BİZ KİMİZ? Dün böyleydik, bugün böyleyiz, yarında böyle olmaya devam edeceğiz.



Benzer belgeler
İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

1 MAYIS 2013 BİRLİK MÜCADELE DAYANIŞMA!

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz

Direnişteki Trakya Otocam işçileriyle söyleşi

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ NEDİR? GERÇEK BİR TOPLU SÖZLEŞME İÇİN

Çalışma hayatında barış egemen olmalı

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

ULUSLARARASI İŞÇİ DAYANIŞMASI DERNEĞİ. Meslek Liseliler Ne Yaşıyor? Ne İstiyor? Boyun Eğme. Mücadele Et!

Taşeron işçinin hakları mutlaka düzenlenecek

BODRUM DA SAĞLIK ÇALIŞANLARI GREVDE

E-SENDİKA HAKKINDA MERAK ETTİKLERİNİZ

İŞÇİLERİN 3 ACİL TALEBİ VAR!

Albert PERSONS isimli işçi, özür dileme şartıyla affedileceğinin söylenmesi üzerine, mahkeme heyetinin karşısında tarihe geçecek sözlerini söyledi:

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

Hava-İş: İşten atılanlar işe alınana kadar mücadeleyi bırakmayacağız!

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

Koç Üniversitesi nde neler oluyor?

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

İŞ SÖZLEŞMESİ SONA EREN İŞÇİ KULLANMADIĞI KAÇ YILLIK ÜCRETLİ İZNİNİ TALEP EDEBİLİR?

19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ

MESLEK ÖRGÜTÜNÜN GöREV ÇAĞRISINA KATILMAK SUÇ MUDUR? BU NEDENLE HUKUKİ BİR YAPTIRIM UYGULANABİLİR Mİ?

TÜZÜK VE YÖNETMELİKLER A.5 İŞYERİ KOMİTELERİ YÖNETMELİĞİ

SUNUŞ. Birleşik Metal İşçileri Sendikası Genel Yönetim Kurulu

fiç N N YASAL HAKLARI

EYLÜL 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Genel Başkanımız Haydar Arslan ın okuduğu basın açıklaması metni aşağıdadır. KGM Önünde Basın Açıklaması Yaptık

Temmuz 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

KISMİ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİ İLE ÇALIŞAN İŞÇİLERİN HAFTA TATİLİ İZİNLERİ VE HAFTA TATİLİ İZNİ ÜCRET HAKLARI

ONUR BAKIR HAKLARIMIZ VAR! İŞÇİ KADINLAR SORUYOR, EKMEK VE GÜL YANITLIYOR yılından 100 soru ve 100 yanıtta kadın işçilerin hakları

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI DAYANIŞMA GÜNÜ

Tüm IlnKI-'En ~ TÜM BANKA VE SiGORTA ÇALıŞANLARı SENDiKASı KES K. TOM BANKA VE SIGORTA ÇALıŞANLARı. AYlıK HABER BÜLTENi ÖZEL SAYı HAZiRAN 1997

Taşeron İşçi Hakları (4857 S.K. ve 5510 S.K.) Konulu Hizmet İçi Eğitim ÖN TEST

Asgari ücret 1900 net! DİSK ten basın açıklaması

MİLAS TA, BELEDİYE İŞÇİLERİNE YÜZDE ZAM

yaratmak fark için Birlikte Güçlüyüz Fark yaratıyorsunuz

İŞÇİNİN HAFTA TATİLİNDE ÇALIŞTIRILMASI HALİNDE ÜCRETİNİN HESAPLANMASI VE İDARİ PARA CEZASI II. HAFTA TATİLİ ÇALIŞMASININ ÜCRETİ VE HESAPLANMASI

EMEK ARAŞTIRMA RAPORU-2

TMMOB MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI

İşyeri Temsilcileri Rehberi

BİRLEŞİK METAL İŞ SENDİKASI GENEL BAŞKANI ADNAN SERDAROĞLU NUN 2011 MESS GREVLERİ İLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

Cumhuriyet Halk Partisi

Indorama Ventures Public Company Limited

ANAYASAMIZI HAZIRLIYORUZ - 2-

Uygulanacak ekonomik politikalar, istihdam ve üretime öncelik tanımalı, politikaların temelini insan oluşturmalıdır.

S.M.Mali Müşavir Oğuzhan GÜNGÖR

Uluslararası İlişkiler

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğinde Emeğin Örgütlenmesi

10SORUDA AİLE SİGORTASI

5953 Sayılı Basın İş Kanunu 4857 Sayılı İş Kanunu. Kanunlar Arasındaki Farklar. Yusuf Yücel

ÖZGEÇMİŞ. İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku ABD Medeni Hukuk ABD

Trans Olmak Suç Değildir!

TÜM YEREL-SEN TÜM YEREL YÖNETİM ÇALIŞANLARI SENDİKASI İZMİR 1 NOLU ŞUBE BASKILAR BİZİ YILDIRAMAZ GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/46 HAFTA TATİLİ

VARDİYA USULÜ ÇALIŞMA ESASLARI

ÖZGEÇMİŞ. İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku ABD Medeni Hukuk ABD

Danıştayın yürütmesini durduğu konular: 1. Mesai dışı çalışma,

AKSARAY TİCARET VE SANAYİ ODASI

Destek Personeli Eğitimleri

İŞ GÜVENCEMİZE VE GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKIYORUZ!

Türkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015

WILDERNESS HOTEL & GOLF RESORT, Wisconsin Dells - WI

SÖYLEŞİ H /PROF.DR. SEZA REİSOĞLU**


HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

2013 YILI Faaliyet Raporu

KADIN EMEKÇ LER N TALEPLER...

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

Maden kazası değil, bu bir cinayettir ve sorumlulardan hesap sorulmalıdır

DALKARA'DAN PAZARCIK TA GÖVDE GÖSTERİSİ

KUZEY KIBRISTA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ MEVZUATI

Erkek egemenliğine, sömürüye, şiddete ve cinsel ayrımcılığa hayır demek için

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

Referans Araştırması Formu

TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 41. DÖNEMDE RESİMLERLE TMMOB

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S.İşK/14

HAK-İŞ KONFEDERASYONU

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı

İş Sağlığı ve Güvenliği

Ocak / January Temmuz / July 1985

Ocak 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

T.C. ÇALİŞMA ve SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI Çalışma Genel Müdürlüğü. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞINA (Personel Daire Başkanlığı)

KISMİ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİYLE ÇALIŞANLARIN YILLIK ÜCRETLİ İZİN HAKKI

Yargıdaki skandallar Kollama-filmindeki Yiğit-in durumunu cazib hale getirmekte, Kurtlar Vadisi Pusu-daki Polat-ın durumuna özendirmektedir.

