Yeni Başlayanlar İçin Teleskop 3: Aynalı Teleskoplar ve Ivır Zıvırlar

Benzer belgeler
Astrofotoğrafçılarımız: Metin ALTUNDEMİR

Yeni Başlayanlar İçin Teleskop 3: Aynalı Teleskoplar ve Ivır Zıvırlar

CELESTRON Teleskop Eğitimi

Astrofotoğrafçılık: Nasıl Başlarım?

Perseid Göktaşı Yağmuru: Ağustos

Astrofotoğrafçılıkta DSLR CCD Makina Seçimi

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

Görünmeyeni Görüntülemek...

Şekil 1: Güneş ve yüzeyindeki lekeler. Şekil 2: Uydumuz Ay ve kraterleri.

Teleskop Seçim Rehberi

Gece Aslında Karanlık Değildir: Olbers Paradoksu

Astrofotoğrafçılarımız: Özgür CENGİZ

Teleskop: gökyüzüne açılan kapı

Kasım/Aralık fındığın başkenti. kirazın anavatanı

Liseli Edanur un Okulu Teleskobuna Kavuştu!

TÜRKİYE DE AMATÖR ASTRONOMİ ÇALIŞMALARI

PowerSeeker teleskoplar iki yıllık sınırlı bir garantiye sahiptir. Ayrıntılar için adresindeki internet sitemize bakın

Gökyüzünü İzlerken Kullandığımız Gözlem Araçları

Atmosferik Geçirgenlik

Fotoğrafçılıkta mimari fotoğraf çekim teknikleri 1. Mimari fotoğrafçılık

Seyfi Teoman Kısa film çekmeyi düşünmüyorum, çünkü maliyeti çok yüksek, geri dönüşü yok.

Bakın astronomi size nasıl yardım edecek şimdi, göreceksiniz!

GÜNEŞ SİSTEMİ. 1-Havanın bulutsuz olduğu bir günde gökyüzüne gece ve gündüz baktığımızda neler görürüz?

Not: Bu yazımızın video versiyonunu aşağıdan izleyebilirsiniz. Ya da okumaya devam edebilirsiniz

CELESTRON YAZ KAMPANYASI

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

GÖKYÜZÜ GÖZLEM TEKNİKLERİ EMRAH KALEMCİ

FOTOĞRAFÇILIK Okt. Murat TOKBAŞ

Güneş sistemi içersinde; Güneş, 8 gezegen, asteroidler, kuyruklu yıldızlar, meteorlar, cüce gezegenler,uydular vardır.

Güneş Sistemi (Gezi Öncesinde)

Merge To Hdr. Merge To Hdr. Merge to hdr. HDR resimleri. Merge To Hdr 1

Fotoğraf Sevdalısı Bir Doktor:

ASTRONOMİ TARİHİ. 4. Bölüm Kopernik Devrimi. Serdar Evren 2013

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

66 Fotoğrafçı Etkinlik Listesi. 52 Haftalık Fotoğrafçılık Yetenek Sergisi

GENEL AÇIKLAMA. 1. Bu kitapçıkta, 6. Sınıf Fen Bilimleri dersi Ünite Değerlendirme Sınavı bulunmaktadır.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

FOTOĞRAF ve GÖRÜNTÜ OLUŞUMU.

ÖĞRENME ALANI : FĐZĐKSEL OLAYLAR ÜNĐTE 5 : IŞIK (MEB)

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

Fotoğraf Rehberi: Booking Home Tesisleri

Herkese Bangkok tan merhabalar,

6.Sınıf FEN BİLİMLERİ KONU ANLATIMI. Testler. Konu Anlatımı. Uygulama

Dünya ve Uzay Test Çözmüleri. Test 1'in Çözümleri. 5. Ay'ın atmosferi olmadığı için açık hava basıncı yoktur. Verilen diğer bilgiler doğrudur.

Caner Enver ÖZYURT. Perde Hızı

ASTRONOMİ VE UZAY BİLİMLERİ SINAVI SORULARI VE CEVAPLARI (Şıkkın sonunda nokta varsa doğru cevap o dur.)

FOTOĞRAFÇILIK. Cumhuriyet Ortaokulu Cumhuriyet İmam Hatip Ortaokulu

Yazan: Miroslav Djuric

Minti Monti. Uzayı Keşfetmek İster misin? Uzayı Nasıl Keşfettik? Haydi Uzay Aracı Tasarla Evrenin En Sıradışı Gökcismi: KARADELİK Ay'a Yolculuk

L Oréal in Dijital Dönüşümü

SELP28135G. 35 mm tam kare motorlu E mount yakınlaştırma lensi mm F4,0 OSS. Genel Bakış

ULUSLARARASI KARANLIK GÖKYÜZÜ PARKI (UKGP)

1. Şekildeki düzlem aynaya bakan göz K, L, M noktalarından hangilerini görebilir? A-)K ve L B-)Yalnız L C-)Yalnız K D-)L ve M E-)K, L ve M

ASTRONOMİ VE UZAY BİLİMLERİ

Küresel Kitleler Leziz Bir YouTube Reklamıyla Knorr un Tadına Baktı

DEV GEZEGENLER. Mars ın dışındaki dört büyük gezegen dev gezegenler grubunu oluşturur.

ÜNİTE 7 : GÜNEŞ SİSTEMİ VE ÖTESİ UZAY BİLMECESİ

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

THE ENGLISH SCHOOL GİRİŞ SINAVI Süre: 1 saat ve 30 dakika

Gökyüzünde Işık. Oyunları. Atmosfer optiği, genel olarak havadaki su

1. ÜNİTE DENEME SINAVI

IBAK Panoramo Serisi 3D Optik Boru Hattı Tarayıcılar

BİLİM VE SANAT MERKEZLERİ GRUP TARAMA UYGULAYICI KILAVUZU

MERHABA ARKADAŞLAR.

FOTOĞRAF ÇEKİM TEKNİKLERİ. Hakan Evircan

ilham FOTOĞRAFLARINIZ VERSİN

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

Web kameranın genel özellikleri

GİZEMLİ KUTULAR PROGRAMI ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ

Galaksiler kütle çekimiyle birbirine bağlı yıldızlar ile yıldızlar arası gaz ve tozdan oluşan yapılardır.

OPTİK. Işık Nedir? Işık Kaynakları

Etkinlikleriniz hakkında bilgiyi adresine gönderirseniz websitemizdeki etkinlik takviminde duyurulacaktır.

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

AST404 GÖZLEMSEL ASTRONOMİ HAFTALIK UYGULAMA DÖKÜMANI

BU ÜÇ HAFTA NE YAPALIM?

Yıldızların uzaklıkları ve uzay hareketleri Zeki Aslan

Mikro Meteor lar Sanıldığı Kadar Tehlikeli Mi?

Bir dil bir insan. Daha Fazla Kişiyle Bağlantıya Geçin

Mayıs Ayında Gökyüzünde Neler Oluyor? İlkbaharda Gökyüzü

TEST: Nasıl Daha Verimli Öğrendiğinizi Biliyor musunuz?

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart!

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

Adımlar: A Windows to the Universe Citizen Science Event. windows2universe.org/starcount. 29 Ekim 12 Kasım, 2010

ASTRONOMİ TARİHİ. 3. Bölüm Mezopotamya, Eski Mısır ve Eski Yunan da Astronomi. Serdar Evren 2013

Organik SEO: Google da İlk Sayfada Çıkmak İçin 10 SEO Tekniği

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

Jamie Foxx J

Nr. 514, September 2014 Neslihan Sargut +90 (212 )

Gök Mekaniği: Giriş ve Temel Kavramlar

OPTİK Işık Nedir? Işık Kaynakları Işık Nasıl Yayılır? Tam Gölge - Yarı Gölge güneş tutulması

Fizikteki Tek Hız Sınırı Işık Hızı Mıdır?

VAIO FZ serisi burada

ÖĞRENME ALANI : FİZİKSEL OLAYLAR ÜNİTE 5 : IŞIK

Bitkisel Araştırmalarda Görüntü İşleme Teknikleri. Cengiz Sancak

2- Takside. Türk kadınla Alman kadın aynı yerden taksiye bindiler aynı mesafeyi gidip aynı yerde indiler.

Transkript:

Yeni Başlayanlar İçin Teleskop 3: Aynalı Teleskoplar ve Ivır Zıvırlar Bir önceki yazımızda bahsettiğimiz refraktör (mercekli teleskop) dünyasını kendine uygun bulmayanların düşüneceği ikinci tür; aynalı teleskoplar, yani reflektörlerdir. Newton türü reflektör bir teleskop. Önde ikincil düzlem ayna, arkada birincil çukur ayna ve ön yan tarafta göz merceği yuvası Reflektörler (Aynalı teleskoplar) çirkindir. Teleskobu hava atmak için alıyorsanız, bunu söyleyerek başlamalıyım. Şu yanda gördüğünüz

teleskoba benziyorlar: Reflektörler karışıktır: Kutusunu açtığınızda ilk verdiğiniz tepki bu ne lan? olur. Kılavuzunuz yoksa belki doğru düzgün kuramazsınız bile. Prensip olarak şöyle işliyorlar: Görüntü yine refraktörlerde olduğu gibi bir tüpe giriyor fakat, teleskobun sonunda bu sefer mercek yerine bir parabolik bir ayna olduğu için geri yansıtılıyor. Yansıtılan görüntü ışığın girdiği yere yakın bi yere, 45 derece eğim yapacak şekilde konuşlandırılan ufak bir aynaya çarparak bir deliğe yönlendiriliyor (gözmerceği oküler eyepiece, meşrepinize göre birini seçin). İşte o delikten sen bakıyorsun. Bunu tam 300 sene önce Newton diye bi adam düşünmüş yapmış, sen hala kahvede okey oynuyorsun. Reflektörlerin avantajlarını sayalım bi hele 1- Bi kere bunlar bildiğin ayna. Yapımı büyük paralara gelmiyor merceklerdeki gibi. Bu nedenle de bunların hayvan gibilerini alabiliyorsun. Merceklilerde 3 (inç) alabileceğin paraya 7-8 inç aynalı alabilirsin. Ya da merceklilerde 4 apokromat alacağın parayla 12-14. Newton türü reflektör bir teleskobun yapısı 40 inçlik 3 katlı apartman yüksekliğindeki aynalıların sana maliyeti ise 20-30 milyara gelirken, inanır mısın sevgili kozmik okuru, o paraya satılan mercekliler bile hala 4-5 te (onlar hayvan gibi iyi de o başka mesele). Aperture un ne işe yaradığını zaten söyledik: Ne kadar büyükse o kadar çok şey, o kadar çok detay

görürsün. Sönük cisimleri görmek istiyorsan aperture u artırman şart, yani bir aynalı icap ediyor. 2- Bunlarda mercek olmadığı için renk sorunu yaşamazsın. En dandiğini bile alsan, elinde misler gibi apokromat bir refraktör taşıyor gibi oluyorsun. Dezavantajları ise çok kritik şeyler olmasa bile malesef bol 1- Bunları kurmak zor, sen yeni başladığın için bu önemli bi eksik. Kafayı bile yersin belki söyliyim 2- Bakımı uğraştırıyor. Aynanın önü hava alıyor, buradan ister istemez zamanla toz geliyor. Ben diyim 1, sen de 2 yılda bir bu aynanın üzerindeki tozların alınması icap ediyor. Aynayı temizlemek ise, eğer parayı bol verdiysen ciddi ciddi popo istiyor. Kesinlikle dokunmaman lazım, silmeyi filan zaten unutacaksın. James Webb Uzay Teleskobu bile reflektör. Hoop neyşınıl coğrafik! Hani uzayda mikrometorlar çok tehlikeliydi, kırılmayacak mı bu ayna? Ya elin titreye titreye internetten öğrendiklerini uygulamaya çalışacaksın, ya vazgeçip tozlu bir aynayla gittikçe kötüleşen görüntüye rıza göstereceksin, ya da paketleyip servise yollayacaksın temizlesinler diye. Bir de aynanın sırı zarar görüyor zamanla onu da bikaç yılda bir kaplatman gerekecek.

3- Dibindeki aynayı zaten kendin kuruyorsun. Bunun ise tam düz olup olmadığını anlamak için kolimasyon denen düzeltme işlemini yapman lazım. Bunu da bir kereye mahsus yapmayacaksın. Eğer teleskobu bi yerden bi yere taşıdıysan, bi şekilde o dipteki ayna hafif oynamış olabiliyor. Kontrol etmen lazım arada sırada (burada kolimasyonu anlatmayacağım şimdi, önce teleskobunu al). Ayarını elle göz kararı yaptığın için milimetrenin onda birlik bir sapmasında bile görüntüde bozulma gerçekleşebilir, o ufak kusura katlanacaksın (aslında elle ayarını her yaptığında o kusuru farketmezsin ama jüpiter üzerinde bir uydunun gölgesi gibi minicik detayları arıyorsan eğer kolimasyondaki ufak bir sorun gölgeyi görememene neden olabilir). Bu da el yapımı reflektör teleskoplar. Kozmik Hanım Nurcan Örtügen Gök yapıyor. El yapımı, miss birinci kalite ;) Gerçi bunu böyle uzun uzun anlatınca felaket gibi gelebilir, anlatmaya çalıştığım şey %100 kolimasyonu sağlayamayacak olman. Ama %97-99 yapıyorsun ve bu sana genelde yeter de artar zaten. %100 kolimasyon refraktörlerde var, o yüzden

de daha netler. Şu kadarcık alet niye bu kadar pahalı dediğin aynalı teleskoplar var ya, hah işte onlarda kolimasyonla falan uğraşmana gerek yok. 4- Görüntü aynadan yansıtıldığı için ters göreceksin nereye bakarsan bak. Afallama. Bu yüzden yeryüzü gözlemi yapamazsın, yani yaparsın ama biraz maymunluk yapman gerekir ki, onu daima yapamazsın gözlerken Zor yani kendimden biliyorum. Uzayı gözlerken genelde ters görmek hiçbir şey farkettirmiyor ama, merak etme. Satürn ü ters görsen anlayacaksın sanki! Tek zorluk, sağa sola hareket ettirirken biraz alıştırma gerektirmesi. Mesela teleskobu sola çekerken gördüğün şeylerin sağa kayması gerekir ama onlar da sola kayıyor. Yukarı kaldırıyorsun, görüntü de tepeye kayıyor filan. Alışacaksın 5- bunların ikincil aynaları ışığın girdiği yerde durduğu için biraz ışıktan yiyorlar. Yani 4 lik bir refraktör (mercekli), 4 lik bir reflektörden (aynalı) daha çok ışık topluyor. Ama tabi, aynalıda daha büyük aperture olduğu için teleskobunuz büyüdükçe bu etki azalır. Aynalı teleskoplarla ilgili bilmeniz gerekenlerin tamamı bu kadar. Niçin? Çünkü siz yeni başlıyorsunuz ve işinize yarayacak tüm bilgiler bunlar, daha fazlasına gerek yok. Çünkü, deneyimli bir gözlemci olsanız, burayı okumazsınız, niçin okuyasınız ki? Oturur, kendiniz yazarsınız, anlatırsınız. Neyse Diğer tiriviri teleskop teknik özellikleri, detaylar vs vs Odak uzunluğu (focal lenght): Bunun ne olduğunu bilmenize pek gerek yok. Sizin iki işinize yarayacak sadece: 1- Teleskobunuzun f oranını bulmaya (birazdan geçecem) 2- Kullanacağınız göz merceklerinin ne kadar büyütme yapacağını hesaplamaya Birinci direkt şöyle bulunuyor: Teleskobunuzun odak uzunluğunu, aperture a bölüyorsunuz. Tabi odak uzunluğu genelde milimetre olduğundan, aperture u da milimetre olarka hesaplamanız lazım. Mesela 1.000 milimetre odak uzunluğu olan bir teleskobun 200 mm, yani 8 bir aynası varsa; f oranı 1.000/200 = 5 tir. Yani f5 bir teleskobunuz vardır. Bunun ne anlama geldiği ise oldukça önemli ve bir sonraki konumuz o olacak.

