KIBRIS ANADOLU VE DİĞER TÜRK YURTLARINDA ÖLÜMLE İLGİLİ İNANIŞ VE UYGULAMALAR



Benzer belgeler
TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

Adana Halk Kültüründe Ölünün Yıkanması Kefenlenmesi ve Diğer Uygulamalar *

Sözlü Bilgi Kaynakları

TÜRK DÜNYASINI TANIYALIM

DESTAN DÖNEMI TÜRK EDEBIYATI. Destan Dönemi

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOYABAT ÖLÜM ÂDETLERİ 1 DEATH CUSTOMS IN BOYABAT FROM PAST TO PRESENT

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI

Örnek alınacak en güzel insan Hz. Muhammed hayatı boyunca görüntüsüne ve hareketlerine dikkat etmiştir.

İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı

PAZARCIK YÖRESİ ALEVİLERİNDE ÖLÜM VE ÖLÜ İLE İLGİLİ UYGULAMALAR. Yrd.Doç.Dr.Hamza KARAOĞLAN GİRİŞ

Cornelia, şarkı söylemek isteyen kaz

ÇUKUROVA'DA ÖLÜMLE İLGİLİ İNANIŞLAR-UYGULAMALAR ve İSKENDERUN MEZAR TAŞLARININ DİLİ

YAPACAĞIMIZ SANAT ETKİNLİKLERİ

Gaziantep te Ölü ve Ölüm İle İlgili Uygulamalar: Sam Köyü Örneği

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir?

.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır.

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

DİKTE METNİ 1 DİKTE METNİ 2

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ TÜRK İŞARET DİLİ

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BİRİNCİ KİTAP

ÖLÜM VE ÖLÜMCÜL HASTANIN BAKIMI

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

TEK TEK TEKERLEME. Havada bulut Sen bunu unut

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

Ç ÇABUK ÇAKI ÇALIŞMAK ÇAMAŞIR ÇAMUR

MART AYINDA ÖĞRENDİĞİM DİL GELİŞİM ÇALIŞMALARI

Siirt'te Örf ve Adetler

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA

Şanlıurfa da ölümden defin e kadar yapılan uygulamalara genel bir bakış

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni

Organ bağışında bulunan herkesin organları kullanılabilir mi?

NAMAZ. 2 Namaz kimlere farzdır? Ergenlik çağına gelmiş, akıllı ve Müslüman olan herkese farzdır.

DERS YILI MEV KOLEJİ ÖZEL ANKARA ANADOLU LİSESİ VE FEN LİSESİ 10. SINIFLAR TÜRK EDEBİYATI DERSİ YARIYIL ÖDEVİ

BULGARİSTAN İSLİMYE İLİ KAZAN İLÇESİ TÜRK HALK KÜLTÜRÜNDE KIRKLAMA GELENEĞİ

İSLÂMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İSLÂMİ İLK ESERLER SORU PROĞRAMI AHMET ARSLAN

ÇIBLAK, Nilgün (2002), Anadolu da Ölüm Sonrası Mezarlıklar Çevresinde Oluşan İnanç ve Pratikler, Türk Kültürü, Y.XL, S.474, ss

Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi

yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam

Solunum ve Kalp Durması Nedir? Solunum Durması: Kalp Durması: Temel YaĢam Desteği Nedir? ilaçsız Hayat Kurtarma Zinciri Nedir?

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

Selin A.: Yağmur yağdığında neden gökkuşağı çıkar? Gülsu Naz Ş.: Neden sonbaharda yapraklar çok dökülür? Emre T.: Yapraklar neden sararır?

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi

D DAĞ DAKİKA DAKTİLO DALAK DALGA

Nasuh Mitap ı Ankara dan tanırım. Kendisi hakkında bir şey yazmayacağım.

TEST. 7. Dişer ne zaman fırçalanmalıdır? A. Yemeklerden sonra B. Okuldan gelince C. Evden çıkmadan önce

Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi Online Thematic Journal of Turkic Studies

Türk Eğitim Tarihi. 1. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri. Yrd. Doç. Dr.

MUĞLA YÖRESİ ALEVÎ TÜRKMENLERİNDE ÖLÜMLE İLGİLİ İNANÇ VE PRATİKLER *

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

TÜRK HALK ŞİİRİ EDB305U KISA ÖZET

TARİH KPSS İSLAMİYETTEN ÖNCE TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET ARİF ÖZBEYLİ

O OBUR OCAK (AY) OCAK ODA OFSAYT

RESİMLERLE ABDESTİN ALINIŞI

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

tellidetay.wordpress.com

AĢağıdaki sözcüklerle tümceler kurunuz! 6

T.C. 8. SINIF I. DÖNEM. ORTAK SINAVI 26 KASIM 2014 Saat: 11.20

T.C. 8. SINIF I. DÖNEM. ORTAK SINAVI 26 KASIM 2014 Saat: 11.20

The European Social Survey

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

3. Yazma Becerileri Sempozyumu

T.C. 8. SINIF I. DÖNEM. ORTAK SINAVI 26 KASIM 2014 Saat: 11.20

Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Kültür Merkezi Mavi Salon. Prof. Dr. Mustafa ALİŞARLI Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörü

