ADALET AĞAOĞLU NUN ESKİDEN, BİR SABAH VASİLİY ŞUKŞİN İN KIRILMA ADLI ESERLERİNE TOPLUMSAL VE PSİKOLOJİK YAKLAŞIM



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Lesson 23: How. Ders 23: Nasıl

EVLİLİK ÖNCESİ EĞİTİM

Kızlarla tanışmak isteyen bir erkeğin bilmesi gereken çok önemli bir kural var:

BURCU ŞENTÜRK Bu Çamuru Beraber Çiğnedik

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

First Stage of an Automated Content-Based Citation Analysis Study: Detection of Citation Sentences

AİLE İRŞAT VE REHBERLİK BÜROLARINDA YAPILAN DİNİ DANIŞMANLIK - ÇORUM ÖRNEĞİ -

Bağlaç 88 adet P. Phrase 6 adet Toplam 94 adet

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

Benimle Evlenir misin?

Woyzeck: Öğleyin güneş tepeye çıkıp da dünya ateşe düşmüş gibi yanmaya başlayınca, işte o zaman korkunç bir ses bir şeyler diyor bana.

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan

İletişim, hem güçlerimizin farkında olmak, hem de zayıflıklarımızın üstesinden gelmek demektir.

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

Başarıda İç Disiplin. Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür. Ama kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

HİKÂYE ETME BİLİMİ 1 :

ÇOCUK VE YETİŞKİN HAKLARI

KPSS'de çok konuşulan 'vitamin' sorusu ve çözümü

ISBN :

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU, İLKOKULU VE ORTAOKULU EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 35.VELİ BÜLTENİ

Makbul Re y Tefsirinin Yöneldiği Farklı Alanlar. The Different Fields Twords That The Commentary By Judgement Has Gone

Türk Dili ve Edebiyatı Kaynak Sitesi

II) Hikâye Dışı düzlemi

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

MÜZİĞİN RESİM SANATINDA TARİHSEL SÜRECİ 20.yy SANATINA ETKİSİ VE YANSIMASI. Emin GÜLÖREN YÜKSEK LİSANS TEZİ. Resim Anasanat Dalı

Örnek Tarot Okuması

TURKISH DIAGNOSTIC TEST TURKISH DEPARTMENT

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an

Leyla Coşan (2009): Frauenliteratur der 70er Jahre in Deutschland und in der Türkei, Frankfurt a.m., Peter Lang Verlag, 185 sayfa

Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu/Ortaokulu AİLE İÇİ İLETİŞİM

Herkese Bangkok tan merhabalar,

4 Saatlik MACD Stratejisi

DOĞRU DİYE BİLDİKLERİMİZİ SORGULADIK MI?

Ailelerle bağlantılar kurmak. İlk Yıllar Öğrenim Çerçevesi ni toplumunuzda yaşama geçirmek

MATBAACILIK OYUNCAĞI

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz:

DİKKAT VE DİKKAT TOPLAMA ADEM TOLUNAY ANADOLU LİSESİ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA SERVİSİ

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

Kahraman Kit ve Akıllı Can. Technical Assistance for Promoting Registered Employment. Kayıtlı İstihdamın Teşviki için Teknik Destek Projesi

TÜM BİLGİLER KESİNLİKLE GİZLİ TUTULACAKTIR. Anketi Nasıl Dolduracaksınız? LÜTFEN AŞAĞIDAKİ HİÇBİR İFADEYİ BOŞ BIRAKMAYINIZ. İsim:... Cinsiyet:...

İŞLETMELERDE KURUMSAL İMAJ VE OLUŞUMUNDAKİ ANA ETKENLER

BAĞLAÇ. Eş görevli sözcük ve sözcük gruplarını, anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlayan sözcüklere "bağlaç" denir.

Her milletin dili kimliğidir eğer dilinizi yozlaştırırsanız kimliğiniz erozyona uğrar.

VERİMLİ DERS ÇALIŞMA İÇİN ÖNERİLEN ÇEŞİTLİ ÇALIŞMA METODLARI

DEĞERLER EĞİTİMİ SINIF İÇİ ETKİNLİK PLANI MAYIS-HAZİRAN AYI İŞLENEN DEĞER: AİLEMİZİ ARKADAŞLARIMIZI VE HAYVANLARI SEVMEK ARKADAŞ SEVGİSİ DOSTLUK

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

Farkındalık sadece içerden açılan bir kapıdır

2- Takside. Türk kadınla Alman kadın aynı yerden taksiye bindiler aynı mesafeyi gidip aynı yerde indiler.

