FIKIH USULÜ. Doç. Dr. Osman ŞAHİN

Benzer belgeler
İsimleri okumaya başlarken- و ب س ي د ن ا - eklenmesi ve sonunda ع ن ه ر ض ي okunması en doğrusu.

Değerli Kardeşim, Kur an ve Sünnet İslam dininin iki temel kaynağıdır. Rabbimiz in buyruklarını ve Efendimiz (s.a.v.) in mübarek sünnetini bilmek tüm

(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. (Fâtiha, 1/5)

Öğretim İlke ve Yöntemleri 1

HADİS II DERSİ EZBER HADİSLER

İmam Tirmizi nin. Sıfatlar Hususundaki Mezhebi

Allah, ancak samimiyetle ve kendi rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder. (Nesâî, Cihâd, 24)

Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuk Usulü II

5. Ünite 1, sayfa 17, son satır

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuk Usulü II

İman; Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe iman etmendir. Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır.

(Tanımı ve Dayanağı)

Onlardan bazıları. İhtilaf ettiler. Diri-yaşayan. Yüce. Sen görüyorsun ت ر dostlar. ..e uğradı

KURAN DA TEKRARLANAN AYETLER

Bayram hutbesi nasıl okunur? - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

40 HADİS YARIŞMASI DİKKAT 47'DEN 55'E KADAR Kİ HADİSLERİN ARAPÇA METİNLERİ DÜZELTİLMİŞTİR. SINIFI 5-6,7-8 1-) 9-10,11-12 SINIFI 5-6,7-8 2-) 9-10

(40 Hadis-7) SEÇME KIRK HADİS

تلقني أصول العقيدة العامة

Kur an ın, şerî meseleleri ders verirken aynı anda tevhid dersi vermesi hakkında izahta bulunabilir misiniz?

Bir kişinin kalbinde iman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hıyanet ile emanet bir arada bulunmaz. (İbn Hanbel, II, 349)

الصيام برؤية واحدة اسم املؤلف حممد بن صالح العثيمني

Damla Yayın Nu: Editör Mehmet DO RU. Dil Uzman lyas DİRİN. Görsel Tasar m Uzman Cem ÇERİ. Program Gelifltirme Uzman Yusuf SARIGÜNEY

DUALAR DUANIN ÖNEMİ Dua

Kur'an'da Kadının Örtüsü Meselesi - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

1- EBEVEYNLERİN ÇOCUKLAR ÜZERINDEKİ HAKLARI

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

CENAB-I HAKK IN O NA İTAATİ KENDİNE İTAAT KABUL ETTİĞİ ZAT A SALÂT VE SELAM

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

Allah Teâlâ ya hamd eder, Hz. Muhammed (Sallalahu Aleyhi ve Sellem) e, âl ve ashabına selam ederiz.

REHBERLİK VE İLETİŞİM 1

Question. Neden Hz İsa Ruhullah (Allah ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah ın kendi ruhundan. Peygamberi Âdem e üflemesinin manası nedir?

SAHABE NİN ÖNDERİ HZ. EBU BEKİR

BİRKAÇ AYETİN TEFSİRİ

Tedbir, Tevekkül Ve Kader Anlayışımız Gönderen Kadir Hatipoglu - Ağustos :14:51

األصل الجامع لعبادة هللا وحده

2 İSLAM BARIŞ VE EMAN DİNİDİR 1

(Dersini sabah namazından sonra yapmanı tavsiye etmekle birlikte, sana uygun olan en münasip bir vakitte de yapmanda bir sakınca yoktur.

ON EMİR الوصايا لعرش

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

DUA KAVRAMININ ANLAMI*

Zekatın Fazileti Gönderen Kadir Hatipoglu - Haziran :57:10

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

KUR AN HARFLERİNİN MAHREÇLERİ (ÇIKIŞ YERLERİ)

İSİMLER VE EL TAKISI

113. SOHBET Peygamberlerin Ortak Özellikleri

BAZI AYETLER ÜZERİNE KÜÇÜK Bİ R TEFEKKÜR ( IV)

RAMAZAN ORUCU. Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sakınırsınız diye o oruç sizin üzerinize de farz kılındı.

Cihad Gönderen Kadir Hatipoglu - Şubat :23:10. Cihad İNDİR

EV SOHBETLERİ AT. Ders : 6 Konu : Kitaplara İman. a) Kitaplara Topyekün İman

ICERIK. Din kelimesinin sözlük anlami Din kelimesinin Kur an daki anlamlari Din anlayislari Dinin cesitleri Ayetlerle din

İsmi Tafdil. Alimde olan hilimden (yumuşaklıktan) daha güzel bir hilm hiçbir kimsede olmamıştır. Bu misalde ل الك ح lafzı, ismi tafdil olan

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

Bazı Âyetlerin Anlamları ile İlgili Mülahazalar

BERAT KANDİLİ. Dr. Hamdi TEKELİ

ZEKATIN ÖNEMİ VE FAZİLETİ

Adak Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Kar veya yağmur sebebiyle Cuma namazını terk etmenin hükmü. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme: Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

ALLAH IN RAZI OLDUĞU KULLAR

Yarışıyorlarkoşuyorlar

YEMEN AHALİSİNE MEKTUP YEMEN AHALİSİNE MEKTUP. Şeyh Muhammed bin Abdilvehhab (rh.a)

KİTAP-SÜNNET İLİŞKİSİ (Nebi ve Resul Kavramları)

İbadet Hayatımızda Şaban Ayı Gönderen Kadir Hatipoglu - Mayıs :46:24

1 Bahattin Akbaş, Din işleri Yüksek Kurulu Uzmanı 2 İbn Manzur, Lisanu'l- Arab, Xlll/115 3 Kasas, 28/77. 4 İbrahim, 14/34. 5 İsrâ, 17/70.

İHSAN SOHBETLERİ İHSAN SOHBETİ

148. Sohbet ÖNDEN GİDENLER

94. SOHBET İslam da İbadet Kavramı Çerçevesinde "Çalışmak İbadet "midir?

Altı aylık iken anne karnından düşen ceninin cenaze namazını kılmanın hükmü

Tatil kavramını araştırdığımız da tatil için şu anlamların verildiğini görürüz:

EV SOHBETLERİ SOHBET Merhamet

IGMG Ev Sohbeti. IGMG Ev sohbeti 1

124. SOHBET Sözü Güzel Söylemek

Seyyid Yahyâ-yı Şirvânî nin Vird-i Settâr ı *

PEYGAMBERİN ARKASINDA SAF TUTTUĞU İMAM

İşaret zamiri. İşaret isimleri. Bu ikisi. Bunlar. Şu ikisi. Şunlar. Onlar. Yakın mesafe için*bu* uzak mesafe için *şu-o* Çoğul İkil Tekil.

