www.e-akademi.org, (Hukuk, Ekonomi ve Siyasal Bilimler Aylık İnternet Dergisi), Sayı: 110, Nisan 2011.



Benzer belgeler
İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE. Stj. Av. Belce BARIŞ ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

BİRİNCİ BölÜM ACENTENİN BİR HUKUKİ KURUM OLARAK DÜZENLENMESİ VE ACENTE KAVRAMI İLE BENZER HUKUKİ İLİŞKİLERDEN AYRILMASI

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /26, 53 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/11497 Karar No. 2015/15217 Tarihi:

DAVA ARKADAŞLIĞI DAVAYA MÜDAHALE

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ S. BK/100

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/6 İŞYERİ DEVRİ İŞYERİ DEVRİNİN İŞÇİ ALACAKLARINA ETKİSİ

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /88

İlgili Kanun / Madde 6098 S. TBK/ S. İşK/14

İlgili Kanun / Madde 818.S.BK/161

İŞE İADE DAVASI AÇMA ŞARTLARI ERYİĞİT HUKUK BÜROSU/ANKARA. Stj. Av. Müge BOSTAN

ANONİM İLE LİMİTED ŞİRKET YÖNETİCİLERİ HAKKINDA SORUMLULUK DAVASI AÇABİLMEK İÇİN GENEL KURUL ONAYI GEREKİR Mİ?

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ 2, 18-21

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

ALACAKLILARA ZARAR VERME KASTIYLA YAPILAN TASARRUFLARIN İPTALİ

İlgili Kanun / Madde 4847 S. İşK/22

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21

Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/18-21

Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2007

KIDEM ZAMMI ÜCRETE UYGULANAN AYRI ZAMDIR ÖNCE KIDEM ZAMMI UYGULANIR DAHA SONRA TOPLU SÖZLEŞMEDEKİ NISBİ ZAM UYGULANIR Y A R G I T A Y İ L A M I

İlgili Kanun / Madde 6100 S.HMK. /176

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/18-21

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü)

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/8

DAVA ŞARTI ARABULUCULUK KAPSAMINDAKİ TİCARİ UYUŞMAZLIKLAR

İlgili Kanun / Madde 4857.S. İşK/ 2,18-21 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2013/21049 Karar No. 2013/19112 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK. /Geç. 3.

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /21 T.C YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/8707 Karar No. 2015/8125 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S. TSK/25

"Tüketici Aleyhine Başlatılacak İcra Takibinde Parasal Sınır" "Tüketici Aleynine Ba~latllacak icra Takibinde Parasal ~ınırn

TİCARÎ İŞLETME HUKUKU TİCARET HUKUKU - CİLT I. Tamer BOZKURT THEMIS

Menfi Tespit Davasında Görevli - Yetkili Mahkeme ve Yargılama Usulü. İcra Takibinden Önce ve Sonra Açılan Menfi Tespit Davası

İlgili Kanun / Madde 5521 S. İşMK. /1

İlgili Kanun / Madde 6356 S. TSK/41-43

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /112

T.C. D A N I Ş T A Y Üçüncü Daire Esas No : 2010/5785. Karar No : 2012/3582

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/2,18-21

Yargıtay 13, Hukuk Dairesinden:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2,6

ADİ VE TİCARİ İŞLERDE FAİZE İLİŞKİN YENİLİKLER

OBJEKTİF TARİHİ YORUM METODU İLE OBJEKTİF ZAMANA UYGUN YORUM METODU ARASINDAKİ İLİŞKİ

Dr. Ayşe KÖME AKPULAT İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı İŞ MAHKEMELERİNDE YARGILAMANIN ÖZELLİKLERİ

Yeni İş Mahkemeleri Kanununun Getirdiği Değişiklikler

TRAFİK SİGORTASINDA SİGORTA ETTİRENİN SİGORTACISINA RÜCU HAKKI ÇELİK AHMET ÇELİK

ANONİM ORTAKLIKLARDA ÖZEL DENETÇİ TAYİNİ

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK. /16

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, 18-21

İŞ GÜVENCESİ İŞVEREN VEKİLİ SIFATI

Y. Doç. Dr. Vural SEVEN. İzmir Gediz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku ABD Başkanı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

İlgili Kanun / Madde 854 S. DİşK/1

TİCARÎ İŞLETME HUKUKU

Arabuluculuk tarihinden itibaren açılacak davalar için Zorunlu hale geldi.

DANIŞTAYIN SÜRESİNDE AÇILMAYAN DAVAYLA İLGİLİ KANUN YARARINA BOZMA KARARI

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

GÜLŞAH VARDAR HAMAMCIOĞLU Okan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi TÜRK MEDENİ KANUNU NA GÖRE YERLEŞİM YERİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /6, S. İşK/14 T.C YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/1888 Karar No. 2015/6201 Tarihi:

T Ü R M O B TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ SİRKÜLER RAPOR MEVZUAT

PAZARLIK USULÜNDE DAVET EDİLMEYEN FİRMALAR İHALEYE KATILABİLİR Mİ? DANIŞTAY KARARI ÇERÇEVESİNDE BİR DEĞERLENDİRME

İDARÎ YARGILAMA USULÜ KANUNU NUN 4. MADDESİ VE DİLEKÇELERİN KAYDA GİRİŞ TARİHİ

İlgili Kanun / Madde 3201 S.YHBK./3

Sorumluluk Sigortalarında Zamanaşımı

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

Uzun Sok. Kolotoğlu İşhanı Kat: 3 No:75 - TRABZON Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı) : Karayolları Genel Müdürlüğü - ANKARA

