Güneş in Fiziği. Güneş. Lekelerinin Manyetik Alanla İlgili Olduğunu Nereden Biliyoruz? Zeynep Ünalan

Benzer belgeler
GÜNEġĠN FĠZĠĞĠ. GüneĢ Lekelerinin Manyetik Alanla Ġlgili Olduğunu Nereden Biliyoruz?

Bize En Yakın Yıldız. Defne Üçer 30 Nisan 2011

2- Bileşim 3- Güneş İç Yapısı a) Çekirdek

Yıldızlara gidemeyiz; sadece onlardan gelen ışınımı teleskopların yardımıyla gözleyebilir ve çözümleyebiliriz.

KUTUP IŞINIMI AURORA.

12. SINIF KONU ANLATIMLI

GÜNEŞİMİZ. Ankara Üniversitesi Kreiken Rasathanesi

12. SINIF KONU ANLATIMLI

Coğrafya X-Robots-Tag: otherbot: noindex, nofollow

Elektromanyetik Işıma Electromagnetic Radiation (EMR)

Not: Bu yazımızın video versiyonunu aşağıdan izleyebilirsiniz. Ya da okumaya devam edebilirsiniz

Elektromanyetik Dalgalar. Test 1 in Çözümleri

Yıldızların: Farklı renkleri vardır. Bu, onların farklı sıcaklıklarda olduklarını gösterir. Daha sıcak yıldızlar, ömürlerini daha hızlı tüketirler.

Yıldızımız GÜNEŞ. Serdar Evren. Ege Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü

Bölüm 7. Mavi Bilye: YER

YTÜ Makine Mühendisliği Bölümü Termodinamik ve Isı Tekniği Anabilim Dalı Özel Laboratuvar Dersi Radyasyon (Işınım) Isı Transferi Deneyi Çalışma Notu

Bir Yıldız Sisteminde Canlılığın Oluşması İçin Gereken Etmenler

ÜNİTE 7 : GÜNEŞ SİSTEMİ VE ÖTESİ UZAY BİLMECESİ

Büyük Patlama ve Evrenin Oluşumu. Test 1 in Çözümleri

Fotovoltaik Teknoloji

Bölüm 7. Mavi Bilye: YER

AST404 GÖZLEMSEL ASTRONOMİ HAFTALIK UYGULAMA DÖKÜMANI

ATOMİK YAPI. Elektron Yükü=-1,60x10-19 C Proton Yükü=+1,60x10-19 C Nötron Yükü=0

GÜNEŞ. Güneş Tanrısı-Helios. Serdar Evren

ATOMİK YAPI. Elektron Yükü=-1,60x10-19 C Proton Yükü=+1,60x10-19 C Nötron Yükü=0

Bölüm 8: Atomun Elektron Yapısı

Amerikalı Öğrencilere Liselere Geçiş Sınavında 8. Sınıf 1. Üniteden Sorulan Sorular.

2.3 Asimptotik Devler Kolu

GÜNEŞİN ELEKTROMANYETİK SPEKTRUMU

Radyoaktif elementin tek başına bulunması, bileşik içinde bulunması, katı, sıvı, gaz, iyon halinde bulunması radyoaktif özelliğini etkilemez.

Prof. Dr. Niyazi MERİÇ Ankara Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12 SINIF FİZİK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

DEV GEZEGENLER. Mars ın dışındaki dört büyük gezegen dev gezegenler grubunu oluşturur.

A. ATOMUN TEMEL TANECİKLERİ

Elektromanyetik Dalgalar. Test 1 in Çözümleri

GÖK CİSİMLERİNİ TANIYALIM

SU Lise Yaz Okulu 2. Ders, biraz (baya) fizik. Dalgalar Elektromanyetik Dalgalar Kuantum mekaniği Tayf Karacisim ışıması

Bir Bakışta Fen Bilimleri Kazanım Defteri

CERN BÖLÜM-3 İZAFİYET TEORİSİNDE SONUN BAŞLANGICI MI?

Kuantum Fiziğinin Gelişimi (Quantum Physics) 1900 den 1930 a

DEMOCRİTUS. Atom hakkında ilk görüş M.Ö. 400 lü yıllarda Yunanlı filozof Democritus tarafından ortaya konmuştur.

Güneş Sistemi nin doğum öncesi resmi

Güneş sistemi içersinde; Güneş, 8 gezegen, asteroidler, kuyruklu yıldızlar, meteorlar, cüce gezegenler,uydular vardır.

MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ATOM

BİR YILDIZ OLARAK GÜNEŞ A. GÜNEŞ İN OLUŞUMU

4. ATOM VE MOLEKÜL TAYFLARI

Güneş Rüzgarı Nedir?! Yazarı Hayanon Çeviren Ae 453 Danışman Y. Tulunay

KMB405 Kimya Mühendisliği Laboratuvarı I IŞINIMLA ISI İLETİMİ. Bursa Teknik Üniversitesi DBMMF Kimya Mühendisliği Bölümü 1

GÜNEŞ ENERJİSİ VE FOTOVOLTAİK PİLLER SAADET ALTINDİREK

Dünya ve Uzay Test Çözmüleri. Test 1'in Çözümleri. 5. Ay'ın atmosferi olmadığı için açık hava basıncı yoktur. Verilen diğer bilgiler doğrudur.

