Hâce Abdullah el-ensârî el-herevî nin Münâzara-i Dil ü Cân Adlı Risâlesi ve Türkçe Tercümesi

Benzer belgeler
İsimleri okumaya başlarken- و ب س ي د ن ا - eklenmesi ve sonunda ع ن ه ر ض ي okunması en doğrusu.

40 HADİS YARIŞMASI DİKKAT 47'DEN 55'E KADAR Kİ HADİSLERİN ARAPÇA METİNLERİ DÜZELTİLMİŞTİR. SINIFI 5-6,7-8 1-) 9-10,11-12 SINIFI 5-6,7-8 2-) 9-10

Değerli Kardeşim, Kur an ve Sünnet İslam dininin iki temel kaynağıdır. Rabbimiz in buyruklarını ve Efendimiz (s.a.v.) in mübarek sünnetini bilmek tüm

Öğretim İlke ve Yöntemleri 1

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

ی س ر و لا ت ع س ر ر ب ت م م ب ال خ ی ر

Allah, ancak samimiyetle ve kendi rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder. (Nesâî, Cihâd, 24)

HADİS II DERSİ EZBER HADİSLER

(Dersini sabah namazından sonra yapmanı tavsiye etmekle birlikte, sana uygun olan en münasip bir vakitte de yapmanda bir sakınca yoktur.

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

DUALAR DUANIN ÖNEMİ Dua

Onlardan bazıları. İhtilaf ettiler. Diri-yaşayan. Yüce. Sen görüyorsun ت ر dostlar. ..e uğradı

İmam Tirmizi nin. Sıfatlar Hususundaki Mezhebi

Yarışıyorlarkoşuyorlar

KUR AN HARFLERİNİN MAHREÇLERİ (ÇIKIŞ YERLERİ)

İman; Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe iman etmendir. Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır.

KURAN DA TEKRARLANAN AYETLER

5. Ünite 1, sayfa 17, son satır

(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. (Fâtiha, 1/5)

Bir kişinin kalbinde iman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hıyanet ile emanet bir arada bulunmaz. (İbn Hanbel, II, 349)

Misbah İmam Zeynulâbidîn den (a.s.) Mekârimu l Ahlâk / Yüce Erdemler Duası Kış 2014, Yıl: 2, Sayı: 6

Bayram hutbesi nasıl okunur? - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

(40 Hadis-7) SEÇME KIRK HADİS

Melek BOZDOĞAN Murat BOZDOĞAN

Damla Yayın Nu: Editör Mehmet DO RU. Dil Uzman lyas DİRİN. Görsel Tasar m Uzman Cem ÇERİ. Program Gelifltirme Uzman Yusuf SARIGÜNEY

İSİMLER VE EL TAKISI

BAZI AYETLER ÜZERİNE KÜÇÜK Bİ R TEFEKKÜR ( IV)

Tedbir, Tevekkül Ve Kader Anlayışımız Gönderen Kadir Hatipoglu - Ağustos :14:51

Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuk Usulü II

الصيام برؤية واحدة اسم املؤلف حممد بن صالح العثيمني

DUA KAVRAMININ ANLAMI*

REHBERLİK VE İLETİŞİM 1

bartin.diyanet.gov.tr/kurucasile

Allah Teâlâ ya hamd eder, Hz. Muhammed (Sallalahu Aleyhi ve Sellem) e, âl ve ashabına selam ederiz.

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

Altı aylık iken anne karnından düşen ceninin cenaze namazını kılmanın hükmü

Cihad Gönderen Kadir Hatipoglu - Şubat :23:10. Cihad İNDİR

األصل الجامع لعبادة هللا وحده

ALLAH IN RAZI OLDUĞU KULLAR

Borçlunun sadaka vermesinin hükmü

Freres. Fecr-i Ati* ب

NEVÂKIDU L-İSLÂM METNİ VE TERCÜMESİ

Question. Neden Hz İsa Ruhullah (Allah ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah ın kendi ruhundan. Peygamberi Âdem e üflemesinin manası nedir?

Kur'an'da Kadının Örtüsü Meselesi - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

Ders 1-5 Tekrar. Rab, efendi. Alem, dünya ه ذا

CENAB-I HAKK IN O NA İTAATİ KENDİNE İTAAT KABUL ETTİĞİ ZAT A SALÂT VE SELAM

Orucun fazîleti hakkında Selmân'ın rivâyet ettiği zayıf hadis. İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

ORUCA BAŞLAMADA ASTRONOMİK HESABA MI GÜVENİLMELİ YOKSA HİLALİ GÖRMEK Mİ GEREKİR? İlmî Araştırmalar ve Fetvâ Dâimî Komitesi

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

SELÂMIN ŞEKLİ. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

فضل صالة الرتاويح اسم املؤلف حممد صالح املنجد

EV SOHBETLERİ SOHBET Merhamet

İBN SİNA NIN RUH İLE İLGİLİ KASİDESİ İbn Sînâ, el Kasidetü l Ayniyye isimli kasidede insanî nefsin bedenle birleşmesi ve ondan ayrılışını konu

SURE VE AYET SIRASIYLA KUR AN SÖZLÜĞÜ KİTABINDAN ÖRNEK SAYFALAR OTUZUNCU CÜZ سورة النبا (78)

Rahmân ve Rahîm olan Allâh ın ismiyle Hamd, - Allâh a mahsustur. O na hamd eder, O ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve

124. SOHBET Sözü Güzel Söylemek

Her elini uzatana (isteyene) zekât verilir mi?

ARAPÇADA İSİMLER. Sonu ref ile biten sözcüğe ref edilmiş anlamında merfû adı verilir. Ref alametleri:

İbadet Hayatımızda Şaban Ayı Gönderen Kadir Hatipoglu - Mayıs :46:24

SALÂT I NÛR VE TERCÜMESİ

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

ب Namaz. İbadet ederiz Sen-senin Yol göster

Kar veya yağmur sebebiyle Cuma namazını terk etmenin hükmü. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme: Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Hesap Verme Bilinci Gönderen Kadir Hatipoglu - Ocak :00:00

İSLAM HUKUKUNDA CEZA CEZALAR

İHLAS VE NİYET. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Seyyid Yahyâ-yı Şirvânî nin Vird-i Settâr ı *

Başörtüsünün üzerini mesh etmede aranan şartlar. Muhammed Salih el-muneccid

BİRKAÇ AYETİN TEFSİRİ

148. Sohbet ÖNDEN GİDENLER

DUA ve ÖNEMİ. "Öyle ise sakın Allah ile beraber başka bir ilaha yalvarma, sonra azaba uğrayanlardan olursun" 2

55. Sizi ondan (arzdan) yarattık, ve ona iâde ederiz ve bir kere daha ondan çıkarırız.

ON EMİR الوصايا لعرش

94. SOHBET İslam da İbadet Kavramı Çerçevesinde "Çalışmak İbadet "midir?

Kur an ın, şerî meseleleri ders verirken aynı anda tevhid dersi vermesi hakkında izahta bulunabilir misiniz?

