Tesbih Çekmek ve Cemaatle Tesbih Çekmek Bid ât mi? 2

Benzer belgeler
Tesbih Çekmek Bid at midir?

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Hadis Istılahları. ADL: Râvînin hadîsi bozmadan rivâyet eden dürüst bir müslüman olması. AHZ: Bir şeyhden hadîs almak.

İlmî Araştırmalar ve Dâimî Fetvâ Komitesi

SELÂMIN ŞEKLİ. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

فضل صالة الرتاويح اسم املؤلف حممد صالح املنجد

CEMAATLE TESBİH ÇEKMEK BİDAT MİDİR?- Ali Hoşafçı

Toplu halde duâ etmenin hükmü

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed.

Abdullah b. Abdurrahman el-cibrîn

Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir?

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

Terceme : Muhammed Şahin

Rafıziler Hakkındaki Hadislerin Durumu. Ebu Muaz Seyfullah el-çubukâbâdî

Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Şehittir

MUSKA VE NAZARLIK TAKMANIN HÜKMÜ

لا حرج من قضاء رمضان ا صف ا اk من شعبان

RECEP AYINDA ORUÇ TUTMANIN HÜKMÜ

İki secde arasında otururken ellerin durumu nasıl olmalıdır?

Muhammed Salih el-muneccid

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

HAC BÖLÜMÜ. 233) Hac İle İlgili Hadisler

Başörtüsünün üzerini mesh etmede aranan şartlar. Muhammed Salih el-muneccid

ELBANİ NİN BAZI ÇELİŞKİLERİ-Ali Hoşafçı

İNSANLARA İLİM ÖĞRETMENİN VE ONLARI İYİLİĞE DÂVET ETMENİN FAZÎLETİ. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

İNSANLARIN RAMAZAN HİLÂLİNİ GÖRMELERİ GEREKİR Mİ?

NAMAZI, MESCİT VEYA CÂMİDE CEMAATLE KILMANIN HÜKMÜ. Vaizler Muhammed b. Salih el-muneccid. Terceme edenler. Muhammed Şahin. Tetkik edenler Ümmü Nebil

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KADİR GECESİ

ORUCA BAŞLAMADA ASTRONOMİK HESABA MI GÜVENİLMELİ YOKSA HİLALİ GÖRMEK Mİ GEREKİR? İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

Terceme : Muhammed Şahin. Mevlid-i Nebevî'yi kutlamayı müstehap olarak görenlere reddiye. Muhammed Salih el-muneccid. Tetkik : Ali Rıza Şahin

MÜSLÜMANLAR İÇİN. Muhammed Salih el-muneccid. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ümmü Nebil

MEVLİD KANDİLİNİ KUTLAMAK CAİZ MİDİR?

Tesbih çekmenin faziletleri ve bunun kaynaklarını bana söyleyebilir misin? Hz. Resulullah'ın

Türkçeye Tercüme Edilen Hadis Kitaplarında Geçen Zayıf Hadislerin Numaraları

Bid'at münasebetlerde verilen ödüllerin hükmü

EBU DAVUD UN MEKKELİLERE es-sünen İNİ VASFEDEN MEKTUBU

şeyh Abdulaziz b. Abdullah b. Baz

Namazlardan sonra yapılan duâ ve zikirleri, sünneti edâ ettikten sonraya ertelemenin hükmü

Haydin Câmiye Pazartesi, 31 Ekim :26

GECE NAMAZI, SALİHLERİN İŞİDİR

Hadisler Işığında Tasavvuf un İslâm daki Yeri

الصيام برؤية واحدة اسم املؤلف حممد بن صالح العثيمني

Kabirleri ziyaret etmenin, Fatiha sûresi okumanın ve kadınların kabirleri ziyaret etmelerinin hükmü

Orucun hükmü ve hikmeti nedir? ما حكم الصيام وحكمته. Abdurrahman b. Nâsır es-sa'dî

İmam Tirmizi nin. Sıfatlar Hususundaki Mezhebi


İbn Ebî Hayseme nin Târîhi nde Sahâbî Olarak Gözüken Bazı Kişiler

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

DUA HADİSLERİ (DUANIN FAZİLETİ VE VAKTİ)

Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in doğum gününün müslümanlar için önemi

Yaşadığı dönemde çok önemli İslam düşünürleri yaşamış. Bunlardan birisi de hocası İbni Teymiyyedir.

