Duâ ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs ler D U Â. Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs ler. Arabca ve Türkçe. ba zı duâ örnekleri Y A Z A N



Benzer belgeler
DUALAR DUANIN ÖNEMİ Dua

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

DUA KAVRAMININ ANLAMI*

Değerli Kardeşim, Kur an ve Sünnet İslam dininin iki temel kaynağıdır. Rabbimiz in buyruklarını ve Efendimiz (s.a.v.) in mübarek sünnetini bilmek tüm

KUR'ANDAN DUALAR. "Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru." ( Bakara- 201 )

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Kur'an'ı hızlı okumanın ve namazı hızlı kılmanın hükmü. Abdulaziz b. Baz

Kur ân da Dua Ayetleri

(Dersini sabah namazından sonra yapmanı tavsiye etmekle birlikte, sana uygun olan en münasip bir vakitte de yapmanda bir sakınca yoktur.

ALLAH TEÂLÂ'YA ÎMÂN. Muhammed Şahin. ] تر [ Türkçe Turkish. Tetkik : Ümmü Nebil

Dua ve Sûre Kitapçığı

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

GİRİŞ KABUL olan DUALAR

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Dua. Dua İbadetin Özüdür. Niçin ve Nasıl Dua Edilir? Kur'an'dan ve Hz. Peygamber'den Dua Örnekleri BÖLÜM: 2

İmam Tirmizi nin. Sıfatlar Hususundaki Mezhebi

Öğretim İlke ve Yöntemleri 1

(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. (Fâtiha, 1/5)

Orucun hükmü ve hikmeti nedir? ما حكم الصيام وحكمته. Abdurrahman b. Nâsır es-sa'dî

Rahmân ve Rahîm Ne Demektir?

Müttakî ve Muhlâs kullar da vesîle ararlar mı? Allâhü Teâlâ ya yaklaşmak için. vesîle. ararlar mı? Y A Z A N. A.Celâleddin Karakılıç

İman; Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe iman etmendir. Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır.

RAMAZAN ORUCUNU DEVAMLI OLARAK 30 GÜN TUTAN KİMSENİN HÜKMÜ

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

Muhammed Salih el-muneccid

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

Kısa İlm-i Hâl Bilgileri K I S A İ L M - İ H Â L B İ L G İ L E R İ. İ k i n c i B a s k ı. H a z ı r l a y a n

BYK & ŞYK DERSLERİ. Yaptıklarına karşılık olmak üzere kendilerine nice sevindirici ve göz aydınlatıcı nimetler saklandığını hiç kimse bilemez.

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

EV SOHBETİ DERSLERİ. Biz insanı en güzel biçimde yarattık. (Tîn, 95:4)

ALLAH IN RAZI OLDUĞU KULLAR

BESMELENİN TEFSÎRİ. Besmelenin başındaki ب be harf olup, istiâne (yardım isteme), musâhabe (birlikte bulunma) ve mulâbese anlamlarına gelmektedir.

Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan, muhakkak ziyana uğrayanlardan oluruz! (A râf, 7/23) Zekeriya Peygamberin;

Allah, ancak samimiyetle ve kendi rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder. (Nesâî, Cihâd, 24)

Muhammed Aleyhisselam ın Dilinden Dualar

Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar

Yasin sûresini okuduktan sonra duâ etmek için toplanmanın hükmü. Abdulaziz b. Baz

CENAB-I HAKK IN O NA İTAATİ KENDİNE İTAAT KABUL ETTİĞİ ZAT A SALÂT VE SELAM

Peygamberlerin Kur an da Geçen Duaları

ODUNPAZARI MÜFTÜLÜĞÜ AİLE VE DİNİ REHBERLİK BÜROSU 40 HADİS EZBERE OKUMA YARIŞMASI

NAMAZI, MESCİT VEYA CÂMİDE CEMAATLE KILMANIN HÜKMÜ. Vaizler Muhammed b. Salih el-muneccid. Terceme edenler. Muhammed Şahin. Tetkik edenler Ümmü Nebil

ALTINTEPE CÂMİİ İDEKİ YAZILAR VE MEÂLLERİ

40 HADİS YARIŞMASI DİKKAT 47'DEN 55'E KADAR Kİ HADİSLERİN ARAPÇA METİNLERİ DÜZELTİLMİŞTİR. SINIFI 5-6,7-8 1-) 9-10,11-12 SINIFI 5-6,7-8 2-) 9-10

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

KUR AN HARFLERİNİN MAHREÇLERİ (ÇIKIŞ YERLERİ)

األصل الجامع لعبادة هللا وحده

Bayram hutbesi nasıl okunur? - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

AÇIKLAMALI SÛRE MEÂLLERİ

MARDİN MÜFTÜLÜĞÜ 2013 YAZ KUR AN KURSU HADİS YARIŞMASI HADİS VE TERCEMELERİ

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Kabir azabı kıyâmet kopuncaya kadar devam eder mi?

REHBERLİK VE İLETİŞİM 1

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ

Rahmân ve Rahîm olan Allâh ın ismiyle Hamd, - Allâh a mahsustur. O na hamd eder, O ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve

تلقني أصول العقيدة العامة

Cihad Gönderen Kadir Hatipoglu - Şubat :23:10. Cihad İNDİR

ŞİRK VE ÇEŞİTLERİ EBU SEYF

Sunabihi (Rah Aly.) anlatıyor: Ölüm döşeğinde yatmakta olan Ubade b. Samit'i (R.A.) ziyarete gittim. Onu gürünce ağladım. Ubade, "Dur biraz!

Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel minna inneke entessemiul alim.

İbadetin Manası ve Çeşitleri

İsimleri okumaya başlarken- و ب س ي د ن ا - eklenmesi ve sonunda ع ن ه ر ض ي okunması en doğrusu.

Terceme : Muhammed Şahin

Mübarek Ramazan ayının gelişi için nasıl hazırlık yapmalıyız? كيف نستعد لقدوم شهر رمضان املبارك باللغة الرتكية

Suyun önemi faydaları

DUA DUA DUA ! DUA DUA DUA!

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

DUHÂ SÛRESİ. Duhâ Sûresi Tefsîri 3

Haram mal ile hac yapmak

KADINA ARKADAN YANAŞMANIN HÜKMÜ

1. EÛZÜ ÖĞRENELİM ANLAMI. 1. Kovulmuş Şeytan dan Allah a sığınırım.

Tedbir, Tevekkül Ve Kader Anlayışımız Gönderen Kadir Hatipoglu - Ağustos :14:51

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

KUR AN DA TEVBE1 BAKARA SÛRESİ

İslâm Dîni ne göre dünyevî ve uhrevî mutluluğun tek yolu Ehl-i sünnet ve l-cemâat esâslarına göre inanıp yaşamakdır İSLÂM DÎNİ NE GÖRE

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

Günah Hastalığından Kurtulmanın İlâcı: Tevbe ve İstiğfar

RIZIK VE ZENGİNLİK DUASI (ESMAÜL HÜSNA ŞİFRELERİ-2)

İslâm, güzel ahlâktır. İslâm, güzel ahlâktır. İslâm, güzel ahlâktır.

da eûzü ve besmele çekerek iki rekat namaz kıldıktan sonra

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

(40 Hadis-7) SEÇME KIRK HADİS

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

Dinî bir terim olarak ise; günahlardan arınmak, temize çıkmak, ilâhî af ve rahmete nâil olmak demektir.

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şu an hayatta ve yeryüzünde hazır mıdır? Abdulkerim el-hudayr

Sabah Duaları Rahman ve Rahîm Allah ın adıyla. Allahım! Selam Sensin, bütün kusurlardan sâlimsin ve herkes için selamet kaynağısın.

Kur an ın Bazı Hikmetleri

MÜSLÜMANLAR İÇİN. Muhammed Salih el-muneccid. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ümmü Nebil

Bir kişinin kalbinde iman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hıyanet ile emanet bir arada bulunmaz. (İbn Hanbel, II, 349)

EY İMAN EDENLER! Allah ın emrine uygun yaşayın

Anlamı. Temel Bilgiler 1

TÂĞUT KELİMESİNİN ANLAMI

Müttakî ve Muhlâs kullar da vesîle ararlar mı? Allâhü Teâlâ ya yaklaşmak için. vesîle. ararlar mı? Y A Z A N. A.Celâleddin Karakılıç

Altın takmanın erkeklere haram kılınmasındaki hikmet nedir?

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

Transkript:

D U Â ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs ler Arabca ve Türkçe ba zı duâ örnekleri Y A Z A N Ali Celâleddin Karakılıç 2014 0

D U Â ve Duâ ile ligili Âyet ve Hadîs ler Arabça ve Türkçe Ba zı duâ örnekleri H A Z I R L A Y A N A.Celâleddin Karakılıç 2014 1

2

Besmele, Hamdele, Salvele ب س م اهلل الر ح ن الر ح ي م 3 ا ل م د هلل ر ب ال ال ع ال م ني. ال الر ح ن الر ح يم. م ال ك ي و م الد ين. ال إ ي اك ن ع ب د و إ ي اك ن س ت ع ني. ا ه د ن ا الص ر ا ال م س ت ق يم. ص ر ا ال ذ ين ا ن ع م ت ع ل ي ه م غ ي ال م غ ض وب ع ل ي ه م و آل الض ال ني. ا ل م د هلل ال ذ ه د ي ا ل إ م ا و ا إ مآم. و اهلل ي ه د م ن ي ا إ ى ص ر ا م س ت ق يم. ا ل م د هلل و مآم ع لى ع ب اد ه ال ذ ين اص فى. ا لص لو ة و الس ال م ع لى ر ول ا م م د و ع لى آل ه و ص ح ب ه ال ي ب ني ال اه ر ين و م ن ت ب ع ه م ب إ ح س ا Bi smi llâhi r-rahmâni r-rahîm إ ى ي و م الد ين. Bütün âlemlerin Rabb i, Rahmân ve Rahîm, Din Günü'nün sâhibi olan Allâh a hamd olsun. Yâ Rabb, biz Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizleri doğru yola hidâyet eyle. O kendilerine ni met verdiklerinin yoluna ilet. Gazâba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil. Bizi, îmân a ve (fıtrat dîni olan) İslâm a hidâyet eden Allâh a hamd olsun. Allâh, kimi dilerse onu, (kendisinde hayır gördüğü kimseleri) doğru yola iletir. Hamd olsun Allâh a ve selâm olsun O nun beğenip seçtiği (kendisinde hayır görüp doğru yola iletdiği ) kullarına. Salât ve selâm, Rasûl ümüz Hazreti Muhammed üzerine, tayyîb ve tâhir olan Âl ve Ashâb ının üzerine ve Kıyâmet e kadar ihsân ile Âl ve Ashâb ına tâbi olanların üzerine olsun. Âmîn.