DÖRT KAİDE القواعد األربعة DÖRT KAİDE. Şeyhulislam Muhammed bin Abdilvehhab (rh.a)

Sevgili sanatseverler,

İHSAN SOHBETLERİ İHSAN SOHBETİ

DİLİN TEHLİKESİ. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

ه: د ع ل ض ب او ت ن ل ه ب م ذ ت خ أ إن ا م م كي ف ت ر ك ت د ق ي فإ ن يت للا س ن و با ك ت

BERAT KANDİLİ. Dr. Hamdi TEKELİ

ICERIK. Din kelimesinin sözlük anlami Din kelimesinin Kur an daki anlamlari Din anlayislari Dinin cesitleri Ayetlerle din

150. Sohbet TEVHÎDİN TARÎFİ VE MAHİYETİ (2/2)

113. SOHBET Peygamberlerin Ortak Özellikleri

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

İNSANLARA İLİM ÖĞRETMENİN VE ONLARI İYİLİĞE DÂVET ETMENİN FAZÎLETİ. Râşid b. Hüseyin el-abdulkerim. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

تلقني أصول العقيدة العامة

EV SOHBETLERİ AT. Ders : 6 Konu : Kitaplara İman. a) Kitaplara Topyekün İman

ÖRNEK VAAZLAR LÜTFİ ŞENTÜRK 299 CENNET VE NİMETLERİ

Yedinci ي و م الس ب ت م ب ر وك. ج ي د م ع د خ ل / ي د خ ل ص ف ج ص فو ف الر ي ض ي ات Ayağa kalktı / ا ح ت ر م /

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

Ey sevgilim! Sana karşı olan aşırı sevgim hayretim ziyadeleşsin! Ancak, gönlümü yakan aşkınla, ateşler saçan kalbime biraz merhamet eyler misin?

2 İSLAM BARIŞ VE EMAN DİNİDİR 1

SAHABE NİN ÖNDERİ HZ. EBU BEKİR

Tuvâlet ihtiyacını giderirken önünü veya arkasını kıbleye dönmenin hükmü nedir?

Îman, Küfür ve Tekfir 2

Transkript:

Hâce Abdullah el-ensârî el-herevî nin Münâzara-i Dil ü Cân Adlı Risâlesi ve Türkçe Tercümesi Kübra CEYLAN - Şule BAYRAKTAR* Faaliyetleri ve eserleriyle kendi dönemi ve sonrasında tanınmış sûfîlerden olan Hâce Abdullah el-ensârî el-herevî (ö. 481/1089), tasavvuf tarihinde pîr-i Herât, pîr-i tarîkat, şeyhülislâm, şeyhü l-horâsân, şeyhü ş-şüyûh, nâsıru ssünne, zeynü l-ulemâ gibi unvanlarla anılmıştır. Daha çok Menâzilü s-sâirîn, Tabakātü s-sûfiyye ve Sad Meydân isimli eserleriyle, ayrıca secili sözleri ve münâcâtlarıyla şöhret bulan Herevî, kendine has üslûbuyla Farsçanın tasavvufu ifade kabiliyeti kazanmasına katkı yapmış, Senâî, Attâr, Mevlânâ ve Câmî gibi Fars dilini kullanan sûfî şâirleri şekil ve muhteva bakımından etkilemiştir. Osmanlı coğrafyasında özellikle Menâzil tercüme ve şerhleri yoluyla, ayrıca Tabakātü s-sûfiyye nin şerhi niteliğinde olan Nefahâtü lüns ün Lâmiî Çelebi tarafından yapılan Türkçe tercümesiyle tanınmıştır. Yapılan bu tercüme ve şerhler bir taraftan Osmanlı dünyasının tasavvuf kültürüne katkı yaparken diğer taraftan da müellifleri edebî tarz ve üslup yönünden etkilemiştir. 1 Özellikle münâcâtlarının ve secili üslubunun yansımaları Osmanlı nesrinin kurucusu ve en büyük temsilcisi olarak kabul edilen Sinan Paşa nın (ö. 891/1486) Tazarrûnâme sinde görülmektedir. 2 Nitekim Sinân Paşa nın Tazarrûnâme si ile Herevî nin münâcatlarında mânâ ve üslup açısından benzerliklere rastlanmaktadır. 3 * Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk İslâm Edebiyatı Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencileri (kubraceylan091@gmail.com). 1 Hayatı hakkındaki detaylı bilgi için bk. Tahsin Yazıcı - Süleyman Uludağ, Herevî, Hâce Abdullah, DİA, XVII, 222-226; M. Nedim Tan, Abdullah Ensârî Herevî nin Tasavvuf Tarihindeki Yeri ve Sad Meydân ı (Yayınlanmamış Doktora Tezi), MÜSBE, İstanbul, 2013, s. 19-175. 2 Tazarrûnâme, haz. Mertol Tulum, Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı Yay., 2001. 3 Tazarrûnâme de yer alan bazı satırlar, neşre hazırladığımız bu risâlede yer alan Herevî ye ait bazı deyişlerin birebir tercümesi gibidir: İlâhî! Ne fazîletdür ki, dostarına virdün. Her ki anları bildi, seni buldu ve her ki seni buldu, ال هی این چه فضل است که با دوستان خود کردی هرکه اشان را جست ترا] (.157.s anları bildi. (Tazarrûnâme, [(.3.s (Münâzara-i Dil ü Cân, یافت و هرکه ترا یافت ایشان را شناخت İlâhî! Bîzârem ol tâatten ki ucb u riyâ getüre; hoşnûdem ol ma siyyetten ki, zârî vü bükâ

Kübra CEYLAN - Şule BAYRAKTAR* Neşre hazırladığımız Münâzara-i Dil ü Cân adlı risâle, Herevî nin secili nesrinin örneklerinden bazı tasavvufî deyişlerini ve münâcâtlarını içermektedir. Gönül ve cânın karşılıklı musâhabesi ile başlayan risâlede Herevî nin sohbet meclislerinde sarf ettiği cümleler ve farklı tasavvuf konuları bir araya getirilmiştir. Risâlenin orijinal metni, Vâridât, İlâhînâme, Kalendernâme ve Makūlât gibi Herevî ye atfedilen diğer eserlerle birlikte farklı zaman ve coğrafyalarda defalarca neşredilmiştir. 4 Münâzara-i Dil ü Cân risâlesinin Osmanlı Türçesine yapılan kısmî bir tercümesi, Millet Kütüphanesi, Ali Emîrî, Farsça Eserler Bölümü, nr. 868 de kayıtlıdır. Nüsha, tespit edebildiğimiz kadarıyla Herevî nin Dil ü Cân ve Vâridât isimli risâlelerinden seçilmiş kısımlardan oluşmaktadır. Bizim esas aldığımız bu risâlenin mütercimi ketebe kaydına göre Mehmed es-süleymânî isimli bir zâttır. Mütercimin hayatı hakkında tespit edebildiğimiz kadarıyla bir bilgi bulunmamaktadır. Yine bu kayda göre mütercimin Hâlidî nisbesine sahip olması hasebiyle risâlenin XIX. asra ait bir tercüme olduğu tahmin edilmektedir. Mütercim, Herevî nin Farsça deyişlerini Türkçeye çevirirken genellikle birebir tercüme üslûbunu kullanarak yer yer düşük cümleler kurmuş, varak kenarına düştüğü birkaç not dışında herhangi bir açıklama yapmamıştır. Bu tercümeyi günümüz harflerine aktarırken, Herevî nin risâlelerini derleyen Muhammed Cevad Şerîat ın neşrinden 5 ve bu derlemeden hareketle yapılan Hasan Almaz a âit tercümeden 6 istifâde ettik. Her iki çalışmadan tespit edebildiğimiz kadarıyla risâledeki deyişlerin kaynaklarına dipnotlarda işâret etmeye özen gösterdik. Ayrıca bazı bölümlerde daha anlaşılır ve açıklayıcı olmasını umarak Hasan Almaz tercümesine de dipnotlarda yer verdik. 204 ال هی بیزارم از آن طاعت که مرا بعجب آرد بندۀ آن معصیتم که مرا بعذر آرد] (.105.s getüre. (Tazarrûnâme, (Münâzara-i Dil ü Cân, s. 3.)] İlâhî! Her yerde hâzırsın, seni kanda isteyeyim ve hâlime nâzırsın, sana ne diyeyim. (Tazarrûnâme, s. 99.) ال هی حاضری چه جویم ناظری چه گویم] (Münâzara-i Dil ü Cân, s. 3.)] 4 Bk. Tahsin Yazıcı - Süleyman Uludağ, Herevî, Hâce Abdullah, DİA, XVII, 226. 5 M. Cevad Şerîat, Suhenân-ı Pîr-i Herât, Tahran: Müessese-i İntişârât-ı Emir Kebir, 1389 hş/ 2010. Bundan sonraki dipnotlarda Herevî ye âit risâlelerin adını zikrederek verdiğimiz sayfa numaraları bu baskıdan olacaktır. 6 Hâce Abdullah-ı Ensârî, Dil ü Cân - Vâridât, İlâhînâme, Kalendernâme ve Makulât Risâleleri, trc. Hasan Almaz, İstanbul: Semerkand Yay., 2012. Bundan sonraki dipnotlarda bu baskıya trc. şeklinde atıf yapacağız.

