ERDOĞAN TOPRAK İŞVEREN KURULUŞLARI VE MESLEK ÖRGÜTLERİNDEN SORUMLU CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI HAFTAYA BAKIŞ 27 MART 2013 TÜRKİYE VE DÜNYA GÜNDEMİ

Benzer belgeler
AKP ye Soruyoruz CHP EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI

Bush, Suudi Kralıyla petrol fiyatı konuştu

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

plastik sanayi PLASTİK SEKTÖR TÜRKİYE DEĞERLENDİRMESİ VE 2014 BEKLENTİLERİ 6 AYLIK Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

GÜMÜŞHANE TİCARET VE SANAYİ ODASI

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2015 LANSMANI 24 HAZİRAN 2015 İSTANBUL

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

Dış Ticaret Verileri Bülteni

HUBUBAT, BAKLİYAT, YAĞLI TOHUMLAR VE MAMULLERİ SEKTÖRÜ 2016 RAPORU

Dış Ticaret Verileri Bülteni

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

İTKİB Genel Sekreterliği AR&GE ve Mevzuat Şubesi

ABD İLE YAPTIĞIN GİZLİ ANLAŞMAYI AÇIKLA -(TAMAMI) Çarşamba, 03 Temmuz :11 - Son Güncelleme Perşembe, 04 Temmuz :10

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Dünya Bakliyat Pazarı ve Son Gelişmeler

HUBUBAT, BAKLİYAT, YAĞLI TOHUMLAR VE MAMULLERİ SEKTÖRÜ

Devrim Öncesinde Yemen

Enflasyon arttı, ihracat yavaşlıyor

YURTDIŞI MÜTEAHHİTLİK HİZMETLERİ

Yıllık açık 100 milyar doları aşacak... DIŞ TİCARET ALARM VERİYOR!

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

1- EKER: Doktorların Kırmızı Ete Özür Borcu Var Hayvancılık Akademisi - AA

Dış Ticaret Verileri Bülteni

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

KONYA DIŞ TİCARET BÜLTENİ

ASOMECLİS. Ankara Sanayi Odası Meclis Toplantısı

Aylık Dış Ticaret Analizi

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2014 MART İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

Ocak 2015 HALI SEKTÖRÜ Ocak Aralık Dönemi İhracat Bilgi Notu. Tekstil, Deri ve Halı Şubesi İTKİB Genel Sekreterliği 01/2015 Page 1

ZİYARETÇİ ARAŞTIRMASI ÖZET SONUÇLARI 2 7 Ekim 2012

KOBİ ler Nefes alacak / Ankara. TOBB, Ziraat Bankası, Denizbank ve Kredi Garanti Fonu (KGF) ortaklığında hayata

YAPI FUARI TURKEYBUILD İSTANBUL FUARI ZİYARET ORGANİZASYONU SONUÇLARI

Enerji Ülkeleri.Rusya En Zengin..! 26 Ocak 2015

İTKİB Genel Sekreterliği AR&GE ve Mevzuat Şubesi

DÜNYA SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ

2014 YILI NİSAN AYI TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri Sektör Raporu 2010

Mısır alım fiyatı açıklandı

Uluslararası 15. MÜSİAD Fuarı ve 18. IBF Kongresi Lansmanı Yazın başlangıcını hissetmeye başladığımız Haziran ayının bu ilk

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Nisan 2012, No: 29

KONYA DIŞ TİCARET BÜLTENİ

Ekonomik Ticari Gelişmeler

11-16 ŞUBAT DEMİR CEVHERİ PİYASA FİYATLARI

TİCARİ İLİŞKİLER DURUM İKÖ ÜLKELERİ ARASINDA AVRUPA BİRLİĞİ >>

DÜNYA DA BU HAFTA ARALIK 2015

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

TORBALI TİCARET ODASI MOBİLYA SEKTÖR ANALİZİ

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2018 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU ARALIK 2018 İTKİB GENEL SEKRETERLİĞİ HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON AR-GE ŞUBESİ

2. GENEL BİLGİLER TABLOSU (2012)

* EL KAZANDI BİZ ÖVÜNÜYORUZ *BORSA 2012 DE DE YABANCIYA ÇALIŞTI *İstanbul da kazanıp, New York ta, Londra da şampanya patlattılar

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu)

Technology. and. Machine

109 MİLYAR DOLARLIK YABANCI PORTFÖYÜ VAR

MECLİS TOPLANTISI. Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı

2014 YILI AĞUSTOS AYI TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

İTKİB Genel Sekreterliği AR&GE ve Mevzuat Şubesi

Nisan Konya Ekonomik Verileri

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

2015 NİSAN DIŞ TİCARET RAPORU

TAYSAD Aylık Sektör Raporu Haziran 2010

Haftalık Gelişmeler

2015 OCAK DIŞ TİCARET RAPORU

Türkiye küçük Millet Meclisleri Nisan 2011 Raporu Libya ya Uluslararası Müdahale ve Türkiye

2011 YILI OCAK- KASIM DÖNEMİNDE HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2014 YILI TEMMUZ AYI TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

Sn. Rona Yırcalı DEĞERLİ MİSAFİRLER,

Türkiye nin İnşaat Demiri Üretim ve İhracatındaki Rekabet Gücü. Dr. Veysel Yayan Genel Sekreter Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği

2014 EKİM DIŞ TİCARET RAPORU

2014 dünyanın en sıcak yılı olabilir

2016 MAYIS DIŞ TİCARET RAPORU

ZİYARETÇİ ARAŞTIRMASI ÖZET SONUÇLARI 9 12 Ocak 2013

2003 yılında tarımın milli gelirlerimizdeki payı yüzde 12,6 iken, 2006 yılında yüzde 11,2 ye indi.

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 ŞUBAT AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

HOLLANDA ÜLKE RAPORU

2014 YILI EYLÜL AYI TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

AKP ye Soruyoruz CHP EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI

İTKİB Tekstil, Deri ve Halı Şubesi

21. YÜZYILDA TEMEL RİSKLER

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2012 NİSAN İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

ULUDAĞ HAZIR GİYİM VE KONFEKSİYON İHRACATÇILARI BİRLİĞİ 2016 YILI HAZİRAN AYI DIŞ TİCARET DEĞERLENDİRME RAPORU

2016 EKİM DIŞ TİCARET RAPORU

2014 TEMMUZ DIŞ TİCARET RAPORU

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

Mayıs Konya Ekonomik Verileri

HALI SEKTÖRÜ. Nisan Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

TEMMUZ 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

TEKSTİL SEKTÖRÜNÜN 2014 YILI MART AYI İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

2013 AĞUSTOS DIŞ TİCARET RAPORU

İHRACATTA VE İTHALATTA TL KULLANIMI

İç Savaş Suriye Ekonomisini Nasıl Etkiledi?

HALI SEKTÖRÜ. Mayıs Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 70

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

Transkript:

ERDOĞAN TOPRAK İŞVEREN KURULUŞLARI VE MESLEK ÖRGÜTLERİNDEN SORUMLU CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI HAFTAYA BAKIŞ 27 MART 2013 TÜRKİYE VE DÜNYA GÜNDEMİ İDDB: İŞ DÜNYASI DİYALOG VE DAYANIŞMA BİRİMİ www.erdogantoprak.com.tr

ANA BAŞLIKLAR TÜRKİYE-İSRAİL ARASINDAKİ ÖZÜR BARIŞINDA, ASLINDA İLK ÖZÜR TÜRKİYE DEN GELDİ. BAŞBAKANIN VİYANA DA SÖYLEDİĞİ SÖZLERİ, DANİMARKA DA TEKZİP ETMESİ, İSRAİL BAŞBAKANLIĞI NIN AÇIKLANMASINA GÖRE, ÖNCE TÜRKİYE NİN İSRAİL DEN SİYONİZM ÖZRÜ OLARAK DEĞERLENDİRİLMİŞ VE MEMNUNİYETLE KARŞILANMIŞ. BİZİM BAŞBAKANLIK AÇIKLAMASINDA BUNLAR SANSÜRLENMİŞ! BAŞBAKANLIĞIN AÇIKLAMASINDA İSK ASKERLERİ ALEYHİNDEKİ DAVALARIN İPTALİNİN KARARLAŞTIRILDIĞI İFADESİ YER ALMIYOR. BU DAVALAR NİÇİN AÇILMIŞTI? GAZZE YE ABLUKANIN KALKMASI VE BASKINDA ÖLDÜRÜLENLERE TAZMİNAT KONUSUNDA, İKİ TARAF FARKLI ŞEYLER SÖYLÜYOR. HANGİSİ DOĞRU? İSRAİL MEDYASI ÖZÜR UZLAŞMASINI İSRAİL İN ZAFERİ OLARAK SUNUYOR. BİZDE İSE SAYIN BAŞBAKAN MUZAFFER EDAYLA KENTLERİ AFİŞLERLE DONATIYOR. İSRAİL İN ÖZRÜ VE İMRALI MEKTUPLAŞMALARI BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ NDE (BOP) YENİ BİR AŞAMAYA GEÇİLDİĞİNİN İŞARETİ. PATRİOTLAR GELİNCE, İSRAİL ERTESİ GÜN SURİYE Yİ BOMBALADI. ÖZÜR DİLEMENİN HEMEN ARDINDAN DA İKİNCİ BOMBARDIMAN GELDİ. BUNUN ANLAMI, TÜRKİYE-İSRAİL-ÜRDÜN İTTİFAKININ BÖLGESEL BİR SAVAŞA HAZIRLANDIĞI OLABİLİR Mİ? ABD NİN İSTEĞİYLE ÖZÜR DİLENDİ VE TÜRKİYE-İSRAİL BARIŞI SAĞLANDI. OBAMA NIN ORTADOĞU PLANI ADIM ADIM İŞLİYOR! ABD DESTEKLİ YENİ BÖLGESEL YAPILANMA VE COĞRAFİ PLANLAMA KARŞISINDA, RUSYA VE ÇİN İN DE BİRBİRLERİNE DAHA FAZLA YAKINLAŞTIĞINI SÖYLEYEBİLİRİM. RUSYA-ÇİN ORTAK FÜZE KALKANI AÇIKLAMASI YENİ DÖNEMİN HABERCİSİ. 1