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

TÜRK EDEBİYAT TARİHİ

EN ESKİ İNANÇLARDAN BİRİ OLAN ZERDÜŞTLÜK VE ZERDÜŞT HAKKINDA 9 BİLGİ

Tarih İçinde Türk Edebiyatı

Sağlık Bülteni İLK YARDIM BÖLÜM III TEMEL YAŞAM DESTEĞİ

MERSİN HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ ÇEKÜSH ŞUBESİ ÇOCUK GELİŞİMCİ DAMLA ATAMER

T.C. 8. SINIF I. DÖNEM. ORTAK SINAVI 26 KASIM 2014 Saat: 11.20

GELİŞİM DÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ

ARALIK AYI +3 YAŞ ÖZEL YAKACIK BALKANLAR KOLEJİ Eğitim Öğretim Yılı AYIN TEMASI

Beykozlu Şehidimiz Er Erhan TERLETME ye Son Görev - Özgün Haber

YÜKSEK RİSKLİ ALANLAR ORTA RİSKLİ ALANLAR DÜŞÜK RİSKLİ ALANLAR

ATATÜRK'Ü ANIŞ. Adım-Soyadım:...

KEÇİÖREN CAFERİLERİNDE ÖLÜM ADETLERİ VE UYGULAMALARI

C CADI CAHİL CAM CAMİ CAN

Vakıfların toplumsal yaşamımızdaki hizmetlerini şöyle sıralayabiliriz. 1. Dini hizmetler. 2. Sağlık hizmetleri. 3. Eğitim ve öğretim hizmetleri

Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi Online Thematic Journal of Turkic Studies

RG Sayı: Aralık 1991

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

6. ÜNİTE: Türklerde Sanat A. İLK TÜRK DEVLETLERİNDE SANAT

CÜMLE BİLGİSİ. ( Cümle değildir. Anlamı yok)

ÇALIŞKAN ARILAR EKİM AYI EĞİTİM PROGRAMI 1.HAFTA NELER ÖĞRENECEĞİZ HAFTANIN KONUSU:OKULUMUZ

BEP Plan Hazırla T.C Osmangazi Kaymakamlığı HAMİTLER TOKİ MTAL Müdürlüğü Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı

HAYAT BİLGİSİ. Bulutların her birinde özellikler yazmaktadır. İyi bir arkadaşta bulunması gereken özelliklerin olduğu bulutları boyayın.

Transkript:

Bilge Seyidoğlu Armağanı KIBRIS ANADOLU VE DİĞER TÜRK YURTLARINDA ÖLÜMLE İLGİLİ İNANIŞ VE UYGULAMALAR Yrd Doç Dr. Mehmet YARDIMCI * İnsanoğlu yaşamının en büyük gerçeği olan ölüm karşısında uysal, az isyancı ve alabildiğine üzüntülüdür. Ölüm korkusunun bilinç altındaki baskısıyla tedirgin olan halkdüşüncesi, geleceği bilme arzusuyla kimi hayvan hareketlerinden, kimi doğa olaylarından, kimi düş aleminden bir yargıya varmaya çalışmış ve bir sistem dahilinde ölüm kültü oluşturmuştur. Bu kült Orta Asya da Göktürkler ve Uygurlar döneminden beri çeşitli Türk yurtlarında büyük benzerlik göstererek gelişmiş, zenginleşmiş ve günümüze kadar ulaşmıştır. Ölüm, kişi yaşamının en önemli geçiş dönemlerinden birisi iken ölümle ilgili dini pratiklerin ve halk inançlarının son derece zenginliği Türklerin Gök Tanrı inancından günümüze kadar çeşitli inanç sistemleri benimseyip kültürlerini zenginleştirişlerinde aramak gerekir. Ölüm kapsamı içinde Uygur Türkleri, Anadolu Türkleri, Kıbrıs Türkleri, Azerbaycan Türkleri, Kuzey Irak Türkleri ve Balkan Türkleri arasında önemli ölçüde benzerlik gösterdikleri görülmektedir. Ölümden önceki, ölüm anındaki ve ölümden sonraki uygulama ve inançların gösterdikleri benzeşmeleri ve tabakalaşmaları şu şekilde belirleyip kıyaslamak mümkündür. l. Ölümü Düşündüren Ön Belirtiler 1.1. Hayvanlarla İlgili Olanlar Halk inanmalarında ölümü önceden haber veren belirtiler arasında hayvanlarla ilgili olanlar önemli yer tutar. Hayvanların insanlarda bulunmayan kimi yetenekleri, sezi güçleri, biçimsel özellikleri, uğurlu ve uğursuz sayılmaları Kıbrıs, Anadolu, Balkanlar ve diğer tüm Türk yurtlarında ölümü düşündüren ön belirtiler olarak kabul edilmektedir. Bunlar arasında: A. Köpek Sezi yeteneği en gelişmiş hayvanlardan biri olan köpek bu yetenekleri nedeniyle depremi önceden bildirmesi, sahibinin ve insanların korunması açısından iyi haberci olarak yorumlanırken yaygın olarak da en sadık hayvan olmasına karşın gerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nde, gerek Anadolu da gerekse diğer Türk yurtlarında ölüm habercisi olarak bilinen hayvanların başında gelmektedir. Kıbrıs ta, Anadolu da, Makedonya da, Kuzey Irak ta, Bulgaristan Türkleri arasında ve Kuzey Yunanistan Türkleri arasında bir köpek başını havaya kaldırır da kurt gibi uzun uzun ulursa sahibinin ya da sahibinin çok yakınında birinin öleceğinin işareti sayılır. Bu durumda köpek Başını yiyesice denilerek susturulur, ya başkasına verilerek çok uzaklara gönderilir, ya da vurularak öldürülür. * Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi.