PSK 271 Öfke Yönetimi ( Güz Dönemi) Yrd. Doç. Dr. Nilay PEKEL ULUDAĞLI. Öfke Yönetimi: Duyguları İfade Edebilmek ve Duygularla Başa Çıkmak

ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

ΕΘΝΙΚΟ ΚΑΙ ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΣΧΟΛΗ ΟΙΚΟΝΟΜΙΚΩΝ

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

25. İngilizce Geniş Zaman Konu Anlatımı (Simple Present) (

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ İŞLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI

sıklıkla kullanırız. Ancak bunların farkına varırsak değiştirebiliriz.

Şimdi yukarıdaki karikatürden yola çıkarak küçük bir öykü yazın. Hayal gücünüzün derinliklerine inmeye hazır mısınız? Yalnız bazı kurallarımız var!

FOCUS ON LANGUAGE and MULTI MEDIA LANGUAGE ASSISTANT

EĞİTİM SEVGİYLE BAŞLAR...

Ceviz ile ilgili siz değerli ziyaretçilerimizle,anısının küçük fakat izlerinin çok büyük olduğu ceviz başlangıç öykümü paylaşmak istiyorum!

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS MESLEKİ İNGİLİZCE II İLH

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

Ailede Etkili İletişim = Sağlıklı bir Ruh Sağlığı

14. ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ KONGRESİ

Konumuz sol içi cinayetler, özel olarak da Acilciler bünyesindeki cinayetler

YENİ TÜRK EDEBİYATI ANA BİLİM DALI YÜKSEK LİSANS DERS İÇERİKLERİ MASTER DEGREE COURSES CONTENTS OF THE MAIN BRANCH OF MODERN TURKISH LITERATURE

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın!

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

MOTİVASYON. Nilüfer ALÇALAR. 24. Ulusal Böbrek Hastalıkları Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireliği Kongresi Ekim 2014, Antalya

OKULA BAŞLARKEN OKULA BAŞLAMA SÜRECİ

Okul Çağı Çocuğunda Sevgi Yetersizliği Çalma Davranışına mı Neden Oluyor? Pazartesi, 02 Eylül :14

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜZERİNE YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

Kahraman Kit Misafirlikte

UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK

ANNE BABA ÇOCUK İLETİŞİMİ

Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir.

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Hayata dair küçük notlar

I.YIL HAFTALIK DERS AKTS

Kızlarla Konuşma Sırları KENDİNİ DEĞİŞTİRMEYE HAZIR MISIN?

Cesaretin Var Mı Adalete? Çocuklar günümüz haberleriyle, gündemle ne kadar iç içe?

TEOG YAZ TATİLİNDE KAZANILIR

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Senin bir yaşlı piri fani mi yoksa pırıl pırıl istikbal vadeden bir delikanlı yada erkek mi kadın mı olduğunu bilmiyorum.

Verimli Çalışma Teknikleri

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

The European Social Survey

Transkript:

829 ADALET AĞAOĞLU NUN ESKİDEN, BİR SABAH VE VASİLİY ŞUKŞİN İN KIRILMA ADLI ESERLERİNE TOPLUMSAL VE PSİKOLOJİK YAKLAŞIM HACIZADE, Leyla TÜRKİYE/ТУРЦИЯ ÖZET İnsanların, toplum hayatında kurduğu ikili ilişkiler ve oluşturduğu diyaloglar, diğer bilim dallarıyla birlikte edebiyatın da ilgi odağı olmuştur. Bu konuyla ilgili çeşitli sosyolojik ve psikolojik eserler verilmiştir. Çünkü kimi yazarlar duruma toplumsal bakış açısıyla bakarken, kimileri kahramanlarının psikolojilerini toplumsal ilişkiler çerçevesinde ele almıştır. Fakat bazı durumlarda bakış açısı okura veya eleştirmene göre değişmektedir. Şöyle ki, aynı eseri eleştirmenlerden birisi sosyal açıdan değerlendirirken, diğeri o eseri psikolojik olarak ele alabilmektedir. Değişmeyen bir şey varsa, o da edebî eserdeki toplumsal yansımaların, o döneme ait olduğudur. Yani, XX. yüzyılda yazılmış olan bir eser yazılmış olduğu dönemi ve toplum yapısını yansıtır. Bildirimizin konusunu oluşturan Eskiden, Bir Sabah ve Kırılma eserleri XX. yy. toplumunu gözler önüne sermektedir. Eserlerden ilki, yani Eskiden, Bir Sabah adlı hikaye Adalet Ağaoğlu tarafından kaleme alınmış olup Türk edebiyatına aittir. Diğer bir hikaye olan Kırılma ise XX. yy. Rus yazarlarından Vasiliy Şukşin e aittir. Her iki yazar da eserlerinde, o dönemdeki toplumsal ilişkilerde açıkça görülen yozlaşmayı dile getirirken kahramanlarının bu duruma karşı tepkilerini ve psikolojik durumlarını da ustaca işlemiştir. Fakat toplumsal ilişkilerdeki yozlaşmayla ilgili Ağaoğlu kendi eleştirisini kahramanının düşünce süzgecinden geçirerek, Şukşin ise kahramanının davranışıyla ortaya koymuştur. Söz konusu eserlerde görülmekte olan toplumdaki ikili ilişkilerde yozlaşmaya bildirimizde yer verecek olsak da, ağırlık vermeyi düşündüğümüz konu durumun psikolojik yönüdür. Yani, haksızlığa uğramış olan kahramanlarımızın bu durum karşısında ne düşündükleri ve nasıl tepki verdikleri her iki yazar tarafından da ilginç bir şekilde işlenmiştir. Bu noktada,

