HAFTAYA BAKIŞ 12 HAZİRAN 2013 ERDOĞAN TOPRAK CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI TÜRKİYE VE DÜNYA GÜNDEMİ



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Haziran 2013, No: 62

ACR Group. NEDEN? neden?

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Mayıs 2012, No: 33

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Aralık 2011, No:14

ARAŞTIRMA GRUBU. Prof. Dr. Özer SENCAR Prof. Dr. İhsan DAĞI Prof. Dr. Doğu ERGİL Dr. Sıtkı YILDIZ Dr. Vahap COŞKUN MAYIS

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ocak 2014, No: 83

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi

GÜNLÜK BÜLTEN 23 Mayıs 2014

Metodoloji Türkiye Ne Diyor?

Devrim Öncesinde Yemen

AK PARTi Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat ın düzenlediği basın toplantısının tam metni:

F. Fethi Hinginar: S&P, Türkiye hakkında hatalı bir karar almıştır

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ SEPA 5

GÜNLÜK BÜLTEN 24 Haziran 2014

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

ekonomi olduğu görülüyor. Erken seçim olma ihtimalinin zor olduğu, AKP'nin ekonomide rahatlama yaşatmadan seçimi tekrarlatmasının mümkün olmadığı görü

Türkiye Siyasi Gündem Araştırması

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2013, No: 58

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2014, No: 87

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

109 MİLYAR DOLARLIK YABANCI PORTFÖYÜ VAR

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum. Piyasalarda Bugün Ne Oldu? EURUSD USDTRY BRENT PETROL ALTIN GBPUSD

MetroPOLL Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi A.Ş. Cinnah Caddesi No: 67/ Çankaya/ANKARA Tel: (312) Faks: (312)

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ -6-

SAADET PARTİSİ EKONOMİK İŞLER BAŞKANLIĞI TEMMUZ 2016 RAPORU

GENEL BAŞKANIN MESAJI

AKP ye Soruyoruz CHP EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI

Japon piyasaları kapalı olacak. ABD piyasaları ise açık, bankalar kapalı olacak.

Cumhuriyet Halk Partisi

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015

Bush, Suudi Kralıyla petrol fiyatı konuştu

BAŞBAKAN ERDOĞAN İRAN DA BAŞBAKAN ERDOĞAN, CUMHURBAŞKANI AHMEDİNEJAD, DİNİ LİDER HAMANE

16 ŞUBAT 2011 CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ÇETİN SOYSAL IN DİNLEMELERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

İdris KARDAŞ Küresel Sorunlar Platformu Genel Koordinatörü

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Aralık 2011, No:16

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1

GÜNLÜK BÜLTEN 20 Haziran 2014

2010 YILINA DAMGASINI VURAN OLAYLAR. Avrupa Birliği ve Avrupa Birliği ne giriş süreci. Terör olayları. Türkiye-İsrail krizi

TÜRKİYE SOSYAL, EKONOMİK VE POLİTİK ANALİZ - 4

Teknik Bülten 13 Aralık 2016 Salı

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

Araştırma Notu 14/165

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72

Cumhuriyet Halk Partisi

İZMİR TİCARET ODASI MECLİS TOPLANTISI

Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları,

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİM YORUMLARI VE SONRASINDA BİZİ BEKLEYENLER

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Cumhuriyet Halk Partisi

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Temmuz 2013, No: 65

Beyaz Saray'daki Trump-Erdoğan Zirvesinden Ne Çıktı?

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ocak 2012, No: 20

CHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY

KOBİ ler Nefes alacak / Ankara. TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

Haziran 25. Medya ve Güven. Gündem. Tüm hakları gizlidir.

ÖMER GÜNEY CHP MENEMEN BELEDİYE BAŞKAN A.ADAYI

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim

15 Ekim 2014 Genel Merkez

GÖSTERGELER YABANCI HAREKETİ:

MEDYANIN EYLÜL AYI GÜNDEMİ - DÖRDÜNCÜ KUVVET MEDYA - Özgür Gazeteciler Platformu Salı, 04 Ekim :31

PİYASALARDA FOMC BEKLENTİSİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

Dış Ticaret Verileri Bülteni

AKTİF EĞİTİMCİLER SENDİKASI EKONOMİ SERVİSİ YÜKSEK ENFLASYON / KAMU ÇALIŞANLARI KAYIP RAPORU

EKİM 2014 KAHRAMANMARAŞ SELİM IŞIK

17 Haziran 2013 GCM Forex Sabah Analizi

Dış Ticaret Verileri Bülteni

TÜRKİYE DE SİYASET VE DEMOKRASİ

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te

TÜRKİYE DE ETNİK, DİNİ VE SİYASİ KUTUPLAŞMA. Dr. Salih Akyürek Fatma Serap Koydemir

1930 DÜNYA BUHRANI DÂHİL, TÜRKİYE BU KADAR AĞIR KRİZ YAŞAMADI.

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Şubat 2013, No: 52

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

MUĞLA DA ÇEVRE TALANINA TEPKİ

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

Fon Bülteni Eylül Önce Sen

Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi. Şubat 2015

İç Savaş Suriye Ekonomisini Nasıl Etkiledi?

TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU

EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Ekim 2011, No:9

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİNDE KÜRT VE ERMENİ MESELELERİNİ TARTIŞTI!

'Bende dağa çıkmadım'

Dış Ticaret Verileri Bülteni

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74

3 Kasım 2002 Seçimlerine Doğru: Senaryolar ve Alternatifler...

Eslen: Stratejik İnisiyatif Ayrılıkçılarda

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

SEKTÖREL GELİŞMELER İÇİNDEKİLER Otomotiv. Beyaz Eşya. İnşaat. Turizm. Enerji. Diğer Göstergeler. Sektörel Gelişmeler /Ağustos

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

Transkript:

HAFTAYA BAKIŞ 12 HAZİRAN 2013 ERDOĞAN TOPRAK CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI TÜRKİYE VE DÜNYA GÜNDEMİ

HAFTAYA BAKIŞ 12 HAZİRAN 2013 TÜRKİYE VE DÜNYA GÜNDEMİ ANA BAŞLIKLAR TOPLUMSAL UZLAŞMANIN SAĞLANMASI İÇİN ANA MUHALEFET PARTİSİNİN MİLLİ GÜVENLİK KURULUNDA (MGK) TEMSİL EDİLMESİ GEREKTİĞİNE İNANIYORUM. BU KONUDA YASAL DÜZENLEME YAPILMASI İÇİN CHP OLARAK GİRİŞİMLERDE BULUNABİLİRİZ. BÖYLE BİR DÜZENLEME İLE DEVLETİN TEMEL POLİTİKALARI KONUSUNDA MUHALEFETİN DE BİLGİ SAHİBİ OLMASI SAĞLANACAKTIR. AYAĞA KALKAN DEMOKRASİNİN BİRİKİMİ: TÜRKİYE TARİHİNİN EN BÜYÜK, EN ÇOĞULCU VE EN DEMOKRATİK EYLEMLERİNE TANIKLIK EDİYORUZ. HERKES KENDİ CEPHESİNDEN BU EYLEMLERİ ANLAMAYA VE OLASI SONUÇLARI HAKKINDA BİRTAKIM ÇIKARIMLAR YAPMAYA ÇALIŞMAKTADIR. EYLEMCİLERİN MİZAH, EĞLENCE VE YARATICILIKLA KOTARDIKLARI BU EYLEMLER HER AÇIDAN İNCELENMEYE DEĞERDİR. ZATEN GEZİ PARKI'NA GİDENLER JOHN LENNON'IN SÖZLERİNİ GÖRDÜKLERİNDE EYLEMCİLERİN NE DENLİ BİLİNÇLİ VE BARIŞÇIL BİR HAREKET İÇİNDE OLDUKLARINI ANLAMIŞLARDIR. TAKSİM GEZİ PARKI EYLEMLERİ, AKP VE BAŞBAKAN İÇİN SİYASİ KIRILGANLIĞIN MİLADINI, DÜŞÜŞÜN BAŞLANGICINI, İNİŞE GEÇİŞİN SOSYAL, SİYASAL, TOPLUMSAL ZEMİNİNİ YARATMIŞTIR. BUNDAN SONRASI İÇİN GERİ DÖNÜŞ VE TÜRKİYE SİYASETİNİN TEKRAR 28 MAYIS 2013 E DÖNMESİ, AKAN ZAMANIN GERİ ÇEVRİLMESİ OLANAĞI ORTADAN KALKMIŞTIR. SAYIN BAŞBAKANIN SÖYLEMİ, ÖFKE, HİDDET, KİN VE NEFRETİ İÇERMEKTEDİR. BAŞBAKAN, EYLEMLERE ÖYLESİNE ÖFKELİ VE TEPKİLİDİR Kİ KABULLENEMEMEKTE, HAZMEDEMEMEKTE, ÇÖZEMEMEKTEDİR. HALKI ANLAMAK YERİNE HALKI YOK SAYMA POLİTİKASINI BENİMSEMEKTEDİR! BAŞBAKANIN SÜREKLİ YİNELEDİĞİ YÜZDE 50 LİK SEÇMEN KİTLESİ KENDİ İÇİNDE HOMOJEN, PÜR AKP Lİ VE ERDOĞAN CI BİR KİTLE DEĞİLDİR. BAŞBAKANIN BU SERT VE SAYGISIZ USLUBU KENDİ KİTLESİNDE DE SIKINTI VE RAHATSIZLIK YARATMIŞTIR! 1