Farklı boyutlarda göz mercekleri İkincisi göz mercekleri: Şimdi bu kadar laftan sonra söylemenin sırası mı bilmiyorum ama, teleskopta görüntüyü görmek için öyle gözünüzü deliğe sokmuyorsunuz. Oraya bir göz merceği sokup onunla bakmanız icap ediyor. Soktuğunuz gözmerceğinin odak uzunluğu ise yapacağınız büyütmeyi etkiliyor. Yani, bir teleskopla yapabileceğiniz büyütmenin teoride bir sınırı yok. Büyütmeyi yapanlar gözmercekleri (eyepiece, oküler) çünkü. Mesela üstteki teleskop örneğini kullanalım, 1.000 mm odak uzunluğu var teleskopta. Şimdi siz buna 20mm lik bir eyepiece takarsanız gördüğünüz görüntü 50 kat büyüktür. 10mm lik takarsanız 100 kat büyütürsünüz vs Büyütmenin ne olacağını eyepiece belirler kısacası. Ama anlaşılacağı gibi bir eyepiece in ne kadar büyüteceği üzerinde yazmaz. Deminki örnekte 50 kat büyüten 20mm lik merceği alıp da 2.000mm odak uzaklığı olan teleskoba takarsanız, büyütmesi 100 kata çıkar. F (ya da küçük f, ikisi aynı şey) oranı: Teleskoplarda önemlidir. F oranı ne kadar düşükse bir teleskop o kadar hızlıdır. Hızı şurdan gelir: Eğer bir fotoğraf makinesini, mesela f5 lik bir teleskoba bağlayıp 30 dakika pozlama yaparsanız, elde edeceğiniz görüntünün aynısını almak için f15 lik bir teleskopta 1,5 saat pozlama yapmanız gerekir. Yani

niyetiniz fotoğraf çekmekse, genelde f oranı düşük teleskoplar işinizi daha çok görür (f oranının nasıl hesaplanacağını tepede belirttim). Gerçi günümüzde focal reducer denilen parçalar satılıyor bunları takarsanız f10 olan teleskobunuz f5 e filan dönüşüyor ama, biraz pahalı tabi bunlar. Fakat bu demek değildir ki f oranı ne kadar düşükse o kadar iyidir! F oranının düşük olmasının önemli bir dezavantajı vardır; eğer bahsedilen teleskop aynalı teleskop, yani bir reflektör ise (ki zaten refraktörlerde f oranları her zaman yüksektir o ayrı) f oranı düştükçe sweet spot denilen nokta ufalır. Sweet spot, gözmerceğinden baktığınızda görüntünün en net olduğu tam orta noktasıdır. Kenarlara baktığınızda görüntünün hafiften bozulduğunu görürsünüz. İşte f oranı düştüğünde bu sweet spot daralacak, böylece baktığınız objeyi tam ortaya getirme gereksinimi artacaktır. Bir dobson türü teleskop Bu sorun dobson türü teleskop kullananlarda doruk yapar. Çünkü dobsonlar doğaları gereği f4 f6 arasında f oranları taşırlar (teleskoplar f4 ila f20 arasında değişir hep) ve çok hızlı oldukları için görüntü kenarlara doğru hafiften bozulmaya başlar (kimisi bu sorun yüzünden gözlem yapamayacak kadar rahatsız olurken kimisi farketmez bile, yine gözünüzün yapısına kalmış aslında durum). Dobsonlar bir de motorlu olmadıklarından görüntü mercekte akar gider ve objeyi sweet spotta tutturmak zorlaşır. Dobsonların büyük bir sorunu da budur.. Not: Bu sorun çözümsüz değildir, oldukça pahalıya da gelse 300 dolar civarında bir paraya ufak bir parça takarak sorundan kurtulabilirsiniz.. F oranının düşük olmasının bir başka dezavantajı da şu: Görüntü bozulmaya daha elverişli olduğundan, ortaya çıkabilecek sorunları yok etmek için biraz pahalı ve kaliteli göz mercekleri satın almak zorunda kalacak olmanız. F oranı yüksek bir teleskopta ucuz bir göz merceğiyle sorun yaşamamak mümkünken, f oranı düşük olduğunda kusurları örtmek için kalitesi yüksek ve pahalı bir göz merceği kullanmak zorunda kalırsınız. Bir not daha: Göz merceklerinden mecburen bahsetmiş olduğuma bakmayın. Bunu

yazı dizisinin en sonlarına saklıyorum, epey uzun bir konu çünkü. Kendim de bir dobson sahibi olarak önemsediğimden özen göstermek istiyorum o konuya. Amacınıza en uygun ve en kaliteli teleskop ya da dürbünü, en uygun fiyata sadece Gökbilim Dükkanı nda bulabilir, satın alma ve kullanım sürecinde her zaman bize danışabilirsiniz GÖKBİLİM DÜKKANI NA GİT Bu yazı, dashing isimli yazar tarafından ilk olarak ekşi sözlük e entry olarak girilmiş, yıllar sonra buraya aktarılmıştır.

Yeni Başlayanlar İçin Teleskop 2: Mercekli Teleskoplar Yeni başlayan biri: Abi benim uzaydan anladığım tek şey Ay.. Şöyle Ay ı yakından göreyim, rakı içerken maksimum verimi alayım bana yeter. Gezegendir galaksidir beni bu işlere bulaştırma, ben ekmeğime bakarım Eğer bu adama bir sempati besliyorsanız, gidin en ucuz teleskobu alın. Çünkü Ay dediğimiz şey, nerden baksanız deve kadar bişey. Ona en ucuz teleskoptan da baksan göreceğin şey seni hoplatacak (yine de 600 kat büyütürsünüz diyenleri almayın, bu çakallığı yapanlar berbat kalitede mercek koyuyorlar Ay ı bile çamur gibi görürsünüz benden söylemesi). Bu arada, yazımızın birinci bölümünü okuduğunuzu farzediyoruz. Okumadıysanız, önce onu okuyun. Ben bu adamı gözlemciden saymadığım için, konuya onu ayrı bir yere koyarak başladım. Daha ciddi gözlemciler için teleskop türlerimiz başlıca 3 e ayrılıyor: 1- Mercekli teleskop (refraktör)

2- Aynalı teleskop (reflektör) 3- Ortaya karışık.. Not: Bir karışıklığı önlemek için Britanya nın köpeği olacağım. Şimdi bu teleskoplara takılan eyepiece diye bi halt var, ileride değineceğiz bol bol. Türkçe ye mercek diye çevirmiş deyyuslar (oküler de var ama ısınamıyorum). Mercekli teleskobun asıl parçasına da mercek deniyor, kafa karışıklığı olmasın diye teknik isimleriyle hitap edeceğim hep. bundan sonra mercekli teleskop yok; refraktör var. Aynalı teleskop yok, reflektör var, ona göre. Hem alışın, yabancı sitelerden bilgi edinirken alışmış olursunuz, İngilizce iyidir.. 1- Refraktör Bu teleskoplar tüm Hollywood filmlerindeki sempatik babanın sempatik kızına aldığı teleskop oluyor. Teleskop dendiğinde akla ilk gelen, bu ince uzun üç ayak üzerinde duran şey bir refraktör. Şöyle bişey işte: Buna mercekli denmesinin sebebi, teleskobun sonunda bir mercek olması. Oraya ışık geliyor ve arkaya, yani gözünüze iletiliyor. Gözlükle bir yerde benzer bi yanı var, teknik detaylarından çok anlamam, sizi de alakadar etmiyor, yeni başlıyorsunuz. Şimdi bu teleskopların en iyi yanlarını sayalım:

1- Bunun merceği oynamaz, kaymaz. İkide bir düzeltmeniz gerekmez. Tüp kapalı olduğu için esasında bakım nedir bilmez. Tembeller için idealdir. 2- Merceği hiç oynamadığı ve uzmanlar tarafından mükemmel bir şekilde ayarlandığından acayip kaliteli görüntü verir. Genelde aynalılardan farkı olmasa da, aynalı teleskoplarda aynayı siz düzeltirsiniz ve bunu mükemmel yapmanız pek mümkün olmayacağı için refraktörlerdeki görüntüyü elde edemezsiniz. Refraktörler keskinlik ve netlikte olağanüstüdür (iyi olanları elbette). 3- Bi üsttekiyle bağlantılı olarak, tüp kapalı olduğu için dışardaki hava akımlarından pek etkilenmez. Bu da görüntüyü şukela yapar. Yani kısacası yine bi üstteki sonuç. Vurgu yapıyorum gibi düşünün. 4- Yine bi üsttekine bağlıyoruz; görüntüyü yansıtacak ikincil aynalar olmadığı için gelen ışık engellenmez. Bu da görüntüyü yine daha güzel yapar (3 oldu). 5- Görüntü yansıtılmaz (bi üstte anlatıldığı gibi), direkt mercekten geçer gözünüze gelir görüntü. Bu yüzden ters görüntü olmaz. Komşu kızını izlemek istiyorsanız refraktör alacaksınız, mecbursunuz. Başka teleskoplar kızları erkek gibi gösteriyor, hoş olmuyor. Hemen ağzınızın suyu akmasın! Refraktörlerin avantajları olağanüstü olduğu kadar, kusurları da fantastiktir. Bi kere bu teleskoplarda aperture fazla olsun diye merceği büyük alamazsınız. 4 (inç) üzerine çıkarsanız evinizi barkınızı satmak zorundasınız direkt (genelde inç olarak geçiyor, alışın diye metrik yapmıyorum). En fazla 3-4 ile idare etmeye mahkumsunuz. Zaten böyle bi teleskopta aperture u artırmak demek tüpün boyunu uzatmak demektir. Ne bileyim, kendiniz delirip 6 filan yaparsanız,

belediyenin su boruları gibi bişey elde edersiniz. Aperture fazla olmadığı için nebuladır, galaksidir unutun. Bu refraktör denen nanelerle gözlem yapacaksanız, Ay ve gezegenleri düşüneceksiniz. Çünkü bunlar zaten çok parlak. Özellikle de Ay, Merkür (görülecek pek bişeyi yok gerçi), Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn izleyecekseniz refraktör alabilirsiniz (Uranüs, Neptün çok sönük, aynalıya yönelmeniz lazım, gezegen dediysek hepsi demedik. Pluton u ise sadece ben görebilirim). Derin uzay cisimlerini (bundan sonra nebula galaksi demiyorum, hepsine derin uzay cisimleri deniyor [deep space objects]) görecekseniz mecburen 2 numaraya atlayacaksınız. Refraktörde bir kusur daha var: Görüntü mercek içinden geçtiği için renkler farklı kırılıyor, gözünüze adam gibi gelemiyorlar. Özellikle parlak objelere baktığınızda renk kusurları görebiliyorsunuz (teknik adı: chromatic aberration). Mesela Ay ın kenarları yeşil, sarı yada başka bir renk görünüyor vs vs. Uzun vadede sinirden kanser edebilir, bazılarını bu hiç rahatsız etmese de. Kişinin gözüne kalmış. Ek merceklerle biraz olsun düzeltilebiliyor ve bu refraktörlere achromat deniyor. Hala anlamadıysanız örnek vereyim kendiniz görün, teleskobu Ay a yönelttiğinizde şöyle görüyorsunuz: İşaretle gösterilen renk hatalarına ve Ay ın kenarlarına odaklanın.

Bu sorunu düzeltebilen daha iyi mercekler de var, bunlar ise apochromatic. Renk hatasını ortadan kaldırır fakat bu size pahalıya malolur. Sözün özü, pis iştir refraktörlerle uğraşmak. En ucuz aynalı teleskopta bile olmayan renk hatasını ortadan kaldırmak için en az 4-5 bin filan harcamanız lazım. Tabi refraktörseverler gücenmesin. Refraktör hakkaten çok iyi bir teleskoptur, özellikle fotoğraf çekiyorsanız kaliteli bir refraktörünüz olması size dünyaları sunar. Neyse, bir sonraki yazıda, aynalı teleskopları ele alacağız, bizi izleyin Amacınıza en uygun ve en kaliteli teleskop ya da dürbünü, en uygun fiyata sadece Gökbilim Dükkanı nda bulabilir, satın alma ve kullanım sürecinde her zaman bize danışabilirsiniz GÖKBİLİM DÜKKANI NA GİT Bu yazı, dashing isimli yazar tarafından ilk olarak ekşi sözlük e entry olarak girilmiş, yıllar sonra buraya aktarılmıştır.