830 neden bu iki eseri seçtiğimiz ortaya çıkmaktadır. Çünkü her iki kahraman da aynı ruh hâli içerisinde verilmiştir. İkisi de kırılgan insanlardır. Psikolojik ve toplumsal yaklaşımla, aynı dönemde fakat farklı kültürlerde kaleme alınmış iki eser doğrultusunda varılan sonuçların, ortaya ilginç bir inceleme çıkaracağı kanısındayız. Anahtar Kelimeler: İnsan, toplum, psikoloji, sosyoloji, yozlaşma, kırılma. ABSTRACT Social and Psychological Approach to Adalet Ağaoğlu s Once, a Morning and Vasiliy Shukshin s the Resentment The binary relations that people make and the communication (dialogues) they develop in public life have been a focus for literature as well as the other sciences. Various sociological and psychological works are written on this subject. While some writers examine the situation from the social point of view, some others discuss the psychology of the protagonist with respect to the public relations. However in some cases the point of view changes according to the reader or the critic. That is the same work can be treated in sociological or psychological approach by different critics. The thing that does not vary is the fact that the social reflections in a literary work belong to that particular period of time. To put it in another words, the literary work produced in the 20 th century reflets the period and the structure of the society it is written in. Once a Morning and The Resentment, which are the subject matter of our study, illustrate the 20 th century society. The story, Once A Morning written by Adalet Ağaoğlu belongs to the Turkish literature. The other story The Resentment is the work of Vasiliy Shukshin, the 20 th century Russian writer. Both writers in their works not only express the degeneracy evident in social relations, but also reflect artfully the reactions of their protagonists against the circumstances, and their psychological condition. Although Ağaoğlu exhibited the criticism concerning degeneracy through the reasoning of the protagonist, Shukshin achieved it with the behaviours of the protagonist. Degeneracy of the binary relations in society that is manifested in the stories mentioned above is going to be dealt with. Nevertheless the real matter of the discussion in the study is the psychological aspect of the problem. In the stories the writers explore in depth the intensive mental effort and the reactions of the protagonists enduring injustice. Here the

831 reason for the choice of these two stories appears. Both of the protagonists are depicted as someones experiencing the same mental condition. Both of them are fragile. In our opinion, a very interesting research is going to emerge as a result of the psychological and sociological examination of the two stories written in the same perod but relating to different cultures. Key Words: Human, society, psychology, sociology, degeneration, resentment. ----- Edebiyatın kendi sınırlarını aştığı günümüzde edebî araştırmalar artık farklı bilim dalları da işin içine katılarak yapılmaktadır. Şöyle ki, bir edebî eser artık sadece edebiyat bilimi çerçevesinde incelenmemektedir. Söz konusu eserin geçtiği tarih, coğrafya da hesaba katılmakta ve eserin kahramanlarının ait olduğu toplum, kültür de araştırılmaktadır. Kahramanların içinde bulunduğu psikoloji ise zaten araştırmacıların dikkat ettiği ilk hususlardan birisi olmuştur. Tarih, coğrafya, toplum, psikoloji gibi özelliklerin de incelenmesi için araştırmacının, bu bilim dallarına başvurması gerekmektedir. Böyle bir bakış açısı, edebiyatı dar çerçevelerden ve kısır döngülerden kurtarmaktadır. Bildirimizin konusu, farklı iki toplumun yazarlarına ait eserlerini toplumsal ve psikolojik olarak ele almaktır. Konu gereği, yukarıda da belirtildiği üzere edebiyat bilimi sınırları dışına çıkmak ve sosyal psikoloji alanına girmek gerekmektedir. Kişiler arası ilişkileri ve etkileşimi odak noktası olarak alan ve sosyal etkileşimin psikolojik etkenlerini inceleyen (CÜCELOĞLU, 1998: 514) sosyal psikolojinin, bu konuda bize oldukça yol göstereceği düşüncesindeyiz. Böylece, karşılaştırmalı edebiyat bilimi ışığında düşünülen bildiri konusu, sosyal psikoloji alanının da işin içine girmesiyle bakış açısını daha da genişletmektedir. Şukşin in Kırılma eserinin kahramanı Saşka Yermolayev ve Ağaoğlu nun Eskiden, Bir sabah eserinin kahramanının, toplum içerisinde karşılaştıkları bir olay ve her ikisinin de bu olaya tepkileri, ortak konuyu oluşturmaktadır. Her iki yazar da, olayların öncesini, sonrasını ve kahramanlarının duygu, düşünce ve davranışlarını oldukça ilginç bir şekilde anlatmaktadır. 1929 da dünyaya gelen Adalet Ağaoğlu, Türk edebiyatına çok önemli eserler kazandırmıştır. Yazar, eserlerinde kendine özgü bir anlatım tarzı

