BAKAN Kemal ORUÇ Sahne 1 (Büroda Düşünceli bir şekilde dolaşan bir adam ve not alan bir kadın ) : Of of! Nedir bu gazetecilerden çektiğim Ne yapsam yaranamıyorum! : (Elinde not defteri ve gazeteler vardır.) Öyle sayın bakanım. Yine bugünkü gazetelerde de bir sürü asılsız haber var sizinle ilgili. : Yapma! Yine mi? Kafayı yiyeceğim artık! Oku bakalım bu sefer ne yazmışlar. : Okuyacağım gazetelerin hepsinde yine ilk sayfada çıkmışsınız sayın bakanım. Birinci gazete: rüşvet verdi : (Sinirli) Yahu ne rüşveti? (Seyirciye açıklama yapar.) Efendim ben normal bir vatandaş gibi davranmaya çalışıyorum. Evet evet! Gerçekten öyle. Bakın anlatayım: Geçen pazar sabahı ayağımda terliklerle hemen bizim villanın öte tarafındaki markete taze kahvaltılık almaya gittim. Alışverişimi yaptım, sıra kasaya para ödemeye geldi. Çıkardım ne kadar tuttuysa kasiyere borcumu ödedim. Hah işte! Gazetelerin rüşvet dediği de bu Yahu tabi ki ödeyeceğim. Neymiş efendim: dediğin para ödemezmiş. Ben boş yere mi para alıyorum bu devletten? Neyse kızım sinirlendim yine. Sen okumaya devam et bakalım, daha neler var? : İkinci gazete: rüşvet aldı : (Sinirli sinirli güler.) Efendim bu rüşvet aldı dedikleri de kasiyerin 1
bana verdiği para üstü. : Üçüncü gazete: ın adamları market bastı : Aaa! Yeter ama! Kendi yaptıklarını benim üstüme yıkmaya çalışıyorlar. Efendim bakın anlatayım bunu da: Şimdi ben marketten çıktıktan sonra kim olduğunu bilmediğim bir takım insanlar marketi basıp Sen nasıl bakan beyden para alırsın diye bir güzel dövmüşler zavallıyı. Yahu ne var bunda onun görevi bu. Sonra da parayı getirip bana vermeye çalıştılar. Tabi ben de yaptım yapacağımı ve almadım parayı. : (Elindeki parayı uzatarak) Şey Sayın bakanım size geri vermem için parayı bana bıraktılar. : İstemem kızım istemem. İhtiyacı olan birisine verirsin. Of of! Kendi paramı bile istediğim gibi kullanamıyorum. Namuslu olmak ne zor işmiş be! Ama hayır ne olursa olsun pes etmeyeceğim. Sonuna kadar direneceğim. : Sayın bakanım bu da son gazetemiz ın Van kedisinin bir gözünün lens olduğu ortaya çıktı : Yo yo hayır! Bu kadarı da fazla. Her şeye laf söyleyebilirler ama benim Minnoşuma kimse laf söyleyemez! (Seyirciye) Efendim anlatayım Minnoş benim geçen sene aldığım kedim. Şimdi bir gün : Şey efendim, affınıza sığınarak size bir şey sormak istiyorum: Deminden beri siz kiminle konuşuyorsunuz? : (Seyircileri göstererek) İnsanlarla Halkımla : İnsanlarla mı? İyi de sayın bakanım orda kimse yok ki? Bu odada siz ve benden başka hiç kimse yok. : Nasıl olmaz canım? İşte, hepsi bize bakıyor. Bak işte hepsi burada! : Efendim ben hiç kimse görmüyorum. Bakıyorum ama büronun 2
