TÜM ÜYELERİMİZİN TIP BAYRAMINI KUTLARIZ

Benzer belgeler
ÖZEL HASTANE İLE VAKIF ÜNİVERSİTE HASTANELERİNİN PUANLANDIRILMASI HAKKINDA DUYURU

ÖZEL HASTANE İLE VAKIF ÜNİVERSİTE HASTANELERİNİN PUANLANDIRILMASI HAKKINDA DUYURU

ELAZIĞ VALİLİĞİNE (Defterdarlık) tarihli ve /12154 sayılı yazınız

ĠġYERĠ HEKĠMLERĠ ĠÇĠN YENĠ Ġġ SAĞLIĞI VE Ġġ GÜVENLĠĞĠ KANUNU EĞĠTĠM SEMĠNERLERĠ SEMĠNER 2

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

ORTAK GÖRÜŞ 2010 ANKET VERİLERİ

ÖZEL HASTANELER İLE VAKIF ÜNİVERSİTE HASTANELERİNİN PUANLANDIRILMASI HAKKINDA YÖNERGE

10SORUDA AİLE SİGORTASI

Özel Hastaneler İle Vakıf Üniversite Hastanelerinin Puanlandırılması Ve İlave Ücret Alınması Hakkında Yönerge

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

Sayı:

KARABÜK ÜNİVERSİTESİ İDARİ PERSONEL HAKKINDA NAKLEN TAYİNE İLİŞKİN USUL VE ESASLAR

ÖZEL HASTANELER İLE VAKIF ÜNİVERSİTE HASTANELERİNİN PUANLANDIRILMASI HAKKINDA YÖNERGE

EK-5 MEMNUNİYET ANKETLERİ UYGULAMA REHBERİ. Hastane (Kamu, Üniversite ve Özel)

MESAİ DIŞI POLİKLİNİK UYGULAMASINA İLİŞKİN SAĞLIK BAKANLIĞI GENELGESİ Cuma, 05 Şubat :58 -

KALP KRİZİNDE İLK MÜDAHALE VE STENTLİ HASTANIN YAŞAMI. Uzm.Dr. Selahattin TÜREN Kardiyoloji Bölümü

Özel Hastanelerin Puanlandırılması ve İlave Ücret Alınması Hakkında Yönerge

TABURCUYUZ, YA SONRASI?

BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KLİNİK TIP BİLİMLERİ ÖĞRENCİLERİNİN STAJ EĞİTİM VE ÖĞRETİMİ YÖNERGESİ

Sayı: / Aralık 2014 Konu: Aile Hekimliği Nöbet ŞUBE / TEMSİLCİLİKLERE

KIZILAY A BAĞLI SAĞLIK KURUMLARI DEVİR OLDU SOSYAL GÜVENLİK HAKLARINI ÖĞRENMEDİLER

Danıştayın yürütmesini durduğu konular: 1. Mesai dışı çalışma,

DERNEKLERi FEDERASYONU

T.C. TOPRAK MAHSULLERĠ OFĠSĠ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KURUM ĠDARÎ KURULU TOPLANTI TUTANAĞI NĠSAN 2013

Muhasebe, Personel Müdürlükleri ne

T.C. GEBZE BELEDİYESİ SAĞLIK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV TANIMLARI. Karar Tarihi : 07/03/2008 Karar No: 84 Sayfa No: 1/10 BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ:

HAFTA 8. SAĞLIK MEVZUATI VE HEMġĠRELĠK. ÖZEL HASTANELER YÖNETMELĠĞĠ VE AYAKTA TEġHĠS VE TEDAVĠ YAPILAN ÖZEL SAĞLIK KURULUġLARI HAKKINDA YÖNETMELĠK

ESNAF, ÇİFTÇİ, SANAYİCİ, TÜCCAR VE ŞİRKET ORTAĞI GİBİ BAĞIMSIZ ÇALIŞANLARIN SGK DAN RAPOR PARASI ALMA HAKLARININ AÇIKLANMASI

İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIPTA UZMANLIK ÖĞRENCİLERİ (ASİSTAN) TEMSİLCİLİĞİ KURULU SEÇİMİ VE ÇALIŞMA ESASLARI

ARŞİVDE MALZEME SAKLAMA SÜRESİNİN LİSTESİ

T.C. SAGLIK BAKANLIGI Müsteşarlık. : / 2.ol~.48'b'} SUBAT 2014 GENELGE

Kanun No Kabul Tarihi :

SİRKÜLER RAPOR GENELGE 2008/4. Sirküler Tarihi: Sirküler No: 2008/14

YÖNETMELİK. b) Merkez (Hastane): Turgut Özal Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezini,

DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK KÜLTÜR VE SPOR DAİRE BAŞKANLIĞI MEDİKO-SOSYAL VE GENÇLİK DANIŞMA MERKEZİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM

Prof Dr. Hulusi GÜREL Ocak 2011 Kocaeli Üniversitesi

V. : 4/7/2001, : 631 : 10/4/2001, : 4639 : 13/7/2001, : : V

2015 YILI 25. DÖNEM MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİMİNDE ADAY OLMAK İSTEYEN KAMU GÖREVLİLERİYLE İLGİLİ REHBER

DIŞ KAYNAKLI DOKÜMAN LİSTESİ. Kullanılan Bölüm. Yayın tarihi

BALIKESİR TABİP ODASI EYLÜL 2016 ETKİNLİK RAPORU

ANA SAYFA» EMEKLİLİK ŞARTLARI» SSK 3600 GÜNE GÖRE NE ZAMAN EMEKLİ OLURUM

ASİSTANLARIN HAKLARI VE SORUMLULUKLARI. Av. Kürşat Bafra

OCAK AYI ETKİNLİK RAPORU

BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA ve ARAŞTIRMA HASTANESİ MESAİ DIŞI ÖĞRETİM ÜYESİ SAĞLIK HİZMETLERİ İLAVE ÜCRET UYGULAMA İLKELERİ

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği PERSONEL MÜDÜRLÜĞÜ

2014 YILI MAHALLİ İDARELER SEÇİMİNDE ADAY OLMAK İSTEYEN KAMU GÖREVLİLERİYLE İLGİLİ REHBER

UFUK ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ SAĞLIK, KÜLTÜR VE SPOR İŞLERİ YÖNERGESİ

YARIM GÜN ÇALIŞMA İSMMMO SMMM DR GÜLSÜM ÖKSÜZÖMER YILMAZ İŞ VE SOSYAL GÜVENLİK DANIŞMANI

Üniversite Hastanelerinin Mali Durumu

Resmî Gazete YÖNETMELİK

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU SİGORTA PRİMLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Tıp Eğitimi Anabilim Dalı Mezun Görüşleri Anketi

6514 Sayılı «Tam Gün» Kanunu ile Devlet Üniversite Hastaneleri İçin Ge?rilen Düzenlemeler

PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR. Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli

NÜFUS PLANLAMASI HİZMETLERİNİ YÜRÜTME YÖNETMELİĞİ

STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI KURULUŞ,GÖREV VE YETKİLERİ

Prof. Dr. Lale TOKGÖZOĞLU

TMMOB DANIÞMA KURULU 2. TOPLANTISI YAPILDI

Aile Hekimliği Kanunu

SKY 329 KARŞILAŞTIRMALI SAĞLIK SİSTEMLERİ. 9. Hafta

MADDE 1 (1) Bu Yönetmeliğin amacı; çalıģanlara verilecek iģ sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin usul ve esaslarını düzenlemektir.

BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Dayanak ve Tanımlar

167 SAYILI İNŞAAT İŞLERİNDE GÜVENLİK VE SAĞLIK HAKKINDA ILO SÖZLEŞMESİ NİN İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN VERİMLİLİĞİ ÜZERİNE ETKİSİ

YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ

TC. YÜKSEK ÖĞRETİM KURULU BAŞKANLIĞI Bilkent/ANKARA. 26 Temmuz 2006

T.C TARSUS BELEDĠYE MECLĠSĠ KARARI

İç hastalıkları eğitiminde sorunlar ve son TUKMOS önerileri

ALMANYA DA SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİ SEÇKİN KESGİN

:. (Ad Soyad yazılacak), T.C. Kimlik No:.. (Adres yazılacak) :.. Valiliği (Ġl Milli Eğitim müdürlüğü) -..

GENEL SAĞLIK SİGORTASI UYGULAMASI VE GELİR TESTİ

ASBESTLE ÇALIġMALARDA ÖNLEMLERĠ HAKKINDA YÖNETMELĠK

Uzmanlık Eğitiminde Birlikte Kullanım ve İşbirliğine Sağlık Bakanlığı Eğitim Araştırma Hastanesi Eğitim Görevlisi Bakışı

ÜNĠVERSĠTE HASTANELERĠ BĠRLĠĞĠ DERNEĞĠ GENEL KURULU NĠSAN 2009 DAN BU GÜNE ÜNĠVERSĠTE HASTANELERĠ BĠRLĠĞĠ FAALĠYETLERĠ 2 EYLÜL 2010 ĠSTANBUL

SAĞLIKTA DÖNÜġÜMÜN TIP EĞĠTĠMĠNE ETKĠSĠ

ŞEHİRİÇİ TİCARİ TAKSİLERDE ÇALIŞANLARIN SOSYAL GÜVENCESİ

GÖRÜŞ BİLDİRME FORMU

KAMU PERSONEL HUKUKU KISA ÖZET HUK303U

YÖNETMELİK İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ULUSAL Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ KONSEYĠ YÖNETMELĠĞĠ BĠRĠNCĠ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç ve kapsam

5510 sayılı SSGSS Kanunuyla getirilen sistem bağlanacak emekli aylıklarını düşürecek.

ĠġVERENLERE ÖNEMLĠ UYARILAR Ġġ SAĞLIĞI VE GÜVENLĠĞĠ KANUNLARI ĠLE GELEN YAPTIRIMLAR

SOSYAL GÜVENLİĞE İLİŞKİN TABAN VE TAVAN ÜCRETLER

TIBBİ ONKOLOJİ ÖZLÜK HAKLARI İLE İLGİLİ SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Yükseköğretim kurumları disiplin kurullarında sendika temsilcisi bulundurulmasını sağladık.

Döner Sermaye İşletmesi İşleri İle İlgili Şube Müdürlüğü EK ÖDEME, SABİT EK ÖDEME, ASGARİ (TABAN) EK ÖDEME HESAPLAMA USULLERİ. 06/06/11 Eren ERCAN 1

İSTANBUL SOSYAL GÜVENLİK İL MÜDÜRLÜĞÜ

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMI VE AİLE HEKİMLİĞİ

HEKİMLERİN MECBURİ HİZMET YÜKÜMLÜLÜĞÜ

Konuyla Ġlgili Tebliğin Tam Metni Ekte Tarafınıza SunulmuĢtur.

KURUM TABİPLERİ VE İŞYERİ HEKİMLERİNİN YETKİLENDİRİLMİŞ AİLE HEKİMİ OLMASI ZORUNLU D E Ğ İ L D İ R.

Revizyon No. Revizyon Tarihi. Yayın Tarihi. Sayfa No 1/1 MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞAN TEMSİLCİSİ BELİRLEME KLAVUZU

EVDE BAKIM PARASI ALANLARA SİGORTA GELİYOR

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

TAM GÜN SABİT ÖDEMESİ İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR VE HESAPLAMA ÖRNEKLERİ

T.C. SOSYAL GÜVENLĠK KURUMU BAġKANLIĞI Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü Sigortalı Emeklilik ĠĢlemleri Daire BaĢkanlığı

KISMİ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİ İLE ÇALIŞAN İŞÇİLERİN HAFTA TATİLİ İZİNLERİ VE HAFTA TATİLİ İZNİ ÜCRET HAKLARI

Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 9/12/2004 Sayı :25665

YÖNETMELİK İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HASTANELERİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Transkript:

BALIKESİR TABİP ODASI BÜLTENİ BÜLTEN TARİHİ: MART 2010 TÜM ÜYELERİMİZİN TIP BAYRAMINI KUTLARIZ YIL:2010/SAYI:2 14 MART TIP HAFTASI PROGRAMI TARİH ETKİNLİK YER SAAT 08 Mart Pazartesi Masa Tenisi Gençlik ve Spor Merkezi 18:00 09 Mart Salı Kort Tenisi Balıkesir Tenis Kulübü 17:00 10 Mart Çarşamba Geçmişten Günümüze Hekimlik II Meslekte 35 ve 40 Yılını Dolduran Hekimlerimize Plaket Töreni ve Kokteyl Yaylada Tiyatro Salonu 18:30 2-11 Mart Futbol Turnuvası Karizma Halı Saha 19:00-21:00 11 Mart Perşembe Satranç Turnuvası Tabip Odası Salonu 17:30 12 Mart Cuma Kort Tenisi/Final Balıkesir Tenis Kulübü 17:00 13 Mart Cumartesi Geleneksel Tıp Balosu Basri Otel 20:00 14 Mart Pazar Çelenk Koyma Töreni Atatürk Anıtı 10:00 14 Mart Pazar Brunch Batik 10:30 14 Mart Pazar Briç Turnuvası Beden Terbiyesi Tesisleri B.Evler Yüzme Havuzu/Cafe 14:00

BALIKESİR TABİP ODASI BÜLTENİ Sayfa 2

Sayfa 3 YIL:2010/ SAYI:2 Sağlıkta dönüģüm bir taģla birkaç kuģ vurmanın keyfini yaģıyor. Sağlık Bakanımızı kutluyorum! Hekim ücretlerini ön plana çıkararak, gerçekdıģı rakamlar söyleyerek, her meslek gurubunda olabilecek nadir olumsuzluklar gibi hekimlik uygulamalarındaki bazı olumsuzlukları ön plana çıkararak, hem hekimlere karģı kamuoyu oluģturuldu hekimlik değersizleģtirildi,hem de özlük haklarında hiçbir iyileģtirme yapılmadı. Hekimlik mesleği ve uygulamaları değersizleģtirildi, tamamen sayısal değerlere indirgendi ve hekimlik kaç hasta, kaç ameliyat, kaç para kalıbına sıkıģtırıldı. Daha doğrusu hekimlik buna zorlandı. Özlük haklarımızın iyileģtirilmesi istemlerimiz, paracı doktorlar Ģeklinde kamuya yansıtıldı. Bu mesleğin zorluğu, özverisi, kutsallığı hiçe sayıldı. ġu anda hangi kurumda çalıģırsa çalıģsın durumundan memnun, geleceğinden umutlu hekim bulamazsınız. Bazılarımız nadir de olsa, bu gün dayatılan çalıģma sisteminde kendilerine uygun yer bulabilir. Ancak çok geçmeden bu sistemin sayısal mantığında boğulmaya mahkûm olacaklardır. Sağlık hizmetine ulaģımın kolay olması arzu edilendir ancak bu, hizmetin kolay ve basit olduğu anlamına gelmemelidir. Maalesef sağlıkta dönüģüm ün getirdiği sağlığın piyasalaģması ve tam gün ile hastalık tanı ve tedavi algoritmaları geri plana itilecek, hasta kaybı kaygısı ile bir an önce tedaviye geçme veya risk faktörleri zorlanarak sayısal performans adına yapılacak uygulamalar ciddi sıkıntılara yol açacaktır. Sonuçta; hastalar, hekimler ve hekimlik mesleği derin yaralar alacaktır. Bütün bu karmaģa içerisinde hekimlerin bölünmüģlüğü, birlikte hareket reflekslerinin olmadığı bir kez daha ortaya çıktı. Çok farklı kurumlarda çalıģma olması, farklı beklentiler, farklı statü, Ģimdiye kadar bireysel çıkıģ yollarının olması, ortak noktalarını ve birlikte hareket edebilme reflekslerini azaltmıģ olabilir. Önümüzdeki günlerde gerek özlük hakları gerekse hekimlik mesleği için, mesleki gücümüzü kullanabilme daha da ön plana çıkacaktır, çıkmalıdır. Bunun için de birlikte davranmak zorundayız. Bu karģı çıkıģta hekimlik mesleğinin önem ve zorluğunu ön plana çıkarmalıyız. Aksi halde bizim yerimize baģkaları bizi düģünecek (!), bizler adına kararlar alacak ve sonuçta bizim (bize ait) olmayan kararlar ile mutsuzluluğumuz giderek artacaktır. Demokrasilerde sivil toplum örgütleri temel yapı taģlarıdır. Bunların gücü oranında bireylerin ortak istemleri siyasal ortamda yer bulur ve gerçekleģir. DüĢünce ve istekler ancak bu Ģekilde tam anlam kazanır. Aksi halde karģılıklı konuģmalar kiģisel tatminin ötesine geçemez. Biz hekimlerin de birleģebileceğimiz tek yer meslek örgütümüz olan Tabip odalarıdır. Bunu söylerken hemen kafamım içinde hadi canım Tabip odaları, TTB Ģimdiye kadar ne yaptı ki söylemi (serzeniģlerini duyar gibi oluyorum) beliriyor. Evet, eleģtirmeliyiz meslek örgütümüzün de eleģtirecek birçok konu da (yönü de) vardır. Yeterli düzeyde olmadığı varsayılsa veya eleģtirilebilirse de gerek Aile Hekimliği, gerek ĠĢyeri Hekimliği, gerek Tam Gün Yasası, gerek Sosyal güvenlik yasaları, gerek ülkemizde yabancı hekimlerin çalıģtırılabilmesi ile ilgili ve gerekse Hastane Birlikleri Yasa Tasarısı gibi hususlarda TTB ve Tabip Odaları tehlikeyi yıllar öncesinden sezerek deģifre etmiģ gücü oranında da karģı durmuģtur. Ancak EleĢtiriler anlamlı olmalıdır. Anlamlı olabilmesi için de eleģtirdiğimizi kendimiz de yapmamalı ve eleģtirdiğimiz konunun geliģimi ve değiģimi için çaba göstermemiz, üzerimize düģeni yapmamız gerekir. Tabip odası Ģimdiye kadar bizim için ne yaptı sorusunun yanı sıra hatta daha önce ben hekim olarak mesleğim ve mesleki haklarım için ne yaptım sorusu sorulmalıdır. Bu soruya alınacak cevapların ortalaması Tabip odalarının ne yaptığının cevabıdır (tam karģılığıdır). YaklaĢık 2-3 ay sonra Tabip odaları seçimleri yapılacak. ġimdiye kadar genellikle bizler için ne yaptı? Ģeklinde yakınmaları bir kenara bırakıp Tabip odalarına daha fazla sahip çıkmalıyız. Unutmayalım ki, Tabip odalarının gücü kendisini oluģturan bireylerin katılım ve katkılarıyla doğru orantılıdır. Uz.Dr.Aydın ġavkli Balıkesir Tabip Odası BaĢkanı Bülten Komisyonumuz: Dr. Ahmet DAMAR Dr. Hülya BALKANLI Dr. Necdet UÇAN Dr. Banu ÖZMEN Dr. Hüseyin GÜNDOĞDU Dr. Tamer HANCILAR Dr. Birgi TUNA Dr. Kayhan ÖZOĞUL Dr. Turgay BAŞARIR Dr. Dilek YILDIRIM Dr. Murat ERGÖZ Dr. Uygur SARGIN Dr. Zeki ŞENGÖR

