Www.sivas.im / Sivas Gezi Rehberi

Benzer belgeler
MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ MUSTAFA KEMAL İN SAMSUN A ÇIKIŞI GENELGELER KONGRELER

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

ŞANLIURFA YI GEZELİM

KURTULUŞ SAVAŞI ( ) Gülsema Lüyer

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

5 İNCİ PİYADE EĞİTİM TUGAY KOMUTANLIĞI SİVAS

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

TARİH BOYUNCA ANADOLU

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

İLLERE GÖRE NÜFUS KÜTÜKLERİNE KAYITLI EN ÇOK KULLANILAN 5 KADIN VE ERKEK ADI

Şekil-1: TR72 Bölgesinin Türkiye İçindeki Coğrafi Konumu

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

KARTEPE-MAŞUKİYE-SAPANCA GEZİMİZ

III.BÖLÜM A - KARADENİZ BÖLGESİ HAKKINDA

1895: Selanik Askeri Rüştiyesi ni bitirdi, Manastır Askeri İdadisi ne girdi.

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı

ek: eğitim izleme göstergeleri

DAR BÖLGE / DARALTILMIŞ BÖLGE

Yatırım Teşvik Uygulamalarında Bölgeler

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

İL/İlçe Okul Adı Kont Taban Puanı. SİVAS MERKEZ Sivas Fen lisesi ,745. SİVAS MERKEZ Selçuk Anadolu Lisesi ,408

2015 YILI I. YERLEŞTİRME SONUÇLARINA GÖRE SİVAS'DAKİ TÜM LİSELERİN YÜZDELİK DİLİMLER

Yazar Administrator Perşembe, 26 Nisan :25 - Son Güncelleme Cumartesi, 19 Mayıs :22

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

7 Haziran Kasım 2015 Seçimleri Arasındaki Değişim

Mustafa Kemal Atatürk ün Hayatı

MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE. Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TABLO-4. LİSANS MEZUNLARININ TERCİH EDEBİLECEĞİ KADROLAR ( EKPSS 2014 )

TABLO-3. ÖNLİSANS MEZUNLARININ TERCİH EDEBİLECEĞİ KADROLAR ( EKPSS 2014 )

VERGİ BİRİMLERİ. Taşra Teşkilatındaki Birimlerin Yıllar İtibariyle Sayısal Durumu

T.C. SİVAS BELEDİYE BAŞKANLIĞI SİVAS BELEDİYESİ 2015 FAALİYET RAPORU

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

2015 PROGRAM ADI ÜNİVERSİTE FAKÜLTE İL Türü Öğrenim Şekli Dili Burs KONT/YERLEŞEN

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

VALİLİĞİNE (İl Sağlık Müdürlüğü) GENELGE 2005/88

EĞİTİM EMEKÇİLERİ ÖRGÜTLENME TARİHİNDEN

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

TABLO-1. İLKÖĞRETİM/ORTAOKUL/İLKOKUL MEZUNLARININ TERCİH EDEBİLECEĞİ KADROLAR (2015 EKPSS/KURA )

Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (Personel Daire Bşk.)

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

TAKVİM KARTONLARI 2016 YILI RESMİ TATİL GÜNLERİ

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

EFENDİLER! YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ.

Fren Test Cihazları Satış Bayiler. Administrator tarafından yazıldı. Perşembe, 05 Mayıs :26 - Son Güncelleme Pazartesi, 30 Kasım :22

TÜRK DİLİ EDEBİYATI ve ÖĞRETMENLİĞİ BAŞARI SIRALARI genctercih.com tarafından 2017 ÖSYS tercihleri için hazırlanmıştır.

KURUM ADI KADRO ADI KONT.

2 ADANA SEYHAN Adana Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi. 3 ADIYAMAN MERKEZ Adıyaman Teknik ve Endüstri Meslek Lises

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ

Batı Karadeniz Gezi Programı Safranbolu, Kastamonu, Amasya, Samsun Kasım 2013

1 of 130 EN KÜÇÜK PUAN EN BÜYÜK PUAN BOŞ KONT. POZİSYON KODU KURUM ADI KADRO ADI KONT.

Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

SELÇUKLU KALELERİ VE SAVUNMA YAPILARI SEMPOZYUM PROGRAMI

SAYFA BELGELER NUMARASI

TABLO-2. ÖNLİSANS MEZUNLARININ TERCİHLERİ ARASINDA GÖSTEREBİLECEĞİ KADROLAR VE POZİSYONLAR

1-MERKEZ TEŞKİLATI. A- Hükümdar B- Saray

Karşılıksız İşlemi Yapılan Çek Sayılarının İllere ve Bölgelere Göre Dağılımı (1) ( 2017 )

FARABİ KURUM KODLARI

KPSS-2014/3 Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Sözleşmeli Pozisyonlarına Yerleştirme (Ortaöğretim)

19 MAYIS ÖN HAZIRLIK TOPLANTISINDA ALINAN KARARLAR 9-10 Nisan 2005, Ankara

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5

Lozan Barış Antlaşması

TABLO-3. LİSANS MEZUNLARININ TERCİHLERİ ARASINDA GÖSTEREBİLECEĞİ KADRO VE POZİSYONLAR (KPSS 2014/1) ARANAN NİTELİKLER ÖSYM DPB

Bugün hava nasıl olacak?

Türkiye'nin en yaşanabilir illeri listesi

Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği MF , , Atatürk Üniversitesi

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Personel Genel Müdürlüğü. Sayı : B.08.0.PGM /03/2007. VALİLİLİĞİNE (İl Millî Eğitim Müdürlüğü)

2015BAŞARISIRALARIDEĞİŞİMİTAHMİNLERİ

Doğal Gaz Sektör Raporu

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız.

KURUM ADI KADRO ADI KONT.

2015BAŞARISIRALARIDEĞİŞİMİTAHMİNLERİ

EK 1: TABLO VE ŞEKİLLER

Hemşirelik (MF-3) ÜNİVERSİTE

TIP FAKÜLTESİ - Tıp Lisans Programı Sıra No Üniversite Program Puan T. Kont. Taban Tavan 1 İstanbul Üniversitesi Tıp (İngilizce) Cerrahpaşa MF-3 77

2015 YILI RESMİ TATİL GÜNLERİ Yılbaşı 1 Ocak Perşembe. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 23 Nisan Perşembe. Emek ve Dayanışma Günü 1 Mayıs Cuma

Elektrik-Elektronik Mühendisliği (MF-4)

YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ TARİH

OSMANCIK OSB. Osmancık OSB

genctercih.com tarafından 2017 ÖSYS tercihleri için hazırlanmıştır.

TABLO 27: Türkiye'deki İllerin 2006 Yılındaki Tahmini Nüfusu, Eczane Sayısı ve Eczane Başına Düşen Nüfus (2S34>

T.C. SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI DUYURU

KPSS-2014/3 Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Kadrolarına Yerleştirme Sonuçlarına Göre En Büyük ve En Küçük Puanlar (Önlisans)

TABİP İL BÖLGE SE PDC KAD ORAN GRUP KİLİS ,09% A1 KARAMAN ,36% A2 İZMİR ,36% A3 MALATYA

2016 Ocak İşkolu İstatistiklerinin İllere Göre Dağılımı 1

KPSS-2014/3 Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Kadrolarına Yerleştirme Sonuçlarına Göre En Büyük ve En Küçük Puanlar (Lisans)

İKTİSAT BÖLÜMÜ YILLARI BAŞARI SIRASI VE TABAN PUAN KARŞILAŞTIRMASI

Kalem İşleri 60. Ağaç İşleri 61. Hünkar Kasrı 65. Medrese (Darülhadis Medresesi) 66. Sıbyan Mektebi 67. Sultan I. Ahmet Türbesi 69.

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni

DEVLET ÜNİVERSİTELERİ Öğretim Üyesi Sayıları

Transkript:

Www.sivas.im / Sivas Gezi Rehberi BÖLÜM 1 TARİHÇE SİVAS ADININ GEÇMİŞİ SİVAS KONGRESİ BÖLÜM 2 COĞRAFİ ÖZELLİKLER TABİAT VARLIKLARI DOĞASI BÖLÜM 3 ULAŞIM YEMEK KÜLTÜRÜ BÖLÜM 4 SPORTİF ETKİNLİKLERİ DAĞCILIK YAMAÇ PARAŞÜTÜ KANO RAFTİNG DAĞCILIK TREKKİNG CAMPİNG YÜRÜYÜŞ AVCILIK OLTA BALIKÇILIĞI BÖLÜM 5 SİVAS'TA GEZİLECEK YERLER TARİHİ YAPILAR HANLAR HAMAMLAR KALELER ÇEŞMELER CAMİLER KİLİSELER BÖLÜM 6 DİVRİĞİ ULU CAMİİ KANGAL BALIKLI KAPLICA AŞIK VEYSEL ETKİNLİK TARİHLERİ BÖLÜM 7 İLÇELER TARİHLERİ KÜLTÜRLERİ YAŞAYIŞ ŞEKİLLERİ TABİAT VARLIKLARI GENEL BİLGİLER DERLEYEN: SUAT DUMAN WWW.Sivas.im Sivas Gezi Rehberi

