Soruşturma: Hisar Kısa Film Seçkisi 2011



Benzer belgeler
Seyfi Teoman Kısa film çekmeyi düşünmüyorum, çünkü maliyeti çok yüksek, geri dönüşü yok.

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

BİR ACAYİP SOYGUN ADANA İŞİ. - Basın Toplantısı Haber Küpürleri Ocak 2015 Adana Hilton Otel

İDİL DİZDAR, HEM OYUNCU HEM YÖNETMEN

Vizyon Tarihi: 12 Temmuz 2013 Yönetmen: Shawn Levy Oyuncular: Vince Vaughn, Owen Wilson, Rose Byrne, Max Minghella, Will Ferrel Yapımcı: Shawn Levy,

ANTALYA ALTIN PORTAKAL'DA JÜRİ HEYECANI!

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

VEYSEL CİHAN HIZAR. Mesleki Deneyim. Öğretim Görevlisi halen İstanbul Kültür Üniversitesi-Sanat ve Tasarım Fakültesi-İletişim Tasarımı Bölümü

1. SINIF BAHAR DÖNEMİ

Uluslararası İzmir Film Festivali ilk kez 1990 yılında düzenlenmeye başladı. 11 kez düzenlenen Festivale 2000 yılında ara verildi.

Yapabileceğim en iyi iş bu. Dünyanın pek çok farklı yerinden filmleri Avustralya da yaşayanların izleyebilmesini sağlayabilmek benim tutkum.

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Fotoğraf Sevdalısı Bir Doktor:

Ahmet Uluçay ın Ardından

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Kars Öyküleri: Ahu Öztürk, Emre Akay, Ülkü Oktay, Zehra Derya Koç

Belmin Söylemez: Bütün mesele, bir şeyi anlatmaya çalışmak ve farklı yöntemler denemek

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

14. New York Türk Film Festivali

AHAL TEKE BELGESEL FİLM PROJESİ TÜRK HAVA YOLLARI SPONSORLUK DOSYASI

2016 ANTALYA FİLM FORUM YÖNETMELİĞİ (19-22 Ekim 2016)

DON GİOVANNİ. uygun ve çok uzun uçuş saatleri gerektirmeyen bazı Avrupa şehirlerine göz gezdirirken

2015 ANTALYA FİLM FORUM YÖNETMELİĞİ (2-5 Aralık 2015)

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

26. ANKARA ULUSLARARASI FİLM FESTİVALİ 23 Nisan - 3 Mayıs 2015 ULUSAL BELGESEL FİLM YARIŞMASI YÖNETMELİK

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

SİNOPSİS. Fragmanın Youtube Fragmanı: Fragmanın İndirme Linki:

28 Ekim 2015 Festivaller İstanbul da Projesi Sektör Toplantısı Rotterdam Film Festivali Bianca Taal Moderatör: Yamaç Okur

KISA-CA. Terlik te, küçük yaşlardan itibaren bizlere empoze edilen bazı yaptırımlara, kurallara SÖYLEŞİ: BETÜL DEMİREL

Jamie Foxx J

Festivalin Tarihçesi

Video Reklamcılığında, Daha Uzun Videolar Daha Güçlü Videolar mıdır?

herkesin bir reklamı olmalı

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ NE HOŞGELDİNİZ

52. ULUSLARARASI ANTALYA FİLM FESTİVALİ ULUSAL UZUN METRAJLI FİLM YARIŞMASI YÖNETMELİĞİ

Nicola Falcinella: Merhaba, öncelikle bu buluşmayı organize ettiğiniz ve beni davet ettiğiniz için teşekkür ediyorum. İstanbul'a ilk gelişim.

13. New York Türk Film Festivali

ÜNİVERSİTEMİZ ÖĞRENCİLERİNE ÜST DÜZEY OLANAKLAR SAĞLIYOR

Benim görevime gelince, festivalin programlama direktörüyüm. Dokuz yıldır festivalde çalışıyorum. Artistik direktör Cameron Bailey ile beraber

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

SiNEMA ESERi YAPIMCILARI MESLEK BiRLiGi

KİŞİSEL "GÜÇ KİTABINIZ" Güçlenin!

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

25 NİSAN DA SİNEMALARDA

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

ÖZGEÇMİŞ VEYSEL CİHAN HIZAR Dokuz/ Kurmaca Film / Yönetmen Nefes/ Kurmaca Film / Yönetmen

Çocukların Medya Tüketimleri ve Yaşam Tarzları. Nobody s Unpredictable

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

Digital Age. Yeni Nesil Mutluluk Araştırması. Nisan, ZENNA Digital Age Yeni Nesil Mutluluk Araştırması Nisan, 2017

Astrofotoğrafçılarımız: Metin ALTUNDEMİR

36. İFSAK ULUSAL KISA FİLM YARIŞMASI BAŞVURU FORMU

TÜRK FİLİMLERİ HAFTASI EMEK ÖDÜLLERİ İLE SONA ERDİ

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

53. ULUSLARARASI ANTALYA FİLM FESTİVALİ ULUSAL UZUN METRAJLI FİLM YARIŞMASI YÖNETMELİĞİ

Beyaz Perde. K ı s a F i l. m çekim aktivitesi

Uçan Süpürge İçin Ankara'ya Geliyorlar

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

4. ULUSLARARASI VAN GÖLÜ FİLM FESTİVALİ

ÖLÜMCÜL OYUNCAKLAR KEMİKLER ŞEHRİ MORTAL INSTRUMENTS CITY OF BONES 30 AĞUSTOS TA SİNEMALARDA!

Murat Çokgezen. Prof. Dr. Marmara Üniversitesi

SİNEMA YÖNETMENİ TANIM

BABA NERDESİN KAYBOLDUM

51. ULUSLARARASI ANTALYA ALTIN PORTAKAL FİLM FESTİVALİ ULUSAL UZUN METRAJ FİLM YARIŞMASI BAŞVURU FORMU

ULUSAL ve ULUSLARARASI FİLM FESTİVAL YÖNETMELİK. TUFFEST Trabzon Uluslararası Film Festivali Ağustos 2017 tarihlerinde yapılacaktır.

Bodrum Deniz Filmleri Festivali

23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına

11 Eylül de Sinemalarda

BELGESEL FİLM YARIŞMASI YÖNETMELİK. TUFFEST Trabzon Uluslararası Film Festivali Ağustos 2017 tarihlerinde yapılacaktır.

FESTİVAL HAKKINDA RAPOR HAKKINDA

Yarışma ile ilgili tüm detaylara adresinden ulaşılabilecektir.

Çeviri Köyü Projesi Hakkında. Çeviri Köyü Projesi, insana ve doğaya önem veren bir yaşam alanı oluşturma gayesi ile yola çıktı.

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (13 Şubat- 24 Mart 2017)

Küresel Kitleler Leziz Bir YouTube Reklamıyla Knorr un Tadına Baktı

2. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (18 Ocak-11 Mart 2016 )

Nükhet YILMAZ HAYAT BİLGİSİ Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası nı kutladık. Halk ekmek fabrikası gezisine katıldık. TÜRKÇE * Dilbilgisi:

İLHAM VEREN KONUŞMACILAR ALEM-İ İŞ İLE HERKES BİRBİRİNİ DAHA İYİ ANLAYACAK!

!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! T: 0 (312) E: info@cavainstitute.org W: A: Abay Kunanbay Cad. No:17/5 Kavaklıdere Ankara

Bir taraf mutsuzsa mesele kapanmaz

Türkiye nin En Fazla İzlenen Çizgi Filmi. Türkiye nin En Sevilen Çizgi Filmi. Türkiye nin En Kaliteli Çizgi Filmi

Ders: Görsel senaryo taslağının önemi

Portakal'a 'Türkiye sineması' damga vurdu!

TÜRKİYE DE İŞ DÜNYASINDA ÇALIŞANLAR SOSYAL MEDYAYI NASIL KULLANIYOR?