ب Namaz. İbadet ederiz Sen-senin Yol göster

EV SOHBETLERİ. (Allah) her şeyi yaratmış, ona ölçü, biçim ve düzen vermiştir. (Furkan, 25:2)

İnsanlar arasında akrabalık bahşeden Allah Teala ya hamd, akrabalığın hükümlerini beyan eden Resulü Peygamber Efendimize salât-u selam olsun.

Başörtüsünün üzerini mesh etmede aranan şartlar. Muhammed Salih el-muneccid

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

Evlilik Ve Aile Hukuku Gönderen Kadir Hatipoglu - Eylül :56:14

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

IGMG Ev Sohbeti AT. Ders : 5 Konu: DERS MELEKLERE İMAN

NİKAH-III (Evlenme Engelleri)

10. Ders Slayt NİKAH-IV - (Nikah Çeşitleri)

bartin.diyanet.gov.tr/kurucasile

Şiddetli soğuk günlerde cünüplükten arınmak için teyemmüm almanın hükmü. Abdulaziz b. Abdullah b. Baz

ÖRNEK VAAZLAR LÜTFİ ŞENTÜRK 299 CENNET VE NİMETLERİ

İslâm da Meşrû Mülk Edinme Yolları

Hor görme, aşağılama, hakir kabul etme günahını ilk işleyen şeytandır.

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

Îman, Küfür ve Tekfir 2

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

tyayin.com fb.com/tkitap

DÖRT KAİDE القواعد األربعة DÖRT KAİDE. Şeyhulislam Muhammed bin Abdilvehhab (rh.a)

ی س ر و لا ت ع س ر ر ب ت م م ب ال خ ی ر

Sevgili sanatseverler,

Borçlunun sadaka vermesinin hükmü

Kur ân da Fert Aile ve Toplum Ahlâkı Gönderen Kadir Hatipoglu - Temmuz :39:53

Transkript:

FIKIH USULÜ Doç. Dr. Osman ŞAHİN

BENZERLİKLER VE FARKLAR Bu ünitede daha önce geçen bazı istınbat metotları ile bazı önemli kavramların daha kolay anlaşılmasını sağlamak amacıyla benzer ve farklı yönleri ele alınacaktır. Bu amaçla öncelikle terimlerin tanımları verilecek, ayrıca öğrenilen bilgilerin pekiştirilmesi amacıyla birçok örnek üzerinde uygulama yapılacaktır. 14.1. HÂSS ÂMM MÜŞTEREK LAFIZLAR ARASINDAKİ BENZERLİKLER VE FARKLAR 14.1.1. Tanımlar a. Hâss tek bir manaya ve sınırlı sayıda varlığa delâlet eden lafızdır. b. Âmm tek bir manaya ve sınırsız sayıda varlığa delâlet eden lafızdır. c. Müşterek iki veya daha çok manaya ayrı ayrı zamanlarda konulmuş olan lafızdır. Tanımlardan da anlaşıldığı üzere hâss lafız ile âmm lafız arasındaki benzerlik her iki lafzın da tek bir anlam anlam taşımasıdır. Bu ikisi arasındaki fark ise hâss lafzın delalet ettiği varlıkların sınırlı bulunması, âmm lafzın delalet ettiği varlıkların ise sınırsız bulunması, yani lafzın, kapsamında bulunan bütün varlıklara delalet etmesidir. Müşterek lafza gelince, onunla hâss ve âmm lafızlar arasında benzerlik bulunmayıp, fark vardır. Bu fark da hâss ve âmm lafızların tek bir anlam taşıması, müşterek lafzın ise birden çok anlam taşımasıdır. Burada belirtelim ki, müşterek lafız birden çok anlam taşıdığı için hâss ve âmm lafızdan ayrılmakta ise de, müşterek lafız bir ibarede kullanıldığında ortaya çıkan mana hususî veya umumî manada kullanılmış olabilir. Bu bilgileri bir tablo üzerinde görelim: TERİM ANLAM KAPSAM KARŞILIĞI Hâss Tek anlam Sınırlı Bazısı Âmm Tek anlam Sınırsız Hepsi /Tümü Müşterek Çok anlam ------- Anlamlar 14.1.2. Örnekler a. helaldir. : Onun suyu temiz, ölüsü ه و الط ه ور م اؤ ه ا ح ل ل م ي ح ت ت ه Bu ayette geçen الط ه ور lafzı tek bir anlam taşıdığı ve sadece temizlik kavramından bahsettiği için hâss lafız; lafızdır. lafzı ise yine tek bir anlam taşıdığı ve denizdeki bütün sulara delalet ettiği için âmm م اؤ b. ال ض ر ر و ال ض ر ار : Zarar vermek de zarara zararla karşılık vermek de yoktur. (İbn Mâce, Ahkâm, 17) Bu hadiste geçen ض ر ر ve ض ر ار lafızları tek bir anlam taşıdığı ve sadece zarar verme kavramına delalet ettiği için hâss lafızdır.