İÇİNDEKİLER -BÖLÜM / 1- -BÖLÜM / 2- -BÖLÜM / 3- GİRİŞ... 1 ÖZEL GÖRELİLİK KUANTUM FİZİĞİ ÖNSÖZ... iii ŞEKİLLERİN LİSTESİ...

3- KİMYASAL ELEMENTLER VE FONKSİYONLARI

Isı enerjisi iletim, konveksiyon (taşıma = sıvı ve hava akımı) ve ışıma (radyasyon) yolu ile yayılır.

ALETLİ ANALİZ YÖNTEMLERİ

Malzeme Bilgisi Prof. Dr. Akgün ALSARAN. Temel kavramlar Atomsal yapı

SES DALGALARı Dalgalar genel olarak, mekanik ve elektromanyetik dalgalar olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Elektromanyetik dalgalar, yayılmak için bi

4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI

Ses Dalgaları. Test 1 in Çözümleri

7. Sınıf Fen ve Teknoloji

ASTRONOMİ VE UZAY BİLİMLERİ SINAVI SORULARI VE CEVAPLARI (Şıkkın sonunda nokta varsa doğru cevap o dur.)

Bölüm 1: Fizik ve Ölçme

Kadri Yakut

Parçacıkların Standart Modeli ve BHÇ

2. Işık Dalgalarında Kutuplanma:

Gelin bugün bu yazıda ilkokul sıralarından beri bize öğretilen bilgilerden yeni bir şey keşfedelim, ya da ne demek istediğini daha iyi anlayalım.

Uzayın Eşiğinde Bir Balon Teleskop: STO-2

SUNUM KONUSU : GAMA IŞINLARI SUNUMU HAZIRLAYAN : KEMAL AKKUŞ NUMARASI : KONU BAŞLIKLARI

İstatistiksel Mekanik I

İKLİM ELEMANLARI SICAKLIK

FİZ314 Fizikte Güncel Konular

MADDENİN TANECİKLİ YAPISI VE ISI

BÖLÜM 1: Matematiğe Genel Bakış 1. BÖLÜM:2 Fizik ve Ölçme 13. BÖLÜM 3: Bir Boyutta Hareket 20. BÖLÜM 4: Düzlemde Hareket 35

RADYASYON FİZİĞİ 1. Prof. Dr. Kıvanç Kamburoğlu

Atomun Yapısı Boşlukta yer kaplayan, hacmi, kütlesi ve eylemsizliği olan her şeye madde denir. Maddeyi (elementi) oluşturan ve maddenin (elementin)

ÖĞRENME ALANI : DÜNYA VE EVREN ÜNİTE 8 : DOĞAL SÜREÇLER

SDÜ ZİRAAT FAKÜLTESİ METEOROLOJİ DERSİ

Bilimsel Bilginin Oluşumu

Elektromanyetik Dalgalar. Test 1 in Çözümleri. 4. Gözlemci kaynağa yaklaştığına göre; c bağıntısını yazabiliriz. f g

KİM-117 TEMEL KİMYA Prof. Dr. Zeliha HAYVALI Ankara Üniversitesi Kimya Bölümü

Ünite. Dalgalar. 1. Ses Dalgaları 2. Yay Dalgaları 3. Su Dalgaları

Uzaydaki Gözümüz Neler Görüyor? Hubble ın Gözüyle

Isı transferi (taşınımı)

ATOM BİLGİSİ Atom Modelleri

Nötronlar kinetik enerjilerine göre aşağıdaki gibi sınıflandırılırlar

Mühendislik Çevre Danışmanlık Gıda Tarım Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi LİSANSSIZ ELEKTRİK ÜRETİMİ

BEYAZ CÜCELER, C CELER, NÖTRON YILDIZLARI VE KARADELİKLER

Fiz 1012 Ders 6 Manyetik Alanlar.

Yıldızların Yapısı ve Evrimi. Anakol Sonrası Evrim

ÇALIŞMA YAPRAĞI (KONU ANLATIMI)

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi. chem.libretexts.org

Işınım ile Isı Transferi Deneyi Föyü

BÖLÜM 7. ENSTRÜMENTAL ANALİZ YÖNTEMLERİ Doç.Dr. Ebru Şenel

BMM 205 Malzeme Biliminin Temelleri

Güneş in Kimlik Kartı: Doğum Yeri: Evren Annesi: Büyük Patlama (Big Bang) Kütlesi: 1,99 x kg Yarıçapı: 6.96x10 8 m Yaşı: 4.5 x 10 9 yıl Açısal

TEKNOLOJİNİN BİLİMSEL İLKELERİ

YILDIZLARIN HAREKETLERİ

1.ÜNİTE MODERN ATOM TEORİSİ -2.BÖLÜM- ATOMUN KUANTUM MODELİ

Transkript:

Zeyne Ünalan Dr, Bilimsel Programlar Uzmanı, TÜBİTAK Bilim ve Tolum Daire Bşk. in Fiziği lekelerinin dışında lekelerinde lekelerinin dışında Lekelerinin Manyetik Alanla İlgili Olduğunu Nereden Biliyoruz? rin birbirine çok yakın iki veya daha fazla çizgiden oluştuğu görülür. Bu çizgilerin yarılı birkaç çizgiye ayrışmasına sebe manyetik alandır. Zira manyetik alan aynı enerji seviyesinde bulunan ancak farklı kuantum sayıları olan elektronların her biriyle farklı etkileşir. Sonuçta elektronların enerjileri farklılaşır. Manyetik alan ne kadar kuvvetli ise elektronların enerji seviyeleri arasındaki fark da o kadar fazladır. Manyetik alan ne kadar kuvvetli ise soğurma tayfındaki çizgilerin arasındaki uzaklık da o kadar çok olur. Zeeman ayrışması denen bu etkiyi, gök bilimciler lekelerinin ışık tayfına baktıklarında görebiliyor. Soğurma çizgilerinin ayrışma miktarı lekelerindeki manyetik alanın kuvvetini gösteriyor. Veriler bu bölgelerdeki manyetik alanın fotosferdeki diğer bölgelere göre 1000 kat daha kuvvetli olduğunu ve manyetik alan değerinin 1500 Gauss a kadar çıkabildiğini ortaya koyuyor. Zeeman Ayrışması: Siyah çizgiler güneş tayfındaki soğurma çizgileri. lekelerindeki kuvvetli manyetik alanın bir enerji seviyesini nasıl birkaç enerji seviyesine ayırdığının temsili gösterimi. ten gelen ışık tayfı güneşte bulunan elementlerin bilgisini içerdiği kadar in manyetik alanıyla da ilgili iucu içerir. ten gelen ışığın tayfına yani hangi dalga boyundaki ışıktan hangi yoğunlukta bize geliyor bilgisine baktığımızda, mordan kırmızıya gökkuşağı renklerinin sıralandığı tayfta bazı siyah çizgiler görürüz. in fotosfer tabakasında bulunan atomlar güneşin iç katmanlarından gelen ışığın belli dalgaboylarında olanlarını soğurmuş, o dalga boylarındaki ışık bize ulaşmamış ve tayfta bu kısımlar siyah çıkmıştır. Soğurma tayfındaki bu siyah çizgilere daha dikkatli bakıldığında aslında bu çizgile- 16

>>> Bilim ve Teknik Haziran 2011 in Manyetik Alanı Nasıl Doğuyor? te iyonize olmuş yani elektronlarından soyutlanmış atomlar var. Çok yüksek sıcaklık sebebiyle yörüngelerine tutunamayan bu elektronlar iyonlar arasında serbestçe dolaşabiliyor. İyonlar ve serbest elektronlardan oluşan bu yaıya lazma deniyor. Bu lazma değişen elektrik ve manyetik alanlarla dolu. Her şeyden önce, serbestçe dolaşan elektronlar demek, elektrik akımı demek. Değişen elektrik akımı ise elektromanyetik yasalar gereği, çevresinde manyetik alan meydana getiriyor. Sürekli hareket halindeki lazma yer değiştirdikçe manyetik alan çizgileri de materyaliyle birlikte yer değiştiriyor. Değişen manyetik alan yine yasalar gereği elektrik alan doğuruyor. Ancak te elektrik ve manyetik alanların art arda birbirini meydana getirmesi, örneğin üzerinden elektrik akımı geçen iletken tel çevresinde meydana gelen manyetik alanın hesabı kadar kolay değil. in akışkan yaısı ile manyetik alanın etkileşimi karmaşık, zira te türbülanslı, kıvrılarak ilerleyen elektrik akımları söz konusu. Patlamaları, Nedeni ve Dünya ya Etkisi Işıkküre de (fotosfer) meydana gelen atlamalarla sıcak iyonize olmuş gaz balonları yüzeyine, oradan da önündeki güneş tacını sürükleyerek ileriye doğru fırlatılıyor. Peki bu atlamaların nedeni ne? atlamalarının manyetik enerjinin aniden yüzeyinden salıverilmesiyle gerçekleştiği düşünülüyor. in kuzey manyetik kutbundan güney manyetik kutbuna doğru uzanan bir manyetik alan çizgisi düşünün. Bunun için yüzeyini çamur gibi, manyetik alan çizgisini de bir kututan diğer kutba yüzey boyunca uzanan, çamurun içine salanmış bir gitar teli gibi hayal edebilirsiniz. in kendi ekseni etrafında ekvatorda daha hızlı, kutularda daha yavaş döndüğünü hatırlayalım. Bu dönüşte manyetik alan çizgisi de çamuruyla birlikte sürüklenir. Manyetik alan çizgisinin ekvatorda olan kısmı daha çok ilerlerken, kutulara yakın kısmı daha az ilerler. Bükülen manyetik alan çizgileri birkaç dönüş sonunda, özellikle ekvatora yakın kısımlarda birkaç defa kendi üzerine dolanır. Bu bükülmüş ve karışmış manyetik alan çizgilerinden milyonlarca olduğunu düşünürsek, manyetik alan çizgilerinin iyice dolaştığı bölgeler olduğunu hayal etmek zor değil. lekelerinin bu bölgelerde oluştuğu söyleniyor. İkililer halinde oluşan lekelerden biri mıknatısın kuzey kutbu, diğeri güney kutbu gibi davranıyor. Bir lekesinden diğerine, yukarı doğru kavis çizerek fırlayan manyetik alan çizgileri ve bu manyetik alan çizgilerini izleyerek sıçrayan lazma, arlaması olarak adlandırılıyor. arlamalarının tacındaki atomlarla etkileşimi sonucu mor ötesi X-ışınları yayılıyor. Eğer bu arlamalar K G in Dünya ya bakan yüzünde oluşursa Dünyamızdaki elektronik ve iletişim sistemleri bundan etkilenebiliyor. Bu ışınlar Dünya atmosferinin dış katmanlarındaki molekülleri iyonize ederek radyo iletişimini sekteye uğratıyor. Oluşan radyo dalgaları, GPS ve benzeri coğrafi sistemlerin kullandığı sinyaller için de arazit oluşturuyor. teki hareketlilik iyonosferin yoğunluğunda ani değişimlere ve ısınmaya yol açarak uyduların hareketinin ve yüksekliğinin değişmesine ve Dünya ile uydular arasındaki iletişimin kısa süreli de olsa komasına neden olabiliyor. İkililer halinde oluşan lekelerden biri mıknatısın kuzey kutbu (K), diğeri güney kutbu (G) gibi davranıyor. Bir lekesinden diğerine, yukarı doğru kavis çizerek fırlayan manyetik alan çizgileri ve bu manyetik alan çizgilerini izleyerek sıçrayan lazma 17

