bengisu Tarsus Cengiz Topel Lisesi Okul Dergisi Nisan 2011 Sayı: 3 Sınıflar arası bir yarışmadan görüntü Öğrenciler bahçeden sınıflara alınıyor



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda


YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali


5. SINIF TÜRKÇE KELİME TÜRLERİ TESTİ. A) Ben ise yağmur yağmasını bekliyordum. Cümlesindeki isimlerin hepsi tekildir.

Sevda Üzerine Mektup

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir.

.com. Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni


MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA

25. Aşağıdaki deyimlerle anlamca üçlü bir grup oluşturulduğunda hangisi dışta kalır? A) eli bol B) eli açık C) eli geniş D) eli kulağında

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI. Nİsan AYI BÜLTENİ. Sevgİ Kİlİmlerİmİz

ÇALIŞKAN ARILAR EKİM AYI EĞİTİM PROGRAMI 1.HAFTA NELER ÖĞRENECEĞİZ HAFTANIN KONUSU:OKULUMUZ

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

3. Sınıf Noktalama İşaretleri

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

Fatma Atasever.

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Türkçe. Cümlede Anlam Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler

Selin A.: Yağmur yağdığında neden gökkuşağı çıkar? Gülsu Naz Ş.: Neden sonbaharda yapraklar çok dökülür? Emre T.: Yapraklar neden sararır?

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

ÖZEL KIRAÇ ORTAOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ RAPORU (NİSAN 2015) KARŞILIKSIZ İYİLİK YAPMAK

KURALLI VE DEVRİK CÜMLELER. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir.

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

Cümle içinde isimlerin yerini tutan, onları hatırlatan sözcüklere zamir (adıl) denir.

5. SINIF TÜRKÇE NOKTALAMA İŞARETLERİ TESTİ

Müslim Uyğun. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

Yukarıdaki diyalogda kaçıncı cümlede diğerlerinden farklı türde bir fiilimsi kullanılmıştır?

Ö. Ç. BİLFEN ANAOKULU 6 YAŞ GRUBU GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK

ÇİÇEK GRUBU HAZİRAN AYI BÜLTENİ

ATATÜRK'Ü ANIŞ. Adım-Soyadım:...

ÖZEL YAKACIK BALKANLAR KOLEJİ Eğitim Öğretim Yılı. Etkinlik Havuzu KASIM AYI +4 YAŞ

TEST. 7. Dişer ne zaman fırçalanmalıdır? A. Yemeklerden sonra B. Okuldan gelince C. Evden çıkmadan önce

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

MALTEPE SİHİRLİ GEMİLER ANAOKULU MAYIS AYI BÜLTENİ 3 YAŞ

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

1 Anne çocuğuna ne öğütlüyor?

ÖZEL YAKACIK BALKANLAR KOLEJİ Eğitim Öğretim Yılı. Etkinlik Havuzu KASIM AYI +3 YAŞ

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir?

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

6 YAŞ NİSAN AYI BÜLTENİ .İLKBAHAR HAFTASI .SAĞLIK HAFTASI .POLİS TEŞKİLATI HAFTASI .23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI

KOLAY TATLI TARİFLERİ

ÖZEL EFDAL GÖZTEPE ANAOKULU DENİZYILDIZI GRUBU MAYIS AYI BÜLTENİ

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır?

Her hakkı saklıdır. Ticarî amaç ile basılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

EYLÜL AYI BÜLTENİ(İnci Taneleri)

ISBN :

OYUNCAK AYI. Aysel çok mutluydu. Çünkü bugün doğum. Annesi Elvan a oyuncak bir ayı aldı. Elvan. günüydü. Babası Aysel e hediye aldı.

Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama:

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU. NİSAN AYI 1. ve 2. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

Buse Akbulut. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

Prof. Dr. Sedat BOYACIOĞLU

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan

OYUNCAK AYI. ayının adını Yumoş koydu. Halasına oturmaya. giderken Yumoş uda götürdü. Halasının kızı. Sorular: 1- Annesi Elvan a hangi hediyeyi aldı?

VÜCUDUMUZUN BİLMECESİNİ ÇÖZELİM

GİRİŞ. Sağlıklı Beslenme ve Vücudumuzun Sağlıklı Beslenme Piramidi. Ana Gıda Grupları

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi ARILAR GRUBU

DENGELİ BESLENME NEDİR?

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri

1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır?

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

Mucizeleri. ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin. M. S i n a n A d a l ı. Resimleyen: Sevgi İçigen

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

4.SINIF TÜRKÇE 15. HAFTA SONU ÖDEVİ

Transkript:

bengisu Tarsus Cengiz Topel Lisesi Okul Dergisi Nisan 2011 Sayı: 3 Öğrenciler bahçeden sınıflara alınıyor Sınıflar arası bir yarışmadan görüntü Törenden bir görüntü. Sınıflararası bir yarışmadan görüntü

İÇİNDEKİLER SAYFA SS Sihirli keman- Ziya Özdemir 5 Mana köklerinizi biliyor musunuz-ali Kaya...6 Nasıl yaşıyoruz -Arif Atlı..7 Coğrafyanın bilinmeyenleri Mustafa Naz..8 Şiir-Sesleniş - İhsan Şenol...9 Milli kimlik Canan Taşçı...10 Şaşırtıcı araştırmalar- Beyza Akkuş..11 Bir sağlık röportajı- Buse-Gizem.12-13 Gıda krizi Arzu İlk.14 Tarsus yemekleri Özge Tıraş...15 Örnek öğrenciler Ufuk Mutlu...16 Şiir -İster misin? -Teslime Arık...17 Kulaklara Küpe olsun-simay Urgun...18 Şiir-Bırakma beni benimle- S. Özkurun...19 Diyaloglar- Rabia Avcı...20 İlginç mi?-rojda Çataltaş. 21 Bulmaca-Gülen Görkem Koçak...22 Bırakmasını bilmek-gamze Güngör...23 Hayata ışık tutan örnekler Azime Çelik...24 Sınıflar arası yarışmadan görüntüler 25 Deyimlerin hikayesi-bilal Karabacak...26 Biraz düşünüp gülelim mi? A. Cocalak 27 Sporla ilgili bir röportaj.sergen-abdullah...28-29 BUNLARI OKUMADAN YURT DIŞINA ÇIKMAYIN! *Sili'de lokantada ellerinizi karninizin üzerine koyun. Yoksa servis yapmazlar. *Moğolistan'da ıslık çalmayın. Kötü ruhları davet etmiş olursunuz. *Hindistan'da sokakta tuvaletini yapanlara tepki göstermeyin. Yasaldır. *Kolombiya'da gece sakın kırmızı ışıkta durmayın. Soyulursunuz. *Çin'de yere tükürmek serbesttir. Balgamın üzerine basmak yasaktır. *ABD'de trafik polisi sizi durdurursa elleriniz direksiyon üzerinde put gibi bekleyin. Hareket ederseniz vurulabilirsiniz. *Tibet'te çay bardağını iki elinizle avuçlamazsanız saygısızlık etmiş olursunuz. *Japonya'da çatal, kaşık yerine kullanılan çubukları tabağa çapraz koymak hakarettir. *Endonezya'da pazarlık sırasında satıcı parayı yere atarsa son fiyat anlamına gelir. *Rusya'da taksi şoförleri ile akademik bir tartışmaya girmeyin. Çoğu üniversite eski öğretim üyesidir *Yine İtalya'da otel odanıza giren hırsızı dövmek suçtur. *Singapur`da sakız çiğnemek yasaktır. Sergen ÖZKURUN 11 / K EDİTÖR DİYOR Kİ Bengisu nun değerli okuyucularına yeniden merhaba, Üçüncü sayımızla tekrar beraber olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu mutluluğun daha sonraki yıllarda da devam etmesini diliyorum. Sevgili Bengisu okuyucuları! Biliyorsunuz ki birçok yazar ve şair öğrencilik yıllarında şair likle, yazarlıkla tanışmıştır. Yazdığı bir şiiri, bir yazısı ya bir dergide ya da yerel bir gazetede yayımlandığı için şairlik veya yazarlık basamaklarını çıkmaya başlamıştır. Siz değerli öğren -cilerimiz de neden bu şair ve yazarlardan biri olmayasınız ki O halde, bugünden itibaren kollarınızı sıvayıp bir Türkiye şair veya yazarı; hatta bir dünya şair veya yazarı olmak için harekete geçiniz. Bu cev -her sizde vardır. Yeter ki kendi yeteneklerinizin farkına varınız. Şimdiden yolunuz açık olsun. Yeni yeni sayılarda buluşmak dileğiyle.. Mahmut ALTUN Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü: Ali KAYA Genel Yayın Yönetmeni: Mahmut ALTUN (Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni) Yayın Danışmanları: Ethem Aydos, Yusuf Özturan, Mahmut Yıldırım, Ayten Keleş, Mehmet Gürkan, Mustafa Naz, Yusuf Hayta, YAYIN EKİBİ: Tuğberk KIRBIYIK, Gizem CÜCE, Buse ALDEMİR, Serkan YILDIRIM, Sergen ÖZKURUN, Özge TIRAŞ, Bilal KARABACAK, Abdullah Altay COCVALAK, Sabriye GÜNAŞTI, Emine EROĞLU, Kübra KISA, İsa KARA, Özlem ŞİMŞEK, Rabia KARA, Büşra YÜKSEL