BALIKESİR TABİP ODASI BÜLTENİ Sayfa 4 ĠLĠMĠZDE A GRUBU OLAN ÖZEL HASTANE YOK SGK ÖZEL HASTANELERĠ PUANINA GÖRE SINIFLANDIRDI Sağlık Bakanlığı Özel Hastaneler Hizmet Kalite Standartları Rehberi, Sosyal Güvenlik Kurumu BaĢkanlığı da Özel Hastaneler ile Vakıf Üniversite Hastanelerinin Puanlandırılması Hakkında Yönergeyi yayımladılar. 13 Kasım 2009 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren Özel Hastaneler Ġle Vakıf Üniversite Hastanelerinin Puanlandırılması Hakkında Yönerge nin 5 inci maddesinin birinci fıkrasına göre oluģturulan komisyon tarafından yönergenin 7 nci, 8 inci, 9uncu, 10 uncu ve 11 inci maddelerinde belirtilen hükümler gereğince Sosyal Güvenlik Kurumu BaĢkanlığınca 31.12.2009 tarihinde Özel hastaneler puanlandırılmıģ ve 31.12.2009 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumu web sitesinde yayınlanmıģtır. SGK, hastanelerin alacağı katılım payı ücretini belirlemek için Özel Hastaneleri, A-B-C-D-E grubu olmak üzere 5 grupta sınıflandırdı. Hizmet Kalite Standardı (Poliklinik, yoğun bakım, ameliyathane, tedavi standartları ), Hasta Hakları, Hasta ve ÇalıĢan Güvenliği (Hasta hakları ve güvenliği, enfeksiyon kontrolü, tesis yönetimi ), Hastane Hizmet Dilim Endeksi (Elektronik raporlama hizmet standartları, hastanelerin reçete kontrolü ), Kapasite (Yatak sayısı, kapalı alan, doktor ve hemģire sayısı ) ve ÇalıĢan Hakları ve Hukuki Sorumluluklar (ÇalıĢanların sosyal hakları, sigorta primleri ) konusunda puanlama yapıldı. Puanlandırma Kriterleri: Özel hastanelerin ile vakıf üniversite hastanelerinin puanlandırılması çalıģmasında beģ ana faktör kullanılmıģtır. Bu faktörler ve yüzdeleri: 1. Hizmet Dilim Endeksi (% 55), 2. Hizmet Kalite Standartları (% 15), 3. Hasta ve ÇalıĢan Güvenliği (% 10), 4. Kapasite ( % 10) ve 5. ÇalıĢan Hakları ve Hukuki Sorumluluklar (% 10) Yapılan sınıflandırma sonucu E grubu hastaneler yüzde 30 fark ücreti alabilirken; fark ücreti, hastanenin sınıfına göre yüzde 40, 50, 60 ve 70 e kadar çıkabilecek. Puanlama göre 800-1000 puan alan A sınıfı olacak. A grubu hastane yüzde 70 fark alacak. Diğerleri de puanlarına göre daha da azalan oranda fark ücreti alacak. Ġlimizde bulunan Özel Sevgi Hastanesi, Özel Balıkesir Hastanesi ve Edremit Özel Hastanesi B grubu, Bandırma Özel Hastanesi ise C grubu hastane olarak belirlenmiģtir. Acıbadem, Alman, Memorial gibi zincir hastaneler listede B ve C grubunda yer alıyor. Çünkü onlar sadece onkoloji ve kalp bölümlerinde SGK ile anlaģmalı. Bu nedenle hizmet dilimi endeksinden daha düģük puan alıyorlar. Buna karģılık Medical Park Hastaneler zincirinin yayınlanan listede ilk 25 e 6 hastanesi girdi. A grubunda yer alan 97 hastane içinde 11 i Medical Park a ait. B ve C grubunda ise 1 er adet hastanesi mevcut. Ancak yapılan sınıflandırmalardan sonra epeyce gürültü koptu. Ġtirazlar sonucu sınıflandırma listeleri yeniden düzenlendi ama bu durum gösterilen tepkiler dindirmedi. Yeniden yapılan listelerde Medical Park Hastaneler zinciri A grubundaki sayısını korudu. A grubunda yer alan hastanelere illere göre bakıldığında; 77 hastanenin 30 ilde dağıldığını görülmektedir. Bu hastanelerin 50 tanesinin 7 ilde toplandığını, Ġstanbul da 23 adet hastane olduğu görülmektedir. Genel yığılma B ve C grubundadır.(% 66). A grubu bir hastane en kaliteli ve birinci sınıf hastane olmayıp sadece genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kiģilere sunmuģ oldukları sağlık hizmetleri ile ilgili olarak Kurumca karģılanan tutarın yanında sigortalıdan alabileceği ilave ücret oranını talep edebilecek olan bir hastanedir. YanlıĢ tanıtılıp reklamı yapılmamalıdır. SGK özellikle puanlamanın temel direğini oluģturan Hizmet Dilim Endeksini (HDE) nasıl oluģturduğunu, hangi iģlemlerin hangi dilimde yer aldığı konusundaki soru iģaretlerini gidermek durumunda olup, beyana esas puanlardan olan (250 puan) Hizmet Kalite Standartları ve HastaçalıĢan güvenliği için objektif bir denetim yapılarak saptanmalıdır. Uçmayı biliyorsan düģmeyi de bileceksin, korkarak yaģıyorsan yalnızca hayatı seyredeceksin. (Nietszche)

Sayfa 5 YIL:2010/ SAYI:2 İkinci sayımıza ilk sayıdan çok daha fazla olumlu tepki aldık. Bu da yayın hayatımıza devam edebilmemizin en önemli ölçütü. Türkiye de gündem oldukça değişken. Gündemi yakalamak, gündemin gerisinde kalmamak önemli bir sorun. Dün tasarı, taslak dediğimiz bugün karşımıza yasa olarak çıkıyor. Sağlık çalışanlarını ilgilendirdiği halde hiçbir meslek kuruluşunun görüşü alınmadan, hiçbir isteği kabul edilmeden, diretme ile ne getireceği daha uzun süre tartışılacak ve yaşandıkça anlaşılacak olan Tam Gün Kanunu yasalaştırılmıştır. Hekimler olarak talebimiz çok açık idi; güvenceli, emeklilik ücretlerimize yansıyacak, belirsizlik içermeyecek bir ücret, iyi çalışma ortamı. Gözümüzün içine baka baka maaşlarımızda çok ciddi artış sağlanacağını, Üniversite hocalarının ve pratisyen hekim ücretlerinin oldukça artırılacağı, emekli maaşlarında da % 44-82 artış sağlanacağı belirtilmiştir. Oysa bunların aldatmaca olduğunu biliyorduk. Emekli ücretlerimize sözü edilen artışlar bugünden başlayarak 25-30 yıl çalıştıktan sonra yine bizlerden kesilen primler ile yapılacak, aldığımız ücretlere de halen aldığımız döner sermayelerden aktarma yapılacaktır. Genel bütçeden ücretlerimizde artış sağlanmamıştır. Ancak kamuoyu oluşturmada mahir olan hükümetimiz, sanki bu artışları bugünden itibaren alıyormuşuz gibi inandırmıştır. Medyada yazarlardan Hasan PULUR ve Yılmaz ÖZDİL dışında da hekimler ile ilgili sorunları dile getiren olmamış, daha çok Sağlık Bakanlığının açıklamalarına yer verilmiştir. Yasa ile çalışma ve sağlık ortamını kaosa sürükleyerek telafisi mümkün olmayan halk sağlığı sorunlarına zemin hazırlanmıştır. Artırılan (!) nöbet ücretleri döner sermayeden ödenecek, performans için daha çok çalışma gerekecek, zaten var olan deontolojik ve etik ihlaller, mesleki hatalar daha da artacaktır. İyonlaştırıcı radyasyon ile çalışanlar günde 5 saat yerine 7 saat çalışacak, tüm hekimler 6 ay içerisinde zorunlu mesleki sorumluluk sigortası yaptıracak, yaptırmayanlar 5.000 TL idari para cezası ödeyecektir. Muayenehaneler verilen süreler içerisinde kapatılacak, işyeri hekimlikleri de 6 ay sonra sona erecektir. Çalışma Bakanlığınca da İşyeri hekimliği hizmetlerinin ve eğitimlerinin taşeron sağlık şirketleri eliyle yürütüleceği düzenlemeler yapılmıştır. Tam süreli çalışmaya karşı olmadığımız halde (bu yasaya değil) muayenehaneleri kapatılanlar eylem yapıyor, bu kanunu bıçak parasını önlemek için getirdik denilerek gerçek amaç gizlenip, hastalar ve diğer meslek grupları hekimlere karşı kışkırtılmaktadır. Oysa Sağlık Bakanı muayenehanelerin çok az kaldığını övünerek söyleyip kendisi ile çelişmektedir. Benzer çarpıtma ve kışkırtma eczacılar için ilaçların ucuzlatılmasına karşı çıkıyorlar Tekel işçileri için yattıkları yerden maaş alıyorlar, itfaiyeciler için verimsiz çalışıyorlar diyerek her meslek grubu haksız yere suçlanmaktadır. Oysa SSK döneminde ilaçların bugünkünden çok daha ucuza alındığını biliyoruz. Hakkımızda yapılan düzenlemelere, zincir şeklinde eczanelerin belirli sermaye gruplarına sunulmasına Eczacıların gösterdiği direnci gösteremeyip, ortak hareket edemediğimizden şimdiden hazırlıklı olalım; ülkemizde yabancı hekimlerin çalışması düzenlemesi ve Hastane Birlikleri Pilot Uygulaması Hakkındaki yasa TBMM gündemine getirilip, hastaneler birer işletmeye dönüşecek, ucuz hekim iş gücü ile Aile hekimlerinden sonra uzman hekimler de sözleşmeli olup iş güvenceleri kalmayacaktır. İlimizde yapılan hastane birleştirmeleri de bunun altyapısını oluşturmak içindir. İlimizde Tıp Fakültesi açılmış, eğitime ve hasta kabulüne başlamıştır. Buna paralel olarak Tabip odamız bünyesinde Öğrenci Kolu kurulmuştur. Komisyonlarında ve Oda Organlarında yapılan çalışmalara, Odamızda yapılan kurslar ve toplantılara bu sayımızda da yer vermeye devam edeceğiz. Daha önce de bildirdiğimiz üzere; söyleyecek sözü, belirtilecek düşüncesi, uygulayacak projesi olan tüm üyelerimizi aktivitelerini sürdürmek için bu organ ve komisyonlara beklemekteyiz. Bu sayımızda sizden gelen yorumlara da yer verdik. Bundan sonra da yer vermeye devam edeceğiz. Bunları daha çeşitlendirip daha fazla iletinizi göndermeniz bültenimizi daha da zenginleştirecektir. Bu sayımızda Bülten in İl Sağlık Müdürümüz Uzm.Dr.Mehmet ÇALIŞKAN ile yapmış olduğu röportajını da okuyabilirsiniz. Bilgi paylaşıldıkça çoğalır ve değer kazanır. Sevgi ile,sağlıkla ve dostlukla kalın.. Dr. Necdet UÇAN Bülten Komisyonu adına Dr. Seçkin ATASEVER Çocuk Hastalıkları Uzmanı Herhangi bir yerde çalıģmamaktadır Dr. Emek SELÇOKĠ Nükleer Tıp Uzmanı Akademi Sintigrafi Merkezi Dr. ġenay GÜNGÖR Pratisyen Hekim Sındırgı Gölcük Sağlık Ocağı Dr.AyĢegül ÜNAL Kadın Hast.ve Doğum Uzmanı Özel Balıkesir Hastanesi ġenay TOP Biyokimya Uzmanı Özel Bandırma Hastanesi Ġncinur MALDIR Pratisyen Hekim Özel Sevgi Hastanesi Tuncay ÇELĠK Nöroloji Uzmanı Özel 6 Eylül Hastanesi Burak ÇAKÇAK Çocuk Hastalıkları Uzmanı Bal-Tıp Merkezi Celal KALKIġIM K.B.B. Uzmanı Özel 6 Eylül Tıp Merkezi Mustafa ÜNAL Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Özel Sevgi Hastanesi Mustafa ALDEMĠR Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Özel Sevgi Hastanesi Dr.Kemal KARAKAġ Ortopedi Uzmanı Balıkesir Devlet Hastanesi

ozcanyilmaz59@gmail.com BALIKESİR TABİP ODASI BÜLTENİ Sayfa 6 İNSPEKSİYON EMEKLİ OLUNAMAYAN MESLEK! Hiç düşündünüz mü? Hangi mesleklerde emeklilik kavramı yoktur. Ama istemenize rağmen emekli olamamaktan bahsediyorum. Politikacılar gibi değil! Aklımıza hemen bazı esnaflar ve aile şirketlerindeki yöneticiler geliyordur ama bunlar rahatlatılmış ve isteğe bağlı bir mesai ile işlerine devam ederler. Bu sorunun tam yanıtı, bence hekimliktir. Hekimlik ülkemizde ne yazık ki emekli olunamayan bir mesleğe dönüştürülmüştür. Hem Sağlık Bakanlığımız hem de halkımız bunu birlikte başarmıştır. Halkımız sadece kişisel sorunlarına çözüm aramak için her ortamda bizden hekimlik yapmamızı beklerken, bakanlığımız ekonomik bir kıskaç ile bunu başarmıştır. Emekliliği hak ettiğinde, çalışırken eline geçen paranın (maaş+nöbet ücreti+döner sermaye geliri) belirgin ve geçinilemez oranda azaldığını gören hekimler nasıl emekli olacaklardır? Alıştıkları yaşam standartlarını ellerine geçecek olan emekli maaşı ile nasıl sürdüreceklerdir? Bu durumda önümüze iki yol çıkıyor. Ya kamudan emekli olup özel sektörde geçeceğiz (yani çalışmaya devam edeceğiz,üstelik iş güvencesi olmadan) ya da emekli olmayıp performans puanı yarışına devam edeceğiz. Bu iki yolda da emeklilik durumu yok! Üstelik emeklilik yaşımız geldiğinde emekli olmasak, bu defa yaşlanan bedenlerimiz ortadaki bu çılgın yarışa nasıl dayanacaktır gibi sorunlar karşımıza çıkacaktır. Çünkü performans puanı yarışı kulvarında meslekteki geçirdiğimiz yıllar avantaj olarak değerlendirilmiyor. Genç meslektaşlarımızla aynı sayıda nöbet tutup, aynı sayıda poliklinik yapmamız gerekiyor. Tıbbi Etik ve Deontoloji biliminin dinozorlara ait bir bilim haline dönüştüğü bu ortamda mesleğimizin son yıllarında işte bu çelişkilerle uğraşmak durumundayız. Bu koşullar altında bence hepimizin yeni sloganı Ölene Kadar Çalış olmalıdır. Saygı ve sevgilerimi sunarım. Gyn. Op.Dr. Özcan Yılmaz KÜÇÜK ŞEYLER: İYİ ŞEYLER --Uzun bayram tatilinde, yılbaşı ve ertesi günü hastane acillerinde ve servislerinde, nöbetçi ve icapçı hekimlerin her şeye rağmen (nöbetlerin karşılığı olacak uygun ücretleri alamamalarına rağmen) özveri ile çalışmaları. --İlimizdeki büyük hastanelerin birinde kararları bağlayıcı olmasa da ''Etik Kurul'' kurulması. --Hekimlerin büyük bir bölümünün merakla beklediği Tam Gün Yasası nın artık yürürlüğe girmesi ve tepemizde Demokles in Kılıcı gibi durmasından kurtulmamız. -- Tam Gün Yasası nın hekimlerin aklını başına getirmekte ve etkili bir şekilde örgütlenmesinde bir kilometre taşı olacak gibi görünmesi!! KÖTÜ ŞEYLER --Yıl sonu geldiği için bile kamu hastanelerindeki yemek, güvenlik, yazılım, temizlik ve tıbbi sekreterlik hizmet alımları için ihalelerin yenilenmesi ve bu birimlerde çalışanların işlerini kaybetmeleri kabusu ile karşılaşmaları ve bir kısmının haklı bir gerekçe olmadan işlerini kaybetmeleri! --Özel hastanelerin sınıflandırılması ve buna bağlı olarak bu hastanelerde yapılan muayenelerin ve ameliyatlarında halk tarafından böyle algılanacak olması! Üstelik bu sınıflandırmanın oldukça adaletsiz olması! --Bir çok uzman hekimin şu an ki sisteme güvenemeyip, ne olur ne olmaz diye ''Aile Hekimliği Sertifikası'' alması! --Sağlıkta dönüşüm programında dönüştürülme sırasının eczacılara gelmiş olması! ŞAŞIRDIĞIM ŞEYLER -- Tam Gün Yasası nın dağ fare doğurdu sözüne uygun bir şekilde çıkması!! Genel bütçeden hiç para çıkmadan hekimlerin zaten hakettiği döner sermaye gelirinin bir bölümünün sabit maaşa katılarak, kamuoyuna hekimlerin maaşına zam yapıldı görüntüsünün verilmesi!!! --İlimizdeki bir hastanenin bahçesinde ''lokma hayrı'' yapılması! --Sağlıktaki dönüşüm programının ilgili hiç bir kesimi memnun etmemesine rağmen uygulamaya çalışılması! Gyn. Op.Dr. Özcan Yılmaz