in Fiziği in Kendi Etrafında Dönüşü Katı bir yaısı olmadığı, iyonize olmuş gazdan (lazmadan) oluştuğu için, in ekvator ve kutulardaki dönüş hızı Dünya nınki gibi aynı değil. kendi etrafındaki dönüşünü ekvatorda 25,4 günde, kutularda ise 36 günde tamamlıyor. Yani enlem derecesi arttıkça dönüş hızı azalıyor. Diferansiyel dönüş denen bu hareketin yanı sıra dönüş hızı da in iç kısımlarında farklılık gösteriyor, ancak çekirdeği katı bir kütle gibi dönüyor. yüzeyinin hangi hızda döndüğü fotosfer tabakasında görülen lekelerinin gözlemlenmesiyle hesalanabiliyor. in Kal Atışları Ses dalgalarının in yüzeyinde oluşturduğu küresel titreşimler Işıkküre deki gazların kal atışı gibi bir dışarı bir içeri doğru gidi gelmesine, bu ise in bize bir yaklaşıyor bir uzaklaşıyor gibi görünmesine neden oluyor. ten gelen ışık tayfındaki soğurma çizgilerinin kırmızıdan mora, mordan kırmızıya doğru kayması bunun bir göstergesi (Bkz. lekelerinin manyetik alanla ilgili olduğunu nereden biliyoruz? ). Doler etkisi denen bu olayın bir benzerini günlük hayatımızda ses dalgalarıyla tecrübe ederiz. Bir ambulans bize yaklaşırken siren sesinin tizleşmesi, hareket doğrultusundaki dalga ceheleri büzüştüğü içindir. Yani dalga boyu küçüldüğü (frekansı arttığı) için sesi tiz duyarız. Bizden uzaklaşırken ise daha es (düşük frekansta) bir ses duyarız. Çünkü dalga yayılmış, frekansı azalmıştır. ten gelen ışıkta ise ses dalgalarının yerini elektromanyetik dalgalar alır, ancak mantık aynıdır. Dünya dan 1.600.000 km uzakta, in etrafında dönmekte olan SOHO uzay aracında bulunan Michelson Doler kamerası in bu hareketini görüntülemeye çalışıyor. ten gelen ışık tayfındaki soğurma çizgilerinin kırmızıdan mora, mordan kırmızıya doğru kayması, in bize bir yaklaşı bir uzaklaştığını gösteriyor. 18