Geçici İş İlişkisi Uygulama Rehberi

İMZA SIRASINDA NELERE DİKKAT EDELİM

MAYIS 2010 YAŞASIN 1 MAYIS ALANLARDAYIZ!

İZMİR KREŞ ATÖLYESİ NOTLARI (Ocak 2013) 1-BAKIM HİZMETLERİ NASIL DÜZENLENMELİ VE BU DÜZENLEMEDE KAMUNUN YERİ NE OLMALIDIR?

"Kentsel Dönüşümün Anahtarı Kooperatiflerde"

TOPLU İŞ HUKUKU (HUK302U)

Karşılıksız Çek için Para ve Hapis Cezası Var

Nöbet Görevi Öğretmenliğin Parçasıdır Fakat... Fakat...!

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

6331 SAYILI YASA ÇERÇEVESİNDE ASIL İŞVEREN ALT İŞVEREN İLİŞKİLERİ

Şahsım ve Öz Taşıma İş Sendikası adına sizleri saygıyla selamlıyorum.

Gelir Testi Yaptırmayanlar Dikkat!

-412- (Resmi Gazete ile yayımı: Sayı: 23777)

CHP EMEK BÜROLARI EMEK BÜLTENİ

Transkript:

Taşeronlaşmaya, düşük ücretlere, iş cinayetlerine ve sendikal ihanete karşı, bizim seçimimiz 1 Mayıs'ta 1 Mayıs alanlarında olmaktır! Azgın sömürü çarkları dönmeye devam ederken işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs'a sayılı günler kaldı. İki ayrı dünyanın ezen ve ezilenin, patron ve işçinin karşı karşıya geldiği gün olan 1 Mayıs tüm direngenliği ile bizleri bekliyor. Haksızlıklara karşı dişimizi sıkarak ve küfrederek bitirdiğimiz vardiyaların hesabını sorma günü yaklaşıyor. Fabrikalarda yitirdiğimiz arkadaşlarımızın sesini sesimize katarak alanda olma vaktidir 1 Mayıs. Zalimin zulmü ne yasa tanıyor ne de sınır. Haklarımız, geleceğimiz, insanlığımız, onurumuz bir avuç sömürücünün kasalarına akıtılıyor. Sendikalar ihanet batağına saplanmış işbirlikçiliği zafer ilan ediyor. Çünkü örgütlü ve güçlü değiliz. Hepimiz aynı sorunlar içerisinde ayrı dünyalarda yaşıyoruz. Sermayedarlar ise daha fazla sömürü ve kâr için sermaye devletini de arkasına alarak yeni saldırı yasaları çıkartarak emeğin korunması mücadelesine hançer saplıyor, grevler yasaklanıyor, Soma'nın, Ermenk'in katilleri yargılanmıyor. 1 Mayıs'ta alanlarda olmak için o kadar çok sebep var ki, saymakla bitmez. Bir bardak temiz su ve insanlık için alanlar, meydanlar bizi bekliyor. Varsın sermaye devleti dört koldan 1 Mayıs'ın içini boşaltmaya, karalamaya çalışsın. Çünkü onlar kendi sınıfsal çıkarlarına uygun davranıp Mayıs'ı karalayacaklar. Bizler işçi sınıfının tarihinden aldığımız birikimle 1 Mayıs 'ta on binler, yüz binler, milyonlar olmak için çalışacağız. BİZ KİMİZ? Koltuk sevdalısı değiliz, kimseyle bir göbek bağımız yok, onun bunun adamı değiliz. İşçi sınıfının kurtuluşunu savunmak dışında başka da bir derdimiz yok. İşte bu nedenle bürokrasinin B'sinden nefret ediyoruz. Diplomasiden de uzak duruyoruz. "Başkanlar"la, "patronlar la değil işçilerle oturup kalkıyoruz. Beş yıldızlı oteller değil işçilerin bulunduğu her alandır mekanımız. Yanlış yapan kimseyle barışık değiliz, birileri kırılacak diye de susmuyoruz. Doğru gördüğümüzü söylemeye devam ediyor, yanlış bildiklerimizin üzerine gitmeyi sürdürüyoruz. Dün böyleydik, bugün böyleyiz, yarında böyle olmaya devam edeceğiz.