Kadının abdestte başörtüsünün üzerini mesh etmesinin hükmü. Muhammed b. Salih el-useymîn

RESULULLAH (SAV) İN GİZLİ ŞİRK HAKKINDAKİ

Yasin sûresini okuduktan sonra duâ etmek için toplanmanın hükmü. Abdulaziz b. Baz

İHLAS VE NİYET. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

EĞER NEBİ MUHAMMED, BENDEN YAHUDİLİĞİ VE HIRİSTİYANLIĞI İNKÂR ETMEMİ İSTESE; YAHUDİLİĞİ VE HIRİSTİYANLIĞI İNKÂR ETMEM, MUHAMMED'İ İNKAR EDERİM

Râbıta Nedir Makalesi

Kar veya yağmur sebebiyle Cuma namazını terk etmenin hükmü. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme: Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar]

Borçlunun sadaka vermesinin hükmü

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

تقلقه الوساوس اخلطرات و ر د أن شع ف صلاته. şeyh Muhammed Salih el-muneccid

ŞABAN'IN 30. GECESİ HİLAL GÖRÜLMEDİĞİ ZAMAN (NE YAPILIR?)

Hâmile kadın için haccın hükmü

Namaz kılan kimse, namazda iki secde arasında nereye bakmalıdır?

Kadir gecesi, her yıl belirli bir gece ile sâbit midir?

Sunabihi (Rah Aly.) anlatıyor: Ölüm döşeğinde yatmakta olan Ubade b. Samit'i (R.A.) ziyarete gittim. Onu gürünce ağladım. Ubade, "Dur biraz!

حديث توسل آدم نليب وتفس : {وابتغوا يله الوسيلة} şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Tuvâlet ihtiyacını giderirken önünü veya arkasını kıbleye dönmenin hükmü nedir?

Ebû Hureyre radıyallahu anh dan rivâyete göre, şöyle demiştir:

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- nurdan mı yaratılmıştır? İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

Abdestte başı mesh etmenin şekli

ﺐ ﺋﻟﺬﺮﻟ ﻼﺻ ﺔﻋﺪ ﺑ «ﺔﻴ ﻟ ﺘﺮ ﺔﻐﻠﻟﺎ ﺑ» ﺪﺠﻨﻟﻤ ﺢﻟﺎﺻ ﺪﻤﻣﺤ ﺪﻤﻣﺤ ﻴﻦﻫﺎﺷ ﻢﻠﺴﻣ ﺔ : ﺟﻤﺮﺗ ﻞﻴﺒﻧ 1 2 ﺔ:ﻌﺟ ﺮﻣ

Muhammed Salih el-muneccid

Her elini uzatana (isteyene) zekât verilir mi?

Ö zürsüz oruç tutmayan kimseye kaza gerekir mi? Muhammed b. Salih el-useymîn

Abdestte başı mesh etmenin şekli

Ehl-i Sünnet ve l-cemaat in akîde ve diğer dîni konulardaki esasları

HADİS ARAŞTIRMA METODU

Arafat'ta vakfenin vakti

Teravih Namazı - Gizli ilimler Sitesi

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Kabir azabı kıyâmet kopuncaya kadar devam eder mi?

Rahmân ve Rahîm olan Allâh ın ismiyle Hamd, -âlemlerin Rabbi olan- Allâh a mahsustur. O na hamd eder, O ndan yardım ve mağfiret dileriz.

Selamın Veriliş Şekli: Selam verildiği zaman daha güzeliyle veya aynısıyla karşılık vermek gerekmektedir. Allah

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in doğum yıldönümünü türkü-şarkı söylemeden ve haramlar işlemeden kutlamanın hükmü

Bir kesim kadın erkeğe imamlık yapabileceğini iddia ediyorlar ve buna da delil olarak:

Kitabın orijinal metnini en arkada vererek isteyen okuyucuların kitabın orijinaline de vâkıf olmasını arzuladık.

İÇİNDEKİLER KISALTMALAR...10 ÖNSÖZ...12 GİRİŞ...16 I- İSRÂ VE MİRAÇ KELİMELERİNİN MANALARI...16 II- TARİH BOYUNCA MİRAÇ TASAVVURLARI...18 A.

namazı kılmaları hususunda şöylesi bir yanlış ve tehlikeli bir uygulama vardır.

