NAMAZI DOSDOĞRU KILMAK (Ey mü minler!) Sizin gerçek dost ve yardımcınız ancak Allah ve O nun Resûlü dür; bir de (Allah ın emirlerine) boyun eğerek namazı dosdoğru kılan ve zekât veren mü minlerdir. (Maide/55) İman eden kullarıma söyle: Namazı dosdoğru kılsınlar, içinde ne bir dostluğun ne alışverişin bulunduğu bir gün gelmeden evvel, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden (Allah yolunda) gizli ve açık olarak infak etsin (harcasın)lar. (İbrahim/31) O (mü min) kimseler ki kendilerine yeryüzünde iktidar, mevki (ve servet) versek (şımarıp sapmazlar,) namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, (İslâmî ölçülerde) iyiliği emrederler ve kötülükten menederler. (Çünkü bilirler ki, bütün) işlerin sonu ancak Allah a ait(tir ve O na dönecek)tir. (Hac/41) BEŞ VAKİT NAMAZ BÜTÜN HATALARI SİLER Hz. Huzeyfe (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı herhangi bir şey üzecek olursa namaz kılardı." (Ebû Dâvud, Nesâî) Ebu Hureyre (Allah Ondan razı olsun) den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuşlardır. İnsanlar ezan okumanın ve birinci safta bulunmanın ne kadar sevap olduğunu bilselerdi, bu iş için sıra ve yer bulamaz kur a çekmek zorunda kalarak kur a çekerlerdi. Namaza erken gitmekteki sevabı bilselerdi birbirleriyle yarış ederlerdi. Eğer yatsı ve sabah namazını cemaate gitme sevabını bilselerdi emekleyerek de ve sürünerek de olsa bu iki namaza giderlerdi. (Buhari, Ezan 9,32, Müslim Salat 129) Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in şöyle söylediğini işittim:
"Sizden birinizin kapısının önünden bir nehir aksa ve bu nehirde hergün beş kere yıkansa, acaba üzerinde hiç kir kalır mı, ne dersiniz?" "Bu hal, dediler, onun kirlerinden hiçbir şey bırakmaz!" Aleyhissalâtu vesselâm: "İşte bu, beş vakit namazın misalidir. Allah onlar sayesinde bütün hataları siler" buyurdu."( Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesâî, Muvatta,) NİSÂ SÛRESİ BULMACASI (26-59. AYETLER) MERAK ETTİKLERİMİZ 2013 YILI FİTRE MİKTARI (ASGARİ) (Diyanet İşleri Başkanlığının Tespiti) Din İşleri Yüksek Kurulu'nun müzakereler sonucunda, 2013 yılı Ramazan ayının başlangıcından 2014 yılı Ramazan ayının başlangıcına kadar en düşük sadaka-i fıtır miktarını 9,25 TL (Dokuz lira yirmibeş kuruş) olarak belirlediği belirtilerek şöyle denildi: "Miktar belirlenirken hadis-i şerifler, ülkenin mevcut sosyal-ekonomik hayat şartları ve bir kişinin günlük asgari gıda ihtiyacının göz önüne alındığı ifade edildi. Belirlenen bu miktarın, "asgari miktar" olduğunun, sadaka-i fıtırda verilecek meblağ konusunda bir üst sınırı olmadığının hatırlatılması, bu konuda ideal olanın, herkesin kendi hayat standartlarına göre asgari günlük gıda harcamalarına denk düşecek bir meblağı vermesinin tavsiye edilmesi ve söz konusu meblağın, gıda gibi ayni olarak veya para şeklinde nakdi olarak ödenebileceğine karar verildi." Sadaka-i fıtır ne zaman verilir? Sadaka-i fıtır, Ramazan Bayramının birinci günü tan yerinin ağarmasıyla vacip olmakla birlikte, Ramazan ayı içinde de verilebilir. Hatta fakirlerin bayram ihtiyaçlarını karşılamaları için, bayramdan önce verilmesi daha iyidir. Ancak Bayram sabahına kadar sadaka-i fıtır verilmemiş ise, Bayram günlerinde ödenmesi gerekir. Zamanında ödenmeyip sonraya kalan fitreler ise, mümkün olan ilk fırsatta ödenmelidir.