Tarihçe İlin Adının Tarihçesi: Sivas a farklı dönemlerde hakim olan devletler, şehre kendilerine özgü değişik isimler vermişlerdir. Bunlar; Sebaste, Sipas, Megalopolis, Kabira, Diaspolis (Tanrı Şehri), Talaurs, Danişment İli, Eyalet-i Rum, Eyalet-i Sivas ve Sivas isimleridir. Bu gün kullanılan Sivas isminin kaynağı hakkında ise farklı görüşler bulunmaktadır. Bunların içinden Sebaste Sebasteia eski yunancada (Augustus Şehri) ismi, Pontus kralı Polemon un hanımı Pitodoris tarafından verilmiştir. Romalılar, Pont Krallığını egemenlikleri altına aldıkları zaman şehrin yönetimini Pont Krallığı nda bırakmışlardı. Pont Kralının hanımı ise, Roma Kralı Augustus un sevgisini kazanmak ve ona bir şükran ve sadakat ifadesi olmak üzere Yunanca da Ogüst şehri anlamına gelen Sebaste adını verdiği sanılmaktadır. Sebaste nin zamanla Sivas a dönüştüğü ileri sürülmektedir. Yine diğer bir görüş de, bugün Sivas olarak kullanılan ismin Sipas tan geldiğidir. Şehrin ilk kurulduğu dönemlerde, bugünkü şehrin merkezinin bulunduğu yerde büyük çınar ağaçlarının altında üç adet su gözesi (Kaynağı) bulunmaktadır. Bu gözelerden bir tanesi Allah a Şükür ü ikincisi ana ve babaya saygı yı, üçüncüsü de Küçüklere sevgi yi temsil eder. Bu bölgede yaşayan insanlar, zamanla bu özelliklerini koruyamayıp yitirince, bu üç göze de kurur. Şehrin isminin de üç göze anlamına gelen Sipas tan kaynaklandığı ve zamanla bugün kullandığımız Sivas a dönüştüğü ileri sürülmektedir. Yazılı Tarih Öncesi: 1927 den bu yana süregelen kazı ve araştırmalarda saptanan bulgular, Sivas ta Neolitik Dönem den başlayarak yerleşildiği yolundaki savları güçlendirici niteliktedir. Bölgede Kalkolitik Dönem (M.Ö. 5000-3000) ve ilk Tunç Çağ (M.Ö. 3000-2000) yerleşmelerinin varlığı ise, bu dönemlerden kalma çanak-çömlek, ev ve kent kalıntılarıyla kesin olarak saptanmıştır. Maltepe Höyüğü kazıları, yörede ilk yerleşmenin M.Ö. 2600 lerde başlayıp M.Ö. 2000 lere kadar kesintisiz sürdüğünü göstermektedir. Yazılı Tarih: Sivas ın eski bir yerleşim yeri olmasına rağmen ne zaman ve kimler tarafından kurulduğuna dair kesin bilgiler mevcut değildir. Bugün şehir merkezi ilçe ve köylerinde yapılan çeşitli Arkeolojik kazı ve araştırmalarda edinilen bilgiler bulunan höyük ve eski şehir harabeleri, Sivas taki yerleşimin tarihin ilk dönemlerinden itibaren başladığını göstermektedir. Bu dönemlere ait, yeterli aydınlatıcı araştırmalar yapılmamış olduğundan Sivas ın tarihini, Anadolu nun büyük bir bölümünü kapsayan Kapadokya tarihi içerisinde incelemek zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Bu bakımdan Kapadokya tarihine baktığımızda Sivas ın M.Ö. 2000 yıllarına kadar uzanan bir geçmişe sahip olduğunu, yerleşim merkezi olarak kullanıldığını ve eti hakimiyetinin sınırları içerisinde kaldığını görmekteyiz. Etiler döneminde yapılan çeşitli savaşlar, Sivas ve çevresinde meydana gelmiş, Sivas da bu savaşlardan etkilenerek yakılmış ve yıkılmıştır. Asur hükümdarı Sargon, M.Ö. 710 yılında Anadolu içlerine yaptığı bir akında Sivas içlerine kadar gelmiştir. Yine M.Ö. 676 yıllarında Kafkasya dan İskitler, İran dan Medler Anadolu içlerine kadar uzandılar. Kapadokya bölgesinde Asurlar a karşı direnecek güç kalmayınca Medler ve Lidyalılar, M.Ö. 585 tarihinde Kızılırmak sınır olarak kalmak üzere bir anlaşma yaptılar. Böylece Kızılırmak ın doğu yakası yani Sivas ve çevresi Medler e kaldı. Medler in bölgedeki hakimiyeti fazla sürmedi. Persler M.Ö. 550 yılında Med egemenliğine son vererek Sivas ı ele geçirdiler. Diğer önemli bir akın da Makedonya Kralı Büyük İskender in M.Ö. Anadolu ya yaptığı akınlardır. Büyük İskender ilk olarak M.Ö. 334 de ikinci olarak da iki yıl sonra M.Ö. 332 de iki kez Anadolu içlerine akın düzenlemiş, her ikisinde de Sivas ta hakimiyetini sürdüren Perslerin yönetimine son vermiştir. Geçtiği yerlerde durmayıp, Makedonya subaylarından komutanlar bıraktığı için, Sivas da bir müddet Makedonyalı subaylardan Sabistes in yönetiminde kalmıştır. Sabistes kendi zevk ve sefasına daldığından askerlerinin şehri yağmalamasına ve yıkmasına aldırış etmemiştir. Bu duruma dayanamayan halk ayaklanmış, tekrar Pers Kralı I. Ariaretes in egemenliğine girmeyi kabul etmişlerdir. Sonunda Roma Kralı Tiperius M.S. 17 de Sivas ve çevresini ele geçirmiştir. Böylece Sivas, Roma İmparatorluğu egemenliğine girmiş ve Eyalet-i Rum

olmuştur. M.S. (17-395) yıllarında çeşitli istilalarla karşılaşan Sivas, bu dönemde daha çok Roma egemenliğinde kaldıktan sonra, M.S. 395 te Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğuna ayrılan topraklar içinde yer aldı. Bu dönemde de uzun süre Sasanlı akınlarından etkilenmiş, X.yy dan sonra da merkezi yönetimin güçlendirilmesi amacıyla kurulan Sebasteia (Sivas) Theması na bağlanmıştır. 1059 da Anadolu ya giren Türkmen güçleri ve 1064 te Alp Arslan ın önünden kaçan Selçuklu Şehzadesi Elbasan Sivas yöresinde kısa süreli etkinlik sağladılarsa da, Bölgenin Türk egemenliğine girmesi ancak 1071 den sonra gerçekleşti. Kısa bir süre Selçuklu etkinliğinde kalan Sivas ta 1075 te Danişmentli Beyliği kuruldu. 1143 den sonra Danişmentliler arasında baş gösteren taht kavgaları bu beyliğin gücünü kırınca, Anadolu Selçukluları nı yeniden birleştiren I. Mesud, 1152 de Sivas ı eline geçirdi. Anadolu Selçukluları ile Danişmentliler arasında sürekli el değiştiren Sivas, 1175 te II. Kılıç Arslan ca kesin olarak Selçuklulara bağlandı. II. Kılıç Arslan ın 1186 da ülkeyi 11 oğlu arasında paylaştırmasıyla başlayan taht kavgaları, I. Alaeddin Keykubad ın 1220 de başa geçmesine değin sürdü. Bu dönemde Anadolu yu tehdit etmeye başlayan Moğollara karşı etkin önlemler alan Keykubad, Sivas ı da surlarla çevirterek korunaklı duruma getirdi. Yerine geçen II. Gıyaseddin Keyhüsrev in kötü yönetimi sırasında büyük sıkıntı çeken Türkmen kökenli halk, 1240 larda ayaklanarak Sivas ı yağmaladı. Selçuklu askerlerinin sivilleri sindirmek için seferber olduğunu gören Moğollar, Anadolu yu ele geçirmek üzere harekete geçtiler. Gıyaseddin Keyhüsrev i 1243 te Kösedağ Savaş ında yenilgiye uğratan Moğol güçleri, Sivas ı işgal ettiler. Selçuklu Sultanlarının yarattığı karışıklıkların sivil halkı tedirgin etmesini gerekçe gösteren İlhanlı yöneticisi Gazan Han o dönemde Selçuklu tahtında bulunan III. Alaeddin Keykubad ı Isfahan a çağırarak, 1318 da Anadolu Selçuklu Devletine son verdi. İlhanlılar ın Anadolu Valiliğine atanan Timurtaş, 1322 de Sivas ın da içinde bulunduğu topraklar üzerinde bağımsızlığını ilan etti. Bu durum üzerine İlhanlılar ın, üzerine ordu göndereceğini öğrenince de Memlük lere sığındı. Yerine vekil olarak bıraktığı Eretna bey, önce İlhanlılar ın egemenliğini kabul ettiyse de İlhanlı yönetiminin taht kavgaları ile zayıflamasından yararlanıp, kendi özerk beyliğini kurdu. Eretna Bey in ölümünden sonra, oğlu Gıyaseddin Mehmed in yaşının küçüklüğünden yararlanan vezirleri, ülkeyi aralarında paylaştılar. Bölünerek iyice zayıflayan Eretna Beyliği, 1378 de Kadı Burhaneddin in vezirliğe getirilmesiyle yeniden güçlendi. Kadı Burhaneddin Eretna Beyliği nde kadılık, vezirlik, ve naiplik görevleri yaparak edindiği devlet yönetimi tecrübesini Eretna Beyliğini ele geçirerek uygulamıştır. Son Eretna Bey i Ali Bey in zevkine düşkün olmasından yararlanarak, kendine muhalif olan kişileri birer birer ortadan kaldırmış, 1388 yılında Ali Bey in ölümü üzerine Sivas ta bağımsızlığını ilan etmiştir. Kendi adıyla anılan Kadı Burhaneddin Devletini kurmuştur. Memluk akınlarına başarıyla karşı koyan Kadı Burhaneddin, Timur tehlikesine karşı Osmanlı ve Memlukler in desteğini sağlamaya çalışırken, Akkoyunlu Osman Bey e yenilerek, 1398 de öldürüldü. Kadı Burhaneddin in ölümüyle bir iktidar boşluğu oluşan Sivas ta kentin ileri gelenlerinin isteğiyle Osmanlı egemenliği tanındı. 1400 de Anadolu ya giren Timur, az sayıda Osmanlı askerince savunulan Sivas ı uzun bir kuşatmadan sonra alarak, yakıp yıktı ve geri çekildi. Osmanlılar ın Ankara Savaşı nda Timur a yenilmesinden sonra (1402), Yıldırım Bayezid in oğulları arasında taht kavgaları baş gösterdi. 1408 de Sivas ı ele geçiren Çelebi Mehmed, 1413 te ülkede duruma egemen olunca, Sivas Osmanlı topraklarına katılmış oldu. 1472 de kısa süreli olarak Akkoyunlular ın eline geçmesi dışında, hep Osmanlı egemenliğinde kaldı. Osmanlı egemenliğinde eyalet merkezi haline getirilen Sivas; Amasya, Çorum, Tokat, kısmi olarak Malatya ve Kayseri illeri Sivas a bağlı birer sancak olmuştur. Evliya Çelebi Seyahatnamesi nde belirtildiği gibi Sivas zamanın en önemli eyaletlerinden biridir. (40

