Yeniden Örgütleniyor 179 Yeni Bir Dönemin Kalıcı Sorunları 199 6 EĞİTİM VE KÜLTÜR: ETNİK CEMAAT KENDİNİ PEKİŞTİRİYOR 209 Osmanlı İmparatorluğu'nda Eğitim Politikaları: Devletin İhtiyaçlan ve Cemaatin Çıkarlan 209 Yunan Krallığı ve Eğitim: Devlet, Milli Kültür Oluşturuyor 215 İmparatorlukta Rum Eğitimi 219 Rum Eğitim Dünyasında İzmir'in Yeri 227 Küçük Asya'da Eğitim Ortamı 232 Cemaat Öğrenimini Belirleyen Toplumsal Etmenler 242 Cemaatlerde Kamusal Kültür: Eğitim Dernekleri 252
7 CEMAAT VE MİLLİYET: KİMLİĞİN BÜTÜNLEŞTİRİLMESİ 265 Rum Dünyasmda Kimlik Modelleri 265 Baskın Bir Kimliğin Ortaya Çıkışı 267 Cemaat ve Ulusun Bütünleştirilmesi 271 Kültürün Gücü 276 Siyasileşen Etnik Kimlik 281 Milli Bilinçlenme ve Bunun Cemaatlerarası İlişkiler Açısından Sonuçlan 287 SONUÇ 295 SÖZLÜK 303 KAYNAKÇA 305
KISALTMALAR ABCFM AYE BM CAMS FO GAK SD TA American Board of Commissioners for Foreign Missions (Amerikan Yabancı Misyonlar Heyeti) Archeion Ypourgeiou Exoterikou (Yunan Dışişleri Bakanlığı Arşivi) British Museum Library Center for Asia Minor Studies (Küçük Asya Araşhrmalan Merkezi) Great Britain Foreign Office (İngiliz Dışişleri Bakanlığı Arşivi) Genika Archeia tou Kratous (Yunanistan Genel Devlet Arşivi) US. Department of State (ABD Dışişleri Bakanlığı) Tameion Antallaximon (Mübadele Dairesi)
TÜRKÇE BASIMA ÖNSÖZ 19. yüzyıldan bu yana ulus devletlerin ortaya çıkışı ve güçlenmesi siyasi gelişmenin en temel özelliği olmuştur. Bu sürece eşlik eden bir diğer gelişme de ulusal bir hayalin yaraühp tarif edilmesi olmuştur. Laik düşüncedeki aydınlar bu gelişmelerin temelini daha ulus-devlet kurulmadan önce atmışlardı. Başlangıçta amaçlarının alanı çizen ana kaygı, halklarına yeni bir aidiyet duygusu kazandırmaktı. Ulus adına bir devlet yaratıldıktan sonra, kültür artık bir yandan toplumu etrafında birleştirmek diğer yandan da yeni devlete meşruluk kazandırmak için odak noktası olmuştur. Geçen iki yüzyılın çok büyük bir kısmında ulusu temsilen devletin ortaya çıkışı, doğal ve kaçılmaz bir süreç gibi algılanmıştır. Bundan dolayı, insanlık tarihi bu çerçevede şekillendirilmeye başlanmıştır. Elinizde tuttuğunuz kitap, ulusal söylemle yazılan tarih anlayışının kültürel yaptınmlan ve varsayımlarının ötesine gitmeyi amaçlayan bir çabanın ürünüdür. Diğer bir deyimle, ulusal tarih anlayışının dayandığı teleolojik gelişme modelini tamamen reddetmektedir. Burada benimsediğimiz anlayışa göre, ulusal şekillenme, insanlar arasında dönemin tarihsel çerçevesine ve kültürel geleneklerine bağlı olarak devam eden bir toplumsal süreç olarak kabul edilmektedir. Anadolu'da 19. yüzyıl esnasında devletle toplum arasındaki karşılıklı ilişki çok yönlü bir işleyişe sahipti. Bu topraklarda, Osmanlı devletinin toplumsal örgütlenmesinden dolayı farklı sosyal tabakalara mensup ve değişik ekonomik çıkarlan yansıtan bireylerin oluşturduğu, din temelinde tarif edilmiş kültürel.cemaatler yaşıyordu. Ne fiziksel olarak kendi içine kapanık ne de yerel kültürel özellikleri bağlamında benzer olan bu toplumsal birimler, kendi içlerinde çeşitlilik barındırıyorlar, diğer yandan da dışandaki diğer kültürlerle uyum içinde yaşamaya ve karşılıklı ilişki kurmaya olanak sağlıyorlardı.
