Ġnsanı, doğası, tarihi ve kültürü ile Bir Tutam MuĢ 23 25 Nisan 2010 Yazı: Sümer ÖZVATAN Fotoğraflar: FSK Üyeleri Fotoğraf Sanatı Kurumu (FSK) olarak nisan ayındaki konaklamalı fotoğraf gezimizi Türklere Anadolu nun kapılarının açıldığı topraklara yaptık. MuĢ gezimize 15 üyemizin yanı sıra Merkez Valisi Sayın Lütfullah BĠLGĠN ve ailesi de katıldı. Gezimizin toplanma ve başlangıç noktası Esenboğa Havaalanı oldu. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nın kutlandığı 23 Nisan 2010 Cuma günü saat 13:50 de, TK 7088 sefer sayılı Anadolu Jet uçağı ile Muş a hareket ettik. Yaklaşık 1,5 saatlik keyifli bir yolculuğun ardından Muş Havaalanı nda MuĢ Valisi Sayın Erdoğan BEKTAġ tarafından karşılandık. Havaalanından Muş a hareket ettikten çok kısa bir süre sonra önce havaalanı yakınlarında, ardından da TİGEM arazisinde lale fotoğrafları çekerek Muş gezimize hızlı bir başlangıç yapmış olduk. Muş un sembolü olan ve sadece o yörede doğal olarak yetişen laleleri fotoğrafladıktan sonra üç gün boyunca bize refakat edecek olan Kültür ve Turizm Ġl Müdürü Sayın Hayrettin ÇETĠN in rehberliğinde Çengilli Kilisesi (Çanlı Surp Garabet) ve Tarihi Murat Köprüsü nü fotoğraflamak için yola koyulduk. Yol boyunca Muş un doğal güzelliklerini seyrettik, her yerde durmak zaman bakımından mümkün olmadığından makinemizle olmasa da gözlerimizle sürekli fotoğraf çekerek Muş dan 60 Km uzaklıktaki Merkez e bağlı Yukarı Yongalı Köyü ne vardık. Köye ulaştığımızda havanın kapalı hatta bir ara yağmurlu- olması ve yaklaşık 1600 yıllık geçmişi olan kiliseden günümüze sadece birkaç duvar kalıntısının kalması moralimizi bozsa da köylülerin ve özellikle de çocukların yakın ilgisi bu olumsuzlukları ortadan kaldırdı.
Çengilli Köyünde Ahmet Bey Ankara dan getirdiği kalemleri, Kıymet Hanım da tokaları çocuklara dağıtırken çok zor koşullarda çocukluklarını yaşamak zorunda kalan solgun yüzlerin biraz olsun gülümsemesi bizleri mutlu etti. Orada, uzakta bir köy vardı ve biz o köye sadece fotoğraf çekmek için gitmemiģtik. Çengilli Köyünden dönerken, Muş a 10 Km uzaklıktaki Murat Suyu üzerinde bulunan ve bir Selçuklu yapısı olan Tarihi Murat Köprüsü nü fotoğrafladık. Gezimizin ilk akşamında, iki gece konaklayacağımız Polisevi nde Muş Valisi Sayın Erdoğan BEKTAŞ ın verdiği yemekte Muş, fotoğraf ve FSK üzerine sohbet ettik. Fırat ın kolu olan Murat Suyu üzerindeki Tarihi Murat Köprüsü ne iki yakadan iki farklı bakıģ açısı.
Hamurpet gölü çevresindeki çiçek türlerinden iki örnek. Gezimizin ikinci gününe bir ara sokakta bulunan bir kahvehanenin önüne sıraladığımız küçük sehpalarda peynir, zeytin, kaymak, bal, ceviz ve lavaştan oluşan kahvaltı ile başladık. Kahvaltının ardından yola koyulduk ve Varto ilçe merkezinin doğusunda yer alan Hamurpet (Akdoğan) gölünün bulunduğu 2149 rakımdaki bölgeye gittik. Deniz seviyesinden 2149 m yüksekte bulunan Hamurpet (Akdoğan) gölü. Hamurpet gölünü ve bu yükseklikten bakıldığından muhteşem bir görüntü oluşturan Muş ovasını ve Alparslan barajını fotoğrafladıktan sonra öğle yemeği için Bulanık ilçesine bağlı Yoncalı Beldesine doğru harekete geçtik.
