2016-2017 MALTEPE SİHİRLİ GEMİLER ANAOKULU NİSAN AYI BÜLTENİ 3 YAŞ
NİSAN AYI PSİKOLOJİ BÜLTENİ ÇOCUK VE ÖLÜM KAVRAMI Çocuklarla kaçınılmaz bir gerçek olan ölüm kavramını konuşmak birçok yetişkin için zordur. Pek çoğumuz ölümün çocuktan saklanmaması gerektiğini, hatta çocuğu korumak maksadıyla çocuğun ortamdan uzaklaştırılmaması gerektiğini biliyoruz. Anlayacağı şekilde, çocuğun seviyesine göre anlatmamız gerektiğini de biliyoruz ve duyuyoruz. O cennete gitti. Melek oldu. Allah onu çok sevdiği için yanına aldı. O artık yıldız oldu gibi pek çok kafa karıştırıcı ve çocuğun içinde bulunduğu durumu daha da güçleştiren ifadeler kullanıyoruz ölüm denen gerçekliği anlatmak için. İşte bu yazıda çocuğun ölüm kavramını hangi yaşta ne kadar anlayabildiği, ona nasıl anlatılması gerektiği, ölümün bir travma olduğu ve bu travmayla nasıl baş edilebileceği, hangi durumlarda yardım alınılması gerektiği gibi konulara değineceğiz. Travma, hayatın günlük akışı içinde, hiç beklenmeyen bir anda, insanın dayanma gücünü zorlayan ya da aşan bir durum olarak tanımlanabilir. Sevdiklerinin kaybı da, çocuk için yaşayabileceği en zor ve stres dolu olaylardan biridir. Bir yakının kaybını bir yetişkine bile haber vermek zordur. Söz konusu çocuk ise daha da zordur. Bazen bu nedenle yetişkinler bu konuda konuşmak istemezler ya da hiçbir şey olmamış gibi davranırlar. Bu durumda çocuk yaşadığı bu olayı kendi anlamlandırmaya çalışacaktır. Çocuğun zihninde belirsizliklere yol açacağı için ölüm gibi travmatik bir olay hakkında çocukla konuşmak, çocuğun durumu anlama ve kabullenme sürecini kısaltacak ve kolaylaştıracaktır. İlk kez karşılaştığımız durumlara ilişkin algılarımızı, çevremizdeki insanların tepkilerine bakarak oluştururuz. Bu nedenle çevredeki yetişkinlerin tepkileri, çocuğun ölüm kavramını algılamasında önemli bir rol oynayacaktır. Aşırı ağlamalar, bayılmalar, dövünmeler çocukları olumsuz etkileyecek ve korkutacaktır. İnsanın doğası gereği hükmedemediği, kontrol edemediği şeyler insanda korku duygusu uyandırır. Ölüm karşısında yaşanan üzüntü ve çaresizlikle baş etmek güçtür. Yetişkinler üzüntülerini dile getirebilirlerken, küçük çocuklar bazen hiçbir şey olmamış gibi davranırlar. Onların ölümle ilgili duygularını ise davranışlarından ve oyunlarından anlayabiliriz. Yeme ve uyku düzenleri biranda bozulabilir Okul öncesi dönemdeki çocuklar ölümü genellikle geçici bir durum olarak algılarlar. Ölen kişi biraz sonra çıkıp gelebilir diye düşünürler. Zaten çizgi filmlerde de öyle olmaktadır ya.5-9 yaş arasındaki çocuklar ölümü yetişkinler gibi algılamaya hazırdır. Geri dönüşü olmadığını bilirler. Ancak sevdiklerinin ve kendisinin ölmeyeceğine inanırlar. 9-12 yaş arasındaki çocuklar ölümün geri dönüşü olmadığını anlamaya başlarlar ve ölüme mantıklı açıklamalar getirmeye
çalışırlar. 12 yaşından sonra ise gençler ölümü yetişkinler gibi algılamaya ve hayatın anlamı ve ölüm ile ilgili felsefi düşünceler geliştirmeye başlarlar. Küçük çocuklar yakınlarının ölümüne kendilerinin sebep olduğuna inanırlar. Şöyle ki, eğer depremden çok daha önce, kardeşi, anne ya da babasına kızdığı için, yaşının gereği çok doğal bir tepki olarak, "keşke ölse" diye düşünmüşse bu dileğinin gerçekleştiğini sanır ve bundan büyük bir suçluluk duyabilir. Çocuk baş ve mide ağrısı çekebilir, kendisinin de öleceğinden korkabilir. Daha büyük çocuklar ölen kişiyi taklit edici davranışlar içine