.c إ ال أ حن ي ح عف ون أ ح و ي ح عف و ال ذ ي ب ي د ه ع حقد ة الن ك اح : ancak onların veya nikah akdini elinde tutanların affetmesi müstesna Bu ayette geçen ال ذ ي lafzı tek bir anlam taşıdığı ve nikah akdini elinde tutan bütün erkeklere delalet ettiği için âmm lafızdır. الن ك اح lafzı nikah akdi ve cinsel ilişki manalarına geldiği için müşterek lafızdır. Bu ayette nikah akdi kastedilmektedir. Ancak yukarıdaki notta belirtildiği gibi nikah akdi bir kavram olarak kullanıldığı için hâss manaya sahiptir..d و اب ح ت ل وا الحي ت ام ى ح ت إ ذ ا ب ل غ وا الن ك ا ح ف إ حن آن ح ست ح م م حنه ح م ر حشد ا ف احدف ع وا إ ل ح يه ح م أ ح مو ا ل ح م : Yetimleri deneyin. Nihayet onlar nikah (buluğ) çağına ulaşıp onlarda olgunlaşma görürseniz mallarını kendilerine verin (Nisa, 4/6) Bu ayette geçen الن ك اح lafzı yine nikah akdi ve cinsel ilişki manasına geldiği için müşterek lafızdır. Ancak burada cinsel ilişki çağı bir kavram olarak kastedildiği için hâss manaya sahiptir. e. و ن ا احلحر ا : Yeryüzünde pınarlar açtık (Kamer, 54/12) ض ع ي ون ف ج ح ر Bu ayette geçen ع ي ون ا lafzı göz, pınar, varlığın kendisi vb. anlamlar taşıdığı için müşterek lafızdır. Ancak bu ayette pınar manası kastedilmiştir. Üstelik burada dünyadaki bütün pınarlar kastedildiği için manası umumîdir..f ف الن ب ات م ا س ق تحه ال نحه ار أ ح و س ق ت الس م اء الحع حشر و م ا س ق ى الحغ ح رب ف ف يه ن ح صف الحع حشر : Nehirlerin veya göğün suladıkları(nın zekatı) onda bir (1/10), kovaların suladığı(nın zekatı) ise yirmide bir (1/20)dir. Bu hadiste geçen, الن ب ات م ا ve lafızları birer anlam taşıdığı, bunlar da bütün bitkilere, bütün ال نحه ار nehirlere ve ismi mevsul ile bunların hepsine delalet ettiği için âmm lafız; حشر الحع ve ح صف ن lafızları tek bir anlam taşıyan sayı lafzı olduğu için hâss lafızdır. 14.2. ÂMM - MUTLAK - MUKAYYED LAFIZLAR ARASINDAKİ BENZERLİKLER VE FARKLAR 14.2.1. Tanımlar a. Âmm sınırsız sayıda varlığa delâlet eden lafızdır. b. Mutlak cins ismin delâlet ettiği fertlerin bazısının kayıtlanma olmadan- kastedildiği hâss lafızdır. c. Mukayyed cins ismin delâlet ettiği fertlerin bazısının kayıtlı olarak - kastedildiği hâss lafızdır. Tanımlarda görüldüğü üzere âmm, mutlak ve mukayyed lafızlar sadece tek anlam taşıdıkları için, bu yönleriyle bir birine benzemektedir. Farklı olan yanları ise bunların kapsam yönleridir. Yani âmm lafız delalet ettiği bütün varlıkları kapsarken, mutlak lafız ise delalet ettiği varlıkların sadece bir kısmını içine almakta, ancak bu kısmın o varlıkların hangi kısmı olduğu belli olmamaktadır. Mukayyed lafız ise hem varlıkların belirsiz bir kısmına delalet etmekte hem de sıfat vb. kayıtlarla genel kapsam daraltılmış olmaktadır. Mutlak lafızda şu dört unsurun bir arada bulunması gerekmektedir: 1- Cins isim olmalıdır. 2- Tek bir anlama sahip olmalıdır. 3- Varlıkların sadece bazısı kastedilmiş olmalıdır. 4- Kastedilen varlık belli olmamalıdır.

Mukayyed lafız için bunlara ek olarak şu madde de vardır: 5- Cins ismin kapsamı bir kayıt ile daraltılmış olmalıdır. Bu bilgileri bir tablo üzerinde görelim: TERİM ANLAM KARŞILIĞI Âmm Sınırsız Hepsi/Hepsi Mutlak Genel içinde belirsiz bir kısım Bazısı Mukayyed Kayıtlı kısım içinde belirsiz bir kısım Kayıtlı kısmın bazısı 14.2.2. Örnekler.a خ حذ م ح ن أ ح مو ا ل ح م ص د ق ة : Onların mallarından sadaka al! Bu ayette geçen مو ال أ ح lafzı bir mana taşıdığı ve zenginin sahip olduğu bütün mallara delalet ettiği için âmm lafız; ص د ق ة lafzı ise cins isimdir; tek bir anlam taşımaktadır; malların bir kısmından zekat alınacağı belirtilmektedir; o kısmın hangisi olduğu belli değildir; her hangi bir kayıt ile de kayıtlanmamıştır. O halde bu lafız mutlak lafızdır..b إ ن ال ذ ين ي أحك ل ون أ ح مو ال الحي ت ام ى ظ حلم ا إ ن ا ي أحك ل ون ف ب ط و ن ح م ن ار ا و س ي ح صل ح ون س ع ري ا : Gerçek şu ki, haksız yere yetimlerin mallarını yiyenler, karınlarına ancak ateş doldurmaktadırlar. İşte bunlar azgın bir ateşe gireceklerdir. Bu ayette geçen tek anlamlı lafızlardan lafzı yetim mallarını haksızca yiyen herkese delalet ettiği için; ال ذ ين için; lafzı bütün yetimlere delalet ettiği الحي ت ام ى için; lafzı yetimlerin sahip olduğu bütün mallara delalet ettiği أ ح مو ال lafızlardır. lafzı ise yetim malı yiyen herkesin karnına delalet ettiği için âmm ب ط ون.c إ ن اهلل ت ص د ق ع ل ح يك ح م ع حند و ف ات ك ح م ب ث ل ث أ ح مو ال ك ح م ز ي اد ة ل ك ح م ف أ حعم ال ك ح م : Allah, amellerinizin hayır-hasenat kısmına eklemek üzere (hayırda bulunabilmeniz için) size vefatınız sırasında mallarınızın üçte biri üzerinde tasarruf yetkisi bahşetmiştir. Bu ayette geçen ل ث ث lafzı tek bir anlam taşıdığı, malın bir kısmına delalet ettiği, ama hangi kısmı olduğu belli olmadığı için mutlak lafız; مو ال أ ح ve أ حعم ال lafzı ise sahip olunan bütün mallara ve işlenen bütün amellere delalet ettiği için âmm lafız olmaktadır..d و ال ت حؤت وا الس ف ه اء أ ح مو ال ك م ال ت ج ع ل اهلل ل ك ح م ق ي اما : Allah ın sizi başına diktiği malları sefihlere vermeyin. olmaktadır. Bu ayette geçen الس ف ه اء ve مو ال أ ح lafızları bütün sefihlere ve bütün mallara delalet ettiği için âmm lafız