YaklaĢık 850 m yüksekten, enerji üretmek amacıyla Murat Nehri üzerinde 1998-2002 yılları arasında inģa edilmiģ Alpaslan Barajı manzarası. Yoncalı yakınlarında Sayın Vali ve beraberindekilerin bulunduğu konvoya dahil olarak Yoncalı Belediye BaĢkanı Sayın Bedrettin AKDENĠZ in bizler için hazırlattığı mangallarda pişen ızgaralarla karnımızı doyurup, çaylarımızı içtik. Yemeğin ardından Başkan AKDENİZ bizi kuş cenneti olarak düzenlenmesi planlanan sazlık alana götürdü. Burada kendisinden alan ve proje hakkında bilgi aldık, fotoğraflar çektik. Türkiye nin en büyük kuş türü olan ve sadece bu bölgede yaşayan toy kuşlarından bir tane dahi görememek bizleri özellikle de Mehmet UÇAR ı- üzdü. Yol üzerinde uzaktaki kazları toy kuşu sanarak heyecanla arabadan fırlayışımız ise bizi epey güldürdü. Gezimizin ikinci gününün son bölümünde Malazgirt vardı. Muş a 137 Km uzaklıkta bulunan ve ovası, kalesi ve tarihi meydan muharebesi ile bilinen Malazgirt in bakımsız görüntüsü hayal kırıklığı yaratırken asıl üzüntüyü Malazgirt Anıtının olduğu alanda yaşadık. Yılda sadece zaferin anıldığı 26 Ağustos günlerinde hatırlanır hale gelmiş olan (anıtın olduğu alanın çevresi tel örgü ile çevrilmiş ve alana girişi sağlayan kapı yılın diğer günlerinde kapalı tutuluyormuş, bizim gezebilmemiz için kapı görevli tarafından açıldı) anıt ve çevresi çok bakımsızdı ve anıtın olduğu alandaki bayrak direği önceki günün milli bayram olarak kutlanmış olmasına rağmen boştu!
Akşam yemeğinde Sayın Muş Valisi Erdoğan BEKTAŞ ile yaptığımız sohbette anıt bölgesi ile ilgili üzüntümüzü ve düşüncelerimizi kendilerine aktardık. Bizlere anıt alanı ile ilgili yapmayı düşündükleri düzenleme ve bakım projesinden bahsetti. Malazgirt Anıtı ve çevresinin temsil ettiği manevi anlama uygun hale getirilmesini ve yılın her günü ziyarete açık olmasının sağlanmasını umuyor ve diliyoruz. Ġki günlük MuĢ gezimiz sırasında onlarca küçük ve büyükbaģ hayvan sürüsü gördük. Malazgirt in akşam ışığında kaleden fotoğraflar çektikten sonra yol boyunca Füsun, Turhan ve Duygu üçlüsünün seslendirdiği şarkı ve türkülerle yolculuk yaparak Muş a döndük. Akşam yemeğinin sonunda gün içinde doğum günü olduğunu öğrendiğimiz Fikret için alınan pasta, yemek salonunun sönen ışıkları, maytaplar ve yapılan mini kutlama gezimize ayrı bir renk kattı. Güzel anlar ümit edilir, beklenir ve hızlıca yaşanıp tüketilir, geriye anılar kalır. Muş gezimizde de zaman hızla akıyordu ve gezimizin son gününe başlıyorduk. Pazar sabahı Muş pırıl pırıl bir ışıkla aydınlanıyordu, nefis bir bahar havası vardı ve biz kahvaltı için
MuĢ Belediye BaĢkanı Sayın Necmettin DEDE nin davetlisiydik. Belediye Başkanlık Konağındaki kahvaltı davetine gittiğimizde bizi gülen yüzleri ile Sayın Başkan ve saygı değer eşi karşıladı. MuĢ Belediye BaĢkanı Sayın Necmettin DEDE'nin Belediye BaĢkanlık Konağında verdiği kahvaltıdan bir kare; üst sıra soldan sağa 5. MuĢ Belediye BaĢkanı Sayın Necmettin DEDE, 6. bu gezide bizimle olan Merkez Valisi Sayın Lütfullah BĠLGIN ve 7. MuĢ Valisi Sayın Erdoğan BEKTAġ. Sıcak ve sohbet dolu bir ortamda geçen kahvaltıda bizim için hazırlanmış kahvaltılıkları afiyetle yedik, çaylarımızı içtik ve birlikte fotoğraf çektirdik. Hem o güzel ortamda yaşanan keyfin olabildiğince uzamasını hem de bir an önce fotoğraf çekmek için Muş un bir başka köşesine gitmeyi istiyorduk. Çünkü zaman azalmıştı ve saat 16:00 da Ankara uçağımız hareket edecekti. Korkut ilçesine bağlı Altınova kasabası kırsalı, Çaksur Deresi mevkindeki Ģelale ve çevresi.