ي س ئ ل ه م ن ىف الس م وا ت و ا ال ر ض ك ل ي و م ه و ىف ش ا. "Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'ndan ister. O, her gün (her an) bir işdedir". 1 ا هلل الص م د Allâh, Samed dir (zevâl bulmayan bir Bâkî dir. Hiç bir şey e muhtaç değildir. Fakat her şey ve herkes doğrudan doğruya O na muhtaçdır). 2 1 -Rahmân, 29. 2 -İhlâs, 2. 4

D U Â Ed-Duâ :ا لد ع ا Duâ, Allâhü Teâlâ nın kerem ve inâyetinden, tazarru ve niyaz ile, usûl ve âdâbına uygun olarak, hayır ve rahmet dilemekdir. 3 Bunun için duâ hakkında, Kur ân-ı Kerîm de şöyle buyurulmuşdur: ل و إ ذ ا أ ل ك ع ب ا د ع ن ف إ ن و ل ي ؤ م وا ب ل ع ل ه م ي ر ش د و. ق ر ي ب أ ج يب د ع و ة الد ا ع إ ذ ا ال د ع ا ف ل ي س ت ج يب وا (Habîbim), Kullarım, sana benden sorarlarsa (onlara söyle): Ben (onlara) yakınım. Duâ eden, bana duâ ettiği zaman onun duâsına icâbet ederim. O hâlde onlar da benim da vetime icâbet etsinler ve bana îmân etsinler ki doğru yolu bulmuş olalar. 4 ق ل إ ن ا أ د ع وا ر ب و ال أ ش ر ك ب ه أ ح د ا. ق ل إ ن ال أ م ل ك ل ك م ض ر ا و ال ر ش د ا. ق ل إ ن ل ن ي ي ن م ن الل ه إ ال ب ال غ ا من الل ه و ر اال ت ه ف يه ا أ ب د ا. ال أ ح د و ل ن أ ج د م ن د ون ه م ل ت ح د ا. ج ه م خ ال د ي ن و م ن ي ع ص الل ه و ر ول ه ف إ ل ه ن ار 3 -Tazarru : kendini alçaltarak yalvarıp yakarma. Niyâz: yalvarma, yakarma. Kerem: cömertlik, el açıklığı, lütuf, bağış. İnâyet: lütuf, ihsân, iyilik, yardım 4 -Bakara, 186. 5

De ki: Ben ancak Rabb ime duâ (ve ibâdet) ederim ve O na hiç bir şey i ortak koşmam. De ki: Haberiniz olsun ki, ben size kendiliğimden ne bir zarar, ne de bir irşâd (uyarma) yapamam. De ki: Ben (isyân edersem) beni Allâh (ın azâb ın) dan hiç bir kimse kat iyyen kurtaramaz ve ben O ndan başka bir sığınacak da, kâbil değil, bulamam. (Benim elimden gelen) ancak Allâh dan olanı, O nun gönderdiklerini tebliğdir. Kim Allâh a ve Peygamber ine ısyân ederse şübhesiz onun için cehennem ateşi vardır, kendileri orada ebedî, dâim kalıcı olmak üzere. 5 Ya nî, Ben, Rabb ime hiçbir şey i ortak koşmam. Allâhü Teâlâ dan başkasından da ne bir şey ümîd ederim, ne de korkarım. Benim vazifem ancak bana bildirileni tebliğdir. Ben ancak O na duâ ve ibâdet ederim. O ndan başkasına duâ ve ibâdet edecek olursam, O nun emir ve nehiylerine aykırı davranırsam, Allâhü Teâlâ bana azâb eder ve Allâhü Teâlâ' dan başka hiç bir kimse de, ne ins, ne cinn, ne melek, ne de başka bir kimse beni kurtaramaz. Bunun için duâ ve ibâdet ancak O na yapılır. Allâhü Teâlâ dan başkasına duâ ve ibâdet etmekde hiç bir fâide yokdur. Sizler de ne benden korkun, ne de başkasından. Bir menfaat ve irşâd (uyarı) ümidiyle de bana sığınmayın; ancak Rabb imden korkun ve O na sığının. : إ ن ال أ م ل ك ل ك م ض ر ا و ال ر ش د ا kerîme lerdeki, Bu âyet-i Haberiniz olsun ki, ben size kendiliğimden ne bir zarar, ne de bir irşâd yapamam âyet-i kerîme sinden sonra gelen 5 -Cinn, 20-21-22-23. 6

إ ال ب ال غ ا من الل ه و ر اال ت ه Duâ ve Duâ ile ilgili Âyet ve Hadîs ler :(Benim elimden gelen) ancak Allâh dan olanı, O nun gönderdiklerini tebliğdir âyet-i kerîme si ile bildirilen istisnâ, iyice düşünülmeden önceki âyet-i kerîme ye göre hukm edilecek olursa, bu emrin zâhiri, Peygamber den hiçbir ümîd ve talebde bulunmanın câiz olmayacağını, zann ettirir. Bunun için Vehhâbî ler bu işi, duâ da Peygamber ile tevessülü (O nu sebeb kılmayı) ve Şefâat Yâ Rasûle llâh demeyi, şirk saymaya kadar götürmüşlerdir. Halbuki istisnâ dan önce huküm sahih ve mu teber olmaz. 6 Bu bakımdan asıl huküm, Size ne zarar ne de rüşd, hiç bir şey e mâlik değilim; ancak Allâh ın emirlerini teblîğ görevim ile Peygamberlik görevim müstesnâ dır; bunları yaparım. Bunun için de ister zararınıza olsun, ister menfaatinize olsun, Allâhü Teâlâ emr edince onu aynen teblîğ ederim. Onun icrâsı (hükmü) ise, ancak Allâhü Teâlâ ya âiddir ki, م ا ع ل ى الر ول إ ال ال ب ال غ Peygamberin üzerinde tebliğden başka (hiç bir vazîfe) yokdur. 7 âyet-i kerîme si bunun açık bir ifâdesidir. Bununla berâber Peygamber aleyhi s-selâm, و ص ل ع ل ي ه م إ ص ال ت ك ك ن ل ه م Onlara duâ et. Çünkü senin duân onlar için bir sükûnetdir (bir rahmetdir, bir müjdedir). 8 âyet-i kerîme sindeki emir gereğince, hem Peygamber lik vazifesini yapar, hem de ümmetleri hakkında duâ ve niyâz da 6 -Hak Dîni Kur ân Dili Türkçe Tefsîr,C.8.ss.5412.Elmalılı M.Hamdi Yazır. 7 -Mâide, 99. 8 -Tevbe, 103. 7

bulunur. Hattâ her mü min, diğer bir mü min için duâ eder ve etmekle de mükellef bulunur. Bunun için mü minlerin biribirinden duâ taleb etmeleri nehy edilmediği gibi Peygamber den duâ taleb etmeleri de nehy olunmamışdır. Sebebi ise, itmi nân ve sekînetdir (ya nî kalben sükûn bulup gönül rahatlığına kavuşmakdır). Aynı zamanda şu âyet-i kerîme de de, Rasûlü llâh aleyhi sselâm ın ümmetleri hakkında duâ yapması açık bir şekilde ifâde buyurulmaktadır: فا ع ل م أ ن ه آل إ ل ه إ ال اهلل و ا ت غ ف ر ل ذ ن ب ك و ل ل م ؤ م ني و ال م ؤ م ا ت "-Allâh'dan başka hiç bir ilâh yokdur- hakîkatini iyi bil. Hem kendinin, hem de erkek mü'minlerle kadın mü'minlerin günâhının bağışlanmasını iste". 9 Şu halde azâbından, gazâbından korkulup korunulacak olan ancak Allâhü Teâlâ olduğu gibi; günahları, kusurları, hatâları mağfiret edip afv edecek olan da ancak Allâhü Teâlâ dır. Onun için ( ر أ س ال ح ك م ت م خ اف ة اهلل ا و م حب ت اهلل : Her hıkmetin başı Allâh korkusudur veyâ Allâh sevgisi, Allâh muhabbetidir), ya nî Korku ve ümîdin tek merkezi, vâcibü l-vücûd olan tek ma bûdu, Allâhü Teâlâ dır buyurulmuşdur. Yeter ki işin içinde şirk ve küfür olmasın. Bunun için kendisinden korkulacak olanın ancak Allâhü Teâlâ olduğu; kusurları, günahları, hatâları afv ve mağfiret edici olanın da yine Allâhü Teâlâ olduğu, şu âyet-i kerime de açıkça ifâde edilip belirtilmişdir: ه و أ ه ل الت ق و ى و أ ه ل ال م غ ف ر ة. 9 -Muhammed, 19. 8

Kendisinden korkulmaya lâyık olan (ancak) O dur,(o Hâlik-ı kerîm dir); mağfiret buyurmaya ehil olan da ancak O dur, (O Hâlik-ı kerîm dir). 10 Bunun için Rabb inden korkan ve O nun mağfiretine nâil olmak isteyen takvâ sâhibleri, şu âyet-ikerîme lerde ifâde buyurulan yüksek makamlara sâhib olurlar: ال إ ال م ت ق ني ىف ج ات و ن ه ر. ف م ق ع د ص د ق ع د م ل يك م ق ت د ر. Şübhesiz ki takvâ sâhibleri cennetlerde, ırmaklar (kenarların) da. Hakk meclisinde ve kudret sâhibi, mülkü çok yüce olan (Allâh) ın huzurundadırlar. 11 Bu âyet-i kerîme de ifâde buyurulan Melik-i muktedir ism-i celîl leri ile ( :Allâh ım, şübhesiz ا لل ه م إ ن ك م ل يك م ق ت د ر Sen, Melik-i muktedir sin) duâsı yapılırsa, O anda gönlüne ne doğarsa onu iste, verir buyurulmuşdur. 12 Yâ Rabb, kendisinden korkulmaya lâyık olan (Ehlü t-takvâ olan) ancak Sensin; kullarını mağfiret buyurmaya ehil olan (Ehlü l-mağfire olan) da ancak Sensin. Bizleri de, koruduğun ve mağfiretine nâil buyurduğun kullarının arasına ilhâk eyle. Âmîn, âmîn, âmîn; ve l-hamdü li llâhi Rabbi l-âlemîn. 10 -Müddessir, 56. 11 -Kamer, 55. 12 -Hak Dîni Kur ân Dili Türkçe Tefsîr,C.7.ss.4657.Elmalılı M.Hamdi Yazır. 9

Duâ nın önemi Duâ nın önemine, kabul olunacağına, darda ve sıkıntıda kalanın sıkıntısının giderileceğine işâretle, âyet-i kerîme lerde ve hadîs-i şerîf lerde şöyle buyurulmuşdur: و ق ال ر ب ك م اد ع و ن أ ت ج ب ل ك م إ ال ذ ين ي س ت ك ب و ع ن ع ب اد ت ي د خ ل و ع ج ه م د اخ ر ي ن. Rabb iniz (şöyle) buyurdu: Bana duâ edin. Size icâbet edeyim (duânızı kabul edeyim). Çünkü, büyüklük taslayarak bana ibâdetden uzaklaşanlar (bana duâ etmeyenler), hor ve hakir cehenneme gireceklerdir. 13 ا د عو ا ر ب ك م ت ض ر عا و خ ف ي ة إ ن ه آل ي ب ج ال م ع ت د ين. Rabb'inize yalvararak, gizlice (kendiniz duyacak kadar) duâ edin. Çünkü Allâhü Teâlâ haddi aşanları sevmez. 14 Şüphesiz benim Rabb im duaları işitendir. 15 ا ر ب ل س م يع الد ع ا أ م ن ي يب ال م ض ر إ ذ ا د ع اه و ي ك ف الس و و ي ع ل ك م خ ل ف ا ا ل ر ق ل يال م ا ت ذ ك ر و. الل ه ض أ إ ل ه مع Bunalmışa (çâresiz kalmışa), kendisine duâ (ve ilticâ) etdiği zaman icâbet eden (duâsını kabul eden), fenâlığı gideren, sizi yer yüzünün hükümdarları kılan kim? Allâh ile berâber başka bir ilâh mı? Siz nekadar az düşünüyorsunuz. 16 13 -Mü min, 60. 14 -A'râf, 55. 15 -İbrâhim, 39 16 -Neml, 62. 10