832 oluşturmuştur. Eskiden, Bir sabah adlı öyküsünde de yazarın bu kendine has tarzını görebilmek mümkündür. Eserde, devrimci düşünceler için çalışan bir gencin, kitapçıya girerken, orada beklemekte olan bir bayana çarpması ve sonra kaba davranışı, yazar tarafından oldukça ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır. Yazar burada, sadece bu olayı anlatmakla yetinmemiştir. Bu kaba olaya maruz kalan kadının neler düşündüğü de, bilinç akışı ve iç monolog yöntemiyle okura aktarılmıştır. Aynı yöntem, yani olay akışı ve kahramanın bilinç akışının paralel bir şekilde anlatılması, Şukşin in Kırılma adlı öyküsünde de görülmektedir. XX. yy. Rus edebiyatının en önemli yazarları arasında sayılan Şukşin, bu öyküsünde Saşka Yermolayev in, bir mağazada yanlışlıkla başka biri sanılmasını ve bunu kabullenememesini anlatmıştır. Her iki öykü arasındaki anlatım tarzı birbirine benzese de, Eskiden, Bir Sabah ben-anlatım şekliyle yazılmış, fakat Kırılma adlı öykü o-anlatımla yazılmıştır. Dolayısıyla, kahramanların duygu ve düşüncelerini aktarırken yazarlar iç diyalog, iç çözümleme, iç monolog ve bilinç akımı gibi farklı teknikleri denemişlerdir. Ağaoğlu, Eskiden, Bir Sabah adlı öyküsünü daha çok iç diyalog tekniği ile yazmıştır. Tekin, iç diyaloğu şu şekilde tanımlamıştır: İç Diyalog, bir anlamda iç monoloğa benzer. Roman kahramanının, doğal olarak içinde bulunduğu psikolojik duruma göre, kendi kendisiyle-sanki karşısında birisi varmış gibi-konuşması, tartışmasıdır (TEKİN, 2003: 259). Tekin in bu tanımı doğrultusunda, ben-anlatımla yazılmış bir öykü olan Eskiden, Bir Sabah ın, genel olarak iç diyalog tekniğiyle yazıldığını söylemek yanlış olmaz. Çünkü, kahraman (yani anlatıcı) düşüncesini aktarırken, sanki karşısında biri varmış gibi konuşmaktadır. Örneğin, eserde genç adam, kitapçıya girerken, orada beklemekte olan bir bayana (eserin kahramanı ve anlatıcı) çarpar ve özür dilemek bir yana, bayanın ayakları dibine tükürür. Delikanlının bu kaba davranışı, bayanın zihninden şu düşünceleri geçirmiştir: Bir çeşit tanıştırılmaydı bu. Artık, hiç değil şimdi bir özür diler sandım. Yani anlıyordum; yükü ağırdı. Sorumlulukları ağırdı. Pek de yorguna benziyordu ama, yine de insan birine tosladı mı, hem de olduğu yere kapaklatacak biçimde tosladı mı, kendisine toslanan nasıl çabucak, öyle kendiliğinden Biraz dikkatli olsanıza falan derse, toslayan da en azından ağız alışkanlığıyla Ah, pardon falan der. Artık sınıfına göre Ah, pardon der. Vaay çarptık der. Hay bana der. Affedersin, kar-

