Eusubillahi-mineş-şeytanirrajim Bismillahirr-rahmanirrahim Ruhtaki kuvvet Şeyh Esref Efendi Berlin 2010 Şeyh Esref Efendi, Şam-ı Şerif 2010 Esselamun Aleyküm Hoşgeldiniz. Bayramınız kutlu olsun. Dünyamıza ve insanlara ışık ve nur vesilesi olsun. Zamanın ve mekanın sahibi olan Kutuptan Evliyadan Şeyhimiz hazretlerinden izin ve meded istiyoruz. Ey insanlar dün bayramdı. Bayram dündü lakin dünün sevinci ve maneviyatı bugüne de yetişmektedir. Manevi aylarda ve manevi günlerde bu kuvvet vardır ki inanan kimselere senede bir gün yahut senede iki yahut senede 4 gün bayram yasatmaz belki senenin her gününü o inanan kimselere inancı nispetince bayram havası yapar. Sen o kimselere rast gelirsen deme: deliye nasıl da her gün bayram. Yok! Insanlar çoğu cahildir bilmezler.bayram deliler için değil Veliler içindir lakin halk kıskançtır o sebebten akı saşı görür. Dini bayramlar fiziki varlığımız için değil ruhani varlığımız içindir ve bize İlahi Huzurdan ışık indirir ve kalplerimizi nurlandırır. Kalplerin nurlanması demek ruhların ferahlaması demektir. Ruhların ferahlaması mühimdir vücudumuzu da etkiler. 1
Ruh ferahlığı vücudu zinde kılar ruh daralması hasta eder. Uzun zamandır ayrı kaldık hasret kaldık. Lakin vücudlarımız uzak mesafelerde olsada ruhlarımız her zaman birarada birbirine yakındı. Bunu hisseden bilir bilen bilir. Ruhta bu kuvvet vardır mesafeleri yok eder. Ruhta nasıl bir kuvvet var insan bilse yerinde duramaz fiziki varlığıyla olan alakasını derhal kesip ruhaniyetinin sırlarının peşine düşerdi. Evet, İnsanlar tarih boyunca ruhu araştırıyor. Ruh nedi,r mahiyeti nasıldır? Mahiyeti varsa kaç gram çeker? 10 mu 20 mi? Yahu diyorum; ağırlığı olan şey maddiyattır, dünyadır. Maneviyatın yahut ruhaniyetin ne ağırlığı olacak? Vücudumuzun kaç okka çektiğini tartıya koyduğumuz vakit beş aşağı beş yukarı biliriz.ruhumuzun tartıya gelir yanımı varki tartalım? Peki Şeyh! İyi güzel de, o halde Bilimadamlarının tespit ettiği o 21gr eksiklik neyin eksikliği? Ben de diyorum ki, neyin eksikliği olacak? Ölen kimsenin bu dünyadan giderken bıraktığı gaz kaçağıdır o. Bu dünyadan nihayet kurtulmanın verdiği rüzgardır, hafifliktir. İşte o ölünün bıraktığı bu rahatlama gazı tam 21 gr çekmektedir.. Şimdi anladınızmı ey Çok Meraklılar! Hayır! Ey insanlar duyunuz ve isitiniz ki, Ruh ne cevherdir ne arazdır. Insanın ruhu parçalanmaz bölünmez ve yok olmaz. Ruh bir yerden bakmaz bir yerden isitmez bir yerden söylemez belki ruh ruhun görmesi umumidir. Bilmesi umumidir işitmesi umumidir. Ruh işittiği vakit yalnız bir istikametten gelen yahut yalniz bir yerlerden gelen sesleri işitmez onun işitmesi küllidir yani varlıktan zuhur eden her sesi anında işitir ve habri olur. Vücuddaki gibi değildir ruhun işitmesi görmesi. Çünkü ruh vücudumuza taalluk ettiği vakit yani ruh vücudumuzlan buluştuğu vakitinda ruha emir gelir ki İlahi Huzurdan, bundan böyle vücuddaki gözden bakacaksın. Vücuddaki kulaktan işiteceksin, dilden söyleyeceksin. Aklının hududunda bileceksin, aklının hududnda görecek ve işiteceksin. Vücuddaki algilarla algılayacaksın diye ruha vücudun kapasitesine göre bir hududlama getirilir. Ruh vücudlan buluştuğu anda hududlanır bütün yetkileri ve etkileri. 2
