TOPRAK ARITIM YÖNTEMLERİ. Toprak arıtım yöntemleri in-situ aritim yöntemleri ve ex-situ aritim yöntemleri olarak ikiye ayrılmaktadır.

Benzer belgeler
DOĞAL ARITIM YÖNTEMLERİ-FİNAL SINAVI DERS NOTLARI

Elçin GÜNEŞ, Ezgi AYDOĞAR

Katı Atık Yönetiminde Arıtma Çamuru. Enes KELEŞ Kasım / 2014

Deponi Sızıntı Sularının Arıtma Teknikleri ve Örnek Tesisler

ÇEV416 ENDÜSTRİYEL ATIKSULARIN ARITILMASI

AEROBİK BİYOFİLM PROSESLERİ

Çizelge 2.6. Farklı ph ve su sıcaklığı değerlerinde amonyak düzeyi (toplam amonyağın yüzdesi olarak) (Boyd 2008a)

TEHLİKELİ ATIK ÖN İŞLEM TESİSLERİ

Elektroflokülasyon Elektrokoagülasyon tekniği 1940 yılından bu yana bilinen ve sanayide kullanılan bir teknolojidir.

KATI ATIKLARIN BERTARAFINDA BİYOTEKNOLOJİ UYGULAMALARI. Doç. Dr. Talat Çiftçi ve Prof. Dr. İzzet Öztürk Simbiyotek A.Ş. ve İTÜ

1. Kıyı Bölgelerinde Çevre Kirliliği ve Kontrolü KÇKK

Ekosistem ve Özellikleri

HAZIRLAYAN-SUNAN İSMAİL SÜRGEÇOĞLU DANIŞMAN:DOÇ. DR. HİLMİ NAMLI

BURSA HAMİTLER SIZINTI SUYU ARITMA TESİSİNİN İNCELENMESİ

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇED, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü ÇEVRE ÖLÇÜM VE ANALİZLERİ YETERLİK BELGESİ EK LİSTE-1/7

Akvaryum veya küçük havuzlarda amonyağın daha az zehirli olan nitrit ve nitrata dönüştürülmesi için gerekli olan bakteri populasyonunu (nitrifikasyon

WASTEWATER TREATMENT PLANT DESIGN

Kimyasal Toprak Sorunları ve Toprak Bozunumu-I

SU KİRLİLİĞİ KONTROLÜ

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇED, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü ÇEVRE ÖLÇÜM VE ANALİZLERİ YETERLİK BELGESİ EK LİSTE 1 / 11

İÇİNDEKİLER SI BASKISI İÇİN ÖN SÖZ. xvi. xxi ÇEVİRİ EDİTÖRÜNDEN. BÖLÜM BİR Çevresel Problemlerin Belirlenmesi ve Çözülmesi 3

ÖLÇÜM VE /VEYA ANALİZ İLE İLGİLİ; Kapsam Parametre Metot adı Metot Numarası CO Elektrokimyasal Hücre Metodu TS ISO 12039

TOPRAK Yeryüzünün yüzeyini kaplayan, kayaların ve organik maddelerin çeşitli ayrışma ürünlerinin karışımından meydana gelen,içerisinde canlıları

Öğretim Üyeleri İçin Ön Söz Öğrenciler İçin Ön Söz Teşekkürler Yazar Hakkında Çevirenler Çeviri Editöründen

İ Ç İ NDEKİ LER. Çevre Mühendisliği ve Bilimi İçin Kimyanın Temel Kavramları 1. Fiziksel Kimya ile İlgili Temel Kavramlar 52.

DİĞER ARITMA PROSESLERİ

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇED, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇED, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü ÇEVRE ÖLÇÜM VE ANALİZLERİ YETERLİK BELGESİ EK LİSTE 1 / 5

Ötrifikasyon. Ötrifikasyonun Nedenleri

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇED, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü ÇEVRE ÖLÇÜM VE ANALİZLERİ YETERLİK BELGESİ EK LİSTE 1 / 14

SU KALİTE ÖZELLİKLERİ

ARITMA ÇAMURUNDAN BİYOGAZ ÜRETİMİ VE ENERJİ TASURRUFU

1. Çevrede Kirletici Taşınımına Giriş

HAKKIMIZDA. Firmamız 2006 yılının Ocak ayında arıtma sistemleri kurmak ve çevre teknolojilerini geliştirmek amacıyla kurulmuştur.

ÇEV416 ENDÜSTRİYEL ATIKSULARIN ARITILMASI

İÇ SU BALIKLARI YETİŞTİRİCİLİĞİNDE SU KALİTESİ

EM nin Katı Atık Toplama ve Gömme Alanlarındaki Yararları:

TANIMI Aktif karbon çok gelişmiş bir gözenek yapısına ve çok büyük iç yüzey alanına sahip karbonlaşmış bir malzemedir.

1.1 Su Kirliliği Su Kirliliğinin Kaynakları 1.2 Atıksu Türleri 1.3 Atıksu Karakteristikleri 1.4 Atıksu Arıtımı Arıtma Seviyeleri

MESS Entegre Geri Kazanım ve Enerji San. ve Tic. A.Ş.

ÇEV416 ENDÜSTRİYEL ATIKSULARIN ARITILMASI

ÖLÇÜM VE /VEYA ANALİZ İLE İLGİLİ; Kapsam Parametre Metot adı Metot Numarası

gövdelerinin kirletici etkisi, bitkilerin diğer organlarının kirletici etkileri.