ORTADOĞU DAN SONRA YAKINDA YENİ MÜCADELE ALANI AFRİKA OLACAK. ÇİN DEVLET BAŞKANI NIN AFRİKA ZİYARETLERİNİ VE GÜNEY AFRİKA DAKİ BRICS ZİRVESİNİ BU ÇERÇEVEDE GÖRMEK GEREK. BRICS ZİRVESİNDE ALINAN IMF-DB NA ALTERNATİF FON OLUŞTURMA VE BANKA KURMA KARARI VE TİCARETİN DOLAR-EURO DIŞINDA YAPILMASI, BRICS-ŞİÖ İŞBİRLİĞİ KÜRESEL DÜZEYDE DÜNYANIN ÇEHRESİNİ DEĞİŞTİRMEYE ADAY BİR GELİŞME OLARAK GÖRÜLMELİ. TÜRKİYE SICAK ÇATIŞMA PLANLARINA DAHİL EDİLMEYE ÇALIŞILIRKEN, SURİYE ÜZERİNE YAPILAN BİR GİZLİ ANLAŞMANIN KOŞULLARIYLA İLGİLİ İDDİALARA, YANSIYAN AÇIKLAMALARA HÜKÜMETİN ACİLEN YANIT VERMESİ GEREKİYOR. KUVEYT ULUSAL PARTİSİ GENEL SEKRETERLİĞİNDEN FAYSAL AL HAMAD IN AÇIKLAMALARINA GÖRE; TÜRKİYE NİN DE İÇİNDE YER ALDIĞI BU GİZLİ ANLAŞMA NELERİ KAPSIYOR? TÜRKİYE NİN SİYASETEN, DİPLOMATİK OLARAK VE EKONOMİK OLARAK İYİ YÖNETİLMEDİĞİNİ SÜREKLİ SÖYLÜYORUZ. BUNU SÖYLEDİĞİMİZ ZAMAN ÜLKESİNİ KÖTÜLEMEK, TÜRKİYE Yİ YABANCILARA İHBAR ETMEK OLUYOR. KREDİ BORÇLARI DİZGİNLENEMEZ ŞEKİLDE ARTIYOR. BİR HAFTALIK ARTIŞ 6 MİLYAR LİRANIN ÜZERİNDE. TÜKETİCİ KREDİLERİNDE, İHTİYAÇ VE KONUT KREDİLERİNDE, BANKALARA OLAN BORÇLARDA PATLAMA SINIRINA GELİNDİ. TÜRKİYE TARIMI GERİLEMEYE DEVAM EDİYOR. KURU FASULYEDEN, MERCİMEĞE, NOHUTTAN BAKLAYA KADAR İTHALATÇI KONUMUNA GELDİK. KURU FASULYE, KIRMIZI VE YEŞİL MERCİMEK, NOHUT, BAKLA, BARBUNYA GİBİ ÜRÜNLERDE ÜRETİM TOPLAMDA YÜZDE 41 DÜZEYİNDE GERİLEDİ. 2

TÜRKİYE DE 30 MİLYON DÖNÜM ARAZİYİ ÜRETİM DIŞINA ÇIKARTAN HÜKÜMET, AFRİKA DA, SUDAN DA BUNUN ALTIDA BİRİ ALANI, 99 YILLIĞINA KİRALAYIP, TARIMSAL, BİTKİSEL, HAYVANSAL ÜRETİM YAPMAYI HEDEFLİYOR. AFRİKA DA TOPRAK ALIP ÜRÜN YETİŞTİRME PLANI YAPIYOR. YERLİ SANAYİYE, YERLİ MARKALARA, YERLİ ÜRETİCİYE SAHİP ÇIKMADIKÇA İHRACAT NE KADAR ARTARSA ARTSIN DIŞ TİCARET AÇIĞINI İTHAL GİRDİ VE ARA MAL NEDENİYLE KAPATMA İHTİMALİMİZ ZAYIFTIR. İDDB OLARAK EKİNLİKLERE, SAHA ÇALIŞMALARINA, İL TOPLANTILARINA HIZ VERDİK. İŞ DÜNYASI CHP Yİ GİDEREK DAHA YAKINDAN TANIYOR. SAMİMİYETİMİZE GÜVEN ARTIYOR. SORUNLARA YAKLAŞIMLARIMIZA VE ÇÖZÜM MODELLERİMİZE OLUMLU YAKLAŞIM VE SEMPATİ YÜKSELİYOR. TRAKYA DA İKİ GÜN BOYUNCA GERÇEKLEŞTİRİLEN YOĞUN PROGRAM, CHP-İDDB NİN GİDEREK KURUMSALLAŞMAYA YÖNELDİĞİNİ, İŞDÜNYASINDA ETKİNLİĞİN ARTTIĞINI GÖSTERDİ. ADANA VE ANKARA ETKİNLİKLERİ SÜRECİ DAHA DA HIZLANDIRACAK. 3

DETAYLAR TÜRKİYE-İSRAİL ARASINDAKİ ÖZÜR BARIŞINDA, ASLINDA İLK ÖZÜR TÜRKİYE DEN GELDİ. BAŞBAKANIN VİYANA DA SÖYLEDİĞİ SÖZLERİ, DANİMARKA DA TEKZİP ETMESİ, İSRAİL BAŞBAKANLIĞI NIN AÇIKLANMASINA GÖRE, ÖNCE TÜRKİYE NİN İSRAİL DEN SİYONİZM ÖZRÜ OLARAK DEĞERLENDİRİLMİŞ VE MEMNUNİYETLE KARŞILANMIŞ. BİZİM BAŞBAKANLIK AÇIKLAMASINDA BUNLAR SANSÜRLENMİŞ! Hatırlarsanız, Sayın Başbakanın Viyana daki Birleşmiş Milletler Medeniyetler ittifakı toplantısında Siyonizmle ilgili sözlerine İsrail den, ABD den, Almanya dan BM Genel Sekreteri nden çok sert kınamalar gelmişti. Başkan Obama nın sözcüsü Başbakanı kınayan bir açıklama yaptı. ABD Dışişleri Bakanı bizzat Ankara ziyaretinde, Dışişleri Bakanıyla ortak basın toplantısında tepkisini Başbakanın yüzüne karşı söyleyeceğini açıklamıştı. ABD Kongresi nde imza kampanyası başlatıldı. Kongre üyelerinin iki hafta önce Başbakana gönderdiği mektupta bu sözleri nedeniyle, İsrail den, Yahudilerden Özür dilemesi istenmişti. Şimdi özür sorunu Obama nın baskısıyla çözüldüğüne göre, merak ettiğim konu şu: Acaba Sayın Başbakan da İsrail den ve Kongre mektubuna imza atan ABD li milletvekillerinden, Obama dan özür diledi mi? Dilediyse kamuoyundan gizleniyor mu? Gelinen sürece ve iki ülke Başbakanlıklarının resmi açıklamalarına bakarsanız, bence önce Türkiye özür diledi. Sayın Başbakan önce Viyana daki sözlerinin arkasında olduğunu açıkladı. Sonrasında ise, geçen hafta gerçekleştirdiği Danimarka ziyaretinde, Danimarka gazetelerine verdiği özel mülakatta, Siyonizmle ilgili 4

