Dünya malı, Kur an-ı Kerim de birçok. Dr. B. AÇAN



Benzer belgeler
3 Her çocuk Müslüman do ar.

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE SADAKA-I FITR İbni Abbas (r.a) şöyle buyurmuştur:

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

GÜNAH ve İSTİĞFAR. Israr etmek kişiyi nasıl etkiler

Kur ân ın Ticârî Yol Haritası Cuma, 06 Ekim :47

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

Üç kişi vardır ki, Allah kıyamet gününde onlarla ne konuşur, ne onlara nazar eder, ne de onları günahlarından arındırır, onlara elim bir azap vardır:

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti

EY İMAN EDENLER! Allah ın emrine uygun yaşayın

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. Buhârî, İlm, 12; Müslim, Cihâd, 6.

Kur'ân'da, Rabbimiz Peygamberin size şahid olması, sizin de insanlara şahid olmanız için, size müslüman adını verdi (Hac 78), buyurmaktadır.

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

KIZ ÇOCUKLARI ÜVEY EVLAT MI? Çarşamba, 01 Ağustos :45

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

Yazar= Soner DUMAN. Soru:

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Siz, Kimi Seviyorsunuz? Perşembe, 07 Ekim :38

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

Edeb Ya Hu! Cumartesi, 03 Ocak :31

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.


OKUNMAMIŞ ÜÇ MESAJINIZ VAR

Anlamı. Temel Bilgiler 1

PEYGAMBERLİKTEN SONRA EN YÜCE MAKAM ŞEHÂDET Cumartesi, 28 Şubat :06

ODUNPAZARI MÜFTÜLÜĞÜ AİLE VE DİNİ REHBERLİK BÜROSU 40 HADİS EZBERE OKUMA YARIŞMASI

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

ISLAM Kim, Îslâm'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır.

* Ana hatlarıyla, İslam'ın özünü oluşturan ahlaki davranış ve sorumluluklar neler olmalıdır?

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN

Güzel Ahlâkı Kazanmak

Okul Başarısı Anne Babalardan Dualar İster (2) Perşembe, 06 Aralık :11. Dualar Beddualar

Allah yolunda sarf ettiğiniz her şey(in karşılığı) size eksiksiz ödenir, asla haksızlığa uğratılmazsınız. (Enfal; 60)

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

Selamın Veriliş Şekli: Selam verildiği zaman daha güzeliyle veya aynısıyla karşılık vermek gerekmektedir. Allah

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

Okul Çağı Çocuğunda Sevgi Yetersizliği Çalma Davranışına mı Neden Oluyor? Pazartesi, 02 Eylül :14

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Dua. Dua İbadetin Özüdür. Niçin ve Nasıl Dua Edilir? Kur'an'dan ve Hz. Peygamber'den Dua Örnekleri BÖLÜM: 2

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

Asr-ı Saadette İçtihat

Kur an ın Bazı Hikmetleri

UMRE YAPMANIN FAZİLETİ

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

RIZIK VE ZENGİNLİK DUASI (ESMAÜL HÜSNA ŞİFRELERİ-2)

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

CİHADA DENKTİR Evet, içinde savaş olmayan bir cihad var ki hac ve umredir Küçüğün, büyüğün, zayıfın, kadının cihadı hac ve umredir.

Hocam: İmam Hatip Lisesi ni okuyup da ne olacak? Burada bir İmam Hatipli olarak soruya mı üzüleyim yoksa soru sorana mı?

Sunabihi (Rah Aly.) anlatıyor: Ölüm döşeğinde yatmakta olan Ubade b. Samit'i (R.A.) ziyarete gittim. Onu gürünce ağladım. Ubade, "Dur biraz!

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir?

İbadetin Manası ve Çeşitleri

NAMAZI, MESCİT VEYA CÂMİDE CEMAATLE KILMANIN HÜKMÜ. Vaizler Muhammed b. Salih el-muneccid. Terceme edenler. Muhammed Şahin. Tetkik edenler Ümmü Nebil

İsimleri ilk önce Berre idi, Zatı saadetleri ile evlendikten sonra ismini değiştirip Meymune koydular.

