2008, Tudem Cumhuriyet Bulvarý No: 302/ Alsancak - ÝZMÝR metin haklarý Theresa Breslin 2006

Benzer belgeler
YAZARIN NOTU Rönesans İtalyası

Akıllıca. İyi değerlendirilmiş zaman diye buna denir.

2015, Tudem Eğitim Hizmetleri San. Tic. A. Ş. 1476/1 Sok. No:10/51 Alsancak-Konak/İZMİR

2015, Tudem Eğitim Hizmetleri San. Tic. A.Ş. 1476/1 Sok. No:10/51 Alsancak-Konak/İZMİR

2009, Tudem Cumhuriyet Bulvarý No: 302/ Alsancak - ÝZMÝR Yazar: Cihan Demirci Resimleyen: Cihan Demirci

PEH! Bu kitapta. üzerinde kelime var. Bu gerçekten de çok fazla. Eğer şanslıysan birileri sana bu kitabı okuyabilir.

BU KİTABIN ŞAŞIRTICI AYRILDI BAZI SAYFALARI SENİN. Özel Not YETENEKLERİNE. Resim, karalamaca, bulmacalar vs. Etkileyici. Bak! Tek elle tutuyorum.

2010, Tudem Eğitim Hizmetleri San. Tic. A.Ş. 1476/1 Sok. No:10/51 Alsancak-Konak/İZMİR

Can ile Zortan ın Maceraları-2. Yıldıray Karakiya. Resimleyen: Gökçe Yavas Önal

AYLA ÇINAROĞLU MİĞFER

kanaryamın öyküsü Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan

2

Belki bir gözlüğe, birazcık ışığa, atıştıracak bir şeylere, bir bardak gazoza ya da kitaptakileri sana okuyacak birilerine ihtiyacın olabilir.

2014, Tudem Eğitim Hizmetleri San. Tic. A. Ş. 1476/1 Sk. No: 10/51 Alsancak-Konak/ÝZMÝR

7. SINIF MATEMATIK KAZANIM ODAKLI SORU BANKASI

6. SINIF MATEMATIK KAZANIM ODAKLI SORU BANKASI

AYLA ÇINAROĞLU KİM DEMİŞ NİYE DEMİŞ

Babamın Sihirli Küresi AYTÜL AKAL

AYLA ÇINAROĞLU HOŞ GELDİN ESİN PERİSİ

Bir bakısta. lı sorular merakı körükler, araştırmaya yöneltir. Haftada 5, dönemde 80 ev çalışması. Her gün, evde, sadece 30 dakika.

Gemma Malley. Tudem Yayın Grubundan Çıkan Kitapları: Bildirge (roman) Direniş (roman) Miras (roman) Geri Gelenler (roman)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Julio Cortázar Brüksel, Paris, 1984

2016 Tudem Edebiyat Ödülleri Öykü Yarýþmasý Mansiyon Ödülü

Bay Çiklet. Gizli Sığınak

SÜPER ÇOCUKLAR-3 KOKU DELİSİ

Nastasia Rugani Resimleyen Charline Collette. Böcek Tamircisi

5. SINIF MATEMATIK KAZANIM ODAKLI SORU BANKASI

Kırmızı Şemsiye. Şiirler: Mavisel Yener. Öyküler: Aytül Akal. Resimler: Saadet Ceylan. Resimler: Ayda Kantar

Her gun. yeni bir. macera

BÖCEK ORKESTRASININ MUHTEŞEM SINIFI

STRES YÖNETİMİ DURUŞLAR VE GEVŞEME YÖNTEMLERİ

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba.


Numan İstanbul. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır:

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

AYLA ÇINAROĞLU. Mavi Boya

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Bir$kere$güneşi$görmüş$ olan$düşmez$dara$

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

MİRKET NİNELER. Parti Veriyor

Ilgaz (14 Şubat 2010) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr)

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

2014, Tudem Eğitim Hizmetleri San. Tic. A. Ş. 1476/1 Sk. No: 10/51 Alsancak-Konak/ÝZMÝR

Eğitim Öğretim Yılı OKUL ÖNCESİ ŞEKERLİK EĞİTİM SETİ YARIM GÜNLÜK PLAN ÇİZELGESİ

ÖZEL GÜNLER. Doğum günü/kadınlar günü/anneler günü/babalar günü/sevgililer günü/ Öğretmenler günü

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi 2018 ARALIK AYI EĞİTİM BÜLTENİ

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Yeşu Yetkiyi Alıyor

Belmin Dumlu SAVAŞKAN,

EKSTRALAR. Scott Westerfeld

KiBELE NiN GOLGESiNDE

JULIUS SU YÜZÜNE ÇIKIYOR

Herkese Bangkok tan merhabalar,

Orhan benim için şarkı yazardı

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Irmaktan Gelen Prens

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Irmaktan Gelen Prens

Selin A.: Yağmur yağdığında neden gökkuşağı çıkar? Gülsu Naz Ş.: Neden sonbaharda yapraklar çok dökülür? Emre T.: Yapraklar neden sararır?