Sayfa 7 YIL:2010/ SAYI:2 Ekim-Aralık 2009 TOPLANTILAR Yönetim Kurulu ÇalıĢmaları 30 Aralık Balıkesir Valiliği Ġl Ġnsan Hakları Kurulu toplantısı Yönetim Kurulu toplantısı 05 Ocak Balıkesir Belediyesi Kent Konseyi toplantısı Pratisyen Hekim Komisyonu toplantısı 06 Ocak Balıkesir Belediyesi Kent Konseyi toplantıs Ġl Sağlık Müdürlüğü Acil Sağlık Hizmetleri Koordinasyon Komisyonu toplantısı Yönetim Kurulu toplantısı 08 Ocak Ġl Sağlık Müdürlüğü Ambulans Hizmetlerinin Ücretlendirilmesi Komisyonu toplantısı 11 Ocak ĠĢyeri Hekimliği Komisyon toplantısı 12 Ocak Yönetim Kurulu toplantısı 16 Ocak TTB Pratisyen Hekimlik Kol Toplantısı 20 Ocak Hekimlerimizle Sohbet Toplantısı Yönetim Kurulu toplantısı 26 Ocak Bülten Yayın Komisyonu toplantısı 03 ġubat Hekimlerimizle odamızda sohbet toplantısı Yönetim Kurulu Toplantısı 06 ġubat TTB Genel Yönetim Kurulu Toplantısı 09 ġubat Pratisyen Hekim Komisyonu Toplantısı 10 ġubat Yönetim Kurulu toplantısı Kent Konseyi Toplantısı 17 ġubat Ġl Milli Eğitim Müdürlüğü Proje Tabanlı Beceri YarıĢması Yönetim Kurulu Toplantısı 20 ġubat Ankara Hukuk Bürosu Toplantısı 24 ġubat Ġl Ġnsan Hakları Kurul Toplantısı Yönetim Kurulu Toplantısı 26 ġubat Ġl Sağlık Müdürlüğü ASKOM Toplantısı KURSLAR/ETKĠNLĠKLER Tam Gün Yasa Tasarısıyla ilgili olarak 15 Ocak ve 4 ġubat tarihlerinde yapılan eylemler konusunda 18.01.2010 ve 28.01.2010 tarihlerinde iki defa basına yazılı olarak açıklama yapılmıģtır. Ayrıca yerel televizyonda tepki ve değerlendirme röportajı yapılmıģtır. 2010 yılı iģyeri hekimliği ücretleri TTB nce belirlenerek odamıza gönderilmiģ ve üyelerimize sözleģme yenilemeleri için gönderilmiģtir TTB tarafından düzenlenen Takım Doktorluğu kursuna Bandırma dan Dr.Ahmet Sıtkı Çelebi katılmıģtır. ĠĢyeri Hekimliği Komisyon ÇalıĢmaları Dr.Dilek Yıldırım Merkez ilçede faaliyet gösteren Tesco Kipa Kitle Pazarlama Aġ ile odamızın önerisiyle yapmıģ olduğu iģyeri hekimliği hizmet sözleģmesi onaylanarak hekime çalıģma izni verilmiģtir. Dr.Ebru Eren in Gönen ilçesinde faaliyet gösteren Ataç ĠnĢaat ve San Tic AĢ ile imzalamıģ olduğu hizmet sözleģmesinde, firmanın iģçi sayısının ellinin altında olması nedeniyle onaylanarak hekime çalıģma izni verilmiģtir.. Dr.Ġbrahim Ergin in Bigadiç ilçesinde faaliyet gösteren Fernos-Gökçe Sigma ile yapmıģ olduğu hizmet sözleģmesinde; daha evvelki firmanın devamı, iģin değiģtirilmeden taģeron ve/veya Ģirketin değiģtirilmesi sebepleriyle hakkın baki kalması ilkesine dayanılarak sözleģmenin onaylanmasına karar verilmiģtir. Dr.Tuncay ġahan ın Merkez ilçede faaliyet gösteren Çiçek yağ ve Has Un Fabrikaları AĢ ile odamızın önerisiyle yapmıģ olduğu iģyeri hekimliği hizmet sözleģmesini onaylanarak hekime çalıģma izni verilmiģtir. Dr.Nafi Ergün ÖzdeĢ in Merkez ilçede faaliyet gösteren Bal-Fizik Sağlık Hiz Ltd ġti ile imzalamıģ olduğu hizmet sözleģmesinde firmanın iģçi sayısının ellinin altında olması nedeniyle onaylanarak hekime çalıģma izni verilmiģtir.

BALIKESİR TABİP ODASI BÜLTENİ Sayfa 8 HUKUK KÖŞESİ SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜNCE HAZIRLANAN ĠLĠMĠZDE AĠLE HEKĠMLĠĞĠNE GEÇĠSTE BAZ ALINACAK HEKĠM HĠZMET PUANLARI YARGIYA TAġINDI Ġlimizde Aile Hekimliğine geçiģ sürecinde, Pratisyen ve Uzman Hekimlerin Hizmet Puanına göre sıralaması ile ilgili olarak, Dr. Murat ERGÖZ tarafından Balıkesir Ġdare Mahkemesi'ne dava açıldı. Dr.ERGÖZ Balıkesir Tabip Odası Pratisyen Hekim Komisyonu BaĢkanı da olan Ġlimiz Bandırma ilçesi Merkez 3 No lu Sağlık Ocağı Tabibi olarak görev yapmaktadır. 5258 sayılı Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanun un 8.maddesinin aile hekimliğine geçiģte yeni bir puanlama sistemi oluģturulmasını, çalıģılan yer, kurum ve statülere göre öncelik sıralaması yapılması gerektiğini düzenlediği halde; bu kanununa açıkça aykırı Ģekilde 09.12.2004 tarihli 5228 sayılı Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkındaki yasadan daha önce 08.06.2004 tarihinde personelin atama ve yer değiģtirmesinde esas alınmak üzere çıkarılan Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliği nde tanımlanan hizmet puanlarına göre yapıldığı ve bu puanların önceden çalıģılmıģ olan illere ve çalıģma sürelerine göre sağlık personeline verilen ve sağlık personelinin sadece atama ve nakillerinde kullanılmak üzere oluģturulduğu ve bu puanlama sisteminin aile hekimliğine geçiģte kullanılamayacağı gerekçesi ile dava açıldı. Hukuka ve yasaya açıkça aykırı Ģekilde yapılan bu idari iģlemlerin, yürütülmeleri durumunda telafisi güç veya imkânsız hukuksal ve sosyal zararlar meydana getirecek olması koģullarının birlikte gerçekleģmiģ olduğundan yürütülmelerinin durdurulması ve iptal edilmesi talebi ile Ġdari yargıda dava açılmıģtır. TÜRK TABĠPLERĠ BĠRLĠĞĠ, TAM GÜN YASASININ ĠPTALĠ ĠLE ĠLGĠLĠ GĠRĠġĠM BAġLATTI 30.01.2010 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak birçok hükmü yürürlüğe giren 5947 sayılı Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün ÇalıĢmasına ve Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına Dair Kanun un iptali için ilgili dava dilekçesini hazırlayarak TBMM de CHP grubuna Anayasa Mahkemesine itiraz etmek üzere vermiģtir. TTB TARAFINDAN ĠPTALĠ ĠSTEMĠ ĠLE ANAYASA MAHKEMESĠ NE BAġVURULAN HÜKÜMLER: 1-Aynı nitelik, görev ve sorumluluklara sahip kamu görevlisi hekimlerin aynı tazminat ve ek ödemelerden yararlandırılmamasına iliģkin hükümler Anayasa nın eģitlik ilkesine aykırıdır. 2- Kamu sağlık kuruluģlarında ve tıp fakültelerinde döner sermaye gelirlerinden performansa dayalı ek ödemeyi asli ücretlendirme yöntemi olarak belirleyen düzenlemeler Anayasa nın 2, 5, 7,17,55, 56, 128 ve 130. maddelerine aykırıdır. 3- Mesai saatleri dıģında fazla çalıģmaya iliģkin Yasa hükümlerinde, fazla çalıģtırılma süresine üst sınır getirilmemesi, çalıģanların dinlenme hakkı, hastaların sağlıkları riske atılarak yaģam ve sağlık hakkına iliģkin Anayasal normları ihlal etmektedir. 4- Hekimlerin serbest çalıģma hakkına yönelik sınırlama ve noksanlıklar Anayasa nın 2, 13,17 ve 49. maddelerine aykırıdır. 5- Mesleki Mali Sorumluluk Sigortasının zorunlu tutulmasına ve kamuda çalıģan hekimler ile özel sağlık kuruluģlarında çalıģan hekimlere primin yarısının ödettirilmesine iliģkin Kanun hükümleri Anayasa nın 11, 49 ve 166. maddelerine aykırıdır. 6- ĠyonlaĢtırıcı radyasyonla teģhis, tedavi veya araģtırmanın yapıldığı yerler ile bu iģ veya iģlemlerde çalıģan personele iliģkin düzenlemede; mesai saatlerinin 25 saatten 35 saate çıkarılması ve çalıģanların sağlığını güvenceye alan çalıģma koģullarını düzenlememesi nedeniyle Anayasa nın 17,49 ve 56. maddelerine aykırıdır. 7- Ġlave emeklilik sigortası primi ödenmesi ile emekli maaģlarının arttırılmasına olanak sağlayan Kanun hükmü; kapsamının Sağlık Bakanlığı nda döner sermayesi bulunan sağlık kuruluģlarında çalıģan hekim ve diģ hekimleri ile sınırlı olması, kurum ve mahalli idarelerde çalıģan hekimler ile tıp fakültelerinde çalıģan hekimlere yer vermemesi ve primin tamamının hekime ödenecek ek ödemeden kesinti yolu ile alınmasını öngörmesi nedeniyle Anayasanın 2, 5 ve 10. maddelerine aykırıdır. 8- Sağlık Bakanlığı na bağlı sağlık kuruluģlarında ve yüksek öğretim kurumlarında çalıģan öğretim üyesi veya hekimlerin istekleri olmaksızın Türk Silahlı Kuvvetleri ne bağlı sağlık kurumlarında görevlendirilmelerin e iliģkin Kanun hükmü Anayasa nın 2, 13 ve 18. maddelerine aykırıdır.

Sayfa 9 YIL:2010/ SAYI:2 ĠġTE 1 TANE BĠLE ÖĞRETĠM ÜYESĠ OLMAYAN TIP FAKÜLTESĠ!.. (DUMLUPINAR ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ) KÜTAHYA -AA- Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) bünyesinde kurulan ve bu öğretim yılında ilk kez öğrenci kabul eden Tıp Fakültesine bir yıldır Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından "kadro kullanma" izni verilmesi bekleniyor. DPÜ Rektörü Prof. Dr. Güner Önce, Tıp Fakültesinin, Kütahya-TavĢanlı kara yolunun 10. kilometresindeki Merkez YerleĢke'de birinci sınıf öğrencileriyle öğrenime devam ettiğini bildirdi. BaĢbakanlık tarafından yeterli sayıda kadro tahsis edildiğini, ancak YÖK'ün bir yıldır yaptıkları baģvurulara karģı kadro kullanma izni vermemesi nedeniyle Tıp Fakültesinde, DPÜ Sağlık Yüksekokulundan akademisyenlerin görev yaptığını belirten Prof. Dr. Önce: "Tıp Fakültemizin kadrosunda bir öğretim üyemiz yok. Burada kadroları Sağlık Yüksekokulunda bulunan öğretim üyelerimiz görev yapıyor. BaĢlangıçta 35 öğretim üyemiz vardı, Ģimdi bu sayı 19'a indi. Bunun en büyük nedeni, YÖK ten birçok kez talep ettiğimiz halde bir yıldır Tıp Fakültesine kadro kullanma izni alamamamızdır. Herhangi bir cevap alamadık. Dolayısıyla her geçen gün öğretim üyesi kaybediyoruz. Bu konuya çok üzülüyorum. Beklediğimiz kadro kullanma izni gelmezse belki de Tıp Fakültesinde eğitim öğretime ara vermek, hatta hastanemizi kapatmak durumunda kalabiliriz. Ancak umut ediyorum ki bu olmaz. YÖK'ten dört gözle, heyecanla bir yılı aģkın süredir kadro kullanma izninin gelmesini bekliyoruz." Medimagazin den Tıp birincisinden acı itiraf "Anne-babamı doktor arkadaģlarıma emanet etmem" 20.06.2009 09:42 Dr. Tuğba Akın, mezuniyet töreninde acı konuģtu. Ġnternlerin (stajyer hekim) sadece yüzde 2,8 inin gelecekten umutlu olduğunu söyleyen Akın, sağlık ve eğitim sistemini kıyasıya eleģtirdi. Dün, Türkiye nin sayılı okullarından olan Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi nin mezuniyet töreni çok sarsıcı bir konuģmaya sahne oldu. Fakülteden birincilikle mezun olan Dr. Tuğba Akın, kürsüden yaptığı konuģmada acı itiraflarda bulundu. ĠĢte çiçeği burnunda doktorun eğitim sisteminin eksikliklerini gözler önüne seren konuģmasından çarpıcı bölümler: Hekime değer verilmiyor Ġnternler arasında yaptığımız ankete göre arkadaģlarımızın sadece yüzde 2.8 i gelecekten umutlu. Geri kalan kısım ise meslek yaģantısı ile ilgili beklentilerinin gerçekleģmesi konusunda umutsuz ve karamsar. Hekimlik gibi prestijli bir mesleğe birkaç adım kala hekimlerin karamsar olmasının nedeni çok açık. Çünkü bizler siyasi dengeleri hâlâ oturmamıģ, sağlık politikalarının sürekli değiģiyor olduğu ve hekimine gereken değer ve imkânın verilmediği bir ülkede yaģıyoruz. Anket sorularından biri de Ģuydu: Kendi döneminizden bir hekim arkadaģınıza anne babanızı emanet eder misiniz? Çıkan sonuç aslında çok vahim. Sadece yüzde birimiz ailemizi tam güvenerek, aynı dönemde mezun olduğumuz hekim arkadaģına emanet ediyor. Burada hem kendi, hem de fakülte eğitimimiz adına ciddi bir öz eleģtiri yapmalıyız. Aslında bu sorunun cevabı bir baģka anket sorusunda saklı. Ġnternlük döneminizde eğitiminizi kimlerden aldınız? Ġntern arkadaģlarımız bu soruya, iģ yükü zaten ağır, vakti kısıtlı olan ve zaten kendisinin burada bulunuģ amacı eğitim almak olan asistan hekimler olarak cevap vermiģler. Oysaki tıp fakültesinde sadece bir sene sonra tek baģına hasta bakacak olan hekim adaylarına eğitim vermesi gereken kiģilerin öğretim üyeleri olması gerekli değil midir? Hoca yüzü görmüyoruz Bu fakültenin öncelikli amacı hekim yetiģtirmek değil midir? O zaman neden bazı polikliniklerde hiç hoca görmeden, sabahtan akģama kadar sadece asistan hekimlerle hasta bakıyoruz? Neden bazı bölümlerde öğrenci pratiklerini öğretim üyeleri yerine asistanlar yaptırıyor? Bizler burada hastanenin iģ yükünü azaltmak için mi varız? Bedava iģ gücü olarak mı görülüyoruz? Ġnternlerin yüzde 74 ü öğretim üyelerinin tekrarlayan eğitici eğitimi almaları gerektiğini düģünüyor. Yine anket sonuçlarına göre, intern hekimlerin bir çoğu kendini birinci basamak sağlık kuruluģlarında çalıģmak için yetersiz hissediyor. Birincil amacın pratisyen hekim yetiģtirmek olduğu fakültemizde bu durumda amaç ile sonuç birbirine uymamaktadır. Öğrenciler internlük dönemlerinde, izin hakkı dahi olmadan çalıģtırılıyor. Hastalanmaları yasak. Yakınlarının niģan, düğün törenleri gibi önemli olaylarda dahi izin alamıyorlar. Bu ankette amacımız birilerini üzmek değildir. Bunların hepsi düzeltilebilir.