KUR'ANDAN DUALAR. "Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru." ( Bakara- 201 )

GECE NAMAZI, SALİHLERİN İŞİDİR

SEÇİM VE GEÇİM Perşembe, 31 Ekim :31

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

Kadınların Dövülmesi. Konusuna Farklı Bir Bakış. (Nisa [4] 34)

Yaratanlar arasında şerefli bir yere sahip olan insanın yaşam hakkı da, Allah tarafından lutfedilmiş bir temel haktır.

KURAN YOLU- DERS 3. (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti)

Orucun hükmü ve hikmeti nedir? ما حكم الصيام وحكمته. Abdurrahman b. Nâsır es-sa'dî

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz?

Sabah, uyanabildiğinin şükrü olarak Rabbi için namaz kılar ve niyazda bulunur. Gününe, ilk olarak temizlikle (abdestle) başlar. Allah temizdir.

Mirza Tahir Ahmed Hazretleri Cuma Hutbesinde, duanın aşağıdaki bahsedilen durumda şartsız olarak kabul edileceğini söyledi;

İBRAHİM (a.s) MAKAMINI NAMAZ YERİ EDİNMEK Salı, 02 Şubat :47

7. KEVSER SÛRESİ ÖĞRENELİM

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Aç Kurtların Sofrasında Din Salı, 05 Ocak :53

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

Zilhicce Ayının İlk On Günü Çarşamba, 11 Kasım :28

2018 LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Deneme Sınavı

Abdest alırken kep ve şapka veya kufiyenin üzerini mesh etmenin hükmü. Muhammed Salih el-muneccid

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak " " dersek h 6. olarak sadaka verme.

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen

Peygamber Efendimiz (sav)'in Güzel Ahlakla İlgili Hadisleri - HZ.MUHAMMED(S.A.V) - Gizli ilimler Sitesi

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Hz. Mehdinin (A.S.) geleceği ile ilgili olarak üzerinde durmamız gereken bir konu daha vardır.

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

KUR AN NEDİR? Kur an Dosdoğru Yola İleticidir

Mehir hakkında Dinimizin Bildirdikleri

Örnek Nesil SAHÂBE Salı, 07 Nisan :29

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

İslamiyet in dirilmesi bizden fidye ister. Cenab-ı Hak:

Transkript:

Dr. B. AÇAN Dünya malı, Kur an-ı Kerim de birçok ayette hayr olarak zikredilmiştir. Hayır, iyi, yararlı ve faydalı olan şey demektir. Mal, insanoğlunun dünyadaki geçiminin ve gereğini yapması hâlinde, Allah ın rızasını elde ederek ebedi ahiret saadetini kazanmasının temel unsurlarından biridir. Kur an-ı Kerim de: Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık Allah yolunda harcayanlar ki, onların Rableri katında ecirleri (mükâfatları) vardır. Ve onlara korku yoktur ve onlar üzülecek de değillerdir (Bakara, 2/274) buyrulmuştur. Başka bir ayette de: Hayırdan (maldan) ne infak ederseniz (harcarsanız) kendi nefsiniz içindir. Ve zaten ancak Allah ın vechini (rızasını) istemek için infak edersiniz. Ve hayırdan ne infak ederseniz, size tastamam ödenir ve siz zulme (haksızlığa) uğratılmazsınız (Bakara, 2/272) buyrulmuştur. Dolayısıyla, dinimizde mal ve helâl olarak mal kazanmak, başta aile ve akraba olmak üzere ihtiyacı olan Müslümanlara tasadduk ve infak etmek ve İslâm a faydalı olmak amacıyla mal biriktirerek Allah Teâlâ ve Tekaddes İRFAN KAPISI 15

