www.englishingilizce.com



Benzer belgeler
YDS. Basic Words / Verbs / Eskişehir carry: taşımak, bir yerden bir yere götürmek

ÖNEMLİ PHRASAL VERBS

DİL SINAVLARI İÇİN ÖNEMLİ PHRASAL VERB LİSTESİ

VERBS FUNCTION WORDS ADJECTIVES ADVERBS. ahmet okal Page 1 10/7/08

YDS. Basic Words / Verbs / Eskişehir chat: sohbet etmek, çene çalmak

İNGİLİZCE FİİLLER KELİME Build OKUNUŞU. biıld ANLAMI YAPMAK, İNŞA ETMEK

Basic Words / Verbs 3 YDS / Eskişehir comment (on/about): yorum yapmak. 1. absorb: (sünger vb) emmek

KPDS-ÜDS MINI PHRASAL VERBS SÖZLÜĞÜ 1) bir şeyin miktarına ekleme yapmak hear about hear from. 110.

KPDS VE ÜDS İÇİN PHRASAL VERB LİSTESİ

Zafer HOCA YDS Academy YDS YÖKDiL Hibrit Sistem

ile -DE -DE -DE -DE -DE -DE -DE -DE E -E -DEn ile -İ -İ -İ -İ ile ile ile -E -E -DEn -DEn -DEn -DEn -DEn -E -E -E ile ile ile

El ve ayak ile ilgili deyimler. Elini sıcak sudan soğuk suya değdirmemek. Elden salmak. El ayak olmak. Eli ayağı kesilmek.

YDS İÇİN 666 TEMEL FİİL (1) 1 fire ateş et-, kov- 23 educate eğit- 45 shut kapat- 2 compare karşılaştır- 24 hide gizle- 46 double ikiye katla- 3

Lesson 39: Infinitive and Gerund After Verbs. Ders 39: Fiilden sonra gelen mastar ve isim-fiil

En çok kullanılan ingilizce kelimeler

YDS PHRASAL VERB LIST

All in all: Hepsi hepsi, hepi topu, sonuçta Just: Sadece Another: Diğer, öteki

Put on make-up: Makyaj yapmak Brush: Taramak Long: Uzun. Then: Sonra Ask: Sormak Look: Görünmek All right: İyi

Veli Mektupları MyLittle Island 2


Example: 1 Shall I give the baby some tea? (Bebeğe biraz çay vereyim mi?)

a) Present Continuous Tense (Future anlamda) I am visiting my aunt tomorrow. (Yarin halamı ziyaret ediyorum-edeceğim.)

Learn how to get started with Dropbox: Take your stuff anywhere. Send large files. Keep your files safe. Work on files together. Welcome to Dropbox!

imac Intel 27 "EMC 2390 Optik Sürücü

Veli Mektupları MyLittle Island 1

Faydalı Olması Dileklerimizle...

Yazan: Sam Lionheart

Yazan: Elizabeth Ofori

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri

«Soru Sormak ve Bir Şey İstemek»

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ORTAÖĞRETİM KURUMLARI YÖNETMELİĞİ. Disiplin cezasını gerektiren davranış ve fiiller

Etekleri tutuşmak. Kafası kızmak. Telaşlanmak. Öfkelenmek. Dikkatle dinlemek. Kulak kesilmek. Gözden düşmek. Değerini kaybetmek.

What Is Team Leadership?

OKULUMUZDA NASIL DAVRANMALIYIZ?

Xbox One Sabit Disk Değiştirme

Yazan: Matt ARAÇLAR: Bu kılavuzda, bir trafo Infinity TF700T-B1-GR onun bağırsaklar maruz olacak!

YABANCI DİL I Okutman Derya KOCAOĞLU

Nintendo 3DS XL Üst LCD Ekran Yedek

FRANSIZCA HAZIRLIK BİRİMİ TOTEM METOD DERSİ GÜNLÜK DERS PLANI

iphone 5'in ev düğmesine değiştirilmesi düğme kapağı içermez. Yazan: Brett Hartt

Lesson 31: Interrogative form of Will. Ders 31: Will kalıbının soru biçimi

Lesson 55 : imperative + and, or, otherwise Ders 55: Emir + ve, veya, aksi halde

ÇOKLU ZEKA ÖZELLİKLERİ

Yazan: Miroslav Djuric

Mark Ronson ft Bruno Mars - Uptown Funk

Tamir Rode NTG2 bağlantısız / gevşek

sökülmesi ve Roomba nasıl temizlenir 560

DERS HEDEFLERİ YAZMA KILAVUZU

1 Sabah yataktan kalkmak Küvete girip çıkmak Saç yıkamak, taramak

1 RUBY HAKINDA 1 Ruby nin Gelişim Hikayesi 1 Neden Ruby? 1 Neden Bu Kadar Popüler? 2

DOĞA OKULU NEDİR? Hedefler / amaçlar

Temel Bilgisayar Eğitimi, Word Temel Eğitimi Süresi

imac Intel 21.5 "EMC 2638 isight Kamera ve Mikrofon Kablosu Değişimi

can herhangi bir şeyi yapabilmeye yetenekli olduğumuzu belirtmek için

imac Intel 27 "Retina 5K Ekran Sabit Disk

FRANSIZCA HAZIRLIK BİRİMİ LATITUDES METOD DERSİ GÜNLÜK DERS PLANI

Yazan: Brandon Baldovin

MacBook Air 13 "Mid 2011 Büyük Harf

Mesleğini seçme aşamasında olan ve işini kolaylaştıracak bir test arayan herkes aşağıdaki testten faydalanabilir: Kişiliğe Göre Meslek Seçimi Testi

imac Intel 17 "Sabit Disk Değiştirme

YDS PHRASAL VERBS. Dr. Cahit Karakuş

Sayfa 1 3


A. Study Sheet Name: 27. amusement. 28. arrange. 29. beverage. 30. party. 31. candle. 32. cheer. 33. friend. 34. cookie. 35. crowded. 36.

M.E.B. ENG-4 Ünite-2 STUDENTS-4 UNIT-2 My Classroom ( Sınıfım ) Classroom Language ( Sınıf Dili )

A LANGUAGE TEACHER'S PERSONAL OPINION

Yazan: irobot GİRİŞ ARAÇLAR: PARÇALAR: İç metal sertleştirme destekler.

