GENÇ DAVETÇĐLERE HATIRLATMA. Bilâl HATTAB

Benzer belgeler
GENÇ DAVETÇĐLERE HATIRLATMA. Bilâl HATTAB

Değerli Kardeşim, Kur an ve Sünnet İslam dininin iki temel kaynağıdır. Rabbimiz in buyruklarını ve Efendimiz (s.a.v.) in mübarek sünnetini bilmek tüm

Öğretim İlke ve Yöntemleri 1

İsimleri okumaya başlarken- و ب س ي د ن ا - eklenmesi ve sonunda ع ن ه ر ض ي okunması en doğrusu.

(Dersini sabah namazından sonra yapmanı tavsiye etmekle birlikte, sana uygun olan en münasip bir vakitte de yapmanda bir sakınca yoktur.

REHBERLİK VE İLETİŞİM 1

DUALAR DUANIN ÖNEMİ Dua

فضل صالة الرتاويح اسم املؤلف حممد صالح املنجد

ON EMİR الوصايا لعرش

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

Question. Neden Hz İsa Ruhullah (Allah ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah ın kendi ruhundan. Peygamberi Âdem e üflemesinin manası nedir?

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

KUR AN HARFLERİNİN MAHREÇLERİ (ÇIKIŞ YERLERİ)

İmam Tirmizi nin. Sıfatlar Hususundaki Mezhebi

40 HADİS YARIŞMASI DİKKAT 47'DEN 55'E KADAR Kİ HADİSLERİN ARAPÇA METİNLERİ DÜZELTİLMİŞTİR. SINIFI 5-6,7-8 1-) 9-10,11-12 SINIFI 5-6,7-8 2-) 9-10

ORUCA BAŞLAMADA ASTRONOMİK HESABA MI GÜVENİLMELİ YOKSA HİLALİ GÖRMEK Mİ GEREKİR? İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

Yasin sûresini okuduktan sonra duâ etmek için toplanmanın hükmü. Abdulaziz b. Baz

EĞER NEBİ MUHAMMED, BENDEN YAHUDİLİĞİ VE HIRİSTİYANLIĞI İNKÂR ETMEMİ İSTESE; YAHUDİLİĞİ VE HIRİSTİYANLIĞI İNKÂR ETMEM, MUHAMMED'İ İNKAR EDERİM

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

5. Ünite 1, sayfa 17, son satır

Bayram hutbesi nasıl okunur? - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

İNSANLARA İLİM ÖĞRETMENİN VE ONLARI İYİLİĞE DÂVET ETMENİN FAZÎLETİ. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Rahmân ve Rahîm olan Allâh ın ismiyle Hamd, - Allâh a mahsustur. O na hamd eder, O ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

الصيام برؤية واحدة اسم املؤلف حممد بن صالح العثيمني

Başörtüsünün üzerini mesh etmede aranan şartlar. Muhammed Salih el-muneccid

Kar veya yağmur sebebiyle Cuma namazını terk etmenin hükmü. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme: Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Allah, ancak samimiyetle ve kendi rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder. (Nesâî, Cihâd, 24)

Cihad Gönderen Kadir Hatipoglu - Şubat :23:10. Cihad İNDİR

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Borçlunun sadaka vermesinin hükmü

BAZI AYETLER ÜZERİNE KÜÇÜK Bİ R TEFEKKÜR ( IV)

(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. (Fâtiha, 1/5)

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şu an hayatta ve yeryüzünde hazır mıdır? Abdulkerim el-hudayr

Tedbir, Tevekkül Ve Kader Anlayışımız Gönderen Kadir Hatipoglu - Ağustos :14:51

Kabir azabı kıyâmet kopuncaya kadar devam eder mi?

EV SOHBETLERİ 135. Sohbet SOHBET BİZİ ALDATAN BİZDEN DEĞİLDİR! 1

144. SOHBET ÖNEMLİ İMTİHAN: DİL

1- EBEVEYNLERİN ÇOCUKLAR ÜZERINDEKİ HAKLARI

CENAB-I HAKK IN O NA İTAATİ KENDİNE İTAAT KABUL ETTİĞİ ZAT A SALÂT VE SELAM

Hor görme, aşağılama, hakir kabul etme günahını ilk işleyen şeytandır.