Halbuki mücerret halinde yani uydurmaca soyutlanmış halinde ruhun kuvveti sıfatı odur ki, ruh görülebilecek her şeyi anında görebilir işitilebilecek her şeyi anında işitebilir. Söylenebilecek her şeyi anında söyleyebilir, bilinecek her şeyi birden bilebilir. Yani derece derece ruhun öğrenmesi gerekmez. Bu fiziki varlığın vasfıdır derece derece ögrenmek bilmek görmek işitmek hissetmek çünkü hududludur. Lakin ruh altı istikametin dışındadır başı ve sonu yoktur. Bu vücud içerisinde ruh mahkum olup hapsolduğunda muayyen yerden ona görüş veriliyor iki gözün yetiştiği yere kadar göreceksin. İki kulaklarının işittiği yere kadar işiteceksin, dilin ve nefesinin yetiştiği yere kadar söyleceksin. Bir de aklının makulatının eriştiği yere kadar bileceksin hislerin hudud içerisinde olacaktır hareketin hudud içersinde olacaktir diye emir vardır ruha. Bu vücud hapsinden kurtuldugu anında yeniden mücerret olan saf ve şeffaf orijinal haline gelir ve zaman ve mekanın dışına çıkar. Şimdi bizim altı hassamız vardır yani hissimiz altı hassamızın dışarısında olan vasıflarımızda vardır. Ruhun çok vasıfları vardır lakin fiziki varlığımız yani bu vücud o vasıfları meydana çıkaramıyor çıkaramaz çünkü altı hassamızın içerisinde hapsolmuştur. Altı hislerimizin biz sınırını yırtıp çıkabilsek geldiğimiz okyanusa yeniden kavuşabiliriz. Çünkü Fiziki varlığımıza yansıyan asıl ruhaniyetimizden bir damladır sadece. O damlayı vücudumuzun hapsinden kurtarıp geldiği okyanusa yönlendirdiğimiz takdirde O damla yine deniz olur ve içindeki ve dışındakini anıyla ve külliyen görür ve bilir. Vazifemiz budur vücud küvetinden o denize yeniden yol bulmak. Yoksa o denize dönünceye kadar ruh vücud küvetinde mahkumdur mahpustur. Bu kesif olan şeffaf olmayan maddi beden onu sıkmaktadır darartmaktadır o darlıktan kurtulmak içindir ki Cenabı Hak bize bazı emirler bildirip ruhani hizmetler teklif etmiştir oruç ibadetleri günlük ibadetler ve insani hizmetler gibi. Ruhani hizmetler ruhlarımızın rahatlaması içindir. O an için olsun ruhlar kendilerini bulurlar bilhassa huzur buldukları anında Cenabı Hakkın Huzurunu bulurlar ve ruhlar asli olan hakikatlarının denizine dönerler ve rahat olurlar budur. Onun için ibadetler hepside ruhlarimızın huzuru ve itminanı içindir ve huduların dışına çıkıp küvetten okyanusa dalmaları içindir. Yemek içmek ilen insan zinde olamaz o zindelik hayvanlarda da var. 3
Bizim istediğimiz o zindelik değil, insanın zindeliği ibadet ve taattedir ve ibadet ve taat ruhasni hizmetlerdir bizim ruhlarımızı zinde kılar yeme içme değil. Bilhassa gençlik çağında bir kimsenin ibadet ve taatta bulunması ruhaniyetine çok yüksek kuvvet kazandırır ve o kimselerin zahir bedenleride zinde kalır yaşlansalar bile zindeliğini kaybetmezler. Zindelik hakikatına gençlik çağında geç kalmadan erdikleri için kabirde de çürümez onların vücudu kabirde de zinde olur sağlam durur. Hakiki hayata ermişlerdir onlar eskiden ermişler derlerdi şimdi arada bul o ermişleri. Ermiş manası hakkul hayat yani hayat-ı ebediyeye ermiş kimselerdir onlar onun için gerçekten ölmezler sadece gözlerini bu dünyaya yumarlar. Onların ölmeleri bu dünyaya gözlerini yummaktır uyur gibi. Yeter bu dünyadan ne bir şey isteriz ne görmek isteriz der gibi. Gözlerini