İnsan bir çiçek gibidir, bakım ister. bengisu 5 SİHİRLİ KEMAN Çok eskiden, genç bir kadın, kocasını ve küçük yaştaki oğlunu terk ederek ortalıktan kaybolmuş, bir daha da ortalıkta görünmemişti. Kocası bir müddet sonra yeniden evlenmiş, çocuk da üvey anne eline düşmüştü. Vakti gelip çocuk okula başladı. Ama derslerinde hiç başarı göstermiyordu. Yaşıtları arasında en başarısızı o idi. Çocuk derslerini başaramadıkça baba ve üvey annesi tarafından aşağılanıyor, ara sıra da tartaklanıyordu. Çocuk böyle aşağılandıkça daha başarısız oluyor, başarısız oldukça da aşağılanıyordu. Bu durumda işin içinden çıkması mümkün değildi. Adı bir defa "aptal"a çıkmıştı. Sonuçta beklenen oldu. Baba çocuğu okuldan aldı, bir ustanın yanına çırak olarak verdi. Fakat çocuk bu çıraklığında da bir varlık gösteremedi. Eli hiçbir ise yakışmıyordu. Sakarlığı, kırıp dökücülüğü çok göze batıyordu. Ailesi tarafından olduğu kadar çevresi tarafından da itilip kakılıyordu. İşte bu haldeki çocuğa; bir gün, yıllar önce kendisini ortada bırakıp kaçan annesinden bir mektup geldi beraberinde bir paketle. Anne, mektubunda; oğlunu çok özlediğini, hiçbir zaman aklından çıkarmadığını, kaderin kendisini öyle davranmaya ittiğini yazıyor ve bir çeşit özür diliyordu. Gönderdiği paketin içinden de bir keman çıkmıştı. Çocuk gerek mektup gerekse keman için çok sevinmişti. Annesi tarafından unutulmamış olması onu son derece mutlu etmişti. Bu başarısız çocuk, kısa zamanda kemanı çalmayı öğrendi. Hatta o kadar güzel keman çalmaya başladı ki herkes şaşırıp kaldı. Bu derece kabiliyetsiz, eli bir ise yakışmayan çocuk nasıl böylesine ustaca keman çalabilirdi? Başta, babası ve üvey annesi olmak üzere, hemen herkes gelen kemanın sihirli olduğuna inanmaya başladı. Başka türlüsü akıllarına sığmıyordu. Çocuk da giderek keman çalmada daha da ustalaşıyor, adeta kemanı konuşturuyordu. Hemen herkeste bu işin nasıl olduğunu, gizemini araştırıp öğrenmek hevesi uyandı. Yakındaki bir kentte yaşayan bir bilgeye, çocuğun öyküsünü anlatıp, onun nasıl da bilinen yeteneksizliğine rağmen kusursuz keman çalabildiğini, kemanda bir sır olup olmadığını sordular. Yaşlı bilge şu açıklamada bulundu: Kemanda sandığınız gibi bir sır yoktur. Çocuk da sanıldığı gibi doğuştan kabiliyetsiz değildir. Ama başlangıçta annesi tarafından unutulduğunu sanarak okulda ve iş yaşamında bir varlık gösterememiştir. Unutulmak çok kötü bir şeydir. Bütün kabiliyetleri köreltir. Ama neden sonra çocuk annesi tarafından unutulmadığını, sevildiğini öğrenince içinde var olan kabiliyetler yeşermiştir. Sizin üzerine bunca yorumlar, yakıştırmalar yaptığınız olay bu kadar basittir. Evet değerli veliler, sevgili öğrenciler! Veli olarak çocuklarınıza, öğrenci olarak ailenize unutulduğunu hissettirmeyelim. Unutulduğunu sanan insan, kendisinin bir paçavra gibi bir kenara atıldığını zanneder. Bu da hayatın her safhasında başarısızlık demektir. Gelin hep beraber birbirimize unutulmadığımızı hissettirelim. Ziya ÖZDEMİR Cengiz Topel Lisesi Müdür Başyardımcısı

Geçmişini bilmeyen, geleceğini kuramaz. bengisu 6 MANA KÖKLERİMİZİ BİLİYOR MUYUZ? Biz kimiz? Hangi kültür ve medeniyetin temsilcisiyiz? Kimleri örnek alıyor ve kimlerin peşinden koşuyoruz? Hayat ve gelecek, ülkemiz ve onun bir mikro örneği okulumuz gençliği için ne anlama geliyor, sorgulamak lazım. Eşsiz maddi ve manevi hazinelere sahip Türkiye mizde istikbalimizi emanet edeceğimiz gençlerin kaçı kendine güveniyor? Yine aynı şekilde yaşadıkları vatandaki kültürel değerleri kaçı temsil yeteneğine sahiptir? Her şeyi madde planında düşünen ve dünyanın sadece kendi ekseni etrafında döndüğünü zanneden, kendisi gibi düşünmeyenlere değil söz, elinde olsa hayat hakkı bile tanımayanlar azımsanmayacak kadar maalesef çoktur. Bu nesli kimler bu hale getiriyor ve insanımızı mana köklerinden kimler kopartıyor, bunu ciddi anlamda sorgulamak gerekir. Son dönemde gençliğimizin büyük bir kısmı imaj, eğlence ve madde peşinde ise, o zaman eğitim sistemimizin aksayan yönlerini yeniden ele alıp, madde ile manayı birleştirmenin zamanı artık gelmiştir. Hiç çekinmeden menfaati için her şeyi yapan insanın mefkuresi olamaz. Mefkuresi olmayan insan; vatanı, bayrağı ve mukaddesatı için fedakârlıkta bulunamaz. Fedakârlıkta bulunmayanların ellerindeki imkanları sonsuza kadar tek başına korumaları mümkün değildir. Zamanla birileri, sadece kendini düşünüp çevresinde kimsesi kalmayan bencillerin ellerindeki her şeyi alır. Ama artık iş işten geçmiştir. İşte bu vaziyete gelmeden eğitimciler olarak gençlerimizi mana köklerine yönlendirmemiz bizlerin kaçınılmaz vazifesidir. Evet gençlerimiz; fiziği, kimyayı, matematiği, edebiyatı, tarihi bilsin; ancak bir o kadar da insanlık, saygı, sevgi, sadakat ve kendine güven duygusunu tanısın. Bu değerleri yaşasın ve yaşatsın ki gelecekte ülkemizde milletimizin bayrağı dalgalansın, birlik ve beraberlik ruhu her daim hakim olsun. Neslimize insanın madde ve mana itibariyle bir bütün olduğunu ortaya koymamız gerekir. Elbette herkes önce kendini düşünecek ama sadece ben değil biz de diyebilmeli. İnsanın dış görünüşünden çok iç dünyasının güzelliği ortaya konmalıdır. Ceddimiz sırf kendi olduğundan taklide yönelmediğinden ve mana köklerine bağlı kaldığı sürece Dünya ya hükmetmiştir. İnsanlık, adalet ve hoşgörü ortak paydasıyla imparatorluklar kurmuş ve milletler idare etmiştir. Mana köklerinden ayrılma; çözülmeleri beraberinde getirmiştir. Taklit hastalığına yakalananlar tedaviyi kabul etmeyerek hem kendilerini ve hem de temsil ettikleri kitleleri kökü olmayan ve kurumaya yüz tutmuş ağaçlar misali yokluğa mahkum etmişlerdir. Ben şuna bütün kalbimle inanıyorum ki; gençliğimize manaya ait ruh verilmiş olsa ülkemiz, içeride ve dışarıda etkin bir güç olur. Emir alan değil, emir veren konumuna kısa sürede gelir. Yeter ki gençlerimiz kendine güvensin, saygıda ve sevgide kusur etmesin, kendine ait milli ve manevi değerlerle donanarak hayata emin adımlarla başlasın. Malazgirt, Çanakkale ve Sakarya daki ruhla hareket etsin ki bütün dünyaya kim olduğunu ve neyi temsil ettiğini göstersin; ancak önce kim olduğumuzu bileceğiz ki ne yapacağımızı tespit edelim. Pusulamızı elimize alalım ki yönümüzü kolay bulalım. Bu aydınlık ve şuur neslimizden hiç ayrılmasın, iç içe olsun. Ali KAYA Cengiz Topel Lisesi Müdür Yardımcısı

Halk içinde mu teber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet cihanda, bir nefes Sıhhat Gibi. 7 Kanuni Sultan Süleyman NASIL YAŞIYORUZ? Bünyesindeki hidrojen atomlarının, füzyon reaksiyonları sonucu birleşip helyum atomlarına dönüşmesiyle büyük bir enerji kaynağı olan Gü -neş, füzyon adı verilen nükleer reaksiyonlarla uzaya oldukça büyük bir ısı ve ışık enerjisi yayar. Bu enerji, dünyaya elektromanyetik dalgalar şeklinde ulaşır. Bu ısı enerjisi ile ısınan havada genleşme-büzülme neticesinde hava sirkülasyonu meydana gelir. Güneş enerjisinin azalması veya yok olması yaşamın sonun demektir. Güneşin, etra -fına yaydığı ışınlara güneş radyasyonu denir. Güneş ışınları dalga demetleri halinde yeryüzüne ulaşır. Dalga demetleri çevreyi aydınlatan ve renklerin algılanmasını sağlayan ışık ışınlarıdır. Bunlar ısı enerjisini taşıyan kızılötesi ışınlar ve bitkilerde özümlemeyi sağlayan morötesi (ultraviyole) ışınlarından oluşur. Güneş ten atmosferin üst kısmına gelen ışınların ancak %27 si yer küre tarafından yutulur. Çoğunlukla insanlardan kaynaklanan sera gazlarındaki artış, küresel ısı artışına sebep olmaktadır. Sera gazlarının artışı dünyada fiziksel ve biyolojik olarak çok büyük bir zarar oluşturmaktadır. Bu kötü ışınların zararları hiç far edilmeden etkisini göstermektedir. Biyolojik bozukluklar, kanser hücrelerinin artışı, cilt hastalıklarının artışı, görme bozukluklarındaki artış, anormal bedensel gelişme ve ruhsal bozukluklar gibi insan üzerinde etkisi vardır. Fiziksel olarak deniz seviyelerinde yükselme, aşırı yağış, buzulların erimesi, temiz su kaynaklarının azalması ve buna bağlı olarak mikro canlıların artması gibi olumsuz etkisi vardır. Tüm bu olumsuzlukların hepsinde insanların payı çoktur. Biz insanlara düşen görev; aklımız kullanarak mantıklı yaşamaktır. Çünkü insan hunharca kullandığı dünyayı kirletmekle kalmıyor gelecek neslimizin de yaşamını şimdiden berbat ediyor. Alınan tek nefes nasıl ki bir yaşam ise vereceğimiz son nefes de ölümdür. O bakımdan aldığımız ve alacağımız her nefesin değerini bilmek zorundayız. Dünyayı kirletenlere diyorum ki iyi yaşamak bizlerin hakkı oldu kadar bizlerin görevi de iyi yaşatmaktır. Sözlerimi büyük şair Baki ile noktalamak istiyorum. Baki ye dostları sorarlar, kaç çeşit dost olduğunu. Baki, Üç çeşit dost vardır, der. --Bir dost vardır gıda gibidir, sen onu her gün ararsın. --Bir dost vardır ilaç gibidir,gereğinde ararsın. --Bir dost daha vardır ki, hastalık gibidir, o seni arar. Arif ATLI C.T.L.Fizik Öğretmeni