Bekar Evli Boşanmış Eşi ölmüş Diğer. İlkokul Ortaokul Lise Yüksekokul Fakülte Yüksek Lisans

ULUSAL UZUN METRAJ FİLM YARIŞMASI YÖNETMELİĞİ

ÖZEL OKAN İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

ZAMAN YÖNETİMİ. Gürcan Banger

Vural ÇAVUŞOĞLU YÖNETMEN VURAL ÇAVUŞOĞLU

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Mayıs 2010 DİKKAT

Herkese Bangkok tan merhabalar,

Yönetmen VIJAY KRISHNA ACHARYA. Yapımcılar ADITYA CHOPRA. Türü Aksiyon. Oyuncular AAMIR KHAN KATRINA KAIF TABRETT BETHELL

Görüntü ve Ses İşleme (SGT 424) Ders Detayları

BASIN SPONSORLUĞU DOSYASI

ÇOCUĞUM BAŞARACAK MI?

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

Carousel'de Alışveriş AYBIKE TURAN. 54 Carousel Instyle

KULLANICI DENEYİMİ ARAŞTIRMASI

Rafine. 360 Hizmet Özünde tutku var. Hızlı Güçlü Sanatsal Yenilikçi. İşi bilen yapar! Farabians Strategy #araştır. Rafine Video #derinleş

DIRIM. kültür - sanat - güncel yaşam ISSN Monet

Sevgi evlerinde kalan kardeşlerimize konser düzenledik. Huzurevi ziyaretlerimiz ara sıra oluyor,gönül Köprüsü diye bir proje de yer alıyoruz.

Transkript:

Soruşturma: Hisar Kısa Film Seçkisi 2011 Mithat Alam Film Merkezi nin 1960 larda Robet Kolej de yapılan Hisar Kısa Film Festivali nin devamı olarak 2005 ten bu yana sürdürdüğü Hisar Kısa Film Seçkisi nin temel amacı, ulusal arenada boy gösteren başarılı kısa filmleri ve belgeselleri yurtiçinde ve yurtdışında festivallere ve film merkezlerine taşıyarak tanıtılmalarını ve izlenmelerini sağlamak. Sistematik bir şekilde yapılan bu seçki ve dağıtım Türkiye sinemasının tanıtımına da katkıda bulunmayı hedefleyerek hazırlanıyor. İki ayrı jüri tarafından değerlendirilen seçkinin bu yılki ön jürisi Mithat Alam Film Merkezi Koordinatörleri Elif Ergezen, Nil Perçinler ve Yamaç Okur dan oluştu. Seçkiyi belirleyen ana jüride ise oyuncu Tülin Özen, sinema eleştirmeni Murat Özer, yönetmen kardeşler Durul ve Yağmur Taylan yer aldı. Yaklaşık 200 film arasından oluşturulan seçkide Türkiye den 10 kısa film bulunuyor. Seçkide filmi yer alan yönetmenlere yöneltilen sorularla kısa filmin bugün Türkiye de nasıl bir gelişim içerisinde olduğu, yönetmenler tarafından tecrübe ediliş biçimleri ve üretimi üzerine bilgi edindik. Verdikleri cevaplarla yönetmenleri de biraz daha yakından tanıma fırsatını bulduk. Soruşturmaya Katılan Yönetmenler (Soyadı Sırasına Göre) Emre Akay (Küçük Bir Hakikat, 2010) Arin İnan Arslan (Pera Berbangê, 2010) Onur Işık Cantürk (Kahve Olimpiyatları, 2010) Cahit Çeçen (Kahpe Devran, 2010) Serhat Karaaslan (Bîsqîlêt, 2010) Ferit Katipoğlu (Üniversiteli, 2010) Cem Öztüfekçi (Nolya, 2011) Ahu Öztürk (Açık Yara, 2010) Berrak Samur (Bağdat, 2010) Güçlü Yaman (Dönüşü Olmayan Yolculuk, 2010)

220 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi ve Panel Yıllığı 2011 GENEL SORULAR Bu kaçıncı filminiz? Emre Akay: Üçüncü kurmaca kısa filmim. Arin İnan Arslan: Bu üçüncü kısa filmim. 2004 yılında Kırıntı yı, 2006 yılında Sî û Ba yı çektim. Onur Işık Cantürk: Altıncı kısa filmim. Cahit Çeçen: Beş kısa film çektim ama ilk üç filmimi 1-2 festival dışında hiçbir yere göndermedim. Serhat Karaaslan: Önceki filmlerim daha basit denemeler olsa da, bu dördüncü kısa filmim diyebilirim. Hem prodüksiyon açısından hem de diğer bütün yaratım öğeleri açısından en çok üzerinde çalıştığım, emek verdiğim projem bu oldu. Ferit Katipoğlu: Sanırım dokuzuncu filmim ama aslında üçüncü demek daha doğru olur. Ama genelde dokuz diyorum çünkü iyi kötü (genelde kötü) de olsa, filme ihanet olmaz; o filmleri yaparken çok şey öğrendiğimiz bir gerçek. Cem Öztüfekçi: Yönetmen-yapımcı olarak ikinci kısa filmim. Ahu Öztürk: İkinci filmim. İlki Sandık isimli politik bir belgeseldi. Berrak Samur: Bağdat benim ikinci filmim ve ilk belgeselim. Güçlü Yaman: İkinci kısa filmim. Çekim öncesinde nasıl bir ön hazırlık yaptınız? (Senaryo, oyuncu, mekân, vb.) Arin İnan Arslan: Çekim öncesinde zamanımın önemli bir kısmını senaryonun tamamlanmasına ayırdım. Üzerine kafa yorduğum mevzunun iç ilişkilerini okumaya çalıştım. Senaryoyu tamamlamaya çalışırken yaşam devam ediyor ve bu esnada olayın gerçekleşmekte olduğu mekânların içinden de geçmiş oluyorum. Örneğin filmin sonundaki kaya, daha senaryo yokken vardı, bir ağırlık olarak. Onur Işık Cantürk: Çekim öncesi yaptığım en büyük hazırlık mahalleyi tanımaktı. Gezdim, orada yaşayan insanları tanıdım.

Soruşturma: Hisar Kısa Film Seçkisi 221 Kurduğum samimiyet böylece filme olumlu yansıdı. Cahit Çeçen: Filmin kahramanlarını belirlemek için bir hafta uğraştım. Sonra tüm kahramanlara sorulmak üzere yaklaşık 30 soru hazırladım. Röportajlardan sonra oturdum bir haftada senaryoyu yazdım. Senaryoyu yazdıktan sonra mekân aramaya çıktım. Mekân arama dört gün falan sürdü. Ekip ve malzemeleri ayarlamak da 2-3 gün sürdü. Serhat Karaaslan: Başlangıçta nasıl bir hikâye üzerinden anlatacağıma bir türlü karar veremediğim birkaç fikir, durum vardı aklımda bu filme dair; yarım kalmışlık duygusu, bir türlü bütüne erişememe gibi. Bunları senaryolaştırmam -bir hikâye üzerine oturtmam dört aydan fazla zamanımı aldı. Senaryo üzerinde çalışırken bir yandan da mekânları aramaya başladım. Mekânları buldukça senaryo kafamda oturdu, filmi daha net görmeye başladım. Diğer oyuncuları senaryo yazma sürecinde belirlemiştim, ancak istediğim gibi bir çocuk oyuncu bir türlü bulamıyordum. Bulduğum çocuklarla deneme çekimleri yapıyordum ve hepsi rol yapmaya çalışıyordu, çok büyük oynuyordu. Bu da beni çok rahatsız ediyor, filme dair endişelerimi arttırıyordu. Uzun bir arayıştan ve birçok denemeden sonra Baran ı Tarlabaşı nda sokakta buldum. Baran rol yapmıyordu, hikâyedeki çocuktu sanki. Daha sonra görüntü yönetmenliğini yapan arkadaşımla birlikte mekânlara gidip fotoğraflar çektik, çekim senaryosunu hazırladık. Ferit Katipoğlu: Çekim öncesinde bir süre sahil arayışındaydım. En mantıklı seçeneği çekimden bir ay önce ziyaret edip yapılması gerekenleri araştırdık, gerekli ihtiyaçları nasıl bulacağımıza baktık. Senaryo bağlamındaysa uzun zaman boyunca topladığım fikirlerden ve sonra da anlatmak istediğim bir meseleden yola çıkarak oluşturdum filmi. Oyuncularla da önceden görüşmüş ve anlaşmış olsak da, son anda yapılan değişiklikler, program sıkışıklığı derken, pek prova yapamadık. Ama ana oyuncuma Adem in Elmaları nı (2005) izletmeyi başarmıştım, iyi de oldu. Cem Öztüfekçi: Eser sahibi ve filmin ortak senaristi Cemil Kavukçu yla senaryo yazımını bitirdikten sonra görüntü yönetmenimiz Meryem Yavuz ve sanat yönetmenlerimiz Serdar Yılmaz ve Nadide Argun la birlikte Marmara, Kuzey Ege ve Trakya bölgesinde mekân gezilerine çıktık. Taşra ruhu olan bir kasabanın içinde, meyhane olarak kullanabileceğimiz ya da