Sayfa 10 YIL:2010/ SAYI:2 Ateroskleroz atardamarların en yaygın hastalığıdır. Ateroskleroz; atardamarların iç duvarında bulunan yağ kalıntıları ile damarların daralması ve tıkanmasıdır. Damarın önemli bir bölümü tıkanıncaya kadar ateroskleroz bir belirti vermez. Atardamarlar kan akımının rahatlıkla akmasını sağlayacak içi boş boru şeklinde düz ve esnek dokulardır. Damar hastalığı atar damarlar içinde yağ birikintilerinden oluşan çizgiler şeklinde başlar. Bu yağ birikintileri zamanla damara zarar vermeye başlar. Bu durum nedeni ile bir savunma mekanizması şeklinde damarın kendi hücrelerinin çoğalması ve belirli alanlarda birikmesine yol açacak şekilde damar çeşitli kimyasal maddeleri damardan salınır. Bu arada kan dolaşımındaki hücreler damar iç yüzüne yapışmaya başlar ve bu hücrelerinde etkisi ile yağ birikintileri, hücre yığılmalarından oluşan damar iç yüzüne doğru kabaran aterosklerotik plak oluşur. Zaman içinde plaklar daha da büyüyüp, yaygınlaşır ve damar esnek ve yumuşak özelliğini yitirip giderek sert bir boru halini alır. Plağın dışı sert, içi ise daha yumuşaktır. Bazen sertleşmiş olan plak dış yüzeyi çatlayınca, kanın pıhtılaşmasında görev alan kan pulcukları plağa yapışmaya başlar ve damarın içi daha da daralır. Bu darlık belirli bir dereceye ulaştığında akan kan akımını engellemesi sonucu şikâyetler başlar. Darlık çok daha ilerlediğinde ise iç yüzeyde pıhtı oluşup, kan akımı tamamen durur. Bu durum ani olarak gelişmiş ise dokuların ani ölümüne yani gangrene yol açar ve acil olarak tedavi gerekir. Ateroskleroz genetik bir altyapı üzerine şeker hastalığı, sigara, yüksek kan basıncı ve yüksek kan kolesterol ve yağ düzeyi gibi durumların eklenmesi ile gelişmektedir. Ateroskleroz tüm vücuttaki doku ve organları etkileyebilen bir hastalıktır. Bacakların damar hastalığı ayaklara ve bacaklara giden atar damarların daralması veya tıkanması anlamını taşır. En yaygın neden ateroskleroz yani damar sertliği olmakla beraber, Buerger hastalığı ve atardamarların balonlaşıp tıkanmaları (tromboze anevrizmalar) daha az rastlanan tıkanıklık nedenleridir. Bacakların damar hastalığı gelişimi için başlıca risk faktörleri sigara, hipertansiyon, şeker hastalığı, kanda kolesterol düzeyinin yüksek olması, yaşlılık ve hareketsiz tembel yaşam sayılabilir. Bunların yanında bacakların damar hastalığı daha sık erkeklerde görülmektedir. Damar hastalığına yaş ilerledikçe daha sık rastlanır. Bacaklardaki damar hastalığı olan hastaların %50-60 ında ciddi koroner damar hastalığı ve karotis hastalığı eşlik eder. Diyabetik damar hastalığı ise damarların şeker hastalığına bağlı nedenlerle kalınlaşması, daralması ve tıkanmasıdır. Bacak damarları önemli oranda etkilenir ve şeker hastalarında iyileşmeyen ayak yaralarına ve sonunda da ayak ya da bacağın kaybına yol açabilir. Şeker hastalarında damarlarda hastalık özellikle göz retinasında, böbrek damarlarında ve ateroskleroz yani damar sertliği şeklinde başta kalbi besleyen koroner damarlar, kol ve bacaklardaki atar damarlar olmak üzere bütün atar damarlar etkilenir. Şeker hastalarındaki şeker hastalığının süresi uzadıkça, kan şekeri yeterince kontrol edilemedikçe, hipertansiyon, şişmanlık ve sigara varsa damar tıkanıklığı çok daha sık görülür. Belirtileri: Bacakların damar hastalığının sonucunda ayaklara ve bacaklara giden kan akımı tıkanıklıklar ve darlıklar nedeni ile azalır. En sık uyluktaki atardamarlar etkilenir. Olay aterom plağı nedeni ile damar içinde daralma ve bir süre sonrada tıkanma şeklinde seyreder. Başlangıçta çoğu kez hiç bir belirti vermez. Bacakların damar hastalığına bağlı en yaygın şikâyet yol yürümekle, koşmakla, merdiven çıkmakla baldırlara, uyluk çevresindeki ve kalçadaki adalelere gelen ve genellikle kramp şeklinde olan ağrıdır (aralıklı topallama ya da kladikasyo intermitans). Yürümekle gelen ağrının en önemli özelliği yürüyüş durdurulduğunda ağrının 3-5 dakika içinde kendiliğinden geçmesidir. Ağrı hemen her zaman her yürüyüşle aynı mesafede gelir. Ancak zamanla bu mesafe kısalabilir. Tıkanıklık aortun ikiye ayrıldığı bölgede ise erkeklerde cinsel fonksiyon kaybı ile ilgili problemlere yol açabilir. Zamanla kan akımı artık istirahatta iken bile bacaklara yeterli miktarda gitmediğinde ağrı artık istirahatta bile ortaya çıkmaya başlar. Kişi gece uyurken bacağına ağrı gelmesi sonucunda uyanır, kalkıp dolaşınca ağrısı biraz geçer ve tekrar uyur. Bu bir süre sonra ağrı kalıcı hale gelip, artık gündüzleri de devam etmeye başlar.

Sayfa 11 YIL:2010/ SAYI:2 Hastalar çoğu kez bacaklarını yatak kenarından aşağıya sarkıttıklarında daha rahat ederler. Bu durumda yürüme ağrısı çok daha kısa mesafelerde gelir. Daha ileri aşamalarda ise ayaklarda ve özellikle ayak parmaklarında ağrılı yaralar ve gangren gelişebilir. Etkilenen bacak soğuk ve soluktur. Deri parlak ve ince olup kıllanma azalmıştır. Hasta bacak yukarı kaldırıldığında soluklaşır, indirildiğinde birkaç dakika içinde gecikmiş kızarıklık oluşur. Tıkanıklıktan sonraki bölgede nabız alınamaz, sistolik kan basıncı azalmıştır. Ayağın arkasındaki kaslarda zayıflık, uyuşukluk bulunur. En ciddi bulgusu iskemiye bağlı yara ve gangren gelişmesidir. İskemik ülserler genellikle ayağın dış ve uç kısmında oluşur, düzgün kenarlıdır, ağrılıdır, çok az kanar. Şeker hastalarında damar hastalıklarına özellikle ateroskleroza sık rastlanılmaktadır. Bu damar hastalıkları tüm vücutta ve organ damarlarında oldukça yaygındır. Ancak bacak damarları önemli oranda etkilenir ve şeker hastalarında iyileşmeyen ayak yaralarına ve sonunda da ayak ya da bacağın kaybına yol açabilir. Ayak ve bacak yaraları şeker hastaları için oldukça önemli bir sorundur. Sıklıkla ayakta parmaklarda, topukta ve tarak kemikleri üzerinde önce basit nedenlerle başlayan yaralar, haftalarca veya aylarca iyileşmez. Bu iyileşmeyen yaralar iltihaplandığında ise çoğu kez önü alınamayan ve hızla yayılan enfeksiyonlara yol açar. Tanı: Hastanın şikâyetlerini dinleyerek ve başta bacaklardaki damarların nabızlarını muayenesi olmak üzere çeşitli muayene yöntemleri ile bacaklardaki atar damar hastalığı tanınabilir. Genellikle diz arkasında ya da ayak bileğinin iç bölümündeki damarların nabzı azalmış ya da alınamaz hale gelmiştir. Bunun yanında başta kan kolesterol ve lipid düzeyleri olmak üzere, çeşitli laboratuar testleri en önemli damar hastalığı nedeni olan damar sertliğini (ateroskleroz) araştırmada yardımcıdır. Damar hastalığı tanısını koymak için en basit yöntem Doppler cihazı yardımı ile bacaklarda ve kollarda kan basıncın ölçülüp bir birine oranlanmasıdır. Bu ağrısız, basit ve güvenli bir testtir. Damar hastalığı tanısında en güvenilir yöntem olarak halen damar anjiografisi olarak kabul edilmektedir. Anjiografi bir atar damara iğne batırılıp bir kateterin yerleştirilip, ilaç verilirken damarların filminin çekilmesidir. Böbrek hastalığı olan kişilerde yapılamaz. Bununla beraber damar hastalıkları konusunda oldukça ideal ve güvenilir bilgiler vermektedir. Tedavi: Aterosklerozun tedavisinden amaç, hastalığın ilerlemesinin engellenmesidir. Bu amaçla ateroskleroz gelişiminde rol alan risk faktörlerinin engellenmesi ya da tedavisi yapılmalıdır. Örneğin kan basıncının düşürülmesi, gıdalarla alınan yağ ve kolesterolün azaltılması, kilo kaybı, sigarasız bir yaşam, şeker hastalığı var ise kan şekerinin kontrol altına alınması sağlanmalı ve ayrıca daha aktif ve hareketli bir yaşam teşvik edilmelidir. Kullanılan başlıca ilaçlar yağ ve kolesterol düşürücü olan kolestiramin, kolestipol, gemfibrozil, statin türevi ilaçlardır. Ayrıca kanı sulandıran ilaçlar aspirin, klopidogrel ve tiklopidindir. Bu tedavi tüm aterosklerozu olan hastalara uygulanmalıdır. Eğer hastada belirtiler var ise aterosklerozun tıkadığı o damarı açıcı tedavi uygulamaları anjioplasti, stent, endarterektomi yada bypass gerekli olabilir. Girişim kararı hastanın genel sağlık durumuna göre verilmelidir. Mümkün olduğunca hasta açısından daha kolay kaldırılabilir girişimler örneğin anjioplasti yada stentleme birinci planda tercih edilir. Eğer bu yöntemle tedavi mümkün değilse, o zaman tıkanıklığın yerine göre bypass cerrahisi gerekebilir. OP. DR. VOLKAN YÜKSEL KALP VE DAMAR CERRAHİSİ UZMANI

Sayfa 12 YIL:2010/ SAYI:2 ADLİ TIP HİZMETLERİN YÜRÜTÜLMESİNDE YAŞANAN (MESAİ SAATİ DIŞINDAKİ NÖBETLER) SORUNLAR Adli tıp hizmetlerinin yürütülmesine dair geçmişten günümüze yeterli sayıda adli tıp uzmanının olmayışı ile birlikte, varolan adli tıp uzmanlarının da istihdamındaki sıkıntılar, adli tıp hizmetlerin yürütülmesindeki sorunları artırmaktadır. Öncelikle belirtmek gerekirse, Ceza Muhakemesi Kanunu nda (http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/ mevzuat/5271.htm) insan bedeni ile ilgili yapılacak her türlü tıbbi bakım, tedavi, ölü muayenesi, örnek alma ve otopsi gibi işlemler için tıp doktorluğu şartı vardır. Sağlık bakanlığı nın adli tabiplik hizmetlerinin yürütülmesine dair web sayfasında; (http:// www.adlitabiplik.saglik.gov.tr/) Yeni TCK, adlî travmatoloji açısından eski TCK'ya göre kısmen farklı tanımlar getirmiş olup, buna bağlı olarak adlî rapor tanziminde kullanılacak kavramlar ve adlî rapor formatı değişmiştir. Daha önceki kanun metinlerinde yer almazken, şüpheli veya sanık ile mağdur ve diğer kişilerin beden muayenesi, bu kişilerin vücudundan örnek alınması ve bu numuneler üzerinde yapılacak moleküler genetik incelemelerle ilgili hususlar yeni CMK'nın Gözlem Altına Alınma, Muayene, Keşif ve Otopsi başlıklı bölümünde (75-81'inci maddeler arasında) düzenlenmiş olup, bu Kanuna istinaden hazırlanan Ceza Muhakemesinde Beden Muayenesi, Genetik İncelemeler ve Fizik Kimliğin Tespiti Hakkında Yönetmelik, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözüedilen Kanun ve Yönetmelikte, adlî vakaları sağlık kuruluşlarına sevk etmeye yetkili adlî merciler, muayene ve vücuttan örnek alınması ve muayene koşulları ile ilgili yeni düzenlemeler yapılmıştır. Daha önce de var olan, ancak CMK doğrultusunda yeniden düzenlenen Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği'nin Sağlık Kontrolü başlıklı 9'uncu maddesinde, kişilerin muayene koşulları ve raporların iletilme şekli gibi hususlarda, eskisine göre değişiklikler yapılmıştır diye yeni ceza yasası ile uyumlu olması gereken durumu anlatmaktadır. Pratikte yaşanan şudur: İllerde adliye binalarında Adli Tıp Kurumu na bağlı bir adet adli tıp uzmanı ve tıp fakültesi bulunan yerlerde adli tıp anabilim dalı bulunmaktadır. Tüm adli tıp hizmetleri mesai saatleri içerisinde adliyedeki adli tıp şube müdürlüğü tarafından yürütülmektedir. Üniversiteler fiilen sunulan hizmetlerin dışında bırakılmaktadır. Mesai saatleri dışında ise adli tıp hizmetlerinin yürütülmesi sağlık ocaklarındaki pratisyen hekimlerin nöbetleri ile yürütülmektedir. Bu hizmetlerin yürütülmesinde ciddi sorunlar yaşanmaktadır. 1-Pratisyen hekimler bu konuda kendilerini yetersiz görmektedirler. 2-Her il bazında adli hizmetler önceden planlanmadığı için pratisyen hekimler üzerinden bir angarya şeklinde yürütülmektedir. 3-Pratisyen hekimlerin bu görev sırasında sıfatları bilirkişi diye geçmesine rağmen bilirkişilik ücreti adı altında çok komik rakamlar (yanlış hatırlamıyorsam 23.60 lira) yazılmaktadır. 4-Adli tıp bilirkişilik görevi yasal zorunluluk durumu olduğundan göreve gitmeme veya itiraz etme halleri de olmadığından, kendisine adli tıp nöbeti sırası gelen hekim arkadaşlar kazasız-belasız bir nöbet geçirmek için kabus geceler geçirmektedir. Peki çözüm nedir? *Adli tıp hizmetleri adliyelerden çıkarılmalıdır. *Sağlık Bakanlığı na bağlanarak devlet hastanelerinde yürütülmeli ve adli tıp kurumu sağlık bakanlığına devredilmelidir. *Adli tıp bilirkişilik ücreti hekim emeğine ve onuruna yaraşır şekilde yeniden düzenlenmeli, hakim ve savcıların alt sınır takdirinden çıkarılmalıdır. 24.02.2010 Yrd.Doç.Dr.Muhammet CAN BAÜ Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı

BALIKESİR TABİP ODASI BÜLTENİ Sayfa 13 PATERNALİST MİSİNİZ? Tıp etiği konusunun tartıģılmasında bugün için kendini gösteren odak kavramlardan biri paternalizmdir. Paternalizm (Babacıl DavranıĢ) yararlı olmak ve sağlığını yükseltmek amacıyla, kiģinin tercihlerini görmemezlikten gelmek ya da engel olmak anlamında kullanılmaktadır. Hipokratik ya da geleneksel etikte yer alan hekim-hasta iliģkisinin özünde paternalizmin olduğu söylenebilir. Bu sözcüğün Türkçe deki ifade biçimini ise babacıl tutum ve davranıģlar olarak kullanmaktayız. Yüzyılımızın ortalarına kadar tıp etiğiyle ilgili geliģmeler Hipokratik etik anlayıģının devamıdır. Bu anlayıģa göre hekim, yardım ve çare arayıģı içindeki güç durumdaki hastasına sahip çıkacaktır. Hasta için en doğru olanı o belirleyecek, bilgi ve beceri sahibi biri olarak hastasını yönlendirecektir. Bir babanın çocuğa gösterebileceği ihtimam, sahiplenme ve onun yerine kararlar alma Ģeklindeki iliģkiye benzetilmesinden dolayı hekim-hasta arasındaki böylesi bir iliģki Paternalistik iliģki olarak adlandırılmaktadır. Paternalizm ile yararlılık ilkesi birbirine yakın düģünce tarzları gibi görünmesine rağmen her ikisinin ayrı ayrı Ģeyler oldukları vurgulanır. Yararlılık ilkesinde (ve de zarar vermeme ilkesinde), hastanın yararına ve en azından onda zarar bırakmayan, bir davranıģ biçimi söz konusudur ve bu ilke doğrultusunda hasta özerkliğini koruyucu tarzda davranabilmek mümkündür. Buna karģın paternalizmde hekim, hastanın iyiliğini hastadan daha iyi biliyordur ya da yeterlilik içinde olsa bile hastanın kendisi için neyin iyi olabileceğini karar veremeyeceği varsayımını güdüyordur. Bir baģka tanımla paternalizm, onamı olmadan kiģinin özerkliğine müdahale etmektir. Demek oluyor ki, bu durumda yararlı olma gerekçesiyle hastanın kiģisel özerkliği sınırlanmakta ve zedelenmektedir. Hekimin yararlı olmayı hedefleyen davranıģ modelinin sınır tanımaması halinde, uç noktada paternalizme varacağı hatırdan çıkarılmamalıdır. Paternalistik tutum içerisindeki hekim, tıbben yararlı olabilmek kaygısıyla hastasının dilek ve istemli eylemlerini yok saymaktadır. Hekim hastasını kendi tespit ettiği doğrular yönünde davranmaya zorlamakta, örneğin tıbbi gerçeği hastadan saklamakta ya da ona hiçbir bilgi vermemektedir... Bu bağlamda güncelde ortaya çıkan Ģikayet; hastanın, hekim karģısında sahip olduğu özerkliğinin, özel yaģam haklarının kaybolduğuna iliģkindir. Oysa günümüz tıp uygulamasında Paternalizm mesleki olarak uygun davranıģ örneği olarak görülmemektedir. Bunun yerine hasta özerkliğine saygı ilkesi ve hasta hakları doğrultusunda hastaya söz ve tercih hakkı tanınarak hekimin hastayla birlikte müģterek bir karara varması yani AydınlatılmıĢ Onam alması gerekmektedir. Dr. Birol ŞAFAK Tıbbi Mikrobiyoloji Uzmanı Balıkesir Atatürk Devlet Hastanesi 0.505.7977800 ĠYĠ GÜNDE, KÖTÜ GÜNDE. BaĢsağlığı! Merkez 11 Nolu Sağlık Ocağı hekimlerinden Dr. Ahmet DAMAR ın babası vefat etmiģtir. BaĢsağlığı diliyoruz. Eski Mrk.6 Nolu S.O. Hekimi ve halen Bursa'da Ortopedi Uzmanı olarak çalıģan Dr.Ġsmal AYGAN'ın annesi vefat etmiģtir. BaĢsağlığı diliyoruz.