BAŞBAKAN, SÖYLEM VE İTHAMLARINDA EYLEMLERİN İÇİNE PARTİMİZİ DE KATMAK İSTEMİŞSE DE BUNDA BAŞARILI OLAMAMIŞTIR. BU KENDİLİĞİNDEN GELİŞEN, OLUŞAN, KİTLESELLEŞİP BÜYÜYEN, ANCAK LİDERİ, ÖNCÜSÜ, VARACAĞI BİR SİYASİ HEDEFİ BİR SİYASİ PROJESİ OLAN BİR HAREKET DEĞİLDİR. BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ, BAŞBAKAN YURT DIŞINDAYKEN, TAKSİM PLATFORMU HEYETİNİ KABUL ETTİ. ÖNERİ VE TALEPLERİNİ DİNLEDİ. SONRA DA BU TALEPLER YAPILAN BİR AÇIKLAMA İLE KAMUOYUYLA PAYLAŞILDI. TAKSİM GEZİ OLAYLARININ GÖLGESİNDE GERİ PLANDA KALAN ÇÖZÜM SÜRECİ MÜZAKERELERİNDE DE YENİ BİR AŞAMAYA GELİNDİ. GEZİ EYLEMCİLERİNE MÜDAHALE İÇİN DOĞU VE GÜNEYDOĞUDAKİ PEK ÇOK İLDEN BİNLERCE POLİS, ONLARCA TOMA ANKARA, İSTANBUL A GETİRİLDİ. ÖCALAN, ARTIK TOP SENDE, BEN VAZİFEMİ YAPTIM. ŞİMDİ SEN GEREĞİNİ YAP! AKSİ DURUMDA TERÖR YENİDEN BAŞLAYACAK! DİYEREK BAŞBAKANI UYARDI! İMRALI YA GİDECEK HEYETİNİN BAŞBAKAN TARAFINDAN BELİRLENMESİ TEPKİ ÇEKTİ! BİR YANDA DEMOKRASİ SANDIKTAN GEÇER DİYEN BAŞBAKAN, SANDIKTAN ÇIKMIŞ, HALKIN OYLARIYLA SEÇİLMİŞ MİLLETVEKİLLERİNİN CEZAEVİNDEN ÇIKMASI İÇİN HİÇBİR ADIM ATMIYOR. DİĞER YANDA DEMOKRATİK TALEPLERLE 15 GÜNÜ AŞKIN SÜREDİR TÜM DÜNYANIN İZLEDİĞİ, TAKSİM EYLEMCİLERİNİN TALEPLERİNE EN SERT YANITLARI VERİYOR. AKP MKYK SINDA KARARLAŞTIRILIP, AÇIKLANDIĞINA GÖRE AKP, 15-16 HAZİRAN DA ANKARA VE İSTANBUL DA TAKSİM EYLEMCİLERİNE KARŞI MİTİNG DÜZENLEYECEK. BİR ANLAMDA BAŞBAKAN SİYASİ EZİLMİŞLİĞİNİ ÖRTMEYE, YÜKSEK EGOSUNU TATMİN ETMEYE ÇALIŞACAK. BU YAŞANANLARIN EN BÜYÜK ETKENLERDEN BİRİNİN EKONOMİK BOYUT OLDUĞU UNUTULMAMALIDIR. EYLEMLERE DESTEK VEREN GENÇLERİN ÖNEMLİ BÖLÜMÜ, ÖĞRENCİ OLMANIN YANI SIRA, ÜLKEMİZDE YÜZDE 20 Yİ AŞAN GENÇ İŞSİZLER ORDUSUNUN DA BİRER ÜYESİDİR. GENÇ İŞSİZLERE SAHİP ÇIKMAK YERİNE, ONLARI HORLAYIP AŞAĞILAMAK İYİ NİYETLİ VE SORUMLU BİR SİYASETCİNİN YAPACAĞI BİR ŞEY DEĞİLDİR. 2

TÜİK İN AÇIKLADIĞI 2013 YILI İLK ÇEYREK BÜYÜME HIZI VERİLERİNE BAKTIĞIMIZDA OCAK-MART DÖNEMİNDE BÜYÜME HIZIMIZ, MEVSİM ETKİLERİNDEN ARINDIRILMIŞ OLARAK, YÜZDE 1,6 DÜZEYİNDE. ORTALAMA BÜYÜME HIZI İSE YÜZDE 3! BÜYÜMEDEN EN BÜYÜK ETKENİN YÜZDE 7,2 LİK ORANLA KAMU HARCAMALARI OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ. CARİ AÇIK YENİDEN TEHLİKELİ ŞEKİLDE YÜKSELİŞE GEÇTİ! MERKEZ BANKASININ DÖVİZE YÖNELİK MÜDAHALELERİ DE SONUÇ VERMİYOR. BU HIZLA ARTIŞ DEVAM EDERSE, CARİ AÇIK YİNE 70-80 MİLYAR DOLARLARA DAYANACAK DEMEKTİR. DOLAR 2 TL YE YAKLAŞIYOR! FİNANCİAL TİMES GAZETESİ BİR EKONOMİK ANALİZ YAYINLAMIŞ. DİYOR Kİ; ERDOĞAN KENDİSİNİ BESLEYEN ELİ ISIRIYOR BAŞBAKANIN BORSAYA, İŞADAMLARINA, FAİZ LOBİSİ DİYE NİTELENDİRDİĞİ KESİMLERE SERT TEPKİSİNİ VE TEHDİTLERİNİ GÜNDEME GETİREREK SEN SICAK PARAYA MUHTAÇSIN. SENİ BESLEYEN ELİ ISIRMA, YOKSA DAHA BETER OLURSUN DEMEYE GETİRİYOR. HÜKÜMETİN TMSF, SPK, EPDK, BDDK GİBİ PİYASA DÜZENLEYİCİ KURULLARI DEVREYE SOKARAK, BAZI HOLDİNGLERE, BANKALARA, ENERJİ, OTOMOTİV, MEDYA SEKTÖRÜNDEKİ ÖNDE GELEN ŞİRKETLERE BASKI İÇİN, OPERASYONLAR BAŞLATACAĞI YAYGIN BİÇİMDE DİLE GETİRİLİYOR. YATIRIMCI GÜVEN ENDEKSİ ÜZERİNDE, EN OLUMSUZ ETKİYİ YARATAN, KAÇIŞI HIZLANDIRAN, BİZZAT BAŞBAKANIN KENDİSİDİR. KAÇIŞ BU HIZLA SÜRERSE, GÜNDE 1 MİLYAR DOLARI AŞAN DÖVİZ ÇIKIŞLARI DEVAM EDERSE, HÜKÜMETİN DAHA DA HIRÇINLAŞMASI KAÇINILMAZ. REYTİNG KURULUŞLARINCA ARTTIRILAN NOTLARIN DA GERÇEĞİ YANSITMADIĞI SON GELİŞMELERLE ORTAYA ÇIKTI! FİTCH RATİNGS VE MOODY S NOT ARTTIRIMINA GİTTİKLERİ İÇİN PİŞMANLAR! SİYASİ KIRILGANLIK VE CARİ AÇIK KORKULARI DOĞRULANDI! GEÇEN HAFTA ABD NİN EN BÜYÜK YATIRIM FONLARINDAN BİRİSİ, ÖNDE GELEN VARLIK YÖNETİM FONLARINDAN CUMBERLAND ADVİSORS TÜRKİYE DEN ÇEKİLME KARARINI AÇIKLADI VE YÖNETTİĞİ 2,3 MİLYAR DOLARLIK ALIP GİTTİ. 3

BAŞBAKANIN SÖYLEMİ VE TEHDİTLERİ NE KADAR GERÇEK? BULDUĞU HAYALİ SUÇLULAR NE KADAR DOĞRU? BU SÖYLENENLER ŞİMDİ DE KİNDAR EKONOMİYE GEÇİLDİĞİNİ GÖSTERİYOR! O KİNLE DE BAŞBAKAN İŞ ADAMLARINI BOĞAZLAMAYI, ÜMÜKLERİNİ SIKMAYI PLANLIYOR! TÜM DÜNYADAN BAŞBAKANA VE HÜKÜMETE UYARI ÜSTÜNE UYARI, KINAMA GELİYOR. TÜRKİYE NİN DEMOKRASİ, İNSAN HAKLARI, İMAJI DERİN YARALAR ALIYOR. BAŞBAKANIN KİŞİSEL İKBAL UĞRUNA BUNLARIN HİÇ BİRİSİ UMURUNDA DEĞİL! SURİYE DEKİ GELİŞMELER GÜNDEMİN YOĞUNLUĞU VE EYLEMLERDEN DOLAYI ÜLKE GENELİNDEKİ HAREKETLİLİK NEDENİYLE TIPKI ÇÖZÜM SÜRECİ GİBİ NİSPETEN GERİ PLANDA KALDI. ANCAK SURİYE DE ÇOK ÖNEMLİ GELİŞMELER OLUYOR. BELKİ DE ESAD, ERDOĞAN I İKTİDARDAN GÖTÜRECEK! ABD VE ÇİN DEVLET BAŞKANLARININ BİR ARAYA GELDİĞİ ZİRVEDE DE, SURİYE DEN DİĞER DÜNYA OLAYLARINA KADAR PEK ÇOK KONUDA ORTAK STRATEJİK TAVIRLAR BELİRLENDİ. ASYA-PASİFİK ÖTESİ İŞBİRLİĞİ İÇİN MUTABAKATA VARILDI. SONUÇ: GÜNDEME DAMGASINI VURAN TAKSİM GEZİ EYLEMLERİ DÜN SABAH YENİ BİR BOYUT KAZANDI! BAŞBAKAN EYLEMCİLERE GÖRÜŞME RANDEVUSU VERİRKEN POLİSİNİ DE GAZLA, BOMBAYLA, PLASTİK MERMİYLE GEZİ PARKINA SALDI. ŞU ANA KADAR 70 EYLEMCİ, 50 AVUKAT GÖZALTINDA. YARALI SAYISI BİLİNMİYOR! BAŞBAKAN DA TAYYİP ERDOĞAN DEĞİŞMEZ DİYE ÖVÜNÜYOR! 4