Hazretlerinin rızasını kazanmak için harcamak kötülenmemiştir. Yukarıdaki ayette ve zaten ancak Allah ın vechini (rızasını) istemek için infak edersiniz buyrulmuştur. Müminin, malını Allah (c.c.) ın razı olmayacağı yerlere harcamaması ve yalnızca Allah ın rızasını elde etmek gayesiyle harcaması gerektiği açıktır. Hz. Ebubekir (r.a.) bütün malını, Allah yolunda infak etmişti. Resulullah (s.a.v.) Bana Ebu Bekir in malı kadar hiçbir mal faydalı olmadı (1) buyurmuştur. Ayrıca, Nisa Suresi nin miras ile ilgili ayetleri nazil olmadan önce, müminin, eğer geride bir mal bırakacaksa, ölüm hastalığında akrabasına vasiyette bulunmasıyla ilgili Bakara Suresi nin 180. ayetinde; kişinin bıraktığı mal, hayr olarak zikredilmiştir. Bir hadisi şerifte, Sa d (r.a.) veda haccı yılında, hasta olup, ölümün eşiğine geldiğinde, mirasçı olarak sadece bir kız evladı olması nedeniyle, malının üçte ikisini tasadduk etmek istediğini ifade ettiğini, Resulullah (s.a.v.) uygun görmeyince, yarısını tasadduk edeyim mi? Diye sorduğunu belirtmiştir. Hadisin devamı şöyledir: Resulullah (s.a.v.): Ey Sa d, üçte birini tasadduk et. Üçte bir de çoktur. Senin mirasçılarını arkanda zengin olarak bırakman, onları insanlara avuç açar hâlde fakir bırakmandan hayırlıdır. Üstelik sen Allah ın rızasını arayarak her nereye sarf edersen muhakkak Allah onun karşılığında sana ecir verir. Hatta hanımının ağzına koyduğun bir lokmadan da (2) buyurmuştur. Ayrıca Resulullah (s.a.v.) Enes (r.a.) in malının ve evladının çoğalması için dua etmiştir. Enes b. Malik (r.a.) anlatıyor: Ümmü Süleym Enes sizin hizmetkârınız olsun deyince, Resulullah (s.a.v.) Allah ım! Enes in malını ve evladını çoğalt, ona verdiklerini ona bereketli kıl buyurdu (3). Malın hayırlı olması, müminin salih niyetine ve bu salih niyetini muhafaza ederek Allah ın rızasına uygun şekilde mal üzerinde tasarruf edecek, salih ve muttaki bir mümin olmaya bağlıdır. Amr b. As (r.a.) dan rivayet edilen bir hadiste, Amr şöyle demiştir: Resulullah (s.a.v.) bana birini göndererek kıyafetimi ve silahımı alarak yanına gitmemi istedi. Yanına gittim, seni bir ordunun başında savaşa göndermek istiyorum. Allah (c.c.) sana selamet verecek ve seni ganimetle rızıklandıracak. Senin malının çok olmasını istiyorum! buyurdu. Ben Ya Resulallah! Ben mal için Müslüman olmadım, İslâmiyeti sevdiğimden dolayı Müslüman oldum dedim. Resulullah (s.a.v.) : Ey Amr, salih birinin elindeki iyi mal ne güzeldir buyurdu (4). Muaz İbn Abdullah İbni Hudeyb in amcası (r.a.) anlatıyor: Biz bir mecliste idik. Başında ıslaklık bulunduğu halde Peygamber (s.a.v.) çıkageldi. Birimiz ona: Sizi bugün iyi ve ferah görüyoruz dedi. O (s.a.v.) da: Evet! Ve Elhamdülillah buyurdu. Sonra halk zenginlik hususunda konuşmaya daldılar. Aleyhissalâtu vesselâm şöyle buyurdu: Muttakî (takva sahibi) için zenginliğin bir zararı yok! Muttaki için sıhhat, zenginlikten daha hayırlıdır ve gönül hoşluğu da bir nimettir (5). Yukarıda, Amr b. As (r.a.) dan rivayet edilen hadiste; Resulullah (s.a.v.), Müslüman ın sahip olduğu mal ne güzeldir dememiş; salih birinin sahip olduğu iyi malın güzel olduğunu belirtmiştir. Resulullah (s.a.v.) salih kaydını koymuştur. Diğer hadiste de muttaki için zenginliğin zararı olmadığını bildirmiştir. Buradan anlıyoruz ki, Müslüman sahip olduğu mal-mülk dolayısıyla önemli bir risk altındadır. Müslüman, nefsine uyabilir, malının ihtiyacını karşılayan kısmın fazlasından infak etmekte cimri davranabilir, ihtiyacını gidermesini isteyen bir fakire yardım etmekten kaçınırken, zevki, keyfi, lüksü için çekinmeden para harcayabilir vb. davranışlara düşebilir. Dolayısıyla salih muttaki müminler, nefislerine tâbi olmayıp, Allah ın rızasına uygun davrandıkları sürece bu riskten uzaktırlar. Diğer bir ifadeyle malın zararı, kişinin mal karşısındaki duyguları ve buna bağlı gelişen, malı kullanma şekline göredir. Dünya malı karşısında nasıl tutum takınıldığı, ne niyetle ve nasıl mal kazanıldığı, mala İRFAN KAPISI 16