2 AKP yasak dedi, Danıştay onayladı... Hukukun bittiği yerde... TEK YOL "İŞGAL, GREV, DİRENİŞ!" AKP, MESS in çıkarı için grevimize yasak koydu. Danıştay da tüm hukuki prosedürleri çiğneyerek uzun bir oyalamayla 60 günlük sürenin ardından hükümetin metal işçisine koyduğu grev yasağına arka çıktı. Peki bu neyi gösterir? İlk olarak bu ülkede hukukun olmadığını gösterir. Hükümet de yargı da tümüyle keyfi bir siyasal karar vererek MESS ten yana saf tutmuştur. Konu 12 Eylül darbesiyle yaratılmış sömürü rejimi olduğu ölçüde, metal işçisi karşısında örgütlü bir sınıfın yasa tanımaz ve sınır tanımaz şiddetini bulmuştur. Çünkü MESS demek sermaye demek, sermaye demek ülkenin gerçek patronu demektir. Onun sömürü düzeni sözkonusu olduğunda yasanın da hukukun da hiçbir önemi yoktur. İkinci olarak sendikalarımıza hakim yasalcı-icazetçi anlayışın iflasını gösterir. Çünkü sendikayı yönetenler grev yasağını bile bile herhangi bir hazırlık yapmayıp, grev yasağının ardından da fiili-mücadeleden çark edip soluğu Danıştay ın önünde aldılar. Ama çıkacak sonucu da beklemeyip bu arada tutup tek tek fabrikalarda ek protokollerle olduğu kadar direnişleri de bitirdiler. Danıştay olumlu bir karar verseydi dahi onlar grevi zaten bitirmişlerdi. Grev yasağının ardından Yaşasın cehennem! diyerek savaş naraları atanlar, mücadele ateşini söndürdükleri fabrikalarda geri sözleşmelere imza atarken, fiili-meşru mücadelede ısrar edenleri de kendi kaderleriyle baş başa bırakmışlardır. Peki bu gerçeklerin ışığında metal işçisi ne yapmalı? Metal işçileri ilk olarak bu düzenin gerçekleri konusunda artık daha net bir bilincinde olmalıdır. Demek ki emeğimizi asalakça sömüren MESS i yenmek için fiili-meşru mücadele yolundan başka bir yol yoktur. Bu da demektir ki grev süreci boyunca sıklıkla attığımız İşgal, grev, direniş! sloganını lafta bırakmayacak gereğini yapacağız. Öyle bir adım ileri atıp iki adım geriye giderek değil, iyi bir hazırlıkla sonuna kadar... İkinci olarak ise böyle bir mücadelenin yükünü taşımaktan uzak sendikal anlayışla hesaplaşacağız. Onu aşmak üzere fabrikalarımızdan başlayarak yan yana gelecek söz-yetki ve karar hakkını ellerimize alacağız. İşte bu gerçeklerin bilinciyle donanır, teslim olmak yerine daha büyük bir azimle mücadeleye devam edersek bugün altında ezildiğimiz bu kavgada yarın kazanırız. Metal İşçileri Birliği Metal İşçileri Birliği Ege Meclisi Toplandı! İzmir'in değişik sanayi bölgelerinden metal işçileri 29 Mart'ta bir araya gelerek Metal İşçileri Birliği Ege Meclisi'ni topladılar. Meclis Toplantsı MİB adına yapılan açılış konuşması ile başladı. Metal fabrikalarındaki durum, Türk Metal ve Birleşik Metal iş Sendikalarının 2014-2016 Toplu İş Görüşmelerindeki tutumları ve yaklaşan 1 Mayıs üzerine yapılan konuşmalarda oldukça canlı tartışmalar yaşandı. Havzalardan gelen metal işçilerinin kendi deneyimlerini de aktardığı toplantıda örgütlü, örgütsüz tüm metal fabrikalarında "MİB'li ol Güçlü Ol" çağrısı ile birlikte MİB'in mücadele programı etrafında fabrika fabrika, havza havza Meclis'lerin oluşturulması gerektiği vurgulandı. Meclis toplantısı, 1 Mayıs'a etkin ve güçlü katılmayı, 10 Mayıs'ta MİB Ege Meclisi'nin tekrar toplanmasını karar altına alarak bitirildi. İ L E T İ Ş İ M ; Adres; İşçi Kültür Sanat Evi Derneği (8072sk. no 48. Köyiçi / Çiğli) Telefon: 0537 496 18 45-0534 450 01 40 face: bakırçay havzası işçileri / mail: demircelikiscileri@gmail.com

3 Türk Metal'den Petrol İş'e Toplu İş Görüşmeleri ve İki Ayrı Sınıfın Karşılaşması! Örgütlü olan fabrikalarda çalışma koşullarının belirlenmesi için genelde iki yılda bir taraflar masaya otururlar. Masanın bir tarafında İşçi Sendikaları diğer tarafında da Patron Sendikaları oturur. Bu masa etrafında iki ayrı sınıf karşı karşıya gelir. Burjuvazi ve Proletarya, Patronlar ve İşçiler. Salt ekonomik anlamda olsa bile (ki bu sendikalara hakim anlayışlar yüzünden böyledir, mevcut sendikalar ekonomik taleplerimizi bile karşılayamaz durumdadır) bu masa etrafında çetin çatışmalar yaşanır. Bu çatışmalarda kavgaya hazır olanlar silahlarını kuşanır ve üstünlük elde etmek için çabalarlar. İki ayrı sınıfta kendi sınıfsal çıkarları gereğince hareket etmek zorundadır. İşte patronlar kendi sınıfsal çıkarları doğrultusunda tüm silahlarını kuşanmış saldırmaktadır. İlk kırılmayı Metal Grup Toplu İş Sözleşmelerinde aldık. Türk Metal ihanetinin ardından Birleşik Metal İş Sendikası'da Grev hakkını elinden kaybetti. Şimdi masanın bir tarafında petrokimya işçilerinin örgütlü gücü Petrol İş Sendikası diğer tarafında ise petrokimya sermayedarları (Tüpraş, Petkim, Star) oturmaktadırlar. Petrol İş' te malesef oturduğu sözleşme masanın hakkını verememektedir. Daha görüşmeler devam ederken petrokimya sermayedarlarının eline büyük kozlar vermiştir. Örgütünü sınıf kavgasına hazırlamak yerine sert çatışmalara girmeyip kazanılmış haklardan tavizler verilmeye başlanmıştır. Toplu sözleşme maddelerine aykırı davranarak örgütlediği işçisinin hakkını sermayeye vermektedir. Petkim'de yaşanan son örnek bunun en acı örneği olarak durmaktadır. Sözleşmeler işçi sınıfının ana yasasıdır. Bu anayasa bir yerinden delinmeye başlarsa hiçbir hükmü ve geçerliliği kalmaz. Şimdi yaşanılanda tam da budur. Petrol İş üyesi işçiler çalıştıkları bölümlerden kendi rızaları dışında, hemde aksi halde iş akitlerinin fesh edileceği tehditleri eşliğinde başka bölümlere sürülmüşlerdir. Bu duruma kayıtsız kalınamaz, göstermelik eylemlerle kazanım elde edilemez. Örgütlediğin işçinin hakkını sonuna kadar savunacaksın, savunacaksınki sınıfını arkana alabilesin ve en sert koşullarda galip gelmeyi başarabilesin. Petkim ES GROUP ta haksızlıklar diz boyu! Petkim in en büyük taşeron şirketi olan ES GROUP işçi haklarını gasp ediyor. Petkim de Konteyner Limanı, Dalgakıran ve Geri saha İnşaatında çalışan bine yakın taşeron işçi hak gasplarına maruz kalıyor. Yıllardır Es Group bünyesinde çalışan işçiler yaklaşık bir ay öncesine kadar 08.00 / 17.00 arası çalışıyorlardı. 17.00 den sonra ise fazla mesailere kalan işçilere yıllarca fazla mesaileri ödenmedi. Yaklaşık bir ay içerisinde de mesailerin ödenmemesine tepki gösteren işçiler Çalışma Bakanlığı na şikayette bulundular. Şikayet üzerine Es Group denetlendi ve işçilerin haklı talebi karşılanmak durumunda kalındı. Ancak Es Group şirketinin işçilerin bu tutumuna saldırısı gecikmedi. Fazla mesailerin Türkiye Ekonomi Bankasına yatırılmasının ardından Es Group işçilere yatırılan fazla mesai paralarının tekrar geri verilmesini dayattı. Aksi takdirde işten atacağını belirten Es Group şirketi bir çok işçiye bu baskılarla yatırdığı fazla mesaileri geri aldı. Es Group un saldırısı bunlarla da kalmadı. 08.00/17.00 olan çalışma saatleri ilk önce 08.00/18.00 sonra da 08.00/19.00 olarak değiştirildi. Bu şekilde fazla mesai vermeyen Es Group normal çalışma süresini uzatarak ücretlerinde düşmesini sağladı. İşçilerin bir kısmı da tepki olarak işten çıkmış durumda. Bir Es Group İşçisi anlatıyor; Yıllardır Es Group ta fazla mesai ücretleri ödenmiyordu. Yirmi gün önce de Çalışma Bakanlığı na şikayet edildi. Şikayet üzerine müfettişler geldi ve Es Group fazla mesaileri bankaya yatırmak zorunda kaldı. Ama fazla mesai ücretlerimizin bankaya yatırılmasından sonra işten atma tehditleri başladı. Yatırdıkları fazla mesai ücretlerimizi geri istediler yoksa çıkarılacaktık. Es Group bünyesinde işçilerin birliği olmadığı için bir çok arkadaş haklarını geri vermek zorunda kaldı. Bu da yetmedi çalışma saatlerimde değişti. İlk önce ücretimiz değişmeden çalışma saatimiz bir saat arttırıldı daha sonra bu iki saate çıkartıldı. Saat 17.00 de çıkmamız gerekirken şimdi 19.00 da çıkmamız dayatılıyor.