222 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi ve Panel Yıllığı 2011 meyhaneye dönüştürebileceğimiz, geniş bir mekâna ihtiyacımız vardı. Yaklaşık 2 bin km. yol katettikten sonra filmi çektiğimiz kahvehaneyi Edirne de, Karaağaç ta bulduk. Çekimden önce aynı mekâna birkaç kez daha giderek dekor ve çekim senaryosu üzerinde çalıştık. Kâğıt üzerinde yaptığımız çekim senaryosunu, mekâna objektifler ve yönetmen vizörüyle giderek, açılara bakarak, fotoğraflar çekerek geliştirdik. İstanbul da da oyuncularla dört tam gün boyunca okuma provaları yaptık ve bu aşamada da senaryo gelişmeye devam etti. Bu provalar sırasında kostüm provalarımızı da tamamladık. Çekim öncesi son hafta ise uygulayıcı yapımcımız Sedat Koca, mekânın tüm aksesuarlarını, kalacak yeri, filmdeki park mekânını ve bir sürü diğer detayı çok hızlı bir şekilde ustaca tamamladı. Ön hazırlıkta A planınızı ne kadar iyi kurarsanız, sette gerektiğinde B planı üretmek de o kadar rahat olur. Ahu Öztürk: Ankara Sinema Derneği 2007 de Gezici Film Festivali kapsamında Kars Öyküleri Kısa Film Senaryo Yarışması açtı. Yarışmanın ön koşulu filmin Kars ta geçmesiydi. Beş tane senaryo seçilecek ve yapılan filmlerden bir uzun metrajlı film gerçekleşecekti. Açık Yara benim zaten yazmış olduğum bir senaryoydu ve Kars ta geçiyordu. Yarışmaya gönderdim ve kazandı. Sonrasında Zeki Demirkubuz ve Cem Yılmaz la Kars ta Gezici Film Festivali sürerken bir senaryo atölyesi gerçekleşti. Senaryolar burada daha olgunlaştı. Oyuncular ve mekân araştırması daha sonra gerçekleşti. Kars ta çok sayıda köy gezip çekimin yapılacağı köyü ve evi bulduk. Oyuncular da yapım ekibiyle birlikte karar verdiğimiz isimler arasından seçildi. Berrak Samur: Çekim öncesindeki araştırmanın, hazırlığın film yapım aşamalarının en önemlisi olduğunu düşünüyorum. Benim Bağdat belgeseli için ön araştırmam nerdeyse bir yıl sürdü ama çekimlere başladığımda bir yılın bile tam olarak yeterli olmadığını farkettim. Güçlü Yaman: Filmin hikâyesi gerçek bir olaya dayandığı için, ilk dönemler olayın nasıl olduğunun araştırılmasıyla geçti. Ardından senaryoyu yazdım. Daha sonra mekânlar tespit edildi ve en son olarak da oyuncular ayarlandı. Kısa filmlerinizde oyuncularınızı nasıl seçiyorsunuz? Amatör ya da profesyonel oyuncu tercihiniz var mı?

Soruşturma: Hisar Kısa Film Seçkisi 223 Emre Akay: Her filmin oyuncu seçim mantığı filmin gereksinimlerine göre değişiyor. Pek kuralım yok. Kabiliyetin yanında, anlaşabildiğim, birlikte eğlenebildiğim insanlarla çalışmayı tercih ediyorum. Arin İnan Arslan: Hem amatör hem profesyonel oyuncularla çalıştım. Seçim yaparken duygunun kişinin yüzünü çağırması gerekiyor. Kimi zamansa tam tersi oluyor ve kişinin yüzü filmin duygusunu çağırıyor. Yaşamın birçok yerinde geçerli olan kaidelerden sinema da bağımsız değil: Her şey birbirine içkin gelişir ve tamamlanır. Onur Işık Cantürk: Çektiğim film belgesel olduğundan oyuncu seçimi için uğraşmadım, belgeselde ön plana çıkanlar zaten hikâyesi ilginç olanlar. Cahit Çeçen: Şimdiye kadar amatör ve profesyonel oyuncuları bir arada kullandım genellikle. Amatör veya profesyonel olması projeye göre değişiyor aslında. Zor bir karakterse profesyonel oyuncuyu tercih ederim. Amatör oyuncu bulmak çok zor bir iş ama bulduğun zaman da filmi film yapan en büyük etken oluyor. Perdede tanıdık oyuncular gördüğüm zaman filmin içine giremiyorum. Bunu sevmediğim için de tanıdık oyunculardan olabildiğince kaçınıyorum. Gerçi öğrencilik dönemlerinde birkaç ünlü oyuncuya ulaştık ama onlar da sağolsunlar hiç destek olmadılar. Ünlü oyuncuların kaprislerine dayanamıyorum. Allah onlara muhtaç etmesin. Serhat Karaaslan: Şimdiye kadar daha çok amatörlerle çalıştım. Türkiye de birebir ilişkileriniz yoksa bir kısa film için profesyonel bir oyuncuyu ikna etmek zor. Hele dizilerde oynuyorsa, işler daha da zorlaşır. Bu filmde de zaten önemli olan çocuktu ki o yaşlarda profesyonel bir oyuncu yoktur da. Ben de bu film için en başından beri amatörlerle çalışmayı düşünüyordum. Gerçeğe biraz daha yaklaşmak adına her şeyin mümkün olduğunca hayatın içinden, sokaktan olmasına özen gösteriyordum. Tabii ki işimin daha da kolaylaşması için profesyonel oyuncularla çalışmayı isterim.yine de sonuç olarak profesyonel oyuncu mu daha iyi olur yoksa amatör oyuncu mu mevzusu bence filme göre değişir. İki Dil Bir Bavul ya da Köprüdekiler gibi filmler profesyonel oyuncularla bu kadar iyi olmazdı belki de. Ferit Katipoğlu: Genelde oyuncu olan insanları tercih etmeye çalışıyorum ama bu aslında tamamen projeye ve şartlarına