HAFTAYA BAKIŞ 12 HAZİRAN 2013 TÜRKİYE VE DÜNYA GÜNDEMİ DETAYLAR AYAĞA KALKAN DEMOKRASİNİN BİRİKİMİ: TÜRKİYE TARİHİNİN EN BÜYÜK, EN ÇOĞULCU VE EN DEMOKRATİK EYLEMLERİNE TANIKLIK EDİYORUZ. HERKES KENDİ CEPHESİNDEN BU EYLEMLERİ ANLAMAYA VE OLASI SONUÇLARI HAKKINDA BİRTAKIM ÇIKARIMLAR YAPMAYA ÇALIŞMAKTADIR. Öncelikle bu eylemin nedenleri hakkında birkaç söz söylemek gerekmektedir. Elbette ki bu eylemler; siyaset, sosyoloji ve iletişim gibi farklı bilim disiplinlerini ilgilendiren yönleri bulunmaktadır. Buna ilişkin bilim insanları önemli çalışmalar yapacaklardır. Ancak pratik siyaset açısından bakıldığında bu eylemlerin en önemli nedeni Başbakan'ın söylemleri ile AKP iktidarının eylemlerine duyulan tepkidir. Tahakküme tepki Bütün bu direniş; AKP'nin yürüttüğü toplumsal mühendislik çalışmasına, farklı toplum kesimlerine dayattığı belli bir yaşam biçimine, yaratmak istediği tek tip insan modeline, toplum üzerinde kurduğu baskı ve tahakküme, Türkiye'yi medeni dünyadan koparma çabasına yönelik bir tepkidir. Kısacası bu direniş halkın kendi yaşam alanına yönelik AKP'nin işgal stratejisine bir karşı çıkıştır. Bütün bu karşı çıkışın temelinde ise Cumhuriyetimizin ve demokrasimizin birikimi yatmaktadır. 90 yıllık cumhuriyet ve demokrasi deneyiminin, genç bir kuşak tarafından bu denli sahiplenilmesi geleceğimiz açısından büyük bir umut ve heyecan yaratmıştır. Atatürk'ün başlattığı çağdaşlaşma sürecinin ne denli derin bir içerik kazandığı bu eylemlerle kanıtlanmıştır. Bizim çağdaşlaşma sürecimiz, diğer İslam toplum ve ülkelerinden farklı olarak yönünü insanlığın en ileri medeniyetine doğru çevirmiş ve bu medeniyetlerle ortak bir gelecek tasavvuru geliştirmiştir. Bugün Türkiye medeni dünyanın bir parçasıdır. AKP iktidarının yaratmak istediği toplum tipi; insanlarımızın öğrendiği, deneyimlediği ve içselleştirdiği bu dünyadan kopma endişesi yaratmıştır. Bugün özellikle gençlerimiz dünyayı çok yakından izlemekte ve çok hızlı gelişen iletişim teknolojileri ile dünyayla bütünleşmektedirler. Taksim Gezi Parkı eylemlerinin internet üzerinden 5

örgütlenmesi bunun temel göstergesidir. AKP'nin adım adım toplumumuzu Cumhuriyetin, demokrasinin ve çağdaş dünyanın birikimlerinden ve yaşam dünyasından koparmaya çalışması toplumun her kesiminden ciddi bir tepkiyle karşılanmıştır. Taksim Gezi Parkı ile başlayan ve tüm Türkiye sathına yayılan eylemlere katılanlara bakıldığında; ülkemizdeki bütün etnik kökenlerden, mezheplerden, siyasi görüşten kısacası her kesimden insanın olduğu görülmektedir. Tarihimizin bu en heterojen eylemlerinin ortaklaştığı nokta ise demokratik, çoğulcu, yaşam tarzına saygı duyulan bir yönetim isteğidir. Ders alınmalı Türkiye'de bütün toplum kesimleri AKP'nin baskıcı, otoriter ve dayatmacı yöntemlerle kurmak istediği bir ülke modeline karşı ortak tepki örgütlemeyi başarmışlardır. Bu büyük başarı ve iki haftayı aşkın eylemler herkes için çok ciddi dersler içermektedir. Ancak bu eylemleri Cumhuriyet Halk Partisi dışında hiç kimsenin anlama çabası içine girmemesi ise oldukça manidardır. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu nun eylemlere dönük yaptığı açıklama son derece tarihi bir nitelik taşımaktadır. Sayın Kılıçdaroğlu'nun "Her inançtan, her kimlikten, her partiden insanlar vardı orada. Bu tabloyu siyasetçilerin çok iyi okuması lazım ve dersler çıkarılması lazım. Bizde CHP olarak ders çıkarmak durumundayız. Gençlerin tepkilerini dikkatle dinlemek durumdayız" sözleri bu eylemlerin çok ciddi bir biçimde ele alınmasına işaret etmektedir. Taksim Gezi Parkı eylemleri ile Türkiye yeni bir sürece girmiştir. İktidarın topluma giydirmeye çalıştığı gömlek halk kitleleri tarafından yırtılmıştır. İktidar artık toplumun gerisine düşmüştür. AKP hâlâ bu durumdan gerekli dersler çıkarmamıştır. Elbette ki bazı göstericilerin kullandığı şiddet, polise yönelik tavrı ve kamu mallarına verdikleri zarar da aynı biçimde kabul edilemez. Ancak buradaki temel sorumluluk iktidara aittir. AKP bu süreci yönetme becerisi gösterememiştir. Yeni kuşak yeni eylem Eyleme katılan yurttaşlarımız AKP'den daha basiretli bir yaklaşım göstermişlerdir. 6

EYLEMCİLERİN MİZAH, EĞLENCE VE YARATICILIKLA KOTARDIKLARI BU EYLEMLER HER AÇIDAN İNCELENMEYE DEĞERDİR. ZATEN GEZİ PARKI'NA GİDENLER JOHN LENNON'IN SÖZLERİNİ GÖRDÜKLERİNDE EYLEMCİLERİN NE DENLİ BİLİNÇLİ VE BARIŞÇIL BİR HAREKET İÇİNDE OLDUKLARINI ANLAMIŞLARDIR. Eylemde asılan ve sosyal medyada eylemcilerin yoğun bir biçimde paylaştıkları ve adeta birbirlerini uyarmak için kullandıkları John Lennon'ın sözleri şöyle: "Olay şiddet kullanımına dönüştüğü zaman sistemin oyununa geliyorsunuz demektir. Yerleşik düzen sizi kavgaya sokmak için kızdırmaya çalışacak, sakalınızı çekecek, yüzünüze fiske atacaktır. Çünkü siz bir kere şiddet kullanmaya başvurduktan sonra sizinle nasıl baş edeceklerini bilirler. Nasıl baş edeceklerini bilmedikleri tek şey, şiddet dışı eylemler ve mizahtır." Bu sözlerden de anlaşılacağı üzere yeni bir kuşak ve yeni bir eylem biçimiyle karşı karşıyayız. Başta iktidara ve de bütün siyasetçilere ve kurumlara düşen bu eylemlerin nedenlerini, anlamını, önemini ve sonucunu anlamaya çalışmaktır. Bu eylemlere yaklaşım biçimi bir iktidarın temel niteliğini de ortaya koymaktadır. Çünkü halkın; demokrasiye, cumhuriyete, hak ve özgürlüklere sahip çıkması demokrat bir iktidar için onur kaynağıdır, otoriter bir iktidar için ise korku kaynağıdır. TAKSİM GEZİ PARKI EYLEMLERİ, AKP VE BAŞBAKAN İÇİN SİYASİ KIRILGANLIĞIN MİLADINI, DÜŞÜŞÜN BAŞLANGICINI, İNİŞE GEÇİŞİN SOSYAL, SİYASAL, TOPLUMSAL ZEMİNİNİ YARATMIŞTIR. BUNDAN SONRASI İÇİN GERİ DÖNÜŞ VE TÜRKİYE SİYASETİNİN TEKRAR 28 MAYIS 2013 E DÖNMESİ, AKAN ZAMANIN GERİ ÇEVRİLMESİ OLANAĞI ORTADAN KALKMIŞTIR. Hükümetin Taksim Gezi Parkı nda 15 günden bu yana devam eden olaylara yaklaşımı ve özellikle başbakanın tutumu ve değerlendirmeleri ülkede siyasi ve toplumsal gerilimi tırmandırmaktadır. Bu konuda hükümet içinde de görüş ayrılıklarının olduğu anlaşılmaktadır. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ın eylemcilerin yarısından özür dilemesi, eylemlerin doğruluğu ve haklılığını teslim etmesine karşın, 24 saat sonra yurt dışından dönen Başbakanın havaalanı konuşması ve ithamları aksine Bülent Arınç ın ve söylediklerinin yok farzedilmesi anlamına gelmektedir. 7

Hükümetin öncelikle böylesine kitlesel ve ülke çapında yaygınlaşan eylemlerin şaşkınlığını yaşadığı tespit, teşhis ve takınılacak tutum konusunda çelişkiler içinde olduğu gözlenmektedir. Bu gelişmeler ve mevcut tablo Başbakanın ve Hükümetin TBMM dışındaki toplumsal muhalefet üzerine hiçbir düşüncesinin ve hazırlığının olmadığını, toplumu dizayn etme, dilediği şekilde yönlendirip, biçimlendirme, istediği yöne kanalize etme konusunda pek de kaygı taşımadığını, bu konuda kendisinden son derece emin olduğunu ortaya koymaktadır. İşte bu yaklaşım tarzı, yani tıpkı olayların nispeten yumuşatmaya, gerilimin dozunu düşürmeye çalışan Başbakan Yardımcısını yok mertebesinde gören Başbakan, aynı yaklaşımı toplum için, toplumsal muhalefet için de yok anlamında değerlendirdiği için büyük öfke, şaşkınlık hatta korku ve panik içine düşmüş durumda. Bu psikolojik tablo, hal ve tavırlarına, bir günde sabahtan akşama kadar düzenlediği 5 mitingteki söylemlerinde sertlik ve öfke dozunun artmasına, giderek de yanılmalara, yalanlara, tehditlere varan ifadelere yansımaktadır. CHP olarak, bir anlamda bizim de hazırlıksız yakalandığımız bu siyasi sürece, süratle adapte olmak, ortam ve zemini iyi değerlendirmek, tepkileri kanalize etmek, algıları analiz edip, politikalar üretmek partimize ciddi bir sıçrama yaptıracaktır. SAYIN BAŞBAKANIN SÖYLEMİ, ÖFKE, HİDDET, KİN VE NEFRETİ İÇERMEKTEDİR. BAŞBAKAN, EYLEMLERE ÖYLESİNE ÖFKELİ VE TEPKİLİDİR Kİ KABULLENEMEMEKTE, HAZMEDEMEMEKTE, ÇÖZEMEMEKTEDİR. HALKI ANLAMAK YERİNE HALKI YOK SAYMA POLİTİKASINI BENİMSEMEKTEDİR! Başbakanın söylemleri yapıcı değil yıkıcıdır. Giderek hesabını sorarız, ümüğünüzü sıkarız vs. tarzındaki ifadelerle de şiddet içermektedir. Sürekli yinelediği şeyler, Biz sizin neler yaptık, hizmetkârınız olduk, eğitimde şunu yaptık, harçlarda bunu yaptık, gençler için şunları yaptık vb. sözlerle kızgın baba tavrındadır. Karşısındakileri de aile terbiyesi almamış, yaramaz-ahlâksız, yediği ekmeğe, içtiği suya ihanet eden, babasının onun için yaptıklarını görmezden gelen hain evlatlar olarak görmektedir. 8