ADIM ADIM YGS LYS Adım EKOLOJİ 7 MADDE DÖNGÜLERİ (Su, Karbon ve Azot Döngüsü)

YAYILI KİRLİLİK: KENTSEL VE TARIM KAYNAKLI

Şehirsel Teknik Altyapı. 8. Hafta Ders tekrarı yeni eklemeler

ÖLÇÜM VE /VEYA ANALİZ İLE İLGİLİ; Kapsam Parametre Metot Adı Metot Numarası ph Elektrometrik metot TS EN ISO 10523

İyi kalitedeki yem seçimi ve yönetimi, Yoğun yetiştiricilik yapılan karides havuzlarında mekanik havalandırma yapılması, Mümkün olabildiğince su

Çevre İçin Tehlikeler

ÇERKEZKÖY ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ ENDÜSTRİYEL ATIKSU ARITMA TESİSİ

Eco new farmers. Modül 2- Toprak ve Besin Döngüsü. Bölüm 2- Bitki/Toprak sistemi

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇED, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü ÇEVRE ÖLÇÜM VE ANALİZLERİ YETERLİK BELGESİ EK LİSTE-1/7

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇED, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü ÇEVRE ÖLÇÜM VE ANALİZLERİ YETERLİK BELGESİ EK LİSTE-1/12

ÇEVRE GEOTEKNİĞİ DERSİ

ÇEVRE MÜHENDĠSLĠĞĠ BÖLÜMÜ KODLU TEMEL ĠġLEMLER-1 LABORATUVAR DERSĠ DENEY FÖYÜ

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Alanında Kapasitesinin Güçlendirilmesi için Teknik Yardım Projesi

Ölçüm/Analiz Kapsamı Parametre Metot Metodun Adı

MADDE DÖNGÜLERİ SU, KARBON VE AZOT DÖNGÜSÜ SELİN HOCA

ÖLÇÜM VE /VEYA ANALİZ İLE İLGİLİ;

İLERİ ARITIM YÖNTEMLERİNDEN FENTON REAKTİFİ PROSESİ İLE ENDÜSTRİYEL BİR ATIK SUYUN ISLAK HAVA OKSİDASYONU

ÖLÇÜM VE /VEYA ANALİZ İLE İLGİLİ; Kapsam Parametre Metot Adı Metot Numarası

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü

KÖMÜR MADENCİLİĞİNİN ÇEVRESEL ETKİLERİ VE ATIKLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ. Hazırlayan: Serkan YUMUŞAK

On-line Oksijen Tüketiminin Ölçülmesiyle Havalandırma Prosesinde Enerji Optimizasyonu

Akreditasyon Sertifikası Eki (Sayfa 1/6) Akreditasyon Kapsamı

Çevre Biyolojisi

1. Giriş ve çevrede kirletici taşınımı. ÇEV 3523 Çevresel Taşınım Süreçleri Doç.Dr. Alper ELÇĐ

Akreditasyon Sertifikası Eki (Sayfa 1/9) Akreditasyon Kapsamı

Organik Atıkların Değerlendirilmesi- BİYOGAZ: Üretimi ve Kullanımı ECS KĐMYA ĐNŞ. SAN. VE TĐC. LTD. ŞTĐ.

Ekolojik Yerleşimlerde Atık Yönetiminin Temel İlkeleri

Atık yağlar ekotoksik özelliğe sahiptir ve bulunduğu ortamı kirleterek ortamda yaşayan canlılara zarar verir. Dolayısıyla toprağa ve suya doğrudan

Akreditasyon Sertifikası Eki (Sayfa 1/12) Akreditasyon Kapsamı

01 HAKKIMIZDA. Firmamız 2006 yılının Ocak ayında arıtma sistemleri ve çevre teknolojileri amacıyla kurulmuştur.

Yakma Küllerinin Bertarafı

KATI ATIKLARIN ARITILMASINDA MİKROORGANİZMALARIN KULLANIMI

Harran Üniversitesi Kısa tarihi

ÖLÇÜM VE /VEYA ANALİZ İLE İLGİLİ;

Sızıntı Suyunun Elektrooksidasyon Prosesi İle Arıtılması

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ 2014 YILI ANALİZ LABORATUVARI FİYAT LİSTESİ

ÇEV 219 Biyoçeşitlilik. Ötrofikasyon. Ötrofikasyon

BETON SANTRALLERĠ VE ASFALT PLANT TESĠSLERĠNDE SU KĠRLĠLĠĞĠ KONTROLÜ YÖNETMELĠĞĠ UYGULAMALARI

Deney Adı. Bölüm 3: Numunelerinin Muhafaza, Taşıma ve Depolanması. Nehirlerden ve Akarsulardan Numune Alma. ph tayini Elektrometrik Metot

BİTKİ BESİN MADDELERİ (BBM)

EĞİRDİR GÖLÜ SU KALİTESİ

ÇEVRE MÜHENDĠSLĠĞĠNE GĠRĠġ (ÇMG) DERSĠ

TEKĠRDAĞ ĠLĠ ARITMA ÇAMURLARININ DEĞERLENDĠRĠLMESĠ ÇALIġTAYI

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇED, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü ÇEVRE ÖLÇÜM VE ANALİZLERİ YETERLİK BELGESİ EK LİSTE-1/6

ÇEV416 ENDÜSTRİYEL ATIKSULARIN ARITILMASI

WASTEWATER TREATMENT PLANT DESIGN

AyDo Süper İyonize Su (SIW) Teknolojisi ile. Rehabilite Sistemleri

İÇİNDEKİLER 1.1. ATIKSU ARITMA TESİSLERİNİN PLANLAMA VE PROJELENDİRME ESASLARI

Anaerobik Arıtma ve Biyogaz Üretim Tesisi. Çağatay Arıkan-Ak Gıda Kalite Güvence Müdürü

Gaz arıtımı sonucu oluşan ve tehlikeli maddeler içeren çamurlar ve filtre kekleri dışındaki gaz arıtımı sonucu oluşan çamurlar

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü

GÜÇLÜ ENDÜSTRİYEL ÇÖZÜMLER İNŞAAT, ENDÜSTRİ A.Ş.

SU & ATIKSU GENEL BİLGİLER. Dünyadaki toplam suyun % 97,5 i tuzlu sudur, Geriye kalan tatlı suyun sadece % 0,3 ü kullanılabilir sudur.