4 Türk Metal üyesi Kaldır Başını, Ayağa Kalk! Metal işçilerinin örgütü Türk Metal, Birleşik Metal, Çelik İş sendikaları ile metal patronlarının örgütü MESS ile gerçekleşen 2014-2016 dönemi Toplu İş Sözleşme sürecinin sonucunda metal işçilerinin çalışma ve yaşam koşullarını ciddi bir şekilde etkileyip geriletecek olan ve metal işçilerinin kazanımlarını boşa çıkartan bir sözleşmenin altına imza attılar. MESS, Türk Metal işbirliği sayesinde sözleşme sürecinde dayatmış olduğu en önemli maddelerden birisi olarak sözleşme süresi maddesini 2 yıllık dönemden 3 yıllık döneme çıkartmayı başardı. Metal patronlarınının gerçekleştirmiş olduğu bu saldırı karşısında metal işçilerinin net bir cevap verememesi yeni sözleşme dönemlerinde daha kapsamlı saldırıların önünü açacağını göstermektedir.yıllardır metal işçilerinin kazanımlarını bir patron sendikası gibi pratik davranışlar sergileyerek gerileten Türk Metal Sendikası gerçek rolünü birkez daha gösterdi. Türk Metal Sendikasının bu ihanetine başta Bursa BOSCH işçileri olmak üzere bir takım fabrikalarda tepkiler geldi. Ancak bu dönemde aldığı geri tutuma tepki gösteren işçiler olsa bile bu çıkışlar yetersiz ve örgütsüz olduğu için bir sonuç yaratamamıştır. Fakat Türk Metal sendikası tarafından imzalanan sözleşmenin hemen ardından Birleşik Metal Sendikası'nın uyuşmazlık zaptını tutarak greve gitmesi olumlu bir hava yarattı. Birleşik Metal'e grev kararını dayatan ise işçilerin çok önceden greve hazırlık süreci işletmesi sayesinde oldu. Ancak grevin daha 1. gününden itibaren yasaklanması karşısında işçilerin fiili grev isteğini çeşitli ayak oyunları ile engelleyen sendika bürokrasisi Türk Metal Sendikasından farklı bir tutum sergilememiş oldu. Şimdilerde ise Türk Metal Sendikasının yetkili olduğu demir çelik fabrikalarında sözleşmeye olan tepkinin yansıması ise farklı biçimlerde ortaya çıkmaktadır. Özellikle Türk Metal üyesi işçilerin sendika karşısında aldığı tavırlar somut olarak bir çok fabrikada genel kurul öncesi temsilcilik ve delege seçimlerine yansımaktadır. Bu durum ise ihanetçi Türk Metal Sendikasının yönetimi tarafından işçilere dönük tehdit ve baskılara yol açmıştır. Türk Metal'in PATRON olduğu bir çok fabrikada temsilcilik seçimlerine katılım çok düşük olmuştur. Bazı yerlerde ise işçiler kendi temsilcilerini seçmeye çalışmış fakat Türk Metal işvereninin tehditlerine maruz kalınmıştır. İşçilerin kendi adaylarını çıkartacağını öğrenen Türk Metal patronu Hayrettin Çakmak bize karşı aday çıkartacaklarmış sopaları hazırlayın diyerek işçilere gerçek kimliğini göstermiştir. Yıllardır Ede Çelik ve Sider'de yaşanan ücret gasplarına karşı sessiz kalarak kedileşen sendika yönetimi işçilere gelince aslan kesiliyor. Sormak gerekir acaba Türk Metal'in yetkili olduğu Sider ve Ede Çelik'te neden işçilerin maaşlarını ödemeyen Erol Evcil'e sopa göstermekten korkanlar işçilere sopa göstermeye cesaret edebiliyor. Tüm bu yaşananlar göstermektedir ki metal işçileri artık bu haksızlıklara ve saldırılara sessiz kalmak istemiyor. Ve artık kazanmak için mevcut sendikaların hakimiyetinden koparak fiili mücadeleyi esas almalıdır.mevcut durumda sendikalı işçiler fabrikalarında sendikaların denetiminden bağımsız hareket alanı oluşturacak işçi komiteleri-meclisleri oluşturmalıdır. Ve bunları bölgesel ve genel çalışmaya dönüştürebilmeli buna uygun pratik bir hat çizmelidir. Sendikalardan bağımsız metal işçilerinin öz örgütlülüğünü oluşturmamız gerekiyor. Ancak bu şekilde bu gidişatın önüne geçebilir ve engel olabiliriz. Metal İşçileri Birliği taraftarı bir metal işçisi