Sayfa 14 BALIKESİR TABİP ODASI BÜLTENİ Tam Gün Sadece Tam Gün Müdür? Tam Gün Tasarısı sonunda Meclis'e geldi... Önceki günü başlayan görüşmelerin dün tamamlanması bekleniyordu.başbakan'a, Sağlık Bakanı'na göre her şey çok güzel olacak... Hem hastalar, artık muayenehaneye gitmek zorunda kalmayıp, memnun kalacak... Hem de hekimler, yüksek ücretler alıp, mütehassis olacak. Ve fakat, ne var ki... Başta Türk Tabipleri Birliği (TTB)... Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES)... Sağlık örgütleri böyle düşünmüyor... Tasarıya şiddetle karşı çıkıyorlar. Tam Gün Yasalaştıktan sonra... Geçiş süreci de tamamlanınca... Gündüz kamuda çalışan doktorlar akşam da muayenehanede ya da özel hastanede çalışamayacak. Normal olarak... Normal bir vatandaşın... "İyi de zaten normali bu değil mi?... O zaman kim, niye karşı çıkıyor?" diye düşüneceği bir durum. Normal olarak... Normal bir hekimin de böyle düşünmesi gerekirdi zaten. Bütün gün hastanede çalış... Sonra git bir de muayenehanede mesai yap... Hafta içi yetmedi, hafta sonu da çalış... Ekstradan nöbet tut... Gecenin bir yarısında ameliyata git... Oysa şimdi ne güzel... Mesaini tamamla, maaşını al... Evine dön, geç televizyonun karşısına... Senden rahatı yok. Zaten... Geçmişte de benzer bir Tam Gün Yasası çıkmıştı... Sağlık çalışanları da, hekimler de; TTB de üstelik... Normal olarak Yasa'yı desteklemiş... Desteklemekle kalmayıp, Sağlık Bakanlığı'yla birlikte çalışmıştı. Şimdi neler oluyor öyleyse? Geçmişteki Tam Gün hekimlere, sadece hekimlere değil bütün sağlık çalışanlarına önemli haklar sağlamıştı. Oysa şimdi... Bakmayın ortalıkta dolaşan "doktorlar on bin, on iki bin, on yedi bin lira maaş alacak" laflarına... Onlar tamamen hayal ürünü... Askeri hekimler dışında kalanlara ücret artışı filan yok. Dahası ortada Kamu Hastane Birlikleri diye bir Tasarı daha var... Devlet hastanelerini piyasa aktörlerine çevirecek... Sonra da özelleştirecek bir tasarı. Üstelik bir de özelleştirme var sağlıkta. Yetmediyse, beğenmediyseniz; taşeronlaştırma da var. Bu durumda... Normal olarak... Doktorlar da, diğer sağlık çalışanları da... Bugün taşeron işçilerinin başına gelenlerin yarın kendi başlarına da geleceğini görüyorlar. Her tür angaryaya, iş güvencesiz çalışmaya, düşük ücretlere, işten atılmaya, işsizliğe mahkûm olacaklarını biliyorlar... Bildikleri için karşı çıkıyorlar. Mevcut Tam Gün Yasa Tasarısı'na karşı çıkıyorlar... Yoksa kendi tasarıları çoktan hazır, zaten. Sahi, bir de şu var... Tam Gün Yasası gelecek, bıçak parası kesilecek... Vatandaş artık, sağlık hizmeti alabilmek için ekstra para ödemeyecek. Ne kadar güzel, ne kadar iyi de... Peki şu özel hastanelerde ödenen... Daha dün yüzde otuzdan yüzde yetmişe çıkan... Yarın önce yüzde yüze, sonra yüzde sonsuza çıkacağı belli olan "ilave ücret" ne oluyor? Ya şu her geçen gün artan, genişleyen, yayılan katılım payları ne oluyor? Kimse kimseyi kandırmasın... Sağlığın bu kadar kârlı bir alan haline geldiği... Sağlıkta bu kadar çok paranın döndüğü... Vatandaşın, sağlık hizmeti alırken bu kadar çok para ödemeye mecbur kaldığı bir dönem olmamıştı şimdiye kadar. Mesele vatandaşın para ödeyip ödememesi değil. Mesele; şu adına "reform" dedikleri Sağlıkta "Dönüşüm" Programı... Sağlıkta Piyasalaşma Programı. Piyasanın işleyebilmesi için... Tıpkı ilkel sermaye birikimi sürecindeki gibi... Küçük zanaatkârın tasfiye edilip... Pazarda emek gücünden başka satacağı hiçbir şeyi olmayan "özgür" bireye dönüşmesi gerekiyor... Sendikasız, örgütsüz, güçsüz ve güvencesiz olarak; mümkünse. Özelde de, kamuda da... Piyasanın kurallarının hâkim olabilmesi için... Hekimlerin her türlü pazarlık gücünün kırılması, ellerindeki bütün kozların alınması gerekiyor. TTB'nin de, SES'in de, sağlık çalışanlarının da karşı çıkmaları bundan. "Tam Gün" asla sadece "Tam Gün" değil, kısacası. Dr. Osman Öztürk Cumartesi, 16 Ocak 2010

BALIKESİR TABİP ODASI BÜLTENİ Sayfa 15 ABBAS Cahit Sıtkı askerliğini yedek subay olarak yapmak üzere birliğine gider.o yıllarda yedeksubay sayısı az olduğundan her yedeksubaya emir eri verilmektedir.birliğine gittiğinde bölük yazıcısından künye defterini ister.sırayla isimlere bakmaktadır bir isim dikkatini çeker.abbas oğlu Abbas..Sakat çolak eli yüzünden çürüğe ayrılmış biridir Abbas..Talim bitiminde askerin yanına gönderilmesini ister.öğle saatlerinde kapı çalınır.karşısında civan mert yiğit biri selam çakıp; -Abbas oğlu Abbas Emret komutan!.. der. Aralarında söyle bir konuşma geçer. -Nerelisin -Memleket Mardin, kaza Midyat komutan -Sen benim emir erim olur musun? -Sen bilir komutan!. Askere eşyalarını toplamasını ister ve kendi evinin altındaki boş yere taşınmasını ister.zamanla askerin zekiliği sıcakkanlılığından etkilenir.abbas her sabah erkenden kalkar Cahit Sıtkı ya kahvaltı hazırlar.öğle yemeğini sormadan hazırlar.tüm ihtiyaçlarını karşıdan bir istek gelmeden düşünüp yerine getirir.erkenden kalkıp Cahit Sıtkı nın kıyafetlerini ütüler hazırlar ve evin temizliğini yapar.. Akşamları olunca Cahit Sıtkı nın sevdiği yemek ve mezeleri hazırlar..zamanla aralarında komutan asker ilişkisinden daha güçlü bir dostluk bağı oluşur.bu saf ve temiz Anadolu çocuğundaki sadakat ve temiz yürekten etkilenmiştir Cahit Sıtkı..Zaman zaman karşısına alıp dertleşir ve bu Anadolu çocuğunun ruhunda gizli şeyleri keşfeder.. Akşamları rakı sofrası kurup en güzel kızartma ve mezeleri hazırlar Abbas..Aralarındaki duygu bağları güçlenir.böyle bir keyf geçesi akşamında alkollü Cahit Sıtkı sorar; -Sen İstanbul u bilir misin Abbas? -Bilir komutanım.. -Orda bir Beşiktaş var bilir misin? -Bilir komutan!.ben orda acemi birlikteydim.. -Orda benim bir sevgilim var..sen bana kaçırıp onu getirir misin? -Elbet komutan! Sabah olur Cahit Sıtkı bakar ki..abbas yeni asker kıyafetleri giymiş traş olmuş hazırlanmış.cahit Sıtkı sorar; -Hayırdır Abbas neden böyle hazırlık yaptın? -Ben İstanbul a gidecek komutan!.. -Ne yapacaksın sen İstanbul da? -Sen söyledi bana..ben gidecek sana Sevgiliyi getirecek!.. Gözlerindeki hüznü ve gözyaşlarını gizlemek istercesine arkasını dönüp kapıyı çarpar ve çıkıp gider Cahit Sıtkı..Fakat bu mert askerin, yüreği sevgi dolu Anadolu çocuğunun samimiyeti ve sıcaklığından duygulanır.. Akşam olur..ağaç altında rakı sofrası kurdurur ve Abbas ı karşısına oturtur..birlikte yer içerler ve Cahit Sıtkı o meşhur şiirini kaleme döker!... Haydi Abbas, vakit tamam; Akşam diyordun işte oldu akşam. Kur bakalım çilingir soframızı; Dinsin artık bu kalp ağrısı. Şu ağacın gölgesinde olsun; Tam kenarında havuzun. Aya haber sal çıksın bu gece; Görünsün şöyle gönlümce. Bas kırbacı sihirli seccadeye, Göster hükmettiğini mesafeye Ve zamana. Katıp tozu dumanı, Var git, Böyle ferman etti Cahit, Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan; Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan. Cahit Sıtkı TARANCI

Sayfa 16 BALIKESİR TABİP ODASI BÜLTENİ ÜNİVERSİTE VE SAĞLIK PERSONELİNİN TAM GÜN ÇALIŞMASINA VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TAM GÜNÜN HANGİ HÜKÜMLERİ, NE ZAMAN, NASIL VE KİMLERİ ETKİLEYECEK? 30 Ocak 2010 da yürürlüğe girecek hükümler: ĠyonlaĢtırıcı Radyasyonla çalıģan sağlık personelinin günlük çalıģma süresi 5 saatten 7 saate çıkacaktır. Bir saatlik nöbet karģılığı olarak uzman hekime 5, 73 TL, pratisyen hekime 5,15 TL ödenecektir. Bu ödemeler döner sermayesi bulunan kuruluģların döner sermayesinden yapılacaktır. 26 Mayıs 1995-1 Ocak 2010 tarihleri arasında memur statüsünde çalıģmakta iken istifa eden ya da çekilmiģ sayılan hekimler ile emekli hekimler altı ay içerisinde tekrar atanmak üzere Sağlık Bakanlığı na baģvurabilecektir. Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık kuruluģları ile üniversitelerin sağlık kuruluģları birlikte kullanılmaya baģlanacaktır. Ancak birlikte kullanım esasları ile bu tür çalıģmalardan elde edilecek döner sermaye gelirleri ve personele yapılacak ek ödemelere iliģkin hususlar Maliye Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu nun görüģünü alarak Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenecektir. Hudut ve Sahiller Genel Müdürlüğünün taģra teģkilatında çalıģan tabiplere en yüksek devlet memuru aylığının %400 oranında ek ödeme yapılacaktır. Bu hekimlerin ek ödemelerinden damga vergisi hariç hiçbir kesinti yapılmayacaktır. Halen 1.200-1.400 aralığında maaģ almakta olan emekli hekimlere iliģkin maaģlarında hiçbir iyileģtirici hüküm Kanunda yer almamaktadır. Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren altı ay içinde Sağlık Bakanlığına devredilecek Kızılay a ait sağlık kuruluģlarında çalıģan hekimler istekleri halinde illerindeki ihtiyaç bulunan Sağlık Bakanlığına ait sağlık kuruluģlarına memur olarak atanacaklardır. Bu Ģekilde atanacak hekimlerin sayısı en fazla 180 olacaktır. 30 Temmuz 2010 da yürürlüğe girecek hükümler: Kamuda çalıģanlar kamu dıģında herhangi bir yerde muayenehane, iģyeri hekimliği vb. Ģekilde hekimlik meslek icrası yapamayacaklardır. Hekimler iģ akdi ile çalıģtıkları iģyeri hekimliği vb. iģlerden ayrıldıklarında kıdem tazminatı haklarından yoksun kalacaktır. Kanunda bu hak kayıplarını telafi edecek hükümler yoktur. Vakıf üniversitelerinde çalıģan hekimler, üniversite dıģında çalıģabilecektir, ancak kendi branģlarında SGK ile anlaģma var ise SGK ile anlaģmalı sağlık kuruluģlarında; kendi branģlarında SGK ile anlaģma yok ise SGK ile anlaģması bulunmayan kuruluģlarda ve kendi muayenehanelerinde çalıģabilecektir. Mahalli Ġdareler ile kurum tabipliklerinde çalıģan ve döner sermaye ek ödemesi almayan tabipler, muayenehaneleri var ise kapatacak, özel bir sağlık kuruluģunda çalıģıyor ise hizmet akdini fesh edecektir. Bu hekimler kamu görevlerinin dıģında yalnızca iģyeri hekimliği yapabilecektir. Ancak Döner sermayeli sağlık kuruluģları da kurumsal olarak iģyeri hekimliği hizmeti vermeye baģlayacaklardır. Özel Muayenehanesi olan hekimler, SGK ile anlaģmalı bir sağlık kuruluģunda çalıģıyor iseler iģ akitlerini fesh edecek ya da muayenehanelerini kapatmak zorunda kalacaktır. Bu hekimler, muayenehanelerinin yanı sıra yalnızca SGK ile anlaģması olmayan özel sağlık kuruluģlarında çalıģabilecektir. Adli Tıp Kurumunda çalıģan hekimler de Adli Tıp Kurumu dıģındaki hekimlik icrasını sona erdireceklerdir. Türk Silahlı Kuvvetleri kadrolarında bulunan asker ve sivil hekimler, kamu görevinin yanı sıra yaptıkları serbest meslek icrasını sona erdirecektir. Bu hekimlere Maliye Bakanlığı ile Genel Kurmay BaĢkanlığı nın uygun görüģü alınarak yasada belirlenen üst sınırları aģmamak üzere Milli Savunma Bakanlığı tarafından belirlenecek olan sağlık hizmetleri tazminatı ödenmeye baģlayacaktır. GATA Komutanlığına bağlı eğitim hastaneleri ile tıp fakültesinde öğretim üyesi ve hekim ihtiyacı nedeniyle talep halinde Yükseköğretim Kurulu ve Sağlık Bakanlığı tarafından hekimlerin isteği sorulmaksızın görevlendirme yapılabilecektir.

BALIKESİR TABİP ODASI BÜLTENİ Sayfa 17 Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlık sağlık kurum ve kuruluģlarında ihtiyaç duyulması halinde TSK Sağlık Komutanlığının talebi üzerine üniversite öğretim üyeleri ile kamu sağlık personelinden haftanın belli günleri veya belirli vakalar için yine hekimlerin istemine bakılmaksızın görevlendirme yapılabilecektir. Sağlık Bakanlığına bağlı döner sermayesi bulunan sağlık kuruluģlarında çalıģan hekimler, günlük mesai süresi ve nöbet süreleri dıģında ayrıca fazla çalıģma yaparsa döner sermayeden performansa dayalı ek ödeme alacaktır. Ancak bu ek ödeme, mesai saatlerinde yapılan çalıģma karģılığında alınan ek ödemelerin uzmanlar için yüzde otuzunu pratisyenler için ise yüzde yirmisini geçemeyecektir. Sağlık Bakanlığına bağlı döner sermayesi bulunan kuruluģlarda çalıģan hekimlere peģin döner sermaye ödemesi yapılacaktır. YaklaĢık olarak ¼ ündeki hekimler esas alınarak ün üst ödenecek rakam yaklaģık olarak Uzman Hekim için 1.080 TL, Pratisyen hekim için 588 TL, klinik Ģefi ise 1.285 TL dir. O ay yapılacak döner sermaye ek ödemesi, peģin ek ödemeden fazla ise peģin ödeme mahsup edilerek bakiye ödeme yapılacaktır. Hekimlerin bu ödemelerinden gelir vergisi ve ilave emeklilik primi kesilmektedir. Kurum hekimleri ile tıp fakültelerinde çalıģan hekimlere peģin döner sermaye ödemesi yapılmayacaktır. Üniversiteler dahil kamu ve özel sağlık kuruluģları ile özel muayenehanelerinde çalıģan bütün hekimler, zorunlu mesleki sorumluluk sigortası yaptıracaktır. Yaptırmayanlar 5.000.TL idari para cezası ödeyecektir. Zorunlu mesleki sorumluluk sigortasının Ģartları Sağlık Bakanlığının görüģü alınarak Hazine MüsteĢarlığınca belirlenecektir. Kamu ve özel sağlık kuruluģlarında çalıģan hekimler primin yarısını, kendi adına bağımsız çalıģanlar ise tamamını ödeyecektir. PeĢin döner sermaye ödemesi almaya baģlayacak hekimlerden gelirlerinin yüzde yirmisi oranında emeklilik için ilave prim kesilmeye baģlayacaktır. Hekimler kamuda emekli olmadan ayrılır ise ödedikleri bu primleri geri alamayacak ve bu primler emekli ikramiyesinin hesabında dikkate alınmayacaktır. 30 Ocak 2011 de yürürlüğe girecek hükümler: Öğretim üyeleri kısmi statüde çalıģmalarına son verip devamlı statüye geçecektir. Üniversitelerde kurulabilecek döner sermaye iģletmelerine iliģkin usul ve esaslar ile personele yapılacak ödemelerin unsurları Maliye Bakanlığının uygun görüģü alınarak Yükseköğretim Kurulu tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenecektir. Yükseköğretim Kurulu tarafından çıkarılacak Yönetmelikte belirtilen ölçütlere göre, Gelir getiren görevlerde çalıģan öğretim üyesi ve öğretim görevlilerine ek ödeme matrahının yüzde 800 ünü, araģtırma görevlilerine ise yüzde 500 ünü; bu yerlerde görevli olmakla birlikte gelire katkısı olmayan öğretim üyesi ve öğretim görevlilerine yüzde 600 ünü, araģtırma görevlilerine ise yüzde 300 ünü aģmamak üzere ek ödeme yapılabilecektir. Normal mesai ve nöbet süreleri dıģında fazla çalıģma yapacak öğretim üyelerine mesai içi ek ödemenin tavan miktarlarının yüzde ellisini aģmamak üzere performansa dayalı döner sermaye gelirlerinden ek ödeme yapılabilecektir. Döner sermayeye yatırılan ücret karģılığında saat 14.00'den sonra yapılan öğretim üyesi hasta muayenesi sonlandırılacaktır. Üniversitelerin kurdukları vakıflar aracılığı ile sağlık kuruluģu iģletmesine iliģkin 2547 sayılı Kanunun EK MADDE 22. maddesi yürürlükten kalkacaktır. Üniversitelerin SGK sigortalılarına verdikleri sağlık hizmetlerinde öğretim üyesi fark ücreti alabileceklerine iliģkin hüküm yürürlükten kaldırılacaktır. Telif ücretleri de döner sermayeye gelir olarak kaydedilecektir.

