TEMMUZ 2012 NO.1 STRATEJİK ANALİZ 21.YÜZYIL TÜRKİYE ENSTİTÜSÜ Suriye İç Savaşı Tırmanırken Suriye Türkleri? Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ
STRATEJIK ANALİZ Sayfa 2 Suriye İç Savaşı Tırmanırken Suriye Türkleri? Yazar Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ Yazar Hakkında Doç. Dr. Ümit Özdağ, 1994 yılında Avrasya Dosyası adlı üç aylık uluslar arası ilişkiler ve stratejik araştırmalar dergisini çıkarmaya başlamış ve editörlüğünü yapmıştır. 1980 lerin sonundan itibaren terörizm ve etnik sorunlar konularında araştırmalar yapan Özdağ, 1990 lı yıllar boyunca Doğu, Güneydoğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu illerimizden göç alan illerde sosyo-politik içerikli saha araştırmaları yapmıştır. 1996 senesinde Kuzey Irak ta ekonomik merkezli araştırmalar gerçekleştirmiştir. Ümit Özdağ, 1997-1998 senelerinde ABD de Baltimore/Towson Üniversitesi nde küreselleşme, Avrasya da etnik sorunlar konularında araştırmalar yapmış ve aynı konularda ders vermiştir. Ümit Özdağ 1999 senesinde dünyanın en büyük stratejik araştırma merkezlerinden birisi olan Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi ni (ASAM) kurmuş ve başkanlığını üstlenmiştir. 2000 yılında ASAM a bağlı olarak çalışan "Ermeni Araştırmaları Enstitüsü"nü kurmuştur. Ümit Özdağ, 2000 yılında Stratejik Analiz adlı aylık strateji dergisinin yayına geçirmiştir. 2001 senesi başında Ermeni Araştırmaları adlı üç aylık dergiyi yayına başlatmıştır. 2002 senesinde Londra da The Review of International Affairs adlı üç aylık dergiyi ve Ankara Papers adlı kitap dizisini Frank Cass yayınevi ile birlikte yayınlamaya başlamıştır. 2001 yılında siyaset bilimi profesörü olan Özdağ, 2003 de ASAM Başkanlığından ayrılmıştır. Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi nde öğretim üyesi olan Prof Dr. Ümit Özdağ 2005 yılından bu yana 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanlığını yürütmektedir. Prof.Dr. Ümit Özdağ 21. Yüzyıl adlı üç aylık düşünce dergisinin yayın kurulu başkanlığını yapmaktadır. Güvenlik bilimleri,,istihbarat bilimi düşük yoğunluklu çatışma, etnik sorunlar, Avrupa Birliği, Avrasya ve Ortadoğu konularında çalışan Prof. Dr. Ümit Özdağ ın yayınlanmış yirmi iki kitabı, dört tercüme kitabı, Avrasya Dosyası, Stratejik Analiz, Türk Yurdu gibi dergi ve Yeniçağ ve Akşam gibi gazetelerde yayınlanmış 300 ün üzerinde makalesi mevcuttur.