5 Sider, Erkay ve Ede Demir Çelik işçilerine Açık Mektup! Ücret Gasplarına ve Haksızlıklara Karşı İşgal, Grev, Direniş İzmir in iki farklı alanında üç demir çelik fabrikası. Yıllardır ücret sorunlarının yaşandığı emek sömürüsünün yoğun yaşandığı üç fabrika. Sömürünün baş mimarları ise bir yanda Sermaye devletinin en karanlık ve kirli işlerini yapmış olan Erol Evcil ve bir yanda da kapısının kulu yaptığı satılmış Türk Metal çetesidir. Metal İşçileri Birliği burada sizlere yaşadığınız sorunları anlatma durumuna düşmeyecek, çünkü yıllardır yaşadıklarınız en açık şekilde görülmektedir. Metal İşçileri Birliği ortak sorunlara karşı ortak çözümlerden yanadır. Evcil in bütün fabrikalarını tek fabrika olarak düşünür ve bu doğrultuda bir eylem planı ortaya koyarız. Çünkü bu fabrikalar birbiriyle et ve tırnak gibidir. Ne yapmalı? * İhanetçi Türk Metal çetesinden bağımsız bir şekilde fabrikalardan güvenilir arkadaşlarla bir KOMİTE kurulmalıdır. * Bu Komite ilk olarak önüne şunu koymalıdır, - Fabrikalarda şimdiye kadar yasadışı yollarla ücretlerin gasp edildiği gerçeği tüm işçilere anlatılmalıdır. Sendikadan ve yasalardan medet beklememek gerektiği konusunda bir fikir birliği yaratılmalıdır. Yasadışı bu uygulamaya hiçbir şekilde yasalar yoluyla başa çıkılamayacağı kavranmalı ve kavratılmalıdır. (Ede demir çelik işçileri Millet vekili Levent Tüzel ile görüşüp meclise önerge vermeyi düşünüyorlardı. Bunlar kesinlikle çözümü olmayan uğraşlar olarak kalmaya mahkumdur. Çünkü önergelerle bu işler çözülseydi eğer bu ülkede sömürü diye bir şey kalmazdı. ) - Fiili, meşru, militan bir duruş sergilenmesi sağlanmalı, bunun için bütün işçiler eğitimden geçirilmelidir (emeğin korunması mücadelesine aktif destek veren avukatlarla da toplantılar ayarlanabilir). Birçok durumda üretimin dahi yapılmadığı fabrikaların günlerce kapatıldığı Evcil in keyfiyetine kalmış bir durumdur. Bu keyfiyetini kıracak olan fiili mücadelenin kendisi olacaktır. - Her fabrikada durum aşağı yukarı aynı olduğundan uygulanacak eylem süreci de eş zamanlı başlamalıdır. İşte işin can alıcı noktası da nasıl bir eylem noktasında birleşileceğidir. Şu kesinlikle unutulmamalıdır. Bu ülkede hiçbir hakkı patronlar seve seve vermemişlerdir. Haklarımızı işçi sınıfı can bedeliyle zor gücünü kullanarak kazanmış ve bu uğurda bir çok bedel de ödemiştir. Bize unutturulan, unutturulmaya çalışılan İŞGAL, GREV, DİRENİŞ şiarı temel pusula yol gösteren rota olmalıdır. İŞGAL Fabrikalar arası kurulan komite ile İşgal eylemi tartışılmalı ve tüm işçilerin bilinci bu konuda aydınlatılmalıdır. Neden işgal sorusuna tok yanıtlar verilmeli ve zoru zor bozar denilmelidir. Fabrikalarda üretim devam ediyorsa kesinlikle üretim yapılmamalıdır, şalterler indirilmelidir. Fabrikalar aynı anda işgal fabrikalarına dönüştürülmeli ve fabrikalar terk edilmemelidir. İşgal süreci başladığında fabrika Alt Komiteleriyle birlikte görev bölüşümleri yapılmalıdır. Fabrikaların bütün güvenliği de güvenlik komitesindeki işçiler tarafından sağlanmalıdır. Aynı şekilde fabrika işgalinin İzmir halkıyla bütünleşmesi için bir başka komite bu görevi üzerine almalı ve sesini tüm emek dostlarına duyuracak çalışmayı da başlatmalıdır. GREV İşgal ile birlikte gasp edilen ücretler için şalter indirildiğinde uzun süreli bir GREV de başlamış demektir. Bu Grevin ne zaman biteceği önden hesaplanamaz. Ama en uzun sürede göze alınacak şekilde fikir açıklığı oluşmalıdır. Aylardır maaş alınamadığı için Grev sürecinin masraflarının nasıl karşılanacağı sorusu akla gelecektir. Birçok işçi bunu düşünecektir. Ancak aylardır maaş alamadığınızı düşündüğünüzde yine değişen bir şey olmayacaktır. Kaldı ki binlerce üyesi olan bir ihanet şebekesinin halen daha üyesi olan işçilersiniz. Türk Metal sendikası en zengin sendikalar arasında en üst sıralarda yer alır. Grev sürecinin bütün giderlerinin sendikadan sağlanması için basınç uygulanmalı gerekirse Türk Metal Sendikası da işgal edilmelidir. Çünkü bu sorunun ilk muhattabı sendikanın kendisidir. Sizler yıllardır bu sendikaya aidat ödediniz, artık bu aidatların karşılık bulma zamanı gelmiştir. DİRENİŞ Bu süreç artık zalimin zulmüne karşı bir direniştir. Hak verilmez alınır zafer direnerek kazanılır. Sider ve Ede demir çeliğin topyekün bir direnişten başka bir çıkar yolu yoktur. Direnişiniz hem patronunuza karşı hem sendikanın ayak oyunlarına karşı olacaktır. Direniş süreci içerisinde yaratılan kamuoyu sayesinde yalnız kalmayacak değişik çevre ve güçlerden de aktif destek alacaksınızdır. Bu konuda geçen yıl İstanbul da yaşanan Amerikan tekeli olan GREİF Çuval fabrikasındaki 600 işçinin 60 gün süren işgali büyük deneyimlere sahiptir. Greif işgali sizlere büyük dersler verecek bir kapasiteye sahiptir. Metal İşçileri Birliği sizin alacağınız tutum ve kararlar doğrultusunda elinden gelen güç ve imkanlarla yanınızda olacaktır. Metal İşçileri Biriği