OTEKOLOJİ TOPRAK FAKTÖRLERİ

ÖLÇÜM VE /VEYA ANALİZ İLE İLGİLİ;

YATAY (1) NO. MEVZUAT NO MEVZUAT ADI Aarhus Sözleşmesi Espoo Sözleşmesi

TARIMSAL KAYNAKLI NİTRAT KİRLİLİĞİNE KARŞI SULARIN KORUNMASI YÖNETMELİĞİ TARIMSAL KAYNAKLI NİTRAT KİRLİLİĞİNE KARŞI SULARIN KORUNMASI YÖNETMELİĞİ

Transkript:

TOPRAK ARITIM YÖNTEMLERİ Toprak arıtım yöntemleri in-situ aritim yöntemleri ve ex-situ aritim yöntemleri olarak ikiye ayrılmaktadır. 1. İN-SİTU ARITIM YÖNTEMLERİ İn-situ arıtım teknolojilerinde, toprağın herhangi bir yere taşınmadan bulunduğu yerde fiziksel, kimyasal ve biyolojik yöntemlerle arıtılıp stabil hale getirilmesi sağlanır. Avantajı: 1. Düşük maliyet 2. Toprak derinliğinde bulunan kirleticilerin uzaklaştırılması 1.1 Fiziksel/Kimyasal Arıtma Teknolojileri Toprak Vakum Ekstraksiyonu Solidifikasyon/Stabilizasyon Toprak Yıkama Kimyasal Oksidasyon Elektrokinetik Ayırma 1.2. Biyolojik Arıtma Teknolojileri Biyoventilasyon Fitoremediasyon Biyoremediasyon 1.3. Termal Arıtım Yöntemleri Elektriksel Dirençli Isıtma, Buhar enjeksiyonu ve ekstraksiyonu, İletken ısıtma, Radyo Frekanslı Isıtma, Vitrifikasyon 1.1.1 Toprak Vakum Ekstraksiyonu (TVE) Toprakta bulunan kirleticiler topraktan fiziksel olarak ayrılır, kirleticiler buhar fazına ekstrakte edilir. Bu sistem ile uçucu organik bileşikler UOB giderilir. Enjeksiyon ve ekstraksiyon kuyuları kullanılır. Enjeksiyon kuyularından hava uygulanır ve toprak derinliğinde bulunan kirleticiler gaz formunda yüzeye çekilir. TVE prosesi en iyi gevşek bağlı topraklarda sonuç verir. TVE sistemleri düşük bakım gerektiren güvenli sistemlerdir. 1.1.2 Solidifikasyon/Stabilizasyon Radyoaktif, tehlikeli ve karışık atıkları arıtmak için seçilen teknolojidir.

a) Stabilizasyon: Atık içerisinde bulunan kirleticilerin kimyasal reaksiyonlar ile daha az çözünebilir forma dönüştürülerek tehlike potansiyelinin indirgenmesidir. b) Solidifikasyon (katılaştırma): Sıvıların, çamurların ve diğer fiziksel olarak stabil olmayan tehlikeli atıkların bağlayıcı maddelerle stabil katılara dönüştürülmesidir. Stabilizasyon/Solidifkasyon ile Giderilen Kirleticiler Ağır metaller, metalloidler, Siyanür, Katı Organikler, Asbest, Arıtma tesisi çamurları ve sediment 1.1.3 Kimyasal Oksidasyon Kimyasal olarak tehlikeli kirleticileri tehlikeli ya da az toksik, hareketli ya da inert bileşiklere dönüştüren oksidasyon/redüksiyon reaksiyonlarını içerir. Redoks reaksiyonları elektronların bir kimyasaldan diğerine transferini içerir. Avantajları Hızlı ve acilen uygulanabilen teknolojilerdir. Oksitleyici kimyasalların seçimi için pek çok seçenek bulunmaktadır. Oldukça düşük konsantrasyonlara kadar arıtım. Arıtılması zor bileşikler üzerinde etkilidir. Hızlı arıtımdır. Birkaç hafta ya da ay sürebilir. Kimyasal Oksidasyonla Giderilen Kirleticiler: Kreozot, Kömür Katranı, Pestisitler, Klorlu Solventler, Uçucu Organik Bileşikler UOB 1.1.4 Toprak Yıkama Su ya da sıvı çözelti kontamine alana enjekte edilir. Suya eklenen katkı maddeleri kirleticinin çözünürlüğünü arttırır. Kirleticiler çözelti içinde çözünür ve yeraltı suyuna sızarlar ve yeraltı suyu ekstraksiyon kuyuları ile yukarı çekilerek arıtılır. 1.1.5 Elektrokinetik Ayırma Kaynakta arıtım prosesidir. Kirleticilerin topraktan ekstrakte edilip uzaklaştırılmasını sağlar. Toprağa, çamura ve sedimente düşük yoğunlukta akım uygulanarak ağır metallerin, radyonükleitlerin ve organik kirleticilerin topraktan ayrılması ve ekstrakte edilmesi sağlanır. 1.2. BİYOLOJİK YÖNTEMLER En Önemli Biyolojik Prosesler: Biyoventilasyon, Biyoremediasyon, Fitoremediasyon 1.2.1 Biyoventilasyon Kirleticilerin biyodegredasyonunu arttırmak için yeraltına gaz enjeksiyonunu içerir. Gaz yeraltını aerobik ve anaerobik tutmak için kullanılabilir ya da kometabolik parçalanmaya olanak veren substratı sağlar.