İNGİLİZCE II Yrd. Doç. Dr. Emrah EKMEKÇİ

TÜRKİYE YELKEN FEDERASYONU DİĞER KURULLAR GÖREV TALİMATI

Microsoft Wedge Dokunmatik Fare Pil Kapağı Tespit Klip Tamir

Lesson 35: Gerund 2 Ders 35: İsim-fiil 2

G & G CM16 Karabina Airsoft Sökme. Yazan: 101 Tech USA. ifixit CC BY-NC-SA / Sayfa 1/ 10

Yazan: Andrew Optimus Goldberg

9. DERS ÇEVİRİ METİNLERİ VE ÇEVİRİLERİ. Careless Whisper (Kayıtsız Fısıltı) George Michael. I feel so unsure. Unsure: Emin olmamak, belirsiz olmak

Lesson 18 : Do..., Don t do... Ders 18: yap, yapma

Yazan: Walter Galan GİRİŞ ARAÇLAR: PARÇALAR: LCD Panel Değiştirme. Bu kılavuz ile kırık bir LCD değiştirin.

Travel Getting Around

iphone 6 Plus Yıldırım Bağlayıcı ve Kulaklık Jack Kablo Değiştirme

Parça İle İlgili Kelimeler

EĞİTMEN KOLEJİ EĞİTMEN EĞİTİM KURUMLARI ORTAOKUL YAZ TAKVİMİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI ÖĞRENCİ BİLGİLERİ ADI - SOYADI :... :...

The Future Tense (Gelecek Zaman) will, be going to yap lar Time Expressions (Zaman Sözcükleri) tomorrow : yar n, next week: gelecek hafta, next year

MESLEKİ EĞİLİM BELİRLEME TESTİ

Simple Past Tense (Geçmiş Zaman)

Yazan: Nicolas Siemsen

Nasıl Bir Zekâya Sahipsiniz? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim. Ayın Testi

BÜLTENİMİZDE NELER VAR?

Xbox 360 Fan Kanalının Değiştirilmesi Soğutma

BÖĞRENCİLERİN DİKKATİNE!

UNIT 4 MY DAILY ROUTINE BOOKLETS

Blood: Kan Flow: Düşmek, akmak Flesh: Et, ten Steel: Çelik. Dry: Kurumak Colour: Renk Evening: Akşam Sun: Güneş

MAVİ SINIF UCPA - Kirkit Otel

Eskişehir Dilsem Dil Kursu

YABANCI DİL I Okutman Salih KILIÇ

T.C. ALANYA BELEDİYESİ TEMİZLİK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ YÖNETMELİK

Hoş geldiniz. Çabuk başlama kılavuzu IMAGE TO FOLLOW. Bağlantı. Kurulum. Kullanım

Xbox 360 Teardown. Xbox 360 Teardown. Yazan: Chris Green. ifixit CC BY-NC-SA / Sayfa 1/ 17

ednet.power Hızlı Kurulum Kılavuzu ednet.power Başlatma Seti (1 Adet WiFi Ana Birimi + 1 Adet İç Mekan Akıllı Fiş)

imac Intel 21,5 "EMC 2389 SSD Dual Drive Kurulum Değiştirme

STATE OF THE ART. Be Goıng To Functıons (İşlevleri) 1. Planned future actions (Planlanmış gelecek zaman etkinlikleri)

3D Masa Üstü ve Pencere Efektleri

Transkript:

Abbreviations (kısaltmalar): Opp: Opposite (Zıttı) Informal: resmi olmayan, gayr-ı resmi Formal: resmi (dil) A: American nglish (B: British nglish) =eşanlamlı kelime kullanılan isim, sıfat vs. anlamı da verilmiştir. 1 600 MOST USD RGULAR VRBS (N SIK KULLANILAN DÜZNLİ FİİLLR) İngilizce de fiiller (eylemler) düzenli (regular) ve düzensiz (irregular) olmak üzere ikiye ayrılır. Düzenli veya düzensiz olsun, fiillerin, değişik zamanlarda (tense lerde) kullanılmak üzere, üç hali vardır. Düzenli fiiller in iki ve üçüncü halleri, fiilin birinci haline -ed eklenerek yapılır: 1. wash 2. washed 3. washed gibi. Düzenli adını da bundan dolayı almışlardır. Düzensiz fiillerin ise iki ve üçüncü hallerini ezberlemek gerekmektedir. Aşağıdaki listede yaygın olarak kullanılan yaklaşık 600 düzenli fiil bulunmaktadır. Fiillerin telaffuzları da parantez içerisinde belirtilmiştir. Birçok fiilin, fiil anlamının yanısıra çok VRB 1 VRB 2 VRB 3 MANING abandon (ıbandın) abandoned abandoned Terketmek, bırakmak, vazgeçmek abuse (ebyûz) abused abused Suistimal etmek, kötüye kullanmak ÜÜÜÜÜÜÜÜÜ absorb (ebzôb) absorbed absorbed mmek, absorbe etmek accelerate accelerated accelerated Hızlandırmak (ikselıreyt) accept (iksept) accepted accepted Kabul etmek VRB 1 achieve (eçiiv) add (ed) admire (edmâyı) admit (edmit) advise (edvayz) afford (efôd) agree (egrî) alert (elööt) allow (elaw) amuse (emyûz) analyse/analyze (enılayz) MANING başarmak (özellikle de zor bir şeyi, =accomplish) eklemek, toplamak hayran olmak kabul etmek (özellikle olumsuz bir şeyi) öğüt vermek (advice: öğüt) maddi olarak gücü yetmek aynı fikirde olmak (opp: disagree) uyarmak izin vermek, sağlamak güldürmek, eğlendirmek çözümlemek, analiz etmek