B. Baykuş Genellikle ölüm habercisi olarak bilinen bu kuş ötüş şekline göre iyi bir olayın Habercisi konumuna da sahiptir. Bununla ilgili Kırıs ta anlatılan bir de söylence bulunmaktadır. Bu söylenceye göre: İslâmiyetle birlikte erkeklerin birden fazla kadınla evlenmeleri hak sayılınca kadınlar bu adaletsizliğe karşı ayaklanmışlar. Kendilerinin de birden fazla erkekle evlenme hakkına sahip olmaları gerektiği görüşüne varmışlar. Ancak aldıkları kararın geçerli olabilmesi için haberi öncelikle Peygamber e bildirmeleri ve onayını almaları gerekiyormuş. Haberci olarak baykuşu seçmişler. Baykuş uçup gözden kaybolmuş; bir daha geri dönmemiş. O gün bu gündür evlerinin yanına bir baykuşun konduğunu gören kadınlar ona hayırdır kuşum hayırdır, hayırsan öt, şerisan kaç diye seslenip peygamberin yanıtını öğrenmek isterler. Baykuşun kimilerince iyi haber, kimilerince ölüm habercisi olarak yorumlanışı nedeniyle bu kuşu görenler Hayırdır kuşum hayırdır. Derler. Baykuşun uğursuzluğa ve ölüm getireceğine en çok inanılış nedeni sesinin ve yüzünün sevimsizliği, yıkıntılarda ve terk edilmiş yerlerde yuva yapmasıdır. Ötüş biçimi, ötme zamanı, konduğu ve öttüğü yerlerle ölümü haber verici kuş olarak nitelenişi çok yaygındır. Baykuşun ötüşü her zaman ölüme ve uğursuzluğa yorumlanmaz. Halk inanmalarında bir şeyin hem iyi hem kötü yönü göz önünde bulundurulur. Kıbrıs ta: l. Havada dönüp acı acı ötmesi yedi gün içinde bir ölüm haberi alınacağına yorumlanır. 2.Sabaha yakın saatte bir evin önüne oturup ötmesi ve kaçarken gırrr diye bir ses çıkarması o evden bir ölü çıkacağına işaret sayılır. Anadolu da: 1. Bir evin damına konup virann virann diye öterse o evden kısa sürede bir ölü çıkacağına yorumlanır. 2. Bir evin damında şiddetli ve sürekli öterse o evden bir ölü çıkacağına inanılır. Azerbaycan da: Baykuşun ötmesi bir evden ölü çıkacağına işaret sayıldığından birine beddua edilirken Yurdunda baykuş banlasın denir. Dobruca Türkleri arasında: Baykuşun bir ağaca konup eve karşı ötmesi ölüm habercisi olarak nitelendirilir. Gerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nde, gerek Azerbaycan da, gerek Kuzey Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Makedonya ve Kırım Türkleri arasında baykuşa ellenmesi, öldürülmesi, eve girmesi bir ölüm haberinin alınacağı biçiminde yorumlanmaktadır. Anadolu da iyi haberin de bildiricisi olarak nitelendirilen baykuş eğer gukguvann gukguvann ya da güğ güğ güven diye öterse sevinilecek bir haber alınacağı biçiminde yorumlanmaktadır. Yine Kıbrıs ta baykuşun konduğu yerden öterek uzaklaşması iyi haber müjdecisi olarak bilinir.