حديث توسل آدم نليب وتفس : {وابتغوا يله الوسيلة} şeyh Muhammed Salih el-muneccid

bartin.diyanet.gov.tr/kurucasile

148. Sohbet ÖNDEN GİDENLER

Ayetlerin Mealleri: الله لا ا ل ه ا لا ه و ال ح ي ال ق ي وم لا ت ا خ ذ ه س ن ة و لا

هل الا نبياء متساوون. şeyh Muhammed Salih el-muneccid

HADİS II DERSİ EZBER HADİSLER

Allah Teâlâ ya hamd eder, Hz. Muhammed (Sallalahu Aleyhi ve Sellem) e, âl ve ashabına selam ederiz.

Kur an ın, şerî meseleleri ders verirken aynı anda tevhid dersi vermesi hakkında izahta bulunabilir misiniz?

ALLAH HER ZAMAN DOĞRU OLMAMIZI İSTER 1. Ey iman edenler! Allah a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun. 2

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

Fatiha Suresi'nin Tefsiri ve Faydaları

Terceme : Muhammed Şahin. Mevlid-i Nebevî'yi kutlamayı müstehap olarak görenlere reddiye. Muhammed Salih el-muneccid. Tetkik : Ali Rıza Şahin

Cidde'de yaşayan ve hac için Mekke'den ihrama giren kimsenin hükmü. Muhammed Salih el-useymîn

Altı aylık iken anne karnından düşen ceninin cenaze namazını kılmanın hükmü

İman; Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe iman etmendir. Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır.

141. SOHBET. Nifak bir hastalıktır.

Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in doğum gününün müslümanlar için önemi

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ

ŞABAN'IN 30. GECESİ HİLAL GÖRÜLMEDİĞİ ZAMAN (NE YAPILIR?)

MÜNAFIKLARIN VASIFLARI MÜNAFIKLARIN VASIFLARI. Şeyh Muhammed bin Abdulvehhab (rh.a)

EV SOHBETLERİ SOHBET Merhamet

األصل الجامع لعبادة هللا وحده

Kabirleri ziyaret etmenin, Fatiha sûresi okumanın ve kadınların kabirleri ziyaret etmelerinin hükmü

Zekatın Fazileti Gönderen Kadir Hatipoglu - Haziran :57:10

Adak Hakkında Bilinmesi Gerekenler

NEVÂKIDU L-İSLÂM METNİ VE TERCÜMESİ

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

ه: د ع ل ض ب او ت ن ل ه ب م ذ ت خ أ إن ا م م كي ف ت ر ك ت د ق ي فإ ن يت للا س ن و با ك ت

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- nurdan mı yaratılmıştır? İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

Ehl-i Sünnete Göre Müteşâbih Âyet ve Hadîs-i Şerîfler

EV SOHBETLERİ 133. SOHBET SOHBET HUZUR İSTİYOR MUYUZ?

şeyh Abdulaziz b. Abdullah b. Baz

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

Terceme : Muhammed Şahin

İnsanlar arasında akrabalık bahşeden Allah Teala ya hamd, akrabalığın hükümlerini beyan eden Resulü Peygamber Efendimize salât-u selam olsun.

Hesap Verme Bilinci Gönderen Kadir Hatipoglu - Ocak :00:00

DİLİN TEHLİKESİ. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

ICERIK. Din kelimesinin sözlük anlami Din kelimesinin Kur an daki anlamlari Din anlayislari Dinin cesitleri Ayetlerle din

150. Sohbet TEVHÎDİN TARÎFİ VE MAHİYETİ (2/2)

ALLAH IN RAZI OLDUĞU KULLAR

İNSAN ALLAHIN HALİFESİ Mİ? (HALEF- SELEF OLAYI) Allah Teâlâ şöyle buyurur:

Îman, Küfür ve Tekfir 2

NAMAZDA VE NAMAZ DIŞINDA KUR AN OKUMAK

MUSKA VE NAZARLIK TAKMANIN HÜKMÜ

İki secde arasında otururken ellerin durumu nasıl olmalıdır?