ق ل م ا ي ع ب ؤ ا قصر ب ك م ر ب ل و ال د ع اؤ ك مج ف ق د ك ذ ب ت م ف س و ف ي ك و ل ز ام ا. De ki: (şiddet ve sıkıntı zamanlarında kendisine) duâ ve (ilticâ) nız (ibâdetiniz) olmasaydı Rabb im size değer verir miydi?. 17 و ل ق د أ ر ل ا إ ى أ م م م ن ق ب ل ك ف أ خ ذ ن اه م ب ال ب أ ا و الض ر ا ل ع ل ه م ي ت ض ر ع و. ف ل و ال إ ذ ج ا ه م ب أ ا ت ض ر ع وا و ل ك ن ق س ت ق ل وب ه م و ز ي ن ل م ال ي ا م ا ك ان وا ي ع م ل و. And olsun ki biz, senden evvelki ümmetlere de peygamberler gönderdik de (küfür ve inkârlarından dolayı) kendilerini çetin bir yoksullukla, çeşitli hastalıklarla cezâlandırdık, olur ki yalvarırlar, tevbe ederler, diye. İşte onlar kendilerine azâbımız gelib çatdığı zaman olsun yalvarmalı değil miydiler? Fakat yürekleri katılaşmış, şeytan da yapmakda oldukları (ma sıyetleri) süsleyip püslemişdi. 18 ف ا ت غ ف ر وه إ ر ب ق ر ي ب م ي ب. ث ت وب وا إ ل ي ه O ndan mağfiret dileyin, sonra O na tevbe edin! Şübhesiz ki Rabb im (İn rahmeti) çok yakındır; O, (duaları) kabul edendir. 19 إ اهلل حيي ك ر ي ي س ت ح ي ي إ ذ ا ر ف ع إ ل ي ه ي د ي ه الر ج ل أ ي ر د هم ا ص ف ر ا خ ائ ب ت ني. Allâh, hayâ sâhibidir, çok kerîmdir. Bir insan iki elini kaldırıp kendisine dua ettiği zaman, o kalkan iki eli boş çevirmekten hayâ eder 20. 17 -Fürkân, 77. 18 -En âm, 42-43 19 -Hûd, 61. 20 -Tirmizî, De avât,118. 11

Bu âyet-i kerîme lerde ve hadîs-i şerîf de ifâde buyurulduğu gibi duâ, bir ibâdet ve bir zikirdir. Bunun için Allâhü Teâlâ, kendisinden istenilmesini sever, istemeyenlere gadab eder. Çünkü duâdan maksad, kulun, yüce ve büyük bir makama Yâ Rabb, huzurundayım, hâlim sana ma lum diyerek kulluğunu ve dileklerini tam bir teslîmiyyet ve samîmiyyetle dile getirmesidir. Bu bakımdan, Biz, ona şah damarından daha yakınız. 21 و ن ن ا ق ر ب إ ل ي ه م ن ح ب ل ال و ر يد. و اع ل م وا أ اهلل ي ول ب ني ال م ر و ق ل ب ه Şübhesiz bilin ki Allâh, kişi ile kalbi arasına girer.. 22 âyet-i kerîme lerinde belirtildiğine göre, Ben kuluma şah damarından daha yakınım, Ben kulumun kendisi ile kalbi arasındayım buyuran Allâhü Teâlâ, duâ esnâsında da, kulu ile kendisi arasında bir vasıtanın bulunmasını aslâ istemez. 23 Bu bakımdan Hadîs-i şerîf de, "Duâ, ibâdetdir". 24 "Duâ, ibâdetin iliği ve özüdür". 25. buyurulduğu gibi, ا لد عا ه و ال ع با د ة. ا لد عا م خ ال ع با د ة. 21 -Kâf, 16. 22 -Enfâl, 24. 23 -Hak Dîni Kur ân Dili Türkçe Tefsir,C.1.ss.666. Elmalılı M.Hamdi Yazır. 24 -Nu'mân ibn-i Bişr radıye'llâhü anh. Tâc.C.5.ss.109. 25 -Enes ibn-i Mâlik radıye'llâhü anh. Tâc,C.5.ss.109. 12

كا ر ول اهلل ص لى اهلل ع ل ي ه و ل م ي س ت ج ب ا ل و ام ع م ن الد عا وي د ع ما و ى ذا ل ك. "Rasûlü'llâh salla'llâhü aleyhi ve sellem, özlü duâları sever, bu vasıfda olmayanları bırakırdı". 26 buyurulmuşdur. Rasûlü llâh sallâ llâhü aleyhi ve sellem, borçlarından ve sıkıntılarından şikâyet eden bir Sahâbî ye, aşağıdaki hadîs-i şerîf de belirtildiği üzere bir duâ öğreterek akşam sabah okumasını tavsıye etmiş, o Sahâbî de böyle bir duâyı akşam sabah okuyunca sıkıntılarından ve borçlarından kurtulmuşdur: ال ل م ن ه م إ ن أ ع وذ ب ك م ن ال ه م و ال ح ز و أ ع وذ ب ك م ن ال ع ج ز و ال ك س ل و أ ع وذ ب ك ال ج ب و ال ب خ ل و أ ع وذ ب ك م ن غ ل ب ة الد ي ن و ق ه ر الر ج ا ل. Allah ım! Kederden ve hüzünden Sana sığınırım, Âcizlikten ve tembellikten Sana sığınırım, korkaklıktan ve cimrilikten Sana sığınırım, borç altında ezilmekten ve insanların kahrından Sana sığınırım. 27 Duâ nın âdâbı (usûlü) Duâ ya Besmele, Hamdele ve Salvele ile başladıkdan sonra, kulun, kendisini yaratan ve sayısız ni'metler veren Rabb'inin yüceliği, sonsuz kudreti, sınırsız rahmet ve mağfireti karşısında âcizliğini, zayıflığını ve güçsüzlüğünü i'tiraf ederek derin bir sevgi ve saygı içinde, ümit ile korku arasında, O'na 26 -Hazreti Âişe radıye'llâhü anhâ'dan Ebû Hurayra r.a. Riyâzü's sâlihîn,c.3. ss.65. 27 -Ebu Davud, Salat,367. 13

kulluğunu arz etmesi, O'ndan yardım ve mağfiret dilemesi, bilerek bilmeyerek işlediği günahlarının bağışlanmasını istemesi ve diğer meşrû dileklerini dile getirmesi; sonunu da şu şekildeki bir salât-ü selâm ve hamdele ile bitirip, ا لص ال ة و الس ال م ع ل ي ك يا ر و ل اهلل. ا لص ال ة و الس ال م ع ل ي ك يا ح ب يب اهلل. ا لص ال ة و الس ال م ع ل ي ك يا ي د اال و ل ني و آل خ ر ين. و ال م ع لى ج مي ع ا ل ن ب يا ر ب ال عا ل م ني. ا ل فا ت ح ة و ال م ر ل ني. و ال ح م د ل ل ه Es-salâtü ve s-selâmü aleyke yâ Rasûlâ llâh. Es-salâtü ve s-selâmü aleyke yâ Habîbe llâh. Es-salâtü ve s-selâmü aleyke yâ seyyide l-evvelîne ve l-âhirîn. Ve selâmün alâ cemî ı-l-enbiyâ i ve l-mürselîn. Ve l-hamdü li llâhi Rabb i-lâlemîn. El-Fâtiha diyerek ve bir Fâtiha okuyarak geçmişlerinin rûhuna bağışlamasıdır. Besmele, Hamdele, Salvele Besmele: -Rahmân ve Rahîm olan Allâh'ın adı ile (başlarım, okurum) ma'nâsına gelen :Bi'smi'llâhi'r-Rahmâni'r-Rahîm) ب س م اهلل الر ح ن الر ح يم ( cümlesinin ismidir. Hamdele: Yapılan bir işin -başından sonuna kadar- bütün hamd-ü senâ' larının, bütün teşekkürlerinin Allâhü Teâlâ'ya âid olduğunu ifâde eden ve Bütün hamd-ü senâ'lar Allâhü ا ل ( gelen Teâlâ'yadır ma'nâsına 14 li'llâh) :El-Hamdü م د هلل cümlesinin ismidir. Buna ( ر ب ال عا ل م ني :Rabbi l-âlemîn: âlemlerin Rabbi) cümlesi de ilâve edilirse daha iyı olur.

Salvele: Besmele ve Hamdele ile birlikde Hazreti Muhammed aleyhi's-selâm'a ve O'nun şahsında O'nun Âl ve Ashâb'ına -ve dolayısıyle kıyâmete kadar gelip geçecek bütün ümmetlerine- salât-ü selâm okuyarak, ع لي ا لص مآة و الس مآم ر ول ا م م د و ع لى أ ل ه و ص ح ب ه ا ج ع ني. "Salât ve selâm, Peygamberimiz Hazreti Muhammed üzerine, O'nun Âl ve Ashâb'ının üzerine olsun". şeklinde okunup ifâde edilen bir duâ şeklidir ki her hangi bir işe, bu üç esâs ile başlamak, İslâm'ın îcâblarındandır. Böyle başlanmazsa o işden hayır gelmez. Duâ nın kabul olması Duâ, Mü min in ma nevî silâhı ve sığınacağı yüce bir makamdır. Bunun için böyle yüce bir makam, böyle büyüklük ve azamet, her türlü hayır ve bereket, ancak Allâhü Teâlâ ya mahsûsdur. Böyle olduğu için de herkes, hayâtının her anında, O nun lûtf-ü ihsânına muhtaçdır. Hiç bir kimse -Benim böyle bir şey e ihtiyâcım yokdur- diyemez. Her zaman ve her yerde, arzu ve isteklerini O nun fadl ve ihsânından istemekle me mûr olup yükümlüdür. Bunun için Yüce Rabb ine yalvararak ve gizlice, duâ yapması lâzım geldiği gibi; kabûl olmasına vesîle olan husûslardan birisi de Hazreti Muhammed sallâ llâhü aleyhi ve sellem e salât-ü selâm okuyarak duâ yapmakdır ki bu husûsda şöyle buyurulmuşdur: ا د عو ا ر ب ك م ت ض ر عا و خ ف ي ة إ ن ه آل ي ب ال م ع ت د ين. ج Rabb'inize yalvararak, gizlice (kendiniz duyacak kadar) duâ edin. Çünkü Allâhü Teâlâ haddi aşanları sevmez. 28 28 -A'râf, 55. 15