Solda; Ahmet BOZKURT un objektifinden Altınova da bazlama yapan kadın ve sağda; Volkan Aykut un bakıģı ile MuĢ doğasından bir kesit. Bora KELECĠOĞLU (sol üst), Kıymet GÖZEK (sol alt) ve Mehmet UÇAR ın (sağ) objektifinden. Hande AKÇAKOCA nın objektifinden köy niģanından bir kare.
Son günün ilk durağı Muş da yaşayan ve yıllardır Muş u fotoğraflayan Sayın Adem SÖNMEZ in rehberliğinde Korkut ilçesine bağlı Altınova kasabasıydı. Kasaba meydanına aracımızı park ettikten sonra FSK lılar gruplar halinde mahallelere dağıldı. Bazılarımız çocuklar ve gençlerle kasaba sokaklarında dolaştı ve fotoğraf çekti, bazılarımız tandırda ekmek yapan kadınları fotoğrafladı, bazılarımız portre çalıştı. Daha sonra kasabanın yaklaşık 5 Km uzağında ve daha yüksekte bulunan Çaksur Deresi mevkine gittik. Buradaki şelaleyi ve manzarayı fotoğrafladıktan sonra Yolgözler ve Yünören köylerini gezdik. Yünören köyündeki 850 yıllık cami ve Selçuklu mezarları ilgi alanımız oldu. 12 FSK lı, 12 pozisyon, 12 bakıģ açısı İki güne bir tutam Muş u sığdırmaya çalışmış, bunun için Muş ve çevresinde 600 Km yol yapmıştık. Artık dönüş yoluna çıkma vakti gelmişti. Muş a geldiğimizde ilk fotoğrafları çektiğimiz ve havaalanının yakınındaki lalelerin yoğun olarak bulunduğu alanda öğle yemeğini piknik şeklinde yeme kararını yolda oy birliği ile aldık. Mönüde sabah şehirde yaptığımız alış verişte aldığımız peynir, zeytin, helva ve meşrubat vardı. Melahat Hanımın öğle yemeği mönüsü ilgili gurbetlikte berbatlık aranmaz sözü bizi güldürdü. Lale bahçesinin kenarında yenilen her lokmanın tadı ise sadece o ana ve oraya özgüydü. Uçak ha kalktı ha kalkacak derken çekilen fotoğraflar, diğer yandan yenilen peynir-ekmeklerle bir FSK gezisi daha sonlanıyordu.
Sonra Uçağa bindik, durur muyuz, havadan da fotoğraflar çekerek Ankara ya döndük. Üzerimizde tuhaf bir duygu Yaşadığımız yere, kaldığımız noktaya geri dönmüştük Her şey bıraktığımız gibi duruyordu, Ankara o Ankara ydı Son iki gündür adeta bir rüyayı yaşadığımızı o an daha iyi anladık. Kıymet Hanımın dediği gibi; bedenlerimiz Ankara ya dönmüştü ama ruhlarımız hâlâ Muş un dağında, tepesinde, ovasında, köyünde dolanıyordu. Günlerce gezilse doyulamayacak güzellikteki MuĢ tan bir tutam tatmamızda katkıları olan; - Muş Valisi Sayın Erdoğan BEKTAŞ a, - Muş Belediye Başkanı Sayın Necmettin DEDE ve saygı değer eşine, - Muş İl Emniyet Müdürü Sayın Süleyman İlhan ACARÖZ e, - Muş Garnizon Komutanı Tuğgeneral Sayın Burhanettin AKTI ya, - Muş Jandarma Alay Komutanı Albay Sayın Bektaş ARSLAN a - Muş Kültür ve Turizm İl Müdürü Sayın Hayrettin ÇETİN e, - Yoncalı Belediye Başkanı Sayın Bedrettin AKDENİZ e, - Gezimiz süresince bizimle olan ve gezimize basında yer veren ekibe http://www.mus.gov.tr/haber.aspx?id=469 http://www.haberx.com/mus_fotografcilarin_mus_ziyareti(17,n,10320723,140).aspx http://www.sarktelgraf.com/haberdetay/6038-fotografcilar-mus un-tarihi-yerleriniolumsuzlestirdi.html gösterdikleri yakın ilgi, destek ve misafirperverliklerinden, - Merkez Valisi Sayın Lütfullah BİLGİN e bizimle bu geziye katılmasından dolayı teģekkür ederiz.
MuĢ gezimizin üç günlük rotası ve fotoğraf durakları. Ankara ya dönüģte hava trafiği epey yoğundu. Sümer ÖZVATAN www.sumerozvatan.com sumerozvatan@yahoo.com Mayıs 2010