Artık Başbakan icraatlarını anlatırken, Başbakanlık dönemini, iktidar dönemini de bırakıp İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde yaptıklarını anlatır duruma gelmiştir. Bir kez şu tespitleri yapmak zorundayız: Eylemlere katılanların büyük çoğunluğunu oluşturan gençler 20-25 li yaşlarda ya da altındadır. Bu insanların büyük bölümü Başbakan iktidara geldiğinde 9-14 yaşlarındaydı. Bugüne gelene kadar 11 yılı AKP iktidarı ve Tayyip Erdoğan ın Başbakanlığı altında geçirdiler. Yani sosyalleşme, toplumsallaşma, birey olma dönemleri boyunca 11 yıldan bu yana sürekli baskı, yaşamlarına müdahale, kişiliklerine biçim verilmesi yönündeki çabalara, siyasetlere, düzenlemelere tanık oldular. Taksim Gezi Parkı eylemleri işte bu baskının geldiği tahammül edilemez noktada bir infial ve patlamadır. Başbakan bunun öfkesini yaşamaktadır. 11 yıldan bu yana uyguladığı politikalara, çıkarttığı yasalara, medya ile baskı altına aldığı, tek yanlı toplum dizayn etme çabalarına ve projelerine karşın başarılı olamadığı, kendisine karşı çıkan, direnen çok geniş bir gençlik kitlesinin varlığını görmenin şokunda. Hatta buna inanamaktadır. Onun için Belediye Başkanlığı döneminde yaptıklarını, yani neredeyse 20 yıl öncesini anlatarak bugünkü eylemlerin hesabını sormaktadır. (1994 ve 1998 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yapmıştı.) Özetle ifade etmek istediğim, Başbakan kafasındaki siyasi ve toplumsal modele uyduramadığı, şekillendiremediği, beyinlerine ve yaşam biçimlerine, siyaset yaklaşımlarına, dünyayı ve hayatı algılamalarına müdahalede başarısız olduğu somut biçimde ortaya çıkan kitlenin şaşkınlığını yaşamaktadır. Bu da onu iyice hırçınlaştırmakta, çileden çıkartmaktadır. Bu öfke ve hiddet giderek Başbakanın siyasi enerjisini tükenme sürecine sokmuş durumdadır. Sürekli yüzde 50 tekerlemesi yaparak en azından kendisine oy veren kitleyi kaybetmemeye, tepkiler şiddetlendirip, büyüterek, yönlendirmeye çalışarak, kitlesindeki safları sıkılaştırmaya yönelmiştir. 9

BAŞBAKANIN SÜREKLİ YİNELEDİĞİ YÜZDE 50 LİK SEÇMEN KİTLESİ KENDİ İÇİNDE HOMOJEN, PÜR AKP Lİ VE ERDOĞAN CI BİR KİTLE DEĞİLDİR. BAŞBAKANIN BU SERT VE SAYGISIZ USLUBU KENDİ KİTLESİNDE DE SIKINTI VE RAHATSIZLIK YARATMIŞTIR! Bugüne kadar AKP nin ve başbakanın uygulamalarına destek veren, eylemleri ve açıklamalarıyla AKP nin yanında yer alan GENÇ SİVİLLER tepkilerini yazılı olarak duyurmuşlardır. Genç Siviller Hareketi adına yapılan açıklamada Biz sizden Başbakanımız olmanızı istedik, babamız olmanızı değil denilerek Başbakanın ve hükümetin bireylerin yaşamlarına, tarzlarına, alışkanlıklarına, tercihlerine yönelik olarak uygulamaya koyduğu baskıcı düzenlemeler, yasalar sert biçimde eleştirilmektedir. Başbakanın ve AKP nin totaliterlik dozunun arttığı, tek tip-tek sesli toplum dizaynına yönelindiği bunun kabul edilemezliği dile getirilmektedir. Bir anlamda üniversite gençliği içindeki AKP li gençler olarak da nitelendirebileceğimiz Genç Siviller Hareketi nin bu sert çıkışı ve tepkisi, Taksim eylemlerini doğru, demokratik ve haklı bulduğunu ilan etmesi önemli bir gelişmedir. Başbakan bu uzlaşmaz, kavgacı, kitleleri çatışmaya sürükleyici söylemini ve üslubunu değiştirmezse AKP içinde, tabanında, kitlesinde çatlaklar büyüyecektir. Kaldı ki Başbakanın sürekli yinelediği yüzde 50 lik seçmen kitlesi kendi içinde homojen, pür AKP li ve Erdoğan cı bir kitle değildir. Eylemlere katılan kitle açısından da benzer durum söz konusudur. Yani kendi içinde homojen, ortak bir siyasi söylem, politik çizgi, örgüt çatısı söz konusu değildir. Ortak payda, demokrasi ve özgürlük talebi, kişisel inanç, yaşam ve tercihlere karışılmaması, görüşlerinin dinlenmesi ve dikkate alınması, kendilerinin de varlıklarının kabulü ve ciddiye alınmaları, Cumhuriyetin değerlerinin, ilkelerinin, bayrağının, birliğinin korunması. Çağdaşlıktan ödün verilmemesi vs. 10

BAŞBAKAN, SÖYLEM VE İTHAMLARINDA EYLEMLERİN İÇİNE PARTİMİZİ DE KATMAK İSTEMİŞSE DE BUNDA BAŞARILI OLAMAMIŞTIR. BU KENDİLİĞİNDEN GELİŞEN, OLUŞAN, KİTLESELLEŞİP BÜYÜYEN, ANCAK LİDERİ, ÖNCÜSÜ, VARACAĞI BİR SİYASİ HEDEFİ BİR SİYASİ PROJESİ OLAN BİR HAREKET DEĞİLDİR. Bu hareketin siyasi liderliği, örgütlülüğü yoktur ancak hareketin kendi içinde yönlendirilmeye, organize edilmeye muhtaç bir ciddi siyasi enerji mevcuttur. Eylemlerin içinde olanların bir bölümü aynı zamanda doğal CHP seçmeni, tabanıdır ya da olabilecek konumda ve yaklaşımdadır. Bir bölümü MHP seçmeni, bir bölümü AKP seçmeni, bir bölümünü de diğer ve KARARSIZLAR seçmenidir. Farklı görüşler tek bir noktada bütünleşmiş, TAYYİP İSTİFA derken o topluluk adeta kenetlenmiştir. Kanımca sürecin stratejik noktası da burasıdır. Bu nokta aynı zamanda ciddi ve kapsamlı bir siyasi laboratuar çalışmasını gerektirmektedir. Sayın Başbakan, sürekli olarak bu eylemleri yaftalamaya, bir yerlere bağlantılı hale getirmeye çalışmaktadır. İç mihraklar, ucu dışarıda mihraklar, marjinaller, aşırı uçlar, kendisini ve AKP iktidarını hedef alan faiz lobisi, ülkeyi ve ekonomiyi çökertmek isteyenler vb. pek çok zanlı yaratmaktadır zihninde ve söyleminde. Hâlâ kendisine ve yaptıklarına yönelik tepkiyi, protestoyu, toplumsal ve bireysel baskıya isyanı, bıçağın kitlelerin kemiğine dayandığını görmemektedir. İşin doğrusu Görmek işine gelmemektedir. Nedenine gelince öbür türlüsü, yani tek taraflı itham ve suçlama en kolayıdır. Diğer boyutu görüp, kabul ettiği takdirde kendisini ve söylediklerini inkâr etmiş olacaktır. O yüzde hâlâ geri adım atmamak için direnmekte, direndikçe, tepkileri de büyütmektedir. Gezi Parkı Eylemcileri ne yaptığı son çağrı aslında bir geri adım değildir. Valiyle, belediye başkanıyla görüşmelerini, gerekirse kendisinin de görüşmeyi kabul edebileceğini söylemektedir. Taksim Platformu üyeleri daha önce Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile görüştüler, talep ve önerilerini ilettiler. İstanbul da artık Büyükşehir Belediye Başkanı nın hükmü kalmış mıdır? İstanbul Valisi ile görüştüler, ret yanıtı aldılar. Nihayet İstanbul valisi eylemlerin 13. gününde özür dileme gereği duydu. 11