duvarından başka hiçbir şey göremiyorum. (Elindeki not defterini bakana verir. Sahnenin önüne gider ve duvar varmış gibi boşluğa vurur.) Yok efendim bakın duvar bu. : (Sinirlenir.) Sen bakmayı bilmiyorsun! : (Çekingen) Haklısınız efendim. Öyle ya, bakan sizsiniz. : (Seyircilere) Görüyorsunuz ya efendim. Sistem halkı görmezden gelmek üzerine ayarlanmış. Neyse biz işimize bakalım. : Bakalım efendim. : Nerede kalmıştık? : Nerede kalmıştık? : Ne bileyim not defteri tutan sensin. : Şu an siz tutuyorsunuz efendim. : (Elindeki not defterini fark eder.) Aman ne komik! : Özür dilerim, sayın bakanım. : Kaça kadar sayayım? : Pardon? Anlayamadım. : Sayın, bakanım dedin ya. (Güler.) : Aman efendim çok şakacısınız. : Neyse biz işimize bakalım. Bu kadar insanın önünde şimdi ayıp oluyor. Sonra Koskoca bakan espri yapıyor derler. Ne var canım bunda? Ben de insan değil miyim? : Efendim sorununuza bir çare bulmamız gerekiyor. : Bir sorun mu var? Sor o zaman. (Kendi kendine güler.) Bak işte yaptım yine. İsteyince yapıyorum hani. Hem canım ne zamandan beri espri yapmak sorun oldu? : Hayır efendim. Ben gazetelerin yazdıklarından bahsediyordum. : (Birden kendine gelir.) Ha evet doğru, şu büyük sorun... Ne yapsak da 3
kurtulsak şu sorundan? : Ne yapsak da kurtulsak şu sorundan? : Onu ben sordum sen başka bir şey sor. Kahretsin! Bak işte yine yaptım. (Gülerler. O sırada içeri elinde gazetelerle başka biri girer.) : Sayın bakanım : Kaça kadar? : Efendim? Anlamadım. ( ve bakan gülerler.) : Neyse şimdi uzun hikaye. Söyle bakalım ne oldu? : Efendim diğer gazeteleriniz. : Yine mi? Oku bakalım birini. Neler yazıyor? : Aşk ve cinsellik falınız Burcunuz neydi efendim? : Oğlak. Kızım delirtme beni! Ne burcu? : Ne aşk falı ne cinselliği? (Seyircileri göstererek) Bu kadar insanın önünde konuşulacak konular mı bunlar? : (ın duymayacağı şekilde) Abla ne insanı be? Ben kimseyi görmüyorum orada. Delilendin mi ne? : Nasıl görmezsin! Bak işte hepsi orda. : Bakıyorum, bakıyorum ama kimsecikleri göremiyorum. : (Sinirlenerek) Bakmayı bilmiyorsun sen! : (Çekingen) Doğrusunuz hanımefendi. Ben ne anlarım bakmaktan. 4
Hem bakanın sekreteri olan sizsiniz. Ondan bir şeyler kapmışsınızdır. : Hah şunu bileydin. : Ya abla bir şey soracağım. (ı göstererek) Bu ne bakanı? (O sırada bakanın cep telefonu çalar ve konuşmaya başlar.) : Efendim? Ooo! Siz miydiniz? : Buldum abla, buldum. Bu, telefona bakan. ( ve kadın birlikte gülerler.) : Bak Hafize, seni tanırım iyisin hoşsun ama seni buraya işe sokan benim. Eğer bu söylediklerini birisi duyarsa ikimizi de kapının önüne koyarlar. : Anladım. Ondan sonraki görevimize paspas olarak devam ederiz değil mi? Aman koysunlar be abla. Zaten alıştık biz bunun gibi adamların ayağının altında ezilmeye. : Yok yok bu sefer öyle değil. Bu bakan gerçekten çok iyi ve namuslu biri. : Çok durmaz o zaman bu makamda. : Neyse bunlar bizi ilgilendirmez. Yani demek istediğim; öyle, insanları ezecek bir adam değil. : O zaman biz paspas olduğumuzda gelir yanımıza (Melün melün bakar) böyle bakar. : Niye ki? : ya 5