TRAFİK KAZASINDAN DOĞAN TAZMİNAT TALEPLERİNDE ZAMANAŞIMI

BANKA ALACAKLARININ İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLUYLA TAKİBİ

86 SERİ NO'LU GİDER VERGİLERİ GENEL TEBLİĞ TASLAĞI

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S.İşK/14

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /5,41

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BARIŞ DERİN BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/13462)

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2017/120 Ref: 4/120

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/115,120

S İ R K Ü L E R. KONU : İkale Sözleşmesi Kapsamında 27 Mart 2018 den Önce Ödenen Tazminatlardan Kesilen Vergilerin İade Usulü Açıklandı.

Avukatlık Kanunu Yönetmeliği nin Uzlaşma Sağlamaya İlişkin Maddeleri - Arabulucu.com

İlgili Kanun / Madde 6100 S.HMK/107,109

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /17

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

(4721 S. K. m. 28) (6100 S. K. m. 30, 50, 55, 114, 124, Geç. m. 3) (1086 S. K. m. 41) (14. HD T. 2012/9222 E. 2012/10360 K.

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/53,57

SİGORTA ARACILARI HUKUKU I

İlgili Kanun / Madde 4853 S.TTHK/8

ELEKTRİK DAĞITIM ŞİRKETLERİNİN LİSANSSIZ ELEKTRİK ÜRETİMİ BAŞVURULARI KAPSAMINDAKİ İŞLEMLERİNE KARŞI AÇILACAK DAVALARDA GÖREVLİ YARGI MERCİİ

İlgili Kanun / Madde 818 S.BK /125 İŞ KAZASI ZAMAN AŞIMININ BAŞLANGICININ MALULİYET ORANIN KESİN OLARAK TESPİT EDİLDİĞİ TARİH OLDUĞU

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş.K. /18-21 DAVACI YARARINA KAZANILMIŞ HAK

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. / S. İTÖHK/1

VERGİ SORUMLUSUNUN İDARİ DAVA AÇMA HAKKININ BULUNDUĞUNA İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZULMASINA İLİŞKİN KARAR YAYIMLANDI

MALİYE BAKANLIĞI BAŞHUKUK MÜŞAVİRLİĞİ VE MUHAKEMAT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İÇ GENELGELER

ADİL YARGILANMA HAKKININ TÜRK MİLLETLERARASI USÛL HUKUKU ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

T.C. D A N I Ş T A Y Yedinci Daire

YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ NİN

Açıklamalı Sirküler Rapor 2013/5

Bir tüketici olarak dişhekimi

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/ S. BİşK/ek-1

İlgili Kanun / Madde 5510 S. SGK. /81

3- ÖLÜM VE YARALANMALARDA ZAMANAŞIMI SÜRELERİ

Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 2010

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/2,17,4157

Transkript:

ACENTENİN TACİR ADINA DAVA AÇMA VE TACİRE KARŞI AÇILAN DAVALARDA TACİRİ TEMSİL YETKİSİ Arş. Gör. Dr. Kağan SUSUZ * I. Giriş Yeni Türk Ticaret Kanunu nda acentenin tacir adına dava açma ve tacire karşı açılan davalarda taciri temsil yetkisi 105. maddenin iki ve üçüncü fıkralarında düzenlenmiştir 1. Fakat hükmün uygulama alanı bakımından birinci fıkranın da dikkate alınması gerekir. Maddenin tamamı dikkate alındığında acentenin aracılıkta bulunduğu veya yaptığı sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklardan dolayı tacir adına dava açabileceği ve kendisine karşı da aynı sıfatla dava açılabileceği hükme bağlanmıştır. Yabancı tacirler adına acentelik yapanlar hakkındaki sözleşmelerde yer alan ve bu hükme aykırı olan şartların ise geçersiz olduğu ifade edilmiştir. Aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise acentelerin ad ve hesabına hareket ettikleri kişilere karşı Türkiye de açılacak olan davalar sonucunda alınan kararların acentelere karşı uygulanamayacağı düzenlenmiştir 2. Acenteye davada temsil yetkisi veren bu hüküm, halen yürürlükte olan 1956 tarih ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu nun 119. maddesinden alınmıştır 3. Ancak yeni kanun yapılırken acentenin davada temsil yetkisi ile ilgili tartışmalar giderilmeye çalışılmıştır. Bu çalışmada acenteye davada temsil yetkisi veren bu hükmün amacı ve yeni kanun ile yapılan değişiklikler incelenmiştir. * 1 2 3 Gaziantep Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme Bölümü Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi 13.01.2011 Tarih ve 6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu, bu kanunun 1534. maddesi uyarınca 01.7.2012 tarihinde yürürlüğe girecektir. Acenteye davada temsil yetkisi veren bu hüküm Avukatlık Kanunu nun 35. maddesinin bir istisnasıdır (Arkan, Sabih: Ticari İşletme Hukuku, Gözden Geçirilmiş ve Genişletilmiş Onüçüncü Baskı, Ankara 2009, s. 211, dn. 3; Kayıhan, Şaban: Acentelik Sözleşmesi, Ankara 2008, s. 177). TTK m. 119 kaynağı ise 1927 tarihli Eski Ticaret Kanunu nun 95. maddesidir. (Kalpsüz, Turgut: Müvekkillerine İzafeten Acentalara Karşı Dava Açılması ve Takip Yapılması, Batider 1983, C. XII, S. 1, s. 1; Kayıhan, s. 176). 1