announce (enauns) annoy (enoy) canını sıkmak answer (ensı) cevaplamak apologise (epolocayz) özür dilemek appear (epiyı) appreciate (epreşiyeyt) takdir etmek, anlamak approach (eprôç) arrest (ırest) tutuklamak arrive (erayv) varmak, ulaşmak attempt (etempt) teşebbüs etmek, girişmek attract (etrekt) cezbetmek, çekmek avoid (evoyd) kaçınmak, sakınmak B back (bek) bake (beyk) balance (balıns) ban (ben) bang battle (betıl) beg (beg) behave (biheyv) belong (bilong) bless (bles) blind (blaynd) blink (blink) blush (blaş) boast (bôst) boil (boyl) bolt (bolt) bomb (bôm) book (bûk) duyurmak, anons etmek, ilan etmek ortaya çıkmak, görünmek (opp: disappear) yaklaşmak (=get close, irregular) desteklemek, geriye gitmek fırında pişirmek dengelemek, denge yasaklamak kuvvetle vurmak, çok gürültü çıkarmak mücadele etmek, muharebe yapmak, muharebe Yalvarmak, dilemek davranmak..e ait olmak kutsamak körleştirmek, kör yapmak göz kırpmak kızarmak, utanmak böbürlenmek, övünmek kayna(t)mak 2 fırlayıp kaçmak, sürgülemek, sürgü bombalamak, bomba yer ayırtmak (otel vs.)

bore (bôr) (canını) Sıkmak, delik açmak borrow (barow) ödünç almak (opp: lend) bounce (bauns) zıplamak bow (bow) brake (breyk) fren yapmak, fren breathe (brîth) nefes almak (breath: nefes) bruise (brûz) brush (bıraş) bump (bamp) çarpmak, vurmak burn (böön) yakmak, yanmak bury (beri) gömmek buzz (baz) vızıldamak C calculate (kelküleyt) call (kol) call on (kol on) calm (down) camp (kemp) cancel (kensıl) care (kee) carry (keri) carry out (keri out) carve (karv) cash (keş) cause (kouz) challenge (çelınc) change (çeync) charge (çâc) chase (çeys) cheat (çiit) check (çek) (öne doğru) eğilmek, selamlamak yaralamak, berelemek, çürü(t)mek fırçalamak (diş, duvar vs.), fırça hesaplamak aramak (telefonla), çağırmak, adını vermek..ya uğramak (=drop in/by/over) sakinleş(tir)mek kamp yapmak iptal etmek (=call off) düşünmek, önem vermek taşımak gerçekleştirmek (fikir, proje, sistem vs.) oymak (ağaç, taş vs.) (döviz, çek vs.) bozdurmak, nakit para ya sebep olmak meydan okumak, (düelloya vs.) davet etmek değiş(tir)mek 3 kadar fiyat vermek, yasal olarak itham etmek, şarj etmek kovalamak, takip etmek aldatmak kontrol etmek (=control), kontrol

check in (çek in) cheer (çiyı) chew (çüw) çiğnemek (sakız, lokma vs.) choke (çôk) boğmak (nefesi vs.), tıkamak chop (çop) claim (kleym) clap (klep) alkışlamak clean (kliin) temizlemek clear (kliyır) clip (klip) close (klôz) kapatmak toplamak, biriktirmek, almak collect (kılekt) comb (kom) command (kımend) communicate (kıminikeyt) compare (kımpê) compete (kımpît) complain (kımpleyn) complete (kımplît) concentrate (konsıntreyt) concern (kınsöön) confess (kınfes) confuse (kınfiyüz) connect (kınekt) consider (kınsidır) consist of (kınsist ov) consume (kınsüym) contain (kınteyn) continue (kıntinyı) copy (kopi) correct (kırekt) otel, havaalanı vs.de kaydolma (opp: check out) neşelen(dir)mek, sevinçle karşılamak küçük parçalar halinde kesmek, odun kırmak iddia etmek, talep etmek (hak vs.) arındırmak, temizlemek, aklamak, netleştirmek birbirine tutturmak, kırpmak (makas vs. ile) taramak (tarak vs. ile) komuta etmek, emir vermek, emir iletişim kurmak karşılaştırmak mücadele etmek, rekabet etmek şikayet etmek, şikayet tamamlamak, tam konsantre olmak ile ilgili olmak, kaygılandırmak itiraf etmek (kafa) karıştırmak, iki şeyi birbiriyle karıştırmak bağla(n)mak düşünmek, göz önünde bulundurmak (=think) den oluşmak 4 tüketmek, tüketim yapmak, harcamak (zaman, enerji vs.) içermek devam etmek, sürmek kopyalamak, kopya düzeltmek, doğru hale getirmek, doğru

cough (kaf) öksürmek count (kaunt) saymak cover (kavır) crack (krek) çatla(t)mak, çatlak crash (kreş) crawl (krôl) create (kriyeyt) yaratmak cross (kros) crush (kraş) ezmek, (isyan vs.) bastırmak cry (kıray) ağlamak cure (küyu) cycle (saykıl) D damage (demic) dance (dens) dare (dê) deceive (diciiv) decide (disayd) decorate (dekıreyt) delay (diley) deliver (dilivır) demand (dimand) depend on (dipend) describe (diskrayb) desert (dizööt) deserve (dizööv) design (dizayn) destroy (distroy) detail (diteyıl) detect (ditekt) determine (ditöömin) kaplamak, kapsamak (opp: uncover), kapak çarpmak (kaza geçirmek), gürültüyle çarpmak, kaza emeklemek, sürünmek, böcek vs.nin yürümesi bir yandan öbür yana gitmek, karşıdan karşıya geçmek tedavi etmek, iyileştirmek, kür bisikletle gitmek, devir yapmak hasar vermek, zarar vermek danst etmek, dans ya cesaret etmek, cüret etmek kandırmak, aldatmak karar vermek dekore etmek, süslemek geciktirmek, ertelemek, gecikme teslim etmek talep etmek, talep..e bağlı olmak,..e dayanmak tasvir etmek, betimlemek terketmek, bırakmak hak etmek, layık olmak tasarlamak, dizayn etmek, tasarım mahvetmek, yok etmek 5 ayrıntılandırmak, ayrıntısıyla anlatmak, ayrıntı bulmak (detective: dedektif) belirlemek, tespit etmek