sahip olununca nasıl hareket edildiği önemlidir. Bu bağlamda, Kur an-ı Kerim de, insanın mal karşısındaki hâli ve tutumu üzerinde durulmuş, mala karşı aşırı sevgi duyulması, düşkünlük ve hırs gösterilmesi, nefsin arzusunu tatmin için mal biriktirilmesi, ahiret hayatının unutularak, dünya hayatının dolayısıyla mal kazanmanın esas gaye hâline getirilmesi kötülenmiştir. Zaten dünya malının, müminin bir imtihanı olduğu Kur an-ı Kerim de (Enfal, 8/28) bildirilmiştir. İmtihan sırrı gereği ve yaratılış itibariyle, fıtri olarak insanın nefsinden kaynaklanan arzulardan biri hırs-ı mâl olarak ifade edilen mal, mülk düşkünlüğü bir diğeri de hubb-u câh denilen makam, mevki sevgisi, baş olma ve şöhret kazanma arzusudur. Mal ve makama karşı aşırı sevgi göstermek, nefsin arzusunu tatmin için mal biriktirmek ve insanların nezdinde itibar ve şöhret elde etmek amacıyla gayret göstererek, hırslı davranmak kötülenmiş davranışlardır. Çünkü mal ve makam sahibi olmak arzusuyla ihtirasla hareket etmek, insanı gelişigüzel, sınırsız ve fütursuzca davranmaya iter. Aşırılıktan uzak durmak ve itidal üzere hareket etmek gereklidir. İnsanın dünya malına karşı aşırı bir sevgi duyduğu Kur an-ı Kerim de şöyle belirtilmiştir: Ve şüphesiz o (insan), hayrı (malı) çok şiddetli sever (Âdiyât, 100/8). Ayette geçen hayr kelimesi müfessirlerce mal olarak anlamlandırılmıştır. Başka bir ayette de, kadınlara, oğullara, gümüşe, altına, atlara, davarlara ve ekinlere duyulan aşırı arzulu sevginin, diğer bir ifadeyle düşkünlük göstermenin insana süslü gösterildiği haber verilmiştir. İnsanlara kadınlar, oğullar, yığın yığın altın ve gümüş, cins atlar, davarlar, ekinler (kabilin)den şehvetlerin (nefsin aşırı arzuladığı şeylerin) sevgisi süslü gösterildi. Bunlar dünya hayatının metaı(geçimliği, geçici malı)dır. Varılacak güzel yer Allah ın katındadır (Âl-i İmran, 3/14) buyrulmuştur. Görüldüğü gibi müminlere, dünya malına karşı olan duygularını kontrol altında tutmaları, hislerine kapılıp gitmemeleri, nefislerinin arzularını dizginleyerek düşkünlük göstermemeleri hatırlatılmakta ve bu sayılanların sadece dünyanın geçici malı olduğu haber verilerek, müminlerin kalplerinin önüne bunların mahiyeti açık bir şekilde serilmektedir ki, buna göre davransınlar da dünyanın aldatıcılığına, mala, mülke, makama kapılarak ifrat ve tefrit etmesinler. Mal biriktirmedeki niyet önemlidir. Zenginliğini arttırarak malıyla övünmek, gösteriş yapmak, debdebe ve lüks içerisinde nefsinin keyfine göre bir hayat yaşamak, nefsinin arzusunu, aşırı mal sevgisini ve hırsını tatmin etmek için mal biriktirmek kötülenmiştir. Bir hadisi şerifte, insanın mal toplama hırsı zikredilmiş ve ardından Allah tevbe edenleri ise affeder buyurularak, nefsimizi dünya malına olan ihtirastan, aşırı arzu ve aşırı sevgiden arındırmamız bildirilmiştir: Enes (r.a.) anlatıyor: Resululllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Âdemoğlunun iki vadi dolusu malı olsa, mutlaka üçüncüyü de ister. Âdemoğlu nun iç boşluğunu ancak toprak doldurur. Tevbe edenin tevbesini Allah kabul eder (6). Ancak, geçimini sağlayarak, kendisini ve ailesini kimseye muhtaç etmemek, Allah (c.c.) yolunda harcamak, fakirlere ve ihtiyacı olanlara infak etmek, insanlara ikramlarda bulunmak ve böylece Allah (c.c.) ın rızasını elde et- İRFAN KAPISI 17