TEMMUZ 2012 NO.1 Sayfa 3 21. YÜZYIL TÜRKİYE ENSTİTÜSÜ 21. Yüzyıl Türkiye Enstitü nün temel amacı, 21. yüzyılda Türkiye ve Türk Dünyasında gerçekleşmesi gereken politik, ekonomik, kültürel, toplumsal yeniden yapılanma ve küreselleşme çağında Türkiye nin ve Türk Dünyasının rekabetçi bir kimlik kazanabilmesi ile ilgili radikal reformların fikri alt yapısını hazırlayan bir stratejik akıl merkezini oluşturmaktır. 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü bünyesinde dinamik bir anlayış ile geliştirilen proje, fikir ve önerilerin toplumsal bir etkinlik kazanması için her türlü basın ve yayın organı kullanılarak karar alıcılar başta olmak üzere topluma erişilecektir. Enstitü, başta Türkiye ve Türk Dünyası olmak üzere bütün dünyada benzeri kurumlar ile ilişki geliştiren, yeni ve etkili bir çalışma tarzını bilgi yoğun ve disiplinli bir anlayış ile uygulayan, derinlemesine analizler yapan bir kuruluş olarak ön plana çıkacaktır. 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, bu amaçla, devlet ve bürokrasinin yeniden yapılanması, ekonomik yeniden yapılanma, uluslararası ilişkiler, jeopolitik incelemeler, bölgesel ihtilâflar, uluslararası sorunlar, barış ve savaş, terörizm, uluslararası ekonomik ilişkiler ve finans hareketleri ve kuruluşları ile merkezin uygun göreceği konularla ilgili kapsamlı araştırmalar yapan bir düşünce kuruluşu ve stratejik araştırmalar merkezidir. Ancak, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü ayrıca, Faaliyet alanlarında stratejik bilgi bankası işlevini yüklenmeyi, Faaliyet alanlarında uzman yetiştirmeyi, Uzman kişi ve kurumlarla ortak siyaset plânlama çalışmaları yapmayı, Taraf olduğu protokollerde öngörülen faaliyetleri yerine getirmeyi, Bu yönetmeliğin ruhuna uygun olan, ancak yönetmelikte açıkça öngörülmeyen benzeri diğer alanlarda faaliyette bulunmayı hedeflemektedir.
STRATEJIK ANALİZ Sayfa 4
TEMMUZ 2012 NO.1 Sayfa 5 Sunuş Suriye Arap Baharı diye adlandırılan sürecin bir parçası olarak iç savaş aşamasını yaşayan bir devlet ve topluma dönüşmüştür. 1970-1990 lı yıllar arasında Suriye nin komşusu olan Lübnan ın 17 yıl süren bir iç savaş yaşadığı görülmüştür. 2003 sonrasında da Amerikan işgali ile başlayan Irak taki iş savaş 2012 yılı itibarı ile şiddeti düşmek ile birlikte devam etmektedir. Anılan iç savaşlar göstermektedir ki etnik ve mezhepsel olarak heterojen olan toplumlarda yaşanan iç savaşların sonuçları olağanüstü ağır olmaktadır. Ortaya çıkan toplumsal yaraları silinmesi uzun zaman istemekte, devletin tekrar inşası uzun bir zaman gerektirmektedir. Yine iç savaş süreçlerinde kendilerini dünya kamuoyuna etkili bir şekilde duyurabilen toplumlar savaş sonrasında daha etkin konumlara ulaşırken duyuramayan toplumlara yönelik haksızlıklar devam etmektedir. Irak ta Türkmenlerin başına gelenler bu konuda çok öğreticidir. Şimdi benzer bir süreç Suriye deki Türkler için gerçekleşme yoluna girmiştir. Suriye nüfusunun yüzde 8-10 arasında bir bölümünü oluşturan Suriye Türkleri 1.5-2 milyon arasında bir nüfusu sahip olmalarına rağmen siyasal ve askeri olarak etkin bir şekilde örgütlenmedikleri için diğer bütün gruplar tarafından baskı altına alınmaktadırlar. Ne yazık ki, Türkiye de Suriye Türkleri için gereken yardım ve girişimleri gerçekleştirmemektedir. Hatta Türk Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Suriye Türklerinin ana yerleşim bölgelerinden birisi olan Halep te Türkler nüfusun takriben % 40 ını oluşturmalarına rağmen Milliyet gazetesine 31 Temmuz 20122 de vermiş olduğu beyanatta Halep te hiç Türk olmadığını ifade edecek noktaya gelmiştir. Bu kısa çalışmanın amacı, Suriye deki Türk varlığına kamuoyunun dikkatini çekmek, Türkiye de Suriye Türkleri konusunda bilgi vermektir. 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Yönetim Kurulu