1.2.1.1 Aerobik Biyoventilasyon Aerobik parçalanmayı kolaylaştırmak için düşük oksijen konsantrasyonlu kontamine toprağa oksijen sağlanır. Sağlanan oksijeni kullanan mikroorganizmalar büyümeler için enerji ve karbon kazanmak için kirleticileri okside ederler. Petrol türevli bileşikler, non halojenli solventler, az halojenli solventler ve bazı PAH (polisiklik Aromatik Hidrokarbonlar) giderilebilir. 1.2.1.2 Anaerobik Biyoventilasyon Pek çok hidrokarbon ve bazı klorlu bileşiklerin parçalanması için faydalıdır. Mikroorganizmalar bu proses ile enerjiyi geri kazanır. 1.2.2 Bitki ile Arıtım Mekanizmaları (Fitoremediasyon) Fitoremediasyon, kirlenmiş toprakların, çökeltilerin ve atıksuyun bitkiler kullanılarak arıtılması işlemidir. Organik maddelerin veya metal kirleticilerle kirlenmiş alanlar; fitotransformasyon, rizosfer biyoiyileştirmesi (biyoremediation), fitostabilizasyon, fitoekstraksiyon ve rizofiltrasyon adı verilen beş mekanizmadan biriyle arıtılabilmektedir. Bu teknoloji, maliyeti, estetik avantajları ve uzun süreli uygulanabilirliği nedeniyle kirlenmiş alanların iyileştirilmesi için gelişen bir teknolojidir. Fitoremediasyon, çok geniş alanlarda diğer arıtım metotlarının pratik olmadığı, maliyetin yüksek olduğu, zehirlilik konsantrasyonun düşük olup sadece uzun süreli arıtma işlemlerinin yeterli olduğu ve son bir örtü olarak bitkilendirmenin yapılıp alanine kapatılabileceği durumlarda kullanmak için uygundur. Bu yöntemin kullanılmasında bazı kısıtlamalar vardır. Bunlar; yasal sınırlamalar, zamanın uzun olması nedeniyle arıtım için gereken etkinlik düzeyinin altında kalınması, bitkilerin ve besin zincirinin kirlenme potansiyeli ve toksik atık alanlarında bitkilendirmenin zorluğudur. Bitkilerin toksik maddelerden etkilenmeksizin yüksek yoğunluklarda organic maddelere direnç kapasiteleri olduğu ve toksik kimyasalları alıp daha az zehirli metabolitlere dönüştürebilecekleri gösterilmiştir. Ayrıca, bitkilerin rizosferde kök sızıntı sıvıları, enzimleri ile organik maddeler bozunmakta ve toprakta organic karbonun oluşumuna sebep olmaktadır. Bitkiler, metal kirleticileri; fitoektraksiyon (kirleticilerin toprak üstü biyokütleye alınması ve yeniden kazanılması), metallerin sudan köklere süzülmesi (rizofiltrasyon), veya büyük miktarlardaki suyun solunum yoluyla buharlaştırılması ve erozyon kontrolu yoluyla atık alanlarını stabilize edilmesi (fitostabilizasyon) ile giderebilmektedir. Fitoremediasyon ile, benzen, toluen, etilbenzen ve ksilen (BTEX) içeren petrol hidrokarbonları ve polisiklik aromatic hidrokarbonlar (PAHlar), pentaklorofenol, poliklorinatlı bifeniller (PCBler), klorinatlı alifatikler (trikloroetilen, tetrakloroetilen ve 1,1,2,2-tetrakloroetan), patlayıcı

atıkları, metaller (kurşun, kadmiyum, çinko, arsenik, krom, selenyum), pestisit atıkları ve artıkları (atrazin, siyanazin, alaklor), radyonükleitler ve yapay gübre atıkları (amonyak, fosfat ve nitrat) gibi kirleticiler arıtılabilmektedir. Değişik uygulamalara, söğütgiller (melez kavak, pamuklu kavak ve söğüt), çimenler (bermuda çimi, su hezaranı, çayırotu, süpürge darısı), baklagiller (yonca, alfalfa ve börülce), sulak alan bitkileri (papağan tüyü, su mercimeği, ararot, büyük su kamışı, suotu) ve hiper metal toplayıcılar (ayçiçeği, hint hardalı ve Thlaspi türleri) örnek verilebilir. Organik Kirleticilerin Fitoremediasyon ile Kontrol Edilmesi Fitodegredasyon Bitkinin salgıladığı enzimlerle kirleticilerin parçalanmasıdır. Rizodegradasyon Kirleticilerin kök bölgesinde (rizosfer) mikrobiyal aktivite ile parçalanmasıdır. Fitovolatilizasyon Kirleticinin topraktan alımı ve kirleticinin ya da modifiye formunun buharlaşma ile atmosfere verilmesi fitovolatilizasyon olarak tanımlanır İnorganik Bileşiklerin Fitoremediasyon ile Kontrolü Fitostabilizasyon Bitkilerin kök bölgesinde çökelme prosesleri ile stabilize edilmesidir. Rizofiltrasyon Bitkinin kök bölgesinde kirleticilerin bitki kökleri üzerinde adsorpsiyonu ya da çökelmesi ile gerçekleşir. Fitoekstraksiyon Kirleticilerin bitki kökleri ile alınımını ve ardından bitki dokularında taşınımını ve birikimini içerir.