Işık Kirliliği ve Kaybolan Gökyüzü Reklam panoları, sokak lambaları, araç farlarından yayılan yoğun ışıklar ve göz kamaştıran süslü püslü aydınlatmalar Burası, küçük ya da büyük şehirlerde yaşayan insanların aşina olduğu kaotik bir ortam. Doğal ışık kaynağımız Güneş battıktan sonra etrafı aydınlatmaya devam edebilmek adına her yolu deniyoruz. Bunu öyle abartıyoruz ki; yarattığımız yapay ışıklar, gökyüzünde duran başka Güneş leri görmemize engel oluyor. Peki buna değiyor mu? Eğer bir defa dahi olsa yıldızlarla bezenmiş uçsuz bucaksız, temiz gökyüzüne bakma şansını elde etmişseniz o anın sizin için ne denli eşsiz olduğunu da biliyorsunuzdur. Milyarlarca yıldızla dolu engin gökyüzüne baktığınızda kendinizi çok küçük hissetmeniz muhtemeldir. Bütün bu sonsuzluğa bakıyor olmak ilham verir. Nitekim, yüzyıllar boyunca da böyle olmuş. Şairler, filozoflar, ressamlar ve bilim insanları gökyüzünün bu muhteşemliği karşısında büyülenmiş ve insanlığa bir daha aynısı gelmeyecek eserler bırakmışlar. Ancak gökyüzünün bu ilham verici büyüsünü yaklaşık 100 yıl öncesinden beri kaybetmeye başladık. Bizim için son derece önemli olan elektrik gücünü kararan

havayı aydınlatmak adına har vurup harman savurduk. Gökyüzünde uzanan kocaman Samanyolu kemerini hayatında bir kez olsun görmemiş nesiller büyüyor. Yok ettiği ilham bir kenara, ışık kirliliği bize ya da çevreye başka ne şekillerde ve nasıl zararlar veriyor? Işık kirliliği tanım olarak; ışığın aşırı, yanlış yönlendirilmiş ve farklı türden sorunlara yol açabilecek şekilde kullanımıdır. Her ne kadar hava ve su kirliliği kadar tehlikeli gözüküyor olmasa da, aşırı ve kontrolsüz ışık kullanımı etkileriyle hem insanlara, hem de çevreye (bitkiler ve hayvanlar) ciddi zararlar verebilmektedir. Ayrıca ışık kirliliği, elektrik enerjisinin önemli ölçüde boşa kullanılması açısından da önemli bir sorundur. Işık kirliliği kendi içerisinde birkaç kategoriye ayrılıyor. Işık Taşması (Light Trespass): Türkçe ye Işık Tecavüzü olarak da çevirebileceğimiz bu ışık kirliliği türünü basitçe, evinize dışarıdan istenmeyen yoğun ışığın girişi olarak anlatabiliriz. Bu türden ışık kirliliği özellikle büyük şehirlerde yaşayan insanların uyku yönünden sıkıntılar yaşamasına sebep olabiliyor. Uyku problemleri de insan psikolojisini doğrudan etkileyebildiğinden, bunu engellemek adına ABD de hükümet ve Uluslararası Karanlık Gökyüzü Topluluğu bazı yönetmelikler oluşturmuşlar. Yani istediğiniz gibi ışık

kullanamıyorsunuz. Kullanabileceğiniz ışığın yönetmelik tarafından belirlenmiş bir limiti bulunuyor. Ülkemizdeyse böyle bir uygulama yok. Göz Kamaştırıcı Işık (Glare): Adından da anlaşılabileceği üzere araç farlarından ya da başka herhangi bir yerden gelen ışığın, gözünüzü neredeyse Güneş e bakarmışçasına kamaştırabilen rahatsız edici ışık kirliliği türüdür. Göz kamaştırıcı ışık kirliliği, gözünüze herhangi bir nesneden yayılan aşırı ışıktan dolayı asıl nesneyi görememenize neden olur. Aynı zamanda, bu tür ışık kirliliğine belirli dönemlerle maruz kalmak, görme yetinize önemli ve geri dönüşü olmayan zararlar verebilir. Özetle, bir nesneyi görmeye çalıştığınızda ondan yayılan ışık nedeniyle asıl nesneyi göremiyorsanız ya da görmekte zorlanıyorsanız göz kamaştırıcı ışık kirliliğine maruz kalıyorsunuz demektir. Gökyüzü parlamaları türünden ışık kirliliğine bir örnek. Gökyüzü Parlamaları (Skyglow): Amatör ya da profesyonel astronomların en çok zarar gördüğü bu ışık kirliliği, özellikle kalabalık şehirlerden ışığın gökyüzüne kontrolsüz bir şekilde yayılmasıdır. Lambaların yalnızca aydınlatması gereken yerlere değil, kaynağından dik bir şekilde de yayılmasıyla gökyüzünde görülen cisim sayısı hayli azalır. Hatta çok kalabalık şehirlerde bu etki yüzünden gökyüzünde bir ya da iki yıldızın dışında hiçbir şey göremezsiniz. Gökyüzünde aydınlatmamız gereken bir yer olmadığından yukarı yayılan ışık aynı zamanda enerji kaybı anlamına da geliyor. Oysa doğru yönlendirilmiş ışık ile yılda milyonlarca Watt elektrik enerjisini tasarruf edebiliriz. Aşırı Aydınlatma (Over Illumination): Herhangi bir yeri gereğinden fazla enerji harcayarak aydınlatmaktadır. Tahmin edebileceğiniz üzere aşırı aydınlatma bütün Dünya da önemli oranlarda enerji israfına sebep oluyor. Işık Toplanması (Light Clutter): Bu tür ışık kirliliği, gereğinden fazla miktarda ışığın belirli noktalarda gruplaşmasıdır. Özellikle sürücüler için ışığın gruplaşması yanıltıcı olup kazalara sebep olabilir. Işık toplanması sürücülerde olduğu kadar uçak pilotlarının da iniş pisti ışıklarını, ışık toplanmalarıyla karıştırıp yanılmalarını sağlayabilir.

Kırsal bir alanda görülen ışık kirliliği oranıyla (yukarıda) büyük bir şehirde görülen ışık kirliliği oranının (aşağıda) kıyaslaması. (Wikipedia) Işık Kirliliğini Engellemek

Bütün ışık kirliliği türleri ışığın gereğinden fazla kullanılıp yanlış yönlendirilmesiyle ilişkilidir. Bu nedenle ışık kaynaklarının amacına uygun şekilde dizayn edilmesi, ışık kirliliğini önemli ölçüde azaltıp, ciddi miktarda enerji tasarrufları da sağlayabilir. Ayrıca baş ağrısı, yorgunluk, stres ve hatta kanserle ilişkisinin bulunduğu bilindiğinden ışık kirliliği problemlerinin üzerine düşülmesi gereken önemli konular olduğunu söylemek gerek. Nihayetinde atalarımız geceleri avlanmayı pek tercih etmeyen, karanlıkta uyuyan varlıklardı. Evrimsel olarak karanlıkta uyumaya adapte olmuş vücudumuz, ışıklı bir ortamda uyuduğunda karanlıkta olduğu kadar melatonin hormonu salgılayamıyor ve bu da prostat ve meme kanserlerine bile yol açabiliyor. Işık kirliliğinin insan hayatına etkisinin dışında hayvanlara ve çevreye de verdiği ciddi zararlar var. Örneğin geceleri göç etmeyi tercih eden bazı kuş türleri şehir ışıklarından dolayı yönlerini kaybedip ölürler. Benzer şekilde yönlerini Ay ışığını kullanarak belirlemeye çalışan pek çok böcek türü yapay ışıklar yüzünden yönlerini kaybederler. Her yıl binlerce su kaplumbağasının da ışık kirliliği yüzünden yanlış yönlere gidip öldükleri biliniyor. Özetle Dünya da savurganca yerleştirdiğimiz yapay ışıklar yüzünden ölen canlı sayısının haddi hesabı yok. İnsanoğlunun elinden çıkan pek çok şeyde olduğu gibi, yarattığımız ışık kirliliğiyle de doğaya doğrudan ve olumsuz yönden müdahale etmiş oluyoruz. Türkiye nin ışık kirliliği haritası. Aslında anlatılan bütün bu etkileri en aza indirmek, sokak lambalarını yalnızca gereken yere ışık verecek şekilde tasarlamak ya da aşırı ışık kullanımından kaçınmak gibi yöntemleri uygulamak kadar kolay. Her ne kadar bu konularda tüm Dünya da küçük bazı çalışmalar yürütülüyor olsa da halen ışığı çok dengesiz kullandığımız açık bir gerçek. Umarız artan Dünya nüfusuyla da birlikte gelecekte ışığı, yıldızları görebildiğimiz, temiz gökyüzüne sahip yerlere kadar yaymayıp, en azından gökyüzünün büyüsünü ve insanlara verdiği ilhamı tamamen yok etmeyiz. Kemal Cihat Toprakçı

Yeni Başlayanlar İçin Teleskop -1 Aranızda mutlaka la keşke bi teleskobum olsa da şu gökyüzünü bi didiklesem diyip de 2 saniye sonra unutanlar vardır.. Bu insanların şanslı olanları, bu ilgilerini ilerletip bu işi ciddi ciddi düşünebilir. Evet, o sensin. Sana yazıyorum Öncelikle, Teleskop almanız gerekiyor mu? yazısını okumuş olduğunuzu düşünüyoruz. Okumadıysanız da, bir ara okuyun. Tüm trivia kültürünü yerle bir ederek, yazı sonuna değil ortasına bir trivia yerleştirmek istiyorum: Teleskop alan her 100 kişinin 98 inin, 2. günün ardından: Üff bi b.k bulamıyorum, ne yapıcam şimdi, kraterdir Ay dır nereye kadar.. 2000 lira verdik lan yandı para Dediğini biliyor muydunuz?

Geri kalan 2 kişiden 1 i de, teleskobunu bile kuramadan ertesi gün iade ediyor zaten. Hatayı nerde yapıyor bu insanlar? Gökyüzünü izlemeye başlamak için en ideal cihazı atlayıp, direkt yıldızlar dünyasına dalma dürtüsü yüzünden Kısaca Bunu yapmayın Gökyüzünde neyi nerede bulacağınızı öğrenmeden allahın adını veriyorum bak gidip de teleskop almayın.. Herşeyin başı dürbün. Neden dürbün? 1- İlerde teleskop aldığınız zaman dürbünü çöpe atmayacaksınız, bu bir. Gözleme devam ettiğiniz sürece dürbün kullanmaya devam edeceksiniz. Bana güvenin. 2- Hobiye yeni başladığınız için gökyüzünde neyin nerde olduğu hakkında zaten hiçbir fikriniz yok. Dürbün aradığınız şeylerin nerede olduğunu bulmanızı sağlayacak. Teleskopla gökyüzüne bakmak iğne deliğinden bakmak gibi birşey, aradığınız her neyse bulamazsınız. İlla ki dürbün alacaksınız, hatta teleskobunuz

varken bile arayıp da bulamadığınız şeyleri önce dürbünle bulmanız gereken anlar olacak. 3- Dürbün ufaktır, portatiftir, araba gözüne bile girer. İyi birşey alırsanız, konu komşuya giderken götürüp hava atabilirsiniz. Teleskobunuzu yanınıza alamayacağınız özel günlerinizde dürbünün tadını çıkarabileceksiniz. 4- Dürbün bile kullanamayacak kadar beceriksizseniz, teleskoba ekstra para harcamanıza lüzum kalmayacak, paranız cebinizde kalacak. 5- Dürbün karizmatik bişey. Peki hangi dürbün? Lütfen gidip de sıradan bir dürbün almayın. Bir kere zoomlu dürbünlerden koşarak uzaklaşın. Bakacağınız cisim üzerinde farklı büyütmeler yapabilmenin cazibesine kapılmayın. Zoomlu dürbünlerde lens sayısı fazladır; görüntünün içine ederler, gece sönük cisimleri görmek için iyi değildir. Antiloba, aslana, kaplana filan bakmayacaksanız geçin bunları. İkincisi cebinizde para varsa, kaliteli bişey alın. Gidip de 30 liraya dürbün almaya kalkmayın. Gözlemde en önemli şey açıklıktır (Birincil, ana mercek/ayna çapı, yani aperture. İleride kan kusturucam hepinize aperture diye diye). Bu yüzden dürbünde de olabildiği kadar açıklık olması en iyisidir (sebeplerine ilerde değineceğim). Peki nasıl alıcaz, nasıl anlıyoruz? Her dürbünün üzerinde iki rakam bulunur: 7 35, 9 50, 20 80 gibi. Bu

rakamlardan ilki kaç kat büyüttüğü, ikincisi de bahsettiğimiz açıklığıdır. Az önce uydurduğum evrensel ölçütlere göre ideal açıklık 50 dir. 50 den fazla olanlar daha iyi olmasına rağmen, araştırırsanız göreceğiniz gibi bunlar dana kadardır. Eğer Zangief i tek elinizle dövemiyorsanız, bunla sabit bir görüntü elde edemezsiniz elleriniz titreyeceğinden. Zaten genellikle açıklık büyüdükçe exit pupil i korumak için (şimdilik o ne demek bilmesen de olur) büyütmeyi artırıyor adamlar. Büyütme artınca titreme daha da artar, kanser olursunuz söyliyim. 35 mm ise çok düşük. Hemen gidin bi 50 mm lik bir dürbün alın. Büyütmesi size kalmış 7-10 kat arası büyütme iyidir, kafanıza göre seçin. 12 filan yapmayın ama! Unutmayın gözleme yeni başlıyorsunuz, büyütmeyi artırırsanız görebileceğiniz alan daralır, aradığınız şeyi bulamazsınız. Markasına dikkat edin, abidik gubidik markalardan almayın. Nikon, Meade, Bresser, Olympus falan şahanedir mesela. Garibansanız, bari Konus marka alın, Türkiye de bolca var bu markadan da. Çok kaliteli değil ama işinizi görür ve ucuzdur. Ona bile para veremiyorsanız, bulaşmayın zaten teleskop işine. Şimdi aldınız dürbünü, incelediniz gökyüzünü, tabi öyle mal mal bakmadınız. Önceden bikaç kitap alıp bişeyler öğrendiniz (gökyüzünü tanıyalım diye çocuk kitabı görünüşünde bi kitap var mesela baya iyidir), yada internette turladınız, Kozmik Anafor okudunuz, görebileceğiniz şeyleri çözdünüz buldunuz vs vs Tamam diyorsunuz, ben bu işe sarıyorum arkadaş! Artık teleskop alma zamanı geldi! Orada başlığımız anlam kazanmaya başlıyor ve giriyoruz Alice in harikalar dünyasına. Teleskop alımı yaparken bilinmesi gereken en önemli şeyler; 1- Elinizdeki para: 80 liraya da teleskop bulabilirsiniz, 200 milyara da bir ritchey chretien teleskop sipariş edip g.t. neyssee (alanı kıskanıyorum). Sakın