STRATEJIK ANALİZ Sayfa 6 Suriye İç Savaşı Tırmanırken Suriye Türkleri? AKP Hükümetinin stratejik körlüğünün gelişmesine büyük ölçüde neden olduğu Suriye iç savaşı komşumuz olan bu ülkenin bölünmesi tartışmalarını gündeme taşıdı. Çünkü, Suriye de rejimin çökmesi ile devletin çökmesi arasında bir fark yok. Bundan dolayı, Suriye de demokrasiye geçişin kontrollü olması ve devletin çökmesine izin verilmeden Baas rejimi ile muhalefet arasında uzlaşmanın bulunması bir zorunluluktu. Oysa, Ankara kısa bir süre bu seçeneği denedikten sonra Suudi Arabistan ve Katar ın peşinden sürüklenerek, Suriye de devlet ve rejimin kontrolsüz çöküşüne neden olacak bir sürecin en etkin oyuncusu oldu. Suriye de rejim sallanırken ortaya çıkan veya Baas rejimi tarafından Ankara yı cezalandırmak için bilinçli olarak öncelikle bırakılan Suriye nin kuzeyindeki güç boşluğundan faydalanan PKK Suriye nin kuzeyindeki bazı kentleri ele geçirdi. Esad rejimi ise Şam da denetimi kaybetmesi durumunda iç savaşı daha uzun süre devam ettirebilmek amacı ile Nusayrilerin yoğun bir şekilde yaşadığı ve mezhepsel zemininin güçlü olduğu Akdeniz kıyısındaki Lazkiye den güneye doğru inen hatta yığınak yapıyor. Suriye nin değişik bölgelerinde yaşayan Nusayriler de bu bölgeye bir iç göç başlatmış durumdalar. Sunni Araplar ise kendi aralarında çok parçalı olmak ile birlikte % 60 civarında çoğunluk ülke geneline yayılmış durumda. Dünya ve Türk basını bu gruplardan bahsederken Suriye nin en büyük milli gruplarından birisini oluşturan Türklerden ise hiç bahsedilmemekte ve adeta yok sayılmaktadırlar. Halep e ulaşınca kentin mimarisi ve insani dokusu ile Türk karakteri hemen görülür. Ancak neden ise bu kadar yakın olan Suriye Türkleri hiçbir zaman Türkiye nin mesela Kerkük Türkleri gibi gündeminde olmamıştır. Oysa Suriye Türkleri sadece Osmanlı devletinin bölgeyi ele geçirmesi sonrasında Suriye ye yerleşmiş Evlad-ı Fatihan değildir. Aksine Anadolu da Türk varlığından önce bugün ki Suriye coğrafyasında bir dizi Türk devleti ve beyliği kurulmuştur. Bunlardan birisi de Suriye Selçuklu devletidir. Osmanlı devleti de Suriye yi resmi adı Et Devletül Türkiye olan Mısır Türklerinin elinden Yavuz Sultan Selim Han döneminde almıştır. Suriye Türklerinden kaza ile bahsedilir ise Aaa evet, Bayır-Bucak Türkmenleri denilip geçilir. Oysa Suriye de Türkler bu ülkenin kuzeyden güneyde değişik bölgelerine yayılmışlardır. Halep Türkleri Gaziantep ağzı ile konuşan, milli kimliklerini muhafaza eden bir Türk grubudur. Lazkiye Türkleri veya diğer adı ile Bayır-Bucak Türkleri Hatay ağzı ile konuşan ve milli kimliklerini muhafaza eden bir Türk grubudur. Lazkiye nin 10 kilometre kuzeyinden başlayan Bayır-Bucak Türklerinin köy ve kasabaları Hatay a kadar uzanır. Rakka Türkleri Şanlıurfa ağzı ile konuşuyorlar. Bu ayni zamanda Kerkük ağzına yakın bir Türkçe. İdlip Türkleri Hatay ın güney batısında yerleşikler ve büyük ölçüde asimile olmuş durumdalar. Türk olduklarını bilmekle beraber Arapça konuşmaktadırşar. Hasek/Kamışlı bölgesinde geniş bir Türk köylü ağı vardır. Humus Türkleri, Suriye nin en yoğun asimilasyona maruz kalan Türkleridir. Kısa bir süre önce Esad rejiminin baskı altına aldığı Humus un Bab Amr semtinin % 60 ı Türkler oluşturmaktadır. Şam ın aristokrat aileleri Türk kökenli ailelerdir ve Şam da büyük bir Türk nüfusu yaşamaktadır. Golan Türkleri Suriye Türklerinin en şanssızları arasındadır. 1967 Arap-İsrail Savaşı nın önemli bir bölümü Golan Tepelerinin Türk köyleri bölümünde olmuştur. Köylerini ve evlerini kaybeden Golan Türkleri ki sayıları 50 bin civarındadır, Şam ın banliyölerinde yaşamaktadır. Golan Türklerinin milli bilinçleri yüksektir. Suriye Türklerinin Anadolu dan uzun süre kopmadığını biliyoruz. Ancak kırsal alanda yaşayan Türkler milli kimliklerini korurken, kentler de yaşayanlar daha hızlı asimile oldular. Milli Mücadele sırasında Halep Türkler, Antep in Fransız/Ermeni Ordusuna karşı direnişine lojistik destek vermişlerdir.
