KIYI ALANLARININ HUKUKİ STATÜSÜ



Benzer belgeler
KIYI KANUNU. Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: Kanun Numarası : Kabul Tarihi :

KIYI KANUNU. Kanun No: 3621 Kabul Tarihi : (17 Nisan 1990 tarih ve sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.)

17 Nisan 1990 Resmî Gazete Sayı : SAYILI KIYI KANUNU. BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler

Kıyı çizgisi: Deniz, tabii ve suni göl ve akarsularda, taşkın durumları dışında, suyun karaya değdiği noktaların birleşmesinden oluşan çizgiyi,

Bölüm 4 KAMU MALLARI. Ali Fuat Gökçe 1

DATÇA / BOZBURUNUN YARIMADASI İMAR PLANI VE HUKUKSAL BOYUTU

KIYI KENAR ÇİZGİSİ İÇERİSİNDE KALDIĞI GEREKÇESİYLE TAPUSU İPTAL EDİLEN MALİKLERİN TAZMİNAT HAKKI

Kıyı çizgisi: Deniz, tabii ve suni göl ve akarsularda, taşkın durumları dışında, suyun karaya değdiği noktaların birleşmesinden oluşan çizgiyi,

KAMU MALLARI TEORİSİ AÇISINDAN DEVLETİN HÜKÜM VE TASARRUFUNDAKİ YERLER

AKARSU YATAKLARININ KULLANIMI İLE İLGİLİ MEVZUAT ve UYGULAMAYA İLİŞKİN ÖNERİLER

SAHİL VE PLAJLARIN KULLANIMINA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR

Kıyı Kanunu nu Nasıl Etkiliyor?

MEKANSAL PLANLAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Kıyı Alanları Dairesi Başkanlığı. Aydın Tibet ÜNLÜ Şehir Plancısı

Kıyı Kenar Çizgisinin Tespiti ve Uygulama Sorunları Nusret Akça

KIYI KANUNU. Bu Kanunun yürürlükte olmayan hükümleri için bakınız "Yürürlükteki Bazı Kanunların Mülga Hükümleri Külliyatı" Cilt : 2, Sayfa : 1339

KIYI KANUNU. Amaç. (1) Bu tanım 1/7/1992 tarih ve 3830 sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile değiştirilmiş olup, metne işlenmiştir.

VII. KIYILAR. Prof.Dr.Kadir Dirik Ders Notları

HRT 3005 KENTSEL ALAN DÜZENLEMESİ Ders Notları

KAMU MALLARI I. KAMU MALI KAVRAMI VE YERİNE KULLANILAN KAVRAMLAR

TEKİRDAĞ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KIYI ve DOLGU SAHASI, YOL, MEYDAN ve PARK ALANLARI YETKİ, GÖREV VE UYGULAMA YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

Kanun: (Değişik: /21374) tarih ve 3830 sayılı Kanun ile değişik tarih ve 3621 sayılı Kıyı Kanunudur.

T.C. BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANLIĞI Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü. - D A Ğ I T I M L I - (Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı)

ORMAN VE ARAZİ MÜLKİYETİ UYUŞMAZLIKLARI

BÜTÜNLEŞİK KIYI ALANLARI YÖNETİMİ

YÖNETMELİK KARAYOLU YAPIMI AMAÇLI KAMULAŞTIRMALARDA HAZİNE TAŞINMAZLARININ TRAMPASI HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM

YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ TOPOGRAFYA, YÜKSELTİ VE RÖLİYEF

Kıyı Alanlarının Planlanmasında Kıyı Kenar Çizgisinin Önemi

İDARİ YARGI DERSİ (VİZE SINAVI)

TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ Sayılı Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hakkında TÜSİAD Görüşü

5766 sayılı kanun ve danıştay kararları çerçevesinde limited şirketlerde kanuni temsilciler ve ortakların vergi borcundan sorumluluğu

KAMU İDARELERİNE AİT TAŞINMAZLARIN KAYDINA İLİŞKİN YÖNETMELİK

KAMU MALLARI TEORĐSĐ AÇISINDAN ARAZĐ VE ARSA DÜZENLEMESĐ ĐŞLEMLERĐ YARGITAY VE DANIŞTAY KARARLARI IŞIĞINDA BĐR DEĞERLENDĐRME

Kanun Numarası : 3621 Kabul Tarihi : Yayımlandığı R. Gazete Tarih : Sayı: Yayımlandığı Düstur Tertip : 5 Cilt : 29 Sayfa: 76

MEDENİ YARGIDA CENİNİN TARAF EHLİYETİ

M. Gözde ATASAYAN. Kamu Hizmetlerinin Süreklilik ve Düzenlilik İlkesi

ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU TARAFINDAN YÜRÜTÜLEN KAMULAŞTIRMA İŞLEMLERİ

HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞI HAKKINDA KANUN

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI

PLANLAMA SÜRECİ ve ARAZİ ve ARSA DÜZENLEMELERİ (PARSELASYON)

Ek 2: Dava Dilekçesi. İstanbul Nöbetçi İdare Mahkemesi. Sayın Başkanlığına. İstanbul 2. İdare Mahkemesi 2008/1445 E

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI MALATYA

Kaman Meslek Yüksekokulu Harita ve Kadastro Programı Öğr. Gör. Emre İNCE

ÖZEN ÜLGEN ANAYASA YARGISINDA İPTAL KARARLARININ ETKİLERİ

YAYLALARDAKİ ARAZİ KULLANIM DEĞİŞİMİNİN CBS İLE İZLENMESİ: TRABZON ÖRNEĞİ. Yrd. Doç. Dr. Mustafa ATASOY

HAZİNE MALLARI VE İMAR UYGULAMASI

15 ve 16 ncı MADDE GEREĞİNCE YAPILAN TERKLERİN İHDASI (1)

İÇİNDEKİLER GİRİŞ KONUYLA İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR.1) KONUNUN TAKDİMİ, ÖNEMİ

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR NURAN CEYLAN ÖZBUDAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/2890)