sözlerinin yanlış anlaşıldığını, tercümanların sözlerini yanlış çevirdiğini belirterek kendi kendisini tekzip etti. İsrail de bu kendi kendini tekzip olayını memnuniyetle Türkiye nin ve Başbakan Erdoğan ın özrü olarak kabul etti. İsrail Başbakanlığı nın resmi web sitesinde Netanyahu-Erdoğan görüşmesine ilişkin olarak yapılan 22 Mart 2013 günü yapılan yazılı açıklama metnindeki şu ifade bunun kanıtı: Başbakan Netanyahu, Erdoğan'ın bir Danimarka gazetesine verdiği son röportajı gördüğünü ve söylediklerine olan takdirlerini, memnuniyetini belirtti. İsrail Başbakanlığı nın resmi sitesinde yer alan açıklamayla bizim Başbakanlığın aynı telefon görüşmesi ve özürle ilgili açıklamalarda da ciddi farklılıklar var. Aslında bu büyük bir siyasi ve diplomatik skandal! Örneğin, yukarıda İsrail Başbakanlık açıklamasında yer alan Netanyahu nun Erdoğan ın Danimarka daki Siyonizm konusunda yaptığı açıklamaya ilişkin memnuniyet ifadeleri, bizim Başbakanlığın açıklamasında yok. Sansürlenmiş! Bakın İsrail Başbakanlığı nın resmi açıklamasının daha girişinde şu cümleler yer alıyor; Başbakan Binyamin Netanyahu bugün, Türkiye Başbakanı Erdoğan ile görüşmüştür. İkisi ülkeleri arasında normalizasyona geçişi kararlaştırmışlardır. Büyükelçilerin iade edilmesini ve İSK (İsrail Silahlı Kuvvetleri) askerleri aleyhindeki davaların iptali kararlaştırılmıştır. BAŞBAKANLIĞIN AÇIKLAMASINDA İSK ASKERLERİ ALEYHİNDEKİ DAVALARIN İPTALİNİN KARARLAŞTIRILDIĞI İFADESİ YER ALMIYOR. BU DAVALAR NİÇİN AÇILMIŞTI? MİT, Mavi Marmara ya saldıran İsrail askerlerini, subaylarını, komutanlarını görüntülerden tespit etmiş, bu kişiler aleyhine, Cumhuriyet Savcıları Türkiye Mahkemelerinde ceza ve tazminat davaları açmışlardı. 5

Bu kişilerin gıyabında yargılanmalarına halen devam ediliyor. Ulusal Mahkemelerde, bağımsız yargılama, Ulusal çıkarların korunması adına bir Egemenlik hakkıdır. İsrail Başbakanlığı nın yazılı açıklamasından anlaşılıyor ki, Sayın Başbakan İsrail e BU YARGILAMALARI DURDURMA, DAVALARI İPTAL ETME sözü vermiş. Hangi yetkiyle? Hani yargı bağımsızdı? Anlaşılan hükümet; savcılara ve mahkemelere talimat verip diyecek ki, bu davaları düşürün! BİR HUKUK DEVLETİNDE BÖYLE BİR UYGULAMA OLABİLİR Mİ? Bu, hem Türkiye nin hem de Yargının küçük düşürülmesi, yargı bağımsızlığına siyasetin müdahalesi değil de nedir? Hükümet, verdiği sözün Anayasaya ve Hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğunu bildiği için, Türkiye Başbakanlığı nın resmi web sitesindeki açıklamada bunu kamuoyundan gizledi, sansürledi! Şimdi Başbakana ve Hükümete sormak gerekmez mi, İsrail e yargılamayı iptal etme sözü verdiniz mi? Eğer verdiyseniz bunu sürekli Bağımsız olduğunu iddia ettiğiniz Yargıya talimat vererek mi yaptıracaksınız? GAZZE YE ABLUKANIN KALKMASI VE BASKINDA ÖLDÜRÜLENLERE TAZMİNAT KONUSUNDA, İKİ TARAF FARKLI ŞEYLER SÖYLÜYOR. HANGİSİ DOĞRU? İSRAİL MEDYASI ÖZÜR UZLAŞMASINI İSRAİL İN ZAFERİ OLARAK SUNUYOR. BİZDE İSE SAYIN BAŞBAKAN MUZAFFER EDAYLA KENTLERİ AFİŞLERLE DONATIYOR. Bu özür olayı, daha çok su kaldırır. İsrail Medyasının yazdıklarına ve yansımalarına bakarsanız, İsrail bir özürle bir çok şey elde etmiş, elini rahatlatmış. 6

Suriye ve İran a karşı Türkiye yi yanına çekmiş. Bu iki ülkeye yönelik olası askeri operasyon ve bölgesel siyasi kazanımlar konusunda, Türkiye nin desteğini almış. İsrail medyası, Türk hükümetinin ve Başbakan Erdoğan ın Gazze ye ablukanın kalktığı yönündeki açıklamalarıyla da Türkiye kamuoyuna yalan söyüyor demek yerine, doğruyu söylemediğini yazıyor. Bizim hükümet Gazze ye ablukayı kaldırttık diyor, onlar Gazze de mevcut durum aynen devam edecek, zaten görüşmede de bu teyit edildi, mutabakata varıldı diyor. Hangisi doğru, hangisi yalan? İsrail hükümeti mi, bizim hükümet mi gerçeği gizliyor? Netanyahu mu, Erdoğan mı yalan söylüyor? O zaman yine iki Başbakanlığın resmi web sitelerinde 22 Mart ta yer alan açıklamalara bakmak durumundayız: İSRAİL BAŞBAKANLIĞI NIN AÇIKLAMASINDA GAZZE İLE İLGİLİ BÖLÜM ŞÖYLE: Başbakan Netanyahu aynı konuşmada, İsrail'in zaten sivillerin ve ticari malların Gazze dahil bütün Filistin sahalarına geçişinde kolaylıklar tesis edilmiş olduğunu ve bu durumun sükunet devam ettikçe süreceğini belirtmiştir. TÜRKİYE BAŞBAKANLIĞI NIN AÇIKLAMASINDAKİ GAZZE BÖLÜMÜ: Başbakan Netanyahu ayrıca, İsrail in, sivil halkın kullanacağı malların Gazze dâhil Filistin topraklarına girişine ilişkin kısıtlamaları esas itibariyle kaldırdığını ve sükûnet devam ettiği müddetçe bu durumun da devam edeceğini ifade etmiştir. Bu ifadelerden Gazze ye ablukanın tümüyle kalktığı ve bunu Erdoğan ın başardığı sonucu çıkar mı? 7

Netanyahu özetle diyor ki; Biz zaten sivillerin ve ticari malların geçişine kontrollü olarak kolaylık sağlamış durumdayız. Gazze den bir saldırı olmazsa, sükunet devam ederse, çelik boru (roket atar yapımı için yasak), çimento (korugan, sığınak yapımında kullanıldığı için yasak), kimyasal maddeler (bomba yapımında kullanılacağı gerekçesiyle yasak) geçirmeye kalkmazlarsa, bu durum devam eder. Bizim Başbakanlık açıklamasında da Netanyahu ya atfen aynı ifadeler var. İsrail Başbakanı Sayın Erdoğan, madem siz istediniz biz de Gazze ye ablukayı, mal giriş-çıkışlarını, kontrolleri tümüyle kaldırıyoruz demiş mi? Dememiş. Oysa, Hükümetin kamuoyuna lanse ettiği tam tersi. Onun için İsrail medyası Erdoğan ın doğruları söylemediğini yazıyor. Bizim medya ise bunu görmezlikten geliyor. Ölen 9 kişiye yapılacak ödemeler içinde bizim hükümet tazminat, İsrail medyası ölenlerin ailelerine yardım diyor. Bu ödemelerin doğrudan kişilerin ailelerine tazminat olarak ödenmeyeceği İsrail Hükümeti tarafından önce bir vakfa yatırılacağı, sonra da bu vakıf aracılığıyla Mavi Marmara kurbanlarının ailelerine insani yardım adı altında aktarılacağı belirtiliyor. Bütün bunları alt alta koyduğumuzda, 1-İsrail in Mavi Marmara için, 3 yıl direndiği özür talebine, Başbakan Siyonizm ile ilgili sözleri nedeniyle bir hafta direnebildi. Üstü örtülü olarak bence önce Türkiye Başbakanı özür diledi. 2-İsrail askerleri deniz hukuku uyarınca Türkiye toprağı sayılan Mavi Marmara gemisine saldırdı. 9 kişiyi öldürdü. Netanyahu Türkiye Toprağı na saldırı için değil, hata sonucu insan hayatı kaybına sebebiyet verildiği için özür diledi. 8