HER ŞEYDEN DAHA HAYIRLI OLAN NEDİR? Ebû Hüreyre( ra)'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Sübhânallâhi velhamdülillâhi velâ ilâhe illallahü vallâhü ekber demek, benim için, üzerine güneş doğan her şeyden daha kıymetlidir. (Müslim,Tirmizî) HAYIRLI RAMAZANLAR NİCE MÜBAREK RAMAZANLARA, NİCE MES UD BAYRAMLARA Zevkli, şevkli, feyizli, nurlu mübarek bir ay geçirdik: On bir ayın sultanı, mah-ı gufran Ramazan! Mutlu ve mübarek bir bayrama doğru gidiyoruz. Ümmet olarak sevindik, nurlandık, coştuk; camilere, ibadetlere koştuk, çok hayırlar işlemeğe çalıştık. İbadet ve taatlarımızı rahim ve kerim Rabbımız, eksik ve kusurlarına rağmen, lütuf ve keremiyle ahsen ve etemm olarak kabul buyursun! O nun ulu şanına şayeste ve yüce dergahına layık ibadet ve a mal-ı salihayı yapmaya kim takat getirip, güç yetirebilir ki! Hem bizim aciz ve naçiz ibadetlerimiz, O nun sonsuz ihsan ve engin rahmeti, hadsiz ikram ve sayısız nimetleri karşısında ne kıymet ifade eder ki! Oruçlarımızda, namazlarımızda, kıraat-ı Kur an- Kerim lerimizde, hatimlerimizde, zikr ü tesbihlerimizde, hayrat ü hasenatımızda muhakkak ki nice nice hatalar, yanlışlar, kusurlar, noksanlar, gafletler, zelleler, ihmaller kabahatlar, bi edeplikler... vaki olmuştur, affet ya Rabbi, günah ve noksanımıza bakma; bizi haybet ve hüsrana uğratma; reddedip, mahrum kılıp ağlatma; lütfuna erdirip yüzümüzü güldür, müjdeyle beşarete erdirip sevindir, bayramımızı katmerli bayram eyle, sevincimizi hakiki sevinç, kazancımızı ilahi kazanç eyle! Biz ettik anı ki bize yaraşır Sen eyle anı ki sana yaraşır! Bizden isyan, senden ihsan! Bizden dua senden icabet; Biz diken ektik, sen gül derlet ya Kerem kanı, ya men iza duiye ecabe ve iza süile a ta!
Ne mutlu, ibadetlerini ihlasla, hudu ve huşu ile takva ve vera ile ifa edenlere! Namazlarını aceleye ve gürültüye getirmeyip, ta dil-i erkana riayet eyleyenlere! Ne mutlu oruçlarını güzel tutanlara; harama bakarak, gıybet ederek, dedikodu yaparak can yakarak, kalp yıkarak, edepsizlik ve ahlaksızlıklara bulaşarak zedeletmeyen, heba ettirmeyenlere! Ne mutlu Ramazan ın son on günün camilerde i tikaflara girip, halvetlerde diz çöküp, tenhalarda göz yumup, boyun büküp, zikr ü fikr ile gece ve gündüzlerini ihya edenlere! Ne mutlu nefsini emmare likten kurtarıp, mutmeinne"liğe eriştirenlere; nefsini zabt ü rabt a alıp vücud iklimine akl-ı selim sultanının hakim kılan, şeytanı yenip, onun mel un ordusunu münhezim ve perişan eyleyen, ahlak-ı habise ve seyyie ve kabihayı bırakıp; ahlak-ı hamide ve hasene ve kerime ve makbule ile muttasıf ve müzeyyen olanlara! Ne mutlu ayet-i kerime ve ehadis-i şerifeleri, vaaz ü nasihatleri, öğüt ve ikazları, işaret ve irşadları dinleyip, anlayan, anlayıp uygulayan, güzel uygulayıp büyük ecir ve sevaplar kazananlara! Ne mutlu Ramazan-ı Şerifte kazandığı melekliği, Ramazan dan sonra şeytanlığa döndürmeyen, hidayetten sonra dalalete sapmayan, uyandıktan sonra tekrar gaflete dalmayan, sevaplı işleri terk edip günahlara bulaşmayan, Allah la ahdine sadakat gösterip, vefasızlık etmeyen, basiret i açıldıktan sonra tekrar körlüğe düşmeyen, sebatlı, vefalı, sabırlı, azimli, kararlı, istikrarlı, mü minlere! Peygamberimiz Muhammed-i Mustafa aleyhi ve ala alihi efdal-üs- salavati ve ekmel-üt-teslimat efendimiz hazretleri bildiriyor ki: Kulun Ramazan daki ibadetlerinin, Allah indinde makbul olmasının alameti kulun hüsni halinin Ramazandan sonra da bozulmadan devam etmesidir. Eğer kul Ramazandan sonra gene iyi Müslüman ise, gene ibadet ve taatlerine aynı titizlikle, aynı zevk ve şevkle devam edebiliyorsa; demek ki ibadetleri kabul olmuş, demek ki manevi maya tutmuş, fidan toprağa kök salmış, kurumamış, yaşıyor; demek ki yapraklanacak, çiçeklenecek, meyve verecek inşaallah! Yüce Mevlamız sizi ibadetleri makbul olanlardan, dünya ve ahirette maksud ve muradına erenlerden eylesin! İyd-i said-i fıtr ınızı can u gönülden tebrik eder, nice nice yıllara sevdiklerinizle birlikte sıhhat, afiyet, saadet, selamet ve devletle ulaşmanızı nice nice kutlu Ramazanlara, mutlu bayramlara erişmenizi temenni ve niyaz eyleriz. Kur an ın Anlamıyla Buluşmak Platformu
Bu köşenin içeriği KUR AN IN ANLAMIYLA BULUŞMAK PLATFORMU tarafından hazırlanmıştır. Ayet mealleri Hasan Tahsin Feyizli'nin Hazırladığı Feyzü'l Furkan Açıklamalı Kur'an-ı Kerim Meali nden alınmıştır. Ayet meallerinin tamamına www.kuranimiz.net, ses dosyalarına www.akradyo.net adreslerinden ulaşabilirsiniz. Görüş ve önerileriniz için: bilgi@kuranimiz.net adresine e posta yazabilirsiniz.