İZMİR İLİ, KONAK İLÇESİ, ALSANCAK MAHALLESİ PLAN AÇIKLAMA RAPORU

Edinilmiş mal sayılan değerler:

KORUNAN ALANLARDA YAPILACAK PLANLARA DAİR YÖNETMELİK

HRT 3005 KENTSEL ALAN DÜZENLEMESİ Ders Notları

İZMİR İLİ, KONAK İLÇESİ, ALSANCAK MAHALLESİ PLAN AÇIKLAMA RAPORU

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGI KARARLARININ UYGULANMASI

Yabancı uyruklu gerçek kişiler ile yabancı ülkelerde bu. ülkelerin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliği haiz ticaret

ANAYASA UZLAġMA KOMĠSYONU BAġKANLIĞINA

ELAZIĞ VALİLİĞİNE (Defterdarlık) tarihli ve /12154 sayılı yazınız

T.C. TEPEBAŞI BELEDİYE BAŞKANLIĞI EMLAK VE İSTİMLAK MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, YASAL DAYANAK, TANIMLAR

1) Aşağıdakilerden hangisi ilçe belediyelerinin görev ve yetkisinden değildir a) Defin ile ilgili hizmetleri yürütmek.

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNE YAPILMIŞ BAZI BAŞVURULARIN TAZMİNAT ÖDENMEK SURETİYLE ÇÖZÜMÜNE DAİR KANUN YAYIMLANDI

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ek 1 Nolu Protokol

T.C BALIKESİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI İMAR VE ŞEHİRCİLİK MÜDÜRLÜĞÜ

KAMULAŞTIRMA HUKUKUNDA MALİKİN GERİ ALMA HAKKI

Kanun : (Değişik fıkra: 13/10/ ) 01/07/1992 tarih ve 3830 sayılı Kanun ile değişik 04/04/1990 tarih ve 3621 sayılı Kıyı Kanunudur.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı : [ /5]

Kıyı Kenar Çizgisi-Mülkiyet İlişkilerinin Coğrafi Bilgi Sistemleri İle Belirlenmesi: Samsun Örneği

TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ARTVİN KADASTRO MÜDÜRLÜĞÜ HİZMET STANDARTLARI

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

T.C. BAŞBAKANLIK ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI 234 ADA 107 NOLU PARSEL

MİLLİ EMLAK GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO: 310)

MESLEK ODALARI-VİZE VE ONAY İŞLEMLERİ İLE İLGİLİ KANUNİ DÜZENLEME

Riva Galatasaray Spor Kulübü Arazisi / Değerli meslektaşımız,

KAMU YÖNETİMİ. 9.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER

COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ İLE KIYI KENAR ÇİZGİSİ - MÜLKİYET İLİŞKİLERİNİN İNCELENMESİ

TÜRKİYE NİN KIYI VE DENİZEL ALANLARINDAKİ MÜLKİYET VE KULLANIM HAKKI FAALİYETLERİNE KURUMSAL VE TEKNİK AÇIDAN BAKIŞ

MÜLKİYET HAKKI VE TOPLUMSAL ETKİSİ. Prof. Dr. Şebnem AKİPEK ÖCAL Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi

İmar planı uygulama yöntemleri

Karar No :321 Karar Tarihi :10/09/2015

DENİZ KİRLİLİĞİNE İLİŞKİN YASAL PROSEDÜR VE KURUMLARIN SORUMLULUKLARI

Ne kadar 2/B arazisi var?

Gümrük Kanunu-Genel Hükümler (Amaç, Kapsam ve Temel Tanımlar) (Md.1-4) 4458 Sayılı GÜMRÜK KANUNU. 4/11/1999 tarihli ve sayılı Resmi Gazete

"Tüketici Aleyhine Başlatılacak İcra Takibinde Parasal Sınır" "Tüketici Aleynine Ba~latllacak icra Takibinde Parasal ~ınırn

İnşaat işlerinde Katma Değer Vergisine ilişkin bazı konular 2

TURİZMİ TEŞVİK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN

Doğal ve doğal olmayan yapı ve tesisler, özel işaretler, çizgiler, renkler ve şekillerle gösterilmektedir.

VERGİ SORUMLUSUNUN İDARİ DAVA AÇMA HAKKININ BULUNDUĞUNA İLİŞKİN KANUN YARARINA BOZULMASINA İLİŞKİN KARAR YAYIMLANDI

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine İlişkin Tarihli Yönetmeliğin 11 ve 19. Maddeleri Anayasaya Aykırıdır

TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KÜTAHYAKADASTRO MÜDÜRLÜĞÜ TAVŞANLI BİRİMİ HİZMET STANDARTLARI

30 yıllık 2 / B sorunu bitecek. Herkes. rahat bir nefes alacak.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

DENİZ BİYOLOJİSİ Prof. Dr. Ahmet ALTINDAĞ Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGININ GÖREV ALANI

İMAR HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN TAZMİNAT DAVALARI

Yrd. Doç. Dr. SENDİ YAKUPPUR TAPU KÜTÜĞÜNE GÜVEN İLKESİ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX

KMÜ İİBF KAMU YÖNETİMİ VİZE SORULARI

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

HRT 3005 KENTSEL ALAN DÜZENLEMESİ Ders Notları

İZMİR İLİ ÇİĞLİ BELEDİYESİ MECLİS KARARI

Transkript:

Journal of Naval Science and Engineering 2009, Vol. 5, No.1, pp. 76-93 KIYI ALANLARININ HUKUKİ STATÜSÜ Dz. Yzb. Alper FERUDUN İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul/Türkiye alperferidun@gmail.com Özetçe Ülkemiz açısından kıyıların korunması, geliştirilmesi ve toplum yararı ilkesi doğrultusunda kullanılması ciddi bir sorundur. Kıyının kamusal mal oluşu statüsüne uygun olarak gerek Anayasa da, gerekse Kıyı Kanunu nda ve diğer hukuk kurallarında bir takım düzenlemeler yapılmıştır. Buna göre, kıyılarımız herkesin kullanımına açıktır ve kamusal mal olma niteliği dolayısıyla kamu hukukunun kamusal mallara ilişkin ilkelerine de tabiidir. Bu ilkeler; a.kıyılar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. b.kıyılar devir ve ferağ edilemez. c.kıyılar haczedilemez. d.kıyılar Zamanaşımı Yoluyla Edinilemez. e.kıyılar kamulaştırılamaz. f. Kıyılar, özel kişilerin mallarından farklı biçimde korunur. Bu çalışmada da yukarıda sayılan hukuki düzenlemeler ve kamusal mallara ilişkin kamu hukukunun ilkeleri kapsamda kıyı alanlarının hukuki statüsü incelenmektedir. LEGAL STATUS OF COASTAL REGIONS Abstract The improving and preservation of coasts and usage of them to course of principle of public benefit is the crucial problem from point of view our country. There are some regulations on our constitution and law of coast and other legal regulations about the status of the coasts pursuant to coast is public good. According to this, our coasts are open to everyone s usage and subject to principle of public law by virtue of attribution of national good. These principles are; a.coasts are under the State s authority and possesion. b.coasts can not be transfer and lawcession. 76

Alper FERUDUN c.coasts can not be sequester. d.coasts are not open to acquisitive prescription. e.coasts can not be nationalized. f. Coasts are protected distinctly from private goods. In this article it is investigated that the legal status of the coasts within legal regulations and principles of public law concerning national goods mentioned above. Anahtar Kelimeler: Kıyı, Kıyı Alanları, Hukuki Statü, Kamusal Mallar Keywords: Coast, Coastal Regions, Legal Status, Nationalized Goods 1.GİRİŞ 1.1. KAVRAMSAL BELİRLEME: Anayasamızın 43. Maddesinde yer alan düzenlemede, kıyı bölgesine ilişkin iki kavram yer almaktadır. Bunlardan biri kıyı, diğeri ise bu kıyıyı çevreleyen sahil şerididir. Anayasamız bu kavramları kullandıktan sonra yine aynı maddede kıyılarla, sahil şeritlerinin derinliğinin kanunla düzenleneceğini belirtmektedir. 3621 sayılı kıyı kanununa baktığımızda ise; kıyı dediğimiz kavramın neresi olduğunu tanımlamak için kullanılan kıyı çizgisi ve kıyı kenar çizgisi kavramlarıyla karşılaşırız. Kanun, kıyının sınırlarını ifade etmek için kıyı çizgisi ve kıyı kenar çizgisi terimlerini kullanmış ve kıyıyı, bu iki sınır çizgisi arasında kalan doğal bir yüzey biçimi olarak tanımlamıştır dolayısıyla kıyı kavramının kavramsal tanımını yapabilmemiz için öncelikle bu iki kavramı incelememiz gerekir. 1.2. KIYI ÇİZGİSİ: Su ve karayı birbirinden ayıran bu çizgi meteorolojik olaylara göre değişiklik gösterdiğinden, bu çizginin somut bir biçimde belirlenebilmesi farklı su seviyeleri arasında bir tercih yapılmasına bağlıdır[1]. Kıyı kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelik madde 4 te de kıyı çizgisinin 77

Kıyı Alanlarının Hukuki Statüsü belirlenmesinde taşkın durumları hariç su seviyesinin herhangi bir anda alacağı seviyenin esas alınacağı belirtilmektedir. Bu durumda kıyı dediğimiz kavram; deniz tarafında sürekli değişken bir durum gösteren, buna rağmen kara tarafında sabit bir kıyı kenar çizgisi ile çevrelenmiş alanı tarif etmektedir. 1.3.KIYI KENAR ÇİZGİSİ: Kıyı kenar çizgisi, kıyının kara yönündeki sınırını gösterir. 3621 sayılı kıyı kanunu, kıyı kenar çizgisini; deniz, tabii ve suni göl ve akarsularda, kıyı çizgisinden sonraki kara yönünde su hareketlerinin oluşturduğu kumluk, çakıllık, kayalık, taşlık sazlık, bataklık ve benzeri alanların doğal sınırı biçiminde tanımlamış ve bu oluşumlar, tüketici bir biçimde sayılmamış, adı geçenler örnek olmak üzere belirtilmiştir. Bu çizginin tespit işlemi de bir komisyona bırakılmıştır[2]. Yasanın 9. maddesine göre kıyı kenar çizgisi; Valiliklerce, kamu görevlilerinden oluşturulacak en az beş kişilik bir komisyonca tespit edilir. Komisyonca tespit edilip valiliğin görüşü ile birlikte gönderilen kıyı kenar çizgisi, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı nca onaylandıktan sonra yürürlüğe girer. Kanun ve Yönetmelikte yer alan ifadelerden, ilk oluşumları su hareketleri ile açıklanan fakat bugünkü deniz seviyesine göre kilometrelerce içeride yer almaları sebebiyle sudan yararlanmanın aslî unsurunu oluşturmayan çok eski kıyı biçimlerinin de kıyı kapsamında kabul edileceği anlamı çıkmaktadır[3]. Yasama organının bugün çok büyük bir oranda tarım ve yerleşime açık bulunan bu yerleri de, kıyı alanı içinde değerlendirmek amacını taşıdığını ileri sürmek güçtür. Bu sebeple, yasada kıyı olarak verilen alanın, sulardan elverişli ölçülerde yararlanmayı sağlayabilecek genişlikte tutulması fakat en az bugünkü su seviyesine göre su hareketleri ile oluşmuş yüzey biçimlerini de içerecek bir kapsamda değerlendirilmesi gerekmektedir[4]. 78