3-Türkiye, baskını yapan ve 9 kişiyi öldüren İsrail Silahlı Kuvvetleri (İSK) mensupları aleyhine açılan ceza ve tazminat davalarını yargıya talimat vererek iptal etme ve davalardan vazgeçme sözü verdi. Burada kritik soru: Açılan kamu davalarının dışında Mavi Marmara kurbanlarının aileleri, yakınları tarafından açılan bireysel pek çok dava da söz konusu. Hükümet bu kişilere de davalarınızdan vazgeçin mi? diyecek? 4-Gazze deki durumun sükûnet sürdükçe mevcut haliyle devam edeceğini iki Başbakan da teyit etti. Yani abluka kalkmadı, kalkmayacak! 5-İsrail Başbakanı, tazminatlarla ilgili anlaşma görüşmelerinin tamamlanması çalışmalarına başlanacağını,(daha önce bu konuda İsviçre de başlayan görüşmeler, Türkiye nin yeni talepler gündeme getirmesi nedeniyle kesilmişti) söyledi. Yani tazminat ödeyeceğiz demedi. Anlaşma görüşmelerinin tamamlanması için sürecin yeniden başlatılacağını ifade etti. Tablo böyle iken ZAFER bunun neresinde? Aksine, Türkiye şimdi bu özür barışı nedeniyle bölgede planlanan yeni senaryoda İsrail in yanında ve arkasında ağır sorumluluk, yükümlülük ve risklerin içine çekildi. İSRAİL İN ÖZRÜ VE İMRALI MEKTUPLAŞMALARI BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ NDE (BOP) YENİ BİR AŞAMAYA GEÇİLDİĞİNİN İŞARETİ. PATRİOTLAR GELİNCE, İSRAİL ERTESİ GÜN SURİYE Yİ BOMBALADI. ÖZÜR DİLEMENİN HEMEN ARDINDAN DA İKİNCİ BOMBARDIMAN GELDİ. BUNUN ANLAMI, TÜRKİYE-İSRAİL-ÜRDÜN İTTİFAKININ BÖLGESEL BİR SAVAŞA HAZIRLANDIĞI OLABİLİR Mİ? 9

Üç yıl önce, Mavi Marmara baskını gerçekleştiğinde, Türkiye nin İsrail den iki talebi oldu. Öldürülen 9 vatandaşı için tazminat ve İsrail in Türkiye den özür dilemesi. Aradan geçen sürede, İsrail bu iki talebe de olumsuz yanıt verdi. Talepleri yerine getirmeye yanaşmadı. Bu süre içerisinde ne oldu? Suriye de ayaklanma başladı. Türkiye-Suriye arasında ipler koptu. Türkiye ye Patriotlar geldi. Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) oluşturuldu. Karargâhı, Komutanlığı ve silahlı eğitim kampları Türkiye de kuruldu. Son olarak sayılarının 300 bini aştığı ifade edilen Suriye li sığınmacı ülkemize akın etti. ABD NİN İSTEĞİYLE ÖZÜR DİLENDİ VE TÜRKİYE-İSRAİL BARIŞI SAĞLANDI. OBAMA NIN ORTADOĞU PLANI ADIM ADIM İŞLİYOR! Bütün bunlar bir tesadüf olabilir mi? Öteden beri, hep bunun planlı bir gidişin adımları, aşamaları olduğunu ifade ettim. Şimdi yeni bir aşamaya geçildiğini söyleyebilirim. Başkan Obama nın dört yıllık ilk görev döneminde hiç ziyaret etmediği İsrail i, ikinci dört yıllık görev döneminin hemen başında ve ilk ziyaret edilen ülke olarak planlaması, bu aşamanın ilk adımıydı. Ürdün ziyareti de ikinci adım. Üçüncü adım ise Türkiye için atıldı ve Başkan Obama nın İsrail ziyaretinin son günü Başbakan Netanyahu nun Türkiye den özrü gündeme geldi. Bunlar yaşanırken, içeride İmralı müzakereleri tüm hızıyla devam etti, mektup teatileri yapıldı ve 21 Mart açıklaması geldi. Obama nın yeni dört yıllık görev dönemindeki hedefinin, Ortadoğu bölgesinde planladıkları değişim ve yapılanmayı hayata geçirip, ağırlığı 10

Asya-Pasifik Bölgesi ndeki politikalara ve Afrika ya vermek olduğunu, kabinedeki değişikliklerin de bunu işaret ettiğini paylaşmıştım. Bu yapılanmayı hayata geçirme görevi, Türkiye-İsrail ve Ürdün e verilmiş görünüyor. Bunun için de ABD nin isteğiyle özür dilendi ve Türkiye-İsrail Barışı sağlandı. Bunun hemen öncesinde, Ürdün Kralı da Ankara daydı. Ardından AB ve ABD tarafından Suriye Muhalefetine askeri yardımın, silah desteğinin artırılması benimsendi. Suriye ye yönelik ekonomik ambargonun, muhalefeti-isyancıları kapsamaması kararlaştırıldı. İmralı sürecinin hızlandırılmasını, sınır bölgesindeki TSK birliklerinin çekilmesi ve Terör Örgütü üyelerinin Türkiye den çıkışlarının kolaylaştırılması, Anayasa değişiklikleriyle ilgili talepleri, Başkanlık sistemine geçişe İmralı desteğini, hep bu çerçevede değerlendirmeliyiz. İçeride terörün sona erdirilmesi, toplumsal barışın sağlanması, silahlı terör örgütü üyelerinin ülke dışına çıkması da, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye de konuşlandırılması da, İsrail in özrü de, değerlendirmelerime göre, dışa dönük bir sürecin habercisi. Yani bir bölgesel savaşın öncesinde, ABD destekli, Türkiye-İsrail- Ürdün ittifakı sağlanmış oldu. İsrail-Türkiye işbirliği ile Türkiye deki üslerin gerek doğuda (İran a karşı) gerekse Güney de (Suriye ye karşı) İsrail tarafından kullanılması olasılığı da ciddi biçimde gündeme geldi. Bu özürle, Türkiye nin İsrail in NATO askeri etkinliklerine katılımına koyduğu ambargo da fiilen ve resmen kalkmış oldu. İsrail Hava Kuvvetleri nin Konya ovasında yeniden uçuş eğitimine başladığını görebiliriz. 11

İsrail in NATO tesislerinden yararlanması (İncirlik, Kürecik, Pirinçlik vb.) söz konusu olabileceği gibi, İran ve Suriye ye yönelik operasyonlar için Türkiye desteği gündeme gelebilecek. Türkiye ye patriotların yerleştirilmesinin hemen ertesinde, İsrail in Suriye yi bombaladığını hatırlayın. Özür ve tazminat krizinin çözülmesinin ertesi günü de, yine Suriye ye yönelik İsrail bombardımanı bunun ilk işaretleri bana göre. Başbakanın Mavi Marmara ve Gazze saldırılarından sonra, İsrail için kullandığı bir tabir vardı; TERÖRİST DEVLET! İsrail bu ifadeye çok sert tepki göstermişti. Şimdi İsrail Suriye ye saldırınca Sayın Başbakan tarafından yine terörist devlet olarak nitelendirilecek mi göreceğiz. ABD DESTEKLİ YENİ BÖLGESEL YAPILANMA VE COĞRAFİ PLANLAMA KARŞISINDA, RUSYA VE ÇİN İN DE BİRBİRLERİNE DAHA FAZLA YAKINLAŞTIĞINI SÖYLEYEBİLİRİM. RUSYA-ÇİN ORTAK FÜZE KALKANI AÇIKLAMASI YENİ DÖNEMİN HABERCİSİ. Yukarıda aktardığım gelişmeler, ülkemizin de içinde bulunduğu bölge coğrafyasında, önümüzdeki günlerde, aylarda yeni ve sıcak gelişmelerin habercisi. Aynı şekilde, bu oluşumlara karşı, bölgedeki çıkarlarını yitirmeme çabası içindeki Çin ve Rusya dan da yeni hamleler gelebilir. Çin in 10 yıl süreyle yeni Devlet Başkanı olarak önceki hafta resmen göreve başlayan Şi Cinping in, ilk ziyaretini Rusya ya gerçekleştirmesi ve Başkan Putin ile bir araya gelmesini de bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Dünyadaki bloklaşmanın giderek keskinleşeceğini, sertleşebileceğini öngörüyorum. 12