BAŞBAKAN YARDIMCISI BÜLENT ARINÇ, BAŞBAKAN YURT DIŞINDAYKEN, TAKSİM PLATFORMU HEYETİNİ KABUL ETTİ. ÖNERİ VE TALEPLERİNİ DİNLEDİ. SONRA DA BU TALEPLER YAPILAN BİR AÇIKLAMA İLE KAMUOYUYLA PAYLAŞILDI. Neydi o talepler? 1. Gezi Parkı, Park olarak kalmalıdır. Taksim Gezi Parkına Topçu Kışlası adı altında ya da başka herhangi bir yapılaşma olmayacağını, projenin iptal edildiğine dair resmi bir açıklamanın yapılması 2. Atatürk Kültür Merkezinin yıkılmasına ilişkin girişimlerin durdurulması 3. Taksim Gezi Parkı ndaki yıkıma karşı direnişten başlayarak, halkın en temel demokratik hak kullanımını engelleyen, şiddetle bastırma emrini veren, bu emri uygulatan ve uygulayan, binlerce, insanın yaralanmasına, üç yurttaşımızın ölmesine neden olan sorumlular, başta İstanbul, Ankara, Hatay Valileri ve Emniyet Müdürleri olmak üzere tüm sorumluların görevden alınmasını 4. Gaz bombası ve benzeri materyallerin kullanılmasının yasaklanması 5. Ülkenin dört bir yanında direnişe katıldığı için gözaltına alınan yurttaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını, haklarında hiçbir soruşturma açılmayacağına ilişkin açıklama yapılması 6. 1 Mayıs alanı olan Taksim ve Kızılay başta olmak üzere Türkiye deki tüm meydanlarımızda, kamusal alanlarımızda toplantı, gösteri, eylem yasaklarına ve fiili engellemelere son verilmesini; ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması. Şimdi bu talepler defalarca açıklandı. Başbakanvekili olduğu sırada da Arınç a iletildi. Başbakan gerekirse temsilcilerinizi seçin, gelsinler ben de görüşüm diyor. O zaman 15 gündür ülkede yaratılan gerilim, şiddet atmosferi ne içindi? Başbakan önce bu taleplere yönelik yaklaşımını, Gezi Parkı ve AKM nin yıkımından vazgeçip, geçmediğini açıklamalı! Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş bile AVM DEN, OTELDEN, REZİDANSTAN HEPSİNDEN VAZGEÇTİK. AMA SAYIN BAŞBAKAN, TOPÇU KIŞLASI NI MUTLAKA İSTİYOR diyor. Böyle bir komiklik olabilir mi? 12

Başbakanın şahsi arzusu yerine gelsin diye, Taksim Gezi ye Topçu Kışlası yapılacak. Ne için? Başbakan çok istiyor da ondan. Başbakanın demokrasi anlayışını, diktacı tutumunu bu açıklama çok güzel yansıtıyor. Başbakan gerekirse, şahsi ihtiras, istek ve kaprisleri için pek çok insanın ölmesini, yaralanmasını, binlerce gencin gözaltına alınmasını, tüm ülkenin gerilmesini dahi önemsememektedir. TAKSİM GEZİ OLAYLARININ GÖLGESİNDE GERİ PLANDA KALAN ÇÖZÜM SÜRECİ MÜZAKERELERİNDE DE YENİ BİR AŞAMAYA GELİNDİ. GEZİ EYLEMCİLERİNE MÜDAHALE İÇİN DOĞU VE GÜNEYDOĞUDAKİ PEK ÇOK İLDEN BİNLERCE POLİS, ONLARCA TOMA ANKARA, İSTANBUL A GETİRİLDİ. Demek artık oralarda polise, biber gazına, TOMA lara (Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı) ihtiyaç yok. Taş atan çocuklar, sokak eylemleri, PKK yanlısı gösteriler yok. Çözüm Süreci ni dayatmak, talepleri kabul ettirmek için her gün bölgedeki pek çok il ve ilçede yapılan, taşlı, sopalı, çatışmalı eylemler bir anda kesildi. Doğu ve Güney Doğu da bir anda bıçak gibi kesilen eylemlerin asıl amacının Çözüm Süreci ni zorlamak, belirli bir noktaya, aşamaya getirmek için gerçekleştirildiği, daha doğrusu uygulamadaki, planın, senaryonun bir parçası olduğu net bir şekilde somutlaştı. Orada taş atan çocuklar vardı, şimdi burada slogan atan, özgürlük isteyen, demokratik taleplerinin kabulü için mücadele veren, biber gazı ve dayak yemeyi göze alan gençler var. Başbakan Çözüm Süreci ndeki talepler konusunda makul ve masaya oturdu. İmralı ve Kandil deki Terör Örgütü Liderlerini muhatap aldı. GEZİ PARKI Eylemcileri ni ise adamdan saymayarak ÇAPULCU olarak adlandırdı. Buradaki talepler konusunda ödünsüz ve hiddetli, hâlâ şiddetini sürdürüyor! Bu gelişmeler bizim politikalarımızı, önerilerimizi, stratejimizin ve yaklaşımımızın doğruluğunu da teyit ediyor. İnsanların beklentisi sadece demokrasi, barış ve özgürlük. En temel insan hakkı. Bunun için mücadele ediyorlar. Bir tarafta sürecin içine etnik boyut giriyor, diğer tarafta tüm ülke için etnik köken, inanç, siyasi çizgi yaklaşımı gözetilmeksizin en geniş manada kavrayıcı ve kapsayıcı özgürlük talebi. 13

Bizim de hep söylediğimiz bu değil miydi? Sayın Genel Başkanımızın açıkladığı 16 maddelik Demokratikleşme Manifestosu nda yer alan düzenlemeler hayata geçirilebilse tüm toplumun en temel demokratik gereksinmeleri sağlanmış olacak. Toplum rahatlayacak. Temsilcilerini parlamentoya sokup sesini, taleplerini duyuracak. Başbakan en geniş demokratikleşmenin kendi hükümetleri döneminde yapıldığını söylüyor. O zaman bu insanlar neden sokaklarda? Sonuçta, Taksim Gezi eylemleri, Çözüm Süreci ile ilgili gelişmelerin geri planda kalmasına, gündemin nispeten alt sıralarına inmesine neden oldu. Ancak belki de hükümet Çözüm Süreci ile ilgili gelişmelerin kamuoyunda fazla tartışılmaması için de Gezi parkı eylemlerinin devamına, sıcak gündemi oluşturmasına bilerek izin verdi. ÖCALAN, ARTIK TOP SENDE, BEN VAZİFEMİ YAPTIM. ŞİMDİ SEN GEREĞİNİ YAP! AKSİ DURUMDA TERÖR YENİDEN BAŞLAYACAK! DİYEREK BAŞBAKANI UYARDI! İMRALI YA GİDECEK HEYETİNİN BAŞBAKAN TARAFINDAN BELİRLENMESİ TEPKİ ÇEKTİ! Geçen haftaki HAFTAYA BAKIŞnda paylaştığım değerlendirme notlarımda Fırat Haber Ajansı nda yer alan bir analize yer vermiş, PKK tarafından hükümetin İkinci Aşamaya Geçiş nedeniyle süratle adım atması, verdiği sözleritaahhütler tutması, aksi halde 1 Haziran 2004 e dönüleceği (Terörün tırmandırılacağı) tehditlerinin yer aldığını aktarmıştım. Bu defa BDP heyeti tekrar İmralı ya gitti. Başbakanın Gezi Parkı eylemlerine verdiği destek nedeniyle veto ettiği Sırrı Süreyya Önder heyette yer alamadı. Ancak İmralı ziyareti sonrasında yapılan açıklamalara baktığımızda, geçen hafta aktardığım PKK Ajansında yer alan haber-analiz ile Öcalan ın açıklamalarının örtüştüğünü görüyoruz. Öcalan diyor ki; Ben üzerime düşenleri yaptım, benden istenilenleri yerine getirdim. Çözüm Süreci nin bu aşamaya gelmesini sağladım. Bundan sonrası, Başbakana ve hükümete ait! Top Başbakanda ve Hükümette! Anayasa ve yasa değişiklikleri, demokratikleşme adımları konusunda söylediklerini yapmalılar. Öcalan, Gezi Parkı eylemcilerinin demokratikleşme ve özgürlükler konusundaki taleplerinin de BDP tarafından desteklenmesini istiyor. 14

BDP sözcülerinin açıklamalarına baktığımızda da bunu görüyoruz. Sürekli vurgulanan, artık ikinci aşamaya geçildiği bekleme zemininin kalmadığı, hükümetin söz verdiği adımları atması zamanının geldiği yönündeki ifadeler. Yani siyasetin gündemi tekrar ısınacak, hareketlenecek gibi görünüyor. Başbakan ve Hükümet geçen hafta Kandil ve PKK tarafından uyarıldı. Bu hafta İmralı tarafından uyarıldı. Son olarak da taraflar arasında ulak işlevini üstlenen BDP yöneticileri ve sözcüleri tarafından taahhütlerini yerine getirmesi, geçirilecek fazla zaman kalmadığı konusunda uyarıldı. Anayasada ve yasalarda yapılacağı sözü İmralı ve Kandil e verilen Anayasa ve yasa değişikliklerinin neler olduğunu, yakında öğreneceğiz. Sonuçta bizim en başta yapılması gerektiğini söylediğimiz Çözümün TBMM çatısı altında en geniş katılım ve uzlaşı ile aranması noktasına gelindi. Hükümet gelinen bu aşamada bile TBMM ile Ana Muhalefet ile, kamuoyu ile hiçbir şey paylaşmıyor. Bir tarafta PKK, Kandil ve İmralı ya Anayasa, yasa değişiklikleri, demokratikleşme sözü veriliyor. Diğer tarafta Taksim Eylemcilerinin benzer yöndeki daha masum, ayrıcalık ve etnik içeriği olmayan demokratikleşme taleplerinin üzerine bombayla, TOMA yla, gazla gidiliyor. Bu da bir kez daha Başbakanın ve AKP nin demokrasi anlayışı ve algısının sorgulanmasını, samimiyetinin gerçekliğinin somutlaştırılması gereğini zorunlu hale getiriyor. BİR YANDA DEMOKRASİ SANDIKTAN GEÇER DİYEN BAŞBAKAN, SANDIKTAN ÇIKMIŞ, HALKIN OYLARIYLA SEÇİLMİŞ MİLLETVEKİLLERİNİN CEZAEVİNDEN ÇIKMASI İÇİN HİÇBİR ADIM ATMIYOR. DİĞER YANDA DEMOKRATİK TALEPLERLE 15 GÜNÜ AŞKIN SÜREDİR TÜM DÜNYANIN İZLEDİĞİ, TAKSİM EYLEMCİLERİNİN TALEPLERİNE EN SERT YANITLARI VERİYOR. Başbakan Tayyip Erdoğan, yalan üstüne yalan söylüyor. Camide içki içtiler diyor, Caminin İmamı-Müezzini yalanlıyor. Türbanlı kızlarımıza saldırdılar diyor, bizzat Taksim Eylemine katılan, destek veren türbanlı kızlar yalanlıyor, 15