COĞRAFYA DER Kİ, BENİ BİLİYOR MUSUNUZ? *** Geleceği Gören Harita: Coğrafya ve harita uzmanı ünlü Türk denizci Piri Reis'in 1513'te çizdiği Afrika, Amerika ve Güney Kutbu'nu gösteren harita, ortaya çıkarıldığı 1929 yılında ortalığı karıştırdı. Çünkü Güney Kutbu'nun keşfi, haritanın çizilmesinden çok sonra, yani 1818'de gerçekleşmişti. Dahası, Piri Reis'in haritası, kıtanın buz altında kalmış sahil ke- simlerini de gösteriyordu. Ancak kıta üzerindeki buzlar, haritanın çizilmesinden tam 6 bin yıl önce erimişti. ***1020 yılında Amerika ya ulaşan Vikingler, buradaki yerli halkların kırmızı rengi çok sevdiklerini ve topraktan elde ettikleri boyalarla yüzlerini kırmızıya boyadıklarını görmüşlerdi. Bu nedenle bu esmer derili insanlara kızıl adamlar, kızıl derililer ismini takmışlardır. *** 5000 metre yükseklikte basınç azalması nedeniyle su 70 C de kaynar. *** İnsanoğlunun yerkabuğunun içlerine doğru inebildiği en derin nokta 12.000 metredir. Rusya Federasyonundaki Kola Yarımadasında jeolojik amaçla yapılan kazılarda 12.000 metreye inilmiştir. Günde 11 metre yol alınabilen kazıda 200 C lik sıcaklığa ulaşılmıştır. *** Gökkuşağının sonu yoktur. Gökkuşağı aslında tam bir çember biçimindedir. Ancak insanlar sınırlı bir uzaklığı, yani ufka kadar olan uzaklığı görebildiği için ancak bu çemberin sınırlı bir bölümünü görebilir. ***Yerleşilebilen kıtalar içinde çöl olmayan tek kıta Avrupa dır. *** Cemre kor ateş anlamındadır. İlkbaharın gelmesiyle güneşin önce toprağı, sonra suyu, sonra havayı ısıttığı düşünülür. *** Vatikan 1.000 kişi ile dünyanın en az nüfuslu ülkesidir. *** Şili'de ki Atacama çölüne 100 yıl boyunca hiç yağmur yağmamıştır. *** Pasifik Okyanusu'ndaki Mikronezya adası yakınlarına kurulu antik Nan Madol kentinin inşası, M.Ö 200'de başladı ve 1000 yıl sürdü. 250 milyon tonluk dev bazalt bloklar kullanılarak yapılan bu kent, 100 yapay adayı kanallarla birbirine bağlıyor. Bu kadar bazaltın bölgeye nasıl getirildiği ise hâla sır. *** Cam yapımında saf silisyum kumu kullanılır. Camda kullanılan demir ve bakır cama yeşil renk verirken, bakır oksit ve kobalt mavi, selenyum ve bakır oksit ise kırmızı renk verir. Türkiye de cam yapımında kullanılan silisyum kumu Kapı dağ Yarımadası, İstanbul un Karadeniz kıyıları, Yalova kıyıları ile Sinop Yarımadasından sağlanır. ***Dünya atmosferine bir günde giren akanyıldız ( göktaşı ) sayısı 75.000.000 civarındadır. *** Karst kelimesi, Hırvatistan ın kuzeybatısında bulunan ve krs, kras=taş anlamına gelen yayladan alınmadır. Slavca bir kelime olup, bu tür araştırmalar önce bu bölgede yapıldığından tüm dünyada bu tür araziler için kars, karstik sözcükleri kullanılmıştır. *** Hortumlar o kadar güçlüdür ki kurbağa, balık ve kuşları yutup sonra bunların yağmur gibi düşmesine yol açabilir. 1978 de İngiltere de kaz, 1994 yılında Avustralya da oluşan şiddetli bir fırtına sonucu yüzlerce tatlı su balığı yağmıştır. *** Sahra çölündeki siroko rüzgârı buradaki kumları kaldırarak uzak mesafelere taşınmasına neden olur. Bu durum uzak mesafelerde, örneğin İngiltere ve İsviçre gibi ülkelerde kızıl renkli kar ve yağmur yağışlarına neden olmuştur. *** İtalya sınırları içinde yer alan 62 km² lik San Marino, turizm ve posta pulu satıcılığıyla geçinen küçük bir ülkedir. San Marino da caddelerde otomobil ve motorlu taşıtla dolaşmak yasaktır Mustafa NAZ Coğrafya Öğretmeni

Sana zulmedeni affet. Sana küsene git, sana kötülük yapana iyilik yap. 9 Aleyhine de olsa hakkı söyle. bengisu SESLENİŞ En şanlı tarih bende, medeniyet bendedir En güzel ananeler, insaniyet bendedir. Bunu bilmeyenlerin hatası kendindedir. Türk ün Allah tan başka dostu yoktur biline. Hep birlik zamanıdır, bir araya geline Tarihimde gezdikçe, güzellikleri gördüm. Ural Altay Dağında gönül güllerin derdim. Oğuz Kağan, Mete Han la hasretimi giderdim. Türk ün Allah tan başka dostu yoktur biline. Hep birlik zamanıdır, bir araya geline Çin in set yapışını; Mete nin yıkışını Kürşat ın kırk çeriyle bir saray yakışını Gördüm kahraman ceddin, sel gibi akışını Türk ün Allah tan başka dostu yoktur biline. Hep birlik zamanıdır, bir araya geline Yiğitlikten nasibin almamış düşman gördüm. Kardeşi birbirine kışkırtan düşman gördüm. Koca Hun Devleti ni bölen düşmanı gördüm. Türk ün Allah tan başka dostu yoktur biline. Hep birlik zamanıdır, bir araya geline Oynanan aynı oyun; yüzyıllardır gelmekte Mertçe yenmeyenler kahpelikle yenmekte Nice hilekarlıklar,fitnelikler dönmekte Türk ün Allah tan başka dostu yoktur biline. Hep birlik zamanıdır, bir araya geline Ey benim yaradanım, Ey Cenab-ü Allah ım! En son dileğim budur; kabul eyle Allah ım! Kuvvet ver milletime, hayır olsun felahım. Türk ün Allah tan başka dostu yoktur biline. Hep birlik zamanıdır, bir araya geline İhsan ŞENOL Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

Gübreliğe inip konan kargalar /Has bahçede gül kadrini ne bilir. Karacaoğlan 10 MİLLİ KİMLİK Milli kimlik bir milletin kendine özgü düşünüş ve yaşayış biçimi; dil, töre ve gelenekleri, toplumsal değer ve yargı kuralları ile oluşan özellikler bütünüdür. Dünden bu güne bu özelliklere bakarsak; Teknolojinin ilerlemesiyle hayatımızda bazı kolaylıklar olurken düşünmekten yoksun toplum haline geldik Eskiden çaba harcayıp ansiklopediler karıştırıp öğrenilen bilgilerin tek parmak hareketi sayesinde olması kişileri kütüphane raflarına dokunamaz hale getirdi. Hep övüp durduğumuz teknolojinin yaşayışımızı da değiştirdiğinin farkında mıyız? Büyüklerimiz anlatır: Eskiden toplanıp çamaşır yıkardık, kilim dokurduk, keşik verip ekin dererdik. Her gün bir evde toplanıp muhabbet ederdik. Şimdi ise herkesin elinde bir kumanda zumlayıp duruyor. Bilgisayarın hakkını da yememek lazım.evimizin baş köşesini süsleyip bizi hiç yalnız bırakmıyor. Tıpkı pusu kurup bekleyen düşman gibi beynimizi ve zamanımızı işgal ediyor. Nerde o eski bayramlar diyoruz şimdilerde. Kendi elimizle yıktığımız o güzelliği samimiliği arıyoruz. Eskiden arefe günü kucağımızda yatırdığımız, kirletmekten korktuğumuz bayramlıkları özlüyoruz. Babamızın bayram namazından çıkıp eve iki sıcacık pideyle eve dönmesini, bize elini uzatıp harçlık vermesini hasretle özlüyoruz. Komşularla bayramlaşarak şeker toplamayı, büyüklerin elini öpmeyi hasretle özlüyor ve anıyoruz şimdi. Yüzyıllardan beri sürüp gelmiş belki ta atalarımız Osmanlı ya dayanan törelerimizi artık hatırlayamıyoruz bile Elleri kınalı kızları, ağlamaktan gözlerin şiştiği kına gecelerini, evine girerken uğur gelsin diye göğüm deviren, oklava kıran gelinleri nenelerimizden masal gibi dinliyoruz sadece Medenileşmek Avrupalılaşmak uğruna mahvolan dilimize kültürümüze ne demeli? Misafirperver ve hoşgörü timsali olan bizlere ne oluyor.? Sokakta göz göze geldiler diye ya da geçerken omzuna çarptı, diye gırtlak gırtlağa gelmeye ne demeli? Yabancıların dilimizi anlamamasından yararlanıp onlardan üç beş kuruş fazla almaya çalışan esnafa ne demeli? Evet saymakla bitiremeyeceğim nice nice değerler nerede? Sözün kısası Artık her şey eskisi gibi değildir. Demeyi bırakıp özümüze dönmeliyiz. Bizi biz yapan değerlere sahip çıkmalıyız. Teknolojiye evet, değerlerimizi kaybetmeye hayır. demeliyiz.yeniden şaha kalkıp bütün değerlerimizle buradayız, demeliyiz. Canan TAŞÇI 11 -T-/ K KAYIPLAR İnsanoğlu bir gün virgülü(,) kaybetti: Söylediklerini birbirine karıştırdı. Sonra noktayı kaybetti: Düşünceleri uzayıp gitti, ayıramadı onları. Ünlem işaretini kaybetti bir gün de: Sevincini, öfkesini bütün duygularını yitirdi. Soru işaretini kaybetti bir başka gün: Soru sormayı unuttu, her şeyi olduğu gibi kabul eder oldu. Derken iki nokta işaretini kaybetti, hiçbir açıklama yapamaz oldu. Hayatının sonuna geldiğinde elinde sadece tırnak işareti kalmıştı. İçinde de başkasının düşünceleri vardı yalnızca Tuğberk KIRBIYIK 11 / B Irmaklar bulanır, derya bulanmaz. Seyrani