224 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi ve Panel Yıllığı 2011 göre değişiyor. Sonuçta bütçe olsa çok iyi bir oyuncuyu getireceğin role, bazen kendini terletip hazine arar gibi amatör ama iyi kotaracak adam koyma durumun olabiliyor. Ama genelde oyuncu seçiminde kişiyi tanıdıktan sonra rolü verme fikrine sıcak bakıyorum. Bazı karakterler için onları gerçekten çok iyi anlayabilecek oyuncuları kullanmak büyük bir artı bana göre. Cem Öztüfekçi: Amatör ya da profesyonel oyuncu fark etmiyor kanımca. Önemli olan oyuncunun gerçek karakterinin senaryodaki karaktere ne kadar yakın ve plastik olarak ne kadar uygun olduğu. Şu ana kadar amatörlerle yönetmen olarak çalışma şansım olmadı çünkü senaryo ya da yapım şartları bunu gerektirmedi. Oyuncu seçerken dizilere, filmlere, kast ajanslarının sitelerine bakıyorum ve gözüne güvendiğim oyuncu, kast direktörü ve yönetmen arkadaşlarımdan fikirler alıyorum. Oyuncularla yüz yüze buluşuyorum, hayata ve sinemaya bakışımızın ortak olup olmadığını sezmeye çalışıyorum. Verilecek her karar öncesi öncelikle görüntü yönetmenim olmak üzere yaratıcı ekibimize de danışıyorum. Bu filmde hikâyenin ruhunu en iyi bilen kişi olduğu için yazarımız Cemil Kavukçu ya da her oyuncu seçimi öncesi danıştım. Ahu Öztürk: Bu benim ilk kısa filmimdi, sonrasında da bir daha kısa film çekmedim. O yüzden sadece bu filmim üzerinden konuşabilirim. Amatör bir yönetmen olarak, oyuncuların profesyonel olması benim için önemliydi. Ve öyle de oldu. Güçlü Yaman: İlk filmimdekilerin hiçbiri oyuncu değildi. İkincisindekiler profesyonel oyuncular. Senaryonuz özgün mü yoksa uyarlama mı? Emre Akay: Can Kozanoğlu nun Acemi Eğitimi adlı romanından kısa bir bölümden uyarladım. Arin İnan Arslan: Özgün. Onur Işık Cantürk: Belgesel için tek bir çatı belirlemek hikâyeye devamlılık kazandırır fakat biraz yapay geliyor bu düşünce bana. Bu yüzden filmde spor ana başlığı altında bambaşka hikâyeler ortaya çıktı ve hepsini kullandım. Senaryonun özgünlüğü de bu yüzden o karakterlere ait. Cahit Çeçen: Senaryom uyarlama değil, senaryomu oluşturmada Jean-Pierre Jeunet nin Amelie (2001) filmi büyük ilham

Soruşturma: Hisar Kısa Film Seçkisi 225 kaynağı oldu bana. Serhat Karaaslan: Özgünlük konusu tartışmalı bir konu, ama bir metinden uyarlamadım, kendi yaşadığım, etkilendiğim bazı durumları, anları hikâyeleştirerek oluşturdum. Ferit Katipoğlu: Senaryom bana ait, bu nedenle garip ve sorunlu belki de ama her senaryo daha iyi olabilir diyerek bir noktada aksiyona geçiş oluyor tabii. Cem Öztüfekçi: Cemil Kavukçu nun aynı adlı öyküsünden uyarlama. Ahu Öztürk: Özgün. Güçlü Yaman: Özgün. Sürekli birlikte çalıştığınız bir ekibiniz var mı? Emre Akay: Yok. Arin İnan Arslan: Teknik ekip olarak yok. Ancak yol arkadaşlığı bağlamında evet, var. Onur Işık Cantürk: Birlikte çalıştığım bir ekibim var ama sürekli değil. Bu film için ekip iki kişiydi mesela. O dar alanda geniş bir ekip rahatsız edici olabilirdi. Cahit Çeçen: Son üç çalışmamı görüntü yönetmenim Serhat Dumlu yla birlikte gerçekleştirdik. Kendisiyle okul arkadaşıyız. Aynı şekilde Mehmet Öner ve Ünal Emir Menteşe de ışık, ses, prodüksiyon, reji anlamında daima yanımda olmuş değerli, sevimli dostlarımdır. Yavuz Akyıldız dostum da hiçbir telefonumu cevapsız bırakmayıp ihtiyaç olduğunda yardımıma koşmuştur. Parasız kısa film prodüksiyonlarını halı saha maçlarına benzetiyorum; kimsenin sabit bir görevi yok, herkes her işi yapabiliyor. Serhat Karaaslan: İlk dört filmimin görüntü yönetmenliğini arkadaşım Serhat Dumlu yaptı. Uyumlu çalışıyorduk ve bu da iki kişilik iyi bir ekip olduğumuzu gösteriyordu. Serhat Dumlu yurtdışına gitti, şimdilik sürekli birlikte çalıştığım bir ekip yok. Ferit Katipoğlu: Evet, genelde bana yardımcı olan çok sağlam arkadaşlarım var, küçük ama efektif bir ekip olduğumuz söylenebilir ama her projede ekip değişikliği oluyor. En güzel örnekse; Mehmet Can Koçak genelde benim görüntü yönetmenliğimi

226 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi ve Panel Yıllığı 2011 yapan sınıf arkadaşımdır, o film çekince de ben ona görüntü yönetmenliği yaparım. Cem Öztüfekçi: Görüntü yönetmenimiz Meryem Yavuz, sanat yönetmenlerimiz Serdar Yılmaz ve Nadide Argun, sesçimiz İsmail Karadaş ve boom operatörü Özkan Çoşgun (Zeplin Sound), kurgucumuz Natalin Solakoğlu, yapım ekibimiz Sedat Koca ve Can Öztüfekçi, bu filmde yapımda yer alan, önceki filmimizin sanat yönetmeni Emir Şahoğlu, makyözümüz Gülhan Konuk, focus puller Halil Çekiç, şoförümüz Adem Öğmen hep birlikte çalıştığımız dostlarımız ve bu aile her geçen gün genişliyor. Eksilenler de oluyor tabii. Ayrıca iki filmdir de laboratuar olarak Fono Film ve kamera-ışık şirketi olarak İstanbul Kamera Işık, tüm çalışanları ve ekipmanlarıyla bizi destekliyor. Ahu Öztürk: Hayır. Berrak Samur: Hayır. Dünyayı gezerek belgesel yapmayı planladığım için ekibi gittiğim ülkelerde oluşturmanın daha kolay olduğunu düşünüyorum. Tabii sürekli çalıştığım bir ekibim olmasını isterdim fakat yola sıfır bütçeyle çıktığınızı varsayarsanız maalesef ekibin parasız kalma riski var. Ben kendim için bu riski göze alarak belgesel yapıyorum. Güçlü Yaman: Hayır. Sinema dilinizi oluştururken dünyadan ve Türkiye den etkilendiğiniz yönetmenler oldu mu? Emre Akay: Oldu, ister istemez. Türkiye den dil anlamında etkileyen kimse olmadı. Olduysa da ilhamdan ziyade tepkisel olarak olmuştur. Arin İnan Arslan: Kesinlikle oldu. Çok sevdiğim ve vazgeçtiklerim olduğu gibi hiç sevmeyip de sonradan kendimi izlerken bulduklarım da. Zeki nin (Demirkubuz) yeri ayrıdır, sinemayı bir tarafa koyarak söylüyorum. Meseleye ahlaki yaklaşımı dolayısıyla ayrı bir yerde olmayı hak ediyor. Basit numaralara tenezzül etmeyenleri seviyorum. Onur Işık Cantürk: Türkiye den Onur Ünlü, Zeki Demirkubuz, Serdar Akar beni etkileyen isimler, yurtdışından Coen Kardeşler ve Michel Gondry nin de hakkını teslim etmek gerekir. Cahit Çeçen: Dünyadan Jean-Pierre Jeunet, Charlie Chaplin;