Münâzara-i Dil ü Cân Hâce Abdullah el-ensârî el-herevî

Hâce Abdullah el-ensârî el-herevî nin Münâzara-i Dil ü Cân Adlı Risâlesi ve Türkçe Tercümesi بسم اهلله الرحم ن الرحیم د د: چ ن ین ف رمای ع ا ب أ ص ح اب ه أ ج م ع ین أ م و وآل ه ح م د الس ال م ع ل ی م الص ال ة و و ال ع ال م ین ا ل ح م د هلل ه ر ب ز یز: وح ه الع امام ه م ام شیخ االسالم عبداهلله االنصاري ق د س اهلله ر [1] Hamd Allah içindir. Salât u selâm Hazret-i Muhammed ve evlâd ü ashâbı üzerine nâzil olsun. Salâtdan sonra öyle buyurur imâm-ı hümâm Şeyhülislâm Abdullâh el-ensârî kaddesallâhu rûhahu l- azîz: ث مره چ یست جان ج واب د اد اول این ک ار چ یست و آخ ر این کار چ یست و د ل از جان پ رس ید که رس ید که بقا چیست وفا چیست ق ا است دل پ وف ا است و ثمره ب که او ل این کار ف ن ا است و آخر ست ن است و بقا ان ودی خود ر ست نست و وفا عهد د وست را م ی ب وفنا چیست جان گ فت فنا از خ ست ی و چون از ست ی از خودی خود ر پ یوست ن است چون وفای دوست را م یان ب به حقیقت خود یوست ی. خودی خود ر ست ی بحق پ Gönül cândan sordu ki bu işin evveli nedir? Ve bu işin âhiri nedir? Ve semeresi nedir? Cân cevâb verdi ki bu işin ibtidâsı fenâ olmaklıkdır; ve âkıbeti vefâdır; ve semeresi bekādır. Gönül sordu ki bekā nedir, vefâ [2] nedir ve fenâ nedir? Cân söyledi: Fenâ kendi varlığından kurtulmaktır; ve vefâ dostun ahdine bel bağlamaktır; ve bekā kendi asl u hakîkatine muttasıl olmaktır. Vaktâ vefâ-yı dosta beli bağladın kendi varlığından kurtuldun; ve kendi varlığından kurtulduğun vakitte Hakk a vâsıl oldun. 7 س از عطا ن ال ید ن خ ط ا است. ب ال از د وست ع ط ا است پ Belâ, dosttan atâdır. Bu sûrette atâdan teşekkî ve acz göstermen hatâdır. 8 ار. ب ی م ر ت و حق است که گ وی را ب ال هی نه ظ ال م ی که گ وی م ز نه ار و نه م İlâhî! Zâlim değilsin ki amân söyliyem; ve ne bana senin üzerine hakkım vardır ki getir diyem. 9 ید ا ش دی من از عیب ج د ا ش دم. ال هی ت ا تو ه م ه غ یب ب ود ی من همه ع یب بود م چون تو از غیب پ İlâhî! Tâ ki sen gaybda idin, ben serteser ayb idim. Vaktâ gaybdan zâhir oldun, ben aybdan ayrıldım. ال هی می پ ند اشت م که ترا ش ن اخت م ا کن ون این پ ند اشت و ش ن اخت را د ر آب ا ند اخت م. 7 Risâle-i Dil ü Cân, s. 3; trc. s. 13. 8 Vâridât, s. 14; trc. s. 24. 9 Vâridât, s. 14. İlâhî! Zâlim değilsin ki eyvah! diyeyim; üzerinde bir hakkım yok ki [yerine] getir diyeyim. trc. s. 24. 207

Kübra CEYLAN - Şule BAYRAKTAR* İlâhî! Zannediyordum ki seni tanıdım. Şimdi bu tasavvur ve ma rifeti suya attım. 10 ان است. فت ه را چ ه د رم ال هی اگر بد ع ا ف رم ان است ق ل م ر İlâhî! Eğer duâ me mûru n-bihdir, [3] geçmiş kalem-i ezeliyyeye dermân nedir? İlâhî! Hâzırsın, neyi arıyam? Basîrsin, ne söyliyem? 11 ال هی حاض ری چ ه ج ویم ناظ ری چ ه گ ویم. ال هی این چ ه ف ضل است که با د وستان خ ود ک رد ی ه ر که ا یش ان را ج ست ت را ی افت و هر که ت را ی افت ایشان را ش ن اخت. İlâhî! Bu ne fazldır ki kendi dostlarınla eyledin. Her kimse onları aradı seni buldu; ve her kimse ki seni buldu onları tanıdı. گ ان ه ش ن اس ی و نه آنک ه او را ب یگ ان ه د ان ی. توحید نه آن ست که ا و ر ا ی Tevhîd o değildir ki anı yalnız tanırsın ve ne de ki anı vâhid bilirsin. ن واخت ب ه شت ی د آالی ش او را و اگر خ واه ی ای ال هی اگر عبداهلله را بخ واه ی س وخت د وذ خ ی دیگر ب د آسای ش او را. دیگر ب ای İlâhî! Eğer Abdullah ı yandırmak istersen diğer bir cehennem ma siyetine lâzımdır; ve eğer nüvâzişini istersen âsâyişine diğer cennet lâzımdır. 12 ن آن خ واست م که ت و خ واست ی. ال هی اگر تو م را خ واست ی م İlâhî! Eğer sen beni istedin, ben anı isterim ki sen istedin. حت اج م. س ی م ال هی اگر کار بگ فت ار است بر سر گ وی ند گ ان تاج م و اگر نه ب İlâhî! Eğer iş güftârladır, söyleyicilerin başı üzerine tâcım, yoksa çok muhtâcım. 13 م دان م. م و نه آنچه دار ال هی عاج ز و س رگ ردان م نه آنچ ه دان م دار İlâhî! Âciz u hayrânım, ne ol şey ki bilirim vârımdır ve ne de ol şey ki vârımdır bilirim. 14 208 10 Vâridât, s. 15. İlâhî! Seni tanıdığımı sandım, şimdi o boş hayâli suya attım. trc. s. 24. 11 Vâridât, s. 15; trc. s. 24. 12 Vâridât, s. 15. İlâhî! Abdullah ı eritmek istersen onun için bir başka cehennem gerek; eğer iltifat etmek istersen onun rahatlaması için bir başka cennet gerek. trc. s. 25. 13 Vâridât, s. 18; trc. s. 27. 14 Risâle-i Dil ü Cân, s. 3, 4; İlâhî! Âciz ve başıboşum. Ne sahip olduğumu bilirim, ne de bildiğime sahibim. trc. s. 14.