833 deş der; ne bileyim, bir şey der işte. Bizimki, Ah, pardon falan demediği gibi, kendisini uyardığım halde de aldırış etmedi. Nerdeee Üstelik, tükürüğünü cırk edip ayağımın dibine attı (AĞAOĞLU, 2002: 211). Ağaoğlu nun, eserde iç diyalogla kahramanının duygu ve düşüncelerini anlatmasını gerektirdiği durumları, Şukşin kendi eserinde iç çözümleme yöntemiyle anlatmıştır. İç Çözümleme (interior analysis) yöntemi, en kısa tanımla, anlatıcının araya girerek kahramanın duygu ve düşüncelerini okuyucuya aktarması demektir (TEKİN, 2003: 260). Saşka titremeğe başladı. Belki de, son zamanlarda hayatını iyi ve huzur içinde yaşamak konusunda düzene soktuğu ve hatta en son ne zaman içki içtiğini hatırlamadığı için, o sabahki kırgınlığı bu kadar keskin bir şekilde hissetmişti Bir diğer sebep ise, kızının küçük sevgili elini tutmasıydı Onu kızının önünde bu şekilde! Fakat o, ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Burada omuz silkip dönüp gitmek en iyisiydi (Saşku zatryaslo. Mojet, ottogo on tak ostro poçuvstvoval v to utro obidu, çto posledneye vremya naladilsya jit horoşo, mirno, zabıl daje kogda i vıpival İ ottogo yeşço, çto derjal v ruke malen kuyu rodnuyu ruku doçeri Eto pri doçeri yego tak! No on ne znal, çto delat. Tut bı pojat pleçami, povernut sya i uyti k çortu - ŞUKŞİN, 1979: 210). Kullandıkları yontemler farklı olsa da, yukarıda da belirtildiği üzere, her iki yazarın da, bu eserlere seçtikleri konu aynıdır: Kırılma. Bu duygu, diğer şahsın davranışına tepki niteliğinde ortaya çıkar diyor Anna Zaliznyak ve şöyle devam ediyor: Kırgınlık, diğer bir insanın yetersiz ilgi (hâl hatır sormadığı), saygı (karşı tarafın fikirlerine aldırmadığı ya da değerinin düşük olduğunu ifade ettiği), güven (karşı tarafa önemli birşeyi anlatmadığı ya da ona zor bir görev vermediği, sözüne güvenmediği) vs. göstermediği ve bu, gerekli olan dikkat, saygı, vs. ölçüsünden daha az olduğu durumlarda ortaya çıkar (ZALİZNYAK, 2006: 275). Eskiden, Bir Sabah adlı eserde kahramanın kırılması, Zaliznyak ın belirttiği şekilde ortaya çıkmıştır. Yani kahraman, kitapçıya gelen gencin kaba davranışına bir tepki olarak ona kırılmıştır: Delikanlı, kucağında kitap yüküyle içeri girince, küt diye tosladı sırtıma. Tezgâhın üstüne yüzükoyun kapaklanıverdim. O,sırtıma toslayınca, kapaklandığım yerden bakıp: Biraz dikkatli olsanıza! demiştim. Delikanlı, soluya soluya döndü. Ağzında birikmiş bir tükürüğü cırk edip attı yere, ayaklarımın dibine (AĞAOĞLU, 2002: 210-211). Kırılma adlı öyküde de durum aynıdır. Mağazaya giden Saşa Yermolayev, oradaki satıcı kadın tarafından karıştırılır. Kadın, onu önceki akşam