develop (divelop) die (day) ölmek disagree (disigrii) disappear (disipiyır) disapprove (disipruv) onaylamamak (opp: approve) disarm (disâm) silahsızlandırmak (opp: arm) discover (diskavı) keşfetmek, anlamak dislike (dislayk) hoşlanmamak (opp: like) distribute (distribüut) dağıtmak, dağılmak divide (divayd) double (dabıl) şüphe etmek, şüphe doubt (daut) drag (dreg) dream (driym) dress (dress) drip (drip) drop (drop) drown (drawn) dry (dray) dust (dast) earn (öön) educate (ecukeyt) embarras (imberıs) employ (imploy) empty (empti) encourage (inkarıc) end (end) enjoy (incoy) enter (entır) entertain (entıteyn) geliş(tir)mek, tasarlamak (ortaya koymak), aynı fikirde olmamak (opp: agree) ortadan kaybolmak (opp: appear) bölmek (ikiye veya daha fazlaya), matematikte bölmek ikiye katlamak, iki katı olmak, duble sürüklemek (özellikle ağır bir şeyi) rüya görmek, hayalini kurmak, rüya, hayal giy(dir)mek damlamak düşürmek, düşmek, damla boğulmak kuru(t)mak, kuru tozunu almak, toz para kazanmak eğitmek utandırmak istihdam etmek, çalıştırmak (işçi vs.) boşaltmak, boşalmak (opp: fill) cesaretlendirmek, teşvik etmek 6 sonlan(dır)mak, sona ermek; end up: ile son bulmak, en sonunda..nın olması, son hoşlanmak, eğlenmek girmek eğlendirmek, ağırlamak

escape (iskeyp) kaçmak, firar etmek examine (igzamin) excite (igzayt) heyecanlandırmak excuse (iksqûz) affetmek exercise (egzisayz) exist (igsizt) mevcut olmak, var olmak expand (ikspend) yayılmak, dağılmak expect (ikspect) ummak, ümit etmek explain (ikspleyn) açıklamak explode (iksplôd) patla(t)mak express (ikspress) ifade etmek, extend (ekstend) uzatmak,..i aşmak F fail (feyıl) face (feys) fade (feyd) fancy (fensi) fasten (fesın) fear (fiyır) fetch (feç) figure out file (fayl) fill (fiıl) film (film) fire (fâyı) fit (fit) fix (fiks) flash (flesh) float (flôt) flood (flad) flow (flow) muayene etmek, sınava tabi tutmak, incelemek egzersiz yapmak, alıştırma yapmak, alıştırma başarısız olmak yüzleşmek,..in karşısına düşmek, yüz solmak, giderek azalmak, solgun canı istemek (=like), cinsel olarak arzulamak (iki şeyi birbirine) bağlamak korkmak, korku gidip getirmek 7 anlamak,..nın cevabını bulmak (=work out, =understand) dosyalamak, mahkemeye vermek, dosya doldurmak filme almak, film ateş etmek, kovmak,..ile yanıp tutuşmak, ateş, yangın uymak, tam gelmek (elbise, eşya vs.) tamir etmek, ayarlamak (randevu vs.), da sabitlemek yanmak (ışık vs.), bir şeyi hızla göstermek (suyun yüzeyinde, havada vs.) yüzer halde olmak sel olmak, su basmak, sel akmak (su, trafik, insan...)

fold (fold) katlamak follow (falow) takip etmek fool (fûl) aldatmak, kandırmak force (fors) zorlamak, güç, kuvvet form (fôm) oluşmak, oluşturmak, form found (faund) frame (freym) çerçevelemek, çerçeve frighten (fıraytın) kaçırmak) fry (fıray) kızartmak, kızarmak G gather (gethır) gözü kalmak, gözü takılmak gaze (geyz) glow (glow) glue (glû) grab (greb) grate (greyt) grease (gris) greet (griit) grin (grin) grip (grip) groan (grôn) guarantee (gerantii) guard (gâd) guess (ges) guide (gayd) H hand (hend) handle (hendıl) hang (heng) hang on (heng on) happen (hepın) kurmak (şirket, şehir ), =establish korkutmak, ürkütmek (=scare) (frighten away: korkutup topla(n)mak, biraraya getirmek parlamak, parıldamak yapıştırmak, yapıştırıcı aniden tutmak, yakalamak rendelemek, rende yağlamak, yağ koymak selamlamak sırıtmak sıkıca tutmak, (yolu, yüzeyi vs.) iyi tutmak, sap inlemek, inildemek garanti etmek, kesinleştirmek, garanti korumak, muhafaza etmek, muhafız tahmin etmek, sanmak, tahmin kılavuzluk etmek, önderlik etmek, kılavuz 8 uzatmak, vermek (elle); hand in: teslim etmek, vermek, el halletmek, uğraşmak, kulp adam asmak (hang-hung-hung: ceket, resim vs. asmak) (bir süre) beklemek, informal (=hold on, formal) olmak, meydana gelmek (=occur [ıkô])

harass (herıs) taciz etmek, rahatsız etmek harm (hâm) zarar vermek, zarar hate (heyt) nefret etmek haunt (hount) head (hed) heal (hiyıl) heat (hiıt) ısıtmak help (help) yardım etmek, yardım hop (hop) zıplamak, sıçramak hope (hôp) hover (hovır) hug (hag) sarılmak (=embrace) hunt (hant) hurry (höri) I identify (aydentifay) ignore (ignô) imagine (imacin) import (impôt) impress (impres) improve (impruv) include (inklûd) increase (inkriiz) influence (influıns) inform (infôm) inject (incekt) injure (incû) instruct (instrakt) intend (intend) interfere (intifiyı) interrupt (intirapt) dadanmak, sık sık gitmek, (hayalet vs.) basmak..e doğru gitmek,..e başkanlık etmek, kafa iyileş(tir)mek (healthy [ helthi ]: sağlıklı) ummak, ümit etmek beklemek, ümit (helikopter böcek vs.) havada asılı beklemek avla(n)mak acele etmek, bir işi telaşla yapmak (=rush) teşhis etmek ihmal etmek, görmezden gelmek hayal etmek,..in hayalini kurmak ithalat yapmak (opp: export) 9 etkilemek (hayran etmek anlamında), basmak (bir kalıp vs. üzerine) (press: basmak, basın vs.) geliş(tir)mek (bir şeyi sıfırdan geliştirmek ise: develop) içermek, dahil etmek (opp: exclude) art(ır)mak, yüksel(t)mek (opp: decrease), artış etkilemek, nüfuz etmek, nüfuz bilgi vermek, bilgilendirmek enjeksiyon yapmak, iğne yapmak yaralamak, incitmek talimat vermek..ya niyet etmek müdahale etmek, araya girmek lafını kesmek, kesmek