girebilir. Çocuğun ölüm olayı karşısında gösterebileceği bu davranışların hepsi normaldir. Bu tür bir yas sürecinden geçen kişi için zaman önemli bir faktördür. Uzmanlara göre, çocuğun önemli bir ölüm olayının ardından 6 ay sonra, artık yavaş yavaş normal davranışlarına dönmesi ve günlük yaşantısını sürdürmesi beklenir. Ancak aileler, bu davranışların yanında, normal olmayan belirtilerin de farkında olmalıdırlar. Ölümü izleyen haftalarda, bazı çocukların ölen yakınının sağ olduğu konusunda ısrar etmesi doğaldır. Ama ölümün uzunca bir süre inkar edilmesi veya ölenin arkasından ağlayıp üzülmekten kaçınma, üzüntüyü uzun bir süre bastırmak, sağlıklı tepkiler değildir. Bu davranışlar, daha ileride kendini ciddi sorunlar halinde gösterebilir. Eğer bu altı aylık süre sonunda, söz konusu tepkiler devam ediyorsa ve aşağıdaki türden belirtiler varsa, çocukla ilgilenen kişilerin bir uzmandan yardım istemeleri yararlı olacaktır. Çocuğun altı aydan daha uzun sürecek şekilde, gündelik olaylar ve faaliyetlerle ilgilenmemesi, her şeye karşı ilgisiz olması; Altı aydan daha uzun bir süre, "bebeksi" davranışlarını sürdürmesi; Ölen kişinin davranışlarını aşırı şekilde taklit etmesi, sürekli onunla beraber olmak istediğini tekrarlaması; Arkadaşlarından uzaklaşması; Okul başarısının çok önemli bir şekilde gerilemesi; okula gitmek istememesi durumunda mutlaka bir uzmandan yardım almak gerekir. Bazen yetişkinler ölümle ilgili konuşmalardan, törenlerden çocuğu uzak tutmaya çalışarak, onu koruyacaklarını sanırlar. Asıl bu durum çocukları endişelendirir, şaşkınlık yaşamalarına ve kendilerini yalnız hissetmelerine yol açar. Çevrelerindeki insanlardan en çok destek ve güvence istedikleri bir zamanda, zihinlerini kurcalayan pek çok soruyla baş başa kalırlar. Bu sorulardan bazıları arasında: Bana şimdi kim bakacak?","babam/annem/kardeşim/dedem, vb. neden öldü?", "Ne zaman gelecek?" gibi sorular bulunmaktadır. Çocukların bu sorularına, onların anlayabileceği bir dille, olabildiğince gerçek ama basit cevaplar verin. Örneğin, 5 yaşından küçük bir çocuğa, ölen kişinin, uzun bir yolculuğa çıktığını, bu yolculuğun bildiğimiz yolculuklardan farklı olduğunu, o yüzden kendisine veda edemediğini ama her zaman bizi sevmeye devam edeceğini, bizi düşüneceğini söyleyebilirsiniz. Eğer çocuk 6 yaşında ya da daha büyük ise, ölümü, diğer canlıların (bir çiçek veya bir hayvan gibi) ölümü ile ilgili bir örnek vererek açıklayabilirsiniz. Sorularına yanıt vermiş olsanız bile o size tekrar tekrar sorabilir. Sabırlı davranın ve sorularını tekrar tekrar yanıtlayın. Bazen çocuğun sorularının cevaplanması kadar sormaya cesaret edemediği ancak sizin sezdiğiniz ihtiyaçlarını da önemli olabilir. Bunların hepsi için çocuğu tatmin edecek şekilde açıklama yapmaya dikkat edin. Ve mümkün olduğu kadar çabuk eski yaşantınıza dönmeye çalışın. Ölen kişinin ölümünden sonra yapılacak törenlere şu ya da bu şekilde çocuğun da katılmasını sağlayın. Cenaze töreninin ne olduğu ve neden yapıldığını ona açıklayın, fakat gelmesi için ısrar etmeyin. Korku içinde olan bir çocuğu cenaze törenine gitmesi için zorlamak doğru değildir. Çocukların kendilerine yabancı ve bilinmeyenler taşıyan ölüm hakkında duygu ve düşüncülerini ifade etmelerine izin verin, ağlamalarına engel olmayın, zaman zaman bu acıyı yeniden hatırlamalarının olağan olduğunu ve ona en çok ilgi ve şefkatinizin yardımcı olacağını unutmayın.