834 gelip kavga çıkartan sarhoş adam sanır ve Saşa ya o şekilde muamele eder. Ne olduğunu anlayamayan Saşa ise bu kaba davranış karşısında tepki olarak kırılır ve satıcı kadınla kırgın bir şekilde konuşur. Bu yanlış anlamayla başlayan ve bunun üzerine devam eden sohbet, Şukşin tarafından şu şekilde okura aktarılmıştır: Neye bakıyorsun? Bakıyor! Hiçbir şey olmamıştı, değil mi? Küçük İsa gibi (masumca) bakıyor Saşka nedense özellikle bu Küçük İsa sözüne kırıldı. Kırgınlıktan çenesinin nasıl kenetlendiğini hissederek, Bakın, dedi, Siz galiba kendiniz sızmışsınız? ( Çego glyadiş?glyadit! Niçego ne bılo, da? Glyadit, kak İsusik Poçemu-to Saşka osobenno oskorbilsya za etogo İsusika. Sluşayte, skazal Saşka, çuvstvuya, kak u nego svodit çelyust ot obidı.- Vı, naverno, sami s pohmel ya? - ŞUKŞİN, 1979: 210). Yukarıdaki örneklerin her ikisinde de görüldüğü üzere, aslında hem Saşa, hem de öbür öykünün kahramanı-anlatıcı kişi-kırılmakta haklılar. Çünkü, her ikisi de, kendilerine yapılmış olan haksız bir davranışla karşı karşıya kalmışlardır. Eskiden, Bir Sabah ın kahramanı, hiç beklemediği bir anda birisi ona çarpmış ve özür dilemediği gibi, bir de bu kişi onun ayakları dibine tükürmüştür. Bu kaba davranışı, anlatıcı-kahraman hiç hak etmemiştir. Benzer olay Saşa nın da başına gelmiş, Saşa da bu sonucu hiç hak etmemiştir. Aslında her iki kahramana da düpedüz saygısızlık yapılmıştır. Bu, sadece kırılan tarafın vardığı bir hüküm değildir. Kırıcı taraf, saygısızca davranışını açık bir şekilde ortaya koymuştur. Cüceloğlu nun da belirttiği gibi, insan, yeni birileriyle tanıştığı zaman farkında olarak veya olmayarak o kişilerle ilgili izlenimler oluşturmaya çalışır. Yani, o kişiyi tanıma çabasına girer, davranışının ya da sözlerinin asıl nedenlerini anlamak ister (CÜCELOĞLU, 1998: 515). Eskiden, Bir Sabah ve Kırılma adlı eserlerde de kahramanlar, ömürlerinde ilk defa karşılaştıkları ve kendilerine bu denli kaba ve saygısızca davranan kişilerin davranışlarındaki asıl nedeni anlamaya çalışırlar. Ağaoğlu nun kahramanı, şu sözlerle anlama çabasını dile getirmektedir: Hadi bakalım, şimdi karar verin böyle bir durumda ne yapılacağına. İnsanları anlamaya çalışmakla ilgili bütün düşüncelerinizi toplayın, buna sınıf bilginizi ve bilincinizi falan da ekleyin; delikanlının, emekçinin yanında bir dergiyi çıkardığını hesaba katmayı, hele bunu hiç unutmadan

835 deyin ki: Bu delikanlı aile parasını pek güzel, diskoteklerde falan yiyebilirdi. Hadi, hadi, dürüst olunacaksa dürüst olalım. Bütün bilgiçlerimize, bütün bilginlerimize ve bütün öncülerimize sesleniyorum şimdi: Böyle bir olay tıpatıp, anlattığım biçimde başınıza gelseydi, ne yapardınız? Hadi toslaması kaza. Tükürmesi ne peki? (AĞAOĞLU, 2002: 211, 212, 215). Saşa da, kendisine yapılan haksızlığı anlayamaz ve insanların bu kabalıklarının, haksızlıklarının, saygısızlıklarının sebebini düşünür kendi kendine: O, kaban giymiş adamı beklemeye karar verdi. Konuşmak için. Nasıl olabilir? Küstahlığa daha ne zamana kadar yardım edeceğimizi sormak için. Ve niçin yalakalık yaptığını sormak için. Bu nasıl bir tavırdı? (On reşil dojdat sya etogo, v plaşçe. Pogovorit. Kak je tak? Sprosit : do kakih por mı sami budem pomogat hamstvu? İ s kakoy stati vıskoçil on takim podhalimom? Çto za manera? - ŞUKŞİN, 1979: 212). Ayrıca Saşa, bu kaban giymiş adamın davranışını anlamak isterken, onun hayatını ve yaşam tarzını da tahmin etmeye çalışır. O adamın davranışının sebebini, yaşam tarzında arar: Ne de olsa adam uzun yaşamıştı Ve ondan geriye ne kaldı: korkak bir yalaka, polis çağırmak için hemen telefon etmeye koşmak. Peki o nasıl yaşadı? Hayatında neler yaptı? Belki de o, yaltaklanmanın hiçbir zaman, hiçbir yerde, hiçbir şekilde iyi bir şey olmadığını, kötü olduğunu tahmin etmiyordur Bunu bilmeyecek bir hayat nasıl sürülür ki? Gerçekten,o nasıl yaşadı? Neler yaptı? (Ved -mujik, dolgo jil İ çto ostalos ot mujika: truslivıy podhalim, srazu bejat k telefonu-militsiyu zvat. Kak je on jil? Çto delal v jizni? Mojet, on daje i ne dogadıvayetsya, çto ugodniçat -nikogda, nigde, nikak-nehoroşo, skverno No kak je uj tak nado projit, çtobı ne znat etogo? A pravda, kak on jil? Çto delal?- ŞUKŞİN, 1979: 213). İnsanların bu şekilde davranmaları gerçekten gerekli miydi? Aslında, her iki öyküde de olayları gözden geçirdiğimizde, ilk aklımıza gelen şey, kahramanların, bu kadar basit olayları böyle büyütmeleridir. Fakat, biraz daha derinden bakacak olursak, bunlar, o kadar da basit olaylar değil. Günümüzde kabalık, ne yazık ki, artık sıradan ve basit bir olay gibi algılanmaya başlamıştır. Ama Şukşin ve Ağaoğlu, eserlerinden de görebildiğimiz üzere, aynı şeyi düşünmemektedirler. Onlar, durumu daha içler acısı bulmaktadırlar. Gerçekten de, insanlar her geçen gün daha bencil ve daha saldırgan olmaktadırlar. Toplum, hızla yozlaşmaya doğru gidiyor. Yoksa günlük yaşam mücadeleleri kahramanlarda sert bir tepki uyandırıp, onla-