ÖRNEK VAAZLAR LÜTFİ ŞENTÜRK 299 CENNET VE NİMETLERİ

Arafat'ta vakfenin vakti

İslâm da Meşrû Mülk Edinme Yolları

EV SOHBETLERİ. (Allah) her şeyi yaratmış, ona ölçü, biçim ve düzen vermiştir. (Furkan, 25:2)

İHSAN SOHBETLERİ İHSAN SOHBETİ

124. SOHBET Sözü Güzel Söylemek

İHLAS VE NİYET. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Her elini uzatana (isteyene) zekât verilir mi?

DUA KAVRAMININ ANLAMI*

Bir kişinin kalbinde iman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hıyanet ile emanet bir arada bulunmaz. (İbn Hanbel, II, 349)

Namazlardan sonra yapılan duâ ve zikirleri, sünneti edâ ettikten sonraya ertelemenin hükmü

AÇIKLAMALI SÛRE MEÂLLERİ

BİRKAÇ AYETİN TEFSİRİ

Transkript:

GENÇ DAVETÇĐLERE BĐR HATIRLATMA Bilâl HATTAB

2

En güzel isimlerin sahibi ve tüm noksan sıfatlardan münezzeh olan, ubûdiyet ve ulûhiyetinde, isim ve sıfatlarında ortaksız ve Samed olan Allah a(subhanehu ve Tealâ) hamd olsun. Risaletiyle dünyayı karanlıklardan aydınlığa çıkaran ve görevini en güzel şekilde yerine getiren, Rasul ve Nebîlerin sonuncusu, davetçilerin imamı Muhammed e; O nu(sallallahu aleyhi ve sellem) bu yolda malları ve canlarıyla koruyup, tarihe eşsiz bir sadakat ve kardeşlik dersi veren tüm ashabına; onların menhec ve ilimlerini bize aktarma hususunda hiçbir zorluğa aldırmayan, insan üstü çaba sarfederek ömürlerini bu menhec ve ilme adayan muhaddis, fukahâ ve müfessirlere ve onlara ihsan ile tabi olanlara salât ve selam olsun. Đnsanlığı, karanlıklardan aydınlığa davet eden bir Kitab ın muhatabları olan Müslümanların, Kur an ın daveti ni insanlara ulaştırmada memur olduklarını unuturcasına bir hayat sürdükleri ve görevlerini gereği gibi ifâ etmedikleri, ne yazık ki bir realitedir. Đnsanlara bu görevin verildiği ayette Allah(Subhanehu ve Tealâ) şöyle buyurmaktadır: إ ن ا ع ر ض ن ا الا م ان ة ع ل ى الس م او ات و الا ر ض و الج ب ال ف ا ب ين أ ن يح م ل ن ه ا و أ ش ف ق ن م ن ه ا و حم ل ه ا الا نس ان إ ن ه ك ان ظ ل وما ج ه ولا {72} Doğrusu biz emaneti(emir ve yasakları) göklere, yere ve dağlara arz (ve teklif) ettik de (onlar) bunu yüklenmekten kaçındılar ve on(un getireceği sorumluluk)tan korktular da, onu insan yüklendi. (Eğer bunun gereğini yapmaktan kaçınırsa) cidden o çok zalim, çok cahil (demek)tir. 1 (Ahzâb: 72) Ayette yer alan أ ش ف ق ن kelimesi, onu eda edemeyip de azaba çarpılmaktan korktular demektir. 2 Bu emanet i kabul ettiği ve yüklendiği halde, gereğini yerine getirmeyen insan ise; nefsine karşı pek zalim, akıbetini bilme hususunda da pek cahil 3 olarak nitelenmiştir. Bu da; emanetin yerine getirilmemesinin, aslında insanın kendi nefsine zulmü ve ahiretteki cezayı unutmasındaki cahilliğidir. Mü min; nefsine zulmetmeyen ve hesap gününü unutmayan kimsedir. 1 Hasan Tahsin Feyizli, Feyzu l-furkan, s.426 2 Đbnu l-cevzî, Zâdu l-mesîr, c.5, s.111 3 Bu tefsir, tabiîn müfessirlerinden Đmam Mücahid in(rahmetullahi aleyh) tefsiridir. Bkz: Đbnu l-cevzî, Zâdu l- Mesîr, c.5, s.111 3