YALÇIN ÖZDOĞAN. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Kuşların Gizemli Yolculuğu -Göç!

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

Erotik Şiirler Atlasım. Serkan Engin. (Derleme)

MATEMATİK ÖYKÜLERİ BİLGİÇ İLE SAYGIÇ NEŞELİ

Bir Açık Kaynak Masalı Bölüm 1: Kasabanın Dışında Bir Meyve Ağacı

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

LanguageCert AÜ TÖMER C2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1

Değişen Değerlerimiz. Çizim: Nat Wibberley

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Hezekiel: Görümler Adamı

2018, Tudem Eğitim Hizmetleri San. Tic. A.Ş. 1476/1 Sok. No:10/51 Alsancak-Konak/İZMİR

Cornelia, şarkı söylemek isteyen kaz

DEĞERLER EĞİTİMİ SINIF İÇİ ETKİNLİK PLANI MAYIS-HAZİRAN AYI İŞLENEN DEĞER: AİLEMİZİ ARKADAŞLARIMIZI VE HAYVANLARI SEVMEK ARKADAŞ SEVGİSİ DOSTLUK

Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban. Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen. Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez. Senaryo: Sadık Şendil

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... 7 TUVALET EĞİTİMİNİN HANDİKAPLARI TUVALET İLETİŞİMİ N 1K (UYGULAMALI TUVALET İLETİŞİMİ)... 29

Fiziki Özellikleri. Coğrafi Konumu Yer Şekilleri İklimi

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

EĞİTİM SEVGİYLE BAŞLAR...

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. İlk Paskalya

Yeni Öğretim Programına Uygun. Kısa Bilgi Bol Alıştırma Çözümlü Sorular Yıldızlı Sorular

MELİKE UZUN Soğuk ve Temiz

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

5. Et et içinde, et fit içinde Dünya dümeni, onun içinde.

Transkript:

THERESA BRESLIN

2008, Tudem Cumhuriyet Bulvarý No: 302/501 35220 Alsancak - ÝZMÝR metin haklarý Theresa Breslin 2006 Ýlk basým 2006 yýlýnda, İngiltere de The Medici Seal adý ile Random House Children s Books un bir markası olan Doubleday tarafýndan gerçekleþtirilmiþtir. Yazar: Theresa Breslin Türkçeleþtiren: Arif Cem Ünver Kapak Tasarımı: Deniz Alaylı Yayýn Yönetmeni: Ýlke Aykanat Çam Editör: Gökçe Mine Olgun Dizgi - Grafik: Tudem Baský: Ertem Matbaa 0 312 284 18 14 Birinci Basým: Kasım 2009 (3000 adet) ISBN: 978-9944 - 69-310 - 3 Tüm haklarý saklýdýr. Bu yayýnýn hiçbir bölümü, telif hakký sahibinin önceden yazýlý izni olmaksýzýn tekrar üretilemez, bir eriþim sisteminde tutulamaz, herhangi bir biçimde elektronik, mekanik, fotokopi, kayýt ya da diðer yollarla iletilemez. www.tudem.com

THERESA BRESLIN

Laura için

YAZARIN NOTU Rönesans İtalyası Rönesans Dönemi nde İtalya, tek bir ülke değildi. Farklı bölgelerinde çeşitli şehir devletleri bulunan bu yarımadanın güneyinde Napoli Krallığı yer alıyordu. Hem Fransa hem de İspanya, bu krallık üzerinde hak iddia ettikleri için, İtalyan toprakları bu iki ülke ordusunun işgali altındaydı. İtalya nın kuzey sınırındaki güçlü Venedik Cumhuriyeti de yeni fetih arayışları içerisindeydi. Romagna yı da kapsayan merkezi bir bölge üzerinde yetke sahibi olan Papa, sadece ruhani değil dünyevi konularda da söz sahibiydi. İtalyan şehir devletlerinde hâkimiyet, varlıklı ve nüfuzlu ailelerin elindeydi; bunların önde gelenlerinden biri de Floransalı Medici ailesiydi. Medici himayesi, özellikle Muhteşem Lorenzo nun sanatçılara olan katkısıyla kültür ve sanat çağını destekledi. Ancak 1494 te, yani Lorenzo öldükten yalnızca birkaç yıl sonra, Medici ailesi Floransa dan sürüldü.