II. Acenteye Davada Temsil Yetkisi Veren Düzenlemenin Amacı Acenteye davada temsil yetkisi veren düzenlemenin amacı başlangıçta (TTK m. 119) Türkiye de faaliyet gösteren yabancı tacirlerin Türkiye de dava edilebilmesini sağlamak olmuştur 4. Fakat hükmün lafzından sadece yabancı tacirler adına acentelik faaliyetinde bulunan kişilerin değil, yerli tacirler adına acentelik yapan kişilerin de davada temsil yetkisi olduğu gibi bir sonuç ortaya çıkmış, bu bakımdan hüküm amacını aşan bir anlam kazanmıştır 5. Bu durum doktrinde genel yetki kuralının haksız yere aşılması olarak değerlendirilmiş ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu için, Türkiye de ikametgâhı bulunan tacirler bakımından uygulanmaması gerektiği savunulmuştur 6. Ancak TTK m. 119 un emredici niteliği karşısında bu görüşe katılmak mümkün değildir 7. Acenteye davada temsil yetkisi veren düzenlemenin amacı konusundaki tartışmalar Yeni Türk Ticaret Kanunu na da yansımıştır. Gerekçede yerli tacirlerin yerleşme ve işyerleri Türkiye de bulunduğu için yetkili mahkeme bulmanın ve 4 5 6 7 Kalpsüz, Batider 1983, C. XII, S. 1, s. 2; Arkan, s. 213; Erem, Turgut S.: Ticaret Hukuku Prensipleri, Cilt I Ticari İşletme,İstanbul 1973, s. 263, dn. 17; Daniş Akkan, Çiğdem: Acentenin Müvekkilini Mahkemede Temsil Etme Yetkisi, Batider 2008, C. XXIV, S. 4, s. 220. Ticaret Kanunu Hükümet Gerekçesinde de TTK m. 119 un amacının, yabancı tacirler adına işlem yapan acentelerin genel şartnamelere dayanarak yabancı bir mahkemenin yetkili olduğunu ileri sürmelerinin önüne geçmek olduğu açıkça ifade edilmiştir (Doğanay, İsmail: Türk Ticaret Kanunu Şerhi, Ankara 1990, s. 506, dn. 719). Yargıtay da aynı görüştedir. 11. HD, 20.12.1982, 5727/5528...TK nın 119. maddesi 2. fıkrası hükmüne göre, acentenin acentelikte bulunduğu veya akdettiği mukavelelerden doğan uyuşmazlıklardan dolayı, ilgili kişilerin, acente aleyhine (müvekkili namına) dava açması mümkün bulunmaktadır. Bundan maksat, Türkiye Cumhuriyeti içinde merkez ve şubesi olmayan ticari işletmelerin takip ve dava edilmesindeki zorluğu ortadan kaldırmak ve hak sahibinin Türkiye de mukim acenteden hakkını istihsal etmesine imkan tanımaktır. Aksinin kabulü halinde, TK nın 119. maddesi hükmünü işletmek kabil olmayacak demektir. Dairemizin yerleşmiş içtihatları bu doğrultudadır... (Moroğlu, Erdoğan/Kendigelen, Abuzer: Notlu-İçtihatlı Türk Ticaret Kanunu ve İlgili Mevzuat, İstanbul 2004, s. 145). Karayalçın, Yaşar: Ticaret Hukuku Dersleri, I. Giriş - Ticari İşletme, Ankara 1957, s. 372; Arkan, s. 213. Tekil, Fahiman: Ticari İşletme Hukuku, İstanbul 1990, s. 217, 218, dn. 10; Karayalçın, Yaşar: THYKS I, Ankara 1984, s. 28 deki konuşması. TTK m. 119 un kaleme alınma biçiminden, müvekkil ister Türkiye de ister yabancı ülkede bulunsun, acente aleyhine dava açabilmeyi mümkün kıldığı yönünde bkz. Teoman, Ömer (Ülgen, Hüseyin/Helvacı, Mehmet/Kendigelen, Abuzer/Kaya, Arslan/Nomer Ertan, N. Füsun): Ticari İşletme Hukuku, İstanbul 2006, N. 1976, s. 636. 2