Her duâ semâ ya çıkmakdan memnu dur. Bana salât vâsıl olursa o duâ yükselir, (dergâh-ı icâbete varır). 29 Beni, duâ nın evvelinde de, ortasında da, sonunda da anın. 30 İbn-i Atâ rahmetü llâhi aleyh, bu husûsda şöyle der. Duâ nın rükünleri, kanatları, vakitleri ve maksâda îsâl eden (ulaştıran) sebebleri vardır: Eğer duâ, rükünlerine uygun gelirse kuvvetli olur. Kanatlarına uygun gelirse semâ da uçar (kabul olunur). Vakitlerine denk gelirse icâbete nâil olur. Sebeblerine uygun gelirse muvaffakıyyeti tam ve kâmil olur. Duâ nın rükünleri, huzûr-i kalbdir, (kalbin Cenâb-ı Hakk a tam bir sûretle bağlanması ve diğer bütün sebebleri kesip atmasıdır). Kanadları, sıdk ve ihlâsdır. Vakitleri, seher zamanlarıdır. Sebebleri de, Rasûlü llâh sallâ llâhü aleyhi ve sellem e salât ve selâmdır. لو ا اهلل م ن ف ض ل ه ف إ اهلل ع ز و ج ل ي ب أ ي س أ ل. "Allâh'ın fazlından ve kereminden isteyiniz, çünkü Allâh azze ve celle, istenilmesini sever". 31 إ اهلل ت عا ى ي ح ب ال م ل ح ني ف ى الد عا. "Muhakak ki Allâhü Teâlâ, ısrâr ile duâ eden kulunu sever". 32 م ن ص ل ى ف ر يض ة ف ل ه د ع و ة م س ت جا ب ة. 29 -Tirmizî. Ömer radıye llâhü anh. 30 -Ebû Ya lâ, Bezzâr, Beyhekî: Câbir radıye llâhü anh. 31 -Abdu'llâh ibn-i Mes'ûd radıye'llâhü anhümâ. Tâc. C.5.ss.111. 32 -S.B.M.Tecrîd-i Sarîh Tercemesi,C.12,ss.331. Kâmil Miras.Haz.Âişe r.a. Kenzü l- İrfân 57. 16

Farz bir namazı (huşâ ve hudû ile: gönül alçaklığı ve hoşluğu ile) edâ eden bir kimsenin, o namazın sonunda yapacağı duâ, müstecâb olur. 33 لو م وة ال مظ قوا د ع ا ت ف إ ن ها ت ص ع د إ ى الس ما ك أ ن ها ش را ر ة. Mazlûmun bed-duâsından sakınınız. Zîra (mazlumun o duâsı), bir kıvılcım sür ati ile semâya (icâbete) yükselir 34 د عا ال وا ل د ل و ل د ه ك د عا ال ب ى ل م ت ه. Bir babanın oğlu ve kızı için yapacağı duâsı, bir Peygamberin ümmeti için yapacağı duâsı gibidir. 35 إ ذا و ق ع ت م ىف ا ل م ر ال ع ظ يم ف قو لو ا ح س ب ا اهلل و ن ع م ال و ك يل. Büyük güçlükler ile karşılaştığınız zaman, -Hasbüna llâhü ve ni me l-vekîl: Allâh bize yeter, O ne güzel vekildirdeyiniz. 36 جب ي س ت جا ب ل ح د ك م ما ل م ي ع ج ل : ي قو ل : ق د د ع و ت ر ب ي ف ل م ي ست ل ي. Sizden her birinizin duâsı, acele etmediği müddetçe, kabûle mazhar olur. İnsan, (acele eder de) işte ben Rabb ime duâ ettim de kabul buyurmadı, der. 37 : ا لل ه م ا ت ج ب د عا ئ ا ( sonunda, Bunun için duâlarımızın Allâh ım, duâmızı kabul buyur) diye duâ ederiz. Duânın kabul olması için gerekli şartların bulunmasını ifâde eden diğer bir hadîs-i şerîf de de şöyle buyurulmuşdur: 33 -Buhârî, Cihâd. 34 -Keşfü l-hafâ, 1/404. (Dârekutnî) 35 -Keşfü l-hafâ, 1/405. (Deylemî). 36 -Ebû Dâvud, Vitir, 25. 37 -Riyâzü s-sâlihîn,c.3.ss.83.(1528 nolu h.ş.). 17

ف الد ن ي ا و إ م ا ل ه م ا م ن ر ج ل ي د ع و اهلل ب د ع ا إ ال ا ت ج ي ب ل ه ف إ م ا أ ي ع ج ل ي ك ف ر ع ه م ن ذ ن وب ه ب ق د ر م ا د ع ا م ا ل ي د ع ب إ ث م ف اآل خ ر ة و إ م ا أ ي د خ ر ل ه أ ل. أ و ق يع ة ر ح م أ و ي س ت ع ج }ا و ي ص ر ف ع ه م ن الس و م ث ل ه ا{. و ك ي ف ي س ت ع ج ل ق ا ل ي ق و ل د ع و ت ر ب ف م ا ا ت ج ا ب ل ق ال وا ي ا ر و ل اهلل Allah a dua eden herhangi bir insan yoktur ki duası kabul edilmiş olmasın. Günah işlemediği, yakınları ile ilişkisini kesmediği ve isteğinde acele etmediği sürece Allah ona ya dünyâda istediğini hemen verir veyâ isteğini âhirete bırakır veya duası nisbetinde günahlarını bağışlar. 38 veyâ duası nisbetinde ondan bir kötülüğü giderir. 39 Ashâb-ı Kiram, Yâ Rasûle llâh! Nasıl acele edilir? diye sorunca O da, Kulun, -Rabb ime duâ ettim de duâma icâbet etmedi-, demesidir. buyurmuşdur. Duâ nın kabûl edilmesinin şartları Duâlarmızın kabûl edilmesi için şu konulara dikkât etmek gerekdir: 38 -Tirmizi, De avat, 13. 39 -Hâkim, (Müstedrek) De avât, I, 493 18

1-Duâ nın kabulünde ivmemek (acele etmemek). 2- Duâ etdim de kabul olunmadı dememek. 3-Duâ yı bırakmayıp isrâr ile duâ etmek. 4-İstenilen şey, muhal (olmayacak bir şey ) olmamak. 5-Duâ,Allâhü Teâlâ nın sünnetine (âdetine) uygun olmak. 40 6-Duâ esnâsında Allâhü Teâlâ dan başka hiçbir şey e ve hiçbir kimseye güvenmiyerek yalnız O na yönelmek ve yalnız O na kayıtsız şartsız teslîm olmak. Hazreti İbrâhîm aleyhi s-selâm ın, ateşe atılırken, hiçbir :ح س ب ا اهلل و ن ع م ال و ك يل.- kimsenin yardımını kabul etmeyerek Allâh bize yeter, O ne güzel vekildir- demesi; Hazret-i Muhammed aleyhi s-selâm ın -Düşmanlar size karşı çok büyük bir ordu hazırlamaktadırlar- diyenlere karşı, aynı şekilde اهلل و ن ع م ال و ك يل.- :ح س ب ا Allâh bize yeter, O ne güzel vekildir- demesi gibi. Bununla berâber duâlarımızın kabulü, Allâhü Teâlâ nın (Meşiyyet ine: irâdesine, dilemesine) bağlıdır. Dilerse kabul eder, dilerse etmez. Bu böyle olduğu için de hiç bir ümîdsizliğe kapılmadan, و ق ال ر ب ك م اد ع و ن أ ت ج ب ل ك م ع ج ه م د اخ ر ي ن. إ ال ذين ي س ت ك ب و ع ن ع ب اد ت ي د خ ل و Rabb iniz (şöyle) buyurdu: Bana duâ edin. Size icâbet edeyim (duânızı kabul edeyim). Çünkü, büyüklük 40 -Sünnetü llâh a aykırı olmak demek, günah olan bir şey i istemek, yemeden içmeden yaşamayı istemek, uçmak istemek, birisinin ölmesini istemek gibi meşru olmayan şey lerdir 19

taslayarak bana ibâdetden uzaklaşanlar (duâ etmeyenler), hor ve hakir cehenneme gireceklerdir. 41 âyet-i kerîme sinde ifâde buyuruduğu üzere, duâmıza devâm edip dilek ve isteklerimizi isrâr ile niyâz edip istemeliyiz. Duâ ya ihtiyaç var mı? Yüce Rabb imize sığınıp ihtiyaç duyduğumuz her şey i O ndan istememiz, -en güzel bir şekilde yaratılmış îmân sâhibi bir insan olmamıza rağmen âciz ve nâçiz bir insan olarakkulluğumuzun bir gereğidir. En inad kâfirler bile başı dara geldiği zaman derinden derine Yaratan a ilticâ ederek O ndan yardım istemek ihtiyâcını duyarlar. Bunun için bir kimsenin duâdan istiğnâ etmesi, ya nî -Benim duâ ya ihtiyacım yokdur- diyerek duâ ya ihtiyaç duymaması, sâhib olduğu ni metleri kendinden bilerek kibirlenip büyüklenmesine delâlet eder ki âdetin ve aklın vereceği huküm de böyledir; cezâsı da cehennemdir. Çünkü Allâhü Teâlâ, kibirlenip gururlanarak istemiyenlere gadab edeceğini bildirmektedir ki şu âyet-i kerîme ler ve hadîs-i şerîf ler, bunun en açık birer delîlidir: و ق ال ر ب ك م اد ع و ن أ ت ج ب ل ك م إ ال ذ ين ي س ت ك ب و ع ن ع ب اد ت ي د خ ل و ع ج ه م د اخ ر ي ن. Rabb iniz (şöyle) buyurdu: Bana duâ edin. Size icâbet edeyim (duânızı kabul edeyim). Çünkü, büyüklük 41 -Mü min, 60. 20

taslayarak bana ibâdetden uzaklaşanlar (duâ etmeyenler), hor ve hakir cehenneme gireceklerdir. 42 أ م ن ي يب ال م ض ر إ ذ ا د ع اه و ي ك ف الس و و ي ع ل ك م خ ل ف ا ا ل ر ق ل يال م ا ت ذ ك ر و. الل ه ض أ إ ل ه مع Bunalmışa (çâresiz kalmışa), kendisine duâ (ve ilticâ) etdiği zaman icâbet eden (duâsını kabul eden), fenâlığı gideren, sizi yer yüzünün hükümdarları kılan kim? Allâh ile berâber başka bir İlâh mı? Siz nekadar az düşünüyorsunuz. 43 و ل ق د أ ر ل ا إ ى أ م م من ق ب ل ك ف أ خ ذ ن اه م ب ال ب أ ا و الض ر ا ل ع ل ه م ي ت ض ر ع و. ف ل و ال إ ذ ج ا ه م ب أ ا ت ض ر ع وا و ل ك ن ق س ت ق ل وب ه م And olsun ki biz, senden evvelki ümmetlere de peygamberler gönderdik de (küfür ve inkârlarından dolayı) kendilerini çetin bir yoksullukla, çeşitli hastalıklarla cezâlandırdık; olur ki yalvarırlar, tevbe ederler diye. Onlar kendilerine (böyle) bir azâbımız gelib çattığı zaman olsun yalvarmalı değil miydiler?. 44 م ن ل م ي س أ ل اهلل ي غ ض ب ع ل ي ه. Kim Allâhü Teâlâ dan istemezse, (AllâhTeâlâ) ona gazab eder. 45 Kim bana duâ etmezse ona gadab ederim. 46 م ن ال ي د عونى ا غ ض ب ع ل ي ه. 42 -Mü min, 60. 43 -Neml, 62. 44 -En âm, 42-43. 45 -Kur ân-ı Hakîm ve Meâl-i Kerîm,C.2.ss.816.Hasan Basri Çantay. Ebû Hurayra r.a. Et-Tâcü l-câmiu li l-usûli fî Ehâdîsi r-rasûl s.a.v.c.5.ss.110.eş-şeyh M.A. Nâsıf. 46 -İbn-iMâce, Duâ. 21