Ayrıca, Çin ve Rusya nın, Mısır da, Libya da olduğu gibi pasif kalarak, bu ülkelerdeki çıkarlarını yitirme konusunda karşılaştıkları sonuçlardan sonra, Suriye, İran, Irak ve Lübnan daki olası süreçlerde, daha somut inisiyatif alma niyetinde olduklarını gözleniyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov un Esad a git diyemeyiz sözleri, İran ın Suriye ye yapılacak bir saldırıyı kendimize yapılmış sayarız açıklaması, Çin in İran ve Suriye ye desteği, cepheleşmenin keskinleştiğinin ifadesi. İran ın Türkiye-İsrail Özür Barışı için yaptığı açıklama da içerik açısından oldukça anlamlı. İran Genelkurmay Başkanı ABD nin Bölgede bir Amerikan İslamı oluşturmaya çalıştığını, bunun için de Türkiye nin model ülke olarak seçildiğini söylüyor. ABD nin bu çerçevede bölgede İran ın yerine koyabileceği, kendi istediği modelde bir ülke aradığını ifade ediyor. Şi Cinping ile Putin görüşmesinden sonra yapılan ortak açıklamadaki ifadeler de yeni bir süreci işaret ediyor. Açıklamada yer alan Moskova ve Pekin, füze savunma sistemi kurulması konusunda karşılıklı işbirliğini derinleştirme konusunda anlaşmaya vardılar. Bu cümle, iki ülkenin askeri alanda birbirlerine daha da yakınlaştıklarını cepheyi sağlamlaştırmaya karar verdiklerini gösteriyor. Çin, ABD ye karşı yanında güçlü bir destek, ortak arıyor. Çin-Rusya-Suriye-İran cephesine karşılık özür barışı ile temeli atılan Türkiye-İsrail-Ürdün (Suudi Arabistan ve Katar ı da katmak gerekir) ittifakı bölgemizdeki yeni senaryonun siyasi ve askeri mimarları olarak nitelendiriliyor. Rusya medyasında, yönetimin Rusya nın Türkiye-İsrail özür barışından rahatsız olduğu, bunun bölgede yeni bir sıcak savaşın habercisi olarak 13

değerlendirildiği yönünde haber ve yorumlar yer alıyor. Bu anlaşma ile Suriye ve İran a dönük bir saldırı ihtimalinin hızla artacağı vurgulanıyor. Rusya Savunma Bakanlığı İsrail, İran a saldırı için artık Türkiye hava sahasını rahatlıkla kullanabilecek görüşünde. Akdeniz deki ve Suriye deki (Tartus Üssü) Rus filosu da alarma geçirildi. Petrol ithalatının yüzde 48 ini İran dan yapan Çin açısından, Suriye nin düşmesi demek, İran ın yalnızlaşması, saldırıya daha da açık hale gelmesi demek. Çin-İran arasında, petrol ağırlıklı olmak üzere ticaretin tümü ulusal paralar üzerinden yapılıyor ve dolar bu şekilde ciddi darbe yemiş oluyor. Suriye düşerse, İran ın düşürülmesinin daha kolaylaşacağı, ABD tarafından Çin e, ciddi bir ekonomik darbe indirileceği hesapları yapılıyor. Baştan beri hep vurguladığım gibi, ABD nin asıl stratejik, ekonomik ve askeri hedefinin Çin olması nedeniyle, Çin in bölgeden uzaklaştırılması için Suriye nin ve ardından İran ın düşürülmesi gerek. Bu durumda Çin, enerji gereksinimini daha uzak pazarlardan ve daha pahalıya ve dolarla sağlamak zorunda kalacak, küresel rekabet avantajı konusunda bir darbe almış olacak. ORTADOĞU DAN SONRA YAKINDA YENİ MÜCADELE ALANI AFRİKA OLACAK. ÇİN DEVLET BAŞKANI NIN AFRİKA ZİYARETLERİNİ VE GÜNEY AFRİKA DAKİ BRICS ZİRVESİNİ BU ÇERÇEVEDE GÖRMEK GEREK. ABD ve AB nin Asya Pasifik ten sonra ikinci stratejik hedefinin Afrika olduğunu önceki haftalarda sunduğum değerlendirmelerimde dile getirdim. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping in ilk yurt dışı ziyaret programında, Rusya dan sonra ziyaret edeceği ülkelerin Afrika ülkeleri olması da, Çin- ABD arasındaki rekabetin ikinci ayağını oluşturuyor. Bunun da temel nedenlerinden birincisi, 14

Çin in Afrika da giderek güçlenen ekonomik ve siyasi ağırlığı. 2000 yılından itibaren Afrika ya yönelen Çin, bu kıtadaki ülkelerle ticaretini 2012 sonu itibariyle 20 kat arttırarak 200 milyar dolara çıkarttı. İkincisi, 20 kat artışın yanı sıra, Çin ile ticaretini, Çin parası Yuan üzerinden yapan Afrika ülkelerinin sayısının hızla artması. Bu da, Afrika da dolar ve euro etkinliğini azaltıyor. Çin Devlet Başkanının Afrika ülkelerini kapsayan ziyaret programında bir de Yuan Finans Merkezi nin oluşturulması planı var. Aynı süreçte yer alan Güney Afrika nın Durban kentinde dün başlayan ve yarın sona erecek olan BRICS zirvesinin sonuçları dikkatle izlenmek zorunda. Bu zirvenin hemen öncesinde Rusya ile Çin arasında imzalanan 89 milyar Euro luk silah, savaş uçağı ve denizaltı satışı anlaşması da zirveyi daha önemli kılıyor. Çin ve Rusya arasındaki bu yakınlaşmaya Afrika da etkinliğini arttıran Brezilya nın Latin Amerika daki ekonomik ve siyasi atılımlarını da ilave etmek durumundayız. Çevremizde ve dünyadaki bu hızlı değişimi görmezden gelemeyiz!!! BRICS ZİRVESİNDE ALINAN IMF-DB NA ALTERNATİF FON OLUŞTURMA VE BANKA KURMA KARARI VE TİCARETİN DOLAR-EURO DIŞINDA YAPILMASI, BRICS-ŞİÖ İŞBİRLİĞİ KÜRESEL DÜZEYDE DÜNYANIN ÇEHRESİNİ DEĞİŞTİRMEYE ADAY BİR GELİŞME OLARAK GÖRÜLMELİ. Ortadoğu ve Afrika daki bu gelişmeler, ABD ve AB yi oldukça rahatsız ediyor. Tıpkı Ortadoğu da olduğu gibi, Afrika da da Çin in yanı sıra Rusya ve Brezilya nın da önünü kesme çabaları hız kazanıyor. Güney Afrika da gerçekleştirilen BRICS ÜLKELERİ DEVLET BAŞKANLARI ZİRVESİ bu açıdan çok önemli. 15

Dört gün arayla ikinci kez bir araya gelen Rusya ve Çin Devlet Başkanları, Brezilya, Hindistan ve Güney Afrika yı da yanlarına alarak, Suriye de ABD- AB destekli muhalif hareketi ve isyancıların silahlandırılmasını sert bir dille kınadılar. Silahlanmaya, çatışma ve iç savaşa değil, barışa destek verilmesini, tarafların barış masasına oturmaya zorlanmasını talep ettiler. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 43 ünü oluşturan BRICS ülkelerinin, bence çok önemli bir adımı da ekonomik alanda atılıyor. BRICS ülkelerinin katılımıyla kurulması tartışılan Uluslararası Banka (Güney Bankası) ile IMF ve Dünya Bankası na alternatif olarak oluşturulan 120 milyar dolarlık fon bu açıdan çok önemli. 50 Milyar dolar başlangıç sermayesi ile kurulacak olan BRICS Bankası ve 120 milyar dolarlık acil kriz fonunun, küresel ekonomik rekabette, ciddi sürtüşmelere neden olacağını, Latin Amerika, Asya-Pasifik, Orta Asya bölgelerinde ve Afrika da, kısa sürede yatırım ve kalkınma bankacılığında öne çıkacağını söyleyebilirim. Çin ve Brezilya arasında ticaretin dolar ve euro dışında ulusal paralarla yapılması anlaşması da ABD ve AB ye yeni bir ekonomik darbe olacaktır. Aynı zamanda üç üyesi (Çin, Rusya, Hindistan) Şanghay İşbirliği Örgütü nün de (ŞİÖ) üyesi olan BRICS ile ŞİÖ arasındaki işbirliğinin gelişip, güçlenmesi, küresel anlamda, ciddi bir siyasi-askeri-ekonomik kampın ortaya çıkmasının yolunu açacaktır. Bu nedenle tüm bunlardan yola çıkarak önümüzdeki dönemde, küresel düzeyde ekonomik-siyasi-askeri kamplaşmanın keskinleşeceği, şiddetleneceğini söyleyebilirim. Bu planın ilk uygulama alanının bulunduğumuz bölge ve uygulama ülkelerinin de Suriye ve İran olacağı düşüncesindeyim. 16