836 rı, insanoğlunun küstahlığı, kayıtsızlığı ve her türlü insanî özellikleriyle ilgili uzlaşmaz düşüncelere sevk ediyor mu gerçekten? (250 Zolotıh Soçineniy, 1997: 464). Tıpkı, Saşka Yermolayev in sorduğu şu soru geliyor akıllara: İnsanlara böyle neler oluyor?(çto takoye tvoritsya s lyud mi? - ŞUKŞİN, 1979: 213). Ağaoğlu da, öyküsünde toplumun yozlaşmasını haklı gösterecek hiçbir bahane olmadığının altını defalarca çizmektedir. Eserin kahramanı, aynı görüşü paylaştığı kişi tarafından kaba bir davranışa uğradıktan sonra bu konuyu iyice düşünür, çarpan genci haklı gösterecek sebepler oluşturmaya çalışır kendi kendine, fakat mantığı hiçbir sebebi kabul etmez. Hatta, kendisine çarpılan bayanın vardığı düşünce şu yönde olur: her şeyden önce bu genç madem devrimci düşünceler uğruna çalışıyor, o zaman bu şekilde kaba bir cevap vermemeliydi. Tam tersi, kahramana göre, gencin ideolojik düşünceleri, böyle bir kabalığa müsamaha göstermez. Gerçek bir devrimci hümanist olmalıdır. Yazarın, okurlarına olayı eğer kendini haklı ve güçlü göstererek anlatsaydı, öykünün ne şekilde olacağını yazdığı kısımlarda, genci hiçbir şekilde haklı bulmadığıyla ilgili düşünceleri daha da net görülebilmektedir: Önce kapaklattınız beni, sonra da tükürdünüz. Devrimciyseniz, devrimciliğinizi bilin. Unutmayın ki, gerçek bir devrimci, başkalarında eleştirdiklerini devralmaz, dedim (AĞAOĞLU, 2002: 214). Bu haksız olaylara maruz kalan Saşka ve diğer kahraman, eserin başında oldukça sakin olmalarına rağmen, haksız kabalıklardan sonra saldırgan bir ruh haline geçmişlerdir. Bu da, bize, aslında basitmiş gibi görünen bu tür toplumsal olayların hiç de basit olmadığını ve kavgalarla sonuçlanabileceğini göstermektedir. Aşağılanma ve kabalık, karşı tarafta kırgınlık duygusu uyandırmaktadır. Bu duygudan kurtulmak için Zaliznyak, üç yöntem önermektedir: intikam almak, affetmek ve unutmak (ZALİZNYAK, 2006: 279). Eskiden, Bir Sabah adlı eserde kahraman, aklından delikanlıya sakin bir şekilde mantıklı cümleler söylemeyi geçirse de, artık öfkesine hâkim olamaz, İntikam almak için genç adamın kazağından tutup çekiştirmeye başlar: Nasıl oldu bilmiyorum. Öyle diyeceğim yerde, böyle diyerek, kendimi delikanlının üstüne atlamış buldum. Avuçlarımda, çektikçe uzayıp sünen