Alper FERUDUN 1.4. KIYI BİÇİMLERİ: Kıyıya ilişkin eksiksiz bir tanım yapmak, kıyı biçimlerinin de belirtilmesini gerektirmektedir çünkü kıyı alanı, kıyı biçimlerine bağlı olarak farklı genişliklerde ortaya çıkabilmektedir. Kıyı; kara, hava ve su hareketlerinin karşılıklı etkileri sonucunda oluşan doğal ve değişken bir yeryüzü biçimi olduğu için kıyı olarak adlandırılan bu bölgenin zamanla bu özelliğini yitirerek sular altında kalması ve değişik sebeplerle yeni kıyı biçimlerinin ortaya çıkması ya da daha önce sular altında bulunan bir bölgenin, suların çekilmesi sebebiyle kıyı niteliğini kazanması her zaman mümkündür[5]. Kara ve su arasındaki bu etkileşim sonucunda ortaya iki kıyı tipi çıkmaktadır. Morfolojik açıdan kıyılar, alçak ve yatık arazi kıyıları ve yüksek ve dik kıyılar olmak üzere iki biçimde incelenebilir[6]. 1.5. ALÇAK-BASIK KIYI: Yönetmelikte bu kıyı tipi, kıyı çizgisinden sonra da devam eden, kıyı hareketlerinin oluşturduğu plaj, hareketli ve sabit kumulları da içeren kıyı kordonu lâgün gölü, lâgün alanları, sazlık, bataklık ile kumluk, çakıllık, taşlık ve kayalık alanları içeren kıyılar biçiminde tanımlanmıştır. Alçak ve yatık arazi kıyıları, yeryüzünün daha çok çukur bölgelerinde oluşmuş ve kıyı çizgisinden kara yönünde, özellikle kumsallar halinde yatay olarak uzanan sahil ovalarının kenar kısımlarıdır[7]. Bu alanların kara yönündeki sınırı, kıyı kenar çizgisini oluşturmaktadır. 79

Kıyı Alanlarının Hukuki Statüsü Resim-1: Alçak-basık kıyı örneği, Zonguldak. 1.6. DAR-YÜKSEK KIYI Kıyı kanununa ilişkin yönetmeliğin 4. maddesinde tanımlanan ve plaj ya da abrazyon platformu olmayan veya çok dar olan, şev veya falezle son bulan bu tıp kıyılar, genellikle, yeryüzünün, dağlık ve tepelik gibi yüksek kesimlerinde görülür. Dar-yüksek kıyılarda, su ve kara kesimleri arasında hemen her zaman dikey bir mesafe bulunduğundan, kıyı kenar çizgisi, şev ya da falezin üst kısmından geçmektedir. Bununla beraber, bu tip kıyılarda da çakıl, kum vb. doğal oluşumlara rastlanması halinde, kıyı kenar çizgisinin buralarda da, söz konusu oluşumların bittiği yerden geçeceğinde kuşku yoktur. 3621 sayılı Kıyı Kanunu nda kıyı çizgisi ile kıyı kenar çizgisinin çakışması 80

Alper FERUDUN biçiminde tanımlanan dar kıyı kavramı, bu tip kıyılarda görülen kıyı kenar çizgisini ifade etmek üzere kullanılmıştır[8]. Resim-2: Dar-Yüksek kıyı örneği, Antalya. Kıyı ile ilgili kavramsal analizi bir bütünlük içerisinde değerlendirebilmek için akarsu ve göl kıyılarının da bu kapsamda değerlendirilmesi yerinde olacaktır. 1.7. AKARSU KIYILARI: Akarsuların yıl içerisinde düzenli akış gösterdikleri dar ve uzun çukura akarsu yatağı adı verilmektedir. Akarsular olağanüstü taşkın durumları hariç genelde bu yatak içerisinde kalmaktadırlar. Düzenli akışı 81

Kıyı Alanlarının Hukuki Statüsü sırasında suyun karaya değdiği noktaları birleştiren çizgiye akarsu kıyı kenar çizgisi adı verilmektedir. Meteorolojik olaylara göre akarsu seviyesi yıl içerisinde veya zamanla değişmekte olduğundan bu çizginin belirlenmesinde, akarsu yatağındaki jeomorfolojik yapılar veri olarak kullanılmalıdır. Kıyı Kanunu nun uygulanmasına ilişkin yönetmeliğinin 4. maddesi gereğince akarsular içinde kıyı kenar çizgisi tespiti zorunludur[9]. 1.8. GÖL KIYILARI: Göl kıyıları bazı istisnalar haricinde deniz kıyılarına benzer nitelikler taşımaktadır. Göl kıyılarını doğal göl kıyıları ve baraj göl kıyıları olarak ikiye ayırmak gerekmektedir. Dışa akışı olmayan göllerde eski kıyı izleri daha fazladır. Bu gibi doğal göllerde kıyı kullanım hukuku açısından kıyı kenar çizgisini son 45-50 yıllık en yüksek su seviyesini kıyı kenar çizgisi olarak kabul etmek gerekmektedir[10]. Kıyı alanlarını inceledikten sonra Anayasamızda da bahsi geçen sahil şeritlerini incelemek yerinde olacaktır. 1.9. SAHİL ŞERİDİ Sahil şeridi, 3621 sayılı kıyı kanununun 4. maddesinde kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde yatay olarak en az 100 metre genişliğindeki alan olarak ifade edilmektedir. Buradan anlaşılmaktadır ki, sahil şeridi için öngörülen genişlik minimum 100 m. olabilmekte ancak bu genişlikten daha fazla olması da mümkün olabilmektedir. Aynı kanununun 5. Maddesinde de taşıt yollarının sahil şeridinin kara yönünde yapı yaklaşma sınırı gerisinde kalan alanda düzenlenebileceği belirtilmektedir. Kıyı kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikte de sahil şeridi iki bölüme ayrılmış durumdadır. Buna göre; sahil şeridinin birinci bölümü kıyı kenar çizgisinden itibaren 50 m. mesafeye kadar uzanan alanı kapsamakta 82