SIZINTI SULARININ DOĞAL ARITIMI 1. Giriş Nüfus artışı paralelinde gelişen evsel, endüstriyel, tarımsal ve daha birçok alan faaliyetlerindeki üretim ve tüketim alışkanlığı sonucu oluşan atıkların miktar ve çeşidi her geçen gün alabildiğine artış göstermektedir. Bu atıkların toplanması, taşınması ve çevreye zarar vermeden bertaraf edilmesi veya azaltılması için değişik yöntemler kullanılmaktadır. Dünyada uygulanan yöntemler yakma, kompostlama, piroliz, düzenli depolama veya arazi doldurma şeklindedir. Katı atık sızıntı suyu; katı atıktan çıkan sıvı ve çözünmüş maddelerdir. Diğer bir ifadeyle katı atık içinde bulunan büyük yoğunluktaki organik maddelerin aerobik ve anaerobik mikroorganizmalarca daha küçük parçalara ayrılmasıyla oluşan çözünmüş haldeki maddeler veya sıvıdır (EEA, 2005). Katı atık maddelerinin özelliğine bağlı olarak ortaya çıkan sızıntı suları yüksek miktarda organik madde, inorganik madde (sodyum klorür, karbonat) ve ağır metal içerebildiğinden bir çok evsel ve endüstriyel atıksuya göre daha konsantre (fiziksel, kimyasal ve biyolojik olarak) bir kirlilik yüküne sahiptir. Oluşan sızıntı suyu topraktan yeraltı ve yer üstü sularına hareket edebilir. Bu nedenle bir yerdeki katı atık sızıntı suyu miktarı o yerdeki yeraltı ve yer üstü sularının kalitesini etkileyebilir. Çözünmüş madde taşıması; yüzey ve yeraltısuları için önemli bir kirletici tehlikedir (Trebouet ve diğ., 2001). Sızıntı suyu su ekosistemini ve insan sağlığını etkilediğinden, depolama sahası içinde tutulması veya su ekosistemine verilmeden önce arıtılması gerekmektedir. Sızıntı sularının arıtımı için geliştirilen metotlar fiziksel, kimyasal, biyolojik ve ileri arıtma metotları olup bu metotlardan herhangi birini tek başına kullanarak yüksek oranda arıtma verimi ve çıkış suyu kalitesi elde etmek zordur. Bunun için sızıntı sularının arıtımında genellikle biyolojik, fiziksel-kimyasal ve kimyasal proseslerin bir kombinasyonu önerilmektedir. Sızıntı sularının arıtımında kullanılan kimyasal metotlar koagülasyon-flokülasyon, kimyasal çöktürme ve kimyasal-elektrokimyasal oksidasyondur. Biyolojik metotlar ise aerobik, anaerobik ve anoksik proseslerin bir kombinasyonudur. Fiziko-kimyasal metotlar da genellikle sızıntı suyundan biyolojik olarak giderilemeyen maddeleri gidermek için biyolojik metotlarla beraber kullanılırlar. İleri arıtma metotlarında ise adsorpsiyon ve membran teknolojileri kullanılmaktadır. Bu teknolojilerin (ters osmoza dayandırılanlar gibi) ana problemleri, yüksek maliyet ve yönetimin karmaşıklığıdır. Çünkü bu sistemler, sınırlı ekonomik şartlar altında sık sık kullanılamaz ve yüksek özellikte laboratuar şartları ve yüksek maliyet gerektirir (Cossu ve diğ., 2001). Bu teknolojiler genellikle önemli derecede dış enerji gereksinimi duyan karmaşık

ve pahalı sistemler olduğu gibi sudaki kıymetli enerji ve besinlerin yeniden kullanımına izin vermemektedir. Bu nedenle ucuz fakat etkili arıtım teknolojileri araştırılmıştır (Gijzen, 2002). Sonuç olarak atıksu gideriminde olduğu gibi bu kompleks suların arıtımı için de maliyeti düşük, minimum insan gücü gerektiren ve enerji tüketimi çok az olan alternatif teknoloji olarak kabul edilen sucul bitkili sistemlerin kullanılabileceği belirtilmiştir (Cossu ve diğ., 2001). Sızıntı sularının doğal sistemler ile arıtılması, çoğu bileşenin arıtımı için çevresel olarak uygun gözükmektedir. Hem yüzeyaltı akış hem de serbest su yüzeyi sistemleri, deponi sızıntı suyunu arıtma potansiyeli olan ekoteknolojilerdir (Nordin, 2006). Yapay sulakalan sistemleri, sızıntı suyu yönetimi için uygun bir düşük maliyetli çözümdür. Sulakalan sistemleri, immobilize veya birleşik organik maddeleri ve kirletilmiş sulardaki diğer kirleticileri parçalamak için anaerobik ve aerobik reaksiyonlar kullanır (Wojciechowska ve Obarska-Pempkowiak, 2008; Lavrova ve Koumanova, 2010). Martin ve Moshiri (1994) ve Bulc ve diğ. (1997) yapay sulakalanların, deponi sızıntı suyundan besin maddelerinin ve organik bileşenlerin azaltılmasında etkili olduğunu bulmuşlardır. Mathewson ve Mathewson (1998), bir sulakalanın deponi sızıntı suyunu arıtmak için çevresel olarak uygun bir teknik olduğunu tespit etmişlerdir. 2. Sızıntı Suyu Katı atık içerisindeki çoğu organik madde biyolojik olarak bozunabilir olup anaerobik ve aerobik mikroorganizmalarca daha basit bileşiklere parçalanabilir. Böylece sızıntı suyu oluşur (El-Fadel ve diğ., 1997; Hui, 2005). Sızıntı suyu, katı atıktan süzülmüş ve çözünmüş ve askıda maddelerin ekstrakte olan kısmı olarak tanımlanabilir. Katı atıkların depolandığı deponi alanlarında sızıntı suyu; yüzey drenajı ile atıkların bozunmasından oluşan sıvı ile yağmur, yeraltısuyu, yeraltındaki kaynaktan giren su gibi dış kaynaklardan deponiye giren sıvılardan meydana gelir (Nordin, 2006). Sızıntı suyu özelliği; manganez, demir, kadmiyum ve kurşun gibi ağır metal içeriğine bağlı olarak toksik atığa benzer olabilir (Razman ve diğ., 1993; Nordin, 2006). Sızıntı suyu, flora ve fauna üzerindeki ters etkiler kadar, insan sağlığı üzerinde kanserojen etkiler, nöro toksidite, böbrek hasarı, bağışıklık hasarı, sindirim hastalıkları gibi ters etkilere sahiptir (Nordin, 2006).