Soruşturma: Hisar Kısa Film Seçkisi 227 Türkiye den Zeki Demirkubuz. Serhat Karaaslan: Bir sinema dilinden bahsetmek için çok erken. Bütün yaptıklarımız sinemayı öğrenmek için birer çaba olarak görülebilir. Etkilenme konusuna gelince, çok farkında olmak zor bence. Ancak bu filmin üzerinde yeni gerçekçilik akımının, yönetmen olarak ta Vittorio De Sica ve Yılmaz Güney in etkisi olduğu söylenebilir belki. Özellikle Umut ve Bisiklet Hırsızları filmleri... Filmi çektiğim dönemde de sürekli bu filmleri tekrar tekrar izledim. Genel anlamdaysa Türkiye de ve dünyada birbirinden çok farklı sinemalar yapan yönetmenleri mümkün olduğunca takip etmeye çalışıyorum. Filmlerini sevdiğim ve takip ettiğim yönetmenlerden ilk aklıma gelenler; Türkiye de Yılmaz Güney, Zeki Demirkubuz. Dünyada Majid Majidi, Abbas Kiarostami, Coen Kardeşler, Tsai Ming-liang. Biraz geç keşfettiğim Dardenne Kardeşler i de şu anda büyük bir tutkuyla izliyorum. Ferit Katipoğlu: İnsan bu soruya Hayır! demek istiyor ama birçok şeyden etkileniyoruz tabii. Ben genel olarak Kieslowski, Haneke, Zemeckis gibi isimlerinden ve kuzey ülkelerinin kara komedilerinden etkilendim diyebilirim. İçinde büyük bir ciddiyet taşıyan ama bununla oyun oynayan filmler genelde benim için ön planda olmuştur. Cem Öztüfekçi: Ömer Lütfi Akad, Ömer Kavur, Kieslowski, Ken Loach, Leos Carax, Aki Kaurismaki, Jim Jarmusch, Coen Kardeşler, Dagur Kari, Zeki Demirkubuz, Bela Tarr. İlk filmimiz Ayak Altında da Zeki Demirkubuz un etkisi çok net hissedilir, fakat bu filmi yaparken özgün bir film yaptığımı düşünüyordum. Film bitip bir sinefil olarak izlediğimde ise yukarıdaki saydığım yönetmenlerden ne kadar etkilendiğimi fark ettim. Sinemanın diyalektiğinin beni büyüleyen yanı da bu, yaparken farkında değiliz ama çok büyük bir ailenin küçük bir üyesi olmaya başlıyoruz. Ahu Öztürk: Bir sinema dilinden söz etmem için daha fazla filmimin olması gerekir ama etkilendiğim çok fazla yönetmen var tabii ki. Türkiye den Yılmaz Güney, Reha Erdem, Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz ve dünyadan da Haneke, Tarkovski ve daha bir sürü yönetmen. Berrak Samur: Sinema âşığı ve Radyo-TV ve Sinema mezunu birisi olarak tabii ki sevdiğim, etkilendiğim, etkisinden çıkama-

228 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi ve Panel Yıllığı 2011 dığım birçok yönetmen var. Bağdat ta farklı bir dil yaratmaya çalıştım, ilk belgeselim olmasına rağmen kendi sinema dilimi az da olsa oluşturduğumu ve bunun fark edildiğini görüyorum. Güçlü Yaman: Filmin hikâyesine en uygun anlatım dilinin Dogma tarzını andıran hareketli kamera olacağını düşünüp ona göre bir dil oluşturmaya çalıştım. Türkiye deki kısa film piyasasını takip ediyor musunuz? En belirgin farklar neler sizce? Türkiye de (yurtdışında yaşıyorsanız, yaşadığınız ülkede) ortak bir kısa film dilinden söz edebilir miyiz? Emre Akay: Bence pek bir ortak nokta yok. Olmamalı da zaten. Kısa film en özgür alanlardan biri, belki ondandır. Arin İnan Arslan: Hayır, edemiyorum. Onur Işık Cantürk: Çok sayıda kısa film çekilmesini anlıyorum ve önemsiyorum fakat kötü şeyler ortaya çıkarıp kendine yönetmen sıfatını yakıştıranlarla pek ilgilenmiyorum. İzlediğimiz çoğu film bu minvalde ilerliyor. Bu yüzden pek takip etmiyorum diyebilirim. Cahit Çeçen: Türkiye de katıldığım festivallerdeki kısa filmleri izliyorum. Beğendiğim film çok az oluyor. Kısa filmlerin hemen hemen hepsi birbirine benziyor: Minimal, bohem insanlar, ne anlattığı belli olmayan diyaloglar, senaryolar, kötü oyunculuklar, kötü teknik. Tümden kötümser de bakmıyorum tabii. Teknolojinin ucuzlamasıyla birlikte daha temiz filmler göreceğimize inanıyorum. İçerik açısından ise aynı şeyi söyleyemiyorum. Nuri Bilge yle uzun süredir ön plana çıkan minimal sinemanın kısa filme hakim olduğunu söyleyebilirim. Ne yazık ki Nuri Bilge nin kötü kopyası bile olamıyorlar. Türkiye de kısa filmin en belirgin özelliği, uzun metrajda ödül alan filmlerin benzerlerini kısada yapmaya çalışmak. Fakat önemsediğim birçok kısa filmci arkadaşım da var tabii. Serhat Karaaslan: Türkiye de bir kısa film piyasası olduğu söylenemez bence. Ancak Türkiye de yapılan kısa filmleri, film çekip festivaller çarkının içine girdiğimden beri takip etmeye başladım diyebilirim. İnternetteki kısaları pek takip etmiyorum. Çok net bilgilere sahip olmasam da bu sayı yılda 15-20 filmi zor geçiyor. 15-20 film bütün festivalleri geziyor ve biz de

Soruşturma: Hisar Kısa Film Seçkisi 229 her yerde aynı filmleri izlemek durumunda kalıyoruz. Oysa Türkiye de öğrenci filmleriyle birlikte yılda Bine yakın kısa filmin çekildiği söyleniyor. Bu da başarı oranının ne kadar düşük olduğunu gösterdiği gibi, olmayan dillerinin ortaklığından bahsetmenin zor olduğunu da gösteriyor bence. Birbirinin aynısı bir yığın film bunlar. Aynı şekilde Kültür Bakanlığı da yılda 50 civarı kısa filme destek veriyor ve bunları da pek bir yerde göremiyoruz. Bu filmlere ne oluyor? Büyük bir kısmı çekildiği gibi kalıyor sanırım. Bence en belirgin fark; hiçbir kaygı gütmeden, üzerinde yeterince düşünülmeden okul için çekilen birbirinin kopyası yüzlerce kısa film, aynı şekilde hiçbir kaygı gütmeden, ne amaçla çekildiği belirsiz kısa filmler var. Bunlar ya bol efektli, müzikli ya da daha çok sürpriz sonlu oluyor. Tabii daha eline yeni kamerayı almış ve ucuz efektlerle Tarantino olmaya çalışanları saymıyorum bile. Geriye üç beş tane eli yüzü düzgün kısa film kalıyor; belki bunlarda bir dil birliğinden, tema birliğinden bahsedilebilir. Bir kısmı yurtdışında yaşayan Türklerin, Kürtlerin, daha çok göçmenlik sorunuyla ilgili yaptığı kısa filmler, bir kısmı da Türkiye deki Kürtlerin yaptığı kısa filmler. Bunlarda da bir dil birliğinden çok tema birliğinden söz etmek daha doğru sanki. Ferit Katipoğlu: Evet, üniversiteye girdiğimden beri takip ediyorum ve bazı kodlar olduğu söylenebilir. Genelde filmler yapılma amaçlarıyla ayrılabiliyor Türkiye de, mesela ödev için olan filmler, dert anlatan filmler, film yapmak için yapılanlar vb. Bir yandan da okulların getirdiği ciddi bir film dili olduğunu düşünüyorum Kadir Has, Mimar Sinan, Bilgi, Bahçeşehir, Ankara Üniversitesi; hepsinin kendine ait oluşturduğu anlatım dilleri var ve ben genelde ayırt edebiliyorum. Cem Öztüfekçi: Kısa film piyasasını takip ediyorum. Türkiye de azalsa da, hâlâ kısa film fıkra gibi ve çarpıcı olmalıdır anlayışının uzantısı olan filmler üretenler ve filmin kısası uzunu olmaz diyip sinema yapmaya çalışanlar var, en belirgin fark bu. Aslında bir bakıma Avrupa arthouse geleneğinden ve Amerikan bağımsız sinemasından etkilenenler de var diyebiliriz. Biraz yapım şartlarının içinden en iyi biçimi çıkarma kaygısının sonucu olarak, ülkemizdeki en yaygın dil minimalist sinema dili. Ama kısa filmlerin çoğunda bir öz-biçim ilişkisi ya da sinema dili kaygısı olduğunu düşünmüyorum. Ahu Öztürk: Türkiye de bir kısa film piyasası diyebilmemiz