>>> Bilim ve Teknik Haziran 2011 Bizi Koruyan Kalkanımız: Magnetosfer atlamalarıyla birlikte ya da onlardan bağımsız oluşabilen iki olayı daha var: tacı kütle atılımları ve fırtınaları. Aniden gelişen şiddetli Bow şoku Van Allen radyasyon kuşakları atlamalarla tacında oluşan deliklerden roton, elektron, helyum çekirdeği gibi arçacıklar saniyede 1000 km gibi bir hızla fırlayarak Dünyamıza kadar geliyor. tacı kütle atılımı denen bu olay fırtınalarına da eşlik edebiliyor. fırtınaları aslında Dünya atmosferinde yüksek basınçtan alçak basınca doğru oluşan hava akımlarına benziyor. tacı ile örneğin Dünyamıza yakın bir nokta arasında büyük bir basınç farkı varsa ten Dünyamıza doğru bir akım meydana geliyor. Bu akımın içinde ışınlarla birlikte yüksek enerjili arçacıklar da taşınıyor. fırtınalarının etkisi Uranüs e ve Netün e kadar ulaşabiliyor. Bu fırtınaların süreleri birkaç dakika ile birkaç saat arasında değişse de Dünya nın manyetik alanı (magnetosfer) ve atmosferi haftalarca fırtınanın etkisi altında kalabiliyor. Fırtına Dünyamıza ulaştığında, küremizi bir balon gibi saran magnetosferle in manyetik alan çizgileri birleşiyor. Magnetosfer şekil değiştiriyor, basıklaşıyor, sarsılıyor ve titreşiyor. Uzmanların jeomanyetik fırtına dedikleri bu şekil değişimi öylece kalmıyor. Esnek bir kalkan gibi olan magnetosfer kısa sürede eski halini alıyor. Bow şoku denen şok dalgası meydana gelirken, Dünyamızın yakınındaki Van Allen radyasyon kuşaklarındaki manyetik kuvvetle çekilen yüksek enerji arçacıklar manyetik alan çizgileri boyunca ilerliyor. Zaman zaman atmosferimize kutulardan giren bu arçacıklar Dünyanın manyetik alan çizgileri boyunca ilerliyor ve yolu üzerindeki arçacıklarla çarışarak ışımaya neden oluyor. Aurora olarak da adlandırılan bu doğa olayına daha çok kutulara yakın ülkelerde rastlanıyor. Dünya nın manyetik alanında meydana gelen ani değişimler, elektrik hatlarında akım indükleyerek transformatörün manyetik çekirdeğinin yanması gibi ciddi sonuçlar da doğurabiliyor. Bir Çan Gibi Çınlayan Titreşen bir çan yüzeyinde ses dalgalarından dolayı oluşan desenlere benzer şekilde yüzeyinde de belli titreşim modlarına özgü desenler oluşur. Su altında meydana gelen bir atlama nasıl hem suyun yukarı doğru sıçramasına hem de su yüzeyinde dalgalanmaya neden oluyorsa, teki atlamalar da i sarsıyor ve yüzeyinde küresel titreşimlere neden oluyor. Ancak teki atlamalar in içinde değil, in dış katmanı olan Işıkküre de meydana geliyor. teki ses dalgalarını Işıkküre deki atlamalardan kaynaklanan sese indirgeyemeyiz. Zira in iç katmanlarında, özellikle Işıkküre nin hemen altındaki ısı taşınım katmanındaki hareketlilik de yüzeyde dalgalanmaya neden olur. Jeologların Dünya nın içyaısını anlamak için derem ve sarsıntılardan yararlanması gibi, heliosismologlar da yüzeyindeki dalgalanmayı inceleyerek in iç yaısını anlamaya çalışıyor. İçi oyuk, kaalı bir ortamda ilerleyen dalgalar ortamın sınırlarından yansır. in çekirdeği ile yüzeyi arasındaki yoğunluk farkı çok yüksek olduğu için de ses dalgaları için bir kovuk gibi davranır. çekirdeğine doğru ilerleyen dalga çekirdekten yansır, yansıyan dalga ilerleyen dalgayla üst üste binerek duran bir dalga meydana getirir ve in içinde bir çan varmışçasına çınlamasına neden olur. Titreşen bir çan, bir davul, ince bir metal lakaya çok dikkatli bakarsak ses dalgalarının yüzeyde oluşturduğu desenleri görebiliriz. Benzer şekilde yüzeyinde de belli modlara özgü değişik desenler oluşur. Tabii ki teki ses dalgaları diyaazonun çıkardığı ses gibi tek bir frekansta değil. İnsan sesindeki, bir müzik aletindeki gibi, birkaç frekanstaki ses dalgasının üst üste binmesiyle oluşan harmonik bir ses dalgası. Bizden 150 milyon km uzakta bulunan ile aramızda bulunan uzay boşluğu nedeniyle in çınlamasını duyamıyoruz. Ancak araştırmacılar titreşimleri hızlarını on binlerce kez artırarak ve 40 günlük bir titreşimi birkaç saniyeye sıkıştırarak onları duyabileceğimiz düzeye getiriyor. 19