2.1. Sızıntı Suyu Oluşumu: Çöpteki biyolojik olarak bozunabilir organiklerin mikrobiyal bozunması sonucu su açığa çıkar. Bu da, sızıntı suyu üretimi için çöp nemine katkıda bulunur. Biyokimyasal su, hem aerobik hem de anaerobik su reaksiyonundan oluşur. Genel olarak, aerobik şartta bozunma anaerobik şarttakinden daha hızlıdır (Hui, 2005). Sızıntı suyu oluşumu; su mevcudiyeti, doğrudan çökelme, yüzey akış, çöp bozunması ve sıvı atıkla beraber uzaklaştırılmayı içermektedir (Lu ve diğ., 1985; Hui, 2005). Çökelme, yüzey akış, suyun deponi örtüsünden çöp tabakaları içerisine süzülmesine yol açar. Sızıntı suyu oluşumunu etkileyen; miktar, yoğunluk, sıklık ve süre gibi 4 yağmur karakteristiği vardır (Hui, 2005). Yağmur suyu miktarı; yıllık ortalama, sezonluk ortalama, aylık ortalama ve haftalık ortalama yağmur verileriyle analizlenir. Yağmur yoğunluğu, yüzey toprak partikülleri üzerinde yağmur damlalarının etkisini etkilemektedir (Lu ve diğ., 1985; Hui, 2005). Böyle bir etki, sızıntı suyunun süzülme oranlarını değiştirerek üretilen sızıntı suyu miktarını değiştirebilir. Yağmur sıklığı ve süresi de, süzülme ve yüzey akış üzerindeki etkileriyle sızıntı suyu oluşumunu etkiler (Hui, 2005). Yüzey akışını etkileyen temel arazi yüzey şartları; yüzey topografyası (boyut, şekil ve eğim), örtü malzemesi, bitki, toprak geçirgenliği ve önceki toprak nemidir. Yüzey topografyası, yüzeydeki akımı kontrol eder. Örneğin, eğim açısından deponi yüzeyi düz olduğunda yüzey akışı daha düşüktür ve suyun çöpe doğru süzülmesi fazladır. Suyun çöpe doğru süzülme miktarı, bitkisiz bir deponide fazladır. Çünkü, bitkiyle suyun daha az buharlaşması sağlanır (Lu ve diğ., 1985; Hui, 2005). 2.2. Sızıntı Suyu Bileşimi: Genel olarak sızıntı suyu, KOİ ve BOİ olarak ölçülen organik kirleticiler, halojenleştirilmiş hidrokarbonlar, ağır metaller ve amonyak tarafından yüksek oranda kirletilmiştir (Trebouet ve diğ., 2001). Sızıntı sularının karakteristiğinde göze çarpan en önemli parametreler organik kirlilik ve azotlu bileşiklerdir (İlhan vd., 2007). Azot, sızıntı suyundaki önemli kirleticilerden birisidir. Sızıntı suyundaki Toplam Kjeldahl Azotu (TKN) konsantrasyonunun yapılan çalışmalarda 10-800 mg/l (Tchobanoglous ve diğ., 1993) ve 50-5000 mg/l aralığında olduğu belirtilmiş olup ortalama 1350 mg/l düzeylerinde olduğu bildirilmiştir. NH3, TKN nin önemli bir kısmıdır. Sızıntı suyu ayrıca genellikle yüksek konsantrasyonlarda sodyumklorit ve karbonatlar gibi inorganik tuzları içermektedir. Bazı araştırmacılar, humik tipte maddelerin sızıntı suyu organik maddesinin önemli bir grubunu oluşturduğunu bildirmişlerdir (Trebouet ve diğ., 2001). Deponideki endüstriyel atığın birlikte uzaklaştırılması sızıntı suyu üzerinde ters etki yapabilir. Endüstriyel atığın içeriği, fiziksel karakteristiği ve çevresel bozunma potansiyeli oldukça değişkendir (Lu ve diğ., 1985; Hui, 2005). Endüstriyel atığın eklenmesi, sızıntı suyunda, evsel çöp sızıntı suyunun başlangıç içeriğinden fazla değişik toksik elementlerin oluşmasına yol açabilir. İz metaller ve ağır

metallerce yüksek olan endüstriyel çamurun eklenmesi, sızıntı suyunda, yüksek metal konsantrasyonlarına yol açar (Hui, 2005). Katı atık bozunmasının 4 temel fazı vardır (Tchobanoglous ve diğ., 1993; Hui, 2005). Her kademe farklı kompozisyonlarda sızıntı suyu oluşturur. Şekil 1, katı atık bozunmasının 4 fazını göstermektedir. Şekil 1. Faz 1ve Faz 2 de (hidroliz ve asidifikasyon fazı) oksijen, gömülü çöpün içine hapsolur ve organik maddenin bozundurulması için aerobik mikroorganizmalarca kullanılır (Galbrand, 2003). Bu faz genellikle büyük oranda karbondioksit üretimi ve atıkta sıcaklık artışıyla karakterize edilir. Asidojenik fazda taze (genç) bir sızıntı suyu, yüksek bir organik içerikle BOİ 5 /KOİ>0,4 değerine sahiptir (Pouliot, 1999). Sızıntı suyu kolaylıkla biyolojik olarak bozunabilir bir özellik gösterir ve zayıf asidiktir. Bu nedenle ağır metalleri hareketlileştirir. Aerobik bozunma tipik olarak kısa olup bir aydan daha az sürede gerçekleşir. Atıktaki mevcut oksijen kullanıldığında aerobik bozunma sonlanır ve deponi sahası anaerobik sisteme döner (Barlaz, 1996; Hui, 2005). Faz 3 (başlangıç metan üretim fazı), anaerobik ve fakültatif organizmaların aktivitelerinin başlamasıyla başlar. Mikroorganizmalar; selüloz ve diğer çürüyebilen maddeleri, uçucu yağ asitleri (yüksek BOİ değerine yol açar) ve amonyak gibi daha basit ve çözünebilir bileşiklere hidroliz ve fermente eder (McBean ve Rovers, 1999). Üretilen uçucu yağ asitleri; asetat, propiyonat ve bütrat gibi karboksilik asitlerdir. Bu organik asitler sızıntı suyunun asidik olmasına (tipik olarak ph:4,5-5,5) yol açar. Sızıntı suyunun asidik yapısı toprak metallerinin