e. و م ح ن ق ت ل م حؤم ن ا خ ط أ ف ت حر ير ر ق ب ة م حؤم ن ة : Yanlışlıkla bir mü mini öldüren kimsenin mü min bir köle azad etmesi gerekir. م حؤم ن ا lafız; lafzı tek bir anlam taşıdığı ve katl fiili işleyen herkesi içine aldığı için âmm م ح ن geçen Bu ayette lafzı yine tek bir anlam taşıdığı, fakat öldürme eylemi konusunda bütün müminlerin öldürülmesi kastedilmediği, üstelik hangi mü min olduğu belli olmadığı için hâss lafızlardan mutlak lafızdır; ت حر ير ise yine tek bir anlam taşıdığı ve sadece bir azad fiilinden bahsettiği için hâss lafızdır. Yine ر ق ب ة lafzı cins isimdir; tek anlam taşımaktadır; kişinin sahip olduğu bütün kölelerin azad edilmesi istenmemektedir; kölenin hangi köle olduğu belli değildir. Ancak köleler م حؤم ن ة lafzı yoluyla mü min olma özelliği ile daraltılmıştır. O halde bu lafız mukayyed lafızdır. f. ف الحغ ن م الس ائ م ز ك اة : Sâime olan koyunlardan zekât verilmesi gerekir. Bu hadiste geçen الحغ ن م lafzı bütün koyunlara delalet ettiği için âmm lafızdır. Ancak bu lafzın hükmü sıfatı ile otlakta yayılan koyunlara hasredildiği için cumhura göre tahsis edilmiş, Hanefilere göre ise الس ائ م kasr işlemi meydana gelmiştir. ز ك اة ise tek bir anlam taşıdığı ve zekat olarak koyunların hepsi değil, içlerinden herhangi biri verileceği için mutlak lafız olmaktadır..g و الحو ال د ات ي ح رض ح عن أ ح وال د ه ن ح ح ول ح ي ك ام ل ح ي : Anneler çocuklarını tam iki yıl emzirirler. (Bakara, (2/233 olmaktadır. Bu ayette geçen الحو ال د ات lafzı bütün annellere, وال د أ ح lafzı ise bütün çocuklara delalet ettiği için âmm lafız h. ال ن ور ث م ا ت ر حكن ا ص د ق ة : Bizim malımıza kimse varis olamaz; Her ne bırakırsak sadakadır. Bu hadiste geçen م ا lafzı tek bir anlam taşıdığı ve peygamberlerin sahip olduğu bütün malları kapsadığı için âmm lafızdır. ص د ق ة ise tek bir anlam taşıdığı ve sadece sadaka kavramını gösterdiği için hâss lafızdır. i. Bu kavramları şu örnekle de görmek mümkündür. A B C D E F a b c d 1 2 3 4 5 - Bütün elamanlar > (ABCDEFabcd12345)=15 adet > UMUM - Büyük harflerden ikisi > (AB AC- BD- EF BF ) > MUKAYYED - Sayılardan biri > ( 1 2 3 4 5 ) > MUKAYYED - Harflerden ikisi > ( Ab Bb Dc FA.) > MUKAYYED - Üç elaman > ( Aa1 123- bcd Fd5..) > MUTLAK

14.3. TAHSİS VE NESİH ARASINDAKİ BENZERLİKLER VE FARKLAR 14.3.1. Tanımlar a. Tahsis âmm lafzın içine aldığı bazı fertleri kapsam dışına çıkarmaktır. b. Nesih şer î bir hükmün, kendisinden sonra gelen şer î bir delil ile kaldırılmasıdır. Bu tanımlarda görüldüğü üzere tahsis ile nesih arasında benzerlik yoktur. Zira tahsiste genel bir kapsamın daraltılması söz konusu, nesihte ise hükmün tamamen kaldırılması söz konusudur. Bu da her iki terim arasındaki birinci ve esaslı farktır. İkinci fark ise, tahsisin sadece âmm lafız üzerinde gerçekleşmesi, buna karşılık neshin ise hass, âmm vb. bütün hükümler üzerinde gerçekleşebilmesidir. Diğer taraftan nesih sadece hüküm üzerinde cereyan ederken, tahsis ise hükmün kapsamında da meydana gelebilir, bunun dışında kalan mükelleflerin veya mükelleflerin dışındaki varlıklar ile kavramların üzerinde de cereyan edebilir. Tahsis ile nesih arasındaki farklar şu tabloda gösterilmiştir: TERİM İŞLEM UYGULAMA ALANI Tahsis Kapsamı daraltma Âmm lafız Nesih Yer değiştirme Âmm-Hâss her lafız Burada örneklere geçmeden önce Hanefiler ile cumhura göre nesih ile tahsis kriterlerini bir tablo ile açıklayalım. İşlemin gerçekleştiği durum Hanefiler Cumhur 1 Aynı cümlenin parçasıyla kapsamı daraltma Kasr Tahsis 2 Bağımsız cümle ile kapsamı daraltma Tahsis Tahsis 3 Hükümden sonra amel etmeden hükmü değiştirme Nesih Tahsis 4 Hüküm ile amel ettikten sonra hükmü değiştirme Nesih Nesih 14.3.2. Örnekler a. ف م ح ن ش ه د م حنك م الش ح هر ف حلي ص ح مه : Sizden kim Ramazan ayına yetişirse o ayı oruçlu geçirsin. (Bakara, 2/185) Bu ayette yer alan ح ن م ism-i mevsul lafzı ibadet ile mükellef olan herkesi içine aldığı için âmm lafızdır. و م ح ن ك ان م ر يض ا أ ح و ع ل ى س ف ر gelen Buna göre ramazanda herkes oruç tutmakla mükelleftir. Ancak bu ayetin devamında أ خ ر etsin : Kim hasta olur veya yolculuk halinde bulunursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde kaza ف ع د ة م ح ن أ ي ام bağımsız bir cümlesi ile hasta ve yolcular mükellef kapsamından çıkarılmıştır. Bu durumda hem Hanefilere hem de cumhura göre tahsis gerçekleşmiş olmaktadır (2.madde).