Bir diğer ayette, bu emanet in ağırlığı ve ciddiyeti, Allah(Subhanehu ve Tealâ) tarafından şöyle ifade edilmektedir: ل و أ نز ل ن ا ه ذ ا ال ق ر آن ع ل ى ج ب ل ل ر أ ي ت ه خ اش عا م ت ص د عا م ن خ ش ي ة الل ه و ت ل ك الا م ث ال ن ض ر ب ه ا ل لن اس ل ع ل ه م ي ت ف ك ر و ن {21} Eğer biz bu Kur an ı bir dağa indirseydik, elbette onu, Allah ın korkusundan baş eğerek parça parça olmuş görürdün. Bu misalleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz. (Haşr: 21) Ayette yer alan م ت ص د عا kelimesi, yarılan, parça parça olan demektir. Bu ayette de, emanet i yüklenmiş olsaydı bir dağın dahi, Allah ın(subhanehu ve Tealâ) hakkını eda edememe endişesinden dolayı paramparça olacağı bildirilmektedir. Bu cümleler, Kur an a hürmet göstermeyen, aklı ve fikri olduğu halde Kur an ın kalbine tesir etmediği kişiler için bir kınamadır. Bunu da; ي ت ف ك ر ون ل ع ل ه م الا م ث ال ن ض ر ب ه ا ل لن اس و ت ل ك cümlesinden anlıyoruz: Bu misalleri, insanlara düşünsünler diye veriyoruz. O halde; çok geç olmadan, bir mü min sorumluluğuyla tefekkür etmeli ve emanet in ağırlığını tüm hücrelerimizde hissedebilmeli ve bize indirilen bu emanet e muhatab olma hususunda parça parça olabilmeliyiz. Ancak böylesi bir mü min, bedeninin parça parça olacağını dahi bilse, davetinden geri durmaz. Emanet ağır O halde evvela, bu emaneti omuzlamanın kolay bir iş olmadığını söylememiz ve bilmemiz elzem. Bilhassa günümüzde, birçoklarının davet ile çıktıkları yol, ne yazık ki felaket e açılmaktadır. Okunulan birkaç kitabın etkisinde kalarak ve dünyayı da birkaç kitap müellifinin görüşlerinden ibaret sanarak yola koyulanlar, ne yazık ki davete faydadan çok zarar vermektedir. Yine bir kısım davetçi, arkasında toplanan kalabalığa imam olması gerekirken, bir zaman sonra onlara uyan konumuna düşmektedir. Her köşe başını adeta bir davetçinin tapuladığı bugünkü ortamda, davetçilerin birçoğu, cennet vaat ettikleri halde cehenneme davet etmektedir. 4 Kimileri ise, sanki kendilerine birileri tarafından davetçilik libası giydirilmişçesine bir sorumluluk duygusu(!) ile, eylemden eyleme koşturup slogan atmakla tatmin olmuşa benzemektedir. Sanki ashab, Mekke de toplanıp da, kaaatil Leeeheb, Beytullah tan defol diyordu ve sanki putlar, ashabın kahrolsun Uzza, kahrolsun Menat sloganlarıyla kahrolmuşlardı! Hicrî ilk asırlardan itibaren fetihler neticesinde Đslam topraklarının genişlemesi ve çok farklı inançlardan ve dinlerden Đslam a girenlerin sayısının artması ve Đslam ı kabul ettiği gözüken bu yığınların, eski din ve inançlarından da birçok şeyi Đslam a taşımaları gibi sebeplerle, Đslam ın ana gövdesi konumundaki anlayış ve menhec dışında, onlarca farklı anlayış ortaya çıkmış ve bu anlayışlar Đslam ile meczolmuşlardır. Bu ve bunun gibi birçok 4 Đbn Mes ud(radıyallahu anhu) şöyle demiştir: Öyle insanlarla karşılaşacaksınız ki, Kur an ı arkalarına attıkları halde, sizi Allah ın kitabına çağırdıklarını iddia edecekler. [Bkz: Şatıbî, el-đ tisâm, c.1, s.93] 4

