İÇİNDEKİLER Sayfa No Sunuş... III Takdim... V Giriş... VI 1. BAŞLARKEN... 1 2. TARİHİ ZİNCİRLER... 5 Limanları ve Geçişleri Kapatmak İçin Kullanılan Başlıca Zincirler... 5 Diğer Zincirler... 27 3. HALİÇ İ KAPATMAK İÇİN KULLANILAN ZİNCİRLER... 37 Arap Kuşatmasında Karşılaşılan Haliç Zinciri.... 37 Prens Oleg in Aşabildiği Söylenen Haliç Zinciri... 38 Harald Hardrade nin Aşabildiği Söylenen Haliç Zinciri... 39 1204 Latin İstilasında Kullanılan Haliç Zinciri... 41 İstanbul un Fethi Sırasında Kullanılan Haliç Zinciri... 47 4. ZİNCİRLERİN BULUNDUKLARI MÜZELER... 63 Askeri Müze... 63 İstanbul Arkeoloji Müzesi... 71 İstanbul Deniz Müzesi... 76 Rumeli Hisarı Müzesi... 79 5. KATALOG ve İNCELEME... 82 İstanbul Arkeoloji Müzesi nde Bulunan Zincir... 84 İstanbul Deniz Müzesi nde Bulunan Zincirler... 92 Rumeli Hisarı Müzesi nde Bulunan Zincirler... 122 Askeri Müze de Bulunan Zincirler... 156 6. DEĞERLENDİRME ve SONUÇ... 234 Kaynakça... 245 Özgeçmiş... 251
II
Sunuş Dünya tarihini yönlendiren en önemli olaylardan biri olan İstanbul un Fethi yüzlerce araştırmanın ve incelemenin konusu olmuştur. İstanbul kuşatmalarında tarih boyunca önleyici işlev üstlenen Haliç Zinciri ise bu araştırmalarda yeterince incelenmemiştir. Haliç Zinciri nin en büyük bölümünün bulunduğu Askeri Müze ve diğer alanlarda araştırma ve incelemelerini yapan Uğur GENÇ, zincire ilişkin her türlü sorunun cevabının bulunduğu bu araştırma ile konudaki eksikliği de kapatmıştır. Bu tür bir araştırmayı konuyu inceleyenlerin hizmetine ve yayın hayatına kazandırmanın kıvancını yaşamaktayız. Araştırmacı Uğur GENÇ e teşekkür eder bundan sonraki çalışmalarında başarılar dilerim. Ahmet TEKİN Piyade Albay As. Müze ve Kült. Sit. K. III
IV
Takdim Haliç Zinciri başlıklı bu kitap; Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü nde Haliç Zinciri Problemi adı ile hazırladığım yüksek lisans tez çalışması süresince yapılan araştırma ve incelemelerin, genişletilmiş olarak, tarihe ve tarih araştırmalarına ilgi duyan okuyucular ile paylaşılmasını sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. Askeri Müze ile yayınını gerçekleştirdiğimiz bu çalışma, tarihi eser odaklı bir araştırma serisi olmasını düşündüğüm kitap dizisinin de ilk halkasını oluşturmaktadır. Kitapta, tez çalışmasının hemen her aşamasında meydana gelen gelişme ve ilerlemelerin, ekip olarak bizlerde oluşturduğu heyecanı okurlarında yaşayabilmesi isteği ile özellikle akademik yazımdan ve kurgudan kaçınılmıştır. Bu nedenle kitabı okurken bölümler arasında hızlı geçişler yapmamanızı, bölüm bitiminin ardından yeni bölüme başlamak için bir süre beklemenizi ve hatta imkânınız var ise araştırma yapmanızı öneririm. Haliç Zinciri; uzun yıllar ihmal edilmiş bir konu, hatta kimileri için demir yığını olarak görülmüş bir obje olmasına rağmen aslında paha biçilmez bir tarihî eserdir. Çünkü tarihî eserler; yapıldıkları dönemin teknik ve biçimsel özelliklerini yansıtan, zamanın akışı içersinde geçirdikleri süreç ile bir ya da birden fazla hikâye anlatan, tüm bunlardan ötürü kanıt bir belge niteliği taşıyan değerli objelerdir. Tarihî eserler değerlidir, ancak değer kavramı hiç şüphesiz görecelidir. Kıymetli taşlarla süslenmiş bir kabzaya sahip imparator kılıcı, döneminin sosyal olayına tepkisini simgesel anlatan bir ressamın tablosu, ya da dini liderlere ait olan eşyalar, maddi ve manevi açılardan çok değerlidir ve değeri ölçüsünde muhafaza altına alındıkları görülmektedir. Bununla beraber, çalışma yaptığı batığın ahşabında gemi yapım tekniği ile ilgili bilgi ve belge değeri taşıyan bir kavela parçası bulan araştırmacı içinse, o