.b إ ن ا ن ه ح يت ك حم م ح ن أ ح جل الد اف ة ف ك ل وا و اد خ ر وا و ت ص د ق وا : Sizi, kıtlık sebebiyle (üç günden fazla kurban etlerini saklamaktan) menetmiştim. Artık yiyin, saklayın, tasadduk edin. Bu hadiste geçen ن ه ي ح ت ك حم م ح ن أ ح جل الد اف ة إ ن ا kısmı bir kurban bayramında kurban etlerinin depolanmasının yasaklandığı, devamında gelen و اد خ ر وا و ت ص د ق وا ف ك ل وا kısmında ise önceki hükümle amel edildikten bir yıl sonra hükmün kaldırıldığı açıklanmıştır. Buna göre hem Hanefilere hem de cumhura göre nesih gerçekleşmiş olmaktadır (3.madde). Not: Burada her iki hüküm aynı hadis içerisinde ifade edilmiş olmakla birlikte, bu 1. ve 2. maddede belirtilen hüküm pasajı (paragraf) değildir. Zira bu hadisin birinci kısmında bir önceki yıla atıf yapılmakta, devamında ise yeni hüküm açıklanmaktadır. c. أ ق يم وا الص ال ة : Namazı kılın! ( Bakara, 2/43) Bu ayette cemi müzekker emir siygasıyla, ibadet mükellefi olan herkese namaz kılma mükellefiyeti getirilmektedir. Ancak Nisa, 4/43. ayette ال ت حقر ب وا الص ال ة و أ نحت ح م س ك ار ى : Sarhoş iken namaza yaklaşmayın ayeti sarhoş edici içecekler haram olmakla birlikte- bir şekilde sarhoş olan mükellefin sarhoşluk gidene kadar namaza yaklaşması yasaklanmıştır. Bu durumda hem Hanefilere hem de cumhura göre nesih gerçekleşmiş olmaktadır (3.madde). Not: ikinci ayet iki hüküm içermektedir. Birincisi ayetin ibaresiyle sarhoşluk halinde namazın geçersiz olduğu, ikincisi ise ayetin indiği zamanda içkiyi yasaklamamış olmasıdır. Zira ayet içki içmeyi değil, namaza yaklaşmayı yasakladığına göre teknik olarak zımnen (takrir yoluyla) içkinin mubah olduğunu onaylamış olmaktadır. Nihayet daha sonra gelen Maide 5/90. ayet ile kesin olarak yasaklanmıştır. e. و ال ت حقت ل وا الن حفس ال ت ح ر م اهلل إ ال ب ا ح ل ق : Allah ın haram kıldığı cana haksız yere kıymayın! (İsrâ, 17/33) Bu ayette geçen ت حقت ل وا ال kısmıyla cana kıymanın herkese haram kılındığı açıklanmakta, ب ا ح ل ق إ ال kısmıyla ise haklı durumlar, cana kıyma konusundaki yasak kapsamı dışında tutulmaktadır. Görüldüğü üzere kapsam daraltması aynı cümlenin parçası ile (muttasıl) gerçekleştirilmiştir. Bu durumda cumhura göre tahsis gerçekleşmiş, Hanefilere göre ise kasr meydana gelmiştir (1. madde)..f و ل ل ه ع ل ى الن اس ح ج الحب ح يت م ن ا ح ست ط اع إ ل ح يه س ب يال : Oraya yol bulabilenlerin o evi haccetmesi, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. (Âl-i İmran, 3/97) Bu ayette geçen الن اس lafzı tek anlam taşıyan ve bütün mükellefleri içine âmm bir lafızdır. Buna göre bütün mükellefler hac ile yükümlü görünmektedir. Ancak devamında gelen ا ح ست ط اع إ ل ح يه س ب يال م ن kısmıyla hac hükmünün yol ve azık konusundaki maddi yükü kaldırabilecek kimseler için geçerli olduğu açıklanmıştır. Bu durumda cumhura göre muttasıl muhassıs ile tahsis gerçekleşmiş, Hanefîlere göre ise kasr meydana gelmiştir (1.madde).

.g ك ت ب ع ل ح يك ح م ا ذ ا ح ض ر ا ح د ك م الحم ح وت ا حن ت ر ك خ ح ير ا ا لحو ص ي ة ل لحو ال د ي ح ن و احال قحر بي ب الحم ح عر و ف ح ق ا ع ل ى الحم ت قي : Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır (mal) bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya meşru bir tarzda vasiyette bulunması -Allah a karşı gelmekten sakınanlar üzerinde bir hak olarak- size farz kılındı. (Bakara, 2/180) Bu ayette geçen ا لحو ص ي ة lafzı tek ve sınırlı anlam taşıyan hâss lafız olup, ayet ل حلو ال د ي ح ن و احال قحر بي ا لحو ص ي ة kısmıyla yakın akrabaya vasiyette bulunulması farz kılınmaktadır. Ancak daha sonra gelen Nisa suresindeki yakın akrabaya miras hükümleri getiren ayetlerle (Nisa, 4/11, 12, 175) vasiyet farziyeti kaldırılmıştır. Üstelik ال و ص ي ة ل و ار ث : Varise vasiyet yoktur (yapılmaz) (Buhari, Vasâyâ, 6) sahih hadis ile bu hükmün kaldırıldığı açıkça teyit edilmiştir. 14.4. ZAHİR NASS MÜFESSER MUHKEM ARASINDAKİ BENZERLİKLER VE FARKLAR 14.4.1. Tanımlar a. Zâhir sözün sevk ediliş amacı dışındaki bir manaya sigasıyla açık bir şekilde delâlet eden lafızdır. b. Nass sevk edildiği manaya, sigasıyla açık bir şekilde delâlet eden lafızdır. c. Müfesser te vil ve tahsîse ihtimal bırakmayacak şekilde tafsil ettiği manaya açıkça delâlet eden lafızdır. d. Muhkem te vil, tahsîs ve neshe ihtimali olmayacak şekilde hükme açıkça delalet eden lafız demektir. Tanımlarda görüldüğü üzere dört terimin ortak özelliği hepsinin manasının açık olmasıdır. Bununla birlikte zahir ile nass lafızların te vil, tahsis ve nesih kabul etmesi iki terimin benzerliğidir. Yine müfesser ve muhkem lafızlar te vil ve tahsis kabul etmemekte birbirine benzemektedir. Ayrıca bu yönleri onların zahir ile nass lafızdan ayrıldığı yerlerdir. Son olarak muhkem lafız, nesih kabul etmeme özelliği ile diğerlerinden ayrılmaktadır. Bu noktaları bir tablo üzerinde görelim: DEĞİŞME İMKÂNI TERİM MANA OLUŞUM TE VİL TAHSİS NESİH Zahir Açık Taşınan + + + Nass Açık Amaçlanan + + + Müfesser Açık-net Beyan gelen - - + Muhkem Açık-net Teyit edilen - - - 14.4.2. Örnekler a. ه و الط ه ور م اؤ ه ا ح ل ل م ح يت ت ه : Onun suyu temiz, ölüsü ise helaldir. (Ebû Dâvûd, Tahâret, 41) Bu hadiste geçen الط ه ور lafzı tek anlam taşıdığı ve bir kavramı ifade ettiği için hâss lafızdır. Buna göre deniz suyu kat î olarak temizdir. Üstelik الط ه ور م اؤ ه ه و ibaresiyle gelen hüküm deniz suyunun hükmünü öğrenmek amacıyla sorulmuş bir soruyu cevaplamak için açıklandığından nass derecesinde açık bir lafızdır. Bunun yanında hadisin ح ل ل م ح يت ت ه ا kısmı da manası açık olan bir ibaredir. Ancak lafız soru sorulmadan ifade edildiği için zahir derecesinde açık bir lafızdır.