İlkokul, 1000 dükkan, 18 Han, 40 kadar çeşmesi olduğundan bahsedilir.) SİVAS ADININ TARİHÇESİ Sivas a farklı dönemlerde hakim olan devletler, şehre kendilerine özgü değişik isimler vermişlerdir. Bunlar; Sebaste, Sipas, Megalopolis, Kabira, Diaspolis (Tanrı Şehri), Talaurs, Danişment İli, Eyalet-i Rum, Eyalet-i Sivas ve Sivas isimleridir. Bu gün kullanılan Sivas isminin kaynağı hakkında ise farklı görüşler bulunmaktadır. Bunların içinden Sebaste Sebasteia eski yunancada (Augustus Şehri) ismi, Pontus kralı Polemon un hanımı Pitodoris tarafından verilmiştir. Romalılar, Pont Krallığını egemenlikleri altına aldıkları zaman şehrin yönetimini Pont Krallığı nda bırakmışlardı. Pont Kralının hanımı ise, Roma Kralı Augustus un sevgisini kazanmak ve ona bir şükran ve sadakat ifadesi olmak üzere Yunanca da Ogüst şehri anlamına gelen Sebaste adını verdiği sanılmaktadır. Sebaste nin zamanla Sivas a dönüştüğü ileri sürülmektedir. Yine diğer bir görüş de, bugün Sivas olarak kullanılan ismin Sipas tan geldiğidir. Şehrin ilk kurulduğu dönemlerde, bugünkü şehrin merkezinin bulunduğu yerde büyük çınar ağaçlarının altında üç adet su gözesi (Kaynağı) bulunmaktadır. Bu gözelerden bir tanesi Allah a Şükür ü ikincisi ana ve babaya saygı yı, üçüncüsü de Küçüklere sevgi yi temsil eder. Bu bölgede yaşayan insanlar, zamanla bu özelliklerini koruyamayıp yitirince, bu üç göze de kurur. Şehrin isminin de üç göze anlamına gelen Sipas tan kaynaklandığı ve zamanla bugün kullandığımız Sivas a dönüştüğü ileri sürülmektedir. Yazılı Tarih Öncesi: 1927 den bu yana süregelen kazı ve araştırmalarda saptanan bulgular, Sivas ta Neolitik Dönem den başlayarak yerleşildiği yolundaki savları güçlendirici niteliktedir. Bölgede Kalkolitik Dönem (M.Ö. 5000-3000) ve ilk Tunç Çağ (M.Ö. 3000-2000) yerleşmelerinin varlığı ise, bu dönemlerden kalma çanak-çömlek, ev ve kent kalıntılarıyla kesin olarak saptanmıştır. Maltepe Höyüğü kazıları, yörede ilk yerleşmenin M.Ö. 2600 lerde başlayıp M.Ö. 2000 lere kadar kesintisiz sürdüğünü göstermektedir. Yazılı Tarih: Sivas ın eski bir yerleşim yeri olmasına rağmen ne zaman ve kimler tarafından kurulduğuna dair kesin bilgiler mevcut değildir. Bugün şehir merkezi ilçe ve köylerinde yapılan çeşitli Arkeolojik kazı ve araştırmalarda edinilen bilgiler bulunan höyük ve eski şehir harabeleri, Sivas taki yerleşimin tarihin ilk dönemlerinden itibaren başladığını göstermektedir. Bu dönemlere ait, yeterli aydınlatıcı araştırmalar yapılmamış olduğundan Sivas ın tarihini, Anadolu nun büyük bir bölümünü kapsayan Kapadokya tarihi içerisinde incelemek zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Bu bakımdan Kapadokya tarihine baktığımızda Sivas ın M.Ö. 2000 yıllarına kadar uzanan bir geçmişe sahip olduğunu, yerleşim merkezi olarak kullanıldığını ve eti hakimiyetinin sınırları içerisinde kaldığını görmekteyiz. Etiler döneminde yapılan çeşitli savaşlar, Sivas ve çevresinde meydana gelmiş, Sivas da bu savaşlardan etkilenerek yakılmış ve yıkılmıştır. Asur hükümdarı Sargon, M.Ö. 710 yılında Anadolu içlerine yaptığı bir akında Sivas içlerine kadar gelmiştir. Yine M.Ö. 676 yıllarında Kafkasya dan İskitler, İran dan Medler Anadolu içlerine kadar uzandılar. Kapadokya bölgesinde Asurlar a karşı direnecek güç kalmayınca Medler ve Lidyalılar, M.Ö. 585 tarihinde Kızılırmak sınır olarak kalmak üzere bir anlaşma yaptılar. Böylece Kızılırmak ın doğu yakası yani Sivas ve çevresi Medler e kaldı. Medler in bölgedeki hakimiyeti fazla sürmedi. Persler M.Ö. 550 yılında Med egemenliğine son vererek Sivas ı ele geçirdiler. Diğer önemli bir akın da Makedonya Kralı Büyük İskender in M.Ö. Anadolu ya yaptığı akınlardır. Büyük İskender ilk olarak M.Ö. 334 de ikinci olarak da iki yıl sonra M.Ö. 332 de iki kez Anadolu içlerine akın düzenlemiş, her ikisinde de Sivas ta hakimiyetini sürdüren Perslerin yönetimine son vermiştir. Geçtiği yerlerde durmayıp, Makedonya subaylarından komutanlar bıraktığı için, Sivas da bir müddet Makedonyalı subaylardan Sabistes in yönetiminde kalmıştır. Sabistes kendi zevk ve sefasına daldığından askerlerinin şehri yağmalamasına ve yıkmasına aldırış etmemiştir. Bu duruma dayanamayan halk ayaklanmış, tekrar Pers Kralı I. Ariaretes in egemenliğine girmeyi kabul etmişlerdir. Sonunda Roma Kralı Tiperius M.S. 17 de Sivas ve çevresini ele geçirmiştir. Böylece Sivas, Roma İmparatorluğu egemenliğine girmiş ve Eyalet-i Rum

olmuştur. M.S. (17-395) yıllarında çeşitli istilalarla karşılaşan Sivas, bu dönemde daha çok Roma egemenliğinde kaldıktan sonra, M.S. 395 te Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğuna ayrılan topraklar içinde yer aldı. Bu dönemde de uzun süre Sasanlı akınlarından etkilenmiş, X.yy dan sonra da merkezi yönetimin güçlendirilmesi amacıyla kurulan Sebasteia (Sivas) Theması na bağlanmıştır. 1059 da Anadolu ya giren Türkmen güçleri ve 1064 te Alp Arslan ın önünden kaçan Selçuklu Şehzadesi Elbasan Sivas yöresinde kısa süreli etkinlik sağladılarsa da, Bölgenin Türk egemenliğine girmesi ancak 1071 den sonra gerçekleşti. Kısa bir süre Selçuklu etkinliğinde kalan Sivas ta 1075 te Danişmentli Beyliği kuruldu. 1143 den sonra Danişmentliler arasında baş gösteren taht kavgaları bu beyliğin gücünü kırınca, Anadolu Selçukluları nı yeniden birleştiren I. Mesud, 1152 de Sivas ı eline geçirdi. Anadolu Selçukluları ile Danişmentliler arasında sürekli el değiştiren Sivas, 1175 te II. Kılıç Arslan ca kesin olarak Selçuklulara bağlandı. II. Kılıç Arslan ın 1186 da ülkeyi 11 oğlu arasında paylaştırmasıyla başlayan taht kavgaları, I. Alaeddin Keykubad ın 1220 de başa geçmesine değin sürdü. Bu dönemde Anadolu yu tehdit etmeye başlayan Moğollara karşı etkin önlemler alan Keykubad, Sivas ı da surlarla çevirterek korunaklı duruma getirdi. Yerine geçen II. Gıyaseddin Keyhüsrev in kötü yönetimi sırasında büyük sıkıntı çeken Türkmen kökenli halk, 1240 larda ayaklanarak Sivas ı yağmaladı. Selçuklu askerlerinin sivilleri sindirmek için seferber olduğunu gören Moğollar, Anadolu yu ele geçirmek üzere harekete geçtiler. Gıyaseddin Keyhüsrev i 1243 te Kösedağ Savaş ında yenilgiye uğratan Moğol güçleri, Sivas ı işgal ettiler. Selçuklu Sultanlarının yarattığı karışıklıkların sivil halkı tedirgin etmesini gerekçe gösteren İlhanlı yöneticisi Gazan Han o dönemde Selçuklu tahtında bulunan III. Alaeddin Keykubad ı Isfahan a çağırarak, 1318 da Anadolu Selçuklu Devletine son verdi. İlhanlılar ın Anadolu Valiliğine atanan Timurtaş, 1322 de Sivas ın da içinde bulunduğu topraklar üzerinde bağımsızlığını ilan etti. Bu durum üzerine İlhanlılar ın, üzerine ordu göndereceğini öğrenince de Memlük lere sığındı. Yerine vekil olarak bıraktığı Eretna bey, önce İlhanlılar ın egemenliğini kabul ettiyse de İlhanlı yönetiminin taht kavgaları ile zayıflamasından yararlanıp, kendi özerk beyliğini kurdu. Eretna Bey in ölümünden sonra, oğlu Gıyaseddin Mehmed in yaşının küçüklüğünden yararlanan vezirleri, ülkeyi aralarında paylaştılar. Bölünerek iyice zayıflayan Eretna Beyliği, 1378 de Kadı Burhaneddin in vezirliğe getirilmesiyle yeniden güçlendi. Kadı Burhaneddin Eretna Beyliği nde kadılık, vezirlik, ve naiplik görevleri yaparak edindiği devlet yönetimi tecrübesini Eretna Beyliğini ele geçirerek uygulamıştır. Son Eretna Bey i Ali Bey in zevkine düşkün olmasından yararlanarak, kendine muhalif olan kişileri birer birer ortadan kaldırmış, 1388 yılında Ali Bey in ölümü üzerine Sivas ta bağımsızlığını ilan etmiştir. Kendi adıyla anılan Kadı Burhaneddin Devletini kurmuştur. Memluk akınlarına başarıyla karşı koyan Kadı Burhaneddin, Timur tehlikesine karşı Osmanlı ve Memlukler in desteğini sağlamaya çalışırken, Akkoyunlu Osman Bey e yenilerek, 1398 de öldürüldü. Kadı Burhaneddin in ölümüyle bir iktidar boşluğu oluşan Sivas ta kentin ileri gelenlerinin isteğiyle Osmanlı egemenliği tanındı. 1400 de Anadolu ya giren Timur, az sayıda Osmanlı askerince savunulan Sivas ı uzun bir kuşatmadan sonra alarak, yakıp yıktı ve geri çekildi. Osmanlılar ın Ankara Savaşı nda Timur a yenilmesinden sonra (1402), Yıldırım Bayezid in oğulları arasında taht kavgaları baş gösterdi. 1408 de Sivas ı ele geçiren Çelebi Mehmed, 1413 te ülkede duruma egemen olunca, Sivas Osmanlı topraklarına katılmış oldu. 1472 de kısa süreli olarak Akkoyunlular ın eline geçmesi dışında, hep Osmanlı egemenliğinde kaldı. Osmanlı egemenliğinde eyalet merkezi haline getirilen Sivas; Amasya, Çorum, Tokat, kısmi olarak Malatya ve Kayseri illeri Sivas a bağlı birer sancak olmuştur. Evliya Çelebi Seyahatnamesi nde belirtildiği gibi Sivas zamanın en önemli eyaletlerinden biridir. (40

