SELÇUK ÜNiVERSiTESi 2. Milli Mevlana Kongresi ev.. ( TEBLIG~ER) 3-5 MAYIS 1986 KONYA
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ BASIMEVİ 1987- KONYA
İNSAN SAGLIGINDA SEVGiNİN YERİ Doç. Dr. Yılmaz KAFADAR Yaşadığımız yüzyılda insan vücuduna kötü yönde tesir eden faktörlerin içinde çevre kirliliği ve stresler önemli bir yer işgal ederler. Bunların artması ile yeniden birçok hastalıklar ortaya çıkmış ve bazı hastı:ı,lıkların görülme oram yükselmiştir. Ruh ve beden yapısıyla bir bütün olan insam koruyan en değerli mekanizmalardan biri bağışıklık sistemimiz, yani imınun sistemdir. sistemi, Yaratıcı Doğuştari veya sonradan kazanılan bağışıklık nın insana verdiği en güzel hediyelerden biridir. Dışarıdan etki yapan çevre kirliliği ve stres gibi baskılar bağışıklık sistemimizi olumsuz yönde etkilemektedir. Bu sistem bozulursa birçok hastalıklar gelişebilir. Bağışıklık sistemimizin korunması bizini için son derece önemlidir. Bu sistemin bozulması ile geliştiği düşib.ıülen hastalıldarı şöyle özetleyebiliriz. Auto -imm. un lıastejjıkla:r, gastrit, ülser, kolit gibi psikosomatik hastahldar, tansiyon yükse:fj.iği, diabet, bazı kalp, akciğer, böbrek, deıi, göz hastalıkları ve tümörler. Şimdi bu tip hastalıkların dağınasına yardımcı olabilen etkenleri sıralıyalım : Üzüntü, sıkıntı, korku, heyecan, kuruntu, güvensizlik, iıı~nçsızlık, şüphecilik, gurur, kibir, ego, ilgisizlik, sevgisizlik, aşırı yorgunluk, felaketler, savaşlar, açlık, kaza, beslenme bozukluğu, gürültü~ çevre kirliliği, uyuşturucu madde, alkol, sigara alışkanlığı. 20. yüzyıl'ın gittikçe artan bu yükü ruh ve beden sağlığını bozar. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. Bu gerçeği şöyle de ifade edebiliriz : Sağlam bir vücut yapısına salnp olabilmek için sağlam bir kafa (Dengeli ruhsal yapı) gerekir.
38 Doç. Dr. Yılmaz Kafadar Bugünkü ij.i:rn anlayışında ruh ve beden birbirinden ayrı düşünülemez. Çok iyi bilinmektedir ki yukarıda belirttiğimiz olumsuz etkenlerle psikosomatik hastalıklar gelişmektedir. Bu nedenle içimizp,eki ruhsal karakterimizi iyi geliştirmeliyiz. Kozmik alemle irtibatımızı sağlayan iç dünyamızı güzel ve doğru eğitmeliyiz. Hz. Yunus'un: «Bir ben var bende, benden içerü,» sözlerindeki o içimizdeki beni taruyarak ona en az bedenimiz kadar değer verip, en az bedenimiz kadar ilgi göstermeliyiz. Bu gerçeği bundan yedi asır önce Hz. Mevlana şöyle ifade ediyor: «Bütünden ayrılan her parça ölür, yok olur Vücuttan kopan her uzuv murdar olur,» Vücudumuzu geliştirmek için spor, beslenme, temizlik, gıyım gibi ihtiyaçlar ne kadar lüzumlu ise ve çocukluğumuzda bazı hastalıklardan korunmak için nasıl aşı yaptırıyorsak (sonradan kazanılmış bağışıklık); ruhsal yapımıza olumsuz etki yapan bazı stresiere karşı dayanıklı olabilmek ve huzurlu yaşamak için uyuşturucu maddeler, alkol, sigara, suni ve geçici vasıtalar yerine gerçek sevgi ve inanç ile kesin ve devamlı tedavi elde edebiliriz. İnsana moral, huzur veren gerçek sevginin ruh eğitimindeki rolü büyüktür. Bugün modern tıpta psikanaliz, psikoterapi ile yapılan ruh sağlığı tedavisi asırlar önce Türk- İslam ilim ve gönül adamlarınca ilk uygulama alanlarını bulmuşlardır. Masnevi'de bunun örneklerine rastlayabiliriz. Mesela padişahır. caıiyesine heltim tarafından sorulduğunda; sevgilisinin adı geçerken, nabzının yüks~lmesinde olduğu gibi. Sinir gerginliğinin, huzursuzluğun, gü..11ümüzde gerilim diye adlandırılan birçok ruhi sıkıntının çözümü için Hz. Mevlana eserlerinde yol gösterici olmuştur. Buiı.a ait bulduğumuz bazı örnekler şöyle sıralanabilir. lıaldir,, «Tasavvuf insanı sıkıntıda hissettiği an, huzura kavuşturan Gene Hz. Mevlana :,,şifamız kendi içimize bakabilişiınizdedir,, diyor. Yani içi temizlenmiş, gönlü ferahlamış, kendi içi ile barışmış kişi, kendi içine korkmadan bakabilen, kendini sevebilen kişi şifaya kavuşabilir. Fakat kendi içinde birçok problemlerle boğuşan, bun-
İnsan Sağlığında Sevginin Yeri 39 ları göremeyecek kadar kendinden uzak ve kendinden korkan, düşündüğü kötülüklere esir olan; gururunu, kibirini, benliğini yenemeyen, hoşgörüden uzak kişi şifa bulamaz. Daima huzursuzdur, daima kendisiyle kavgalıdır ve böylece moral olarak bir çöküntü içine girer, başarı oram düşer. Daha önce zikrettiğimiz ruhi ve bedeni hastallltlara yakalanma oram yükselir. Gene Hz. Mevlana diyor ki: «Su ateşe galibdir, ancak bir kaba girerse ateş o suyu kaynatır, yok eder.>> Gerçeklerden uzak kalmış, inançsız, sevgisiz, gerçek bir sevgi ustasını tanımamış, kozmik alemle ilgi kuramamış, ufku dar, cahil, inkarcı, kendi kabmda kısıtlı kalmış bir kişiliği; 20. yüzyıl yükü dediğimiz tesirler olumsuz yönde etkiler. Dünyaya niçin geldiğini aramasım bilen, cehaletten kurtulmuş, sevgiyi tanımış, kendi içi ile barışmış, iç dünyasma önem vererek onu eğitrneğe niyetlenmiş kişi daha huzurlu ve bu nedenle daha sağlıklı, dış baskılarakarşı daha dayanıklı yaşar.