م ح ن ع م ل الش ح يط ان ف ا ح جت ن ب وه ل ع ل ك ح يس ر و احل نحص اب و احل حزال م ر ح جس م ت حفل ح و ن.b İçki, : Ey iman edenler! ي ا أ ي ه ا ال ذين آم ن وا إ ن ا ا ح ل ح مر و الحم ح kumar, putlar, fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir (Mâide, 5/90-91) Bu ayette geçen ح ل ح مر ا ve يس ر الحم ح lafızları tek mana taşıdığı ve şarap ile kumar şeklinde birer kavram belirttiği için hâss lafızdır. ح جت ن ب وه ف ا lafzı da açıkça bunlardan sakınmayı emrettiği için içki ve kumarın haramlığı kat îdir. Üstelik bu ayet doğrudan içki ve kumarın hükmünü açıklamak amacıyla nazil olduğu için nass derecesinde açık lafızdır. c. و الس ار ق و الس ار ق ة ف اقحط ع وا أ ي ح د ي ه ما : Hırsızlık yapan erkek ve hırsızlık yapan kadının ellerini kesin. (Maide, 5/38) Bu ayette geçen الس ار ق و الس ار ق ة lafızları tek bir anlam taşıdığı ve bütün hırsızları kapsadığı için âmm bir lafızdır. Ayrıca bu lafız hırsızlık manası kapsamında büyük küçük bütün hırsızlıkları da içeren âmm bir lafızdır. lafzı da açıkça hırsızlık suçu işleyenlerin ellerinin kesilmesini emrettiği için manası kat îdir. Üstelik bu ayet ف اقحط ع وا doğrudan hırsızlık suçunun cezasını açıklamak amacıyla nazil olduğu için nass derecesinde açık bir lafızdır. ال ت حقط ع ي د الس ار ق ayet Malum olduğu üzere nass lafızlar te vil, tahsis ve nesih kabul etmektedir. Nitekim bu : Hırsızın eli ancak çeyrek dinarda kesilir. (Zeylaî, Nasbu r-râye, III, 355) sahih hadisleriyle tahsîs edilmiş إ ال ف ر ب ح ع د ين ار ve hırsızlık cezası çeyrek dinar ve üzerindeki hırsızlık suçlarına uygulanır..d إ ن ا ج ع ل الن ب - صلى اهلل عليه وسلم - الش حف ع ة ف ك ل ما ل ح ي حق س ح م : Rasulullah henüz taksim edilmemiş her ortaklıkta (müşterek mülkiyette) şuf aya hükmetmiştir. Bu hadiste geçen ل ح ي حق س ح م ما lafzı taksim olmayan bütün malları içine alan âmm bir lafızdır. Ancak bu ibarenin başında ل ك lafzı bulunduğu için ibare müfesser hale gelmiş ve te vil ve tahsis ihtimali ortadan kalkarak taksim olunmayan bütün mallar hükmün kapsamında bırakılmıştır. و م ا ك ان ل ك ح م أ حن ت حؤذ وا ر س ول اهلل و ال أ حن ت حنك ح وا أ حزو اج ه م ح ن ب ح عد ه أ ب د ا.e hanımları ile evlenmeniz asla caiz değildir. (Ahzab, 33/53) : Allah ın Rasulünü üzmeniz ve kendisinden sonra Bu ayette geçen أ حن ت نحك ح وا أ حزو اج ه م ح ن ب ح عد ه و ال kısmı Hz. Peygamber in vefatından sonra hanımları ile evlenmeyi yasaklamaktadır. Ayet bu hükmü doğrudan açıklamak amacıyla geldiği için bu konuda nasstır ve manaya delaleti kat îdir. Ancak ayetin devamında أ ب د ا kaydı da eklendiği için bu haramlığın asla değiştirilmeyeceği de hüküm altına alınmış ve te vil, tahsis ve nesih ihtimali ortadan kaldırılmıştır. 14.5. HAFÎ MÜŞKİL MÜCMEL ARASINDAKİ BENZERLİKLER VE FARKLAR 14.5.1. Tanımlar a. Hafî kendi manası açık olmakla birlikte, bu manayı bazı fer lafızlara uygulama esnasında düşünmeye ve incelemeye ihtiyaç duyulan lafız demektir. b. Müşkil kendisiyle kastedilen mananın, ancak iyice araştırma ve derinlemesine düşünme yoluyla anlaşılabildiği kapalı lafızdır. c. Mücmel kendisiyle kastedilen mananın, ancak sözün sahibi tarafından gelen bir beyân yoluyla anlaşılabildiği kapalı lafızdır.

Bu tanımlarda görüldüğü üzere hafî lafzı aslında manası açık bir lafızdır. Bu haliyle hafi lafız, müşkil ve mücmel lafızdan ayrılır. Ancak hafî de, hükmün merkezinde bulunan söz konusu lafız, uygulamada isim farklılıklarından dolayı bazı lafızlarla aynı anlamı taşıyıp taşımadığı kapalı kalır, buna da ilişki bakımından hafî denir. Ne var ki, hafî deki kapalılık içtihat yoluyla giderilebilmektedir. Müşkil ve mücmel lafız ise bir yandan kapalı lafız olma yönünden birbiriyle benzeşirken, müşkil deki kapalılığın içtihat yoluyla, mücmeldeki kapalılığın ise beyan yoluyla giderilmesi bakımından birbirlerinden ayrılır. Bu yönleri bir tablo üzerinde görelim: TERİM ANLAM ÇÖZÜM Hafi Anlamı açık, bağlantısı kapalı Yüzeysel araştırma inceleme ile Müşkil Manası ihtimalli Derin araştırma inceleme ile Mücmel Manası kapalı Beyan ile 14.5.2. Örnekler a. و الس ار ق و الس ار ق ة ف اقحط ع وا أ ي ح د ي ه ما : Hırsızlık yapan erkek ve hırsızlık yapan kadının ellerini kesin. (Maide, 5/38) Bu ayette geçen الس ار ق و الس ار ق ة lafızları tek bir anlam taşıdığı ve bütün hırsızları kapsadığı için âmm bir lafızdır. Lafız bu yönüyle hırsızlık vasfı taşıyan bütün suçları içine almaktadır. Üstelik görüldüğü üzere hırsızlık açık bir manadır. Ne var ki, -diğer dillerde olduğu gibi- Arapçada da yankesici ve kefen soyucu farklı isimlerle anılmıştır. İşte ilk bakışta bunların da hırsız kapsamında olup olmadığı kapalı olduğu için, lafız hafî olmaktadır. Ancak yankesici ve kefen soyucu lafızlarının muhtevası hırsız lafzıyla karşılaştırılarak bir kanaate varılabilecektir. Bununla birlikte sözlük anlamı incelendiğinde aralarında bağlantı olup olmadığı ortaya konulacağı için hafi deki kapalılık en alt sevide bir kapalılık olmaktadır..b و إ حن ك حنت ح م م ح رض ى أ ح و ع ل ى س ف ر أ ح و ج اء أ ح د م حنك ح م م ن الحغ ائ ط أ ح و ال م ح ست م الن س اء ف ل ح م ت د وا م اء ف ت ي م م وا ص ع يد ا ط ي ب ا : Hasta veya yolcu iseniz veya sizden biri tuvaletten gelirse ya da kadınlara dokunursanız da su bulamazsanız, temiz bir toprak ile teyemmüm edin (Maide, 5/6) Bu ayette namaz için abdest alınması lazım olan hususlar sayılırken و ال م ح ست م الن س اء أ ح kısmıyla kadınlara dokunmanın abdesti bozucu olduğu ifade edilmektedir. Ancak bu dokunmanın el ile temas mı, yoksa mecaz üslubu kullanılan cinsel ilişki mi olduğu ilk bakışta bilinememektedir. Bu sebeple maksat kapalıdır. Ancak bu lafzın diğer ayet ve hadislerde kullanımları, Hz. Peygamber in kimi uygulamaları vb. yollarla bir kanaate varılabilmektedir. Bu sebeple burada müşkil derecesinde bir kapalılık vardır. Hanefîler yaptıkları derin araştırmada maksadın cinsel ilişki olduğu; Şâfiîler ise maksadın el ile dokunma olduğu, dolayısıyla kadına dokunma ile abdestin bozulacağı kanaatine varmışlardır.