Çin ve Rusya Kuzey Afrika da (Libya, Mısır) etkinliklerinin kırılması gibi, bu bölgeden de (Ortadoğu) çıkartılabilirse, ABD ve AB açısından çok önemli stratejik mevziler elde edilmiş olacak. Terör örgütü mensuplarının sınır dışına çekilmesi de bence bu planın önemli parçası. PKK nın Suriye deki kolu PYD, bu ittifak içinde Esad a karşı, İran daki kolu PJAK ise İran yönetimine karşı silahlı mücadeleye dahil edilecektir. Bölgemizde sıcak gelişmeler olacağı, Türkiye nin içeride sorunu çözüp, askeri gücünü, dışarıdaki bir bölgesel savaşa odaklaması planlarını da, bu doğrultuda değerlendirmekteyim. TÜRKİYE SICAK ÇATIŞMA PLANLARINA DAHİL EDİLMEYE ÇALIŞILIRKEN, SURİYE ÜZERİNE YAPILAN BİR GİZLİ ANLAŞMANIN KOŞULLARIYLA İLGİLİ İDDİALARA, YANSIYAN AÇIKLAMALARA HÜKÜMETİN ACİLEN YANIT VERMESİ GEREKİYOR. Bu arada Katar da yapılan ve Suriye den çekilen ABD nin son Şam Büyükelçisi Robert Ford Başkanlığındaki toplantıda imzalandığı belirtilen gizli bir anlaşma, Arap medyasında ve oradan da dünya medyasında yer aldı. Kuveyt Ulusal Partisi Genel Sekreterliğinden Faysal Al Hamad ın Açıklamalarına Göre; Türkiye nin De İçinde Yer Aldığı Bu Gizli Anlaşma Neleri Kapsıyor? Bu arada Katar da yapılan ve ABD nin son Şam Büyükelçisi Robert Ford Başkanlığındaki toplantıda imzalandığı belirtilen 7 Maddelik gizli bir anlaşma, Arap medyasında ve oradan da dünya medyasında yer aldı. Kuveyt Ulusal Partisi Genel Sekreterliğinden Faysal Al Hamad ın açıklamalarına göre; Türkiye nin de içinde yer aldığı bu gizli anlaşma uyarınca; 1- Esad sonrası oluşturulacak yeni Suriye yönetimi Çin ve Suriye arasında yapılmış bütün anlaşmaları feshedecek. 17

2-Halen İsrail-Suriye arasındaki en ihtilaflı konu olan Golan Tepeleri, İsrail e bırakılacak. 3-Suriye nin yeniden imarı ve inşası Birleşik Arap Emirlikleri ile Katar a bırakılacak. 4-Suriye nin de söz sahibi olduğu, Doğu Akdeniz havzasındaki doğal gaz ve petrol kaynaklarının çıkarılması, işletimi, kullanımı, pazarlanması Katar a bırakılacak. 5-Yeni Suriye hükümeti, Hatay üzerindeki hak iddialarından (Türkiye ye düşen sadece bu) vazgeçtiğini resmi açıklamayla dünyaya ilan edecek. 6-Yeni Suriye hükümeti, Rusya ile yapılmış tüm askeri, ekonomik ve siyasi anlaşmaları iptal edecek. 7-Atatürk Barajından boru hatlarıyla İsrail e tatlı su taşınması projesi hayata geçirilecek. Gizli anlaşmanın daha pek çok kritik maddesinin olduğu belirtiliyor. Kuveyt li siyasetçi toplantıya katılıp imza atanları da (Katar Dışişleri Bakanı Hamad Bin Csim el-tani, T.C. Dışişleri Bakanı Davudoğlu, Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayid Al Nahyan, Müslüman Kardeşler i temsilen Muhammed Riyad Şukfa, Suriye deki rejim muhaliflerinin Türkiye sözcüsü Riyad SaifTürkiye adına Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu) isim isim sayıyor. Şu ana kadar gördüğüm kadarıyla, bu isimlerin hiç birisinden bir yalanlama gelmedi. Zaten İstanbul da yapılan muhalifler toplantısında geçici Suriye hükümetinin Başbakanlığına ABD vatandaşı Teksas lı bir Suriyelinin getirilmesi de Esad devrilirse yeni yönetimin kimin kuklası olacağını göstermiyor mu? Karakol baskınları için Terör Örgütü ne TBMM den yasal güvence mi verilecek. Terör örgütü üyelerinin ülkeden çıkmasına TBMM güvencesinin başka ne anlamı olabilir ki? 18

Terör örgütü yıllarca Suriye ve Irak topraklarında üslenerek ülkemize sınırdan geçip saldırılar düzenledi. Karakol baskınları, okul, lojman, köy baskınları gerçekleştirdi. Şimdi ateş kes deniliyor, süresiz eylemsizlik deniliyor, ülkeyi terk etme, sınır dışına çıkma deniliyor. Adına ne derseniz deyin henüz ortada silah bırakma yok. Örgütün Kandil deki yöneticileri de gündemlerinde bunun (silah bırakma) olmadığını açıklıyor. Bu arada sınır dışına çıkacak terör örgütü üyesi sayısının 3500-4 bin arasında olduğu kaydediliyor. Yapılan açıklamalara, gündeme getirilen taleplere bakarsanız bu çekilmenin TBMM Güvencesi nde olması, bir yasa çıkartılması, TSK nın sınırdan çekilmesi, bunlara müdahale edilmemesi gibi koşullar öne sürülüyor. AKP Genel başkan yardımcısı Hüseyin Çelik de yasa gerekmeyebiliri, başbakanın sözü yeterlidir diye açıklama yapıyor. Hükümet kendisi terör örgütü ile masaya oturdu, şimdi de TBMM yi masaya oturtmak, teröristle için özel yasa çıkartmak istiyor. Sınır dışına çıkan bu örgüt üyeleri, TSK nın, Jandarma terörle mücadele birliklerinin de sınırlardan çekilmesiyle, ileride akıllarına estikçe duruma göre, saldırılarını yoğunlaştırırlarsa ne olacak. Bunun güvencesini kim verecek? İmralı mı, Kandil mi, KCK mı? Hükümet 90 yıllık Cumhuriyeti ve Cumhuriyet Meclisini kimlerle muhatap ediyor, aciz ve çaresiz konuma sokup itibarını zedeliyor, TBMM nin onurunu incitiyor. TÜRKİYE NİN SİYASETEN, DİPLOMATİK OLARAK VE EKONOMİK OLARAK İYİ YÖNETİLMEDİĞİNİ SÜREKLİ SÖYLÜYORUZ. BUNU SÖYLEDİĞİMİZ ZAMAN ÜLKESİNİ KÖTÜLEMEK, TÜRKİYE Yİ YABANCILARA İHBAR ETMEK OLUYOR. Türkiye ekonomisinin ciddi sıkıntıları olduğunu ve iyi yönetilmediğini, sürekli yanlışlar yapıldığını vurguluyoruz. Açıklanan ekonomik veriler de bunu doğruluyor. 19

Siyasi ve ekonomik yanlışları, diplomasideki yanlışları biz söylediğimiz zaman hükümet bunun doğru olmadığını savunuyor. Hele bir de yurt dışında bu yönde bir beyanatımız olsa, hükümet hemen bizi, ana muhalefeti ülkeyi kötülemekle, yabancılara ihbar etmekle suçluyor. Ancak hep söylediğimiz gibi gerçekler gizlenemiyor. Merkez Bankasının bir önceki Başkanı Sayın Durmuş Yılmaz, önceki gün İrlanda da katıldığı bir toplantıda Türkiye ekonomisinin aşırı ısındığını, inşaat ve konut sektöründe riskler gözlediğini, büyümenin cari açık yaratmasının önüne geçilemediğini söyledi. Sayın Durmuş Yılmaz şu anda aynı zamanda Sayın Cumhurbaşkanının Baş Ekonomi Danışmanı. Biz diyoruz ki Türkiye ekonomisi krediyle, borçla dönüyor. Kredi kartı batakları, tüketici kredisi batakları patlama yapmış durumda. İcra dairelerinde 40 milyon icra ve haciz dosyası var. 74,5 milyon nüfuslu ülkenin 40 milyonu icralık olmuş! 18 yaşından küçükleri, işsizleri, çocukları düşün bu sayıdan, neredeyse ülkede çalışanların, esnafın, işadamının çoğunluğu hacizle icrayla boğuşuyor. Biz diyoruz ki, inşaat sektöründe 1 milyon dolayında talep fazlası konut var. Maket üzerinden konut satışlarına izin verildiği için konutzedeler, batan-iflas eden inşaat şirketlerinin mağdur ettiği insanlarımızın sayısı her geçen gün artıyor. Kentsel dönüşümle birlikte bu facia daha da büyüyecek. Bir insan hasta ise doktorun görevi ona hastalığını söylemek, uygun tedaviyi uygulamak, gerekirse acı ilacı içirmektir. Hasta olan birine Turp gibisin, hiçbir şeyin yok diyen doktor, ettiği hipokrat yeminine ihanet ediyor demektir. 20