Bu kardeşiniz 10 yılda 2 milyar 800 milyon ağaç dikti diyor, bizzat Orman bakanlığı verileri Başbakanın 2 milyon 800 bin ağacı 10 misli abarttığını gösteriyor, üstelik uydu fotoğrafları da 10 yılda İstanbul un yeşilinin AKP döneminde ne kadar hızla azaldığını, katledildiğini, yok edildiğini ortaya koyuyor, Başbakanı yalanlıyor. Başbakan olaylar sırasında köprü inşaatı çukuruna düşerek şehit olan emniyet amirini eylemcilerin öldürdüğünü söyleyecek kadar tahrik ve kışkırtmaya başvuruyor. Şehit komiserin kardeşi Başbakanı yalanlıyor. Morgta ve adli tıp raporunda ağabeyinin düşerek öldüğünü, köprüden atılmasının söz konusu olmadığını açıklıyor. Bir Başbakan halkı, insanların hassasiyetlerini istismar ederek böylesine kışkırtıcı yalanları meydanlarda, tüm medyanın konuşmasını naklen verdiğini bilerek neden söyler? Neden bu yalanlara ihtiyaç duyar? Eylemleri bölmek için Başbakan Yardımcısı çıkıyor dış bağlantı tespit ettik, eylemler dışarıdan tek merkezden idare ediliyor diyor. Bu nedenle, Çarşı taraftar grubu eylemlerden, çekiliyor. İnşallah Fenerbahçe ve Galatasaray taraftar grupları da çekilir diyor. Beşiktaş-Çarşı Grubu ndan anında yalanlama geliyor, sonuna kadar Taksim deyiz diye. Bir hükümet, bir Başbakan, Bir Başbakan Yardımcısı, halkın gözünün içine bakarak böylesine yalan söyleyebilir mi? Başbakan artık, yalana, tehdide, hakarete, şiddet diline, gerginlik stratejisine sığınmaya başladı. Dili sürçüyor, şaşırıyor. Aklı, zihni, diline hükmedemiyor. Eylemlere karşı, ayrıştırıcı, toplumsal kamplaşmayı sertleştirici, düşmanlıkları besleyici karşıt Miting yarışını gündemine alıyor. Üstelik, bunu yaparken de, yine kitlelerin tepkisini çekecek, protestoları büyütecek, eylemlerin içeriğini ve karakterini provoke edecek tarihleri, bilinçli ve özel olarak seçiyor. 16

AKP MKYK SINDA KARARLAŞTIRILIP, AÇIKLANDIĞINA GÖRE AKP, 15-16 HAZİRAN DA ANKARA VE İSTANBUL DA TAKSİM EYLEMCİLERİNE KARŞI MİTİNG DÜZENLEYECEK. BİR ANLAMDA BAŞBAKAN SİYASİ EZİLMİŞLİĞİNİ ÖRTMEYE, YÜKSEK EGOSUNU TATMİN ETMEYE ÇALIŞACAK. 15-16 Haziran, Türkiye de çalışma hayatının, emeğin, simgeleşmiş tarihlerinden birisidir. 15-16 Haziran 1970 deki olaylarda işçi, polis, esnaf olmak üzere 5 yurttaşımız yaşamını yitirmiştir. Şimdi özellikle bu iki günü miting tarihi olarak belirlemek, bir başka akıl tutulması ve toplumsal tahriktir. Üstelik bu mitingi, Taksim eylemine destek verenlere karşı, mesaj amaçlı olarak kamuoyuna duyurmak, daha da büyük bir tahrik ve toplumsal karşıtlık yaratma amacına yöneliktir. Başbakan ve AKP, toplumsal, etnik ve dini hassasiyetlere özen göstermeme, sadece kendisi için bu hassasiyeti bekleme alışkanlığını sürdürmektedir. Daha bir gerginlik sona ermeden, Başbakan ve hükümetin, toplumsal barışı ve huzuru, uzlaşıyı sağlama yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekirken, yangına körükle gitmek, ateşe benzin dökmekle eşdeğer bir tavırdır bu. Eylemlerin en yaygın ve sıcak yaşandığı Ankara ve İstanbul un yanı sıra, İzmir de de 23 Haziran da miting yapma hazırlığı, AKP nin artık siyasi akıl ve izan duygusunu yitirmeye başladığını göstermektedir. Bütün bu gelişmeler, başlangıçta belirttiğim bir tezi doğrular niteliktedir. Başbakan ve AKP yönetimi, kendilerine yönelik artan tepkiyi, bunun siyasi yansımalarını, yüzde 50 diye sürekli yineledikleri seçmen tabanlarındaki erime ve kopuşları gördükleri içindir ki, gerilimden, gerginlikten medet ummaktadır. Bu yolla, seçmen kaçışını önlemeyi, tabandaki eriyişi durdurmayı, gerginlikhiddet ve şiddetten beslenen bir kenetlenmeyi sağlamaya çalışmaktadır. Bu miting kararları bile, AKP nin ortaya çıkan toplumsal tepkinin boyutlarından ve yaygınlaşmasından ne kadar büyük endişeye kapıldığını, Başbakan ve AKP yönetiminin içine düştüğü paniğin etkilerini göstermektedir. 17

BU YAŞANANLARIN EN BÜYÜK ETKENLERDEN BİRİNİN EKONOMİK BOYUT OLDUĞU UNUTULMAMALIDIR. EYLEMLERE DESTEK VEREN GENÇLERİN ÖNEMLİ BÖLÜMÜ, ÖĞRENCİ OLMANIN YANI SIRA, ÜLKEMİZDE YÜZDE 20 Yİ AŞAN GENÇ İŞSİZLER ORDUSUNUN DA BİRER ÜYESİDİR. Gelecek kaygısı, ekonomik sıkıntılar, bunlara neden olan hükümetin ekonomik politikaları ve yanlışlarıdır. Aylardır sizlerle paylaştığım değerlendirmelerimde, işsizlikteki artıştan, elektrik tüketimindeki, sanayi üretimindeki düşüşten, ihracattaki duraklama ve gerilemenin ortaya çıkartacağı negatif büyüme etkisinden söz ediyorum. Türkiye ekonomisinin üretmeyen, çarkları duran bir konuma geldiğini, 2012 de yüzde 2,2 ye gerileyen büyüme hızının bu veriler ışığında, 2013 yılının ilk çeyreğinde daha da gerileyeceği öngörümü paylaşıyorum. Ekonomi Bakanı, ilk çeyrek büyüme hızı verileri açıklanmadan iki gün önce kamuoyunu hazırlamak için ilk çeyrek büyüme hızımız pek parlak değil, sanayi üretimi yılbaşından bu yana geriliyor, dört ayda ortalama yüzde 1,3 oldu diyor. Bildiğiniz gibi sanayi üretimi endeksi en son EKSİ 0,9 oldu. Nisan da biraz toparlanma görülse de yeterli değil. Şimdi ikinci üç aylık dönemde üretimin artmasını umuyor hükümet. Ekonomi Bakanı daha çok üretim, daha çok yatırım gerektiğini söylüyor. Ülkedeki yatırım ortamını kendileri, hükümetin ekonomik politikaları yok ediyor. TÜİK İN AÇIKLADIĞI 2013 YILI İLK ÇEYREK BÜYÜME HIZI VERİLERİNE BAKTIĞIMIZDA OCAK-MART DÖNEMİNDE BÜYÜME HIZIMIZ, MEVSİM ETKİLERİNDEN ARINDIRILMIŞ OLARAK, YÜZDE 1,6 DÜZEYİNDE. ORTALAMA BÜYÜME HIZI İSE YÜZDE 3! BÜYÜMEDEN EN BÜYÜK ETKENİN YÜZDE 7,2 LİK ORANLA KAMU HARCAMALARI OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ. Seçimler yaklaşırken hükümetin kesenin ağzını daha da açacağını söyleyebilirim. Hatırlarsanız geçen yılın son üç aylık döneminde büyüme hızı yüzde 1,4 olmuştu. Bu yılın ilk üç ayındaki büyümenin alt kalemlerine bakıldığında, bir ekonominin itici gücü lokomotifi olan imalat sanayinin yüzde 2,8, hükümetin TOKİ üzerinden adeta para yağdırdığı inşaat sektörünün ise yüzde 5,9 büyüdüğü ortaya çıkıyor. 18

Bu tablo artık ekonominin büyümesinin kamu harcamalarına dayandığını gösteriyor. En basitinden şunu söyleyebilirim, hükümet bu yıl yoksul ailelere 21 milyon ton bedava kömür dağıtılacağını açıkladı. Aile başına 1 ton üzerinden dağıtım yapılacak. Bu aynı zamanda, Türkiye de 21 milyon ailenin aç-yoksul ve yardıma muhtaç olduğunun bizzat hükümet tarafından itirafıdır. O yüzden hükümet ekonomiyi kamu harcamaları ile, bedava kömür, bedava kumanya, şimdi Ramazan geldiğinde yine yoksul ailelere devlet, belediyeler, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları üzerinden Ramazan kolileri dağıtılacak. Büyümenin itici gücü olarak görünen yüzde 7,2 lik kamu harcamalarının altında yatan bunlar. Net yüzde 1,6, brüt yüzde 3 lük büyüme hızıyla Türkiye ekonomisini hangi alanda iddialı konuma getirebilirsiniz? Hep vurguladığım gibi hükümet ne kadar uğraşsa da, ne kadar verileri cilalayıp parlatsa da TÜİK bile gerçek durumu artık perdeleyemiyor. Bu verileri eminin ekonominin nerden nereye geldiğini gizleyerek büyüme hızında büyük sıçrama yaptık diye yorumlayanlar olacaktır. Ancak düşünün 2011 de yüzde 8,8 büyümeden, 2012 de yüzde 2,2 ye düştük. 2013 ün ilk çeyreğinde de mevsim etkisinden arındırılmış yüzde 1,6, brüt yüzde 3 büyümeyi mucize olarak sunacaklar. CARİ AÇIK YENİDEN TEHLİKELİ ŞEKİLDE YÜKSELİŞE GEÇTİ! MERKEZ BANKASININ DÖVİZE YÖNELİK MÜDAHALELERİ DE SONUÇ VERMİYOR. BU HIZLA ARTIŞ DEVAM EDERSE, CARİ AÇIK YİNE 70-80 MİLYAR DOLARLARA DAYANACAK DEMEKTİR. DOLAR 2 TL YE YAKLAŞIYOR! Merkez Bankası Ödemeler Dengesi Bilançosunu açıkladı, cari açık bir anda tırmanışa geçmiş görünüyor. Nisan ayı cari açığı 8 milyar 170 milyon dolar. Ocak ayından bu yana dört ayın sonunda, cari işlemler açığı, geçen yıla göre 3 milyar 572 milyon dolar artarak 24 milyar 335 milyon ABD doları olmuş. Bu hızla artış devam ederse, cari açık yine 70-80 milyar dolarlara dayanacak demektir. 19