230 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi ve Panel Yıllığı 2011 için yapım koşullarının okul-arkadaş-eş dost yardımı dışında, profesyonel olanaklarla maddi destek alınabilecek kurumların varlığına, bunların işletilmesine ve daha bir sürü koşula bakmamız gerekiyor. Evet, artık daha çok kısa film festivali var, ama bu kısa film piyasası nın sadece belli bir ayağını temsil eder. Başka festivallerde tanıştığım kısa filmciler, filmlerinin yapımcılarının olduğunu söylediklerinde bunun Türkiye de ne kadar güç bir şey olduğunu, hatta kısa filme yapımcı bulma çabasının komik görünebileceğini düşünmüştüm. Nihayetinde uzun metrajlı bir filme yapımcı bulabilme zorluklarını da yaşayan biriyim. Bu anlamda sanırım benim filmim, yapımcılı ender kısa filmlerden. Türkiye de ortak bir uzun film dilinden söz edemeyeceğimiz gibi, ortak bir kısa film dilinden de söz edemeyiz. Ama belli öykünmelerle, bir sinema diline doğru giden kısa filmciler var. Berrak Samur: Türkiye de kısa filme uzun filmin kısa hali amatör yapımlar olarak bakıldığı için maddi manevi destek çok yetersiz. Bu nedenle Türk kısa filminin henüz oturmuş bir dilinin olmadığını düşünüyorum. Diğer ülkelere baktığımda kısa filme verilen destek sayesinde film ekibi daha yaratıcı ve organize. Güçlü Yaman: Türkiye deki kısa filmleri takip etme şansım olmadı. Kısa filmciler olarak birbirinizin projelerini destekliyor musunuz? Bir örgütlenmeye dahil misiniz? Emre Akay: Değilim. Başka filmlere zaman zaman ufak katkılarım olsa da, esas olarak enerjim ancak kendi filmlerime yetiyor. Arin İnan Arslan: Değilim. Onur Işık Cantürk: Keşke olsam ama dahil değilim. Ve tabii ki film çeken bütün arkadaşlarımı destekliyorum. Cahit Çeçen: Yakın zamanda tanıdığım ve sevdiğim arkadaşlarım oldu. Film süreci uzun sürdüğü için herkesin projesinde yer alamıyorum. Teknik bakımdan olsun, senaryo bakımından olsun, mutlaka birbirimize yardımcı oluyoruz. Herhangi bir örgütlenmeye dahil değilim. Örgüt birlikte hareket etmeyi gerektirir, katıldığım fikirler olmakla birlikte, ka-

Soruşturma: Hisar Kısa Film Seçkisi 231 tılmadığım fikirler daha çok oluyor. Aklıma yatan her eyleme katılırım ama bir örgütte fikirlerimi kabul ettirmek için zaman harcamam. Ya da saçma bir karara karşı savaşarak kendimi yıpratmam. Örgütlülük gerekli bir şey ama benim yapıma çok uygun değil. Serhat Karaaslan: Film fikri ve senaryo geliştirilmesi konusunda katkıda bulunduğum birkaç kişi oldu. Ancak pratik olarak şimdilik, Cahit Çeçen ve başka birkaç arkadaşla projelerimizde birbirimize destek vermeye başladık. Yeni kurulan Türkiye Kısa Film Kolektifi nin içinde yer alıyorum. Ferit Katipoğlu: Yakın zamanda!f İstanbul vasıtasıyla oluşturduğumuz Türkiye Kısa Film Kolektifi nde birçok festival ve oluşumla haberleşerek üretim ve gösterim şartlarını düzeltmeyi amaçlıyoruz. Cem Öztüfekçi: Evet, birbirimizin filmlerinin yapımlarına destek oluyoruz, senaryolarımızı okuyoruz, kaba kurgularımızı izliyoruz, festival stratejileri paylaşıyoruz. Bunları daha kapsamlı ve örgütlü bir şekilde gerçekleştirebilmek için!f İstanbul dan sonra Türkiye Kısa Film Kolektifi adı altında buluştuk, mail grubu üzerinden haberleşiyoruz. Ahu Öztürk: Kısa film çeken arkadaşlarımla yardımlaşıyoruz ama kurumsallaşmış bir yapıda yer almıyorum. Berrak Samur: Şu anda yaşadığım sabit bir yer olmadığı için bir örgütlenmeye dahil değilim fakat kısa filme başka kanallardan gelen desteklerin çok az olduğunu düşünürsek ekip ve ekipman yardımıyla, bilgi aktarımıyla ortak bir dilin oluşması açısından kısa filmcilerin birbirlerini desteklemeleri çok önemli. Ben bu alışverişin içinde daha fazla yer almayı isterim. Güçlü Yaman: Destek verdiğim kısa filmler oldu. Bir örgütlenmeye dahil değilim. Kısa filmlerde müzik kullanımı hakkında ne düşünüyorsunuz? Kullandığınız müzik telifli mi? Emre Akay: Kısa filmlere has olarak düşündüğüm bir şey yok. Kullandığım müzik telifli. Arin İnan Arslan: Müzik kullanımı konusundaki tartışmaların daha çok sinemanın bir çıkmaza girmiş olmasına işaret ettiğini,

232 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi ve Panel Yıllığı 2011 sinemanın bu çıkmazı böyle tali yollarda başlattığı tartışmalarla giderdiğini düşünüyorum. Eğer bizler duygu işçileriysek ve arayışımız bir duyguyu ortaya çıkarmaksa sözcüklerin veremediğini renkler, onun veremediğini ifadeler, onun veremediğini sesler verir. Neyi elde etmek istiyoruz? Telifli müzik kullanıyorum. İki kısa filmimin müziğini de Mehmet Atlı yaptı. Onur Işık Cantürk: Telif hakkı canımızı sıkan bir problem, karşılığında para kazanamadığımız bir film için müziğe telif ödemek çok adil bir şey gibi gelmiyor bana. Kullandığım müzik telifsizdi. Cahit Çeçen: Adamakıllı kullanıldığı sürece hiçbir şeye karşı değilim. Ben şuna karşıyım, buna karşıyım diyenleri de anlamıyorum. Müzik inanılmaz etkili bir sanat, ben de yaptığım filmle insanlara bir duygu yaşatmaya çalışıyorum. Müzik bunu yaratmamda yardımcı oluyorsa kullanırım. Bu her filmde müzik kullanırım demek değildir ama gerekirse kullanırım. Kendi açımdan sinemayla ilgili böyle bir tartışmaya girmem. Karşı olduğum ya da olmadığım ne varsa bunu filmlerimde uygularım. Genel geçer manifestolarım yok, sadece kendi manifestom vardır. Serhat Karaaslan: Bu filmimde müzik kullanmadım. Kısa filmlerde müzik kullanımı bizde çok abartılı. Ben de ilk başlarda bu hataya düştüm. Ancak şimdi çok temkinliyim. Genel olarak kısa filmciler sinemasal olarak yaratamadıkları etkiyi, hissiyatı, atmosferi müzikle kotarmaya çalışıyor. Gerekli gereksiz baştan sona müzik döşüyorlar. Ferit Katipoğlu: Eskiden bir iki kez filme müzik koyduğum oldu ama uzun zamandır hakları olmayan bir müziği kullanmıyorum, bunu pek de doğru bulmuyorum. Bunun yerine ya kendim üretiyorum ya da mini-john Williams diyebileceğim Nazım Çınar la çalışıyorum. Bir şeyler ürettiğimizde ikimiz de birbirimizi ateşliyoruz ve daha kaliteli olmaya doğru ilerliyor yaptıklarımız. Türkiye de de kısa film konusunda en sorunlu durumlardan biri müzik kullanımı bana göre, birçok filmde aslında hikâye anlatımı ve görsel kurguyla akmayan bir filmi müzikle örtmeye çalışma durumu çok var; ki ben de yaptım bunları. Ancak müzik ciddi anlamda filme darbe vurabiliyor, çok özenle kullanılmalı. Birçok filmin bangır bangır müzikle örtülüp sadece kaosa sürüklendiğini çok gördük.