C. Karga Karga da, Kıbrıs, Anadolu, ve kimi Türk ülkelerinde baykuş gibi ötüş biçimi, öttüğü yer ve yönüyle ölümü haber veren bir kuş olarak bilinir. Kıbrıs ta Corona ya da Gamaz olarak bilinen karganın konduğu yerden birine dönüp ötmesi ya birinin ölüm haberi ya da uğursuz bir haber alınacağına işaret sayılır. Kargalar kavga ederek mezarlığa doğru uçar ve mezarlığa konarsa çok yakında bulunduğu çevrede bir ölüm olayının olacağına inanılır. Baykuşun ötüşünde olduğu gibi karganın ötüşünde de iki düşünce hakimdir. Birinde karganın ötüşü ölüm habercisi olarak nitelendirilirken diğerinde ise iyi bir haber belirtisi olarak yorumlanır. Özellikle saksağan denilen alaca karganın ötüşü tamamen iyi bir haber verici nitelikte görülür. Ç. Tavuk Kıbrıs, Anadolu, Azerbaycan, Kırım ve Gagauzlar arasında tavuğun horoz gibi ötmesi halinde bir ölüm haberi alınacağına inanılır. Bu durumda horoz gibi öten tavuğun hemen kesilmesi ile ölüm olayının önüne geçileceğine inanılır. Kıbrıs ta evde kara tavuk beslenmesi uğursuzluk sayılır. Yere atılan yarım yumurta kabuğuna basılması evde büyük bir kavganın çıkacağına ya da basan kişinin öleceğine yorumlanır. Düşmanlarının ölmesini dileyenler evlerinin önüne basılması için yarım yumurta kabuğu atarlar. Evdeki kavganın ya da ölüm olayının önüne geçilmesi için yumurta kabuğu yerden alınarak duvar kovuğuna bırakılır. D. Horoz Anadolu, Kıbrıs, Açerbaycan, Kuzey Irak, Bulgaristan, Romanya, Makedonya ve Kuzey Yunanistan Türkleri arasında horozun vakitsiz ötmesi o evden bir ölü çıkacağının işareti olarak bilinir. Bu durumda vakitsiz öten horoz hemen kesilir. 1.2. Rüyalarla İlgili Olanlar Türk halkı rüyaya çok inanır. Her rüyanın hemen yorumunu arar. Bilinçaltında oluşan çeşitli görüntülerin simgesel birtakım çağrışımlarla desteklenip yorumlanışına gerek K.K.K.C. nde, gerek Anadolu nun çeşitli yörelerinde, gerekse Balkan Türkleri arasında şu şekilde rastlanmaktadır. *Rüyada soğan sarımsak görmek *Yaş ağacın devrildiğini görmek *Zamansız meyve görmek *Dişlerin döküldüğünü görmek *Bir hayvandan düştüğünü görmek *Evli bir kadının yeniden gelinlik giydiğini görmesi rüyayı görenin yakınlarından birinin öleceği ya da çevreden bir ölüm haberi alınacağı biçiminde yorumlanmaktadır.

1.3. Hastadaki Psikolojik ve Fizyolojik Değişikliklerle İlgili Olanlar Hastada görülen birtakım psikolojik ve fizyolojik değişimler hasta yakınları tarafından dikkatle incelenince ölümün yakın olduğunu saptamak mümkündür. Kıbrıs, Anadolu, Gagauz Türkleri, Kuzey Yunanistan, Bulgaristan, Romanya ve Kırım Türkleri arasında ölümü ima eden hastadaki fizyolojik ve psikolojik değişikliklerle ilgili olan davranış ve görünüşler şu şekilde belirlenmiştir. Fizyolojik belirtiler: * Hastanın kulakları, el ve ayak tırnakları morarırsa * Sararır, beti benzi solarsa * Yeme içmeden kesilip zayıflarsa * Vücudunda yuvarlak kırmızı lekeler çıkarsa * Hastanın vücudu şişerse * Bedeni soğumaya başlarsa Psikolojik belirtiler: * Güvendiği sevdiği birini ya da uzaktaki akrabalarını görmek isterse. * Evine ya da doğduğu yere gitmek isterse * Sayıklar, gaipten ses duyduğunu, birtakım kimseleri gördüğünü söylerse. * Gözünü tavana diker, sürekli aynı yere bakar, arada bir konuşur, eliyle garip işaretler yaparsa * Odanın lambası yanarken, yakılmasını isterse. * Evde kuş uçtuğunu söylerse. * Eskileri sayıklarsa hastanın ölüm anının yakın olduğu anlaşılır. Kaçınmalar Ölüm için ön belirtiler dışında yerine getirilmediği zaman bir uğursuzluk ya da ölüm getirecek davranışlar da olduğuna inanılıp özenle uygulanan pratikler bulunmaktadır. *Bir mahallede ölen olursa evin yakın çevresindeki evlerde su dolu kaplar boşaltılır. *Ölü yıkanırken çevrede uyuyan kimse varsa uyandırılır. *Cenaze evden çıkınca ardından su dökülür. *Ölünün yatağı toplanınca yerine su serpilir. *Ölen bir kişi gömülmeden varsa ölenin evdeki çocukları öpülmez. *Ölü yıkandığı yerde teneşir tahtası kalkınca yerine taş konur. *Ölü yıkamak için ısıtılan su başka hiçbir şeye kullanılmaz, artan su varsa mutlaka dökülür. *Mezar dönüşü eve gelinirken arkaya bakılmaz. *Ölü evinden kendi evine giden kimse, hiç kimsenin yüzüne bakmadan tuvalete gider ve sonra elini yüzünü yıkar. *Yakut Türkleri ölüyü gömdükten sonra eve dönerken eğer arkalarına bakacak olurlarsa ölünün hayalinin eve geri geleceğine ve evden birini daha götüreceğine inanırlar.