sebepten dolayı bugün davet, kâfirlerle birlikte ve hatta daha öte, kendilerini Müslüman görenlere karşı yapılmaktadır/yapılmalıdır. Bu da, bir davetçinin Đslamî ilimlerdeki yetkinliğini, zorunlu kılmaktadır. Đşte bu yetginliğin oluşmadığı bir davetçi, yukarıda dediğimiz gibi, davete fayda vermesi bir yana, zarar verecek ve bu yolda sahih adımlar ile ilerlemeye çalışan kardeşlerine de köstek lik edecektir. Nitekim; müctehid Đmamlardan ve Medine nin müftî ve âlimlerinden olan Đbn Ferrûh un(rahimehullah), bid atçilere karşı çıkmak için bir kitap yazdığı nı bildirmesi üzerine, Đmam Malik in(rahimehullah) kendisine verdiği cevap hepimize ders olacak mahiyettedir. Đmam Malik(rahimehullah) cevaben şöyle demişti: Bunu kendi zannına dayandırırsan hata edeceğinden ve kendini tehlikeye sokacağından korkarım. Bid atçilere ancak konuya hakim ve kendisine itiraz edemeyecekleri şekilde, onlara ne diyeceğini bilen bir kimse karşı çıkarsa bunda bir sakınca yoktur. Ama bunu başkası yaparsa, onlara yanlış şeyler söylemesinden, onların da bu hataları benimsemelerinden veya onların kendisine galip gelmelerinden ve neticede daha fazla azgınlaşıp, aynı yolda devam etmelerinden korkarım. 5 Allah a(subhanehu ve Teala) ve O nun yoluna davette ilm şarttır. 6 Ancak; elbette ki herkes, her konuda alim olamayabilir. O halde; kişi bildiğinin alim i, bilmediğinin cahil i olduğunun bilinciyle hareket ederek, bildiği konuda üzerine düşen davet vazifesini ifâ etmelidir. Buna vazife diyoruz; çünkü başta da kısaca değindiğimiz gibi, her Müslüman gerek ferdî olarak, gerek cemaat olarak Allah ın(subhanehu ve Teala) dinine davet ile mükellef tutulmuştur. Bu yol, Muhammed in(sallallahu aleyhi ve sellem) ve O na bu yolda arkadaşlık edenlerin yoludur. Bu konuda, mü min kişiye herhangi bir muhayyerlik hakkı tanınmamıştır. Ancak; yine değinmeye çalıştığımız gibi, bilmediği, tam vakıf olmadığı ve delil üzere konuşamadığı konularda sükût etmesinin, konuşmasından daha hayırlı olacağı da bir gerçekliktir. ق ل ه ذ ه س ب يل ي أ د ع و إ لى الل ه ع ل ى ب ص ير ة أ ن ا و م ن ات ب ع ني و س ب ح ا ن الل ه و م ا أ ن ا م ن ال م ش ر ك ين {108} De ki: Đşte benim yolum budur (Allah ın dinine davettir). Ben, basîretle (bilerek, inanarak ve açık bir delil ile) Allah a davet ederim ve bana uyanlar da (öyledir). Allah ı tenzih eder (O nu her türlü noksanlıklardan uzak tutar)ım. Ben (Allah a) ortak koşanlardan değilim. 7 (Yusuf: 108) Davet yükünü omuzlamaya namzet olanlar, bu yolun güller ile çevrili olmadığını bilmelidirler. Çevrelerinden, arkadaşlarından ve hatta en yakınları olan ailelerinden dahi nice ezâ ve cefaya katlanabilecekleri ihtimalini asla unutmamalı ve buna hazırlıklı olmalıdırlar. Davetçi; Rasulullah(sallallahu aleyhi ve sellem) ve ashabının, davet ve cihad yolunda nasıl 5 Bkz: Şatıbî, el-đ tisam, c.1, s.41 6 Prof. Abdulkerim Zeydan, Đslam Davetçilerine, s.356 7 Hasan Tahsin Feyizli, Feyzu l-furkan, s.247 5