Soruşturma: Hisar Kısa Film Seçkisi 233 Cem Öztüfekçi: Nolya da kullandığımız Tanju Okan şarkıları için ulaşabildiğimiz söz yazarı ve bestecileri haberdar ettik. Yazılı bir belge almadık gerçi ama hiçbiri Türkiye de ticari geri dönüşü olmayan bir kısa filmden hiçbir ücret talep etmediler. Müziğini kullanacağınız kişiyle iletişime geçmek çok önemli. Bundan sonraki yaklaşımınız ise aldığınız tepkiyi yorumlayıp kendi politik görüşünüze göre hareket etmek olacaktır diye düşünüyorum. Yani aslında kâr amaçlı bir iş yapılıyorsa telif ödenmeli, ama diğer durumlarda herkesin fikri farklı olabilir. (Godard, son filmi Film socialisme i vizyona girmeden önce Youtube a koydu. Çünkü o biliyor ki filmini sinemada izleyebilecek maddi güce sahip sinefiller farklı bir sinema deneyimi için sinemaya gidecekler ama maddi gücü olmayanlar da filmi izleyebilmeli.) Ayrıca kısa filminize özgün müzik yapabilecek yetenekte insanlara ulaşabilmek de mümkün, kolaycılık yapıp ilk tercih olarak hazır müzik kullanmamak lazım. Ahu Öztürk: Filmimdeki müzik film için ve herhangi bir ücrete tâbi olmadan yapıldı. Bu tabii müzisyen arkadaşımın kalenderliğinden kaynaklandı. Berrak Samur: Türkiye de kısa filmde müzik kullanımı vahim durumda. Post prodüksiyon aşamasında depodaki hazır telifli müziklerin arasından hızlıca seçilen parçalar yerine uygun müziğin seçimi ya da filme uygun özgün müziğin yaratılması için ciddi zaman harcanması gerekiyor. Ben filmlerimde özgün müzik kullanıyorum. Bağdat ın müzikleri Tamer Tarık Taşkaya ya ait. Yönetmenle müzisyen arasındaki bağlantı çok önemli. Tamer le yakaladığımız bağ, ilk çalışmamız olmasına rağmen gerçekten güçlü ve memnun ediciydi. Güçlü Yaman: Müzik kullanımı filme göre değişebilir. Ben son filmimde müzik kullanmadım. İlk filmimdeyse girişte bir kere duyulan kısa bir müzik var. Onu da bir arkadaş yapmıştı. Yeni projeleriniz var mı? Kısa metrajla mı devam etmek istiyorsunuz yoksa uzun metrajlı projeleriniz de var mı? Emre Akay: Kısa ve uzun çeşitli projelerim var. Arin İnan Arslan: Sanırım bir kısa film daha çekeceğim. Onur Işık Cantürk: Kısa metraj yeni projelerim var. Kısa met-

234 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi ve Panel Yıllığı 2011 rajda devam etmek Türkiye şartlarında hayal gibi bir şey. Öyle bir sektörün varlığından bile haberdar değiliz. Uzun metraj için uğraşıyoruz. Cahit Çeçen: Kurmaca bir kısa film projem var ama sürekli değişiyor fikirlerim. Hazırda duran bir uzun metraj projem yok. Uzun metraj bir filmim olsun isterim ama bu ne zaman olur, şimdilik kestiremiyorum. O zamana kadar da kısaya devam. Serhat Karaaslan: Hem uzun metraj hem de kısa metraj projelerim var. Bir yandan uzun metrajın senaryosunu yazıyoruz ve yapım için fonlara, festivallere başvuruyoruz. Bir yandan da kısa film projelerim için hazırlık yapıyorum. Ferit Katipoğlu: Evet, bu kış bir projem daha var ve artık gerilla ekolünden çıkmış bir projeye gireceğim diye umuyorum. İleride yapmak istediğim bir uzun metraj projem de var ancak daha öğrenilecek çok şey var tabii. Cem Öztüfekçi: İki kısa filmimizi de kendimiz yapımcı olarak gerçekleştirdiğimiz için ve kısa filmin maddi geri dönüşü çok az olduğundan, şimdilik kısa film yapacak yapım gücümüz yok. Ayrıca şu an itibarıyla yeni projemiz de yok. Kısa ya da uzun fark etmez, bir film yapabilmek için çok büyük bir tutku duymam gerekiyor ve o filmi benim çekebileceğim şekilde başka kimsenin çekemeyeceğine kendimi ikna etmem gerekiyor. Bu aşamadan sonra kendinizde yaşayabilecek gücü buluyorsanız film uzun da olsa, kısa da olsa yaparsınız, bu sizi maddi ve manevi olarak özyıkıma sürükleyecek olsa da. Film yaparken yakınlarınızı da yıkıma uğrattığınız için bir filmi yapmaya karar vermek artık daha da zor bir kararmış gibi gözüküyor bana. Ben hayatımı sinemada yönetmen yardımcılığından ve yapımcılıktan kazanıyorum, bu da aslında benim sinefilliğimin bir parçası, her daim sinemanın içinde yer alma isteğimin bir parçası. Kendimi yönetmen olarak görmüyorum ve tanımlamıyorum. Eğer film çekmeden mutlu bir şekilde yaşanabiliyorsa öyle yaşamak lazım. Ahu Öztürk: Uzun metrajlı bir film senaryosu üzerinde çalışıyorum. Berrak Samur: Şu anda Malta daki Afrikalı göçmenler üzerine uzun metraj belgeselimin yapım aşamasındayım. Güçlü Yaman: Şu an henüz kesinleşen bir projem yok.

Soruşturma: Hisar Kısa Film Seçkisi 235 BÜTÇE VE DESTEK Film çekmek için herhangi bir yerden destek aldınız mı? Yoksa kendi imkânlarınızla mı çektiniz? Filminizin bütçesi nedir? Emre Akay: Filmin yapımcısı ben değildim. Alınan destekleri net olarak bilmiyorum. Yönetmen olarak para almadım. Ankara Sinema Derneği bu projenin finansmanının bulunmasını üstlendi. Arin İnan Arslan: Kültür Bakanlığı ndan destek aldım. Ancak bu bütçenin bir kısmı, gerisini kendi imkânlarımla toparladım. Bütçe yaklaşık olarak 25 bin TL. Onur Işık Cantürk: Film tamamen kendi imkânlarımızla çekildi, herhangi bir destek almadık. Hatta bütçesiz diyebilirim film için. Birkaç ışığın ve içtiğimiz çayların parası, bütçeyi belirledi. Cahit Çeçen: Film çekmek için herhangi bir yerden destek alamadım. Filmi, olmayan imkânlarımla çektim. Dostlarımın çabalarıyla demek daha doğru olur. Filmimin bütçesi 20 TL nakit, kalanı kredi kartı olmak üzere 250 TL. Serhat Karaaslan: Bu filmim için herhangi bir yerden destek alamadım. Tamamen kendi imkânlarımla çektim. 1000 dolar gibi küçük bir bütçeyle çektim. Ferit Katipoğlu: Bütçesi 2000 TL civarında ve tamamen kendi imkânımla ödedim. Ama arkadaşlar çok ciddi destek verdiler, herkes bedavaya koştu etti, belki bir şeyleri satın aldı da parasını istemedi. Eski dostlar iş bitirici oluyor. Cem Öztüfekçi: Filmde tüm ekibimiz gönüllü olarak çalıştı, onlara minnettarız. Filmin Fransa daki yıkanma ve tek ışık telesine işlemlerini takip eden, festival ve dünya satışıyla ilgilenen bir Fransız yapımcımız var, ayrıca ilk kısa filmimiz Ayak Altında nın da dünya dağıtımcısıydılar. Bir sürü kurumsal destekçimiz vardı, İstanbul Kamera Işık, Fono Film, 1000 Volt, Zeplin Sound, KenMovie, Bir Film, Ekip Film, Hayal Stüdyosu, Kodak. Filmde ulaşım, konaklama, yemek ve diğer giderler içinse görüntü yönetmenimiz, annem, babam, ağabeyim maddi katkı sağladı. Bakanlıktan destek almamıza rağmen filme cepten yüksek miktar bir para eklemek de gerekti. Filmi gerçek siyah-beyaz film stoğuna çekmemiz, bu filmin ve bu filmi yı-