in Fiziği Katı mı, Gaz mı? Aslında in demirden olduğunu, yüzeyinin katı olduğunu iddia eden bilim insanları da var. Ancak Büyük Patlama dan hemen sonra oluşan ilk iki elementin hidrojen ve helyum olduğunu, güneş sistemlerini oluşturan dönen gaz bulutlarını düşündüğümüzde in gazlardan oluştuğu fikri daha cazi geliyor. Zaten bilim insanları arasında da in gazlardan oluştuğunu öne süren modeli en çok kabul gören model. Bu modelle in yarıçaından yüzey sıcaklığına kadar birçok bilgi de hesalanabiliyor. in iç katmanlarından yüzeye doğru ilerleyen sismik dalgalar da bu modeli destekliyor. ten gelen elektromanyetik dalga tayfını inceleyerek yüzeyinde hangi elementlerin olduğunu bulabiliyoruz. Veriler evrende en yaygın bulunan hidrojenin ve helyumun imizde de bol miktarda bulunduğunu ortaya koyuyor. Dörtte üçü hidrojen, dörtte birine yakın kısmı ise helyumdan oluşan imizde çok az miktarda da olsa oksijen, neon, karbon, demir gibi daha ağır elementler de var. Tabii bu oranlar çekirdeğinde hidrojenin helyuma çevrimi nedeniyle çok yavaş da olsa değişiyor. Siyah Cisim mi? ten gelen elektromanyetik dalgaların dalga boyuna göre dağılımına (ışık tayfı) baktığımızda, hangi dalga boylu ışıktan ne oranda yayıyor bilgisini elde ederiz. Aslında, merkezinde meydana gelen termonükleer tekimeler sonucu oluşan enerjinin çok da dışarı çıkamadığı, elektromanyetik dalgaların maddesiyle çarışı yansıyarak gerisin geri döndüğü, sonra tekrar tekrar maddesiyle etkileştiği için içerde hasedildiği bir cisim. Benzer bir durum her tarafı kaalı siyah bir kutuda da gerçekleşir. Fizikte siyah cisim olarak adlandırılan böylesi bir cisim, ısıtıldığında sıcaklığına bağlı olarak dışarı ışınım yayar. ten yayılan elektromanyetik dalga tayfı gerçekten de siyah cisim ışınımına benzer. Ancak ısı iletimi ve taşınımı sonucunda Işıkküre ye ulaşan elektromanyetik dalgaların belli dalga boyunda olanları burada bulunan atomlar tarafından soğurulduğu için, ışık tayfı siyah cisim ışımasından ufak farklılıklar gösterir. Soğurulan dalga boylarına denk gelen yerler yenmiş gibidir. 0.1 2.0 1.0 0.66 0.5 0.4 0.08 in ışıması - Sarı Renk in Sıcaklığı Hakkında Bize Ne İucu Veriyor? in görebildiğimiz kısmı olan Işıkküre de sarı rengi daha baskın görüyoruz. in sarı rengini ve siyah cisim ışımasını kullanarak, Işıkküre nin sıcaklığını yaklaşık olarak hesalayabiliriz. Bunun için bilmemiz gereken sarı rengin dalga boyu ve Wien yer değiştirme yasası olarak bilinen kısa bir formül. Bu formül herhangi bir siyah cismin sıcaklığını, cisimden en yoğun olarak yayılan ışınımın dalga boyuyla ilişkilendiriyor. Bir diğer deyişle, bir siyah cisimden en çok hangi dalga boyunda ışık yayımlandığını biliyorsak o cismin sıcaklığını da bulabiliyoruz. i sarı gördüğümüzden hareketle ten en çok 500 nanometre (10-9 m) dalga boylu dalgaların yayımlandığını söyleyebiliriz. Wien sabitini 500 nm ye böldüğümüzde elde ettiğimiz değer 6000 Kelvin. Bu değer çok daha ince hesalanan 5800 Kelvin değerine hayli yakın. Işınım W/(m 2 x cm -1 0.06 0.04 0.02 0 5780 Kelvin deki siyah cismin ışıması - 10000 20000 30000 Dalga boyu (cm -1 ) 20

>>> Bilim ve Teknik Haziran 2011 Lekeleri Neden Işıkküre deki Diğer Bölgelere Göre Daha Soğuk? Leke Sayısının Fazla Olduğu Dönemlerde in Dünyamızı Daha Çok Isıttığı Söyleniyor. Bu Bir Çelişki Değil Mi? Işıkküre nin sıcaklığı 5800 Kelvin iken lekelerinin sıcaklığı 3800 Kelvin kadar. Varlığını sadece birkaç gün sürdürebilen lekelerinin yanı sıra çaı 70.000 km yi bulan lekeleri fotosfer üzerinde haftalarca hareket ediyor. lekelerinin neden diğer bölgelere göre daha soğuk olduğu tam olarak bilinmiyor. Yaygın görüşe göre bunun nedeni ısı taşınım (konveksiyon) katmanındaki, ısının taşınmasını engelleyen yoğun manyetik alan bölgeleri. te iç katmanlardan daha soğuk olan dış katmanlara doğru bir ısı iletimi var. çekirdeğinin hemen dışındaki ışınım katmanında bu iletim ışık fotonlarının bir emili bir yayımlanması ile olurken, ısı bir sonraki konveksiyon katmanında akışkan içindeki akımlar vasıtasıyla taşınıyor. Ancak bu taşınım manyetik alan çizgilerinin düğümlendiği noktalarda engelleniyor. Isının dışarıya çıkamadığı bu noktaları biz lekesi olarak görüyoruz. Haliyle sıcaklıkları da daha düşük oluyor. lekelerinin hemen etrafındaki faculae denen arlak beneklerin sıcaklığı ise lekelerinin aksineişıkküre deki diğer bölgelere kıyasla daha yüksek. Çünkü lekelerinden dışarı çıkamayan ısı, lekelerin etrafından dolanıyor. İşte bu arlak benekler nedeniyle lekelerinin fazla olduğu zamanlarda ten ısı çıkışı daha çok yani normal zamanlardakine kıyasla yaklaşık % 0,1 daha fazla oluyor. 1645-1715 tarihleri arasındaki 11 yıllık süreçte sadece birkaç lekesi görülmüş. Maunder Minimum denen, teki hareketliliğin çok az olduğu bu dönem ilginç bir şekilde Dünya da özellikle de Avrua da kaydedilen en düşük sıcaklıklara, tarihte küçük buzul çağına denk geliyor. tacı (1-3 milyon K) çekirdeği (15 milyon K) Isı taşınım (konveksiyon) katmanı 2 milyon K- 5800 K Işıkküre (fotosfer) 5800 K ( lekeleri 3800 K) Işınım katmanı (içten dışarı doğru gidildikçe sıçaklık 7 milyon K den 2 milyon K ye düşüyor) in Kütlesi ve Hareketi Newton un hareket yasaları (kütleçekim yasasıyla birlikte) in kütlesini, in etrafında dönen herhangi bir gezegenin e olan uzaklığı ve eriyodu ( in etrafında bir dönüş süresi) ile ilişkilendiriyor. Bu ilişkiden in kütlesi hesalanabiliyor. Buna göre imiz 2 x10 30 kg. Yani 2 milyon trilyon trilyon kilogram. Yani Dünya nın kütlesinin 333.000 katı. Sistemi nin tolam kütlesinin % 99 unu barındırdığı için, Sistemi nin kütle merkezi in hemen yanında. Aslında in yarıçaının hemen dışında. Bu nedenle hafif hafif yalalıyor ve Sistemi ndeki dahil tüm cisimler kütle merkezi etrafında dönüyor. Yine de yaılan birçok hesata i sabit, gezegenleri onun etrafında dönüyor kabul etmek ve bu yaklaşımla roblemleri çözmek işlem kolaylığı sağlıyor ve doğru sonuca ulaştırıyor. 21