büyük zorluklara maruz kaldıklarını ve bunlara katlandıklarını hatırlamalı, hayatın zorluklarına ve ağır imtihanlara karşı, sabırla kendisini eğitmelidir. Rasulullah(sallallahu aleyhi ve sellem), çocukluğundan itibaren kimseye el açmamış ve çobanlık yaparak da olsa geçimini temin etmiştir. Đslam davetçisi de, şerefli bir yaşama sahip olmak için bir işe ve gelire sahip olmalıdır. Rasulullah ın(sallallahu aleyhi ve sellem) gençlik döneminde, Đbrahim in(aleyhisselam) dininden uzaklaşmış kavminin din haline getirdiği hiçbir uygulamaya bulaşmamış olması, genç Đslam Davetçileri için yegane örnekliktir. Đslam davetçisi gençler de, bugün toplumumuzda adeta din leştirilen geleneklere ve bid atlere karşı dikkatli olmalı ve istikamet üzere yol almaya çalışmalıdırlar. Şüphe yok ki; davetçinin gençlik döneminde istikamet üzere oluşu, ileride davetinin başarıya ulaşabilmesi için çok önemli bir etkendir. Rasulullah(sallallahu aleyhi ve sellem), daha gençlik dönemlerinde yüksek bir idrake ve üstün bir aklî yetiye sahipti. Kâbe nin onarımı esnasında, Haceru l-esved in yerine konulmasındaki ihtilafa sunduğu çözümü burada hatırlamak yerinde olacaktır. Đslam davetçisinin de, toplum içerisindeki konumu ve bulunduğu toplum içindeki sorunlara getirdiği çözümler, davetinin başarıya ulaşmasına pozitif etki eder. Bu gibi sebeplerle; davetçi kabuğuna çekilip kendi başına yaşamamalı, topluma karışıp toplumun yapısını ve sorunlarını yakından tanımalıdır. Toplumun sorunlarını tanımayan, bu sorunlara gerçekçi çözümler asla sunamaz. Allah(Subhanehu ve Teala), Rasulullah a(sallallahu aleyhi ve sellem) vahyini inzal etmeden birkaç sene önce, Hira mağarasına çıkıp tefekkür ettirmeyi sevdirmişti. Đslam davetçisi de, vaktinin bir bölümünü nefs muhasebesi ve tefekkür için ayırmalıdır. Bu faaliyet için en uygun ve faydası bol vakit, şüphe yok ki gecenin yarısından biraz sonra ki 8 teheccüd vaktidir. Gece ibadetinin önemine binâen Đbrahim b. Edhem(rahimehullah) şöyle demektedir: Bizler gece ibadeti dolayısıyla öyle büyük bir nimet üzereydik ki; eğer Krallar bizim bu nimetimizin fark etmiş olsalardı, onu elimizden almak için bizimle savaşırlardı. 9 Davetçi, kimseden bir karşılık beklememeli ve sadece Allah ı(subhanehu ve Teala) razı etmek amacıyla mücadele etmelidir. Davetinde samimi olmalı, söz ve amelleri arasında uygunluk bulunmalıdır. Bütün ibadetlerde, ibadetten tat almanın tek yolu ihlas tır. Davette de ihlas ve kararlılık ile hareket eden bir davetçi, hikmet ve güzel öğüt ile davet eder ve bu hasletler, karşılacağı zorluklar karşısında, onun için bir zırh mesabesinde olur. Artık böylesi bir davetçi, şakağına silah dayansa da, benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi Allah içindir 10 tavrıyla, davasından vazgeçmez ve ödün vermez. Değerli kardeşler! Yaklaşık son 100 senedir, Đslam ın ikinci gariplik dönemi yaşanıyor. Allah ın(subhanehu ve Teala), diğer dinlere üstün kıldığı Đslam, Müslümanların günahları 8 Bkz: Müzzemmil: 1-3 9 Bkz: el-affânî, Ruhbânu l-leyl, s.370 10 En am: 162 6