TEMMUZ 2012 NO.1 Sayfa 7 1939 da bir Halepli Türk Ankara dan önünde ayyıldız olan şapkalar alıp Halep te Türklere dağıtınca Türklere yönelik baskılar artmıştır. 1959 da Mustafa Hamet isimli bir Türk Türkmen partisi adlı bir parti kurmayı istedi ise de reddedilmiştir. 1994 de Bayır-Bucak Türkleri bir aydın hareketi başlatmak istediler ise de Hafız Esad tarafından şiddetle bastırılmıştır. 1600 Türk aydın hapishaneye atılmış, sivil hakları ellerinden alınmış, diplomaları iptal edilmiştir. Suriye de etnik dağılımı veren bazı yabancı kaynaklar da Türklerin oranı 22 milyon toplam nüfusun % 1 i olarak verilmektedir. Oysa 1995 de Suriye nüfusu 14 milyon iken Gazi Üniversitesinden Prof. Dr. Fatih Kirişçioğlu Avrasya Dosyası dergisinde yazmış olduğu makalede Suriye Türklerinin yerleşim bölgelerini köy köy tek tek vererek, Türk varlığını ortaya koymuş ve kendi hesapları sonucunda Türkmen nüfusun 1 milyon civarında olduğunu kaydetmiştir. Bu ise % 7.5-8 arasında bir orana tekabül etmektedir. Bugün 22 milyonluk bir Suriye de bunun anlamı 1.5 milyon dur. Prof. Dr.Kirişçioğlu nun araştırmasının bazı eksikleri olduğu kabul edilir ise 1995 de tespit edilemeyen Türk nüfusu ve artışı ile birlikte Suriye de Türklerin sayısı 1.5 ile 2 milyon arasında gidip gelmektedir. Şam da 460 bin, Halep de 975 bin, Hama da 350 bin, Humus da 835 bin, Lazkiye de 385 bin, Tartus da 50 bin, Rakka da 120 bin, İblid de 25 bin, Dera da 75 bin, Kuneyra da 50 bin ve diğer bölgelerde 175 bin olmak üzere 3.5 milyon Türk Suriye de yaşamaktadır. 2011 de ise Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi nden (ORSAM) Ali Öztürkmen, Bilgay Duman ve Oytun Orhon un yapmış olduğu yerinde incelemelere dayanan Suriye de Değişimin Ortaya Çıkardığı Toplum:Suriye Türkmenleri çalışmanın sonucu ise Türk olduğunu bilmekle beraber anadili Türkçeyi konuşamayan Türkler ile birlikte Suriye deki Türk nüfusunun 3.5 milyon olduğu açıklanmıştır. ORSAM raporuna göre Şam da 460 bin, Halep de 975 bin, Hama da 350 bin, Humus da 835 bin, Lazkiye de 385 bin, Tartus da 50 bin, Rakka da 120 bin, İblid de 25 bin, Dera da 75 bin, Kuneyra da 50 bin ve diğer bölgelerde 175 bin olmak üzere 3.5 milyon Türk Suriye de yaşamaktadır. ORSAM Türk Dış İşleri Bakanlığına bağlı/destekli olarak çalıştığı için ORSAM ın bu raporu aynı zamanda Türk devletinin de hafızasını yansıtmaktadır. ORSAM raporunda verilen sayı Araplaşmış Türkleri de ettiği ve muhtemelen bir ölçüde yüksek oranlar verdiği için yüksek çıkmaktadır. Sonuç itibarı ile Suriye bir iç savaşa doğru ilerler iken sayıları 1.5 milyon ile 3.5 milyon arasında değişen Türklerin bir önemli özelliği de iç savaşın üç aktif tarafı olan sunni Araplar, Kürtler ve Nusayriler ile ayrı ayrı sınırdaş olmalarından dolayı yarın bu üç grup tarafından