öyle x liraya kelepir bişey bulalım diye düşünmeyin. Teleskoplarda what you pay is what you get (Ne kadar ekmek, o kadar köfte) kuralı hakimdir. O yüzden bir teleskoba ayırabileceğiniz en yüksek bedeli belirleyin ve yaklaşık o paraya bi teleskop alın. Çıkıp da mesela 200-800 lira arasında güzel bir teleskop arıyorum demeyin. O para aralığındaki tüm güzel teleskoplar 800 lira çünkü. Bütçeniz 2 binse, tüm güzel teleskoplar 2 bin. Daha ucuz ama daha iyi teleskop mümkün değil, şansınızı zorlamayın. 2- Uyduruk şeylerden kaçın: Aranızda bir gün teleskop alacak olanların %90 ı, gidip 100-150 liraya biz astronomi dehaları arasında oyuncak diye tabir edilen teleskoplardan alacak. O yüzden bunu iki numaraya koyuyorum bak. bu teleskopla 9353539 kat büyütebilirsiniz yazısı ile satılan bu teleskoplar kara veba gibi yahu, her yerdeler. Tüm teleskop pazarını bu iğrenç modellerin doldurduğuna inanamıyorum! Bu teleskopla 500 kat büyütürsünüz, 800 kat büyütürsünüz diyenleri Türk bilimadamlarına emanet ediniz, onlar gereken cezayı verirler. İstersen 100 milyarlık teleskop al, herhangi objeyi 300 kattan daha fazla net şekilde bazı özel geceler hariç kolay kolay büyütemezsin. Aksini iddia edenlere itibar etmeyin, çünkü sizi dolandırmaya çalışıyorlar. Zira teleskopta en önemli şey ne kadar büyüttüğünüz değil, ne kadar ışık toplayabildiğinizdir (açıklık). Bu da bizi doğrudan 3 e götürüyor. 3- açıklık: En süper şeydir (mercekli teleskoplarda bu azıcık istisna oluyor ama ona sonra değineceğiniz, bu ufak bi istisna zaten). Aperture olarak bilinen açıklık, teleskobunuzdaki merceğin ya da aynanın genişliğini ifade eder. Ne kadar büyükse, o kadar çok şey görürsünüz. Tabii bu en önemli dediysek, tek önemli şey değil. Paranızı en büyük teleskoba filan vermeden önce bu yazı dizisini bitirmeme izin vereceksin (Kendini hobiye bir kaptırınca dünya para harcayacaksın zaten. Aile düzenin bozulacak, borca gireceksin, daha büyük açıklığı olan teleskop alayım, daha fazla şey göreyim derken evi satacaksın, haciz yiyecek, mapusa düşeceksin, sıkıyorsa okuma).

4- Dünya yüzeyinde tamamen farklı amaçlara hitap eden envai çeşit teleskop var (ve bi sonraki yazımız onun üzerine): Gökyüzünde ne görmek istediğini ve beklentilerini belirlemeden kimse sana iyi bir teleskop öneremez. Bol bol fotoğraf çekeceğim deyip de bir dobson alırsan, ya da galaksileri izlicem deyip de mercekli teleskop alırsan, sonra bol bol küfredersin zaten. Önce amacını belirle! Ne istiyorsun; fotoğraf mı çekeceksin, gezegenlere mi odaklanacaksın, nebula galaksi görmek mi istiyosun? Bi saat aramak istemiyorum bilgisayarlı olsun beni uğraştırmasın mı diyosun, oraya buraya taşıyayım, portatif olsun mu istiyosun, karıyı kızı mı dikizleyeceksin, yoksa ruhunu bilime mi teslim ediyosun? Nedir olayın onu seçeceksin önce. Evet yazı dizimize aradığınız şeyleri vaadeden türlerini tespit ederek devam edeceğiz. Bu yazı, dashing isimli yazar tarafından ilk olarak ekşi sözlük e entry olarak girilmiş, yıllar sonra buraya aktarılmıştır.

Amacınıza en uygun ve en kaliteli teleskop ya da dürbünü, en uygun fiyata sadece Gökbilim Dükkanı nda bulabilir, satın alma ve kullanım sürecinde her zaman bize danışabilirsiniz Astrofotoğrafçılarımız: ERGÜN Mehmet Astrofotoğrafçılarımızı sizlere tanıttığımız yazı dizimizde, sırada alanında en başarılı isimlerden biri olan Mehmet Ergün var. Hikayesini, kendi ağzından dinleyelim: Ben Niğde de doğdum ve 7 yaşına kadar Nigde de yaşadım. 1986 senesinde Almanya ya göçtük ve benim için yeni bir hayat başladı burada İlk ve ortaokul zamanında en sevdiğim dersler; matematik ve cografya idi Anladım ki; sayıların sonu yok ama, coğrafyada bir zamandan sonra yeni bir şey oğrenemiyordun! Tüm kıtaları, okyanusları, ülkeleri, şehirleri vs ezberledikten sonra yeni bir konu gelmiyordu Merak ve ilgim ise cok yüksekti. Bu kez kafamı kaldırdım ve yukarı baktım: Uzay o kadar büyük ki, ömrüm yetmez tüm bilgileri ezberlemeye Yani, o çağlarda başladı astronomiye ilgim.

Çocuk zamanlarımda maddi imkanım olmadığı için bir teleskop sahibi olamamıştım. 2003 senesinde büyük bir İnternet/Online firmada e-ticaret pazarlama müdürlüğü eğitimi aldım ve 2006 senesinde mezun oldum. İlk teleskobumu 2010 yılında, cok yakın Arkadaşım Ahmet le aldım ve birlikte ilk defa Ay i ve Jüpiter i gözlemledik. O geceyi hiç bir zaman unutamam, çünkü Ay ı ve Jüpiter i sadece resimlerden ve televizyondan tanıyor, ilk defa kendi gözümle canlı görüyordum. Benim için çok büyüleyici bir duyguydu Teleskobun ayarlarını ve aksesuarlarını tanımıyorduk, herşeyi deneyerek yeni deneyimler kazanıyorduk Bu bahsettiğim ilk teleskobum, çok ucuz ve basit bir mercekli teleskoptu. Yaklaşık bir sene onunla hava açık olduğu zamanlarda ve imkan buldukça gözlem yaptım. Zaman geçtikçe ve çalıştıkça, maddi durumum düzeliyordu ve yeni imkanlar doğuyordu. Almanya da yaşamanın faydalarını kullanmaya başlayıp, kendime yeni bir teleskop alamaya karar verdim. İnternet üzerinden ve teleskop sergilerinden bilgi toplayıp, 203 mm lik bir Schmidt-Cassegrain teleskop almaya karar verdim. 2011 senesinde istediğim bu teleskobu aldım. Orada başladı bendeki teleskop tutkusu! Aslında tutkudan fazlasıydı, belki de bir aşkın başlangıcıydı 2012-13 senesinde fotoğraf hevesi, yani gözlemlediğim gökcisimlerini yakalamak ve başkalarına gösterme arzusu başladı Teleskobumla resim çekmeye karar verdim ve kamera arayışlarına başladım Başladım başlamasına ama, anladım ki astrofotografçılık bildiğim fotografçılığa benzemiyormuş! Sadece kamerayla bitmiyor, yanında çok aksesuar gerekiyor ve en önemlisi bilgisayar/yazilim ile işlenmesi şart. Mesleğimin bana getirdigi avantajlar sayesinde biligsayar/yazılım bilgisini çabucak öğrenebiliyordum ve bu sekilde fotoğraf işlemesini hemen kavrayabiliyordum. 2014 senesinde birkaç yeni teleskop daha almaya karar verdim ve kendime C1100 Schmidt Cassegrain 279mm/2800mm, TS APOCHROMAT 65-mm-f/6,5-

Quadruplet-Astrograph, Lunt LS152THa Solar Teleskop u aldım. Bu zaman içerisinde yaklaşık 8-10 tane değişik CCD ve DSLR kamera değiştirdim. Ayrıca bir sürü astrofotograf aksesuarlari aldım ve bir kısmını geri sattım. Astrofotoğraflarımdan bazı örnekler Orion Nebulası Ülker yıldız kümesi Güneş Patlaması

Güneş Ev ve Samanyolu

Gezegenler İlk cektiğim fotoğraf Ay a aitti ve Ayi laptopumun ekranında gördügümde çok heycanlıydım. Sonrasında gezegenleri çekmeye başladım. Ardından Güneş (HAlpha), Samanyolu ve DeepSky (derin uzay) fotoğrafları geldi. 2015 senesinden itibaren, şu an yaşadığım kentteki gözlemevinin sorumlu görevlisi olarak, maaşsız biçimde; yetişkinlere ve çocuklara gözlem ve danışma hizmeti veriyorum. Astrofotoğrafçılık çok egzotik, etkileyici, komplex, zaman alıcı ve pahalı bir

hobidir, yaklasik 20 senedir Astronomiyle ilgileniyorum ama, gördüğüm ve öğrendiğim belki okyanusta bir damla bile etmez Mehmet Ergün Astrofotoğrafçı Astrofotoğrafçılarımız: ALTUNDEMİR Metin Başarılı astrofotoğrafçılarımızı, kendi ağızlarından size tanıttığımız, bu hobiye başlangıçlarını ve deneyimlerini aktardıkları yazı dizimize, Metin Altundemir ile devam ediyoruz. Fotoğrafa ilgim; lise çağlarında fotoğrafçı bir arkadaşımın Rus pazarından aldığı antikalarla yaptığı siyah beyaz çekimleri beğenerek başladı. Karanlık oda, agrandizörler, kartlarda fotoğrafın belirmesi, kesilen çerçevelerle aydınlık yerleri pozlamaya devam ederek parlayan camın dışarısının kartta oluşan görüntüsü. Temel fotoğraf eğitimini arkadaşımdan o dönemde almış oldum. Sonra üniversite sınavı araya girdi ve gitara yönelmemle fotoğraf ilgim rafa kalktı. Arada bir tatillerde basit manzara fotoğrafları çekmenin ötesine geçmedi. Çok yıllar sonra iş hayatının sıkıcılığından bir hobi edinme gereksinimiyle yarı profesyonel bir kamera alarak tekrar çekmeye başladım. Bu dönemlerde internette gezinirken, Royal Museums Greenwich in her yıl düzenlediği astrofotoğraf yarışmasına denk geldim. 2012 yılında 13 yaşında bir çocuğun California çöllerinde çektiği, en çok konuşulan genç astrofotoğrafçılardan seçilmesine neden olan fotoğrafı gördüm. Astrofotoğraf konusunda merakım bu şekilde ateşlendi. Daha önce kendi gözlerimle Samanyolu nu sadece bir kere çok düzgün bir şekilde görmüştüm. Bolu da merkezden uzak bir tepedeki bir köyde. Her yıl en fazla 15

gün zaman geçirebildiğim yazlığımızda yarı profesyonel makinamla denemelere başladım. Tatillerimin en az bir haftasını Perseid Meteor Yağmuru na denk getiririm. Bu denemeler hayal kırıklığıyla sonuçlandı. Hem Perseid açısından hem de makinemin gücü açısından istediklerimi yapamamıştım. Elimde sadece bir kaç takımyıldız ve ufak tefek yıldız izi fotoğrafı vardı. Yine de eğlence için çektiğim hayalet fotoğrafları ile uzun pozlama tecrübemi geliştirmeye başladım. Astrofotoğrafçılık çok masraflı bir hobi. O dönem örneklerini internette gördüğüm fotoğrafları çekmek için, en temel ekipman için bile Türkiye de küçük bir işletme yatırımı olabilecek miktarda paralar harcamak gerekiyordu. Bunu yapamadığımdan, kış aylarında yazın çektiğim fotoğrafları istifleme yöntemiyle işlemeye başladım. Bir kaç kısa yıldız izi time lapse i yapmayı başarmıştım. Tabii ki çok yetersizdi. İlk fırsatta yine yarı profesyonel ama 1200mm eşdeğerli (50X) zoom gücünde bir makine aldım. Ay fotoğrafları çekmek için bire birdi. Bu kamerayı 4 yıl geçmesine ragmen hala kullanıyorum. Astrofotoğraf adına ilk çekimlerim Ay fotoğrafları olmuştu. Her ne kadar manuel bir zoom halkası olmasa da bazen otomatik odaklaması sayesinde Ay yüzeyinin ayrıntılarını çekebilmeyi başarıyordum. Hatta Jüpiter ve Galilei uydularını nokta şeklinde olsa da ve Satürn ü halkası belirli olacak şekilde fena bir renk kayması ile çekmeyi başarmıştım. 2013 yazında işten ayrılmamla beraber aldığım tazminatın bir kısmını ilk profesyonel kamerama harcadım. Giriş seviyesinin üstü, kit lensli bir kameraydı. Çektiğim fotoğraflarda Samanyolu nun ilk ayrıntıları belirmeye başlamıştı. Bu seviyeden sonra ışık kirliliği, Ay ın etkisi, nem oranı, Dünya nın dönüşü gibi etkiler karşınıza çıkmaya başlıyor. Yine de Bunu sen mi çektin gerçekten? sorusuna sık sık maruz kalmak doğru yolda gittiğimin göstergesiydi. Bir sonraki yaz da aynı kamerayla geçti. Çektiğim fotoğrafları gören bir arkadaşımın referansıyla emlak ve panorama fotoğrafçısı olarak profesyonel fotoğrafçılık hayatım başladı. Başka türde fotoğraf konularıyla ilgilenmek beni fotoğraf işleme konusunda geliştirdi. Sonunda ucuzlayan fiyatlarla tam kare ilk kameraya da sahip olmuştum. Astrofotoğraf çekim tekniklerini araştırarak ışık kirliliğine karşı çekim yapmanın inceliklerini öğrendim. Tabii ki büyük şehirlerde ışık kirliliğini yenmek mümkün

değil. Ama daha az ışık kirliliği olan yerlerde yıldızlardan gelen ışığı yakalamanın yolları var. Üç yıllık kendini geliştirme sürecinin sonucunda tatmin edici fotoğraflar çekebilmeye başladım. Her geçen sene kamera sensörlerini teknolojisi gelişiyor ve astrofotoğraf çekebileceğimiz ekipmanlar ucuzluyor. Bundan 7-8 sene önce yetersiz kalan ilk kamerama harcadığım mikrarlarla çok güzel astrofotoğraflar çekebileceğimiz ekipman piyasada bulunuyor ve giderek ucuzlayacaklar. Astrofotoğrafa yeni merak saranlar bu konuda çok şanslılar. Bazı cep telefonlarıyla bile uygun şartlarda çekim yapabilmek mümkün. Yalnız ekipman fiyatı anlamında oluşan bu kolaylıktan bahsederken astrofotoğrafçılığın hiç de kolay bir uğraş olmadığını belirtmek istiyorum. Bu işe gönül verenlerin arka planda çok fazla zaman ve emek verdiğini bilmeniz gerekiyor. Sadece tripod, kamera ve uygun lensleri kullanarak astrofotoğraf çekiyorum. İstanbul da yaşayan biri olduğum için tatil zamanlarımda yılda belki bir iki hafta kullanma şansım olacak yıldız takip ekipmanı ya da teleskop için harcama yapmadım. Hayat şartları bu tür ekipmanı sürekli kullanabileceğim bir noktaya gelmeden de böyle bir yatırım yapmayı düşünmüyorum. Hep aynı noktada kalmamak için astrofotoğrafı, ışık boyama tekniğiyle birleştirmek üzerine çalışmaya başladım. Buradakilerin dışındaki örnekleri Instagram hesabımdan (@metinaltundemir) görebilirsiniz. Astrofotoğraf çalışmalarımdan bazı örnekler