22 أ ل ظ و ا ب يا ذا ا ل ال ل و اال كرا م. Sizler, Yâ ze l-celâli ve l-ikrâm (Ey azamet ve kerem sâhibi Allâh ım), duâsına devam ediniz, (bu mübârek lâfızları duâlarınızda çok söyleyiniz). 47 ت ل ك الد ار ا آلخ ر ة ن ع ل ها ل ل ذ ين آل ي ر يد و ع ل و ا ف ا آلر ض و آلف س ادا ل ل م ت ق ني. و ال عا ق ب ة "İşte âhiret yurdu! Biz onu yer yüzünde büyüklük ve fesad arzûsuna düşmeyeceklere veririz. (En güzel) âkıbet müttekî'lerin (takvâ sâhiblerinin) dir". 48 Peygamber lerin duâsı Bir çok âyet-i kerîmede bildirildiğine göre her peygamber, kendi ümmetine istiğfâr ile emr etmiş ve Allâhü Teâlâ'dan afv ve mağfiret dilemelerini tavsıye etmişdir. Bizim peygamberimiz Hâtemü'l-enbiyâ' Hazreti Muhammed sallâ llâhü aleyhi ve sellem de, her türlü günahlardan korunmuş olmasına rağmen, hem Allâhü Teâlâ'ya çok şükr eden bir kul olmak, hem ümmetlerine bir imtisâl numûnesi olmak, hem de kulları hakkında raûf (esirgeyici) ve rahîm (bağışlayıcı) olan Allâhü Teâlâ'nın sonsuz rahmet ve mağfiretinden istifâde etmelerini sağlamak maksâdı ile ümmetlerinin afv ve mağfiret edilmelerini Cenâb-ı Hakk'dan niyaz etmek için istiğfârda bulunmuş ve duâ etmişdir. Çünkü, diğer peygamberler ümmetleri hakkında, Cenâb-ı Hakk ın Rahîm sıfatı ile sıfatladırıldıkları halde, Rasûlü'llâh 47 -Riyâzü s-sâlihîn,c.3.ss.78.(1520 nolu h.ş.). 48 -Kasas, 83.

aleyhi's-selâm diğer peygamberlerden farklı olarak ümmetleri hakkında hem Raûf, hem de Rahîm sıfatları ile sıfatlandırılmışdır. Cenâb-ı Hakk, O'nu, bir lûtf-i ilâhî olarak kendi isimlerinden Raûf ve Rahîm isimleri ile vasıflandırmış olduğundan Ümmetleri, O'nun istiğfarına, duâ sına, şefâatine her zaman ve her yerde muhtaçdır. 49 Bunun için Peygamberlerin yaptıkları ve yapacakları duâ lar da, bizler için birer ıbret ve imtisâl numunesidir ki bunlardan ba zıları şöyledir: عوب ها و أ ر يد أ أ خ ت ب ى د ع و ت ى ش فا ع ة ل م ت ى ف ى وة م ست جا ب ة ي د ل كل ن بى د ع اال خ ر ة. Her peyganmberin kendisine has müstecab bir duâ sı vardır. Onunla Allâh a duâ edegelmişdir. Fakat ben duâ mı âhiretde ümmetime şefâat etmek için saklıyorum. 50 Bu hadîs-i şerîf in Ebû Hurayra radıye llâhü anh dan başka bir rivâyet şekli de şöyledir: Her peygamberin Allâhü Teâlâ dan bir dileği vardı, onu diledi ve Allâh ındinde icâbet ve kabul olundu. Fakat ben duâ mı Kıyâmet gününde ümmetime şefâate tahsis ve te hîr ettim. 49 -Allâhü Teâlâ, kulları hakkında Raûf (esirgeyici) ve Rahîm (bağışlayıcı) dır. Hazreti Muhammed aleyhi's-selâm da, ümmetleri hakkında Raûf ve Rahîm'dir ki şu âyet-i kerîmeler bunun açık bir ifâdesidir: إ اهلل ب ال ا س ل ر ؤ ف ر ح يم. "Allâhü Teâlâ, insanlar hakkında Raûf ve Rahîm dir". Bakara, 143. ق 23 ل ق د جا ك م ر ول م ن ا ن ف س ك م ع ز يز ع ل ي ه ما ع ت م ح ر يص ع ل ي ك م ب ال م ؤ م ني ر ؤ ف ر ح يم. "And olsun, size kendinizden öyle bir peygamber gelmişdir ki sizin sıkıntıya uğramanız O'na çok ağır ve çok güç gelir. Üstünüze çok düşkündür. O, bütün mü'minler hakkında Raûf (esirgeyici) ve Rahîm (bağışlayıcı) dır". Tevbe, 128. 50 -S.B.M.Tecrîd-i Sarîh Tercemesi,C.12.ss.331.(2140 n.h.ş.).kâmil Miras. Et-Tâcü l-câmiu li l-usûli fî Ehâdîsi r-rasûl s.a.v.c.5.ss.117.eş-şeyh Mansûr Ali Nâsıf.

ل ي غ ف ر ل ك الل ه م ا ت ق د م م ن ذ ن ب ك و م ا ت أ خ ر و ي ت م ن ع م ت ه ع ل ي ك و ي ه د ي ك ص ر ا ا م س ت ق يم ا. Geçmiş ve gelecek günâhını Allâh'ın bağışlaması, senin üzerindeki ni'metini tamamlaması ve seni doğru yola iletmesi içindir. 51 Âyet-i kerîme'sine göre, Rasûlü'llâh aleyhi's-selâm'ın geçmiş ve gelecek günahları afv edilmiş olmasına rağmen, ümmetlerine örnek olmak maksâdı ile yaptığı duâları aklında tutamayan Ashâb-ı Kirâm'dan ba'zıları, Yâ Rasûle'llâh, yaptığınız bu duâları aklımızda tutamıyoruz deyince, O da şu şekilde duâ etmelerini tavsıye etmişdir. و ل م ا لل ه م إ ن ى ا أ ل ك م ن خ ي ما أ ل ك م ه ن ب ي ك م ح م د ص لى اهلل ع ل ي ه و أ ن ت ال م س ت عا و ع ل ي ك ال ب ال غ و ال ح و ل و ال ق و ة إ ال ب اهلل. İlâhî! Ben, Peygamber in Muhammed aleyhi s-selâm ın Sen den istediği şey lerin hayrından diler, O nun Sen den istiâze ettiği şerlerden de Sana sığınırım. Yardım ancak Sen den beklenir. Dünyâ ve âhiretde matlûb olan Şey e ulaştıracak Sen sin. Hâkimâne tasarruf da, tam kuvvet ve kudret de, Allâh ile kâimdir. Kuvvet ve kudret, ancak Allâh ın inâyeti iledir. 52 Ya nî, Yâ Rabb, Rasûlün Hazreti Muhammed aleyhi'sselâm bizlere örnek olmak maksâdı ile Senden neler istemişse bizler de onları Senden istiyoruz, Sen bizlere ihsân eyle. Nelerden de Sana sığınmışsa onlardan da Sana sığınıyoruz, Sen bizleri koru. Sana nasıl hamd-ü senâ' etmişse bizler de 51 -Fetih, 2. 52 -Riyâzü s-sâlihîn,c.3.ss.79. 24

aynı şekilde hamd-ü senâ' etmek istiyoruz. Hamdimizi, şukrümüzü, senâ'mızı ilâhî rızâna muvâfık buyur. فا ع ل م أ ن ه آل إ ل ه إ ال اهلل و ا ت غ ف ر ل ذ ن ب ك و ل ل م ؤ م ني و ال م ؤ م ا ت "-Allâh'dan başka hiç bir ilâh yokdur- hakîkatini iyi bil. Hem kendinin, hem de erkek mü'minlerle kadın mü'minlerin günâhının bağışlanmasını iste". 53 و صل ع ل ي ه م إ ص لو ت ك ك ن ل م و اهلل س يع ع ل يم. "Onlara duâ et. Çünkü senin duân onlar için bir sükûnet (tevbelerinin kabûl buyurulduğuna bir işâret, bir rahmet) dir. Allâh, hakkıyle işiten, (her şey'i) çok iyi bilendir" 54 Peygamber lerin kabul olmuş duâları Peygamberlerin yaptığı duâlardan Âdem aleyhi s-selâm ın, ر ب ا ظ ل م ا أ نف س ا و إ ل ت غ ف ر ل ا و ت ر ح ا ل ك ون ن م ن ا ل ا ر ي ن. Ey Rabb imiz, kendimize yazık etdik. Eğer bizi bağışlamaz, bizi esirgemezsen her halde (maddî ve ma nevî en büyük) zarara uğrayanlardan olacağız. 55 şeklindeki tevbe duâsı; Nûh aleyhi s-selâm ın kavminin helâki ve berâberindeki mü minlerin kurtulması hakkındaki, 53 -Muhammed, 19. 54 -Tevbe, 103. 55 -A râf, 23 25