İlkokul, 1000 dükkan, 18 Han, 40 kadar çeşmesi olduğundan bahsedilir.) Dağlar İldeki dağlar, III. Zamanda başlayan Alp Kıvrımlaşması sırasında Kuzey ve Güney Anadolu dağ sistemleri de belirgenleşmiştir. Kuzey Anadolu Daığlarının güneye, Güney Anadolu Dağları nın kuzeye açılan uzantıları il alanının büyük bölümünü kaplamaktadır. Kuzey Anadolu sistemine bağlı dağlar; Kelkit Vadisi ile Kızılırmak Vadisi arasını doldurarak batı-doğu doğrultusunda uzanır. Tüm Güney Anadolu yu batıdan doğuya doğru geçen Toroslara bağlı dağlar ise Şarkışla dan başlayıp ilin ortalarına doğru sokulur. Bu iki sıranın dışında kalan ve genellikle tek tek yükselen dağlar, ilin ikinci derecede kabartıları durumundadır. Köse Dağları: Kuzey Anadolu sıradağları nın güneye açılan en önemli kollarından biri olan Köse Dağları, gerek yükselti, gerek uzunluk, gerek kapladıkları alan açısından Sivas ın en önemli dağlarıdır. Yıldızeli nde 2.537 m yükseltili Yıldız Dağı ile başlamaktadır. Doğuya doğru Asmalı Dağı (2.406), Tekeli Dağı (2.621 m), Köse Dağı (3.050 m) ve Kızıldağ (3.015 m) ile süren bu dağlara kimi kaynaklarda Kızılırmak Yayı Dağları, kimilerinde de Yeşilırmak Yayı Dağları denir. Bu yüksek sıra Doğu Anadolu Dağlarıyla birleşmektedir. Kuzeyde Kelkit Vadisine doğru yükseltisi hızla azalan Köse Dağları nın büyük bölümü Karadeniz Bölgesi nde kalmaktadır. Bu nedenle, Karadeniz ikliminin etkileri güçlüdür. Köse Dağları nın kuzey yamaçları yer yer iğne yapraklı ağaçlarla, geniş yapraklılardan meşe ve menengiç ağaçlarından oluşan ormanlarla kaplıdır. Tecer Dağları: Torosların kuzeye açılan bir kolu durumunda bulunan Tecer Daları, Gemerek-Şarkışla arasından başlar, kuzeydoğuya doğru geniş bir yay çizer ve Sivas- Kangal arasında Kulmaç Dağları adını alır. Huma Çayı Vadisi, Tecer Dağlarını ikiye ayırır. Kuzeydeki sıra çengelli, güneydeki sıra Deli Dağı adını alır. Bu iki sıra doğuya doğru uzanarak Doğu Anadolu dağlarıyla birleşir. Eskiden meşe ve ardıç ormanlarıyla kaplı olan bu dağ günümüzde seyrek ağaç kümeleri dışında çıplaktır. Akdağlar: Kızılırmak Vadisi nin batısından başlar. Kuzeydoğu yönünde uzanır. Sivas-Tokat ve Sivas-Yozgat sınırını oluşturur. Kalın Çayı ile Kızılırmak Vadisi arasındaki üçgen alanı bütünüyle kaplayan Akdağlar, fazla yüksek değildir. Kolay geçit veren; yavaş yavaş yükselen bir kütledir. Kuzeyden az da olsa Karadeniz iklimine açık olduğu için dağların yüksek kesimleri geniş ve iğne yapraklı ormanlarla kaplıdır. Bu ormanlar İç Anadolu Bölgesi nin en önemli orman serisini oluşturur. İncebel Dağları: Toros sistemine bağlı olan İncebel Dağları, Gemerek yöresinde Tecer Dağları ndan ayrılır. Kızılırmak Vadisi yle Gemerek-Şarkışla çöküntü oluğu arasını doldurarak kuzeydoğu yönünde uzanmaktadır. Fazla yüksek olmayan, aşınarak kütleşmiş bu sıra Kızılırmak ın kollarınca parçalanmıştır. En yüksek dorukları, 1.712 m. Yükseltili Karayüce Tepe ile 1.789 m. Yükseltili Yücepınar Tepe dir. Deniz etkilerine kapalı olan İncebel Dağları nda iklim çok serttir. Bu nedenle genellikle bitki örtüsünden yoksundur. Yama Dağı: Volkanik yapılı bir dağdır. Çatlı Suyu nun kollarıyla sıkça parçalanmıştır. Divriği-Çetinkaya yöresinde çok sayıda yüksek plato tarafından kuşatılmıştır. Genellikle Çıplak; bitki örtüsü açısından fakirdir. Otsu bitki örtüsü bakımından zengin sahalara Malatya yöresinde rastlanır. Sivas İlinde, bu dağların dışında tek tek yükselen çok sayıda dağ ve tepe vardır. Göller Sivas İlinde çok sayıda göl vardır. Ancak bunların bir bölümü alan, derinlik ve süreklilik açılarından pek önemli sayılmaz. Kuzey Anadolu Dağları ile Güney Anadolu Dağlarının birbirine yaklaştığı bir yöre olan Sivas il alanında kıvrılma ve yükselmeler sırasında bazı kesimler çöküntüye uğramıştır. Ayrıca, il alanında egemen durumda olan suya direnci az oluşumların erimesi ile çöküntü alanları ortaya çıkmıştır. Bu çöküntü alanlarında bazen