.c ك ل وا م ح ن ث م ر ه إ ذ ا أ ثح م ر و آت وا ح ق ه ي ح وم ح ص اد ه : Meyve verince meyvesinden yiyiniz. Hasat günü de hakkını veriniz. (En âm, 6/141) Bu ayette geçen ح ق ه lafzı toprak mahsulünün zekâtı olarak verilmesi gereken bir payı anlatmaktadır. Ancak bu payın hangi mahsullerden ne miktarda verileceği bilinmediği için lafız mücmel derecesinde kapalı olmakta, üstelik hüküm ibadetle ilgili olduğu için kapalılık akıl ve içtihat yoluyla da giderilememektedir. Bu sebeple beyana ihtiyaç duyulmaktadır. Nitekim Hz. Peygamber öşür konusunda bir takım açıklamalar yaparak konu etrafındaki kapalılığı gidermiştir. 14.6. İBÂRE İŞÂRET DELÂLET İKTİZÂ YOLUYLA DELALETİN ARASINDAKİ BENZERLİKLER VE FARKLAR 14.6.1. Tanımlar a. İbârenin delâleti bir lafzın, bizzat kendisinin bir manaya delâlet etmesine denir. b. İşâretin delâleti bir lafzın, bizzat kendisinde bulunmayıp, o lafza bağlı olan başka bir manaya delâlet etmesine denir. c. Delâletin delâleti bir lafzın, bizzat kendisinde bulunan mananın gaye ve illetinden hareketle başka bir manaya da delâlet etmesine denir. d. İktizânın delâleti bir lafzın, şer î bakımdan doğru anlaşılabilmesi için, ilave bir lafzın eklenmesi gerektiğine delâlet etmesidir. Bu tanımlarda görüldüğü üzere ibâre, işâret ve iktizânın delaletinde lafzın gösterdiği manalar bir şekilde söylenen lafız (mantuk) ile ilişkilidir. Bu yönüyle üç lafız ortaktır. Ancak delâletin delaletinde ise lafızdan gösterdiği mana, lafzın kendisiyle ilişkili olmayıp, lafzın gaye ve illeti ile ilişkilidir. İşte delaletin delaleti bu yönüyle diğerlerinden ayrılır. Buna karşılık ibârenin delaletinde mana bizzat ibârenin kendisinde açıkça zikredilmekte, işaretin delaletinde manayı temsil edecek bir işaret veya durum ile zikredilmekte, iktizanın delaletinde ise bir boşluğun varlığı ile manaya zorunlu bir bağlantı kurulmaktadır. Bu noktaları bir tablo üzerinde görelim: TERİM MANANIN BULUNDUĞU YER OLUŞUM İbâre Lafızda açık Mantuk İşâret Lafızda yarı açık Mantuk Delâlet Lafız dışında Mefhum İktizâ Lafzın eksik kısmında Mantuk 14.6.2. Örnekler a. و الس ار ق و الس ار ق ة ف اقحط ع وا أ ي ح د ي ه ما : Hırsızlık yapan erkek ve hırsızlık yapan kadının ellerini kesin. (Maide, 5/38) Bu ayette hem hırsızlık fiili işleyenler hem de hırsızlık suçunun cezası açık bir şekilde zikredilmektedir. Dolayısıyla ayetteki و الس ار ق ة الس ار ق ve ف اقحط ع وا lafızları ibaresiyle hükme delalet etmektedir.

b. و ش او ح ره ح م ف احل ح مر : İş hususunda onlarla istişare et. (Âl-i İmrân, 3/159) Bu ayette yönetim hususunda istişare emredilmekte, ancak istişare edilecek kimselere ح م ه lafzı ile işaret edilmektedir. Dolayısıyla onların kim olduğu ibarede açıkça geçmemektedir. Ne var ki, onların istişareye ehil kimseler olduğu ve bunların her zaman hazır tutulması gerektiği kolayca anlaşılabilmektedir..c إ ن ال ذ ين ي أحك ل ون أ ح مو ال الحي ت ام ى ظ حلم ا إ ن ا ي أحك ل ون ف ب ط و ن ح م ن ار ا و س ي ح صل ح ون س ع ري ا : Gerçek şu ki, haksız yere yetimlerin mallarını yiyenler, karınlarına ancak ateş doldurmaktadırlar. İşte bunlar azgın bir ateşe gireceklerdir. (Nisâ, 4/10) Bu ayette ي أحك ل ون ال ذ ين lafzı, ibaresiyle yetimlerin mallarını haksız yere yemeyi açıkça haram kılmaktadır. Bununla birlikte ayet incelendiğinde yasağın salt yeme eylemini değil, yetim mallarını haksız yere yok etme ve tüketme durumunu ortadan kaldırmayı amaç edindiği anlaşılmaktadır. Bu durumda yeme dışında yakmak veya tahrip etmek yoluyla da yetim mallarının yok edilmesinin yasak olacağı sonucuna ulaşılmaktadır. Oysa yeme fiili ile yakma ve tahrip etme fiili çok farklı eylemlerdir. İşte aralarındaki bağı hükmün illet ve gayesi oluşturduğu için buna delâletin delaleti denir..d ح ر م ح ت ع ل ح يك ح م ا م ه ات ك ح م : Anneleriniz, (ile evlenmek) size haram kılındı. (Nisâ, (4/23 Bu ayet ibâresiyle annelerin erkek çocuklara haram olduğunu açıkça zikretmektedir. Ne var ki, bir çocuk annesinden uzak kalamayacağına göre, ayette yasak kılınan yön hususunda bir boşluk oluşmaktadır. İşte ayeti doğru anlayabilmek için, bu boşluğun doldurulması gerekmektedir. İşte bu boşluk doldurma zorunluluğu iktizâ olarak adlandırılır. 14.7. MANTÛKUN DELÂLETİ İLE MEFHÛMUN DELÂLETİ ARASINDAKİ BENZERLİKLER VE FARKLAR 14.7.1. Tanımlar a. Mantûkun delâleti lafzın, sözde zikri geçen ve ifade edilen bir şeyin hükmüne delâlet etmesi demektir. b. Mefhûmun delâleti lafzın, sözde zikredilmeyen bir şeyin hükmüne delâlet etmesi demektir. Tanımlarda görüldüğü üzere mantuk ile mefhumun arasında benzerlik bulunmamaktadır. Zira mantuk bizzat lafzın kendisinde zikri geçen manadır. Mefhum ise lafızdan anlaşılan manadır. Mantuk ile mefhum arasındaki fark şu tabloda gösterilmiştir: TERİM Mantuk Mefhum MANANIN BULUNDUĞU YER lafızda Lafız dışında