236 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi ve Panel Yıllığı 2011 kayan laboratuarın Türkiye de bulunmaması maliyeti yükseltti ama bu artistik olarak taviz veremeyeceğimiz bir şeydi. Yani filmin toplam bütçesini sayısal olarak belirtmek çok önemli değil, başkaları daha ucuza ya da daha pahalıya maledebilir bu filmi. Ama filmin hem yönetmeni hem yapımcısı olmak, iyi bir yapım ekibiniz ve sizden başka düşünen kafalar olduğunda avantaj oluyor, elinizdeki parayı hangi önceliğe göre kullanacağınıza karar verebiliyorsunuz. Ahu Öztürk: Yukarıda da söylediğim gibi, Ankara Sinema Derneği yapımcımdı. Filmin bütçesini tam olarak bilmiyorum. Berrak Samur: Belgeseli Ankara Üniversitesi nde okuduğum sırada çektiğim için çekim aşamasında İlef Kısa Film Ve Belgesel Atölyesi nden ekip ve ekipman yardımı aldım. Post prodüksiyon kısmında bütçem olmadığından arkadaşlarım gönüllü olarak yardım ettiler. Kurguda Barbora Atav, post prodüksiyonun bir sonraki aşamasında Fatih İşçi yardım etti. Güçlü Yaman: Filmin bütçesinin bir kısmını destekle finanse ettim. Bir kısmını da kendim ödedim. Yaşadığınız ülkenin Kültür Bakanlığı ndan destek aldınız mı? Aldıysanız bu süreçten ve ne kadar destek aldığınızdan bahsedebilir misiniz? Emre Akay: Bu film için almadım. Daha önce bir uzun metrajımın 35 mm aktarımı için destek almıştım. Yaklaşık 20 bin TL ydi. Arin İnan Arslan: 8 bin lira. Onur Işık Cantürk: Almadım. Cahit Çeçen: Kültür Bakanlığı sağolsun, dandik projelere destek vermekten bize sıra getiremedi. Son günlerde Kültür Bakanlığı sinemayı desteklemeli mi acaba? diye kendi kendime soruyorum. 100 projeye destek veriyorsa bunlardan sadece birkaç tanesi bu desteği hak ediyor. Bir sürü gereksiz insan milyarlar alırken ben setteki arkadaşlarıma kötü lokantalardan üç öğün kuru fasulye yediriyorum. Kültür Bakanlığı ndaki jüriye zerre güvenmiyorum. Film yapmak için bu kuruma ihtiyaç duyduğumdan dolayı lanet ediyorum. Kültür Bakanlığı sinemayı değil çevresindeki dostlarını, yalakalarını destekliyor.

Soruşturma: Hisar Kısa Film Seçkisi 237 Serhat Karaaslan: Ne bu filmim için ne de diğer projelerim için Kültür Bakanlığı ndan destek alamadım. Birkaç defa başvurmama rağmen hep reddedildi projelerim. Kurullarda adamları olanlardan ve bu işin lobisini iyi yapanlardan bize sıra gelecek mi bir gün, bilemiyorum. Bu konuda gittikçe karamsarlaşıyorum. Ferit Katipoğlu: Almadım ve denemedim. Cem Öztüfekçi: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü Amatör Yapım Desteği olarak 15 bin TL aldık. Üçte ikisini hemen, kalanı ise filmi teslim edince ödüyorlar. Ayrıca Nolya bitirme filmim olduğu için, yine bakanlığın TÜRSAK la birlikte gerçekleştirdiği Geleceğin Sineması da filmimizi 2500 TL ile destekledi. Ahu Öztürk: Ankara Sinema Derneği Kültür Bakanlığı ndan destek aldı. Berrak Samur: Hayır destek almadım. Güçlü Yaman: Hayır, almadım. Kısa filminizden para kazandınız mı? Emre Akay: Filmin hakları bana ait olmadığı için para kazanmadım. Kazanmayacağımı bilerek ve kontrat imzalayarak girdim bu işe. Aksine, benim için olmazsa olmaz olan müziklerinin teliflerini (İbrahim Özgür ün tangoları) kendi cebimden ödedim. Arin İnan Arslan: Hayır. Onur Işık Cantürk: Para mı? Cahit Çeçen: Para konusunda çok şanssızım. Mimarlık ve Kent Filmleri Festivali nden 2000 TL kazandım. Adana Altın Koza dan da 1000 TL telif aldım. Serhat Karaaslan: Aldığım bazı ödüllerin para olarak karşılığı vardı. Ayrıca İngiltere ye bir televizyon kanalına üç kısa filmimi sattım, oradan da her yayınlanmaya karşılık ufak bir telif ödeyecekler. Ferit Katipoğlu: Bu filmimden değil ama önceki filmim Üçte Bir bu yolda sembolik rakamlar elde etti. Ancak düşünüldüğü kadar imkânsız bir durum değil, kısa filmin kolay gezdirilebilir-

238 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi ve Panel Yıllığı 2011 liğini unutmamak gerek. Cem Öztüfekçi: Para kazanmanın tanımı, koyduğunuz parayı geri aldıktan sonraki para, yani kâr; o açıdan bu filmden para kazanmadık. Ya da yönetmen, senarist ya da yapımcı ücreti almak; bunları da almadım. Henüz paralı bir ödül de almadık bu filmden. Portekiz de bir devlet kanalı filmi aldı, buradan bir para geldi ama filme harcanan paranın yanında çok küçük bir meblağ. Önceki kısa filmimiz Ayak Altında ise ödüller ve dünya satışıyla birlikte ancak masraflarını çıkarabilmişti ki bu da Türkiye de başa çok gelen bir şey değil. Ahu Öztürk: Hayır. Berrak Samur: Hayır, maalesef para kazanmadım. Kötü bir yapımcı olduğumu düşünüyorum. Arkadaşım Sinan Yusufoğlu bana yapımda yardım ediyor, paradan ziyade filme dair güzel yorumlar aldık, deneyim ve güzel insanlar kazandık. Güçlü Yaman: Hayır. TEKNİK Filminizi hangi teknik imkânlardan ve hangi post prodüksiyon imkânlarından yaralanarak çektiniz? Emre Akay: 35 mm, ufak ve muhteşem bir ekip, AVID. Arin İnan Arslan: Sony Ex3 ile çektim. Sesçi arkadaşım profesyoneldi. Işık işini kolektif olarak çözmeye çalıştık. Benim filmlerimde çözemediğim tek teknik sorun da ışık meselesi zaten. Post prodüksiyonda Final Cut ta kurgu yaptık. Renk düzeltme ve ses tasarımının yapımında profesyonellerle çalıştım. Onur Işık Cantürk: Filmi Canon 5d markii ve 550d ile çektik. 18-55 kit lens ve 1.4 50 mm olmak üzere iki lensimiz vardı. Montaj için de Final Cut Pro kullandık. Cahit Çeçen: Teknik olarak okuldan aldığım ilkel bir şaryodan, Serhat Dumlu dostumun kamerasından ve arkadaşlarımın imanından yararlanarak çektim filmi. Post prodüksiyon kelimesinin şaaşalı duruşuna yakışmayan bir masaüstü bilgisayarda, Edius programıyla kurguladım.