Birden fazla umre yapmanın hükmü ve iki umre arasındaki süre ne kadar olmalıdır? Muhammed Salih el-muneccid

İbn Ömer radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Medine'de on sene ikamet etti, bu müddet zarfında kurban kesti.

İsmi Tafdil. Alimde olan hilimden (yumuşaklıktan) daha güzel bir hilm hiçbir kimsede olmamıştır. Bu misalde ل الك ح lafzı, ismi tafdil olan

كيفية الوقاية من الع. şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Sünnet inkarcılarının dayandıkları en bariz şüphelerinden birisi, hadis yazılması ve buna has sahifelerde toplanılmasını nehyeden nebevi yasaklamadır.

Zilhicce ayının günlerinde getirilen mutlak ve mukayyed tekbir ا كب ا طلق وا قيد أيام ذي ا جة. Abdulaziz b. Abdullah b. Baz

Transkript:

Tesbih Çekmek ve Cemaatle Tesbih Çekmek Bid ât mi? 2 Bid at konusu, geride Rabıta Bid at Mi, Bid at Ne Demektir? başlıklarında geniş bir şekilde açıklandı. Burada konunun, konu içinde anlaşılması için kısaca özetleyeyim: Bid atin Şer i Anlamı Hakkında şer i bir delil olmaksızın yapılan uygulamalardır. İslâm şeriatında aslı olmayan bir şeyi icad etmek demektir. Yani Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) döneminde mevcut olmayan ve dini kaynaklarda delili bulunmayan akîde, ibâdet, dini bir yasaklama gibi alanlar için olan kullanımdır. Şer i anlamdaki bid atler; Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) in Sonradan ortaya çıkan şeyler bid attir ve bütün bid atler sapıklıktır ifadesi bu anlamdadır. Şer î ıstılahta ise; bütün bid atler dalâlettir. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) den sonra hiç kimsenin dine, akide ve ibâdet konusunda bir şey sokmaya, dini bir şiar ihdâs etmeye veya ondan bir şey eksiltmeye, dini bir uygulamanin niteliğini değiştirmeye (cehri kırâat olmayan namazlarda cehri kırâat ihdâs etmek gibi), mutlak bir hükmü zaman ve mekan açısından olsun, bireysel ve toplumsal açıdan olsun, şer i bir delil gelmedikçe kayıtlandırmaya yetkisi yoktur. Bid atin Lugat Anlamı Dinde aslı olan Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) döneminde aslı benzeri mevcut olan ve dini kaynaklarda delili bulunan birşeyi icat etmek demektir. Lügat anlamında kullanılan dinde aslı olan bir şeyi icat etmek ve sünnete muhalif olmayan mutabık olan şeylerde kullanılan bid at kavramı, şer-i yönüyle kastedilen sapıklık anlamındaki bid atler değildir, şer i anlamdaki bid atle karıştırılmamalıdır. Günümüzdeki yapıldığı şekliyle bire bir Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) döneminde olmayan fakat benzeri aslı olup hakkında şer i bir delile dayalı olarak yapılan uygulamalardır. Hadislerin yazıya geçirilmesi, teravih namazı vb Bunların lugat anlamında bid at olarak adlandırılması câizdir, zira bunların sünnette aslı ve uygulaması vardır. Mesala minare Resûlullah zamanında yoktu. Ama ezan yüksek bir yere çıkılarak okunuyordu. Yani aslı vardı Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) zamanından sonra icat edilmesi yönüyle minare bid at olmakla birlikte Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) zamanında yüksekte okunması gibi bir aslı, benzeri olması, Kuran ve sünnete aykırı bir yönü olmaması yönüyle şer î anlamda bid at değil, lugat anlamında ise bid attir. Yani bid at-ı hasenedir. Dikkat edin; iki şekliyle de bid at diye anılıyor. Ama biri caiz, diğeri değil. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem), bid at hakkında Bütün bid atler dalâlettir buyurmuştur. İmâm Rabbânî de: Bid atin hepsi kötüdür, güzeli olmaz, demektedir. Bunun