onları mahkemeye getirmenin güç olmadığı, acenteye tacir adına dava açma ve tacire karşı açılan davalarda taciri temsil yetkisi veren hükmün amacının yabancı tacirlere Türkiye de dava açılmasına olanak sağlamak olduğu ifade edilmiştir 8. Yeni TTK m. 105, f. 2 de yabancı tacirler adına acentelik yapanlar hakkında hükmün emredici nitelikte olduğu ve aksinin kararlaştırılamayacağının belirtilmiş olması da bu amacı açıkça ortaya koymaktadır. Ancak yerli tacirler adına acentelik faaliyetinde bulunan kişilerin de aracılık faaliyetinde bulundukları veya yaptıkları sözleşmelerle ilgili olarak tacir adına dava açmalarına veya kendilerine karşı da aynı sıfatla dava açılmasına bir engel yoktur. Çünkü her ne kadar acenteye davada temsil yetkisi veren hükmün amacı yabancı tacirlerle ilgili ise de hükmün lafzı bu konuda her hangi bir tereddüte mahal bırakmayacak kadar açıktır. Fakat yerli tacirler adına acentelik faaliyetinde bulunan kişilerin davada temsil yetkisinin olmadığı kararlaştırılabilir. İşte bu yönüyle Yeni TTK m. 105, f. 2, TTK m. 119, f. 3 den ayrılmaktadır. III. Acentenin Davada Temsil Yetkisinin Kapsamı Acenteye verilen temsil yetkisinin kapsamını belirleyebilmek için öncelikle bu yetkinin kaynağına bakmak gerekir. Acente, sadece tacir adına yaptığı veya aracılıkta bulunduğu sözleşmelerle ilgili olarak taciri mahkemede 8 6762 sayılı Kanunun 119 uncu maddesi, 105 inci maddede bir değişiklik dışında Tasarıda korunmuştur. Maddenin üçüncü fıkrasında yer alan "Bu hükümlere aykırı olan şartlar muteber değildir" hükmü "yabancı tacirler adına acentelik yapanlar hakkındaki sözleşmelerde yer alan, bu hükme aykırı şartlar geçersizdir" şekline dönüştürülüp ikinci fıkraya eklenmiştir. Çünkü, maddenin ilk iki fıkrasındaki hükümlere aykırı şartları hükümsüz saymak yerli tacirlerin acenteleri yönünden hiçbir anlam taşımamaktadır. Yerli tacirlerin yerleşme ve iş yerleri Türkiye'de bulunduğu için yetkili bir veya birkaç mahkeme bulmak ve onları mahkemeye getirmek güç değildir. Maddenin öngörülme amacı yabancı tacirlere Türkiye'de dava açılması olanağını yaratmaktadır. Ancak bu olanak sebebiyle ortaya çıkan bir sorunun giderilmesi için, maddeye yeni bir (üçüncü) fıkra eklenmesi gerekmiştir. Yurtdışında yerleşik olan asile izafeten Türkiye de acenteye dava açılması hakkı, uygulamada bir süre, alınan ilamın acenteye karşı uygulanabileceği şeklinde yorumlanmıştır. Bu uygulama sebebiyle acenteler, temsil ettikleri kişilerin borçlarını ödemek zorunda bırakılmıştır. Oysa, Türkiye de bir tebligat adresi tesis eden hükmün bu doğrultuda yorumlanması, maddenin amacına aykırıdır. Acente, temsilci sıfatıyla hareket ederken, asilin borcunu üstlenmez veya bu borca kefil olmaz. Bu konuda yaşanan tereddütleri gidermek için üçüncü fıkra kaleme alınmış ve asile izafeten acente aleyhine açılan davada alınan ilamın acentenin malvarlığı aleyhine uygulanamayacağı açıklığa kavuşturulmuştur (Gerekçe, m. 105; http://www2.tbmm.gov.tr/d22/1/1-1138.pdf ; 13.04.2011 ). 3

temsil edebilir (YTTK m. 105, f. 2). Bu konuda özel bir yetki verilmiş olmasına gerek yoktur. Çünkü acentenin temsil yetkisinin kaynağı iradi değil kanunidir. Fakat bu yetki diğer kanuni temsilcilerin (veli, vasi, kayyım) temsil yetkileri gibi geniş değildir. Her şeyden önce yaptığı veya aracılıkta bulunduğu sözleşme veya sözleşmeler ile sınırlıdır. Kanun açıkça acentenin dava açma yetkisinden bahsettiğine göre, özel yetki gerektirmeyen usuli işlemlerin yapılmasında acentenin yetkili olduğunu kabul etmek gerekir, örneğin acente delil tespitinde bulunabilir 9. İhtar, ihbar ve protesto gibi hakkı koruyan beyanları da tacir adına yapabilir veya kabul edebilir (YTTK m. 105, f. 1) 10. Kanunda geçen dava açmak ifadesinden ne anlaşılması gerektiği açık değildir. Dava açmak, subjektif bir hakkın himayesi için mahkemeye başvurmak anlamına gelir. Bu şekilde yapılan bir başvuruyu acente, tacir adına yapabileceği gibi, tacire karşı açılan davalarda da taciri temsil edebilir. Fakat acentenin, vekilin ancak özel yetkiyle yapabileceği sulh, ibra, davadan feragat gibi işlemleri yapabilmesi için kendisine özel yetki verilmiş olması gerekir 11. İcra takibinde de acentenin aktif ve pasif temsil yetkisi vardır 12. III. Temsil Yetkisinin Kullanılması Tacire izafeten acenteye karşı dava açılabilmesi veya acentenin tacir adına dava açabilmesi için uyuşmazlığın bir sözleşmeden doğmuş olması gerekir. 9 10 11 12 Doğanay, s. 509. HGK. 4.6.1975, E. 1972/4-1666, K. 698 Davalı acentenin aracılığı ile davacı belediyeye satılan otobüslerin, anlaşma ve şartnameye aykırı olarak (takviyeli şanzumanları) bulunmadığı ve bu eksikliğin ortaya çıkması üzerine de davalı acente bu durumu giderip eksikliği tamamlayacağını, yazılı olarak davacı belediyeye bildirdiğine nazaran, olayda BK. nun 207 inci maddesindeki bir yıllık değil, on yıllık zamanaşımı süresi söz konusudur (Doğanay, s. 509, dn. 730). Arkan, s. 212. Karahan, Sami: Ticari İşletme Hukuku, Güncelleştirilmiş 19. Baskı, Konya 2010, s. 301-302; Kayıhan, s. 175, dn. 407. Yargıtay da bir kararında acenteye icra emrinin gönderilebileceğini fakat acentenin kişiliği ve malları hakkında icra takibinin yürütülemeyeceğini ifade etmiştir (12. HD, 22.03.1988, E. 5152, K. 3440; Eriş, Gönen: Açıklamalı-İçtihatlı En Son Değişiklerle Birlikte Türk Ticaret Kanunu Ticari İşletme ve Şirketler, Ankara 2004, s. 1300). Aynı yönde bkz. 12. HD, 21.05.1984, E. 4157, K. 6386 (Eriş, s. 1292); 12. HD, 28.01.2002, E. 489, K. 1477 (Eriş, s. 1304). 4