interview (intiviuw) introduce (introdius) invent (invent) icat etmek, uydurmak invite (invayt) davet etmek irritate (iriteyt) itch (iç)..nın kaşınması, kaşıntı J jail (ceyıl) hapse atmak (=imprison) join (coyn) kat(ıl)mak joke (côk) espri yapmak, şaka, fıkra judge (cac) jump (camp) zıplamak, atlamak K kick (kik) kidnap (kidnep) kill (kiıl) kiss (kiss) kneel (niıl) knit (nit) knock (nok) knot (not) L label (leybıl) land (lend) last (lest) laugh (laf) launch (lounç) learn (löön) level (levıl) lick (lik) lie (lay) görüşmek yapmak röportaj yapmak, görüşme tanıştırmak, bir şeyi ilk defa getirmek (sistem, kural vs.) canını sıkmak, kızdırmak, (cildi vs.) tahriş etmek yargılamak, hükmüne varmak, hakim tekme atmak, ayakla..a vurmak kaçırmak (adam vs.) öldürmek öpmek diz çökmek örmek (kapı vs.) çalmak, vurmak, vurup devirmek düğüm atmak etiket yapıştırmak yaftalamak, etiket (uçak) yere inmek (opp: take off), (kuş) konmak, kara kadar sürmek, sonuncu, geçen gülmek 10 başlatmak (kampanya, araştırma vs.) piyasaya sürmek (ürün vs.), fırlatmak (top, uydu vs.) öğrenmek düzeltmek, dengelemek, düzey yalamak yalan söylemek (lie-lay-lain: uzanmak, yatmak) (lay-laid-laid: sermek, yatırmak), yalan

like (layk) hoşlanmak, sevmek, gibi limit (limit) list (list) listelemek, liste listen (lisın) dinlemek live (liv) yaşamak, ikamet etmek load (lôd) yüklemek lock (lok) look (luk) look after (luk afır) look for aramak (=search) look forward to (luk forwıd tu) look into love (lav) M manage (menıc) march (mâç) mark (mâk) marry (meri) match (meç) mate (meyt) matter (metır) measure (mejı) meddle melt (melt) memorise (memırayz) mend (mend) mention (menşın) mess up (mes ap) miss (mis) mix (miks) moan sınırlan(dır)mak, sınırlamak, sınır kilitlemek (opp: unlock), kilit bakmak, görünmek (iyi, hasta vs.) 11..e bakmak, ilgilenmek,..dan sorumlu olmak, =take care of..iple çekmek, dört gözle beklemek..yı araştırmak,..yla ilgilenmek (=take care of, =see to) aşık olmak, çok sevmek, aşk yönetmek,..yı başarmak, (manager: müdür, menejer) yürümek (özellikle grup halinde), marş işaret koymak, kirletmek, notlandırmak (sınav kağıdı vs.), işaret, not evlen(dir)mek eşleş(tir)mek, uyumlu olmak, uymak, eş çiftleş(tir)mek önem arzetmek, önemli olup olmamak, mesele ölçmek,..ölçüsünde olmak karışmak (=interfere), burnunu sokmak erimek ezberlemek tamir etmek (=fix) bahsetmek,..dan söz etmek berbat etmek, batırmak (=screw up) özlemek, ıskalamak, kaçırmak (otobüsü vs.) karıştırmak, karışmak inlemek (=groan), şikayet etmek

mourn (môn) move (muv) mug (mag) saldırıp soymak multiply (multiplay) murder (mördır) katletmek, öldürmek, cinayet N nail (neyıl) çivilemek, çivi name (neym) need (niid) nod (nôd) note (nôt) notice (notis) number (nambı) obey (ıbey) object (obcekt) observe (obzööv) obtain (obteyn) offend (ofend) offer (ofı) open (opın) O operate (opıreyt) order (ôdı) organize(a)/ organise (B) owe (ôw) own (own) pack (pek) P paddle (pedıl) paint (peint) yas tutmak (=grieve for), ya üzülmek taşınmak, taşımak, hareket et(tir)mek çarpmak (matematiksel), katlanarak artmak adını vermek,..demek, isim ihtiyacı olmak, gerekmek, gereksinim itaat etmek, uymak itiraz etmek gözlemlemek, kural vs. ye uymak (=obey) 12 kafayı yukarı aşağı sallamak (olumlu anlamda veya selam, işaret verme gibi ) (olumsuz anlamda [yanlara sallama]: shake)..ya dikkat etmek veya dikkat çekmek, not almak, not farkına varmak, =realize, =discover, =see numaralandırmak,.. kadar (sayısında) olmak, sayı elde etmek kırmak, üzmek, rahatsız etmek, suç işlemek teklif etmek, sunmak, teklif açmak, açık işletmek (makine, alet, işyeri vs.), çalış(tır)mak, ameliyat yapmak, operasyon yapıyor olmak (polis, asker ) sipariş vermek, emretmek, düzene koymak (düzenlenmek), emir, sipariş, düzen düzenlemek, organize etmek (toplantı, parti ) borcu olmak (parasal), teşekkür vs. borçlu olmak sahip olmak paketlemek, sarmak, ile tıka basa dolu olmak (kısa) kürek çekmek (uzun kürek: oar), suda yalınayak dolaşmak, kısa kürek boyamak, resim yapmak