ر ب ال ت ذ ر ع ل ى ا ل ر ض م ن ال ك اف ر ي ن د ي ار ا. إ ن ك إ ت ذ ر ه م ي ض ل وا ع ب اد ك و ال م ؤ م ا و ل ل م ؤ م ني ي ل د وا إ ال ف اج ر ا ك ف ار ا. ر ب اغ ف ر ل و ل و ال د و ل م ن د خ ل ب ي ت و ال م ؤ م ات و ال ت ز د الظ ال م ني إ ال ت ب ار ا. Ey Rabb im, yer yüzünde kâfirlerden yurd tutan hiç bir kimse bırakma. Çünkü Sen onları bırakırsan kullarını yoldan çıkarırlar. Kötüden, öz kâfirden başka da evlât doğurmaz (lar). Ey Rabb im, beni, anamı, babamı, îmân etmiş olarak evime (gemime) girenleri, (kıyâmete kadar gelecek) erkek mü minleri ve kadın mü minleri mağfiret et. Zâlimlerin helâkinden başka bir şey ini de artırma. 56 duâsı; 57 Mûsâ aleyhi s-selâm ile Hârûn aleyhi s-selâm ın Fir avn in helâki hakkındaki, ال و ق ال م و ى ر ب ا إ ن ك آت ي ت ف ر ع و و م الئ ه ز ي ة و أ م و اال ف ا ل ي وة الد ن ي ا ر ب ا ج ل ي ض ل وا ع ن ب يل ك ر ب ا ا م س ع ل ى أ م و ا ل م و اش د د ع ل ى ق ل و ب م ف ال ي ؤ م وا ل يم. ح ت ي ر و ا ال ع ذ اب ا ل ال ذ ين ال ي ع ل م و. ق ال ق د أ ج يب ت د ع و ت ك م ا ف ا ت ق يم ا و ال ت ت ب ع آ ب يل 56 -Nûh, 26-27-28. ج 57 و ن وح ا إ ذ ن اد ى م ن ق ب ل ف ا ت ج ب ا ل ه ف ج ي اه و أ ه ل ه م ن ال ك ر ب ال ع ظ ي م. - Nûh u da (hatırla). Çünkü O, daha evvel duâ etmişdi de biz onu kabûl eylemişdik. Nihâyet kendisini de, ehlini de o büyük sıkıntıdan kurtardık. Enbiyâ,76. Âyet-I kerîme si bunun açık bir delîlidir. 26

Mûsâ dedi: Ey Rabb imiz, şübhesiz Sen Fir avn e ve ileri gelenlerine dünyâ hayâtında nice zînet ve mallar verdin. Ey Rabb imiz, Senin yolundan sapdırsınlar diye mi? Ey Rabb imiz, Sen onların mallarını yok et, kalblerini şiddetle sık ki onlar o çetin azâbı görecekleri zamâna kadar îmân etmeyeceklerdir. (Allâhü Teâlâ da) buyurdu ki, ikinizin de duâsı kabûl olunmuşdur. O halde yine istikâmetde devam edin, (da vete devam edin, acele etmeyin, çünkü isteğiniz vakti gelince olacakdır). Sakın kendini bilmeyenlerin yoluna uymayın. 58 şeklindeki duâları ve yine, Mûsâ aleyhi s-selâm ın, Cenâb-ı Hakk ın ta yîn etdiği vakitde, buzağıya tapanların tevbelerinin kabûlü için yanında götürmüş olduğu yetmiş kişi, Allâhü Teâlâ nın Mûsâ aleyhi sselâm ile konuşmasına şâhid olunca, Bize Allâh ı göster de sana îmân edelim diye teklîfde bulunmaları üzerine onları şiddetli bir sarsıntı tutunca, ج ه ي الس ف ه ا م ا إ أ ت ه ل ك ا ب ا ف ع ل من ق ب ل و إ ي ا ر ب ل و ش ئ ت أ ه ل ك ت ه م إ ال ف ت ت ك ت ض ل ب ه ا م ن ت ا و ت ه د م ن ت ا أ ن ت و ل ي ا ف اغ ف ر ل ا و ار ح ا و أ ن ت خ ي ر ال غ اف ر ي ن. و اك ت ب ل ا ف ه ذ ه الد ن ي ا ح س ة و ف ا آلخ ر ة إ ن ا ه د ن ا إ ل ي ك ق ال ع ذ اب أ ص يب ج ب ه م ن أ ش ا و ر ح ت و ع ت ك ل ش ي ف س أ ك ت ب ه ا ل ل ذ ين ي ت ق و و ي ؤ ت و الز ك وة ج و ال ذ ين ه م ب آي ات ا ي ؤ م و. 58 -Yûnüs, 88-89. Rivâyete göre Mûsâ aleyhi s-selâm bu duâdan sonra kırk sene daha kavminin arasında kalmış, duâsının icâbeti ondan sonra meydana gelmişdir. Kur ân-ı Hakîm ve Meâl-i Kerîm,C.1.ss.321. Hasan Basri Çantay. 27

Yâ Rabb, eğer dileseydin onları da, beni de daha evvel (buzağıya taptıkları sırada) helâk ederdin. İçimizden bir takım beyinsizlerin işlediği (günah) yüzünden hepimizi helâk mı edeceksin? Zâten o da Senin imtihanından başka bir şey değildi. Sen onunla dilediğini sapıklığa götürür, dilediğini doğru yola iletirsin. Bizim velimiz ancak Sensin. O halde bizi mağfiret et, bizi esirge. Sen, mağfiret edicilerin en hayırlısısın. Dünyâda da, âhiretde de bize iyilik yaz. Biz, hiç şübhesiz Sana döndük. (Allâhü Teâlâ da) buyurdu ki: Ben azâbıma kimi dilersem onu dûçâr ederim. Benim rahmetim ise her şey i kuşatmışdır. Onu (küfürden, ma sıyetden) sakınmakda, zekât vermekde, bir de âyetlerimize îmân etmekde olanlara has olmak üzere yazacağım 59 şeklindeki duâsı; Zekeriyyâ aleyhi s-selâm ın, خ ي ر ال و ار ث ني. ر ب ال ت ذ ر ن ف ر د ا و أ ن ت Rabbim! Beni yalnız başıma (çocuksuz) bırakma. (Mîrascı olarak bana bir evlâd vermezsen ne gam). (Çünkü) Sen,vârislerin en hayırlısısın 60 diye dua ederek Allâhü Teâlâ nın kendisine bir çocuk ihsan etmesini istemesi ve ز ج ي ي و أ ص ل ح ا ل ه ز و ج ه ف ا ت ج ب ا ل ه و و ه ب ا ل ه ا ل ي ر ات و ي د ع ون ا ر غ ب ا و ر ه ب ا و ك ان وا ل ا خ اش ع ني. ف ي س ار ع و ك ان وا إ ن ه م 59 -A râf, 155-156. 60 -Enbiyâ, 89. 28

Biz O nun duâsını kabul buyurduk ve ona Yahyâ yı armağan ettik. Eşini de kendisi için ıslâh ettik, (çocuk doğurmağa elverişli bir hâle getirdik). Gerçekten onlar hayır işlere koşarlar, umarak ve korkarak bize duâ ederlerdi ve bize derin saygı gösterirlerdi. 61 âyet-i kerîme si ile duâsının kabul buyurulduğunun bildirilmesi; Yûnus aleyhi s-selâm ın balığın karnında, إ ل ه إ ال أ ن ت ال ق ب ح ان ك إ ن ني. ك ت م ن الظ ال م ج (Ey Rabbim!) Senden başka hiç bir ilâh yoktur. Senin şânın yücedir, ben zâlimlerden oldum. 62 diye yalvarıp yakarışının, ف ا ت ج ب ا ل ه ال ج ي اه م ن و ن ال غ م و ك ذ ل ك ن ج ي ال م ؤ م ني. Biz de onun bu duâsını kabul ettik ve onu tasadan kurtardık. İşte biz, mü minleri böyle kurtarırız. 63 âyet-i kerîme si ile kabul buyurulduğunun bildirilmesi; Eyyûb aleyhi s-selâm ın, أ ر ح م أ ن الض ر و أ ن ت م س ن ني. الر ا ح Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen merhametlilerin en merhametlisisin. 64 ج 61 -Enbiyâ, 90. 62 -Enbiyâ, 87. 63 -Enbiyâ, 88. 64 -Enbiyâ, 83. 29

أ ن ال ي ا ب ص ب و ع ذ اب م س ن Şübhesiz ki şeytan, bana bir yorgunluk (meşakkat) ve azap (hastalık) dokundurdu. 65 diye yalvarıp yakarışının, ا ر ك ض ب ر ج ل ك ه ذ ا م غ ت س ل ب ار د و ش ر ا ب. Ona, ayağını (yere) vur (dedik). işte hem yıkanacak, hem de içilecek serin (bir su). 66 و و ه ب ا ل ه أ ه ل ه و م ث ل ه م م ع ه م ر ح ة م ا و ذ ك ر ى ل و ل ا ل ل ب اب. O na hem ehlini, hem de onlarla berâber bir mislini, bizden bir rahmet ve temiz akıl sâhibleri için de bir ıbret olmak üzere, bağışladık. 67 ف ا ت ج ب ا ل ه ف ك ف ا م ا ب ه م ن ض ر و آت ي اه أ ه ل ه و م ث ل ه م م ع ه م ر ح ة م ن ع د ن ا و ذ ك ر ى ل ل ع اب د ي ن. Biz de O nu (n duâsını) kabul etmiş, kendisindeki o zararı gidermiş, tarafımızdan bir rahmet ve ıbâdet edenler için bir hâtıra olmak üzere hem ailesini, hem de onlarla berâber daha bir mislini O na vermişdik. 68 âyet-i kerîme leri ile kabul buyurulduğunun bildirilmesi; Süleymân aleyhi s-selâm ın, ل م ل ك ا ال ي ب غ ي ل ح د م ن ب ع د ق ال ر ب اغ ف ر ل و ه ب ج إ ن ك أ ن ت ال و ه ا ب. 65 -Sâd, 41. 66 -Sâd, 42. 67 -Sâd, 43. 68 -Enbiyâ, 84. 30

Ey Rabb im! Beni mağfiret et. Bana öyle bir mülk (-ü saltanat) ver ki o, benden sonra hiç kimseye nasip olmasın. Şübhesiz ki Sen, çok lütufkârsın. 69 diye mülk ve saltanat isteyişinin, ف س خ ر ن ا ل ه الر ي ح ت ر ب أ م ر ه ر خ ا ح ي ث و آخ ر ين م ق ر ن ني ف ا ل ص ف ا د. ال ال أ ص ا ب.و ال ي ا ني ك ل ب ا و غ و اص. Bunun üzerine biz de, istediği yere onun buyruğu ile kolayca giden rüzgârı, bina kuran ve dalgıçlık yapan şeytanları, demir halkalarla bağlı diğerlerini onun buyruğu altına verdik. 70 âyet-i kerîme si ile kabul buyurulduğunun bildirilmesi; Not: Süleymân aleyhi s-selâm a istediği bu mülk ve saltanat verilmişdir ama onun şükründen de bir an ğâfil olmamış ve şöyle duâ etmişdir: أ ش ك ر ن ع م ت ك ال ت أ ن ع م ت ع ل ي و ع ل ى و ال د و أ أ ع م ل ص ا ل ا ر ب أ و ز ع ن أ ت ر ض اه و أ د خ ل ن ب ر ح ت ك ف ع ب اد ك الص ا ل ني. Ey Rabb im, bana, ana ve babama lûtf etdiğin ni metine şükr etmemi ve Senin râzı olacağın iyi (işler) yapmamı bana ilhâm et. Rahmetinle beni de sâlih kullarının arasına sok. 71 Hazreti Meryem in annesi İmrân ın, kızı Meyem için, 69 -Sâd, 35. 70 -Sâd, 36-37-38. 71 -Neml, 19. 31