Alper FERUDUN ve bu alanda, yeşil alan, çocuk bahçesi, gezinti alanları, dinlenme, yaya yolları ve yönetmelikte tanımlanan rekreaktif alanlar bulunabilmektedir. Sahil şeridinin ikinci bölümü, birinci bölümünden itibaren en az 50 metre genişlikte olabilmekte, 50 metreden daha geniş olabilir, bu alanda ise toplumun yararlanmasına açık günübirlik turizm yapı ve tesisleri, taşıt yolları, açık otoparklar ve arıtma tesisleri yer alabilmektedir. 2.KIYILARIN KAMU MALI NİTELİĞİ 2.1. KAMU MALI KAVRAMI Anayasamızın 43. maddesinde yer alan; Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunmak deyimi, İdare Hukuku nda, toplumsal kullanım bakımından önemleri sebebiyle özel hukuk dışında tutulan ve kamu malları adıyla anılan mallar içinde belirli bir kategoriyi ifade etmek için kullanılmaktadır. Kamu malları terimi, bu mal varlığı içinde önemli bir yer tutan taşınır ve taşınmaz malları ifade etmek üzere kullanılan terimlerden sadece biridir çünkü gerek yargı kararları ve gerek öğretide, bu tür malların, idare malları[11], devlet malları[12], kamusal alan[13], idarenin malvarlığı[14] ve nihayet kamu malları[15] gibi farklı isimlerle anıldığı görülmektedir. Aynı çeşitliliğin özel kanuni düzenlemeler bakımından da geçerli olduğu söylenebilir. Konuyla ilgili birçok yasada, kamu malları terimi yerine, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan mallar (Anayasa md.43, md.168), kamu malı (Kadastro Kanunu md.16, Anayasa md.23), devlet malı, (442 sayılı Köy Kanunu md.8), kamuya ait gayrimenkuller (3194 sayılı İmar Kanunu m.11) vb. ifadelerin kullanıldığına rastlanmaktadır. Terminolojide ortaya çıkan bu farklılık genel olarak, kamu hukukuna tabi olan malların kamu malı, özel hukuka tabi malların özel mallar biçiminde ayrımına dayanmaktadır. Kamu malı terimi ile kamu ekonomisi derslerinde okutulan ve sağlanması (arzı), devlet bütçesi 83

Kıyı Alanlarının Hukuki Statüsü tarafından finanse edilen herhangi bir mal biçiminde tanımlanan sosyal mallar (public goods) kastedilmemektedir[16]. MAL Kamu Özel Hukuk Kişilerine Ait Kamusal Mallar Kamunun Özel Malları Orta Malı Hizmet Malı Sahipsiz Mallar Şekil-1: İdare Hukuku açısından malların sınıflandırılması Şekil-1: İdare Hukuku açısından malların sınıflandırılması Bu çalışmada da kamu tüzel kişilerine ait malları, bütün kategorilerini kapsar şekilde, kamu malları terimi ile, bu kamu mallarının kendi içindeki alt ayrımında ise, kamu hukukuna tabi olan kısmına kamusal mallar, diğerlerine ise kamunun özel malları terimi kullanılacaktır. Kamunun özel malları, özel hukuk rejimine tabi iken, kamusal mallar kamu hukuku rejimine tabiidir ancak bu husus baskın olan hukuk rejimi belirlemek bakımından geçerlidir[17]. 84

Alper FERUDUN İdare Hukuku açısından sahipsiz mallar kategorisine giren kıyı alanlarının hukuki statüsüne geçmeden önce kamusal malların kendi içindeki ayrımını incelemek yerinde olacaktır. 2.2. KAMUSAL MALLARIN KENDİ İÇİNDEKİ AYIRIMI: ORTA MALLARI-HİZMET MALLARI-SAHİPSİZ MALLAR: Bir kamu hizmetinde, o hizmetin aracını veya konusunu oluşturacak şekilde kullanılan malların hizmet mallarını, ortak ve genel bir yararlanmaya tabi olan malların ise orta mallarını oluşturduğu kabul edilmektedir. Sahipsiz mallar ise başlı başına heterojen bir gruptur. Bu yüzden sahipsiz mallara gerçekten sahipsiz yerine kritersiz mallar demek daha doğru olabilir çünkü bunlar hukuki rejim bakımından birçok farklılıklar içeren, taşıdıkları farklı önemler nedeniyle, kamu malı statüsüne sokulmuş birbirleriyle ortak noktaları az mal kategorileridir[18]. 2.3. ORTA MALLARI: Türk hukukunda, orta malları şeklinde isimlendirilen malların, halkın doğrudan doğruya yararlanmasına tahsis edilmiş mallardan oluştuğu söylenmektedir[19]. Bu tür malların ortak nitelikleri, toplumsal yararlanıma bir tahsis işlemi ile sunulmuş olmalarıdır[20]. Medeni kanunumuzun 641. maddesinde menfaati umuma ait olan mallar olarak belirtilen mal grubu, orta malları kategorisini ifade etmektedir. Orta mallarına örnek olarak: Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri, köprü, harman, otlak, suvat, yollar, meydanlar, pazar yerleri, otomobil parkları, çocuk bahçeleri sayılabilir[21]. 2.4. HİZMET MALLARI: Bir malın bu kategoriye girmesi bakımından bir hizmete tahsis edilmiş olması gerekli olmakla birlikte bu yeterli değildir çünkü doktrin veya yargı idari faaliyetlerde kullanılan her türlü malın kamu malı sayılması sonucuna yol açmak için, sınırlandırıcı ek kriterler arayışına gitmiştir[22]. 85