BALIKESİR TABİP ODASI BÜLTENİ Sayfa 18 TAM GÜN YASASININ TERCÜMESĠ 1-Biz, tam gün, tek bir iģyerinde günde 8 saat çalıģalım diyoruz.. Onlar, 8 saatten fazla 12, 16, 18, 20 saat çalıģın diyorlar. 2-Biz, 8 saat çalıģıp belirli bir maaģ alalım diyoruz. Onlar, size küçük bir maaģ verelim ama 8 saatten fazla çalıģırsanız ek ücret verelim diyorlar. 3-Biz, aldığımız ücretlerin tamamı emekliliğe yansıtılsın diyoruz. Onlar, ücretinizin yarısından azı emekliliğe yansıyacak diyorlar. 4-Biz, emekli maaģlarımız düģük diyoruz. (Hâkimin emekli maaģı 3000 TL, 30 yıllık Uzman Hekiminki 1350 TL) Onlar, maaģınızdan her ay fazla kesinti yapalım (300 TL ye kadar) emekli maaģınız artsın diyorlar. 5-Biz, emekli maaģımız hemen artsın diyoruz. Onlar, bugün maaģtan kesintilere baģlarsak 25 yıl sonra emekli maaģınız 2,500 TL. olacak diyorlar. 6-Biz, 8 saat çalıģıp insanca bir maaģ diyoruz. Onlar, 8 saatten fazla çalıģın hasta baģı prim veririz diyorlar. 7-Biz, bir günde bakılan hasta sayısı önemli değil, sağlık ciddi bir iģtir önemli olan kalitedir diyoruz. Onlar, biz anlamayız kaç hasta bakarsan o kadar para alırsın diyorlar. 8-Biz hastaya yeterince zaman ayıralım hatalar olmasın diyoruz. Onlar, zaman önemli değil ne kadar çok hasta bakarsan o kadar çok para alırsın. Hatalar içinde meslek sigortası yaptırırsın diyorlar. 9-Biz, sadece bir iģyerinde çalıģıp insanca geçinelim diyoruz. Onlar, ilaveten ikinci bir hastanede çalıģma hakkı getireceğiz diyorlar. 10-Biz, sağlık ciddi bir iģtir. Ġnsanca bir ücret verin 8 saat çalıģalım diyoruz. Onlar, mesai bitiminden sonra çalıģmaya devam edin hatta ikinci bir devlet hastanesin de de çalıģma hakkı veriyoruz diyorlar. 11-Biz, maaģımızı devletten alalım diyoruz. Onlar, yarısını devletten yarısını da döner sermayeden alacaksınız diyorlar. 12-Biz, döner sermaye ye para nereden gelecek diyoruz. Onlar, birazı devletten birazı da hastaların ödediği farklardan gelecek diyor. 13-Biz, iģ güvencemiz olsun diyoruz. Onlar, Aile Hekimleri zaten sözleģmeli, Kamu Hastaneler Birliği yasasıyla hastane çalıģanları da sözleģmeli olsun diyorlar. 14-Biz, nöbet ücretleri makul bir seviyede olsun diyoruz. Onlar nöbet ücretine % 50 zam yaptık uzman doktor 1 saat nöbet için 5,7 TL alacak diyorlar. ĠĢ kanunda nöbet ücretleri normalinden % 50 zamlı ödenir ama biz size normalin çeyreği kadar vereceğiz diyorlar. 15-Biz, iģçiye %2,5 arttı %2,5 zam verdiniz. Ama hasta katılım paylarını %33 ile %150 arttırdınız bu sosyal devlet ilkesine sığmaz diyoruz. Onlar, diyor ki bu daha baģlangıç.

BALIKESİR TABİP ODASI BÜLTENİ Sayfa 19 16-Biz, doğru düzgün bir maaģ diyoruz. Onlar, maaģ artı sabit ek ödeme ile uzmana 3.000 TL. pratisyene 2.300 TL maaģ (polise 2.000TL hâkime 5.000TL) diyorlar. 17-Biz, muayene katkı payları eskiden yoktu Ģimdi yeniden parasız olsun diyoruz.(sağlık Ocağında 2,devlet hastanelerinde 8,özellerde 15 TL alınıyor) Onlar, bu miktarlar halkın ödeyebileceği kadar gerekirse arttırabiliriz diyorlar. 18-Biz, Öğretim üyelerinin tek iģi hasta muayenesi değildir. Öğrenci eğitimi, asistan eğitimi, araģtırma yapmak gibi görevleri de vardır. Siz performans derseniz, hasta baģına para derseniz eğitim kalitesi düģer, araģtırılacak hastalar zarar görür diyoruz. Onlar, olsun biz baktıkları hasta sayısı, yaptıkları iģlem kadar para öderiz diyorlar. 19-Biz, öğretim görevlilerine doğru düzgün bir ücret verilsin diyoruz. Onlar, baktığı hasta sayısı, yaptığı ameliyat sayısı kadar para vereceğiz. Yetmiyorsa ikinci bir devlet hastanesinde ek iģ yapsın isterse 7x24 saat çalıģsın diyorlar. 20-Biz, üniversitelerde araģtırma yapmak için döner sermaye gelirlerinin % 5 inden fazla para ayrılsın diyoruz. Onlar araģtırmaya gerek yok %5 yeterlidir diyorlar. 21-Biz diyoruz ki insanca ücret... Onlar diyor ki 17 milyar maaģ vereceğiz. 22-Biz diyoruz ki, nerde yalancının mumu yatsıya kadar yansın mı? 23-Biz, hastalar hiç ücret ödemeden tedavi olsun diyoruz. Onlar, hayır katılım payı ödeyecekler. Ġlerde sağlık sigortası da yaptıracaklar, gerekirse kasko diyorlar. 24-Biz, fazla radyasyona maruz kalan sağlık çalıģanları haftada 25 saat çalıģsın diyoruz. Onlar, 35 saat çalıģsın diyorlar. ( ki yıllardan hep böyle) 25-Biz, fazla çalıģılan her saat ücretlendirilsin çalıģanın hakkı verilsin diyoruz. Onlar, 130 saatten fazla çalıģtırırsam ücretini ödemeyeceğim babasının hayrına çalıģsın diyorlar. 26-Biz, icap nöbetleri ücretlendirilsin (angarya olmaktan çıksın) diyoruz. Onlar, icap nöbetleri için uzman doktora saat baģına 2 TL vereceğiz diyorlar. 27-Biz, grevli toplu sözleģmeli sendika hakkı istiyoruz. Onlar, hakta neymiģ sözleģmeli çalıģın(4-c) bizde istediğimiz zaman Tekel ĠĢçileri gibi kapının önüne koyalım diyorlar. 28-Biz, 8 saat çalıģıp akģam evimizde çoluk çocuğumuzla, evimizle ilgilenelim diyoruz. Onlar, insanca yaģamak istiyorsan 7x24 saat çalıģacaksın diyorlar. 29-Biz, Kurum hekimlerinin maaģları düģük diyoruz. Onlar, tam günü unutup kurum hekimleri iki iģte çalıģabilir, iģyeri hekimliği yapsın diyorlar. 30-Biz BU UCUBE YASAYI geri çekin diyoruz. Onlar, bu daha baģlangıç diğerleri yolda yakında o yasaları da çıkaracağız siz o zaman görürsünüz diyorlar. Dr. J.D.

Sayfa 20 BALIKESİR TABİP ODASI BÜLTENİ SAĞLIK MÜDÜRÜMÜZ ĠLE RÖPORTAJ -Doğum Tarihi :20.07.1952 -Doğum Yeri :Balıkesir -Eğitim Ġlk :MithatpaĢa Ġlkokulu Orta ve Lise :Muharrem Hasbi Lisesi Üniversite :Bursa Tıp Fakültesi Ġhtisas :Anadolu Üniversitesi Tıp Fakültesi (Halk Sağlığı A.B.D.) -İlk görev yeriniz :Balıkesir Sigorta Hastanesi (ġimdiki Atatürk Devlet Hastanesi) -Diğer çalıştığınız yerler :Anadolu Üniversitesi Tıp Fakültesi, Dodurga Sağlık Ocağı, Bozüyük Eğitim ve AraĢtırma Sağlık Grup BaĢkanlığı, Bozüyük Devlet Hastanesi BaĢhekimi, Balıkesir Sağlık Müdürü, Balıkesir Halk Sağlığı Laboratuar Müdürü, Balıkesir Sağlık Müdürü -İlk Sağlık Müdürlüğünüz :08.02.1985 -Balıkesir de Sağlık Müdürlüğü yapmaktan memnunmusunuz?:balıkesir i seviyorum. Balıkesir de yaģamaktan ve Balıkesir de Sağlık Müdürlüğü yapmaktan çok memnunum. -Kendi ilinizde yönetici olmanızın avantaj/dezavantajları:kendi ilimde yönetici olmanın en önemli avantajı bir iģi yapacak yapmayacak olan kiģileri çok iyi tanımamdır. Balıkesirli olmam nedeni ile kiģilerin her zaman bana kolayca ulaģıp dertlerini, problemlerini rahatça söyleyebilmeleri idareciliğimi kolaylaģtıran faktörlerdendir. -İl Sağlık Müdürü olarak katıldığınız kurullar, bu kurulların toplantı sıklığı: 1. Ġl Planlama ve Koordinasyon Kurulu Toplantısı Yılda üç defa 2. Sahil Güvenlik ve ĠĢbirliği Koordinasyon Kurulu Toplantısı Mayıs ayı ve BaĢkanın uygun göreceği tarihlerde 3. Ġl Ġdare Kurulu Toplantısı Her hafta 4. Ġl Disiplin Kurulu Toplantısı Her hafta 5. Ġl Encümeni Her hafta 6. Ġl Umumi Hıfzıssıhha Meclisi Ayda bir 7. Mahalli Çevre Kurulu Toplantısı Her ayın ilk Salı günü 8. Ġl Sosyal Hizmetler Kurulu Toplantısı Yılda 4 defa 9. Ġl Turizm Koordinasyon Kurulu ġubat ve Ekim aylarında 10. Ġl Ġdare ġube BaĢkanları Toplantısı Yılda 4 defa 11. Ġl Tütün Kontrol Kurulu 3 ayda bir kurul kararına göre belirlenecek tarih ve saatte 12 Acil Serviste Ġntihar GiriĢimlerine Psikososyal Destek ve Kriz Müdahale Ġl Koordinasyon Kurulu Toplantısı Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü nün 23.02.2006 tarih ve 2075 sayılı yazısı altı ayda bir veya kurulun aldığı karar doğrultusunda. -Bakanlık veya bölge illeri düzeyindeki toplantı sıklıkları ve konuları :Bakanlığımız senede 4 defa Sağlık Müdürleri Toplantısı yapmaktadır. Senede en az 15-20 defa da çeģitli konular hakkında il dıģı toplantılarım olmakta. -İlimizin öncelikli Sağlık sorunları nelerdir? : 1. Sağlık Müdürlüğü Hizmet Binası 2. Turizm Bölgesi olması nedeni ile yaz sezonunda, öncelikle denize kıyısı olan ilçelerde aģırı nüfus artıģına bağlı olarak hizmette aksamalar olmamasına çalıģıyorum. 3. Ġlimize özel Tularemi, Brucella gibi bulaģıcı hastalıklar. -İlimizin Temel Sağlık göstergeleri bazında Türkiye deki konumu nedir?:tüm aģılama oranlarımız %95 ve üzerindedir. Ana Ölüm Hızımız: Yüzbinde 21,6 Bebek Ölüm Hızımız: Binde 11 Kaba Doğum Hızımız: Binde 10,71 Aile Planlaması ÇalıĢmalarımız da Ģu Ģekildedir; Modern Yöntem Kullanan: %41 Geleneksel Yöntem Kullananlar: %19,42 Yöntem Kullanmayanlar: %39,16 Çevre Sağlığı ÇalıĢmaları? Eklenecek

Sayfa 21 YIL:2010/ SAYI:2 -İlimizdeki hastane birleştirmeleri konusundaki görüşleriniz?: Günümüzde, sağlık hizmeti sunan kamu ve özel sektöre ait yataklı sağlık tesislerinin hizmet sunumunda; bina, fiziki koģullar, donanım ve tıbbi teknolojinin ihtiyaçlar doğrultusunda ve beklentilere uygun Ģekilde kullanılması, sağlık insan gücü gibi hizmet unsurlarının nitelikli olması, sağlık hizmetlerinin kalitesini ve bu hizmetten faydalananların memnuniyetini belirleyen ölçütler olarak ön plana çıkmıģtır. Bu durum mevcut sağlık tesislerine ve yeni sağlık yatırımlarına iliģkin planlamaların; bölgesel ihtiyaçlar ve hizmet verilen nüfusun sağlık alanındaki öncelikli ihtiyaç ve beklentilerini dikkate alarak atıl kapasite ve kaynak israfına sebebiyet vermeksizin yapılmasını ve bunların sağlık hizmeti sunumuna olumlu biçimde yansıtılarak hizmetin kaliteli, etkili, hızlı, eriģilebilir ve hakkaniyetli sunulmasını gerekli kılmaktadır. Bakanlığımız, baģta sağlık insan gücü olmak üzere bina,tıbbi teknoloji ve finansman gibi sağlığa ayrılan kaynakların dengeli dağılımını sağlamak, bunları etkin ve verimli bir Ģekilde kullanmak için sağlık hizmet sunumunda bölge sağlık planlaması anlayıģını benimsemiģtir. Bu anlayıģ gereğince sağlık hizmet sunumu bakımından; ülke genelinde bölge sağlık merkezleri ve her bir bölge için bölge sağlık merkezi konumunu üstlenecek merkez iller ve bu illere bağlı, alt bölge merkezi rolü verilmiģ iller belirlenmiģtir. Alt bölge merkezi iller güçlendirilmiģ ilçelerle irtibatlandırılmıģ ve güçlendirilmiģ ilçelere, nüfus yoğunluğu bakımından daha küçük ilçeler bağlanmıģtır. Yukarıda açıklanan bölgesel sağlık yapılanması içerisinde; mevcut ve yatırım planlamasında olan yataklı sağlık tesislerinin hizmet sunum rollerinin belirlenmesi ve bunların belirlenen rollerine göre sınıflandırılması, hizmet verdikleri nüfusun sağlık hizmetlerine olan ihtiyaç ve beklentilerine uygun olarak yeniden yapılandırılması ihtiyacı doğmuģtur. Hizmet birleģtirmesinin amaç ve esaslarına uygun olarak, yoğun bakım, yeni doğan, acil, ameliyathane ve benzeri hayati öneme haiz birimlerin hizmetin ve nitelikli sağlık insan gücünün bölünerek kullanımına mahal verilmeyecek Ģekilde ana hizmet binalarında planlanması ve yapılandırılması, bu bağlamda yukarıda belirttiğim nedenlerden ötürü, birleģme iģlemleri hastane idareleri anlamında bu amaçla uygulanırsa sağlık hizmetleri sunumu daha kaliteli ve fonksiyonel olacağına inanıyorum. Ġlimizde Tıp Fakültesinin açılmasının Ġlimiz sağlık sorunlarına katkısı ile özellikle mezuniyet sonrası hizmet içi eğitime katkıları ne olabilir?: ġu an için katkısı çok fazla hissedilmemekle beraber, hastanenin Eğitim ve AraĢtırma Hastanesi olması, üçüncü basamak sağlık kuruluģu olması ve yoğun bakım servislerinin açılacak olması nedeni ile ilimizin sağlık problemlerine pozitif yönde katkısının olacağına inanıyorum. -A(H1N1) ile ilgili olarak İlimiz ve Türkiye uygulamaları, İlimizdeki vaka/ölüm sayıları, yeni bir pik yapması bekleniyor mu?: AH1N1 pandemisi aldatmaca değil, gerçek bir pandemi idi. Bunun dıģındaki iddialar hem bilimsel olarak yanlıģ, hem tarihi olarak hatalıdır. AH1N1 ile ilgili ilk vakalar Nisan ayı sonunda Dünya Sağlık Örgütü ne bildirilmiģ, bu bildirimlerle aynı zamanda labboratuarlardan gelen bilgiler bu influenza virüsünün hem genetik hem de antijenik açıdan dünya genelinde görülen normal influenza virüsünden çok farklı olduğunu göstermiģtir. Ayrıca Meksika, Kanada ve A.B.D. den gelen ilk veriler insandan insana bulaģma olduğunu kesin bir Ģekilde ortaya koymuģtur. Bu veriler pandemi oluģtuğunu göstermemekle birlikte D.S.Ö. nün dünyadaki tüm halk sağlığı otoriteleri bir pandemiye karģı hazırlıklı olmaları gerektiği Ģeklinde uyarılmıģtır.