(İkisi birden güler.) : Ne kaynatıyorsunuz siz orda? : Paspas : Şey yani by pass diyecekti. Babası by pass yaptırmış da : Geçmiş olsun. Yapabileceğimiz bir şey olursa çekinmeden söyle. : Yok yok teşekkür ederim. Sağ olsun doktorlar iyi bakıyorlar. Siz işinize bakın.(melün melün bakar.) : Haklısın. Devam et bakalım ne yazıyor gazetenin manşetinde. : Ünlü büyücü her derde deva. Ana! Bu büyücü gerçekten her derde deva buluyormuş. Ben de gitmeyi düşünüyorum. Bizim herif gene içmeye başladı kör olasıca. İyicene büyü yapıyormuş. Anam da öyle derdi zaten hep Büyü, yaparsın. ve : (Birbirlerine bakarak) Buldum galiba. : Buldunuz efendim. : (Dışarı çıkarken) Ben hemen çıkıyorum. : Ya abla bir şey soracağım. Bu duvarda gerçekten insanlar mı var? : Saçmalama Hafize, ne insanı? : Ben de onu diyorum ya abla. Ne insanı? Duvar bu be! (Işık kapanır.) Sahne 2 (Karanlık, mağaraya benzer bir yer, yaşlı büyücü büyük bir kazanın içinde bir şeylere bakmaktadır.) : Ulamaya hutara vitara koman tosa humaaaa! Tuka vole ofsaytus ole! Vur ulan be! O gol kaçar mı be! Bunun için mi milyon dolarlar 6
veriyorlar size! Hah tamam al topu, geç onu (Heyecanla ayağa kalkıp kendi oynuyormuş gibi hareketler yapar. Bu sırada bakan içeri girer ve onu izlemeye başlar.) Bir çalım, bir çalım daha! Vur ulan be vu Gooooollll! (Sevinç çığlıkları atarken birden bakanı fark eder ve kendine gelir.) : Çak! Fener mi attı? : (Kazanın içine bakarak) Humalaya hara hutar humbulleydu hap hup! Ugamaya hola tumasu goya gurken :! Hey! : Tumasu hupa maya! : (Bağırarak) Hey! : Ne bağırıyorsun bağırsakları sökülmüş kurbağa gibi? Görmüyor musun? Büyü yapıyorum. : Tamam canım sinirlenme. Ben sadece : Tukama toya hula muha aaaaa! Konsantrasyonum bozuluyor ama! Ne bakıp duruyorsun be? : Şey Ben bakanım. Görevim bu. : Doğru. Memlekette onca olay oluyor ancak bakıyorsunuz. : Şey Neyse geçelim bu tatsız mevzuları da işimize bakalım biz. Hem ne büyüsü yapıyorsun sen? : Dünyanın kaderine bakıyorum. : (Önce şaşırır, sonra güler.) Dünyanın kaderine mi? Peki, sana bir soru: Dünyanın sahibi kim olacak? : Dünyanın sahibi bizim ülkemiz olacak. (Korkunç bir kahkaha atar.) : (Şaşırır.) Ne? Nasıl yani? Bizim ülkemiz mi? : Evet. Yanlış duymadın. Dünyanın sahibi bizim ülkemiz olacak. : (Güler.) Sen rüya görüyorsun. Nasıl olacak bu iş? 7
: Gün gelecek bütün dünya devletleri uzaya çıkma başarısını gösterecek ve dünya bizim ülkemize kalacak. (Kahkaha atar.) : (Bozulmuş) Aman ne komik! : Ve sen görevini en çok o zaman yapacaksın: Bakakalacaksın. (Kahkaha atar. Birden öksürmeye başlar.) : Neyse! Ne dersen de sana kızmayacağım. Sana işim düştü çünkü. Buraya neden geldim biliyor musun? : Medya! : Evet medya! Bir türlü peşimi bırakmıyorlar. : İyi bakamıyorsun demek ki onlara. : Bana bak cadı! Bırak dalga geçmeyi de işine bak. Eğer bu sorunuma çare bulamazsan seni bu ülkeden sürdürürüm! (Bu sırada bakan duvara doğru gitmektedir.) : (Birden kalkarak) Dikkat et bakan! Çarpılacaksın! : Vaayy! Karşı tehdit ha! (Duvara dokununca elektrik çarpar.) Aaaaa! : Ne tehdidi be? Duvarda açık elektrik teli vardı. Onu söyleyecektim. (Kahkaha atar.) : Elektrik teli mi? Aman ne iyi! Hem ne gülüp duruyorsun sen? : (Elini giysisinin içine sokar ve bir tüy çıkarır.) Seni bu medya kabusundan kurtaracak bir çözüm yolu biliyorum. Yeni bir büyü : Hiç bekleme o zaman yapmak için. : Sana öyle bir yetenek vereceğim ki : Yaşa be! ( nun sırtına dokunur ve çarpılır.) ( korkunç bir kahkaha atar ama öksürükle biter.) 8