Kıyı Alanlarının Hukuki Statüsü Bu arayış çerçevesinde kamu malı sayılabilmesi için bir kamu hizmetine tahsis edilmiş olan malın, o hizmete göre uyarlanmış ve düzenlenmiş olması gerekliliği ek bir kriter olarak kabul edilmiştir. Hizmete özel olarak uyarlanma kriteri, malın o hizmetin bir unsuru haline gelip gelmediğinin tespitine yöneliktir[23]. Hizmet mallarına örnek olarak: İskele ve limanlar, askeri tesisler, demiryolları, hastaneler, haller, üniversite binaları ve dershaneler, müzeler ve bunların tamamlayıcı parçaları sayılabilir[24]. 2.5. SAHİPSİZ MALLAR (ŞEYLER): Bu kategori içinde sayılan malların ortak özelliklerinin özel mülkiyete geçirilmeye elverişli olmayan mallar olduğu söylenmektedir[25]. Ancak bu, özel mülkiyete elverişli olmama halinin, bir malın kamu malı olmadan önce kendisinde bulunan ve kamu malları arasına girmesine yol açan bir sebep değil, kamu malı haline gelmesinden sonra kazandığı bir niteliktir[26]. Sahipsiz mallar da, orta malları gibi toplumun doğrudan yararlanımı altında bulunan mallardandır fakat orta malları ile aralarındaki fark, sahipsiz malların, toplumsal kullanım altında bulunmasının bir tahsis işlemi sonucu olmamasıdır. Bu mallar, doğal nitelikleri gereği toplumun kullanımına açık bulunmaktadır[27]. Medeni kanunun 641. Maddesinde sahipsiz mal örnekleri olarak menfaati umuma ait sular ile ziraate elverişli olmayan yerler, kayalar, tepeler, dağlar ve onlardan çıkan kaynaklar verilmiştir. Ayrıca, genel sular, kıyılar, ormanlar, tabii servetler ve kaynaklar sayılabilir[28]. 86

Alper FERUDUN Kıyıların, kamusal mallardan sahipsiz mal statüsüne girdiğini gördükten sonra kıyılar için geçerli hukuki rejimin idare hukukunda kamusal mallar için geçerli olan hukuki rejim olacağını söyleyebiliriz. 3.HUKUKİ STATÜ Kıyı alanlarının hukuki statüsünü, bu alanların ilk bölümde gördüğümüz gibi kamusal mallar olması nedeniyle, bu mallara ilişkin ilkelerle açıklayabiliriz. Bu ilkelere geçmeden önce kıyıların, devletin hüküm ve tasarrufu altında olmasının ne anlama geldiğini açıklamak gerekir. 3.1. KIYILARIN DEVLETİN HÜKÜM VE TASARRUFU ALTINDA OLMASI NIN ANLAMI: Anayasa Mahkemesi ne göre, devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan yerlerde özel mülkiyet kurulamayacağı, esasen medeni kanunun 641. maddesinde ilk olarak hükme bağlanmıştır. Bu yerler özel mülkiyete konu olmayacağı içindir ki, medeni kanun un 912. maddesine göre tescilleri de gerekmemektedir[29]. Ayrıca mahkeme eski bir kararına da gönderme yaparak, devletin hüküm ve tasarrufu altında olmanın anlamına değinmiştir: Anayasa Mahkemesinin 16.2.1965 tarih, E.1963/126, K.1965/7 sayılı kararında, 1961 Anayasası nın 130. Maddesinde yer alan doğal servet ve kaynakların, devletin hüküm ve tasarrufu altında olmasının ne anlama geldiğini açıklamıştır. Bu karara göre Anayasa, tabii servetleri ve kaynaklarının medeni kanun hükümlerine bağlı özel mülkiyet düzeninin kapsamı dışında bırakmakta, onlara devletin devlet olma niteliği ile eli altında tuttuğu nesneler düzeni içinde yer vermektedir. [30] Her ne kadar, devletin hüküm ve tasarrufu altında olmak ifadesinin anlam ve kapsamı bakımından Anayasa, kanunlar, doktrindeki görüşler ve yargı kararları çeşitli ve kimi zaman da çelişkili açıklamalar getirmekte olsa da[31] kıyı alanları için bu kavramın kullanılmasında bu alanların özel mülkiyete konu edilemeyeceği ve devletin de kıyılar üstünde mülkiyet 87

Kıyı Alanlarının Hukuki Statüsü hakkının bulunmadığı ve yalnızca devletin (idarenin) bu mallar üzerinde bir denetim ve gözetim yetki ve görevine sahip olduğu anlamındadır[32]. Anayasa nın 43. maddesi, 3621 sayılı kıyı kanunu ve kamusal mallara ilişkin ilkeler göz önünde bulundurularak, kıyı alanlarının hukuki rejimi aşağıdaki başlıklar altında toplanabilir: 3.2. KIYILAR DEVİR VE FERAĞ EDİLEMEZ: Kıyıların devir ve ferağ edilemezliği, bir yasal düzenlemeden kaynaklanıyor değildir. Konuyla ilgili Anayasa nın 43. maddesinde ve 3621 sayılı kıyı kanununda böyle bir yasak açıkça belirtilmemiş olmakla beraber, gerek kıyıların kamusal mal olmaları ve gerek söz konusu düzenlemelerde, kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğunun belirtilmiş olması sebepleriyle, devir ve ferağ edilme yasağının kıyılar bakımından da söz konusu olması gerekir. Bunun gibi 3621 sayılı kanunun 7. maddesinde yer alan deniz, göl ve akarsulardan, doldurma ve kurutma yoluyla elde edilen arazinin, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunmak sebebiyle özel mülkiyete kapalı oluşuna ilişkin kuralın, kıyılar bakımından öncelikle uygulanabileceği söylenebilir[33]. Devir ve ferağ edilmezlik kuralı sebebiyle, kıyılar satılamaz ve başkalarına devredilemez. Kıyıların özel mülkiyete kapalılıkları, bu malların özel şahıslara devir ve ferağ edilememesini içerir. Bu kapsamda kıyıda yapılaşmaya izin verilmemiştir. Zira 3621 sayılı kıyı kanununun 6. maddesi kıyılarda kıyıyı değiştirecek boyutta kazı yapılamaz, kum, çakıl vesaire alınamaz veya çekilemez demektedir. Kıyılar devir ve ferağ edilemeyeceğine göre, kamuya ait tesislerin özelleştirilmesi yoluyla, bu tesislerin üstünde yer aldıkları kıyı alanlarının özel mülkiyete geçirilmesi de mümkün değildir dolayısıyla kıyıların ve buralarda yer alan tesislerin özelleştirilmesini öngören yasal düzenlemelerin, kıyılar bakımından uygulama alanı bulunmamaktadır[34]. 88