Gülün dikeni var diye yerineceğine dikenler gül açtı,deyiniz bengisu 11 ŞAŞIRTAN ARAŞTIRMALAR! İşte, araştırmacıların yaptığı araştırmalar sonucunda ortaya çıkan şaşırtıcı gerçeklerden bazıları. 1. Ördeğin sesi yankı yapmaz. 2. Bir yılan üç yıl uyuyabiliyor. 3.Bal bozulmayan tek gıdadır. 4. Sadece dişi kanaryalar ötebilir 5. Sadece dişi sivrisinekler ısırır. 6. Deniz yıldızlarının beyni yoktur. 7. İnsan yılda en az 1460 rüya görür. 8. İçtiğimiz sular üç milyar yaşındadır. 9. İnsan vücudundaki en güçlü kas dildir. 10. Karınca iki hafta su altında yaşayabilir. 11.İnsan beyninin ortalama ağırlığı 1.3kg`dır. 12. İnsanın kalbi dakikada 60-80 defa çarpar. 13. Pi sayısının bir milyonuncu rakamı 9 dur. 14.Venüs saat yönünde dönen tek gezegendir. 15. İnsanın kalça kemiği betondan daha sağlamdır. 16. İnsanlar beyinlerinin sadece %10`unu kullanırlar. 17. Yerçekimsiz ortamda mum alevi köre şeklinde olur. 18. İnsan saçı, üç kilo ağırlık kaldırabilecek esnekliktedir. 19.Otomobil sayısı, insan sayısından üç kat daha hızlı artıyor. 20. Kıta isimlerinin hepsi aynı harfle başlayıp aynı harfle biter. 21. Hapşırırken burnu ya da ağzı kapamak, felçe neden oluyor. 22. Albert Einstein dokuz yaşına kadar düzgün konuşamamıştı. 23. Sabahları yenen elma kahveden daha fazla uykunuzu açar. 24. Newton, yer çekimi kanununu fark ettiği zaman 23 yaşındaydı 25. Beethoven beste yapmadan önce kafasını soğuk suya sokardı. 26. Bir ardak sıcak su, buzdolabında soğuk sudan daha çabuk donar. 27. Gözle görülen en büyük yıldıza bakarken aslında dört milyar yıl geriye bakıyoruz. 28.Hapşırdığınız da kalbiniz dahil olmak üzere bütün vücut fonksiyonlarınız bir an İçin durur. 29. Yarım kilo bal yapabilmek için arılar iki milyondan fazla çiçekten bitki özü toplamak zorundadır. 30. İsrail deki Ölü Deniz de boğulmak imkansızdır.tuzluluk oranı yüzde yirmi beşe yakın olan denizin yüzeyinde oturup gazete okunabilir. 31. Bedevi düğünlerinin geleneksel yemeklerinden biri şöyledir: Bir devenin içine bir koyun,onun içine birkaç piliç, piliçlerin içine balık, balıkların içine de yumurta doldurulur. 32. Matisse in Bateav- Gemi adlı tablosu 1961 de New York taki Çağdaş Sanat Müzesinde yanlışlıkla iki ay ters olarak asılı kalmış, on iki bin ziyaretçi bunu anlayamamış. Beyza AKKUŞ 10 / H

12 AİLE HEKİMİ DOKTOR HİKMET TORUNLU İLE YAPILAN RÖPORTAJ BUSE: Sayın Doktorum, öncelikle röportaj için kıymetli zamanınızı bize ayırdığınız Buse ALDEMİR için size teşekkür ederim.. Müsadenizle ilk Gizem CÜCE 11 / B sorumu sormak istiyorum.seçmiş olduğunuz doktorluk 11 / B mesleğinden memnun musunuz, bu mesleği biz öğrencilere öneriyor musunuz? Dr. HİKMET TORUNLU: Tabi ki memnunum. Öğrencilere de bunu büyük bir mutlulukla öneririm. Çünkü birebir insanla karşı karşıya olduğumuz iki meslek vardır. Bunlardan biri doktorluk diğeri de öğretmenliktir. Bu iki meslek de kutsal mesleklerdendir. GİZEM: Mesleğinizin zor ve güzel yönlerini bize de anlatır mısınız? Dr. HİKMET TORUNLU: Mesleğimizin zor yönü her insanla birebir, karşılıklı olarak görüşüyorsunuz. Görüşmede yapacağımız hatanın geri dönüşü yoktur.insanlar faydalı olabilmemiz için çok özverili çalışmamız gerekiyor. Bunun sonucunda insanlara katkı sunmak ve sağlıklı olmalarını sağlamak en büyük mutluluktur. BUSE: Astım ve kronik bronşit gibi hastalıklardan korunmak için neler yapmamız gerekir? Dr. HİKMET TORUNLU: Kirli ve dumanlı havalardan uzak durmamız gerekiyor alerjik kökenli hastalıklar olması nedeniyle çiçek tozlarından, yani polenlerden kaçınmak içinde özellikle çiçeklerin açmaya başladığı mart nisan gibi bahar aylarında çok dikkatli olmamız gerekiyor GİZEM: Sayın Doktorum bildiğiniz gibi bizler öğrenciyiz ve önümüzde bizi bekleyen YGS ve LYS gibi sınavlar var bu sınavlara hazırlanırken daha verimli olabilmek için neler yapmamızı önerirsiniz? Dr. HİKMET TORUNLU: Normal bir insanın sağlıklı olması için iki önemli sayısal faktör vardır. Bunlar; beslenme ve düzenli yaşamdır. Düzenli yaşamın en önemli faktörü düzenli uyku ve spordur. Beslenme dediğimiz öğenin üç önemli özelliği vardır. Bu da dengeli beslenmektir. Dengeli beslenmemiz için üç ana öğün iki de ara öğün olmak üzere beş öğün yemek yemeniz gerekir. Bu öğünlerin en önemlisi de sabah kahvaltısıdır. İnsan güne başlarken vücudundaki bütün besin depoları bitmiş halde başlar. Vücudun temel ihtiyacı olan ve temel enerji maddesi olan glikozun oluşması için ve hastalıklara karşı korumada temel madde olan proteinin alınması için sabah kahvaltısını atlamayın. Diğer önemli olan şey de uyku düzenidir. Yarışa hazırlanan her öğrencinin en az sekiz saat uyuması gerekir. Bu kesinlikle yedi saatin altına düşürülmemelidir. Uyku beynin ve dolaşım sisteminin toparlayabildiği ve bir sonraki güne kendini hazırladığı temel ihtiyaçlardan biridir. Bir başka önemli olan faktör ise spor yapmaktır.bu da kan dolaşımının düzenli olmasını sağlar. Vücudun rahatlaması ve beyin konsantrasyon gücünün artması için her gün mutlaka yarım saat düzenli yürüyüş yapmamız gerekir.

BUSE: Beslenmenin beş öğün olarak yapılması gerektiğini söylediniz. Peki bu öğünlerde ne tür besinler almamız gerekmektedi Dr. HİKMET TORUNLU: Beslenmeyi beş öğün olarak yapmak yetmez. Bunların yeterli olması için öğünlerde karbonhidrat, protein ve yağın olması gerekir. Bu besinlerin üçünü de almamız şart. Özellikle siz gençlerin sabah kahvaltısında mutlaka, olmazsa olmaz bu üç öğenin olması gerekir.bunlar süt yumurta ve glikoz (reçel, bal, pekmez ) türü besinler beynin sağlıklı bir şekilde çalışması için bu temel üç besinin yanı sıra;ceviz badem, kuru üzüm gibi yiyecekleri atıştırmamız gerekiyor; ancak sakınmamız gereken bir diğer şey aşırı yağlı ve kızatma içeren fesfoot dediğimiz hazır yiyeceklerden kaçınmaktır. Bunlar midemizi yorduğu gibi kan dolaşımını da etkilediğinden dolayı beyni etkiler. Sınavda hatta ve hatta hayatta başarılı olmak için üç ana, iki de ara öğün olmak üzere beş öğün ile beslenmemiz gerekir GİZEM: Çevreden duyduğumuza göre sınava hazırlanırken genç arkadaşlarımız kola kahve çay gibi asitli ve kafeinli maddeleri daha fazla tüketiyorlar. Bu gibi içecekler zararlı mıdır? Dr. HİKMET TORUNLU: Bu gibi içecekler zararlıdır. Çünkü kahve türü içecekler kafein içerdiklerinden dolayı uyku bozukluğuna yol açacağından gün içinde sınıfta dershanede konsantrasyon bozukluğuna yol açabileceğinden gençlerin pek sevmediği ama özellikle bu yaştaki gençlerin gelişimi ve günlük kalsiyum ihtiyaçlarını da düşünerek günde üç bardak süt içmeleri gerektiğini hatırlatmak gerekir. Kafein içeren içeceklerin çarpıntı ve kan basıncında düzensizliğe neden olacağından dolayı sakıncaları vardır. 13