izahı bid atin, hasenesi veya güzeli olmaz. Hepsi seyyiedir, yani kötüdür, diyenler şer i ıstılahı kastediyorlar; lügat manasındaki bid ati kastetmiyorlar. Bid atin güzeli de vardır diyenler şer i ıstılahı kastetmeyip lügat manasını murad ediyorlar. Yani her iki gruba göre bid atı hasene lugat manada bid at değildir. Bid at-ı hasene mefhumunu kullanan sahabe bunu şer i anlamda değil, lügavi anlamda kullanmışlardır. Âlimlerin kastı aslı dinde olan ve insanların sonradan keşfettikleri amellerdir. Dolayısıyla burada kullanılan bid at-ı hasene lafzı şerri istilahta değil, lugavidir. Bid at kavramı bazen şer i bir konu hakkında kullanılır. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) in; sonradan ortaya çıkarılan her şey bid attır ve her bid at de sapıklıktır ifadesi bunun örneğidir. Hazreti Ömer (Radıyallahu anh) in, insanları teravih için topladığı ve onların da buna devam etmesi üzerine söylediği bu ne güzel bid attir sözü lugat anlamındadır. Şer î değildir. Ömer (Radıyallahu anh) in kasdı, bu uygulamanın 20 rekat şekilde daha önce mevcut olmadığı, ancak dinde aslının bulunduğunu Resûlullah ın kıldığını ifade etmekti. Tesbih taşları ile zikir yapmak, aslı Resûlullah ve sahabede mevcut olması, Kuran a ters bir yönü olmamasıdan dolayı, sapıklık ifade eden, İslâm şeriatında aslı olmayan birşeyi icad etmek anlamında olan şer i olarak bir bid at değildir. Tesbih taşları ile zikir yapmak, aslı Resûlullah ve sahabede mevcut olması, Kuran a ters bir yönü olmamasıdan dolayı bid at-ı hasene olan lugat anlamında bir bid attir. Şimdi Resûlullah ve sahabede olan şekline bakalım; 1. Hadis: İbn Ebî Şeybe, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve Hâkim, (Abdullah) b. Amr (radıyallahu anhumâ) dan rivâyet etmiş ve Hâkim sahih olduğunu söylemiştir: Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) nin tesbîhleri eliyle saydığını gördüm. [1] 2. Hadis: İbn Ebî Şeybe, Ebû Dâvûd, Tirmizî ve Hâkim, Yüseyre (radıyallahu anhâ) den - ki hicret eden (Sahâbe) kadınlar(ın)dan idi- şöyle dediğini rivâyet etti: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: (Ey kadınlar!) Tesbîhe (sübhânellâh demeye), tehlîle (lâ ilâhe illellâh demeye) ve takdîse ( sübhâne l-meliki l-kuddûs veya sübbûhun kuddûsün Rabbu lmelâiketi ve r-rûh demeye) sarılın, ğâfil olmayın, tevhîdi unutursunuz. (Onları) parmak uçlarınızla sayın. Çünkü onlar, (bedeninizden, kendileriyle ne yaptığınız) sorulacak ve konuşmaları istenecek olan(uzuv)lardır. [2] 3. Hadis: Tirmizî, Hâkim ve Taberânî, Safiyye (radıyallahu anhâ) den şöyle dediğini rivâyet ettiler: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) yanıma girdi; önümde tesbîh etmekte olduğum dört bin hurma çekirdeği vardı. O, nedir bunlar, ey Huyey in kızı? dedi. Ben, onlarla tesbîh ediyorum dedim. O, senin başında dikildiğimden beri bunlardan daha çok tesbîh ettim