Alper FERUDUN Kıyıların, mülkiyete alım satıma kapalı olduklarından, bir mal üstündeki mülkiyet durumunun aleniyetini sağlayan tapu sicillerine tescilleri gerekli değildir[35]. Herhangi bir biçimde yapılan tescilin, hukuken yok sayılması gerekir[36]. 3.3. KIYILAR HACZEDİLEMEZ: Öğretide, kamu malları, tahsis edildikleri amaç nedeniyle, haczedilemezler çünkü bir kamu malının haczi, tahsis edildiği işlemde aksamalara yol açabilir[37]. Anayasa hükmü gereği devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğundan, kıyıların özel yararlar için haczedilmelerinin, toplumun yararlanmasını engelleyecek olması sebebiyle, imkânsızlığı açıktır[38]. İcra İflas Kanununun 82. maddesinde, haczi mümkün olmayan mallar arasında devlet malları da sayılmıştır. Bu düzenlemenin, sadece devlete ait özel malları ve kamu mallarını kapsadığı, devlet dışında kalan kamu tüzel kişilerine ait özel malların haczedilmesinin mümkün olduğu belirtilmektedir[39]. 3.4. KIYILAR ZAMANAŞIMI YOLUYLA EDİNİLEMEZ: Bu kural, kıyıların özel mülkiyete kapalı olma durumları ve devir ve ferağ edilememeleri kuralı ile yakından ilgilidir. Kıyıların mülk olarak edinilememeleri, mutlak bir anlama sahiptir; buna göre, bir malın mülk edinilmesine ilişkin hiçbir yol, kıyılar bakımından işlemez. Bunun gibi, bu kural, kıyılar üstünde mülkiyet dışında kalan aynî hakların (malla ilgili haklar) elde edilmesine engeldir[40]. Bu ilkenin kamu tüzel kişilerinin mallarını, onların ihmalkârlıklarının kötü sonuçlarından korumayı sağlamaya yönelik olduğu söylenebilir. 89

Kıyı Alanlarının Hukuki Statüsü 3.5. KIYILAR KAMULAŞTIRILAMAZ: 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu nun 30/1 maddesine göre, kamu tüzel kişilerinin ve kurumlarının sahip oldukları mal, kaynak ve irtifak hakları, diğer bir kamu tüzel kişisi tarafından kamulaştırılamaz. Aynı zamanda, Anayasa nın kamulaştırma başlığını taşıyan 46. maddesine göre kamulaştırmanın konusunu, özel mülkiyette bulunan taşınmaz mallar oluşturduğundan, kimsenin mülkiyetinde yer almayan kıyıların kamulaştırılması mümkün değildir. 3.6. KIYILAR, ÖZEL KİŞİLERİN MALLARINDAN FARKLI BİÇİMDE KORUNUR: Kıyıların, kendilerine doğal servet ve kaynak olma niteliğini kazandıran doğal özelliklerinin kaybolmaması için özel bir koruma altına alınmaları gerekir[41]. Bunun dışında, kıyıların kamu malı olmalarından kaynaklanan bir koruma altında bulundukları da belirtilmelidir[42]. Bu koruma, Türk Ceza Kanunu nun çeşitli maddelerinde, mal aleyhine işlenen suçların cezalarının, bu mal kamu malı olduğunda ağırlaştırılması biçiminde ortaya çıkmaktadır. (Türk Ceza Kanunu md.142, md.152, md.158) Kıyıların doğal yapıları, çeşitli yasalarda yer alan önlemlerle kısmen koruma altına alınmaya çalışılmıştır. 3621 sayılı kıyı kanununun 6. maddesinde sayılan yasaklar arasında, yapı yasağı, kazı yapma yasağı ve kirletme yasağı bulunmakta ve bu maddeye aykırı davranışlarda bulunanlara kanunun 15. maddesinde çeşitli miktarlarda para cezaları öngörülmektedir. Bunun dışında, 618 sayılı Limanlar Kanunu nun 4. maddesine göre, liman reisliğinden izin alınmadıkça yapılamayacak yapılar sayılmış ve liman idaresinin yasak ettiği yerlere çöp benzeri şeylerin atılamayacağı belirtilmiştir. 5. maddesinde liman içinde ve deniz üzerinde kahvehane, yemekhane, yatakhane benzeri mahallerin tesisi yasaklanmıştır. Aynı kanunun 12, 13, 14 ve 15. maddelerinde bu yasaklara uymayanlar için çeşitli cezalar öngörülmüştür. 90