Hâce Abdullah el-ensârî el-herevî nin Münâzara-i Dil ü Cân Adlı Risâlesi ve Türkçe Tercümesi د. ذر آر تم که مرا بع عصی د بندۀ آن م جب آر را بع ال هی ب یز ار م از آن طاعت که م İlâhî! Bîzârım ol tâatden ki bana ucb getürsün. Ol ma siyetin [4] kölesiyim ki beni i tizâra getürsün. ال هی آنچه تو ک شت ی آب د ه و آنچه ما ک شت یم ف ر ا آب د ه. İlâhî! Ol nesneyi ki sen ekdin su ver; ve ol nesneyi ki biz ekdik kavuruver. 15 ه ی را چ ه گناه. ه چ اه اگر در ا فت د ه م ر ال هی ر ه ی را می خ واه ی و د ر ر İlâhî! Bir yolu istersin, yolda da kuyu; eğer düşüb de, kula suç nedir? وخت ه را. ال هی م ک ش این چراغ وخت ه ا فر را بمیران این بندۀ آم İlâhî! Yaktırmış olan bu çerâğı söndürme, ta lîm olunmuş olan bu köleyi öldürme. 16 سرگ شت گ ان گ ر فت ۀ قضای تو ای آنک ه گ رد ن گ رد ون رام تقدیر ت ست ب ر سر ع ظ ام ل ک ام ت سخ یر ت ست یان مان سلطان تو در زمین ح کم و فرمان تو در د له ا ب آس جب اران ش ک ست ۀ عز ت و کبریای تو در ان را ح ل ه احسان تو در آخرت عیان تو د وز خ زندان تو ف رد وس ب ستان تو قیامت میدان تو م ط یع تو بر ت وق یع هر م ح ب عنوان تو. Ey ol kimse ki feleğin boynu takdîrine mutî dir; uluların başı üzerine teshîrinin gemi vardır; şaşkınlar esîr-i kazândır; cebbârlar zelîl-i izzet ü kibriyândır; gökte saltanatın mevcûddur; yerde hükm ü fermânın cârîdir; gönüllerde beyânın vardır; âhiretde âşikârsın; cehennem zindânındır; cennet bostânındır; kıyâmet meydânındır; mutî lere zînet ihsânındır; her bir muhibbin tevkîi üzerine unvânındır. راک ند ۀ ای ز ود ظ ف ر ای ن زد یك ت و خ ط ر ای ن یك وکار ن یك و ن ظ ر ای چارۀ ه ر ب یچ ار ۀ و ای جامع ه ر پ ت یمان با تو ن از ک نند. از ک ن ند ی ای ر اف ع ه ر ا فک ند ۀ ای آنکه غریبان با تو ر Ey zaferin yakın; ey kurbun muhâtaralı; ey mahmûdu l-fi l, iyi bakıcı; [5] ey her bir bîçârenin çâresi; ve ey her bir perîşânın câmii; ey her bir kadersizin râfii; ey ulu kimse ki garîbler seninle râz ederler; yetimler seninle nâz ederler. پادشاهی است بی د ل و دوست ز یست ن گ مراه ی است. افت ه ال هی د ل ر فت ه و د وست ی İlâhî! Gitmiş olan gönül ile dost bulmak pâdişâhlıkdır; gönül ve dostsuz yaşamak dalâletdir. 17 15 Vâridât, s. 15; trc. s. 24. 16 Risâle-i Dil ü Cân, s. 4; trc. s. 14. 17 Risâle-i Dil ü Cân, s. 4-5. Gönül ve sevgiyi bulmak padişahlıktır. Gönülsüz ve sevgisiz yaşa- 209

Kübra CEYLAN - Şule BAYRAKTAR* هج ور واست م ال هی اگر من د ر گ ر فت م تو خ ام ک ن و اگر ت و در گ ر فت ی تمام کن و اگر ب رد ار ک نی ر ک ن. د وز خ ف ر ست ی رضا است از خود د ور م م ک ن واگر ب İlâhî! Eğer ben tuttum sen hâm eyle; ve eğer sen tuttun tamâm eyle. Eğer asarsan câizdir, teb îd eyleme; Ve eğer cehenneme gönderiyorsan rızâdır, kendinden teb îd eyleme. 18 د. جب آر د کار ن یك ت را بع یار ن یك ب ه از کار ن یك یار ن یك ت را بع ذر آر İyi dost iyi işten iyidir; iyi dost seni ma zerete götürür, iyi amel seni ucb u tekebbüre götürür. 19 د. ذر آر د ن یک ا معصیتی که ت را بع جب آر ش وم ا طاع ت ی که ت را بع Ne şomdur ol tâat ki sana ucb getürsün. Ne iyidir bir ma siyyet ki seni ma zerete getürsün. م همان را ن یک و د ار. م همان یم رد ار واگر م ل ک ا اگر دوستانیم ح ج اب از م یان ب Pâdişâhâ! Eğer dostlarız, hicâb ortadan kaldır; ve eğer mihmânız, mihmânı iyi tut. 20 وز ی ک رد. وز ی ک رد آد م را که گ ند م ر د آم گ یر م که ا بل یس آد م را ب Farz ederim ki İblîs Âdem i fenâ işe ta lîm eyledi; Âdem e kim buğdayı nasîb eyledi.[6] د و نه ز ر در ج یب. سر دار درویش آب را د ر چ اه دار د ون ان د ر غ یب نه پ ند ار در Dervîşin suyu kuyuda ve ekmeği gaybdadır. Ne başında kibr u ucb ne de ceybinde altun vardır. 21 ه مه وش ی ز هر ی است ه مه ز هر خ ام وش گ فت ن وش ی است ند ه خ ام اب ند ه است و ی ج وی ند ه گ وی ت ی و ب کم ت ت جر ت ی و ح ت ع ار ی ار ی و ع ب سم د فریاد از معرفت ر ان آم ز ی د ب ن وش هر چ ه ب ز بان آم از حقیقت ح ک ای ت ی. Tâlib söyleyicidir ve bulucu sâkitdir. 22 Kelâm bir tatlıdır bütün zehir, sükût 210 mak körlüktür. trc. s. 14. 18 Risâle-i Dil ü Cân, s. 4-5; trc. s. 14. 19 Vâridât, s. 13. İyi arkadaş iyi işten çok daha iyidir. İyi arkadaş seni özre getirir; iyi iş ise seni kibirli hâle getirir. trc. s. 23. 20 Vâridât, s. 14-15. İlâhî! Dostlardansam hicâbı kaldır; misâfirsem misâfiri ağırla. trc. s. 24. 21 Vâridât, s. 15. Dervişin suyu kuyuda, ekmeği gaipte, ne hayal var başında, ne altın cepte. trc. s. 24. 22 Vâridât, s. 15. Arayan söylenir, bulan sessiz. trc. s. 24.