sırada yeryüzünde bu objeden daha değerli bir tarihî eser yoktur. Tıpkı, Fetih tartışmalarına cevap verebilecek Haliç Zinciri gibi. Çalışmanın başladığı ilk günlerde elime geçen yıpranmış bir tarih dergisi, bu konuda ilk girişimin 1951 yılında İbrahim Hakkı KONYALI (İbrahim ATİS) tarafından yapıldığını göstermektedir. Haliç i Kapayan Zincir yazısında Sayın KONYALI, zincirlerin o günün teknikleri ile incelenmediğinden yakınmakta ve yetkililerden gerekli ölçümlerin yapılmasını rica etmektedir. Araştırmanın tamamlanması ile kendisini rahmetle anarak, alınan izinler doğrultusunda ölçüm işlemlerini gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Bilindiği gibi bir zincirin gücü en zayıf halkası kadardır. Çalışma süresince kurumların ve disiplinlerin aslında birbirleri ile görünmeyen bir zincir ile bağlandıklarını, sonuca ulaşabilmek için eksiksiz bir işbirliği içersinde olunmasının ne kadar önemli olduğunu gözlemledim. Haliç i kapatarak engelleyici bir işlevde kullanılan zincir, bu çalışmada birleştirici bir görev üstlenmiştir. Bu güçlü zincirin oluşması sonucu araştırmanın planlanan çerçevede tamamlanmasına katkıda bulunan tüm kişi ve kurumlara teşekkür ederim. Bu araştırmanın hayata geçirilmesini sağlayan, engin bilgilerine daima ihtiyaç duyacağım değerli hocam Prof. Dr. Selçuk MÜLAYİM e, tarihî esere olan yaklaşımımı temellendiren lisans hocam Doç. Dr. Ahmet GÜLEÇ e, Askeri Müze ve Kültür Sitesi Komutanı Albay Ahmet TEKİN e, Askeri Müze Grup Başkanı Albay Bülent N. TÜTÜNCÜOĞLU na, anlayış ve desteklerinden dolayı aileme ve Deniz VARMAZ a saygı ve minnetlerimi sunarım. Eserin Fetih araştırmalarına yararlı olması ümidiyle V Uğur GENÇ Şubat 2010, İstanbul
Giriş IV. jeolojik zamanın başında derin bir vadiyi deniz sularının istilâ etmesiyle dünyanın en güzel boğazı meydana gelmiş oluyordu. Son yıllara kadar burada kurulan ilk yerleşmenin M.Ö. V. binde Kadıköy civarında bulunan Fikirtepe bölgesinde olduğu kabul edilmekte idi. Marmaray kazıları sırasında ortaya çıkartılan Neolitik Döneme tarihlenen buluntular, kent tarihini günümüzden 8 bin yıl öncesine götürmektedir. Mitolojik söylenceye göre batılıların Bosphoros dedikleri 27 km uzunluğundaki boğazın güzelliğini ilk önce Megaralılar keşfetmiştir. M.Ö. VII. yy da Megaralılar kendi yurtlarından ayrılırken yeni yurtlarını nerede kurmalarını kâhinlere sorduklarında Körler Yurdu nun karşısına cevabını almışlardır. Başkanları Bizas ile bugün Topkapı Sarayı nın bulunduğu yere geldiklerinde karşıda Kalhidon da yerleşmiş olan Fenikelileri görmüşler, bu kadar güzel yeri bırakıp orada yerleşenlerin kör olması gerekir deyip kâhinlerin burayı belirttiğine kanaat getirerek burada yerleşmişlerdir. Böylece Topkapı Sarayı nın bulunduğu alanda kurulan şehri, Sarayburnu ndan başlayarak Sultanahmet Camii nin yanından geçen ve Ahırkapı da denize ulaşan surlarla çevirmişler ve bu küçük şehre de başkanlarının adına izafeten Bizantion ismini vermişlerdir. 1 İstanbul, kuruluşundan itibaren onlarca kuşatma geçirir. M.Ö. 340 da Makedonya Kralı Filip kuşatır, ancak alamaz. M.Ö.194 te Roma İmparatoru Septimus Severus un kuşatmasına ise şehir dayanamaz ve teslim olur. Böylece İstanbul, Roma İmparatorluğu nun bir parçası haline gelir. 2 İmparator Konstantin, 325 te yeni bir şehir inşasına girişmiş ve 330 da bu şehir Roma nın yerine dünya imparatorluğunun başkenti olmuştur. 395 te imparatorluk ikiye ayrılınca İstanbul da Doğu Roma nın başkenti sayılmıştır. Şehir, sonraki tarihlerde Atilla komutasındaki Hunlar, daha sonra da Avarlar ve Araplar tarafından birçok kereler kuşatılmış, fakat alınamamıştır. 