sürekli, bazen geçici nitelikte göller oluşmuştur. İldeki göllerin başlıcaları şunlardır. Tödürge Gölü: İl Merkezine 50 km uzaklıktaki Tödürge Gölü, Sivas-Erzurum karayolu yakınlarında Cencin Ovası nın doğusundadır. Yüzölçümü 5 km2 olan Tödürge Gölü nün derinliği ortalama 20 m, en çok 45 m dir. Dipten ve çevreden kaynaklanan sularla beslenen gölde bol balık yaşamaktadır. 1980 lerin başında uygulanmaya başlanan projeyle gölün fazla suları Kızılırmak a akıtılmaya başlanmıştır. Gölün doğusunda iki adacık vardır. Yabani yaşam açısından önemi büyük olan bu adacıklarda, kanatlı av hayvanlarından turna yaşar. Soyları tükenmek üzere olduğundan, turnalar koruma altına alınmış, avları yasaklanmıştır. Bu gölde su sporları yapılmaktadır. Gürün Gökpınar Gölü: Suyu çok temiz ve duru olan Gökpınar Gölü, Gürün e 10 km. uzaklıktadır. Doğal güzellikleri ve alabalıklarıyla ünlü olan göl; dipten gelen kaynaklarla beslenmektedir. Derinliği 15 m yi bulan Gökpınar Gölü nün fazla suları Tohma Çayı na dökülür. Göl kıyısında motel ve gazino vardır. Gölde kayıkla gezilebilmektedir. Önemli mesire yerlerindendir. İlde bu göller dışında, yağışlı mevsimlerde oluşup yazın kuruyan çok sayıda göller de vardır. Bunların başlıcaları, Merkez İlçe deki Bostankaya, Suşehri ndeki Gölova, Gürün deki Aygı ve Merkez ilçenin Kozpınar Köyü ndeki Acıgöl dür. Hafik Gölleri: Hafik yöresinde serpilmiş büyüklü küçüklü bir çok göl vardır. Bunların tümüne birden Hafik Gölleri denir. Bunlardan yalnızca biri önemlidir ve Büyük Hafik Gölü adıyla anılmaktadır. Hafik ilçe merkezinin kuzeybatısındaki bu gölün alanı 1 km2 dir. Derinliği ortalama 6 m olan göl, dipten kaynayan sularla beslenmektedir. Ortasında bir adacık olan gölde bol balık yaşamaktadır. Fazla suları Kızılırmak a akan Büyük Hafik Gölü yörenin önemli mesire yerlerinden biridir. Lota Gölleri: Hafik in 3 km doğusunda, Sivas Erzurum karayolunun kuzeyindeki göller topluluğuna Lota Gölleri denir. İlkbahar yağışlarının başlamasıyla bu göller kabararak birleşir. Dipten gelen kaynaklarla beslenen ve derin olan lota göllerinde bol balık yaşar. Göllerin çevresi özellikle balık avcılarının sıkça geldiği yerler arasındadır. İLÇELER Sivas ilinin ilçeleri; Akıncılar, Altınyayla, Divriği, Doğanşar, Gemerek, Gölova, Gürün, Hafik, İmranlı, Kangal, Koyulhisar, Suşehri, Şarkışlı, Ulaş, Yıldızeli ve Zara'dır. Akıncılar : Sivas'a 210 km uzaklıktadır. Önemli tarihi eserleri; Hatipoğlu Camii, Bahattin Şeyh Türbesi, Yusuf Şeyh Türbesi, Doğantepe ve Erence köylerinde Bizans dönemine ait olduğu sanılan iki kaledir. Altınyayla : Sivas'a 80 km. uzaklıktadır. Önemli tarihi eserleri; Altınyayla Camiidir. Divriği : Sivas'a karayolu ile 184 km, demiryoluyla 179 km uzaklıktadır. Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası (ilçe merkezindedir ve UNESCO'nun 'Dünya Mirası' listesinde yer almaktadır), Divriği Kalesi ve Kale Camisi, Kesdoğan Kalesi, edit Paşa Camii, Sitte Melik Kümbeti, Nurettin Salih Kümbeti, Naip (Gazezler) Kümbeti, Sinaniye Hatun Türbesi, Ahi Yusuf Türbesi, Pamuk Han, Burma Han, Mirçinge Hanı, Dipli Han, Aşağı Kilise, Yukarı Kilise, Erşün Kilisesi, Odur Kilisesi, Handere Köprüsü, Hüseyin Gazi Türbesi, Seyit Baba Türbesi ve ahşap işçiliğinin çok güzel örnekleriyle süslenmiş çok sayıda konak görülmeye değer tarihi eserlerdir. Doğanşar : Sivas'a 95 km. uzaklıktadır. Ulu Camii, Kale Camii, Uzunbelen Hubyar Türbesi bu ilçededir. Gemerek : Sivas'ın batısında yer almaktadır. Sızır Kasabasında Göksu Çayı üzerinde bulunan Sızır Şelalesi doğal güzelliğe sahiptir. Önemli tarihi eserleri; Merkez Camii, İnkışla Cami, İnkışla Hamzalı Cami, Çepni Cami, Şahruh Köprüsü, Sızır Kasabasında Eskiköy ören yeri, Karacaören ve Dendeliz Ören yeri kalıntılarıdır. Gölova : Sivas'a 198 km uzaklıktadır. Gölova baraj gölü çevresi ve yaylalarıyla doğal güzelliğe sahiptir. Çobanbaba Türbesi bulunmaktadır. Gürün : Sivas'ın güneyinde yer alamaktadır.ilçe merkezinde Ulu Camii, Kilise, 50'ye yakın

suni mağara, Şuğul Vadisinde de 3 mağara vardır. Kaletepe, Yılanlı, Taşlı, Höyüklüyurt, Davul, İncesu, Böğrüdelik höyükleri tarihi eser tescillidir. Hafik : Sivas'a 37 km. uzaklıktadır. Hafik Gölü, Lota Gölü, yaylaları ve doğal güzelliği olan yerdir. Önemli tarihi eserleri; Hükümet Konağı, Tuzhisar Kilisesi'dir. İmranlı : Sivas'a 106 km. uzaklıktadır. Önemli tarihi eseri; Gogi Baba Türbesi dir. Kangal : Sivas'ın 86 km. güney-doğusundadır. İlçeye 13 km. uzaklıkta, Kavak Köyü mevkiinde bulunan Balıklı Kaplıca sedef hastalığını tedavi edici özelliği ile sağlık turizmi açısından çok önemli bir yerdir. Alacahan kasabasındaki Alacahan Kervansarayı, Halil Rıfat Paşa Köprüsü, Tekke Köyündeki Samut Baba Kümbeti görülmeye değer tarihi eserlerdir. İlçede ayrıca Meydan Cami, Kuşçu Köyü Cami, Şeyh İbrahim El Aziz Cami, Demiryurt Cami, Acısu Köprüsü, Şeyh Merzuban Türbesi, Pir Gökçe (Pir Göcek) Türbesi, Demiryurt Mağaraları görülmeye değer yerlerdir. İlçe sınırları içinde Oyuklu Höyüğü, Lafçılar Ağılı Höyüğü, Kültepe ve Tepecik Höyükleri vardır. Koyulhisar : Sivas'a 180 km. uzaklıktadır. Eğriçimen, Kengercik,Arpacık, Sarıçiçek yaylaları doğal güzelliği olan yerlerdir. Önemli tarihi eserleri; Aşağı Kale (Kale-i Zir), Yukarı Kale (Kale-i Bala), Fatih Camii, Hacı Murat Hanı dır. Suşehri : Sivas'a 144 km. uzaklıktadır.önemli tarihi eserleri; Balhatun Camii (Balkıs Hatun), Köse Süleyman Türbesi dir. Şarkışla : Sivas'a 81 km. uzaklıktadır. Önemli tarihi eserleri; Aşık Veyse Müzesi, Ulu Camii, Hardal Köyü Camii, Kale dir. Ulaş : Sivas'a 37 km. uzaklıktadır. Önemli tarihi eserleri; Acıyurt Köyü Camii, Şeyhderdiyar (Şeyh Mehmet Dede) Türbesi dir. Yıldızeli : Sivas'a 45 km. uzaklıktadır. Önemli tarihi eserleri; Şeyh Halil Türbesi, Akcakoca Köyü Türbesi, Banaz Köyü Türbesi, Kümbet Köyü Kalesi, Akçakale Kalesi dir. Zara : Sivas'a 72 km. uzaklıktadır. Tödürge Gölü doğal güzelliği olan yöredir. Önemli tarihi eserleri; Meydan Camii (Çarşı Camii), Kuşan Köyü Camii, Şeyh İbrahim El Aziz Camii, Demiryurt Camii, Acısu Köprüsü, Şeyh Merzuban Türbesi, Demiryurt Kaya Mağaraları dır. 4 EYLÜL SİVAS KONGRESİ Dünya Savaşı nın sonunda Osmanlı Devleti ve dahil olduğu grup (İttifak Devletleri) harpten yenik çıkmış, 30 Ekim 1918 de İtilaf Devletleri ile imzalanan Mondros Mutarekesi ile Osmanlı Devletinin eli kolu bağlanmıştı. Yorgun ve fakir düşen milleti ve memleketi savaşa sokanlardan Sultan Vahideddin, saltanat ve hilafet makamını korumak peşindeyken hayatlarından endişeli olanlar memleketten kaçıyorlardı. Ordunun elinden cephanesinin büyük kısmı alınmış, ismi var cismi yok hale getirilmişti. Mütarekenin 7. maddesi bahane edilerek ülkenin çeşitli bölgeleri işgal ediliyordu. İtalyan, Fransız ve İngilizlerden oluşan İtilaf Orduları Donanması İstanbul a doğru ilerlemekteydi. Antalya bölgesi İtalyanlara, İzmir, Aydın, Manisa bölgesi Yunanlılara, Adana, Hatay, Mersin bölgelerini Fransızlara, Antep, Urfa, Maraş, Mardin ve Musul bölgelerini İngilizlere, bağımsız bir Ermeni devleti kurulması içinde Sarıkamış, Ardahan, Kars ve Ağrı bölgesinin Ermenilere bırakılması ve Boğazlarında ortak yönetilmesi için İtilaf Devletleri aralarında anlaşmışlardı. Ordu ve millet, Padişahın ve Hilafetin ihanetinden haberdar olmadığı gibi o makamlarda bulunanlara karşı asırların kökleştirdiği dini ve manevi bağlarla bağlı sessiz ve sadıktı. Çok önemli bir nokta ise, İtalya, İngiltere ve Fransa gibi devletlerden biri ile dahi başa çıkılamayacağı korkusu bütün kafalara yerleşmişti. Rum Çetelerinin Karadeniz (Samsun) yöresinde asayişsizliği arttırması üzerine o bölge asayişini düzeltecek bir komutana ihtiyaç vardı. Bu ise Gazi Mustafa Kemal Paşadan