Eğer derin uzay cisimlerini fotoğraflamak istiyorsanız teleskop ve yıldız takip sistemleri kullanarak çekim yapan kişileri araştırmalısınız. Sitemizde diğer astrofotoğrafçıların yazılarını da okumanızı tavsiye ederim. Belki sizin için uygun olan ekipman bir DSLR ya da aynasız kamera değil, bir teleskop ve CCD kamera olabilir. Temiz ve karanlık bir gökyüzü dileklerimle Metin Altundemir Fotoğrafçı / Astrofotoğrafçı

Astrofotoğrafçılarımız: Alper GÜL Başarılı astrofotoğrafçılarımızı tanıtma ve kendi ağızlarından tecrübelerini sizlere aktarmaları gayesiyle yayınladığımız yazı dizimize, deneyimli astrofotoğrafçı Alper Gül ile devam ediyoruz Keyifli okumalar Hayatın farkına varmak, gerçekliği hissetmek ve anlamlandırmak için yıllardır arayışta olan ben, fotoğraf sanatıyla tanıştım üniversite yıllarında. Eğitimler, asistanlık, ödüller, çekimler, karanık odalar, filmler, baskılar derken nihayetinde dijital dünyanın nimetleri ile tanıştık. Sonra ne oldu? Milenyum çağı ile birlikte hızlıca ilerledik, ürettik! Ürettiklerimizi tükettik ve daha iyi tüketebilmek için daha fazla üretmeye devam ettik. Fotoğraf da bundan ciddi şekilde payını aldı. Nasıl mı? Dijital çağdan önce, analog makineler ile 36 kare fotoğrafı itina ile çekip, hızlı bir şekilde karanlık odaya koşup, heyecanla ve saatlerce ürettiklerimizi beklerdik ve hata yapma lüksümüz yoktu. Kullanılan ekipmanlar sınırlı ve ışığa hükmetme yeteneğimiz azdı. Bir gün cep telefonu furyası başladı ve bir gazete reklamında artık telefonlardan fotoğraf çekebilen dijital bir yenilikten bahsedildi. Aman allahım nasıl yani dedik ve fotoğraf toplumumuzun temeline yerleşti. Kitlesel fotoğrafçılık doğdu, sosyal medya hesapları patladı, fotoğraf bir sektör haline geldi. Bir yıldız izi (star trail) çalışmam Bu arada teknoloji de, ilerlemeye hızlıca devam etti. İlk DSLR makinemin iso performansının maksimum 1600 oldugunu hatırlarım hey gidi noise! Bu rakam şimdilerle ise milyonlarda dolaşıyor, neyse Gelelim teknoloji ile birlikte, küçük sınırlı bir kitlenin tekelinden çıkıp yaygınlaşan yepyeni bir fotoğraf dalı olan astrofotoğrafçılığa Nedir bu fotoğraf dalı? İnsanların fotoğrafik bakışlarını birden alt üst eden, aslında yüzyıllardır orada duran ve hiç gitmeyen yıldızların, kısmen de olsa gezegenlerin, samanyolunun, kümelerin gösterimi Belirli çekim teknikleri kompozisyon ve dijital işlemler

uygulayarak yapılan görsel şölen! Astrofotoğrafçılık bir kaç evreden oluşmaktadır. Basite indirgemem gerekiyorsa; DSLR aşaması ve teleskop aşaması. Nasıl başladım? Şehirler arası bir yolculuk sırasında sürekli kafamda şu soru vardı; canım ülkemin %30 u fotoğrafçı Herkes artık her şeyi çekebiliyor, farklılaşmak için ne yapılmalı? Yorulmuştum, çektim sağa çıktım arabadan dışarı, yaktım bir sigara! Kafamı gökyüzüne çevirmem ile Samanyolu nun bana bakması bir oldu! Bu nasıl bir güzellik! Bunu neden daha önce fark etmedim! Hızlıca eve gidip araştırmaya başladım. Evren, yıldız, bulutsu, M46, çizgiler, farklı dünyalar, patlamalar, büyüklük küçüklük kuramlar, teoriler, teleskoplar, kara delikler, noluyor ya? Ben ne kadar da küçükmüşüm! Hiçlik içinde varlık gösteren ben, bunları başkalarına göstermeliydim! Bunlar 2 yıl önce başladı. Bir akşam kalk dedim arkadaşıma, yıldızlara gidiyoruz! Ama hiç bir şey yapmadan damdan düşer gibi gittik. Sonuç? Hüsran

Astrofotoğraf çalışmalarımdan seçtiğim örnekler

Sonrasında fotoğrafın emek olduğu gerçeği ile yüzleşip, araştırmalara başladım. Bir kaç kare fotoğraf için yapmam gerekenleri kitaplardan, internetten, makalelerden, videolardan biriktirerek yola çıktık Ve bir gerçekle daha karşılaştık yurtdışında bu dal yıllardır var ve inanılmaz örneklerle dolu! Bu bir yana, bu dal içerisinde farklı teknikler bile gelişmiş. Başladık çekmeye Her çekimde ayrı bir tecrübe edinmeye devam ediyoruz ve öğrendiklerimizi şu an fotoğraf eğimleri ile başkalarına aktarıyorum. Yıldızınız sizinle olsun Alper Gül Astrofotoğrafçı Astrofotoğrafçılık: Temel Tercihler Astrofotoğrafları çekmek kadar bu görüntüleri de işlemek başlı başına bir alan oluşturuyor. Genelde insanlar teleskop ile bakarken internette gördükleri fotoğraflar gibi görüntüyle karşılaşacaklarını zannederler.

Ama durum çok farklı çünkü gözümüzün ışık toplama kapasitesi, uzun pozlama sonucu CCD ya da CMOS sensörlerin topladığı ışık yanında çok düşük kalıyor. O yüzden en sık karşılaşacağınız teleskopla bu çektiğin fotoğrafın aynısını görebiliyor muyuz sorusuna vereceğiniz en net yanıt hayır olacak. Daha da açık olursak; Hubble Teleskobu ile baksanız dahi, fotoğraflarda gördüğünüz canlı ve ışıltılı görüntüyü, çıplak gözle hiçbir zaman göremeyeceksiniz. Astrofotoğrafçılığa ilk başladığım dönemde, bir kaç ay boyunca bu sorulara yanıt ararken aynı zamanda sık sık gözlem yapma ve fotoğraf çekme fırsatım oldu. Deneme yanılma yöntemiyle kendi yağımda kavruldum diyebilirim çünkü yaşadığım şehirde astrofotoğrafçılık ile uğraşan insanları tanımıyordum. Çok değerli gözlem sürelerinde teknik bilgilerimin eksikliği nedeniyle boşa harcadığım vakitler oldu ama insan en iyi hata yaparak öğreniyor sözünün doğruluğunu bir kez daha anladım. Kullandığım kundağın artık bana yeterli gelmediğini anladım ve daha uzun pozlama süreleri ve daha iyi astrofotoğraflar için GoTo özellikli elektronik kundak almaya karar verdim. Tercihim Orion Atlas Pro serisi oldu çünkü fiyat/performans dengesi açısından rakiplerinin bir adım önünde bir kundaktı. Aynı zamanda 115mm. lik Meade 6000 Serisi APO Triplet ED optik tüp alarak astrofotoğrafi alanına ciddi bir adım atmaya karar verdim. Kundağa ilişkin izlenimlerimi buradan okuyabilirsiniz. Her ne kadar elektronik kundak kullansam da 60 saniye pozlama süresinden sonra yine gökcisimleri kaymaya, görüntüler uzamaya başladılar. Ne kadar iyi kundağınız olsa da, kılavuz sistemi olmadan bir süre sonra takip yetersiz kalıyor. Bunun en büyük sebeplerinden birisi kundağın dişlileri arasındaki boşluktan kaynaklanan backlash adını verdiğimiz sorun. Dişlilerin arasındaki milimetrik boşluklar periyodik takip hatalarına neden olurlar. İşte burada autoguider dediğimiz kılavuz sistemi devreye giriyor. Autoguider sistemi hem polar ayardaki, hem atmosferdan kaynaklanan etkileri hem de backlash adını verdiğimiz kundak dişli mekanizmasından kaynaklanan takip hatalarını düzeltmek için geliştirilmiş bir sistemdir. Kılavuz sistemi nedir? Birkaç çeşit kılavuz sistemi olmakla birlikte kabaca kılavuz sistemi ayrı bir kamera ve optik sistemden oluşan mekanizmanın bir yıldız üzerine kitlenerek onu

takip etmesi sağlanır. Sistem aynı zamanda teleskobun kundağına da bağlı olmakla birlikte, kundağa komut vererek hedefteki yıldızı sıkı bir şekilde takip etmesini sağlar. Adı üstünde olduğu gibi teleskopun kundağına kılavuzluk eder. Astrofotoğrafçılık, profesyonelleşmeye başladığınızda pahalı bir uğraş halini alabiliyor. Üstteki kendi kullandığım sistemde de göreceğiniz üzere, optik tüpün üstüne sabitlenmiş olan görece daha küçük olan tüp ve arkasındaki kamera kılavuz sistemidir. Kılavuz sistemi kullanarak bu hatalar en düşük seviyeye indirilerek çok uzun süre pozlama yapılmasına imkan sağlanmış olur. Eğer derin uzay objelerini düşük ISO larla uzun süre pozlayarak fotoğraf çekmek istiyorsanız kılavuz sistemi kullanmak kesinlikle gerekiyor. Peki astrofotoğrafçılık için hangi tür teleskop, fotoğraf makinesi ve kundak almamız gerekiyor? Astrofotoğrafi için hangi teleskobun kullanılması gerektiğinin kesin bir cevabı yoktur. Her bir teleskop (optik tüp) tipinin, kendine göre avantajları ve dezavantajları vardır. Şimdi sırasıyla inceleyelim: Refraktör (Mercekli) Teleskoplar Refraktör teleskoplar diğer bir ismiyle mercekli teleskoplar optik ana bileşeni mercekten oluşan teleskoplardır. Mercekli bir teleskopta, ışık mercekten geçerken kırılır. Bu özellik sayesinde, ışınlar belli bir noktada toplanarak odaklanabilirler. Mercekli teleskoplarda astrofotoğrafçılık sorunu olan renk ayrışmasına bir örnek.

Ancak burada ortaya çıkan en büyük sorun ışık farklı renkleri içerir ve her renk farklı farklı dalga boyunda olduğundan farklı açılarla kırılır. Bu, cisimden gelen ışığın renklerine ayrışmasına yol açar. Bu istenmeyen bir durumdur, çünkü görüntünün netliği bozulur. İşte buraya apokromatik adı verilen mercek tipleri devreye girer ve bu hatanın çok büyük oranda düzeltilmesi sağlanır. Eğer astrofotoğrafi için refraktör teleskop tercih edecekseniz apokromatik olmasına dikkat edin. Mercekli teleskoplar kapalı optik tüp sistemine sahip oldukları için fazla bakım gerektirmezler ancak mercek maliyeti nedeniyle çok pahalıdırlar. Aynalı Teleskoplar Benim de ilk kullandığım optik tüp olan Newtonian reflector yani aynalı teleskopların objektifi aynadan oluşur. Optik tüpün en sonunda yer alan birincil aynadan yansıyan ışınlar teleskop tüpünün içine geri döner. Burada optik tüpün içinde yer alan ikincil aynadan 90 derecelik kırılma ile teleskobun yöneltildiği cismin görüntüsü göz merceğine yönlendirilir. Newton türü Aynalı bir teleskop. Önde ikincil düzlem ayna, arkada birincil çukur

ayna ve ön yan tarafta göz merceği yuvası Aynalı teleskopların en büyük avantajı fiyatlarının uygun olmasıdır. Ayna çapı büyüdükçe toplanan ışık miktarı da artacağı için aynı çapta bir aynalı teleskop ile mercekli teleskopun fiyatları arasında çok büyük bir uçurum vardır. Ancak açık optik tüp sistemine sahip olduklarından çok sık bakım gerektirirler. Ayrıca birincil ve ikincil aynanın birbirne olan açıları zamanla bozulabileceğinden kolimasyon adı verilen bir ayar yapılmasını gerektirir. Aynalı teleskop kullanacaksanız ortama bağlı olmakla birlikte benim gibi gece yarısı gözlem ortasında saç kurutma makinesiyle işlem yapmanız gerekebilir. Astrofotoğrafçılık için aynalı teleskop tercih edecekseniz, çektiğiniz karenin kenarlarında coma hatası denen bir bozulma olacağından, optik düzleme ekleyeceğiniz comma corrector adlı bileşeni de almanız gerekecektir. Şahsen yeni başlayacaklar için fiyat/performans açısından 6 veya 8 inç aynalı bir teleskop almanız sizi uzun bir süre idare edecektir. Hem Aynalı Hem Mercekli (Katadioptrik) Teleskoplar Bu tip teleskoplarda birinci aynadan önce optik düzlemde bir de düzeltici mercek bulunur. Bu sistemler hem optik gözlem hem de astrofotoğrafi için uygun olmakla birlikte karışık bir sistem oldukları için fiyatları da yüksektir. Ayrıca genellikle odak değerleri (f) yüksek olduğundan daha uzun süre pozlamalar yapmanız gerekebilir. Astrofotoğrafi için hangi tür kamera kullanmak gerekiyor? Katadioptrik bir Newtonian teleskop. Amatör astrofotoğrafçılık için yaygın kullanılan DSLR fotoğraf makineleridir. Yazılım desteği ve çekilen görüntülerin işlenmesine olanak sağlaması nedeniyle tercih edilen bu makineler hem günlük kullanım hem de astrofotografi için uygundur. Bazı üreticiler astrofotoğrafçılık için özelleştirilmiş DSLR modelleri de üretmektedir. DLSR makinelerin handikapı sensörün aktif bir soğutma sistemine sahip olmaması nedeniyle ısınarak istenmeyen parazit ve gürültüleri oluşturmasıdır. Bu konuya yukarıda değinmiştik.