Aynı şey, ülkeyi ve ekonomiyi yönetenler içinde doğrudur ve gerçektir. Ekonomide her şeyin güllük gülistanlık olduğunu söylemek halkı kandırmaktır. Gerçeği itiraf etmek, biz bunu yönetemiyoruz, yanlış yaptık demek de bir erdemdir, dürüst yöneticiliğin, siyasetçiliğin gereğidir. Türkiye ekonomisi maalesef ilk belirttiğim tarzda yönetilmekte, Hiçbir hastalığı yok denilerek sorunlar, sıkıntılar görmezlikten gelinmektedir. KREDİ BORÇLARI DİZGİNLENEMEZ ŞEKİLDE ARTIYOR. BİR HAFTALIK ARTIŞ 6 MİLYAR LİRANIN ÜZERİNDE. TÜKETİCİ KREDİLERİNDE, İHTİYAÇ VE KONUT KREDİLERİNDE, BANKALARA OLAN BORÇLARDA PATLAMA SINIRINA GELİNDİ. BDDK nın açıkladığı son verilere göre 15 Mart 2013 itibariyle, kredilerin toplam tutarı, bir hafta öncesine göre 6 milyar 424 milyon TL artmış ve 835 milyar 858 milyon TL ye yükselmiş. Bu tutar, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,1 lik artışı ifade ediyor. Tüketici kredileri 203 milyar 628 milyon TL ye yükselmiş Sürekli dile getirdiğim ve Sayın Durmuş Yılmaz ın da endişelerini ifade ettiği konut kredileri 15 Mart itibarıyla 90 milyar 890 milyon TL! Geçen yıla göre artış oranı yüzde 21 in üzerinde. Tüketici kredilerinin haricinde, insanlarımızın bankalardan kullandığı ihtiyaç kredilerinin tutarı 72 milyar TL ye yükselmiş. Bankalara olan Tüketici kredisi borcunda adeta patlama yaşanıyor. Tüketici kredisi borçlarının tutarı 275 milyar 505 milyon TL ye yükselmiş durumda. Tablo bu. Yukarıda değindiğim gibi icra dosyalarının sayısı 40 milyon, bankalara olan kredi borçlarının toplamı 835 milyar TL. Bu ne demek? Ekonominin borçla, krediyle döndüğünün, vatandaşların bankalara borçlanarak, yüksek faizin, kredi borcunun, kredi kartı borcunun altında 21

ezilerek, borçlarını ödeyemeyip, icraya, hacze düşerek yaşadığının kanıtı demek. Biz bunu söylüyoruz, Cumhurbaşkanının Baş Ekonomi Danışmanı da bunu teknik ifadeyle dile getiriyor, Ekonomi aşırı ısındı diyor. Bunun bir adım sonrası, ekonominin, yurttaşların, şirketlerin, esnaf ve çiftçinin, sanayicinin iyice kavrulması, yanıp kül olmasıdır. TÜRKİYE TARIMI GERİLEMEYE DEVAM EDİYOR. KURU FASULYEDEN, MERCİMEĞE, NOHUTTAN BAKLAYA KADAR İTHALATÇI KONUMUNA GELDİK. KURU FASULYE, KIRMIZI VE YEŞİL MERCİMEK, NOHUT, BAKLA, BARBUNYA GİBİ ÜRÜNLERDE ÜRETİM TOPLAMDA YÜZDE 41 DÜZEYİNDE GERİLEDİ. Türkiye tarımında, hayvancılığında her alanda büyük bir çöküş yaşandığını sürekli gündeme getiriyoruz. Ancak somut bir çözüm çabası görünmüyor. Et, süt gibi hayvansal ürünler, buğday, arpa, çeltik, ayçiçeği gibi hububat ve bitkisel ürünlerin yanı sıra, en temel gıdalar arasında yer alan baklagillerde de net ithalatçı konumuna geldik. Üretim, ekim alanları yüzde 62 geriledi. Yüzbinlerce ton ithalat ve milyarlarca dolarlık ödemeyle karşı karşıyayız. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) bu konuda feryat ediyor. TZOB Başkanı raporlar hazırlıyor ama hükümetten hiçbir yanıt, çözüm projesi, yeni bir strateji ya da üretime destek politikası yok. TZOB un verilerine göre baklagillere yeterli destek, pazarlama desteği, üretim desteği verilmediği için ekim alanları 20 milyon dekardan, geçtiğimiz 2012 yılı sonu itibariyle 7,7 milyon dekara gerilemiş durumda. ÜRETİCİ ÜRETİMDEN SOĞUDU! Hükümetin Toprak Mahsulleri Ofisi ni (TMO) desteklemeden çekmesi, TMO nun baklagillere yönelik destekleme alımlarını kademe kademe 22

azaltması ve kalıcı bir pazarlama politikasının olmaması üreticiyi, üretimden soğuttu. Kuru fasulye, kırmızı ve yeşil mercimek, nohut, bakla, barbunya gibi ürünlerde üretim toplamda yüzde 41 düzeyinde geriledi. 20 milyon 259 bin 990 dekar olan ekim alanının 2012 yılında 7 milyon 723 bin 446 dekara indiğini söyledi. Nohutta yüzde 40, kırmızı mercimekte yüzde 35, yeşil mercimekte yüzde 87, baklada yüzde yüzde 75,5, kuru fasulyede yüzde 5 üretim düşüşü gerçekleşti. Bir zamanlar mercimeği koyacak depo bulamayan, mercimek tüketim kampanyaları açan, dünyanın en büyük mercimek ihracatçısı olan Türkiye, sadece kırmızı mercimekte değil, yeşil mercimekte, kuru fasulyede, nohutta, baklada ihracattan ithalata döndü. TZOB un derlediği verilere göre geçen yıl 29 bin ton kuru fasulye, 144 bin ton kırmızı mercimek, 24 bin ton yeşil mercimek, 35 bin ton nohut ithal etti, milyarlarca dolar ödedi. Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube sinin araştırmalarına göre; 10 yıllık AKP iktidarı döneminde ekilen, üretim yapılan tarımsal arazi 30 milyon dekar azaldı. Bu bir Belçika kadar tarımsal üretim alanının boşalması, atıl hale gelmesi demek. Buğday ekim alanları da aynı dönemde 12 milyon dekar azaldı. Bu gelişmenin sonucu, meralar yok oldu besiciler saman bulamaz hale geldi. Tarımsal girdilerdeki fiyat artışları sonucu üreticinin tarlasını, bağınıbahçesini, çiftliğini terk etmesi, göç etmesi sonrasında, 30 milyon dönüm tarım arazisi atıl konuma geldi. 23

TÜRKİYE DE 30 MİLYON DÖNÜM ARAZİYİ ÜRETİM DIŞINA ÇIKARTAN HÜKÜMET, AFRİKA DA, SUDAN DA BUNUN ALTIDA BİRİ ALANI, 99 YILLIĞINA KİRALAYIP, TARIMSAL, BİTKİSEL, HAYVANSAL ÜRETİM YAPMAYI HEDEFLİYOR. AFRİKA DA TOPRAK ALIP ÜRÜN YETİŞTİRME PLANI YAPIYOR. Tarım bakanlığı geçen ay Sudan da 5 milyon dönüm tarım arazisinin 99 yıllığına kiralandığını ve TİGEM in (Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü) özel sektörle birlikte burada çiftlikler kurarak sebze-meyve, hububat, bakliyat üreteceğini açıkladı. Buralarda üretilecek ürünler, Türkiye ye ithal edilecek. Ortadoğu ve dünyanın diğer bölgelerine pazarlanacak, ihraç edilecek. Türkiye deki üretici ise bu politikayla üretimden, tarımdan, besicilikten tümüyle soğuyup, çekilecek. Tarımsal araziler işlenmeden, üretmeden her yıl artarak boş kalmaya devam edecek. Tarımdaki dehşet tablosu, üretim düşüşü, ithalat artışı, üreticinin yoksullaşması, çiftçinin toprağından kopup işçileşmesi, kentlere göç etmesi bütün bu yanlış tarım ve hayvancılık politikalarının sonucu. Başbakanın kendisine yakınan üreticiye, çiftçiye neden Ananı da al git dediği bu tabloyla daha iyi anlaşılıyor. Hükümet üreticiye ananı da, çolukçocuğunu da al Afrika ya git diyor! YERLİ SANAYİYE, YERLİ MARKALARA, YERLİ ÜRETİCİYE SAHİP ÇIKMADIKÇA İHRACAT NE KADAR ARTARSA ARTSIN DIŞ TİCARET AÇIĞINI İTHAL GİRDİ VE ARA MAL NEDENİYLE KAPATMA İHTİMALİMİZ ZAYIFTIR. ABD iki yılı aşkın süreden bu yana yerli malı kullanılması için geniş bir kampanya yürütüyor. ABD yönetimi üretici firmaların iç pazardaki paylarının artması için böyle bir kampanya yürütüyor. Pek çok dünya markası ürüne sahip olduğu halde bunu yapıyor. Geçtiğimiz günlerde gazetelerde bir haber yer aldı. TPAO, petrol sondaj çamuru süzen makineleri Çorum da 800 bin dolara ürettirmiş. Oysa ithal ettiği dönemde makine başına 1,2-1,5 milyon dolardan alınıyor. 24