buyurdu. Ben, (onu) bana (da) öğret, ey Allah ın Resûlü! dedim.,o الله عدد ما خلق من شي ), Allah ı /(سبحان yarattığı şeyler adedince tesbîh ederim, buyurdu. [3] Bu hadis de sahihdir. Nebî (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz, taşlarla tesbîh etmeyi görmesine rağmen yasaklamadığına göre, onlarla da tesbîh edilebileceğine dâir bir takrîrî sünnet bulunmaktadır. Rivâyetlerin birçoklarında da zikirlerin taşlarla veya hurma çekirdekleriyle sayılması vardır. 4. Hadis: Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce, İbn Hibbân ve Hâkim Sa d b. Ebî Vakkâs (Radıyallahu anhu) tan rivâyet etmişler ve bu rivâyetin Tirmizî hasen, Hâkim de sahih olduğunu söylemişlerdir: Sa d ve Nebî (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir kadının yanına girmişler, kadının önünde de hurma çekirdekleri veya küçük taşlar vardı; tesbîh ediyordu. Bunun üzerine Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), bundan dahâ kolay veya (râvînin tereddüdü) daha efdal olanı sana haber vereyim mi? buyurdu [4] 5. Hadis: Hilâl el-haffâr ın Cüz ünde, Beğavî nin Mu cemu s-sahâbe sinde ve İbn Asâkir in Târîh inde, Mu temir b. Süleymân yolundan Ubeyy b. Ka b dan, onun, dedesi Bakıyye den, onun da Nebî (sallallahu aleyhi ve sellem) nin azâdlı kölesi Ebû Safiyye den yaptıkları şöyle bir rivâyet vardır: (Ebû Safiyye nin) önüne bir deri yaygı konulur ve içinde taşlar bulunan bir sepet getirilir, onunla günün yarısına kadar tesbîh ederdi; sonra da kaldırılırdı. Birinciyi kılınca [5] (o sepet tekrâr) getirilir, onunla akşama kadar tesbîh ederdi. [6] 6. Hadis: Ahmed b. Hanbel de ez-zühd de, Yûnus b. Ubeyd den, anasının şöyle dediğini rivâyet etti: Ebû Safiyye yi ki o Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ın ashâbındandı ve komşumuz idi küçük taşlarla tesbîh ederdi. [7] 7. Hadis: İbn Sa d, Sa d ın kölesi Hakîm İbnü d-deylemî den, Sa d b. Ebî Vakkâs ın, taşlarla tesbîh ettiği ni rivayet etmiştir. [8] 8. Hadis: İbn Ebî Şeybe el-musannef de, Sa d ın kölesinden, Sa d ın taşlarla veya hurma çekirdekleriyle tesbîh ettiğini rivâyet etti. [9] 9. Hadis: İbn Sa d et-tabakat da şöyle dedi: Bize Ubeydullah b. Mûsâ haber verdi (dedi). (Ubeydullâh) bize İsrâîl haber verdi (dedi). (İsrâîl) Câbir den (haber verdi): Bir kadın ona (Câbir e), Fâtıme binti Hüseyin b. Alî b. Ebî Tâlib den rivâyet ederek şöyle dedi: O (Fâtıme), düğüm atılmış bir ip ile tesbîh ederdi. [10] 10. Hadis:

Abdullâh b. Ahmed, ez-zühd Zevâid inde, Nuaym b. Muhriz [11] İbn Ebî Hüreyre den, O (Nuaym), dedesi Ebû Hüreyre den şöyle rivâyet etti: Ebû Hüreyre nin iki bin düğümlü bir ipi vardı; onunla tesbîh çekmedikçe uyumazdı. [12] 11. Hadis: Ahmed b. Hanbel de ez-zühd de (isnâdıyla) Kasim b. Abdirrahmân ın şöyle dediğini rivâyet etmiştir: Ebû d-derdâ nın bir kese içinde Acve hurması çekirdeklerinden hurma çekirdekleri vardı; sabah namazını kılınca onları birer birer çıkarır, onlarla tesbîh ederdi. [13] 12. Hadis: İbn Sa d, Ebû Hüreyre den şöyle rivâyet etti: (Ebû Hüreyre) yarısı beyaz yarısı kara (alaca) olan hurma çekirdeğiyle tesbîh ederdi. [14] 13. Hadis: Deylemî, Müsnedü l-firdevs de (isnâdıyla) [15] merfû olarak şöyle rivâyet etti: Tesbîh âleti Allah (Celle Celalühü) yu ne güzel hatırlatıcıdır! [16] 14. Hadis: İbn Ebî Şeybe (el-musannef de) Ebû Saîd el-hudrî (Radıyallahu anh) den rivâyet etti: Ebû Saîd el-hudrî (Radıyallahu anh) taşlarla tesbîh ederdi. [17] 15. Hadis: (İbn Ebî Şeybe yine) Ebû Nadra yoluyla, Tufâve (denilen bir yer) den olan bir adamdan şöyle dediğini rivâyet etti: Ebû Hüreyre (Radıyallahu anh) nin yanında konakladım; onunla beraber, içinde taşların -veya hurma çekirdeklerininbulunduğu bir kese vardı. Tükenene kadar onlarla Sübhânellâh derdi [18] 16. Hadis: (İbn Ebî Şeybe yine) Zâzân dan şöyle dediğini rivâyet etti: Ümmü Ya fûr dan tesbîhlerini aldım. Alî ye vardığımda, Ümmü Ya fûr a tesbîhlerini geri ver dedi. [19] Sonra, Celâl el-bülkînî asrında yaşayan müteahhir bir yazara âid [20] Tühfetü l- İbâd da [21] tesbîh âleti hakkında güzel bir bâb gördüm. Orada aynen şu ifâdeleri müşahade ettim: Âlimlerin bazısı şöyle dedi: Tesbîhlerin parmak uçlarıyla sayılması İbn Amr hadisinden dolayı tesbîh âletinden daha iyidir. Ancak şöyle de denilmektedir: Tesbîh eden kimse yanılmayacağına güveniyorsa parmak uçlarıyla sayması daha iyi olur; değilse, tesbîh âleti evlâdır. Şübhesiz ki, Ebû Hüreyre (Radıyallahu anh) u gibi kendilerine işâret edilen (meşhûr olan), kendilerinden (ilim ve feyz) alınan ve kendilerine i timâd edilen efendiler (büyük zâtlar) tesbîh âleti edinmişlerdir. Ebû Hüreyre nin iki bin düğüm bulunan bir ipi vardı, onunla on iki bin tesbîh çekmedikçe uyumazdı. Bunu İkrime şöylemiştir. 17. Hadis:

Ebû Dâvûd un es-sünen inde, Ebû Nadra el-gıfârî nin şöyle dediğine dâir bir rivâyet vardır: Ahmed b. Hanbel, ez-zühd de Yunus b. Ubeyd in anasından şöyle dediğini rivâyet etti: Ebû Safiyye yi ki o Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ın ashabındandı ve komşumuz idi küçük taşlarla tesbih ederken gördüm. Bu rivâyet benzer bir lafızla, Hilal el- Haffar ın Cüz ünde, Beğavi nin el- Mu cemu s-sahâbe sinde ve İbn Asâkir in Târih inde dahi mevcuttur. Ahmed b. Hanbel de Zühd de, Ebû d-derdâ nın hurma çekirdekleriyle tesbih ettiğini, rivâyet etmiştir. [22] Bana, Tufâve den bir şeyh, şöyle söyledi: Medîne de Ebû Hüreyre ye misâfir oldum. Ben, misâfir yüzünden ondan daha çok ve daha kavi kol ve ayak sıvayan (hizmet etmeye girişen) bir adam görmedim. (O adam şöyle) dedi: Birgün ben onun huzûrundayken, o, sedirinin üstündeydi. Beraberinde, içinde taşların yâhut hurma çekirdeklerinin bulunduğu bir kese, aşağı tarafında da kara bir câriye vardı. O, şu taşlarla tesbîh çekiyordu. Nihâyet kesedekileri bitirince keseyi câriyeye attı. O da onları toplayıp tekrâr keseye koydu ve hemen Ebû Hüreyre ye geri verdi [23] Denilmiştir ki, Ebû Hüreyre (Radıyallahu anhu) mücezza [24] hurma çekirdeği ile tesbîh ederdi. Hafız Abdulğanî, el-kemâl de, Ebû d-derdâ Uveymir (Radıyallahu anh) in (hâl) tercümesinde, günde yüz bin tesbîh çektiğini anlatmıştır. (Hafız Abdulğanî, el-kemâl de) Seleme b. Şebîb de şöyle dediğini zikretmiştir: Hâlid b. Ma dân Kur ân okumasından ayrı olarak kırk bin tesbîh çekerdi; öldüğünde, yıkanmak için teneşir üzerine konulunca parmağını şöyle hareket ettirmeye başladı -yani tesbîh ile. [25] Ma lûm ve muhakkaktır ki, yüz bin, hattâ kırk bin ve bundan daha azı parmak uçlarıyla sayılamaz. Bununla doğru olarak ortaya çıkmış ve sâbit olmuştur ki, Ebû d-derdâ ve Hâlid b. Ma dân (bu sayıdaki tesbîhleri) bir âlet ile sayıyorlardı. Ebû Müslim el-havlânî (rahmetullahi aleyh) nin bir tesbîhi vardı. Bir gece tesbîh elindeyken kalktı. (Râvî şöyle) dedi: Tesbîh döndü ve koluna sarıldı ve tesbîh çekmeye başladı. Bunun üzerine Ebû Müslim döndü; tesbîh de kolunda dönüyor ve şöyle diyordu: Seni tesbîh ederim, ey yerden bitenleri bitiren ve ey varlığı dâim olan! (Ebû Müslim, hanımına), Gel, ey Ümmü Müslim! Bak tuhaf olan şeylerin en tuhaf olanına dedi. (Râvî), Ümmü Müslim derhal geldi; tesbîh, dönüyor ve tesbîh çekiyordu; (Ümmü Süleym) oturunca da tesbîh de sustu dedi. Bu hâdiseyi, Ebû l- Kasim Hibetüllâh İbnü l-hasen et-taberî, Kerâmâtü l-evliyâ isimli kitâbında anlattı. Rivâyetleri daha da çoğaltmak mümkün ise de, bizce bu luzumsuzdur. Bütün bunlar sahâbe (Rıdvanullahi Teâlâ aleyhim) in tatbikatıdır. Bu rivâyetler göz önünde bulundurularak, sûfiyyece topluca ve tek başına taşlarla zikretmenin bid at olduğu tarafı değilde, hayır olduğu tarafı tercih edilmiştir. Şu halde taşlarla zikir Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ın takrirleri ve sahâbe