6 Pamuk İpliğindeki yaşamlar! Demir Çelikler can almaya devam ediyor! Yeryüzünde cehennemi andıran demir çelik fabrikalarında ölüm kol geziyor. Kapitalizmin kokuşmuşluğu ve iğrençliği insanlığı en zalim koşullarda çalışmaya mecbur bırakıyor. Dışarıdan bakıldığında çalışmasınlar diyenlerde çıkıyor karşımıza. Ancak evine onurlu bir parça ekmek götürmeye çalışanlarız biz. Kimsenin sırtından geçinmiyor, kimse iş cinayetine kurban gitsin diye de çaba harcamıyoruz. Sırtımızdaki ekonomik yükü hafifletmek için elimizden geleni yapıyoruz, yeri geliyor bir çok şeye sessiz kalıyoruz, işimizden olmayalım diyoruz. Ama canımızdan oluyoruz. Banka ve kredi borçlarımızı ödeyebilmek için, ailemizin geleceği için yapmadığımız şey, denemediğimiz yol kalmıyor. Borç batağından, gelecek kaygısından kaynaklı başka bir yol, başka bir yöntem bulamamak bir canımızı daha aldı aramızdan. İzmir Demir Çelik fabrikasında geçtiğimiz aylarda işyerinde kriz var denilerek çıkışlar yaşanmıştı. Ama patron insaflıydı ya! İhbar ve kıdem tazminatı karşılığında varsın gönüllü olanlar çıksındı ilk önce. Ne de olsa toplu paraya ihtiyaçları vardı arkadaşlarımızın. Ramazan Karakoç abimiz-kardeşimiz-arkadaşımızda başka bir yol deneyenlerdendi. Emeklilik dilekçesini verip İzmir Demir Çelik te tekrar TAŞERON bir firmada işe başladı. Vinç bakım işçisiydi. Tavanda ve tabandaydı her zaman. 20 mt yükseklerde çalışırdı. Emeklilik dilekçesi verdi ancak emekli maaşını bile alamadan ayrıldı aramızdan. Yine bir vinç arızasında 16 mt yüksekten düşerek iş cinayetine kurban verdik arkadaşımızı. Şimdi yine çarklar dönmeye, vinçler tepemizde gidip gelmeye devam ediyor ve ancak ölümden sonra göstermelik önlemle alınıyor fabrikalarda, İDÇ de olduğu gibi. Halatlar geriliyor vinçlerin yanında sözde emniyet kemeri için. Ancak düşünmüyorlar yapılan güvenlik halatı işin çalışma şekline uygun mudur? Biliyoruz ve görüyoruz ki bu önlemler sadece yapmış olmak için yapılan göstermelik hatta daha çok risk taşıyan tedbirler. İşçi güvenliğini dert etmeyenlerden de kesin ve gerçek bir çözüm beklemek hayal görmektir. Çünkü gördük Ramazan dan sonra kaç arkadaşımızın İDÇ de iş kazası geçirdiğini. Parmakları ve kolları kırılan, üzerine kalıplar düşen arkadaşlarımızı gördük. Yaşananlar sadece İDÇ de değil bütün demir çelik fabrikalarında yaşanıyor. Bir hafta içerisinde Kocaer de, Habaş ta ve Micha da sıkça yaşandı. Ve bunlar sadece duyabildiklerimiz ve görebildiklerimiz. Sesimiz çıkmadığı için insan gibi değil köle olarak görülüyoruz. Zincirlerimizi kırmak yerine parmaklarımızı, bacaklarımızı, canımızı kırıyoruz. Gün artık zincirlerimizi kırma günüdür. Zincirleri kıra kıra haklarımız için 1 Mayıs alanlarında özgürleşme günüdür! Merhaba işçi arkadaşlar bende hizmet sektöründe mutfak işçisiyim. Benim çalışmakta olduğum işyerindede her yerde olduğu gibi ciddi sıkıntılar ve haksızlıklar yaşanmakta. Geçen haftalarda gece vardiyasına geçtim mesai saatimi doldurmama rağmen işler ağır ve uzun sürdüğü için işleri bitirene kadar çalışmam söylendi. Fakat sonra öğrendimki mesai saati dışında çalışmam için ekstra ücret verilmiyormuş. Yani yasadışı yollarla günde 2 saat ve üzerinde fazla çalışma yaptırıyorlar. Bunuda kapanış saatini erkenden girdikleri için yapıyorlar. Bu durumu öğrendiğimde bunu yönetime bildirdim. Mesai saati dışında çalışmam koşulunda mesai ücreti verilmesini yoksa kapanıştan sonra çalışmayacağımı söyledim. Yönetim ise bana hiç bir yerde mesai sayılmadığını gerekirse çıkışını veririz diyerek Hak Verilmez Alınır! gözdağı vermeye çalıştı. Yani bana ücretsiz çalışmak zorunda olduğumu belirtmiş oldu. Fakat ben kararlılığımı devam ettirdim ve ilerleyen saatlerde talebimi üst yönetime bildirerek kabul etmek zorunda kaldılar. Ve böylece mesai hakkımı kazanmış oldum. Bunun yanı sıra iş yerinde birde müdürlük sistemi kurularak 5 kişinin çalıştığı bir yerde iki kişiyi müdür yaparak bizlerin arasındada ayrı bir sınıf yaratmaya çalışıyorlar.ama bizler sermayenin kendi çıkarlarına uygun bu politikalarına göre hareket etmemeliyiz. Biz işçilerin tek bir sınıftan ibaret olduğumuzu unutmamalı ve buna göre davranmalıyız. Ve çalıştığımız işyrerlerinde hangi sektör olursa olsun haksızlıklara göz yummamalız. Çünkü biz bunlara göz yumdukça bizi itaatkar köle haline getirmeye çalışacaklar. Gıda işçisi bir kadın