in Fiziği Çekirdeğindeki Bir Işık Fotonunun Dünyamıza Ulaşması Yüz Binlerce Yıl Alıyor. O Zaman in Çekirdeğinde Hala Nükleer Tekimelerin Devam Ettiğini Nereden Biliyoruz? çekirdeğinde meydana gelen termonükleer tekimeler sırasında oluşan X-ışınları ve gama ışınları çekirdeği çok yoğun olduğu için ortamdaki arçacıklarla çarışa çarışa enerjilerini kaybediyor. in katmanlarını, lazmadaki çekirdeklerle etkileşe etkileşe geçi in yüzeyine varan ışığın dalga boyu, görünür ışık seviyesine kadar iniyor. Bir ışık fotonunun merkezinden yüzeye olan seyahati bu yüzden yaklaşık 200.000 yıl sürerken, ışığın yüzeyinden Dünyamıza ulaşması sadece 8 dakika alıyor. Haliyle bize ulaşan ışık aslında yüz binlerce yıl öncesindeki nükleer tekimelerin bir yan ürünü ve bize in çekirdeğinde nükleer füzyonun şu anda da devam ettiğinin garantisini vermiyor. Ancak bu konuda bir başka güvencemiz var: Nötrinolar. Nükleer füzyon sırasında oluşan nötrinolar, ışığın aksine, maddesiyle ne elektromanyetik kuvvet ne güçlü nükleer kuvvet ne de kütleçekim kuvveti vasıtasıyla etkileştiği için hızlı bir şekilde yüzeye, oradan da bize ulaşıyorlar ve halen her an milyarlarcası Dünyamızdan geçiyor. He H H H H in Enerjisi Yüzyıllar boyunca sadece fizikçiler değil biyologlar ve jeologlar başta olmak üzere birçok bilim insanı, Dünya yı ve Dünya daki yaşam koşullarını sorgulayan herkes in yaşıyla ilgilenmiş. Bu soru in enerjisiyle doğrudan ilgili. Günümüzde in enerjisinin kütlesinden doğduğunu bildiğimiz için in şimdiki kütlesinden ve birim zamanda bu kütlenin ne kadarını enerjiye çevirdiğinden hareketle yaşını hesalayabiliyoruz. ömrünü yarılamış. Neyse ki ömrü çok uzun ve daha 4,6 milyar yılı var. Lord Kelvin, Hermann von Helmholtz mını geliştirirken bulduğu E=m.c 2 formülü, kütle (m) enerji (E) arasındaki ilişkiyi gösteriyor. Bu ilişkinin in enerjisini açıklamak için nasıl kullanılabileceği 1920 lere kadar netlik kazanmamış. F. W. Aston, 1920 de 4 hidrojen (H) atomunun bir helyum (He) atomundan % 0,7 daha hafif olduğunu belirlemiş ve ardından ünlü İngiliz gökbilimci Arthur Eddington bilim camiasına, hidrojen çekirdekleri birleşerek helyum çekirdeğine dönüşürse aradaki kütle farkının in devam edegelen enerjisini açıklayabileceğini duyurmuş. Bu fikrin kabulünü ko- gibi fizikçiler 1800 lerde laylaştıran en büyük etkenlerden biri in enerjisini kütleçekim enerjisini ısı enerjisine dönüştürerek sağladığını in merkezindeki sıcaklık, diğeri ise tam da o zamanlarda geliştirilen düşünmüşler. Hesalar kuantum mekaniği. Klasik fiziğe göre in ömrünü 30 milyon yıl olarak vermiş. Charles Darwin başta olmak üzere birçok biyolog bu hesaba karşı çıksa da bu konuda fizikçilerin söz sahibi olduğunu kabullendiklerinden olsa gerek çok da ısrarcı olmamışlar. 1890 larda keşfedilen radyoaktif arçacıkların ardından enerjinin teki radyoaktif arçacıkların ışınımı yoluyla üretildiği düşünülmüş. te bol miktarda radyoaktif arçacığın olmayışı çözümün radyoaktivite olmadığını söylüyor. Ancak te bol miktarda hidrojen var. 1905 te Einstein in özel görelilik kura- hesi artı elektrik yüklü olan rotonların (hidrojen çekirdeklerinin) birbirini itmesi gerekiyor. Ancak kuantum mekaniğine göre bu arçacıklar birbirini itse de aynı noktada bulunma olasılıkları var. Üstelik çekirdeğindeki çok yüksek sıcaklık bu olasılığı artırıyor. Kuantum mekaniği böylelikle rotonların birleşmesine yani füzyon olayına olanak sağlıyor. Tekimeye göre 4 hidrojen çekirdeği birleşerek bir helyum çekirdeğine dönüşüyor. Bu sırada iki tane e + (artı yüklü elektron), iki tane ν e (elektron tii nötrino) ve enerji açığa çıkıyor. 22