Sözleşmeden değil de haksız fiilden veya kanundan doğan bir borcun hiç ya da gereği gibi yerine getirilmemesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda acentenin taciri davada temsil yetkisi yoktur 13. Yargıtay ın yerleşmiş içtihadı da bu yöndedir 14. Acentenin taciri davada temsil edebilmesi için gerekli diğer bir şart da uyuşmazlığın acentenin yaptığı veya yapılmasına aracılık ettiği bir sözleşmeden doğmuş olmasıdır. Acentenin tacir adına bizzat yapmadığı veya yapılmasına aracılık etmediği sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklarla ilgili olarak tacirin davada temsil yetkisi yoktur 15. Sözleşme, acentenin tekel hakkına sahip olduğu bölgede yapılmış olsa bile eğer acente tarafından yapılmamış veya yapılmasına acente aracılık etmemiş ise bu sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda acentenin taciri davada temsil yetkisi 13 14 15 Kalpsüz, Batider 1983, C. XII, S. 1, s. 3, Kayıhan, s. 177; Doğanay, s. 506-507; Daniş Akkan, Batider 2008, C. XXIV, S. 4, s. 224. 11. HD, 17.10.1983, E. 83/3997, K. 4487 Dava konusu istem, acentalık sözleşmesi ile ilgili akitten doğmadığı gibi bir hukuki işlemle de ilgili değildir. İstem, haksız fiile (çatma) dayandırıldığından acentanın değil, doğrudan doğruya donatanın davalı gösterilmesi gerekir... (Tekil, s. 220, dn. 12). TD, 28.4.1970, 69-2472/1754 Acente aleyhine dava açılabilmesi için aracılık ettiği veya akdettiği mukavelelerle ilgili bir anlaşmazlığın bulunması gerekir. Olayda böyle bir sözleşmeden doğan çekişme söz konusu olmayıp TK nın çatma hükümleri gereğince donatan ve gemi kaptanı hasım gösterilerek dava açılması gerekirken acente aleyhine açılan davaya bakılması yolsuzdur ; 11. HD, 31.5.1990, 89-4080/4364...Davacı, haksız eylem sonucu uğradığı zararın tazmini için haksız eyleme yol açan geminin donatanına izafetle acenteye karşı dava açmıştır. TK nın 119. maddesi hükmüne göre, acentenin akdettiği veya akdinde aracılık yaptığı sözleşmelerden doğan ihtilaflardan dolayı müvekkil namına acenteye karşı dava açabilir. Anılan yasa hükmünün açık söyleminden anlaşılacağı üzere müvekkil aleyhine açılan davanın müvekkile izafeten acenteye yöneltilebilme için dava konusu uyuşmazlığın herşeyden önce bir sözleşmeden doğması, buna ilaveten acentenin mezkur sözleşmeyi müvekkili temsilen akdetmesi veya sözleşmenin kuruluşunda aracı olması gerekir. Diğer bir deyişle, müvekkilin akit dışı sorumluluğunu dayalı bir dava müvekkile izafeten acenteye karşı açılamaz... (Moroğlu/Kendigelen, s. 145-146). Arkan, s. 212; Teoman, (Ülgen, Ticari İşletme Hukuku), N. 1974, s. 636; Kayıhan, s. 179. Yargıtay da bir kararında acentenin faaliyet sınırları içinde yapılmayan bir sözleşme nedeniyle müvekkiline izafeten acenteye dava açılamayacağını ifade etmiştir (11. HD, 18.02.1986, E. 7193, K. 748; Eriş, s. 1293). 5