7 İŞ KAZALARI KADER DEĞİLDİR! SÖMÜRÜNÜN OLDUĞU HER YERDE GERÇEKLEŞİR! Bakırçay Havzasında İş Kazası! haberleri sadece metal fabrikalarından gelmiyor maalesef. İnsanın başka bir insan tarafından sömürüldüğü her alanda iş kazalarıyla! karşılaşmak mümkün. Bir avuç azınlığın ve asalağın daha fazla kazanmasına dayalı bu sistemde biz işçilerin yaşam hakkı yok denecek kadar azdır. Bu insanlık dışı çalışma koşullarına bir örnek de Aliağa Belediyesi nden vereceğiz. Aliağa da buz dağının görünen yüzünde iyileştirmelere gidildiği görülebilir. Ancak buz dağının bir de görünmeyen gerçek bir yüzü vardır ki onu da sadece çalışanlar, emeğin korunması için mücadele edenler görebilir. Aliağa Belediyesi TAŞERON temizlik işçisi Nasreddin Yıldızhan arızalı kamyonetten düşerek buz dağının gerçek yüzünü görmeyenlere de göstermiş oldu. Nasreddin arkadaşımız yaşından kaynaklı kamyonet arkasında çalışamayacağını belirtmesine rağmen (ki çöp kamyonetlerinde yasak olması gerekir), Belediye arkadaşımızı beyaz renkli kasalı transit kamyonette çalışması için görevlendirdi. İşçi Güvenliğine uygun olmadığı halde çöp konteyneri taşımasında kullanılan araçta, konteynerlerin kayarak çarpması sonucu Nasreddin Yıldızhan aracın bozuk olan yan kapağının açılmasıyla, konteynerle birlikte yere düştü. Çöp konteynerlerinin değişiminin forkliftle yapılması gerekirken bu şekilde yaptırılması bir işçi arkadaşımızın daha yaralanmasına sebep olmuştur. Bu bir cinayet girişimidir ve suçlusu da Taşeron sistemini yasalaştıranlar ve bunu Belediyelerde dahil her yerde uygulayanlarıdır. İşçi sınıfı er yada geç bu sömürü çarkını kıracak ve bunların hesabını soracaktır. Bunu yapmanın yoluda çalıştığımız her fabrika, şantiye ve birimlerden başlayarak işçi komiteleri-işçi meclisleri kurarak gücümüzü birleştirmektir. Aksi halde yaşananlar ortadadır. İzmir Demir Çelikte Ramazan arkadaşımızın ölümüyle sonuçlanan iş cinayeti bugün Aliağa Belediyesinde Nasreddin Yıldızhan arkadaşımızın ağır yaralanmasıyla sonuçlandı. İşçi Hukuku; Avukat İmdat Ataş ın katkılarıyla Takım Sözleşmesi Nedir? Hangi Koşullarda Yapılabilir? Birden çok işçinin meydana getirdiği bir takımı temsilen, bu işçilerden biri ya da birkaçının takım kılavuzu sıfatıyla, işverenle yaptığı sözleşmeye takım sözleşmesi denir. Kanuna göre bu sözleşmenin yazılı yapılması ve bu sözleşmede her işçinin kimliği ve alacağı ücretin ayrı ayrı belirtilmesi gerekir. Bu sözleşme, çalışma yaşamında çok sık karşılaşılan bir sözleşme değildir. Belirli durumlarda uygulanabilirse, bir çeşit küçük bir toplu sözleşme de sayılabilir. Genellikle, sendikal örgütlenmede zorlanılan işyerlerinde uygulanabilecek bir sözleşme çeşididir. Buna göre bir grup işçi kendi arasında birlik sağlar ve bir takım oluşturarak kendi aralarından bir ya da birkaç işçiyi temsilci olarak seçebilir ve patronla belirli hakları için anlaşma yapabilirler. Elbette adı ne olursa olsun her örgütlenmede yaşanabilecek zorluklar takım sözleşmesi için de geçerlidir. Patronun bu örgütlülüğü ortadan kaldırmak ve işçiler arasındaki birliği bozabilmek için geliştirebileceği hamlelere karşı duyarlı olmak gerekir. Eğer işçiler arasındaki birlik bozulursa, ya da işçiler grup çıkarları yerine bireysel anlık çıkarlarını düşünerek hareket ederlerse uzun vadede daha büyük kayıplar yaşamak kaçınılmaz olacaktır. 1 MAYIS BİZİM ESERİMİZ.. Merhaba arkadaşlar.. Önümüzdeki ay 1 Mayıs, Peki biz, işçiler emekçiler olarak1 Mayıs'ın neresindeyiz. Bunu sorgulamamız ve bilmemiz lazım.1 Mayıs işçi bayramı deniyor, bana sorarsanız hayır bu bir bayram değil ezenle ezilenin karşı karşıya geldiği gündür. 1 Mayıs biz işçilerin, emekçilerin sahiplenmesi gereken bir direniş günüdür. Bugün sorunlarımızın ne olduğunu hepimiz fabrikalarımızda birebir görüyoruz. Ben demir çelik fabrikasında çalışan bir işçiyim, kopan parmakları, kırılan kolları, haksız yere kesilen izin günlerini, bunları saymanın anlamı yok şimdi burda. Hergün görüp yaşadığımız gerçeğimiz bizim bu. Doyurduğumuz zengin patronların kar hırsı yüzünden aşırı üretimin dayattığı şartlardan canımızdan bile oluyoruz. 1 Mayıs direnenlerin,direnerek kazananların günüdür. Ayrıca insanca yaşam için, insanca çalışma koşulları için örgütlenip mücadele edip bedel ödeyen sınıf kardeşlerimizin bizlere kazandırdıkları sosyal hakların günüdür. Öyle arkadaşlar, sekiz saat çalışma hakkı haftasonu tatili bize sermayedarların yada devletin bahşettiği kazanımlar değil, bundan 1 asır önce ağır çalışma koşullarını, kölece çalışma koşullarını rededen örgütlü mücadeleyi seçip mücadele eden işçilerden bize kalan bir mirastır. 1 Mayıs'a sahip çıkmak herkesten çok biz emekçilere düşer. 1 Mayıs'ta alanlar bizlerindir. Ne devletin, ne de sömüren sendika ağalarının değil. Biz varsak alanlarda özgürlük de var insanca yaşam koşullarıda. Biz varsak alanlarda haklı taleplerimizin gücü var. Soma'da, Ermenek'te, Torun Center'de, can veren işçi arkadaşlarımızın hesabını sormak var. 1 Mayıs'ta biz olmalıyız, biz haykırmalıyız ve sömürüye karşı birleşmeliyiz!...