Diğer bir tercih ise aktif soğutma sistemine sahip CCD sensörlü astronomi kameralarıdır. Bu cihazların fiyatları çok yüksek olmakla birlikte renkli ve monochrome (siyah beyaz) olarak iki tipi vardır. Profesyonel fotoğrafçılar tarafından monochrome versiyonları tercih edilir. Çeşitli özellikteki filtrelerle siyah beyaz çekilen görüntüler birleştirilerek işlenir ve renkli görüntü elde edilir. Astrofotoğrafi için hangi tür kundak kullanmak gerekiyor? Ekvatoryel ve Alt-Azimuth kundaklar olarak iki tip kundak tipi mevcuttur. Fazla detaylarına girmemekle birlikte alt-azimuth kundaklarda kutup ayarı yapılamadığı için görüntüler bir süre sonra baş aşağı devriliyormuş gibi olacağından astrofotoğrafi amacıyla kundak alacaksanız kesinlikle ekvatoryel kundakları tercih etmeniz gerekecektir. Kundak sistemleri hakkında daha fazla bilgi için şu makalemizi okumanızı tavsiye ederiz. Sonuç olarak astrofotoğrafi için ekipman tercihi konusunda fiyat/performans dengesini de gözeterek bütçenize uygun olabildiğince büyük teleskop çapını kaliteli bir kundak sistemi ve kamera ile birleştirmeniz gerekiyor. Filtre, makine için adaptör halka setleri vs. ek bileşenleri de dikkate almalısınız. Ancak şunu unutmamalısınız ki tüm ekipmanlarınız mevcut olsa bile en büyük ihtiyacınız olan şey sabır olacak. Gördüğünüz astro fotoğrafların çoğunun altında saatler hatta günler boyu harcanan emek yattığını aklınızdan çıkarmayarak bu işe gönül verdiyseniz sabırlı olmayı ve sahada yaşayabileceğiniz tüm aksiliklere rağmen (bu bazen gözlem alanınıza demir atmış bir bulut bile olabilir) başarıyla çekip işlediğiniz ve son halini verdiğiniz güzel bir fotoğrafın verdiği zevke kesinlikle değer! Murat SANA

Astrofotoğrafçılarımız: AYDIN Levent Başarılı astrofotoğrafçılarımızı tanıtma ve kendi ağızlarından tecrübelerini sizlere aktarmaları gayesiyle yayınladığımız yazı dizimize, deneyimli astrofotoğrafçı Levent Aydın ile devam ediyoruz Keyifli okumalar Bundan 8 sene önce kızım anaokuluna gidiyordu. Okulda nasıl oldu bilemiyorum artık bir teleskop mevzusu olmuş. benden bir teleskop almamı istedi. Hemen gidip Eminönü nden bir tane küçük çaplı bir teleskop aldım ve gözlem yapmaya başladık. Kızım o zaman 4-5 yaşlarındaydı. Daha sonra benim merakım daha ağır basmaya başladı. Bir yıl içinde 3 teleskop değiştirdim, daha büyüğünü aldım. Yalnız bu arada benimki meraktan çok aşırı bir tutkuya dönüştü. Sanki içimde bir şeyler uyandı. Şunu söyleyeyim; küçük yaşlarda en cok sevdiğim şey, evimizin terasına çıkıp yıldız ve Ay ı seyretmekti. Oradan birşeyler vardı anlayacağınız. Beni, sevdalısı olduğum astronomiye yönlendiren kızım Nazlı. Zamanla elimdeki mercekli teleskoplar yetmemeye başladı. Banka kredisi çekerek, şu an kullandığım Celestron 235 2350, Bresser mercekli 152 760 ve Lunt Güneş teleskoplarını aldım. Bunlar için aldığım krediyi 2 senede ödedim. Artık gözlem yapmak da yetmemeye başlayınca, resim çekme arzum şahlandı. Bunlar icin gereken filtreler, kameralar, bilgisayar, odaklayıcılar, mercekler, barlovlar ve daha bir sürü ekipman aldım. Yazılımlar dahil, 8 senede ekipmanlarımı tamamladım. Ama hala eksigim var. Yakında bir guiding gelecek. Zafer, işte böyle. Hobiden çok aşka dönüştü, çok seviyorum. İşin aslı benim astronomi temelim yok, normal düz lise mezunuyum. Kaynaklar okuya okuya, izleye izleye bir seyler öğrenmeye çalışıyorum. Asıl işim tartı aletleri üretimi. 5ton, 10 ton, 80 ton vb gibi tartı aletleri ve kalibrasyon ağırlıkları üretmek. İşim

çok ağır, çok yoruluyorum. Bu yüzden fazla vakit ayıramıyorum aslında. Bazı astrofotoğraf çalışmalarımdan örnekler.

İnsanlara tavsiyem; herkes sevdiği işi yapmalı. Yaşım 52; astronomiyi çok seviyorum. Dedim ya, küçük yaşlarda en sevdiğim şey Ay ı ve yıldızları seyretmekti. Kızımın bir teleskop istemesi beni tetikledi ve şu an amatör bir astronom, bir astrofotoğrafçı oldum. Levent AYDIN Amatör Astronom, Astrofotoğrafçı Astrofotoğrafçılarımız: SANA Murat Başarılı astrofotoğrafçılarımızı tanıtma ve kendi ağızlarından tecrübelerini sizlere aktarmaları gayesiyle başladığımız bu yazı dizimize, deneyimli amatör astrofotoğrafçı Murat Sana ile başlamayı uygun gördük. Keyifli okumalar Ülkemizde amatör astronomiye yönelik hızla artan ilgi ile beraber, kafamızdaki sorulara cevap bulmak her geçen gün kolaylaşıyor. Özellikle ülkemizde amatör

astronomi ve astrofotoğrafi konusundaki Türkçe döküman ve kaynak eksikliği popüler bilim sitelerinin ve kişisel blogların da desteği ile bir nebze de olsun giderilmiş durumda. Günümüzde gerek popüler bilim siteleri gerekse astronomi ve astrofotoğrafi konusunda şahsi bloglar aracılığıyla istediğimiz bilgiye rahatlıkla erişebiliyoruz. Bu konuda ülkemizde büyük emek sarfeden değerli amatör ve akademisyenlerin deneyimlerini ve bilgilerini paylaşması umut verici. Öncelikle kendimden bahsetmek gerekirse amatör astronomiye ve daha sonra astrofotoğrafiye olan ilgim küçük yaşlarda babamın aldığı dürbün ile başlamıştı. O zamanlar geceleri ay gözlemi yaparak başlayan merakım daha sonra manuel kundaklı 8 inçlik aynalı bir teleskop almamla iyice arttı. İlk teleskobum Meade 8 Newtonian Reflector İlk başlarda evin balkonundan ya da Ankara civarındaki bölgelerden yaptığım gözlemlerimle gökyüzünü daha detaylı bir şekilde tanımaya çalışıyordum. Büyükşehirde yaşadığım için ışık kirliliği çok büyük bir sorun olduğundan iş zamanlarından kalan her fırsatta teleskopu bagaja atıp Ankara ya 1-2 saat mesafede gözlem yapmaya gitmeye başladım. Tabi bu işi arazide yerleşim birimlerinden uzakta genelde konaklama imkanı olmayan yerlerde yaptığım için tek başıma gitmek biraz riskliydi. Bu sorunu da mangal ve kamp ikilisiyle birleştirerek diğer arkadaşlarımın da eşlik edebileceği bir mutual fayda sağlayan bir aktiviteye çevirdim. Manuel kundaklı bir teleskop tercih etmemin sebebi ilk başta gökyüzünü tanımaya çalışmaktı. İlk başta çok zorlansam da manuel kundak kullanınca insan aradığı gökcisimlerinin yerlerini, diğerlerine göre olan konumlarını, doğuş, batış saatlerini ve dönemsel konum değişikliklerini daha iyi farketmeye başlıyor. Örneğin ilk başlarda Andromeda yı bulmak için bütün bir gece harcayıp sabaha doğru bulduğunuzda aldığınız hazı ve sevinci daha sonra teleskobun kundağına yanlışlıkla çarparak tekrar kaybedip duyduğunuz hayal kırıklığını GoTo kundaklarla tecrübe etmeniz çok zor. İlk başta GoTo özellikli motorlu bir kundak alsaydım belki de işin kolayına kaçacaktım ve kendimi amatör astronomi konusunda da geliştirmek yerine bulduğum cismin fotoğrafını çekip bırakacaktım.

Arkadaşımdan ödünç aldığım Canon DSLR fotoğraf makinesiyle yerini öğrendiğim hedeflerin fotoğrafını çekmeye karar verdim. Ama önümde bir engel vardı. 30-40 saniyelik pozlamalar alıp deklanşöre basıyordum ama çektiğim fotoda Andromeda Galaksisi yerine ince beyaz spagettiler vardı. Oysa teleskopumun polar ayarını yaptığımı düşünüyordum ve bu kadar kısa pozlamalar çok sorun olmamalıydı. Daha sonra bu konuda tecrübeli insanların bloglarını ve yabancı forumları okumaya başladım. Sorun teleskopumun manuel kundak olması sebebiyle Dünya nın hareketine bağlı olarak gökyüzü cisimlerinin de çektiğim karede hareket ediyor olmasıydı. Teleskopum bu cisimleri eksende sağ açıklık ve dik açıklık (R.A. ve Dec. olarak isimlendirilerler) eksenlerinde takip edemiyordu. Meade LX-70 serisi için RA ve Dec. motor kiti ve kumandası Bir kere manuel kundaklı teleskop almıştım artık. Çözüm yeni bir kundak almaktan geçiyordu. Teleskopu aldığım firmayla iletişime geçtim ve sağolsunlar merkezi de Ankara da bulunan firma yetkilileri bu konuda bana çok yardımcı oldular ve her iki eksen için kullanabileceğim motor ve kumanda seti tedarik ettiler. Motorları alır almaz çok kolay bir şekilde teleskopa monte ettim. 2 Adet büyük boy pille çalıştığı için arazide elektrik sıkıntısı da yaşamıyordum. Artık her iki eksende teleskopu kumandayla hareket ettirebiliyor, bulduğum cisimleri göz merceğinin görüş alanında yaklaşık 10-15 dakika boyunca tutabiliyordum. Çıplak gözle baktığınızda gökyüzü cisimlerinin hareketini algılamanız imkansız olsa da teleskopla bakarken çok büyük oranlarda büyütme yaptığınız için, kullandığınız gözmerceğinin büyütme gücüne de bağlı olarak hedefteki görüntüyü en fazla 1-2 dakika içinde kaybediyorsunuz. Ama takip motorları kullkanıyorsanız ve düzgün yapılmış bir polar ayarınız varsa uzun süre boyunca aynı gökcismini rahatlıkla takip edebilirsiniz. Motorları monte ettikten sonra Kızılcahamam da sık sık gittiğim Yayla Camping e giderek ilk denememi yapmaya karar verdim. Gittiğim tesis yaklaşık 1200 metre yükseklikte D-100 karayolunun hemen yanıbaşında bir mocamp. Işık kirliliği olmaması, işletmecilerin çok canayakın insanlar olması ve konaklama imkanlarının rahatlığı nedeniyle sık sık burayı tercih ediyorum ama havaların

soğuması ile birlikte gece yarısından sonra görülen çok yoğun çiğ ve ilerleyen saatlerde havanın iyice soğuması nedeniyle kırağı nedeniyle çok zorlanıyordum. Newtonian tipi bir teleskop kullandığım için açık tüp sistemi olması nedeniyle birincil aynam çiğ ve kırağı nedeniyle işlevini yitirmeye başlıyordu. Soğuk ve kırağı yüzünden kirpiklerim bile donmaya başlamıştı. Bu yüzden gece sık sık optik tüpü söküp kaldığım odada saç kurutma makinesiyle birincil aynayı ve kendimi kurutup tekrar yarım saat daha gözlem yapıyordum. Tam bir eziyet! Sabaha karşı 4 gibi Andromeda uygun konuma gelince ağaçların arasından güzel bir fotoğrafını çekebildim. Bu ilk çektiğim astrofotoğraftı ve beklediğimden de iyi olmuştu. İlk astrofotorafi denemem: Andromeda Galaksisi (M31). İlk fotoğrafım çok güzel tepkiler almıştı ve elinde soba borusu gibi birşeyle dağda taşta napıyorsun sen? şeklindeki sık sık karşılaştığım sorulara artık verebilecek bir cevabım vardı. Bu beni astrofotoğrafi konusunda daha çok teşvik etti ve iyice bu işe kafa yormaya karar verdim. Astrofotoğrafi normal fotoğrafçılıktan farklı olarak yukarıda anlattığım eziyetlerden başka ikinci bir mesai de gerektiriyor, o da çektiğiniz fotoların işlenmesi. Sakın böyle anlattığıma bakarak gözünüz baştan korkmasın bu eziyetlerin her biri kendi içinde aslında insana zevk veren tatlı sıkıntılar diyebilirim. Her ne kadar yukarıda bahsettiğim fotoğraf tek kare olsa da normalde internette gördüğünüz derin uzay objeleri ya da güneş sistemlerine ait fotoğraflar onlarca hatta bazen binlerce fotoğrafın istiflenmesi ile elde ediliyor. İlk fotoğrafımda şanslıydım çünkü çektiğim hedef nisbeten büyük ve parlak bir hedefti, 8 inçlik teleskopumun çapı da fazla ışık toplamama izin veriyordu ve fotoğrafı çektiğim konum ışık kirliliğinin çok az olduğu bir yerdi. Genelde tek karede bu kadar net görüntü elde etmek bu şartları sağlayamıyorsanız pek mümkün olmuyor. Fotoğrafları istiflemek işin içine girince şu sorular belirmeye başladı: -Ne kadar kare çekeceğiz? -Dark, flat, bias kareler nedir?