yoktur. Çünkü söz konusu hükümde (TTK m. 119, f. 2; Yeni TTK m. 105, f. 2) sözleşmenin yapıldığı yere değil sözleşmeyi yapan kişiye ağırlık verilmiştir 16. Doktrinde acentenin tekel hakkına rağmen tacirin acenteyi devre dışı bırakarak yaptığı sözleşmeler ile ilgili olarak acentenin taciri davada temsil yetkisinin olduğu da savunulmuştur. Bu görüşe göre, acentenin kendisine bırakılan yer veya bölge içinde tekel hakkı yoksa veya kaldırılmışsa acente, tacirin bizzat yaptığı sözleşmeler ile ilgili olarak davada temsil yetkisine sahip olmamalıdır 17. Ayrıca doktrinde, müvekkilinin işlerini görme ve menfaatlerini gözetme yükümlülüğünden hareketle acentenin, taciri davada temsil edebilmesi için bizzat aracılıkta bulunması veya sözleşme yapmasının şart olmadığı da ileri sürülmüştür 18. IV. Acente Hükümlerine Tabi Olan Kişilerin Durumu Sözleşmeleri yerli veya yabancı bir tacir hesabına ve kendi adına yapmaya sürekli olarak yetkili olanlar ile Türkiye Cumhuriyeti içinde merkez veya şubesi bulunmayan yabancı tacirler ad ve hesabına ülke içinde işlemde bulunan kişiler, özel kanunlardaki hükümler saklı olmak üzere acente hükümlerine tabidir (YTTK m. 103). Sigorta sözleşmelerinin yapılmasında aracılık edenler bu madde kapsamından çıkarılmıştır. Doktrinde savunulan bir görüşe göre, bu kişileri faaliyetlerini acente sayılmalarını gerektirecek şekilde yapmaları şartıyla acente hükümlerine tabi tutmak işin niteliğine uygun olur. Aksi takdirde kanunu hazırlayanların muhtemel 16 17 18 Kalpsüz, Batider 1983, C. XII, S. 1, s. 5; Kayıhan, s. 180. Yargıtay da bir kararında acente aleyhine dava açılabilmesi için, dava konusu uyuşmazlığın acente tarafından müvekkil adına yapılan ya da kuruluşunda aracılıkta bulunulan bir sözleşmeden doğmuş olmasını aramıştır (11. HD, 31.5.1990, E. 1990/4080, K. 1990/4364; Kayıhan, s. 180, dn. 422). Daniş Akkan, Batider 2008, C. XXIV, S. 4, s. 226. Kınacıoğlu, Naci: Acente ve Acentelik Sözleşmesi, Ankara 1963, s. 78. 6

ve mefruz iradelerini aşan bazı uygulamalar ortaya çıkabilir. Ticari işletmeye izafeten aralarında sürekli bir hukuki ilişki bulunmayan kişiye dava açmak, bu kişi için bir külfet olduğu gibi müvekkili için de bir risk oluşturur. Bu bakımdan bir ticari işletmeyi ilgilendiren sözleşmelere geçici olarak aracılık eden veya bu sözleşmeleri o işletme adına yapan kimseler müvekkillerini mahkemede temsil yetkisini haiz değildir 19. Bizim de katıldığımız diğer bir görüşe göre ise acente hükümlerine tabi olan kişilerin davada temsil yetkileri vardır 20. Fakat aradaki hukuki ilişkinin sürekli olmaması halinde bunun pek isabetli bir çözüm olmadığı söylenebilir 21. V. Tacire İzafeten Acenteye Karşı Açılan Davalarda Alınan İlamın İcrası Acentenin tacir adına yaptığı veya yapılmasına aracılık ettiği sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklarda dava, tacire izafeten açılır 22. Davada acentenin tacire izafeten davalı gösterildiğinin açıklanması gerekir 23. Acente, tacir ile birlikte hasım gösterilemez 24. Ayrıca aynı uyuşmazlık nedeniyle tacir hakkında daha önce dava açılmışsa, acenteye karşı tacire izafeten de olsa dava açılamaz 25. Acentenin taciri temsilen yaptığı veya yapılmasına aracılık ettiği sözleşmelerden doğan haklar ve borçlar tacire ait olduğundan (BK m. 32, f. 1; 19 20 21 22 23 24 25 Kalpsüz, Batider 1983, C. XII, S. 1, s. 6-7. Çağa, Tahir: Acenteler Aleyhine Müvekkillerine İzafeten Açılan Davalarda Sadır Olan İlamların İcrası, THYKS 1984, s.17-18. Arkan, s. 220-221. 11. HD, 10.05.1988, E. 1488, K. 3129...TTK nın 119 uncu maddesinin 2 nci fıkrasında da belirtildiği üzere, acenteye karşı ancak müvekkili namına dava açılabilir. Oysa, dava doğrudan doğruya acente durumunda olan davalıya yöneltilmiş bulunmaktadır. Acentenin doğrudan hasım gösterilmesi suretiyle yanlış husumet tevcih edildiğinden dolayı davanın husumet yönünden reddi gerekirken, bu hususun gözden kaçırılmış olması doğru olmadığı gibi, dava esastan haklı bile olsa, ancak müvekkil hakkında karar verilmesi icap ettiğinden dolayı, davalı acenteden tazminatın tahsiline dair karar verilmiş olması dahi doğru bulunmamaktadır... (Eriş, s. 1300). Kayıhan, s. 181. Eriş, s. 1299. Karahan, s. 302. 7