başkası olamazdı. Memleketin düştüğü durumdan çok rahatsız olan Anadolu ya bir an önce açılmak için fırsat ve çareler arayan Gazi için bu bulunmaz bir imkandı. Bunun üzerine Gazi Mustafa Kemal Paşa 30 Nisan 1919 da 9.Ordu Kıta Müfettişliği ne atandı. Kurmay Heyetini de beraberine alan Mustafa Kemal Paşa Bandırma Vapuru ile yola çıktı. 19 Mayıs 1919 günü Samsun a vardı. Gerekli temasları yaparak, biri İstanbul da biride Erzurum da bulunan Kazım Karabekir Paşaya olmak üzere iki telgraf çekilmiş ve hükümete gönderdiği telgrafta Samsun da İngiliz askerlerini gördüğünü, bir miktar askerinde Sivas a gönderileceğini duyduğunu böyle olursa asayişin çok bozulacağını yazmıştı. MUSTAFA KEMAL PAŞA (O GÜNLERDE SİVAS TA BİR ASKERİ BİRLİĞİN BAŞINDA BULUNAN) CEMİL CAHİT TOYDEMİR İLE BERABER. 25 Mayıs 1919 da Samsun dan ayrıldı. Önce Kavak, ardından da Havza ya geldi. Havza onun ilk halkla doğrudan teması olduğu yerdir. 12 Hazirana kadar Havza da kaldı. Aynı gün akşam Amasya ya vardı. Amasya da 21 Haziran gecesi 9.Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa, 3.Kolordu Komutanı Refet Paşa, 20.Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa, Bahriye Eski Nazırı Rauf Bey toplanarak direniş esasları ilk defa Amasya da yazılı prensipler haline getirildi. Bu prensipler belgesini (Amasya Mukarreratı) ya da (Amasya Tamimi) denilir. Altı maddelik bu beyannamenin özünü iki cümlede toplamak mümkündür. a) Milletin istiklalini, gene milletin azim ve kararı kurtaracaktır. b) Gereksinim duyulan milli bir heyetin oluşturulması için Anadolu nun en güvenilir yeri görülen Sivas ta bir milli kongrenin tez elden toplanması kararlaştırılıştır. Bu kararlar alınırken İstanbul da, Gazi Mustafa Kemal Paşa hakkında kararını vermişti. Dahiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) Ali Kemal 25 Haziran 1919 da bütün vilayetlere Mustafa Kemal in görevden alındığını, kendisinin hiçbir resmi sıfatının kalmadığını, yakalanıp gönderilmesi emrini göndermiş. Mustafa Kemal ve arkadaşları bu karardan habersiz 26 Haziran 1919 Amasya dan Sivas a hareket ederler. Fakat kuşkulu ve dikkatlidirler. Padişahın Elazığ Valiliğine özel görevlerle gönderdiği Ali Galip adlı kişi Sivas Valisi Reşit Paşa ile görüşerek Mustafa Kemal i tutuklatmak ister. Fakat yurtsever vali buna yanaşmaz. Hatta gidip karşılar. Sivas a girişini Gazi Mustafa Kemal Paşa şöyle anlatır. Sivas şehrine vardığımızda caddenin iki yanı büyük bir kalabalıkla dolmuş, askeri birlikler tören duruşu almış bulunuyordu, otomobilden indik, yürüyerek askeri ve sivil halkı selamladım. Bu görünüş Sivas ın saygıdeğer halkını ve Sivas ta bulunan yiğit subay ve erlerimizin bana nedenli bağlı olduğunu ve sevgi beslediğini belirten canlı bir tanık idi. Ertesi gün Gazi Mustafa Paşa ve arkadaşları Sivas' a bir toplantı yapmış, yurdun durumu görüşülmüş ve Sivas ta bir kongre yapılmasına karar veril-miştir. Mustafa Kemal 28 Haziran 1919 da Sivas tan Erzurum a hareket etti. Sıkıntılarla geçen bir haftalık yolcu-luktan sonra 3 Temmuz 1919 günü Erzurum a ulaştı. Coşku ile karşıla-ndı. Fakat gelişen şartlar sonunda Erzurum da ordudan istifa etmek zorunda kaldı. 9 Temmuz 1919 Onun sivil hayattaki ilk günüdür. Ne üzerine giyeceği sivil bir elbisesi ne de parası vardı. Başına koyacağı fesi Mazhar Müfik Kansu, ceket ve pantolonu da Erzurum Valisi Münir Beyler vermişlerdi. 10 Temmuz da (Vilayet-i Şarkiye Müdafa-i Hukuk Cemiyeti) reisliğine seçildi. Fakat zor günler geçiriyordu desteğe ihtiyaç vardı. Erzurum daki 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa: -Emrinizdeyim Paşam! Ben, subaylarım, erlerim, kolordum hepimiz emrinizdeyiz, diyerek desteğini bildirdiği an Gazi rahatladı. Bu cesur davranış Milli Mücadelede kader tayin edici anlardan biridir.

23 Temmuz 1919 da Erzurum da toplanan kongre 7 Ağustos 1919 da sona erdi. (Yurdun bir bütün olduğu ve parçalanamayacağı, işgallere karşı Milletin kendi kendini savunacağı, gerekirse geçici bir hükümet kurulacağı, her işte Milletin iradesinin geçerli olacağı, Manda ve Himayenin kabul edilemeyeceği, Mebuslar Meclisinin hemen toplanılması gerektiği) bir beyanname kararlar ve prensipler olarak ilan edildi. Bu kararları uygulamakla görevli bir Heyet-i Temsiliye seçildi. 9 kişilik bu heyetin başına getirilen Mustafa Kemal, Erzurum Kongresinin dağılmasından sonra bölgede bir müddet daha kalarak Heyet-i Temsiliye Başkanı sıfatı ile Şark Vilayetlerindeki cemiyetin teşkilatını yaymak için gerekli çalışmaları yaptı. Mustafa Kemal Paşa, Sivas Kongresi ne katılmak üzere 29 Ağustos 1919 da Erzurum dan ayrıldı. Amasya Tamiminde belirtildiği üzere Anadolu nun her yönden en güvenli yeri olan Sivas a doğru yola çıktı. 2 Eylül 1919 sabahı şafakla uyanan Sivas, büyük bir sevinç içinde tarihinin en mutlu günlerinden birini yaşıyordu; şehirde mutlu bir kaynaşma, yüzlerde mutlu bir sevincin ışıkları görülmekteydi. Sabahın erken saatlerinde Erzurum yoluna şu anda (Paşa pınarı) olarak adlandırılan çeşme çevresine dökülen halkı zamanın valisi Reşit Paşa şöyle anlatır: 2 Eylül 1919 günü Sivas ta ne kadar at ve araba varsa halkı Erzincan yolu istikametine doğru götürdü. At bulamayan araba tedarik edemeyenlerde yaya olarak o istikamete dökülürken, ben hükümet konağından ayrılmadım. Halkın bu sevinç içinde akışını penceremde uzun uzun seyre daldım, fakat gözlerim dolu dolu, kalbim heyecan içinde çarpıyordu. Gazinin arabasındaki Mazhar Müfit de o günü şöyle anlatıyordu: Hepimiz sağ ve salim olarak 02 Eylül 1919 akşamı grupla beraber Sivas a ulaştık. Sivas a 5 km. mesafede çadırlar kurulmuş ve hemen hemen bütün Sivas halkı Mustafa Kemal Paşayı karşılamaya çıkmıştı. Milli İştiyakın bütün çoşkunluğu ile Mustafa Kemal Paşayı bekliyordu, arabalarımız kalabalığın bulunduğu sahaya girince halk birden bire Mustafa Kemal Paşanın otomobilinin etrafını sardı, halk neşe içinde bağırıyordu: Hoş geldiniz sefa geldiniz diyerek, birbirleriyle yarışır gibi Paşanın otomobiline koşuyor elini öpüyor ve sıkıyordu. Hatıraların bir başka bölümünde Görüyorsunuz ki, Sivas halkı bazı istisnalar dışında Mustafa Kemal Paşanın emrindedir, Milli Mücadelenin azmindedir. Sivas yaylasının öz evlatları istisnasız Milli İradenin akışı istikametinde his ve fikirlerini belirtmiş bulunuyorlar. demektedir. Mekteb-i Sultani de (Bu gün ki Atatürk ve Etnografya Kongre Müzesi geçmişse Sivas Lisesi) ilk geceyi geçiren misafirler ertesi gün şehri dolaşmaya çıktılar. 4 Eylül 1919 Perşembe günü saat 14.00 de açılacak olan büyük Sivas Kongresi dolayısıyla Mekteb-i Sultani önü mahşer halinde idi, Mustafa Kemal Paşayı coşkun tezahüratlarla karşılayan ve bağrına basan Sivas halkı Kongre Binasına giden bütün yolları tutmuştu; çarşıda dükkanını kapayan, daireden ayrılan, işini gücünü bırakan herkes sel halinde bu mahşere katılıyordu. Kongre Delegeleri birer birer gelerek binaya giriyorlardı, SİVAS KONGRESİNDEN BİR GECE ÖNCE...MUSTAFA KEMAL, HÜSEYİN RAUF ORBAY VE ALİ FUAT CEBESOY PLNLAR ÜZERİNDE ÇALIŞIYORLAR. Kongrenin açılması için tayin edilen açılış saatine 5 dakika kala Mustafa Kemal Paşa Kongre mahallini şereflendirdi, doğruca başkanlık kürsüsüne çıktı ve Geçici Başkanmışcasına Kongreyi açtı. Sonra gündeme geçildi, gündemde şu maddeler vardı. 1-Başkanlık divanı seçimi,