Komşusu açken tok yatan bizden değildir. Bengisu 14 DUYARLI MIYIZ ACABA! Dünyanın büyük bölümü açlık ve sağlık sorunlarıyla boğuşuyor. Bunun temel sebebi yoksulluk ve yetersiz üretim olarak bilinse de bence asıl sorun duyarsızlık. Yapılan araştırmalara göre dünyada yeteri kadar besin maddesi var. Fakat eşit dağılımın olmaması ülkelerin çoğunu açlığa sürüklüyor. Batı nın duyarsızlığı ve vurdumduymazlığı Doğu yu ölüme terk ediyor. Haiti, Afrika, Latin Amerika gibi üretimden pay alamayan ve Batı nın vurdumduymazlığına terk edilen ülkelerde, her altı saniyede bir çocuk ölüyor. Çok çarpıcı bir rakam bu. Bence en çarpıcı olanı bizim hala onlar için bir şeyler yapmayışımız. Ve aslında bu çocukların katili olabilme ihtimalimiz. Neden mi? Akşam eve geldiğimiz de annemizin hazırlamış olduğu yemeği beğenmeyişimiz, şükür kavramını hiç göz önüne almayışımız, birçok şeyi israf etmemiz ve vurdumduymazlığımız! Bunların hepsi katil olduğumuzun kanıtı bence. Dünyada üretilen gıdaların %80 i gelişmiş ülkeler tarafından tüketiliyor. %20 si ise beğenilmeme gerekçesiyle hiç el sürülmeden çöpe gidiyor. Olayın trajik yönü işte bu. Dünya nın büyük bölümü açlık ve fakirlikle mücadele ederken gelişmiş ülkelerin tükettiği gıda maddelerinden arta kalanlar bile diğer insanları doyurmaya yetiyor. Hiç çalışma yapılmıyor mu, diye soruyorsanız? Yapılıyor elbette. Fakat yeterli değil. Çünkü herkes tam anlamıyla gücünü ortaya koymuyor ve çıkarlarından vazgeçmiyor. Dünya Gıda Konferansı ortaya bir proje sundu. Gıda güvenliğiyle ilgili. Bu projede 2015 yılına kadar aç olan insanların - ki bence böyle denmeyi hak etmiyorlar, vurdumduymazlığa terk edilen insanların denmesi daha doğru sayılarını yarıya indirmek temel hedefti. Aradan 20 yıl geçti Dünya Gıda Konferansı nda belirlenen hedeflere ne yazık ki ulaşılamadı.1996 yılında İtalya nın başkenti Roma da Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü himayesinde 185 ülkenin ve Avrupa topluluğunun üst düzey temsilcileri tekrar bir araya geldi. Dünya nın en önemli sorunları arasında olan açlık konusunu bir kez daha masaya yatırıldı. Dünya Gıda Zirvesi nde herkesin gıda elde etmesi için politikaların çerçevesi oluşturuldu. Zirve belgelerinde yeterli, düzenli ve besleyici gıda edinme, bir hak olarak tanımlanırken ana hedef de oluşturuldu. Gıda güvenliği,bu zirvede herkesin sağlıklı ve aktif bir hayat sürdürebilmek için her zaman yeterli, güvenli ve besleyici gıdalara ulaşma konusundaki haklarını dile getirdi. 2001 yılına gelindiğinde Dünya Gıda Zirvesi nin ortaya koyduğu yeterli beslenemeyenlerin sayısını yarıya indirmek olarak belirlediği ana hedefin çok gerisinde kalınmıştı. Dünyada yılda sadece 6 milyon insan açlık tehdidinden çıkartılabilmişti. Bu hızla ancak 60 yılda ana hedefe ulaşılabilecekti. Amaca ulaşmada ki tedbirler ve alınması gereken önlemler görüşülmek üzere Dünya Gıda Zirvesi nin 5 yıl sonra toplantısının yapılması kararlaştırıldı. Daha sonra ki zirveyi verilen sözler tutulmadı diye geçen dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri artık sözlerden icraata geçmek gerektiğinin altını çiziyordu. Açlık sorunları büyürken dünya liderleri pek çok kez bir araya geldi. Ortak bir vizyon oluşturulmaya çalışıldı. Ancak amaca ulaşılamadı. Çünkü insanlar bilinçsiz, bencil bir kitle haline gelmişti. Bunun gibi pek çok çalışma sonuç vermedi. Kimi ünlüler yardım adı altında yaptığı konserlerin gelirleriyle reklam ve ticaret yaptı. Bu ve buna benzer olaylar yüzünden çoğu insan gece yatarken yarın doyabilecek miyim diye düşünüyor. Sizce bu haksızlık değil mi? Evet, gerçekten vicdan denilen kavram artık insanlarda bir fosilden ibaret mi? İnsan kelimesinin anlamı mı değişiyor? Düşünemiyoruz artık, düşünmüyoruz. Bunların bir gün bizim başımıza geleceği aklımızın ucundan bile geçmiyor ki yardım için hiçbir şey yapmıyoruz. Bunun açıklaması bu olmamalı bence. Empati ve insan kavramlarından yoksun olan milletlerin kardeşlerine yardım etmeyişini değil yardımcı olanlara köstek olmalarının açıklaması bu. Ben elimden geleni yapmalıyım diye düşünmeli insan. Ben ne yapabilirim ki diye tembelliğin sözde ve geçersiz gerekçelerini sıralamamalı. Lütfen hepinizi duyarlı olmaya ve kardeşlerinize yardım etmeye davet ediyorum. En azından hiçbir şeyi israf etmemeyi ve şükretmeyi yapabilirsiniz.lütfen Arzu İLK 11 / L

Mide dolunca fikir uyur, hikmet ölür ve azalar durur. (Lokman Hekim) 15 TARSUS UN YÖRESEL YİYECEK VE TATLILARI CEZERYE Cezerye, özellikle Tarsus Bölgesine özgü bir tatlıdır. Adını, Arapçada havuç anlamına gelen cezer den alır. Tarsus ta yaşamış olan Lokman Hekimin, hastalarına ilaç olarak cezeryeyi önerdiği rivayet edilir.evde de yapabileceğiniz cezerye için tarif aşağıda verilmiştir. Malzemeler:1 kg havoc 2 paket ezilmis kakolu biskuvi 2 portakal kabugu rendesi 1su bardağı dövülmüş ceviz veya findik 1 su bardağı toz seker 2 paket vanilya ve hindistan cevizi Yapılışı: Havuçları soyup rendeleyelim bir su bardağı şekeri ilave edip kısık ateşte kendi suyunu çekene dek pişirelim (amaç havuçların yumuşaması) Pişen havuçları soğumaya bırakalım.soğuyan havuca hindistan cevizi hariç tüm malzemeleri katıp yoğuralım.kare veya dikdörtgen tepsiye bu karışımı yayalım ve ıslatılmıs bıçak ile küçük dikdörtgenler şeklinde kesip hindistan cevizine bulayalım.arzuya göre minik toplar da yapabilirsiniz HUMUS Malzeme: Nohut, tahin, limon,sarımsak, maydanoz, sumak, kimyon, kırmızı toz biber, katı yağ. Yapılışı: Nohut suda iyice kaynatılacak. Soğuduktan sonra, süzek veya et makinesinde güzelce macun şeklinde ezilecek. Ayrı bir kapta tahin ve limonla sarımsak dövülerek kimyon da katılarak ezilmiş nohutla beraber karıştırılacak, Tavada eritilen yağa toz biber ileve edilerek kızartılacak. Servis yapılacak olan malzemenin üzerine miktar da kızartılmış toz biber yeteri kadar dökülecek. Ayrıca isteğe bağlı olarak üzerine kıyılmış maydanoz ve sumak konarak da servis yapılabilir. KARSAMBAÇ Kullanılacak Malzemeler: Pekmez, kar, meyve (istenilen meyve) Hazırlanma Şekli: Osmanlı döneminde Yavuz Sultan Selim zamanında kar helvası tatlısının olduğu günümüze gelen söylentilerden biridir. Kışın mağaralarda saklanan karlar, yazın şehirlere ve köylere indirilir. Karla pekmez karıştırılarak yenir. ya da dolapta bir miktar buz rendelenerek de olabilir. MALHUTA Seçilmiş çekik mercimek, kaynar su içine atılır ve tuz ilave edilir. Mercimek tam pişinceye kadar kaynatılır. Pişerken ara sıra köpüğü alınır. Ayrı bir tavada yağ, çintilmiş soğan ile kavrulur. Salça ilave edilir. Soğan pembeleştikten sonra haşlanmış (pişirilmiş) kırık mercimek üzerine dökülüp karıştırılır. Bu şekilde hazırlanan yemek türüne mahluta denir. Özge TIRAŞ 11 / K

Hazırlayan Ufuk MUTLU 12 / E 2010-2011 Eğitm ve Öğretim yılında sınıf rehber öğretmenleri 16 tarafından teklif edilen ve Onur Kurulu tarafında oybirliğiyle seçilen birinci dönem örnek öğrencilerimiz Emel TÜRKMEN Gamze KARABEKMEZ İrfan KOÇ Volkan ÇALIŞIR S.Nur AKBUDAK 9 / H 9 / N 9 / O 9 / C 10 / A Selda KILIÇ Merve HASALTUN Türkan AKAR Emine ŞİMŞEK Halime ÇOR 10 / A 10 / B 11 / A 11 / G 11 / H Ceyda KENAR Fazilet CANATAN Fevzi TIRAŞ Ayşe BAŞLI Hülya TOPTAŞ 12 / A 12 / B 12 /D 12 / L 12 / H Asiye Edanur BAYRAM Aysun EMİRLER 11 / K 11 / E Bengisu ailesi olarak, örnek öğrencilerimizi kutluyor, bunun