YBK 40, f. 1) tacire izafeten acenteye karşı açılan davalarda hüküm, tacir hakkında verilir 26. Çünkü acente davada taraf değil, taraf temsilcisidir. Taraf sıfatı tacire aittir. Bir avukatın vekil sıfatıyla başkasının davasını takip etmesinde olduğu gibi, acentenin taciri davada temsil etmesinde de hüküm yalnız taciri bağlar. Bu şekilde tacir hakkında verilen hükmün icrası da acenteye karşı değil tacire karşı yerine getirilir 27. Yargıtay bu konuda vermiş olduğu ilk kararlarında 28 bu görüşü benimsemiş iken daha sonra görüş değiştirmiş, acentenin davada hasım gösterilebildiğine göre yargılama sonunda verilen kararın acenteye karşı da icra edilebileceği sonucuna varmıştır 29. Yargıtay 1986 tarihili bir Hukuk Genel Kurulu kararıyla bu hatalı görüşünü değiştirmiş ve ilk görüşü doğrultusunda karar vermiştir 30. Yargıtay ın bu konudaki görüşü artık istikrar kazanmıştır 31. Yeni Türk 26 27 28 29 30 Teoman, (Ülgen, Ticari İşletme Hukuku), N. 1978, s. 637; Baştuğ, İrfan/Erdem, H. Ercüment.: Ticari İşletme Hukuku, Ankara 1993, s. 169. 11. HD, 14.03.2002, E. 1320, K. 2317...TTK nın 119/2 nci maddesine göre, acenteler, yasanın özel bir hükmünden doğan temsil yetkisini kullanan durumunda bulunduklarından, müvekkil adına akdettikleri veya akdine aracılık ettikleri mukavelelerden doğan uyuşmazlıklar dolayısıyla, bu sıfatla aleyhine açılan davalarda acente hakkında değil, müvekkil hakkında karar verilmesi zorunludur (Eriş, s. 1305). Bununla birlikte Yargıtay bir kararında (12. HD, 14.11.2000, E. 2000/16816, K. 2000/17422) acente hakkında karar verilebileceğini kabul etmiştir (Kubilay, Huriye/Göksoy, Yaşar Can/Ayan, Özge/Yıldırım, Ali Haydar: Türk Ticaret Kanunu, Ticari İşletme md. 1-135, 1. Cilt, İstanbul 2004, s. 368). Kalpsüz, Batider 1983, C. XII, S. 1, s. 8, 9; Çağa, THYKS 1984, s. 10; Kayıhan, s. 182,186. TD, 11.9.1962, E. 1962/896, K. 1962/3102 Davalı donatan olmayıp geminin acentesidir. Ancak TTK. nun 119. maddesi gereğince hasarları tazmin ile mükellef olmadığından kendisine husumet teveccüh etmez ; 11. HD, 9.2.1976, E. 1976/562, K. 1976/462 Yaptığı işlerden dolayı müvekkiline izafetle acente aleyhine dava açılabilirse de karar müvekkil hakkında verilmelidir. Bu nedenle istenilen meblağın acenteden tahsiline karar verilmesi doğru değildir (Kayıhan, s. 183). 11. HD, 20.12.1982, E. 1982/5727, K. 1982/5528 TTK, 119/2 hükmüne göre acentenin aracılıkta bulunduğu veya akdettiği mukavelelerden doğan uyuşmazlıklardan dolayı ilgili kişilerin acente aleyhine (müvekkili namına) dava açması mümkün bulunmaktadır. Bundan maksat, T. C. içinde merkez veya şubesi olmayan ticari işletmelerin takip ve dava edilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmak ve hak sahibinin Türkiye de mukim acentadan hakkını istihsal etmesine imkan tanımaktır. Aksinin kabulü halinde TTK, 119 u işletmek mümkün olmayacak demektir (Tekil, s. 215, dn. 9; Kayıhan, s. 183-184). Aynı yönde bkz. 11. HD, 20.1.1983, E. 1982/5392, K. 1983/103 (Kayıhan, s. 184). HGK, 14.2.1986, E. 1984/11-582, K. 1986/135 Yasa koyucu TTK. nun hazırlık çalışmalarında da açıklandığı üzere yabacı şirketler ile acenteler aracılığı ile veya doğrudan doğruya bizzat acente tarafından gerçekleştirilen mukavelelerden doğan uyuşmazlıklarda 8

