BULUŞMA Deniz kenarında bir lokantadayız. Görüşmeyeli uzun zaman oldu. İnternetten birkaç fotoğraf. Hepsi bu. Seni buraya çağırmakla iyi mi ettim? Galiba bundan hiçbir zaman emin olamayacağım. Karşımda oturuyorsun. Tanıdık bir heyecan bendeki. Eski bir dostu izler gibi. Sanki bu kadar ayrı kalmamışız gibi. Geceleri uyanıp bana sarılan kız çocuğusun hâlâ. Öyle bir heyecan. Ama yine de aylardır kendime bu kadar özenmemiştim. Gülümsüyorsun karşımda. Bense yüzünde bir yerlerde geçmişi arıyorum. Her şeyin bu kadar hızla geride kaldığına inanmamış gibi. Gözlerinin içine içine bakıyorum, gözbebeklerindeki öyküyü yakalamak istermiş gibi. Bir kadın görüyorum. Üzerinde tek dal gecelik: Ölüm var mı, yok mu? Cenabı Allah bir avuç toprak vere. Doktor, kızıma iyi bak. Bir şey söyleme. Hepiniz yalansınız. Hani iyileşecektim. Şişiyorum günden güne. Sigara. Ameliyat. Alkol yasak. Ben içki içmem doktor. Bırakamam doktor. Hep içtim ben bunu. On yaşımdan beri. Kimsem yok benim. Hiç kimsem. Hâlâ anlamadın mı doktor? Ben canımı alıp gitmek istiyorum. Bu çabanız niye? Kızıma bir şey söylemeyin. Bakın, ben ezberledim telefonda nasıl konuşacağımı. kızım, azaldı ağrılarım, sen nasılsın Ses kaydı gibi işte. Beni burada nasıl buldunuz? Çok uzak burası. Hadi, hemşire görmeden sigara içelim. Elmas kızım, tatlı yavrum. Sen üzülme diye katlanıyorum. Bu dünyaya bile. Ama artık gücüm kalmadı. Oku kızım, kimseye muhtaç olma. Doktor, kızımın yanında ol. 15
Söyle, üzmesinler onu. Ele güne muhtaç olmasın. Hâlâ sigara. Çünkü gücüm var biraz daha. Ellerini sıkıyorum. Ellerin sıcak. Bu defa gözlerinin içine yeniden karşılaştık der gibi bakıyorum. Sessizlik. Önce. Sonra. Doktora günlerinden bahsediyoruz. Yeni erkek arkadaşından. Yabancı diyorsun, aynı dili konuşsak da anlaşamıyoruz. Garson geliyor. Çocukluğumdaki gibi önce senin siparişlerini veriyorum. Birer kadeh şarap da içer miyiz? Cevabı beklemeden İçeriz, diyorum. Yine sessizlik. İlk defa bu kadar çok susuyormuşum gibi. Derin bir nefes. Kızgın gidişin gözlerimin önünde. Ama gülümsemeye çalışıyorum. Her sessizliğinde acaba diyorum içimden. Geçmiş hesaplar Bakıyorum. Eski defterleri karıştırmaya gelmiş gibi bir halin var mı? Anlamaya çalışıyorum. Emin olamıyorum. Sandalyemde tedirgin: Elim ayağım kesik. Dünyayı boşuna çiğnemişim. Bu evde çakıldım kaldım. Bu yatağa. Tavan. Duvar. Duvar. Tavan. Balkon. Balkon nadir. Bir baston aldım elime. Ne kadar taşır beni bilmiyorum. Kendimi taşıyamıyorum. Altımı bezliyorlar. Bebek gibi. Çok utanıyorum. Canım yemek istemiyor. Mama. Serum. Serum. Mama. Ben bebek değilim ki. Kızım var benim. Bir tek o. Ama olsun. Yine de altımı kendim değiştirmek istiyorum. Bunu hak etmiyor muyum? Allah ım güç ver ki kalkayım. Yeşil bahçe içinde hep insanlar var. Görmüyor musunuz yeşil bahçeyi? Uykumda ağlamıyorum. Gerçek ya bunlar. Kızım öldü. Neden ağlıyorsun? Kızın ölse ağlamaz mısın? Kızım öldü. kızım, azaldı ağrılarım, sen nasılsın Konuşacak bir konu bulmanın rahatlığıyla: Ben evlendim, diyorum, o da öğretmen. 16