2. Ölüm Anı ve Ölümden hemen sonra yapılan uygulamalar Ölümü yaklaşan hastanın ailesi ve yakınları ölüm anına kadar hastayı yalnız bırakmazlar. Aile fertleri nöbetleşe onu beklerler. Nöbetleşe bekleyip hastanın ruhunu şeytana teslim etmemesi için sık sık su verirler. Bununla ilgili Kıbrıs, Anadolu ve Makedonya da anlatılan menkıbe şöyledir: Hasta can çekişirken, şeytan ona sağlığında tuvalete sümkürdüklerini ve tükürdüklerini bir yumurta kabuğu içinde ona sunarken, sanki billür bir kapta pırıl pırıl bir suymuş gibi gösterir ve ona Ver bana ruhunu, vereyim sana suyu der. Yakınındakiler hastaya su vermemişse ve hasta çok susamışsa ruhunu şeytana teslim edermiş. Eskiden gerek Kıbrıs, gerekse Anadolu ve çeşitli Türk yurtlarında ölüm olayının kesinleştiğini anlamak için ölenin ağzına ayna tutulurdu. Ayna buğulanırsa hasta halen yaşıyor demektir. Çünkü bazı hastaların nabzı durma noktasına yakın bir durumda atar ve bu nedenle ölmeden kimi hastaların toprağa verildiği olayları yaşanmıştır. Tüm Türk yurtlarında insanların önce canlarının sonra huylarının çıktığına inanılır. Can çıkmayınca huy çıkmaz sözü bu inanca dayanmaktadır. Ölüm anında Kıbrıs, Anadolu ve Müslüman olan tüm Türk yurtlarında yapılan ilk uygulamalar şu şekildedir: *Ölen kişinin önce başının altından yastık alınır. *Gözleri açık ölmüşse, dünyaya doymadın, doy artık denerek gözleri kapatılır. (Bir kişi gözleri açık ölmüşse, yolda bir beklediği olduğuna, dünyadan muradını alamadığına, yarım kalmış işleri olduğuna yorumlanır.) *El ile ayak tırnakları kesilir. *Elbiseleri çıkartılarak üzerine çarşaf örtülür. *Çenesi bir tülbentle bağlanır. *Yatağı değiştirilir, başı kuzey-batı ya gelecek şekilde yere serilen bir yorgan üzerine yatırılır. Yüzü hafifçe kıbleye çevrilir. *Kolları erkekse yana, kadınsa göksü üzerine bırakılır. *Ölünün başucunda kuran okunur. *Ölünün bekletildiği odanın kapı ve pencereleri ardına kadar açılır. Ölünün defninden sonra da üç gün açık tutulur. 2.1. Ölünün gömülmeye hazırlanışı a. yıkanması Tüm müslüman Türk yurtlarında kadınları kadın, erkekleri erkek yıkayıcılar yıkar. Erkeğin yıkandığı yere kadın, kadının yıkandığı yere erkek girmez. Ölü ılık su ile yıkanır ve ölüye gusul aptesti aldırılır. Ölü yıkanan suya el batmaz. Ölü yıkanınca, kefenlenirken güzel kokular sürülür. Ölü yıkamak için sabun, gül suyu, kazan, saplı maşrapa, kulplu tas, kova, sabun köpürtme leğeni, kepçe, ibrik, teneşir tahtası, ölü lifi, peşkir (havlu), peştamal (önlük), terlik, takurnya, tülbent, sıtır (örtü bezi) gibi çeşitli araç ve gereçler kullanılır. b. Kefenleme Kıbrıs, Anadolu ve Müslüman olan tüm Türk yurtlarında kefenleme işi İslâm geleneğine göre yapılır. Kefenlik bezin rengi beyaz olur. Erkek kefeni gömlek, izâr ve lifâfe denilen üç parça bezden, kadın kefeni ise himâr, dir, hırka, izâr ve ifâfe denilen beş parça bezden yapılır.