park (pâk) park etmek, park pass (pes) geç(ir)mek, uzatmak, geçit paste (peyst) yapıştırmak pat (pet) pause (pôz) peel (piıl) peep (piip) [görmekte zorlanarak]) perform (pöfôm) permit (pöömit) izin vermek, izin persuade (pöösueyd) phone (fôn) telefon etmek almak, toplamak, seçmek pick (pik) pinch (pinç) piss off (pis of) place (pleys) plan (plen) plant (plant) play (pley) please (pliiz) plug (plag) point (point) poke (pôk) polish (poliş) pop (pop) possess (pıses) post (post) pour (pôr) practise (praktis) pray (prey) preach (priiç) okşamak, sevmek, sıvazlamak dur(aksa)mak, (program, cd çalar vs.) durdurmak (kabuğu) soy(ul)mak, kavlamak, kabuk (meyve) koymak (=put-put-put), yerleştirmek, yer, mekan planlamak, niyet etmek, plan dikmek, ekmek, gizlice yerleştirmek, bitki, fabrika 13 gözetlemek, gizlice bakmak (=peek) (peer: dikkatle bakmak sergilemek, gerçekleştirmek (özellikle zor bir şeyi, =carry out) ikna etmek (opp: dissuade [caydırmak]), =convince çimdiklemek, çalmak (informal, =nick) birini çok kızdırmak oynamak, çalmak (enstrüman, cd, şarkı vs.) memnun etmek prize takmak (opp: unplug), (deliği vs.) tıkamak,.. reklamını yapmak, priz göstermek (parmakla vs.),..e doğru çevirmek, nokta dürtmek parlatmak, cilalamak, ayakkabı boyamak..den fırlamak, uğramak, mısır, balon vs. patla(t)mak sahip olmak (formal) postalamak, atamak, güvenlik vs. elemanı yerleştirmek, ilan etmek, bildirmek, posta, direk doldurmak (çay, su vs.), yoğun bir şekilde yağmur yağmak pratik yapmak, çalışmak, uygulamak (sistem, kalıp vs.), uygulama dua etmek (prayer: dua) vaaz vermek,..yı övmek, nutuk çekmek

precede (prisiid) prefer (priför) tercih etmek prepare (pripê) hazırlamak, hazırlanmak present (prizent) sağlamak preserve (prizööv) press (press) zorlamak, basın (the press) pretend (pritend) rol yapmak, numara yapmak prevent (privent) engellemek print (print) basmak, çıktı almak proceed (prosiid) ilerlemek,..ya devam etmek produce (prodüus) üretmek,..ya neden olmak program (progrem) promise (promis) protect (protect) provide (provide) pull (pul) pump (pamp) punch (panç) punish (paniş) push (puş) Q question (quesçın) queue (qû) / line (A) race (reys) rain (reyn) raise (reyz) reach (riiç) R realise (riilayz) receive (risiiv)..dan önce gelmek (-pre: önce) sağlamak, mevcut kılmak çekmek (opp: push) pompalamak 14 sunmak, göstermek, (ödül, plaket vs.) vermek,..yı vermek,..yı korumak (=conserve), sürdürmek, konservesini yapmak basmak, itmek (=push), ütülemek (=iron),..e baskı yapmak, programlamak söz vermek korumak, muhafaza etmek yumruk atmak, delik açmak (delgeç vs.) cezalandırmak itmek (opp: pull) sorgulamak, soru kuyruğa dizilmek (=queue up = line up), kuyruk yarışmak, çok hızlı hareket etmek, yarış, ırk yağmur yağmak (snow: kar yağmak), yağmur yükseltmek, kaldırmak, para toplamak,..ya neden olmak, çocuk yetiştirmek (=bring up) ulaşmak, varmak, uzanmak farkına varmak, gerçekleştirmek (başarmak) almak

recognise (rekıgnayz) recommend (rekımend) önermek record (rikôd) kırmak), plak, kayıt reduce (riduyüs) azaltmak, küçültmek refer (riföö) reflect (riflekt) refuse (rifiyuz) register (recistır) kaydolmak, kaydetmek regret (rigret) reject (ricekt) vs.yi çıkarması relax (rileks) rahatla(t)mak, gevşemek release (riliiz) rely (rilay) remain (rimeyn) remember (rimembır) remind (rimaynd) remove (rimuw) repair (ripê) repeat (ripiit) replace (ripleys) reply (riplay) report (ripôt) represent (riprizent) reproduce (riprodüyus) request (rikwest) require (riquâyı) reserve (rizööv) rescue (reskiyu) resign (rizayn) respect (rispekt) tanımak, kabul etmek, resmî olarak tanımak kalmak, geriye kalmak hatırlamak hatırlatmak 15 kaydetmek (recod [ rekııd ]: rekor, plak) (break a record: rekor göndermede bulunmak,.e başvurmak/..e bakmak, yansıtmak,.. konusunda düşünmek reddetmek, teklifi vs. geri çevirmek (= turn down) pişmanlık duymak, pişmanlık kabul etmemek, reddetmek, bir bilgisayar vs.nin cd, disket, kaset serbest bırakmak, gitmesine izin vermek, yayınlayarak halka duyurmak (=publish); film, oyun vs.nin çıkması e dayanmak,..e güvenmek (rely on, =count on) almak,..den çıkarmak,..den kurtulmak tamir etmek (=mend, = fix) tekrar etmek..ın yerini almak, iki şeyi birbiriyle değiştirmek, bir şeyi yerine koymak (=put away) (sözlü veya yazılı olarak) yanıtlamak,..ya (beklenmeyen bir şekilde) tepki göstermek haber vs. sunmak, polise vs. ihbar etmek, bildirmek, rapor temsil etmek üremek,..in aynısını yapmak (olumlu anlamda) rica etmek (formal), rica gerektirmek, mecbur kılmak ayırtmak (oda, masa vs.), bir kenara ayırmak kurtarmak istifa etmek saygı göstermek (respect: saygı), saymak (büyüğünü vs.), respect