Öğretmen olduğunu bilmiyordum, diyorsun. Yemekler ve şarap geliyor. Ufaktan başlıyoruz. Gözlerimi senden kaçırmak istiyorum. Anlıyorsun. Sohbete bir yerden girmek. Bir ara: Annenler nasıl? diyorsun. Sonra kardeşin? Öyle havadan sudan muhabbete başlamak geçiyor içimden. Asıl konuya ne zaman geleceğiz. Annene. Annenin son günlerine. Bir yudum şarapla boğazımı ıslatıyorum: İyiler, diyorum. Kardeşim bir şirkette işe girdi. Yurtdışına gidip geliyor sık sık. Annem aynı. Biraz kilo aldı. Hepsi bu. Babamla bahçede oyalanıyorlar. Onları görmeyeli çok oldu, diyorsun. Senin yiyeceğini yemiyorum, sürme bana elini istemiyorum. Burası benim evim. Evine git. Evine git. Burayı nasıl buldunuz? Oğlum beni sevmiyor. Sevsin. Camide hoca demiyor mu? Ana babanızı sevin diye. Halam mı gelmiş? Sen halam değilsin ki. Babamın nesi olursun sen? kızım, azaldı ağrılarım, sen nasılsın Bir an da olsa. Kalkıp gitmek geliyor içimden. Hâlâ vakit var. Öğlen arasında yemeğe çıkmışım gibi kalkıp gitmek mesela. Yüzündeki tedirgin gülümseme. Orada duruyor. İşte yeniden karşılaştı gözlerimiz. Seni buraya çeken yarım kalmış bir hesap mı? Cevap verememekten korkuyorum. Önümüzde geçmişin değişmezliği. Amansızlığı. Hangi yanım ortaya çıkacak. Yeterince üzülememekten mi korkuyorum? Sen de korkuyor musun, benim gibi? Duyacaklarının uykularını kaçırmamasından Öyle her gece uyuyabilmekten. Daha vakit var dercesine gökyüzüne bakıyorum. Sürekli bir şeyler söylemeyi istemek. Ama ağzımı bıçak açmıyor. Sus pus oluyorum. Asıl konuya geçemiyoruz. Israrcı değilim. En azından öyle bakıyorum. Önündeki yemekle oyalanıyorsun. Makarna. Ama ye- 17
miyorsun. Bense, biraz daha şarap. Boş kaldıkça saçlarınla oynuyorsun. Bense gözlerinin etrafındaki kırışıklıklara şaşırarak seni izliyorum. Yaşadıklarının sureti. Sonrasındaydın. Öncelerin sonrası. Birdenbire bana dönüp: Makarna lezzetli, diyorsun. Yemekleri güzeldir, diyorum. Burası yeni galiba? diyorsun. Evet, diyorum, sen gittikten sonra açıldı. Onaylamış gibi sessiz kalıyorsun. Bazen bakışlarında bu dünyaya yeniden gelmiş gibi bir hal arıyorum ve bulduğumu zannediyorum. Bir de konuştukça açılacağız zannediyorum. Rahatlayacağım. Ama olmuyor. Bu arada masalar tek tek doluyor. Toplu rezervasyon, iş yemekleri. Belleğinin derinine gitmek ister gibi bakıyorum gözlerine. Kim bilir orada neler var: Denizi seviyorum, diyorum. Bu manzarayı. O akşamı hatırladım, diyorsun. Hangi akşamı? Annenin yatağında uyuduğun o akşamı mı? Bunca zaman susmuştuk. Daha da susabilirdik aslında. Susmak, hayata tutunmaktı bir yanıyla. Devam edebilmek için zorunluluk. Belki. Dilsiz harfler. Devam etmeni bekliyorum. Etmiyorsun. Önündeki yemek iyice soğumuş. Bir sigara yakıyorsun. Gözlerim parlıyor. Ama sevinçten değil. Hani sana da olur. O ânı yeniden yaşamışsın gibi. Öyle hissediyorum. Tam da öyle. Bakıyorum tekrar, sen de annen gibi içiyorsun. Dudakların yanasıya. Ben de bir sigara yakıyorum. Dumanını karşıya üflüyorum. Denize. Hangimiz konuya girmek için daha önce davranacak? O geceye gitmek. Ölüm ânı. Başka çaresi yok gibi duruyor. İstemeyerek de olsa soruyorum: Hangi akşamı hatırladın? Yattığım yerde dönüyorum. Bu ev, bu oda, bu yatak, karşıdaki koltuk. Allah ım bu nasıl ağrı. Narkoz vereceklermiş. Dudaklar görüyorum. Evde kimse yok, hemşirelerden başka. Bizimkiler gitmiş. Bunların hepsi hemşire. Bari dua etseler de ölsem. Kaç defa canıma kıymak istedim. Olmadı. Cehenneme 18
gitmek var, dinden çıkmak. Bu taraf yandı. Ya öbür taraf. Cehenneme direk mi olayım istiyorsunuz? Benden ne istiyorsunuz? Burada öleyim. Bırakın öleyim. kızım, azaldı ağrılarım, sen nasılsın 19