Hâce Abdullah el-ensârî el-herevî nin Münâzara-i Dil ü Cân Adlı Risâlesi ve Türkçe Tercümesi bir zehirdir bütün tatlı. 23 Her şey dile geldi, ziyâna geldi. 24 Feryâd ma rifet-i resmîden; ve âriyet olan ibâreden; ve tecrübeli hikmetden; ve hikâyet gibi olan hakîkatden. س تو از من نه ج د ای. ن م پ ل که خ ود م ید ای ن ام یست ب آن آینه که تو د ر و پ Ol âyine ki, Sen onda zâhirsin, hayır ol âyine benim. Bu sûretde sen benden ayrı değilsin. نب م ز ب ون است زیرا که ک رم ق د یم و گناه ا کن ون است. گناه در ج ک ر Günâh kereme nisbet zelîldir; zîrâ ki kerem kadîm ve günâh hâdisdir. 25 ار. لق ز ن ار جملۀ حقیقت گ فت م بی کب ن ف س ی بت ست و قبول خ Bir nefes vâsıtanladır; ve mahlûkun kabûlü zünnârdır. 26 Bir kerre ile cümle hakîkati söyledim. 27 ال د ر پ یش و دیگر د ر ک م ین است. عشق با م حن ت ق ر ین است عاشق را ی ك ب Aşk mihnetle karîndir. Âşık için bir belâ. Önde gelip diğeri hafâdadır. ن مای. اش که اش ی یا چ ن ان ب چ ن ان ن م ای که ب Olduğun gibi kendini göster, ya öyle [7] ol ki gösterirsin. ود ی ب ک ن و ن گ ذ اشت ی. ر آن د اشت ی و ف رم گ فت ی که م ک ن و ب Buyurdun ki etme! ve onun üzerine getürdün; ve buyurdun et! ve bırakmadın. 28 اع. ه مه ض ی اق ی ب اع و اگر حقیقت خ واه ی ا نق ط اع ب اگر شریعت خ واه ی ا ت Eğer şerîat istersen ittiba lâzımdır; ve eğer hakîkat istersen inkıta lâzımdır; kalan cümle zâyi dir. 29 آنچ ه ت راست ن د ان م که ک ج است و آنچ ه تو د ار ی ن د ان م که ک ر است. 23 Risâle-i Dil ü Cân, s. 5. Konuşmak zehir dolu bir içecektir, susmak ise içecek dolu bir zehir. trc. s. 14. 24 Vâridât, s. 15; trc. s. 24. 25 Vâridât, s. 15. İlâhî! Günah senin kereminin yanında zebûndur, zira kerem eski, günah ise şimdidir. trc. s. 25. 26 Varak kenarındaki not: Zünnâr, nasârâya mahsûs kuşakdürür. 27 Vâridât, s. 13; trc. s. 23. 28 Vâridât, s. 15. 29 Vâridât, s. 13. Şerîatı istersen tâbi ol; hakîkati istersen Allah tan başkasından uzak dur; gerisi ise hepsi boştur. trc. s. 23. 211

Kübra CEYLAN - Şule BAYRAKTAR* Ol nesne ki senin içindir, bilmem nerededir? Ve ol şey ki senindir, bilmem ki kimin içindir? د ف رد ا ای ن ی از فت و ب چ راست د ی ر نج چ ون ر وز ی تو از روزی د یگ ران ج د است این م حن ت و ر د. اعت م اد را ن ش ای Çünki senin rızkın diğerlerin rızkından ayrıdır, bu meşakkat ve eziyet ne içindir? Dün gitti geri dönmez. Ferdâ i timâda lâyık değildir. 30 قصۀ دوستی د ان ی که چ را حت اج ست چ ه م د ر مذهب د وستی دعا ل ج اجست زیرا ا یز د دان د که ب ند ه ب چ ن ین د ر از است زیرا که دوست بی ن ی است. از Dostluk tarîk u mezhebinde duâ lecâcdır; zîrâ Hak Teâlâ bilir ki kul neye muhtâcdır. Dostluğun hikâyesi bilirsin ki niçin böyle mutavveldir? Zîrâ ki dost bî-niyâz u müstağnîdir. 31 ن سوخت م د ان ی ا او آشکارا گ فت و من ن ه فت م ز ند ه ن ش د م تا ن گ فت م ام نصور گ فت م آنچ ه ح س ین م که این ج ام ه نه من د وخت م. Ol şeyi ki Hüseyin bin Mansûr söyledi, ben söyledim; ammâ o âşikâr söyledi ve ben ihfâ eyledim. Dirilmedim, tâ ki yanmadım; bilirsin ki bu [8] gömleği ben dikmedim. اک ان را استغفار باید ک رد طهارت ک ن که قام ت ن زد یك است توبه ک ن که قیامت ن زد یك است چون پ نا پ اک ان را چ ه باید ک رد اگر یك ک س از دوستان قبول ک رد برست ی و اگر یك ک س ت را از د وستان قب ول ن ک رد نرست ی. Vuzu et ki kâmet yakındır; tevbe et ki kıyâmet karîbdir. Çünki müttakîlere istiğfâr eylemek gerekdir; bulaşık, ya ni a mâl-i seyyie sâhibi ne etmelidir? Eğer dostlardan birisi kabûl eyledi, kurtuldun; ve eğer dostlardan birisi seni kabûl eylemedi, kurtulmadın. 32 ی ک ی در غ رق اب زیادت را م ت ق اض ی و یکی در ت شن گ ی ۀ راض ی ه ر که بد ان ست خال ق د ر حق بق طر د ن ک رد از خ سد برست. ق سمت ب ق سام لق ت قص یر ن ک رد از غ یب ت برست و هر که بد ان ست که خ Birisi suda batıp ziyâdeti taleb eder; ve birisi susuzlukda bir damla ile râzıdır. Her kimse bildi ki Hâlık mahlûk hakkında kusûr etmedi, gıybetden kurtuldu; ve her kimse bildi ki taksîm edici fenâ taksîm eylemedi, hasedden kurtuldu. 33 212 30 Vâridât, s. 13; trc. s. 23. 31 Risâle-i Dil ü Cân, s. 5; trc. s. 15. 32 Risâle-i Dil ü Cân, s. 5; trc. s. 15. 33 Risâle-i Dil ü Cân, s. 5; trc. s. 15.

Hâce Abdullah el-ensârî el-herevî nin Münâzara-i Dil ü Cân Adlı Risâlesi ve Türkçe Tercümesi الس ک ین ة ه و ال ذ ي أ ن ز ل سقط است هر د ل که بر خ ورد ار ك خ ط است گفتار آدمی ی ط وم ار قسمت ب لمان چه ک ین ه باش د. س باشد او را با ب راد ر م Kısmet tomarı yazısı birdir. Benî âdemin güftârı sakatdır. 34 Her gönül ki bu âyet-i kerîmeden [Ol Allah Teâlâ mü minlerin kalbine sükûn ve itmi nân inzâl etti.] 35 ber-hordâr olursa ona müslim birâderiyle ne adâvet olur? ند. ر دار رد ه ب ند باش که تا پ می پ ند ار ند که د ار Zannediyorlar [9] ki varlarıdır; sabr eyle, tâ ki perde kaldırsınlar. د گفت. د گفت اما هر راست ن شای ج ز ر است نبای Doğrudan gayrı söylememelidir; ammâ her doğruyu söylemek lâyık değildir. 36 نک ر رگ نیست هر چ ند م توحید عوام خود او نیست توحید خ و اص ج ز او نیست د وستان او را م او را این ب رگ نیست. Avâmın tevhîdi o değildir; havâssın tevhîdi O ndan gayrı değildir. Dostlarına ölüm yoktur, her ne kadar onun münkirine bu saâdet yoktur. ز یور است ابراهیم را از د و طاعت اگر ح اض ری ب انگ ی و اگر غ ائ ب ی ه ز ار بدانگی کار عنایت دار اد است. ر ب آن چ ه که پ د ر او آذ ر است اگر این کار بز اد است پس عیسی ب Eğer hâzırsan bir kere çağırmak yeter; ve eğer gāibsen bin def a da fâidesizdir. Kâr inâyete mevkūfdur, tâat de zînetdir; İbrâhim e ne gam ki pederi Âzer dir. 37 Eğer bu iş tûşe iledir, bu sûretde Îsâ berbâddır. د ل س ل یم ک ن آنگ ه بحق تسلیم ک ن پ یش ین ی ان د ور د ر ک ش ید ند پ س ن ی ان ر وی در کشیدند بحق آن از س ت ان. ر است ان که این ک ژ ان را ب Gönlü selîm et, ol vakit Hakk a teslîm eyle. Kadîmîler nasîblerini içtiler; geri olanlar yüz çevirdiler. Ol doğruların hakkına bu eğrileri geri al. ت بآخ ر. باول یا ت وب عنایت د وست ع ز یز است و ن ش ان آن د و چ یز است یا ع صم ت Dostun inâyeti azîzdir; ve onun alâmeti iki şeydir. Yâ evvelde ma sûm olmak, yâ hâtemde tâib olmakdır. 34 Risâle-i Dil ü Cân, s. 5. Kısmet tomarı bir hat üzeredir, insanın konuşması hatadır. trc. s. 15. 35 Fetih 48/4. 36 Risâle-i Dil ü Cân, s. 5; trc. s. 15. 37 Risâle-i Dil ü Cân, s. 5; trc. s. 14. 213