c. Cenaze namazı Ölen kişi için uygulanan üçüncü önemli işlem de cenaze namazıdır. Cenaze namazının kılınması için oluşması gereken koşullar şunlardır: Ölünün Müslüman olması Kuralınca yıkanmış olması Tabutun cemaat önünde olması Cemaatin ayakta bulunması Cenaze namazını kıldıracak imamın, Kıbleye karşı ve ölünün göğsü hizasında durması gerekir. Namazı kılınan ölünün bir nevi aklanması yapılır ve omuzlar üzerine alınarak gömülmek üzere mezarlığa götürülür. Cenaze götürülürken tabutun baş tarafındaki sol kol sağ omuza alınıp en az on adım götürülür. Mezarlıkta yapılan işlemler her yerde İslâmi kurallar çerçevesinde imam tarafından yürütülür. Defin olayından sonra hocaya ve ölüye hizmet edenlere emekleri karşılığı bahşiş verilir. ç. Mezarın Kazılması ve Ölünün Gömülmesi Mezar kazılmasına Kıbrıs, Anadolu ve tüm Türk yurtlarında mezar açma ya da mezar kazma deyimi kullanılır. Müslüman olan tüm Türk yurtlarında uygulama İslâmi kurallar çerçevesinde ve benzer konumda yerine getirilir. Mezarın ahretin kapısı olduğuna, ölünün evi olduğuna, ölünün kıyamet gününe kadar kaldığı yer olduğuna inanılır. Ölü evde yıkanırken mezarlıkta da mezarı kazılır. Mezar genellikle sevap sayıldığından komşular tarafından ücretsiz kazılmaktadır. Fakat kent merkezlerinde bu iş ücret karşılığı belli kişiler tarafından yapılmaktadır. Mezar ölünün gömüleceği gün kazılır. Ağır hasta için önceden mezar kazılıp bekletilmez. Mezarın baş kısımlarının güneybatıya, ayak kısımlarının da güneydoğuya gelecek şekilde kazılması gelenektendir. Yeni mezar kazılırken mezardan eski bir cesete ait kemik parçaları çıkarsa bu kemikler mezarın bir köşesine toplanır, diğer köşesine ölü gömülür. Ölünün rahat etmesi için mezarın tabanı kıble yönüne eğimli yapılır ve kıble yönüne çevrilen ölünün devrilmemesi için arkasına toprak konur. Kazma ile kürek ölü getirilene kadar mezarın içinde çapraz biçimde bekletilir. Tabut mezarın yanına getirilince kıble yönündeki toprak tümseğin üzerine konur. Ölü, iki kişi tarafından Trablus kuşağı ve çarşafla mezara indirilir. Ölü mezara yatırıldıktan sonra kefenin bağları çözülüp orada bırakılır. Daha sonra üzeri mertek denilen tahta ile kapatılır. Köpeklerin açmaması için tahtaların arası kovanlık ya da gallez olarak bilinen süpürge çalısı ile kapatılır. Kazma ve küreğin elden ele verilmesi uğursuzluk sayılacağından yere bırakılarak diğerinin alması sağlanır. Yere kürek ters çevrilerek bırakılır. Yardımlaşma yoluyla mezar toprakla kapatılır. Ölü gömülürken herkes ayakta durur. Hoca okumaya başlayınca oturulur. Mezarın üstü toprakla tümsek biçiminde yapıldıktan sonra küreğin arkası ile düzeltilir. İki başına tahta dikilir. Baş ucundaki tahtaya ad, soyad, doğum ve ölüm tarihleri yazılır.

d. Mezarlık dönüşü ölü evini ziyaret ve ölü ağırlığının giderilmesi Kıbrıs, Anadolu, Bulgaristan, Kuzey Yunanistan ve Kuzey Irak Türkleri arasında ölülere duyulan saygı nedeniyle mezarlıklardan geri adım atılarak çıkılır. Mezarlıktan son çıkan kişi ölümlerin son bulması için mezarlığın kapısını kapar. Ölü gömülmeden hiç kimse mezarlıktan ayrılmaz. Mezarlığa gidenlerin üzerinden ölü ağırlığının kalkması için uygulanan pratikler şöyledir: Ölünün evi ziyaret edilip baş sağlığı dilenir. Ölü evinden çıkınca doğruca kendi evine gitmeyip ya bir viran yere uğranır ya da bir kahvehaneye girilip bir kahve içtikten sonra kendi evine gidilir. Ölü evinden kendi evine giden kimse tuvalete girip daha sonra elini yüzünü yıkar. d. Ölü Yemeği Kıbrıs genelinde bazı yiyeceklerin ölü ailesi tarafından belirli günlerde ölünün canı için yapılıp dağıtılması ya da çağırılanlara yedirilmesi gelenektendir. Bu gelenek benzer biçimde Anadolu nun tüm yörelerinde ve tüm Türk yurtlarında görülmektedir. Çeşitli Türk yurtlarında ölü öldüğü gün, üçüncü gün, yedinci gün, kırkıncı gün, elli ikinci günü ve seneyi devruiyesinde ölü aşı verilir, ölenin ruhuna Kur an okutulur. Bu yemeklerin yanında mutlaka helva bulunur. Anadolu nun daha çok gelişmiş büyük kentlerinde yemek adeti lokma dağıtımı biçimine sokulmuştur. Sokağa kurulan bir kazanla lokma pişirilip gelen geçene tabaklarla ikram edilir. 3.Ağıt Yakma Geleneği Ölenlerin arkasından söylenen ağıt ve destanlarımız Tüm Türk yörelerinde önemli ölçüde benzerlik göstermektedir. Sözlü ve yazılı edebiyat ürünlerimizin önemli bir bölümünü oluşturan ağıtlar ölü gömüldükten sonra ağızdan ağıza yayılma özelliğine de sahiptir. Bunlaran kimilerinin Kıbrıs ta kitap halinde yayımlanarak sokaklarda ozanlar tarafından okunduğu ve satıldığı bilinmektedir. Bunların ilginç örnekleri arasında ünlü halk ozanı Aynalı nın söylediği Adem ile Havva Kıssası ve Doktor Behiç destanları sayılabilir. Tüm Türk yurtları arasında yas törenleri ve ağıtların tarihi seyrine bir göz attığımızda Hun Türklerinden beri tüm Türk kavimlerinin yas törenlerine çok büyük önem verdiği ve bir gelenek içinde uygulamayı sürdürdüğü görülmektedir. Türklere ait bulunabilen en eski ağıt örneği M.Ö. 119 yılında Hunların bir toprak parçasını yitirmeleri üzerine söylendiği görülmektedir. Bu da ağıtın sadece ölüm olayı ile değil her türlü üzüntü için söylenebileceğinin, ağıtların çeşitlerinin bulunduğunun bir işaretidir. Gelin ağıtları da bu çeşitler arasında sayılır.