FİNANCİAL TİMES GAZETESİ BİR EKONOMİK ANALİZ YAYINLAMIŞ. DİYOR Kİ; ERDOĞAN KENDİSİNİ BESLEYEN ELİ ISIRIYOR BAŞBAKANIN BORSAYA, İŞADAMLARINA, FAİZ LOBİSİ DİYE NİTELENDİRDİĞİ KESİMLERE SERT TEPKİSİNİ VE TEHDİTLERİNİ GÜNDEME GETİREREK SEN SICAK PARAYA MUHTAÇSIN. SENİ BESLEYEN ELİ ISIRMA, YOKSA DAHA BETER OLURSUN DEMEYE GETİRİYOR. Ekonominin durumunu anlaşılan bir tek Başbakan bilmiyor. Herhalde çevresindekiler her konuda olduğu gibi bu konuda da Başbakana gerçekleri söylemeye cesaret edemiyorlar. Başbakan, demokrasi talep edenlere ılımlı yaklaştıkları, destek verdikleri, demokratik tepkilerini ortaya koydukları için işadamlarını, patronları tehdit ediyor. Hesap sormaktan, ümük sıkmaktan söz ediyor. Hedefine ülkemizin en köklü, en büyük istihdam yaratan ticari ve sınai şirketlerini, holdinglerini koyuyor. AKP teşkilatı yöneticileri, ilçe başkanları bile pervasızca işadamlarını, şirketleri Mali Denetim ile tehdit ediyor. Bu cüreti kimden alıyorlar? Tabii ki Başbakandan. HÜKÜMETİN TMSF, SPK, EPDK, BDDK GİBİ PİYASA DÜZENLEYİCİ KURULLARI DEVREYE SOKARAK, BAZI HOLDİNGLERE, BANKALARA, ENERJİ, OTOMOTİV, MEDYA SEKTÖRÜNDEKİ ÖNDE GELEN ŞİRKETLERE BASKI İÇİN, OPERASYONLAR BAŞLATACAĞI YAYGIN BİÇİMDE DİLE GETİRİLİYOR. Başbakanın bu hedef göstermeleri sonrasında, Borsa İstanbul da (BİST), pek çok önde gelen şirketin hisselerinde, önemli düşüşler, kayıplar yaşandı. Başbakan, Taksim eylemlerini yukarıda değindiğim gibi bir yerlere yamamaya, yaftalamaya çalışırken, şimdi de Faiz Lobisi diye hayali bir düşman ortaya attı. Türkiye de faizleri belirleyen, faiz silahını ekonominin gidişatına göre kullanma yetkisi olan kurum Merkez Bankası. O zaman Merkez Bankası ülke ekonomisinin değil, Faiz Lobisi nin çıkarlarına mı hizmet etmektedir? Hükümet madem öyle ise neden bugüne kadar buna göz yummuştur? 20

Başbakan Faiz Lobisi ne halkın alın terini, emeğini yedirmeyeceğini, borsada soruşturma açtıracağını söylüyor. Bu halkın alın teriyle, birikimleriyle kurduğu tesisleri, fabrikaları, limanları, şirketleri 10 yılda 48 milyar dolara, kimi varlıkları sudan ucuza satan kendileri değil mi? Bunlar, ekonomide aylardır geliyorum diyen, krizi, kötüye gidişi örtme, suçu, kendilerinin bugünkü sonucu hazırlayan, yanlış, başarısız ve beceriksiz ekonomi politikaları, ekonomi yönetimleri yerine, yine muhalefete, eylemcilere, hayali faiz lobisine, kendilerine muhalif gördüğü, işadamlarına yıkma çabasından başka bir şey değil. Türkiye den yatırımcı kaçışı, döviz çıkışı hızlandıysa, Başbakan bunun nedenlerini uyguladığı ekonomik politikalarda ve toplumu geren, yatırımcıyı endişelendiren çatışmacı, kavgacı üslubunda aramalıdır. YATIRIMCI GÜVEN ENDEKSİ ÜZERİNDE, EN OLUMSUZ ETKİYİ YARATAN, KAÇIŞI HIZLANDIRAN, BİZZAT BAŞBAKANIN KENDİSİDİR. KAÇIŞ BU HIZLA SÜRERSE, GÜNDE 1 MİLYAR DOLARI AŞAN DÖVİZ ÇIKIŞLARI DEVAM EDERSE, HÜKÜMETİN DAHA DA HIRÇINLAŞMASI KAÇINILMAZ. Hükümet hızla siyasi tıkanmanın yanı sıra ekonomik anlamda da tıkanmaya başlamış durumdadır, yolun sonuna gelmektedir. Sıcak Para ya en yüksek faizleri veren, çarkları sıcak parayla döndüren AKP iktidarı, şimdi sıcak para kaçışının paniğini ciddi biçimde yaşamaktadır. İhale edilen milyarlarca dolarlık, euroluk, çılgın projelere bu ekonomik koşullarda dışarıdan kaynak bulunması giderek zora girecektir. Burada da tıkanıklık başlayacaktır. Önümüzdeki aylardan itibaren Türkiye nin dışarıdan kaynak bulması daha da zorlaşacaktır. ABD Merkez Bankası2nın aldığı kararlar bunu getirmektedir. Hükümet ise bu durumu Faiz lobisine, Eylemlere yıkarak kendisine karşı gördüğü insanlara, kesimlere tepki oluşturmaya çalışıyor. Ekonominin gerçeğini, kötüye gidişi onlar herkesten önce biliyor. REYTİNG KURULUŞLARINCA ARTTIRILAN NOTLARIN DA GERÇEĞİ YANSITMADIĞI SON GELİŞMELERLE ORTAYA ÇIKTI! FİTCH RATİNGS VE MOODY S NOT ARTTIRIMINA GİTTİKLERİ İÇİN PİŞMANLAR! SİYASİ KIRILGANLIK VE CARİ AÇIK KORKULARI DOĞRULANDI! 21

Daha birisi 6 ay önce, diğeri bir ay önce Türkiye nin notunu arttıran Fitch Ratings ve Moody s verdikleri notları sorgulamaya başladılar. Şu anda not değişimine gerek görmüyorlar ama siyasi gerilim tırmanırsa, kırılganlık artarsa durumu gözden geçireceklerini açıkladılar. Yani bu bir anlamda Türkiye ye aba altından sopa göstermek! Döviz kaçışı hızlandı, bir de not kırarlarsa gelecek olan sermaye de gelmez, Türkiye iyice köşeye sıkışır mesajı veriyorlar. Bu mesajlar aslında iktidara veriliyor. Daha önce de sürekli vurguladığım gibi bu kuruluşların no değerlendirmeleri büyük ölçüde siyasi-diplomatik gelişmelerden yola çıkılarak yapılıyor. Siyaseti dizayn etmeye çalışıyorlar. Türkiye nin zayıf noktalarını, sıcak paraya ihtiyacını biliyorlar, hükümete yine isteklerini yaptırmak için bir anlamda ekonomik şantaja yöneliyorlar. Hükümet yıllardır hep gelen sıcak parayla övünmedi mi? Şimdi gidince niye şikayet ediyor, başkalarını suçluyor. Moody s de, Fitch de bu tablonun Türkiye nin ödemeler dengesi tablosunu olumsuz etkileyeceğini, cari açığı büyüteceğini sıkıntıları arttıracağını söylüyor. Bu süreçte döviz değerleniyor, TL değer kaybediyor. Bunun bir avantajı ihraç mallarımızın fiyatlarının ucuzlaması, dolayısıyla ihracat artışı olabilir, ama hükümet yanlış politikalarla, üretimi durma noktasına getirdi. Büyüme hızı dibe vurmak üzere. İhraç edecek üretiminiz yoksa neyi ihraç edeceksiniz? GEÇEN HAFTA ABD NİN EN BÜYÜK YATIRIM FONLARINDAN BİRİSİ, ÖNDE GELEN VARLIK YÖNETİM FONLARINDAN CUMBERLAND ADVİSORS TÜRKİYE DEN ÇEKİLME KARARINI AÇIKLADI VE YÖNETTİĞİ 2,3 MİLYAR DOLARLIK ALIP GİTTİ. Cumberland Advisors ın ardından Pazartesi günü, Hindistan ın en büyük inşaat, enerji, havaalanı işletme şirketlerinden GMR Group, aynı zamanda Sabiha Gökçen Havaalanı nın da ortağı, paylarını satıp, Türkiye den çekilme kararı aldı. Dünyanın önde gelen iş dünyası ve ekonomi gazeteleri peş peşe gelen bu haberlerle dolu! 22