Dünyadaki hiç bir çıkar, verdiğiniz sözü tutmamaya veya kendinize olan saygınızı kaybetmeye değmez. 17 İSTER MİSİN? Nasıldır yaşamak bilir misin? Ayrı kalmışlığın Acılarla dalmışlığın ardından Sen bunu bilir misin? Acıdır yaşamak Bir yaprağın dalından ayrılışı Rüzgarın yönüne kapılıp gitmesi gibi acı Sen bunu ister misin? İster misin yokluğunda kahrolmamı? Her sabaha sensiz başlamamı Akıp giden zaman gibi eriyip Gün gibi bitip acı bir akşam olmamı İster misin sevginle dolup kahrolmamı? İster misin yüreğime nasırlar bağlamamı? İster misin arkandan ağıtlar yakıp ağlamamı? İster misin kara toprakla arkadaş olmamı? İster misin? Söyle nolur Söyle. Teslime ARIK 9 / C ÜMİDİN HİÇ SÖNMESİN Onun bir sürü mumu vardı; ama hiçbirini yakmazdı. Alışmıştı o bu karanlığa. Birgün sıkıldı bu monotonluktan. Hayatına yeni bir mum girdi. O, dünyasını öyle bir aydınlattı ki birden gözleri kamaştı ışıltıdan. Fakat mum yavaş yavaş eriyordu. Birgün eridi ve bitti. Karanlıkların içinde boğuldu. Her zaman içinde bulunduğu karanlıktan ürkmüştü.ağladı. Gözyaşları bütün mumlarını eritmişti. Sonra hayatına birden başka bir mum girdi. Dünyası yeniden aydınlanmıştı.işıl ışıl olmuştu. Ve birden sular çekildi. Mumları yeniden yandı.dünyasını aydınlatan bu mumun adı da ÜMİTTİ. Hayatınızda her şey istediğiniz gibi olsun Ne olursa olsun ümidiniz hep var olsun, yaşam mumunuz hiç sönmesin! Buse ALDEMİR 11 / B Eğer akvaryumdaki su hasta ise, içindeki balıklar eninde sonunda hasta olurlar. bengisu

Söz bilirsen söyle senden ibret alsınlar, söz bilmezsen dinle seni adam sansınlar. Bengisu 18 KULAKLARA KÜPE OLSUN En talihli ve mesut insan, vicdanı hep ötelerin aşk ve arzusuyla kendinden geçmiş olan insandır. Bedenin sınırlı, dar ve boğucu zindanında ömürlerini geçirenler, saraylarda dahi olsalar, zindanda sayılırlar. Sevgiyi sevip düşmanlığa düşman olmak, inançla coşan bir kalbin en ayırıcı özelliğidir. Herkesten nefret ise, ya gönlü kötülüğe kaptırmışlık veya bir cinnet eseridir. O halde sen insanı sev; insanlığa hayran ol! İnsan, yüksek duygularla donanmış, üstün niteliklere sahip yetenekli, ebediyete aşık bir varlıktır. En sefil görünen bir insan ruhunda dahi ebediyet düşüncesi, güzellik aşkı ve üstün nitelik hissinden meydana gelen gök kuşağı gibi bir iklim mevcuttur ki, onun yükselip ölümsüzlüğe ermesi de özündeki bu yeteneklerin geliştirilip ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Başkalarını sana sevdiren ve onları senin nazarında sevimli kılan tavır ve davranışlara dikkat et! Unutma ki aynı şeyler, senin de sevilip beğenilmene sebep olabilir. Daima insanca davran ve merhametli ol! İnsan, başkalarına karşı iyi- kötü, bütün davranışlarında nefsini ölçü kabul ederek, her şeyi onunla tartmalı; kendisine hoş gelen şeyleri başkaları için de istemeli, istek ve arzularının hoşlanmadığı bir muameleden başkalarının da hoşlanmayacağını kesinlikle hatırdan çıkarmamalıdır. Böylece o, hem yanlış davranışlardan hem de başkalarını rencide etmekten kurtulmuş olur. Yaşadıkları toplum içinde kadir ve kıymetleri bilinmeyenler, karakterlerindeki alçakgönüllülük sayesinde er geç yükselir, şerefe nail olurlar. Büyüklük kompleksine kapılanlar ise, toplum tarafından irdelene irdelene zamanla yaşadıkları ortam içinde birer yabancı unsur haline gelirler Simay URGUN 10 / K

Bir kitap, içimizdeki donmuş denize indirilmiş bir baltadır. Franz Kafka 19 BIRAKMA BENİ BENİMLE Köşeye çekildim bekliyorum ben seni Haydi gel artık bırakma beni benimle Yedi çihan duysun artık saadetimi Haydi gel artık bırakma beni benimle Ümit ettim hep bir gün geleceksin diye Ömrümce bekledim hep seveceksin diye Hala bekliyorum hep geleceksin diye Haydi gel artık bırakma beni benimle Öndüm senin aşkından deli divaneye Gel artık gel çevirme beni viraneye Unutma, yazıktır bu yaralı sineye Haydi gel artık bırakma beni benimle Garip yüzümü güldüren daima sendin Bırakmadın beni hiç yalnız, hep sevdin Şimdi de n oldu geriye bakmadan savdın Haydi gel artık bırakma beni benimle Sergen ÖZKURUN 11 / K LİSAN FEN DERSHANELERİ Kazandırır Hiç kimse çalışkanlardan daha şanslı değildir. Tlf: 0324 624 24 64 Yukarıdaki resmi incelediniz mi? Var mısınız dünyayı avuçlam

Hiç kimse başarı merdivenlerine elleri cebinde tırmanmamıştır. Bengisu 20 DİYALOGLAR ***Herkes oturmuş sınav için harıl harıl test çözerken, öğretmen boş boş oturana yaklaşır: --Evladım sen niye boş oturuyorsun ---Eee hocam ayağa mı kalkayım!... ***Hocam sınav sonuçlarını bilmiyoruz? ---Bilinmeyenin yerine x koyun. ***Hocam biz Amerikan İngilizcesini mi görüyoruz? ---Hayır, England İngilizcesi evladım. ---Peki Hocam. ***Matematik yazılısı sonuçları açıklanırken: ---84 bekliyorum Hocam. Öğretmen: ---3 çıkar, tersten oku.. 18 aldın. ***Tarih Öğretmeni..23 Nisan 1920 de Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. Öğrenci: --- Aaa! Tam da bayrama denk geldi. ***Ders yapan bir sınıftan duman çıkıyormuş. Neden? Çünkü öğrenciler dersi kaynatıyormuş. ***Evde hiçbir şey yok ---Ne oldu? ---Hepsini Windows 7 Rabia AVCI 11 / C Başarı kuvvetli olana gülümser, başarısızlık zayıflara çullanır. bengisu

Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret etmedikçe insan, yeni 21 okyanuslar keşfedemez. ANDRE GİDE İLGİNÇ Mİ? SOBA Fizikçi,matematikçi,kimyacı, jeolog,antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır Yağmur bastırır ve yandaki arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bir şeyler ikram etmek için ayrılır. Hepsinin dikkati sobanın zemininde toplanır. Başlarlar yorum yapmaya: Kimyacı; adam, sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamıştır, der. Fizikçi; adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş, der. Jeolog; burası teknotik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın ihtimalini azaltmayı amaçlamış, der. Matematikçi; adam sobayı odanın geometrik merkezine kurma suretiyle odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış, açıklamasını yapar. Son olarak Antropolog; adam ilkel toplumlarda görülen ateşe tapmanın daha hafif bir biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş, diye eklemiş. Ev sahibi gelince sormuşlar, cevabı: Boru yetmedi,olmuş Afrika'da her sabah bir ceylan uyanır. En hızlı ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa öleceğini bilir. Afrika'da her sabah bir aslan uyanır. En yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa aç kalacağını bilir. Aslan veya ceylan olmanızın önemi yok; yeter ki güneş doğduğunda koşuyor olmanız gerektiğini bilin... Değişimleri fark ederim. Örneğin bir kurbağayı çok sıcak su ile dolu bir kaba koyarsanız,kurbağa hemen kendini dışarı atar. Kurbağanın yaşama içgüdüsü bariz tehlike sinyalleri karşısında hızlı ve güçlü tepki göstermesine neden olur. Oysa kurbağa ılık su dolu bir akvaryuma atılırsa ve çevresinde de alışık olduğu ortamlardakine benzer bitkiler yosunlar ve diğer kurbağa tarzı şeyler bulunursa, dışarı atlamayacak, kısa sürede akvaryuma uyum sağlayacaktır. Akvaryumdaki suyu yavaş yavaş ısıtırsanız kurbağa tehlike sinyallerinin farkına varmayacaktır. Su ısındıkça kurbağa daha da rahatlayacak ve nihayet ölecektir. Bu da kurbağanın algılama sisteminden kaynaklanıyor. Yavaş değişiklikleri fark edemiyor. İnsanoğlunun algılama sistemi acaba nasıl bunu düşündünüz mü hiç? Burada 1871 yılının baharında Montreal Hastanesi nde stajyer tıp öğrencisi olan ve geleceğini, bir de nasıl para kazanacağını düşünüp üzülen ve daha sonra 11 kelimelik bir sözcüğü okuduktan sonra üzülmeyi bırakıp kendi adına belirlediği amaç doğrultusunda yapması gerekenleri çalışan William Osler in hayatı ve ünlü bir doktor oluşu anlatılır. Osler, daha genç ve yalnız bir öğrenci iken nasıl hayatta yaşayacağını ve zengin olacağını düşünerek çok üzülür ve hayatını kaosa sokar. Bu arada 11 kelimelik şu cümleyi bir kitapta okuyunca onun hayatı değişir. Devrinin en iyi doktoru olur. Ve öldükten sonra hayatı iki ciltlik bir eserde yayımlanır. Bu sihirli söz: Asıl görevimiz uzaktaki belirsiz şeylerle uğraşmak değil elimizdeki belli olanla ilgilenmektir. Sözüdür. Başarısızlıkların. Bethoven'ın müzik hocası bir keresinde "besteci olması imkansız", demişti..., Edison' un çocukluğunda,öğretmenleri onu hiçbir şey öğrenemeyecek kadar aptal bulurlardı.,walt Disney, bir yazı işleri müdürü tarafından"işe yarar fikirleri olmadığı gerekçesiyle kovulmuştu. Caruso'nun müzik hocası" şarkı söyleyemezsin, hiç sesin yok "demişti.çhurchill orta okulda sınıfta kalmıştı..,başarısızlık,başarmak için yeterli kararlılığın gösterilmediğinin ispatıdır. Einstein başarısızlıktan ilkokuldan atılmıştı. Michael Jordan lisede, başarısız olduğu gerekçesiyle basketbol takımından atılmıştı,öyleyse: Hiç başarısızlığa uğramayanlar hiç denemeyenlerdir...! Rojda ÇATALTAŞ 11 / B