Alper FERUDUN Kıyılara bağlanan hukuksal sonuçların miktarını artırmak mümkündür. Örneğin, kıyıların vergi, resim ve harca tabi olmamaları, kira vb. özel hukuk tasarruflarına konu olamamaları kamu malı olmalarından kaynaklanan başka hukuksal sonuçlardır. Sırf kıyılara özgü bir takım yasaklamalar da bulunmaktadır. Örneğin kıyıda yapı yasağı böyledir. Bunun gibi, kıyılarda kazanılmış hakların kabul edilmemesi de, kıyıların toplumsal kullanıma, doğası gereği açık olması ve devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunmasından doğan bir hukuksal sonuçtur ancak bu kabul etmemenin de hukuk devleti ilkesi ile ilişkilendirilmesi gerekir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nin konuyla ilgili Türkiye yi tazminat ödemeye mahkûm eden kararı bulunmaktadır. AİHM, Türkiye'yi, İzmir'in Seferihisar İlçesi'nde, kıyı şeridinde kaldığı gerekçesiyle, 75 metrekarelik babadan kalma arsalarının tapusu, bedel ödenmeden iptal edilen 62 yaşındaki Mustafa Moğul ve 58 yaşındaki Mehmet Moğul kardeşlerin her birine 9'ar bin Euro tazminat ödemeye mahkûm etmiştir. AİHM'nin bu kararı Türkiye'de benzer şekilde kıyı şeridindeki arsalarının tapusu iptal edilen binlerce kişinin davasına emsal oluşturabilecektir[43]. 4.SONUÇ Kıyı alanları sadece ekonomik değer olarak değil birçok toplumsal faaliyetin var olduğu bir alan haline gelmiştir. Bu alanların hukuka uygunluk ekseninde kullanılması, kamu yararına doğrudan etki ettiğinden, toplumun huzur ve refahı için yüksek önceliğe sahiptir. Ancak ülkemizde, bu alanların tam olarak hukuka uygunluk ekseninde kullanıldığını, en azından günümüze kadar, söylemek biraz güçtür. Bununla birlikte gelecek nesillere konunun öneminin anlatılması ve demokratik toplum ve hukukun üstünlüğü kavramlarının toplumda daha öncelikli hale gelmesi ile kıyı alanlarının hukuka uygunluk ekseninde kullanılabileceği değerlendirilmektedir. 91

Kıyı Alanlarının Hukuki Statüsü KAYNAKÇA: [1] Ümit Akın, İdare Hukuku Açısından Kıyıların Tâbi Olduğu Hukuki Rejim, Yetkin Yayınları, Ankara, 1998, s.35 [2] Erden Kuntalp, Deniz Kıyılarının Hukuksal Düzeni, Maya Yayıncılık, Ankara, 1981, s.34-45 [3] Sırrı Erinç, Kıyılardan Yararlanmada Hukuki Düzenlemelere Jeomorfolojinin Katkısı, Jeomorfoloji Dergisi, S.14, s.1-5 [4] Akın, a.g.e., s.42 [5] Reşat İzbırak, Jeomorfoloji: Analitik ve Umumi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 2.B., Ankara, 1958, s.308 [6] Reşat İzbırak, Sistematik Jeomorfoloji, Harita Genel Müdürlüğü Yayınları, Erol Ofset ve Matbaacılık, Ankara, 1969, s.259 [7] Hamit İnandık, Kıyı Morfolojisi ve Denizaltı Reliefi, Edebiyat Fakültesi Matbaası, 2.B., İstanbul, 1960, s.59 [8] Akın, a.g.e., s.44-46 [9] Ertuğrul Doğan, Selmin Burak, Mehmet Ali Akkaya, Türkiye Kıyıları Kavramsal Tanımlama-Planlama-Kullanım, Beta Yayınları, İstanbul, 2005, s.36 [10] Doğan, Burak, Akkaya, a.g.e., s.40 [11] Akın Düren, İdare Malları, Sevinç Matbaası, Ankara, 1975, s.3 [12] Sıddık Sami Onar, İdare Hukukunun Umumi Esasları, 3.B, C.2, İsmail Akgün Matbaası, İstanbul, 1966, s.1287 [13] Süheyp Derbil, İdare Hukuku, Yeni Desen Matbaası, Ankara, 1959, s.403 [14] İsmet Giritli, Tayfun Akgüner, İdare Hukuku Dersleri-II, Filiz Kitabevi, İstanbul, 1987, s.11 [15] Aydın Gülan, Kamu Malları, İl Han Özay, Günışığında Yönetim, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2004, s.655-721 [16] Güneri Akalın, Kamu Ekonomisi, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara, 1981, s.44 [17] Gülan, Kamu Malları, a.g.e., s.665 [18] Gülan, a.g.e., s.669 [19] Sadık Kırbaş, Devlet Malları, Adım Yayıncılık, 2.B., Ankara, 1988, s.29 [20] Düren, a.g.e., s.65 [21] Gülan, a.g.e., s.670 [22] Onar, a.g.e., s.531 [23] Gülan, a.g.e., s.671 [24] Gülan, a.g.e., s.672 [25] Kırbaş, a.g.e., s.18 [26] Gülan, a.g.e., s.673 [27] Düren, a.g.e., s.65 [28] Gülan, a.g.e., s.673 [29] Anayasa Mahkemesi E. 1982/1, K. 1983/10, 7.6.1983, AMKD., S.20, s.99-100 [30] Anayasa mahkemesi E. 1985/1, K. 1986/4, 25.2.1986, AMKD., S.22, s.43, Vurgu tarafımıza aittir. 92

Alper FERUDUN [31] Gülan, a.g.e., s.679 [32] Aydın Zevkliler, Kıyılarda Mülkiyet İlişkileri, A.İ.D., C.15, S.2, t.y, s.71-84 [33] Akın, a.g.e., s.79-82 [34] Anayasa Mahkemesi, 7.7.1994 tarih, E.1994/49, K.1994/45-2 sayılı kararı, 10.9.1994 tarih ve 22047 sayılı Resmi Gazete [35] Düren, a.g.e., s.77 [36] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 27.2.1980 tarih, E.1978/1-967, K.1980/1365 sayılı kararı. YKD., C.6, S.8, 1980, s.1059 [37] Gülan, a.g.e., s.693 [38] Kuntalp, a.g.e., s.109 [39] Gülan, a.g.e., s.693 [40] Akın, a.g.e., s.84-85 [41] Kuntalp, a.g.e., s.114 [42] Pertev Bilgen, İdare Hukuku Dersleri-İdare Malları, Filiz Kitabevi, İstanbul, 1996, s.87 [43] Hürriyet, 19 Ocak 2007, (çevrimiçi), http://www.hurriyet.com.tr/gundem/5804722.asp?m=1, 25 Kasım 2007 93