ayrışmasına bağlı olarak yüksek metal konsantrasyonlarına sebep olur (Galbrand, 2003; Hui, 2005). Deponi sızıntı suyunda mevcut en yaygın metaller yüksek konsantrasyonda indirgenmiş formdaki demir ve manganezdir (Fe 2+, Mn 2+ ). Deponi olgunlaşmaya devam ettikçe, biriken karboksilik asitler, yavaş büyüyen metanojenik bakterilerce CH 4 ve CO 2 gazına dönüştürürler. Bu gazlar deponi gazlarıdır. Karboksilik asitler harcandıkça, KOİ ve BOİ değerleri azalır ve ph artmaya başlar. Bu sebeple bu fazdaki sızıntı suyu; dayanıklı organik bileşik ve yüksek amonyak konsantrasyonu içeren daha yaşlı sızıntı suyu olup yüksek ph değerleriyle karakterize edilir (Pouliot, 1999; Hui, 2005). Bozunmanın bu fazının 30-200 yılda sona ermesi beklenebilir (Robinson, 1995; Hui, 2005). Faz 4 de (stabilize olmuş kademe) bakteriler, büyük oranda Faz 2 sızıntı suyunun karakteristiklerinden sorumlu, temel olarak yağ asitleri olan çözünebilir organik bileşikleri uzaklaştırırlar (Galbrand, 2003; Hui, 2005). Sonunda asetojenik ve metanojenik bakteriler arasında dinamik bir denge oluşur ve atık aktif olarak bozunmaya devam eder. Hem KOİ hem de BOİ, bu fazda zamanla azalır. Bu fazda oluşan sızıntı suyu sıklıkla stabilize sızıntı suyu olarak adlandırılır. Bu fazda üretilen sızıntı suyu düşük BOİ ve düşük BOİ/KOİ oranı ile karakterize edilir. Amonyak azotu, asetojenik prosesin birinci kademesinde bırakılmaya devam eder ve böylece sızıntı suyunda yüksek seviyede amonyak azotu mevcut olur (Hui, 2005). Bu fazda sızıntı suyunun ph değeri nötrdür ve uçucu yağ asitleri konsantrasyonu düşüktür. Fakat dayanıklı organik madde konsantrasyonu yüksektir. Sızıntı suları, deponide kalan sürelerine göre genç ve yaşlı sızıntı suları olarak sınıflandırılırlar. Genç sızıntı suları; deponide yer alan anaerobik bozunmanın ara ürünleri olan uçucu yağ asitleri, KOİ içeriklerinin 5 g/l den büyük olması ve düşük azot konsantrasyonu (<400 mg/l) ile karakterize edilirler. Amonyak azotu, organik bileşiklerin parçalanması esnasında aminoasitlerin deaminasyonu sonucu genç deponilerdeki sızıntı suyunda mevcuttur (Crawford ve Smith, 1985; Tatsi ve Zouboulis, 2002; Klikowska ve Klimiuk, 2008). Genç ve yeni deponi, anaerobik bozunmanın serbest uçucu yağ asitleri varlığına neden olan asit fermantasyon kademesinden yüksek oranda etkilenir. Üretilen sızıntı suyu, biyolojik arıtma için uygundur (Nordin, 2006). Yaşlı sızıntı suları; NH 3 >400 mg/l, yüksek kalıcı bileşik içeriği ve düşük biyolojik olarak bozunabilir organik kısım (BOİ 5 /KOİ=0,1) ile karakterize edilirler. Yaşlı deponilerdeki sızıntı suyu, biyolojik olarak bozunabilen substratların azotlu kısımlarının fermantasyon ve hidrolizinden dolayı amonyak azotunca zengindir (Carley ve Mavinic, 1991; Klikowska ve Klimiuk, 2008). Yaşlı sızıntı

sularındaki organik karbon, temel olarak yüksek moleküler ağırlıklı ve kalıcı karakteristikli maddelere dayanmaktadır. Eski deponilerdeki sızıntı suyu, anaerobik bozunmada kalıcı humik ve fulvik bileşiklerin oluştuğu metan fermantasyonu kademesinden etkilenir (Christensen ve diğ., 1997; Nordin, 2006). Humik maddeler olarak kategorize edilen humik ve fulvik asit, yaşlı deponilerde yüksektir. Bunlar doğal olarak oluşan organik bileşiklerin bir karışımıdır (Nordin, 2006). Çözünebilir çöpün toplam kütlesi, çöp yüzey alanı ve çöp ile liçleme çözeltisi arasındaki bağlantıdan etkilenebilir (Lu ve diğ., 1985; Hui, 2005). Suda çözünebilir bileşenler içeren katı atıklar, başlangıçtaki su teması boyunca atık yüzeyinden (atık içinden değil) bileşenlerin çözünmesini sağlayabilir (Hui, 2005). Sızıntı suları hem içerik hem de hacimsel akı olarak oldukça değişken, karmaşık atıksulardır ve evsel atıksularla karşılaştırıldığında 500-1000 kat daha fazla kirlilik yüküne sahiptir (Ehrig, 1989; Trebouet ve diğ., 2001). Deponi sızıntı suyunun kalitesi; yüksek oranda, fermantasyon kademesine (deponi yaşına), atık kompozisyonuna, işletme prosedürlerine, endüstriyel atıklarla birlikte uzaklaştırmaya (Hui, 2005) ve hidrojeolojik faktörlere (Ehrig, 1989; Trebouet ve diğ., 2001), bölgenin iklimsel şartlarına, çöp derinliği ve geçirgenliğine, depolama metoduna, toplama sistemindeki değişimlere dayanmaktadır (Boothe ve diğ., 2001; Kang ve diğ., 2002; Tatsi ve Zouboulis, 2002; Nordin, 2006). Atık ve liçleme çözeltisi arasındaki temas süresinin artmasıyla, suda çözünebilir ilave bileşenler liçlenebilir. Bununla beraber, liçleme çözeltisinin çözünürlük limitinin erişildiği bir denge noktası vardır. Bu denge noktasında suda çözünebilir bileşenler olsa dahi daha fazla değişim meydana gelmez. Bu sebeple çöpteki kirleticiler sızıntı suyunda çözünebilirlik sınırlarına ulaşmadıkça verilen bir zaman aralığında bu kirleticilerin daha fazlası uzaklaştırılır (Hui, 2005). 2.3. Sızıntı Suyu Arıtma Yöntemleri Düzenli depolama tesislerinin tasarımında karşılaşılan en önemli sorunlardan birisi sızıntı suyudur. Sızıntı suyunun miktar ve kompozisyonu; depolanan katı atığın özellikleri, depolama tekniği, yörenin sıcaklık ve nem koşulları gibi faktörlere bağlı olarak önemli farklılıklar göstermektedir. Yüksek organik madde, azot, ağır metal, sülfat, klorür, toksik madde vb. içeren sızıntı suları (Dölgen, 1996), çöpten taşınarak yüzey sularına ve yeraltı sularına ulaştığında onları kirletebilme potansiyeline sahiptir (Hui, 2005). Bu kirletme, sızıntı sularının toplanması ve farklı prosedürlerle arıtımıyla engellenmektedir.