Sahne 3 (Büroda ) : Nasıldı efendim yla randevunuz? : Çok iyiydi, çok çarpıcı bir kadın. Artık kurtuluyorum. Bu olaydan sonra artık bana tek bir kötülük yapamayacaklar. Herkesin ağzı bir karış açık kalacak. Herkes bana hayran olacak. : İnşallah efendim İnşallah. : Hemen bütün medya mensuplarına haber ver. Pazar günü iskelenin girişinde hazır bulunsunlar. Onlara çok büyük bir sürprizim olacak. : Sürpriz? Peki efendim. Nasıl isterseniz. Peki ne diyeyim onlara? : denizin üstünden yürüyerek geçecek dersin. Sahne 4 (İskele önü Kalabalık Karmakarışık konuşmalar ) : Arkadaşlar! Öncelikle geldiğiniz için çok teşekkür ederim. Lafı fazla uzatmak İstemiyorum. Hemen işimi yapıp gideceğim. Kızım sen beni Eminönü iskelesinde bekle. (Kalabalıktan konuşmalar duyulur. kürsüden aşağıya iner. Denizin üzerinde yürümeye başlar. Flaşlar patlar ve bir uğultu kopar. Herkes deliler gibi alkışlar.) (Büroda ) Sahne 5 : İşte hepsi bu kadar! Dün yaptığım şeyden sonra beni başbakan bile yaparlar. 9
: Efendim müthiştiniz! : bey buyurun yeni gazeteler. Bütün gazetelerin başlıkları aynı. : Ver şunları hemen! ( gazetelerden birini heyecanla alır. İlk sayfayı açar ve okur. Sonra kalbini tutarak yere düşer.) : (Ağıt yakar.) bey, bakan bey, siz gittiniz şimdi bize kim bakacak? : bey! bey! ( gazeteyi alır ve sesli okur.) BAKAN YÜZME BİLMİYOR! Not: Bu oyunu amatör tiyatrolar ve okul tiyatroları herhangi bir telif ücreti ödemeden sahneleyebilir. Sadece sahneleyecek olan tiyatroların, yazara sahneleme isteğini ve sahneleme tarihini bildirmesi yeterlidir. İletişim bilgileri: www.kemaloruc.net kemal.oruc@yahoo.com 10
Yazar Hakkında: Sahneden Destek Kampanyaları nı gerçekleştiren Drama Kumpanya nın kurucusu ve sanat yönetmenidir. Aynı zamanda Tiyatro Eğitim Derneği'nin Başkanlığı'nı yapmaktadır. Adana Şehir Tiyatrosu nda aldığı tiyatro eğitiminin ardından Marmara Üniversitesi nde Drama ve Okul Tiyatrosu teziyle pedagojik formasyon almış ve Oluşum Drama Enstitüsü nde Oyunculuk Eğitiminde Yaratıcı Drama teziyle Drama Eğitmenliği Programı nı tamamlamıştır. Onlarca tiyatro temelli sosyal projenin koordinatörlüğünü yapmıştır. On beş yıl içinde görev aldığı yaklaşık elli oyunun otuzunda yönetmenlik yapmıştır. Halen kendi tiyatrosunda oyuncu adaylarına ve Özel Evrim Okulları'nda miniklere drama/tiyatro eğitimi vermekte ve oyun yönetmektedir. Yazdığı kısa oyunlar Türkiye, Almanya, Hollanda, İngiltere, Kıbrıs ve Belçika da yüzün üzerinde topluluk tarafından sahnelenmiştir. 11