-Bu kareleri nasıl istifleyeceğiz? Bu soruların cevaplarını detaylı olarak burada uzun uzadıya vermektense kısa olarak değineceğim. Zira teknik olarak konunun detaylarına internette yapacağınız kısa bir araştırmayla kendiniz de ulaşabileceğiniz gibi kendi web sayfamda yazdığım yazıda da bulabilirsiniz. Özet geçmek gerekirse birleştirmemiz gereken kareler dört başlıkta toplanıyor: 1. Gökcisminin asıl görüntüsünü içeren LIGHT kareler, 2. Teleskopun kapağı kapalı şekilde light karelerle aynı poz süresi, aynı ISO değerine sahip DARK kareler, 3. Yine teleskopun kapağı kapalı en düşük pozlama süresiyle çekilen BIAS kareler, 4. Optik yolda bulunan kir, leke toz vs. istenmeyen kusurları yok etmek için kullanılan, teleskopun önüne beyaz bir t-shirt koyarak yada laptopta tamamen beyaz bir sayfa açıp teleskopu bu ekrana çevirerek aldığımız FLAT kareler. Bu kareleri Deep Sky Stacker ya da benzeri programlarla istifleyerek, light kareler içinde bulunan ve istenmeyen verileri ayıklayarak nihai görüntüye ulaşıyoruz. Bugüne kadarki bazı astrofotoğraf çalışmalarımdan örnekler.

Astrofotoğrafları çekmek kadar bu görüntüleri de işlemek başlı başına bir alan oluşturuyor. Genelde insanlar teleskop ile bakarken internette gördükleri fotoğraflar gibi görüntüyle karşılaşacaklarını zannederler. Ama durum çok farklı

çünkü gözümüzün ışık toplama kapasitesi, uzun pozlama sonucu CCD ya da CMOS sensörlerin topladığı ışık yanında çok düşük kalıyor. O yüzden en sık karşılaşacağınız teleskopla bu çektiğin fotoğrafın aynısını görebiliyor muyuz sorusuna vereceğiniz en net yanıt hayır olacak. Bir kaç ay boyunca bu soruların cevaplarına yanıt ararken aynı zamanda sık sık gözlem yapma ve fotoğraf çekme fırsatım oldu. Deneme yanılma yöntemiyle kendi yağımda kavruldum diyebilirim çünkü yaşadığım şehirde astrofotoğrafçılıkla uğraşan insanları tanımıyordum. Çok değerli gözlem sürelerinde teknik bilgilerimin eksikliği nedeniyle boşa harcadığım vakitler oldu ama insan en iyi hata yaparak öğreniyor sözünün doğruluğunu bir kez daha anladım. Açık bir gökyüzü dileklerimle Murat SANA Amatör Astrofotoğrafçı Gezegenler Bazen Neden Göz Kırpar Gibi Titreşir? Çoğunuz gökyüzünde gezegen ve yıldızları ayırmanın en pratik yolunun, ışıltısının titrekliği olduğundan haberdar. Evet, şu yazımızda detaylı biçimde anlattığımız gibi, geceleri yıldızların ışıkları göz kırpar gibi titreşir ve bazen de bu titreşim sırasında değişik renklere bürünüyorlarmış gibi görünür. Ancak, gezegenlerden bize gelen ışıklar gökyüzünde titreşmezler. Böylelikle, bir yıldız ile gezegeni birbirinden rahatlıkla ayırabiliriz. Ancak, kimi durumlarda gezegenlerin de aynen yıldızlar gibi titreştiğine şahit olmuşsunuzdur. Bunun birkaç sebebi var: İlk sebep, gördüğünüz gezegenin ufuk

çizgisine yakınlığı ile ilgili. Dünya yuvarlak olduğu için, bir gökcisminin ışığı atmosferden geçerken ufuk çizgisine ne kadar yakınsa, o kadar yol almak zorunda kalır. Bu durum, gökcisminin ışığının kırmızıya doğru kayıp, parlaklığının da azalmasına neden olur. Aynı zamanda, gökcisminin ışığı atmosferde aldığı uzun mesafe nedeniyle fazlasıyla atmosferik türbülans yaşanan bölgelerden geçmek durumunda kalabilir. Eğer ışık böyle bir fenomenin içinden geçerek gözünüze ulaşıyorsa; ister gezegen ister yıldız olsun, ışığının titrediğini görürsünüz. İkinci sebep, bulunduğunuz bölgedeki hava durumu ile ilgilidir. Eğer gökyüzünü gözlemlediğiniz bölgeyi çevreleyen atmosfer katmanında hava fazlasıyla nemli ise, gökyüzünün görüntüsü nem oranında puslanacak ve ancak yeterince parlak olan gökcisimlerinin ışığı yeryüzüne ulaşabilecek. Işığı yeryüzüne ulaşabilen gökcisimleri ise elbette en parlak yıldızlar ile, zaten çoğunlukla parlak olan Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn gezegenlerinin ışığı olacak. Böylesine nemli ve puslu bir havada, gözümüze ulaşan bu ışıklar atmosferdeki en ufak hava akımında bile fazlasıyla kırınıma uğrayacaklar ve gezegenler dahi titreşiyormuş gibi görünecekler. Atmosfer tekrar daha az nemli duruma dönüşene veya hava akımları kesilene kadar gece gökyüzündeki her ışıltılı nokta titreşmeye

ve renk sapmaları yaşamaya devam edecek. Sanırız artık, Güneş doğarken veya batarken görülen çok ama çok parlak Venüs gezegeninin bazen niçin titreştiğini ve yıldız sanıldığını artık anladınız. Eğer yine de gördüğünüz cismin bir gezegen mi yoksa yıldız mı olduğundan şüpheleniyorsanız, Stellarium veya Starry Night benzeri bir gökyüzü yazılımını kullanmanızı tavsiye ederiz. En üstteki kapak fotoğrafı, İran lı astrofotoğrafçı Babak Tafreshi ye aittir. Zafer Emecan Apollo 15 İniş Noktası 26 Temmuz 7 Ağustos 1971 Tarihleri arasında Ay a gidip gelmiş olan Apollo 15 ekibinin iniş noktası. Bir teleskopla çektiğim bu fotoğrafta tabiki iniş noktasını detaylı biçimde göremiyoruz. Çevredeki diğer küçük kraterlerin de çaplarını yazdım ki boyutların büyüklüğünü rahat farkedelim. Bu görevde Ay a dördüncü kez ayak basılmış ve ilk defa Ay otomobili kullanılmıştır. Bu sayede kısa zamanda geniş bir alan tarandığı için epeyce faydalı bir projedir. Üç gün Ay da kalınmış ve bunun 18 saat kadarı Ay modülünün dışında geçmiştir. Ay da kullanılan otomobil hakkında bilgi almak için şu yazımıza bakabilirsiniz. Çekiç ve Tüy aynı anda bırakılırsa yere aynı anda düşer mi deneyini de ilk defa burada denemişler. Bir de videosu var, izleyin: http://www.youtube.com/watch?v=03spbxaljzi Ayrıca değişik bir konu daha var bu seferle ilgili. Ekşi Sözlük ten direk copy/paste yapıyorum : Apollo 15 sefere çıkmadan önce cin fikirli bir alman 400 adet hatıra pulu

basıp, astronotlara vermiş. 100 ünü bana geri getirin kalanı sizin olsun, üste de adam başı yedi bin kayme vereyim demiş. İkisi paketleme sırasında yırtılan pullardan 100 ü cin fikirli arkadaşa verildikten sonra başlayan Ay dan gelen pul satışları Amerikan kamuoyunda tepki ile karşılanmış. Bizim vergilerden trilyonları antin kuntin işlere harcıyonuz bi de üstüne el altından tüccarlığa mı başladınız biz de sizi bilim yapacak sandıydık demişler. Nasa astronotlara cezalar yağdırmış ve Almanya ya gidenler dışındaki 298 pula el koymuş. Uzun davalar sonucu 1983 yılında pullar astronotlara iade edilmiş. Bu arada kongre soruşturmaları vs. nedeniyle Nasa, epey maymun olmuş ve hıncını astronotlardan çıkarmış. Pullar pek değerli. 2008 yılında bir açık arttırmada bir tanesi için tam on beş bin dolar ödenmiş. Çekim detayları : Canon 600D + x2 Barlow + BYE x5 zoom ATM 6 f/5,3 Newtonian Celestron AVX Kundak Autostakker + PS Onur DURMA (Hayvan Adam) Uzayda Yıldızları Fotoğraflamak Uzayda çekilen fotoğraflarda genellikle yıldızların olmadığını görürüz. Uzaydan Çekilen Fotoğraflarda Niçin Yıldız Yok? başlıklı yazımızda da belirttiğimiz gibi fotoğraflar genellikle Ay a, Dünya ya veya uzay istasyonuna odaklı olarak çekildiği için, bu cisimleri net bir şekilde fotoğraflayabilmek adına pozlama süresi kısa tutulur ve cisimlerin üzerlerinden yansıyan ışınların fotoğraflarda patlama yapmaması sağlanır. Bunun bir götürüsü olarak da yıldızları bu şekilde çekilen fotoğraflarda göremeyiz. Yıldızların bu fotoğraflarda görülememesi komplo teorisyenlerince uzaya veya Ay a hiç gidilmediğine yorulur. Kozmonot Yuri Gagarin ise 1961 de uzaya ilk çıktığı zaman, Vostok uzay aracından yıldızları

parlak ve net bir şekilde görebildiğini söylemiştir. 1998 yılında Discovery uzay mekiğinden Dünya nın Ay ın ve MIR uzay istasyonun tek bir karede yakalanmış bu görüntüsü 70mm Hasselblad kamera ile çekilmiştir ve uzayda yıldızlar yine gözükmemektedir. Nedeni yukarıda belirttiğimiz gibi pozlama süresinin kısa tutulması ve bu cisimlerin, özellikle de Dünya nın detaylarının belli olması içindir. Fakat yıldızlar Apollo 13 mürettebatı haricinde bütün bütün Apollo görevlerinde mürettebat tarafından görülebilmiştir. Astronot ve aynı zamanda Astronom olan Ronald Parise ise mekiğin içindeyken yıldızları görebilmek için içerideki bütün ışıkları kapatması gerektiğini, o zaman yıldızları görebildiğini söylemiştir. Ay seyahatleri hep Ay ın o sırada Güneş e bakan kısmına yapıldığından dolayı Ay da çekilen fotoğraflar orada atmosfer olmadığı için gökyüzü siyah gözükse de aslında gündüz çekilen fotoğraflardır. Yerden ciddi miktarda yansıyan ışınlardan dolayı yüzeyin belli olması için yine düşük pozlama süresi ile fotoğraf çekilmesi gerekmiştir. Neil Armstrong un çektiği bu fotoğrafta Ay modülü nün pilotu Buzz Aldrin görülmekte. Ön plandaki cihaz, Ay daki sismik aktiviteyi ölçmek için kurulan bilimsel alettir. Onun biraz arkasındaki şey ise Dünya dan gönderilecek olan lazerleri yansıtacak olan ayna. Neil Armstrong, Apollo 11 Ay seyahatinden döndüğünde 12 Ağustos 1969 da yaptığı basın toplantısında Ay yüzeyinden ve günışığı alan taraftan gözlerimizle yıldızları görme şansımız hiç olmadı. diye bu konuda yorum yapmıştı. Daha sonraki yorumlarından birinde de Yıldızlar sadece Ay ın gölgesine altına girdiğimiz zaman çıplak gözle görülebilir olmuşlardı. Bütün Ay inişleri günışında yapılıyor. dedi. Dolayısıyla Ay yüzeyinde yıldızları içeren bir fotoğraf çekilmedi. Fakat Uluslararası Uzay İstasyonu nda çekilen fotoğrafların her ne kadar çoğu Dünya ya veya uzay istasyonunun kendisine odaklıysa da fotoğraf makinelerinin yıldızlara doğrultulup pozlama süresinin arttırılmasıyla çekilen yıldız ve samanyolu fotoğrafları yok değil. Yukarıdaki fotoğrafta Japon Uzay Keşfi Ajansı ndan Astronot Satoshi Furukawa, Uluslararası Uzay İstasyonu nun içinde

elinde fotoğraf makinesiyle görülmekte. Dünya dan yansıyan ışık oldukça fazla olduğu için, daha karanlık ortamda olan astronotu çekmek isteyen kameraman, elindeki makinenin diyaframını daha çok açıp pozlama süresini de biraz arttırdığı için astronotu görebilmekteyiz. Fakat arkaplandaki Dünya çok fazla ışık yansıttığı için bembeyaz parlamakta. Eğer yıldızların fotoğraflanması gerekiyorsa; yüksek pozlama sürelerinde Dünya nın bu kadar çok parladığı güneş ışığı alan tarafında fotoğraf çekilirse Dünya dan yansıyan ışık yüzünden yine yıldızları görememiş olacağız fakat uzay istasyonu gece tarafına geçtiğinde, yani Dünya nın gölgesinin altına girdiği zaman hem Güneş in kendisi gözükmeyecek, hem de Dünya dan Güneş ışığı yansımayacağı için fotoğraflarda yıldızlar net bir şekilde görülebilecek. Oldukça uzun pozlanmış olan bu fotoğraf Uluslararası Uzay İstasyonu Dünya nın gece tarafındayken çekilmiş. Dünya nın bej renkte olmasının nedeni ise pozlamadan dolayı şehir ışıklarının bile Dünya yı parlatmaya başlamasından kaynaklanmakta. Dünya yüzeyindeki beyaz-eflatun parlaklıklar ise atmosferdeki yıldırımlardan kaynaklanmakta. ISS Dünya nın etrafında bir turunu ortalama 93 dakikada tamamladığı için yıldızlar çizgiler halinde gözükmekteler.