(Rıdvanullahi Teâlâ aleyhim) in amelinden alınma bir sünnettir. Hasan Sabbah dan, Hindulardan, Budistlerden alınma değildir. Biz davamıza dair delil getirdik. Yapıcı, birleştirici olmak lazım. Tesbihle zikre karşı çıkanlar ellerinde tesbihe bidat diyen bir sahabi den başka delilleri olmadığından birçok sahabenin tesbih konusunda gelen şu yukarda getirdiğimiz rivayetlere zayıf diyerek haklı çıkmaya çalışıyorlar. Selefilik iddiasında bulunanların bu hadislere zayıf demelerine itibar edilmez. Çünkü asrın muhaddisi dedikleri Elbanî nin tevessül bölümünde 5. hadin tahriçinde göreceğiniz gibi Elbânî nin birçok hadis tahriçlerin de hata, yanlış bilgi verme ve çelişkili durumları olmuş bunu Mahmud Said Memduh Naktu s-sahih Haşiyesi nde, birçok örnekler ortaya koymuştur. Ayrıca Hasan b. Alî es-sekkaf, Tenâkuzât-ı Elbânî isimli birkaç ciltlik eserinde, birçok misallerle de bu tezatlıkları açıklamıştır. Bu sebeblerden dolayı Elbani bir hadise zayıf veya uydurma dediğinde hemen kabul etmeyip temkinli yaklaşmak gerek. Çünkü birçok çelişkileri ve hataları var. Peygamber Efendimiz (aleyhisselam) günde en az yetmiş defa istiğfar ederdi Ey insanlar! Rabbinize tevbe edin; canımı elinde tutan Allah a yemin ederim ا ل ی ه و ا ت وب ا س ت غ ف ر لله ki, ben günde yetmiş kereden fazla (Estağfirullahi ve etübü ileyh-allah tan mağfiret dilerim ve O na tevbe ederim derim.) (Buhari; Kütüb-i Sitte / Deavat) Elbette benim kalbimde bulutlanır; bundan dolayı günde yüz defa derim. (Esteğfirullah-Allah tan mağfiret dilerim.) ا س ت غ ف ر لله (Müslim; Kütüb-i Sitte / Zikir) Biri günah işler veya kendine zulm eder, sonra pişman olup, Allahü teâlâya istiğfârda bulunursa, Allahü teâlâyı çok merhametli, afv ve mağfiret edici bulur. (Nisâ sûresi: 109) [1] İbn Ebî Şeybe (7745), Ebû Dâvûd (1502), Tirmizî (3495), Nesâî (1355) ve Hâkim (1/547), (Abdullah) İbn Amr radıyallahu anh dan [2] İbn Ebî Şeybe (7738), Ebû Dâvûd (1501), Tirmizî (3595. hadîsden sonra bu bâbda Yüseyre den şu rivâyet de vardır deyip senedsiz olarak) ve Hâkim (I, 547), Yüseyre radıyallahu anh dan. [3] Tirmizî (3563), Hâkim (1/547)ve Taberânî ( ), Safiyye Mâce ( ), radıyallahu anh dan.