mek amacıyla mal biriktirmek ise, hayırlı bir davranıştır. Çünkü Allah (c.c.) yolunda harcamak övülmüştür. Kur an-ı Kerim de: Ne mallarınız ne evlatlarınız sizi bizim katımıza yaklaştıracak değildir. Ancak kim iman edip salih amel yaparsa, işte onlara yaptıklarından dolayı kat kat mükâfat vardır. Ve onlar (cennetteki) köşklerde güvendedirler (Sebe, 34/37). Başka bir ayette de: Mallarını, Allah ın rızasını elde etmek ve nefislerine tespit (edip yerleştirmek) için infak edenlerin (harcayanların) durumu, tepelik bir yerde bulunan ve kendisine bol yağmur deyip de meyvesini iki kat veren bir bahçenin durumu gibidir. Eğer ona bol yağmur değil de çisenti değse bile (yeter). Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir (Bakara, 2/265) buyrulmuştur. Mümin bilmelidir ki, dünyada biriktirdiğimiz ve bizim dediğimiz mal, aslında bizim gerçek malımız değildir. Çünkü dünyadan göçerken o malları geride başkalarına bırakıyoruz. Bizim gerçek malımız ise, Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretlerinin rızası için infak ettiklerimiz ve salih amellerimiz sonucunda önden ahirete gönderdiğimiz iyiliklerdir. İşte mümin bunu anlamalı, bu hakikati idrak etmeli ve bu bilinç içerisinde olmalıdır. Mutarrıf (r.a.) ın babasından rivayetine göre, babası şöyle demiştir: Ben Peygamber (s.a.v.) in yanına Elhâkumu t-tekâsur Suresi ni okurken geldim. Bana: Âdemoğlu malım malım der. Halbuki âdemoğlunun yiyip tükettiği, giyip eskittiği ve tasadduk edip gönderdiğinden başka kendisinin olan neyi var? buyurdu (7). Dolayısıyla önemli olan mal çokluğu değil, kişinin iman edip, salih amel işlemesi, mevcut malını Allah (c.c.) ın rızası ve hoşnutluğu yolunda hayırlı işlerde kullanmasıdır. Bu manada Kur an-ı Kerim de şöyle buyrulmuştur: O günde mal ve oğullar fayda vermez. Ancak Allah a selim bir kalp ile gelen (müstesna) (Şuara, 26/88-89) buyrulmuştur. Bir hadisi şerifte de, Resulullah (s.a.v.) Muhakkak Allah suretlerinize ve mallarınıza bakmaz ve lâkin ancak amellerinize ve kalplerinize bakar (8) buyurmuştur. Binaenaleyh kalpte neyin sevgisinin yer ettiği, kalbin neye meylettiği, mal, makam başta olmak üzere masivaya düşkünlük gösterip göstermediği önemlidir. Çünkü insan, sevdiği şeye olumlu tutum gösterir ve ona yönelir. Bir şeye olumlu tutum göstermemiz onu olumlu değerlendirdiğimizi ve değer verdiğimizi ortaya koyar. Bu durum, davranışlara yansır ve sonuç olarak insan sevdiği şeyi tercih ve talep eder. Kur an-ı Kerim de: İRFAN KAPISI 18