yumarlar amma ölmezler onlar. Sen hiç gece uykuya yatipta sabah vücudu çürümüş toz olmuş kimse işittinmi? Yok! Gece yatağına yatar gözlerini yumar sbah yine nasipse yeniden sağ selamet kalkarsin bu misal evliyaların ölümü bu dünyanın karanlığına gözlerini yummak uykuya yatmak gibidir. Onun için onların vücudları kabirde de zinde olur ve çürümez nasıl kabre indilerse öyle yine kalkacaklardir mahşerde onlar. Öyle ya insan insanı kamil nasıl ölsün? Insanı kamil kimdir? Beşeri ihtiraslardan ki bizim beşeriyetimiz bütün arzu ve gayeleri hayvan sınifının arzularıdır nefsniyetimizi temsil eder bu bedenimiz. Nefsani arzularından bu arzuların mahkumiyetinden kurtulamayan insanı kamil olamaz. Insanı öldüren nefsidir nefsani arzularımız ve ihtiraslarımız bizi öldürür kokutur çürütür. Hiç bir Nebi hiç bir Peygamber bizim anladığımız manada ölmüş değildir. Onlar için ölü demeyiniz diyor Cenabı Allah onlar hakkında. Gerçi sizin nazarınızda sıradan insanlara gelen ölüm gibi ölüm gelmişdir onlarada lakin sizin ölümünüz gibi ölüm değildir onlarınki. Onlar zinde kimselerdir ve onlara Hayy sıfatı giydirilmiş kimselerdir onlar. O sıfatlan artık dünyada onlar kalamayacakları cihetlen hakkul hayatın devam edeceği bir aleme naklonulurlar ve bizlen kendi aralarına bir perde çekerler ve bizim vücud gözlerimiz için görünmez olurlar. Perdenin öte tarafında kalırlar. Bu dünyada neye talip olacaksınız anladınızmı ey insanlar? Talip olacağınız bu dünyada hakiki hayattır! Bu dünyada hayatımız numune hayattır ve asil vazifemiz bu hayatın hakikatına talip olmak ve bulmaktır. 4
Elbette biz bu dünyaya ölmek için gelmedik, hakiki hayatı bulmak için geldik. Bunu bilmedikten sonra hakikaten yaşıyor olamayız biz. Ruhaniyetini sen takviye etmedikten sonra nefsani hayat 4 ayaklılarda da 8 ayaklılarda da 40 ayaklılarda da hepsinde de var. o bir şey değil öyle hayatin kıymeti yok. Onun için bizim yeniden hayatimizı ve bu hayatta olan gayemizi yeniden gözden geçirmemiz gerektir. Bazen vaktim çok oluyor soruyorum_ Ey genç Ne olacaksın diyorum Şeyh iyiki sordun diyor hemen. Ben de senden dua istiyecektim yakında imtihanlarım var şimdi uydurmaca sınav diyorlar, dua et de doktor çıkayım. Mühendis çıkayım professor olayım, başbakan olayım Dua et yarın ameliyata giriyorum Erkek girip kadın çıkayım. Ne duası be diyorum, Böyle abes şeylere duamı olur? Kimse çıkıpta Şeyh dua et Allaha layık kul olayım, bu dünyaya hayvan geldim insane olarak bu dünyadan çıkayım diyen yok. Olamaz. Bu dünyada azim ve gayretini gençlik enerjisini Allaha kulluk dışında harcayan kimse kısıtlı ömür bataryasını heva eder ve bu dünyaya hayvan geldiyse yine hayvan çıkar. Onun vücudu yerin üzerindede kokar altında da kokar. Yerin üzerinde Kadavra olarak yaşar yerin altında kadavra olarak yatar. Senin bedeninin göçtüğü günde hepsi bitecek olan unvanlar yahut sıfatlardır o istedikleri hepsi de insanların. Allah için olmayan Bu arzu ve istekler hepside seni sonunda kadavra yapar yer bitirir. Hayır, şu kısa ömründe bakacaksin 24 saat zarfında Allah için ne yapıyorsun Allahın olan haktan Allaha ne kadar verebiliyorsun? Allahın hakkı dediğimizde o senin ruhaniyetinin hakkı olan zamandır. Bu zaman Sana hakiki hayatı kazandıracak