Kübra CEYLAN - Şule BAYRAKTAR* ند زیرا که ز ن ار هوا ن م ی ب رند. ر ه وا نمی پ د ان ی که چ را م ی ان Bilirsin [10] niçin hevâ içre uçmazlar; zîrâ ki zünnâr-ı ârzûyu kesmezler. وح نه د ر ت ن است جان آدم زد در ب ه شتست ر جمال آن جمال است دیگر ه م ه ز شت است زاه د م آن را خ ز ان ه است معرفت حق د ری ای بی ک رانه است. Cemâl ol cemâldir, kalan cümle çirkindir; zâhid, cennetin fa alesidir. Cân vücûdda değildir, Âdem in cânı O na haznedir; ma rifetullah kenarsız denizdir. س ید م که از آن ت رس ید م در د ام ق وم ی آو یخت م که از آن میگ ر یخت م. بر وزگ اری ر Bir zamana ulaşdım ki ondan korkar idim; bir kavmin tuzağına asıldım ki ondan kaçar idim. ت و اگر کار ی ساز ی بر د رگ اه او ر ب ه شت ی چه ک نی با این همه ا نب از ی ن ف سی داری که از و ب ه شتی ت نباشد آنجا که ش ن اخت است نه ع رش است و نه ک رس ی نباش د خ دم ت او ک ن که از و ن نگ و ع ار ی ك ش ن یدی س خ ن سخ ن ج مل ه بگ فتم دیگر چ ه پ رس ی د رو یش را نه د وز خ بود نه ج ای إ ر ج ع ي إ ل ی ر ب ن ی فز ای. Bir cenneti ne yaparsın, bu heme şerîk ile; bir nefesin vardır ki ondan bir cennet eyleyesin. Eğer bir işin yok ise de anın kapısına git; ona hizmet eyle ki ondan bir ayb u ârın yokdur. Ol yerde ki ma rifetdir, ne arş ve ne de kürsî bir şey değildir. Lakırdıyı cümle söyledim, daha ne sorarsın? Dervîşe ك yokdur. cehennem ve yer işit- [Rabb in tarafına rücû eyle.]yi 38 إ ر ج ع ي إ ل ی ر ب din, sözü uzatma. صلح دارد نه ج نگ. رد م خ وار است ع شق نه نام دارد نه ن نگ نه ع شق م رد م خ وار است بی عشق م [11] Aşk halk yiyicidir; aşksız mahlûk zelîldir. Aşk ne ismi var ve ne de âr; ne sulh eder ve ne de kavga. 39 اش. ن ب د با م ن باش حقیقت می ف رمای شریعت می ف رم اید پاك د ام Şerîat buyurur, pâk-dâmen ol; hakîkat buyurur, benimle ol. ا هیچ ح جت ن یست. ر حمت ک ن بر آن ک س که ا ور بحق آنک ه ت را هیچ حاج ت ن یست Ol şey hakkına ki sana hiç hâcet yoktur; rahm eyle ol kimseye ki ona bir hüccet ve delîl yokdur. 214 38 Fecr 89/28. 39 Risâle-i Dil ü Cân, s. 5; Aşk, insan yiyicidir; aşksız, insan hordur. Aşkın ne adı var ne kusuru; ne barışı var ne de savaşı. trc. s. 14, 15.

Hâce Abdullah el-ensârî el-herevî nin Münâzara-i Dil ü Cân Adlı Risâlesi ve Türkçe Tercümesi ذه ب ا بل یس است. ساف ت د ید ن م بم م عر اج با ق رب ت لب یس است حق را Kurb ile mi râc, telbîsdir; Hakk ı mesâfe ile görmen İblîs in mezhebidir. ند ۀ حق را با ب ه شت ای عار ف خ ار است ب د ید ه ب رای آن می ب ین د که خ ود را ن م ی ب ین د ب ه شت د ر پ چ ه ک ار است. Göz onun [için] görür; ki kendisini görmez. Cennet ârifin ayağında dikendir; Hakk ın kulu cennette ne işi vardır? د اگر د آب و گ ل که باشد رحمت م یگ وی استی عز ت م یگ وی ع مر بک است ی ع ذر ن خ واست ی از ر وی ر اش د. ق ب ول ش ک ن ی چ ه ب Ömrü sarfetdin özr getirmedin. Doğruluk yüzünden izzet söyler; su ile toprak nedir, rahmet söyler. 40 Eğer kabûl eylersen ne olur? عز ول ن ش ود تا ا رز ی لك ه رگ ز م سلط ان ی ب ین که از م د وست ی گ ز ین که از هیچ ک س م ل ول ن ش ود وش. و ع ذرها ن ی وش بحضرت او ج و ی ن ی رز ی ع یبه ا می پ Bir dostu intihâb eyle ki hiç kimseden [12] âciz olmasın; bir sultânı gör ki hiçbir vakit saltanatdan ma zûl olmasın. Tâ ki değersin anın huzûruna bir habbe arpayı değmezsin, aybları setr eyle, özürleri işit. ار است ما را بن ا ا میدی چ ه ک ار است. ر آن د ر ب چ ون س گ را ب Mâdâm kelb içün ol kapı üzerine ruhsat vardır; biz mahrûmiyete işimiz nedir? ز حمت ک ن ی. ک ن که اه د ور م ی از ر ت ک ن ی و پ ود م عب را بش ن اس تا خ دم Ma bûdu tanı, tâ ki hizmet eyleyesin; izi yoldan ırâk etme ki zahmet çekersin. اك ش د ی. و ج ود پ ک اشک ی عبداهلله خ اك ش د ی تا ن ام ش از د فت ر Ne olaydı Abdullah toprak olmuş olsaydı; tâ ki ismi defter-i vücûddan mahv olsaydı. 41 ند گ ی. ت است و ب این کار نه بز یر ر است و نه بز ک ی این بخ دم Bu iş altın ve zekâvet ile değildir; bu kâr hizmet ve ubûdiyetle olur. 42 40 Varak kenarındaki not: Âb u kilden murâd benî âdemdir. 41 Risâle-i Dil ü Cân, s. 6. Âh keşke Abdullah toprak olsaydı da ismi vücud defterinden temizlenseydi. trc. s. 15. 42 Risâle-i Dil ü Cân, s. 6; trc. s. 15. 215