retire (ritâya) return (ritöön) rinse (rins) çalkalamak (suyla) risk (risk) rob (rob) soymak (dükkan, banka vs.) rock (rak) roll (roll) rot (rot) çürü(t)mek (diş, meyve vs.) rub (rab) ruin (ruyn) mahvetmek rule (rul) çizgi çizmek, kural, cetvel rush (raş) S sack (sek) sail (seyl) satisfy (setisfay) save (seyv) saw (sô) scare (sikê) scatter (siketır) scold (skold) scratch (sıkreç) scream (sıkriim screw (sıkrüw) seal (siyıl) search (sööç) seem (siim) separate (sepıreyt) serve (sööv) settle (setıl) emekli olmak,..den çekilmek geri dönmek, iade etmek, geri dönüş riske atmak, riske girmek, risk salla(n)mak, sarsmak (=shake), kaya 16 yuvarla(n)mak, bir yandan öbür yana çevirmek, rulo yapmak, elbise vs.nin kolunu kıvırmak, hamur açmak, rulo sürtmek, sürtünmek, sürmek (krem vs.) yönetmek (ülke vs.),..kararını vermek (hukuksal), cetvel ile bir işi telaşla yap(tır)mak, acele etmek (=hurry), işten kovmak (=fire), yağmalamak, çuval denizde yol almak, gemi vs. kullanmak, yelken tatmin etmek kurtarmak; para biriktirmek (=save up); bilgisayar vs. de kaydetmek; zaman, enerji vs. kazanmak testere ile kesmek, (see-saw-seen: görmek), testere korkutmak (=frighten, =make afraid) dağıtmak, dağılmak, yaymak azarlamak (=tell off) kaşımak, çizmek (cildi, bir nesneyi..) çığlık atmak (=shriek), bağırmak (=yell), çığlık vidalamak, (kapak vs.) döndürerek kapatmak, vida mühürlemek, mühürleyerek kapatmak, koruma vs. amacıyla çevresini sarmak (bir nesnenin) aramak, araştırmak görünmek,..gibi görünmek (=look) ayırmak, bölmek, ayrılmak, (separate [ sepırıt ]: ayrı, farklı) hizmet etmek, (yemek vs.) servisi yapmak, (oyunlarda) servis atmak (bir yere) yerleşmek, (bir anlaşmazlığı vs.) sona erdirmek, (borç vs.yi) ödemek,..konusunda son karara varmak, nın son halini

alması shade (şeyd) share (şê) shave (şeyv) tıraş omak, tıraş etmek, tıraş shelter (şeltı) shiver (şiivı) shock (şok) shop (şop) shrug (şırag) omuz silkmek sigh (say) iç çekmek sign (sayn) signal sin (sin) sip (sip) skate (sikeyt) ski (ski) skip (skip) slap (slep) slip (slip) slow (slow) smash (smeş) smell (smell) smile (smayl) smoke (smok) snatch (sneç) sneeze (sniiz) sniff (sniff) snore (snô) snow (snow) gölgelendirmek, gölge vermek paylaşmak,..konusunda ortak noktası olmak, pay..den korumak, sığınak, barınak (soğuktan veya korkudan) ürpermek, titremek, =tremble çok şaşır(t)mak, şok olmak, şok alışveriş yapmak,..dan alışveriş yapıyor olmak, dükkan 17 imza atmak, (sözleşme vs.) imzalamak, (birisine) işaret yapmak (=signal [signıl]), işaret dilini kullanmak, işaret (birisine) işaret yapmak,..yı belli etmek, göstermek, sinyal vermek (= indicate [A]), sinyal günah işlemek, günah yudumlamak, yudum paten yapmak (roller skate, ice skate ) (skates: paten[ler]) kayak yapmak bir şeyi (yapmayıp) atlamak (=miss), zıplamak, ip atlamak (=jump rope [A]) tokat atmak (tökezleyerek) kaymak, sıvışmak (=slide), bir makineden (kart vs.) geçirmek (=slide) yavaşla(t)mak, yavaş parçala(n)mak, şiddetli bir şekilde çarpmak (örneğin araba), maçlarda smaç yapmak (tenis, voleybol vs.), hit olmak (film, şarkı vs.) kokmak, koklamak, koku gülümsemek, gülümseme sigara vs. içmek, tütmek (baca vs.), füme-tütsüleme yapmak (et, balık vs.), duman bir şeyi ani bir hareketle kapmak (=grab) hapşırmak, aksırmak burnunu çekmek, koklamak, (burun yoluyla) içine çekmek horlamak (uyku) kar yağmak, kar, (snowy: karlı)

soak (sôk) sort (sôt) dizmek, sıralamak sort out sound (saund) voice) spare (spê) spark (spâk) kıvılcım spell (spell) spill (spill) yanlışlıkla dökmek (çay vs.) spoil (spoyl) spot (spot) spray (siprey) squeeze (sikuiiz) stain (steyn) stamp (stemp) stare (stê) start (stât) stay (stey) steer (stiyı) step (sitep) stir (stöö) stitch (stiç) stop (stop) store (stô) strengthen (sitrenthın) stretch (sitreç) strip (strip) struggle (sıtragıl) subtract (sabtrekt) succeed (sıksiid) tamamen ıslatmak, sırılsıklam olmak, sırılsıklam etmek bir problemi çözmek, bir sorunu gidermek 18 (kulağa ) gibi gelmek, (zil, korna vs.) çalmak, ses, (insan sesi: (özellikle zor durumlarda) ayırmak (zaman, para, iş gücü ); affedip öldürmemek, yaralamamak vs., yedek ateşlemek, kıvılcım yaratmak,..ya neden olmak (=provoke), (kelime, hece vs.) söylemek, bir kelimeyi harf harf söylemek mahvetmek (=ruin), şımartmak görmek, farkına varmak, yer, alan püskürtmek, sıkmak (parfüm, ilaç ), sprey (elle veya parmakla)sıkmak, sıkıp suyunu çıkarmak (özellikle de temizlenemeyecek şekilde) kirletmek, (özellikle sıvı kimyasal kullanarak) bir şeyin rengini değiştirmek, leke (kağıt vs.) mühürlemek, pul yapıştırmak, ayağını yere vurmak, ayağıyla ezmek, mühür, pul gözünü dikip bakmak başla(t)mak, başlangıç kalmak kaptan, şoför vs. olarak seyretmek, dümen kullanmak;..ya yönlendirmek adım atmak, bir şeye basmak (=tread), adım, basamak çay, kahve vs. karıştırmak (yorgan vs.) dikmek dur(dur)mak, durak, (station: istasyon) depolamak, hafızada tutmak, mağaza güçlendirmek (strong: güçlü) uzatmak, uzamak, uzanmak soyunmak (elbise), (birisinin) elbisesini çıkarmak,..nın üzerindekileri almak, parçalarına ayırmak (=dismantle) mücadele etmek, çabalamak bir sayıyı diğerinden çıkarmak (matematik) başarmak