İSVİÇRE Milano Pavia Kestra FRANSA Po Neh Castel Bart Av K

VENEDİK ŞEHİR DEVLETİ ri Ferrara Perela a Bolonya erno İmola Ravenna Melte Cesena Floransa Urbino Senigallia Perugia Tiber Nehri Roma NAPOLİ KRALLIĞI

BİRİNCİ KISIM CİNAYET İtalya, Romagna da, 1502 yazı

Birinci Bölüm İlk darbeyi başımın yan tarafına aldım. Sendeliyor, neredeyse yere düşecek gibi oluyorum. Sandino, ayaklarının dibinde yatan ölü adamın üzerine basarak ilerliyor. Az önce o adamı öldürüşünü izledim. Şimdi de benim canıma kastediyor. Geriye doğru tökezliyorum. Sopasını çıkarıyor, hızlıca karnıma vuruyor. İki büklüm bir halde, kayalıklara tırmanıp ondan uzaklaşmaya çalışıyorum. Kızgınlıkla homurdanarak beni takip ediyor. Çaresizce etrafıma bakınıyorum. Arkamda ve altımda, olanca taşkınlığıyla akan nehirden başka bir şey yok. Sandino sırıtıyor. Kaçacak yerin yok, çocuk. Kolunu kaldırıyor. Sopasını bir kez daha savuruyor. Bir sonraki darbesinden kaçmak için kafamı hızla geri çekiyorum. Islak yüzeyde ayağım kayıyor. Sandino lanet okuyor. Düşüyorum. Soğuk suyun verdiği ani şok.

10 Ve nehir beni içine alıyor. Akıntı bedenimi hırpalıyor, giysilerimden yakalıyor, bacaklarımdan çekiştiriyor. Fazlaca su yutmama rağmen başımı su üstünde tutup yüzmeye çalışıyorum. Akıntı beni açgözlü pençesine almış biçimde sürüklerken çırpınışlarım hiçbir işe yaramıyor. Ne yapıp edip nehrin kenarına ulaşmaya çalışmalıyım. Başka çarem yok. Ama gücüm tükeniyor. Başımı yukarıda tutamıyorum. Sonra, duyduğum ses beni dehşete düşürüyor. Bu bir çağlayan. Ses giderek yükselirken su da hızlanıyor. Ölümle aramda saniyeler var. Son bir çaba ile kollarımı havaya kaldırıp yardım çığlıkları atıyorum. Çağlayandan aşağıya düşüyor, azgın ve köpüklü suya çakılıyorum. Gürültüyle çalkalanan su kütlesi, beni ezerek dibe itiyor. Bir girdaba yakalanmış durumdayım ve bu ölümcül gücün elinden kurtulamıyorum. Yüzüm yukarıda, ağzım olabildiğince açık, umutsuzca nefes almaya çalışıyorum. Yukarıdan akan su görüşümü engelliyor. Darmadağınık bir gökkuşağı. Ötesinde ise ışık ve hayat. Gözlerim beynimde gürüldüyor. Şimdi kendimi çok yüksek bir yerden görür gibiyim. Sanki aklım vücudumu başka bir boyuttan seyrediyor. Bu dünyadan kopup başka bir yere gitmiş gibi aşağıya bakıyorum ve on yaşındaki bir oğlanın çırpına çırpına ölüşünü izliyorum. Çırpınma. Nefes alma. Artık hiçbiri yok. Parçalara ayrılmış bir ışık ve zifiri karanlık.

İkinci Bölüm İki el başımı kavrıyor. Hiçbir şey görmüyor, hiçbir ses duymuyorum. Burun deliklerimden hiçbir koku girmiyor. Ama dokunuşları hissediyorum. Çenemin altını ve alnımı sıkıca tutan uzun parmaklar Ağzımın üzerine kapanan bir ağız, çok usulca Dudaklarımı dudaklarıyla örtüyor. Bütünüyle. Nefesiyle bana hayat öpücüğü veriyor. Göz kapaklarım açılıyor. Beni küçümseyen bir erkek yüzü. Adım Leonardo da Vinci, diyor adam. Yoldaşlarım seni nehirden çıkardı. Beni pelerinle kat kat sarıyor. Gözümü kırpıyorum. Gökyüzünün o soğuk, acı veren mavisi gözlerimi yakıyor. Adın ne? diye soruyor adam. Matteo, diye fısıldıyorum. Matteo. Sesi her hecenin etrafında kıvrılıyor. Güzel bir isim.