hedefe yönelmen lazımdır. Lüzumsuz olan işe 23 saat 59 dakika luzumluya 1 dakika bazısı o dakikayı da vermiyor lakin bu numune asıl hayatın gayesinin hakikatı ve ebediyeti olan bir hayata ulaşmak olduğunu bileceksiniz. Bu hayatta gaye doktor olmak mühendis olmak değildir. Bunların hepsi bu numune hayatta belki bir şey ifade eder artik o da etmiyor ya. Sen ebedi hayat için geçerli olan bir meslek bulacaksın kendine. Nasıl bulacağını bilmiyorsan neyi kendine meslek seçmen gerektiğini bilmiyorsan bana gel ben söylerim sana. 5
Dünya ve ahiretde geçerliliği olan asla değer kaybetmeyen O mesleğin adını da yolunu yordamını da söylerim sana. Yok tüccar olmak için bey Paşa bakan başbakan olmak için verilmiş hayatmıdır bu? Öylemi düşünüyorsunuz? Öyle düşünüyorsaniz çok yanılıyorsunuz ve sonunda pisman olacaksınız demktir. Çok mühendis çok doktor avukat gördüm ben bütün gençlik enerjisini bunlara harcayıpta kurtuluşu ve huzuru başka mesleklerde yahut başka hayat tarzlarında arayan. Umduğunu olduğunda bulamayan çok adama var dünyada. İçlerindeki bosluk bu etiketlerle doldurulmuyor çünkü dolduramaz o boşluğu dünyanın hiç bir etiketi. Bu boşluk çünkü eksik ruhaniyetin ifadesidir. Nefsini doyuruyorsun lakin ruhunu aç bırakiyorsun manasınadır bu boşluk hissi. Yani aslında ruhani açlık idfadesidir ve hissidir. Sen boşluk olarak yorumla istersen. Bu kısa hayat onun için anlarsak bizim için çok kıymetlidir ve hovardaca harcanamaz. Bu dünya hayatı ahiret hayatınin tarlasıdır biz bu tarlaya yanlış ekim yaparsak sonunda bütün ekini yakarız ve bütün emeğimiz heva olur yazik olur. Hakiki hayatın bulabilmemiz için bu dünya hayatı bize verilmiştir başında bunu anlamazsak sonunda pişman olsakta faydası olmaz. Bu hayat o hakkul hayata köprü olsun diye verildi bize bunu anlarsak burada ve orada mutlu oluruz. Talip ol ey insan! Hakkul hayata talip. Sen bu talebinde ne kadar ciddi olursan o yolu bulmakta Allah sana o kadar kolaylık ihsan eder. Lakin talip olacak ve arayacaksın arayacaksın ki bulunasın. Çok şöhret sahibi insanın şimdi yadigar olarak kalan belki isimleri yahut resimleridir kendileri çoktan çürüyüp yok olup gitmişlerdir. Şamı serifte iken ihvanlardan bir kimse anlatıyordu bana: Şeyh, bir zamanlar bir yaşlılar yurdunda yaşlılara hizmet ediyordum. Orada bir yaşlı hanım vardı 90larında. Bana foto albümünü gösterdi de baktım gençliğinde çok güzel bir kadınmış. Bunu ona söylediğimde, bu resimde siz çok güzelmissiniz dediğimde, şöyle bir içini çeki ve güldü: Evladım dedi doğru söylüyorsun. Bir vakitler ben o resimde çok güzeldim şimdi sadece resim güzel. Talip ol ey insan! Bu vücudun iki gözünün eriştiği yere değil iki kulağın işittiği yere değil, aklının yetiştiği yere değil. Altı hassanın ötesinde gözsüz kulaksız elsiz kolsuz, aklın ötesinde ruhaniyetin ile sadece bir şeyleri değil, yok, her şeyleri hem de o anda hududsuz ve limitsiz görmeye işitmeye hissetmeye ve bilmeye ve anlamaya talip ol. 6
Altı hassanın hissin ve altı istikametin mahkumiyetinden ruhaniyetini kurtar ve küvetten çık ve bilmenin görmenin işitmenin anlamanın sonsuz okyanuslarına dal. Sana ancak bu yakışır. Kul olana anacak bu yakışır. İnsan olana ancak bu yakışır. Yetişir bu kadar! Fatiha! 7