837 bir balıkçı kazağı. Çünkü,ben tutunca, delikanlı: Bırakın canım! diye, silkelenip gitmek istedi. Ben, kazağın göğüs kısmını bırakmayınca da yardımcı: Bırakın diye yankıladı. Dışarıdan birileri daha geldi. Yeni kitap alıcıları da olabilir, itişmeyi görüp koşan meraklılar da. Hep bir olup esnek kazağı elimden kurtardılar (AĞAOĞLU, 2002: 217-218). Öfke dolu intikam düşüncelerini Kırılma adlı eserde de görebilmekteyiz. Kendisine sarhoş muamelesi yapan birisiyle sakin bir şekilde konuşmayı planlayan Saşka, o adamın evine gider, fakat orada kendisi dövüp sokağa atarlar. Bunun üzerine o da, büyük bir öfkeye kapılarak aklından kötü düşünceler geçirir: Ve aynı hızla aklı gayet net bir şekilde çalışmaya başladı. Girişte güzel bir çekici bulunuyordu. Tekrar zili çalmak gerekiyordu; eğer kapıyı yaşlı adam açarsa onu itip içeri girebilmek gerekiyordu (İ tak je skoro, yasno zarabotala golova. V prihojey u nego lejit horoşiy molotok. Nado opyat pozvonit -yesli otkroyet pojiloy, uspet ottolknut yego i proyti ŞUKŞİN, 1979: 215). Birbirine oldukça benzeyen bu iki olay, ve kahramanların bu olaylar karşısındaki duygu ve düşünceleri, farklı toplumlarda olmaları açısından oldukça ilginç bir özellik taşımaktadır. Toplum içerisinde insanlar sürekli karşılıklı iletişim içerisinde olduklarından, insanın toplumsal psikolojisi ve her toplumun farklı psikolojisi, farklı etkiler ve tepkiler ortaya çıkabilmektedir. Bunlardan birisi olan kırgınlık kavramının içerisinde şunlar yer almaktadır: diğer bir insanın bir şeyler yapması; bununla karşı tarafa zararlı bir şeyler yapması; bu yüzden o insana karşı davranışta kötü hisler olabilmektedir (ZA- LİZNYAK, 2006: 279). Bu ve bunun gibi daha birçok insan ve toplum etkileşimi olabilmektedir. Sosyal psikoloji, edebiyata, insanın toplum içerisindeki bu etkileşimini açığa kavuşturmak için oldukça yardımcı bir bilim dalı olabilmektedir. Pospelov un da belirttiği gibi, edebiyat sanatındaki bilginin asal nesnesi insandır: Ancak edebiyat sanatında bilginin asal nesnesi, toplumsal bir varlık niteliğindeki insan yaşamının karakteristik özellikleridir (POSPE- LOV, 1995: 106). Burada konuyu, Sosyal psikolojinin yardımıyla, karşılaştırmalı edebiyat biliminin geniş bakış açısı sunabilme olanağından faydalanarak ve

838 onun gerektirdiği kural ve yöntem çerçevesinde konuyu incelemeğe çalıştık. Gürsel Aytaç ın Karşılaştırmalı Edebiyat Bilimi adlı kitabında şöyle demiştir: Farklı iki ülkede veya farklı zamanlarda yaşamış iki yazarda aynı konuyu keşfetmiş olmak, bir çeşit iz sürme sonucu ortaya çıkarmak, bir başarı sayılabilir (AYTAÇ, 2003: 88). Emel Kefeli nin, karşılaştırmalı edebiyat bilimini, edebiyatı diğer ifade ve bilim alanlarına yaklaştırma olarak tanımlaması (KEFELİ, 2000: 17) da, bu bilimin sınırlarının genişliğini anlamak bakımından oldukça açıklayıcıdır. Tüm bu özellikleriyle, iki farklı kültürü, toplumu, insan psikolojisini ve farklı bir bilimi edebiyatla yaklaştırması açısından, karşılaştırmalı yapılan bu çalışmamızın faydalı olacağını umuyoruz. KAYNAKÇA 1. 250 Zolotıh Soçineniy (1997), Moskva: Olimp ACT. 2. Ağaoğlu, A., (2002), Toplu Öyküler I (Yüksek Gerilim / Sessizliğin İlk Sesi). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. 3. Cüceloğlu, D., (1998), İnsan ve Davranışı. İstanbul: Remzi Kitabevi. 4. Gürsel, A., (2003), Karşılaştırmalı Edebiyat Bilimi. İstanbul: Say Yayınları. 5. Kefeli, E., (2000), Karşılaştırmalı Edebiyat İncelemeleri. İstanbul: Kitabevi. 6. Pospelov, G. N., (1995), çev. Yılmaz Onay, Edebiyat Bilimi. İstanbul: Evrensel Basım Yayın. 7. Şukşin, V., (1979), Rasskazı. Moskva: Hudojestvennaya Literatura. 8. Tekin, M., (2003), Roman Sanatı (romanın unsurları). İstanbul: Ötüken Neşriyat. 9. Zaliznyak, A. A., (2006), Mnogoznaçnost v Yazıke i Sposobı Yeyo Predstavleniya. Moskva: Yazıki Slavyanskih Kul tur. 10. http://www.shukshin.ru/ 11. http://www.tosunnecip.blogcu.com/ 12. http://www.vasiliyshukshin.ru/