Kübra CEYLAN - Şule BAYRAKTAR* این چ ه ک اریست چ ن ین ش ور ا نگ یز ه ر جا ن ش ست م گ وی ند خ یز. Bu ne işdir öyle kavga kaldırıcı; her yerde oturdum kalk diyorlar. ال او ب ود. ان چ ون او د رم ی ب ا ب ال چ ه ن یک و ب ود ام Belâ ne iyi olur, ammâ eğer o belâ içinde bulunsan. سفج ه ایست هر ک ف که د ر او ج ود نیست ک فج ه است. س ج ود ن یست ه ر س ر که د ر او Her baş ki onda secde yokdur, bir saksıdır; her el avucu ki onda sehâvet yokdur, bir kaşıkdır. 43 د وست را از د ر ب یر ک ن ید ام ا از د ل ون ن ک ن ید. ون ب یر Dostu [13] kapıdan çıkarınız; ammâ gönülden çıkarmayınız. این ک ار بد ل آگ اه است نه بد ست ار و ک ال ه است. Bir iş haberdâr gönül ile olur; sarık ve külah ile olmaz. 44 صال ن زد یك صبح و د ار که انمرد د ل ت نگ م و سوخت ه ای ج آه از ین ع لم آم وخت ه گاه د رد غ رق م و گ اه اه است ر سر ر ک اروان ب اش که است آف ت اب م هر ر وش نست اگر چ ه ش ب ف راق ت ار یك است ب ید ار ب د اگر د د ید ار ه ر م قد ار ش ن اخت ه آی را چ ه گ ن اه است از د ید ای ار ش ن اخت ن ی م ان ی س م واپ اگر از پ س ین ه ل ه افک ند ه ب ه از زب ر م سگ گ ز ند ه ب بت ال است د آنک ه بخ ود م اب ب ق ا م یخ واه ی د ر ف ن ا است ک ی ف ال ح ی راک ند ه. ص وف ی پ Âh taallüm olunan ilimden; içinde bir vakit batıp bir vakit yanmışımdır. Ey bahadır merd! Gönlü sıkdırma subh-i visâl yakındır. Muhabbet güneşi ziyâdârdır; eğerçi firâk gecesi karanlıkdır. Haberdâr ol ki kāfile yol üzerindedir. Eğer geride kalacak olsan benim kabâhatim nedir? 45 Eğer bekā istersen fenâdadır; ne vakit necât bulur bir kimse ki kendisine mübtelâdır. Mezbele üzerinde ilkā olan kelb, perîşân-hâtır olan sûfîden iyidir. وز ی سبح ان اهلله ر عر ف ت ن ش ان د ه د د ر د ه ان ن یست از ع ار ف د ر ج ه ان ن ش ان ن یست ز ب ان ی که از م ع مل است ک ار آن است که یرند ۀ ن ه ک ار نه بح سن ذ بد ین ر وش ن ی وب ین ند ه ن ه ک ار ی بد ین ن یک وی و پ وق وف اد ت و ش ق اوت م سع ت ی چ ه خ ل ل است چ ون عص ن وا و از م د ر ق ب ول ا ز ل است از ط اع ت چ ه سر است. سود که ابراهیم او را پ د ر او آذ ر است آذ ر را چ ه ان که پ ر وز ا ز ل است ابراهیم را چ ه ز ی 216 43 Vâridât, s. 20; trc. s. 28 44 Risâle-i Dil ü Cân, s. 6; trc. s. 15. 45 Metinde yer verilen از دیدار شناخت نیاید دیدار هر مقدار شناخته آید ibâresi tercüme edilmemiştir.

Hâce Abdullah el-ensârî el-herevî nin Münâzara-i Dil ü Cân Adlı Risâlesi ve Türkçe Tercümesi Ârifden cihânda nişân yokdur; bir lisân ki [14] ma rifetden nişân versin ağızda yokdur. Sübhânallah, günün bu nûrâniyetli, bir görücü yokdur. Bir iş öyle makbûl ve memdûhiyetli, bir kabûl edici yokdur. Kâr hüsn-i amel ile değildir; kâr odur ezelde makbûldür. 46 Tâatden ne fâide ve ma siyyetden ne halel müterettibdir? Çünki saâdet ve şekāvet yevm-i ezele mevkūfdur. Hazret-i İbrâhim e ne zarar ki pederi Âzer dir; Âzer e ne fâide ki oğlu İbrâhim dir. د. دب ر نش وی ه مه ع ال م آب گ یرد د اغ م ن م یرد و اگر قب ل گ یرد چ راغ م اد اگر ه م ه ع ال م ب Eğer cümle âlem yel olursa mukbilin çerâğı sönmez; ve eğer cümle âlemi su kaplarsa müdbirin damgasını yakamaz. اك. ل ید و نه د ه ن سگ به فت دریا پ ا بد ه ن سگ پ اك نه د ری ع ار ف ان را از ک ف ار م نک ر چ ه ب Ârifler, münkir kâfirlerden ne bîmi vardır? Ne deniz kelbin ağzıyla pis olur; ve ne de kelbin ağzı yedi deniz ile pâk olur. 47 گ نج ی ب ودم ن ه انی ک ل ید آن بد ست خ ر ق ان ی تا ک ه بر س ید یم بچ شمۀ ز ند گ ان ی چ ند ان خ ورد یم که نه اند م نه خ رق ان ی. م ن م Mahfî bir hazîne idim kilidi, Harâkānî nin elinde idi; [15] tâ ki çeşme-i hayâta yetişdik, o kadar içdik ki ne ben kaldım ne de Harâkānî. 48 ه ان ه این کار نه ه مه ب اق ی د ب د و ابراهیم از ب تخ ان ه کار عنایت د وست د ار ابو ج هل از ک عب ه می آی ک ن. ک ن و این ک ار م بر نگ ب وست این کار بعنایت اوست ا نک ار م Ebû Cehil Ka be den geliyor; ve İbrâhim puthâneden. Kâr, inâyet-i dost tutar; kalan cümle bahânedir. 49 Bu iş letâfetle değildir; bu iş O nun inâyetine mevkūfdur. İnkâr eyleme, ve bu kârı etme. ک سن ی اگر چ ه ت لخ است از د و طریقت را پ یر ای د ر خت را آب باید ط فل را ش یر شریعت را است اد ب ب وست ان است ر ه ی اگر نه ک س است از د وستان است. Ağaca su ve tıfl için süt lâzımdır; şerîate üstâd ve tarîkate mürşîd lâzımdır. 46 Risâle-i Dil ü Cân, s. 6; trc. s. 16. 47 Risâle-i Dil ü Cân, s. 6. İnkârcının inkârından ârifin ne korkusu olur! Ne deniz köpeğin ağzıyla kirlenir ne de köpek yedi deniz ile temizlenir. trc. s. 6. 48 Risâle-i Dil ü Cân, s. 6, 7. Abdullah gizli bir hazineydi. O hazinenin anahtarı da Ebü l- Hasan Harakānî nin (kuddise sırruhû) elindeydi. Hayat suyunun çeşmesine varınca öylesine içtim ki, ne ben kaldım ne Harakânî (kuddise sırruhû). trc. s. 16. Harakānî ile Herevî nin münasebeti için bk. Hasan Çiftçi, Şeyh Ebü l-hasan-i Harakānî (r.a.) - Hayatı, Çevresi, Eserleri ve Tasavvufî Görüşleri, Kars: Şehit Ebü l-hasan Harakānî Derneği Yay., 2004, s. 100-109. 49 Vâridât, s. 24. 217