suck (sak) suffer (safır) ıstırap suggest (sacest) suit (suut) supply (sıplay) sağlamak, temin etmek, arz support (sıpôt) desteklemek, destek suppose (sıpôz) sanmak, farzetmek surprise (surprayz) surround (sörând) suspect (sıspekt) şüphelenmek, şüphe duymak suspend (sıspend) askıya almak, asılı olmak switch (swiç) T talk (tôk) tame (teym) tap (tep) taste (teyst) tease (tiiz) telephone (telifôn) tempt (tempt) terrify (terifay) test (test) thank (thenk) thaw (thôw) tick (tick) tickle (tikıl) tie (tay) touch (taç) tour (tô) emmek,..nın berbat bir durumda olması ehlileştirmek (=domesticate), dize getirmek elle yavaşça vurmak tadına bakmak, yemeğin vs. tadının olması, tat 19 acı çekmek,..dan mustarip olmak, kötü bir tecrübe vs. yaşamak, önermek, teklif etmek,..yı akla getirmek (düşündürmek) yakışmak,..ile iyi gitmek, takım elbise şaşır(t)mak, baskın yapmak, sürpriz çevresini sarmak (round: yuvarlak) değiş(tir)mek, (makinenin düğmesini hareket ettirmek yoluyla) hızını vs. vs. değiştirmek, anahtar (makine vs.de) konuşmak (genellikle to ile), konuşma kızdırmak, bir hayvanı rahatsız etmek (=annoy) telefon etmek, aramak, =phone, call kışkırtmak, ayartmak, teşvik etmek dehşete düşürmek, dehşet vermek denemek, sınava tabi tutmak, test teşekkür etmek erimek çözülmek saatin vs. tik tak ses çıkarması, doğru vs. anlamında işaret ( ) koymak (=check, A), (tick off: yapılmış işleri vs. listeden çıkarmak, =check off [A]) gıdıklamak bağlamak, oyunun vs. berabere bitmesi, bağ dokun(dur)mak, (duygusal anlamda) etkilemek (touching: etkileyici) tur gezisi yapmak, kısa bir gezinti yapmak, tur

tow (tôw) trace (treys) trade (=swap, B), ticaret train translate (transleyt) transport (transpôt) nakletmek, taşımak trap (trep) travel (trevıl) treat (triit) tremble (trembıl) titremek, ürpermek trick (trik) oynamak), hile trip (trip) trouble (tırabıl) trust (trast) try (tray) turn (töön) turn down/turn up turn on/turn off twist (twist) type (tayp) U undress (andress) unfasten (anfesın) unite (yunayt) unlock (anlak) unpack (anpek) use (yuz) V vanish (veniş) visit (visit) bir aracı başka bir araç ile çekmek (araba, gemi vs.) güvenmek, güven denemek,..ya çalışmak dön(dür)mek 20 izini sürüp bulmak, köklerini (atasını, orijinalini vs.) bulmak, (kopya kağıdı ile) kopyasını çıkarmak, iz ticaret yapmak, borsada işlem görmek, değiş tokuş yapmak eğitim vermek, eğitmek, antrenman yapmak, tren tercüme etmek,..e dönüştürmek tuzak kurmak, (bir yerde) sıkışıp kalmak, tuzak seyahat etmek, (araç vs.) seyretmek, seyahat muamele etmek, tedavi etmek, birisine kıyak geçmek (iyi bir şey yapmak), kimyasal süreçten geçirmek kandırmak, dolandırmak (play trick: şaka yapmak, oyun tökezlemek, gezinti sıkıntıya sokmak, sıkıntı vermek, sıkıntı, problem ses, ışık vs.yi (tv, radyo ) azaltmak/ çoğalmak (açmak, kapamak anlamında) (tv, ışık gibi) elektrikli bir şeyi açmak/kapamak (=switch on/off) döndürmek, sarmak, (ayak, bilek vs.) burkmak (bilgisayar, daktilo vs. ile) yazmak, tip elbisesini çıkarmak, soyunmak (opp: dress) (düğme, kemer vs.) açmak, çözmek (opp: fasten) birleş(tir)mek..ın kilidini açmak (opp: lock) (kutu, çanta, hediye vs.) açmak kullanmak (birdenbire) ortadan kaybolmak ziyaret etmek, ziyaret, vizite

vote (vôt) oy kullanmak, oy W wait (veyt) beklemek walk (wôk) wander (venfır) gezinmek, konudan sapmak want (wont) istemek warm (wôm) ısıtmak, ısınmak warn (wôn) uyarmak wash (woş) yıkamak waste (weyst) watch (woç) sulamak, su water (wôtı) wave (weyv) weigh (wey) welcome (welkam) whip (wip) whisper (wispı) whistle (wisıl) wink (wink) wipe (wayp) wish (wiş) wonder (wandır) work (wôk) work out worry (wöri) worship (wörşip wrap (rep) wreck (rek) wrestle (resıl) yawn (yôn) Y yürümek, yürüyerek (bir yere) gitmek, yürüyüş boşa harcamak (zaman, para ), çöp karşılamak,..yı olumlu karşılamak, hoşgeldiniz! kamçılamak, kamçı fısılda(ş)mak, fısıltı 21 seyretmek, izlemek,..ya dikkat etmek,..yı yakından takip etmek el sıkmak, dalgalan(dır)mak, dalga ağırlığında olmak,..yı tartmak ıslık çalmak, düdük çalmak, düdük, ıslık göz kırpmak, yanıp yanıp sönmek (=blink) silerek temizlemek, (bulaşıkları) durulamak dilemek, keşke demek, (iyi bayramlar, doğum günü vs.) dilemek, dilek merak etmek, mucize çalış(tır)mak,..nın işe yaraması, çalışma, (homework: ev ödevi) (bir çözüm, çıkış yolu vs.) bulmak,..yı hesaplamak,..yı anlamak, egzersiz yapmak,..nın işe yaraması endişlen(dir)mek, endişe (..ya) ibadet etmek hediye vs. sarmak, paketlemek (=wrap up) enkaza çevirmek, mahvetmek (=ruin) güreşmek, güreş yapmak esnemek (uykusu gelmek anlamında)

yield (yiıld) yell (yell) bağırmak (=yell out, =shout) Z zap (zep) zip (zip) zoom (zûm) zumlamak (kamera vs.) (mahsul, gelir vs.) vermek, sonuç vermek, boyun eğmek kanal değiştirmek, zapping yapmak, lazerle yok etmek fermuarı(nı) çekmek (opp: unzip), fermuar 22 Made by