Sızıntı sularının alıcı ortama zarar vermeden uzaklaştırılması amacıyla genel olarak biyolojik (aerobik veya anaerobik) ve fizikokimyasal arıtma yöntemleri (kimyasal oksidasyon, membran prosesler, aktif karbon adsorpsiyonu, pıhtılaştırma-yumaklaştırma vb.) kullanılmaktadır. Birçok ülkede ise depolama alanlarında oluşan sızıntı suları ile kentsel atık suların birlikte arıtılması tercih edilmektedir. Ülkemizde sızıntı sularının evsel atıksularla birlikte arıtılıp arıtılamayacağı konusunda yapılan çalışmalar mevcuttur (Yalılı vd., 2006; Kurt vd., 2009). Ayrıca sızıntı suyunun depolama alanına geri döndürülmesi; böylelikle hem buharlaşma yoluyla miktarının azaltılması hem de depolama alanının kapalı bir reaktör gibi davranarak belli oranda arıtma yapması sağlanmaktadır. Alıcı ortam deşarj standartlarının sıkılaştırılması gibi faktörlerin de etkisiyle, belirtilen arıtma yöntemlerinin tek başlarına uygulanması yerine (ör. anaerobik arıtma+aerobik arıtma veya anaerobik arıtma+fizikokimyasal arıtma vb.) birkaçının beraberce kullanılması önerilmektedir (Dölgen, 1996). Sızıntı suları, kanalizasyon sisteminin mevcut olduğu yerlerde Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği nde belirtilen deşarj değerlerini sağlamak koşuluyla bu sistemlere deşarj edilebilir. Kanalizasyon sistemine deşarj edilen sızıntı suları sonuçta merkezi bir arıtma tesisinde işlem gördükten sonra alıcı ortama deşarj edilerek veya herhangi bir arıtma yapılmaksızın derin deniz deşarjı sistemini takiben alıcı ortama verilir (Dölgen, 1998). TÜRKİYEDE DOĞAL SULAK ALANLAR Sulak alanlar ülkemizde ise daha çok deprem, volkanizma hareketleri ve heyelan gibi tabii yeryüzü hareketlerinin oluşturduğu çanak tiplerine göre sınıflandırılmaktadırlar. Buna göre sulak alanlar; 1. Tektonik hareketler: Meydana gelen yer hareketleri sırasında, yer kabuğundaki kırılmalar ve kıvrılmalar sonucu oluşan çanakların su ile dolması ile oluşan sulak alanlardır. Bu tip sulak alanlara ülkemizdeki sulak alanlardan en iyi Tuz Gölü ve Beyşehir Gölü örnek olarak gösterilebilir 2. Volkanizma: 2.1. Kraterlerin Oluşturduğu Çanaklardaki Sulak Alanlar: Volkanik çanaklarda biriken suların oluşturduğu göllerdir. Ülkemizde bu tip sulak alanlara en iyi örnek Ramsar Alanlarımızdan Meke Maarı ve Nemrut Kalderası gösterilebilir 2.2. Lav Setlerinin Oluşturduğu Çanaklardaki Sulak Alanlar: Bunlar, volkan patlamaları sonucunda yeryüzüne püsküren lav ve katı maddelerin vadinin ağzını

tıkaması ya da kapatması yoluyla oluşurlar. Ülkemizde Doğu Anadolu Bölgesinde bulunan Nazik Gölü bu tip göllere ilişkin en iyi örneklerden biridir. 3. Karstlaşma: Kireçtaşlarının karbondioksitli sularla erimesi ve bu erimeden dolayı oluşan topografya şekillerinin ortaya çıkmasıdır. Ülkemizde özellikle Orta Anadolu da Konya Kapalı Havzasında bulunan obruklar bu tip sulak alanlar için en önemli örnekleri oluşturmaktadır. 4. Akarsu Biriktirmesi : Vadi, koy veya körfezlerin akarsularla taşınan alüvyonlarla oluşan setlerle tıkanması sonucu meydana gelirler. Ülkemizde, Ankara sınırları içinde bulunan Mogan ve Eymir Gölleri, Vadilerin Alüvyonla dolması sonucu oluşan sulak alanlarımızdandır. Körfezlerin akarsuların taşıdığı alüvyonla kapanması sonucu oluşan sulak alanlara ise en iyi örnek Aydın ve Muğla sınırlarında bulunan Bafa Gölüdür. 5. Dalgaların Biriktirmesi: Kıyı kordonlarının oluşturduğu bu tip sulak alanlara en iyi örnek olarak lagün göllerini verebiliriz. Lagünler; Denizle doğal dar bir su yoluyla bağlantısı bulunan, denizden çoğunlukla da dar bir karayla ayrılmış olan biyolojik çeşitlilik açısından zengin olan sulak alanlardır. r. Ülkemizde bu konuda verilebilecek en iyi örnek olarak İzmir Hisarönü ndeki Hisar önü ve İstanbul Haliç verilebilir. 6. Heyelanlar: Bu tip sulak alanlar bir heyelan olayı sonucu kayan malzemelerin, bir vadinin önünü tıkaması ve bu setin gerisinde suların birikmesi ile meydana gelirler. Ülkemizde özellikle Karadeniz bölgesindeki göller bu şekilde oluşmuş sulak alanlardır. Bolu daki Karamurat Gölü, Yedigöller, Trabzon daki Sera Gölü gibi sulak alanlar bu tipteki sulak alanlar için en iyi örnekleri oluşturmaktadır.