1 2 1 2 4 6 22 3 4 3 7 5 5 6 7 8 9 10 11 12 SORULAR Yukarıdan Aşağıya: 1-İkiden fazla ismin birbirini tamlaması ile oluşmuş tamlama çeşidi. 2- Canlı ve cansız varlıkları, kavramları tanıtmaya yarayan sözcük. 3- "-ler, -lar" çoğul eki almadan çokluk ifade eden sözcüklerdir. 4- Sözcüklerin anlamlarını değiştirmeden, cümledeki görevlerini belirleyen eklere denir. 5- Eylemin sadece hareket, iş, oluş, durum anlamı taşıyan kısmının sonuna - mek, -mak eki eklenerek eylem adı oluşmuş biçimi. 6- "Gelmek" eyleminin di'li geçmiş zaman 2. tekil şahsı. 7- Eylemlerin sonuna gelerek şahsını belirten ek. Soldan Sağa: 1- İsmin yerini tutan sözcük. 2- Tamlayan ya da tamlananı ek almış isim tamlaması. 3- Sadece insanların yerini tutan zamirler. 4- Varlıkların yaptıkları iş, oluş, hareket ve eylemi anlatan sözcük. 5- Yapım eki almış sözcükler. 6- Bir sözcüğün sunu ünsüz harfle bitiyor, ondan sonra gelen kelime ünlü harfle başlıyorsa, iki sözcüğün birleşik gibi okunması. 7- Sıfatların, anlamlarını güçlendirme ve kuvvetlendirme. 8- "Kızgınlık" sözcüğünün kökü. 9- Her iki ismin de ek almadığı isim tamlaması. 10- Bazı eklerde sıfatların anlamlarının daraltılmasına denir. 11- Sözcük kök ya da gövdelerine eklenerek yeni anlamda sözcükler türeten ek. 12- Sözcüklerin hiç ek almadan kullanılan biçimi. Gülen Görkem KOÇAK 11 / K

Bir kazla bir balık ateşte olmuştu kebap / Kazdan sormuş balık: Ne dersin ahbap, 23 Tekrar kuru çayda sel olur mu? Beriki :/ Artık demiş, aldırma! Ha derya ha serap BIRAKMASINI BİLMEK Konfüçyüs, bir gün bir elinde cam kavanoz, diğer elinde irice, kırmızı bir elmayla sınıfa girdi. Girer girmez sağ elini havaya kaldırarak sordu: Bu elimde gördüğünüz şey nedir? Kavanoooz! diye koro halinde cevap verdi öğrenciler. Konfüçyüs diğer elini havaya kaldırdı: Peki bu nedir? Elmaaa Öğrencilerin meraklı bakışları arasında, elmayı kavazun içine bıraktıktan sonra vazoyu yere koydu ve şöyle dedi: Elmayı kavanozdan çıkarmayı başaran öğrenci, elmayı yiyebilir. Çocuklardan birinin canı feci şekilde elma çekmişti.ilk o davrandı ve elini kavanozun dar ağzından içeri soktu. Elmayı yakaladı. Çıkarmaya çalışıyor; ama başaramıyordu. Elmayı alıp yemek istiyor;ancak kavanozun ağzından bir türlü elini çıkaramıyordu. Hocam, elimi çıkaramıyorum! diye inleyerek seslendi. Elmayı bırak! dedi hocası Ama elmayı yemek istiyorum. Dedi öğrenci. İki şeye aynı anda her zaman kavuşamayabilirsin.evladım. Tercih yapmak zorunda kalabilirsin. Elmayı sıkı sıkı tutmaktan vazgeçmediğin sürece, elini çıkarman mümkün olmayacaktır. dedi Konfüçyüs Çocuk elmayı elinden bırakmak istemiyordu; ama sonunda başka çaresi de kalmadı. Ya eli kavanozda kalacak ki o taktirde elmayı yiyemeyecekti, ya da elmadan vazgeçip elini kurtaracaktı. Elini kavanozdan çıkardığında, şaşkınlığı yüzünden okunuyordu. Elmanın kavanozdan nasıl çıkarılabileceği konusunda sizin bir fikriniz var mı? diye sordu hocasına Konfüçyüs, kavanozu alıp ters çevirdi.elma kavanozun içinden yuvarlanıp avucunun içerisine düştü. Çocukların hepsi gülmeye başladı. Aslında o kadar basit bir şeydi ki bu! Kofüçyüs: Fakat bu, göründüğü kadar basit değil, dedi. Elmayı havada tutuyordu konuşurken Bazen bir şeyi gerektiğinde bırakabilmek zor bir iştir. Onu bırakabilmek de bir beceridir. Eğer bir şeyi zorla tutuğunuzda ulaşmak istediğiniz şeyi engellediğini görüyorsanız, o zaman onu özgür bırakmalısınız. Gerektiği zaman bir şeyi bırakabilmek gerçekten basit bir iş değildir. Bırakmanız gereken şey bazen bir elma olabilir. Bırakmanız gereken şey bazen bir televizyon, bazen cep telefonunuz, bazen bilgisayar, bazen de eğlence ve zevk olabilir. Bırakmanız gereken şey bazen arkadaşınız bazen de sevgiliniz olabilir. Başarmak istiyorsanız eğer, Unutmayın: Başarı yolunda bırakmanız gereken şeyi bırakmadan özgür olamazsınız. Gamze GÜNGÖR 11 / B Hayda! Bir ben eksiğim burada

İyiye iyilik her kişinin işi, iyiliğe kötülük şer kişinin işi, kötülüğe iyilik er kişinin işi. 24 HAYATA IŞIK TUTAN ÖRNEKLER KERTENKELENİN DOSTLUĞU Salonu genişletmek için, çiftlik evindeki bir duvarı yıkmak isteyen yaşlı çiftçi çekiçle işe başlar. Birkaç tuğla parçasını yerinden kopardıktan sonra gözleri, hareket eden bir nesneye takılır. Etrafını temizledikten sonra bunun bir kertenkele olduğunu anlar. Fakat kertenkele kaçamaz. Çünkü ayağında bir çiviyle tuğlaya çakılmıştır. Dikkatle bakınca tablo asmak için çakılmış bir çivinin kertenkeleyi duvara hapsettiğini görür. İşin inanılmaz tarafı bu çivi en az üç dört yıl önce oraya çakılmıştır. Nasıl olur da bir kertenkele o kadar süreyle tuğlanın içinde hareket etmeden beslenebilir ve yaşayabilir? Cevabı, bir süre bekledikten sonra görür yaşlı adam. Bir başka kertenkele ürkek tavırlarla, tuğlanın içinden ağzında kırıntılarla çıkagelir. Evet dostlar! Acaba bu kertenkelenin yaptığı fedakarlığı biz insanlar olarak karşılıksız yapabiliyor muyuz? Bu soruya olumlu cevap verebiliyorsak ne ala EN KISA ANAYASA Bir zamanlar üç bilge bir araya gelip dünyanın en kısa anayasasını yazmaya koyuldular. İnsanların hareketlerine ve davranışlarına hükmeden kanunu gösterebilen kişi dünyanın en bilge kişisi seçilecekti. Allah suçluları cezalandırır, diye teklif etti bilgelerden birisi. Tek cümleydi; kısa ve özdü. Ancak diğerleri bunun bir kanun değil bir tehdit olduğunu söyleyerek itiraz ettiler. Birinci bilgenin bu teklifi kabul edilmedi. Allah sevgidir, dedi ikinci bilge. Ancak bu teklif de kabul görmedi; çünkü insanın görevlerini tam olarak açıklamıyordu.. Sonra üçüncü bilge tane tane şu teklifte bulundu. Kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyi, başkalarına yapmayın. Ve ilave etti. Kanun budur; gerisi sadece yoruma kalmıştır.. Diğer bilgeler bu teklifi kabul ettiler. Ve o bilge zamanın en bilge kişisi seçildi. GECE İLE GÜNDÜZÜ NASIL AYIRT EDERSİNİZ. Bir bilge kişi, çölde öğrencileriyle otururken şöyle demiş: Gece ile gündüzü nasıl ayırt edersiniz? Tam olarak ne zaman karanlık başlar, ne zaman ortalık aydınlanır? Öğrencilerinden biri; Uzaktaki sürüye bakarım. Demiş Koyunu keçiden ayıramadığım zaman akşam olmuş demektir.. Başka bir öğrenci söz almış ve Hocam demiş, İncir ağacını, zeytin ağacından ayırdığım zaman, anlarım ki sabah başlamıştır. Bilge kişi, uzun süre susmuş. Öğrenciler meraklanmışlar ve; Siz ne düşünüyorsunuz hocam? diye sormuşlar. Bilge kişi şöyle demiş: Yürürken karşıma bir kadın çıktığında, güzel mi çirkin mi, siyah mı beyaz mı diye ayırmadan ona Bacım diyebildiğimde ve yine yürürken önüme çıkan erkeği, zengin mi yoksul mu diye bakmadan, milletine, ırkına, dinine aldırmadan, kardeşim sayabildiğimde anlarım ki; sabah olmuştur, AYDINLIK başlamıştır. HAKİKİ MUHABBET Birbirine kırılan iki arkadaştan biri, uzun bir aradan sonra diğerinin kapısını çalar. _Kim o? Diye seslenir içerideki. _Benim, der kapıyı çalan. _Burada ikimize birlikte yer yok, diye cevap verir öbürü. Aradan uzunca bir zaman geçer. Yine bir umutla tekrar çalar sevdiği arkadaşının kapısını. _Kim o? diye sorar yine içerideki.. _SEN İM der. Bu defa ve kapı ardına kadar açılır. Hz. Mevlana da: Birisinin kalbinde taht kurmak, sevgisini kazanmak istiyorsanız, öylesine sevmelisiniz ki, benliğinizi bırakıp adeta o olmalısınız diye anlatır hakiki muhabbeti. Evet! Uzun yaşamanın sırrı gönüllerde yaşamaktır. Bu işin ancak maddi imkanla, para-pul-mal-mülk ile olacağını söyleyenlere şunu hatırlatmak gerekir: Gönüllerde yaşayanların pek çoğu zengin değildir; ama dikkat edilirse, dünyaya sığmayan kralların isimleri bile unutulmuş; ancak onlar hala yaşıyor. Azime ÇELİK 11 / K