<<< Bilim ve Teknik Haziran 2011 in değişik dalga boylarındaki ışıkla görüntülenmiş resimleri. En solda görünür ışıkla filtrelenmiş kamerayla i görüyoruz. Yüzeyi düz ve sadece bir tane lekelesi var. NASA, Dinamiği Gözlemevi (Solar Dynamics Observatory- SDO) tarafından çekilmiş Mayıs 2011 tarihli bu fotoğraf in şu sıralar çok sakin olduğunu gösteriyor. Kamerada kullanılan ışığın dalga boyunun küçüldüğü fotoğraflara baktığımızda in yüzeyindeki hareketlilik belirginleşiyor. Morötesi ve X-ışınlarıyla görüntülenen, Tacı (korona) görünür hale geliyor. (nm=nanometre=10-9 metre) 160 nm 33,5 nm 30,4 nm 21,1 nm 19,3 nm 13,1 nm Nötrino Problemi Standart Modeli çekirdeğinde 4 hidrojenin birleşerek helyum oluşturması sırasında ortaya çıkan nötrinoların sayısı hakkında öngörüde bulunuyor. Ancak bu öngörü 20. yüzyılda yaılan nötrino deneylerinde gözlemlenen hiçbir sonuçla örtüşmüyor. Gözlemler he beklenen değerin altında çıkıyor. Yıllarca çözülemeyen nötrino robleminin kaynağı nihayet 2001 yılında anlaşılıyor. ν e ν n n Yukarıdaki resimde, ağır su tankına ten gelen elektron tii nötrino (ν e ), döteryum çekirdeğine çararak nötronu (n) rotona () dönüştürüyor. Bu sırada bir elektron (e) çıkıyor. Aşağıdaki resimde herhangi bir nötrino (ν e, ν muon veya ν tau ) döteryum çekirdeğiyle etkileşi roton ve nötronu ayırarak yoluna devam edebiliyor. n e ν Kanada daki Sunbury Nötrino Yeraltı Gözlemevi nin verileri Standard Modeli yle uyuşuyor. Bu gözlemevindeki deney düzeneğinin diğerlerinden farkı sadece elektron tii nötrinoya değil müon ve tau tii nötrinolara da hassas olması. Aslında üç ti nötrino var, ama ten bize sadece elektron tii nötrino geliyor. Bu yüzden tasarlanan deneyler genelde elektron tii nötrinoların sayısını belirlemeye odaklanıyor ve diğer nötrino tilerine hassas düzenekler kurma ihtiyacı hissedilmiyor. Ama bu da değişik titeki bu nötrinoların birbirine dönüşebileceğinin göz ardı edilmesi anlamına geliyor. Aslında bu göz yumuşta haklılar. Zira arçacık fiziğinin Standard Modeli ne göre nötrinoların kütlesi yok ve kütlesiz olma hali nötrinoların birbirine, örneğin muon tii bir nötrinonun elektron tii bir nötrinoya dönüşmesini engelliyor. Sunbury Gözlemevi nde nötrinoları tesit etmek için ağır su kullanılıyor. Ağır su molekülleri H20 değil, D2O. Döteryum (D) çekirdeğinde bir roton ve bir nötron bulunuyor. Ağır su tankına ten gelen elektron tii nötrino, nötrona çararak onu rotona dönüştürüyor ve bu sırada çekirdekten elektron saçılıyor. Ancak her üç ti nötrino da D çekirdeğiyle etkileşi roton ve nötronu ayırarak yoluna devam edebiliyor. Tüm nötrino tilerine hassas böyle bir deneyde, ağır suyla etkileşimleri sayesinde belirlenen tüm nötrinolar, kuramdakini tutuyor. Bu da nötrinoların birbirine dönüşebildiğini gösteriyor. Bu sonuçtan sonra kuramcılar nötrinoların çok küçük de olsa bir kütlesi olması gerektiğinden hareketle yeni kuramlar üretmeye başlıyor.. Kaynaklar htt://solar-center.stanford.edu/about/ htt://solarscience.msfc.nasa.gov/ htt://nobelrize.org/nobel_rizes/ hysics/articles/fusion/ htt://curious.astro.cornell.edu/sun.h 23