و إ ن أ ع يذ ه ا ب ك و ذ ر ي ت ه ا م ن ال ي ا الر ج ي م. (Yâ Rabb), Onu da (Meryem i de) ve soyunu da kovulmuş şeytanın şerrinden sana ısmarlıyorum. 72 duâsının, ف ت ق ب ل ه ا ر ب ه ا ب ق ب ول ح س ن و أ ن ب ت ه ا ال ن ب ات ا ح س ا و ك ف ل ه ا ز ك ر ي ا Rabbi onu (o kızcağızı) güzel bir şekilde kabul buyurdu, onu güzel bir nebât gibi yetiştirdi ve Zekeriyyâ yı da onun bakımına me mûr etdi. 73 âyet-i kerîme si ile kabul edildiğinin bildirilmesi; Îsâ aleyhi s-selâm ın, havârîlerin, Rabb in bizim üstümüze gökden bir sofra indirebilir mi? İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalblerimiz yatışsın, doğru söylediğini bilelim ve biz de buna şâhidlik edenlerden olalım demelerine karşı, الل ه م ر ب ا أ نز ل ع ل ي ا م آئ د ة م ن الس م ا و ار ز ق ا و أ ن ت خ ي ر الر از ق ني. ج م ك ت ك و ل ا ع يدا ل و ل ا و آخ ر ن ا و آي ة Ey Rabb imiz, üstümüze gökden bir sofra indir ki bizim hem evvelimiz, hem âhirimiz için bir bayram ve senden bir âyet (mu cize) olsun. Bizi rızıklandır. Sen rızık verenlerin en hayırlısısın. 74 şeklindeki Mâide duâsı; kabul olunmuş duâlardandır. 72 -Âl-i İmrân, 36. 73 -Âl-i İmrân, 37. 74 -Mâide, 114. 32

Kezâ, Hazreti İbrâhim aleyhi s-selâm ın aşağıdaki Mekke-i Mükerreme ve Beytü llâh için yaptığı duâ da, yine kabul olunmuş duâlardandır. ر ب ا إ ن أ ك ت م ن ذ ر ي ت ب و اد غ ي ذ ز ر ع ع د ب ي ت ك ال م ح ر م ر ب ا ل ي ق يم وا من ال ا س ت هو إ ل ي ه م و ار ز ق ه م من الث م ر ات ل ع ل ه م الص ال ة ف اج ع ل أ ف ئ د ة ي ك ر و. "Ey Rabb'imiz, zürriyyetimden bir kısmını (İsmâil ile O'nun soyunu) ekin bitmez bir vâdîde, Senin, mukaddes olan (taarruz edilmesi haram olan) Beyt'inin yanında, iskân etdim. İnsanlardan bir kısım kimseleri -namaz kılmak içinzürriyyetimin bulunduğu bu yere meyl etdirip heveslendir ve -Sana şukr etmeleri için- onları her türlü meyvelerden rızıklandır". 75 ر ب ا ت ق ب ل م ا إ ن ك أ ن ت و إ ذ ي ر ف ع إ ب ر اه يم ال ق و اع د م ن ال ب ي ت و إ س اع يل ص ال ع ل يم. ر ب ا و اج ع ل ا م س ل م ني ل ك و م ن ذ ر ي ت ا أ م ة م س ل م ة ل ك و أ ر ن ا الس م يع ج م ه م يم. ر ب ا و اب ع ث ف يه م ر وال م ا ك ا و ت ب ع ل ي ا إ ن ك أ ن ت الت و اب الر ح ي ت ل وا ع ل ي ه م آي ات ك و ي ع ل م ه م ال ك ت اب و ا ل ك م ة و ي ز ك يه م إ ن ك أ ن ت الع ز ي ز ع ا ل ك يم. "Ey Rabb'imiz, inâyetinle yükseltdiğimiz şu işi (şu Beyt'i, bir kulluk vazîfesi olarak) bizden kabûl buyur. Şübhesiz ki Sen, (duâlarımızı) çok iyi işitir ve (niyetlerimizdeki ihlâsı) kesin olarak bilirsin". "Ey Rabb'imiz, bizi, Sana teslîmiyyetde sâbit kıl. Soyumuzdan da yalnız Sana boyun eğen Müslümân bir ümmet (yetişdir). Bize, ibâdet edeceğimiz yerleri (Hacc 75 -İbrâhîm, 37. 33

menâsikini, -hacc amellerini-) göster (öğret). Tevbemizi kabûl et. Çünkü tevbeleri en çok kabûl eden ve (Mü'min'leri) hakkıyle esirgeyen Sen'sin Sen". "Ey Rabb'imiz, onların (Müslim olan soyumuzun) içinden onlara Sen'in âyetlerini okuyacak, onlara Kitâb'ı (Kur'ân'ı), hıkmet'i (ondaki hukümleri) öğretecek, onları (şirkden) iyice temizleyecek bir peygamber gönder. Şübhesiz ki yegâne gâlib, (sun'unda -fiilinde, yaratışında-) tam hıkmet sâhibi Sen'sin Sen". 76 Hazreti Muhammed aleyhi s-selâm ın duâsı ise, ümmetlerine şefâat etmek için âhirete te hîr olunmuşdur. Şöyle ki: Mahşer in en sıkıntılı bir zamânında, tüm peygamberler ve mahşer halkı, Hazreti Muhammed sallâ'llâhü aleyhi ve sellem'den şefâat etmesini isteyecekler. O da Arş'ın altına gidip secdeye kapanarak -Allâhü Teâlâ'nın ilham etdiği şekilde- Allâhü Teâlâ'ya hamd-ü senâ' edip duâ da bulunacak, Allâhü Teâlâ da O'nun şefâatini kabûl ederek, ي ا م م د ار ف ع ر أ ك ل ت ع ه و اش ف ع ت ف ع Yâ Muhammed, secdeden başını kaldır. İste, İstediğin sana verilecek. Şefâat et, şefâatin kabûl olunacak. 77 buyuracakdır. Bu sûretle secdeden başını kaldıran Hazreti Muhammed sallâ'llâhü aleyhi ve sellem, 76 -Bakara,127-128-129. 77 -Et-Tâcü'l-Câmiu li'l-usûl fî Ehâdîsi'r-Rasûl s.a.v. C.5.ss.386. Eş-Şeyh Mansûr Ali Nâsıf 34

ا م ت ي ار ب ا م ت ي ار ب ا م ت ي ار ب. Yâ Rabb'i, ümmetimi bağışla. Yâ Rabb'i ümmetimi bağışla. Yâ Rabb'i ümmetimi bağışla. diyecek, Allâhü Teâlâ da dileğini kabûl edecekdir. 78 İşte bu büyük şefâate Şefâat-i Kübrâ ; bu hâle, bu makâma da, Makâm-ı Mahmûd denilir ki şu âyet-i kerîme bunu ifâde etmektedir: ع سى أ ي ب ع ث ك ر ب ك م قا ما م مو دا. "Rabb'in seni bir Makâm-ı Mahmud'a (övgüye değer bir makâma) gönderecekdir, ümîd edebilirsin". 79 Münâfıklar hakkında duâ Bir kısım münâfıklar, Hazreti Muhammed salla'llâhü aleyhi ve sellem'e gelerek "Yâ Rasûle'llâh, bizim hakkımızda istiğfârda bulun" demişler, O da "Sizin için istiğfârda bulunurum" demişdi. Bunun üzerine şu âyet-i kerîme nâzil olmuş ve onların durumları açıkca bildirilmişdir ki bu âyet-i kerîme de ifâde buyurulan ( Teâlâ, :Allâhü ف ل ن ي غ ف ر اهلل ل ه م onları hiçbir zaman afv edecek değildir) ifâdesi, çok ağır bir ifâdedir ki münâfıkların ebediyyen afv ve mağfiret olunmayakcaklarını açık bir şekilde ortaya koymaktadır. ا ت غ ف ر ل م أ و آل ت س ت غ ف ر ل م ذ ل ك ب أ ن ه م ك ف ر وا ب اهلل و ر ول ه ي غ ف ر إ ت س ت غ ف ر ل م ب ع ني م ر ة ف ل ن ع و اهلل آل ي ه د ى ال ق و م ال فا ق ني. اهلل ل م 78 -S.B.M.Tecrîd-i Sarîh Tercemesi,C.12.ss.427. (2187 nolu H.Ş.) Kâmil Miras. Riyâzü's-Sâlihîn, C.3.ss.366. (1898 nolu Hadîs-i şerîf). 79 -İsrâ', 79. 35

"(Habîbim) onlar için (ister) istiğfâr et, (ister) istiğfâr etme. Onlar için yetmiş def'a istiğfâr etsen yine Allâh onları afv edecek değildir. Çünkü onlar Allâh'ı ve Rasûl'ünü inkâr ile kâfir olmuşlardır. Allâh ise (îmândan ve itâatden çıkmış) fâsıklar gürûhuna hidâyet etmez". 80 Zâhiren Müslüman görünen bu şekildeki Münafıklara Müslüman muâmelesi yapılır ve cenâze namazları kılınır. Fakat inanmadıkları bir dînin hükümleri musalla taşında tatbik edildiği için azâbları musalla taşında başlar ع و ما د ع ؤ ا ال كا ف ر ين إ ال ىف ض مآل. "Kâfirlerin duâsı (ise), heder olmakdan başka (bir değeri hâiz) değildir". 81 Gıyâben duâ Gıyâben duâ etmenin de bir çok fazîletleri vardır ki şu âyet-i kerîme ler ve hadîs-i şerîf ler de bu husûsun ehemmiyetine işâret etmektedir: ر ب ا اغ ف ر ل و ل و ال د و ل ل م ؤ م ني ي و م ي ق وم ع ا ل س ا ب. Ey Rabb imiz, (kıyâmetde) hesâb sorulduğu gün, beni, ana ve babamı ve bütün îmân edenleri mağfiret et. 82 و ال ذ ين ج اؤ مد م ن ب ع د ه م ي ق ول و ر ب ا اغ ف ر ل ا و إ خ و ان ا ال ذ ي ن ب ق ون ا ب ا إ م ا و ال ت ع ل ف ق ل وب ا غ ال ل ل ذ ين آم وا ر ب ا إ ن ك ر ؤ وف رح ي م. 80 -Tevbe, 80. 81 -Mü'min (Ğâfir), 50. 82 -İbrâhim, 41. 36