Sayfa 22 YIL:2010/ SAYI:2 29 Nisan 2009 da 9 ülkede, 11 Haziran 2009 da 74 ülkede, 1 Temmuz 2009 da 120 ülke ve yönetim bölgesinde teyit edilmiģ vakaların görülmesi üzerine D.S.Ö. uyarı fazını bir üst seviyeye çıkarmıģ ve pandeminin kesinlikle yolda olduğunu tüm dünyaya açıklamıģtır. Elimizdeki veriler bu virüsün doğrudan 13 binden fazla insanın hayatına mal olduğunu göstermiģtir. Gelecekte yapılacak geğerlendirmeler vaka sayılarının ve ölümlerin çok daha fazla olduğunu gösterecektir. Bunun dıģındaki iddialar hem AH¹N¹ virüsü nedeniyle ciddi Ģekilde rahatsızlanan kiģilere ve ölen insanlara, hem de ilimizde, ülkemizde ve tüm dünyada gece gündüz, cumartesi-pazar demeden adeta günün 24 saatini insanları bu pandemiye karģı korumak için çalıģanlara saygısızlık ve vefakatsizliktir. -Özellikle acil poliklinikleri (Edremit), çocuk poliklinikleri (merkez), kadın-doğum konusundaki sıkıntılar nasıl giderilecektir? Bu hastane özelleģtirmelerinin alt yapısını mı oluģturmaktadır?: Sorunuzu cevaplamadan önce sıkıntı demekle neyi kastettiğiniz çok önemli. Her değiģiklikte elbet bir alıģma devresi olacaktır. Ġnsanoğlu kendi evinde yatağını değiģtirdiğinde bile ilk gece yadırgar. Merkez için konuģursak bize yansıyan tıbbi anlamda bir sorun ile karģılaģmadık (ne Ģubelerimize, ne de Ģikayet mercilerimize). Tam tersi, halk çok memnundur. Edremit e gelince bu süreç merkeze göre daha uzun. Burada da tıbbi anlamda bir sorun yaģanmadı ama basında acile artık yürüyerek gidemiyoruz baģlıklı haberler yansıdı. ġimdi biz bizeyiz, hepimiz hekimiz bu manģet son derece traji komik, acil servisin halkımız için ne anlama geldiğini gösteriyor aslında. Bakanlığımız standardizasyonu sağlamak için bu tür birleģtirilen hastaneler için 2010/6 sayılı Mesai DıĢı Poliklinik Uygulaması konulu Genelge nin 4. maddesi ile bir düzenleme getirdi. -Aile Hekimliği geçiş aşamasında eğitimlerin tamamlandığı bilinmektedir. Toplam kaç kişi eğitim almıģtır?(uzman/pratisyen, Kamu/özel sektör): 115 Uzman Hekim, 455 Pratisyen Hekim, 23 kamuda çalıģan ve 35 özel sektörde çalıģan olmak üzere toplan 628 hekimimize eğitim verilmiģtir. -Aile hekimliği pozisyon sayısı ne kadardır? (Aile Sağlığı Merkezi)(İl/İlçe): Merkez ilçemizde 85 ve merkeze bağlı belde ve köylerde 15 olmak üzere il merkezinde 100, ilçelerimizde ise 244 olmak üzere toplam 344 Aile Hekimi ilimizde hizmet verecektir. - İl ve ilçelerde kaç adet Toplum Sağlığı Merkezi planlanmaktadır? Burada çalışacak hekim sayısı ne kadar olacaktır?: Her ilçede 1 adet ve merkezde 1 adet olmak üzere toplam 19 adet Toplum Sağlığı Merkezi planlanmaktadır. -İlimizde Aile Hekimliği için Hekim Hizmet puanları Sağlık Müdürlüğü sayfasında yayınlanmıģ olup yerleģtirmeler ne zaman yapılacaktır?: Ġl olarak Nisan ayında yerleģtirmeleri yapmak ve Haziran sonunda da baģlamayı düģünüyorduk, fakat Bakanlığımız 11.10.2010 tarihinde geçileceğini açıkladığından dolayı Nisan ayı yerine Temmuz veya Ağustos ayında yerleģtirmeleri gerçekleģtireceğiz. Temmuza almamızın nedeni, puanların tekrar değiģecek olmasıdır. -Aile hekimliği diğer birkaç il deneyimlerini ilgili bürokratlarınızla yerinde incelediğiniz bilinmektedir. Bu kapsamda geçiģ döneminin sıkıntıları ilimizde daha az hissedilebilecek mi? Bu illerin verileri incelendiğinde mevcut durum ile temel farklılıkları nelerdir?: Bu sıkıntıların olmaması için azami ölçüde gayret göstereceğiz. Özellikle de yerleģtirmeyi daha erken bir dönemde yaparak, diyaliz, acil, 112 gibi birimlerde boģalma olup olmayacağı ve buralarda ortaya çıkabilecek eksiklikleri tamamlamaya çalıģacağız. -Tam Gün Yasası ile ilgili olarak, ilimizde muayenehanesi olan hekim sayısı kaçtır? Yüzdesi nedir? Yasa verilen sürelerden sonra yürürlüğe girdiğinde ilimizde herhangi bir sorun yaģanır mı? : Hiç bir sorun yaģanacağına inanmıyorum. -Tam gün yasasından sonra emekli hekimlerden kamuya dönmek için başvuru olmuş mudur?: BaĢvurular olmuģtur.

Sayfa 23 YIL:2010/ SAYI:2 -Sağlık Müdürlüğünün tüm birimlerinin bir araya toplanabileceği İl Sağlık Müdürlüğü hizmet binası ile ilgili herhangi bir giriģim veya çalıģma var mıdır?: Bir ay içerisinde projesi tamamlanarak inģaatına baģlanacaktır. -Özel hobileriniz nelerdir?: Ġyi kitap okurum. Spor ve yürümek büyük zevkimdir, çok severim. Güzel olan herģeyi severim. Birlikte olduğum bütün arkadaģlarımla hayatım boyunca hiç bağlantımı kesmeden ve çalıģtığım her yerdeki eski arkadaģlarımla halen görüģmekteyim. -En sevdiğiniz renkler nelerdir?: En sevdiğim renkler mavi ve mordur. -Beşiktaş Kongre üyesi olduğunuz ve Beşiktaş ın kongresini yeni yaptığı bilinmektedir. 2009-20010 sezonunda BeĢiktaĢ ın nasıl bir performans göstereceğini düģünmektesiniz?: Ġyi bir BeĢiktaĢlı olarak, BeĢiktaĢ ın daima baģarılı olacağına inanıyorum. Ailece hepimiz BeĢiktaĢ lıyız. TIBBĠYELĠLER Harbiye ve Mülkiye ile birlikte Tıbbiye üçlü sacayağını oluģturan önemli bir öge olmuģtur. Yakın tarihimiz, dağarcığında bu sacayağından kaynaklanan çok sayıda örneği de barındırmaktadır. Elbette, öncelikle kendi uğraģ alanlarında olmak üzere gereğinde savaģ alanlarında ve sonrasındaki kuruluģ döneminde de siyaset ve bürokrasi alanında öndeliklerini ve yazgıdaki baģat rollerini görmek ĢaĢırtıcı değildir Tıbbiyeli'lerin.Yurtseverliği nedeniyle Ġngilizlerce Malta'ya sürülen ve orada da dik duruģunu sürdüren Dr. Esat IġIK unutulur mu?osmanlı'nın yok oluģ sürecinde Trablusgarp'tan, Arap çöllerine, Balkanlardan Çanakkale'ye sayısız cephede "arkadan vurulma" pahasına kendini siper eden Tıbbiyelilerin sayısını bilebilir miyiz? Yine, ulusal kurtuluģ savaģı sürecinde Tıbbiyeliler adına Sivas Kongresi'ne katılan üçüncü sınıf öğrencisi Hikmet BORAN'ın iģi mi yoktu da, ulusal kurtuluģa omuz verdi? DüĢman savuģturulduktan sonra, yine o Tıbbiyeli Hikmet'in arkadaģı Dr. Yusuf BALKAN 'la birlikte hekimlik alanındaki çaba ve özverilerine ne demeli? O, Dr. Hikmet ve Dr. Yusuf, Dr. Adnan ADIVAR'ın BaĢhekim olduğu Cebeci hastanesinde, Dr. Ġbrahim Tali ÖNGÖREN yönetiminde tifüs aģısı üretmeye giriģecek kadar da mangal yürekli hekimlerdi. Hatta, bu aģının gönüllü denekleriydiler de... Bugün, o yıllardaki çabalar yok olduğu gibi, kısıtlı olanaklarla "tüketici" olmayı "sağlıkta dönüģüm" sayanların kulaklarını çınlatmadan geçmeyelim. Mustafa Kemal Atatürk'ün hekimliğini de yaptığı için adı iyi bilinen Dr. Akil Muhtar ÖZDEN daha Tıbbiye sıralarındaki siyasi etkinlikleri ile de ün yapmıģ bir kiģiliktir. Dr. Besim Ömer'in Ġzmir'in iģgalinin hemen sonrasında, 17 Mayıs 1919'da baģkaldırı mitingi düzenlediğini kaçımız biliriz? Cumhuriyet'in kuruluģunu izleyerek de, Dr. ReĢit Galip Milli Eğitim Bakanı, Dr. Tevfik RüĢtü DıĢiĢleri Bakanı ve Dr. Ġbrahim Refik (Saydam) Sağlık Bakanı olarak Atatürk'ün yanı baģında yer alan Tıbbiyeli lerdendir. Refik Saydam, Ġbrahim Tali Öngören ile birlikte Atatürk'ün Samsun'a çıkıģında yanında olan iki hekimden biridir de. Biraz daha yakın tarihimize gelirsek. 1961 anayasasının sağladığı olanakları da kullanarak Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki sıçramaya yeni bir ivme kazandırarak "toplumcu sağlık" ilkesi ile sosyalizasyonu ülkeye kazandıran Nusret FĠġEK hoca nasıl unutulur? BaĢardığı, yalın olarak bir sağlık hizmeti midir? Elbette öyledir. Ama, aynı zamanda sosyal ve ekonomik ve hatta siyasi bir kazanımdır da Nusret FĠġEK hocanın adıyla özdeģleģen baģarısı! Ben, bir hekim olarak, böylesi köklere sahip olmakla gururluyum. Her ne kadar, günümüz koģulları Osmanlı'nın son yılları ve ulusal kurtuluģ savaģı süreci ile bire bir örtüģmese de, bir bağımsız milletvekili adayımız "iģgal yoksa emperyalizm yoktur!" dese de, ülkemiz savunulma gereksinimi içindedir. Böylesi bir durumda, Tıbbiyelinin de geçmiģini unutup bir köģeye çekilmesi, edilgenleģmesi olanaksızdır. Yukarıda özetlemiģ olduğum tarihsel nedenlere dayanarak ve o tarihsel köklerden geldiğine inanan bir hekim olarak kimi zaman acımasız eleģtiriler alma pahasına gecemi gündüzüme katarak hizmet verdiğim hekimlik uğraģıyla ilgisiz gibi görünen konularda da sanal ortamda görüģlerimi paylaģma çabası içindeyim. Biz Türklerin önde gelen sorunlarından biridir "kendimizi tanımamak". Bu sorunu aģtığımız anda, sağlıktan siyasete, ekonomiden dıģ iliģkilere bir dizi sorunumuzun da çözümü kolaylaģacaktır inancındayım. Yeter ki; Tıbbiyeli Hikmet'lere, Esat IĢık'lara, Refik Saydam'lara, Tali Öngören'lere, Akil Muhtar'lara ve Nusret FiĢek'lere yaraģır davranalım! Dr. Ceyhun BALCI

drgenc65@yahoo.com Sayfa 24 YIL:2010/ SAYI:2 HİSSEDİŞLERİMİZDEKİ KARMAŞIKLIKLAR Duygularımız tüm benliğimizi sarar ve yaşamımıza yön verir. Bu duygu akımları yaşamımızın akışını belirlerken kişiden kişiye değişiklikler gösterir. Duygusal küntlükten, bipolar bozukluklar arasındaki tüm duyguları normal sınırlar içinde yaşarız. Ancak hissettiklerimizin tam olarak neyi ifade ettiğini biliyor muyuz ya da herhangi bir duyguyu herkes aynı şekilde mi hissediyor burası meçhul. Bu duyguların vücutta ve düşünme tarzındaki hissettirdiklerini kıyaslayacak ve karşılaştıracak elimizde hiçbir yöntem ve araç mevcut değil. Aşk, sevgi, kıskançlık vb. duygularının tanımı yapılabilir mi? Kim ne hissediyor? Benim için acı, hoş veya nötr duygu başkaları için bir anlam ifade ediyor mu? Bu duyguları yaşarken duygu sınırlarını belirleyen ve diğer duygulardan ayıran net bir sınır var mı ya da pür hissettiğimiz duygular ne kadar gerçekçi. Her acıda belli bir oranda mutluluk, her mutlulukta azıcık acı var mıdır, ayrımı nasıl yapabiliriz? Bu hissettiklerimiz karmaşık etkileşimlerin son noktada azıcık dominant olan duygu mu? Olaylar karşısında ve dış uyarılara verdiğimiz tepkilerde neden zaman ve yere bağımlı hareket ederek davranış değişiklikleri sergiliyoruz. Acaba bizim duygu diye hissettiklerimiz beyin yanılması ve o andaki kimyasal tepkimelerin yansıması mı İnsanlar yıllar boyunca duygularına bağlı yaşam şekillerini ve ilişkilerini destansı bir şekilde nesilden nesile aktarmışlardır. Bu duygulardan en çok kadın erkek arasındaki aşk işlenmiştir ve bence yanılgılarla doludur. Aşk nedir sorusu yıllardır tartışılmış ve işlenmiştir. Değişik toplumlarda değişik kişi ve konularla ve örneklendirilerek ifade edilmeye çalışılsa da tam yanıtı bulunamamıştır. Mecnun neden Leyla ya bu kadar bağlanmıştır? Cinsel içgüdü ve bunun sonucunda primitif davranış olarak üreme içgüdüsü mü? Değilse ne? Neden üreme içgüdüsünü başka bir kadınla yapabilirim demiyor da çöllere düşüyor. Başka bir açıdan bakarsak, 10 yıl Leyla yla aynı yatağı paylaşıp da cinsellik yaşamayabilir mi? Bunu başarabilirse bu duygunun tam karşılığını kim söyleyebilir? Aşk, yıldırım aşkı olarak bildiğimiz çok kısa sürede ortaya çıkan, duygusal etkileşim şeklinde yaşanabileceği gibi, Balzac ın Vadideki Zambak adlı eserinde karmaşık duygular, dibe vuruşlar veya duygusal tsunamiler şeklinde de yaşanabilir. Platonik aşk nedir? Psikolojik bozukluklardan obsesif- kompulsiv değişiklik midir? Aşkı için ölen bir kişiyle, borç batağında cinnet geçirip intihar eden bir iş adamının ortak paydası psikiyatrik bozukluk mudur? Bu böyleyse aşkı özellikli kılan ne? Sevgiyle aşkın hatta seksin karmaşık ilişkisinde bence insanlar cinsiyet rollerini oynuyorlar. Sevgi nedir, neyi niçin seviyoruz? Sevgi, kıskançlık ve nefret gibi duygularda olduğu gibi bunlara göre daha açıklanabilir ve soyut duygulardan olan acıkma, susama vb. hissedişleri de felsefik açıdan aynı mantıkla tartışmak mümkün. Yeme ve içmedeki aldığımız haz bize neden hissettiriliyor? Yaşam zevkimizi ve kalitemizi artırmak için mi, yoksa açlık ve susuzluktan ölmemek için uyarı amacıyla mı? Hangimiz güzel bir yemeğin tadını protein, vitamin ve karbonhidrat tabletlerine tercih etmeyiz ki. Amaç sadece beslenmekse bu davranışın açıklamasını kim yapabilir? Aslında nöronlarımız sayesinde binlerce duyguyu her saniye, hayatımız boyunca ve de değişik yoğunluklarda yaşarız. Bunların insanlar tarafından neler hissedilerek yaşandığını ne bilmek mümkün ne de kıyaslamak. Herkes kendi duygusunu kendine özgü yaşıyor. Bence 6 milyar aşk çeşidi, aynı sayıda nefret, kıskançlık vb. duygu mevcut ve bedeninde bulunduğu kişiye özel yaşanmaktadır. Ayrıca yaşananları net bir şekilde kategorize etmekte mümkün değildir. Her duygu diğer duygulardan az ya da çok fragmanlar taşımaktadır. Ve gene şunu düşünüyorum ki; doğduğumuz andan son nefesimize kadar, acıktığımız kadar tokluk, sevinçlerimiz kadar üzüntü, mutluluğumuz kadar acı, sevip-sevildiğimiz kadar sevgi, duygularımız kadar aşk yaşıyoruz. Anormal durum ve kişiler dışında hayatımız boyunca bize mutluluk veren pozitif hissedişlerimizle, bize acı veren negatif hissedişlerimizin aşağı yukarı aynı oranda olması gerekir. Ayrıca kimin ne hissettiğinin bir kriteri ve kıyaslaması olmadığı gibi, duygularımızı ve hissettiklerimizi net ifade de zorluk çekmekte mümkün. İnsanın karmaşık yapısı hissettiklerini de karmaşık hale getiriyor ve bence hissettiklerimiz içimizdeki duygu kompleksinde o an için dominant olan duygunun ortaya çıkışıdır. Uzm.Dr.Yaşar GENÇ