12 I Küçük Asya Rumları: 19. Yüzyılda İnanç, Cemaat ve Etnisite çük Asya Çalışmaları Merkezi eşsiz nitelikte yazılı, sözlü ve görsel malzemeleriyle yardımıma koştu. Basılı kaynaklar konusunda Gennadios Kütüphanesi çok değerli yardımlarda bulundu. Aynca eski Parlamento Kütüphanesi'nde de o dönemin gazeteleri tarandı. 19. yüzyılda Yakındoğu'daki ekonomik ve diplomatik çıkarlanyla orantılı olarak Osmanlı İmparatorluğu'nda en fazla sayıda konsolosluğa İngilizler sahipti. Kew'deki Public Record Office'de bulunan Majesteleri Kraliçe'nin konsoloslarınca yazılmış raporlar, o dönemde imparatorluğun genel şartlan ve gayri Müslimlerle ilgili pek çok konuda bilgi sağladı. Yine bu döneme ait nadir kaynaklar söz konusu olduğunda, British Museum oldukça önemli bir işlev gördü. Araştırmamın İngiltere'deki bölümü Güney Carolina Üniversitesi' nin sağladığı bir burs desteğiyle yürütüldü. Verdiği bu destek için üniversiteye Tninnettanm. Konuya farklı bir bakış açısı getiren diğer kaynaklar içinde, kendilerini "Doğulu Hıristiyanlar" arasmda çalışmaya adayan Amerikalı misyonerlerin raporları sayılabilir. Harvard Üniversitesi'ne bağlı Houghton Kütüphanesinde bulunan bu raporlar, Batılıların Yakındoğu'ya getirmek istediklerini ve günlük hayatta Doğulularla nasıl bir alışveriş içinde bulunduklarım göstermesi bakımından oldukça yararlı oldu. İncelik dolu yardımları için bütün bu kurumların çalışanlarına en içten teşekkürlerimi sunuyorum. Aynca hiç unutmayacağım cömert ve değerli öğütleri için Ifigeneia Anastasiadou'ya minnettarlığımı da ifade etmek istiyorum. Son olarak, basımdan önce kitabı okuyan düzeltmenlerin değerli önerilerinin de göz önünde tutulduğunu belirtmeliyim. Farklı kültürlere sahip birden fazla halkı kapsayan bir dünya üzerine çalışıyorsanız, isimler ve kullanılışlan ister istemez sorun olacaktır. Bir halk ve bu halkın kurduğu uygarlık yer isimlerine bakılarak kolayca anlaşılabilir. Örneğin, Bizans İmparatorluğu'nun ve daha sonra da Osmanlı Devleti'nin başkenti olan ve herkesin basitçe "Şehir" dediği yer, Rumlara göre Constantinople (Konstantinopolis), Türklere göre ise İstanbul idi. Aynı şey tarihi çağrışımlar taşıyan diğer şehirler için de geçerli. Ben de bazı isimleri zaman zaman birbirlerinin yerine kullanmayı yeğledim. Küçük Asya/Anadolu, Smyma/İzmir, Kydonies/Ayvalık bu sözcük çiftlerinden bazdan. Kimi durumlarda da Salonika, Trebizond, Caesarea örneklerinde olduğu gibi, yer isimlerinin Batılı uyarlamalarım kullandım. Bu belki de dilde saflık yanlılarının hoşuna gitmeyebilir, ama ben bu şekilde kitabımda üzerinde durdu-
Önsöz I 13 ğum dünyayı oluşturan kültürlerin o canlılık arz eden çeşitliliğini aktarabildiğime inanıyorum. Yunanca isimleri kullanırken kelimeleri basitleştirme gibi bir yönteme başvurup daha sesçil bir yazımı tercih ettim. Böylece Phanar demeyip Fanar dedim; Quistos yerine Hristos kullandım; aynca "ita" ve "iota" harfleri için de "i" kullanıldı.* * Yazarın onayını alarak burada yer isimlerinin ağırlıklı olarak Türkçelerini kullandık: İlk kullanımlarda yerin Yunanca veya diğer dillerdeki ismi parantez içinde verilmiştir (Editörün notu).