Atila nın ölümü üzerine yapılan yuğ töreniyle ilgili Kampın ortasında bir tepenin üstüne ölünün cesedini yatırdılar. Halkın arasında en iyi at binicilerini seçtiler. Atlılar, Atillâ yı meth eden ağıtlar okuyarak tepenin etrafını dolaştılar. 1 İfadesi, yine Ordu efradı, Atillâ nın etrafında dönerlerken elem gürültüleri arasında ağıt söylemişlerdir. 2 İfadeleri Ağıt geleneğinin Türkler arasında Atila ya kadar uzandığını göstermektedir. Göktürklerin ağıt geleneğine dair bilgileri ise Çin kaynakları ile Yenisey ve Orhun abidelerinde görmekteyiz. Orhun Abidelerinden Kül Tigin abidesinde yer alan Kendisi öylece vefat etmiş. Yasçı, ağlayıcı, doğudan, gün doğusundan... bunca millet gelmiş yas tutmuş. 3 ifadesi bu bilgileri belgelemektedir. Uygurlara ait bilgileri ise Cleaves ten atfen. İsmail Görkem Cenaze arabasının iki tarafında dini şarkılar söyleyenler resmedilmiş olup, askeri elbise giymiş olanlar, şarkı söyleyenlere bakmaktadır. İfadesiyle aktarmaktadır. 4 Uygurlar zamanında İslâm muhitinde söylenmiş iki şiir ağıt türünün tüm özelliklerini taşımaktadır. Reşit Rahmeti Arat ın ağıt adını verdiği şiirin bir kişinin ihtiyar annesi ile genç karısını ve iki evladını ağlar vaziyette tasvir ettiğini ve bir beyin ölümü üzerine söylenmiş olabileceğini ifade etmektedir. 5 Uygurlar ağıt türü şiirlere mersiye koşukları adını vermekte bugün de geleneğe bağlı olarak yas törenleri sırasında okumaktadırlar. Karahanlılar dörneminde yazılan Divanü Lügati t Türk te de Alp Er Tonga ya ait olduğu bilinen bir ağıt yer almaktadır. Dede Korkut taki, Beyrek in bacıları muradına maksuduna ermeyen kardeş diyerek ağlaşıp böğrüşürler ifadesi Türk halkları arasında ağıt söyleme geleneğinin ne denli eskilere dayandığını göstermektedir. Özbek ağıtları ile Azerî ağıtlarını karşılaştıran Nebiyev her iki Türk boyunun ağıtlarında hüzn ve kederin had safhada olduğunu vurgulamıştır. Zaten ağıt tümü ile hüzün şiiridir. Azeri kadınlar ölüye ağlamayı çok önemsemişler ve bu nedenle de ağıt töreni ölünün defnedildiği yedinci güne kadar her gün, yedinci günden kırkıncı güne kadar haftada bir düzenlenip gelenek haline sokulmuştur. Azeri ağıtları daha ziyade yedi heceli mani tipinde dörtlüklerden oluşmakta olup Kerkük Türkmenlerinin ağıtlarıyla büyük benzerlik göstermektedirler. Kazaklarda Müslümanlığın kabulünden önce, ölü çıkan evin hanımının yüzünü tırmalayarak yüksek sesle ağlama geleneği, İslâmiyetin kabulünden sonra bir nevi ağıt geleneğine dönüşmüş ve coktav adı ile üç dört saat acıklı şiirler söyleme biçimine girmiştir. Şayet ölen kişi sıradan biri ise, akrabası ağıt yakar. Ünlü ya da lider kişilerin cenazeleri için çağırılan ağıtçı ozanlara ağıt yaktırılır. Kırgızların ağıt törenleri de Kazaklardan farksızdır. Batı Türkistan sahasında bulunan Türkmenler ağıt karşılığında ağı ya da tavşa sözcüklerini kullanmışlar, kadınlar tarafından genellikle 7 li ya da 11 li hece ölçüsüyle ölen kişinin arkasından söylenen şiirler olarak yaygınlaşmıştır. 1 Muhan Bali, Ağıtlar Üzerine Bir Araştırma, (Doçentlik Tezi), A.Ü. Ed. Fak., Erzurum, 1974, s.27 2 İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, İst. 1984, s.321 3 Muharrem Ergin, Orhun Abideleri, İst. 1992. s.30 4 İsmail Görkem, Türk Edebiyatında Ağıtlar, Ankara, 2001, s.40 5 Reşit Rahmeti Arat, Eski Türk Şiiri, Ankara, 1986, s.247