2-Erzurum Kongresi tüzük ve beyannamesinin Sivas Kongresi nde değiştirilerek kabulünün teklifi ve görüşme açılması, 3-Kongre delegelerinden 25 inin hazırladığı muhtıranın görüşülüp tartışılması, 4-Üyelerin teklif ve temennileri. Gündemin ilk maddesi görüşüldü ve Mustafa Kemal Paşa 3 aleyhte oyla başkanlığa seçildi. 2. başkanlığa İsmail Fazıl Paşa ile Rauf Bey getirildiler. İstanbul delegesi İsmail Hami Bey ile Afyonkarahisar delegesi Mehmet Şükrü Bey divan katipliklerine seçildiler. Sivas Kongresi Delegeleri Ve Heyet-İ Temsiliye Üyelerinin Listesi Sı ra N o Adı Soyadı 1 Mustafa Kemal Paşa 2 Gümüşzade Bekir Efendi 3 Kesri zade Salih Sıtkı Bey Ünvanı Heyet-i Temsiliye Üyesi (Ordudan ayrılma) Delege (Öğretmen) Delege (Mülkiye Mez.) 4 Koçzade Mehmet Şükrü Bey Hukuk Mezunu 5 Ahmet Nuri Bey 6 Necati Bey (KURTULUŞ) 7 Osman Nuri Bey (ÖZPAY) 8 Asaf Bey (DORAS) 9 1 0 1 1 1 2 1 3 Abdurrahman Dursun Bey (SABIKOĞLU YALVAÇ) Mehmet Tevfik Bey (ERGUN) Başağazade Yusuf Bey (BAŞKAYA) Dalamanlızade Mehmet Şükrü Bey Küçükağazade Necip Ali Bey (KÜÇÜKA) Delege (Eski Mebus) Delege (Askerlikten Ay.) Delege (Hukuk Mez.) Delege (Hukuk Mez.) Delege (Öğretmen) Delege (Öğr.-Müftü) 1 4 İsmail Hakkı Behiç Bey Heyet-i Temsiliye Üyesi (Mülkiye Mez.) Delege Olduğu İl Katılıp Katılmadığ ı -- Katıldı. Afyonkar ahisar Afyonkar ahisar Afyonkar ahisar Bursa Bursa Bursa Bursa Çorum Çorum Katıldı. Katıldı. Katıldı. Katıldı. Katıldı. Katıldı. Katıldı. Katıldı. Katıldı. Delege (Hukuk Mez.) Denizli Katıldı. Delege (Hukuk Mez.) Denizli Katıldı. Delege (Hukuk Mez.) Denizli Katıldı. 1 5 İhsan Hamit Bey (TİĞREL) Heyet-i Temsiliye İstişare Üyesi (Mülkiye Mez.) 1 6 Şeyh Hacı Fevzi Efendi (BAKSOY) (FIRAT) Heyet-i Temsiliye Üyesi Nakşibendi Şeyhi Denizli Diyarbak ır Erzincan Katıldı. Katıldı. Katıldı.

1 7 Hoca Raif Efendi (DİNÇ) Heyet-i Temsiliye Üyesi (Hukuk Mez.) 1 8 1 9 2 0 Hüsrev Sami Bey (KIZILDOĞAN) Bayraktarzade Hüseyin Bey (BAYRAKTAR-AKBAŞLI) Sipahizade Halil İbrahim Bey (SİPAHİ) Heyet-i Temsiliye Üyesi (Askerlikten Ayrılma) Delege (Tüccar) Delege (Tüccar-Belediye Reisi) 2 0 Kara Vasıf Bey (KARAKOL) Heyet-i Temsiliye Üyesi (Askerlikten Emekli) 2 1 2 2 2 3 2 4 Ahmet Mazhar Müfit Bey (KANSU) Heyet-i Temsiliye Üyesi (Eski Vali) Erzurum Katıldı. Eskişehir Katıldı. Eskişehir Katıldı. Eskişehir Katıldı. Gaziante p Hakkari Katıldı. Katıldı. Hikmet Bey (BORAN) Delege (Tıbbiyeli) İstanbul Katıldı. İsmail Fazıl Paşa (CEBESOY) İsmail Hami Bey (DANİŞMEND) Delege (Emekli Asker) İstanbul Katıldı. Delege (Mülkiye Mez.) İstanbul Katıldı. 2 5 Sami Zeki Bey Delege (Emekli Subay) Kastamo nu 2 6 Tatlı-zade Nuri Bey Delege (Tüccar) Kastamo nu 2 7 2 8 2 9 3 0 Kalaç-zade Ahmet Hilmi (KALAÇ) İmam-zade Ömer Mümtaz Bey Katip-zade Nuh Naci Bey (YAZGAN) İbrahim Süreyya Bey (YİĞİT) Delege (Mülkiye Mez.) Kastamo nu Katıldı. Katıldı, Katıldı. Delege (Tüccar) Kayseri Katıldı. Delege (Lise Mezunu-Tüccar) Delege (Mülkiye Mez.) Kayseri Manisa- Saruhan 3 1 Mahmut Macit Bey (SUNER) Delege (Hakim) Manisa- Alaşehir 3 2 Dellalzade Hacı osman Remzi Efendi (ÖĞÜT) Delege 3 3 Halid Hami Bey (MENGİ) Delege (Tüccar-Bld.Reisi) Niğde- Bor 3 4 Ratipzade Mustafa Efendi (SOYLU) Heyet-i Temsiliye Üyesi (Öğretmen) 3 5 Refet Paşa (BELE) Heyet-i Temsiliye Üyesi (Asker) 3 6 Boşnak-zade Süleyman Bey (BOŞANLI) Delege (Denizci) 3 7 Hüseyin Rauf Bey (ORBAY) Heyet-i Temsiliye Üyesi (Askerlikten Ayrılma) Katıldı. Katıldı. Katıldı. Nevşehir Katıldı. Niğde Samsun (Canik) Samsun (Canik) Sivas Katıldı. Katıldı. Katıldı. Katıldı. Katıldı.

3 8 Bekir Sami Bey (KUNDUK) Heyet-i Temsiliye Üyesi (Mülkiye Mezunu) 3 9 Bahri Bey (TATLIOĞLU) Delege (Çiftçi-Rüştiye Mezunu) 4 0 Sivas Yozgat Katıldı. Katıldı. Çerkez Yusuf Bey (SANGU) Delege (Çiftçi) Katıldı. Kongre toplantı sonunda çeşitli isimlerdeki Cemiyetlerin Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adıyla birleştirilmesini bir bildiri ile millete açıkladı. Aynı gün Sivas Valiliğine de durum bildirilerek Cemiyetin genel Merkezinin şimdilik Sivas ta bulunacağı ve kongrenin 12 Eylül 1919 da yapacağı açıkoturumdan sonra dağılacağı duyuruldu. Kongre Heyet-i Temsiliye sine altı yeni üye daha seçildi. Kongre 11 Eylül 1919 da Damat Ferit Paşa Hükümetine duyduğu güvensizliği Padişaha bildirmek ve milli amaçlara hizmet edecek bir hükümet kurulmadıkça İstanbul ile her türlü ilişkilerini kesmek kararı almıştır. Bunun Padişaha duyurulması amacıyla kongre heyetinin tanıdığı süreler tamamlanıp müracaatlar cevapsız kalınca; 12 Eylül sabahından itibaren İstanbul ile bütün haberleşmenin kesilerek Heyet-i Temsiliye ile muhaberede bulunulması kararı alınmış ve durum bütün merkezlere duyurulmuştur. Bütün milletçe bilinmekte olan iç ve dış tehlikelerin yarattığı milli uyanıştan doğan kongremiz aşağıdaki kararları almıştır: 1- Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında yapılan müzakerenin imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihindeki sınırlarımız içinde kalan ve her noktası ezici islam çoğunluğu ile meskun bulunan Osmanlı ülkesinin bölgeleri, birbirinden ve Osmanlı toplumundan ayrılması olanak dışı olan ve hiçbir nedenle bölünmez bir bütün oluşturur. Bu ülkede yaşayan tüm islam unsurları birbirine karşı saygı ve fedakarlık duyguları besleyen soy ve toplum hakları ile çevre koşullarını anlayışla karşılayan öz kardeştirler. 2- Osmanlı toplumunun bütünlüğü milli bağımsızlığımızın sağlanması yüce Hilafet ve Saltanat makamının dokunulmazlığı için Kuva-i Milliyeyi etmen ve milli iradeyi egemen kılmak kesin ve temel ilkedir. 3- Osmanlı ülkesinin herhangi bir bölümüne yönelecek el atma ve işgale, özellikle yurdumuzda bağımsız birer Rumluk ve Ermenilik kurulması amacını güden davranışlara karşı Aydın, Manisa ve Balıkesir cephelerindeki milli savaşlarda olduğu gibi hep birlikte savunma ve direnme ilkesi meşru kabul edilmiştir. 4- Öteden beri aynı vatan içinde birlikte yaşadığımız bütün müslüman olmayan azınlıkların her türlü hak ve eşitlikleri korunmuş olduğundan, bunlara siyasi egemenlik ve toplum dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilesi kabul edilmeyecektir. 5- Osmanlı Hükümeti, bir dış baskı karşısında ülkemizin herhangi bir kesimini terk ve ihmal etmek zorunluluğunda kaldığı taktirde, hilafet ve saltanat makamı ile vatan ve milletin dokunulmazlığı ve bütünlüğünü garanti eden her türlü tedbir ve kararlar alınmıştır. 6- İhtilaf Devletlerince müzakerenin imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihindeki sınırlarımız içinde kalıp büyük bir islam çoğunluğu meskun olan, kültür ve uygarlık üstünlüğüyle müslümanlara ait bulunan ülke bütünlüğümüz bölünmesi düşüncesinden tamamen vazgeçilerek bu topraklar üzerindeki tarihi, ırki, dini ve coğrafi haklarımıza saygı gösterilmesine ve bunlara aykırı girişimlerin geçersiz hale getirilmesi, böylece hak ve adalete dayanan bir karar almasını bekleriz. 7- Ulusumuzun insancıl ve çağdaş amaçların yüceliğine inanır; teknik, ekonomik ve endüstriyel durum ve ihtiyaçlarımızı da takdir eder. Bu nedenle devlet ve ulusumuzun iç ve dış bağımsızlığı ve yurdumuzun bütünlüğü korunmak koşulu ile altıncı maddede açıklanan sınırlar içinde, ulusçuluk ilkelerine saygılı ve ülkemize karşı yayılma emeli beslemeyen herhangi devletin teknik, ekonomik ve endüstriyel yardımını memnunlukla karşılarız. Bu insancıl ve haklı koşulları taşıyan bir barışın da en kısa zamanda gerçekleşmesi dünya ve