da ayrı ayrı hedef alınma ihtimallerinin çok büyük olduğudur. Diğer bir ifade ile Suriye deki en örgütsüz, siyasal bilinci geri ve silahsız toplum olan Suriye Türkleri iç savaşın en kolay avı durumuna düşeceklerdir. Ayrıca El Kaide ile Irak iç savaşı sırasında gelişen selefi örgütler bir yandan PKK diğer yandan Türklere yönelik katliamlara başladığı zaman Suriye Türkleri kendilerini tam bir mezbaha ortamında bulacaklardır.
STRATEJIK ANALİZ Sayfa 8 Suriye de muhalefete hem destek veren hem de ABD, Suudi Arabistan ve Katar istihbaratlarının silah ve diğer lojistik desteği akıtmasını sağlayan Ankara nın Esad rejiminin çöküşü veya Şam da çöküşü sonrasında yaşanacak iç savaş sırasında korunmaları ve Suriye nin yeniden yapılması sürecinde demokratik haklarına sahip olmaları konusunda hangi hazırlıkları yaptıkları meçhuldür. Suriye Türklerinin örgütü Suriye Demokratik Türkmen Hareketidir Yapılması gereken ilk şey Suriye Türklerini Türk ve dünya kamuoyuna tanıtacak, varlıklarını anlatacak bir tanıtım/diploması sürecinin başlatılmasıdır. Suriye Türklerinin siyasal temsilini üstlenen ilk adı Suriye Türkleri Derneği olan siyasal oluşum Suriye de olayların başlamasından sonra Suriye Demokratik Türkmen Hareketine dönüşmüştür. Ankara, Suriye Demokratik Türkmen Hareketi nin Ankara tarafından desteklenen Suriye Ulusal Konseyi ne dahil olmasını sağlamıştır. Ancak bundan sonraki süreçte Suriye Demokratik Türkmen Hareketi tam anlamı ile hem Türkiye hem Suriye muhalefeti tarafından dışlanmıştır. Ankara da bu dışlanmayı engellemek için çaba sarf etmemiştir. Ankara, Suriye Türklerinin milli kimliklerinden vazgeçerek sunni Araplar içinde erimelerini telkin etmekten vazgeçmeli, aksine demokratik Suriye de milli kimliklerini muhafaza etmelerinin Türkiye-Suriye ilişkileri içinde sağlıklı olacağını görmelidir. Suriye Demokratik Türkmen Hareketine yakın kaynaklar Suudi Arabistan ve Katar ın finanse ettiği silahlar Suriye de Türkiye üzerinden dağıtılırken Türkmenlere silah verilmediğini ileri sürmektedirler. Oysa Suriye Türkleri ağır bir baskı altındalar. Silahsız oldukları için kolay hedef olma durumundalar. Örneğin Bayır-Bucak Türkmenlerinin köy ve kasabaları ile dolu olan bölgedir. Bayır-Bucak bölgesinin Bayır kesiminin büyük bir bölümü isyancıların denetimindedir. Sadece Yayladağ ı sınır kapısı bölgesi ile o bölgede bulunan ve çoğunluğu Ermenilerden oluşan Kesep adlı belde Esat yönetiminin elindedir. Kesep den gelen Ermeni çeteleri Türk köylerini basarak tehditler savurmaktadır. Ayrıca bu Kesep beldesinin sahil kısmında bulunan Karaduran (Arapça: Elsemra) bölgesine kalabalık bir PKK grubu yerleşmiş durumdadır. Nusayriler Bayır-Bucak bölgesinde Türk köylerini her gün bombalıyor ve füze ateşi altına alıyor. Bayır-Bucak Türklerinin kendilerini savunmak için yapabileceği çok bir şey yoktur. 