sebebiyle mağlub oldu 11 ve Müslümanlar da, nice işkence ve katliamlara maruz bırakıldılar. Đslam ın izzetini ve Müslümanların namus ve şereflerini savunan bir avuç Müslüman kaldı ki, onlara da yine bizzat kendilerine Müslüman diyenler sırt dönüp, terörist sıfatını layık gördüler. Zaten gurbet de bu demekti. Gurbet; Müslümanların sayıca az oldukları zaman meydana gelen bir durumdu. Đşte o zaman iyilikler kötülük, kötülükler iyilik, sünnetler bid at, bid atler sünnet olur, yani öyle kabul edilir. Önceleri kafirlere ve bid at ehline karşı çıkılırken, artık sünnet ehline karşı sert ve azarlayıcı bir tavır takınılmaya başlanır. Çünkü kâfir ve bid atçi, dalâlet ve sapıklık üzerinde birleşilmesini arzu eder. Ancak Allah(Subhanehu ve Teala) da, kıyamet kopuncaya kadar insanların hepsinin dalâlet üzerinde birleşmelerine izin vermez. Müslümanlardan bir grub, kıyamete kadar hak üzere sebat ederler. Kıyamet gününe kadar bu din ayakta kalacak ve Müslümanlardan bir kesim onun için savaşacaktır. Ümmetimden bir grup, Allah ın emrini yerine getirmeye devam edecektir. Onları yalnız bırakanlar veya kendilerine muhalefet edenler, onlara bir zarar veremeyecekler. 12 Seleme b. Nüfeyl el Kindî den(radıyallahu anhu) rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah ın yanında oturuyordum. Bir adam: Ey Allah ın Rasûlü! Đnsanlar atlarını salıverdiler, silahlarını da bıraktılar ve şöyle diyorlar: Cihad yok, harb ağırlıklarını bıraktı deyince Rasûlullah yüzünü o kimseye çevirdi ve şöyle buyurdu: Yalan söylüyorlar asıl savaş şimdi başladı. Ümmetim içinden öyle bir cemaat olacak ki hak yolunda savaşacaklar. Allah da bir kısım insanların kalplerini onlara meylettirecek ve onlar yüzünden diğerlerine rızık verecektir. Kıyamet kopup Allah ın vadi yerine gelinceye kadar bu böylece devam edip gidecektir. Kıyamete kadar atların alınlarında hayır vardır. Rabbim bana vahyederek bildirdi ki çok geçmeden ruhum kabzolunacak. Sizler benim yoluma uyacaksınız, bir kısmınız da bir kısmınızın boynunu vuracak, mü minlerin esas yurdu da Şam olacaktır. 13 Bu ve daha buraya alamadığımız birçok sahih rivayette, Rasulullah(sallallahu aleyhi ve sellem) bir taifenin hak üzere sebat edeceğini ve ayrıca onların kıyamete kadar kıtâl edeceklerini beyan etmektedir. Abdullah Đbnu l-mubarek(v: 181/797), Ali b. el-medînî(v: 234/848), Ahmed b. Hanbel(v: 241/855) ve Buharî(v: 256/869) gibi birçok âlim, bu hadislerde zikri geçen taifenin ashâbu l-hadîs/ehl-i hadîs/ehl-i Sünnet olduğunu ifade etmişlerdir. Ayrıca; bu hadislerde cihad kelimesi yerine kıtâl kelimesinin kullanılması da, ayrıca dikkate şayandır. Zira cihad, hem silahla, hem sözle, hem kalemle yapılabilen bir eylemken; kıtâl daha özel bir manayı ifade eder. Yani; kafir ve münafıklarla kalemiyle ya da sözüyle mücadele edenlere kıtâl ediyor denmez. Ancak; silah ile savaşanlar için kıtâl ediyorlar 11 Mü minlerin emiri Ömer(radıyAllahu anhu) şöyle demişti: Biz düşmanlarımıza, onların günahları sebebiyle galebe çalıyoruz. Şayet biz de onların işledikleri günahları işlersek, onlara nasıl galib geliriz? 12 Bu iki hadis, Đmam Müslim in Sahih inde, Đmâret / Emirlik kitabının 53 no lu bâbından tahric edilmiştir. 13 Nesâî, Sünen, Hayl(Atlar), 1(3505); Dârimî, Sünen, Mukaddime, 3 7