Kimya Mühendisi ve NASA da Astronot olan Donald Pettit in çektiği bu fotoğrafta ise hem Dünya yüzeyindeki şehir ışıkları hem de atmosferde oluşan Aurora lar gözükmekte. Yine uzun bir pozlamayla çekildiği için fotoğrafta yıldız izleri görülmekte. Donalt Pettit bir çok amator astronomun yaptığı gibi 30 saniyelik bir çok fotoğraf çektiğini ve bu fotoğrafları üstüste koyup işleyerek bu görüntüyü elde ettiğini söylüyor. Bu fotoğraf ise NASA Astronotu Reid Wiseman tarafından çekilmiş. Daha kısa pozlama ile çektiği için yıldızlar iz olarak gözükmemekte fakat Uluslararası Uzay İstasyonunun hızından dolayı yıldızlar tam net çıkmamış. Daha kısa bir pozlama ile yıldızlar net çıkabilirdi fakat fotoğrafın çekilme amacı yıldızların netliğinden çok Samanyolu nun gözükmesi. Fotoğraf çekildiği sırada Sahra çölü nün üstünden geçtikleri için Dünya kum renginde gözükmekte. NASA astronotu Scott Kelly nin 22 Haziran 2015 te çektiği bu fotoğrafta kırmızı renkte Aurora lar gözükmekte, pozlama süresi biraz daha düşük olduğu için yıldızlar bir önceki fotoğrafa göre daha netler fakat ISS in Dünya ya göre hızı bir hayli fazla olduğu için yerdeki şehir ışıkları iz şeklinde gözükmekte. Taylan Kasar

Güneş Battıktan Sonra Görülen Parlak Yıldız (Bu yazıda anlattığımız gökcismi, tesadüf eseri 2016 yılının yaz aylarında gün batımından hemen sonra görülen parlak Mars gezegeni ile karıştırılmamalıdır. Burada, ömrünüz boyunca sıkça göreceğiniz bir yıldız, daha doğrusu bir gezegenden söz edeceğiz). Gün batımları, o rengindeki ahenk ile insanı iyileştiren bir güzelliğe sahiptir. Öylece Güneş in batışını izlemek, bir terapidir adeta. Bazı zamanlarda bu gün batımına bir de parlak yıldız eşlik eder. Öylesine parlak görünür ki, gökyüzüne o anda bakanlar muhakkak onu fark eder. Aslında bu görülen bir yıldız değildir. Bu parlak gök cismi, çoğunlukla Venüs ya da Jüpiter dir. Bazen ise bu gökcismi Satürn olabilir. Peki nasıl oluyor da bu kadar parlak oluyorlar, hangisinin hangisi olduğunu nasıl ayırt edebiliriz? Yıldızlardan ayırt edebilmemiz mümkün mü?

Venüs ve hemen üstünde yer alan Satürn gezegeni. (Foto: Michael Daugherty) Gördüğümüz o parlak yıldızın Venüs mü Jüpiter mi olduğunu anlamak aslında oldukça kolay. Her şeyden önce gökyüzünün en parlak iki cismi bu iki gezegenimizdir. Dolayısıyla öncelikle gördüğümüz o parlak yıldızın gerçekten bir yıldız mı yoksa Venüs veya Jüpiter mi olup olmadığını anlayabiliriz. Burada ayırt etmede en önemli faktörlerden birisi yıldızların nokta kaynak olmalarından ötürü, atmosferdeki dalgalanmalardan etkilenmeleri ve ışıklarının göz kırpar gibi görünmesidir. Gezegenlerde bu etki çok daha azdır. Bu sayede gezegen olduğunu anladık diyelim, peki hangisi olduğunu nasıl ayırt edebiliriz? Her şey çok basit bir geometrik olaya dayanıyor. Venüs bir iç gezegen olduğu için, yani Dünya ile Güneş arasında bir yörüngeye sahip olduğu için biz Dünya dan baktığımızda Venüs ün yörünge hareketini ayırt edebiliriz. Yani Venüs yörüngesi etrafında nasıl Güneş in etrafında dolanıyorsa, gökyüzünde de Güneş in etrafında benzer şekilde dolanır. Dolayısıyla Venüs zaman zaman Güneş in önünden geçerken, zaman zaman arkasında kalır. Aynı şekilde bu dolanma hareketi sırasında bize göre Güneş in sağında veya solunda da kalabilir. Bu sebeple Ay gibi evreler gösterirken, ayrıca bu hareketi ile bir gezegen olduğunu anlamamıza imkan verdiği gibi bize onun Jüpiter olup olmadığını anlamamıza da imkan sağlar.

Merkür ve Venüs ün gökyüzünde Güneş etrafındaki hareketleri bize onların birer iç gezegen olduğunu söyler. Aşağıdaki görselde Venüs ile Dünya nın yörüngeleri arasında bir üçgen görülüyor. Buradaki alfa açısı bize Venüs ün gökyüzünde Güneş ten kaç derece uzakta olduğunu verir. Dikkat ederseniz bu açı hiçbir zaman belirli bir değerin üzerine çıkamaz, yani Venüs gökyüzünde Güneş ten en fazla belirli bir derece uzakta görülebilir. Bunun aksine Jüpiter bir dış gezegen olduğu için gökyüzünde Güneş ten olan görsel uzaklığında bir sınırlama yoktur. Aşağıdaki görselde verilen açı en büyük açı değeri değildir. En büyük açı değeri için Venüs ün bulunduğu yerdeki açı 90 derece, yani teğet olmalıdır.

Dolayısıyla bir gün batımı sonrasında Venüs asla doğu ufkunda görülmez. Çünkü açısal uzaklığı buna el verecek kadar fazla değildir. Eğer doğu ufkunda parlak bir yıldız görüyorsanız bu Jüpiter dir. Peki ya Jüpiter de yörüngesindeki konumu sebebiyle Venüs ile yakın görülüyorsa, o zaman hangisinin hangisi olduğunu nasıl ayırt ederiz? Bu durumda da parlaklıklarına bakmamız yeterli, Venüs gökyüzünde Jüpiter e oranla daha parlak görünür. Dolayısıyla parlak olan Venüs tür diyebiliriz. Yukarıdaki görselin bir diğer sonucu da Merkür ün gökyüzündeki hareketidir. Merkür daha küçük bir yörüngede dolandığı için onun Güneş ten olabilecek en

büyük açısal uzaklığı Venüs ten de küçüktür. Dolayısıyla Merkür ü asla doğu veya güney ufkunda göremeyiz. Eğer gökyüzündeki onca parlak gök cismi arasından Merkür ün hangisi olduğunu tahmin etmek istiyorsak, Güneş e yakın bir yerlere bakınmakta fayda var. (Bkz. ilk görsel) Buradan da bir diğer sonuca ulaşıyoruz, yalnızca gün batımında görünmedikleri. Yörüngeleri dolayısıyla bir taraftayken Güneş in solunda diğer taraftayken ise sağında kalırlar. Haliyle ya gün doğumu öncesinde Güneş ten önce doğarlar ya da gün batımı sonrasında Güneş ten hemen sonra batarlar. Fakat biz genelde gün doğmadan önce uyanık olmadığımız için daha sıklıkla gün batımında görmeye alışkınız. Halbuki benzeri şekilde gün doğumu sırasında görmek de mümkündür. 23 Ekim 2016, Antalya dan günbatımı sırasında batı ufku. Hemen üstteki, Starry Night programından alınmış görselde ise 23 Ekim 2016 tarihinde gün batımında Satürn ve Venüs ün batı ufkunda kendisini gösterdiğini görüyoruz. Yani, 2016 sonbahar ve kış ayları boyunca günbatımları sırasında göreceğiniz o çok parlak gökcisimleri Venüs ve Satürn olacak. Bazen bu Venüs olur, bazen Jüpiter, bazen Satürn. Bazen ikisi veya hepsi birden de olabilir. Bu durum tamamen Dünya nın ve bu gezegenlerin yörüngelerindeki konumlara bağlıdır. Jüpiter ile aramıza Güneş girdiğinde, Jüpiter i gün doğumu veya batımında Güneş e yakın olarak görürüz. Jüpiter ve Satürn, Dünya dan sonra

yer alan gezegenler olduğu için onları Güneş le yan yana görmemiz ancak bu şekilde mümkündür. Tabi ki bu durumda rahatça söyleyebiliriz ki Jüpiter ve Satürn Güneş e yakın görünen bir konumdaysa, bize yörünge olarak oldukça uzak bir konumdadır. Her ne kadar Venüs aşırı parlak bir yıldız gibi, Jüpiter ve Satürn de parlak birer yıldız gibi görünse de bazen parlak yıldızlar da onları tanımamızı zorlaştırabilir. Yani gün batımı sırasında gördüğümüz o parlak yıldız gerçekten bir yıldız olabilir. Bunu ayırt etmek için elbette ki en etkili yöntem yukarıda fotoğrafını paylaştığımız Stellarium, Starry Night gibi bir programdan yardım almaktır. Fakat yukarıda da ele aldığımız gibi profesyonel gözler ve bilgili birisi için tek bakışta olayı anlamak da mümkündür. Hazırlayan: Ögetay Kayalı Geliştiren: Zafer Emecan Not: En üstte yer alan kapak fotoğrafımız, Julie Fletcher tarafından Avustralya da Eyre Gölü üzerinde çekilmiştir. Fotoğrafta Venüs ün solunda Samanyolu, hemen altında ise burçlar ışığı rahatlıkla görülebiliyor. Amacınıza en uygun ve en kaliteli teleskop ya da dürbünü, en uygun fiyata sadece Gökbilim Dükkanı nda bulabilir, satın alma ve kullanım sürecinde her zaman bize danışabilirsiniz GÖKBİLİM DÜKKANI NA GİT

Astronomi Öğreniminde Öncelikler Astronomiye ilgi duyuyor ve evrenin gizemli ve devasa yapısını anlamak istiyorsanız, önceliklerinizi iyi belirleyin. Burada nasihat şeklinde dile getireceklerimiz, astronomi (gökbilim) konusunda ciddi bilgi sahibi olmak isteyenler, bir amatör astronom olmayı arzulayanlar içindir. İlgi çekici geldiği için uzay ve evrenle ilgili yazıları hobi olarak takip edenlere değil Karanlık enerji, Kara delikler, Kuasarlar, Karanlık madde, paralel evrenler, çoklu evrenler, evrende yaşamın yaygınlığı, uzaylılar gerçekten var mı gibi konular elbette çok ilgi çekici ve insan bu gizemli şeylere karşı çok büyük ilgi duyuyor. Bu büyük ilgiden ve getirdiği reyting den olsa gerek, özellikle National Geographic (Milli Coğrafya) benzeri ABD kanalları böylesi konularla ilgili bolca ve görkemli efektlerle bezenmiş (ama genelde hiçbirşey anlatmayan) belgeseller yayınlıyor. Sosyal medyada, basında bu tür ağır fizik bilgisi gerektiren konularla ilgili sıklıkla son derece light haberler, televizyon programları yapılıyor vs vs. Dediğimiz gibi, konunun reytingi büyük; çünkü insanlar gizemli ve akıl alması zor şeylere merak duyarlar. En yakınımızdaki komşu galaksilerden biri olan Küçük Magellan Bulutu ndaki bir yıldız oluşum bölgesi. Ama evreni anlamak istiyorsanız, önce, her şeyden önce evreni evren yapan en önemli nesnelere, yıldız lara gereken önceliği vermeniz gerekiyor. Yıldızların doğumu, yaşam süreçleri, geçirdikleri evreler, boyutları, tipleri ve tabi ki ölümleri; öncelikle araştırıp öğrenmeniz ve anlamanız gereken en önemli konular. Yıldızlar, yıldızların özellikleri, yıldız fiziği gibi konular gökbilimin temelini teşkil eder ve evrenle ilgili hemen hemen her şeyin içinde yer alırlar. Çok basit biçimde; yıldız evrimini detaylarıyla iyi biçimde bilmiyorsanız, karadelikleri hiçbir biçimde anlayamazsınız. Ya da çok yanlış anlarsınız ki, çevremiz bu tür insanlarla dolu malesef. Sonbahar ve kış aylarında gökyüzünü süsleyen Orion (Avcı) Takım Yıldızı.

Eğer yıldızlar hakkında yeterli bilgi sahibi değilseniz, evrenin diğer o gizemli yönlerini anlamanız çok ama çok zordur. Evet, bir yıldızın nasıl doğduğu, nasıl parladığı, nasıl bir araya gelip kümeler, galaksiler oluşturduğu belki biraz sıkıcı bir öğrenme süreci gerektirir ama, bunu bilmeden ne karanlık madde, ne kara delikler, ne de evrende zeki yaşamın olabilirliği üzerine sağlıklı bir çıkarım yapamazsınız. Yaptığınız; sadece fragmanını izlediğiniz izlediğiniz bir film hakkında konuşmaktan öteye gidemez. Kozmik Anafor da sık sık yıldızlar hakkında yazmamızın nedeni de bu durum. Oysa, karadelik, karanlık enerji vs konularda yazmak çok daha kolay oluyor bizim için. Fakat, bunu yaparsak insanlara evreni ve uzayı anlatabilmek konusunda kendimize verdiğimiz sözü tutmamış oluruz. Siz de evreni gerçekten samimi biçimde anlamak istiyorsanız, astronomi bilimi sizin için önemli ise, önceliklerinizi belirleyin; yıldızlara ilgi gösterin, onları iyi tanıyın Zafer Emecan Not: Yazı başlığında kullanılan görsel, 2013 İran yapımı Sepideh Reaching for the Stars isimli filme aittir. Amacınıza en uygun ve en kaliteli teleskop ya da dürbünü, en uygun fiyata sadece Gökbilim Dükkanı nda bulabilir, satın alma ve kullanım sürecinde her zaman bize danışabilirsiniz. GÖKBİLİM DÜKKANI NA GİT