insanlığın huzuru adına, en başta gelen milli emelimizdir. 8- Milletlerin kendi alın yazılarını kendilerinin yazdığı bu tarihi çağda, merkezi hükümetlerimizin de ulusal güce bağlı olması zorunludur. Çünkü, ulusal güce dayanmayan bir hükümetin indi ve kişisel kararlarına milletçe itaat edilemeyeceğinden başka. Kararların dışta da geçerli olmadığı ve şimdiye kadar görülen eylem ve sonuçları ile kanıtlanmıştır. Bu nedenle milletin içinde bulunduğu kaygı ve sıkıntılarından kurtulmak çarelerine başvurmasına gerek kalmadan, merkezi hükümetin milli meclisi hemen ve hiç zaman yitirmeden toplanması, böylece vatan ve milletin yazgısı hakkında alacağı bütün kararları Milli Meclisin denetimine sunması. 9- Yurdumuzun ve milletimizin karşılaştığı zulüm ve elemelere tamamen ve aynı ülkü ve amaçla milli vicdandan doğan vatani ve milli derneklerin birleşmesinden oluşan genel kitleye bu kez Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı verilmiştir. Bu cemiyet her türlü particilik akımlarından bütünü ile arınmış ve aklanmıştır. Bütün müslüman vatandaşlarımız bu cemiyetin tabii üyelerindendir. 10- Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin, 04 Eylül 1919 tarihinde Sivas şehrinde toplanan Genel Kongresi tarafından kutsal amaçları izlemek ve bütün örgütü yönetmek için bir Temsil Heyeti seçilmiş ve köylerden il merkezlerine kadar bütün ulusal örgüt birleştirilmiş ve güçlendirilmiştir. 12 Eylül 1919 Cuma günü bütün Sivas halkı Kongre Salonuna davet edilerek bir açık oturum yapıldı. Bu açık oturum büyük tezahürata vesile oldu. Mustafa Kemal Paşa ve Heyet-i Temsiliye üyeleri halk tarafından tebrik edildi. Böylece Sivas Heyet-i Temsiliyesi de denilen Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi 16 kişi olarak aşağıdaki kimselerden teşekkül etti. Erzurum Kongresinde Seçilmiş Olanlar 1- Mustafa Kemal Paşa (3. Ordu Komutanı iken askerlikten ayrıldı.) 2- Hüseyin Rauf Bey (Bahriye Eski Nazırı ve askerlikten ayrılma.) 3- Hoca Raif Efendi (Erzurum Eski Mebusu) 4- İzzet Efendi (Eski Kaymakam-Mebus) 5- Servet Bey (Trabzon Eski Mebusu) 6- Sadullah Efendi (Bitlis Eski Mebusu) 7- Hacı Fevzi Efendi (Erzincan Nakş-i bendi Şeyhi) 8- Bekir Sami Bey (Beyrut Eski Valisi) 9- Hacı Musa Efendi (Mutki de Aşiret Reisi) Heyet-i Temsileyece Seçilmiş olanlar 10- Refet Bey (3. Kolordu Komutanı iken askerlikten ayrılma) Sivas Kongresinde Seçilenler 11- Kara Vasıf Bey (Gaziantep Delegesi, Kurmay Albaylıktan emekli) 12- Mazhar Müfit Bey (Hakki Delegesi-Eski Mutasarrıf) 13- Ömer Mümtaz Bey (Adana Eski Mebusu) 14- Hüsrev Sami Bey (Eskişehir Delegesi-Askerlikten ayrılma) 15- Hakkı Behiç Bey (Denizli Delegesi-Eski Mutasarrıf) 16- Ratıp Zade Mustafa Bey (Niğde Delegesi) Mustafa Kemal Paşa bir dilekçe ile Sivas Valiliğine başvurarak Anadolu Rumeli Müdafaa-i Hukuk Heyet-i Temsiliyesinin kurulduğunu bildirdi. 12 Eylül 1919 Cuma günü sabaha karşı saat 05.00 te Umumi Kongre imzası ile Kolordu Komutanlarına tebligatta bulunuldu ve padişahla doğrudan doğruya haberleşme imkanı arama çabalarına girişildi. Bütün Valiler ve Kumandanlara İstanbul la haberleşmelerinin kesildiği bildirildi. Yabancı Devlet Elçilerine de Heyet-i Temsiliye adına bir muhtıra gönderildi. Mustafa Kemal Paşa Sivas Kongresi nin seçtiği Heyet-i Temsiliyeyi bütün Anadolu için hükümet mercii durumuna soktu, sert kararlar aldı. Bu arada Sivas ta alınan kararları

duyuracak İrade-i Milliye gazetesi ilk baskısını 14 Eylül 1919 günü yaptı. Gazete Sivas ta 3 sene müddetle basılmıştır. Artık ok yaydan çıkmıştır, Sivas PTT Merkezine yerleşen Gazi Mustafa Kemal Paşa her tarafa direktifler vermekte ve Padişah Hükümeti ile şiddetli bir çatışmaya girişmektedir. Bu çalışmaların neticesi olarak Ankara Valisi Muhittin Paşa tevkif edilerek İstanbul a gönderilmiş, Elazığ Valisi, Malatya ve devrin mutasarrıfları kaçmaya mecbur bırakılmış, Trabzon Valisi Galip Bey Erzurum a gönderilmiştir. Albay Refet Bey in Sivas tan Konya üzerine gönderilmesi ile Konya Valisi Cemal Bey İstanbul a kaçmış, bu arada Mustafa Kemal Paşa Güney Anadolu nun savunulmasına ve teşkilatlanmasına da el atmış, bütün bu olaylardan sonra İstanbul daki Damat Ferit Paşa Hükümeti istifa etmiş, yeni kabine kurulması Ali Rıza Paşaya verilmiş yeni hükümetle anlaşmak üzere Bahriye Nazırı Salih Paşayı Amasya ya göndermiştir. Heyet-i Temsiliye adına da Mustafa Kemal Paşa 18 Ekim 1919 da Amasya ya gitmiş üç gün süren toplantı sonunda (20-22 Ekim 1919) Amasya da anlaşma imzalanmış böylece Sivas kendiliğinden Milli Mücadele çabalarının merkez şehri, Heyet-i Temsiliye de haberleşmelerin mercii olmuş, Mustafa Kemal Paşa milli birliğin ve milli mücadelenin tek yöneticisi durumuna girmiştir. Memlekette yer yer milletvekilleri seçiliyordu. Mustafa Kemal Paşada Erzurum Milletvekili seçilmişti. 16 Kasım 1919 da Sivas ta Komutanlar, Heyet-i Temsiliye Üyeleri ve bulunmaları faydalı kabul edilen kimseler Mustafa Kemal Paşanın Başkanlığında toplanarak halkın yurt savunması için nasıl silahlandırılıp örgütleneceği tespit edildi. İlgililere bilgiler verildi. Bunlardan sonra Heyet-i Temsiliye Sivas tan ayrılmaya karar verdi. Bunun sebepleri vardı. Sivas İstanbul arası uzaktı, İstanbul dan yazılan uzun telgrafları önce Ankara alıyor, özetleyerek Sivas a gönderiyordu. Araya aracı sokmadan İstanbul ve Batı Anadolu ile haberleşmek imkanı yoktu. Heyet-i Temsiliyenin elinde uzun yollara dayanabilecek ancak üç otomobil vardı, benzin yok denecek kadar kıttı, Demiryolu Sivas a kadar gelmiyordu ve o yol kış çok şiddetli idi. Bu durumda Heyet-i Temsiliyenin Sivas tan ayrılması artık bir zaruret olmuştu. Sivas aylardan beri kendisine heyecan yaşatan bir ekipten ayrılmanın kederi ile çok üzgündü, bunu (İrade-i Milliye) gazetesinin imtiyaz sahibi Selahattin Ulusalerk şöyle anlatmaktadır: 1919 yılı Aralık sonlarının karlı, soğuk günleri Mustafa Kemal Paşa Sivas tan Ankara ya gidiyordu. Bütün Sivas adeta yas içinde, o büyük kahramanı kolları arasından bırakmak istemiyordu. Geçici olarak Ankara ya gittiklerini, Ankara nın İstanbul a ve İzmir Cephesine yakınlığından Milli Mücadele için faydalanmak zarureti olduğunu söylüyorlar, iç ve dış düşmanların kökünü kazıdıktan sonra, yine Sivas a döneceklerini vaadediyorlar, bu söz ayrılık acısına bir teselli tesiri yapıyordu. Gidecekleri haberi katileşti, günü belli oldu. Herkes uğurlama hazırlıkları yapıyor, vasıta tedarik ediliyordu. Sivas a üç saat mesafedeki bir yere gidilecek, oradan uğurlar olsun denilecekti; Sivas Kongresi öncesi ve sonrası Mustafa Kemal ve arkadaşlarına çok kolaylıklar gösteren Sivas Valisi Reşit Paşa anılarında şöyle diyordu. Mustafa Kemal Paşa ve Temsiliye ile İstanbul arasında cereyan eden görüşmeler sonucunda Meclis-i Mebusan ın İstanbul da toplanması Heyet-i Temsiliyenin ise Anadolu da kalması kararlaştırıldı. Bir müddet sonra da Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları Sivas a oranla daha merkezi olan ve İstanbul a daha yakın bulunan Ankara ya hareket ettiler. İl Sınırından geçerken beni de şu telgrafla ödüllendirdiler.