12 Yüz hatları bulanıklaşıyor. Öksürüyor, su ve kan kusuyorum. Öleceğim, diyerek ağlamaya başlıyorum. Eliyle yanaklarımı siliyor. Hayır, diyor. Yaşayacaksın, Matteo.

Üçüncü Bölüm Bana Matteo diyor. Çünkü o beni çağlayanın altından kurtardığında, yarı boğulmuş durumda olmama rağmen, gerçek ismimi söylemeyecek kadar zihnim açıktı ve ağzıma gelen ilk isim Matteo olmuştu. O andan sonra ona, hakkımda anlattığım hemen her şey tıpkı bu isim gibi, yalandı. Kurtarıldığım gün, beni kurutabilmek için iki yoldaşıyla birlikte çağlayanın yanında küçük bir kamp ateşi yaktılar. O yerden mümkün olduğunca uzaklaşmayı tercih ederdim; ama seçme şansım yoktu. Başım Sandino nun darbesiyle çatlamıştı ve bırakın yürümeyi, ayakta bile duramıyordum. Beni kürklü pelerine sardılar ve yaktıkları ateşin yanına yatırdılar. Yazın sonlarıydı. Hava pek soğuk değildi ama günler kısalıyor, güneş giderek etkisini yitiriyordu. Zingaro? Yoldaşlarından daha kilolu olanı ateşe çalı çırpı atarken, onların dilinde çingene anlamına gelen bu kelimeyi söyledi.

14 Leonardo adındaki adam bana doğru bakarken gözlerimi kapadım: Onlara benziyor ama belki de Pelerininin üzerinde yatmakta olduğum üçüncü adam başını iki yana salladı. Güneye göç eden gruptan olabilir. Göçebelerin Milano ya girmesi artık yasak; her çeşit hırsızlık ve düzenbazlıkla suçlanıyorlar. Şişko adam, Bolonya da bir çingene kampı var, dedi. Buraya fazla uzak değil. Bunu duyunca gerildim. Bolonya, halkımın bu kışı geçirmek için yerleşeceği yerdi. Eğer bu adamlar çingene olduğumu anlarlarsa beni onlara götürmeye karar verebilirlerdi. Bu durumda da tanınır, içtenlikle karşılanır ve aralarına kabul edilirdim. Ama Bolonya ya gitmek istemiyordum. Sandino adlı caninin, yaşıyor olmam ihtimalini göz önünde bulundurması durumunda ilk bakacağı yerlerden biriydi orası. Hatta oraya sığınabileceğimi düşünüp şimdiden birini yollamış bile olabilirdi. Gidecek başka bir yerim olmadığını sanacak, ortaya çıktığım anda beni yakalayıp ona, liderlerine götürmeleri için aşağılık adamlarından bazılarını görevlendirecekti. Sandino nun o iri sopasıyla vurduğu ve nehre düşüp sürüklenmeme yol açan darbeyi hatırlayınca titredim. Hava üfleyerek ciğerlerimdeki suyu çıkarmış olan Leonardo, Ufak tefek bir oğlan bu, ama bu durum, yeterince iyi beslenememiş olmasından kaynaklanıyor olabilir, dedi. Birazdan, uyanıp bize anlatacaklarını dinleyince, yasaklılardan biri olup olmadığını anlarız.

15 İşte o an, onlara kökenimi söylememem gerektiğini anladım. Boğulmak üzere olan bir çocuğa karşı şefkat göstermiş olabilirlerdi ama ırkıma karşı önyargılıydılar. Göçebeler pek çok ülkede bilinirler. Usta nalbantlığımız, sepet örme ve metal ustalığı işlerindeki becerimiz ve geleceği okuma yeteneğimiz meşhurdur. Bu son saydığım yetenek biraz kuşkulu da olsa, para karşılığı bir insanın yazgısının okunması istendiğinde, bir çingene de herkes kadar o kişiyi gelecekte nelerin beklediği konusunda doğru tahminlerde bulunabilir. Büyükannem bu işi çok iyi yapıyordu. Hoşsohbet olduğu için, onunla konuşan herkes kısa bir süre sonra ona düşündüğünden çok daha fazlasını anlattığını fark ediyordu. O da tıpkı bir terzinin müşterisine uygun elbise dikmesi gibi, karşısındakinin durumuna uygun tavsiyeler veriyordu. Zaten büyükannem gerçek bir şifacıydı. Bedenin ve ruhun hastalıklarından anlıyordu. İnsanları genellikle karşılıksız aşk, yalnızlık ve yaşlanma korkusu gibi insana has acılar hasta ediyordu. Derdine derman arayan birçok kişi ona geliyordu. Kişiyi hasta eden şeyi mistik sezgileriyle değil, gökyüzüne bakarak hava tahmini yapmak veya ağaçları inceleyip mevsimleri söylemek kadar basit gözlemler yoluyla buluyordu. İnsanın yalnızca dikkatli bakması ve gördüklerini yorumlaması yeterliydi. Gözlerinin akı hafifçe sararmış biri, ciğerinden ya da böbreğinden rahatsız demekti ve kanının temizlenmesi için maydanoz çayına ihtiyacı vardı. Uykusuzluk ve iç