2700 Bayır-Bucak Türkü PKK, Ermeni çeteleri ve Nüsayri saldırılarından dolayı Yayladağ da bir sığınmacı kampında yaşamaktadırlar. Öte yandan Halep de günlerden buyana süren Suriye Ordusu ile isyancılar arasındaki çatışmalar ağırlıklı olarak Haydariye, Holuk, Sahur, Şeyh Faris, Şeyh Hıdır, Bostanpaşa, Bağrıyanık gibi Türk mahallerinde gerçekleşiyor. Sebebi Türkler silahsız oldukları için mahallerini koruyamamaktadırlar. Türk kaynaklar Halep te Kürtlerin semtleri silahlı gruplar tarafından korunduğu için Özgür Suriye Ordusu nun bu bölgeye girmediği ve Suriye Ordusu nun da bu mahallelerde isyancı olmadığı için girip çatışma çıkarmadığı ileri sürülmektedir. İsyancılar Türk mahallerine geliyor, bunun üzerine Suriye Ordusu zevkle Türk mahallerini bombalıyor. Halen Halep den 100 binin üzerinde Türk kuzeye Kilis ile Halep arasındaki Türk köylerine kaçmış durumda. Şehir ve köylerde ilaç ve bebek maması sıkıntısı had safhadadır. Kısa bir süre içinde de gıda sıkıntısının başlayacağı ifade ediliyor.
TEMMUZ 2012 NO.1 Sayfa 9 Bu arada Suriye ye giren silahların bir bölümü hiç kullanılmadan gömülmektedir. Çünkü Esad rejimi Şam dan çekildikten sonra başlayacak iç savaş için Türkler dışında herkes hazırlık yapmaktadır. Ve son olarak altı çizilmesi gereken husus Özgür Suriye Ordusu nun her geçen gün biraz daha selefi cihadist bir çizgiye kaymakta ve El Kaide nin ordu içindeki etkisinin artmaya devam etmektedir. Bir tarafta Nusayri milisleri diğer tarafta El Kaideci milisler birbirlerini yok etmek için hazırlanacaklardır. Bunu Irak yıllarca yaşamıştır. Sunni ve Şiiler Irak ta birbirlerini gaddarca kelimenin tam anlamı ile gırtlaklayarak kesmişlerdir. İsmi Ömer, Ebubekir veya Ali, Hüseyin olduğu için binlerce insan öldürülmüştür. Bugün de Irak ta El Kaide nin başı çektiği şii-sunni katliamı devam etmektedir.
STRATEJIK ANALİZ Sayfa 10 Şimdi Irak pratiğinin Suriye ye taşınmaya başladığını görülmektedir. Thomas Friedman bundan dolayı 24 Temmuz 2012 de New York Times gazetesindeki yazısının başlığını Syria is Iraq diye koymuştur. Suriye ye demokrasiden önce katliam gelecektir. Ve muhtemelen bu katliam Hafız ve Beşar Esad ın birlikte yaptıkları katliamlardan daha korkunç olacaktır. Suriye böyle bir geleceğe doğru hızla ilerlerken, Suriye Türkleri ise Ankara da muhatap bulamadıklarını ifade etmektedirler. Daha doğrusu kendileri ile görüşülmesine rağmen ortaya somut bir sonuç çıkmamaktadır. Vakit çok geç olmadan Suriye Türklerinin taleplerinin ciddi bir şekilde dinlenmesi ve karşılanması için harekete geçilmesi gerekiyor. Suriye ye demokrasiden önce katliam gelecektir. Ve muhtemelen bu katliam Hafız ve Beşar Esad ın birlikte yaptıkları katliamlardan daha korkunç olacaktır.