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu ndan sonra yaptığı açıklamada, alay eder gibi hamdolsun ki ekonomide bir olumsuzluk yok diyor. Bazı dış ekonomik çevrelerin Türkiye yi zora düşürmek istediğini ama başaramadıklarını söylüyor. Konuştukça, bahane ürettikçe batıyorlar, yanlış üstüne yanlış yapıyorlar. Başbakan benim borsada param yok, olan düşünsün, batarsa batsın yaklaşımında. Başbakan Yardımcısı Biz bu borsayı endeks 11 binde iken aldık, 93 bine getirdik. Şimdi 91 bine düşmüş birileri ülke batıyor havası estiriyor diyor. Borsaya, faize karşı olanlar, bunun üzerinden siyaset yapıp, oy toplayanlar şimdi en kahraman borsa-faiz savunucusu oldular. BAŞBAKANIN SÖYLEMİ VE TEHDİTLERİ NE KADAR GERÇEK? BULDUĞU HAYALİ SUÇLULAR NE KADAR DOĞRU? BU SÖYLENENLER ŞİMDİ DE KİNDAR EKONOMİYE GEÇİLDİĞİNİ GÖSTERİYOR! Başbakanın ve hükümetin gündeme getirdiği ve her birisi diğerini çürüten suçlu arama hezeyanından çıkan sonuçları şöyle sıralayabiliriz: Başbakan Diyor ki; Eylemler dış mihraklı, dışarıdan organize ediliyor. Dışarıdan düğmeye basıldı, Taksim eylemi başladı. Ekonomiyi dışardan çökertmeye çalışıyorlar! Eylemcilere müdahale eden polis, Faiz Lobisi nin güdümünde. Gezi Parkı na Şafak baskını yapıp, çadırları sökerek, gaz bombaları atarak, Faiz Lobisi nin planını uygulamaya koydular, eylemlerin büyümesini, kitleselleşmesini, yayılmasını sağlayarak Faiz Lobisi ne hizmet ettiler. Bu eylemlerle birlikte Borsa düştü, BİST te hisse senetlerinin yüzde 60-70 ini elinde bulunduran yabancı yatırımcılar, Faiz Lobisi nin bu operasyonundan çok mutlu oldular, zarar ettikleri için, hisse senetlerinin değeri düştüğü için sevindiler! Faiz Lobisi nin organize ettiği, Polis eliyle de müdahale edip, büyüttüğü eylemler nedeniyle faizler yükseldiği için, Hazine kâğıtlarına yüzmilyarlarca dolar yatırmış olan yabancı yatırımcılar milyarlarca dolar zarar ettikleri için çok sevindiler! 23

Eylemler nedeniyle, dolar-euro kuru yükseldiği, TL değer kaybettiği için 226 milyar dolar dış borcu bulunan özel sektör, borçları arttığı, bilançoları daha da kötüleştiği için, çok mutlu oldular. Faiz Lobisi nin bu operasyonunu sevinçle karşıladılar. Yukarıda sıraladığım ve Başbakanın, Bakanların eylemlerle ilgili olarak gündeme getirdikleri adeta kara mizah denilebilecek bu iddiaları, doğrusuyla gerçeğiyle, halka anlatmalıyız. Başbakan yanlışlarının altında eziliyor, suçlu arama telaşına düşmüş durumda. TÜM DÜNYADAN BAŞBAKANA VE HÜKÜMETE UYARI ÜSTÜNE UYARI, KINAMA GELİYOR. TÜRKİYE NİN DEMOKRASİ, İNSAN HAKLARI, İMAJI DERİN YARALAR ALIYOR. BAŞBAKANIN KİŞİSEL İKBAL UĞRUNA BUNLARIN HİÇ BİRİSİ UMURUNDA DEĞİL! Ülkenin Londra Büyükelçisi bile hükümete uyarı mesajları yayınlıyor. BBC bu mesajları haberleştirip tüm dünyaya geçiyor. Londra Büyükelçisi Ünal Çeviköz artık hükümeti, bakanlığı kripto ile değil, herkesin bilmesi görmesi için kişisel twitter hesabından uyarıyor. Büyükelçi Kritik eşik (Rubicon) aşılmak üzere dedikten sonra ekliyor, "Geri dönüşü olmayan nokta aşıldığında geri dönülemez. Çok dikkatli olma zamanı". Rubicon, siyaset biliminde ve diplomaside önemli bir tarihsel kavram. Roma İmparatoru Sezar ın tek adam olma sürecine giderken, vermek zorunda kaldığı ve lejyonerlerini harekete geçirip saldırtarak, gerekirse iç savaş pahasına İmparatorluğun tek hakimi olma kararını ifade ediyor. Şimdi, Türkiye nin Londra Büyükelçisi, böyle bir mesaj atma ihtiyacını duyuyorsa, hükümeti, ülkesini ve Bakanlığını Rubicon un-kritik eşiğin aşılmak üzere olduğu, bu nokta aşılırsa geri dönüşün olmayacağı konusunda uyarı görevini yapıyorsa, bunu BBC tüm dünyaya duyuruyorsa, bunun anlamı sorgulanmalı, analiz edilmeli. Hükümet bunları dikkate almalı. Eğer eylemcilerin merkezi dışarıda, dışarıdan yönetilip-organize ediliyor dedikleri şey Londra Büyükelçisi ise buna da kimseyi inandıramazlar. 24

SURİYE DEKİ GELİŞMELER GÜNDEMİN YOĞUNLUĞU VE EYLEMLERDEN DOLAYI ÜLKE GENELİNDEKİ HAREKETLİLİK NEDENİYLE TIPKI ÇÖZÜM SÜRECİ GİBİ NİSPETEN GERİ PLANDA KALDI. ANCAK SURİYE DE ÇOK ÖNEMLİ GELİŞMELER OLUYOR. BELKİ DE ESAD, ERDOĞAN I İKTİDARDAN GÖTÜRECEK! Başbakanın ve Dışişleri Bakanının Esad ın birkaç ayda gideceğini öngörüp, hesapsız-kitapsız daldıkları Suriye politikası, son bir haftadaki gelişmelerle bir kez daha en ağır darbeyi aldı. Esad a bağlı Suriye ordusu, en stratejik noktalardan birisi olan Kuseyr i isyancı muhaliflerden geri alırken, şimdi de Kuzey Fırtınası adlı bir askeri harekâtı uygulamaya koydu ve Halep e yürümeye başladı. Bir anlamda hükümetin Suriye politikası Esad ın muhalifleri bozguna uğratması, hakimiyet alanını genişletmeye başlaması ile tersine döndü. Belki de Esad, Erdoğan ı iktidardan götürecek. Hükümetin her türlü desteği verdiği muhaliflerin hâlâ bir lider seçememeleri, Esad a karşı bugüne kadar elde ettikleri mevzileri art arda kaybetmeye başlamaları, Suriye de rüzgârın hükümet açısından tersten esmeye başladığını gösteriyor. Irak ta Başbakan Nuri El Maliki, Barzani ile anlaşarak Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi ile gerilimi sona erdirdi. Bunun nedeni, Suriye deki gelişmeler nedeniyle, Irak ta üslenen El Kaide, El Nusra Cephesi gibi, Sünni terör örgütleriyle mücadeleye ağırlık vermek, Kuzey de Kürtlerle de bir cephe açmaktan vazgeçmek. Böyleze Irak ordusu da Radikal İslamcı terör örgütleriyle mücadeleye ağırlık verecek. Bu bir anlamda Esad ı da daha da rahatlatacak. Bölgede bu örgütleri destekleyen bir tek Türkiye kalmış olacak. Bütün bu gelişmeler, Türkiye nin Suriye politikasında iyice yalnızlaşması, Başbakanın ve Dışişleri Bakanı nın itibar kaybetmesi demek. ABD ve AB nin, Beyaz Saray ve Almanya nın açıklamaları, uyarıları, Başbakana ve Hükümete çağrıları, Esad a yaptıkları çağrılardan farksız, hatta bazı ifadeler daha da ağır. Halka şiddet uygulanması, demokratik taleplerin şiddetle bastırılması, polisin uygulamaları konusunda Esad tan daha sert eleştiriler yöneltiyorlar. 25

Kısaca, Başbakan ve AKP hükümeti, dünyanın ve dünya medyasının gözünde Esad tan farksız konuma gelmiş durumdalar. Ahmet Davutoğlu, gelmiş-geçmiş en niteliksiz, yetersiz, öngörüsüz ve ülkesini zora sokan bir Dışişleri bakanı olarak tarihe geçecek. Son dönemde Davutoğlu nu ortalıkta görüyor musunuz? Başbakan, Davutoğlu nun kendisini içine düşürdüğü durumdan aslında çok rahatsız. Fakat ona kanıp, öyle yanlışlara imza attı ki, tıpkı Taksim eylemlerinde olduğu gibi dünyaya rezil olmamak için dış politikada geri adım atamıyor. Davutoğlu nu da hükümetten atamıyor! Ortaya çıkacak ilk uygun ortamda Davutoğlu nun kabine dışı kaldığına tanık olabiliriz. ABD VE ÇİN DEVLET BAŞKANLARININ BİR ARAYA GELDİĞİ ZİRVEDE DE, SURİYE DEN DİĞER DÜNYA OLAYLARINA KADAR PEK ÇOK KONUDA ORTAK STRATEJİK TAVIRLAR BELİRLENDİ. ASYA-PASİFİK ÖTESİ İŞBİRLİĞİ İÇİN MUTABAKATA VARILDI. Yani Hükümet Suriye, İran, İsrail ve daha pek çok alanda ABD nin desteğine güvenip öne çıktı. Şimdi ABD Suriye konusunda önce Rusya ile Cenevre Mutabakatı konusunda anlaştı. Ardından ABD-Çin görüşmelerinde gerek Suriye gerekse diğer küresel sorunlarda danışma mekanizmaları, stratejik akıl ve tavır uzlaşısı gündeme geldi. Başbakan ve derin stratejist Dışişleri Bakanı Davutoğlu, terk edildi. ABD-Rusya-Çin görüşmeleri, sürecin hemen tüm gidişatını değiştirdi. Türkiye açıkta kaldı. Hükümet hem içeride, hem dışarıda, siyasi, ekonomik ve diplomatik açıdan darbe üstüne darbe aldı. Çıkış arıyor, bulamıyor. En güvendiği dağlara (ABD-AB) kar yağmış durumda. Aksine ABD ve AB den destek değil, gelen eleştiri ve uyarıların dozu her geçen gün yükseliyor. Bu durum Başbakanı iyice hırçınlaştırıyor, yanlış üstüne yanlış yapma noktasına getiriyor. CHP olarak, aktardığım tüm bu gelişmeleri değerlendirdiğimizde, her alanda ciddi avantajlar, doğru politikalarla elde edebileceğimiz çok ciddi kazanımlar söz konusu. 26