Sayfa 25 YIL:2010/ SAYI:2 BALIKESİR DE SANAT Balıkesir de sanat köşemizin ilk konuğu şehrimizin, ünü ülke sınırlarını aşmış sanatçılarından biri, ressam Özdemir Yemenicioğlu. 1948 de Balıkesir de doğan sanatçı, ilk çalışmalarını İstanbul da yaptı ve uzun yıllar boyunca değerli hocalarla çalıştı ve pekçok kişisel ve karma sergiler açtı. 1986 ve 1991 yıllarında Avusturya Salzburg Akademisinde çalıştı. Balıkesir Devlet Güzel Sanat Galerisi Müdürlüğünde yönetici görevinin yanı sıra halen Balıkesir de kendi atölyesinde çalışmalarını sürdürmektedir. Bizde dergimiz adına stüdyosunda ziyaret ettik sayın hocamızı ve kendisi,sanatı ve hayata bakış açısına dair sıcacık bir sohbet yaptık. Coşku dolu karakteri ile sazlar çalındı,ney üflendi ve sanatçı kimliğinin sadece görsel sanatlarla sınırlı kalmaması gerektiğine dairde hoş bir anekdot oldu. Kalbinde taşıdığı kocaman bir insan sevgisi ile bize Anadolu nun resimlerini nasıl etkilediğini; Anadolu yu insanlığın çağları boyunca oluşturduğu bir birikim olarak gördüğünü, Anadolu medeniyetlerindeki bereket olgusunu ele alıp fikir ve düşüncelerini tualine yansıttığını ve doğası,insanı,dağı taşı kültür mozaiği ile tamamen bu kaynaktan beslendiğini ifade etti. Malzeme kullanışındaki çeşitlilik de anlatımını güçlendiren ve resmedilen malzemenin doğasının özelliklerinden biri olduğunu belirten sanatçı her konuda olduğu gibi Balıkesir de sayısı belki onlarla ifade edilecek olan yetiştirdiği yeteneklerden bahsederkende mütevazi tavrını sürdürdü. Bizim toplumumuzda sanatla geçim sağlamanın neredeyse imkansız olduğu gerçeğini, rantın büyük ve uzun dönemlerde elde edilen koleksiyonlarda olduğunu ve bu durumun sanatın bu dalını ciddi sekteye uğrattığını, nice yetenekli genç sanatçıların eserleri alıcı bulamazken; koleksiyoncu - sanat evi ve sanatçı üçgeninde karlılığın yüksek bir kısmının koleksiyoncuda olduğu acı gerçeğinden bahsedildi. Türkiye de Cumhuriyet Dönemi'nde Atatürk ün desteği ile kamu bankalarının resim almalarının teşvik edildiği ancak eser satın almanın son 20 yılda hızlandığı zira koleksiyon un kendisinin eserlerden daha çok değer sahibi olduğu anlaşılmış bu da genç ve ilerici sanatçıların destekten yoksun bırakılmalarına yol açmıştır. Bütün dünyamı oluşturan hocamdan öğrendiklerim ve kitaplarımdır diyen sanatçı kendi kendine verdiği sözü ise şöyle anlatıyor: bütün tekniğimi,bulduğum,biriktirdiğim kitap ve envanteri, dağarcığımda ne varsa hemen,hiç üsteletmeden, tekrar söyletmeden paylaşmak için var ım Sohbetimiz değerli sanatçının ufak bir hikayesi ile son buluyor; Yoğun iş hayatının stresinden iyice bunalan bir adam sayfiyeye kafa dinlemeye kaçar. Deniz kenarında suyun enginliği dalgaların sesi ile huzur bulmaya çalışır ve bir yandan da yürürken uzakta devamlı eğilip doğrulan bir karaltı fark eder. Yaklaştığında karaltının, bir gece önceki gel git dalgası nedeniyle sahile vurmuş yüzlerce deniz yıldızını tek tek denize geri atan yaşlı bir amca olduğunu görür ve sorar 'bu beyhude çabaya ne gerek?!'. Yaşlı adam cevap verir 'bunu yapmazsam bu zavallı hayvancıklar ölecekler ve bu hayvanların doğaya faydası budur, eğer onlar olmazsa olacaklar budur' diyerek uzun bir ekolojik tahlile girişir ve lafı şöyle son bulur 'doğaya ait olanı geri vermeli doğru olanı yapmalıyım' Yaşlı adamın bu sözlerine üzerine kafası karışık adam isyan eder' birtek sen bunları nasıl kurtarırsın, tek bir kişinin yapacağı iş midir bu?!' Oysa yaşlı adamın sohbeti o kadar tatlı ve sürükleyicidir ki canı sıkılan adamda bu sırada deniz yıldızlarını denize geri atmaya başlamıştır ve yaşlı adamın cevabı şu olur' tek başıma olduğumu kim söyledi, bak beni dinlerken ne yapmaya başladın' Bu kıssadan hisse toplumsal bilincin yükselmesi için bir topluma gerekli olan doğanın dengesini korumak üzere çalışan bilim adamları( ve biz doktorlar:)) ve haklıdan yana taraf olan ve doğru olanı yapmak üzere eğitilmiş olan sanatçı ve/veya fertlerdir. Saygılarımızla, Dr. Aslıhan AKTEMEL 04.12.2009 / Balıkesir

Sayfa 26 YIL:2010/ SAYI:2 Hasan Pulur Olaylar ve İnsanlar 18.01.2010 Yine doktorlar! Bazı olaylar ve bazı haberler vardır ki, sanki kutlanacak anılacak gün gibidirler. Doktorlar da bunlardan biridir. Her yıl, hatta yılda bir kere ya da daha çok, sağlık personeli, tabii başta doktorlarla ilgili haberler iletişim araçlarında yer alır. Doktorlar şikâyetçidir, eczacılar şikâyetçidir, hemşireler, hastabakıcılar, başta hastalar, herkes şikâyetçidir. Hükümet yasa hazırlar doktorlar beğenmez, doktorlar isteklerini sıralar, hükümet kabul etmez. * * * Bu yıl da alışılmışın dışına çıkılamadı, hükümet tam gün yasası hazırlamış, doktorlar karşı... Şimdi size bir yazı göstereceğiz, okuyun sonra konuşalım. Doktorların Emeğimizin hakkını istiyoruz pankartlarıyla yürüyüşünü gösteren gazete fotoğraflarını burnumuza sokan bir dostumuz Şimdi bunun sırası mı? dedi: Memlekette kan gövdeyi götürüyor, şunların yaptıklarına bak! * * * Biz de kendisine, önümüzdeki gazetelerin birindeki Vur patlasın, çal oynasın! sayfasındaki fotoğrafları gösterdik, yarı üryan kadınlar, kadın kılıklı oğlanlar, sarmaş dolaş karılar, kızlar: Memlekette kan gövdeyi götürüyor, şunların yaptıklarına bak! Birden afalladı, biz bu defa başka bir gazeteyi alıp, birinci sayfasını gösterdik... Baştan aşağı yolsuzluk, hırsızlık, devlet soygunu haberleriydi: Memlekette kan gövdeyi götürüyor, şunların yaptıklarına bak! Sonra ekledik: Ahlaksızlık, hırsızlık, devlet soygunu ayıp olmuyor da, doktorlar emeğimizin hakkını istiyoruz, diye yürüyünce mi ayıp oluyor? * * * Dostumuz, Ama canım! diye itiraz edecek olunca biz lafımızı sürdürdük: Doktorların yürüyüşünü yasaklarsın fakat hırsızların soygununu durduramazsın... Hırsızların soygununu durdurabilirsen, doktorların yürümesine de gerek kalmaz... 30 yıllık bir doktor, 10 milyon lira aylık alamıyorsa, doktorlar yürür. Vergi kaçırandan kaçırdığı vergiyi almak şöyle dursun, adını bile saklarsan, doktorun yürüyüşüne nasıl engel olacaksın? * * * Durdu, düşündü; kendisine bir doktorun yazdıklarını okuduk, yanlış tedavi yüzünden insanların başına gelenleri anlatan bir habere Tıpta terör başlığının atılmasına kızmıştı... O haberde sözü edilen insanların başına gelen olayları ne küçümsüyor, ne de örtülü kalmasını istiyordu... * * * Ya ne istiyordu? Ona göre tıpta terör şunlara denilirdi... Tıpta terör; 3-4 tane Tıp Fakültesi varken ve daha bunlara bile yeterli eğitim sağlayacak düzenlemeler yapılmadan 27 tane daha Tıp Fakültesi açmaktır. Tıpta terör; 100-200 kişilik olması gereken sınıflarda 500 kişinin okutularak mezun edilmeye çalışılmasıdır. Tıpta terör; yüzde 2,5 oranında bütçe payı ayırarak sağlık hizmetlerinin yürütülmeye çalışılmasıdır. Tıpta terör; ilkokul mezunu bile olmayan belediye temizlik işçisinin yarısı kadar maaş vererek doktorları ve sağlık personelini 24 saat çalışmaya zorlamaktır. * * * Tıpta terör; modernleşme ve yenileşme sağlanmadan, gerekli aletleri alıp alt yapıyı hazırlamadan insanlardan en üst düzeyde hizmeti beklemektir. Tıpta terör; şartları muayenehane olarak bile hizmet vermeye uygun olmayan yerlere, poliklinik ve hastane ruhsatı vererek hızla çoğalmalarını sağlamaktır. Tıpta terör; yasal olarak, Türkiye de doktorluk yapması mümkün olmayan insanların doktor olarak çalışmasına izin vermektir. Tıpta terör; dört duvar inşa edip, içine bir muayene masası ve tansiyon aleti koyarak ve bir doktorla hemşireyi burada çalışmaya zorlayarak, halkı sağlık merkezi açtık diye kandırmaktır. * * * Tıpta terör; sorunları ilgililere anlatmaya çalışan, fikrini açıklayan meslek kuruluşu mensuplarını sürgüne göndermektir. Tıpta terör; sağlık sektörü ve sağlık sorunları hakkında hiçbir bilgi ve eğitime sahip olmayan insanların, bu konuda karar verecek danışmanlar olarak atanmalarıdır. Tıpta terör; sadece bazı reklam meraklılarını memnun etmek için herkesin bildiği ve uyguladığı tedavi yöntemlerini yeni ve tek kişi tarafından uygulanıyor gibi yayımlayarak halkı kandırmaktır. * * * Bu yazı 17 yıl önce bu köşede yayımlanan bizim yazımızdır.ankara da Tabip Odası nın yürüyüşünde, yazı büyütülmüş, çerçevelenmiş ve en önde taşınmıştır: 25.10.1993... 17 yıl önce... Bugün hâlâ geçerliyse, kabahat yazıda mı? AĢağıdaki satırların yazarı bir doktor değil; bu sözler de yeni söylenmedi... DOKTORLAR *DOKTORLAR SIK SIK DUYGUSAL OLMAYIġLARI, SĠNĠRLĠ VE HIRÇIN OLMALARI NEDENĠYLE KINANIRLAR. *ANCAK ONLAR BĠZE, HAYATLARININ ĠLKBAHARLARINI FEDA ETTĠKLERĠNĠ, ÖBÜR ĠNSANLARA YARARLI OLMAK ĠÇĠN YĠRMĠLĠ, OTUZLU, HATTA KIRKLI YAġLARINDAKĠ EN DEĞERLĠ YILLARINI TÜMÜYLE YĠTĠRDĠKLERĠNĠ ATIRLATMAZLAR BĠLE. *DAHASI, ÇOĞU DOKTOR PEK ÇOK YOKLUĞA GÖĞÜS GERMĠġ, BÜTÜN BU ZAMAN DĠLĠMLERĠ ĠÇĠNDE BĠR DÜZĠNE GECEYĠ BĠLE GERÇEK UYKUDA GEÇĠRMEMĠġTĠR. PEK ÇOĞU BU YOLDA YA HĠÇ EVLENMEMĠġ, YA DA EVLĠLĠKLERĠNĠ KURBAN ETMĠġ VE ÇOCUKLARININ BÜYÜMESĠNĠ ĠZLEMENĠN BENZERSĠZ FIRSATINI KAÇIRMIġLARDIR. *BU NEDENLE DOKTORLAR, DÜNYANIN KENDĠNE ZENGĠNLĠK, SAYGINLIK YA DA TOPLUMSAL BĠR YER SAĞLAMAK GĠBĠ BĠR BEDELĠ BORÇLU OLDUĞUNU SAVUNDUKLARINDA, ONLARIN BU ĠSTEKLERĠ TÜMÜYLE NEDENSĠZ DEĞĠLDĠR. *AYRICA ĠSTATĠSTĠKLER DE GÖSTERMEKTEDĠR KĠ; DOKTORLAR HASTALARINDAN DAHA KÖTÜ ACILAR ÇEKERLER. ÇÜNKÜ KĠMSE YIKILAN BĠR EVLĠLĠĞĠ ONARAMAZ VEYA BABASININ YA DA ANNESĠNĠN ĠġĠ NEDENĠ ĠLE SORUNLARINI SÜREKLĠ SAVSAKLAMALARI YÜZÜNDEN YIKIMA UĞRAMIġ ÇOCUKLARININ AHLAKINI DÜZELTEMEZ. ERICH SEGAL

Sayfa 27 YIL:2010/ SAYI:2 BİRAZDA GÜLELİM : Hava Yollarında yemek servisi zamanı. Hostes en öndeki adama kibarca gülümseyerek sordu: - Yemek ister misiniz efendim? Kendini lokantada zanneden yolcu servis masasına baktı: - Seçeneklerim neler? Hostes yine kibarca gülümseyerek seçenekleri sundu: - Evet veya hayır. Adamın biri bir lunaparkta etrafı gezerken, Biraz eğlenirim diye düşünerek bir falcının çadırına girmiş, Falcı kadının karşısına oturmuş. Kadın önündeki kristal küreye gözlerini dikmiş, transa gecmiş ve Ah... demiş,... görüyorum ki 2 çocuk babasısınız. Adam keyifle kahkahayı basmış: Hahahaha... Attı tutturamadın işte... Tam tahmin ettiğim gibi. Ben 3 çocuk babasıyım! Falcı gülümsemiş: Sana öyle geliyor!.. Serçenin biri, bir bahar günü uçuyormuş. Bir anda fark etmiş ki karşıdan motosikletli bir adam geliyor. Her ikisi de çarpışmayı engellemek için ellerinden geleni yapmışlar ama nafile... Serçe 'çotaaank' diye kaska çarpıp düşmüş. Motorcu üzülmüş. Koşmuş serçenin yanına. Serçe baygın yerde yatıyor. Kıyamamış, bırakamamış yolda onu; almış getirmiş evine. Eskiden kalma bi de kafesi varmış evde. Baygın serçeyi kafesin içine güzelce yerleştirmiş. Yanına da az biraz su, az biraz ekmek koymuş, vurmuş kafayı yatmış. Bizim serçe bir müddet sonra ayılmaya başlamış. Daha tam seçemiyor ortalığı. Hafif bulanıklık var yani... Bir bakmış ki parmaklık, ekmek, su falan var bulunduğu yerde. Birden dank etmiş vaziyeti: Has...tir lan.. motorcuyu öldürmüşüz...! Trafik kuralı ihlali yapan kimsenin çıkmadığı uzun bir nöbetin sonunda polis nihayet aşırı hız yapan bir aracı durdurdu. Sürücü camı açtı. Ruhsat ve ehliyetini uzattı. Polis ceza makbuzunu cebinden çıkarırken keyifle gülümsedi. - Sizi bütün gün bekledim. Sürücü nasıl olsa cezamı öyle ya da böyle çekeceğim rahatlığıyla, iç çekerek cevap verdi. - Anlıyorum memur bey. Elimden geldiği kadar hızlı gelmeye çalıştım ben de. Polis, dakikalar süren gülmesi kesilmeyince adama eliyle git, git işareti yaptı ve adam cezadan kurtuldu. Pişmanlık Bilinçli tüketim, bilinçli üretimle olur 18.000 YTL kredi kartı borcum olduğunu öğrenen babamın ilk tepkisi; 'Keşke korunsaydım.' Suyu ısıt Doktorlar 3 türlü çalıştırılırlar: full-time part-time some-time İşte! Aradığım kız bu İlk yemeğe çıkışımızda cep telefonu çaldı. Elini çantasına attı. Kurcaladı, kurcaladı.telefon uzun uzun çalmaya devam ediyordu. Bir türlü bulamadı. Sonra o güzel cümle döküldü dudaklarından: 'Evde mi bıraktım acaba?' İşte o an aradığım kız bu dedim. Geçenlerde köyde komşunun evinin önünden geçiyordum. Yaşlı amca hanımına şöyle dedi: 'Hanım suyu ısıt; olursa olur, olmazsa çay demleriz. 'Hala gülmekteyim DURUMUMUZ AYNEN BUDUR Anadolu'nun orta halli bir kasabasından 40-50 kadar kişi, yakındaki büyük kente alışverişe gitmiş. Hayvanlara yüklemişler nohutu, buğdayı; onları satıp kumaşlar, tencereler almışlar. Dönüşte 3 haydut, kervanın yolunu kesmiş, çekmiş silahı, ''Yatın, kıpırdamayın'' derken hepsini soymuş, yarı çıplak yollamış. Kasabanın girişinde durumu görenler şaşırmışlar, sormuşlar: "Ne oldu size, ne bu haliniz?" "Soyulduk." cevabını alanlar yüklenmişler: "Kim soydu, nerede soydu, kaç kişiydi?" İçlerinden biri durumu özetlemiş: "Onlar 3 kişi beraberdi, biz 40 kişi yalnızdık!"

www.balikesirtabip.org.tr