Türkiye, sayıları giderek artan alışveriş merkezleri için sadece geçen yıl 120 milyon dolarlık yürüyen merdiven ithalatı yaptı. İzmir Serbest Bölgesi nde yüzde yüz yerli olarak yürüyen merdiven üreten ve ihraç eden tesisler var. Yerli ürünler tercih edilmiyor. En başta kamu ihalelerinde, belediye ihalelerinde yabancı ürünlere, markalara itibar ediliyor. Fransa hükümeti kamu ihalelerinde öncelikle Fransız ürünlerinin, markalarının tercih edilmesi, gerekirse avantaj sağlanması yönünde karar aldı. AB üyesi olmasına rağmen, başta Almanya olmak üzere diğer AB üyeleri karşı çıkmasına rağmen bu kararı aldı ve uyguluyor. Türkiye sadece geçen sene cep telefonu ithalatına 10 milyar dolardan fazla ödeme yaptı. Bundan 7-8 sene önce RAKS firması 10 ayrı modelde ilk yerli telefonu üretti. Ne devlet, ne tüketici sahip çıkmadığı için ekonomik krizde battı. Bunun gibi pek çok örnek var. Yerli imalatların tercih edilmesinin önündeki engellerin kaldırılması gerek. İhracat ne kadar artıyor gibi görünse de, ithalat geriliyor, dış ticaret açığı azalıyor gibi algılansa da, ihraç ettiğimiz ürünlerin dahi üretiminde yüzde 40-55 arasında ithal ara malı, hammadde kullanılıyor. Bu durumda, ihracat dediğimiz tutarın da zaten yarısına yakını, ihraç edilmek üzere üretilen o ürünü imal edebilmek için gerekli girdiyi ithal etmeye harcanıyor. Gerçekleştirdiğimiz etkinliklerde, ziyaret ettiğimiz OSB lerde ve işletmelerde de bu durumu doğrudan gözlüyoruz. CHP olarak bu konuda, yerli üretimin, yerli girdi, hammadde ve aramalı üretiminin teşviki ve desteklenmesi konusunda kamuoyunu bilgilendirip yönlendirmeli, yerli ürün ve markaların tercih edilmesi konusunda gerekirse kampanyalar yürütmeliyiz düşüncesindeyim. 25

İDDB OLARAK EKİNLİKLERE, SAHA ÇALIŞMALARINA, İL TOPLANTILARINA HIZ VERDİK. İŞ DÜNYASI CHP Yİ GİDEREK DAHA YAKINDAN TANIYOR. SAMİMİYETİMİZE GÜVEN ARTIYOR. SORUNLARA YAKLAŞIMLARIMIZA VE ÇÖZÜM MODELLERİMİZE OLUMLU YAKLAŞIM VE SEMPATİ YÜKSELİYOR. CHP İş Dünyası Diyalog ve Dayanışma Birimi (İDDB) olarak ilk yapılanma çalışmalarına başladığımızda, partimizin işadamlarımız, sanayicilerimizle, işverenlerle, esnafla kısa sürede yakınlaşmasını kaynaşmasını hedeflemiştik. Şimdi sevinerek ve daha da güvenerek söylemeliyim ki, bu hedefin ötesine geçme konusundaki somut tespitlerimiz ve beklentilerimiz hızla yükseliyor. Eylül ayından bu yana başlattığımız İDDB etkinlikleriyle ilgili program ve il toplantıları, işadamlarımızla buluşma çabaları büyük heyecan yaratmış durumda. İDDB üyesi milletvekili arkadaşlarımın desteği ve özverili çalışmalarının yanı sıra parti teşkilatımızda bu konuda belirlediğimiz il temsilcilerinin de gayretleriyle çok farklı bir sürece doğru hızla ilerliyoruz. Bursa ile başlayıp, Malatya ile devam ettiğimiz etkinliğimizin ardından, Kayseri, İstanbul, Ankara OSİAD ve nihayet geçen hafta gerçekleştirdiğimiz Trakya toplantıları, bize ne kadar doğru bir yolda olduğumuzu, stratejimizin ve hedeflerimizin gerçekçiliğini gösterdi. İstanbul da Sayın Genel Başkanımızın da katılımıyla Finans Dünyası ile bir araya geldik. Toplantıya finans kesiminden, işadamlarından, bankacılardan gelen ilginin yüksekliği, CHP nin politikalarının, çözümlerinin merak edildiğinin, heyecan yarattığının, insanların seçenek ve çıkış arayışlarının, bana göre en somut göstergesiydi. 18 Mart ta Ankara da, Ostim Sanayici ve İşadamları Derneği (OSİAD) üyeleriyle bir araya geldik. Ardından OSİAD Yönetim Kurulu Başkanı ve üyeleri Genel Merkezimize mukabil ziyarette bulundular ve Sayın Genel Başkanımızla birlikte sorunlarını dinledik. 26

TRAKYA DA İKİ GÜN BOYUNCA GERÇEKLEŞTİRİLEN YOĞUN PROGRAM, CHP-İDDB NİN GİDEREK KURUMSALLAŞMAYA YÖNELDİĞİNİ, İŞDÜNYASINDA ETKİNLİĞİN ARTTIĞINI GÖSTERDİ. ADANA VE ANKARA ETKİNLİKLERİ SÜRECİ DAHA DA HIZLANDIRACAK. 21-22 Mart ta gerçekleştirdiğimiz Trakya ziyaretlerinde, Tekirdağ, Kırklareli, Edirne illerimizdeki odalarımızın yöneticileri ve üyeleriyle, Lüleburgaz, Çorlu da OSB lerde, Avrupa Serbest Bölgesi nde, illerde ve ilçelerdeki işadamı ve sanayici dernekleriyle bir araya geldik. Toplantılarda ve ziyaretlerde, girişimcilerimizle, işadamlarımızla buluştuk. Sorunlarını dinledik, yaklaşımlarımızı ve saptadığımız ekonomik sorunlarla çözüm önerilerimizi aktardık. Ülkemizin ve ekonomimizin iyi yönetilmediğini, yanlışların gizlendiğini, faturanın, işadamına, ihracatçıya, sanayiciye, esnafa, yurttaşlara, çalışanlara çıktığını somut örnekleriyle anlattık. İki gün boyunca Trakya Bölgesinin pek çok yerinde, yoğun toplantılar, görüşmeler yaptık. İDDB den sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak şahsım ve Genel Başkan Yardımcısı arkadaşım Sayın Faik Öztrak, İDDB üyesi, bölge milletvekilleri arkadaşlarımız, Sayın Kemal Değirmendereli, Engin Özkoç ve parti teşkilatımız, özverili bir çalışma yürüttük. Yarın Adana etkinliğimizi gerçekleştireceğiz. Milletvekili arkadaşlarımız ve teşkilatımız Adana ve çevre illerden yoğun bir ilgi olduğunu, işadamlarının CHP nin bu etkinliklerine büyük heyecanla yaklaştıklarını iletiyorlar. Bastırdığımız davetiyeler yetmedi, ilave olarak süratle 300 davetiye daha bastırarak, teşkilatımıza, organizasyonu üstlenen milletvekili arkadaşlarımıza ulaştırdık. 5 Nisan da Ankara etkinliğimiz olacak. Hazırlıklarımız tüm hızıyla sürüyor. Rixos Otel de büyük bir etkinlik organizasyonu gerçekleştireceğiz. Öncelikle İDDB etkinliklerinin bugüne kadar hemen tamamına katılarak bizlere destek veren, tüm yoğunluğuna rağmen İDDB çalışmalarıyla çok 27

yakından ilgilenen ve bizleri teşvik eden Sayın Genel Başkanımıza çok teşekkür ediyorum. İDDB etkinliklerinde yer alan diğer Sayın Genel Başkan Yardımcısı arkadaşlarım, İDDB üyesi milletvekili arkadaşlarımın illerinde üstlendikleri sorumlulukları eksiksiz, fazlasıyla ve özveriyle yerine getirmeleri de amacımıza ulaşmamızda en büyük etkenlerden ve moral kaynaklarımızdan. İDDB ETKİNLİKLERİ TAKVİMİ 28 Mart 2013 4. İDDB Adana Etkinliği 05 Nisan 2013 5. İDDB Ankara Etkinliği 25 Nisan 2013 6. İDDB Trakya Etkinliği 28