Ölen kişi erkekse kız kardeşi ağıt söyler, annesi oğlunun ağzından cevap verir. Ölen evli ise önve eşi ağıt söyler. Şayet ölen kişi genç bir kız ise, annesi ağıt yakar ve yine onun dilinden kendisi cevap verir. Ölen kimseye yakınları ağıt söyleyebileceği gibi, bunu kendisine meslek edinmiş kimseler de yapabilir. Kerkük Türkleri ağıtlara sazlamağ, ağıt yakanlara da sazlıyan demektedirler. Sazlıyanlar bu işi belirli bir ücret karşılığı yaptıklarından Anadolu daki ağıtçı kadınlara büyük benzerlik göstermektedirler. Gagauzlarda da ağlayıcı kadınların bulunuşu aynı benzerliği göstermektedir. Gagauzlarda ölünün başına ve ayak ucuna birer mum yakılır, ağlayıcı kadınlar cenazenin etrafına toplanıp: Mezarımı derin kazın dar olsun Etrafına lale sümbül bol olsun biçiminde acıklı parçalar söylerler. Batı Trakya Türklerinin çok zengin halk edebiyatı ürünleri bulunmaktadır. Bunlar arasında ağıtları da önemli bir yer tutmakta olup diğer Türk yurtlarında söylenenlerle önemli ölçüde benzerlik göstermektedir. Balkan yarımadasının güneyindeki Makedonya da yaşayan Türklerin ağıtları da lirik karakterli ve destan türüne yakın söylemler olup tüm Türk yurtlarındaki ağıtlara benzerlik göstermektedirler. Bulgaristan Türkleri arasında da ölünün eşyasının ortaya konarak etrafına halka olunup ağıt yakılması Çukurova ve Anadolu nun çeşitli yörelerinde görülen Türkmen ağıtlarına büyük ölçüde benzemektedir. Kıbrıs Türklerinin ağıtları ise Batı Anadolu daki Zeybek türkülerine benzerlik göstermektedir. Uyak ve şekil yönünden ise Türkiye deki ağıtlarla büyük benzerlik sergilemektedirler. 4. Mezarlara çiçek ve ağaç dikme geleneği Anadolu, Kıbrıs ve tüm Türk yurtlarında mezarlara ağaç dikmek, mezarlara çiçek dikip bunları sık sık sulamak gelenektendir. Kıbrıs ta ve Güney Anadolu da bu gelenek antik dönemlerde Bolluk ve Bereket Tanrıçası na bağlanan mersin ağacı dikilme geleneğinin bir devamı konumundadır. Anadolu nun diğer yörelerinde ve çeşitli Türk yurtlarında ise çam, kavak ve söğüt ağacı dikilmesi yaygındır. Çiçek dikmek ise tüm Türk yurtlarında ölene saygı ve etrafının güzel olması için yapılan bir uygulamadır. 5. Ölüye Ait Elbiselerin Yıkanıp Elden Çıkarılması Geleneği Ölünün giydiği ya da hiç kullanmadığı tüm elbiseleri üç gün evde bekletildikten sonra yıkanıp temizlenerek yoksullara verilir. Bu, ölünün üzerinden ağırlığı gitsin diye uygulanan bir gelenektir. Ölüye ait elbiselerin evde konmayıp hemen dağıtılması gelenek olduğundan kimi yerlerde bu elbiseler ölüyü yıkayana verilir. Bu tablo ortaya tüm Türk yurtlarında Türk halkının ölüm karşısında üzüntüsünü ve saygısını geleneğe bağlı biçimde sergilediğinin işareti olarak görülmektedir. Demek ki zaman ve değişik coğrafyalarda bulunma zorunluluğu Türk boylarını gelenek ve göreneklerinden koparamamıştır.

Kaynakça 1. Doç. Dr. Sedat Veyis Örnek, Anadolu Folklorunda Ölüm, Ankara, 1935 2. Güllü Yoloğlu, Türklerin Aile Merasimi, Ankara, 1999 3. Nimetullah Hafız, Kosova Türk Halk Edebiyatı Metinleri, Piriştine, 1985 4. Ömer Faruk Yaldızkaya, Emirdağ Yöresi Türkmen Ağıtları, İzmir, 1992 5. M. Gökçeoğlu, Tezler ve Sözler 3, Lefkoşa, 1994 6. Dr. Yaşar Kalafat Ahmet Doğan, Kuzey Irak ta Karrşılaştırmalı Türk İnançları, Ankara, 1995 7. Yrd. Doç. Dr. Zeynelabidin Makas Dr. Yaşar Kalafat, Karşılaştırmalı Türk Halk İnançları, (Azerbaycan-Doğu Anadolu), Samsun (Tarihsiz) 8. Dr. Yaşar Kalafat, Kuzey Azerbaycan-Doğu Anadolu ve Kuzey Irak ta Eski Türk Dini İzleri 9. Abdulkerim Rahman (Çev: Soner Yalçın-Erkin Emet), Uygur Folkloru, Ankara, 1996 10. Tuncer Bağışkan, Kıbrıs Türk Halkbiliminde Ölüm, Ankara, 1997 11. Mehmet Naci Önal, Romanya Dobruca Türkleri ve Mukayeseleriyle Doğum, Evlenme ve Ölüm Adetleri, Ankara, 1998 12. Hüray Meray, Kıbrıs Türk Toplumunda Doğum, Evlenme ve Ölümle İlgili Âdet ve İnanışlr, Ankara, 1992