Okulumuz Onur Kurulu Başkanı Arif ATLI başkanlığında düzenlenen sınıflar arası bilgi yarışmasından görüntüler. 25

D E Y İ M L E R İ N H İ K A Y E S İ 26 BİZE DE Mİ LO LO? (Bize de yutturamazsın ya! Senin dalaverelerini bilmez miyiz? Bizi de mi aldatmaya kalkışıyorsun, anlamına gelen bir deyimdir. Hikaye Şöyle: Adamın birisi borcunu vaktinde ödeyemediği için tefeci tarafından mahkemeye verilmiş. Tanıdığı bir avukata derdini anlatmış. Avukat: "Ben seni kurtarırım, sen mahkemede hakim ne sorarsa dilsiz taklidi yaparak lo lo lo lo dersin, sakın ağzını açıp konuşma" diye talimat vermiş.mahkeme günü hakimin bütün sorduklarına lo lo lo lo demiş ve Avukat ta "Benim müvekkilim dilsizdir, böyle bir borcu yoktur, haksız bir borç ile zavallıyı mağdur etmek istiyorlar", şeklinde savunmalarla adamı kurtarmış. Ertesi gün vekalet ücretini almaya gelen Avukata, adam yine dilsiz taklidi yaparak "lo lo lo" deyince, avukat kızmış: -"Yahu, bize de mi lo lo lo lo, benim verdiğim silahla beni de mi öldüreceksin?" demiş. AKLI KESMEK. ( olabileceğine inanmak, anlamına gelen bir deyimdir.) Ünlü bir hekim olan İbni Sina aynı zamanda matematik konusunda deha seviyesindeymiş. Babası onu çocukken matematik konusunda hassas eğitim veren bir okula gönderir.ancak İbni Sina cebir ve geometriyi bir türlü beceremez,okuldan kaçar.babasından korktuğundan eve dönmez bir kervana katılır.kervanbaşı en küçük yaştaki İbni Sinayı su alması için bir kuyuya gönderir. Sapına ip bağlı kovayı kuyudan çekerken ipin sürtündüğü taşı kestiğini görür. Ve kendine sorar: Bu ip taşı nasıl keser? Biraz daha düşünür bu ip çok uzun zamandır, bu taşa sürtünüyor.ve aynı yere sürekli sürtüne sürtüne demek ki taşı kesebiliyor.madem ip bile taş kesiyorsa benim aklım niye cebiri kesmesin? der. Okuluna döner ve bildiğimiz tıp dehası İbni Sina olur. İŞ İNADA BİNDİ ( Bir işi başarabileceğini göstermek ya da karşı olanı alt etmek için bütün güçlükleri yenmeye çalışmak, anlamına gelen bir deyimdir. Hikayesi şöyle: Adamın biri hayatında hiç namaz kılmamış. Bunu bilen bir arkadaşı da Yahu şu mübarek Ramazanda bari bir-iki rekat namaz kıl, demiş. O da Tamam tamam kılarız.iki rekat, deyip akşam teravih namazına gitmiş.küçük oğlunu da iki rekeat kılar dışarı çıkar düşüncesiyle caminin bahçesinde bırakır. Teravih başlamış.bir-iki-dört derken namaz devam ediyor. Adam bakmış bu iş bitecek değil, camdan kafasını uzatıp cami önünde bekleyen oğluna, Evlat, sen eve git bu iş inada bindi, demiş. AVUCUNU YALA (Umulanın ve beklenilenin olmadığını anlatan bir deyimdir.) Bu deyim, kışın karlı ve soğuk havalarda inine kapanarak, tabanlarının altını yalamak suretiyle karın doyurmaya uğraşan ayıların hareketinden alınmadır. Çünkü ayılar kışın arasa da yiyecek bulamaz, hareket edecek olsa da, boşuna enerji tüketmiş olur. Bunu iyi bilen ayılar kış uykusuna yatar. Ayağını yalamakla yetinir yazın gelmesini bekler. Başka yapacak bir şeyi yoktur. Çünkü beklenilen ve umulan yoktur artık. HALEP ORDAYSA ARŞIN BURDA (Vaktiyle falan yerde şunu yapmıştım, demekle yeterliliğini ispatlamış olmazsın. Gereken şartlar hazır, haydi burada da yap görelim, anlamına gelen bir deyimdir.) Palavracının biri, başına topladığı üç beş cahile karşı övünüp duruyormuş : İşte ben güçlü ve maharetli bir adamım. Evet ben Halep'te bulunduğum sıralarda altmış arşın uzağa atlamış bir kimseyim! Nasreddin Hoca da bu sırada oradan geçiyormuş. Palavracının yanına yaklaşıp Yaa, demek sen altmış arşın atlarsın. Haydi atla da görelim, demiş. Adam hık mık etmiş. Ama ben Halep'te atladım, demiş. Hoca kızmış : Canım, Halep oradaysa arşın burada, atla da görelim demiş Bilal KARABACAK 11 / K

27 BİRAZ DÜŞÜNÜP DURALIM MI? AŞAĞIDAK DÖRT SORU SENİN BİR UZMAN OLABİLMEN İÇİN GEREKLİ ÖZELLİKLERE SAHİP OLUP OLMADIĞINI TESPİT EDİYOR. SORULAR ZOR DEĞİL. O BAKIMDAN SAMİMİ OL VE KENDİNİ ALDATMA. DİKKATLİ OKU DÜŞÜN VE CEVABA ULAŞ. S-1) BİR ZÜRAFA BUZDOLABINA NASIL KONULUR? DOĞRU CEVAP: BUZDOLABININ KAPAĞINI AÇ, ZÜRAFAYI İÇİNE KOY, KAPAĞI KAPA. BU SORU SENİN BASİT ŞEYLERİ GEREKSİZ YERE ZORLAŞTIRDIĞINI SINIYOR. S-2) BİR FİL BUZDOLABINA NASIL KOYULUR? YANLIŞ CEVAP: KAPAĞI AÇ, FİLİ DOLABA KOY, KAPAĞI KAPA. DOĞRU CEVAP: KAPAĞI AÇ, ZÜRAFAYI DIŞARI ÇIKAR, FİLİ İÇERİ KOY, KAPAĞI KAPA. BU SORU, SENİN, YAPTIĞIN EYLEMLERİN GETİRECEĞİ SONUÇLARI DÜŞÜNÜP DÜŞÜNMEDİĞİNİ TESPİTE YÖNELİKTİ. S-3) ORMANLAR KIRALI ARSLAN, BİR HAYVANLAR KONFERANSI DÜZENLİYOR. BİR HAYVAN HARİÇ BÜTÜN HAYVANLAR BU KONFERANSA KATILIYOR. KONFERANSA KATILMAYAN HAYVAN HANGİSİ? DOĞRU CEVAP: FİL. ÇÜNKÜ FİL HALA BUZDOLABINDA SENİN DE BİLDİĞİN GİBİ. BU SORU HAFIZANI SINIYOR. TAMAM. BU ÜÇ SORUYU YANLIŞ CEVAPLAMIŞ OLSAN BİLE YETENEKLERİNİ İSPATLAYABİLMEK İÇİN SON BİR ŞANS DAHA VAR. S-4)TİMSAHLARIN YAŞADIĞI BİR NEHİRDEN GEÇMEN GEREKİYOR, NE YAPARSIN? DOĞRU CEVAP: KARŞI TARAFA YÜZERSİN. NEDEN? BÜTÜN TİMSAHLAR HAYVANLAR KONFERANSINDA. BU SORU, YAPTIĞIN HATALARDAN DERS ALIP ALAMADIĞINI SINIYOR. ANDERSAN CONSULTİNG E GÖRE, TABİ TUTULAN EXPERLEREİN %90 YANLIŞ CEVAPLAMIŞLAR.; ANCAK PEKÇOK OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLAR. SORULARDAN BAZILARINI DOĞRU CEVAPLAYABİLMİŞTİR. ANDERSAN CONSULTİNG, EXSPERLERİN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞUNUN DÖRT YAŞINDAKİ BİR ÇOCUK BEYNİNE SAHİP OLDUĞU TEORİSİNİ TEYİT ETMİŞTİR. Abdullah COCALAK 11 / K