denebilir. Bu; çok önemli ayırıcı bir vasıftır. Bu ve benzeri hadisleri göz önünde bulundurursak; bugün hangi taifenin ya da kimlerin Allah(Subhanehu ve Teala) yolunda kıtâl ettiklerini ve kimlerin de onlara muhalefet edip, onları yardımsız bıraktıklarını ve hak üzere olan ın hangi taraf olduğunu anlamakta bir güçlük çekmeyiz. Evet; hepimiz bu yapının Allah ın(subhanehu ve Teala) izniyle yeniden ayağa kalkacağına ve önceki gibi bütün haşmetini kazanacağına güveniyoruz. Bu husustaki bütün müjdeleyici belirtiler, Đslam ın yeniden sahneye çıkacağına ve iktidara yeniden sahip olacağına işaret etmektedir. Yeryüzünün dört bir tarafında Đslam a karşı cahiliyenin açmış olduğu bütün savaşlara rağmen bu böyledir. Ama Đslam ın bu ikinci gariplik döneminde bu davet görevi, oldukça zor bir görevdir. Bu görev, üstün bir gayrete ve derinliğe nüfuz eden bir basirete ihtiyacı olan bir görevdir. 14 Aralarında Rasulullah ın(sallallahu aleyhi ve sellem) bulunduğu ve üzerlerine vahy indiği halde ilk nesil, Đslam ın ilk garipliğini ortadan kaldırmak amacıyla alışılmışın üstünde bir gayret ortaya koyduklarına göre; bizler, aramızda şahsıyla Rasulullah(sallallahu aleyhi ve sellem) yokken, vahy de ilk nesil gibi adımlarımızı doğrudan yönlendirmiyorken, çabamızın en ileri noktasını harcamaya daha çok muhtacız. 15 Çok yüce, çok büyük, çok şefkatli ve çok halîm olan Allah ın(subhanehu ve Teala) yardımını isteyerek, çabalarımızı bereketlendirmesini, adımlarımızı doğrultmasını ve bu ikinci garipliği ellerimiz ile ortadan kaldırmayı takdir buyurmasını niyaz ediyoruz. و لا ي ص د ن ك ع ن آي ات الل ه ب ع د إ ذ أ نز ل ت إ ل ي ك و اد ع إ لى ر ب ك و لا ت ك ون ن م ن ال م ش ر ك ين { 87 } Allah ın ayetleri sana indirildikten sonra, onlar(ı tatbik etmek)ten sakın seni alıkoymasınlar. (Korkmadan, yılmadan) Rabbine (insanları) davet et. Asla müşriklerden (ve de onlardan yana) olma. 16 (Kasas: 87) Bilal Hattab Ekim / 2013 14 Muhammed Kutub, Nasıl Davet Edelim, s.8 15 Muhammed Kutub, age, s.66 16 Hasan Tahsin Feyizli, Feyzu l-furkan, s.395 8