16 sıkıntısından şikayetçi olanlara rahatlamaları için papatya, sakinleştirici olarak ise sütlü salata suyu öneriyordu. Bir kadının kısır olup olmadığını, boynunun durumuna bakarak anlayabiliyordu. Oradaki derinin kuruması ya da kırışıp kat kat olması boş bir rahme işaret ediyordu. Gelen kadın, o daha hiçbir şey söylemeden ne istediğini bilen büyükanneme korkuyla karışık bir hayranlık duyar, rahim yollarını açmak için sedefotu iksiri bir elinde, ardıç yemişinden yapılan bir iksir diğer elinde yeni umutlarla evine giderdi. Gelen genç kızlar ise genellikle gerçek aşklarının kim olduğunu öğrenmenin bir yolunu arıyorlardı. Onlar da yastıklarının altına koymaları için civanperçemi sapları ve uyumadan önce söylemeleri için de birkaç kelimeyle ayrılırdı: Bir ot biter Venüs ün ayaklarının dibinde, Gerçek adı Civanperçemi, İzin ver bu gece göreyim rüyamda, Gerçek aşkımı, sevgilimi. Büyükannem bütün bunları ve doğanın diğer birçok sırrını biliyordu. Öleceği zamanı da bilmişti. Bu, geleceği görme gücüne sahip olduğundan değildi. Daha çok, kalbin nasıl atması gerektiğini bilmesi ve kendi kalbinin giderek zayıfladığının farkına varması sayesinde olmuştu.

17 Bu tür kehanetlerin sihirle alâkâları yoktur ve Tanrı vergisi değildirler; tabii aptal olmamayı Tanrı vergisi saymazsak. Ama böyle bir yetenek başka insanlarda kıskançlık yarattığından, bir yerde çok fazla kalamıyorduk. Kasaba loncaları ve diğer tüccarlar rekabetten hoşlanmıyorlardı. Ve bizlere karşı öyle bir önyargı vardı ki herhangi bir sebepten dolayı hüküm giymediğimiz, hatta suçlanmadığımız halde bazen sadece çingene olmak, ölüm demekti. İşte bu yüzden yalan söylemeye karar vermiştim. Kurtarıcılarımı yarı kapalı göz kapaklarımın arasından seyrederken, onlara anlatacak bir hikâye hazırlamaya başladım. Paralı asker olmadıkları belliydi çünkü silah taşımıyorlardı. Atları kaliteliydi ve hızlı gitmekten çok, uzun mesafe kat etmeye yarayacak, göstermelik olmayan dayanıklı bacaklara sahiptiler. Eyerlerine iliştirilmiş av aletleri yoktu; yiyecekleri ise basit şeylerdi: peynir, ekmek, meyve ve şarap. Gündüzleri seyahat edip geceleri dinlendikleri sonucunu çıkarmıştım. Seyahat etmelerinin sebebini bulmaya çalıştım. Ağzına kadar dolu heybelerinin içinde mal veya giyecek değil, kitaplar ve kâğıtlar vardı. Gelgelelim bu insanlar tüccar değildiler ve aralarında pek de rütbe ya da sınıf ayrımı yoktu. Birbirlerinin yanında rahat davranıyorlar; ama her zaman son kararları, benim adımı son derece dikkatli telaffuz etmiş olan Leonardo da Vinci adlı adama bırakıyorlardı. Ona daha en başından beri Maestro diye hitap etmeye başlamıştım. Daha sonraları yol arkadaşlarından biri daha

18 yüksek statü belirten Messer kelimesini kullanmam konusunda beni uyardığında o araya girerek, Bana Maestro demek bu delikanlının hoşuna gidiyorsa bırakın desin, dedi. Benim için o hep, Maestro olmuştur.