De ki: Eğer babalarınız ve oğullarınız ve kardeşleriniz ve eşleriniz ve aşiretiniz ve kazanmış olduğunuz mallar ve kesada (durgunluğa) uğramasından korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden meskenler (evler), size Allah tan, Resulü nden ve O nun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin! Ve Allah, fâsıklar topluluğunu hidayete erdirmez (Tevbe, 9/24) buyrulmuştur. Ayette görüldüğü gibi, mümin, Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretlerinin yolunda mücadele ve mücahede etmede gerektiğinde her şeyden vazgeçmesini bilmeli, Allah (c.c.) yolunda, gerekirse her şeyini feda edebilmelidir. Bunun için, Allah (c.c.) ve Resulü (s.a.v.) ne duyulan sevgi, ayette sayılanlara ve benzeri dünyevî şeylere olan sevgiden daha çok olmalıdır. Eğer bir kişiye Allah (c.c.) ın rızasını kaybetmek, bir dünya menfaatini kaybetmekten daha ağır ve zor geliyorsa yahut kendi şahsi arzularını veya başkalarının isteğini yerine getirmek ile Allah (c.c.) ın rızasına uygun hareket etmek tercihi arasında kaldığında, tercihini Allah (c.c.) ın rızası yönünde kullanıyorsa, Allah (c.c.) ı daha çok seviyor demektir. Çünkü sevgi sadece sözle olmaz, sevgi kendisini tutum ve davranışlarla ortaya koyar. Mümin, ayette bildirildiği gibi Resulullah (s.a.v.) ı da aynı şekilde dünya süslerinden daha çok sevmelidir. Mümin, Resulullah (s.a.v.) ın sünnetini, O nun yolunu dikkate almalı ve sünnete göre amel etmeli, sünnete uygun değilse yapacağı şeyden vazgeçmelidir. Mefâtîhu l-gayb da şöyle yazılmıştır: Bu ayet, dinî meselelerden herhangi biri ile dünyevî işlerin bütünü arasında bir çelişki meydana geldiğinde, Müslüman ın dinini dünyasına tercih etmesinin farz olduğuna delâlet eder (9). İsmail Hakkı Bursevî (k.s.) de şöyle demiştir: Ayette, şiddetli bir tehdit vardır. Bu tehditten çok az kişi kurtulabilir. Günümüzdeki zahid kardeşlere bakarsan, onların basit bir dünya menfaatinin kaybedilmesiyle üzüntüye kapıldıklarını görürsün. Dini hususlarda zamanın gelip geçtiğine hiç aldırış etmemektedirler. Hâlbuki ayet, dünyevi zevkleri Allah a itaate tercih edenlerin, er geç cezaya çarptırılacaklarını bildirmektedir (10). Mümin, yukarıdaki Tevbe Suresi nin yirmi dördüncü ayetinde sayılan şeylere elbette fıtri olarak bir sevgi duyacaktır; anne babanın evladını; kişinin eşini, malını, mülkünü fıtraten sevmesi gayet normaldir. Ancak bu sayılanlara ve benzerlerine olan sevgi, düşkünlük derecesinde yani aşırı olmamalı ve Allah (c.c.) ın rızasını kazanmaya vesile olmalı, mümini Allah (c.c.) ve Resulü (s.a.v.) ne itaatten yani dinin emir ve yasaklarına göre yaşamaktan ve Allah (c.c.) yolunda cihaddan ve mücadele etmekten alıkoymamalıdır. Çünkü evlat, baba, eş, aşiret, mal, ticaret, ev ve benzeri dünya süsleri müminin asıl gayesi değildir. Müminin esas gayesi Allah (c.c.) ın rızası olup, mümin Allah (c.c.) a yönelmeli, ebedi olan ahiret saadetini kazanmaya meyletmelidir. Dolayısıyla müminin, dünya işleriyle, ticaretiyle, eviyle, Allah (c.c.) ın ihsanı olan malıyla, mülküyle, evladıyla ilgilenmesi, Allah (c.c.) ın rızasını elde ederek, ahiret yurdunu kazanmak için, bir vesile, bir vasıta olmalıdır. Devamı gelecek sayımızda yayınlanacaktır. Dipnotlar: 1 Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1628. 2 Buharî, Menâkib-ı Ensar, 49; Müslim, Vesaya, 1 (5); Ebu Davud, Vesaya, 2; Tirmizî, Cenaiz, 6; Nesai, Vesaya, 3. 3 Buharî, Deavat, 19; Müslim, Mesâcid, 48 (268); Fezailu s Sahabe, 32; Tirmizî,Menâkıb, 46. 4 Ahmed b. Hanbel, Müsned 4/197. 5 İbn Mace, Ticaret, 1. 6 Müslim, Zekât, 39 (116); Buharî, Rikak, 10; Tirmizî, Zühd, 27. 7 Müslim, Zühd 3; Nesâî, Vesâya 1; Tirmizî, Tefsîr, 89. 8 Müslim, Birr, 10 (34); İbn Mace, Zühd, 9. 9 Fahruddin er-râzî, Mefâtîhu l-gayb, Terc: S. Yıldırım vd., Tefsir-i Kebîr, Huzur Yayınevi, İstanbul:2013, c.11, s.458. 10İsmail Hakkı Bursevî, Muhtasar Ruhu l-beyan Tefsiri, İhtisar Muhammed Ali Sabunî, 2.b., Damla Yayınevi, İstanbul:1996, c.3, s.406. İRFAN KAPISI 19