Ticaret Kanunu nda da bu husus açık bir biçimde düzenlenmiş, acentelerin ad ve hesabına hareket ettikleri kişilere karşı Türkiye de açılacak olan davalar sonucunda alınan kararların acentelere uygulanamayacağı kesin bir biçimde ifade edilmiştir (YTTK m. 105, f. 3). Acentelik sözleşmesinde bunun aksinin kararlaştırılması da mümkün değildir. Diğer bir ifadeyle acente, üçüncü kişilerle yapmış olduğu aracılık faaliyeti veya sözleşme ilişkisi nedeniyle kendisi borç altına girmediğinden, temsilci sıfatıyla katılmış olduğu davada alınan karar kendisine karşı uygulanamaz. Taciri temsilen yapılan sözleşme veya aracılık faaliyeti nedeniyle acenteye karşı doğrudan dava açılması ve bu dava sonucunda alınan kararın acenteye karşı uygulanması kanunun açık hükmü nedeniyle (YTTK m. 105, f. 3) mümkün değildir. Acentenin sözleşmenin sonuçlarından tacirle beraber, müteselsil sorumlu olacağını öngören sözleşme kayıtları da, acente ile tacir birlikte borç altına girmedikleri için geçerli değildir 32. Ancak acentenin kanundan doğan bir müteselsil sorumluluğu varsa veya üçüncü kişilerle yaptığı sözleşmede acente kendisini borç altına sokarak müteselsil sorumlu olmuşsa acenteye karşı doğrudan dava açılabilir ve bu dava sonucunda alınan kararın borçlu sıfatı nedeniyle acenteye karşı uygulanması mümkündür 33. Hemen belirtmeliyiz ki burada acente 31 32 33 yetki sorunları nedeniyle hakların sürüncemede kalmasını önlemek amacıyla 119 uncu maddenin ikinci fıkrası ile bu gibi mukavelelerden çıkacak ihtilaflardan dolayı acente müvekkili namına dava açabileceği gibi, kendisine karşı da aynı sıfatla dava açılabilir şeklinde bir düzenleme getirmiştir. Burada acente yasanın özel bir hükmünden doğan temsil yetkisini kullanan durumunda bulunduğundan, müvekkilleri adına akdettikleri veya akdine aracılık ettikleri mukavelelerden doğan hak ve borçlar müvekkile ait olacağı gibi bu mukavelelerden doğan uyuşmazlıklar dolayısıyla acente sıfatıyla müvekkilleri namına açtıkları veya gene bu sıfatla aleyhlerine açılan davalarda acente hakkında değil müvekkil hakkında karar vermek icabedecektir. Başka bir anlatımla, hak sahibinin hakkını acenteden almasına olanak verecek biçimde hüküm tesis olunamaz (Kayıhan, s. 187). 12. HD, 7.2.1990, E. 1989/776, K. 1990/950; 13. HD, 9.12.1996, E. 10324, K. 10982 (Kayıhan, s. 187-188). Teoman, (Ülgen, Ticari İşletme Hukuku), N. 1979, s. 637. Kayıhan, s. 188-189. Yazara göre, örneğin Tüketici Kanunu nun 3. maddesinin 3. fıkrasına göre; imalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren, ayıplı mal nedeniyle tüketiciye karşı müteselsilen sorumludur. Buna göre, bir acenteden mal veya hizmet satın alan tüketici sıfatını haiz gerçek veya tüzel kişiler, bu ayıplı mal veya bu ayıplı malın sebep olduğu zarar nedeniyle doğrudan acenteye karşı bir dava açabilir ve bu dava neticesinde aldıkları ilamı acenteye karşı icraya koyabilirler (Kayıhan, s. 189). 9

temsilci sıfatıyla değil bizzat borçlu sıfatıyla davaya katılmakta; diğer bir ifadeyle kendisine dava açılmaktadır. Yoksa acentenin temsilci sıfatıyla katıldığı bir davada (tacire izafeten açılan davada) alınan karar acenteye karşı uygulanamaz ve YTTK m. 105, f. 3 gereğince bunun aksi de kararlaştırılamaz. KAYNAKÇA Arkan, Sabih: Ticari İşletme Hukuku, Gözden Geçirilmiş ve Genişletilmiş Onüçüncü Baskı, Ankara 2009. Baştuğ, İrfan/Erdem, H. Ercüment.: Ticari İşletme Hukuku, Ankara 1993. Çağa, Tahir: Acenteler Aleyhine Müvekkillerine İzafeten Açılan Davalarda Sadır Olan İlamların İcrası, THYKS 1984, s. 3-36. Daniş Akkan, Çiğdem: Acentenin Müvekkilini Mahkemede Temsil Etme Yetkisi, Batider 2008, C. XXIV, S. 4, s. 219-236. Doğanay, İsmail: Türk Ticaret Kanunu Şerhi, Ankara 1990. Erem, Turgut S.: Ticaret Hukuku Prensipleri, Cilt I Ticari İşletme, İstanbul 1973. Eriş, Gönen: Açıklamalı-İçtihatlı En Son Değişiklerle Birlikte Türk Ticaret Kanunu Ticari İşletme ve Şirketler, Ankara 2004. Kalpsüz, Turgut: Müvekkillerine İzafeten Acentalara Karşı Dava Açılması ve Takip Yapılması, Batider 1983, C. XII, S. 1, s. 1-11. Karahan, Sami: Ticari İşletme Hukuku, Güncelleştirilmiş 19. Baskı, Konya 2010. Karayalçın, Yaşar: Ticaret Hukuku Dersleri, I. Giriş - Ticari İşletme, Ankara 1957. 10

Kayıhan, Şaban: Acentelik Sözleşmesi, Ankara 2008. Kınacıoğlu, Naci: Acente ve Acentelik Sözleşmesi, Ankara 1963. Kubilay, Huriye/Göksoy, Yaşar Can/Ayan, Özge/Yıldırım, Ali Haydar: Türk Ticaret Kanunu, Ticari İşletme md. 1-135, 1. Cilt, İstanbul 2004. Moroğlu, Erdoğan/Kendigelen, Abuzer: Notlu-İçtihatlı Türk Ticaret Kanunu ve İlgili Mevzuat, İstanbul 2004. Tekil, Fahiman: Ticari İşletme Hukuku, İstanbul 1990. Teoman, Ömer (Ülgen, Hüseyin/Helvacı, Mehmet/Kendigelen, Abuzer/Kaya, Arslan/Nomer Ertan, N. Füsun): Ticari İşletme Hukuku, İstanbul 2006. 11