Kübra CEYLAN - Şule BAYRAKTAR* Kesenî 50 eğerçi acıdır, bağçedendir; bir kul eğer nâkesdir, dostlardandır. د. سر آی ار ظال م اگر جب ب ود د ر د بسر آی ظ لم اگر چ ه ب سی ار ب ود Zulüm eğerçi çok ise nihâyete varır; zâlim eğer mütecebbir ise başa düşer. 51 اش ی بک ود ك ی د ست آر تا ک س ی ب گ س ی د ل ی ب ر ی م ه وا پ وی خ س ی باش ی و اگر در س ر آب ر اگر ب ر است شریعت ک شت ی دریای بی رست ی حقیقت د ری سست ی خ د ا را ک ی پ ست ی بپ یر ی وان ی م پ ست ی بج ک شت ی بچ ه ن ش ست ی. Eğer su yüzünde yürürsen bir çer çöpsün; ve eğer havada uçarsan bir sineksin; bir gönlü ele getir, tâ ki bir kes olursun. Uşaklıkda alçak, gençlikde mest, ihtiyarlıkda zaîfü l-kuvvesin; [16] Allah a ne vakit taparsın. Hakîkat deniz, şerîat gemidir; gemisiz denize niye binersin. ا كه ش ک ست ه بود بد ید ار عبداهلله وا ن ه ی. اش د ر ا ند از ی خ د اوند ا ه ر پ خ د ایا ه ر که را ب ر ا ند از ی با م İlâhî! Her kimseyi ki atarsın; bizimle terfîk ve hem-celîs eylersin. İlâhî! Her ayağı ki kırılmış olsa, Abdullâh ın dîdârına havâle buyurursun. Cümle ile ol yâhud işe sarılma. 52 پ یچ. اخ ود د ر ک ار م با ه م ه با ه یچ ی د ست آر که ک ار آن ست. صرفۀ ن ان است د ل ی ب وز ۀ ت ط و ع د اشت ن از ن اف ل ه ک رد ن بکار پ یران ست و ر ن م Namaz-ı nâfileyi kılmak ihtiyârların işidir; ve savm-ı sünnet tutmak ekmeğin nef idir; bir hâtırı sevindir ki iş odur. 53 ج و. ا ج و از ج و م د ر ز د ری خ یلی چ ون ج و است و ب ج و انمرد ی چ ون د ری Sehâvetlik deniz gibidir; ve bühl nehir gibidir; inciyi denizden ara, nehirden arama. 54 عر ف ت ش ش ک ست ه ش ود اگر درویش بج ز د اف ه چ یز ی ط ل ب اگر عارف به ب ه شت و حور د طهارت م ن گ ر ست ه ش ود. در ا ج اب ت ش ب Eğer ârif cennet ve hûra bakarsa, ma rifetinin tahâreti kırılacakdır. Eğer 218 50 Varak kenarındaki not: Bir otun ismi. 51 Risâle-i Dil ü Cân, s. 7. Zulüm her ne kadar artsa da sona erer. Zâlim her ne kadar zorbacı olsa da sonu gelir. trc. s. 16. 52 Varak kenarındaki not: Ve bir şey ile olma, ya ni sûret-i zâhirede her şeye iştigāl eyle, fakat bâtında cümleden inkıtâ etmelidir. 53 Vâridât, s. 20; trc. s. 24. 54 Risâle-i Dil ü Cân, s. 7. Cömert kişi deniz misâlidir, cimri ise ark misâli; inciyi arkta değil denizde ara. trc. s. 16.

Hâce Abdullah el-ensârî el-herevî nin Münâzara-i Dil ü Cân Adlı Risâlesi ve Türkçe Tercümesi derviş ölçmeksizin bir şey taleb ederse, icâbetinin kapısı bağlanır. 55 ۀ آخ ر. اول یا ت وب صمت ع ن ای ت اهلله ع ز یز است ن ش ان آن د و چ یز است یا ع Allah ın inâyeti azîzdir. Onun alâmeti iki [17] şeydir; yâ evvelden ma sûm kalmak yâ âhirde tevbeye muvaffak olmakdır. 56 آب ده ف راق چ ون د رم ی آی از ف راق ب وی ان ا رد ان ر اگر ه ز ف ر ار ف هم د ار ی ا آب ده خ اك ق د م م خ ون آی د. Eğer bin dirâyetin var ise keenlemyekün makāmında tut; merdlerin ayaklarının toprağına su ver. Firâk araya geldiği vakitde firâkdan kan kokusu gelir. 57 سال ک ی ه فت اد ند ه ر یز د ی ر د ل ب ع لم که از ق ل م خ یز د پ ید است کزان چ ه خ یز د ع لم آن ست که اهلله ب بسوخت. ك ح رف ه مه را آن ی ست ك ح رف ب ه مه ع مر ی ک ی د ر ع لم آم وخت چ راغ ی ن ی ی وخت فر İlim ki kalemden husûle gelse netîcesi ne olduğu peydâdır. İlim odur ki Cenâb-ı Hak gönle döksün. Birisi yetmiş sene ilim öğrendi, bir çerâğı yakmadı. Birisi müddet-i ömründe bir harfi taallüm eyledi, ol bir harf onu yandırdı. 58 Tecellî ansızın gelir, ammâ dil-i âgâh üzerine. ر د ل آگ اه. ا ب تجل ی ن اگ اه آی د ام وز را چه گ ن ه شد. ست ور است ر رز ی ب ن ی ه ر که نه عاشق م ال خ ویش ل رز ی حق ا که بح ه تا ب ر ت ن و م Tâ kendin vücûd u malın üzere titrersin, hakkā bir habbeye değmezsin. Her kimse ki mestûr âşık değil ise gündüzün kabâhati nedir? 59 افت. خ د ای ا این ش فق ت ب ود که با ما ک رد ی ه ر که ت را ج ست ما را ی İlâhî! Bu ne şefkat idi ki bizimle buyurdunuz; her kimse ki seni aradı bizi buldu. [18] 55 Risâle-i Dil ü Cân, s. 7. Eğer ârif cennet ve hûriye bakarsa mârifetinin tahâreti bozulur ve şâyet derviş Allah tan (celle celâluhû) başkasından bir şey isterse icâbet kapısı kapanır. trc. s. 16. 56 Risâle-i Dil ü Cân, s. 7. Allah ın inâyeti yücedir. İşâreti iki şeydir: ya başta ismet ya da sonda tövbe. trc. s. 17. 57 Risâle-i Dil ü Cân, s. 7; trc. s. 17. 58 Risâle-i Dil ü Cân, s. 7, 8. Kalemden çıkan ilimden, ne çıkacağı ortadadır. İlim ise Allah ın kul üzerine yağdırdığıdır. Adamın biri yetmiş yıl ilim öğrendi de bir lamba yakamadı. Biri ise ömrü boyunca bir söz işitti her şey ondan yandı. trc. s. 17. 59 Risâle-i Dil ü Cân, s. 8; trc. s. 17. 219

Kübra CEYLAN - Şule BAYRAKTAR* ار ی حضرت خ واج ه ع ال ه د ی تمام ش د مناجات پ یر ه ر ی آن عارف معارف ب ن ات ب و الس ال م ع ل ی م ز یز. وح ه الع عبدهلله االنصاری ق د س اهلله ر Selâm hidâyete tâbi olanlar üzerine olsun ; 60 tamâm oldu Pîr-i Herî nin münâcâtı. Ol ârif-i ma rifet-i ilâhî, Hazret-i Hâce Abdullah el-ensârî. [Allah onun sırrını mübârek kılsın ve bizi onun sırrıyla bereketlendirsin.] ت ا. ن سب والخالدي ا ن سب و ط ن ا والعثماني ر اق مه محمد الس لیماني م تم. 220 60 Tâhâ 20/47.