14.7.2. Örnekler.a إ م ا ي ح بل غ ن ع حند ك الحك ب ر أ ح د ه ا أ ح و ك ال ه ا ف ال ت ق ح ل ل م ا أ ف و ال ت حنه ح ر ه ا و ق ح ل ل م ا ق حو ال ك ر مي ا : Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlılık çağına ulaşırsa, onlara öf! bile deme, onları azarlama. Onlara güzel söz söyle. (İsrâ, 17/23) Bu ayette yaşlı iken çocuklarının yanında kalan anne-babaya öf demek açıkça yasaklanmıştır. Bu delalet ibarenin kendisinde bulunduğu için buna mantukun delaleti denir. Ancak çocukların anne-babalarına karşı kötü davranışları sadece öf demek değildir. Onlara şiddet göstermek, itip kakmak, dövmek gibi konuların hükümleri açıklanmamış (meskutun anh)tır. Ne var ki, ayetin dile getirdiği öf deme hususu incelendiğinde bunların anne-babayı üzen davranışlar olmasından hareketle düz bir çıkarım (mefhumu muvafakat) yaparak onlara şiddet göstermenin ve onları dövmenin de yasak olduğu anlaşılır. İşte bu ayet lafzında dile getirilmeyip, manayı anlamanın bir sonucu olduğu için buna mefhumun delaleti denir..b و إ حن ك ن أ وال ت ح حل ف أ نحف ق وا ع ل ح يه ن ح ت ي ض ح عن ح حل ه ن : Şayet hamile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını karşılayın. (Talak, 65/6) Bu ayete göre boşanmış kadın hamile ise eski kocasından nafaka alma hakkına sahip olmaktadır. Ancak bu nafakanın doğum yapana kadar devam edeceği kayda alınmıştır. Görüldüğü üzere bu hükümler ayetin lafzında açıkça okunmaktadır. Buna mantukun delaleti denir. Şafiîlere göre bu ayette hamile olmayan kadınların nafakası dile getirilmemiş (meskutun anh) olmakla birlikte, nafakanın hamile olma şartına bağlanmasından hareket edildiğinde ters bir çıkarım (mefhumu muhalefet) yaparak hamile olmayan boşanmış kadınların nafakalarının olmayacağına hükmedilir. İşte bu mefhum ile delalettir. 14.8. TE VİL BEYÂN ARASINDAKİ BENZERLİKLER VE FARKLAR 14.8.1. Tanımlar a. Te vil lafzın, bir delil veya içtihat yoluyla, muhtemel bulunduğu manalardan birine hamledilmesidir. b. Beyân söylenen sözden veya yapılan bir işten ne kastedildiğinin, söz veya fiil ile açıklanmasıdır. Tanımlarda görüldüğü üzere te vile ihtiyaç duyan lafızda çeşitli mana veya hükümler bulunmakta, ancak bunlardan hangisinin kastedildiği ibareden anlaşılamamaktadır. Bazen muhtemel manaların biri açık, diğer(ler)i gizli olabilir veya her biri lafızda açık bir şekilde bulunabilir. Bu durumda müçtehit, maksat olan mananın hangisi olduğuna delalet eden zannî bir delil bulursa ona göre; delil bulunmadığında çeşitli içtihat yöntemlerini kullanarak içtihat eder ve muhtemel manalardan birini öne çıkarır. Şayet öne çıkarılan maksud mana zannî delil veya içtihat yoluyla belirlenmişse, lafız müevvel olur. Zira zannî delile ek olarak içtihat da zannî olduğu için te vilin sonucu zannî olur. Şayet maksud mana kat î bir delil ile öne çıkarılıp belirlenmişse, lafız müfesser hale gelir. Bazen lafızların manası açık olduğu halde bundan ne kastedildiği kapalı olabilir. Bu durumda söz sahibi tarafından maksat açıklanmışsa buna beyan denir. Şayet beyan subutu ve delaleti kat î bir delil yoluyla meydana gelmişse, beyanın sonucu ortay çıkan maksat da kat îdir. Eğer gelen beyan zannîlik içeriyorsa ortaya çıkan maksat da zannî olacaktır.

Te vil ile beyan arasındaki farklar şu tabloda gösterilmiştir: TERİM İŞLEM AÇIKLAMA DELÂLET Te vil Manalardan birini öne çıkarma Delil-içtihat Zannî-Kat î Beyan Maksadı açıklama Söz sahibi Zannî-Kat î 14.8.2. Örnekler a. و ا ح مس ح وا ب ر ء وس ك ح م : Başınızı mesh edin. ( Maide, 5/6) Bu ayette abdest alınırken başa da mesh edilmesi gerektiği emredilmektedir. Ancak başın bütününe mi, yoksa bir kısmına mı mesh edileceği ibarede açıkça geçmemektedir. İşte ortaya çıkan muhtemel manaların hangisi kastedilmektedir. Bu konuda söz sahibi Şâri den bir beyan gelmemiş, ancak Hz. Peygamber in uygulaması sadedinde abdest aldığında perçemini mesh ettiği (Zeyla î, Nasbu r-râye, I, 1) nakledilmiştir. Böylece meshten maksadın başın tamamı olmadığı tespit edilmiştir. Ancak bu açıklama âhad yolla geldiği için, açıklama zannî bir te vil olmaktadır. b. أ ق يم وا الص ال ة : Namazı kılınız Bu ayette mükellefler namaz kılmaları emredilmektedir. Ancak namazın nasıl kılınacağı, rukünlerinin neler olduğu ve hangi sayı tertip üzere kılınacağı açıklanmamıştır. İşte Hz. Peygamber Beni nasıl namaz kılıyor görüyorsanız, siz de öyle kılınız (Buhârî, Ezan, 18) buyurarak namazın kılınışını öğretmiş, üstelik namazın rukünlerini ve bunların sayı ve sıralarını sözlü açıklamalarıyla da teyit etmiştir. Böylece namaz açık ve net bir şekilde ortaya çıkmıştır. İşte namaz kat î olarak sünnet ile açıkladığı için ortaya çıkan açıklama kat î beyan olmaktadır.