3 1452 yılına gelindiğinde Sultan II. Mehmet, asırlarca dünyanın en kuvvetli ordularına dayanmış Konstantinopolis i ele geçirmeyi kafasına koymuştu. Tahta çıktığında planları hazırdır. Artık ya İstanbul onu alacaktı, ya da o İstanbul u. Gerçektende yapılacak en ufak bir hatada Osmanlı Devleti nin durumu Fetret Devrinden daha kötü olabilirdi. 23 Mart 1453 günü Edirne'den hareket eden Osmanlı ordusu, 2 Nisan da Konstantinopolis'e varır ve 6 Nisan da surların önünde ilk saldırıyı başlatır. Haliç te ise donanmayı büyük bir engel beklemektedir. Haliç Zinciri. 1 İlhan Akşit, İstanbul, Sandoz Yayınları, İstanbul 1981, s.7. 2 Fatih ve Fetih Albümü, Tarih ve Tabiat Vakfı Yayınları, İstanbul 2003, s.ix. 3 A.Özcan Ünlü, İstanbul Aşkı, Parıltı Yayıncılık, İstanbul 2005, s.12. VI
BAŞLARKEN Haliç Zinciri denildiği zaman; eğitimi, sosyal düzeyi ve yaşı ne olursa olsun hemen hemen herkesin bu zincirle ilgili bir düşüncesinin olduğunu görürüz. İlkokul yıllarından başlayan öğrenim hayatımız boyunca, tarih derslerinde İstanbul un Fethi konusu anlatıldığında gemilerin karadan yürütülmesine neden oluşuyla akıllarda yer eden bu zincir, kimileri için İstanbul un Fethi ni mucizeleştirmek için anlatılan bir efsane, kimileri içinse Fatih Sultan Mehmet in dehasını ve Osmanlı Devleti nin gücünü kanıtlayan bir semboldür. İstanbul da bulunan çeşitli müzelerde Haliç Zinciri ne ait olduğu söylenen parçalarla karşılaşabilirsiniz. Acaba bütün bu parçalar gerçekten Haliç Zinciri ne mi ait? Haliç Zinciri Bir Efsane mi? Tarih Profesörü Refik Turan ın Efsanelerle İstanbul un Fethi başlıklı yazısında, Haliç Zinciri ile ilgili çok sayıda bilinmeyen konunun olduğuna dikkat çekilmektedir. Turan a göre: Bu zincirin yapılması, niteliği, nasıl gerildiği, fetihten sonra akıbeti hakkında kesin bilgiler yoktur. 2 Nisan 1453 tarihini zincirin Haliç in ağzına gerilmesi tarihi olarak veren İsmail Hami Danişmend, bir takım rivayetlerden yola çıkarak zincir hakkında bilgi vermektedir. Fetih sırasında varlığı bilinen ancak bir türlü kırılamayan bu zincir, Bizans İmparatoru XI. Konstantin Paleologos un emriyle Venedikli Bartholomeo Soligo tarafından konulmuştur. Türk donanmasının Haliç e girmesini önleyen bu büyük zincirin bir ucu Sarayburnu na, diğer ucu Galata Rıhtımı na bağlanmıştır. Zincirin su üzerinde durması için dubaların yuvarlak olduğu rivayet edilir. İstanbul Askeri Müzesi nde teşhir edilmekte olan büyük zincirin işte bu tarihi zincirden bir parça olduğu ihtimali vardır. Bunun yanında Kanuni devrindeki Rodos Seferi nde şövalyeler tarafından oradaki limana gerilmiş olan zincirin bir parçası olduğu da rivayet edilir. Her halükarda savaşın parçası olan zincirin mahiyeti ve akıbeti tam belli değildir. 4 Haliç Zinciri ile ilgili çok farklı şüphe ve çekincelere rastlanılmaktadır. Galata sırtlarından taşınarak Haliç e bir gecede gemilerin indirilmesi konusunda uzun yıllardır yapılan tartışmalar, Haliç i kapatan bir zincirin varlığı üzerine yapılan tartışmalardan hiç kuşkusuz daha fazladır. Ancak görülüyor ki gemilerin karadan yürütülmesi ile kuşatma sırasında Haliç in bir zincir ile kapatılması, her iki tarihi olayın da birbirini destekleyen kanıt niteliği taşımalarına neden olmaktadır. Haliç e gerilen bir zincirin varlığının ve işlevinin aydınlatılması, gemilerin karadan yürütülmesinin gerekçesini açıklamaktadır. Bunun yanı sıra gemilerin karadan yürütülmesi ile ilgili yapılan araştırmaların sonucunda elde edilen veriler, buna sebep olan bir zincirin varlığını doğrulamaktadır. 4 Refik Turan, Efsanelerle İstanbul un Fethi, 7. Eyüp Sultan Sempozyumu, İstanbul 2003, s.70. 1