8 1 Mayıs ın tarihçesi bugün bizlere yol göstermeye devam ediyor! 1 Mayıs ın tarihsel kökeni halklar kardeş olduğunda işçilerin birlik olmasının kolaylaştığının ve ancak işçiler birlik olmayı başardığında halkların kardeşleşebileceğinin en güzel örneğidir. Amerikanın egemen sınıfının siyahilere karşı ırkçı düşüncesinin toplumsal yaşamda her alanda hissedildiği 1886 yılının 1 Mayısı nda, Luizvil de (Kentaki) 6 binden fazla siyah ve beyaz işçi 8 saatlik iş günü talebiyle birlikte yürür. O dönemde Luizvil deki parklar, siyahlara kapalıdır. İşçiler, sokaklarda yürüdükten sonra hep birlikte Ulusal Park a girer. Her eyalet ve kentte, siyah ve beyaz işçilerin birlikte yaptığı gösteriler, gazeteler tarafından, böylece önyargı duvarı yıkılmış oldu şeklinde yorumlanır. 1 Mayıs ırkçılığa karşı duruşun, işçi sınıfının her türden ayrımı ortadan kaldıran kardeşliğinin ve dayanışmasının en güzel örneklerinden biri olarak bugüne örnek olma özelliği taşımaktadır. Çeşitli eyaletlerde bu gösterilerin devam etmesi sonucu Amerika nın egemen burjuvazisi ve yönetiminin işçilerin birlikteliğinden ve eyleminden ne denli korktuğunun göstergesi ise, devlet tarafından 4 Mayıs ta gerçekleştirilen provokasyon sonucu yaşanan Haymarket Olayı ve öncü işçilerin idamı olmuştur. Dört yiğit işçi önderi Albert Persons, Adolph Fischer, George Engel ve August Spies, 1 Mayıs 1886 yılında 8 saatlik iş günü mücadelesinde önderlik yaptıkları için idam edildi. August Spies, Adolf Fischer, Louis Lingg, Albert Parsons, George Engel, Samuel Fielden, Michael Schwab ve Oscar Neebe nin mahkeme önündeki son sözleri: August Spies: Öyle bir zaman gelecek ki; bizim suskunluğumuz, sizin bugün ipe çektiğiniz seslerden daha güçlü olacaktır! (...) Bu mahkemenin önünde ve devletin temsil etmesi gereken halkın önünde, Eyalet Başsavcısını ve Chicago Polis Müdürünü uydurma bir dava tezgahlamakla suçluyorum... Fischer: (...) Ölüme mahkum edilmemi protesto ediyorum, çünkü cinayet işlemedim. Ancak fikirlerimden dolayı öleceksem, bir sözüm yok... Lingg: (...) Sizi tanımıyorum! Sizin yasalarınızı, nizamınızı, kuvvete dayanan yetkinizi tanımıyorum! Bu yüzden asın beni! Parsons: (...) Bu ülkenin yasalarına karşı gelmedim. Ne ben, ne de arkadaşlarım Amerikan vatandaşlarının herhangi bir yasal hakkını ihlal etmedik. Konuşma özgürlüğüne, basın özgürlüğüne, toplanma özgürlüğüne tecavüz edilmeyeceği hakkını savunuyoruz. Anayasanın tanıdığı öz savunma hakkını savunuyoruz; ve Amerikan halkının çok pahalıya kazandığı bu haklarının ellerinden alınmasına karşı çıkıyoruz. Ama iddia makamı, yedi adama ölüm cezası istemekle zaferi kazandığını sanıyor (...) Engel: Hakları yalnız imtiyazlı olanlara göre ayarlayan ve işçilere hiç hak tanımayan hükümete karşı kim saygı duyabilir? Böyle bir hükümete saygım yok benim... Fielden: (...) Bir yanım var ki, öldüremezsiniz... Schwab: (...) İdealimizin bu yıl, ya da gelecek yıl gerçekleşmeyeceğini biliyorum, ama mümkün olduğu kadar yakın bir gelecekte, ileriki bir yılda gerçekleşeceğini biliyorum. Oscar Neebe: (*) Evet, işlediğim suçlar şunlar: Evimde bir tabanca ve pankartlar bulundu. İşçi sendikaları örgütledim. İş saatinin azaltılmasından, işçilerin eğitilmesinden ve işçi gazetesinin yeniden çıkartılmasından yanaydım. Bomba atma olayı ile ilişkim olduğunu, ya da bombanın yanında, yakınında olduğumu gösterecek hiçbir delil yok. Çok üzgünüm, sayın yargıç -yani, mümkünse yapabilirseniz yapmanızı rica edeceğimyani beni asmanızı; çünkü yavaş yavaş ölmektense, ansızın öldürülmek daha şereflidir. Ailem, çocuklarım var; mezara gidip önüne diz çökebilirler; ama hapishaneye gidip hiç işlemediği bir suçtan dolayı mahkum edilen babalarını göremezler. Söyleyeceklerim bu kadar. Arkadaşlarımla birlikte asılamayacağıma üzgünüm. (*) 15 yıl cezaya çarptırılan ve olayla bir ilgisi bulunmayan bir militan işçi İşçi Bülteni Özel Sayı: 1246 * Fiyatı: 25 Kr * Nisan 2015 * Sahibi ve S. Yazı İşleri Md.: Tayfun Altıntaş * Yayın Türü: Yerel, süreli, siyasi, ayda bir, Türkçe * EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti. * Meşrutiyet Mh. Kodaman Sk. No:111/15 Şişli/İstanbul Tel/Fax: 0 (212) 621 74 52 * Baskı: Özdemir Mat. Davutpaşa Cd. Güven Sanayi Sitesi C Blok No: 242 Topkapı / İstanbul Tel: (212) 577 54 92