rivâyetinde, Abdü l-vâhid b. Zeyd, Yûnus b. Ubeyd den rivâyette Muallâ ya mütâbeet etti. (İbn Hacer, el-isâbe, IV, 109), İbnü l-esîr, Abdü l-vâhid, Yûnus yoluyla taşlar lafzıyla (Üsdü l- Ğâbe, VI, 175, mad: 6016, eş-şa b), İbn Asâkir, Târîhu Dımeşk ( ) [7] Ebû Nuaym, Mu cemu s-sahâbe (V, 2938, Dâru l-vatan-1419), Ebû Safiyye radıyallahu anhâ dan [8] İbn Sa d (III, 76, Dâru İhyâi t-türâsi l-arabî-1417) Hakîm İbnu d-deylemî den. [9] İbn Ebî Şeybe (7741) [10] İbn Sa d (VIII, 468 Dâru İhyâi t-türâsi l-arabî-1417) Fâtıma binti Hüseyn radıyellâhu anhu dan. [11] Risâlenin aslında Muhriz şeklinde geçen kelime, Hilye nin elimizdeki baskısında Muharrer olarak yazılmıştır. Aslına ulaşılamamıştır; doğrusunu Allah Celle Celâluhû bilir. [12] Ebû Nuaym Hilyetü l-evliyâ (I, 468, mad:1329, İlmiyye-1418) Ebû Hüreyre radıyallahu anh dan. [13] Ahmed b. Hanbel de ez-zühd (175, İlmiyye-1403), Ebû d-derdâ radıyallahu anh dan. [14] İbn Sa d ( ), Ebû Hüreyre radıyallahu anh dan. Benzer rivayetin kaynağı Ebû Nuaym dan geçti;18. dipnota bakınız. [15] Uzatmamış olmak maksadıyla isnâdı hazfettik. [16] Deylemî, Müsnedü l-firdevs, (V, 15, h: 7029, Dâru l-kitâbi l-arabî-1407) (Ali radıyallahu anh dan) [17] İbn Ebî Şeybe, el-musannef, (7742 ma nâ olarak) Ebû Saîd el-hudrî radıyallahu anh dan. [18] Risâlenin basılı olan metninin burasında muhtemel radıyallahu anhu dan. Asıl metinde Ebû Hüreyre yerine İbrâhîm vardı. Düzeltme Musannef den yapılmıştır. [19] İbn Ebî Şeybe (7744), Zâzân dan. [20] Risâlenin basılı olan metninin burasında muhtemel bir baskı hatası olduğunu düşünerek tarafımızdan bu şekilde tercüme münâsib görülmüştür. [21] Kitâbın yazarı Abdurrahmân İbn Ebî Bekr b. Ebî Dâvûd ed-dimeşkî el-hanbelî dir; (ö: 856). Kitâbın tam ismi Keşfu z-zunûn da (I, 369) Tühfetü l-ibâd ve Edilletü l- Evrâd şeklinde geçmekte ise de -Allah-ü a lem- muhtemel ve münâsib olan Tühfetü l- İbâd fî Edilleti l-evrâd olmasıdır. [22] İmâm Celâleddin es-suyutî, el-minha Fis-Sibha, el-hâvî lil-fetâvâ içinde, II, 37-38. [23] Ebû Dâvûd, es-sünen (2174)

[24] Mücezza demek bir kısmı kazınıp beyazlatılan, diğer yanı da olduğu gibi kara olarak bırakılan (böylece de alaca hâle gelen) hurma çekirdeği, demektir. Karalık ve beyazlık bulunan her bir şey mücezza dır. Bunu dil âlimleri söylemiştir. (Bu dipnot, Süyûtî nin şu risâlesinin asıl metninden buraya indirilmesi münâsib görülen bir parçadır.) [25] el-mizzî, Tehzûbu l-kemâl, VIII, 174; (el-hilye: V, 210. İsnâdı kesiktir.), Tehzîb hâmişi, VIII, 174.