Psikolog Elif KAYA PARMAK OYUNU EĞİTİM ETKİNLİKLERİMİZ İŞTE GELDİ İLKBAHAR Bahçemdeki çiçekler (sağ elin parmakları açık tutulur) Soldular birer birer (sağ elin parmakları kapanır) Sulayalım onları (sulama hareketi yapılır) Canlansınlar yeniden (iki kol yanlardan yukarı doğru kaldırılır, tekrar yanlarda birleşir) İçtiler suyu lıkır lıkır (su içme hareketi yapılır) Başladılar canlanmaya (sağ elin parmakları teker teker açılır) 1, 2, 3, 4, 5 (sayılar hep birlikte sayılır, parmaklar teker teker açılır) Yaşasın! Yaşasın (sevinme hareketi yapılır, kollar yukarı kaldırılır öne arkaya sallanır) İşte geldi ilkbahar yayılıyor etrafa mis kokular (koklama hareketi yapılır) Vücudumuz Baş, gövde, bacaklar, (Vücudun bölümleri sırasıyla gösterilir.) Hepsi benim vücudumda var. (Vücut bütün olarak gösterilir.) Ona iyi bakarım, Her gün spor yaparım. (Kollar omuz hizasında açılıp kapanır.) Yararlı besinlerle, (Yeme hareketi yapılır.) Vücuduma sağlık katarım. (Pazular gösterilerek güçlü olma hareketi yapılır.)
TAŞITLAR Düdük çalar ince ince, Yolcular binince. Gidiyor, çufu çufu çuf. Uzaklarda gözü, Git güle güle, gel güle güle, Çok bekletme bizi. Otomobil fırlar birden, Kalkarken yerinden, Katıyor tozu dumana, Uzaklarda gözü, Git gül güle, gel güle güle, Çok bekletme bizi Vapurlar suya dizilir, Denizde süzülür, Gidiyor dumanına bak, Uzaklarda gözü, Git güle güle, gel güle güle, Çok bekletme bizi. Yolcular rahat uçakla, Aldırma hiç korkma, Gidiyor, göğe bakıyor, Uzaklarda gözü, Git güle gül, gel güle güle, Çok bekletme bizi. 23 Nisan Sanki her tarafta var bir düğün Çünkü en şerefli en mutlu gün Bugün 23 Nisan Hep neşeyle doluyor insan. Bugün Atatürk ten bir armağan Yoksa tutsak olurduk biz inan Bugün 23 Nisan Hep neşeyle doluyor insan ŞARKI Bir senede dört mevsim var ŞİİR Birbirini kovalar İlkbahar, yaz, sonbahar, kış Çiçekli, karlı bir akış İlkbaharda canlanır yer Kırlar hep yeşiller giyer Döner geline her ağaç Süslü bir etektir yamaç Dere akar çağıl çağıl Kuzularla dolar ağıl Şimdi bakarsın gök nurlu
KAVRAMLAR SAYI: 1-30 arası sayıları ritmik sayabilme ŞEKİLLER: Küp RENKLER: Yeşil-Beyaz ZIT KAVRAMLAR: Canlı-Cansız Yaşlı-Genç DRAMA TANIŞMA TOPU OYUNU : Yere oturulur. Bir küçük top ya da top şekil verilen kağıt oyun aracıdır. Kendi ismini elinde top olan oyuncu söylerken, bir taraftan grup oyuncularından birinin gözünün içine bakarak topu ona doğru fırlatır. Bütün oyuncular oyuna katıldıktan sonra oyunda değişiklik yapılarak bu defa kimin ismi hatırlanıyorsa onun ismi söylenerek top ona atılır. BİLMECELER -Sıra sıra odalar, Birbirini kovalar. (Tren) -Kocaman kanatlı Şimdi yerden kalktı. (Uçak)
AYIN ÜLKESİ DUBAİ MUTFAK ETKİNLİĞİ ARAP USULÜ PİDE DENEY -İskelet deneyi AYIN PARTİSİ -İLKBAHAR PARTİSİ -KOCAAYAKLAR PARTİSİ AYIN PROJESİ SAĞLIKLI YAŞAM -23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI (KIYAFET BALOSU AİLE ETKİNLİĞİ 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI ÜLKE KOSTÜMÜ HAZIRLAMA BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR 1.HAFTA : HOŞGELDİN İLKBAHAR 2.HAFTA :SAĞLIKLI YAŞAM (VÜCUDUMUZ VE ORGANLARIMIZ) 3.HAFTA: 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI 4.HAFTA: TRAFİK VE TAŞITLAR