Bunların arkasından gelenler (şöyle) derler: Ey Rabb imiz, îmân ile daha önden bizi geçmiş olan (dîn) kardeşlerimizi mağfiret et. Îmân etmiş olanlar için kalblerimizde bir kin bırakma. Ey Rabb imiz, şübhesiz ki Sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin. 83 ف اع ل م أ ن ه ال إ ل ه إ ال الل ه و ا ت غ ف ر ل ذ نب ك م ت ق ل ب ك م و م ث و اك م. و ل ل م ؤ م ني و ال م ؤ م ا ت ي ع ل م و الل ه Şu hakikati iyi bil ki, Allâh dan başka hiçbir Tanrı yokdur. Hem kendinin, hem de erkek mü minler ile kadın mü minlerin günahlarının bağışlanması için mağfiret dile. Allâh, dolaştığınız yeri de bilir, barındığınız yeri de. 84 ما م ن ع ب د م س ل م ي د ع و ل خ ي ه ب ظ ه ر ال غ ي ب إ ال قا ل ال م ل ك و ل ك ب م ث ل. Müslüman bir kul, din kardeşi için duâ ederse, Melek de: -Onun için istediğinin bir misli de senin için olsun- diye duâ eder. 85 ع د خيه ب م ست جا ب ة وة ال م ر ال م سل م ل ب ظ هر ال غ ي د ع ك ب مثل. خيه ب ب ه آ م ني ول و كل د عا ل خ ي قا ل ال مل ك ال م و كل مل ك ر أ ه كل ما م Müslüman bir kişinin din kardeşi için gıyâbında ettiği duâ kabul olunur. O nun baş ucunda me mûr bir melek vardır ki, o Müslüman, ne zaman bir din kardeşi için hayır ile duâ ederse o melek ona: -Duân kabul olsun, istediğinin bir misli de senin için olsun-, diye duâ eder. 86 إ أ ر ع الد ع ا إ ج اب ة د ع و ة غ ائ ب ل غ ائ ب. 83 -Haşr, 10. 84 -Muhammed, 19. 85 -Riyâzü s-sâlihîn,c.3.ss.81. 86 -Riyâzü s-sâlihîn,c.3.ss.81. 37

Hiç şüphesiz en sür atli kabul edilen duâ, bir mü minin bir mü mine gıyâbında yaptığı duâdır. 87 ل ي س ب ي ه م ا و ب ني اهلل ح ج ا ب د ع و ة ال م ظ ل و م و د ع و ة ال م ر ال خ يه ب ظ ه ر د ع و ت ا ال غ ي ب. İki duâ vardır ki bu duâlar ile Allâh arasında perde yoktur. Mazlumun duâsı, kişinin müslüman kardeşinin gıyabında yaptığı duâ. 88 ني و ل ك ب ث ل. ل خ يه ب ظ ه ر ال غ ي ب ق ال ت ال مال ئ كة آم إ ذ ا د ع ا الر ج ل Bir kimse kardeşinin gıyâbında duâ ettiği zaman melekler, âmin, aynısı sana da verilsin, derler. 89 Tevbe ve İstiğfâr İstiğfâr, kalbini küfür ve şirkden, bedenini ve organlarını günahlardan uzak tutup diliyle Allâhü Teâlâ'dan bağışlanmasını istemekdir ki böyle bir yakarış, her Müslümân'a farzdır. Bu husûsda, Allâhü Teâlâ şöyle buyurmaktadır: 90 يا ا ي ها ال ذ ين آم و ا تو بو ا إ ى اهلل ت و ب ة ن ص وحا ي ا ت ك م و ي د خ ل ك م ج ا ت ت ر ى م ن ت ت ها ا ال ن ا ر ال ع س ى ر ب ك م أ ي ك ف ر ع ك م "Ey îmân edenler, tam bir sıdk-u hulûsa mâlik bir tevbe ile (bir daha günâha dönmemek şartıyle) Allâh'a 87 -Buhârî,Edebu l-mufred, No:623). Ebu Dâvûd, Salât,364. 88 -Heysemi, Ed ıye, 17, No:17231) 89 -Ebu Dâvûd,Salat, 362. 90 -İstiğfâr: Allâhü Teâlâ dan, günahın bağışlanmasını isteme, tevbe etme, Estağfiru llâh: Yüce Rabb imden mağfiret dilerim, deme. 38

dönün. Olur ki Rabb'iniz kötülüklerinizi örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar". 91 و تو بو ا إ ى اهلل ج يعا ا ي ها ال م ؤ م و ل ع ل ك م ت ف ل ح و. "Hepiniz Allâh'a tevbe edin ey mü'minler. Tâki korkduğunuzdan emîn, umduğunuza nâil olasınız". 92 ج و ا ت غ ف ر اهلل إ اهلل كا غ فو را ر ح يما. "Allâh'dan mağfiret iste. Çünkü Allâh çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir" 93 و م ن ي ع م ل و ا أ و ي ظ ل م ن ف س ه ث ي س ت غ ف ر اهلل ي د اهلل غ فو را ر ح يما. "Kim bir kötülük yapar yâhud nefsine zulm eder de sonra Allâh'dan mağfiret dilerse o, Allâh'ı çok bağışlayıcı ve çok esirgeyici bulur". 94 و ال ذ ين إ ذا ف ع لو ا فا ح ة أ و ظ ل م وا أ ن ف س ه م ذ ك ر وا اهلل فا تغ ف ر وا ل ذ نو ب م ص ي غ ف ر الذ نو ب إ ال اهلل و ل ي ص ر وا ع لى ما ف ع لو ا و ه م ي ع ل مو. ج و م ن "Onlar çirkin bir günah işledikleri yâhud nefislerine zulm etdikleri vakit hemen Allâh'ı hatırlayarak 91 -Tahrîm, 8. Hazreti Ali radıye'llâhü anh, İyi bir tevbeyi şu altı şart ile ifâde etrmişdir: 1-Geçmiş günahlara karşı pişmanlık duymak, 2-Terk edilmiş farzları ödemek, 3-Kul hakkını redd ve edâ' etmek, 4-Hısımlarla halâllaşmak, 5-Bir daha günâha dönmemek, 6-Nefsini ma'sıyet içinde terbiye ettiğin gibi Allâh'a itâatde de terbiye etmek. Tevbe, nefsine ma'sıyetlerin lezzetini tatdırdığın gibi tâatlerin de acılığını tatdırmakdır. (Keşşâf). Tevbe, günâha buğz etmek ve her hatıra geldikçe istiğfâr eylemekdir. (Hasan-i Basrî r.a.). Kur'ân-i Hakîm ve Meâl-i Kerîm,C.3.ss.1038. Hasan Basri Çantay. 92 -Nûr, 31. 93 -Nisâ', 106. 94 -Nisâ', 110. 39

günahlarının bağışlanmasını isterler. Günahları Allâh'dan başka kim bağışlayabilir? Bir de onlar işledikleri (günah) üzerinde bile bile isrâr etmezler". 95 ف س ب ح ب م د ر ب ك إ اهلل ي ب الت وا ب ني و ي ب ال م ت ه ر ين. "Allâhü Teâlâ, hem çok tevbe edenleri sever ve hem de çok temizlenenleri sever". 96 و ا ت غ ف ر ه إ ن ه كا ت و ابا. "Rabb'ini hamd ile tesbîh (ve tenzîh) et. O'nun mağfiretini iste, Şübhesiz ki O, tevbeleri en çok kabûl edendir. 97 ع لى ا ن ف س ه م آل ت ق وا م ن ر ح ة اهلل ق ل ي ا ع ب اد ال ذ ين ا ر ف وا الذ ن وب ج يعا إ ن ه ه و ال غ ف ور الر ح يم. ي غ ف ر إ اهلل (Yâ Muhammed, tarafımdan onlara) de ki: Ey nefislerine karşı aşırı giden (günahkâr) kullarım. Allâh ın rahmetinden ümid kesmeyin. (Eğer şirk den sakınır ve 95 -Âl-i İmrân, 135. 96 -Bakara, 222. 97 -Nasr, 3. Nasr sûresinin Tesbîh, Tahmîd, İstiğfâr ve Tevbe'yi emr eden bu âyet-i kerîmesi nâzil olunca Hazreti Muhammed salla'llâhü aleyhi ve sellem, -kendisi bir ismet sâhibi (günahlardan korunmuş) bir Peygamber olmasına rağmen- ömrünün sonuna yaklaşan Müslümân'lara bir imtisal numûnesi olmak üzere şöyle duâ ve istiğfâr etmiş ve bunu çokca zikr eder olmuşdur. Niçin böyle yaptığını soranlara da "Rabb'ime çok şukr eden bir kul olmayayım mı" cevâbını vermişdir ki bu da bize, tevbe ve istiğfârın ne kadar önemli olduğunu ifâde etmektedir. ب حا اهلل و ب م د ه ا ت غ ف ر اهلل و ا تو ب إ ل ي ه. Sübhâne'llâhi ve bi-hamdihî estağfiru'llâhe ve etûbü ileyh. Yâ Rabb, Seni tesbîh ve tenzîh eder, Sana hamd eder, Senden mağfiret diler ve Sana tevbe ederim. İlâhî beni efvet. 40

günahlarınıza tevbe ederseniz) Allâh bütün günahlarınızı bağışlar. Çünkü O, çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir. 98 Hadîs-i şerîf lerde de şöyle buyurulmuşdur: تو ب إ ل ي ه ر اهلل وأ و اهلل إن ي ل ت غ ف ر أ وم ف ى ال ي ني كث م ر ة. من ب ع Va llâhi ben, Allâh a günde yetmiş def adan çok muhakkak istiğfâr ve tevbe ederdim. 99 ا لل ه م إ ن أ عو ذ ب ك م ن ال ب خ ل و أ ع وذ ب ك م ن ال ج ب و أ عو ذ ب ك أ أ ر د إ ى أ ر ذ ل ال ع م ر و أ عو ذ ب ك م ن ف ت ة الد ن يا ي ع ن ف ت ة الد جا ل و أ عو ذ ب ك م ن ع ذا ب ال ق ب. Allâh ım! Buhülden (cimrilikden) Sana sığınırım, korkaklıkdan da Sana sığınırım, erzel-i ömür (denilen ihtiyarlığın bunaklığın) dan da Sana sığınırım, Dünyâ fitnesinden ya nî deccâl şerrinden de Sana sığınırım, kabir azâbından da Sana sığınırım. 100 ا لل ه م أ ل م ت ن ف س ي إ ل ي ك و و ج ه ت و ج ه ي إ ل ي ك و ف و ض ت أ م ر م ك إ ال إ ل ي ظ هر إ ل ي ك إ ل ي ك ال أ ن ز ل ال ذ ر غب ة و ر هب ة ت ون ب ي ك ال ذ مل جأ وال م ج أ أ ر ل ت. ك إ ل ي ك وأ ل جأ ت ك آ م ت ب ك تا ب Allâh ım! Kendimi Sana teslîm etdim, yüzümü Sana çevirdim, işimi Sana ısmarladım, Sana i timâd etdim, Seni dilerim ve Sen den korkarım, Sen den başka hâmî, Sen den başka kurtarıcı yokdur; halas ve himâye ancak Sana âitdir. Allâh ım indirdiğin Kitâb ına inandım ve gönderdiğin Peygamber ine îmân etdim. 101 98 -Zümer Sûresi,âyet 53. 99 -S.B.M.Tecrîd-i Sarîh Tercemesi,C.12.ss.335 (2142 nolu h.ş.) Kâmil Miras. 100 -S.B.M.Tecrîd-i Sarîh Tercemesi,C.12.ss.347 (2153 nolu h.ş.) Kâmil Miras. 101 -S.B.M.Tecrîd-i Sarîh Tercemesi,C.12.ss.339 (2145 nolu h.ş.) Kâmil Miras. 41